‘Ormanların korunması ve geliştirilmesi’ maddesi (md. 169), ormanların anayasal statüsünü emredici ve yasaklayıcı kurallarla belirliyor ve düzenliyor:
GÖZETİM/YASA/YETİŞTİRME : Bütün ormanların gözetimi devlete aittir.
Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz.
MÜLKİYET/YÖNETİM/İŞLETME : Devlet ormanlarının mülkiyeti devrolunamaz.
Devlet ormanları kanuna göre, devletçe yönetilir ve işletilir. Bu ormanlar zamanaşımı ile mülk edinilemez ve kamu yararı dışında irtifak hakkına konu olamaz.
YASAKLAR: SÖZ/İŞLEM/EYLEM
Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.
Ormanların tahrip edilmesine yol açan siyasi propaganda yapılamaz; münhasıran orman suçları için genel ve özel af çıkarılamaz.
Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz.
1) “Hiçbir faaliyet ve eylem”: Hiç kimse, hiç kimseye ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme, sözle veya yazı ile izin veremez. Hiç kimse, böyle bir faaliyete girişemez.
2) “Siyasi propaganda yasağı”: Ormanların tahrip edilmesine yönelik görüş açıklanamaz. Milletvekilleri bu konuda, yasama sorumsuzluğundan yararlanamaz. Hiçbir yurttaş, bu amaçla siyasal propaganda için ifade özgürlüğünü kullanamaz.
3) “Af yasağı”: TBMM, orman suçları için genel ve özel af çıkaramaz.
4) “Anayasal suç”: Ormanları yakmak, yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçları TBMM, özel veya genel af kapsamına alamaz.
ÜLKENİN ANAYASALAŞMASI
Madde 169’da sıralanan bu 10 ilke ve yasak ile orman köylüsünün korunması (md.170), kıyıların korunması (md.43), toprak mülkiyeti (md.44), tarım ve hayvancılık (md.45) üzerine koruyucu hükümler bütünü, “orman ekosistemi” veya “orman kamu düzeni” güvencelerini oluşturur.
“Orman kamu düzeni” (OKD) kuralları, “yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını ve diğer kuruluş ve kişileri” bağlar (md.11).
Bu nedenle, örneğin, ormanlık alanlarda “tabii servetlerin ve kaynakların aranması ve işletilmesi” (md.168), md. 169 yasaklarına aykırı olarak yapılamaz.
OKD’nin anayasal sacayağı:
-md.169 ve 170; md.43 vd.
-md.63: doğal/kültürel ve tarihsel varlıklar
-md.56: Türkiye ekosistemi.
Bunlar ve başka kurallarla güvencelenen, “çevresel kamu düzeni” ve “orman kamu düzeni” eksenindeki ekolojik dengenin bozulmasında ana etken, ülkesel Anayasa kurallarının (ve madde 11’in) sürekli ihlali ve Anayasa suçu işlenmesidir.
YASAMA YETKİSİ SINIRLI
Ormanlar, TBMM’nin asli ve genel yasama yetkisini, sınırlı ve kayıtlı bir yetkiye dönüşürtürür: Korumak ve geliştirmek. Yasamanın, karar alma yetkisi ve yasama sorumsuzluğu vb. anayasal ayrıcalıklar yasaklanıyor.
CHP ve HDP muhalefetine karşın AKP-MHP dayatması 7334 sayılı Turizmi Teşvik torba yasası, md.169’un açık ihlali ötesinde bir anayasal orman suçu işlemidir.
YÜRÜTME, EMİRLERLE KUŞATILMIŞ
Orman Bakanlığı, (md.169’un ana muhatabı olarak) ormanların en üst ve genel kamusal örgütlenmesidir. Türkiye’nin siyasal ve yönetsel yapısında gelenekselleşmiş olan Bakanlık teşkilatı, Parti Başkanlığı Yoluyla Devlet Başkanlığı ve Yürütme (PBYDBY) döneminde, Tarım, Orman ve Köy İşleri Bakanlığı olarak birçok bakanlığı birleştiren bir örgüt haline getirildi.
Kereste ticareti, maden ruhsatları ve turistik tesisler başta gelmek üzere, siyasal ve yönetsel makamların sürekli orman suçları yoluyla ülke yağmalandı ve de YAKILDI.
YARGININ ANAYASAL YÜKÜMLÜLÜĞÜ
Yargı, md. 169’un sözüne ve özüne uygun yorumu, md.43 vd.-63 çerçevesinde ve md. 56 gereklerince yapmadı veya en azıyla yetindi; o ölçüde, yasama ve yürütme organlarının süreklilik taşıyan “ orman suçu” ortaklığı yapmış oldu.
Anayasa suçu, özellikle “kamu yararı” kaydının amacı dışında geniş yorumlanmasıyla işlendi. Oysa kamu yararı ölçütü, 43 vd. de öngörülen “kamu yararı gerekleri” gözetilerek belirlenir. Şu halde buradaki kamusal yarar, madde 43 vd. nin “kamusal yarar” adına koruduğu değerler karşısında ikincil olduğundan, zaman ve alan bakımından sınırlı bir kullanım alanı olan göreceli bir ölçüttür..
DİRENME HAKKI MEŞRU
- Kamu makamları, anayasal yükümlülüklerini görev+yetki+sorumluluk ilkesi gereği yerine getirme yükümlülüğünde;
- Yurttaşlar ise, özgürlük ve haklarını, hak+ödev+sorumluluk ilkesi gereği kullanmak zorundadır.
Bu çerçevede, orman suçu işleyen bir girişimciye müdahale eden yurttaşları eğer kolluk güçleri şiddet kullanarak engellerse, İdare, “kanunsuz emir” kaynaklı (md.137) çifte anayasal suç işlemiş olur.
ANAYASA’NIN ETKİLİLİĞİ İÇİN 5 ÖNKOŞUL
-TBMM: demokratik muhalefette “azınlık bilinci” oluşturmak,
-AYM: Anayasa’nın emredici kurallarına açıkça aykırı yasaları geciktirmeksizin iptal etmek,
-İdare: Anayasa suçlarına karşı kişisel sorumluluk sürecini de işletmek.
-Yurttaşlar: Direnme hakkını kullanmak,
-Anayasa: PBYDBY yerine “hesap verebilir hükümet” için Anayasa değişikliği adımlarına ivme kazandırmak.
=======================================
Dostlar,
Sn. Prof. Kaboğlu, bilindiği gibi çok kıdemli (kendi deyimi ile “yarım yüzyıllık”!) bir hukukçudur ve Anayasa Hukuku uzmanıdır.
BİRGÜN Gazetesindeki makaleleri neredeyse birer Anayasa Hukuku dersi gibidir.
Biz de, Anayasa Hukuku Doktora (PhD) öğrencisi olmamıza karşın, çok yararlanıyoruz.
“Orman ekosistemi” veya “orman kamu düzeni” kavramsallaştırması üzerinden getirilen Anayasa yorumu, bize göre yaratıcı ve yenilikçi bir bireşimdir (sentez). Anayasa m.169 – 170 sisteminde öngörülen “kamu düzeni” sınırlamasının, “md.43 vd. nin kamusal yarar adına koruduğu değerler karşısında ikincil olduğu” ve sınırlı olduğu belirlemesi ustalıklı bir anayasal çıkarımdır.
Ve son olarak TBMM, AYM, İdare, Yurttaşlar ve Anayasa’ya yüklenen / tanımlanan tarihsel, kritik 5 işlev ve yükümlülükler ülkemizin içine sürüklendiği ağır bunalıma çıkış kapılarıdır.
***
Bir noktada Sn. Kaboğlu ile minik bir ayrışmamız var :
“Anayasa suçu / anayasal suç” olgusu… Bilindiği gibi TCK’da böyle bir suç tanımı yok. TCK md. 309’da tanımlanan suçlar için madde kenar başlığı “Anayasayı ihlal suçu“..
Sanırım, suçun ağırlığına vurgu amaçlı bir “galat-ı meşhur” olarak kullanımda.
Sn. Kaboğlu şu kısa açıklamayı paylaştı bizimle :
- Anayasa madde 169/3’te au kapsamı dışında – sayım yoluyla- tutulan “ormanları yakmak, ormanı yok etmek…. suçlar”ı durumun ayırdında olarak anayasal suç olarak niteledim.
Yoksa, ceza kanunu açısından tümüyle haklısınız.
Sevgi ve saygı ile. 07 Ağustos 2021, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik