Etiket arşivi: normlar hiyerarşisi

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 12 Mayıs 2021

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE
Em. Tümg.

AŞI

Sağlık Bakanı Koca, sonunda aşıyı getiremeyişinin sebebini açıkladı:

Ne o, ne bu. “Aşı neden yok?” diyenlerin aynı zamanda Çin ile ilişkilerimizi bozacak açıklamalarda bulunmaları.

Acı gerçek!..

SARIBAL

CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Dersim katliamında yitirdiğimiz canları saygıyla anıyorum” şeklinde tweet attı.

Grup Başkanvekili Özgür Özel, “Biz Dersimli fakir bir ailenin dördüncü çocuğunu genel başkan yaparak Dersim ile helalleştik, Dersim ile yüzleştik.” dedi.

Bal olsa yenmez.

Tarihini çarpıtandan Atamızın kurucusu olduğu partinin de, milletin de vekili olmaz.

Dersim Osmanlıdır, Tunceli Cumhuriyettir” bunu bilmeden “6 Ok” çu olunmaz..

KIYAK

Bakanlıktan alınan Zehra Selçuk, 39 bin TL huzur hakkı ile Kardemir Yönetim Kurulu’na seç/ilmiş/tirilmiş.

Darısı Ruhsar Hanıma.

Devletten nemalanmadan nasıl geçinsin!!

KÜSTAH

GKRY Lideri Anastasiadis, Adadaki çözüm konusundaki Türk görüşünü, “Yeni Osmanlı hayalindekilerin küstahlığı” olarak niteledi.

Unutkan palikarya…

FESAT

Nagehan Alçı, “Her AK Parti mensubunun kabul etmesi gereken bir konu var. Artık AK Parti’nin de içi fitne-fesat dolu bir kaynayan kazan haline geldi. Aynı şey AK Parti medyası için de geçerli.” yazdı.

Bu işleri iyi bilir…

İTİBARSIZ

TÜİK, %14.60 olarak gösterdiği 2020 yılı enflasyonunu %36.72 olarak açıklayan Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hakkında TÜİK’i itibarsızlaştırdığı gerekçesi ile suç duyurusunda bulundu.

Çok itibarlıydı!…

TURİZM

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Avrupalılara, turistleri görecek herkesin aşılanacağı güvencesi verdi.

Turistlerle fotoğraf çektirip Bakanlığa yollasak olur mu?..

MİLLET

Eski vekil Cihangir İslam, “Israrla HDP’nin de Millet İttifakı’nın içinde olmasını başından beri savundum, hala daha savunuyorum.” dedi.

Önce HDP milletin partisi olsun, gerisi kolay…

DUA

Manisa Mesir Camisinde okunan duada, “Oruç tutmayanın başı ağrısın” denmiş.

Bakalım gökten ne yağacak?…

SUÇ

İçişleri Bakanı Soylu, İmamoğlu’nun türbede elleri arkada dolaşmasına, “Bana göre suç” dedi.

Bu duruma göre normlar hiyerarşisi;

Anayasa,

Soylu yasası,

Yasa,

Tüzük, Yönetmelik, Yönerge biçiminde düzenlenmiş oldu…
(AS: 2017 Anayasa değişikliği ile md. 115 kaldırıldı, yeni Tüzük yapılamıyor..)

ÇABUCAK

Sahte pasaportla 24 kez Türkiye’ye giriş yapan HT adlı vatandaş 25. girişte yakalandı.

Çekirge kadar sıçrayamamış!…

SORUYORUM

128 milyar Dolar nerede?

Sarıklı amiralle ilgili soruşturma kaç yıl sürecek?

TBMM / Ülkeyi yönetenler, Ruhsar Pekcan yolsuzluğuna ne zaman el atacak?..

ANNELER

Başta Büyük Önder Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım olmak üzere tüm annelerin gününü kutluyor, şükranlarımı sunuyorum…

İstanbul Barosu’nun İstanbul Sözleşmesi Açıklaması

Dostlar,

İstanbul Barosu’nu gönülden alkışlıyor ve destekliyor, sahip çıkıyoruz.

***

TBB (Türkiye Barolar Birliği) basın açıklaması ise şöyle :

(https://www.barobirlik.org.tr/Haberler/istanbul-sozlesmesi-ile-ilgili-basin-aciklamasi-81674)

1. Kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen “Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi” nden Türkiye’nin imzasını çekmesi hukuka aykırıdır.

2. Adı geçen Sözleşmenin onaylanması, 24.11.2011 gün ve 6251 sayılı Kanunla uygun bulunmuştur. Ayrıca bu Sözleşme temel hak ve hürriyetlerin korunmasına ilişkin bir sözleşmedir. Anayasa’nın 90. maddesinin son fıkrasına göre normlar hiyerarşisindeki yeri kanunların üzerindedir.

3. Usulde paralellik ilkesi ve Sözleşmenin yukarıda açıklanan niteliği gereği, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin söz konusu Sözleşme’den çekilmesi için çekilme yetkisi veren kanuni bir düzenlemeye ihtiyaç vardır. Bu sebeple idari karar ile çekilme hukuka uygun değildir.

4. Öte yandan kadına yönelik şiddet ve aile içi şiddet ülkemizin ve tüm dünyanın en önemli meselelerinden biri iken, şiddetle mücadelenin hukuki temellerini zayıflatacak, şiddet eylemlerinin faillerini psikolojik olarak cesaretlendirecek, mağdurlarına ise korunmasızlık hissi verecek bu çekilme, insan haklarının etkin biçimde korunması açısından da kanaatimizce yerinde olmamıştır.

5. Ayrıca İstanbul Sözleşmesi kamu kurumları ve sivil toplum örgütlerinin görev alanlarını belirleyip, ulusal ve uluslararası işbirliğini teşvik eden bir düzenlemedir. Bugüne kadar bu Sözleşme hükümleri çerçevesinde şiddetle mücadele açısından kurumlar arası işbirliğinde önemli mesafeler katedilmiştir. Kadına yönelik şiddetle ve aile içi şiddetle mücadelede en kapsamlı uluslararası antlaşma olan bu Sözleşmeden çekilme hem bu iş birliğine zarar verecek hem uluslararası alanda Türkiye açısından olumlu olmayacaktır.

Kamuoyunun bilgilerine saygıyla sunarız. 20 Mart 2021.

Türkiye Barolar Birliği

Sevgi ve saygı ile. 22 Mart 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

“Kanunsuz emir” kıskacındaki Anayasa ve toplum

“Kanunsuz emir” kıskacındaki Anayasa ve toplum

author

Konusu suç teşkil eden emir, hiçbir suretle yerine getirilmez; yerine getiren kimse sorumluluktan kurtulamaz” (md.137/2).

“Herkes, önceden izin almadan, silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkına sahiptir” (md.34/1).

Gözaltı ve yakalama ve tutuklama koşulları da Anayasa’da sayılmakta (md.19).

Boğaziçi Üniversitesi (BOÜN) rektör atamasını protesto eden öğrencilerin ne kadarı, md.34’ü ihlal etti?

Buna karşılık, kolluk güçlerinin kullanılmasında, “konusu suç teşkil eden emir” sayısı ve bunu yerine getirme oranı nedir?

Anayasal hakkı kullanan kaç öğrenci, md. 19 koşullarına uyularak gözaltına alındı ve tutuklandı?

Bu sorular, kamusal yetkilerin makamlar ve normlar hiyerarşisi içinde kullanıldığı varsayımı ile soruldu. Ne var ki olaylar, daha çok Ankara’nın yönlendirmesi ile tırmandı: görev + yetki + sorumluluk zinciri bakımından İst. Emniyet Müdürlüğü ve Valiliği yerine İçişleri Bakanı, Cumhurbaşkanı ve Cumhur İttifakı ortağı öne çıktı.

  • Kısacası, kamusal gücü kullananlar, Anayasa ve yasa ihlallerini alışkanlık haline getirdi.
Böyle bir ortamda, “şimdi yeni anayasa vakti” sözü, “yürürlükteki Anayasayı askıya alma” eyleminin itirafı gibi.
“Anayasa suçu”, 2017 Anayasa değişikliği gerekçesi idi. Şimdi ise, aynı eylemde birlikte davrananlar, bir adım daha atarak Anayasa yapımını öneriyor.

Boğaziçi Üniversitesi vakası, Anayasa ötesine geçerek toplumsal yapı tasarımı üzerine de somut ipuçları veriyor.

O. Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra’yı hedef alarak,

  • “Bu ülkede Soros’un adeta temsilcisi olan kişinin karısı da aynı şekilde Boğaziçi’nde provokatörlerin içerisinde yer alan bir kadındır”

sözleri ile Cumhurbaşkanı, itiraf ve tasarımı dışa vurdu: Mahpusun siyasal niteliği ve kadın-erkek ilişkisine bakış tarzı. Herhangi bir söylem veya eylemi nedeniyle değil; sırf BOÜN’de öğretim üyeliği ve O. Kavala’nın eşi olması üzerinden Prof. Buğra’nın hedef gösterilmesi, TCK ihlalinden ayrı olarak, “tek kişi” ile inşa edilmekte olan yönetim tarzını niteleme üzerine çalışma gereğini gösteriyor.

Müttefiki Bahçeli de, anayasal haklarını kullanan öğrencileri değil sadece, onları sahiplenenlere hakaretamiz sözleri ile yoldaşlığı pekiştirme yarışında. CHP Genel Başkanı’na yönelik sözleri, ibret verici:

  • Kılıçdaroğlu ya aklını peynir ekmekle yemiştir ya da siyasetini terör örgütlerine rehin vermiştir.”

Trakya İlahiyat’ın başındaki zatın, “Biz işi bitirir ertesi gün işe gideriz” diyebilecek kadar kendini ihbar etmesi, suç işleme iradesinde kararlılık yanı sıra suçunun yaptırımsız kalacağı inancını da dışa vurmakta. Dahası, gençlerimizi kimlere emanet ediyor olduğumuzun açık bir teşhiri.

DERİNLEŞTİRME / MEŞRULAŞTIRMA / PERDELEME

Hukuku, iktidarlarını süreklilik aracı olarak kullananlar, Anayasa yapımı için kolları sıvayarak, demokratik anayasa isteyen kesimlerle alay ediyor adeta: “Yeni bir anayasa yapacağız; ama bizim 2017’de OHAL ortam ve koşullarında kurduğumuz ‘parti başkanlığı yoluyla tek kişili devlet yönetimi’ni pekiştirmek amacıyla…; gelin birlikte yapalım”.

Böylece, demokratik hukuk devletini yansıtan Anayasa’nın değiştirilmez maddelerine aykırılık bloku pekiştirilecek. Gerçi, değişmez hükümleri büyük ölçüde askıda olduğu için, belki yürürlükteki metin bakımından değişen bir şey olmasa da, bu kez muhaliflerin de desteği ile gerçekleştirilecek kısmi bir değişiklik bile, tek kişi yönetimini meşrulaştırıcı öğe olarak kullanılacak.

Bunun ötesinde asıl hedef, perdelemek ve çelmelemek. Neyi? Cumhur İttifakı dışındaki partilerin anayasa girişimlerini…

Mahpus üzerinden kadın söylemi BOÜN vak’asına damgasını vurmuşken, “işi bitirme…” kalkışması ile, kafatasçı milliyetçi kanada ümmetçi kaba güç eklenmiş oldu.

Bu bodoslama gidiş karşısında, Anayasa’dan önce, tasarımı yapılan toplumsal ve siyasal yapının tanısı üzerine kafa yormalıyız; bu iş öyle, diktatörlük ve faşizm vb. klasik kavramlarla geçiştirilecek gibi değil.

Kaboğlu, Anayasa’ya aykırılıklar zinciri yaşandığını belirtti…

24 Haziran hakkında bir rapor hazırlayan CHP’li Kaboğlu, Anayasa’ya aykırılıklar zinciri yaşandığını belirtti…

Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’nın haberine göre Kaboğlu, daha önce CHP’li milletvekillerine anayasa değişikliği hakkında yaptığı sunumu gelen sorular ve yapılan katkılar eşliğinde gözden geçirerek 22 sayfadan oluşan bir rapor haline getirdi. CHP’li milletvekillerine dağıtılan rapor toplam 5 bölümden oluşurken, yaşama geçen yeni anayasa kapsamında TBMM’nin yetkileri, Cumhurbaşkanlığı kararnameleri gibi konularda bilgilendirmeler yapıldı.

Raporda, yeni anayasayla kural koyma yetkisinin TBMM’ye aidiyeti ilkesinin devam etmesine karşın yasa ve Cumhurbaşkanı kararnameleri (CBK) arasında belirsiz ve gri alanlar bulunduğu ifade edilerek, CBK ile yapılacak düzenlemeler ile TBMM’de yapılacak yasalar arasındaki ilişki konusunda şu değerlendirme yer aldı:

CBK yoluyla yapılabilecek düzenleme alanı çok geniş ve yürütmenin yetki alanını aşıyor olmakla birlikte, CBK karşısında TBMM’nin belirleyici konumunu gözardı etmemek gerekir. TBMM, bir yandan CBK ile yapılan düzenlemeleri hukuken çerçeveleyebilir, öte yandan Anayasa Mahkemesi’ne başvuru ile yargısal denetim yolunu işletebilir.”

CBK’nin konu bakımından sınırlı bir yetki olduğu belirtilen raporda, Cumhurbaşkanı’na doğrudan seçimle verilen görev ve yetkinin kural koymak değil, kuralları uygulamak olduğu belirtildi.

Kaboğlu raporunda, CBK’nin yasa ile yarışan bir düzenleme olmadığına, tüzük yerine geçen düzenleyici bir işlem kategorisinde olduğuna işaret ederek, “Özetle CBK yasaya aykırı olamaz. Bu yoruma göre “anayasa, yasa, CBK’ biçimindeki normlar hiyerarşisi bozulmamış oluyor” dedi.

Raporda Osmanlı döneminden başlayarak Türkiye’deki anayasa değişiklikleri hakkında tarihsel süreçlere değinilerek, her bir anayasa değişikliğinin önceki anayasa hükümlerine bir tepki olarak ortaya çıktığı ancak 16 Nisan referandumuna konu olan anayasa değişikliğinin tepki özelliğini de aşarak uzun erimli anayasal kazanımları inkâr anlamına geldiği değerlendirmesi yapıldı. 16 Nisan’da kabul edilen düzenlemenin ‘Türkiye Anayasa Tarihi’ne yabancı olmakla birlikte kanun kavramını da parçaladığına dikkat çeken Kaboğlu, bir

  • anayasaya aykırılıklar zincirinin ortaya çıktığını

belirterek, “Bu nedenle son dört ay, son dört yıldır tanık olduğumuz anayasal bilgi kirliliği ile anayasasızlaştırma sürecinin çok daha belirgin bir hale geldiğinden söz edilebilir” görüşünü dile getirdi.

İÇ TÜZÜK ÖNEMLİ

Raporda, CHP’nin bundan sonra izlemesi gereken politikalara ilişkin değerlendirmeler de yapıldı. Anayasasızlaştırma sürecine karşı TBMM’de bilinçli bir mücadele verilmesi gerektiği belirtilen raporda, iç tüzük çalışmalarının bu doğrultuda çok önemli olduğu kaydedildi. Kaboğlu, raporunda şu görüşleri ifade etti:

“CHP olarak anayasa ve iç tüzük tarafından tanınan bütün olanakları zorlayarak, bilgi temelinde yasama işlevini sürekli öne çıkarmak gerekir. (…) Hedef kuşkusuz anayasal mirası yeniden kazanmak olmalı, bunun için güçlü bir anayasa siyasetine ihtiyacımız var. Anayasanın araçsallaştırılarak istismar edildiği, ihlal edildiği ve anayasa suçu işlemenin alışkanlık haline getirildiği, adeta anayasanın unutturulduğu bir ortamda anayasa gündemi oluşturmak kolay değil ama gerekli. Bunun için muhalefet partileri mümkünse birlikte anayasa siyaseti oluşturmak durumundadır.”

2007-17 ekseninde anayasal düzenin nasıl ortadan kaldırıldığının belleklerde canlı tutulması gerektiği ifade edilen raporda,

  • “Yıkım anayasa yoluyla gerçekleşti. Kurtuluş ve kuruluş diyalektiği ancak anayasa yolu ile sağlanabilir. CHP için anayasa gündemi gelecek kuşaklara karşı tarihsel bir sorumluluktur”

denildi. (Yeniçağ: ‘Anayasa’ya aykırılıklar zinciri yaşanıyor!’)