Etiket arşivi: Hilafet

Dil Derneği : “BİZ CUMHURİYETÇİYİZ!”

SESLENİYORUZ : “BİZ CUMHURİYETÇİYİZ!”

Dil Derneği ile Çankaya Belediyesi, 3 Mart 1924‘teki Hilafetin, Şer’iye Evkaf Vekâletinin Kaldırılmasının ve Öğretim Birliği Yasasının Kabulünü onaylayan 3 devrim yasasının 98. yıldönümünü kutlamak için bir açıkoturum düzenledi. 8 Mart Dünya Kadınlar Günü öncesinde kitle örgütlerinin temsilcisi kadınlar,

  • Biz Cumhuriyetiz” diye seslenecek.

Açış konuşmasını Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen’in yapacağı oturumu Dil Derneği Başkanı Sevgi Özel yönetecek. Sunuşunu, Ankara Tiyatro Yapımcıları Derneği Başkanı olan Sanatçı Ali Nihat Yavşan’ın yapacağı açıkoturumda Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü; Türkiye Barolar Birliği Başkan Yardımcısı ve Trabzon Barosu Başkanı Av. Sibel Suiçmez ile Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Ayşe Yüksel konuşacak.

Ülkemiz uzun zamandır laik cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün öncüsü olduğu 3 Devrim Yasasıyla birlikte tüm devrimlerin yaralandığı bir sürece saplanmış bulunmaktadır. Özellikle öğretim birliğini önceleyen “Eğitim ve Öğretim Birliği Yasası”ndan çok uzaklaştığımız bir dönemde çocuk ve gençler aklın öncülüğü, bilim ve sanatın ışığıyla beslenmesi gereken çağdaş eğitimden yoksun kalmaktadır.

  • Yüzyıllık Cumhuriyet deneyiminin geçmişe özlemle zedelenmesi,
  • eğitimin dinselleşmesi,
  • bilimsel akıl ve verilerle öncü olması gereken üniversitenin suskunluğu,
  • basının tekdüzeleşmesiyle yargısal olumsuzluklar
  • en çok çocukları, gençleri ve kadınları etkilemektedir.

Kadın-erkek eşitliği gibi temel bir hakkın hukuksal ve bilimsel akıldan uzaklaşarak dinsel bakışla siyasallaştırıldığı, çocuk yaştaki kadınların bile öldürüldüğü, çocuklarla kadınlara cinsel saldırıların sıradan haberlere dönüştürüldüğü bu sıkıntılı süreçte tüm yurttaşlara, bütün siyasetçilere, özellikle de kadınlara önemli görevler düşmektedir.

Hangi inanç ve düşünceden olursak olalım, yurttaşlık bilinciyle akılcı, bilimsel ve sanatsal olanda birleşmek zorundayız.

4 Mart 2022 Cuma günü, saat 18.00’de,
Çankaya Belediyesi Doğan Taşdelen Çağdaş Sanatlar Merkezindeki etkinlikte duygu ve düşüncelerimizi paylaşacağız.

Salgın sürdüğü için maske-mesafe kuralına uyulması ve HES sorgulaması zorunludur.

En içten saygılarımızla.

Dil Derneği Yönetim Kurulu

Cumhuriyeti 3 Mart Devrim Yasaları ile yaşatmak

DOÇ. DR. HALİL ÖZCAN
BAŞKENT ÜNİVERSİTESİ

Cumhuriyeti 3 Mart Devrim Yasaları ile yaşatmak

Cumhuriyet, 03 Mart 2022

Cumhuriyetin ilanı ile birlikte Atatürk’ün Milli Mücadele’deki yakın arkadaşları başta olmak üzere ortaya çıkan muhalifler, İstanbul’daki Halifeden siyasi güç almaya çalıştı. “Hilafet bizde kaldıkça biz ortaçağdayız” diyen Atatürk, en büyük eserine halifelik üzerinden bir tehdit geldiğini hissederek 1 Mart 1924’te TBMM’yi açış konuşmasında, “Cumhuriyetin bugün ve gelecekte her türlü saldırıdan kesinlikle ve sonsuza kadar korunmuş bulundurulması gerekir” dedi. Bu konuşmadan iki gün sonra 3 Mart’ta Cumhuriyeti, akıl ve bilim temelinde, çağdaş medeniyet seviyesine ulaştırarak sonsuza kadar koruyabilmek için Türkiye’yi laikleştiren üç yasa kabul edildi.

Dinin ve ordunun, siyasetin dışında bırakılması gerekçesiyle hazırlanan 429 sayılı Şeriye ve Evkaf Vekâleti ile Erkân-ı Harbiye-i Umumiye’nin (AS: Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Bakanlığının, yasanın özgün adı : Seriye ve Evkaf ve Erkânı harbiyei umumiye vekâletlerinin ilgasına dair kanun) kaldırılması yasası kabul edildi. Bu kanunla, hukuk ve devlet laikleştirilerek yasa yapma ve yönetme yetkisi, TBMM’ye ve hükümete verildi. İnanç ve ibadetlerle ilgili hizmetleri yerine getirmek üzere Diyanet İşleri Başkanlığı kuruldu. Aynı yasayla orduyu siyaset dışı bırakmak için Harbiye Vekâleti kaldırılarak Genelkurmay Başkanlığı kuruldu. Bu yasayla din ve devlet işleri ayrılmış, manevi güç kullanan din ile maddi güç kullanan Ordunun millet egemenliğine müdahalesinin önüne geçilmiş oldu.

Cumhuriyeti sonsuza kadar akıl ve bilim temelinde yaşatacak nitelikte kadroların yetiştirilebilmesi için de 430 sayılı Tevhid-i Tedrisat Yasası kabul edildi. Bu yasa ile medreseler dahil tüm eğitim kurumları, Milli Eğitim Bakanlığı’na devredilerek eğitimdeki mektep ve medrese ayrımına son verildi. Aklın, hukukun ve bilimin önündeki ulema ve medrese engeli kaldırıldığı için Aydınlanma süreci hızlandı.

MANİFESTO GİBİ KONUŞMALAR

Egemenliğin üzerinde kayıt ve şart istemeyen TBMM, yüzyıllardan beri Türk milletinin felaket sebebi ve imparatorluğun çöküş aracı olarak değerlendirdiği hanedanın halifelik makamıyla varlığını devam ettirmesini, Türk milletinin milli varlığı için tehlikeli gördü. Bunun için 431 sayılı Hilafetin Kaldırılması ve Osmanlı Hanedanının Türkiye Cumhuriyeti Ülkesi Dışına Çıkarılması yasası kabul edildi. Ancak diğer iki yasa hemen kabul edilmesine rağmen bu yasa, TBMM’de uzun tartışmalara neden oldu. Tartışmaların uzaması üzerine kalplerdeki “endişe ve tereddütleri” gidererek “akıl ve vicdanlara açıklık getirmek” isteyen dönemin Adalet Bakanı ve İslam fıkıhı müderrisi olan Seyit Bey, Kuran’dan, hadislerden, İslam ve Osmanlı tarihlerinden örnekler vererek bir manifesto niteliğindeki konuşmasıyla halifeliğin, dinin gereği olmadığı konusunda TBMM’yi ikna ederek yasanın oybirliği ile kabul edilmesini sağladı.

SAPMANIN AĞIR BEDELİ

Sadece yaptığı yeniliklerle değil, 3 Mart’ta Devrimin ve Aydınlanmanın önündeki kurumları ortadan kaldırarak da devrimciliğini ispat eden Atatürk, Cumhuriyeti sonsuza kadar belirlenen çağdaş hedef doğrultusunda yaşatmak için 3 Devrim Yasasını gündeme getirdi. Böylece dinin ve Ordunun siyasete müdahale etmesinin önüne geçilerek laik Cumhuriyetin gerektirdiği özgür bireylerin yetiştirilmesinin ve Türk Aydınlanmasının da önü açıldı. Atatürk sonrası, çok partili yaşam ile birlikte, din ve Ordunun siyasete müdahalesi ve Öğretim Birliği Yasası’nın ihlal edilmesi, 15 Temmuz kalkışmasına sebep oldu. (AS: Makalenin yazarıyla konuştuk; 15 Temmuz 2016 ayaklanması ile bu Devrimler tümden yok edilmek istendi!) Cumhuriyeti bilimsel akıl temelinde sonsuza kadar koruyup yaşatabilmek için sadece ülkeyi yönetenlerin değil, yönetmeye aday olanların da 3 Mart 1924 Meclis müzakerelerinin yer aldığı Türkiye’yi Lâikleştiren Yasalar adlı eseri okumaları ve laik Cumhuriyetin kuruluş felsefesini özümsemeleri gerekir.

Şiir köşesi : SİZ EY TÜM ANAYASA’YA VE YASALARA KARŞI OLANLAR

Şiir köşesi..

Gönül Pınar Atacı

SİZ EY TÜM ANAYASA’YA VE YASALARA KARŞI OLANLAR

Siz ey tüm Anayasa’ya, bütün yasalara ve kurallara karşı olanlar
Ve hak, hukuk, adalet, ahlak ve fazilet karşıtlığında rekor kıranlar,

Siz ey haram kâr, haksız rant, tefeci faiz ve kara para düşkünleri
Ve insan, halk, ulus, vatan, emek, iş, aş, genlik ve gönenç küskünleri,

Siz ey barış, Atatürk, Cumhuriyet, laiklik ve kardeşlik düşmanları
Ve Muaviye, itaat, takiye, şeriad, hilafet, tarikat ve cihad hayranları,

Siz ey o eski  ve yeni faşist iplerde oynayan ve oynatılan herifler
Ve açık ve gizli Mandayı ve mafyayı koruyan ve kollayan şerifler,

Siz ey tüm yerel, bölgesel ve küresel barış ve bağımsızlık katilleri
Ve Allah, Kitap, Muhammet, Ali, bilim, fen, sanat, edebiyat cahilleri,

Sizin hepinizi, biz er geç ama mutlaka yenerek yerle bir edeceğiz
Ve kadim tarihin o en iğrenç çöplüğüne süpürecek ve dökeceğiz.

İşte tam da o zaman her bir insan, halk, ulus ve vatan özgür olacak,
Bekaya, barışa, işe, aşa, sevgiye, saygıya, genliğe, gönence kavuşacak.

Gericilik ve başkanlık


Ali Rıza Aydın
Eski Anayasa Mahkemesi Raportörü

Ali_Riza_Aydin_portresi

Gericilik ve başkanlık

            AKP, piyasacılığın da gericiliğin de gereklerini fazlasıyla yerine getiriyor. Özgürlük ve demokrasi yanılsamasıyla aklı gölgeleyerek, toplumsal yaşamı özellikle dinsel kurallara bağlayarak hem iktidarının devamını hem de sermayenin sınırsız gücünü garanti altına almak istiyor. Laikliği, hesaplaşılması gereken önemli alanlardan biri olarak görüyor.

Korku toplumu yaratmanın aygıtları çok. En kolay ve kestirme yolu ise dinsel gericilik, yazgıya razı edilmek… Dinsel baskı, çok yönlü kullanılıyor; eğitime, bilime ve akla
el atıyor, hukukun yerine geçiyor, sorgulama yapmayan, boyun eğen kul düzeni hedefleniyor. Dinsel baskı ile toplumsal baskı kolaylaştırılıyor.

Sömürülen ve yoksulluk içinde boğulan insanların çaresizliği manevi baskıyla eritiliyor.

AKP’nin, demokratik toplum düzeninin ve evrensel hukukun ilkelerini, Anayasa’yı tanımazlığı iki alanda çok net çalışıyor. Birincisi AKP’ye ve sermayenin düzenine karşıtlığın kırılması, ikincisi laiklik ilkesinin ihlali… İkisi de sonuçta aynı amaca
hizmet ediyor. Egemen sınıfın maddi zenginliği için ezilenlerin manevi zenginlik ve baskı yoluyla kontrol altında tutulması, birilerinin konuşması için diğerlerinin susturulması… Uluslararası boyut eklendiğinde de aynı sonuç ortaya çıkıyor.

AKP’nin düzenini tanımlayan CIA Türkiye Masası eski şefi Graham E. Fuller’in
Yeni Türkiye Cumhuriyeti adlı kitabı, buram buram dinsellik taşır. Daha takdim yazısında başlar tanımlama; Türkiye’nin “üç nesil gibi kısa bir zaman zarfında” “canlı, heyecanlı
ve hassas bir demokrasi” geliştirdiği, “bu demokrasiye, kararlı bir İslami kimliğe sahip, yetkin bir siyasi parti”nin hükmettiğinden söz edilir.

“Türkiye’de durum daha önce hiç olmadığı kadar iyidir. Ülke refah içindedir.
Ilımlı İslamcı bir çizgiyi siyasi düzene başarılı bir şekilde entegre etmiş dünyadaki
ilk Müslüman ülke Türkiye’dir”. Daha da önemlisi, “Bugün bile Müslüman dünya,
orta yerinde bir şampiyon görememektedir. Halifeliğin devam eden eksikliği, 21. yy’ın İslami hareketlerinin çoğunda yeni yankı bulmuştur. (…) Sonuçta Hilafet, hâlâ anahtar bir sembol ve siyasi bir makam olup, etkileyici bir dini liderin -ki bunun ille de gözlerinden ateş fışkıran bir radikal olması gerekmiyor- yükselişini beklemektedir”.

“Modern Türk devletinin sıkı İslam karşıtı yapısına rağmen Türkiye, sadece Türkiye için değil, aynı zamanda genelde günümüz İslamı için oldukça önemli iki dinamik İslami hareket üretmiştir: Gayet politik AKP ve büyük ölçüde apolitik cemaatçi Fethullah Gülen hareketi” saptaması yapılan kitapta, “Türkiye’deki en geniş dini hareket olan apolitik cemaatçi hareket” olarak tanımlanan Gülen hareketine özel bir önem yüklenir. AKP, “ülkedeki en geniş ve en güçlü altyapı ve finansal kaynaklara sahip hareket olarak toplum hayatına damgasını vuran” Gülen hareketine “bir alternatif olarak değil ama onun siyasi tamamlayıcısı” olarak tanımlanır.

AKP’nin yeni anayasasına ve özellikle başkanlık sistemine bir de bu gözle bakalım.

  • Aslında, yeni anayasa da başkanlık sistemi de AKP’yi aşan projeler

Fuller’in “iki dinamik İslami hareket” olarak tanımladığı AKP-Cemaat ortaklığı, Abdullah Gül de dahil olmak üzere AKP içindeki iç çelişki, CHP adının karıştığı
Gülen ve ABD haberleri, Kürt sorununun müzakere yoluyla çözümünde dinsel motif, anayasa ve başkanlık pazarlığı gibi birçok konu, Türkiye’nin sınırlarını ve hukukunu aşan çok yönlü, çok boyutlu bütünün parçaları…

ABD’nin 1980’lerde planladığı “yeşil çevreleme” politikası, bugün geliştirilerek uygulanıyor, yeşil karşıtlıklar tek tek sindiriliyor.  “Hilafet-başkanlık” ve yeni Osmanlıcılık özlemiyle yaşayan AKP, şimdilik “düzenin koltuğu”nda oturuyor. Piyasacı ve gerici düzenin sorgulanmaması için, din istismarcılığı dahil her şeyi göze alacak kadar
gözü kara; gerici ikiyüzlülüğü ve inançlara saygısızlığı da olağan görüyor.
Bütünsel yaklaşım, “ekonomik ve politik çıkarların hizmetinde” dini işaret ediyor.

  • Dinin siyaseti işgal etmesine ABD kontrollü izin veriliyor.

AKP’nin, dinsel gericilik ile demokrasiyi bütünleştirme sevdasının gölgesine sığınanlar, etnik ve mezhepsel parçalanmalara tutsak edilenler, “ruhsal ve moral yaşam” ile avunmak yerine en kapitalist, en ABD’ci iktidarın baskısı altında yaşamanın
nelere mal olduğunu ve olacağını da görmelidir.

  • Kimse, ya AKP patentli manevi yaşama sığınıp susacaksın ya da
    sermayenin sınırsız baskısı için hizmet edeceksin seçeneğine sıkıştırılamaz.
  • Kimse, düşünme ve yaşama biçimine el atılarak evcilleştirilemez.
  • Akıl ve bilimi yok sayan “uyutma-uyumlaştırma” politikası da,
    emperyalizme karşı hareketin etkisizleştirilmesi de seçeneksiz değildir.

Servis Edilen Yeni Osmanlıcılık ve ATATÜRK’ün Osmanlılar Hakkında Görüşleri / Recently Served Neo-Ottomanizm and Atatürk’s Opinions on Ottomans

Neo_Osmanliclilik_ve_Ataturk’un_Gorusleri