Etiket arşivi: Barış Pınarı Harekatı

HIRSIZLAR TESLİM OLUN!

HIRSIZLAR TESLİM OLUN!

Image result for aV. Erol Ertuğrul 

Erol Ertuğrul
Hukukçu 

Türk Devriminin ideologlarından Kuşadası doğumlu Mahmut Esat Bozkurt, Atatürk’ün önce İktisat Bakanı, daha sonra Adalet Bakanı olmuştur. Atatürk, kendisine “Türk Devrimini yaz”, dediğinde de “Lider emrederse o emir hemen yerine getirilir”, diyerek Türk Devriminin tarihini yazmıştır.

Mahmut Esat Bozkurt, bir Bakanın yolsuzluğu nedeni ile 13 Aralık 1930 tarihli “Halk Dostu” adlı gazetede yazdığı “Hırsızlar teslim olun” başlıklı yazısında özetle, “Bugünün hırsızları daha cesur, şebekeleri daha geniştir. Bunlar çete halindedirler” diyerek yolsuzluklara cesurca karşı çıkar.

Hırsızların üzerine, onlar Bakan da olsalar korkmadan giden o kuşaktan sonra, çalan çırpan Bakanlara, devlet yöneticilerine gelmek bize acı veriyor. Üç Bakanın evlerinden çıkan para sayma makinalarını, bulaştıkları yolsuzlukları unutmadık. Zarrab adlı bir rüşvetçi, Bakanlara ne kadar rüşvet verdiğini açıkladı. Üstelik bu yolsuzluklar ayrıntıları ile telefon görüşmelerine yansıdığında, devleti yönetenler hiç utanıp sıkılmadan “Yolsuzluk hırsızlık değildir. Biz devletten bir şey çalınmış mı ona bakarız. Hırsızlık yoksa, yolsuzluk suç değil” diyerek kendi rüşvetlerini aklamaya çalışmışlardı. Bu yolsuzlukları yapanlar soruşturulup yargılanmadıkları gibi ödüllendiriliyorlar. Onlardan birisi “Her Cuma Bakara makara” diye mesajlar attığını söyleyerek ve halkımızın kutsal din duyguları ile alay etmişti. Prag büyükelçiliğimize atandı. (AS: Egemen Bağış) Diplomatlık çok önemli bir meslektir. Bu dönemde ne acı ki bu kurum da AKP’li yöneticiler tarafından çürütüldü. Dış dünyadaki yalnızlığımız bunun sonucudur.

Büyükşehir belediyelerinde AKP’nin yaptığı akıl almaz yolsuzluklardan sonra Sayıştay raporları ile SGK’nin ve öteki kamu kurumlarının nasıl soyulduğunu şaşkınlıkla ve acı içinde öğreniyoruz. Elazığ depremi ile deprem için toplanan 66 milyar TL’nin AKP tarafından başka yerlerde kullanıldığı anlaşıldı. Bay Erdoğan, bu konuda kimseye hesap vermeyeceğini söylüyor.

  • Ensar Vakfı ile kol kola Kızılay’da yapılan yolsuzluklar utanç vericidir.

Cumhuriyet tarihimizde böyle bir şey yoktur. Kimin adı yolsuzluklara karışmış olursa olsun, bunları yapanlardan, görevleri ne olursa olsun hesabı sorulurdu. Yüce Divan’da yargılanmış Bakanları, Başbakanları unutmadık.

Ulusumuz bunları hak etmiyor

AKP’den ayrılanlar yeni partiler kurarken, birbirlerinin ipliğini pazara çıkarıyorlar.

  • Ülke yönetimine gelirken hiç mal varlığı bulunmayanların bugün dünyanın en varlıklı devlet adamları arasına girmiş olmaları şaşırtıcıdır.

Bu durum, ülke olarak saygınlığımıza gölge düşürüyor. Suriye’de yürütülen Barış Pınarı Harekâtı sırasında, ateşkesin sağlanması aşamasında Bay Erdoğan’a ABD tarafından baskı yapıldığı, şantaj yapıldığı dile getirilmişti. Bu şantaj ne olabilir diye düşünürken, ABD’den gelen haberlerle bu durum açıklığa kavuştu. ABD Temsilciler Meclisine sunulan bir tasarıya göre,

  • Bay Erdoğan’ın ve ailesinin mal varlıkları ve gelirlerinin araştırılıp bu yolda bir rapor hazırlanmasının istendiği ortaya çıktı.

Rıza Zarrab’ın, Ankara’da kimlere ne miktarda rüşvet verdiği konusunda da listeler hazırlandığı anlaşıldı.

Böyle bir durum uygar, çağdaş bir hukuk devleti olan ülkelere karşı uygulanamaz.

Böyle bir durum ancak 3. sınıf, demokrasiden ve hukuk devletinden payını alamamış ülkelere karşı uygulanabilir. Güzel yurdumuzun böyle bir duruma düşürülmüş olması son derece üzüntü vericidir. Böyle bir nedenle bir ülkeye, o ülkenin yöneticilerine şantaj yapılabiliyorsa, o yöneticiler böyle bir duruma düşmüşlerse ve böyle bir koz oluşmuşsa, o ülke her şantajı kabul etmek zorunda kalacaktır demektir. Nitekim öyle oluyor. ABD karşısında her isteneni kabul etmek zorunda kalıyoruz. ABD Senatosu’nda sözde Ermeni soykırımı tasarısının kabul edilmiş olması da zincirin bir halkasıdır. Dünya kamuoyuna haklılığınızı nasıl anlatacaksınız? Bu işi iyi bilen ve çekirdekten yetişmiş diplomatlarınızla. Siz yürekli ve bilgili diplomatlarınızı “monşer” diyerek küçümserseniz, onların yerine şeriatçı kadınları, adı yolsuzluklara karışmış eski Bakanları atarsanız başarılı olamazsınız.

Türkiye hiçbir dönemde böylesine yalnız kalmamıştı. Haklı iken böylesine haksız duruma düşmemişti. Tüm arşivler açık olduğu halde, ortada soykırıma ilişkin hiçbir belge bulunmadığı halde nasıl olur da ülkemiz, olmamış bir soykırım ile suçlanabilir? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, geçen yıllarda ortada bir soykırım olmadığı yolunda sayın Doğu Perinçek’in açmış olduğu davada açık, net ve kesin bir karar verdi. Bu önemli karardan yararlanmak ve bunu dünya kamuoyuna anlatmak da mı akla gelmiyor?

Bu Ulus bunları hak etmiyor…

Suriye gerçeği: Her operasyon yenisini doğurdu!

Suriye gerçeği:
Her operasyon yenisini doğurdu!

Mustafa BALBAY
ankcum@cumhuriyet.com.tr
Cumhuriyet, 04.02.2020

Haftaya İdlib’den gelen şehit haberiyle başladık. Şehitlerimize Allah’tan rahmet, ülkemize başsağlığı diliyoruz. Bölgede uzun süredir askerlerimizin güvenliğini de tehdit eden gelişmeler vardı. İdlib Suriye’nin düğüm noktası oldu. Önümüzdeki günlerde buradan gelecek haberler Suriye’deki iç savaşın bundan sonraki seyri konusunda da ipucu verecek.

Suriye’de 2011’de başlayan iç savaş ne yazık ki AKP iktidarının öngördüğü şekilde seyretmedi. Türkiye 2016’da, kendi güvenliği için bu ülkeye operasyon düzenlemek durumunda kaldı. 24 Ağustos 2016’da Fırat Kalkanı operasyonu başladığında şu saptamayı yapmıştık:

Dileğimiz, isteğimiz elbette çevremizde Türkiye’yi tehdit eden terör örgütlerinin olmaması. Böyle bir durumda Türkiye gereğini yapar. Ancak bu tür operasyonlarla kalıcı sonuç almak çok zordur. Bu operasyon büyük olasılıkla yeni bir operasyonu gerektirecektir.

Fırat Kalkanı operasyonu 7 ay sürdü. 29 Mart 2017’de sonuçlandı. Sonra ne oldu?

20 Ocak 2018’de Zeytin Dalı adıyla yeni bir operasyon başlatıldı. Bu operasyon da 24 Haziran 2018’de sonuçlandı.

Aradan bir yıl geçti, yeni bir operasyon gerekti; 9 Ekim 2019’da Barış Pınarı başladı. 17 Ekim’e kadar süren bu operasyon sonrasında hem ABD hem de Rusya ile “mutabakat” imzalandı. Bunlar da bölgeye barış gelmesine, Türkiye’nin güvenlik kaygılarının sona ermesine yetmedi. Zira, başta ABD ve Rusya olmak üzere bölgeyle ilgili herkesin başka hedefleri var.
***
Her üç operasyon sonrasında yapılan açıklamalara göre, hedefe ulaşıldı, herkes dize getirildi. ABD bir tarafa Rusya öteki tarafa yatırıldı. Sonuç?

İdlib’den gelen haberlere göre, Şam yönetimi tüm Suriye’de varlığını kabul ettirmek için askerlerimize saldırı dahil her türlü yöntemi kullanıyor.

Soralım : Şam yönetimi Rusya’nın bilgisi dışında adım atabilir mi? Mümkün değil…

O zaman hedef ne?

Yaklaşık bir ay kadar önce Ankara’ya ulaşan bilgilere göre, Putin, Esad’a şunu söyledi:

– İdlib’de de hâkimiyeti kur, burada bir daha Türkiye’nin adını duymayacağım bir dönem başlasın.

Son yaşanan gelişmeler, Rusya’nın Şam yönetimine böyle bir hedef göstermiş olabileceğini gösteriyor. Rusya bunu neden yapıyor?

Güney komşumuz olarak Rusya, Suriye’de kontrolü dışında başka bir güç istemiyor. Erdoğan ile Putin’in arası çok iyi olsa bile Suriye başka iş!

Bu gelişmeler ABD açısından ne anlama geliyor? Türkiye ile Rusya’nın arasını açacak her gelişme ABD için iyidir!
***
Konunun uluslararası boyutu deştikçe başkalaşır. Bizi doğrudan ilgilendiren boyuta gelirsek… Şehit haberlerinin özellikle sosyal medyadaki yansımasının bir boyutu da şu:

  • Suriye’den kaçıp Türkiye’ye sığınanlar hayatlarını rahatça sürdürürken bizim askerlerimiz şehit düşüyor.

Bu çok tehlikeli bir fay hattı! Ne kadar şiddetli bir sosyal deprem yaratacağını kestiremezsiniz. Aylardır yeri geldikçe endişeyle paylaştığımız şu saptama bir kez daha gündeme oturuyor:

  • Bir gün Suriye sorunu bitecek, ama Türkiye’nin Suriyeliler sorunu bitmeyecek.

İktidar, saldırıya misliyle yanıt verildiğini açıkladı. Türkiye’nin güvenliği için atılması gereken her adım elbette atılmalı. Ancak Suriye’de başından beri yapılan yanlış hesap bizi bu noktalara getirdi. Bunu göz ardı edip salt içeriyi sakinleştireceği düşünülen adımlar atmak bizi yeni çıkmazlara sokabilir.

5 milyonu aşkın Suriyeliye ek olarak İdlib’den gelenlerin de olacağı tartışılırken hiç değilse bundan sonrası için “aman dikkat” diyoruz. Gerçekçi yol haritası çok yalın:

  • Sınırdaşlarımızla aramıza başka güç sokmamak!

NEYİN PAÇASI KURTARILACAK?

NEYİN PAÇASI KURTARILACAK?

Ahmet TAKAN
KORKUSUZ, 04.02.2020

(AS : Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

İdlib’den gelen  şehit haberleri ile pazartesi sabahına acı içinde uyandık. Dişlerimizi sıka sıka en hafif ifadeyle; Türkiye’yi şamar oğlanına çevirdiler!. Birinden tokadı yiyince öbürünün kucağına, ondan da şaplağı yiyince eskisinin kucağına koşan ülke haline geldik!.. Savruldukça savruluyoruz… Bedelini, Mehmetçik, onların masum ana, baba, eş ve çocukları ile günahsız bir millet ödüyor… Daha doğrusu; birilerinin paşa keyifleri için ÖDETTİRİLİYOR!..

Muhteremlerden her zamanki gibi içi boş hamasi nutuklar… Asla, aslı astarı olmayan dümenden efelenmeler… Sokak kabadayısı raconları ile yürütülen dış politika ve

  • hiçbir stratejik öngörüsü olmayan hesapsız kitapsız askeri hamleler…

Kod adı, “Yeni Türkiye” !..

Soruyu tekrarlıyorum : Ne oldu Barış Pınarı Harekatına?.. Neden durdurulmuştu?… Neden üstüne yatılmaya  çalışıldı?.. Neden birden bire o harekat hiç yapılmamış gibi oldu?..

Devam ediyorum : AKP Genel Başkanı Tayyip Erdoğan, Afrika gezisi dönüşünde, ”Astana süreci diye bir şey kalmadı. Rusya, Astana’ya da Soçi’ye de sadık değil” dedi. Neden?.. Yeni miydi, Rusya ve desteklediği Suriye rejimin İdlib’de gerçekleştirdiği kanlı operasyonlar?.. Bir haftadır mı İdlib’de ortalık karışık?.. Ne ayları?.. Yıllardır bir tarafımızı yırtıyoruz!..

Dikkat edin; hani o muhteşem “dostum” hamaseti var ya… Erdoğan’ın Afrika dönüşü çıkışı sonrasında Rusya Devlet Başkanı Putin muhatap alıp da tek satır cevap vermedi. Erdoğan’a yanıtlar sağdan soldan, yanlardan geldi… Her 5 dakikada bir Putin ile yapılan telefon görüşmeler ile yapılan yalaka güzellemelerinin yerini yeller aldı!.. Şu satırların kaleme alındığı anda, ortalıkta bir telefon görüşmesi haberi yoktu. Şehitlerimiz var, telefon açıp da dostun Putin’e bir şeyler söylemeyeceksen ne zaman söyleyeceksin?.. Yoksa Putin telefonlara çıkmıyor mu?.. Peki, neden?..

FETÖ’den boşalan dış politika alanına oturan, Saray’da büyük ağırlığı ile bilinen SETA, son ABD gezisi dahil hemen hemen her dış gezide mutlaka olan başkanı Burhanettin Duran’ın 1 Şubat’ta Sabah Gazetesi’nde yazdığı makaleye bakalım. Esasında, “AB ve ABD, İdlib’de devreye girmeli” başlığı her şeyi izah ediyor;

“…Washington ve Brüksel’in harekete geçerek Moskova üzerinde baskı oluşturması lazım. Erdoğan-Putin diplomasisi sayesinde İdlib krizi bu zamana dek artısıyla eksisiyle bir şekilde yönetildi. Gelinen noktada ateşkes işlemiyor. Esad rejimi sadece sahadaki askeri güçten anlıyor. İdlib’deki çatışma halinin başka bölgelere sıçrama ihtimali de var. Bu haliyle Astana süreci durdu, Cenevre sürecinin adı bile edilemez. Erdoğan’ın önerdiği gibi önce Astana sonra Cenevre sürecinin canlandırılması için ABD ve AB’nin devreye girmesi gerekir. Gerekirse İdlib’den sürülen siviller için askeri güç kullanımı seçenekler arasında olmalı. Erdoğan’ın, ‘sınırdan 30-40 km içeride’ mülteciler için barınaklar yapma fikri bir tür güvenli bölge kurmak için başlangıç olabilir. Merkel elini çabuk tutmalı. İdlib’de Rusya’yı dengeleme yükünü sadece Ankara kaldıramaz. Denge çöktüğünde Avrupa da ciddi zarar görür.”

Kısacası; ABD ve NATO Türkiye’ye çağrılıyor!..

★★★
Uyarıları hep haklı ve doğru çıkan 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Başkanı Cahit Armağan Dilek’ten gelinen son durumu değerlendirmesini istedim. Dilek, son zamanlarda, ABD’den İdlib’de Türkiye’yi destekleyen Rusya’ya karşı çıkan açıklamaların içeriğine işaret etti. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’in, geçen hafta yaptığı “Erdoğan’ın yanındayız. Her türlü yardıma hazırız” mahiyetindeki açıklamasına dikkat çekti. Dilek, geçen hafta içinde bazı yerel kaynaklardan kendilerine ulaşan, “ABD, İdlib’de Türkiye’nin de desteklediği bazı yerel gruplara yeniden desteğe başladı”,  “İdlib üzerinde ABD İHA’ları uçuyor” haberlerini hatırlattı ve İncirlik üssüne ek ABD’lilerin geldiğini sözlerine ekledi. Cahit Armağan Dilek, “ABD, Türkiye’nin İdlib’de direnmesini istiyor “dedi. “Neden” diye sorunca da Dilek şunları söyledi;

  • “Esad’ın ve Rusya’nın kazanmasını istemiyorlar. Eğer Esad ve Rusya İdlib’i kontrol ederse ağırlığı bundan sonra Fırat’ın doğusuna verecek ve oradan ABD’nin çıkması için daha rahat hareket eder hale gelecek.

ABD, bizi yerel güç gibi kullanıyor. Neticede bir havuç uzatıyor. ABD’liler, Türkiye’nin kendilerine yardım isteyecek bir konuma düşmesini istiyorYarın bir gün, Suriye’den daha çok saldırı gelirse, doğrudan İdlib’e gelmeseler bile bizim sınırımıza yeni savunma sistemlerinin konuşlandırılması gündeme gelebilirİdlib’de stratejik önemi olan M-4 Karayolu’nun kuzeyini ‘güvenli bölge ilan ettik’ diyebilirler. Eğer amaç ABD ve NATO’yu bizim sınır hattımıza getirmekse, bu çatışmalar sürer. Hatay’da veya İdlib’in kuzeyinde bir yer verilebilir.

Cahit Armağan Dilek, Türk askerine son saldırının İdlib’in doğusunda bulunan İran’lı Şii milisler tarafından gerçekleştirilmiş olabileceğini belirterek, “Erdoğan’ın ‘Astana, Soçi bitti’ sözlerini İran tehdit olarak algıladı” dedi. Stratejist Cahit Armağan Dilek, “Türkiye bir daha nereye doğru savruluyor” soruma ise şu cevabı verdi;

Bu işin mantıklı cevabı şu an için yok”..

Küçük bir not düşme ihtiyacı hissediyorum!.. Ortadoğu bataklığında içinde bulunduğumuz bu kahredici durumun tek başına sorumlusu Tayyip Erdoğan ve SETA’cılar değil. 2002-2003 yıllarında bizzat benim de tanık olduğum, bildiğim gerçekler var.

  • Bugün gelinen feci tablonun baş mimarları, Tayyip Erdoğan’ın o zamanki akıl hocaları
  • Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Ali Babacan..Şimdi kenara geçmişler particilik oynuyorlar. Bunlar, Türkiye’yi kurtaracak!.. Öyle mi?..
    ===============================
    Dostlar,

    SURİYE BUNALIMI ve
    AKP = ERDOĞAN REJİMİNİN
    AĞIR TARİHSEL SORUMLULUĞU

    Gelinen aşamada acı süreci irdeleyecek çeşitli değerlendirmeler yapılabilir.
    Türkiye’nin askeri birliklerinin egemen bir devlet olan Suriye topraklarındaki varlığı uluslararası hukuka, BM Andlaşması’nın 51 ve ilgili maddelerine dayandırılabilir.
    Ne var ki bu hukuksal dayanak biçimseldir.
    Özünde, Suriye’de Esad yönetimine karşı ABD – AB emperyalizminin başlattığı iç savaş vardır.
    Türkiye, ne yazık ki, kadim komşu Suriye’de emperyal planlara alet edilmiştir AKP = Erdoğan rejimi tarafından.

    Suriye’nin içişlerine BM hukukunun (BM Ana Sözleşmesinin) en temel ilkeleri olan İÇİŞLERİNE KARIŞMAMA ve SINIRLARIN DEĞİŞMEZLİĞİ ilkeleri (1648 tarihli Westphalia Barışı gereği, devletler kesin sınırlara sahiptir ve sınırları içindeki ahali
    üstündeki iktidarları mutlaktır..) çiğnenerek müdahale edilmiş, Türkiye de Batı emperyalizmince kimi vaatlerle istismar edilerek kullanılmıştır. Oysa BM Antlaşması’nın  m. 1/2, 55 ve 76. maddeleri, bir ülkenin halkları içinde kendi geleceğini belirleme (self determinasyon)  hakkını kullanmaları durumunda bile sınırların değişmezliği ilkesini benimsemiştir.

    BM Antlaşması‘nın 1. ve 55. maddesinde; uluslararası alanda, halkların eşitliği ve kendi geleceklerini kendilerinin belirlemesi ilkesine saygı üzerine kurulmuş dostça ilişkiler geliştirmek ve dünya barışını güçlendirmek için gerekli uygun önlemleri alınması kararlaştırılmıştır. (Charter of the United Nations, https://www.un.org/en/charter-united-nations/, erişim 04.02.2020)

  • Dolayısıyla Suriye’nin nasıl yönetileceğine Suriye halkı dışında hiç kimsenin karar verme hak ve yetkisi yoktur.Karşımızda, egemen – bağımsız ve BM tarafından tanınan – BM üyesi bir ülke vardır. Kabul edilsin ya da edilmesin, gerçek budur. Ayrıca bu ülkenin topraklarında askeri varlığımız söz konusudur. Suriye resmi güçleri, bu varlığı işgal olarak kabul etmekte ve eylemlerini meşru görmektedir. Kuşku yok, Rusya’nın açık onayı olmaksızın Suriye bu saldırıyı yapamazdı. Dolayısıyla kritik kırılma noktası tam da buradadır. Salt İran ile şimdiki Suriye politikasını / düşmanlığını AKP = Erdoğan rejiminin sürdürme olanağı yoktur.****
    Şehit edilen asker ve sivil yurttaşlarımızın acıları yüreğimizdedir. Yakınlarına başsağlığı ve sabır dilemek klişedir ve kolaydır. Yaralılara acil şifa dilemek de öyle.. Hatta bu dilekleri dinci hamaset sözcükleri ile bezmek de.. Tıpkı iktidarın başı ve öbür kimi yetkililer ve yalaka basın gibi.. Asıl olan ise, Büyük ATATÜRK‘ün YURTTA BARIŞ – DÜNYADA BARIŞ ilkesini dış politikada şaşmaz eksen edinmek ve ulus üyelerinin burnunu bile kanatmamaktır.

Bu acı sonuç ile önceki Suriye operasyonlarında verilen şehitlerin, yaralıların, maddi yıkımların sorumlusu çok net ve tartışmasız biçimde AKP = Erdoğan iktidarıdır. Öylesine boş sözler ve hamasi, duygu sömürüsüne dönük girişimlerle bu yürek yakan sorumluluk perdelenemez.

Bahçeli‘nin, Suriye’de rejim değişmedikçe rahat yok… içerikli sözleri bir başka talihsizliktir. Suriye’de rejimi değiştirmek kimsenin haddi değildir. Suriye’de uluslararası hukuka göre egemen ve meşru bir devlet ve yönetim vardır. Onu beğenmeyebilirsiniz ama İHVANCI bir rejimi bu ülkede kurma heveslerinin bedeli işte böyle ağır olur..

Önemli bir nokta da İSTANBUL KANALI bağlantısıdır… Bu Kanal Rusya’nın güvenliğini olağanüstü düzeyde tehdit edicidir ve bu ülke tarafından kabulü olanaklı değildir. Dolayısıyla, bu Kanal girişimleri gündeme geldiğinden bu yana Rusya – Putin, Türkiye’ye açık – dolaylı iletiler vermektedir. Daha önceki bir yazımızda da konuya değinmiştik.

AKP = Erdoğan rejimi, kendi aklınca ABD – AB – Rusya’yı (+ İran’ı) yönlendirebileceği boş hayallerini kurmuştur. Sonuç hüsrandır. Yapılacak şey YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ politikasına sarılmak ve büyük güçler arasında denge stratejisine yönelmektir.

AKP = Erdoğan rejimi, gelinen çok kritik yerde, bu ağır sorun üzerinden iç politikaya dönük gündem oyunları ve kısır oy hesaplarına asla ve asla girmemelidir. TBMM ivedilikle toplanarak kapalı oturumda ulusal politikalar belirlenmeli ve kamuoyu bilgilendirilerek, saplanılan bataklıktan geri çekilmeye çalışılmalıdır.

Erdoğan bunu yap(a)mayacaksa, bir biçimde çekilmeli / istifa etmeli ve ülkemizi hızla büyüyebilecek kanlı ve çok tehlikeli serüvenlere sürüklemekten kaçınmalıdır.

Batı’nın emperyal abanmaları, Rusya ile önemli ölçüde dengelenebilirdi..
Erdoğan’ın Ukrayna ziyaretinde açıkça Rusya’yı karşısına alan irrasyonel girişimleri, sorunun tuzu biberidir.
Çok yazık oldu..
Türkiye bir kez daha, çok dezavantajlı koşullarda, örneğin çok ağır borç yükü – ekonomik bunalım konjonktürü içinde… Batı emperyalizminin kucağına sürüklenmiştir.

SONUÇ                                             :

Siyasal tarihte bu denli akıl ve bilim dışı, ülkesine çok ağır zararlar veren bir dış politika örneği anımsamıyoruz..

Dinci – gerici -baskıcı AKP = Erdoğan rejiminin Türkiye’ye kestiği en ağır son fatura bu paralizi olsa gerektir. 17+ yıldır vahşetle dayatılan değerler erozyonu ve ekonomik talana ek olarak..

Sahi, 4+ milyon Suriyeli Türkiye’de iken ve bir o kadarı sınırın hemen güneyinde iken Suriye ile bir sıcak çatışma nasıl göze alınabilir ki??!

  • Bir kez daha yenildiniz..
  • Kabul edecek ve usulünce geri çekileceksiniz..
  • Masum vatan evlatlarının kanını daha fazla dökmeyeceksiniz..

    Sevgi, saygı ve ACI ile. 04 Şubat 2020, Ankara
    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

    Hekim, Siyaset Bilimci, Mülkiyeliler Birliği Üyesi
    Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
    www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 27 Kasım 2019

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 27 Kasım 2019

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

İHALE
TCDD tarafından Ulusal Demiryolu Sinyalizasyon Projesi’nde Tesisler Kontrolorü olarak görevlendirilen Veysel Karani Babacan’ın, Kamu İhale Kanunu’na (KİK) aykırı şekilde, 1 milyon 584 bin 64 TL bedelindeki 32 adet sinyalizasyon ihalesini, eşi Sündüs Babacan’ın üzerine kurulu paravan şirkete verdiği ortaya çıktı.
Normal AKP yöneticisi…

AYDINLIK
21 Kasım manşeti, RTE’nin açıklaması,” Milli paraya dönüyoruz
SABAH’tan erken kalkmış…

HARAM
AKP, torba yasa teklifi ile Cumhurbaşkanı yardımcıları ve bakanlara aileleri ile birlikte ömür boyu ücretsiz sağlık bakımı getiriyor.
Vergisini helal eden?…

YARDIM
Bakanlığın izni ile 15 Temmuz şehit yakınları ve gazilerine 309 milyon TL yardım parası toplayan vakıf, bakanlığın verdiği adreste bulunmadı.
Bir hortum / cukka kokusu daha…

İRFAN
MEB Selçuk ”İrfanı hür nesiller yetiştireceğiz”
Tarikatlar ışığında!..

MUSLUK
İBŞB Başkanı İmamoğlu “Kamu bankaları musluğu kapattı”
Ancak yandaşlara yetiştirebiliyorlar…

GÜZELLİK
Milletvekilleri bakmakla yükümlü olmadıkları anne-babalarına da ömür boyu bedava sağlık hizmeti getirme hazırlığında.
Milletin parası deniz, yiyen?…

SEÇİM
Seçimden önce İstanbul’un su sorununu 2040 yılına dek çözdüklerini söyleyen Erdoğan, seçimi yitirince İstanbul’un 3 ay sonra susuzluk yaşayacağını söyledi.
Suyu bile sulandırdı…

PKK
Haber; Şanlıurfa’nın Ceylanpınar ilçesinin karışışında bulunan ve Barış Pınarı Harekatı ile teröristlerden temizlenen Suriye’nin Resulayn ilçesinde terör örgütü PKK/YPG tarafından yine bombalı araç patlatıldı. Saldırıda 17 kişi öldü, 20 kişi yaralandı.
Pınar kurumuş…

YANDAŞ
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş‘a sahte senet iftirası atan iş adamı Necmettin Kesgin, çocuklara ilişkin müstehcen görüntü bulundurmak suçundan üç yıl hapis cezasına çarptırıldı.
Böyle yandaşı olanın sırtı yere gelmez!…

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 20 Kasım 2019

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 20 Kasım 2019

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

CEHALET
RTE, Osmanlı döneminde okur yazarlığın yüksek olduğunu, savaşlar nedeniyle azaldığını, Harf Devrimi ile sıfırlandığını söyledi.
Kadınlar hesaba katılmadığına göre kısmen doğru…

ENNNN
RTE, Cumhuriyet tarihinde en çok hizmetin kendi döneminde yapıldığını söyledi.
Çatlayacak…

AAAA!
A Haber TV Kanalı,
 “TSK ve Suriye Milli Ordusu’nun Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG terör unsurlarına yönelik Barış Pınarı Harekatı başlattığında Ankara’da dünyaya gözlerini açan Aras bebeğin asker selamı doğum fotoğrafçısı tarafından görüntülendi” şeklinde görüntülü haber verdi.
Hakikaten “A, aaaa!

ABD
RTE’nin ABD ziyareti;
Gittim, döndüm…

TAKDİM
RTE, “Mektupları Trump’a takdim ettim”
Aferiiin…

TAKKE
Kadıköy İHL’nde takkeli eğitim
e başlanırken karma eğitime son verilmiş.
Cüppeliye az kalmış…

HASTANE
Şehir Hastaneleri ile haksız kazanç yaratıldığını, 25 yılda 142 milyar $ yük getirileceğini CHP’li vekiller TBMM’nde açıkladı.
Yönetim hastanelik…

YALAN
Tarım Bakanlığı Mecliste “2018’de nohut ithal etmedik” dedi. TÜİK kayıtlarına göre 117 milyon dolarlık ithalat yapılmış.
Biri yalancı…

BATIK
RTE, İskandinav ülkelerinin EYT yüzünden battığını söyledi.
Ya batıkla Baltık’ı karıştırdı ya batmakla refahı…

MÜSLÜMAN
Kahramanmaraş’ın AKP’li  Belediye Başkanı Hayrettin Güngör, Trabzonlu bir kadına “Sizi biz Müslüman yaptık” dedi.
Osmanlı takıntılı salaklık…

DEVRİYE
Bizim birlikler ABD ve Rus askerleri ile devriye yapadursun, ABD-Rusya Üs Bölgesi değiştiriyor; ABD, YPG’ye üs bölgesi veriyor.
Dolambaçlı işler…

İŞSİZLİK
RTE “İşsizlik oranımız %14 gibi yüksek bir seviyededir. Eskiden ülkemizde çalışma çağına gelen nüfusun bir kısmı iş aramadığı veya aile şirketlerinde çalıştığı için istidam istatistiklerine girmiyordu…İşsizlikte artışın sebebi bizim istihdam oluşturmadığımızdan değildir.
Mesele, iş gücüne katılım oranının eskisine göre fevkalade yükselmiş olmasıdır”

Çözüm önerilerim :
a. İşe başvuranları ailelerine gönderelim,
b. Damat Bakan, söz verdiği 2.5 milyonu istihdam ettiğini açıklasın
3. Eğitim düzeyini düşürmeyi sürdürelim
4. İHL kökenli olmayanları FETÖCÜ diye içeri tıkalım…

ABD Temsilciler Meclisi, Ermeni ‘soykırımı’ tasarısını ve Türkiye’ye yaptırımları kabul etti… Erdoğan’ın mal varlığı araştırılacak

ABD Temsilciler Meclisi, Ermeni ‘soykırımı’ tasarısını ve Türkiye’ye yaptırımları kabul etti…

Erdoğan’ın mal varlığı araştırılacak

ABD Temsilciler Meclisi, Ermeni ‘soykırımı’ tasarısını ve Türkiye’ye yaptırımları kabul etti… Erdoğan’ın mal varlığı araştırılacak

ABD Temsilciler Meclisi Ermeni soykırımı iddialarını resmen tanıyan karar tasarısını ve Türkiye’ye Suriye’nin kuzeyine yönelik Barış Pınarı Harekatı’ndan dolayı yaptırımlar öngören tasarıyı kabul etti.

Ermeni soykırımı iddialarını tanıyan karar tasarısı Cumhuriyetçi Senatör Ted Cruz ile Demokrat Senatör Bob Menendez tarafından Meclise sunulmuştu.

Temsilciler Meclisi’nde, Ermeni Soykırımı karar tasarısını nihai oylamaya götüren usul oylaması 223’e karşı 191 oyla kabul edildi. Usul oylamasına Demokratlar destek verirken Cumhuriyetçiler karşı çıktı.

TÜRKİYEYE YAPTIRIMLAR KABUL EDİLDİ

ABD Temsilciler Meclisini Türkiye’nin Suriye’nin kuzeydoğusuna yönelik operasyonuna ilişkin Türkiye’ye bazı yaptırımlar getirilmesini öngören yasa tasarısını oy çokluğu ile kabul etti.

Temsilciler Meclisindeki, Türkiye’nin Fırat’ın doğusunda düzenlediği Barış Pınarı Harekatı nedeniyle Türkiye’ye yaptırımlar getirilmesini öngören yasa tasarısı bugün oylandı.

Tasarıya 403 vekil “evet” oyu kullanırken, “hayır” oyları 16’da kaldı.

Twitter hesabı üzerinden kararı değerlendiren Çavuşoğlu, “Projeleri hüsrana uğrayanlar raflardaki köhne tasarılara sarıldılar. Bizden bu yolla intikam alacaklarını sananlar yanılıyorlar. Tarihi siyasete alet edenlerin bu utanç verici kararı; Hükümetimizin ve Halkımızın gözünde yok hükmündedir.” dedi.

ERDOĞAN’IN MAL VARLIĞINA İLİŞKİN RAPOR HAZIRLANACAK

Yasanın kabulünden sonra en geç 120 gün içinde ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun, Hazine Bakanı Steven Mnuchin ve Ulusal Güvenlik Danışmanı Robert O’Brien ile istişare içinde Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ailesinin net mal varlığı, gelir kaynakları ve iş ilişkilerine dair bir rapor hazırlanmasını şart koşuyor.

Tasarı ABD Başkanı Trump’ın, Milli Savunma Bakanı Akar dahil Barış Pınarı Harekatı’nda payı olan Türk yetkililere vize yasağı ve mal varlığı dondurma gibi tedbirler getirmesini öngörürken ayrıca, Trump’ın Türkiye’nin Rusya’dan S-400 hava savunma sistemi satın almasından dolayı CAATSA yaptırımlarını yürürlüğe koymasını gerektiriyor.

(https://www.abcgazetesi.com/abd-temsilciler-meclisi-ermeni-soykirimi-iddialarini-taniyan-tasariyi-kabul-etti-51684)

15 asırlık İslam tarihinin en günahkâr iktidarı Erdoğan hükümetidir

AKP’nin kurucuları arasında yer alan CHP Milletvekili Abdüllatif Şener, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı sert sözlerle eleştirdi. Şener eleştirisinde,

15 asırlık İslam tarihinin en günahkâr iktidarı Erdoğan hükümetidir.” dedi.

Şener: 15 asırlık İslam tarihinin en günahkâr iktidarı Erdoğan hükümetidir

Partisinin Konya İl Başkanlığı tarafından düzenlenen Cumhuriyet Bayramı etkinliğine katılan CHP Milletvekili Abdüllatif Şener,Erdoğan’ın yönetimiyle birlikte ülkemiz şantajlara açık, riskli bir ülke haline geldi.” diye belirtti.

SÖZCÜ’de Müslüm Evci imzasıyla yayımlanan habere göre; ABD Başkanı Trump’ın mektubu sonrası Erdoğan’ın tutumunu değerlendiren Şener, şunları söyledi:

“Şantajlara açık bir ülke haline geldik”

“Barış Pınarı Harekatı sırasında Trump bir mektup gönderdi ve

  • ‘Senin sorunlarınla çok uğraştım. Aptal olma’ dedi.

Arkasından ABD’de soruşturmalar ve yaptırım çabaları başladı. Erdoğan’ı Halkbank davasında sanık koltuğuna oturtmaya kalktılar. O yetmedi, ABD’li senatörler harekete geçti ve ‘Ailesinin mal varlığını araştıracağız’ dediler.

  • Erdoğan, kişisel durumu masaya yatırılır yatırılmaz 17 yıldır hiç yapmadığı bir şeyi yaptı. Trump’ın yardımcısı ile masada eşit konumda, ezik ve eğik bir şekilde oturdu.

Bu sürecin ardından harekat son buldu.

  • Erdoğan’ın yönetimiyle birlikte ülkemiz şantajlara açık, riskli bir ülke haline geldi.”

“En günahkâr iktidar Erdoğan hükümetidir”

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Çamlıca Camisinde cemaate yaptığı konuşmaya da göndermede bulunan Şener, ağır eleştirilerini şöyle sürdürdü :

“Erdoğan’ın dış politikasıyla akan kan, tecavüze uğrayan kadınlar, köle pazarlarında satılan kadınlar, masum ve yetim kalan çocuklar, İslam tarihinin en vahşi ve korkunç sahnelerini meydana getirmişlerdir. Müslümanlar, Müslümanların şerrinden korunmak için Akdeniz’i geçerken on binlercesi boğularak öldü. Böyle bir zulüm politikasının din ve imanla ne ilgisi var?
Bu, İslam’a ihanet politikasıdır. 15 asırlık İslam tarihinin
en günahkar iktidarı Erdoğan hükümetidir.”

AKP hükümetinin Cumhuriyet’in bütün kazanımlarını yok etmek için uğraştığını
ifade eden Abdüllatif Şener, şunları söyledi:

Cumhuriyetimizin bütün değerlerini yok etmek için uğraşan bu iktidar çok tehlikelidir. 17 yıl boyunca bu ülkeye yaşatılanlar başka bir dönemde yaşanmadı. AKP’nin ve Erdoğan’ın kurduğu tek bir İslami kurum yoktur. Diyanet İşleri Başkanlığı, ilahiyat fakülteleri ve imam hatipler, Atatürk’ün kurduğu kurumlardır. Ama AKP politikalarıyla bu kurumların içini boşalttı. Bana Tayyip Erdoğan’ın kurduğu bir tane İslami kurum söyleyin. Bunlara yine sahip çıkacak olan yegâne parti CHP’dir.”

(https://www.abcgazetesi.com/sener-15-asirlik-islam-tarihinin-en-gunahkar-iktidari-erdogan-hukumetidir-51135, 28.10.19)

 

ZAFER ÇIĞLIKLARI

ZAFER ÇIĞLIKLARI!?

Suay Karaman

En büyük bayramımız olan kimsesizlerin kimsesi cumhuriyetimizin 96. yılını içimiz buruk ama geleceğe ilişkin ümidimizle kutluyoruz. İçimiz buruk çünkü 10 Kasım 1938’den beri ülkemiz iyi yönetilememektedir. Atatürk ilke ve devrimleri çiğnenmektedir, ülkemiz ortaçağ karanlığına doğru savrulmaktadır.

Özellikle AKP iktidarı ile laik ve demokratik cumhuriyetimiz sorgulanmaktadır, hukuksuzluk bu dönemin ana karakteri durumuna getirilmiştir. Ekonomi çökmüş, işsizlik ve açlık büyük boyutlara ulaşmış, paramız yabancı paralar karşısında sürekli değer yitirmektedir. Denk bütçe yapmanın adı bile unutulmuştur. Eğitim her kademede imamlaştırılmış, sorgulamayan ve düşünmeyen bir kuşak yetiştirilmektedir. Eşsiz liderimiz Atatürk’ün “Yurtta barış, dünyada barış” sözü bırakılarak, komşularımızla savaş ortamına girilmiş, ülkemizin saygınlığı ayaklar altına alınmıştır.

  • Sahte zafer çığlıklarıyla toplum uyutulmaktadır.

Sekiz yıl önce Suriye’yi yemek için el ele verenler, bugün yaptıkları yanlışları, zafer olarak topluma sunmak istemektedirler. Ancak zararla yerimize oturduğumuzu gözden kaçırmamak gerekir. Şam’da Cuma namazı ile başlayan Esad rejimini yıkma ve İhvan rejimi kurma hedefini gerçekleştirmek için PYD terör örgütüyle işbirliği arayanları, Suriye’nin kuzeyinde terör bölgesinin oluşmasına katkı yapanları, sınırlarını Esad’ı devirmeye gelen uluslararası teröristlere açanları unutmamalıyız.

Siyasal iktidarın Suriye’nin kuzeyinde Barış Pınarı Harekâtı için koyduğu hedefler şöyleydi: 440 km genişliğinde ve 32 km derinliğinde güvenli bir bölge oluşturulacak, PKK-PYD-YPG terör örgütleri temizlenecek ve Türkiye’deki Suriyeliler güvenli bölgeye yerleştirilecek. Barış Pınarı Harekâtı sürerken, ABD ile yapılan anlaşma sonucunda, harekâta ara verilmiştir. Verilen bu ara sırasında Rusya ile yapılan anlaşma sonucunda da, Rusya Dışişleri Bakanı harekâtın sona erdiğini bildirmiştir. Ancak siyasal iktidar ve yandaş basın büyük zafer elde edilmiş havasındadırlar.

Yapılan anlaşmalar sonucunda şu soruları sormak gerekir:

  • 4 milyon Suriyeli neden ülkemize geldi, 40 milyar $ neden harcandı?

On ülkeye yaptığımız dışsatım durduğu için neden 200 milyar $ yitirdik ve en önemlisi madem sekiz yıl önceki konuma geldik, o halde neden bu denli çok şehit verdiğimiz sorgulanmalıdır. Bunlar sorgulanmadan zafer çığlıkları atılamaz.

Bu arada hem ABD, hem de Rusya’nın PKK-PYD-YPG terör örgütüne verdikleri destekten vazgeçmeyecekleri görüldü. Bu iki devlet sayesinde terör örgütü, güvenlik bölgesinin güneyine yerleşti. Bunların yanında siyasal iktidarın, Suriye’nin bağımsızlığı ve siyasal birliğini korumak için tek yolun Suriye devletiyle görüşmekten geçtiğini geç de olsa anlaması, başarı sayılmalıdır. Güçlü ve üretken ekonomi olmayınca bağımsız dış politikanın mümkün olmadığını bilmeyenlerin, büyük önderimiz Atatürk’ün “iktisatsız, istiklalin olamayacağı” sözünü, belleklerine kazımaları gerekir. Türkiye’nin geçmişte yaptığı hataları bırakarak, bugünün koşullarında yeni ve gerçekçi bir politika uygulaması gerekmektedir. Kısacası; sekiz yıl sonra Esed, yeniden Esad olacaktır.

ABD Başkanı Donald Trump’ın, AKP Genel Başkanına yolladığı 9 Ekim 2019 tarihli tehdit ve şantaj dolu düzeysiz mektubu “çöp sepetine attık” demekle iş bitirilmez. Bu mektuba yanıt veremeyenlerin, ABD’ye giderek tepki vereceklerini söylemeleri de gerçeği yansıtmamaktadır.

Kırmızı bültenle aranan Suriye’deki PYD-PKK terör örgütünün başı Ferhat Abdi Şahin’in, ABD Başkanı tarafından el üstünde tutulması büyük bir skandaldır. Ancak buna tepki veren siyasal iktidar ciddiye alınmamaktadır. Çünkü kendilerinin de PKK terör örgütüyle Oslo’daki görüşmeleri, Habur çadır mahkemeleri belleklerdedir. Yerel seçimlerde PKK terör örgütünün bebek katili başının kırmızı bültenle aranan kardeşi Osman Öcalan’ı, devletin televizyonuna çıkartıp konuşturanların ABD’ye tepki vermesi inandırıcı değildir. Aynı şekilde Rusya Savunma Bakanı’nın da kırmızı bültenle aranan bu terörist ile görüşmesi sorgulanmalıdır.

Yıllardır tüm bu yaşananlar nedeniyle Cumhuriyetimizin 96. yılını içimiz buruk kutlamaktayız. Ama geleceğe dönük ümidimizi hep koruyoruz. Çünkü cumhuriyet yönetimi, Atatürk ilke ve devrimleriyle çağdaşlaşma hedefini gerçekleştirerek, Ortaçağ karanlığına son verdi. Osmanlının borçlarını da ödeyen cumhuriyet yönetimi hiç dış borç almadan, sürekli denk bütçe yaparak, her şeyi kendisi üretiyor ve büyük kalkınma sağlıyordu. Aydınlanma devrimi ile kalkınan ülkemizde, cumhuriyetimize sahip çıkarak, yine ışıltılı günlere döneceğimiz bilinmelidir.

Bu duygularla Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.

Zafer çığlıklarımızı

  • yaşasın Mustafa Kemal Atatürk, yaşasın Türkiye Cumhuriyeti diye atıyoruz…

Türkiye-Rusya Suriye konusunda uzlaşmaya (mutabakata) vardı

Türkiye-Rusya Suriye konusunda uzlaşmaya (mutabakata) vardı

Kritik zirve sonrası mutabakata varıldı: İşte 10 maddelik Türkiye-Rusya anlaşması

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Soçi kentinde gerçekleştirdiği 6 saatlik görüşmenin ardından bir ortak basın toplantısı düzenlendi. Suriye’deki gelişmelerin ele alındığı toplantının sonunda Rusya ve Türkiye 10 maddelik bir mutabakat muhtırası (AS: uzlaşma belgesi) sundu. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, mutabakat muhtırasının (AS: uzlaşma belgesinin) maddelerini okudu.

İşte Türkiye-Rusya arasında varılan mutabakat (AS: uzlaşma) :

*Suriye’nin siyasal birliği ve toprak bütünlüğünün korunmasına ve Türkiye’nin ulusal güvenliğinin korunmasına olan bağlılıklarını teyit ederler.

*Terörizmin tüm şekil ve tezahürleriyle mücadele etme ve Suriye topraklarındaki ayrılıkçı gündemleri boşa çıkarma yönündeki kararlılıklarını vurgularlar.

*Bu çerçevede Tel Abyad ve Resulayn’ı içine alan 32 km derinliğindeki Barış Pınarı Harekatı alanındaki yerleşik statüko muhafaza edilecektir.

*Her iki taraf Adana anlaşmasının önemini teyit eder. Rusya Federasyonu mevcut koşullarda anlaşmanın uygulanmasını kolaylaştıracaktır.

*23 Ekim 2019 öğlen saat 12’den başlayarak Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları Barış Pınarı Harekâtı alanın dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından başlayarak 30 km dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Bu işlem 150 saat içinde tamamlanacaktır. Aynı saat itibariyle mevcut Barış Pınarı Harekatı alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı hariç, Rus-Türk ortak devriyeleri başlayacaktır.

*Münbiç ve Tel Rıfat”tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır.

*Her iki taraf terörist unsurlarının sızmalarının önlenmesinin temini için gerekli tedbirleri alacaktır.

*Mültecilerin güvenli ve gönüllü şekilde geri dönmelerini kolaylaştırmak maksadıyla ortak çalışma yapılacaktır.

*Bu muhtıranın uygulanmasını gözetmek ve koordine etmek amacıyla müşterek bir denetim ve doğrulama mekanizması ihdas edilecektir.

*Taraflar Astana mekanizması çerçevesinde kalıcı bir siyasi çözüm bulunması amacıyla çalışmalarını sürdürecek ve anayasa komitesinin faaliyetlerini destekleyecektir.
(https://www.abcgazetesi.com/kritik-zirve-sonrasi-mutabakata-varildi-iste-10-maddelik-turkiye-rusya-anlasmasi-49864, 22.10.19)

Şantajın konusu mal varlığı ve rüşvet listesi!

Şantajın konusu mal varlığı ve rüşvet listesi!

Arslan BULUT

Arslan BULUT
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr,
YENİÇAĞ, 19 Ekim 2019

Öncelikle belirtmeliyim ki, ABD ile Türkiye arasında bir uzlaşma olduğu kanaatinde değilim! “Öyleyse bu uzlaşma metni nedir?” diye sorulabilir. Bir defa Barış Pınarı Harekâtı, ABD’nin askerlerini o bölgeden çekmesi sayesinde başlatılabildi. Sonuçta Türk ordusunun harekâtı dokuz gün sonra durduruldu.

ABD’nin “bölgedeki kara kuvvetlerimiz” dediği PKK/YPG, Türk sınırından 32 km güneye çekilecek ama orada varlığını sürdürecek. Yani bu anlaşma, PKK/YPG’nin güvenliğini sağlıyor! “ABD’nin PKK’yı kurtarma operasyonu” da denilebilir.
***
Metinde, YPG’nin elindeki ağır silahların toplanması var da bunu kim yapacak? ABD mi? 32 km’nin ötesine geçmeyeceğinize göre, PKK, elindeki silâhları kendiliğinden mi bırakacak?

Bir de güvenli bölgenin genişliği konusu var. Hani 444 km deniyordu… Fiilen böyle bir ihtimal yok. 120 km içinde kalınacak! Ayn el Arap’a Suriye ordusu girdi…

  • O halde neden herkes, “Türkiye istediğini aldı” diyor. Türkiye bu sonucu mu istiyordu?

Cemil Basa, “27 yıldır iletişim içindeyim. Hiç kimsenin, rezaleti başarı diye bu kadar iyi anlattığını görmedim.” diyor.

Sonuçta, Trump, Türkler ve Kürtlerin ilkokul çocukları gibi kavga etmelerine izin verdim ve kavgayı durdurdum.. diye eğleniyor! Türkiye’yi küçük düşürüyor!

Üstelik Türkiye Kürtlerle değil ABD’nin eğitip donattığı PKK/YPG ile mücadele ediyor.
***
Aslında Türkiye, bir bölge gücü olarak ABD’ye gerekli. George Friedman, 14 Ekim’de yayınlanan yazısında, özetle “ABD, Kürt devletine arka çıkamaz. Gerekli olduğu durumlarda, bazı ortak hedeflere ulaşmak için Kürtlerle ittifak kurabilir. Şu anda mesele El Kaide (IŞİD) değildir. Türkiye İran ile ilgili olarak ABD için Kürtlerden çok daha önemlidir. ABD stratejisinin temeli Çin, Rusya ve İran’ın çevrelenmesi politikasıdır. Türkiye’nin bu çerçeveye dahil edilmesi gerekmektedir. Bu yüzden Trump, Suriye sınırındaki durumu Tayyip Erdoğan’ın ziyareti ile bir sonuca bağlayacak vakti gelince de küresel ve bölgesel iki güç arasındaki ilişkiler tekrar düzenlenecektir.” diyor. (Nehir Nil, makalenin çevirisini yaptı ve Twitter üzerinden bağlantı verdi.)

Hani Erdoğan, Trump’ın mektubu için “Kabul edilemez. Vakti gelince gereği yapılacak” diyor ya… Gereği bu işte!

Peki ABD, neden PKK/YPG’yi Türkiye’ye karşı elinde bir koz olarak tutuyor?

Bu durum, ABD’nin içindeki İsrail ağırlığından geliyor. Zaten BOP, aslında bir İsrail projesi… Büyük İsrail’i, ABD’nin desteklediği PKK/YPG üzerinden kurabileceklerini sanıyorlar. ABD ise Türkiye’yi kendi çizgisine mecbur etmek için PKK/YPG’yi kullanıyor?
***
Bir gazeteci, ABD Başkan Yardımcısı Mike Pence‘e yüksek sesle, “Türkiye şantaj yaptığınız için mi operasyonu durdurdu?” diye sordu. Pence cevap vermedi!

Peki şantaj neydi? ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı Demokrat Eliot Engel ve Komisyon’un kıdemli üyesi Cumhuriyetçi Michael McCaul, Temsilciler Meclisi’ne bir tasarı sundu. McCaul, “Tasarımızın amacı çok basit: Türkiye’deki, bu ölümcül saldırıyı yürüten kişi ve kurumları geri çekilmeye zorlamak.” dedi.

Kimleri peki? Türkiye’nin Milli Savunma Bakanı, Genelkurmay Başkanı, 2. Ordu Komutanı, Hazine ve Maliye Bakanı’nı…

Başka? ABD Dışişleri Bakanı’nın, istihbarat servisi ve Hazine Bakanlığıyla birlikte çalışarak “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve ailesinin (eşi, çocukları, anne-babası ve kardeşlerinin) tahmin edilen mal varlığı, bilinen gelirleri ve yatırımlarına dair rapor” hazırlaması isteniyor.

  • Halkbank için hazırlanan ikinci iddianamede de Rıza Zarraf’ın Türkiye’de kimlere ne kadar rüşvet verdiği listeleniyor. 

Tasarıda, “Türkiye’nin Suriye’deki operasyonunu sonlandırması ve IŞİD karşıtı mücadeleye engel olmaması durumunda, yaptırımların sona ermesi” öneriliyor.

Tıpkı “anlaşma metni”nde belirtildiği gibi değil mi?