(AS: Bizim “10 Maddede 15 Temmuz Kumpası” irdelememiz yazının altındadır.)
ABD destekli FETÖ’cü 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin üzerinden beş yıl geçti. Darbe girişimini “Allah’ın lütfu” gören iktidar, bu sürecin ilk bölümünde ülkeyi OHAL yetkileriyle yönetti. Sonrasında iktidar, 15 Temmuz’un konjonktüründen yararlanarak Türkiye’de hükümet sistemini değiştirdi. Parlamenter sistem yıkıldı, yerine “Türk tipi başkanlık sistemi” getirildi. Böylece 2016-2018 yılları arasında uygulanan OHAL yönetimi, güncellenerek “tek adam rejimi”ne dönüştürüldü. Ancak bu bile Erdoğan’a yetmiyor!
Erdoğan’ın üç hamlesi
Yetmiyor, çünkü 2023 seçimi ya da olası bir erken seçimde Erdoğan’ın iktidarını sürdüremeyeceğine dair işaretler gittikçe çoğalıyor; ekonomik ve siyasi işaretler, rejimin ortalığa saçılan mafyokratik ilişkileri, hatta gençlerin ve kadınların sosyokültürel itirazları…
Erdoğan bu nedenle “tek adam rejimi”nin üzerine, yeniden OHAL yetkileri eklemek istiyor. İşte TBMM’ye torba yasayla gelen OHAL kullanma yetkisi talebi bu nedenledir.
1) Erdoğan’ın iktidarını sürdürebilmek adına attığı adımlar, sadece “sopalı seçim” süreci için OHAL yetkisi istemekten ibaret değil.
2) Afganistan’da Mehmetçiğe görev verilmeye çalışılması, Erdoğan’ın iktidarını koruyabilmek için ihtiyacı olan Batı’dan “olası” siyasi ve ekonomik desteğin bedelidir.
3) 10 Temmuz günü Diyarbakır’da “Samimiyetle başlattığımız süreci provoke ettiler. Evet, çözüm sürecini biz başlattık ama sonlandıran biz olmadık” diyen Erdoğan, Kürt oyları için yeni bir hamle peşinde. Kuşkusuz “bitirmedik” dedikleri açılımı, kaldığı yerden başlatma şansları yok. Ancak Saray, bir süredir, HDP’nin oylarının bir bölümünü alabilecek bazı modeller üzerinde çalışıyor.
15 Temmuz, 1946’da başladı
- AKP iktidarı, eski ortağı FETÖ’nün darbe girişimiyle “belli ölçülerde” hesaplaştı ama Türkiye hâlâ birincisi ABD’nin 15 Temmuz’daki rolüyle, ikincisi de AKP-FETÖ ortaklığıyla hesaplaşamadı.
Bu iki konu, aslında birbirinin bütünleyenidir ve Türkiye’nin önündeki temel sorundur. Çünkü bu hesaplaşma, Türkiye’nin 1946 yılından itibaren başlayan dönüşümüyle topyekûn hesaplaşmaktır. Türkiye’nin Atlantik kampına dahil edilmesiyle ortaya şu temel sorunlar/sonuçlar çıktı:
– Sola ve komünizme karşı mücadele için dincilik desteklendi (İmam hatiplerin, tarikat ve cemaatlerin önü açıldı. FETÖ’cülüğün başladığı yer Komünizmle Mücadele Dernekleridir).
– Antiemperyalist Türk milliyetçiliği, NATO Türkçülüğüne dönüştü.
– Kemalist devrime karşıdarbe yapıldı, Atatürk sembollerde kaldı ama devrimci programı adım adım tasfiye edildi.
– Amerikancı darbelerle emperyalizmin “Yeşil Kuşak” stratejisine uygun Türk-İslam sentezi inşa edildi. Devlet, bu ideolojiye göre yukarıdan aşağıya kurumları ve toplumu dönüştürdü.
– Türkiye, ABD’nin neoliberal serbest piyasa ekonomisine eklemlendi.
Özetle :
- 15 Temmuz süreci, 1946’daki dönüşümle başladı.
- ABD Gladyosu’nun operasyon eli FETÖ; Menderes döneminde tohumlandı,
- Demirel iktidarlarında doğdu ve yürüdü,
- 12 Eylül sürecinde koştu ve
- Erdoğan’la ortaklığında “iktidar ve devlet” oldu!
Türkiye, AKP-FETÖ ortaklığıyla hesaplaşacak
“Yakın yarına” bakılınca, kuşkusuz önümüzde sıkıntılı hamle ve gelişmeler duruyor ancak “geniş yarına” bakınca, önümüz aydınlık:
1) Erdoğan’ın aldığı önlemler, iktidarı kaybetmesini önleyemeyecek.
2) Türkiye, er geç AKP-FETÖ ortaklığıyla ve ABD’nin 15 Temmuz’daki rolüyle hesaplaşacak.
3) Türkiye, yeni bir dünya kurulurken, oradaki yerini alacak. Komşularla düşmanlığın yerine, kolektif güvenlik anlayışı ile geliştirilen barış kuşakları oluşturulacak.
4) Türkiye, siyasal bağımsızlığının esas teminatı olan ekonomik bağımsızlığı için, borcu borçla çevirme döngüsünden çıkacak ve üreten bir ekonomi modeli uygulayacak.
===================================
Dostlar,
10 Maddede 15 Temmuz Kumpası
1. AKP = RTE iktidarı, ABD destekli – kurgusu FETÖ darbe girişimini
önceden haber al – mış – tır! MİT öğleden önce öğrenmiş ve bilgi vermiştir.
2. Karşı önlemlerini alan AKP = RTE iktidarı, resti görmüştür.
3. ABD destekli – kurgusu FETÖ darbe girişiminin “ŞAH MAT” hedefi o gece püskürtülmüştür.
4. Bu kanlı “başarıda” AKP = RTE iktidarının aldığı önlemelere ek, saldırıyı kavrayan Kemalist – Yurtsever güçlerin direnmesi başat belirleyici olmuştur.
5. AKP = RTE iktidarının silahlandırdığı para-militer güçler o gece doğrudan Erdoğan tarafından sokağa çağrılmıştır ki bu darbelerde genel kural olan “halkın evde kalması” istemlerinin tam tersi olup hazırlığa dayalıdır.
6. 250+ insanın ölmesi ve çok daha fazla yaralının sorumlusu doğrudan AKP = RTE iktidarıdır. Şehit ve gazilerin istismarı utanç vericidir.
7. AKP = RTE iktidarı yaşamının kumarını oynamış ve bedeli olarak da Türkiye’ye 2+ yıl OHAL’i dayatmış, o koşullarda hileli olarak anayasayı ve rejimi değiştirmiştir. “Bu darbe bize Allah’ın lütfu” sözleri AKP = RTE iktidarının apaçık kendini elevermesidir.
8. Türkiye’de 200 yıla yaklaşan demokratikleşme süreci askıya alınmış; dinci – gerici karşı devrim ülkeye yaşamın her alanında şiddetle dayatılmıştır.
9. Ancak 20 yıllık tek başına iktidar ve mutlak sultanlık yetkileri de Türkiye’nin aydınlık birikimini tümüyle teslim alamamış ve çökertememiştir.
10. Giderek despotlaşan her politik lider – rejim gibi; AKP = RTE de şimdi tümüyle irrasyonel, ilkel bir refleksle “daha da fazlasını” istemeye başlamıştır.
Ne var ki, buraya dek Aziz Lordum, tarihin sonlu kredisi buraya dek!
Hala akıllanmazsanız, hiç ama hiiiç kuşkunuz olmasın, en ağır bedeli sizler ödersiniz.
Yakın tarih öylesine ibret verici örnekler içeriyor ki; biz somutlamayalım, siz yüzleşin!
Sevgi, saygı ve kaygı ile. 15 Temmuz 2021, Ankara
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik twitter : @profsaltik