Etiket arşivi: Angela Merkel

YOL TV Programımız – 31 Mart 2021

Dostlar,

31 Mart 2021 Çarşamba günü saat 19:00’da YOL TV’de olacağız.. / OLDUK..

Türkiye, 1 Mart 2021’den günümüze 2. kez bir açılım – saçılım histerisi hatta kumarı içinde..

Dün olgu sayısı 37 bini aşarak 11 Mart 2020’den bu yana rekor yineledi.

  • ŞAHSIM DEVLETİ Türkiye 53 Avrupa ülkesi içinde bu sayı ile 1. oldu!
  • AKP = RTE’nin çiftliği Türkiye, Dünyada ise 4. sıraya tırmandı dünkü olgu sayısı ile!
    ABD 62.459, Brezilya 86.704, Hindistan 53.158 ve Türkiye 37.303!Ama ABD ülkemizin 4 katı (331 m), Brezilya 2,5 katı (213 m), Hindistan 16,4 katı (1,38 milyar) nüfusa sahip.. Bu durumu dikkate alırsak, bu 3 ülkeden de beteriz.

    30 Mart 2021 günü Türkiye, o gün tanı konan 37.303 kovit-19 olgusu / hastası sayısı bakımından, nüfusuna oranla Dünya birincisidir!

    ===========================================
    GÜNCELLEME
    (31 Mart 2021, 20:50) :

    Türkiye’de günlük koronavirüs vaka sayısı bir kez daha rekor kırdı! Son 24 saatte 39.302 koronavirüs vakası belirlendi,
    152 kişi yaşamını yitirdi. Ağır hasta sayısı 2.082 oldu

    30 Mart 2021 günü Dünya – Avrupa ölçeğinde elde edilen muazzam “başarı” (!!) bir kez daha perçinlendi.. Devekuşu politikalarına devam!


    AKP = RTE
    , 11 Mart 2021 günü yaptığı basın açıklamasında, salgının Türkiye’de 1. yılında

  • “SALGINLA MÜCADELEDE DESTAN YAZDIK” buyurdular..

    Evet, AKP = RTE Sultanlığının çiftliği ülke Türkiye’ye kıran girdi, “tebaa / ümmet” bulaşıcı hastalıktan kırılıyor..Tek başına mutlak iktidarın 19. yılında hal-i pür melalimiz böylecedir..
    ***
    Almanya’da Başbakan Angela Merkel’in eyalet başbakanlarıyla dün yaptığı korona doruğundan (zirvesinden) önemli kararlar çıktı. Dorukta pandemi önlemlerinin 1-5 Nisan tarihleri arasındaki Paskalya döneminde özellikle sertleştirilmesine karar verildi. Beş günlük süre içinde tüm mağaza, dükkan ve restoranlar kapalı kalacak. Yalnızca 3 Nisan Cumartesi günü marketlerde gıda satışına izin verildi.Paskalya döneminde ayrıca iki farklı haneden en çok 5 kişi bir araya gelebilecek. Toplanmalarda 14 yaşın altındaki çocukların sayısına ise bir kısıtlama konmadı.Kamusal alanda toplanma  yasaklandı. Kilise ve dini cemaatlerden de Paskalya boyunca yalnızca çevrim içi hizmet vermeleri istendi. Aşı ve test merkezleri ise beş günlük süre içinde açık kalmayı sürdürecek.
    (https://www.dw.com/tr/almanyada-korona-tedbirleri-paskalya-d%C3%B6neminde-sertle%C5%9Ftirilecek/a-56957109, 31.3.21)
    ***
    Bu yakıcı sorunu değerlendireceğiz.. / Değerlendirdik

Konuşmamız, YOL TV’nin Facebook, twitter hesapları üzerinden canlı yayınlandı.

Youtube’da izlemek için erişke (link, 19 dk.) : https://youtu.be/FEei4ZQM4RA

Tüm yollar 4 hafta tam kapanmaya zor – lu – yor!

Hem de oyalanmadan, ayak sürümeden, daha çok uzatmadan..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 31 Mart 2021

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15 Mayıs 2019

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 15 Mayıs 2019

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

Haftanın tüm iğneleri basın mensuplarına saldıran sokak takımı ile onları sokağa süren, kışkırtan çıkarcılara ve hazımsız partililere…

İTİBAR
YSK seçimin yenilenmesi kararından sonra yapılan eleştiriler üzerine, “Hakimlerin hedef gösterilmesi ve itibarsızlaştırılması kabul edilemez” açıklaması yaptı.
Hakimin itibarını verdiği karar korur…

ÖRTÜLÜ
RTE döneminde örtülü ödenek bütçeye göre 2.5 kat arttı.
Yap, ört…

SAF
Cumhurbaşkanlığı Arşiv Daire Bk. Muhammet Safi, İmamoğlu’nunher şey çok güzel olacak” sloganını paylaşan sanatçıların isimlerini kaydedip yayımlayarak hedef gösterdi.
Safi saf sahi…

YASAK
İmamoğlu’na destek açıklaması yapan sanatçılara yasaklama başlatıldı.
Milletin parasını al, millete karşı kullan,
Hadi oradan…

SAYE
AKP Sakarya Milletvekili Kenan Sofuoğlu, sosyal medya hesabından Ekrem İmamoğlu’na destek veren sanatçılar için “Erdoğan sayesinde milyonersiniz” dedi.
Acun’la macunla karıştırmış..

YSK
AKP’nin YSK temsilcisi Recep Özel, YSK kararına tepki gösteren sanatçılara “Sanatınız da, adamlığınız da yalan! “dedi.
Genel başkanları iş adamlarının konuşmasına tepki gösterir de avanesi durur mu?
Ne adam olduğu belli olmayanın adamlık değerlendirmesi kabul olur mu?..

GEBER
Kanserle mücadelesinden dolayı RTE’nin “manevi kızım” dediği kanser hastası Göknur Damat’a, “her şey iyi olacak” paylaşımı yaptığı için “Daha gebermedin mi?!” diye hakaret mesajları yağdırıldı, yetmedi bıçaklandı.
Göknur bir gün ölür, o ahlaksızlar her gün geberir…

SAVAŞ
Her seçim öncesi sınır ötesi savaş haberleri yapan RTE bu kez hem Membiç hem Fırat’ın doğusu harekatı dillendirdi.
Seçim zorlaştıkça cephe genişliyor…

AKAR
Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, beraberinde Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler ve Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar ile sınır hattındaki birliklerde inceleme ve denetlemelerde bulundu.
24 Haziran seçiminden önce de “Kandil’e harekatın başladığı “haberini vermişti…

SEVAP
 TV programında bir seyirci İlahiyat Profesörü Mustafa Karataş’a “Eğer Camiye dolar bağışlasam, dolar arttıkça sevabım artar mı?” diye sordu. “Artar” yanıtı aldı.
Doların artmasına neden olarak vatandaşı fakirleştirenlerin günahı artar mı?…

DÖVİZ
RTE başkanlık seçimini kazanınca Doları düşürecekti.
Dolara gücü yetmediyse de halkı zora düşürdü…

ÇIKAR
Almanya Başbakanı Angela Merkel, Romanya’daki AB zirvesinin ardından yaptığı açıklamada Rum lider Anastasiadis’in kendilerinden Türkiye’ye karşı Kıbrıs’ın çıkarlarını savunmasını istediğini, kendilerinin de bunu yapacağını belirtti.
Bakmak lazım;
Rum çıkarından Almanya’ya ne çıkar?…

MERKEZ
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Çocukların gelmediği, gençlerin uğramadığı, hanımların sahip çıkmadığı camiler boynu bükük kalmaya mahkumdur. Cami merkezli hayatı özendirmemiz gerekiyor.”
Cami merkeze, biat lidere…

YANDAŞ
Danıştay Başkanı Zerrin Güngör, “Yargı idarenin yandaşı ya da idarenin faaliyetlerine sürekli engel çıkaran bir güç gibi değerlendirilmesin.”
Size bağlı…

SALDIRI
Gazeteci Yavuz Selim Demirağ’a, TV’de belediyelerdeki yolsuzluklarla ilgili yaptığı programdan evine dönüşte 6 sokak köpeği saldırmış.
Yargımız çok adildir.
Köpekleri salar, onlara kemik verenleri korumaya alır…

ÖDÜL
RTE, Gazeteci Ahmet Hakan’ı dövmekle tehdit eden AKP milletvekili Abdürrahim Boynukalın’ı AKP Londra temsilcisi yapmış.
Saldırganlara ödül kalkanı…

KESKİN
Damat Bakan Albayrak, ” enflasyonda keskin düşüşler göreceğiz” dedi.
Adamın her dediği çıktı.
Haziran Mayıs’tan daha keskin olacak…

UŞAK
Fenerbahçeliler “Her şey çok güzel olacak” pankartı açtı.
RTE, “FETÖ’nün uşağı olan kişiler sloganlarını tribünlere asıyorlar. Hepsi kayda alınıyor.”
Ne istedilerse verenler bunlar mıydı?…

HIRSIZ
RTE ve Binali Yıldırım’ın seçim çalışmalarını “çaldılar” üzerine oturtacakları anlaşılıyor.
Herkes en iyi bildiği üzerinden gider…

PKK’LI
Bazı PKK’lıların İmamoğlu’na destek açıklamaları üzerine Kılıçdaroğlu, “Biz herkesin oyuna talibiz ama terör örgütünü kınar ve lanetleriz” dedi.
CHP’ye PKK üzerinden ateş açan iktidar ve borazanlarının dikkatine…

ÖMER HAYYAM’DAN :

Bedeninde et, kemik, sinir kaldıkça,
Dünyadaki yerini bil, kendinden şaşma,
Düşman Zaloğlu Rüstem olsa ger göğsünü,
Dostun Karun olsa iyilik altında kalma…

2018 Davos Zirvesi’nin ardından

2018 Davos Zirvesi’nin ardından

Melih Baş

Prof. Dr. Melih Baş
Aydınlık Gazetesi, 29.01.2018

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Açılış konuşmasında Hindistan Başbakanı N. Modi, 2. Dünya Savaşı sonrası oluşan kurumların sistemlerinin gelişen ülkelerin gereksinmelerine yanıt vermediğini söyledi ve artan korumacılığa, terörizme ve iklimsel değişime değindi. Hindistan ekonomisinde açılmayla yeni yatırımları beklediklerini ve 2025’te 5 trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturacaklarını belirtti. Konuşmasında aynı Xi gibi küreselleşmenin farklı bir biçimde sürmesini vurguladı.

Bu yılki ana tema, sadece kadınlardan oluşan bir panelde tartışıldı, kadınlara pozitif kayırmacılık vardı bu yıl.

Angela Merkel şöyle seslendi: ‘Küresel işbirliğine gereksinmemiz var, duvarlara değil!’ Korumacı Trump’a bir yollama gibi!

MACRON İDDİALI

Emmanuel Macron, iklimsel değişikliğe vurgu yaptı ve iddialı konuştu: ‘2021’de bütün kömüre dayalı termik santrallerini kapatacağız. Böyle bir strateji yeni iş olanakları açacak ve yetenekleri çekecek, yetenekler yaşamın iyi olduğu yere gider’. Macron, Yeni İpek Yolu’nun yeşil bir yol olmasını, kömüre dayalı bir geleceğin olamayacağını vurgulayarak Çin’e bir mesaj yollamış oldu.

WEF’in kurucu başkanı Klaus Schwab, ‘dünyanın niteliksel kolaylaştırmaya olan gereksiniminde iş dünyasının liderlik yapması gerekir’ dedi.

Çin’den (Xi’nin sağ kolu) Liu He, gelecek üç yılda üç şeyle savaşacaklarını söyledi:
Finansal risklerden korunma,
– yoksulluğun hafifletilmesi ve
– kirliliğin azaltılması.

Kapanış konuşmasını yapan Trump’tan bir demet: ‘Amerikan ekonomisi şahlandı. Borsamız rekor üstüne rekor kırıyor. Servet benden sonra 7 trilyon dolar arttı. Güven endekslerimiz yükselirken; 2,4 milyon kişilik ek istihdamla işsizliği düşürdük. Kurumlar vergisini düşürdük. Sermayeyi ve yatırımları davet ediyoruz, teşvik var, en iyi işçiler bizde. Önce Amerika ama yalnız Amerika demiyoruz; Amerika büyürse dünya da büyür. Ticaret serbestlesin ama adil ve karşılıklı olmalı. Bundan böyle adil olmayan uygulamalara (sanayi ikamelerine, telif hakkı hırsızlığına, kamu plan desteklerine vs.) göz yummayacağız. Güvenlik olmadan refah olmaz, askeriyemize de tarihsel yatırımlar yapıyoruz, dostlarımıza da salık veriyoruz, finansal görevlerini de yapsınlar. Kore ve İran nükleerden arındırılmalı. Teröre ve eski göç anlayışlarına karşı ulusumuzu, sınırlarımızı koruyacağız. Görevimiz insanlara, işçilere ve müşterilere sadakat’. Trump, gelir eşitsizliği, iklimsel değişiklik vb. şeylere girmedi ama konuşmasını dinbazca ‘Allah sizi korusun’ diye bitirdi.

ALİBABA’DAN MESAJLAR

Alibaba’nın kurucusu Ma’nın konuşması ilginçti: Yeni teknolojiler yeni işler açacak, başarılı insanların ortaya çıkmasını sağlayacak, ama beraberinde toplumsal sorunları da getirecek. Yapay zekâ ve büyük veri insanlar için (istihdam vb.) tehdit oluşturuyor. Teknolojinin insanları daha yetenekli hale getirmesi gerekli, bu yüzden insanların benzersiz işler yapmaları ve bu bağlamda eğitimin de buna yönelmesi gerekli. Ailemin yoksulluğu nedeniyle çok iyi bir eğitim görmedim ama benden daha akıllı personeli toplayıp ekip oluşturdum. Başarı öykülerinden değil, kendinizin ve başkalarının hatalarından öğrenin. Kısa sürede yitirmek istemiyorsanız yüksek IQ’ya sahip olmanız, uzun sürede saygı görmek istiyorsanız yüksek LQ’ya (Love IQ) sahip olmanız gerek. Bilgelik ve özenle yönetmenin en iyi yolu kadınların görev almasıdır, Alibaba’da üst düzey yöneticilerin % 37’si kadındır. Küreselleşmeyi ve ticareti kimse durduramaz, savaşları durduracak şey de ticarettir. Küreselleşme kapsayıcı, çağdaş ve basit olmalı ki fırsat eşitliği olsun. Teknoloji devleri olarak şanslıyız ama iyi bir kalbe sahip olup, yaptığımız her şeyin gelecek için olduğunu unutmamalıyız.

SONSÖZ

Zirvede ödül alan Elton John şöyle dedi:

  • Dünya değiştirilmeli, dürüst olalım, dünyadaki eşitsizlik ayıp!

Haydi John’un ‘I am still standing (Ben hala ayaktayım)’ şarkısını dinleyin: https://www.youtube.com/watch? v=DdxBQY9j8Ik
==============================
Dostlar, 

Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları,
her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor

Davos’ta her yıl küresel sermayenin sözcüleri toplanarak, sömürü düzenini nasıl sürdüreceklerini kararlaştırırlar. İşin çıplak özeti budur, gerisi boş sözdür. İngiliz araştırma kurumu OXFAM, bunun böyle olduğunu – başkaca bir şey olmadığını – yeni bir şey bulunmadığını… birkaç sayısal veri ile bir kez daha ortaya koydu..

  • Küresel gelirin %82’sine, dünya nüfusunun %1’i olan 75 milyon elit el koyuyor!

Son verilerle yıllık 80 trilyon doları aşan bu rakamın küre insanlarına dağılımı zaman içinde, “zamane-i Küreselleşme” de iyileşmiyor, giderek bozuluyor. Dünyalı başına 10 bin doları biraz aşan ortalama yıllık gelir rakamının bir anlamı yok; çünkü dağılım çok adaletsiz.

80 milyon nüfuslu bir Ütopya ülkesinde her gün 40 milyon piliç, 40 milyon da ekmek tüketiliyorsa; bu, zorunlu olarak o ülkede her gün herkesin yarım piliç + yarım ekmek yediğini kanıtlamaz!

Yakın zamana dek bu % 1’lik “homo supra eliticus” (terim bize aittir) küresel yıllık gelirin yarısını gasp etmekteydi.. “Homo insectus” lar ise “kalan” ile yetinmek – sürünmek zorunda idi.

Küresel sermaye imparatorluğunun kritik kurumlarından DB (Dünya Bankası, ki IMF ile İkiz Kızkardeşler olarak tanımlanır..) ise son derece yaratıcı (!) yoksulluk ve yoksul tanımları üretiyordu. Örn. Sahraaltı Afrikası başta olmak üzere kürenin birçok yerinde günde 1 Dolar’ı aşan geliriniz var ise açlıktan ölmeyebilir ve “mutlak yoksul” sayılmazdınız! 1-2 Dolar / gün gelir ise “görece yoksul” etiketi almanız demektir. Yoksul sayılmamak için ise 2+ Dolar / gün gelir yeterlidir! Böylelikle küresel yoksulluk oranı (prevalansı) olduğundan çoooook daha düşük gösterilerek sızlanma huysuzluğu gösterebilecek kimi vicdanlar susturulabilir ya da yatıştırılabilir!?

Türkiye’ye uyarlayabilir miyiz bu verileri? 2 Dolar = 7,5 TL desek.. Aylık; 7,5 x 30 = 225 TL.. Bu rakamı aşıyorsanız, DB’nın eşsiz ekonomistlerinin fetvaları gereği YOKSUL DEĞİLSİNİZ. Sanırız – korkarız – umarız.. bu hesaptan SGK’nın haberi yok! O, hala, asgari ücretin aylık brüt tutarının 1/3’ü olan 679 TL’yi “SGK Yoksulu” tanımı için kullanıyor.. Bu “hazin” durumdaki 9 milyon dolayında “yoksul” dan “prim = ek vergi” almıyor; Anayasa md. 60 uyarınca (Herkes sosyal güvenlik hakkına sahiptir.. yazıyor o maddede!) merkezi yönetim bütçesinden aktarma (transfer) yapılıyor SGK’ya.

TÜİK, SGK’dan daha becerikli gözüküyor! Yoksulluğun temel kaynağı olan işsizliği düşük oranda göstermek için, “son 1 haftadır iş aramayan” bıkkın-yılmış garibanları “işsiz” saymayarak siyasal iktidarın gözüne girmeye çabalıyor. Yoksulluğu da AKP = RTE‘nin canını sıkmayacak biçimde ayarlıyor. Örn. yoksul sayılmak için artık ortanca hane halkı gelirinin %60’ının değil, %50’sinin altında gelirinizin olması gerek..

Devekuşları bu manevraları öğrenseler, kum fırtınalarında ne yaparlardı acaba? Ne bilelim biz, örneğin en yakın TÜİK veya SGK binalarına sığınmak gibi!?

Bu arada, dünyada 1500 dolayında Dolar milyarderi olduğunu, Türkiye’ye nüfusuna oranla %1 hesabıyla 15 dolar milyarderi düşerken bunun 2 katını aşkın süper zenginimiz olduğunu da kaydedelim. Üstelik bu sayı 16. yılına giren tek başına AKP iktidarında azalmayıp artıyor. Ortalama servetleri 1,7 milyar dolara yakın. Oysa AKP’nin seçim kampanyasında 2002’de hedef alınan 3 Y’den biri Yoksulluk ile savaş ve onu yenmekti. (Öbür 2 Y : Yolsuzluk, Yasaklar). Kişi başına yıllık gelir 3500 dolardan 3 katına çıktı “hamdolsun” Erdoğan’a göre ama, 230 milyar Dolar olan toplam borç da 3 kattan fazla büyüdü..

Gini katsayısı da küçülmüyor, Lorenz eğrisi de belini düzeltemiyor!

Aklımıza Nasrettin Hoca’nın kedi ve et fıkrası geliyor. 2 okka et alıp yemek yapması için karısına veren Hoca, akşam düşkırıklığı yaşar, çünkü kedi eti yemiştir (!) ve eşi et yemeği pişirememiştir. Hoca el kantarını kapıp kediyi tartar ve 2 okka geldiğini görünce karısına çıkışır..

  • Be kadın, 2 okka bu kedi ise et nerede; et ise kedi nerede?!

Küresel gelir 80 trilyon Dolar / yılı aştı da, bunca yoksul neyin nesi??

Bağlayalım              :

  • Küresel talan – soygun -sömürü senaryoları – planları,
    her yıl Davos’ta güncellenerek optimalize ediliyor..

Nereye ve hangi vakte dek?
Postmodern köle “homo insectus” ların, Roma’lı köle Spartaküs gibi

  • Bu zincir benim ayağımda ne arıyor?!” sorusunu soran dek.. (2 bin yıl önce!)

Küreselleşme zamanının sanal zincirini sorgulamadan önce bir ara adım atalım ve artık lütfen “Küreselleşme” yerine “KüreselleşTİRme” diyelim de, KüreselleşTİRmecileri deşifre etmeye başlayalım; Küreselleşme masallarının farkında olduğumuzu hiç olmazsa ima edelim küresel efendilere..

Sevgi ve saygı ile. 04 Şubat 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Parçalanma tehlikesi karşısında toplum bilinci

Parçalanma tehlikesi karşısında
toplum bilinci

Sevgili okuyucular,

Parçalanmış bir toplum bilinci, Türkiye’yi tehdit eden iç ve dış odakların elini güçlendirir.
Ülke halkına, ülke bütünlüğünün bize kazandırdığı jeopolitik güç ve uluslarası konjonktürdeki yeri ötesinde, yapısal varlığının şikayet ettiğimiz fiziksel nitelikleri ile bile,
dünyada önemli bir yeri olduğunu anlatmak zorundayız.

Cumhuriyet Bilim – Teknik eki, 25 Aralık 2015

Etilerde bir kahveye girdim. Bütün dünyanın gençleri gibi canlı ve neşeli üniversiteli gençler kendi güncel sorunlarından, havadan sudan konuşuyorlardı. Yarım saat önce evde
Güneydoğu Anadolu’da acı verici ve huzur bozucu savaş haberlerini okumuş,
boş kentlerin harap sokaklarının fotoğraflarını görmüş, iç karartan yorumlar okumuştum.

Yarım saat farkla iki ayrı ülkede yaşıyordum.

Kahvedeki gençlerin ülkenin öbür ucundaki insanlık dramından haberi olmaması söz konusu olamazdı. Onları suçlamak da aklımın köşesinden geçmedi. Çünkü yalnızca bu gençler değil, bütün dünyanın insanları da, kaygıları kendi boyunlarına dolanmış olarak yaşıyorlar.

Fakat değişik ortamlarda yaşayan bu insanların ve onların davranışlarının
ülkenin parçalanmışlığını simgelediklerini düşündüm.
İnsanlar kendi sorunlarının yükünü ancak taşıyabiliyorlar.
Barış kavramı ile yanyana gelemeyecek dehşet verici cinayet haberleri insanları
etkilemiyor mu?

OLAN BİTENİ KADER GİBİ GÖRMEK

Gerçi yalnızca yol kazalarında (AS: Karayolları denen kanyollarında!) yılda onbin kişinin öldüğü bu ülkede, halkın ülkenin öbür ucundaki cinayetlere kaygısız, az okumuş ve beyni yıkanmış şizofren kesimler olabilir. Dünyanın hali, olan biteni bir kader gibi görenlerin sayısını artırıyor. Bu yaşam düzeninde, gününü kurtaranlar kendilerini mutlu bile sayabilirler.
Ne var ki bu tutum, toplumların ortak davranışına dönüşürse insanlığın geleceği güven altında olamaz. Türkiye gibi ülkelerin sorunu da budur.

Benim gibi çok uzun yaşamış insanların öğrendiklerine ve duyarlıklarına bu tavır uymuyor.
Biz bütünleşmiş bir toplum ideali ile yetiştirildik. Ülkenin nüfusu daha 20.000.000 olmamıştı. Acıda ve neşede bütünleşmek istiyorduk. Ulusu yaratmağa çalışıyorduk.

Bugün bütünleşmek için bütün araçlara sahibiz. Telefon, bilgisayar, internet akıl almaz bir
bilgi ağı oluşturuyor. Ulaşım, ülkenin iki ucunu birkaç saatte yanyana getiriyor.
Ama güncel yaşamda bu olanaklar, insanları bölmeye yarıyor gibi görünüyor.
İletişim ve ulaşım, sanki parçalanma aracı olmuş.

  • Dışarıdan ve içerden kimi güçler, insanlar arasındaki doğal farklılıkları
    onları ayrıştırmak için kullanıyorlar.

Ülkeyi ayakta tutacak sağduyu ve bilinç yerine dayanışmayı yok eden tarihi ayrıştırma yöntemi, Filistin, Lübnan, Afganistan, Pakistan, Irak, Suriye’den sonra Türkiye’de de çalışıyor. Bütün İslam ülkelerini saymayalım.

  • Aklı başında bir insan Diyarbakır, Mardin, Hakkari’den ve doğuda yaşayan
    Kürt vatandaşlardan çok daha büyük Kürt nüfusunun Adana, Mersin, Ankara,
    Ege kıyıları ve İstanbul’da oturduğunu unutabilir mi?

Biz kendi kendimize harakiri mi yapıyoruz?

Emperyalizmin Irak ve Suriye’yi bizim ülkenin dengesini bozmak için araç olarak kullandığını düşünmek zor değil. Batı’nın elinde politik, ekonomik ve fiziksel çok araç olduğu meydanda. Doğrusu istenirse Rusya da, Türkiye için, Batı’nın parçasıdır.

BATININ BARBARLIĞI

Hobsbawm, Batı’nın en barbar olduğu yüzyılın 20-21. yüzyıllar olduğunu söyler.
Batı’nın egemenliğinde yeni bir dünya strüktürü (AS: yapısı) planladığını düşünün!
Türkiye politikacıları ve gazetecileri, sorunu kör bir iktidar ve muhalefet kavgasına indirgediler. Pratik sorunların boyutlarını sanki yabancı basından dinliyoruz.

Türkiye’deki 2.2 milyon Suriyeliyi Arap petrolcülere sattığımız yapılarda mı konuk edeceğiz? Bunların bir yıl karınlarını doyurmak için Angela Merkel’in vereceği paranın 1/3’ü, ikametleri, gerisi sağlıkları, eğitimleri için gider. Bu giderin ne denlisini Suriyelileri karın tokluğına çalıştırarak geri alırız? O sırada işsiz kalacak Türk halkı ne olacak?

Amerika ve Avrupa’nın ve şimdi de Rusya’nın burnunu soktuğu ve bir yanınArapları, öbürlerinin İran’ı kullandığı Irak ve Suriye savaşları, Libya’nın yok edilmesi, hatta
Yemen ve Sudan, Kuzey Afrika Müslüman ülkelerde olanlar.. Türkiye’ye de bulaşmadı mı?
Bu artık bir varsayım değil. Hint’ten Mali’ye kadar İslam dünyasına bir göz atın.
Bunlar demokrasi için mi oluyor!? Rusya’da, Çin’de, Amerika’da Hıristiyan dünyası içinde
öyle bir mücadele var mı? Oralar demokrasi içinde mi yaşıyor?

– Batı Müslümanlara kendi kendilerine acımamalarını ve birbirlerinin boğazını, Müslümanlık için kesmeyi öğretti!

Bunun için onlara silah verip para bile kazanıyor!

Petrolcüler ve Mısır, Batı ile, İran ve Asya’nın eski Rus sömürgeleri Rusya ile ortaklık ediyorlar. Biz de Yakın zamana kadar Rusya ile flört edip, Amerika ve Avrupa ile kırıştırdık.
Arap ve İranlılar Türkiye’nin parçalanmasından memnun.

Osmanlı ve Türkiye, Cumhuriyeti yalnızca Avrupa için değil, İran ve Araplar için de
bir baş ağrısıdır. Bunu aklınızdan çıkarmayın! 1. Dünya Savaşı’nda Arapların Türklere
nasıl davrandıklarını okuya okuya bitiremedik. En aptal Türk bile, Arapların Lawrence’ini anımsayabilir. Gerçi bilmeyecek denli cahilimiz de, çok şükür var. Bunlar iktidar kozu bile olsa, Türkiyeyi tehdit eder. Devletin sağladığı iletişim kendi içine kapalı gruplar arasında oluyor. Kimse bilişimi bilgisini artırmak, dünyanı köşesini bucağını ya da kendi tarihini öğrenmek için kullanmıyor. Tatlı reklamlarla uyutuluyor. İletişim araçlarını telefon yarenliği, internet oyunu için açıyor. Daha ciddi olanlar azınlık. Bilinçsiz, afyonlanmış bir yaşamın saptadığı bir iletişim düzeni içinde yaşıyoruz. Üyeleri eski kasabalardaki bir mahallenin sakinleri gibi.
Şimdi evden eve seslenmiyor ya da bakkalda buluşmuyorlar. İstanbul’la Van ya da İzmir’le
Los Angeles arasında telefonda buluşuyorlar. Bu düşünsel bir ilişki değildir.
Birbiriyle koklaşan hayvanlarınki gibi, fakat çağdaş ve elektronik bir koklaşma oluyor.

Kuşkusuz insanı hayvandan ayıran kimi özellikler kaldı. Bunlar insana özgü pozitif empatiler olabilir. Eskiden toplum üyelerini, cemaatleri, ulusu birleştiren dinsel ya da ulusal ideolojiler, bugün basit çıkar ve ihtiyatlı dayanışma ilişkilerine dönüştü. Bunun adına da uygarlık diyoruz.

Sevgili okuyucular,

İnsanların bu özelleşmiş sevgisi, tıpkı doğada olduğu gibi sırtlanlaşmış, tilkileşmiş, çakallaşmış, onları yalnız yakalayıp yemek isteyenlerin işine geliyor. Dünya politikası da böyle çalışıyor.

Yalnız kalanları, parçalananları tehdit ederek kontrol etmek kolaydır.
Aslan ve kaplanlar bile sürüden biraz ayrılan yalnız hayvanları parçalarlar.
Toplumların kendi içlerinde dağıtılmaları da benzer bir yöntemdir.

GÖÇ EDEN ANTİLOP SÜRÜLERİ

Politikacılar, yardım pozlarında, çıkar dağıtarak boş kafaları yönlendirirler.

Yalan, insanın korunma içgüdüsüne bağlı genetik bir özelliktir.
İnsan kendini korumak için, aldatmak için yalan söyleyebilir.

Bugün var gibi görünse de eski ideolojiler yok. Gerçekte milliyet, din, demokrasi, insan hakları, birkaç yalnız adamın dilinde kaldı. Bugün ayakta kalmak zor. Dünya çok kalabalık.
Her şey kapanın elinde kalıyor. Geri alacak vakit yok.

Ortalıkta fırsat kollayan, aslanlar ya da emperyalist ülkeler, uluslarası şirketler var.

Bütün aradıkları açlar, aptallar, afyon yutmuşlar. Anadolu kıyılarında, Yunan adaları için lastik bot sıralayan çakallar, bütün dünya sularında boy boy, av bekliyorlar.

İnsanlar güneye göç eden zebra, antilop sürülerine benziyor.

Saman alevi gibi yanan sönen cilalı, yavan sözler söyleyen bu adamlar,
toplum yararına ne konuşuyor? Gazeteler ne işe yarıyor? Partiler ne işe yarıyor?
Devlet ne için çalışıyor?

Seneca,

  • Bugünü yaşa, onu yarına feda etme!’ der.

    Bu ‘elindekinin değerini bil!’ demek.

    ==========================================

    Evet Dostlar,

    Gündelik haberlerin, tıp derslerinin arasında bunalarak FELSEFE’yi ihmal ediyoruz..
    Olmaaaazz..

    İşte Doğan Kuban bilgenin yazısı..
    Onlarsız kalamayız, kalmamalıyız..
    Ne çok ufuk açıyor Bilge adam Doğan Kuban birkaç dakikanızı ayırırsanız değil mi??
    O’nu hep okumalı Cumhuriyet Bilim – Teknik ekinde..
    Kendisi gibi bilge eşdeğeri Prof. Bozkurt Güvenç hoca ile diyalog ya da “yazı düetleri” ni de.
    Sağolsun Cumhuriyet, sağolasın Orhan Bursalı..
    Bu her hafta beyine – gönüle ziyafet 1500 sayıyı geçti!
    52 haftaya bölün, 30 yılı bitirmek üzere..
    Tam bir AYDINLANMA maratonu..
    Bir kez daha sağolsun Cumhuriyet, sağolsun Orhan Bursalı..

    Türkiye’miz, bu karanlık AKP fetretini de,
    epey güç olsa da tarihsel birikimi ile yenecek, yenmeli..

    AYDIN umutsuz olamaz; bu emperyalizmin ve işbirlikçilerinin ekmeğine yağ sürer!

    Daha da ileri gidelim ve ODTÜ Felsefe’den Prof. Ahmet İnam hocamızdan alıntılayalım :

    Mutsuzluk ahlaksızlıktır!

    Mutsuzluk_Ahlaksizliktir

    Sevgi ve saygı ile.
    27 Aralık 2015, Ankara

    Dr. Ahmet SALTIK
    www.ahmetsaltik.net
    profsaltik@gmail.com