Etiket arşivi: aile sigortası

Ekonomi çıkmazda

İrfan Hüseyin Yıldızİrfan Hüseyin Yıldız
30 Nisan 2023, Cumhuriyet
(AS: Bizim somut sayısal katkılarımız yazının altındadır..)

14 Mayıs tarihinde yapılacak “milletvekilliği ve cumhurbaşkanlığı seçimi” için gümrük kapılarında ve yurtdışı temsilciliklerinde oy verme işlemleri başladı. Nisan ayında yapılan 12 anket ortalamasına göre cumhurbaşkanı seçiminde, Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Sayın Erdoğan’ın önünde olduğu gözüküyor. Türkiye bu seçimlere, halkın yaşadığı derin yoksullaşma ve deprem felaketinin yarattığı büyük bir tahribatla birlikte gidiyor. Bir süredir derinden yaşadığımız ekonomik krizin seçmen kararlarında etkili olması bekleniyor…

  • Son 4 yılda ücretlilerin ulusal gelirden aldığı pay %34’ten %26’ya düşmüş durumda.

Türk-İş’in mart ayı araştırmasına göre; dört kişilik bir ailenin açlık (gıda harcaması) sınırı 9591 liraya, 4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı (temel ihtiyaç harcamaları) 31.241 liraya yükselmiş bulunuyor. Türkiye’de çalışanların yaklaşık % 50’sinin asgari ücretli (8 bin 500 TL) olduğu dikkate alınırsa, dar gelirliler, ücretliler, memurlar, emekliler ve işsizlerden oluşan büyük bir kesimin, açlık sınırının altında yaşadığını ve geçinemediklerini söyleyebiliriz. Bu nedenle iktidar giderek büyüyen bütçe açığına karşın maaş, ücret, sosyal yardım ve desteklerde gaza basmış görünüyor. Ancak enflasyonu büyüten, servet transferine ve gelir dağılımında sürekli bozulmaya neden olan ekonomi politikalarını değiştirmeyen iktidarın, yoksullaşan kesimlere verdiği mali destekler kısa bir süre sonra hızla erirken artan bütçe açığı nedeniyle de yeni riskler oluşuyor

Orta Vadeli Planda (OPV) öngörülen hiçbir makro ekonomik gösterge kestirimi tutmuyor.

  • İktidarın, “Türkiye Ekonomi Modeli” dediği heterodoks iktisat politikalarıyla;
    cari açığın, bütçe açığının, kurun, enflasyonun ve faiz oranlarının denetim altına alınması
    ve yoksulluğun kalıcı olarak giderilmesi de mümkün (olanaklı) görünmüyor.
  • Ekonomi politikalarındaki bilimdışılık, hukukun, demokrasinin ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı siyasi otoriterleşme ile birleştiğinde; güvensizliğin ve belirsizliğin arttığı bir ortamda, yeni yatırımların yapılması ya da yabancı yatırımcıların gelmesi de pek mümkün olmuyor maalesef…

BÜTÇE AÇIĞI YENİ REKORLARA KOŞUYOR

Merkezi yönetim bütçesi bu yılın ilk çeyreğinde 250 milyar lira açık vermiş bulunuyor.

Üstelik seçim nedeniyle verilen ya da verilecek mali desteklerin, bu açığı daha da büyüyeceği anlaşılıyor. Memur-emekli maaş artışları, EYT düzenlemesi, en düşük emekli maaşının yükseltilmesi ve 3600 ek gösterge artışı gibi yeni düzenlemeler bütçeye olan yükü artırırken elektrik ve doğalgaz olmak üzere çeşitli sübvansiyonların da süreceği açıklandı. Yapılan etki analizlerine göre; EYT düzenlemesinin bütçeye maliyetinin 194.4 milyar lira, emekli ve memur aylıklarında yılbaşında yapılan refah payı artışlarının yıllık maliyetinin 260 milyar lira ve en düşük emekli maaşının 7500 liraya çıkarılmasının yıllık maliyetinin 142.7 milyar lira olacağı hesaplanıyor. Ayrıca mesken (konut) abonelerinin elektrik harcamalarının % 50’lik, doğalgaz harcamalarının ise % 75’lik bölümünün kamu tarafından karşılanacağı açıklanmıştı, buradan bütçeye gelecek yükün ise 530 milyar lira olacağı öngörülüyor. Ayrıca 6 Şubat 2023 depremi nedeniyle bütçeden yapılan harcamaların yılsonuna dek 600 milyar lirayı bulacağı hesaplanıyor. Buna karşılık deprem nedeniyle getirilen ek kurumlar vergisi gelirinin ise ancak 100 milyar dolayında olacağı tahmin ediliyor…

2023 bütçesinde 566 milyar faiz ödemesi!

Ve 660 milyar liralık bütçe açığı öngörülmüş durumda.

Ancak Hazine, sözünü ettiğimiz artan harcamaları finanse etmek için öngörülenin üzerinde borçlanmalara gidiyor, faiz oranları yükseliyor ve kronikleşen enflasyonun baz etkisi dışında daha aşağılara inmesi pek olanaklı görünmüyor. Dolayısıyla %24.9 enflasyon oranı tahminiyle (kestirimiyle) hazırlanan bu bütçenin yetmeyeceği, yılın 2. yarısında ek bütçe gerekeceği anlaşılıyor…

SEÇMEN KARARLARINI NEYE GÖRE VERECEK?

  • Türkiye ekonomisi iyi yönetilmediği için krizden çıkamıyor.

Ekonomi dışında adalet, demokrasi, şeffaflık, hesap verme, hak ve özgürlükler, eğitim,
dış politika vb. bütün alanlarda da büyük tahribatlar (yıkımlar) var.

Peki seçmen bu sorgulamayı yapabilecek mi? Yoksa takım tutar gibi hayatlarında hissettikleri derin yoksullaşmayı bile inkâr ederek (yadsıyarak) başka gerekçeler uydurarak ya da gerçeğe başka anlamlar yükleyerek eski mahallelerinde mi duracak?

Bunu 14 Mayıs seçiminde hep birlikte anlamış olacağız…
===============================
Dostlar,

Bizden kısa notlar…

– Ulusal gelir kişi başına 25 bin $ olacaktı, 10 bin $ gibi..
– Türkiye ilk 10 ekonomi arasına girecekti, G20’den de düştü, 22. sıraya geriledi
– Dışsatım 500 milyar $ olacaktı, hedefin yarısını bulmadı (235 milyar $).
– Dış ticaret açığı azaltılamıyor, 2022’de rekor kırarak 110,2 milyar $ oldu
– 2022’de kamunun borç faizi anaparayı geçti..
– TCMB rezervleri eritildi, 128 milyar $ buharlaştırıldı, eksi 65 milyar $ bilanço..
– Cari açıkta yeni tepe (zirve) 48,8 milyar $
– “Bütçe açığı + Cari açık + Dış ticaret açığı” şeytan üçgeni içinden çıkılmaz oldu.
AKP= RTE malvarlığını açıkla(ya)madı..  ABD önceki Başkanı D. Trump’ın “aptal olma” aşağılamasına yanıt veremedi. Niye acaba? Hangi açıkları yüzünden? Halk Bank yolsuzluğu?
– AKP= RTE, ABD Senato Başkanı N. Pelocy’nin “Erdoğan’ın malvarlığının soruşturmanın zamanı geldi.” söylemine de sustu. Malvarlığını açıkla(ya)madı. “İspat etmezsen müfterisin….” diyemedi.
– Örtülü ödenek giderleri akıl almaz boyutlarda.. Mart 2023, 788 milyon TL..  Nereye harcanıyor?
– 2023 bütçesi yaklaşık 4,5 trilyon TL, 566 milyar TL’si borç faizi.. Her 8 TL’den 1’i faize gidiyor!
Hani NAS vardı, AKP=RTE faize karşı idi??
– Yaklaşık 2 hafta önce 2,5 milyar Dolar borçlandılar : Faizi, Dolar olarak %9, tefeci faizi ödenecek! 2030’a dek 1,6 milyar $ faiz ödeyeceğiz.. Hani AKP=RTE “ekonomist” idi??!!
– Türkiye nüfusu dünya nüfusunun %1,1’i ama toplam dünya gelirinin %0,9’unu üretebiliyor. AKP=RTE hedefi 2023’te %1,5 idi.. Nerdeeeeeen nereye….
……………

  • Bu bir tarihsel soygundur!
  • Halkımız apaçık, iktidar eliyle soyulmakta, İslami kesime kaynak aktarılmaktadır..

Ulusal kaynaklarımız, alın terimiz, 5’li çete vb. “maşalarla” yurt dışına çıkarılmakta, ülkemiz BİLEREK YOKSULLAŞTIRILMAKTADIR!

Yoksullaştırılan yığınlar siyaset, eğitim ve istihdam dışına itilerek yoksulluk yardımlarına bağımlı kılınmaktadır. On milyonu aşan insana Devlet kasasından sürekli “sadaka yardımı” yapılmakta ancak AKP desteği gibi sunulmaktadır. Bu kitlelerin oyları (siyasal iradeleri-istençleri) tutsak alınmıştır.. Bu nedenle, Dünyada 9 sigorta kolu varken, bizde AİLE SİGORTASI bilerek getirilmemiştir.

  • Siyasal İslamcı AKP=RTE, yoksulluğu yok etmek yerine siyasete kasten alet etmiştir.

***
Türk Halkının sağduyusuna güveniyoruz..
14 Mayıs gecesi bu lanetli – meş’um gidiş mutlaka durdurulacaktır / durdurulmalıdır.

Sevgi ve saygı ile. 30 Nisan 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

Bu katkıların tweet iletisi için tıklayınız :


Kılıçdaroğlu’ndan belediye başkanlarına talimat

Kılıçdaroğlu’ndan belediye başkanlarına talimat

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, 11 büyükşehir belediye başkanına kırsal kesimlerde CHP’ye karşı olan önyargının kırılması için çalışma yapılması için talimatı verdiği belirtildi.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı dün, 31 Mart seçimlerinin ardından ilk kez bir araya geldi. Genel başkan yardımcıları Seyit Torun, Oğuz Kaan Salıcı ve Faik Öztrak’ın da bulunduğu toplantıda, belediyelerin uygulayacağı politikalar ele alındı.

Cumhuriyet’ten Mahmut Lıcalı’nın haberine göre, CHP lideri Kılıçdaroğlu toplantıda 11 büyükşehir belediyesine ilişkin beklentilerini dile getirdi. Seçimden önce 31 Mart’a ilişkin açıklanan seçim bildirgesi ve açıklanan temel ilkelerin dikkate alınması gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu’nun, 11 büyükşehir belediye başkanına talimatlarını 13 başlık altında sıraladığı öğrenildi.

‘HESAP VEREBİLİR OLUN’

Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarına, kimi görevlerin çok önemli olduğuna işaret ederek, “Belediyede kadrolarınızı liyakate göre oluşturun” dediği öğrenildi. Bütün belediyelerden saydam bir yönetim istediğini söyleyen Kılıçdaroğlu’nun, “Her zaman hesap verebilir olun. Gerekirse bağımsız denetçilerle kendinizi denetlettirin” dediği belirtildi.

Sivil toplum örgütlerinin yönetime katılımının sağlanmasını isteyen Kılıçdaroğlu’nun belediyelerde kır-kent dengesinin de iyi kurulmasını istediği kaydedildi. Özellikle kırsal kesimlerde CHP’ye yönelik önyargının kırılması için büyükşehir belediyeleri tarafından çalışma yapılması talimatı verdiği de öğrenilen Kılıçdaroğlu’nun, gelecek genel seçimlerde partinin oyunun artırılmasına yönelik çalışmaların ihmal edilmemesini istediği ifade edildi.

‘AİLE SİGORTASINI YAPTIRIN’

Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarına her kent için yoksulluk envanteri oluşturulması talimatı verdiği de belirtilerek, “Yoksullara yardımı aile sigortası olarak gerçekleştirin. Halk kart uygulamasını yaygınlaştırın. Yoksulların onurlarını zedelemeden, nakdi olarak yardımda bulunun” dediği öğrenildi. Deprem kuşağında olan Türkiye’de kentsel dönüşümün çok önemli olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, “Türkiye çok hızlı ve kötü kentleşti. Kentsel dönüşüme önem verin” diye konuştu. (Cumhuriyet internet, 27.4.19)

CHP Önceki Genel Başkanı Deniz Baykal’ın 9 Ocak 2017 Günü TBBM’deki tarihsel anayasa konuşmasından satırbaşları

CHP Önceki Genel Başkanı Deniz Baykal’ın 9 Ocak 2017 Günü
TBBM’deki tarihsel anayasa konuşmasından satırbaşları şöyle:

CHP Antalya Milletvekili Deniz Baykal

(AS : Bizim yorumumuz – katkımız yazının altındadır..)

‘BABAMIN HELALLİĞİNİ KAZANMAK İÇİN BURADA KONUŞMAK ZORUNDA OLDUĞUMU DÜŞÜNÜYORUM’

TBMM’de bir ilk yaşandı Günlük siyaset için değil Türkiye’ye sahip çıkmak için geldim. Bu sana mı düşer derseniz, hepimize düşer, evet bana da düşer. Buraya, seçilerek gelmiş siz milletvekilleri gibi ben de bütün siyasi ömrümü geçirmiş bir kişi olarak milletime karşı bu noktada konuşmak zorunda olduğumu düşünüyorum. Ayrıca TBMM’nin İstiklal madalyası ile onurlandırılmış bir İstiklal gazisinin oğlu olarak, babamın helalliğini kazanmak için burada konuşmak zorunda olduğumu düşünüyorum. Belki böyle bir şans bir daha nasip olmayacaktır.

‘DİKKATİNİZİ ÇEKMEK İSTEDİĞİM ÜÇ NOKTA VAR’

Bu proje acele, telaşla hazırlanmış hukuki ve siyasi olgunlaşmaktan uzak bir sipariş projedir. Milletin egemenliğini temel alan bir asırlık siyasi geleneğini tahrip edecek,
milli siyasi kültürümüzü çökertecek. egemenliğin yerine şahıs hegomonyasını inşa edecek bu tasarı önümüzde devam edecek. Bu tasarıyı ele almadan önce dikkatinizi çekmek istediğim üç nokta var.

‘TÜRK HALKININ HABERİ YOK’

Birincisi bundan Türk halkının haberi yok. Devletimizin en temel dayanaklarıyla oynayan böyle bir tasarıdan milletin haberi olmadan komisyonlarda görüşme durumunda kalıyoruz. Değerli arkadaşlarım, 80 milyonun kaderiyle ilgili bu tasarı hakkında araştırmalar gösteriyor ki, milletimiz hiç bilgilendirilmemiştir. Konunun hiçbir kesimle müzakere edilmediği ortada. Üniversitelerin, hukuk fakültelerinin, baroların, esnaf kuruluşlarının, milletin haberi yoktur. Milleti haberdar etmeden, uyarmadan
işi oldubittiye getirme çabası vardır. Daha önce, iktidar, çözüm süreci diye PKK ile anlaşmanın halka izah edilip kabul edilmesi için çırpınıyordu. Akil adamları seferber etmişti. Söyler misiniz anayasa değişikliğini millete anlatmak için en ufak çaba sergiliyor musunuz? Bizim anlatmamıza niye izin vermiyorsunuz? Meclis TV kapatılmış, böylesine önemli bir konu konuşulurken milletin haber alma hakkında müdahale anlamına gelmez mi? Milletin gözü önünde bu tartışmayı yapmaktan niye kaçınırsınız? 20 dakika içinde konuşup projenin iç yüzünü anlaşılmadan oldubittiye işi getirme çabası var. Bunu söylememek iyi niyet değil. Bu doğru değildir. Sizin tasarınıza güvenemediğinizi gösterir. Bu telaş niye?

‘MİLLETİN ARKASINDAN TALİMATLA OYUN ÇEVİRMEK KİMSEYE YAKIŞMAZ’

Milletvekillerini boş kağıda imza attırıp, milletin öğrenmesine izin vermeden anayasayı değiştiremezsiniz. Bu işler böyle olmaz. Olmaması gerektiğini siz de bilirsiniz çünkü. Öyle yapmak zorunda kaldıysanız bu işte bir çapan oğlu var. Gümrükten mal mı kaçıyorsunuz? Birileri size “bitirin bu işi” dediği için yapıyorsanız, “Size saygı duyarız, millete ve Meclis’e daha çok saygı duyarız..” demeniz gerekiyordu. Bunu söylemenizi beklerdik. Milletin arkasından talimatla oyun çevirmek kimseye yakışmaz.

‘OHAL ANAYASAYA AYKIRI BİR ŞEKİLDE SÜRDÜRÜLÜYOR’

Bu tasarıyı OHAL içinde konuşuyoruz. OHAL’i 3. kez yeni uzattık. OHAL anayasaya aykırı bir şekilde sürdürülüyor. KHK’larla yargı yetkileri ne zaman ve nasıl denetim altına alınacağı belirsiz.
– 163 general tutuklu,
– 150 yüksek yargıç tutuklu.
– 2194 hâkim ve savcı tutuklu
– 6296 subay tutuklu,
– 50 bin kamu personeli soruşturuluyor.
– 230 şirkete kayyım atandı.
– Her yeni KHK ile yüzlerce kişinin işine son veriliyor.
– Ekonomi alarm veriyor.

– Suikast timleri onlara kol kanat geren mülteci hemşeri kolonileri ile birlikte kentlerimizde yuvalanmış.
– Güvenlik krizi sizi muhalefet liderlerine zırhlı araba teklif etme noktasına getirmiş.

Allah aşkına bu ortamda, OHAL rejimi altında anayasa değişikliğini nasıl oluyor da aklınızdan geçiriyorsunuz? Millet can derdinde, birileri et derdinde.

  • Millet ülkenin her yerinde acı ve matem içinde. Yasını tutmaya çalışan insanlara “Hadi koş bana oy ver” diyeceksiniz. OHAL ortamında ayıplı mal satmaya çalışan tüccara benziyor.‘BASIN BASKI ALTINDA, TELEVİZYONLAR SİNDİRİLMİŞ’

    OHAL altında anayasayı görüşmeye başladık bile. Başbakanın saygınlığına ağır bir darbe vurmuştur bu. Hükümetin de ötesinden kaynaklanan bu acelecilik ve dayatmanın OHAL filan dinlemem diyen o anlayışın altında yatan halkın bilgilenmesinden duyulan telaş ve korkudur.

  • Basın baskı altında. 147 gazeteci tutuklu. Televizyonlar sindirilmiş,
    dışarıda OHAL, Meclis’te sıkıyönetim. ‘ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLK KEZ TÜRKİYE’DE UZLAŞMA OLMADAN HAYATA GEÇİRİLMEK İSTENİYOR’ Milletin haberi yok, OHAL altında anayasa değiştiriyoruz ve ilk kez Türkiye’de uzlaşma olmadan hayata geçirilmek isteniyor. 18’inci anayasa değişikliği paketini görüşüyoruz. 17’si de uzlaşma ile geçmiştir. 17’si de mutabakatla geçmiştir. Ama şimdi ilk kez milleti ikiye bölecek bir temelli anayasa zorlamasına davetiye çıkarıyorlar. Bugün her zamankinden çok daha fazla uzlaşmaya ihtiyacımız var. Türkiye’nin bir milli devlet olarak yönelik olarak dış kaynaklı komplolar, öte yanda
  • iktidarın izlediği yanlış iç ve dış politikaların oluşturduğu bir tehdit ortamıyla
    karşı karşıyayız.
    Bu ortamda yeni bir rejim değişikliğini tahrik etmenin, Türkiye’yi kamplaştıracak değişikliği akıl ve sağduyu ile açıklamak mümkün olabilir mi?
  • Bu anayasanın temellerini, egemenlik anlayışını, ana kurumların konumunu ve ilişkilerini olmadığı kadar allak bullak edecek bir proje.
  • Türkiye’de anayasanın temelinde milli egemenlik anlayışı ve Meclis’in üstünlüğü var. Bu tasarı milli egemenliği tahrip edecek. Meclis’in üstünlüğü ortadan kaldıracak. Eşit bile olmayacak. Milli egemenlik ortadan kaldırılacak. Meclis olarak çalışıyoruz burada, buranın arkasında millet var. Milli irade var. Her siyasi görüşten parti varız, her kimlikten her inançtan, her mezhepten insanlarız. Türkiye de böyle. Onun için bütün organların üzerinde olmak durumunda. İlk kez bir seçim yapacağız, %51 ile bir cumhurbaşkanı seçeceğiz, seçeceğimiz cumhurbaşkanı bu milleti temsil eden organı elinden alacak. Bunun bir benzeri var mı?

‘BUNDAN DAHA BÜYÜK BİR HATA OLAMAZ’

Ne bu telaş? Bir acele var. Bir işi bağlama gayreti var, bir fırsat çıktı, derhal bitirelim var. Getirilen cumhurbaşkanı sadece bildiğimiz cumhurbaşkanı olmayacak.
Hiçbir demokratik ülkede olmayan iktidar partisinin genel başkanı olacak. Herkesin
pek üzerinde durmadığı en temel yanlış, cumhurbaşkanının Meclis’teki iktidar partisinin
aynı zamanda genel başkanı olması. Bundan daha büyük bir hata olamaz. Yasama ile yürütmeyi iç içe geçirmek demektir. Cumhurbaşkanı, tüm Türkiye’nin temsilcisi olması gereken kişi grup toplantısına katılacak, MYK toplantısına katılacak. O partinin çıkarlarını savunacak, takip edecek. Cumhurbaşkanı AKP genel başkanı olacak,
AKP genel başkanı da yargıyı belirleyecek. AYM’yi belirleyecek, HSYK’yı belirleyecek. Sağduyumuzu mu kaybettik? Bir siyasi parti genel başkanına AYM üyelerini belirleme hakkı verilebilir mi? Bu hiçbir şekilde kabul edilebilir değil. (DHA, 10.01.2017)
==============================
Dostlar,

AKP – MHP kutsal ittifakı“na deyim yerinde ise “her şey vız geliyor…”
18. Anayasa değişikliği = rejim değişikliği = Tayyibistan’a dönüşme önerisinin
1. maddesi “Yüce Meclis” ten geçti.. Bu kez 347 “açık” oyla..
Genel görüşmeye geçme 338 oy ile dün geçirilmişti..

RTE bu gün kaymakamları toplamıştı.. Yine gündem belirliyordu ve yine konuşuyordu..
Kaymakam ve vali yardımcıları kömür kamyonuna – kamyonetine şoförün yanına binmeli ve kömürü olmayana kömür, odunu olmayana odun, ekmeği olmayana ekmek.. dağıtmalıydı… Gerek gören kendisine doğrudan ulaşmalıydı..

Hedef yoksulluğu gideren köktenci politikalar değil, yoksulun ve yoksulluğun oy deposuna dönüştürülerek politik sömürülmesi.
Tek başına iktidarın 15. yılında, evrensel 9 sigorta kolundan biri olan
AİLE SİGORTASI bir türlü Türkiye’ye getiril(e)miyordu!?

Farklı birşeyler yapılmalı, yeni birşeyler olmalı; bu kuşatma yarılmalı..

Ya havle vela, ya sabır…

Sevgi ve saygı ile.
10 Ocak 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Not : Sayın Deniz Baykal’ın konuşmasının tam metni için lütfen tıklayınız..
Deniz Baykal’ın Anayasa değişikliği hk. konuşması 9.1.17

CHP’nin 14 İLKESİ NEDİR?

CHP’nin 14 İLKESİ NEDİR?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Haziran (2015) seçimlerinin hemen ardından toplanan Parti Meclisi’nde koalisyon görüşmelerinde izlenecek ilkeleri açıkladı.

Koalisyonun hangi partiler tarafından kurulacağından çok, hangi ilkeler üzerinde inşaa edileceğinin önemli olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, 14 ilkeyi şöyle sıraladı:

1. Hukukun üstünlüğü: Can ve mal güvenliğimizin güvence altına alınması,
yargının yansızlığının ve bağımsızlığının sağlanması.

2. Güçler ayrılığının sağlanması: 12 Eylül hukukunun ortadan kaldırılması.
Yüzde 10’luk seçim barajı, ve YÖK’ün kaldırılması, Siyasi Partiler Yasası’nın değişmesi, milli iradeye saygının tesisi.

3. Siyasal Ahlak Yasası: Siyaset bir zenginleşme aracı haline gelmemeli,
kirlilikten arınmalı. Bu nedenle Siyasi Ahlak Yasası en kısa zamanda çıkmalı.

4. Güçlü Sosyal Devlet: Güçlü Sosyal devlet yolunda emeklilere dinsel bayramlarda
iki aylık ikramiye ödenmesi, asgari ücretin 1500 TL olması, taşeron uygulamasına
son verilmesi, yoksulluğa karşı aile sigortası, ve çiftçiye bir buçuk liraya mazot verilmesi sağlanmalı.

5. Cumhurbaşkanı’nın anayasal sınırlara çekilmesi : Cumhurbaşkanı koalisyon görüşmelerinin bir aktörü haline gelemez, siyasal parti liderlerine çağrısı anlamsızdır. Cumhurbaşkanlığı her şeye maydonoz olma makamı değildir.

6. Örtülü ödenek iki başlı olmaz : Örtülü ödeneği bir kişi kullanır,
örtülü ödenek Başbakan’ın namusuna emanet edilmiştir, iki başlılık olmaz. Cumhurbaşkanı, Başbakan’dan gizli hangi amaçla örtülü ödeneği kullanacaktır?

7. Yeni dış politika zorunludur: Yeni ve ekseni barış üzerine kurulu bir dış politika ihtiyacı ortadadır.

8. Gençlere her meydan özgür olmalı: Bu ülke nüfusunun yarısı genç.
Gençler potansiyel suçlu olarak görülmemeli, düşüncelerinden ötürü hiç kimse yargılanmamalı, tüm kentlerin meydanları özgürlüğe açık olmalı.

9. Yasaksız Türkiye: Yasaklarından kurtulmuş, düşünen, üreten, hakça paylaşan
ve özgürce konuşan bir Türkiye istiyoruz.

10. Medya özgür olmalı : Medya tam özgür olmadan demokrasi işlemez.
TRT iktidar borazanı olmaktan çıkmalı, Genel Müdür atamaları siyasetten etkilenmemeli. İktidarın sopası olan bir RTÜK modelini biz kabul etmiyoruz.

11. Vergi denetimi adil olmalı: Vergi denetimi siyasal amaçlı kullanılmamalı,
fikrini açıklayan işadamının kapısına ertesi gün denetim elemanı dayanmamalı.

12. Kesin Hesap Komisyonu: TBMM’de Kesin Hesap Komisyonu kurulmalı. Vatandaştan toplanan vergilerin hesabı kuruşuna dek verilmesi demokrasinin gereğidir.

13. Anayasa değişikliği: Çağdaş ve özgürlükçü Anayasa’ya ihtiyacımız var.
Yargının yansızlığı ve bağımsızlığını sağlanmalı, HSYK ikiye ayrılmalı.

14. Yolsuzlukla Mücadele: Yolsuzlukların üzerine mutlaka ve sonuna dek gidilmeli.

Öbür siyasal parti önderlerini de ilke ve önceliklerini ortaya koymaya çağıran
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu,

– “Bu sayede Koalisyon süreci daha verimli ve anlaşılır olacaktır.” dedi.

Kılıçdaroğlu, CHP’nin sorunun değil çözümün adresi olacağını sözlerine ekledi.

*****

CHP, Türkiye’nin 5 temel ya da öncelikli sorun alanı olarak şunları belirlemiş :

1. Dış politika
2. Ekonomi
3. Anayasa
4. Eğitim
5. Toplumsal barış…

Kıldığınız namaz boşuna!

Dostlar,

Sayın Yılmaz Yunak‘ın “Kıldığınız namaz boşuna!başlıklı yazısı tam anlamıyla dehşet verici.. Çok çarpıcı.. Kurban Bayramının 1. gününde yayımlanmış olması da anlamlı.

Bende bir soru uyandı : Kılınan namazlar boşuna da ya kesilen kurbanlar?
Çok mu yerini buluyor?
Yılda 1 kez 4 gün (ezici çoğunluğu ilk gün) topluca hayvan keserek bir toplumun yoksullarının kırmızı et gereksinimi karşılanabilir mi?

En azından “süreklilik” boyutu yok değil mi?
Örn. namaz.. günde 5 vakit kılınıyor..
Birkaç günlük, haftalık, aylık, giderek yıllık borcu ödemek özere stok namaz
kılınabilir mi??

O halde?
Çare İslamın sadaka şeriatı da değildir.
İnsan aklı günümüzde SOSYAL DEVLETİ, aile sigortasını, işsizlik sigortasını vb. keşfetmiştir..

Lütfen Sn. Yunak’ın yazısını okur, okutur ve üzerinde biraz düşünür müsünüz??

Sevgi ve saygı ile.
26.10.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================================
Kıldığınız namaz boşuna!

Kıldığınız namaz boşuna
Yılmaz Yunak
25 Ekim 2012, Ulusal Kanal 

Hadi bana kutsal bir şey söyleyin; öyle bir şey söyleyin ki, kutsalların en kutsalı olsun.

Vatan…
Millet…
Din…
Kâbe…
Cami…
Melekler…

Hepsi kutsal, özellikle Vatan; ama en kutsalı değil.
Ondan da kutsalı var : Bir “eşrefi mahlûk” var… (İsra, 70)

*** *** ***

Tanrı neden “Biz” diye hitap eder Kuran’da?
“Biz, size, üstünüze tanık olar bir resul gönderdik.” (Müzzemmil, 15)
“Sonra onu açıklamak da bizim işimiz olacaktır.” (Kıyamet, 19)
Yüzlerce ayet…

Yaratan tektir ve deyim yerindeyse, yaratılışın nispeten önemsiz bölümlerinde, kendi
oluşturduğu hiyerarşiyi devreye sokmakta; bu iş için yetkilendirdiği yaratıklarına,
kozmik programın yazılımında görev taksimi yapmaktadır.

Ama bunun bir istisnası vardır : Yaratıcı burada yaratılacak olanı kendi tekelinde tutmakta, hiyerarşiyi bu işe karıştırmayarak bu işi bizzat üstlenmektedir.
Çünkü bu, kutsalların en kutsalının yaratılış faaliyetidir.
İnsandır bu!

*** *** ***
Hani Rabbin meleklere şöyle demişti: “Ben çamurdan bir insan yaratacağım” (Sâd, 71)
“Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde önünde secde ederek eğilin.” (Sâd, 72)

Bunun üzerine meleklerin hepsi toptan secde etmişlerdi. (Sâd, 73)
İblis etmemişti. O, kibre sapmış ve inkârcılardan olmuştu. (Sâd, 74)

Allah dedi: “Ey İblis, iki elimle yarattığıma secde etmekten seni alıkoyan neydi?
Burnu büyüklük mü ettin, yoksa yücelenlerden mi oldun?” (Sâd, 75)

İblis dedi: “Ben ondan hayırlıyım. Beni ateşten yarattın, onu çamurdan yarattın.”
(Sâd, 76)

Buyurdu: “Hadi çık oradan. Sen kovulmuş birisin.” (Sâd, 77)

*** *** ***

1) İnsanın yaratılışı konusunda ifade kesin: Ben!
Ben yaratacağım! Siz kenara çekilin; bu işi bizzat yapacağım!

2) Ayet ne diyor: Onu kıvama erdirip içine ruhumdan üflediğimde!
İnsan içinde “Tanrı’nın Nefesi”ni taşıyor; o bir parça O!

3) “Önünde secde ederek eğilin!”
En kutsal şey olarak bildiğimiz melekler, insanın önünde secdeye kapanıyor, eğiliyor, saygı gösteriyor.

4) Ne diyor Yaratıcı: “İki elimle yarattığıma.”
Yaratılana gösterilen ihtimamın dile getirilişine bakın!

5) Ve nihayet insan o denli özel, o denli kutsal bir yaratık ki, o güne kadar Allah katında önemli bir mevki sahibi olan İblis kovuluyor ve insan en yüksek makama ulaşıyor.

İşte bu nedenle insan en kutsal yaratık…

*** *** ***

Bunları, Çengelköy’de bir AVM’nin arka kapısında, çöpe atılan sebzeleri ayıklayıp evlerine götürmek için didinen kadınları görünce geçirdim içimden. Boyunları eğikti, mahcuplardı, itilmiş kakılmış olduklarının farkındaydı hepsi.

Gözlerindeki gizli hüznü hemen fark edebiliyordunuz.
İstanbul’un göbeğinde çöpten yemek topluyorlardı.
İnsandı bunlar!
En kutsal yaratıktı!
Sonra Kuran ve İslam üzerinde düşündüm biraz.
“Şekil” uğruna “öz”ün mahvedilişini…
Yoksulların gizli feryadı arşı inletirken, kıldığımız namazları!
Yazıktı!
Ne kadar yazık…

*** *** ***

Evine günde ancak 3 gram kırmızı et götürebilen memur (bir serçeden dahi az),

  • açlık sınırındaki otuz milyon kişi,
  • resmen aç olan milyonlar,
  • işsiz bırakılarak onurlarıyla oynanan milyonlar

Gazetelerde okuduğumuzda bir istatistik gibi geliyor.
Gözünüzle gördüğünüzde ise kaskatı bir gerçek!
İsyan ediyorsunuz her şeye!
İsyandan bütün vücudunuz tir tir titriyor.

Çünkü bu insanlık dışı kahrolası manzara Müslümanlar tarafından infialle karşılanmıyor, doğal addediliyor.
Her şey sanki çok doğalmış gibi algılanıyor. Kimsenin umurunda değil.
Kimse sağa sola saldırıp camı çerçeveyi yerle bir etmiyor!
En kutsal yaratık çöpten yiyecek ayıklıyor, kimsenin umurunda değil!
Kanıksanmış; doğal addediliyor artık! Bu doğallık kahrediyor insanı!

*** *** ***
Müslümanlara uyarımdır: Kıldığınız namazlar boşuna!

İnsanı bir “girdi”den, bir “meta”dan, bir “fire”den ibaret gören kapitalizme, başta AKP olmak üzere Türkiye’yi bu hale getiren düzen partilerine, insanı çöpten yiyecek toplamaya iten bu kahpe düzene karşı savaşmadığınız için (Nisa 75), kıldığınız bütün namazlar boşuna!

Hepsi riya, hepsi sahtekârlık, hepsi ikiyüzlülük!

Bir tarafta öküz gibi yiyerek şiştikçe şişenler, altın, dolar biriktirenler, servetlerine servet katarak adeta tanrılaşanlar, bunun doğal sonucu olarak yeryüzünde kasılarak yürüyenler (Lukman, 18); diğer tarafta onursuzluğa mahkûm edilerek çocukları için çöpten yiyecek toplayan çaresiz anneler…

Sefalet içinde onursuzlaştırılan yoksullar, insanlar!
Söylemedi demeyin; kıldığınız bütün namazlar boşuna!

Allah’ın en kutsal yaratığı çöpten yemek toplarken ve siz bunu değiştirmek için hiçbir şey yapmadığınız için; bilakis düzen partilerini desteklediğiniz için kıldığınız bütün namazlar boşuna!

İslam’ın eşitlikçi Peygamberini (O’na selam olsun) anarken döktüğünüz o sahte gözyaşlarınız boşuna!
Boşuna!
Allah’a emanet olun…

www.ulusalkanal.com.tr 

YOKSULLUK – YOKSULLAŞtırMA ve SAĞLIK / Poverty, Making Poor & Globalisation

YOKSULLUK_ve_Saglik_6.2.2009