Kategori arşivi: Hekim Saltık

COVID-19 Tanısı veya Tedavisi Alan Sağlık Çalışanlarının Hastalıklarının Meslek Hastalığı Olarak Kabul Edilmesi Bir Haktır

COVID-19 Tanısı veya Tedavisi Alan Sağlık Çalışanlarının Hastalıklarının Meslek Hastalığı Olarak Kabul Edilmesi Bir Haktır

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, COVID-19 tanısı veya tedavisi alan sağlık çalışanlarının hastalıklarının meslek hastalığı olarak kabul edilmesinin bir hak olduğunu belirterek, sağlık çalışanlarından hastalıklarının meslek hastalığı olarak bildiriminin takipçisi olmalarını istedi.

TTB Merkez Konseyi, konunun daha fazla gecikmeden gündeme alınması talebiyle Sağlık Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na birer yazı gönderdi.

COVID-19 Tanısı veya Tedavisi Alan Sağlık Çalışanlarının Hastalıklarının Meslek Hastalığı Olarak Kabul Edilmesi Bir Haktır

Sağlık Çalışanları Hastalıklarının Meslek Hastalığı Olarak Bildiriminin Takipçisi Olmalıdır

Ülkemizde, meslek hastalığı, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda; “… mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı” ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda da “… sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.” şeklinde tanımlanmaktadır.

Sağlık alanında (hastane, aile sağlığı birimi, işyeri hekimliği birimi, laboratuvar vb.) çalışanlar, ancak riskli bir iş yaptıklarında (entübasyon, aspirasyon vb.) ya da riskli bir durumla karşılaştıklarında (maskesiz olan COVID-19 hastasıyla, maskesiz olarak 15 dakikadan fazla süre temas gibi) COVID-19 açısından yüksek riskli sayılmaktadır. Oysa sağlık çalışanları, ister hasta naklinde, ister 1. Basamakta filiasyon çalışmalarında, aile hekimliği merkezlerinde hasta muayene ederken, ister hastanede hasta karşılama ve ayırma (triaj) alanlarında, ister test için sürüntü alma, ister laboratuvar analiz süreçlerinde, isterse salgın döneminde verilen eğitimlerde, fabrikalarda işçilerin peryodik muayenelerini gerçekleştirirken olsun; her an  virüs ile enfekte olma riski belirgin şekilde artan en önemli risk grubudur. Bu koşullar altında COVID-19’a yakalanmış olan sağlık çalışanları doğrudan meslek hastalığına yakalanmış sayılmalı ve meslek hastalığı için tazminat talep edebilir duruma geçmelidir.

Olağan koşullarda meslek hastalığına başvuru sürecinde işletilecek olan süreçler sağlık çalışanları açısından kolaylaştırılmalı; pandemi sürecinde “doğrudan kabul edilme” yönünde bir işleyiş uygulanmalıdır. Çünkü COVID-19 ile enfekte olmuş kişi sayısının bu kadar yüksek olduğu koşullarda mesleği, gerçekleştirdiği işi gereği yakın temasta dolayısıyla, yüksek risk altında olan sağlık çalışanlarının hastalığa yakalanması çevresel / toplumsal etmenlerden değil, doğrudan çalışma ortamlarından kaynaklanmaktadır.

Öyle ki Fransa’da Sağlık Bakanı Veran, 21 Nisan’da sağlık çalışanları için COVID-19’un “otomatik” olarak meslek hastalığı kabul edileceğini ve geçici ya da sürekli işgöremezliğe neden olduğunda da tazmin edileceğini duyurmuştur. Sağlık çalışanının “kim” olduğu, nerede çalıştığı (hastane, huzurevi vb.), özel ya da kamuda olmasının herhangi bir fark yaratmayacağını belirten Bakan, bu uygulama ile sağlık çalışanının işyerinde enfekte olduğunu kanıtlama gibi bir sürece girmeden iş kaynaklı olduğunun kabul edileceğini; bunun net bir politik emir olduğunu ve gereğinin yapılacağını açıklamıştır.

Mevzuatımızda da yeraldığı gibi, sağlık çalışanlarında görülen COVID-19 hastalığının meslek hastalığı olarak kaydedilme / kabul edilmesi, tüm sağlık giderlerinin %100 karşılanması, hiçbir katkı payının alınmaması ve geçici ya da kalıcı işgöremezlik durumunda tazminata hak kazanmak, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi demektir. Vefat durumunda, hak sahiplerine gelir bağlanması da bu koşullarda mümkün olacaktır.

  • COVID-19 ya da şüpheli COVID-19 tanısı alan ve buna göre tedavi gören sağlık çalışanlarının hastalığının meslek hastalığı olarak kabulü hekimler ve sağlık çalışanları için bir haktır.

Bunun herhangi bir tereddüte yer vermeden uygulanması, istemesek de hastalık görüldüğünde gerçekleştireceğimiz bildirim ve bu sürecin takibiyle çok yakından ilişkilidir.

Bu bağlamda hekim ve sağlık çalışanlarını dayanışma içinde bu sürece sahip çıkmaya ve bildirim belgelerini sağlık kurumu ile birlikte Türk Tabipleri Birliği ile de paylaşmaya davet ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Sağlık Bakanlığı’na gönderilen yazı
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na gönderilen yazı
Sosyal Güvenlik Kurumu’na gönderilen yazı 

https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=fe400c4c-8853-11ea-911b-f85bdc3fa683 29.4.20
======================================
Dostlar,

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, bu gün, 29 Nisan 2020 akşamı yaptığı “geleneksel” açıklamasında 7428 sağlık çalışanının COVID-19’a yakalandığını belirtti. Oran olark ise %6,5 rakamını verdi.

(7428 / .065) x 100 = 114,277.. Demek ki toplam 114,277 PCR (+) olguyu temel alıyor.. Dün açıklanan toplan olgu sayısı 114,653..

Çok büyük bir oran.. Avrupa’da bu oranın %10-11 olduğunu belirtti. Bu son verinin araştırılması gerek. Ne var ki, Çin’de, 82 günlük salgın sürecinde toplam 3000 sağlık çalışanı koronavirüs bulaşını aldı. Biz, 11 Mart 2020’den bu yana 50. günde Çin’in 2,5 katı sayıda sağlık çalılanını COVID-19’dan koruyamadık. Bakan Koca, ölüm sayışarnı vermedi. Rahmet diledi ölenlere, ailelerine sabır da..

Ancak bu oran son derece yüksektir ve baştan beri sağlık çalışanlarının koruyucu donanımı, çalışma ortam ve koşulları, nöbet ve dinlenme süreleri, beslenmeleri ve sosyal destek, uygun aralıklarla örneğin 5 günde bir düzenli test.. yapılarak erken tanı konması ne ölçüde uygulanmıştır??

Salgın ile savaşta cephedeki öncü birlikler = sağlık çalışanları gereğince lorunmazlarsa bu savaşı kazanmak çok güçleşir..

Öte yandan sağlık çalışanlarının COVID-19 TANISI ALMALARI TARTIŞMASIZ MESLEK HASTALIĞIDIR!

AKP İktidarının ayak  sürümeden bu hakkı yaşama geçirmesi gerekmektedir.

Hastalanan sağlık çalılanlarına, öbür hastalarımız gibi şifa diliyoruz hızla..

Yitirdiğimiz sağlık çalışanlarının acısını duyumsuyoruz yüreğimizde öbür insanlarımız gibi..

Ama salt bu duygusal söylemlerle kanlınamaz..

Herkese hak ettiğini vermek en temel insani değerlerden biridir.
Sevgi ve saygı ile. 29 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

 

Yüzde 25-30 kitle bağışıklığı oluşmuş görünüyor

Bilim Kurulu Üyesi:

%25-30 kitle bağışıklığı oluşmuş görünüyor

Güncelleme notu                                                  :
27 Nisan 2020 sabah 10:32’de Sn. Muharrem Sarıkaya ile yaptığımız görüşmede, sorumuz üzerine, S. Prof. Alpay Azap’ın sözlerini yanlış anladığını söyledi. Alpay hoca COVID19 için tanı testi olan PCR testinin %25-30 yanlış / hatalı sonuç verdiğini söylemiş ama Sarıkaya yazının başlığındaki gibi anlamış her nasılsa.. Bu yazısını geri çektiğini belirtti bize.. Yeni başlık aşağıdaki gibi.. 26.04.2020, saat 02:00’de güncellemiş 21:00’de yayınladığı yazısını. (https://www.haberturk.com/yazarlar/muharrem-sarikaya/2659302-pik-goruldu-egri-yatayda-karari-mayis-sonu-belirler)

Pik görüldü, eğri yatayda… Kararı Mayıs sonu belirler

Ne diyelim, Sarıkaya gibi çoook deneyimli yazrlar da ciddi yanlış anlamalara düşebiliyormuş..

Dr. Ahmet SALTIK (27.04.2020, 16:55)
==========================

Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, sosyal medyada bir hesap tarafından paylaşılan grafik-analizlerin kendi ellerindeki verilerle örtüştüğünü söyledi. Azap ayrıca, Tükiye’de %25-30’luk bir kitle bağışıklığının olduğunu söyledi.

Bilim Kurulu Üyesi: Yüzde 25-30 kitle bağışıklığı oluşmuş görünüyorKoronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap, Türkiye’deki koronavirüs rakamlarını günlük olarak analiz ederek paylaşan @lagaribey adlı Twitter kullanıcısının vardığı sonuçlarla kendi ellerindeki verilerin benzeştiğini söyledi. Azap ayrıca, Tükiye’de % 25-30’luk bir kitle bağışıklığının olduğunu söyledi.

Habertürk yazarı Muharrem Sarıkaya, bugünkü yazısında Koronavirüs Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Alpay Azap’la yaptığı sohbeti yazdı. Yazısında, Azap’ın sohbet sırasında bir Twitter hesabından bahsettiğini belirten Sarıkaya, “Kendilerindeki veriler ile burada yapılan hesaplamaların benzeştiğine dikkat çekti” ifadelerini kullandı. Sarıkaya, yazısının devamında şunları söyledi:
“Matematiksel modellemede hem lojistik hem de SIR yönteminin kullanan @lagaribey isimli sitenin yayınlarına dikkat çekti. Belirli bir eğilimin yakalandığını, en küçük bir gevşetmenin ikinci bir dalgaya yol açabileceğini belirtip uyarısını da yaptı:
‘Her şey yavaş yavaş olmalı. Seyahatte, bazı yerlerin açılmasında olabilir ama ikinci dalgaya neden olmadan…’
Prof. Dr. Alpay Azap’ın verilerini gösterdiği twitter hesabının modellemesi de aslında Türkiye’de iyi bir yöne doğru direksiyon kırıldığını gösteriyor.”

@lagaribey‘in paylaştığı grafiklerden bazıları şöyle:

bilim-kurulu-uyesi-yuzde-25-30-kitle-bagisikligi-olusmus-gorunuyor-722672-1.

bilim-kurulu-uyesi-yuzde-25-30-kitle-bagisikligi-olusmus-gorunuyor-722674-1.

‘%25-30 KİTLE BAĞIŞIKLIĞI OLUŞMUŞ GÖRÜNÜYOR’

Yazıda Azap’ın söz ettiği bir başka dikkat çekici konu ise kitle bağışıklığının oluşumuna ilişkin. Sohbetin söz konusu kısmını Sarıkaya şöyle aktardı:

“Prof. Dr. Azap’ın dünkü sohbetimizde dikkat çektiği nokta ise toplumda bağışıklık oluşumunun henüz çok yüksek bir düzeye çıkmamış olması…

‘%25-30 düzeyinde kitle bağışıklığı oluşmuş görünüyor, bu bir yandan üzücü ama ölüm vakasının azlığı da avantajlı’ deyip sözlerini sürdürdü:

‘Türkiye’nin geneline bakıldığında toplam vakada azalma var ama iller bazında (AS: ölçeğinde) alındığında durum biraz daha farklı. Ankara 2-3 hafta geriden İstanbul’u takip ediyor gibi. Diğer bazı illerde de yasaklara çok dikkat edilmiyor gibi bir manzara var, gevşeme olmamalı. 65 yaş üstü evde sıkıldı biliyoruz, bazıları alışverişini yapmak için AVM’ye gitmek istiyor ama hastalık bunların hepsinin önünde bir durum…’”
=============================

Dostlar,

TOPLUM BAĞIŞIKLIĞI %25-30’u BULDU NE DEMEK??

Birkaç TV programımızda, toplam hasta sayımızın kayıtlara giren olgu (vaka, hasta) tanısının 10 (on) değil 100 (yüz!) katı olduğunu, toplumda saklı kaldığını belirttik.

COVID19 salgınında, klasik buzdağı örneği / modeli geçerli değil.. Saklı olgular, tanı konanın 1/10’u değil..

Toplumda milyonlarca olgu birikiyor sağlık kuruluşlarına başvurmayan… yönünde açıklamalar yapmıştık..

Milyonlarca başvurmayan hasta” ya da resmen kayda alınanın 100 (yüz) katı ayakta geçirilen bulaş (enfeksiyon) var… savımız kimilerini ürkütüyordu..
****
Prof. Azap %25-30 düzeyinde toplum bağışıklığından söz etmekte..
Türkiye nüfusu halen 83 + 5 milyon sığınmacı ile 88 milyon dolayındadır..
Bu nüfusun %25’inde yeni koronavirüse bağışık yanıt oluştu ise, 88 m X .25 = 22 milyon insanımızın COVID19’a yakalandığı ve bunlardan ancak 110 bininin kayda alındığı anlaşılır..

Dikkat buyurulsun, 22 milyon ayakta geçiren COVID19 olgusu!

Toplum bağışıklığı %30’a erişti ise, 88 m X .30 = 26,4 milyon insanımızın COVID19’a yakalandığı ve bunlardan ancak 110 binine tanı koyduğumuz anlaşılır.. (PCR + olanlar)

Rakamlar üzerinde bir kez daha düşünmek ve yüzleşmek gerekir..

  • Gerçekten 22 – 26,4 milyon arasında insanımız bu hastalığı geçirerek bağışık olmuş mudur?

Bizim kestirimimiz, resmi olgu sayısı X 100 idi.. Yani son veri 110 bin hasta dikkate alınırsa 11 milyon dolayında, bulaşı hastaneye başvurmadan geçiren insanımız olduğunu öngörmekteydik..
***
Şimdi yapılacak iş, yaklaşık son 10 gündür dile getirdiğimiz ANTİKOR ARAŞTIRMASIDIR..

Toplumsal bağışıklığın ne düzeye eriştiğini kestirmek üzere uygun büyüklük ve bileşimde bir örneklem üzerinde yeni koronavirüs antikorlarına bakılmalıdır (sero-prevalans çalışması). COVID-19’un serodinamisi iyi bilinmediğinden, bağışık (anti-korona antikor seropozitif) olanlarda bağışıklığın hızla sönümlenebileceği (sero-negatif konversiyon) dikkate alınarak, bu saha araştırması için gecikilmemelidir. Ayrıca kazanılan bağışıklığın koruyucu gücü de bilinmediğinden, salgın yönetiminde bu noktalar gözönünde tutulmalıdır.

Ek olarak; yaygın beslenme sorunları / yetersizliği (PKM, PEM) dikkate alınırsa, korona enfeksiyonunu her nasılsa geçirmiş ama yeter bağışık yanıt verememiş nüfus hiç de az değildir Türkiye’de.. Bir kısıttır toplum bağışıklığı hızını (rate, prevalance) hesaplamada.

Saptanacak bağışık kişilerin plazma bağışçısı (donörü) olarak arşivlenmesi, kritik işlerde iseler göreve başlatılması… bakımlarından ek kazanım olacaktır. 

Türkiye’de dolaşan yeni koronavirüs serotiplerinin moleküler olarak izlenmesi ve gen diziliminin tanımlanması son salgın yönetiminde derece önemlidir.

Sevgi ve saygı ile. 27 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Prof. Saltık : İktidar, “Toplumsal bağışıklığın yayılmasına oynuyor”

Prof. Saltık : İktidar, “Toplumsal bağışıklığın yayılmasına oynuyor”

https://artigercek.com/haberler/prof-saltik-iktidar-toplumsal-bagisikligin-yayilmasina-oynuyor

ARTI GERÇEK– Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’nin Covid-19 ile mücadelesini İktidar “Toplumsal bağışıklığın yayılmasına oynuyor” sözleriyle değerlendirdi.

Artı Gerçek’e açıklamalarda bulunan Prof. Saltık, Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’nın salgının yayılma hızının denetim altına alındığı açıklamasına ilişkin “Keşke doğru olsa” dedi ve şöyle devam etti:

TÜRKİYE’NİN NÜFUSUNA ORANLA 5 KAT KORONA HASTASI VAR

“Halkımızı tabii üzmek istemeyiz ama rakamlar öyle söylemiyor. Artış hızında azalma değil artma var. Dünya genelindeki günlük 75 bin 804 olgu (vaka, hasta) sayısının 3 bin 977’si Türkiye’de. Bu oran olarak yüzde 5,2’ye karşılık geliyor. Dünyada dün (19 Nisan) tanı konan yüz (100) hastadan 5,2’si Türkiye’de. Ama Türkiye dünya nüfusunun yüzde 1,1’ine sahip. Yani nüfusuna oranla 5 kat fazla sayıda insan hastalığa yakalanmış oldu dün.. önceki günlerde de benzer durum söz konusu”

Ayrıca ölüm sayılarının son 4-5 gündür yüzlerin üstünde seyrettiğini hatırlatan Saltık, “Dünya genelinde 165 bin 031 ölüm var toplamda. Türkiye’deki ölüm toplam 2 bin 17. Dünyada toplam vakalara göre ölümlere baktığımızda 2 milyon 407 bin içinde %6,85 oranında. Yani dünyada her yüz hastadan 6,85’i ölüyor. Fakat Türkiye’de yüzde 2,34. Dünyada ölüm hızı 6,86. Bizde ise %2,34!?

‘VAKA SAYISINDA 40 GÜNDE ÇİN’İ GEÇTİK!’

“Olgu sayıları bakımından toplamda dünyada 7. sıraya çıktık. Son 2 günde üst üste İran ve Çin’i geçtik! Çin’deki rakamlar 110 günlük, bizimki ise 40 günlük rakamlar. 40 günde Çin’in rakamlarını aştık. Onlar 82 bin 700’de, biz 86 bin 300’ü geçtik. Üstelik Çin 1,4 milyar, biz 88 milyon nüfusluyuz.”

Öte yandan, Prof. Ahmet Saltık, bu rakamların inandırıcı olmadığını ifade etti.

Yöneticilerin salgının Türkiye’ye girişini geciktirdiklerini söylediklerini belirterek, resmi olarak ilk vakanın, Dünya Sağlık Örgütü’nün küresel salgın (pandemi) ilan ettiği 11 Mart’ta açıklandığına dikkat çeken Saltık, “Bu bir rastlantı mı, bilmiyorum” dedi. Saltık, 11 Mart öncesinde de pek çok hekimin dört dörtlük korona hastaları gördüklerini ama Türkiye’de resmen “yok” denildiği ve test yapıl(a)madığı için korona virüs enfeksiyonu tanısı koy(a)madıklarını ifade ettiklerini anlattı.

‘11 MART ÖNCESİ VAKALARI BELİRLEMEK MÜMKÜN’

Saltık’a göre, geriye dönük bilgisayarlı tomografi çekimleri ve klinik bulgular hasta dosyaların incelenerek ya da sözel otopsi yöntemleriyle uygun sorular sorarak bu tanının sonradan da konabilmesi mümkün. Prof. Saltık, Çin’in bu yöntemlerle geçmişe dönük 1300 ölümü daha korona ölümü kabul edip ölüm sayısına eklediğini anımsatırken, Türkiye’nin ise tersi yöntemler izlediğini söyledi:

Acaba ne yaparız da korona hastası demeyiz, korona ölümü demeyiz’ diye birçok yönteme başvuruluyor. Türkiye’deki hasta ve ölüm sayıları gerçekçi olmaktan çok uzak. Vaka sayısı bakımından dünyada 7. sıraya gelmiş olacağız, günlük 75 bin vakanın 4 bini sizde olacak ama dünya nüfusuna göre nüfusumuz dikkate alındığında dünkü toplam yeni hasta sayısının %1,1’ine sahip olmamız beklenirken, 834 vakayı geçmememiz gerekirken vaka sayısı 3977 ve siz bütün bunlara karşılık ‘tedavide çok başarılıyız, çünkü erken tanı koyuyoruz’ vs. vs. diyeceksiniz. Türkiye’de ölümler bu yüzden az, diyeceksiniz. Ama her yerden haber alıyoruz, korona ölümlerinin kayıtlara düşmemesi için bütün çabalar gösteriliyor.”

‘ERKEN TANI HASTANEYE GİDEN HASTA DEĞİLDİR’

Ayrıca, erken tanı konusundaki açıklamalara da itiraz eden Prof. Saltık, “Erken tanı koyup koymadığımızı yoğun bakıma alınan hasta oranlarından da anlayabiliriz. Dünya genelinde yoğun bakıma giren hasta oranı, 20 Nisan günü %2,25. Türkiye’de bu oran % 3,4; epey yüksek. Erken tanı koyuyorsak neden yoğun bakıma daha çok hastamız düşüyor. Ayrıca erken tanı koyduğumuz konusunda da kuşkularımız var. Çünkü erken tanı hastaneye başvuran insan demek değildir. Erken tanı toplumun içinde, size gelemeyen insanları tarayarak, bulgu vermezken ya da ayakta hafif atlatırken, sizin kapı kapı dolaşarak aldığınız test örnekleriyle (aktif sürveyans) pozitif bulduğunuzdur. Hastaneye gelen insan için ancak popüler anlamda erken tanı diyebilirsiniz, bilimsel olarak değil.” dedi.

‘BULAŞTIRICI SAYISI SALGININ TIRMANACAĞINI GÖSTERİYOR’

Prof. Ahmet Saltık, Türkiye’deki yayılma hızının azalmadığının bir başka kanıtı olarak bulaştırıcılık katsayısını (R0) gösterdi. Sağlık Bakanı’nın açıkladığı verilerden hesapladığımıza göre, R0 değeri, yani bulaştırıcılık katsayısı 4,1 dolayında. Yani bir insan 4 kişiden biraz daha fazlasına hastalığı bulaştırıyor. Prof. Saltık, “Bulaştırıcılık katsayısı 1’e inerse salgın düz çizgi (plato) çizmeye başlar,
ne artar ne eksilir. Bulaştırıcılık katsayısının 4,1 olduğu bir yerde platoyu yakalıyoruz diyemezsiniz, bu Matematiksel ve biyolojik olarak olanaklı değildir. 4,1 düzeyindeki R0 değerini 1-2 hafta içinde 1’e getiremezsiniz. Bu, salgının birkaç hafta daha tırmanmaya devam edeceği anlamına gelir.” diye konuştu.

‘ÇOK AZ ŞEY BİLİYORUZ’

Salgın, değerlendirmelerinin “ihtiyatlı” olduğunu da sözlerine ekleyen Saltık, bunun nedenini Sağlık Bakanlığı’nın çok sınırlı veri paylaşmasına bağladı. “Çok az şey biliyoruz” diyen Saltık, şöyle devam etti: “Örneğin ben Paris’te, New York’ta, Londra’da sokak sokak kaç hasta var; yaşı, cinsiyeti, mesleği ne, hastaneye yatmış mı, kaç test yapılmış, tüm bunları görebiliyorum. Ama Türkiye’de göremiyoruz. Göremediğimiz için verilerimiz çok sınırlı ve analizlerimiz ihtiyatlı. Eğer yanılıyor isek bunun sorumlusu biz değiliz. Daha saydam ve yeterli veriler versin Bakanlık, ona göre konuşalım. Sonra dönüp bizi suçlamasınlar, felaket tellallığı yapıyorsunuz, diye. Hiç böyle bir derdimiz, niyetimiz yok. Biz de ülkemiz bir an önce bu sorunu çözsün diye çırpınıyoruz. İlk ricamız saydamlık, dürüstlük.. Halka masal anlatmaya son verilmesi..”

‘14 GÜNLÜK KESİNTİSİZ KARANTİNA DIŞINDA ÇARE KALMADI’

“Sanıyorum ki, en az 14 günlük kesintisiz bir şekilde Türkiye’yi kapatma dışında çare kalmadı.” diyen Saltık, her geçen gün ölü ve hasta sayısının arttığını, ulusal ekonominin yaklaşık 3,2 milyar dolar / gün (beklenen 2020 GSMH 800 milyar Dolar’ın %0,4’ü) daha ek yük altına girdiğini söyledi.

Saltık, “Buna (14 günlük karantina) zorunlu kalınacak sonuçta ama çok geç olacak, olmakta. Toplumsal bağışıklığın yayılmasına oynuyor iktidar, hastalıkla mücadelede şu anda kart bu. Ve bu siyasal tercihin bedeli ne yazık ki; daha çok hastalık, daha çok ölüm, daha çok ekonomik çöküntü oluyor” dedi.

Cumhurbaşkanlığı sözcüsü İbrahim Kalın’ın kesintisiz karantinanın ekonomiye maliyetinin ağır olacağı açıklamasını hatırlatmamız üzerine ise Prof. Ahmet Saltık, şunları söyledi:

“Bu konuda birkaç iktisat profesörünün makalesi yayımlandı. Koç Üniversitesi’nden Prof. Selva Demiralp, yurtdışından da iktisatçılarla bir takım çalışması yaptı. 16 Nisan’da yayımlanan makalenin adı ‘Tam karantina geciktikçe ekonomik maliyeti artıyor.’ (http://ahmetsaltik.net/wp-admin/post. php?post=54739&action=edit) Bu hocamız ve çalışma arkadaşlarının ortaya koyduğu bir grafik de var. Her geçen gün ulusal gelirin %0,4’ü kadar maliyet büyüyor. Türkiye’de 14 günlük karantina 16 Nisan’da, bu çalışma yayımlandığında ilan edilseydi ulusal gelirin %7,8’ine mal olacaktı. Bir gün gecikmeyle ilan edilseydi maliyet %8,2’ye çıkıyor. Bir sonraki güne, yani 18 Nisan’a kalırsa %8,6’ya çıkıyor ulusal gelirdeki yitik. Her gün %0,4 artıyor. Eğer 800 milyar dolarlık ulusal gelir elde edeceksek (?) yıl sonunda, bu varsayım ile 800 milyar doların %0,4’ü 3,2 milyar dolara denk düşüyor. Sayın Kalın, bunu neye dayanarak söyledi? Prof. Demiralp dışında başka iktisatçıların birkaç kestirim çalışması daha yayımlandı (http://ahmetsaltik.net/wp-admin/post. php?post=54753& action=edit). Bilimsel veriler bunları söylüyor.

“Bütçede para yok, tam takır. 14 günlük karantinanın bedelini ödeyemiyor iktidar ve ayak sürüyor. Bu parayı bulamadığı için de bedelini halkımız daha çok ölüm, daha çok hastalık, daha çok ekonomik çöküntü ile ödüyor.”

Dr. Erdinç Şahin COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdi..

Dr. Erdinç Şahin COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdi… Çok üzgünüz!

TTB Haberler, 23.04.2020
http://www.ttb.org.tr/245yi32

TTB Merkez Konseyi’nin açıklaması şöyle:

COVID-19 nedeniyle bir meslektaşımızı daha yitirdik! Çok üzgünüz!

COVID-19 tedavisi devam ederken bugün Silifke’de kaybettiğimiz Aile hekimi Dr. Erdinç Şahin’in yakınlarına başsağlığı dileklerimizi iletiyor, her zaman ailesinin yanında olacağımızın bilinmesini istiyoruz.

Bakan Bey tanımlamada “hiçbir sorun yok” diyor ama biz katılmıyoruz!

Dr. Erdinç Şahin adına Sayın Sağlık Bakanı’na somut olarak soruyoruz:

Silifke’de Aile hekimi olarak görev yaparken üç gündür tedavi gördüğü hastanede bu gün yaşamını yitiren meslektaşımız Dr. Erdinç Şahin’in ölüm nedeni nedir?

PCR testi 2 kez negatif çıkan ancak BT’si ve bütün kliniği COVID-19 ile uyumlu olduğu için COVID-19 algoritmasına göre tedavisi ve ilaç temini Bakanlığınız tarafından yapılan, Dr. Erdinç Şahin’in ölüm raporunda ölüm şekli: “Bulaşıcı Hastalık – Doğal ölüm” olarak işaretlenmiş, Ölüm nedeni kısmında ise:  “Viral Pnömoni” yazılmıştır.

Hem Sağlık Bakanı hem de bir hekim olarak size soruyoruz?

Risk grubunda olmayan, herhangi bir kalp ya da solunum sistemi hastalığı taşımayan, BT’si ve kliniği COVID-19 tanısıyla uyumlu, 50 yaşındaki Dr. Erdinç Şahin’in ölüm nedeni sizce nedir? Tanıda ve ölüm nedeni belirlenmesinde COVID-19 ya da kuşkulu COVID-19 yazılmamasının, “iş kazası-meslek hastalığının“ belirlenmesinde meslektaşımızda yaratacağı hak kaybını önemsiyor musunuz?

Bütün bu verilere bakınca bu akşam açıklanacak COVID-19 nedeniyle vefat edenler arasında yaşamını yitiren meslektaşımızı da sayacak mısınız? Yoksa meslektaşımız COVID-19 salgın süreci ile hiçbir ilgi ve irtibat kurulmadan birçok hasta gibi “viral pnömoniden” vefat etmiş mi sayılacak?

PCR testi negatif olup bütün kliniği COVID-19 ile uyumlu olan ve Dr. Erdinç Şahin’de de somut örneğini gördüğümüz bu tabloları görmezden gelmeye ve bu hasta ve vefatları COVID-19 salgın sürecinin bir parçası olarak göstermemeye devam edecek misiniz?

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

 

What It Will Take for America to Reopen Its Economy

Thursday, April 23, 2020

BY JASMINE AGUILERA

Anthony FaucI ExplaIns:

What It Will Take for America to Reopen Its Economy

“We better be really careful as we move forward,” said Dr. Anthony Fauci, director of the U.S. National Institute of Allergy and Infectious Diseases and member of the White House Coronavirus Taskforce, speaking with TIME senior health correspondent Alice Park today as part of the new TIME 100 Talks: Finding Hope series. Fauci addressed questions ranging from testing capabilities in the U.S. to President Donald Trump’s infamous #FireFauci retweet. He also discussed what it will take for the U.S. to reopen its economy.

It’s not like turning on a light switch, he said. Though the U.S. faces record unemployment as schools are shut down and people nationwide practice social distancing and isolation, the journey back to normalcy can’t be rushed. Not all parts of the country may be returning to pre-COVID-19 activities at the same time, or in the same way, he said. As some locations start loosening social distancing guidelines, cases of COVID-19 will return, Fauci guaranteed. When that happens, officials must have the capability to
– identify cases,
– “isolate them,
– contact-trace people they have been in touch with,
-and get people out of circulation who are infected,”

Fauci said. “If we are capable of doing that effectively, then we should feel some good confidence that we could slowly move on. This is a very critical time right now.”

Over the course of the COVID-19 outbreak in the U.S., Fauci has become the “scientific soul of the U.S. coronavirus response,” Park writes. In their discussion today, Fauci told Park—with palpable relief—that he is not going to be fired. “As [Trump] said publicly when he was asked about it, that’s not even on the table,” Fauci said. “My job always is, and I’ve always done it and will continue to do it, is to give advice on the basis of evidence and science.”

Read and watch more here.


TODAY’S CORONAVIRUS OUTLOOK

The Global Situation

More than 2.6 million people worldwide had been sickened by COVID-19 as of 8 PM eastern time on Wednesday, April 22, and more than 183,000 had died.

Here is every country with over 20,000 confirmed cases, as of Wednesday 8 PM eastern time:

The Africa Centers for Disease Control and Prevention reported a 43% increase of positive COVID-19 cases in the past week across the continent, while also noting that testing capacity is limited and strained, so the real case count is likely higher. The continent now has more than 26,000 reported cases, with the highest concentrations in South Africa, Algeria, Morocco and Egypt.

China has decided to donate an additional $30 million to the World Health Organization (WHO), according to a spokesperson for the Chinese Foreign Ministry. The announcement comes after the U.S. announced it was pulling its funding to the WHO while it investigates early mismanagement.

China has also started to restrict movement in northern parts of the country, where new cases of COVID-19 have been reported.

European countries are likely to face unprecedented recessions, the AP reportsEuropean Union leaders met virtually today to discuss a financial aid package worth 540 billion euros that would fund wages, health care systems and support companies, according to the AP.

The Situation in the United States

More than 839,000 people in the U.S. had contracted COVID-19 as of 8 PM eastern time on Wednesday, April 22, and more than 46,500 had died from it.

 

This afternoon, New York Governor Andrew Cuomo, in his daily COVID-19 briefing, reported the results of a recent study in which 3,000 New Yorkers across 19 counties were randomly tested for the virus. Nearly 14% of these people had signs of COVID-19—a significantly higher case rate than has been confirmed in the state, by far the hardest hit in the U.S.

The New York Times today also reported on research out of Northeastern University in Boston, which found that COVID-19 was spreading completely undetected earlier in many major U.S. cities before testing revealed an outbreak. As of March 1, there were only about 20 cases diagnosed in Boston, Seattle, Chicago, San Francisco and New York City, but models by the Northeastern researchers suggest there could have actually been about 28,000 cases in those cities by then.

Much of the national conversation in the last few days has focused on reopening state economies across the country. The U.S. government announced this morning that an additional 4.4 million people applied for unemployment benefits in the last week. That means unemployment in the U.S. has now reached 26 million. When the final accounting is done, the total share of Americans to file for unemployment for the month of April could reach 20%, according to the Associated Press, citing economists.

During a press briefing at the White House yesterday afternoon, President Donald Trump said he disagreed with Georgia Governor Brian Kemp’s decision to begin reopening some of the state’s businesses, including salons and tattoo parlors, but that ultimately, the decision to reopen rests with Kemp. “He must do what he thinks is right, but I disagree with him on what he’s doing,” Trump said. “It’s too soon, I think it’s too soon.”

In a radio interview yesterday, Senate Majority Leader Mitch McConnell suggested states file for bankruptcy rather than take a bailout, a suggestion that has been met with criticism on both sides of the aisle. Republican Governor Larry Hogan, chair of the National Governors Association, told The Washington Post McConnell would likely “regret” his comments.

Debate on the House floor began this morning on a $484 billion relief package for small businesses, hospitals and to aid in testing, and a vote is anticipated by this afternoon. The bill is expected to pass.

All numbers are from the Johns Hopkins University Center for Systems Science and Engineering, and are accurate as of April 22, 8 PM eastern time. To see larger, interactive versions of these maps and charts, click here.

How ‘Broad, Ubiquitous Testing’ Can Help Restart the U.S. Economy

Country/Region  Cases Deaths Recoveries
Total 2,623,415 183,027 709,694
United States 839,675 46,583 77,366
Spain 208,389 21,717 85,915
Italy 187,327 25,085 54,543
France 157,125 21,373 41,326
Germany 150,648 5,279 99,400
United Kingdom 134,638 18,151 683
Turkey 98,674 2,376 16,477
Iran 85,996 5,391 63,113
China 83,868 4,636 77,861
Russia 57,999 513 4,420
Brazil 45,757 2,906 25,318
Belgium 41,889 6,262 9,433
Canada 41,650 2,077 14,454
Netherlands 35,032 4,068 101
Switzerland 28,268 1,509 19,900
Portugal 21,982 785 1,143
India 21,370 681 4,370
Peru 19,250 530 7,027
Ireland 16,671 769 9,233

Son dakika haberi... Bakan Koca corona virüste son durumu açıkladı

https://time.com/5826359/broad-testing-restart-us-economy/ 23 April 2020
How ‘Broad, Ubiquitous Testing‘ Can Help Restart the U.S. Economy
What will it take to restart the economy in the safest way possible? Rajiv Shah, president of the Rockefeller Foundation, believes the answer is testing.
APRIL 23, 2020 3:26 PM EDT


F
or weeks, Americans have stayed home as much as possible to help stop the spread of the coronavirus, but social isolation has come at a huge cost to the economy and people’s livelihoods.

What will it take to restart the economy in the safest way possible? Rajiv Shah, president of the Rockefeller Foundation, believes the answer is extensive testing. Doing so would make it possible to identify and suppress any outbreaks quickly, reducing the number of people who get sick and the number of people who have to be confined to their homes.

“Really the only way our country is going to deal with over the next 12-18 months, before there is a widespread vaccine available and administered, is going to be making sure there’s broad, ubiquitous testing available for every American,” said Shah during the TIME 100: Finding Hope virtual summit, which convened experts and leaders to discuss solutions to the global COVID-19 pandemic. “Right now, the guidelines are very, very restricted. America has probably one of the lowest levels of testing availability around the world for its population.”

In late April, the Rockefeller Foundation, a private philanthropic organization, released a national action plan to drastically scale up testing and contact tracing in the U.S., so that the country can reopen and more effectively respond to the outbreak at the same time.

TIME 100 Talks: Interview With Rajiv Shah President of the Rockefeller Foundation
What will it take to restart the economy in the safest way possible? Rajiv Shah, president of the Rockefeller Foundation, believes the answer is testing.

The first goal of the plan is to dramatically scale up testing. “Right now, we’re stuck at about a million tests per week,” said Shah. Under the plan, the U.S. would ramp up that number to 3 million in the next eight weeks, by using university and research laboratories across the country that currently don’t process these types of tests. In six months, the goal is to test 30 million Americans per week. “That’s going to take a lot more of a transformational change,” says Shah, including rolling out at-home and point-of-care testing. “Once we get those types of technologies online, we believe it’s important to also get states and cities to come together with the federal government and pool their procurement and purchasing capacity, and project it out over a longer period of time,” Shah added. “It’s going to take leadership and it’s going to take partnership.”

Widespread testing and contact tracing have been successful internationally. South Korea confirmed its first COVID-19 case around the same time as the U.S., but the country’s mortality rate from the disease is half that of the U.S., the plan’s authors point out. One big difference is that South Korea has tested three times as many people per capita as the U.S.

“We’re putting tens of millions of dollars behind its implementation,” Shah says of the action plan. “It’s not just a report, but it’s actually a platform that cities and states can use to go ahead and access larger volumes of testing supplies over longer periods of time.”

This article is part of #TIME100Talks: Finding Hope, a special series featuring leaders across different fields sharing their ideas for navigating the pandemic. Want more? Sign up for access to more virtual events, including live conversations with influential newsmakers.

 

Türk Toraks Derneği, COVID 19’a bağlı ölümlerin yüksekliğinden endişe duyuyor

Son 5 yılın verileri karşılaştırıldı:
İki ilde, koronavirüs döneminde dikkat çeken ölüm artışları var!

İstanbul ve Trabzon’daki son 5 yılın ölüm verilerini karşılaştıran Türk Toraks Derneği, İstanbul’da %10, Trabzon’da ise %25’lik dikkat çekici artışlar saptadı. Dernek, “Türk Toraks Derneği, COVID 19’a bağlı ölümlerin yüksekliğinden endişe duyuyor” açıklaması yaptı.

https://www.toraks.org.tr/mobile/news.aspx?detail=5850.

Grafikleri görmek için yukarıdaki ya da aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklayınız..

Turk_Toraks_Dernegi_COVID19’a_bagli_olumlerin_yuksekliginden_endise_duyuyır

Son 5 yılın verileri karşılaştırıldı: İki ilde, koronavirüs döneminde dikkat çeken ölüm artışları var!

NYT (New York Times),
İstanbul’daki ölüm verilerini inceledi:

Gerçek sayılar açıklanmıyor mu?

Türk Toraks Derneği, iki kentteki yıllara göre ölüm verilerini incelediği araştırmasında bu yılın önceki yıllara kıyasla ölüm sayılarında önemli artışlar gösterdiğini saptadı. Dernekten yapılan açıklamada,

  • “Türk Toraks Derneği, COVID 19’a bağlı ölümlerin yüksekliğinden endişe duyuyor.”

dendi.

Türk Toraks Derneği, e-Devletteki defin verileri kullanılarak elde edilen 2020 yılına ait İstanbul ve Trabzon haftalık toplam defin sayılarını, aynı dönemdeki 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait toplam defin sayıları ile karşılaştırdı. Dernek, araştırmaya dayalı elde ettiği sonucu, “Sonuçta, 2020 yılındaki ölüm sayılarında öbür yılların aynı dönemine göre istatistiksel olarak anlamlı artış bulunmuştur.” ifadeleriyle yorumladı. Araştırmaya göre önceki yıllara göre

  • Ölümlerdeki artış, İstanbul’da %10, Trabzon’da %25 oranında.

Yapılan araştırmanın ayrıntıları şöyle:

Yapılan istatistiksel analizlere göre 2020 yılının özellikle 10. haftasından başlayarak İstanbul’da ölüm sayılarında haftalık %10 oranında bir artış gözlenmiş ve yılın 15. haftasında (6-12 Nisan 2020), toplam haftalık defin sayısının 2222’ye ulaştığı görülmüştür. Bu sayı, 2019 yılı için 1425 iken, 2018 yılı için 1460, 2017 yılı için 1464, 2016 için ise 1389’dur. Sağlık Bakanlığı, aynı haftaya ait Covid-19 nedenli ölüm sayısını tüm Türkiye için 624 olarak bildirmiştir.

TTB: Bakanlık koronavirüs ölümlerini DSÖ kodlarına göre raporlamıyor; ölüm sayıları az gösteriliyor

Belirttiğimiz dönemde İstanbul’da önceki yıllara göre her hafta ortalama 800 kişinin fazladan ölmesi, resmi verilere göre Covid-19 salgını nedeniyle gerçekleşen ölümlere bağlanamayacağından bu durum, ancak farkında olmadığımız bir felaketle ilişkili olabilir. Öyleyse yine de altta yatan neden mutlaka araştırılmalı, gerekli önlemler alınmalıdır.

Benzer biçimde 2020 yılı Ocak ayının ilk haftası ile Şubat ayının son haftası arasında 2016-2019 yıllarına göre Trabzon ilinde de ölüm oranında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artış gözlenmiştir. Defin istatistikleri incelendiğinde, 2020 yılının ilk 9 haftası için ölüm hızındaki haftalık artış % 25,3 oranında bulunmuştur. Trabzon ilindeki haftalık toplam ölüm sayısı, 9.haftada 102’ye ulaşırken aynı dönemler için 2016 ile 2019 yılları arasında bu sayı 31-45 arasındadır.

Sonuç olarak;

  • Türk Toraks Derneği, Covid-19 ile ilişkili ölüm istatistikleri ile açıklanamayan ve yukarıda belirttiğimiz sayısal verilerle ortaya koyduğumuz ölüm sayılarındaki artışı incelemeye almasını ve acilen bir yanıt bulunmasını yetkililerden talep etmektedir.

son-5-yilin-verileri-karsilastirildi-iki-ilde-koronavirus-doneminde-dikkat-ceken-olum-artislari-var-720063-1.

Grafikte İstanbul’da yılın 11. haftasında (10-16 Mart) ölüm sayılarının artmaya başladığı görüldü. 9 Mart-12 Nisan arasında 2016 yılında toplam 7076, 2017 yılında 7267, 2018 yılında 7302, 2019 yılında 7303 ölüm gerçekleşmiştir (4 yılın ortalaması 7237), 2020 yılında 9538 ölüm olduğu görülmüştür (5 haftada beklenenden 2301 kişi fazla).

son-5-yilin-verileri-karsilastirildi-iki-ilde-koronavirus-doneminde-dikkat-ceken-olum-artislari-var-720064-1.

Bütün yıl için son 5 yılın günlük ölüm sayıları ortalaması grafiğine bakıldığında da Nisan ayındaki ölüm sayılarına daha önceki yılların hiçbir döneminde ulaşılmadığı görülmektedir.

son-5-yilin-verileri-karsilastirildi-iki-ilde-koronavirus-doneminde-dikkat-ceken-olum-artislari-var-720065-1.

Grafikte Trabzon’da yılın 6. haftasında (3-9 Şubat) ölüm sayılarının artmaya başladığı görüldü. 3 Şubat – 12 Nisan arasında 2016’da toplam 324, 2017’de 345, 2018’de 320, 2019 yılında 254 ölüm gerçekleşmiştir (4 yılın ortalaması 311). 2020 yılında 895 ölüm olduğu görülmüştür (5 haftada beklenenden 584 fazla).

son-5-yilin-verileri-karsilastirildi-iki-ilde-koronavirus-doneminde-dikkat-ceken-olum-artislari-var-720066-1.

Bütün yıl için son 5 yılın günlük ölüm sayıları ortalaması grafiğine bakıldığında da şubat, mart ve nisan ayındaki ölüm sayılarına daha önce yılın hiçbir döneminde ulaşılmadığı görülmektedir.

DERNEK BAŞKANI BAYRAM: BU ŞÜPHE AÇIKLANMALI

Türk Toraks Derneği Başkanı Hasan Bayram, açıkladıkları verilerle ilgili Evrensel’e konuştu.

“Bu ölümlerin Covid-19 salgınıyla bir ilişkisi var mı?” sorusuna Bayram, kendilerinin de tam olarak bunun açıklanmasını istedikleri yanıtını vererek “İl ölçeğinde Kovid-19 nedenli ölümler açıklanmıyor. Türkiye çapında ölümler açıklansa bile bunu karşılamıyor.” dedi. Türkiye’de Kovid-19 nedenli ölümlerin PCR testinin pozitif çıkmasıyla kayıtlara geçtiğini belirten Bayram, İstanbul’daki bu dönem artan ölümler nedeniyle oluşan kuşkunun araştırılması ve resmi olarak açıklanması gerektiğini söyleyerek başka bir neden varsa da bunun da ortaya çıkarılmasını istedi.

HEKİM TEŞHİS ETMİŞSE KAYITLARA GİRMELİ
Türkiye’nin Dünya Sağlık Örgütü‘nün kodları doğrultusunda kuşkulu Covid-19 vakalarını bildirmemesini Sağlık Bakanı ‘PCR testinin olduğu ülkelerde ihtiyaç yok’ şeklinde savunmuştu. Bunun bir etkisi olup olmayacağının sorulduğu Bayram, “Bu konu Sağlık Bakanı’na sorulduğunda dinlemiştim. Bakan ustalıkla o soruyu başka yöne savuşturdu. Ben de hastalara bakıyorum ve akciğer tutulumu, zatürre olmasına karşın  PCR testinin sonucu negatif olabiliyor. Dolayısıyla PCR testi pozitif ya da negatif olabilir ama hekim Covid-19 olduğunu söylüyorsa bunun dikkate alınması gerekiyor. Ancak Bakanlık bunu yapmıyor. Başka ülkelerde de kimi sağlık otoriteleri salt PCR testi pozitif çıkanları dikkate alıyor. Bu da gerçeği yansıtmıyor. Biz, hastane kayıtlarına Covid-19 olarak girmişse ölüm kayıtlarına da girmesini istiyoruz” dedi.
Covid-19 dışında ölümlerdeki bu artışın nedeninin neler olabileceğinin sorulduğu Bayram, “Covid-19 dışında anormal ölüm ya da başka bir salgın durumu yok. Ancak bu dönem bazı hastaneler salgınla uğraştığı için diğer hastalar gözden kaçabilir. Mesela kişi kalp hastası ama salgından korkarak hastaneye gelmeyebilir. O durumlarda da artış olabilir. Bu artışın nedeni Bakanlık tarafından araştırılıp açıklanmalı..” ifadelerini kullandı.

Türk Toraks Derneği: 2 ildeki ölüm oranındaki artış kuşku uyandırıyor

Türk Toraks Derneği:
2 ildeki ölüm oranındaki artış kuşku uyandırıyor

Turk_Toraks_Dernegi_COVID19’a_bagli_olumlerin_yuksekliginden_endise_duyuyır

koronavirüs ölüm

Türk Toraks Derneği, 2 ilde ortalama ölüm oranlarında daha önceki yıllara göre önemli artışlar saptandığını, bunun kaygı ve kuşku yarattığını açıkladı. Gömme (defin) izni bilgileri kullanılarak elde edilen verilere göre, Trabzon ölüm oranlarında İstanbul’u geçti. İki kentin ölüm verileri incelendiğinde ölümlerde İstanbul’da %10, Trabzon’da %25 artış var. Özellikle İstanbul’da haftalık ölüm sayının 800 kişi artması, verilerin saydamlığını kuşkuya düşüren bir neden.

Türk Toraks Derneği’nin açıklaması aşağıdaki gibi :

Türk Toraks Derneği, sağlık istatistiklerine yönelik incelemeleri sırasında, iki ilimizdeki ortalama ölüm oranlarında daha önceki yıllara kıyasla önemli artışlar saptamıştır. Bu artışların COVID-19 ile ilişkili olabileceğinden endişe duyulmaktadır. Bu durumun açıklığa kavuşturulamaması durumunda sorunun derinleşebileceğinden kaygı duyularak söz konusu istatistik verilerini kamuoyunun dikkatine sunmaya karar vermiştir.

Ölümlerdeki artış, İstanbul’da %10, Trabzon’da %25 oranında!

E-devlet defin verileri kullanılarak elde edilen 2020 yılına ait İstanbul ve Trabzon haftalık toplam defin sayıları, aynı dönemdeki 2016, 2017, 2018 ve 2019 yıllarına ait toplam defin sayıları ile karşılaştırılmıştır. Sonuçta, 2020 yılındaki ölüm sayılarında öbür yılların aynı dönemine göre istatistiksel olarak anlamlı artış bulunmuştur.

RESMİ VERİLERDE 800 KİŞİ ÖLDÜ

Yapılan istatistiksel analizlere göre 2020 yılının özellikle 10. haftasından başlayarak İstanbul’da ölüm sayılarında haftalık %10 oranında bir artış gözlenmiş ve yılın 15. haftasında (6-12 Nisan 2020), toplam haftalık defin sayısının 2222’ye ulaştığı görülmüştür. Bu sayı, 2019 yılı için 1425 iken, 2018 yılı için 1460, 2017 yılı için 1464, 2016 için ise 1389’dur. Sağlık Bakanlığı, aynı haftaya ait Covid-19 nedenli ölüm sayısını tüm Türkiye için 624 olarak bildirmiştir.

Belirttiğimiz dönemde İstanbul’da önceki yıllara göre her hafta ortalama 800 kişinin fazladan ölmesi, resmi verilere göre Covid-19 salgını nedeniyle gerçekleşen ölümlere bağlanamayacağından bu durum, ancak farkında olmadığımız bir felaketle ilişkili olabilir. Öyleyse yine de altta yatan neden mutlaka araştırılmalı, gerekli önlemler alınmalıdır.

TRABZON’DA DA SONUÇLAR AYNI

Benzer şekilde 2020 yılı Ocak ayının ilk haftası ile Şubat ayının son haftası arasında 2016-2019 yıllarına göre Trabzon ilinde de ölüm oranında istatistiksel olarak anlamlı düzeyde artış gözlenmiştir. Defin istatistikleri incelendiğinde, 2020 yılının ilk 9 haftası için ölüm hızındaki haftalık artış % 25,3 oranında bulunmuştur. Trabzon ilindeki haftalık toplam ölüm sayısı, 9. haftada 102’ye ulaşırken aynı dönemler için 2016-2019 arasında bu sayı 31-45 arasındadır.

Sonuç olarak;

  • Türk Toraks Derneği, Covid-19 ile ilişkili ölüm istatistikleri ile açıklanamayan ve yukarıda belirttiğimiz sayısal verilerle ortaya koyduğumuz ölüm sayılarındaki artışı incelemeye almasını ve acilen bir yanıt bulunmasını yetkililerden talep etmektedir.

Grafikte İstanbul’da yılın 11. haftasında (10-16 Mart) ölüm sayılarının artmaya başladığı görüldü. 9 Mart-12 Nisan arasında 2016’da toplam 7076, 2017’de 7267, 2018’de 7302, 2019’da 7303 ölüm gerçekleşmiştir (4 yılın ortalaması 7237), 2020’de 9538 ölüm olduğu görülmüştür
(5 haftada beklenenden 2301 ölüm fazla!).

Bütün yıl için son 5 yılın günlük ölüm sayıları ortalaması grafiğine bakıldığında da Nisan ayındaki ölüm sayılarına daha önceki yılların hiçbir döneminde ulaşılmadığı görülmektedir.

BEKLENENDEN 584 FAZLA

Grafikte Trabzon’da yılın 6. haftasında (3-9 Şubat) ölüm sayılarının artmaya başladığı görüldü. 3 Şubat-12 Nisan arasında 2016’da toplam 324, 2017’de 345, 2018’de 320, 2019’da 254 ölüm gerçekleşmiştir (4 yılın ortalaması 311). 2020’de 895 ölüm olduğu görülmüştür (5 haftada beklenenden 584 fazla).

Bütün yıl için son 5 yılın günlük ölüm sayıları ortalaması grafiğine bakıldığında da Şubat, Mart ve Nisan ayındaki ölüm sayılarına daha önce yılın hiçbir döneminde ulaşılmadığı görülmektedir.

Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu

Bir Salgın Üç Profesör 

Bir Salgın Üç Profesör

Op.Dr. Ceyhun  İrgil (1965 -  .... )Dr. Ceyhun İRGİL
Cumhuriyet, 19 Nisan 2020

Koronavirüs nedeniyle sağlığın, bilimin değerini ve önemini anladık. Televizyon ekranları bilim insanları ile dolu. Hocalar anlatıyor, dinliyoruz. Öğrencileri doktorlar, hemşireler, sağlık çalışanları sahada mücadele ediyor.

Cephede virüsle savaş var. Cephenin önünde yaralananları, şehit düşenleri duyuyoruz her gün… Aslında bu insanlar her zaman sahadaydı. Biz onları görmüyorduk. Görmediğimiz gibi geçmişte çok eziyet ettik.

Şiddete maruz kaldılar. Sadece fiziksel şiddet değil, çoğu zaman toplumun fark etmediği lince maruz kaldılar. İşten atıldılar. İtibarsızlaştırıldılar. Duymadık. Şimdi görünür oldular ve toplumun bazı gerçekleri ve öykülerini bilmesi gerekir. Biri Prof. Dr. Ahmet Saltık

ŞEHİT OĞLU

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı öğretim üyesi. Halk sağlığı camiasının saygı duyulan, hocaların hocası…

Özü sözü bir bilinen, doğru bildiğini korkusuzca söyleyen bir halk adamı…

Bilime, bilgiye ve öğrencilere adanmış bir hayat…

Ülkenin ve dünyanın konusu olunca, bu deneyimi ve birikimi ile herkesin ilk başvuracağı kişilerden biriydi. “Salgın yönetimi” konusunda doğal olarak televizyonlar ve medya, hocayı hemen buldu.

Oysa televizyonlara, medyaya çıkan biri değildi. Ahmet Hoca, salgın yönetimi konusunda iktidarı eleştirince, konu ile ilgili bilimsel gerçekleri de anlatınca, trollerin hoşuna gitmedi. Yaptığı açıklamada, iktidarı eleştirip “Siyasi otoritenin, Türkiye’deki tek adam rejiminin bir kez daha takkesini önüne koyup düşünmesi lazım..” deyince troller “vatan haini, Ermeni dölü, FETÖ’cü” gibi iftiralar atarak ölüm tehditleri savurdular.

Prof. Dr. Ahmet Saltık, siyasi iktidarın vahim bir hata içinde olduğunu belirterek “İzlediği politikalar daha çok insanın ölümüne, daha çok insanın hastalanmasına ve uzayan salgın nedeniyle ekonominin daha da ağır çöküşüne yol açıyor” ifadelerini kullanmıştı. Koronavirüse karşı yaptığı kritik uyarı ve önerilerine karşı, iftiralar ile ölüm tehditleri savurdukları, “vatan haini” dedikleri Ahmet Hoca ile ilgili bilmedikleri ve bu saldırıları yapanların utanacağı bir gerçek vardı: Ahmet Hoca, şehit çocuğuydu

Prof. Saltık’ın babası Başkomiser Halis Zeki Saltık, İstanbul’da görevi başında 7 Temmuz 1980 günü şehit olmuştu. (Halis Zeki Saltık şehit edildiğinde 47 yaşındaydı, oğlu Prof. Saltık, 27 yaşında tıp doktoruydu ve Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesinde uzmanlık eğitimi alıyordu. Üçüncü çocuğu Hülya Saltık ise İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğrencisi idi, onun mezuniyetini göremedi.) Ayrıca hakaret ettikleri Prof. Dr. Saltık’ın başarılı bilim yaşamı ve özgeçmişini bilselerdi daha çok utanırlardı.

Tüm okullarını birincilikle bitirenTTB Yüksek Onur Kurulu üyesi olan hoca, ülkemizde hem Tıbbiye hem de Mülkiye’den mezun olan ilk insandı.
****

“MİLLİ AŞI”

Öyküsü unutulan ama koronalı günlerimizde baş tacı edilen bir başka profesör… Ülkece koronavirüs ile tanışmamışken bu virüsün amcaoğlu SARS salgını yüzlerce can almıştı. SARS’ın da doğum yeri Çin’di. Dünya o dönem de harıl harıl laboratuvarlarda bu virüse kafa yordu.

2007 yılında genç bir profesör, aşı çalışmalarını yayımladı. “Milli aşı” ve kanser aşıları için çalışan bir laboratuvarın mesul müdürüydü.

O dönem “milli” proje hazırlayan diğerleri gibi birilerinin dikkatini çekti. Üstelik yürekli bir Atatürkçü ve Kuvayi Milliyeciydi. Malum FETÖ’nün Ergenekon kumpasında bir kulp buldular. 6 Temmuz 2008’de Ergenekon tertibinde önce gözaltına alındı, sonra tutuklandı.

6 yıl 3 ay hapis cezası aldı. Üniversiteden attılar. Çalışmaları yarım kaldı. Adı, Prof. Dr. Ercüment Ovalı

12 yıl sonra ülkenin koronalı günlerinde tüm televizyonlarında umudun adıydı hoca… Kumpas davalar sürecinde her gün gazetelerinde “vatan haini”, televizyonlarında “halk düşmanı” ilan ettikleri genç profesöre şimdi güzellemeler yazılıyordu. FETÖ’cülerle el ele verip hayatını kararttıkları Prof. Dr. Ercüment Ovalı’nın fotoğraflarını manşetlere koyup “Türkiye’nin büyük başarısı” deniyordu.

Hapisten çıkınca işsizdi. Laboratuvarını, ekibini dağıtmışlardı. Yılmadı. Acıbadem Üniversitesi’ne başvurdu. Vakıf üniversitesi olduğu için çalışmasına izin verdiler. Tekrar laboratuvarda çalışmaya başladı. Kan ve kök hücrelerinden ürettiği “dermoplastik” çalışmasıyla ABD’de “Deneysel Araştırma” ödülünü kazandı. Yüzlerce çalışma arasında birinci oldu.

EREN’E ADANAN ÖDÜL

PKK’nın şehit ettiği çocuk Eren Bülbül“Biri de çıkıp demiyor ki Eren iyi ki varsın” diye bir paylaşımda bulunmuştu. Prof. Dr. Ercüment Ovalı, Orlando’da ödülünü alırken “Herkes Atatürk bakışlı çocuk için, Eren için ödülü kaldırdığımı bilsin. Ödülümü Atatürk bakışlı Eren’e adıyorum” dedi.

Hayat çok acımasız… Linç et, işinden at, aşı çalışmalarını engelle…

Mart 2020, şimdi hocanın aşı bulması için dua edip, yere göğe sığdıramayıp alkışlıyorlar. Prof. Dr. Ercüment Ovalı’nın ömür boyu hapsini, hatta idamını isteyenler, şimdi televizyonlarında, gazetelerinde “Türkiye’nin umudu” diyorlar. Alkış kıyamet hocanın bulmayı umut ettiği aşıyı bekliyor.

Siyasal İslamcıların tarihsel açmazı bu… Akıl ve bilimden uzak, hurafe ve tuzaklara yakın durmanın tarifsiz ızdırabı.
****

CASUSLUKTAN YARGILANDI

Salgının, öyküsü unutulan bir başka profesörü ise Prof. Dr. Tayfun Uzbay’dı. Her akşam TV kanallarında saygı ile dinlenen Profesör Tayfun Uzbay, Türkiye’nin saygın bir farmakoloji uzmanıydı.

Çok değil 7 yıl önce, GATA Tıbbi Farmakoloji’nin başkanıydı. TÜBİTAK Tıp Kurulu, Sağlık Bakanlığı Bilim Komisyonu, Eczacılık Akademisi Bilim Kurulu üyesiydi.

Roche Araştırma Ödülü vardı, Eczacılık Akademisi Ödülü vardı, Popüler Bilim Ödülü vardı. Yedi kitabı vardı…

7 yıl önce “ilaçlarımız Milli olsun, yabancıların eline bakmayalım” dediği için, ilaç tröstlerinin hedefi olmuş ve CIA maşası FETÖ tarafından “vatan haini” ilan edilip tutuklandı.

Casusluktan yargılandı. Hapse atıldı. Türkiye, koronavirüs belası ile yıllarca eziyet edilen ve haksızlığa uğrayan hocayı hatırladı ama ona yapılanlar unutulmuştu.

Hocayı hatırlatan Yılmaz Özdil’in ifadesi ile “Kendi canının derdine düşen sayın ahalimiz, canını kurtarsın diye Profesör Tayfun Uzbay’ın ağzının içine bakıyor”du.
****

Bir salgın… Üç profesör… Aynı iktidar döneminde önce “hain” denen iki hocaya, şimdi “kahraman” deniliyor.

Bir diğeri şehit oğlu, saygın hocaya da şimdi “hain” diyorlar. Kendileri gibi düşünmeyen herkesi hainlikle suçlayanlar, tarihten hiç ders almıyorlar
===========================
Dostlar,

Bizi hak etmediğimiz ölçüde övgüye boğan meslektaşımız Dr. Ceyhun İrgil’e çok teşekkür ederiz. Ulusumuz için ne yapsak azdır; her şeyimizi borçlu olduğumuz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün yarattığı Cumhuriyetimize borcumuzu ne yapsak ödeyemeyiz.

Sevgi ve saygı ile. 20 Nisan 2020

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

 

 

KORONA SALGININ TÜRKİYE SEYİR DEFTERİ..

KORONA SALGININ TÜRKİYE SEYİR DEFTERİ..

19 Nisan 2020, saat 23:53

1. Salgın iyi yönetilemiyor, hasta (86 bin +) ve ölüm sayıları (2017!) hızla tırmanıyor; S. Bakanı ise artma eğiliminin yavaşladığından söz edebiliyor!?
2. 10 Nisan 2020 gecesi faciasının 58 dolayında fazladan ölüme 25 bin+ ek hastaya yol açacağını, bu artışın yarısının 1. hafta sonunda görüleceğini, kalanının 2. haftaya yayılacağını TV’lerde öngörmüştük.
3. Dün İran’ı geçmiştik, bu gün Çin’i de geçtik, 3. sıradayız toplam olgu sayısı bakımından! Bunları da öncesinde TV’lerde öngörmüştük.
4. “Piknik karantinaları“nın beklenen yararı sağlamayacağını paylaşmıştık yine TV’lerde, sonuçları acıyla görüyoruz..
5. DSÖ Türkiye temsilcisine şöyle ya da böyle demeç verdirilebilir, verdirildi ama DSÖ Avrupa Bölge Bşk. ciddi uyarı yaptı İtalya ve Türkiye’ye..
6. Hürriyet’ten bir köşe yazarı bu gün adımızı vermeden sataşmış epeyice, dispepsi ciddi.. söylediklerimiz acıtıyor; halkta algı yönetimi sürsün isteniyor; saptamalarımız – önerilerimizle yüzleşme nerede?
7. En az 14 günlük tam “lock down” için her geçen gün 3,2 milyar $ mali yük biniyor. Son 3 gündür her gün gecikme ulusal gelirden %0,4 daha fazlasını götürüyor. (Yıl sonunda 800 milyar $ GSMH beklentisiyle; 3 gün önce ilan edilse idi %7,8 bedel, dün %8,2, bu gün %8,6.. Yarın??? Artan hasta ve ölümlere ek ne yazık ki..)
8. Test tekniğinde / güvenilirliğinde bir iyileşme yok.
9. Bereket OH klorokin + kombinasyonlar işe yaradı! Yaramayabilirdi de..
10. Önümüzdeki hafta da böyle 100+ ölüm / gün giderse, -ki gidebileceği kaygısı içindeyiz- Ülkeyi 14 günü kapatmayı artık ciddi ciddi düşünebilirler, düşünmeliler.
11. Bu gün Cumhuriyet 2. sayfada Dr. Ceyhun İrgil bizi epey şımartmış..
12. 1 düzine saptama yeter sanırız.. 12 “kutsal” (!) sayı imiş..

İşimiz rastgele..
****
NE YAPMALI??

1. Bilim kurulu kararları her akşam resmen açıklansın.
2. İktidar bu önerileri uygulama / kısmen uygulama – uygulamama gerekçelerini açıklasın.
3. Hızla, 1 hafta içinde bir antikor taraması (sero-prevalans çalışması) yapılsın Türkiye’yi temsil edecek büyüklük ve bileşimde bir örneklemde. Toplum bağışıklığı (herd immunity) düzeyi ortaya konsun. Bu hız (rate) diyelim ki % 10 ise, 88 milyon nüfus X.10 = 8,8 milyon insanın bulaşlı olduğunu gösterir. Toplum bağışıklığı bakımından 11 Mart’tan bu yana 40 günde geldiğimiz yeri saptar. Salgın yönetim stratejisinde iktidarın bir dayanağı, umudu da bu. Yani bir yandan bulaş toplumda yayılsın, zaten %80-85’i ayakta – belirtisiz – hastaneye başvurmadan geçiriyor, hastanelere başvuran %15’i nasılsa göğüslerim, zamana yayarım, toplumda bağışıklık oranı hızla yükselir ve salgın eğrisi inişe geçer beklentisi.. Önümüzü görürüz böylesi bir sero-prevalans çalışmasıyla.. %50-60 toplum bağışıklığını bekleyecek gücümüz var mı, daha ne denli zaman gerek, daha ne denli insan ölecek… bunu kestirebiliriz.
3. Aktif sürveyansı bir kez daha anımsayalım; çoooooooook olgu var toplumda ve habire hastanelik vaka oluşuyor; Ro 4,1’in üzerinde. Aktif sürveyans yapmadan bunca hasta birikimini eritmek çok zaman alır ve bedeli çok yüksek olur. Almanya’da 83 m nüfus için test sayısı bizim 3 katımız, nüfusumuzun 5 m fazla olmasına karşın.
5. S. Bakanı çaresiz / iki arada bir derede.. Artış eğiliminde azalma var.. derken İran ve Çin’i geçtik ve ölüm  / gün sayıları 120’leri aştı.. Şakası yok; her gün RESMEN 120+ masum insan ölüyor! Oysa bu ölümler ciddi oranda azaltılabilir, engellenebilirdi; öyle olmalıydı!
6. Hafta sonları gündüz saatlerinde 2 gün, arka arkaya 2-3 hafta kapı kapı dolaşıp test örneği alınsa idi, -ki 3-4 haftadır çığlık çığlığa söylüyoruz- şimdi tepeyi görmüştük, platoyu yakalayabilirdik. 2000 yılı öncesi nüfus sayımlarında olduğu gibi halkımıza hafta sonu gündüz evde kalması rica edilir, birkaç milyon insandan test örneği alınabilirdi.. Almanya şu günlerde trafikte arabanın içindeki insanlardan test örneği alıyor.. Çok sayıda mobil test alma birimleri var… 1,7 milyonu aştılar test sayısında.
7. Muhalefetten “TIK” yok.. ancak biz de yalnız değiliz. Tıp eğitimi aldığımız HÜTF ve İÜTF 77 gurubumuz hep bizimle. Binlerce mezunumuz hekimlerimiz de, sayısız meslektaşlarımız da.. üyesi olduğumuz TTB de, üyesi olduğumuz Mülkiyeliler Birliği de, üyesi olduğumuz EĞİTİM-İŞ de, üyesi olduğumuz ADD de, üyesi olduğumuz HASUDER de (Halk Sağlığı Uzmanları Derneği), yurtsever basın da..
8. İktidarın söylemlerimizi, önerilerimizi dinlediğini biliyor ve görüyoruz; ancak kendi fikirleri imiş gibi sunarak ve epey gecikme ile uyguluyorlar; yazık oluyor.
9. Bilim Kurulu üyesi meslektaşlarımızın da önerileri dikkat izlediklerini biliyoruz ancak iktidar onları kullanabilir; TV’lerde üstü kapalı anımsattık. Yarın iktidar, “Bilim Kurulu ne dediyse biz onu yaptık..” deyip acı bir fatura kesmesin bu değerli meslektaşlarımıza.. Danışmanlığın da bir sınırı olmalı..
10. İktidardan SAYDAM yönetim istenmeli.. Salgın verilerini ayrıntılı yayınlamalılar webde ve sürekli güncelleyerek.. Günde en az 2 kez..
11. Kriz yönetim merkezi kurulmalı.. Cumhurbaşkanı yardımcısı başkanlığında; orada tarım, turizm, istihdam, yoksulluk….. uzman kurullar somut çözümler üretmeli. Tıp Bilim kurulu sürmeli; sağlık sisteminin 1. Basamağı bu süreçte özellikle ve hızla güçlendirilmeli. Refik  Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü aynı adla yeniden açılmalı ve BSL4 Viroloji Laboratuvarı kurulmalı..
12. Öneri sayısı da 12 oldu… biz bu gün 12’ye takıldık galiba (!)..
*****

Umudu elden bırakmamalı, zaman iktidarı köşeye sıkıştırıyor; aşacağız bu bunalımı da..
Bu ay sonu, Mayıs ortası tepeyi görürüz sanırız (çok sınırlı bilgi ile öngörümüz)..
Yavaş yavaş normalleşiriz izleyen aylarda..
Aşı ve yeni ilaç umudumuz da var.
Hiçbir şey yapmasak çoooooooooooook kurban vererek toplum bağışıklığı % 50-60’ı aştığında yangın gene sönme evresine girer 2-3 ayda.

Sonbaharda okullarımızı açabiliriz, epey normalleşmiş oluruz..

Dayan ha dayan Türkiye’m; ama salgın yönetimi de yukarıdan beri yazageldiklerimizi, 23 Mart’tan bu yana 30’a varan TV programlarında aktarageldiklerimizi dikkate almalı..

Not : Zonguldak valisi mutlaka görevden alınmalı ve disiplin cezasına çarptırılmalı..

Sevgi ve saygı ile. 19 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com