Etiket arşivi: pandemi süreci

Ankara Tabip Odası’ndan Filyasyon Uygulamaları Üzerine Açıklama

Ankara Tabip Odası, Türk Tabipleri Birliği’ne bağlı 65 Tabip Odası’ndan en çok üyeye sahip olan 2. büyük odadır.. Üye sayısı 15 bini aşkındır..

Türkiye’de filyasyon çalışmaları TTB’nin ısrarlı uyarılarından sonra resmî ilk vakanın ilan edildiği günden yaklaşık iki ay sonra başlatıldı. Maalesef pandemi süreci salgının başından beri bilimsel bilgiden ve akıldan uzak şekilde yönetilmektedir. Salgın değil, algıların- rakamların yönetilmeye çalışıldığını biliyoruz ve görüyoruz. Bir yıldan uzun süredir devam eden filyasyon çalışmaları da salgın yönetimindeki anlayıştan farklılık göstermiyor. Filyasyon çalışmaları Epidemiyoloji bilimine uygun yürütülmemektedir:

– Salgının başlangıcından bir yılı aşkın süre geçmesine rağmen filyasyon ekiplerine herhangi bir eğitim verilmemektedir.

– Doğru ve etkili bir filyasyon için; filyasyon ekiplerinin her vakadan detaylı öykü almaları, kaynak vaka ve temaslıları saptaması gerekmektedir. Ancak filyasyon çalışmaları artan vaka sayıları nedeniyle hastalara yeterli zaman ayrılamaması ve yeterli eğitim verilmemesi nedeniyle ilaç bırakma uygulamasına dönüşmüştür.

– Diğer taraftan geçimini günübirlik çalışma ile sağlayan, maddi olarak hiçbir şekilde desteklenmeyen insanların temaslı olarak eklenmesi ve evde karantinada kalmaları istenmektedir. Geçimlerini günlük çalışma ile sağlayan insanlara herhangi bir sosyal ve ekonomik destek verilmeden nasıl 10 gün evde kapalı kalması istenebilir?

– Artan vaka sayıları ile filyasyon ekibi başına düşen hasta-temaslı sayılarının çok fazla olması , yetersiz filyasyon eğitimi gibi sebeplerle temaslılar ve kaynak vaka tespit edilememekte, edilenler ise ev içinde veya dışında karantina koşullarına uymamaktadır.

– Kapalı ortamda kalabalık şekilde çalışmak – yaşamak zorunda olan kişilere rutin olarak PCR taraması yaparak salgını denetim altına almak bir yana dursun; şikayetleri olan kişilere bile test imkanı sunulmamaktadır.

Salgının başından beri filyasyon uygulamaları dahilinde evlere hidroksiklorokin ve favipiravir ilaçları bırakılmaktadır.

  • Hidroksiklorokin ilacının hiçbir bilimsel çalışmada COVID-19 hastaları için yararı gösterilmemiştir.

KLİMİK derneği                       :

  • ‘Ayaktan veya yatan, hafif/orta/ağır seyirli COVID-19 olgularının tedavisinde hidroksiklorokin etkili olmadığını göstermiştir. Hidroksiklorokin aksini bildiren yeni randomize kontrollü çalışma sonuçları olmadıkça COVID-19’un asemptomatik, hafif, orta, ağır formlarının tedavisinde veya profilaksisinde kullanılmamalıdır.’ şeklinde görüş bildirmiştir. Uzmanlık derneklerinin görüşü ve tüm bilimsel kanıtlar aksini göstermesine karşın tıbbın en temel ilkesi olan ‘Önce zarar verme (primum non nocere)’ ilkesi çiğnenmektedir (1). Ciddi yan etkileri bildirilen bu ilaç halen filyasyon ekiplerince hastalara dağıtılmaktadır.

Salgının başından beri yine filyasyon uygulamaları dahilinde dağıtılan favipiravir ilacı da ülkemiz dışında hiçbir ülkede ayakta hasta tedavisinde kullanılmamaktadır. Yapılmakta olan ancak henüz yayınlanmamış bilimsel çalışmaların kaydedildiği ‘International Clinical Trials Registry Platform (ICTRP)’ üzerinde ve hiçbir bilimsel yayın veritabanında favipiravir ilacının ayakta hastalarda kullanımının ağır hastalığa gidişi önlediğini gösteren bir bilimsel çalışma bulunmamaktadır. Sınırlı hasta gruplarında sınırlı yararı gösterilmiş bir ilaç nasıl hane hane dağıtılabilir? Favipiravir için ciddi yan etki bildirilmemesine rağmen her ilaç farklı bir endikasyon için, farklı bir dozda kullanılmadan önce faz -3 ilaç çalışması ile ruhsatlandırılmalıdır. Favipiravir hangi bilimsel çalışma ile ruhsatlandırılarak yaygın kullanıma sunulmuştur? Dünyada benzer bir uygulama görülmemesine karşın hangi bilimsel verilere göre hareket edilmektedir?

Tüm dünyada sağlık ve sosyal politikalarda görülen ihmal zinciri; hidroksiklorokinin yaygın kullanımı ile The British Medical Journal editörü Kamran Abbasi’nin işaret ettiği gibi ülkemizde kitlesel malpraktis uygulamalarını katlanarak arttırmaktadır (2). Favipiravir için ülkemizdeki ilaç firmalarının biyoeşdeğerlik çalışmaları ile kullanıma sunduğu muadil (AS: denk) ilaçların kullanıldığını biliyoruz. Şimdi mevcut veriler dahilinde sormak istiyoruz? :

    • Favipiravir ilacı, ayakta hastalarda yararına dair yeterli bilimsel kanıt elde edilmemişken neden ayakta hastalara rutin olarak dağıtılmaktadır?
    • Bundan kimler rant elde etmektedir?
    • Yararına ilişkin bir bilimsel çalışma var ise sonuçları neden yayınlanmamaktadır?

Bilimsel aklın egemen olduğu ve tıbbi etiğin gözetildiği
bir salgın yönetimine ve sosyal politikalara gereksinim var.

(1)https://www.klimik.org.tr/koronavirus/covid-19-tedavisinde-kullanilmakta-olan-antiviral-ilaclar/
(2)Abbasi K. Covid-19: Social murder, they wrote—elected, unaccountable, and unrepentant BMJ 2021: 372: n314 doi: 10.1136/bmj.n314

Ankara Tabip Odası

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Salgın Önerileri Mektubu..

Sayın

           Kemal Kılıçdaroğlu
           CHP Genel Başkanı

Konu: Pandemi sürecinde alınabilecek önlemler konusunda öneri hk.

1-Mart/2020 tarihinde başlayarak ülkemizde de ortaya çıkan Koronavirüs salgınının halen ivme kazanarak devam ettiği; günlük açıklanan/açıklanması uygun görülen vaka sayısının son olarak 42.308, ölen kişi sayısının da 179’a ulaştığı görülmektedir.

Salgın hastalık ülkemizin ekonomisi ve topumsal yaşamını derinden etkilemiş, etkilemeye devam etmektedir.

  • İktidarın salgını yönetemediği de bilinmektedir.

Salgının mevcut durumu ve salgınla mücadele için alınması gereken önlemleri konusunda halkımız yeterli / güvenilir bilgilere sahip değildir. Bu durum; salgınla mücadele işlerini  de olumsuz etkilemektedir.

Sağlık Bakanlığı Koronavirüs Bilim Kurulu; üstlendiği konumun gereği yapması beklenen görevlerini yerine getirememektedir. Bilim Kurulunca karara bağlanmış ve halkımıza doğrudan açıklanmış bir kararı yoktur.

Bilim kurulu üyelerinin sıklıkla TV ekranlarına çıktıkları, duruma göre, çoğu bilime dayanmayan kişisel görüşlerini açıklama, tanınır olma çabası / gayreti/yarışı içinde hareket ettikleri anlaşılmaktadır.

Güvenilir / saygın bilim adamları, Türk Tabipleri Birliği ve muhalefete mensup siyasi parti yetkililerinin salgın hastalık ve hastalıkla mücadele edilmesi konusunda yaptıkları açıklamalar; sistematik olmaması, çoğunlukla kişisel görüşleri içermeleri, erişim konularında karşılaştıkları güçlükler nedeniyle halkımız üzerinde arzu edilen etkiyi sağlamaktan uzak kalmaktadır.

2-Yaşamsal önemdeki salgının ( ne yazık ki ) azımsanmayacak bir süre daha devam edeceği, mevcut iktidarın yönetme güç / yeteneğini yitirmiş olduğu, salgının halkımız üzerindeki olumsuz etkilerinin gün geçtikçe arttığı / artacak olduğu açıktır.

Bu yüzden konuya çok daha fazla önem verilmesi gerekmektedir.

Salgın hastalığın mevcut durumu ve alınması gereken önlemler konusunda halkımız düzenli olarak (belirli aralıklarla) bilgilendirilmeli, doğru / gerçek bilgilerin halkımıza iletilmesi, halkımızın aydınlatılması sağlanmalıdır.

Salgın hastalık ortamında ne yapacağı, kime inanacağı konularında duraksama yaşayan halkımıza; bu koşullar altında bile çaresiz / yalnız olmadıklarını, bu sorunlara ve çözümlerine CHP’nin  hazır / istekli olduğunun vurgulanması, böylelikle iktidara yürümekte olduğunun daha etkili olarak gösterilmesinde yarar vardır.

Bu bağlamda konu ile ilgili olarak;

a)- Acilen bir pandemi çalıştayı düzenlenmesi;

b)-Halk Sağlığı, Enfeksiyon Hastalıkları, Mikrobiyoloji vb. ilgili alanların tıp bilimcileri akademisyenlerinden, tıp meslek örgütleri temsilcilerinden oluşan “seçenek pandemi bilim kurulu” oluşturulması; kurul üyelerinin belirli aralıklarla toplanmaları, karar almaları ve açıklamaları için zemin hazırlanması, bu konularda kendilerine her türlü kolaylığın gösterilmesi;

c)- Alınan kararların CHP belediyeleri aracılığıyla uygulamaya sokulmasının;

Uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Bilgilerinize arz.

Saygılarımla. 03 Nisan 2021

Mahmut ESEN
Mülkiye Başmüfettişi
(Em.)

 

 

ANKARA TABİP ODASI’ndan ÇAĞRI

ANKARA TABİP ODASI’ndan ÇAĞRI

Değerli Meslektaşımız,

İlk COVID-19 vakasının açıklandığı günden itibaren COVID-19 pandemisi ülkemizin öncelikli ve en önemli gündemlerinden biri haline gelmiştir. Salgını kontrol altına alabilmek ve toplumun en az etki ve en az can kaybı ile bu süreci atlatabilmesi için; hekimler ve tüm sağlık çalışanları büyük bir mücadele sergilemekte, canla başla çalışmaktadır. Sağlık çalışanları bu mücadeleyi kendi sağlıklarının ve yaşamlarının da büyük tehlike altında olduğunu bilerek gerçekleştirmektedirler.

  • Bilindiği gibi COVID-19 hastalığında mesleki maruziyet açısından sağlık çalışanları en riskli gruptur.

Toplumun diğer kesimlerine göre sağlık çalışanları pandemiden 10-14 kat daha fazla etkilenmektedir. Bu durumun bir yansıması olarak pandemi sürecinde daha da yoğun emek gerektiren sağlık hizmeti sunarken, 28 Kasım 2020 itibari ile 70’i hekim olmak üzere en az 179 sağlık çalışanı COVID-19 nedeniyle yaşamını yitirdi.

Pandemi sürecinin bütün yükünü omuzlayan sağlık çalışanları adına acil talebimizdir:

  1. Pandeminin sağlık çalışanları da dâhil toplum üzerindeki yıkıcı etkisinin azaltılması için emek-meslek örgütleri, sendikalar ve toplumun tüm kesimlerinin katılımının sağlandığı koordinasyon kurulması hayati önemdedir. Kurulan koordinasyon ile yurttaşların en temel hakları olan gıda, barınma, güvenlik, eğitim, iletişim, ısınma, temiz su gibi hakların da ücretsiz sağlandığı bütünlüklü bir koruyucu sağlık politikasının yaşama geçirilmesiyle pandemiyle baş edilebilir.
  2. Pandemi süreci şeffaf biçimde yönetilmeli; sağlık çalışanları ve kamuoyu ile hasta sayısı da dâhil olmak üzere sürecin bütünü açık bir şekilde paylaşılmalıdır.
  3. Sağlık çalışanlarının çalışma koşulları ve süreleri iyileştirilmelidir. Sağlık hizmetlerinin bir bütün olduğundan hareketle, çalışanlar arasında çalışma barışını bozmayan adaletli temel ücret ödemeleri yapılmalıdır.
  4. Başta 1. Basamak sağlık hizmetleri olmak üzere yeterli düzeyde ve nitelikte Kişisel Koruyucu Ekipman (AS: donanım) sağlanmalıdır.
    Toplum maske, temizlik malzemesi gibi ihtiyaçlardan ücretsiz faydalanabilmelidir.
  5. Sağlık çalışanlarının engellenen izin, istifa, emeklilik hakları geri verilmelidir.
  6. Yapılacak düzenlemenin geriye dönük olarak geçerli sayıldığı, COVID-19’un tüm sağlık çalışanları açısından meslek hastalığı olarak kabul edilmesini sağlayan yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
  7. Sağlık kurum ve kuruluşlarında çalışanların ve toplumun tümüne risk sıralamasına göre parasız olarak grip ve pnömokok aşıları uygulanmalıdır. Tüm aşılar koruyucu sağlık için vazgeçilmezdir, planlama ve dağıtımdaki eksiklikler hızla giderilmelidir.
  8. Sağlığa ayrılan bütçe, pandemi gerçeklerine uygun, koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyen, hak ettiği payın verildiği şekilde yeniden düzenlenmelidir.

Pandemiye karşı ancak işbirliği ve dayanışma içinde olunarak, sağlık çalışanlarının sıraladığımız acil taleplerinin yaşama geçirilmesi ile başarı elde edilebilir.

İfade ettiğimiz taleplerimiz, aşağıda iletişim bilgileri de bulunan kurum ve kuruluşlarla da paylaşılmış olup, bir an önce yaşama geçirilmesi istenmiştir. Dilerseniz sizlerde ilgili yerlere taleplerinizi iletebilirsiniz.

Bilgilerinize sunar, mücadelemizin sürdüğünü sizlerle paylaşır, çalışmalarınızda başarılar dileriz.

Saygılarımızla, 28.11.2020 

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu
=====================
TBMM Başkanlığı
Telefon:+90 312 420 51 51           Faks:+90 312 420 51 65

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa ŞENTOP
Telefon: +90 (312) 420 51 51          Faks: +90 (312) 420 51 46
E-Posta: mustafa.sentop@tbmm.gov.tr

T.C. Cumhurbaşkanlığı
Tel : 0 (312) 525 55 55      Faks : 0 (312) 525 58 31

T.C. Sağlık Bakanlığı Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü
Tel:0312 585 14 50-51-52             Faks:0312 585 15 65-66

Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekili Mehmet Naci BOSTANCI
mehmetnaci.bostanci@tbmm.gov.tr

Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekili
Özgür Özel  ozgur.ozel@tbmm.gov.tr  

Halkların Demokratik Partisi Grup Başkanı
Pervin Buldan   pervin.buldan@tbmm.gov.tr                                                    

İyi Parti Grup Başkan Vekili
Lütfü Türkkan    lutfuturkkan@tbmm.gov.tr

Milliyetçi Hareket Partisi Grup Başkan Vekili
Erkan Akçay     erkan.akcay@tbmm.gov.tr

 Parti mail adresleri  

Adalet ve Kalkınma Partisi  genelsekreterlik@akparti.org.tr

Cumhuriyet Halk Partisi  chp@chp.org.tr

Halkların Demokratik Partisi  bilgi@hdp.org.tr

İyi Parti   bilgi@iyiparti.org.tr

Milliyetçi Hareket Partisi   bilgi@mhp.org.tr

Saadet Partisi   info@saadet.org.tr

COVID-19 Tanısı veya Tedavisi Alan Sağlık Çalışanlarının Hastalıklarının Meslek Hastalığı Olarak Kabul Edilmesi Bir Haktır

COVID-19 Tanısı veya Tedavisi Alan Sağlık Çalışanlarının Hastalıklarının Meslek Hastalığı Olarak Kabul Edilmesi Bir Haktır

Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi, COVID-19 tanısı veya tedavisi alan sağlık çalışanlarının hastalıklarının meslek hastalığı olarak kabul edilmesinin bir hak olduğunu belirterek, sağlık çalışanlarından hastalıklarının meslek hastalığı olarak bildiriminin takipçisi olmalarını istedi.

TTB Merkez Konseyi, konunun daha fazla gecikmeden gündeme alınması talebiyle Sağlık Bakanlığı, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile Sosyal Güvenlik Kurumu’na birer yazı gönderdi.

COVID-19 Tanısı veya Tedavisi Alan Sağlık Çalışanlarının Hastalıklarının Meslek Hastalığı Olarak Kabul Edilmesi Bir Haktır

Sağlık Çalışanları Hastalıklarının Meslek Hastalığı Olarak Bildiriminin Takipçisi Olmalıdır

Ülkemizde, meslek hastalığı, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nda; “… mesleki risklere maruziyet sonucu ortaya çıkan hastalığı” ve 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nda da “… sigortalının çalıştığı veya yaptığı işin niteliğinden dolayı tekrarlanan bir sebeple veya işin yürütüm şartları yüzünden uğradığı geçici veya sürekli hastalık, bedensel veya ruhsal engellilik halleridir.” şeklinde tanımlanmaktadır.

Sağlık alanında (hastane, aile sağlığı birimi, işyeri hekimliği birimi, laboratuvar vb.) çalışanlar, ancak riskli bir iş yaptıklarında (entübasyon, aspirasyon vb.) ya da riskli bir durumla karşılaştıklarında (maskesiz olan COVID-19 hastasıyla, maskesiz olarak 15 dakikadan fazla süre temas gibi) COVID-19 açısından yüksek riskli sayılmaktadır. Oysa sağlık çalışanları, ister hasta naklinde, ister 1. Basamakta filiasyon çalışmalarında, aile hekimliği merkezlerinde hasta muayene ederken, ister hastanede hasta karşılama ve ayırma (triaj) alanlarında, ister test için sürüntü alma, ister laboratuvar analiz süreçlerinde, isterse salgın döneminde verilen eğitimlerde, fabrikalarda işçilerin peryodik muayenelerini gerçekleştirirken olsun; her an  virüs ile enfekte olma riski belirgin şekilde artan en önemli risk grubudur. Bu koşullar altında COVID-19’a yakalanmış olan sağlık çalışanları doğrudan meslek hastalığına yakalanmış sayılmalı ve meslek hastalığı için tazminat talep edebilir duruma geçmelidir.

Olağan koşullarda meslek hastalığına başvuru sürecinde işletilecek olan süreçler sağlık çalışanları açısından kolaylaştırılmalı; pandemi sürecinde “doğrudan kabul edilme” yönünde bir işleyiş uygulanmalıdır. Çünkü COVID-19 ile enfekte olmuş kişi sayısının bu kadar yüksek olduğu koşullarda mesleği, gerçekleştirdiği işi gereği yakın temasta dolayısıyla, yüksek risk altında olan sağlık çalışanlarının hastalığa yakalanması çevresel / toplumsal etmenlerden değil, doğrudan çalışma ortamlarından kaynaklanmaktadır.

Öyle ki Fransa’da Sağlık Bakanı Veran, 21 Nisan’da sağlık çalışanları için COVID-19’un “otomatik” olarak meslek hastalığı kabul edileceğini ve geçici ya da sürekli işgöremezliğe neden olduğunda da tazmin edileceğini duyurmuştur. Sağlık çalışanının “kim” olduğu, nerede çalıştığı (hastane, huzurevi vb.), özel ya da kamuda olmasının herhangi bir fark yaratmayacağını belirten Bakan, bu uygulama ile sağlık çalışanının işyerinde enfekte olduğunu kanıtlama gibi bir sürece girmeden iş kaynaklı olduğunun kabul edileceğini; bunun net bir politik emir olduğunu ve gereğinin yapılacağını açıklamıştır.

Mevzuatımızda da yeraldığı gibi, sağlık çalışanlarında görülen COVID-19 hastalığının meslek hastalığı olarak kaydedilme / kabul edilmesi, tüm sağlık giderlerinin %100 karşılanması, hiçbir katkı payının alınmaması ve geçici ya da kalıcı işgöremezlik durumunda tazminata hak kazanmak, geçici iş göremezlik süresince günlük geçici iş göremezlik ödeneği verilmesi demektir. Vefat durumunda, hak sahiplerine gelir bağlanması da bu koşullarda mümkün olacaktır.

  • COVID-19 ya da şüpheli COVID-19 tanısı alan ve buna göre tedavi gören sağlık çalışanlarının hastalığının meslek hastalığı olarak kabulü hekimler ve sağlık çalışanları için bir haktır.

Bunun herhangi bir tereddüte yer vermeden uygulanması, istemesek de hastalık görüldüğünde gerçekleştireceğimiz bildirim ve bu sürecin takibiyle çok yakından ilişkilidir.

Bu bağlamda hekim ve sağlık çalışanlarını dayanışma içinde bu sürece sahip çıkmaya ve bildirim belgelerini sağlık kurumu ile birlikte Türk Tabipleri Birliği ile de paylaşmaya davet ediyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Sağlık Bakanlığı’na gönderilen yazı
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na gönderilen yazı
Sosyal Güvenlik Kurumu’na gönderilen yazı 

https://www.ttb.org.tr/haber_goster.php?Guid=fe400c4c-8853-11ea-911b-f85bdc3fa683 29.4.20
======================================
Dostlar,

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, bu gün, 29 Nisan 2020 akşamı yaptığı “geleneksel” açıklamasında 7428 sağlık çalışanının COVID-19’a yakalandığını belirtti. Oran olark ise %6,5 rakamını verdi.

(7428 / .065) x 100 = 114,277.. Demek ki toplam 114,277 PCR (+) olguyu temel alıyor.. Dün açıklanan toplan olgu sayısı 114,653..

Çok büyük bir oran.. Avrupa’da bu oranın %10-11 olduğunu belirtti. Bu son verinin araştırılması gerek. Ne var ki, Çin’de, 82 günlük salgın sürecinde toplam 3000 sağlık çalışanı koronavirüs bulaşını aldı. Biz, 11 Mart 2020’den bu yana 50. günde Çin’in 2,5 katı sayıda sağlık çalılanını COVID-19’dan koruyamadık. Bakan Koca, ölüm sayışarnı vermedi. Rahmet diledi ölenlere, ailelerine sabır da..

Ancak bu oran son derece yüksektir ve baştan beri sağlık çalışanlarının koruyucu donanımı, çalışma ortam ve koşulları, nöbet ve dinlenme süreleri, beslenmeleri ve sosyal destek, uygun aralıklarla örneğin 5 günde bir düzenli test.. yapılarak erken tanı konması ne ölçüde uygulanmıştır??

Salgın ile savaşta cephedeki öncü birlikler = sağlık çalışanları gereğince lorunmazlarsa bu savaşı kazanmak çok güçleşir..

Öte yandan sağlık çalışanlarının COVID-19 TANISI ALMALARI TARTIŞMASIZ MESLEK HASTALIĞIDIR!

AKP İktidarının ayak  sürümeden bu hakkı yaşama geçirmesi gerekmektedir.

Hastalanan sağlık çalılanlarına, öbür hastalarımız gibi şifa diliyoruz hızla..

Yitirdiğimiz sağlık çalışanlarının acısını duyumsuyoruz yüreğimizde öbür insanlarımız gibi..

Ama salt bu duygusal söylemlerle kanlınamaz..

Herkese hak ettiğini vermek en temel insani değerlerden biridir.
Sevgi ve saygı ile. 29 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com