Kategori arşivi: Hekim Saltık

KARANTİNA TV ve HALK TV Programlarımız : 29 Nisan 2021

Dostlar,

29 Nisan 2021 Perşembe, 2 TV konuşmamız oldu.

1. Karantina TV, Önce İnsan, Sn. Recai AKSU ile saat 20:00’de..

17 Gün Kapanmacılık : AKP Neden Saçmalıyor?

https://www.youtube.com/c/karantinatv1?sub_confirmation=1
https://twitter.com/karantinatv/status/1387387065067769857
https://www.instagram.com/p/CONdBollJ-0/
https://www.facebook.com/karantinatv1/videos/271346251364692

2. HALK TV’de Sn. Gökmen KARADAĞ İLE SAAT 21:00’de..


İzlemek için tıklayınız lütfen, 5-35 ve 40 – 46.dakikalar arası (yaklaşık).

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 29 Nisan 2021, Ankara (Güncelleme : 01.05.21)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

KRT TV ve ARTI Programımız – 30 Nisan 2021

Dostlar,

30 Nisan 2021 Cuma günü KRT Televizyonunda Sn. Aslı KURTULUŞ MUTLU‘nu konuğu olduk (saat 13:15 – 13:35 arası 20 dakika)

“AKP usulü Kapanma” Salgın yönetimine ne katabilir, irdeledik.

Özellikle bu “yarı kapanma” nın beklenen yararı sağlayabilmesi için hızla alınması gereken önlemleri vurguladık. 17 günün yeterli olmayacağını,

  • Epidemiyolojik verilerin en az 4 haftalık bir kapanmayı zorunlu kıldığını vurguladık. 

Takvim günü ve kapanma süresi belirlemek yerine, Epidemiyolojik hedefler konması gerektiğini, kapanma süresinin o hedeflere erişilmesine göre ilan edilmesi gerekliliğini savunduk.

  • Gelişmiş Batı ülkelerinin 3-4 kez, 4 haftayı aşan sürelerle ve çok katı ölçütlerle kapandığını örnekledik.

Hele hele son haftada olgu sayılarında küresel ölçekte %3, ölüm sayısında ise %10 gibi çok ciddi artışlar gözlenirken!

Hasta havuzu büyük bir hızla boşaltılmakta! Havuzdaki 460 bin hastadan 68 bini daha iyileşti 30 Nisan günü!!?? Havuzun %15’i!

  • Bu, karantina süresinin Sağlık Bakanlığınca 7 güne indirildiği anlamına geliyor ki, hiçbir bilimsel temeli yok.. Çok tehlikeli bir uygulama. Verilerin iyileştiği görünümünü yapay olarak sağlama işgüzarlığı.. Çok yanlış..

Üstelik ülkemizde karantina merkezleri kurularak temaslılar buralarda toplumdan ayrılmış ve PCR testleri negatifleşince topluma iade edilmiş de değiller..

Başta İstanbul, büyük kentlerden Anadolu’ya “salgın göçü” nün beklenen tehlikelerine dikkat çektik ve hiç olmazsa 17 Mayıs’ta bu yarı kapanma sonlandırılacaksa, tersine bir göçün 2 hafta süre ile engellenmesi gerektiğini vurguladık. (Yaklaşık 20 dk.)

***
Akşam 18:00’de ise ARTI TV‘den Sn. Fatih Yapıcı bizi programına konuk aldı. Meslektaşımız Kardiyoloji uzmanı Sn. Prof. Dr. Bengi Başer ile salgının güncel boyutlarını konuştuk. Özellikle “alaturka kapanma” olgusunu, aşı kıtlığından aşı yoksunluğuna sürüklenişimizi..
43 kalem kapanma bağışıklığı (muaflığı) tanınan kesimleri.. Örn. inşaat sektörü ve işçileri.. Ardından 5 kalem daha bağışıklık..26.8 milyon toplam istihdamın %61’i kısıtlama dışı, çalışmayı sürdürecek emekçiler. %22’si bir ölçüde bağışık, kısmen çalışacaklar. Salt %17’si, yaklaşık 4,5 milyon emekçi çalışmayacak bu 17 günde..

Daha baştan, %95’lere erişmesi gereken kapanma oranı kabaca %50’lere, YARI KAPANMAYA indirgendi. Bir de milyonlarca insanın kapanma öncesi kentler arası göçü, yer değişimi.. Çok ağır faturası olabilecek ve öngörülerek engellenmesi gereken bir olaydı. Hiç olmazsa 17 Mayıs sonrasında bu kitlelerin 14 gün daha yerlerinde kalmaları, aynı kitlesel toplum hareketliliğinin mutlaka engellenmesi gerek.

Salgında “kapanma” uygulamasının ciddi ve ağır bedelleri olan bir uygulama olduğunu açıkladık. 3 ayaklı bir sehpa modeli aktardık. Sehpanın yüzeyinde kapanma oranı var.. %95’leri bulmalıydı ama %50’ler gibi görünüyor ne yazık ki..

Sacayaklarından biri kapanmada yaygın – hızlı AŞILAMA! Ama aşı yok!!?? 

İkinci ayak AKTİF SÜRVERYANS ile toplumda saklı – gizli olguları erken yakalayıp toplumdan ayırarak EVLERİNDE DEĞİL, karantina merkezlerinde yalıtmak.. (izole etmek)

3. adım ise kapsamlı SOSYAL DESTEK… Yoksula, işsize, kısa süreli çalıştırılana, ücretsiz izne ayrılana, küçük esnafa ve KOBİ’lere…

Sehpanın düzlemi darmadağın; kapanma yarım yamalak..
Her 3 bacak da kırık..
Eee, biz bu sözde kapanmadan ne yarar bekliyoruz??
Dileriz 17 Mayıs’ta düş kırıklığı yaşamayız ama Sağlık bakanı Dr. Koca’nın itirafı net :

  • “Artış hızında azalma” görerek bayram yapmak… (!!??)

Demek ki salgın eğrisi yükselmeyi sürdürecek ve eğri azalmış (!?) bir hızla yukarı tırmanırken biz 17 günü bitireceğiz ve hatta 3-4 gün öncesinde Bayram yapmaya başlayacağız!!??

Bu tablo tam bir akıl tutulması değil de nedir?
Bunca açık – belirgin hata ısrarla sürdürüldüğüne göre AKP’nin gerçek niyeti nedir?

Kendince salgını denetim altında tutarak ama
“UZATARAK kullanmak” ne hikmettir, hangi üst akıl ürünü – yönlendirmesidir; halkın yaşam hakkı ile kumar oynayarak??

Bilgi ve ilginize kaygı ile sunarız. (yaklaşık 45 dakika)

Sevgi ve saygı ile. 01 Mayıs 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

ANAYURT Gazetesine demecimiz : SON FIRSAT DA HEBA EDİLECEK

Dostlar,

Bu gün, 30 Nisan 2021, ANAYURT Gazetesinde yayınlanan demecimizi paylaşmak istiyoruz.
Gazeteye ve emekçilerine, muhabir Sn. Uğur Duyan’a teşekkür ederiz.
Metin ise görsellerin (jpg’lerin) altında..

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

***

Son fırsat da heba edilecek

Prof. Dr. Ahmet Saltık, 17 gün sürecek olan sözde tam kapanmanın aslında bir yarı kapanma olduğunu ve bilimsel gereklikler gözetilmeden alınan bir karar olduğunu ifade ederek, Türkiye’nin önündeki son fırsatın heba edileceğini ve Türkiye bu kapanmadan beklediğini bulamayacağını söyledi.

Uğur DUYAN
https://anayurtgazetesi.com/haber/Prof-Dr-Saltik-Son-firsat-da-heba-edilecek/730262

ANKARA (Anayurt) – Türkiye’nin önde gelen Halk Sağlığı uzmanların Prof. Dr. Ahmet Saltık, 29 Nisan Perşembe günü saat 19.00’da başlayıp 17 Mayıs saat 05.00’da sona erecek olan 17 gün 10 saatlik ‘tam kapanma‘ya bilimsel açıdan tam kapanma denilemeyeceğini ifade ederek, “Tam kapanma ile ifade edilen 28 gün yani 4 haftalık bir süre ile toplumsal iletişimin %95 azaltılmasıdır ” diye konuştu.

Prof. Saltık, İçişleri Bakanlığı genelgesinde kısıtlama dışı tutulan meslek kollarının sayısının 43’e ulaştığını ve bu denli çok kesimin sokağa çıkma kısıtının dışında tutularak, halk sağlığının tehlikeye atıldığını söyledi. “Tam kapanma” denen süreçte uygulanacak kısıtlamalar ile olgu sayılarının beklenen düzeye çekilemeyeceğine dikkat çeken Saltık, 17 gün sürecek “tam kapanma”da ev içi bulaşın da tümüyle önünün alınamayacağını söyledi.

Tam kapanma için gereken bilimsel sürenin 28 gün olduğunu ifade eden Saltık, “AKP iktidarı, turizm mevsimini kaçırmamak için Epidemiyolojik gerekliliklerden uzaklaşarak, bilimsel dayanakları olmayan bir “alaturka kapanma” kararı aldı. Türkiye’nin önündeki son fırsatı da turizm ve ödemeler dengesini kurtarmak için heba edecekler, çok yazık” diye konuştu.

“TAM KAPANMA 28 GÜNDÜR”

Türkiye’nin bir tür “yarı kapanma”ya geçtiğini belirten Dr. Saltık şunları kaydetti:

“Türkiye’de salgının ilk günlerinden bu yana sıkça tartışılan tam kapanma, sonunda, çooook geç de olsa bir ölçüde uygulanacak ancak uygulanan kapanma asla bir tam kapanma değildir. Türkiye bir tür “yarı kapanma”ya geçmektedir. Hatta “AKP usulü bir kapanma”ya geçmektedir. Tam kapanma ile murat edilen, 28 gün yani 4 haftalık bir süre ile toplumsal hareketliliğin %95’e varan oranda  azaltılmasıdır. AKP iktidarının uygulayacağı kapanmada ise, İçişleri Bakanlığı’nın hazırladığı genelgeye göre 43 kalem meslek kolu kısıtlamalardan bağışık (muaf) tutulmuştur. Bu birinci yanlış.

İkinci yanlış; kapanma süresi Epidemiyolojide takvim günlerine, bayrama, seyrana göre ayarlanamaz. Salgın sizin koyduğunuz takvime kendini uydurmaz, tersine sizin, salgının dinamiğine takviminizi uydurmanız gerekir. Yani 4 haftadır en az kapanma süresi bu koşullarda. Neden 4 haftadır? Bulaş süresi ortalama 14 gündür. Tam kapanmada ev içi bulaş üzerinden bakacak olursak, aynı evde bir kişiye virüs bulaştı diyelim. Bu kişi 14 gün bulaştırıcıdır. 14 günün sonunda hafif seyirli bir hasta ise evinde iyileşecek. Aynı evde bir başka kişiye diyelim 14. günde virüs bulaşır ise, onun da yine bir 14 gün bulaştırıcılığı söz konusu. Yani virüsün bulaştığı ilk kişinin karantina süresinin dolmasına 1 gün kala, aynı evden, aynı aileden bir başkası hastalanırsa, onun da karantina süresi 14 gün. 14 gün + 14 gün = 28 gün. Bu bilimsel bir gereklilik.”

17 günlük kısıtlamanın bu bakımdan ciddi bir sakıncasının olduğunu kaydeden Dr. Saltık,

  • Türkiye’de, resmi verilerle havuzda en az yarım milyonu aşkın aktif vaka, yani tedavisi halen süren PCR (+) hasta olduğuna dikkat çekerek,

“İdeal koşullarda her gün 20 bin insanımızın iyileştiğini düşünürsek, yarım milyonluk olgu havuzu 28 günde ucu ucuna boşalacaktır. Bu olanaklıdır. Bakanlığın verileri üzerinden baktığımızda, her gün iyileşen hasta sayısı 50 bin dolayında olup, şişirilmiş de olsa bu olanaklıdır.” dedi.

“TÜRKİYE BU KAPANMADAN BEKLEDİĞİNİ BULAMAYACAKTIR”

İktidarın yaklaşan turizm mevsimini geçen yıl olduğu gibi bir kez daha tehlikeye atamayacağını ve turizmcilerden gelen yoğun baskıya direnemediği için, salgın verileri üzerinde oynama yapmaktansa, zorunlu kalarak “kendince tam kapanma” seçeneği benimsediğini söyleyen Saltık, “İdeal koşullarda hasta havuzu ancak en az 4 haftada boşaltılabilir dedik, yani hasta havuzuna hiç ya da çok az yeni olgunun her gün eklenmesi durumunda bu olur. Bunu nasıl sağlayacaksınız? 28 gün süreyle toplumsal – sosyal ilişkileri – hareketliliği %95’lere varacak oranda azaltırsanız olanaklı ancak! Yüzde 100 kapanma zaten olanaklı değil. Mutant varyantların yüksek bulaştırıcılığının önünü kesmek için ve için %95 oranına ulaşmamız ve bu sürede yaygın aşılamayı sağlamak gerekiyor. Siz bu orandan % 10 ödün verirseniz, kapanma süresini de en az % 10 uzatmanız gerekir. Siz 43 kalem meslek kolunu kısıtlamanın dışında tutarsanız. Türkiye bu kapanmadan beklediğini bulamayacaktır.”

YARI KAPANMA

Türkiye’de uygulanan kapanma ile nüfusun neredeyse yarısının sokağa çıkma – çalışma kısıtlamasından bağışık (muaf) tutulduğunu aktaran Saltık, gizli kalan olguların (vakaların) saptanması için aktif sürveyans (iz sürme) sürecinin Türkiye’de çok yetersiz uygulandığını bu nedenle de olgu / vaka / hasta havuzunun yüksek düzeylerde hep var olduğunu söyledi.

Aşılamada yeterli hıza ulaşılamadığını, ciddi aşı kıtlığının sürdüğünü ve 90 milyon nüfusun yalnız %10’nun 2 doz aşı olabildiğini vurgulayan Saltık,

  • “Öte yandan, bu sözde tam kapanma sürecinin en büyük eksiği yoksullara – işsizlere, küçük esnafa sosyal desteklerin son derece yetersiz verilmesidir. Salgınla başetmenin toplumsal seferberlik gerektirdiğini, devlet – ulus el ele olma zorunluğu bulunduğunu, bunun da ancak topluma devlet şefkati ile yaklaşarak onun katılımını sağlamaktan geçtiğinin altını çizdi.
  • “Yani halkı kazanmadan, halk karşın, halka karşı bir sözde tam kapanma süreci mi işletilmek istenmektedir? Bu akıl tutulmasıdır.” dedi.

TAKVİM DEĞİL HEDEF

Türkiye’de günlük yeni tanı alan vaka sayısının yüz binde 10’un altına yani günde 900 yeni vaka sayısına düşürülmeden tam kapanmadan sonuç alınmayacağını ifade eden Saltık, salgın yönetiminin önünde net Epidemiyoojik hedefler olması gerektiğini belirterek;

“Virüs bulaştırma katsayısını ifade eden ‘R0‘ değeri en az 3-4 hafta 1’in altında kalmalı, yani bir kişi bulaşı aldığında 14 günlük bulaştırıcılık (karantina) süresince 1’den çok kişiye virüs bulaştırmamalı, bunu sağlamalısınız.

Bu 2 ölçüte ek, günlük ölümler 10’un altına inecek.

Ayrıca varyant virüsleri zamanında yakalamak için yeterli dizin analizi (sekans..) yapılmalı. Türkiye’de hangi tür varyanttan ne düzeyde yakalandı? Yeni varyant türler yaygınlaşırsa hasta havuzuna hızla yeni hastalar eklenir. Hastalığı geçiren kişi başka bir varyantla yeniden hastalanabilir, havuzu boşaltamazsınız.

PCR testlerini devingen (dinamik) biçimde dizin (sekans) analizleri yaparak güncellemezseniz yeni varyantları belirleyemezseniz. Test yapar ama giderek artan oranda yalancı negatif bulursunuz.

PCR testini varyantlara göre hızla güncellemeniz ve yaygın aşılama yapmanız gerekir.

Ancak bu saydıklarımız sağlandığı zaman salgınla savaşımda (mücadelede) kesin sonuçlar alınbilir.” diye konuştu.

17 günlük sınırlı zaman dilimi için sözde tam kapanma takviminin yerine, salgın yönetiminin önüne Epidemiyolojik somut hedefler koyması gerektiğini söyleyen Saltık,

  • Yaygın aşılamanın yanı sıra evlerde kapsamlı aktif sürveyans yapılmalıdır.
  • Gereksinimli halk kesimlerine mutlaka Devletin Sosyal desteği sağlanmalıdır.
  • Kısıtlama dışında tutulan kesimleri elden geldiğince kısacaksınız ve takvim vermeyecek, hedef vereceksiniz.” uyarılarında bulundu..

Sevgi ve saygı ile. 29 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

‘Sputnik’te aracı hırsı Türkiye’ye 14 ay kaybettirdi’

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, iktidarın Çin aşısında olduğu gibi Sputnik V aşısında da aracı kullanma çabası içine girdiğini ve bu nedenle Türkiye’ye 14 ay kaybettirildiğini söyledi.

‘Sputnik te aracı hırsı Türkiye ye 14 ay kaybettirdi’

ANKARA (Anayurt)
https://anayurtgazetesi.com/haber/Sputnik-te-araci-hirsi-Turkiye-ye-14-ay-kaybettirdi/730355 29.04.2021

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, iktidarın Çin aşısında olduğu gibi Sputnik V aşısında da aracı kullanma çabası içine girdiğini ve bu nedenle Türkiye’ye 14 ay kaybettirildiğini söyledi. Emir,

  • “Ruslar, 8 ay önce Sputnik V’yi Türkiye’de üretelim teklifiyle geldi. Üretim yeterliliği olmayan AKP’li Öztürk Oran’ın firması, Cumhurbaşkanı talimatıyla seçildi ve anlaşma yapıldı. Şimdi aşıyı ithal edecekler ve o firma ithalata aracılık yapacak. Aşı da ancak 6 ayda gelebilecek. Yandaşa para kazandırmak için Türkiye’ye 14 ay kaybettirdiler” dedi.

RANT HIRSI TÜRKİYE’Yİ AŞISIZ BIRAKTI

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın Sputnik V aşısından 6 ay içinde 50 milyon doz geleceğine yönelik sözlerinin ardından yazılı açıklama yapan CHP Ankara Milletvekili Murat Emir, Türkiye’ye 14 ay kaybettirildiğini belirterek, şunları söyledi:

  • “Aşı 6 ay içinde ne zaman hangi planda gelecek belli değil. Pandemiyle mücadelede yaşamsal önem taşıyan her ihtiyaçta para kazanma gayretini öncelik haline getiren iktidar, rant hırsı yüzünden Türkiye’yi aşısız bıraktı.

YANDAŞI ARACI YAPTILAR

Ruslarla aslında ilk anlaşma aslında 16 Ağustos 2020’de yapıldı. Rus aşısı ilk gündeme geldiği andan başlayarak iktidar, Çin aşısında olduğu gibi Sputnik V’de de aracı kullanma çabası içine girdi ve aracı olarak Cumhurbaşkanına yakınlığıyla bilinen Öztürk Oran seçildi. Türkiye’de aşı üretebilecek firmalar varken, 83 milyonun sağlığını ilgilendiren böylesine yaşamsal bir konuda bile, yeterliliğine bakmadan kendilerine yakın bir kişiyi seçtiler. VisCoran firmasının sahibi Oran, sarayın en muteber kişilerinden ve aynı zamanda AKP’nin eski Ümraniye İlçe Başkanı. İstanbul Ticaret Odası Meclis Başkanı ve TOBB Yönetimi Kurulu üyesi, Vakıf Katılım’ın yönetim kurulu başkanı da olan Oran, ayrıca 15 Temmuz Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı’nın da mütevelli heyeti üyesi.

14 AY KAYBETTİRDİLER

8 ay önce yapılan anlaşmaya göre teknoloji transferi ile Sputnik V aşısı Türkiye’de üretilecekti. Oysa bu firmanın aşı üretme yeterliliğini gösteren GMP belgesi olmadığı konusunda iktidarı uyardık. Bu firmanın aşı üretimiyle ilgisi olmadığı gibi, ilk günden başlayarak aşı üretemeyeceğini ve Türkiye’de üretim yapacak ortak aradığını Öztürk Oran da söylemişti.

Sonuç olarak üretimle ilgili 8 aydır hiçbir adım atılmadı. Şimdi de Bakan, ‘aşıyı ithal edeceğiz’ diyor ve 6 ay içinde geleceğini söylüyor.

  • AKP ve yandaşları, aşıda yine aracılık ve rant peşinde koşarken Türkiye’yi aşısız bıraktılar. Yandaşa para kazandırma çabası uğruna Türkiye’ye 14 ay kaybettirdiler.”

SORULAR YANIT BEKLİYOR

Sputnik V’nin Türkiye’de ortak üretimine ilişkin imzalanan sözleşme ile ilgili 10 Şubat’ta Sağlık Bakanı Fahrettin Koca‘nın yanıtlaması istemiyle verdikleri soru önergesinin halen yanıtlanmadığını da ifade eden Emir, bir kez daha aynı soruları gündeme getirdi. Emir, Koca’ya şu soruları yöneltti:

  • “Rusya Doğrudan Yatırım Fonu’na VisCoran firması için bir baskı yapılmış mıdır? Anlaşmanın VisCoran firması ile yapılmaması durumunda onay süreçleri ile ilgili sıkıntı yaşanacağına dair çeşitli uyarılarda bulunulmuş mudur? VisCoran firması, bir doz başına ne kadar kazanç elde edecektir? Üretimi yapacak firmaya doz başına ne kadar ücret ödeyecektir? VisCoran firmasının aracılık etmesinden kaynaklanan zararın miktarı ne kadar olacaktır?”
    ===========================

    Dostlar,

    Yaşasınnn!!!

    Bir AKP KLASİĞİ daha… Olmasa ve gecikse, belli aralıklarla hep ama hep birbirinden yahşi yenileri çıkmasa, zaten “anormal” olurdu, değil mi??

    Meslektaşımız Dr. Murat Emir‘i kutlarız bu arada.
    Dr. Emir’e bu  bilgileri ulaştıran SPUTNİK V firması – Rus entelijansıyası ise, neden bu denli geciktiler ki?? Hazır, Dr. Koca “50 milyon doz Sputnik V aşısı sipariş verdik” buyurmuşken??

    Yazmıştık değil mi dostlar, 12 Aralık 2020’de, Cumhuriyet’in 2. sayfasında, 4,5 ay önce :

    AŞI SAVAŞLARI ve AKP’nin AŞI SINAVI – Prof. Dr. Ahmet SALTIK

    Ne diyordu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, SÖYLEV’ini (NUTUK) bağlarken?

  • “..Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir…”

    Kimeydi bu tarihsel uyarılar??

    Her yaştan TÜRK GENÇLİĞİNE idi değil mi?

    Yahu bu memleket “erken yaşlanma / bunama” ile mi engelli??
    ***
    Öte yandan, Çin’den neden SİNOVAC’ın aşısı gelmiyor?
    Hep sormadık mı;
    1. Bu anlaşmayı açıklayın : AKP ticari sır dedi, ser verdi sır vermedi.
    2. Aşının dozu kaç Dolar, aracı var mı, komisyonu ne?? AKP “yok” dedi, 2 aracı çıktı.
    3. Kaç Dolar ödeme yaptınız ilgili firmaya, paramız kadar mı aşı geliyor?? dedik, laf salatası yapıldı.
    4. Çin bu aşıyı kimi yoksul ülkelere bağışlıyor ve satmayı da sürdürüyor.. Üretim teknolojisi yumurta embriyosuna bağlı değil, biyolojik regülatörler eliyle seri üretim yapıyorlar.. Dedik, Bakan Koca ve partisi AKP’de, RTE’den çıt çıkmadı..
    5. 2. doz için arkası gelmez ise B, varsa C.. palanınız nedir dedik, yanıt alamadık…
    ***
    Şimdi koca Bakan Dr. Koca yarı ağlamaklı (!) “aşı yok” diyor…
    Meğer 6-8 hafta ara ile de 2. doz yapılabilirmiş, mişmiş…
    Ne olur, 1. doz ile birkaç hafta içinde insanlar %30’lara dek bağışık yanıt geliştirir, sonra bu zayıf bağışıklık zamanında ek doz ile (booster, rapel, yineleyen dozlar) güçlendirilmediği için hızla sönümlenmeye geçer..

    Bir de kalkar, sözüm ona halka moral vermek için “.. mutasyonun da sonu var..” buyurursunuz.
    Dr. Koca, bunu tıbbiyede Gen ve Moleküler Biyoloji sınavında söyleyen ilk 3 sınıf öğrencisini salondan kovalarlar.

    Mutasyon = Evrim süreklidir, biyolojik bir gerçekliktir, hiç durmaz. Sizin EVRİM KARŞITI = YARADILIŞÇI (Kreatorist) inançlarınız/takıntılarınız bu evrensel bilimsel gerçekliği etkilemez.
    Mutasyon = Evrim zamanın matematiksel fonksiyonudur, salgın uzadıkça mutasyonlar artar ve bu da salgını uzatır. Taa ki piyango ile, “özlenen – yollarına güller dökülen” olumlu mutasyon piyangosu vurana dek. Ama piyango vurmadı, tersine mutasyon ile virüs güçlendi, salgın azdı..
    ***
    Bu kafa ve kadro ile siz bu salgınla başedemeyeceksiniz..
    Bu olgu çok net bir gerçeklik olarak ortaya çıktı.

    İSTİFA EDİN, bırakıp gidin..

    Muhalefet, bu dakikadan sonra stratejisini bu hedefe odaklamalı..
    AKP istifa!
    Erdoğan istifa!

    Sonra da, masum onbinlerce insanın ölümünün faturası sabık siyasal kadroların önüne konmalı hukuk sistemi kapsamında mutlaka yargılanmalıdırlar.
    Bu faturada en az 5 milyon insanın hastalanması,
    Ekonominin on milyarlarca dolar çöküntüsü,
    Özüne kıyan (intihar eden) canların hesabı,
    Çalınan en az 14 aylık yaşam sevincimiz – hülyalarımız – beklentilerimiz..
    Acılarını içimize sığdıramadığımız 80 bin – 180 bin arasında canımızın çalınan YAŞAM HAKKI da var.

  • Salgın değil, salgından çok AKP, bu partinin akıl ve bilim dışı, sermaye yandaşı, rantçı ilkel vahşeti öldürüyor insanlarımızı..

    Yeter artık, yeter, yeter, yeter!!
    Duyun çığlıklarımız artık, YETER, YETER, YETER, YETER,YETERRR!!!

    Sevgi, saygı, derin acı – kaygı ama yine de UMUT ile. 29 Nisan 2021, Ankara

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
    Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
    Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
    www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
    facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

TELE1 TV Programımız – 27 Nisan 2021

Dostlar,

27 Nisan 2021 günü akşam 18:00 haberlerinde Sn. Evren ÖZALKUŞ bizi konuk aldı.
Bilindiği gibi 26 Nisan 2021 akşamı Erdoğan “tam kapanma” açıklaması yapmıştı.
29 Nisan – 17 Mayıs arasında 17 gün süreli bir kapanma gerçekten “tam kapanma” mıdır, neler sağlayabilir, Kovit-19 salgınını sönümlendirebilir ya da denetim altına alabilir miyiz??

Şunları not edelim                       :

Mutasyon = Evrim! (Doğal seçilim – seleksiyon) bir yaşamda kalma savaşımıdır tüm canlıların ve durdurulamaz, kaçınılmazdır. Kovit-19’da virüsün mutasyon bulaşma sırasında olmaktadır. Dolayısıyla bulaşma, Ro katsayısı ne denli azaltılabilir / küçültülebilirse o oranda az mutasyon olacaktır. Gelinen aşama, küresel ölçekte hiç ve Türkiye’de de iç açıcı değildir bu bağlamda.

Bulaşma sırasında“.. o halde kaynakta, ortamda ve aday konakçıda önlemleri gerektirir.

Kaynakta; hasta – taşıyıcıların erken bulunup ayrılması ve sağaltımı, maske takması…

Ortamda.. kapalı ortamları havalandırma, dezenfektan püskürtme, korunma uzaklığı (sosyal mesafe), kalabalığı önleme..

Aday konakçıda : Aşılama, maske, hijyen, fiziksel korunma uzaklığı (sosyal mesafe), gerektiğinde PCR testi, aralıklı – kısa çalışma…

Ortak önlemler : Eğitim, halkı duyarlı kılıp işbirliğini sağlama, toplum katılımı… Salgının  özerk bilimsel kurumsal yönetimi..
***

Kapanma en az 28 gün olmalıdır..

2 kez 14’er günlük bulaşma süresi toplamı..
Epidemiyolojik hedefleri olmalıdır kapanmanın, zaman konarak değil.

  • Kapanma süresi, öngörülen epidemiyolojik hedeflere erişene dek gereken süredir.

Evde kalmaları istenenlere yaygın aşı + aktif sürveyans ile tarama ve saklı – gizli olguları erken bulmak, ayırmak gerekir. Bu ayırma karantina yerlerinde olmalıdır, kişilerin evlerinde değil!

Salgını bastırma uzadıkça mutasyon gelişimi doğru orantılıdır. Tersi de doğrudur.
Mutasyon, zamanın bir biyolojik – matematiksel fonksiyonudur, evrenseldir.
Bu arada mutasyon; kullanılan aşı, anti-viraller ile dezenfektan – antiseptiklere karşı direnç gelişmesine de neden olur.. Ne yazık ki, 16 aydır yeni korona virüs yaşamımızdan çekip gitmemiş, tersine yayılarak yerleşmiş gibidir. Küresel dayanışma – işbirliği yaşamsaldır.
**
ÇARE               :

4 HAFTA tama yakın kapanma, kapatılan nüfusa yaygın aşı + aktif sürveyans ve de sosyal destek sunmaktır. Ayrıntılar, yukarıda erişkesi (linki) verilen videoda (15 dk.)
***
Ayrıca bu gün (27 Nisan 2021) 2 TV konuşmamız daha oldu. İlki, sabah 11:00’de ARTI TV‘de idi (25 dk.). Gerekli bilgileri web sitemizde sunduk (ARTI TV Programımız – 27 Nisan 2021 – Prof. Dr. Ahmet SALTIK).

Öğleden sonra ise Erbil’den yayın yapan Rudaw TV ile kısa bir görüşmemiz oldu (10 dk.) :
https://www.facebook.com/RudawTurkce/videos/ankara-%C3%BCniversitesi-%C3%B6%C4%9Fretim-%C3%BCyesi-prof-dr-ahmet-salt%C4%B1k-tam-kapanma-karar%C4%B1n%C4%B1-r%C3%BBda/2950012771989329/
***
Birkaç tweet iletimiz şöyle oldu :

  • İktidar bildiğini okuyor. Ülke tüketildi, salgınla savaşacak gücü kalmadı. 17 gün sözde tam kapanma, sosyal destek yok? Yasaklardan bağışık olanlar 42 kalem uzun bir liste. Alaturka KAPANMA! Yazık. Son koz da heba ediliyor, Turizm kurtulur mu acaba? Uyan!
  • %100 kapanma salgını 28 günde bitirebilir. Bu oran düştükçe salgın uzar. Daha uzun, artan maliyetli kapanmalar gerekir. 17 gün yarım kapanmanın Epidemiyolojik temeli yok. AKP turizmi kurtarmaya bakıyor. Yine irrasyonel. Sosyal destek + aşı + sürveyans kaçınılmaz. AKP ülkeyi tüketiyor.
  • BİZİM TV’de çok geç de olsa sözde tam kapanmayı, Çernobil’in 35. yılını ve sözde Ermeni soykırımını kapsamlı irdeledik. YARIM KAPANMADA ve sonrasında neler yapmalı? Yaygın aşı, sürveyans, SOSYAL DESTEK ve milim milim gevşeme. Bu arada ölenlerin sorumlusu? (https://youtu.be/GyGjgfaytSU)

Yayılmasını, okunup – izlenmesini, dağıtılmasını ve ülkemize yararlı olmasını dileriz.
Hiçbir karşılık beklemeden, 50 yılık tıbbiyeli birikimimizi (Hacettepe Tıp’a kayıt, 1971) Ulusumuzun hizmetine sunma derdindeyiz. Geçen Mart’tan beri hummalı biçimde çalışıyoruz. Toplam 308 konuşma yaptık, salt 95’i 2021 başından günümüze dek olmak üzere. Saat 02:08 ve daha epey işimiz var. ANAYURT Gazetesi muhabirinin sorularını yanıtlamıştık telefonda. Yazıya dökülen metni gözden geçirip yollayacağız..

  • Salgını aşmada en temel gereksinim;
  • AKP iktidarının salgını yalnız ve yalnızca BİLİMSEL AKICILIKLA yönetmesi,
  • başka hiçbir şeyle değil..

Sevgi ve saygı ile. 28 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

Covid-19: Bilgi, korunma ve pandemi mücadelesi


Prof. Dr. Recep Bingöl

Tıbbi Mikrobiyoloji Uzmanı
Em. Öğretim Üyesi

 

Giriş                      :

Bilgi olmadan hiçbir sorun çözülemez. Başka bir deyimle yanlışı yanlışla asla çözemezsiniz.
Ayrıca bir konuda yeterli bilginiz varsa o konuyu yorumlayabilirsiniz ve başkalarına da anlayabileceği biçimde aktarabilirsiniz.

Covid-19 Nedir                  ?

RNA içeren kılıflı bir virüstür. Kısaca anlatırsak yapısında içte tek sıralı bir RNA molekülü, bunu çevreleyen dışta çift katkı fosfo-lipid yapısında bir kılıf (zarf) ve kılıf üzerinde yerleşmiş
viral RNA tarafından kodlanan çok sayıda protein çıkıntıları bulunmaktadır. Elektron mikroskop
görünümü taç (Corona: taç) biçimindedir. Büyüklüğü 70-90 nm (nanometre) kadardır. Nanometre, milimetrenin milyonda biri kadar bir büyüklüktür. Bu asla unutulmamalıdır.

Bulaşma  : Covid-19 solunum yoluyla doğrudan veya havada, özellikle kapalı mekanlarda bulunan damlacık partiküllerinin (AS: parçacıklarının) solunmasıyla dolaylı bulaşır. Kaynak, hastalık belirtisi gösteren (semptomatik) veya göstermeyen (asemptomatik) insandır. Damlacık parçacıkları kaynak organizmadan solunumla çıkan ve akciğerlerin salgısı ile kaplanmış, içlerinde bir veya birkaç virüs parçacığı içeren baloncuklardır. Bu baloncukların boyutlarının da nanometre, olasılıkla 100 – 120 nm düzeyinde oldukları unutulmamalı.

Korunma     : Etkinlikleri farklı da olsa birbirini tamamlayan korunma önlemlerini birkaç başlıkta tanımlamak olanaklıdır.

a) Genel ilkeler : Günümüzde Covid-19 için kaynak, virüsü taşıyan insan organizmasıdır.
Bulaşma da en etkin yol solunumdur, yani hava ile bulaşır. Virüs solunumla alınınca doğrudan kanı temizlemekle görevli oksijen / karbon dioksit (O2/C2O) değişimi yapan, akciğerlerin “alveol” denen bölge hücrelerine dek gider ve yüzeylerindeki özgün algaçlara (reseptör) bağlanır. Hücre içine, taşıdıkları proteinler aracılığı ile veya hücreyle aktif işbirliği ile girerek ( reseptöre bağlı endositoz) çoğalırlar.

b) Pandemi: Salgın yapan bir hastalık etmeninin (protozoa, mantar, bakteri veya virüs gibi)
uluslararası veya kıtalar arası yayılmasıdır. Bilindiği üzere Covid-19 ülkemizde yaklaşık bir yıl önce (AS: 11 Mart 2020, ilk olgunun resmi bildirimi) birkaç vaka olarak belirlenmiş, kısa sürede yayılarak günümüzde günde 4.7 milyondan çok test sonucu pozitif “resmi” vaka sayısına ulaşmıştır.

Soru  : Neden bu virüs yüksek oranda kişiden kişiye bulamaktadır?

Yanıt  : Çünkü virüsün yüzeyinde bulunan proteinleri, şu an için hiçbir kişinin “bağışıklık sistemi” daha önce karşılaşmadıkları için yabancı olarak tanımamaktadır. Enfeksiyon geçirenler veya aşılanan kişilerde durum farklıdır.

c) Kişisel korunma   : Maske, Mesafe, Hijyen salgınlara karşı korunmada genel kurallardır. Bunlara bilgi de eklenmelidir:

Maske her koşulda korumaz ancak virüsü taşıyan kişiden, virüsün ortama yayılmasını
büyük oranda önler.
Mesafe ayarlaması, kapalı ortamlarda damlacıklarla bulaşmayı engellemez. Kapalı
ortamlarda maske takılması ve dikkat edilmesi önemlidir!
Hijyen denince de temizlik, sık sık el yıkama ve özellikle kapalı ortamlardaki havanın sık
sık dezenfekte edilmesi, (AS: etkili havalandırma) anlaşılmalıdır.

Öneri   : Denetiminiz altında bulunmayan kişiler, yakınınız bile olsa olası Covid-19 taşıyabileceği düşünülüp araya mesafe (AS: korunma uzaklığı) konmalı, kapalı alanlardan olanak olduğunca uzak durulmalı; zorunlu durumlarda örneğin marketlere girişte, maske takıp sakince, tercihen burun yoluyla nefes alarak hızlıca işinizi bitirip çıkmalısınız.

d) Toplumsal korunma               :
Covid 19 Pandemisi şu an ülkemizin en önemli sağlık sorunudur. Pandemilerle savaşım Halk Sağlığı Uzmanları ve Epidemiyologların bilgi alanına girer. Emekli bir Tıbbi Mikrobiyolog olarak konu ile ilgili doğruları ve yapılan yanlışları maddeler şeklinde özetle aşağıda belirtmek istiyorum.

Bilimsel kurullar: Öncelikle her ilde Halk Sağlığı, Enfeksiyon Hastalıkları, Tıbbi İstatistik
uzmanları, Epidemiyolog ve Tıbbi Mikrobiyologlardan oluşan bilimsel bir kurul oluşturulmalıdır. Bu kurullar bulundukları illerde Sağlık Müdürlükleri ile eşgüdümlü çalışmalı, salgının özelliğine göre bilimsel verileri tartışıp gerekli kararları almalıdır.

Üst Bilimsel Kurul : Vakaların yoğun olduğu İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Kayseri, Adana vb. illerin tıp fakültelerinin salgınla ilgili yukarda belirtilen Anabilim Dallarının yetkili kurullarınca belirlenen akademisyenlerden oluşan bir üst kurul oluşturulmalı. Üst kurul, Sağlık Bakanlığı ve İl Bilimsel Kurulları ile eşgüdümlü çalışmalıdır. Kişileri veya toplumu ilgilendiren bilgi ve kuralların öğrenilmesi bu kurulca değişik araçlarla (medya, bilbordlar vb.) paylaşılmalıdır. Böylece hem bilgi kirliliği ile halkın kafa karışıklığı önlenir hem de bireylerin kendilerini denetlemeleri sağlanabilir.

Sahra hastaneleri ve karantina merkezleri: Kanımca her il, ilçe ve vaka sayısı yüksek mahallelerde birbirini tamamlayan bölümler şeklinde kurulmalıdır. Bu uygulama ile hem hasta yükü zaten yüksek ve farklı birçok önemli sağlık sorunları olan hastalara hizmet veren  hastaneler ve özellikle sağlık çalışanları salgına karşı korunur hem de test sonuçları pozitif çıkan, belirti (semptom) gösteren kişilerin sağaltımı (tedavisi) hastanede yapılır. Belirti göstermeyenleri ise karantina yerlerinde denetim altına alarak salgınını etkin biçimde denetlemek olanaklı olabilir. Bu birimlerin gerekli araç-gereçle donatımı ve buralarda deneyimli sağlık emekçilerinin görevlendirilmesi, salgının gidişine göre artırılır veya azaltılabilir.

Testlerin uygulanması : Yeni vakaların, virüsü alan veya bulaştıran kişilerin belirlenmesi için (filyasyon) bilim kurullarının uyguladığı yöntemler, grafikler ve istatistiksel veriler doğrultusunda yapılır. Aynı biçimde, karantina merkezine alınan kişilerde negatifliği belirlemek için de kullanılır.

Çevresel Düzenlemeler : Covid-19 pandemisinin tam denetimi ülkemiz için zaman alacağından, bu konuda alınacak önlemleri 3 alt başlıkta toplamak olanaklı :

1) Köylerin giriş çıkışını denetim altına alabilecek düzenlemelerin yapılması.
2) İl ve ilçelerde, mahalleler arasında yeşil kuşakların oluşturulması ve buralarda değişik cinste (kedi, köpek, tavşan, sincap vb.) evcil hayvan popülasyonunun artırılması. Amaç, pandemi yapan virüse, insan hücrelerine seçenek canlı hücre popülasyonları sunmaktır.
3) Nüfus yoğunluğu yüksek illerde (Ankara, İstanbul, İzmir vb.) insanlar, nüfusun seyreltilmesi amacıyla altyapısı hazırlanarak –pandemi denetim altına alınana dek– nüfus yoğunluğu olmayan sakin, doğa koşulları çekici yerleşim yerlerine gitmeleri özendirilmeli veya teşvik edilmelidir.

Örnek: En az vaka sayısı şu an için Şırnak ilimizdir. Bunun nedeni nüfus yoğunluğu düşüklüğü, sahra hastanesi ve karantina merkezlerinin oluşturulması ve uygulanan test sayısının artırılmasıdır.

e) Aşılama  : Salgınların önlenmesinde toplumu oluşturan bireylerin etkin bir aşı ile
bağışıklanmaları en önemli denetim yöntemlerden biridir. Çiçek hastalığı, etkin canlı aşı uygulanarak tümüyle önlenmiştir. Kızamık, kabakulak, çocuk felci, su çiçeği ve hepatit vakalarında da aynı biçimde etkin aşı uygulaması ile birçok toplumda hastalıklar denetim altına alınabilmiştir.
Covid-19 ve öbür viral salgınlar arasında bilinmesi gereken önemli farklar vardır:

* Birincisi yukarda belirtilen salgınların etkenleri tek tip virüslerdir ve ikinci bir serotipleri yoktur. Örneğin kızamık veya kabakulak virüsü. Oysa koronaviruslar çok tiplidir. Bu nedenle, Covid-19’da sürekli mutant virüsle karşılaşılmaktadır.

İkincisi; yine yukarda belirtilen viral etkenler solunumla insan organizmasına alınmalarını izleyerek boğazda, bronşlarda veya akciğerlerin herhangi bir bölgesindeki hücrelerde ilk çoğalmalarını yapıp dolaşıma geçerler. Ateş yükselmesi ile kendini gösteren bu aşama 1. viremi olarak tanımlanır. Virüs daha sonra dolaşımla hedef organ hücrelerine yerleşir. Örneğin kızamıkta damar iç duvarı (endotel) hücreleri, kabakulakta parotis bezi hücreleri gibi. Virüsün hedef organ hücrelerinde yoğun çoğalması ve yeniden dolaşıma geçip tüm bedene yayılması daha yüksek bir “ateş”le belirgindir. Bu aşama da 2. viremi olarak tanımlanır.

* Üçüncü önemli fark; Covid-19 virüsü solunumla alınınca doğrudan akciğerlerin yaşamsal bölgesi alveol hücrelerine yerleşmektedir. Ateş yükselmesi ile kendini gösteren viremi aşamaları bildiğim ölçüde bulunmamaktadır. Böylece bedenin savunma düzeneklerinden
(mekanizmalarından) kaçmaktadır.

* Dördüncü önemli fark; Covid-19 dışındaki viral hastalıklarda etken olan virüsün tek tip olmaları, viremi aşamalarının bulunması ve virüsün dolaşımla tüm organizmaya yayılmaları kalıcı bağışıklık oluşturmaktadır. Covid-19, belirtildiği gibi farklıdır, dolayısıyla enfeksiyon sonrası maalesef kalıcı bağışıklık olmamaktadır.

f) Öğrencilere Öneriler     :
Pandemi ile mücadelede (AS: savaşımda) toplumu oluşturan bireylerin bilgilendirilmesi çok önemlidir. Ancak belirli yaş üzeri kişiler konunun ciddiyetini çoğu kez anlamıyorlar veya anlamak istemiyorlar. Bu nedenle, 12 – 18 yaş dilimi gençler bilgilendirilip salgını önlemede etkin olarak kullanmalı. İki nedenle:

Birincisi gençler verilen bilgiyi daha kolay anlarlar, hızlı yorumlayıp gerekeni doğru yaparlar. Ayrıca kendi aralarında hızlı haberleşerek daha akılcı çözüm yöntemlerinin oluşmasına katkı sağlayabilirler.
İkincisi vücut dirençleri yüksek olduğundan çoğu, hastalığı belirtisiz (asemptomatik) geçirir, dolayısıyla virüsün yayılmasında önemli rol oynarlar.

Unutulmamalı ki; pandemi sırasında bir kişi en az 10-15 kişiye, bunların her biri de aynı sayıda kişiye virüsü bulaştırıyor ve böylece salgın hızla yayılıyor. Mücadelede bunun tersi yapılmalı. 10-15 kişi kendini korursa her biri de aynı sayıda kişiyi korumuş olur. Keza ailelerini koruyup bilinçlendirirlerse salgının önlenmesine büyük katkı sağlarlar.

g) Okullarda korunma : Pandemide koşulları uygun duruma getirip eğitim öğretimin sürmesinin sağlanması önemli. Bu konuda alınacak önlemleri özet olarak iki başlıkta toplamak olanaklıdır:
* Birincisi öğretmenlerin ve okul çalışanlarının aşılanmaları,
* İkincisi okul içinde derslik, yemekhane, kantin ve koridorlar gibi kapalı yerlerin belirli aralıklarla sürekli dezenfekte edilmesi.

Öneri : Öğrenciler gelmeden, yani dersler başlamadan önce belirtilen kapalı mekânlara sprey
dezenfektan uygulanmalıdır. Dersler başladıktan sonra öğrenciler araya çıkmadan 5-10 dakika önce bir görevli dersliklerin açıldığı koridorlara ve merdiven boşluklarına baş hizasında olacak biçimde dezenfektan sprey uygulamalı. Öğrencilerin derslikleri terk etmelerini izleyerek, aynı işlem dersliklerde de yapılmalı. Araya (teneffüse) çıkılırken koridor ve merdiven boşluklarında birikim olmayacak biçimde  sınıfların aşamalı boşaltılması sağlanabilir ve öğrencilere, açık alana çıkana dek yüksek sesle konuşmamaları uyarısı ile olası damlacık birikiminin en az düzeye ineceği belirtilebilir.

ARTI TV Programımız – 27 Nisan 2021

Dostlar,

27 Nisan 2021 Salı günü saat 11:00’de ARTI TV’de olacağız.. / OLDUK

AKP yöntemi sözde tam kapanma neler getirecek, neler götürecek?
15-20 dakika içinde irdelemeye çalışacağız.. / ÇALIŞTIK..

İlgi ve bilginize sunarız. (İlk 22 dk.)

Sevgi ve saygı ile. 27 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

BİZİM TV Programımız – 26 Nisan 2021

Dostlar,

Türkiye’miz yoğun ve hızlı bir gündem yaşamakta.
Sn. Lale Özan Arslan çok başarılı bir TV yayıncılığı sürdürüyor.
2 Nisan 2021 günü yaptığımız görüşme 221 bini aşkın kez youtube’da izlendi.
İlgi gösteren izleyicilere teşekkür ederiz.

Bu akşam da Türkiye gündemini değerlendirmeye çalışacağız.
Duyuru görseli aşağıda.

26 Nisan 1986… 35 yıl önce yaşanan Çernobil faciasının da acılı yıldönümü.

Korona salgını ise vargücüyle sürüyor ve AKP iktidarı köktenci önlemlere başvuramadı,
kendi yarattığı ekonomik çöküntü nedeniyle.

Sonunda havlu attı iktidar ve 19 Nisan – 17 Mayıs arası TAMA YAKIN KAPANMA kararını aldı. Uygulamayı yakından izlemek gerekiyor..

1,5 saat boyunca 3 konuyu konuştuk.

1. Sözde Ermeni soykırımı suçlaması ve AKP iktidarının kabul edilemez aczi.
2. Denetimden çıkan salgın için çoookkkkkkkk geç kalan SÖZDE TAM KAPANMA..
3. Çernobil Nükleer santrali faciasının 25. yılı ve Türkiye’nin nükleer santral serüveni.

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 26 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

SALGIN YÖNETİMİNDE TIKANAN TÜRKİYE… NE YAPMALI?? 

07 Şubat 2021 Günü Yazdıklarımız…
48 Gün Sonra Neden Hala Geçerli??

Çoook zor günlerden geçmekteyiz Türkiye ve uluslararası / küresel toplum olarak.
Özellikle Türkiye’de sorunlar çok boyutlu ve derin.
Yaşanan sorunların çok önemli bir kesiminin doğrudan nedeni ise, tek başına iktidarının 19. yılındaki AKP’nin demokrasi ve hukuk karşıtı ölçüsüz baskıları, din sömürüsü, kötü yönetimi.

Doğallıkla KOVİT-19 Salgını da bu genel olumsuz tablodan payını ağır biçimde almakta.

Örn. Aşı kıtlığı – yoksunluğu sorunu içindeyiz ve bu sorun mutlaka, yeterince irdelenmeli.

Buna ek 3 milyon doz ilk bölüm aşının 14 Ocak’tan bu yana 24 günde bitirilemediği, günde yaklaşık 110 bin doz uygulama yapılabildiğini, bu durumun kabul edilemezliği vurgulanmalı.

Oysa yaygın – hızlı aşılama (roll out) için mutlaka “seferberlik” mantığı ile düzenleme gerekliydi, AKP iktidarı bu kapsamda hiçbir ek önlem almadı. “Yavaş” gitmek işine geliyor galiba!?
Elimizde aşı var, sırası gelene yapıyoruz, gelen insanlar bu denli..” denmek isteniyor galiba!?

Hiç aşı teşviki kamu duyuruları (spotları) göremiyoruz TV’lerde, niçin acaba!?
***

Çin Üretimi Aşıyı Olmalı mıyız?

Kaplumbağa hızı ile aşılama… yeterli toplum bağışıklığına hızla erişme olanağı yok bu gidişle!

Bunu sağlayamazsanız, geçelim sönümlendirmeyi, salgını denetleyemezsiniz bile.

Öte yandan Türkiye’de uygulanan Çin kökenli SİNOVAC aşısının hastalığa yakalanmayı önleme gücü %50,65 olarak açıklandı ilgili firma tarafından. Kıl payı %50’nin üstünde. İlgili makale The LANCET‘te yayınlandı (Evre 3 ara raporu). DSÖ ve CDC, salgın nedeniyle, %50 koruyucu aşıya bile ivedi (acil) kulanım onayı vereceğini açıklamıştı daha önce.

Oysa Sağlık Bakanlığı, bu aşının Türkiye ayağında yürütülen Evre-3 çalışmasını çooooook erken sonlandırdı Çin kökenli aşıyı hemen uygulamaya geçmek için. %91,25 koruyuculuk oranı açıklandı. Bu oranın tümüyle “bilim dışı, geçersiz, yok hükmünde” olduğunu, ülkemizde söz konusu aşının koruyuculuk oranını bil(e)mediğimizi duyurmuştuk o gün(lerde) TV konuşmalarımızda, web sitemizde. Bilimsel, matematik temelli tartışma çağrısı yapmıştık ancak buna yanaşan ol(a)madı..

Bu arada, yaygın ve ciddi mutasyonlar nedeniyle (3 varyant tip 70’i aşkın ülkede görülmekte), mRNA aşıları ve viral vektör aşıların koruyucu etkinlikleri henüz bilinmeyen / açıklanmayan ama ciddi oranda azalmış olabilir.

  • Zaman aleyhimize, mutasyonlar istenmeyen yönde.

Öte yandan 100 doz aşıdan 75’i, 10 varsıl ülkece gasp edilmiş durumda! Küresel ölçekte salgın nasıl denetlenir bu durumda?? DSÖ’nün COVAX girişimi işletilemedi, aşıya adil erişim hakkı çiğnendi.

Koruyuculuk oranı yüzde kaç olursa olsun, aşı olup Kovit-19’a yakalananlar hastalığı hafif – belirtisiz geçirmekte ve yoğun bakıma vb. ağır sağaltıma pek gerek kalmamakta, ölümler çok azalmaktadır.

Aşı sonrası yan etki oluşma riski, Kovit-19 hastası olma riskine göre çok çok düşüktür. Yan etkiler bakımından da mRNA tabanlı ve viral vektör tekniğine dayalı aşılar ile ölü aşı arasında önemli farklılık yoktur.

  • Aşı olmak bedensel, ulusal korunma ve özgürlüklerimizi geri kazanmak, olağan yaşama dönmek için tek yoldur.

Kitle aşılamaları hızla ve gereken oranda toplumsal bağışıklıkla sonuçlanmazsa, birkaç ay içinde virüste olası kaçınılamayan mutasyon (Evrim!) nedeniyle, eldeki aşıların da yeterince koruyamayacağı yeni tip Kovit-19 salgını ile yüzleşebiliriz.

Bu nedenlerle aşı olmak / aşıya erişim hakkı yalnızca bireysel korunma yolu değil; bir yurttaşlık, ulusalcılık, insan haklarına saygı ve küresel dayanışma gereğidir. BM bunu mutlaka sağlamalıdır.

Anayasa md. 12 :Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”

Anayasa md. 56 :Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.”

Dolayısıyla Anayasal bir yükümlülüktür de aşı olmak; keyfi – sınırsız – gerekçesiz bir “aşı reddi” ya da çekincesi kabul edilemez, savunulamaz. Hele salgınlarda! Kaldı ki, Umumi Hıfzıssıhha Yasası’nı 72. maddesi, salgınlarda İdare’ye zorunlu aşı uygulaması yetkisi tanır.

DSÖ’nün çabaları yetersiz kalıyor, BM ise suskun

Bu tablo nasıl açıklanabilir? Oysa BM etkin rol üstlenmeli ve salgının küresel ölçekte yönetimine hakkaniyet temelli dayanışma için ağırlık koymalı. Hep söyledik, yazdık BM’nin 75. Kuruluş yıldönümü olan 24 Ekim 2020’den bu yana;

  • BM Genel Kurulu, tüm dünyaya 2-4 hafta eşzamanlı bir küresel kapanma çağrısı yapmalı.

Ancak böylelikle yangının azgınlığı baskılanabilir, salgınla savaşım zamana yayılarak sürdürülebilir.

Zaman geçtikçe aşılara direnç, dezenfekten – antiseptiklere direnç, sağaltımda (tedavide) kullanılan destek ilaçlara (anti-viral birkaç antibiyotik) direnç gelişebilir – gelişmektedir;
üstüne üstlük daha kolay yayılabilen – bulaştırıcılığı artmış, daha öldürücü yeni varyantlar (mutasyon geçirmiş türler) ile yüz yüze geliyoruz. 3 ciddi mutant tip 70 ülkeye yayılmış durumda.

  • Çözümsüzlüğe sürükleniyoruz!

Okullar bu koşullarda açılabilir mi?

Pek çok ülkede sıkı sıkıya kapalı iken!? Türkiye’de böylesi bir yol, yangına benzin dökmek anlamına gelebilir.

  • Aklınızdan bile geçirmeyin!

Öğretmenler ve tüm okul çalışanları aşılansa bile %50 bağışıklık! Bu yarıyıl böyle gitsin.. bir giderim (telafi) yolu bulunur ama giden canlar geri gelmez!

Sağlık Bakanlığına Çağrı

Ayrıca, Çin firması SİNOVAC’ı yeter hız ve miktarda aşı üretemiyorsa, lojistik tedarik sıkıntılı ise, -ki apaçık öyle- Reis Hazretleri Çin’li mevkidaşını telefonla arayıp desin ki:

  • Türkiye’de uluslararası yetkilendirilmiş (akredite) GMP ve GLP standartlı farmasötik ürün kuruluşlarımız var, sizin lisansınız altında burada da üretelim, hız kazanalım…
    ***
    O halde yapılacak daha çoook iş var..

Sonuç olarak;

Refik Saydam Hıfzıssıhha (Koruyucu Sağlık) Enstitüsü AKP iktidarınca 663 s. KHK ile Kasım 2011’de kapatılmıştır. Oysa bu Kurum 1928’de Atatürk döneminde kurulmuş ve Anadolu’da bulaşıcı hastalıklarla savaşta olağanüstü başarılara imza atmış çok yetkin, sıra dışı bir Bilim kurumu idi. Çin’e, ABD ordusuna aşı sağlamış üretken ve saygın bir Kurumdu.

KüreselleşTİRme = Yeni Emperyalizm dayatmaları ile, dünyada uzmanlaşma ve işbölümü aldatıcı gerekçeleri ile, “ucuza üretenden satın alırım” kolaycılığı ile Ulusal stratejik sorunlar çözülemez. Bu Kurum stratejik işlevdedir ve hızla, bir yasa ile bilimsel açıdan özgür, yönetsel ve akçalı bakından özerk bir konum (statü) ile yeniden açılmalıdır. Batı’da Almanya’da Robert Koch, Fransa’da Louis Pasteur, İngiltere’ de Edward Jenner Enstitüleri uluslararası ölçekte parlak örneklerdir. Bu Kurum açılmalı ve Salgın Yönetimi oraya bırakılmalıdır. Türkiye görüldüğü gibi parası olsa bile yeterli aşıya erişememektedir!

  1. Aşılamayı mutlaka hızlandırmak ve 0-18 yaş dilimi dışında kalan 70 milyon tüm nüfusu hedeflemek zorunludur. Çünkü %50 koruyucu aşı ile ancak 35 milyon insanı bağışık kılabilirsiniz. Yine de 35/90 milyon, %39 toplum bağışıklığı ile bu salgın baskılanamaz.
  2. Okulları bu ortamda açmak yangına benzin dökmektir, bu yarıyıl böyle kapanmalıdır.
  3. İlaç devi Merck-S&D bile aşı geliştiremedi havlu attı; Çin’e Sinovac lisansıyla Türkiye’de üretim önerilmelidir GMP-GLP standartlı ilaç fabrikalarımızda. Refik Saydam açılmalı, aşı üretmelidir.
  4. 2-4 hafta tam kapatma hala zorunludur, ülkeyi A.Ş. gibi yöneterek direnmek boşunadır!

Salgınları siyasetçiler değil Bilim insanları yönetir. Oysa Türkiye’de araba atın önünde; bu olmaz!

Sevgi ve saygı ile. 26 Nisan 2021.
(DİKKAT: 07 Şubat 2021 günü yazılmıştır)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (Em.)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
ADD Genel Başkan Yrd. / Vekili (2004-2006)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

TELE1 TV Programımız – 25Nisan 2021

Dostlar,

25 Nisan 2021 Pazar günü TELE1’de Mustafa Balbay‘ın konuğu olacağız.. / OLDUK.

Türkiye gündemi ne yazık ki ping pong topu gibi..
Gerçek sorunlarımıza odaklanamıyoruz.. Buna engel olunuyor değişik yollarla..
Öncelikle bu kuşatmayı kırmalı ve dayatılan gündem oyunlarını aşarak gerçek sorunlarımıza yoğunlaşabilmeliyiz.
**
Salgın tüm azgınlığı ile sürmekte..
Bu gün SÖZCÜ‘de Sn. Uğur Dündar köşelerini bize lütfettiler ve tam sayfa olarak yayınlandı.

DERHAL YÜZDE 95’LER DÜZEYİNDE TAM KAPANMAYA GİDİLMELİ!.. – Prof. Dr. Ahmet SALTIK 

Bu akşam Sn. Balbay bizimle birlikte 3 konuşmacı alacak.
3 kez 45 dakikalık zaman dilimleri var.
Biz ilk dilimde 15 dakikayı sözde Ermeni soykırımı gündemine ayırmak istiyoruz.
2. bölümde, “resmi” verilerle bile KOVİT-19 salgınının eriştiği ürkünç tabloyu paylaşmak istiyoruz. Hem kendi içimizde perişanız hem de dünya ile karşılaştırıldığında..

  • Son 1 hafta – 10 gündür, her gün yeni tanı alan kovit-19 hasta sayısının milyon nüfusa göre insidens hızı bakımından arayı giderek açan biçimde DÜNYA BİRİNCİSİYİZ.. 
  • Örneğin aşağıdaki verilere göre, Türkiye dünya nüfusunun %1,1’i olmasına karşın, bu oranın 5 katı dolayında, dün dünyada tanı alan tüm olguların %5,5’i ülkemizde.
  • Veriler hala karartılmakta! Yanlış verilerle Epidemiyolojik planlama yapmak da olanaksız.
  • İktidar, inanılmaz bir vurdumduymazlık – akıl tutulmasıyla seyrediyor.. Deneme- yanılma “aç- kapa kumarları” ile sözde salgını yönet(em)iyor.. Gerçekte SALGINI KULLANIYOR!!

Son 15 dakikada ise ne yapmak gerek sorunsalına yanıt vermeye çabalayacağız.
***
TELE1 TV’ye ve Sn. Balbay’a yurtsever  – sorumlu yayıncılık anlayışları ve bize ekran fırsatı verdikleri için teşekkür ederiz. Youtube erişkesi (linki) bize ulaşınca burada paylaşacağız. Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 25 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik