‘Önce zarar ver’, Sağlık Bakanlığı’nın ilkesi mi?

Orhan BursalıOrhan Bursalı
Cumhuriyet, 09 Mayıs 2021
Şüphesiz ki değildir, öyle davrandıklarını hiç düşünmem ama bilimden uzaklaşırsanız, doktor da olsanız sağlık bakanı da insanları çok da sevseniz ve gözyaşı da dökseniz, insanlara zarar verirsiniz. Tıbbın temel ilkesi “önce zarar verme!yi (AS: Latince primum non necere!) unutursunuz, zarar vermeye dönüşür her şey.

Müjdeyi duyurdu Sağlık Bakanlığı, sıtma ilacı hidroksiklorokin, Covid hastalarının tedavi protokolünden çıkarıldı! Bu ilaç neredeyse bir yıldır hiçbir aklı başında ülkede kullanılmıyor. En azından 2020 sonuna doğru bu ilaca kapılar kapatıldı.

Bakanlık ve çevresindeki pek çok hastanedeki doktorlar bu ilacın Covid’e iyi geldiğine o kadar inanmışlardı ki Bakan Koca ve ekibi, geçen yıl Almanya’ya gittiklerinde bu sıtma ilacının çok iyi sonuçlar verdiğini söyleyip Avrupa’ya yol yordam öğretmeye bile kalktılar.

Tıp okumuş Bakan Koca, büyük bir övünçle, 15 Nisan 2020 tarihli basın toplantısında hidroksiklorokini dünyada en yaygın kullanan ülkenin Türkiye olduğunu gururla açıklıyordu “Türkiye, tedavide farklı bir yaklaşıma sahip. Hiçbir ülke pozitif, şüpheli tüm vakalarda hidroksiklorokin ilacını erken dönemde kullanmadı. Biz bu ilaçtan daha vaka görülmeden 1 milyon kutu alıp depoladık. Çin’den getirilen Favipiravir’i de bizdeki yaklaşımla kullanan ülke yok” demişti. Sözde, bu ilaçlarla başarı kazanmışlar!

Fransız ve Amerikalı şarlatan

Evet, bir Fransız şarlatan doktorla başladı ilaç. (Sonra diğer bir şarlatan Trump, övdü övdü bitiremedi, bu adam çamaşır suyu bile içilmesini istemişti.) Fakat klinik araştırmalarının yanlış olduğu kısa sürede ortaya çıktı. Hiçbir araştırma, bu ilacın Covid’e iyi geldiğine ilişkin bir bulguya ulaşamıyordu. Yüzlerce araştırma yapıldı, sonuç sıfır.

Bakan övünürken, 2020 Mayıs’ında Dünya Sağlık Örgütü yaptırdığı araştırmayı açıklıyor ve hidroksiklorokini durduruyordu. Üstelik yan etkilerini de açıklayarak. Ülkemizin en gözde enfeksiyon hastalıkları uzmanlarının bulunduğu KLİMİK Derneği, 21 Eylül’de şu açıklamayı yapıyordu:

“Güncel in vitro / in vivo ve randomize kontrollü klinik çalışmalar, ayaktan veya yatan, hafif / orta / ağır seyirli Covid-19 olgularının tedavisinde hidroksiklorokinin etkili olmadığını göstermiştir. Hidroksiklorokin, aksini bildiren yeni randomize kontrollü klinik çalışma sonuçları olmadıkça Covid-19’un asemptomatik, hafif, orta, ağır formlarının tedavisinde veya profilaksisinde (önleyici olarak) kullanılmamalıdır.”

Ayrıca ilacın pek çok hastada, kalpte sonu ölümle sonuçlanabilecek ritm bozukluklarına yol açtığı da saptanmıştı. Hem dünyadan hem de ülkemizden araştırmalarla. (https://www.idcmjournal.org/adverse-events-of-hydroxychloroquine-in-covid-19)

Primum non nocere!

Yani “önce zarar verme!” ilkesini topyekûn bir çiğneme var. Dr. Bakan dahil. Çünkü bu ilacın tedavi edici olduğuna ilişkin ellerinde hiçbir kanıt yoktu. Mayıs ayında DSÖ bu ilacı kullanmayın demiş olmasına rağmen, mayıstan mayısa bir yıl boyunca bu ilacı kullandılar.

Bu ilacın tedavi edici yönü üzerine ülkemizde tek bir ciddi araştırma bile yaptırmadı Sağlık Bakanlığı. Yani bilime kulak vermedi! Bilimi kılavuz edinmedi. Kanıt aramadı, tüm hastalara dayattı ilacı.. Acaba bu ilacı aldıktan sonra aritmiye uğrayan kaç hastayı kaybettik, bilmiyoruz. Çünkü hastanelerimizde böyle bir kayıt kuyut tutulmadığı gibi, Sağlık Bakanlığı toplanan verilerin tam üzerine oturmuş durumda. Özgür, bilimsel araştırma ortamının oluşturulmasını kendi iznine bağladı ve elindeki verileri araştırmacılara açmadı.

Böylece ülkemizde bilimsel verilere, araştırmalara dayalı bilgi birikimi sağlanamadı. Bu hem böyle büyük bir pandemide insan sağlığı için bir suçtur hem de bilimi baltalama açısından bir suçtur.

Stokta kalmadı mı yoksa?

Ellerinin altında tuttukları Bilim Kurulu da kendilerine bile ulaştırılmayan bilgilerden yoksun olarak nasıl bir “danışmanlık görevi” yerine getirdi, bilinmez. Ayrıca bu kurulda çok az sayıda üye sıtma ilacının kaldırılmasını gündeme getirmiş ama Bakanlık kulak asmamıştı.

Şunu da belirteyim: Hastanelerimizde çok sayıda doktor bu ilacın yararlarına sonuna kadar inanıyordu. Şimdi hastalara verilmemesini şaşkınlıkla karşılıyor olabilirler.. Aslında Bakan ve destekleyici arkadaşları hâlâ inanıyor olabilirler.

  • Ortadan kaldırılmasının nedenini kestiriyorum: Stokları bitmiştir!

Sağlık Bakanı ve arkadaşları çok kötü bir süreç yönettiler ve yönetmeye devam ediyorlar.

Çünkü hastalara bu kez Favipiravir adında, Avrupa ve ABD tedavi protokollerinde olmayan başka bir sözde ilaçları var.

Yarına…

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir