Döviz ve aşı kıt olunca

author

Bu gün evde kaldığınız yedinci gün. Nasıl, alışabildiniz mi? Evde kalınca bir konuya odaklanmak zor. Şort, tişört ile merkez bankasının faiz kararını ciddiye almak pek mümkün olmuyor. Sadece rahat kıyafetlerden dolayı değil, kravat da takıyor olsaydım dünkü karar üzerine uzun bir yazı yazmazdım. Ne yazayım ki? Anlamı var mı? MB metinlerine anlam yüklemenin zamanı çoktan geçti. Twitter’a bakınca hâlâ birilerinin “metinden şu sözcük çıkmış, bu sözcük yokmuş” gibi yorumlarını görünce de şaşırıyorum. Sonra kendi kendime “kesin bunlar ofislerinden tweet atıyor” diyorum. Evde olsalar bu kadar zorlamazlar.

Her neyse. Biz gerçek gündeme dönelim. Biliyorsunuz, “onu alamazsınız, sadece bunu alabilirsiniz” genelgeleri havada uçuşuyor. Mesela, çay alabilirsiniz ama çay bardağı alamazsınız. Yasak. Artık sabahları önce resmi gazeteye bakıp o gün alabileceğimiz ürünlerin neler olduğunu öğreniyoruz. Alışveriş listesi ihtiyaçlara göre değil, “alınmasına izin verilen ürünler genelgelerine” göre oluşturuluyor. Eğer şanlıysanız sizin ihtiyaç duyduğunuz ürünler de listeye eklenir. Kısmet.

Biliyorsunuz pazar yerleri de kapatıldı. Gerçi sonradan sadece iki gün açılmasına izin verildi ama bu izini verenler bu konuyu etraflıca düşünmemişler. Hangi pazar yerleri açık olacak? Hepsi mi? Ama aynı pazarcı esnafı bir gün bir yerde ertesi gün başka bir yerde tezgâh açıyor. Aynı anda tüm pazar yerlerinde olamayacaklarına göre? Onlar da bir tercihte bulunup bir pazar yeri seçecekler sanırım. Pazarcı esnafı çalışamayınca çiftçilerin ürünleri de tarlada kaldı. Satacakları kimse yok. Zaten uzun zamandır ekonomik güçlük yaşayan çiftçiler, şimdi de plansız kapanma tedbirlerinin mağduru oluyorlar. Üstelik herhangi bir destek sağlanmadan. Gidip biraz daha borçlansınlar. Borcun ödeme zamanı gelince bakarlar. Kısmet.

AÇIKLAMALARIN ANLAMI

Önce Turizm Bakanı “17 Mayıs’ta vaka sayısı beş binin altına inecek” dedi. Çok net bir ifade, üstelik turizm bakanından. Dün de Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu Alman mevkidaşı ile yaptığı görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, “turistlerin görebileceği herkesi mayıs sonuna kadar aşılayacaklarını” söyledi. Benim ifadem değil. Alıntıladım. Bu iki ifadeyi birlikte okuduğunuzda amacın ne olduğu gayet açık bir şekilde gün yüzüne çıkıyor: Ülkeye döviz girişini sağlamak. Bu kadar net. Demek ki neymiş? Artık aşıda öncelik sırası risk gruplarına göre değil, ülkeye girecek dolar ve avro tutarlarına göre belirleniyormuş. Eğer siz bir biçimde döviz girişine risk oluşturan grupta yer almıyorsanız size aşı yokmuş.

Peki, aşılama önceliğinin bu şekilde değiştirilmesinde merkez bankası rezervlerinde artık olmayan 128 milyar doların bir rolü var mı? Bence var. Kasada döviz bulunmaması, stokta aşı bulunmamasından daha önemli hale gelmiş. Döviz rezervlerini hoyratça kullananlar, şimdi aşı rezervlerini döviz geliri sağlayacak şekilde kullanmayı planlıyorlar.

Tamam, MB’de yeterince rezerv yok, onu anladık da, aşı neden yok? Tarım Bakanı et ithalatı sorulunca “paramız var ki alıyoruz” demişti. Acaba diyorum, paramız kalmadığı için mi aşı alamıyoruz? Bence değil. İhtiyaç duyulan miktarda aşı temin edilemiyor olmasında asıl sorun, iktidarın beceriksizliğidir.

Biz aşı sırasını “döviz kazandıran sektörlere” göre belirlerken, ABD’de nüfusun büyük çoğunluğu aşılanmış. Şimdi aşılanmamış olanları aşılanmaya yönlendirmek için bir yığın teşvikler uyguluyorlarmış. Bunlardan birisi de “bedava içki.” Yanlış okumadınız, evet bedava içki. Hatta barlar bile aşı olursanız ilk içkiniz bizden kampanyası başlatmışlar.

Coğrafya kadermiş. Size içki de yok, aşı da yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir