Etiket arşivi: www.ahmetsaltik.net

HASUDER Yeni Koronavirüs (COVID-19) Haber Postası 

HALK SAĞLIĞI UZMANLARI DERNEĞİ (HASUDER)

17.04.2020, https://korona.hasuder.org.tr/hasuder-yeni-koronavirus-covid-19-haber-postasi-17-04-2020/

Korona-postası-17-Nisan-2020-PDFİndir

Kesin Olgu*: Türkiye (74.193) Dünya (1.991.562) Ölüm*: Türkiye (1.643) Dünya (130.885)

DSÖ Risk Değerlendirmesi: Küresel seviye – Çok Yüksek

*16 Nisan 2020’de açıklanan verilerdir.

Günün HASUDER Önerisi

“Şiddeti Önleme Mücadelesine Devam”  
Bugün Sağlıkta Şiddetle Mücadele Günü. 17 Nisan 2012’de kaybettiğimiz Dr. Ersin Arslan’ı ve nicelerini unutmadık. Koronalı günlerde kaygımız daha fazla. Sağlıkta Şiddet Yasası bu anlamda çok değerlidir. Ancak, sağlıkta şiddet, toplumda şiddeti önleyecek program ve uygulamalarla önlenebilir.
Sağlık çalışanına yönelik şiddete HAYIR ! Toplumda şiddete HAYIR !

Dünyadan Haberler

DSÖ Durum Raporu-87  
(WHO SItuatIon Report-87)
  • Son 24 saat içinde hiçbir yeni ülke/bölge COVID-19 vakası bildirmedi.
  • COVID-19 medya brifinginde konuşan DSÖ Genel Direktörü Dr. Tedros, “Halk Sağlığı, bilim ve tüm dünya insanlarına korku ya da taraf tutma olmadan hizmet etme taahhütlerinin mutlak olduğunu” vurguladı. Kaynak
  • Alkol içmek sizi COVID-19’a karşı korumaz: Sağlığı korumak ve alkolün neden olduğu zararı azaltmak için erişimi kısıtlamanın da içinde bulunduğu varolan kurallar ve düzenlemeler salgın sırasında da sürdürülmeli ve hatta güçlendirilmelidir. Kaynak Alkol ve COVID-19 hakkında bilgi formu Burada
  • Hindistan’da DSÖ, COVID-19 mücadelesine yardımcı olmak için ulusal çocuk felci sürveyans ağını ve diğer saha personelini kullanmaktadır. Kaynak
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)
  • DSÖ Genel Direktörü, COVID-19 Misyon Brifingi açılış konuşmasında (16 Nisan 2020);
    • Virüsün birçok insanın aşırı kalabalık koşullarda yaşadığı ülkelere ve topluluklara taşındığını ve fiziksel uzaklık uygulamasının neredeyse olanaksız olduğunu;
    • COVID-19’un mevcut sağlık eşitsizliklerini büyüttüğünü;
    • Dünya çapında milyonlarca insanın her gün masaya yemek koyabilmek için çalışmak zorunda olduğunu ve yardım almadan uzun süre evde kalamayacaklarını;
    • Salgının ayrıca Birinci Basamak sağlık hizmetlerinin sunumunu bozduğunu ve diğer hastalıklara karşı mücadelemizi engellediğini;
    • Çocuk felci için olan aşı kampanyalarının askıya alınmış olduğunu; sınır aşımları ve seyahat aksaklıkları nedeniyle diğer aşı programlarının da risk altında olduğunu;
    • DSÖ’nün, hükümetlerin, yabanıl hayvan satış yasaklarını katı bir şekilde uygulaması gerektiğini;
    • DSÖ’nün, gıda güvenliği, canlı pazarlar, COVID-19 döneminde gıda işletmeleri hakkında rehberlik de dahil olmak üzere ülkelere güvenli ve sağlıklı marketler konusunda rehberlik ve destek sağlamış olduğunu;
    • Ülkelere, kişisel koruyucu giysiler, solunum cihazları, laboratuar ekipmanları, oksijen, tıbbi ve teknik personel de dahil olmak üzere her ay milyonlarca kalem malzeme göndereceklerini belirtti. Kaynak
  • DSÖ Avrupa Bölgesi Direktörü Dr.Hans Henri Kluge 16 Nisan 2020’de yaptığı açıklamasında;
    • Son 10 günde Avrupa’daki vaka sayısının neredeyse ikiye katlanarak 1 milyona ulaştığını;
    • Dünyadaki Covid-19 vakalarının %50’sinin yükünü Avrupa’nın üstlendiğini;
    • Son haftalarda, bölgede en fazla sayıda vakaya sahip 10 ülkeden; İspanya, İtalya, Almanya, Fransa ve İsviçre’nin sayılarında azalma konusunda iyimser işaretler görüldüğünü;
    • İngiltere, Türkiye, Ukrayna, Belarus ve Rusya Federasyonu dahil olmak üzere diğer bazı ülkelerde, sürekli veya artmış insidans seviyeleri olduğunu belirtti. Video
ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (Centers for DIsease Control and PreventIon – CDC)
  • CDC, “Halk Sağlığı İletişimcileri: Toplumunuzu Hazırlayın” başlıklı
    • Yerel halk sağlığı çalışanları,
    • Sağlık iletişim uzmanları,
    • Sağlık eğitimcileri ve
    • COVID-19 salgını öncesinde, sırasında ve sonrasında iletişim stratejilerini planlamaktan sorumlu diğer halk sağlığı profesyonelleri için tasarlanmış geçici bir rehber yayınladı (15.04.2020). Bu rehber ilaç dışı müdahaleler ve COVID-19 salgını sırasında uygulamalar hakkında bilgiler sunmaktadır. Kaynak
  • CDC, ABD dışındaki sağlık kurumlarına yönelik “COVID-19’a Maruz Kalan Sağlık Çalışanlarının Halk Sağlığı Yönetimi için Geçici Hususlar” rehberini güncelledi (15.04.2020). Rehber;
    • Sağlık kurum yöneticiliği,
    • Enfeksiyon önleme ve kontrolü,
    • İş sağlığı ve güvenliği,
    • Ulusal ve yerel düzeyde halk sağlığı alanlarında çalışanlara;
      • COVID-19’a maruz kalma riski yüksek olan sağlık çalışanlarının erken tanısı,
      • Sağlık çalışanlarının ateş ve diğer semptomlar için kendi kendini izlemesi ve hasta olduğunda çalışmasının engellenmesi,
      • COVID-19’un sağlık kurumlarında sağlık çalışanları tarafından bulaş ve yayılmasının engellenmesi konularında yardımcı olmayı hedeflemektedir. Kaynak
  • CDC, uzun süreli bakım tesislerinde COVID-19 için hazırlanması gereken temel stratejileri güncelledi (15.04.2020):
    • COVID-19’un bakım tesisine bulaşı durumunda yüksek yayılma riski oluşturduğunu belirten CDC; tesis sakinleri, aileleri ve personelde gelişebilecek ciddi hastalık, komplikasyon ve hastalığa bağlı kayıpların önlenmesi için harekete geçilmesini vurguladı. Kaynak

Türkiye’den Haberler

Pozitiflik % = Günlük Yeni Vaka Sayısı / Günlük Test Sayısı x 100

Vaka-Fatalite Oranı % = Kümülatif Ölüm Sayısı / Kümülatif Vaka Sayısı x 100 Kaynak

 HASUDER tarafından hazırlanmıştır (16.04.2020)
*Bu grafik Sağlık Bakanlığı’nın duyurduğu günlük verilere göre hazırlanmaktadır. Vaka sayıları toplumdaki tüm vakaları değil test yapılıp sonucu pozitif çıkan kişileri  göstermektedir.
HASUDER tarafından hazırlanmıştır (16.04.2020) 
Yeni Vaka  Enfeksiyon Hızı = Günlük Yeni Vaka Sayısı / TÜİK Türkiye Nüfusu x 1.000.000 Kümülatif Vaka  Enfeksiyon Hızı = Kümülatif  Vaka Sayısı / TÜİK Türkiye Nüfusu x 1.000.000  
*Bu grafik Sağlık Bakanlığı’nın duyurduğu günlük verilere göre hazırlanmaktadır. Vaka sayıları toplumdaki tüm vakaları değil test yapılıp sonucu pozitif çıkan kişileri  göstermektedir. Ayrıca hesaplanan hızlarda kullanılan payda TUİK 2020 ADNKS toplam Türkiye nüfusudur. Hastalığı geçirip immünite oluşturan gruptaki kişi sayısı görece çok az olduğu için paydadan çıkarılmamış; ihmal edilmiştir. Değerlendirmelerin bu kısıtlılıklar dikkate alınarak yapılması önerilmektedir.
T.C. Sağlık Bakanlığı
  • “Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü” tarafından yayımlanan 15.04.2020 tarihli ve 80166981 sayılı “Özel Çocuklar Destek Sistemi Uygulaması” konulu genelgede;
    • Mobil uygulama temelli  “Özel Çocuklar Destek Sistemi” ile pandemi sürecinde ek davranış sorunları gelişebileceği öngörülen zihinsel özel gereksinimi olan bireyler ve ailelerine, gönüllü danışmanlar tarafından uygulamalı davranış analizi yöntemi temelli destek sağlanacağı belirtildi. Kaynak
  • Türkiye ilaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu Ekonomik Değerlendirmeler ve İlaç Tedarik Yönetimi Dairesi Başkanlığı tarafından 16.04.2020’de yayınlanan “COVID-19 Hastalarında Tedavi Yaklaşımları ve Bilimsel Araştırmalar konulu Genelge”de;
    • COVID-19 için rehberde yer alan ilaçların izne tabi bir şekilde endikasyon dışı olarak kullanıldığı belirtildi. Bu kapsamda ilaçları kullanırken;
      • Bilgilendirilmiş Hasta Olur Formu imzalatmak,
      • Hastada ko-morbid (AS: eşlik eden başka hastalık) durum olup olmadığına dikkat edip tedaviyi ona göre düzenlemek,
      •  Polifarmaside oluşabilecek ilaç etkileşimlerine dikkat etmek,
      • Advers etkilerin gerekli formlarla ilgili merkezlere bildirilmesini sağlamak,
      • Bakanlıkça yayınlanan algoritmaları esas almak,
    • İmmün plazma, kök hücre tedavisi ve GETAT kapsamındaki tedavi yaklaşımları için ilgili mevzuatı izleyerek izin süreçlerine uymak,
    • Klinik araştırmalar için etik kurul onayının yanı sıra SB ve bağlı kuruluşlardan izin almak gerektiği belirtildi.
    • Yapılacak klinik/retrospektif çalışmalarla ilgili uyulması gereken prosedürler açıklandı. Kaynak
T.C. İçişleri Bakanlığı
  • Bakanlık tarafından ülke genelinde 772 semt ve mahalle pazarının kontrol edildiği denetimlerde genelgede belirlenen kurallara uymayan 342 pazar esnafı/müşteriye adli ve idari işlem uygulandı (16.04.2020). Kaynak
  • Bakanlık;
    • 17.04.2020 tarihi saat 24.00 ile 19.04.2020 tarihi saat 24.00 arasında (hafta sonu) Büyükşehir statüsündeki 30 il ile Zonguldak il sınırları içinde bulunan vatandaşların sokağa çıkmalarının yasaklanacağını duyurdu (16.04.2020).
    • Önceki yasağa ek olarak “Açık Olacak İşyeri, İşletme ve Kurumlar”a;
      • Sağlık hizmetlerinin kapasitesini artırmaya yönelik acil inşaat faaliyetleri yürüten işletme/firmalar,
      • Bulunduğu yerin İl/İlçe Hıfzıssıhha Kurulu tarafından izin verilmesi koşulu ile temel gıda maddelerinin üretiminin yapıldığı tesisler ve hijyen malzemeleri ile bu malzemelerin üretimi için ihtiyaç duyulacak hammaddelerin üretiminin yapıldığı tesisler,
      • Yurt içi ve dışı taşımacılık ve lojistiğini yapan firmalar,
      • Oteller ve konaklama yerleri,
      • Gıda, temizlik ve ilaç gibi sektörlere ambalaj sağlayan üretim tesisleri,
      • Çalışanları inşaat alanında bulunan şantiyede konaklayarak yapımı devam eden büyük inşaatlar;
    • Yasak kapsamı dışındaki kişilere ise;
      • AFAD, Kızılay ve Vefa Sosyal Destek Birimleri’nde görev alanlar,
      • “Özel Gereksinimi” olanlar ile bunların veli/vasi veya refakatçileri,
      • Bankalar başta olmak üzere yurt çapında yaygın hizmet ağı olan kurum, kuruluş ve işletmelerin bilgi işlem merkezlerinin çalışanları,
      • Zorunlu sağlık randevusu olanlar,
      • Yurt, pansiyon, şantiye vb. toplu yerlerde kalanların gereksinim duyacağı temel ihtiyaçların karşılanmasında görevli olanlar,
      • İş sağlığı ve güvenliği nedeniyle işyerlerinden ayrılmaları riskli olan çalışanlar (işyeri hekimi vb.),
      • Servis hizmeti vermek üzere dışarıda olduklarını belgelemek şartı ile teknik servis çalışanları,
      • Tarımsal üretimin devamlılığı için gerekli olan ekim-dikim, sulama-ilaçlama gibi faaliyetler kapsamında bölgesel özelliklere göre İl/İlçe Hıfzıssıhha Kurulları’nca izin verilenler,
      • Belediyelerin toplu taşıma, temizlik, katı atık, su ve kanalizasyon, ilaçlama, itfaiye ve mezarlık hizmetlerini yürütmek üzere hafta sonu çalışacak personel,
      • 19.04.2020 Pazar günü saat 18.00’dan sonra geçerli olmak üzere tedarik zincirinin aksamaması amacıyla; marketler ve sebze-meyve hallerine mal, malzeme ve ürünlerin nakli, depolanması ve satışa hazırlanması aşamasında görevli olanlar eklendiKaynak
T.C. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı
  • Bakan; yapılan yeni yasal düzenlemeyle;
  • Hiçbir iş veya hizmet sözleşmesinin 3 aylık süreyle fesih edilemeyeceğini,
  • Nakdi ücret desteğinden yararlanan çalışanların, Genel Sağlık Sigortalı sayılacağını ve sigorta primlerinin İşsizlik Fonu’ndan karşılanacağını,
  • Kurumsal bakıma ihtiyacı olan yaşlı ve engelliler için gelir ölçütü ve ağır engellilik şartının 3 ay süreyle kaldırıldığını da bildirdi. Kaynak
  • 16 Nisan 2020 tarih 31101 sayılı Resmi Gazetede;
    • “İş Güvenliği Uzmanlarının Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” Kaynak
    • “İşyeri Hekimi ve Diğer Sağlık Personelinin Görev, Yetki, Sorumluluk ve Eğitimleri Hakkında Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayımlandı. Kaynak
    • Yapılan değişikliklere göre;
      • Salgın hastalık ve doğal afet gibi mücbir sebepler nedeniyle iş güvenliği uzmanlığı, işyeri hekimliği ve diğer sağlık personeli eğitim programlarının teorik kısmının tamamının uzaktan eğitim ile verilmesine karar vermeye Bakanlığın yetkili olduğu ve
      • Bu kararın İSG-KATİP üzerinden ilân edileceği hüküm altına alındı.
  •   T.C. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı

Bakan;

  • Gemiadamlarının liman ve kıyı tesislerinde değişimlerini karantina tedbirleri çerçevesinde kolaylaştırmak amacıyla tüm gemi, deniz araçları, gemiadamları ve şirketlerin belgelerinin 3 ay süre ile uzatıldığını açıkladı (16.04.2020). Kaynak
    • 28 Mart’tan başlayarak demiryollarında yolcu taşıması kısıtlanınca tüm imkanların yük taşımacılığı için seferber edildiğini,
      • Mümkün hatlardaki demiryollarının insan teması olmadan yük taşıması için kullanıldığını,
      • Tüm yük trenlerine sefer öncesinde sonrasında dezenfeksiyon işlemi uygulandığını söyledi (15.04.2020). Kaynak
Türk Tabipleri Birliği (TTB)
  • TTB:
    • Zorunlu olmayan üretimin durdurulması,
    • İşyeri hekimlerinin can güvenliğin sağlanması,
    • İşyeri hekimlerinin kişisel koruyucu ekipmanlarının Çalışma Bakanlığı tarafından sağlanması konusunda Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’na yazı gönderdi (16.04.2020). Kaynak
Ankara Tabip Odası (ATO)
  • Türk Tabipleri Birliği (TTB) Asistan ve Genç Uzman Hekimler Kolu ve ATO Asistan ve Genç Uzmanlar Komisyonu yaptıkları ortak açıklamada;
    • COVID-19 pandemisi sürecinde hastanelerde yaşanan organizasyon bozukluğunun yol açtığı sorunlara,
    • Bu sorunların tüm sağlık çalışanlarını ve özel olarak da asistan hekimleri önemli ölçüde etkilediğine dikkat çekti (16.04.2020). Kaynak
Türk Eczacıları Birliği
  • Dünya çapında 150’nin üzerinde ulusal eczacı örgütünü temsil eden Uluslararası Eczacılar Federasyonu (FIP), hükümetler ve diğer paydaşlardan aşağıdaki istemlerde bulundu (16.04.2020):
    • Eczacıların acil durum protokollerine tam anlamıyla dâhil edilmesi,
    • Evden çıkamayanlara ilaçlarının ve medikal cihazların eczacılar tarafından evlere tesliminde eczacılara lojistik ve finansal destek sağlanması,
    • Özellikle COVID-19 açısından yüksek risk grubunda yer alan bulaşıcı olmayan kronik hastalık sahiplerine erken reçeteleme ve reçetesiz acil durum tedariki için izin verilmesi,
    • Nüfus çapında kitlesel testlerin yapılmasına katkı sağlaması amacıyla eczaneler ağına yetkiler verilmesi,
    • Eczacılara streptokok enfeksiyonu gibi COVID-19’a benzer semptomları olan durumları test etme ve tedavi etme yetkisi verilmesi,
    • Sağlık nedenleri yüzünden geçici olarak kapatılan eczanelere finansal yardım sağlanması,
    • Uluslararası işbirliğinin öneminin anlaşılması.  Kaynak
Aile Hekimleri Dernekleri Federasyonu (AHEF)
  • AHEF tarafından
    • Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü’ne yönelik hazırlanan yazıda (16.04.2020);
      • Seyahat yasakları ile ilgili genelge kapsamında olan vatandaşlara talepleri doğrultusunda valilik  / kaymakamlıklarda oluşturulan Vefa İletişim Merkezleri tarafından seyahat belgeleri düzenleneceği belirtilmiş olmasına rağmen, bazı valiliklerin bu vatandaşları Aile Hekimlikleri’ne yönlendirdiği, bu durumun salgınla mücadeleyi sekteye uğrattığı belirtildi. Kaynak
    • Sağlık Bakanlığı’na iletilen “Aile hekimliği birimlerinde 4857 sayılı İş Kanunu kapsamında çalışan işçilerin iş kazası kapsamında yasal hakları ve hekimlerimizin hukuki sorumluluğu hakkında” konulu yazıda (16.04.2020):
      • Aile hekimliği birimlerinde çalışan işçilerin “işveren” statüsünün hekimlerde olması halinde “iş kazası ve meslek hastalıkları”ndan da sorumlu olunacağı,
      • İl Sağlık Müdürlükleri’nce verilen ödenekle hekimlerin işçilerin iş sağlığı ve güvenliğini sağlamasının mümkün olmadığı,
      • İşçinin ASM değil ASM dışında da virüse yakalanması halinde çalıştığı işyerinin tehlikeli sınıfında olması sebebiyle ödenmesi gereken “destekten yoksun kalma” gibi yüklü miktardaki tazminatları ödeyecek olanağı bulunmadığı,
      • Bu nedenle bu durumda doğacak külfete İl Sağlık Müdürlükleri’nin de katılması yönünde düzenleyici işlem tesis edilmesi,
      • Bu mümkün olmadığı takdirde salgın hastalık denetim altına alınıncaya kadar gruplandırma uygulamasında çalışan işçilerin ücretli izinli sayılmalarını gerektiği belirtildi. Kaynak

HASUDER’den Haberler

  • Prof. Dr. Dilek Aslan Günün Konusu’nda “Pandemilerde Geçmişten Alınan Dersler” başlığını ele almıştır. Okumak için

Okuma Önerisi

COVID-19 enfeksiyonunun tanı ve prognozu için tahmin modelleri: sistematik inceleme ve kritik değerlendirme

3 Ocak 2020’den sonra yayınlanan Covid-19 ile ilgili araştırmalar için PubMed ve Embase taranmış. 31 tahmin modelini tanımlayan yirmi yedi çalışma dahil edilme ölçütlerini karşılamış ve bu çalışmalar CHARMS’a dayalı standartlaştırılmış bir veri çıkarma formu kontrol listesi ve PROBAST (önyargı değerlendirme aracı tahmin modeli riski) ile değerlendirilmiş. Değerlendirilen klinik pratikte kullanılmak üzere geliştirilen modeller ‘genel popülasyonda Covid-19 pnömonisi nedenli hastaneye yatış riski tahmin modelleri’, ‘teşhis modelleri’, ‘BT’ye dayalı tanı modelleri’, ‘semptomatik hastada tanı modelleri’ ve ‘prognostik modeller’di. Yapılan değerlendirmeler sonucunda tahmin modellerinin, acil ihtiyaç duydukları bir anda tıbbi karar almayı desteklemek için hızla akademik literatüre girdiği ancak önerilen modellerin yüksek yanlılık riski altında zayıf bir şekilde raporlandığı ve rapor edilen performanslarının muhtemelen iyimser olduğunu göstermiş. Güvenilmez tahminler klinik kararlara rehberlik etmekten daha fazla zarara neden olabileceğinden metodolojik rehberliğin takibi önerilmiş.

Wynants L. Et al. Prediction models for diagnosis and prognosis of covid-19 infection: systematic review and critical appraisal. BMJ 2020;369:m1328. doi: https://doi.org/10.1136/bmj.m1328 (Published 07 April 2020)

*Bu metin HASUDER adına Prof. Dr. Nazım Ercüment Beyhun, Doç. Dr. Lütfi Saltuk Demir, Dr. Öğretim Üyesi Melike Yavuz,  Uzm. Dr. Duygu Kavuncuoğlu, Uzm. Dr. Musa Şahin, Arş. Gör. Dr. Tülin Çoban, Arş. Gör. Dr. Tuğçe Dartılmak, Arş. Gör. Dr. İrem Dilaver ve Arş. Gör. Dr. Aslı Ata Teneler tarafından hazırlanmıştır.
====================================
Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz HASUDER – HALK SAĞLIĞI UZMANLARI DERNEĞİ’nce hazırlanan bu önemli derlemeyi paylaşırken, yararlı olmasını diler, emek verenlere çok teşekkür ederiz..

Sevgi ve saygı ile. 18 Nisan 2020, Ankara 

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Anayasa Hukuku PhD Öğrencisi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

HALK SAĞLIĞI UZMANLARI DERNEĞİ (HASUDER) YENİ KORONAVİRÜS HASTALIĞI (COVID-19) PANDEMİSİNE TÜRKİYE’DE HAZIRLIKLILIK VE YANIT: 28. GÜN DEĞERLENDİRMESİ

HALK SAĞLIĞI UZMANLARI DERNEĞİ (HASUDER)
YENİ KORONAVİRÜS HASTALIĞI (COVID-19) PANDEMİSİNE
TÜRKİYE’DE HAZIRLIKLILIK VE YANIT: 28. GÜN DEĞERLENDİRMESİ*

Pandeminin Ülkemizdeki 28 gününe ilişkin HALK SAĞLIĞI UZMANLARI DERNEĞİ (HASUDER) YENİ KORONAVİRÜS HASTALIĞI (COVID-19) GÖREV GRUBU iş planı çerçevesinde Prof. Dr. Muzaffer Eskiocak, Dr. Öğr. Üyesi Meltem Akın Dikleli, Prof. Dr. Gül Ergör, Arş. Gör. Nurcan Şentürk Durukan, Arş. Gör. Dr. Selin Girgin ve Prof. Dr. C. Tayyar Şaşmaz.’ın katkılarıyla hazırladığımız durum raporunu değerlendirmelerinize sunuyoruz.
 
Salgının  zararını en aza indirmeye katkı sağlamasını diliyoruz. 12 Nisan 2020
 
COVID-19 Durum İzleme Grubu adına

Prof.Dr. Muzaffer Eskiocak

I. Giriş

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 30 Ocak 2020 tarihinde Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Uluslararası Önemi
Haiz Halk Sağlığı Acil Durumu olduğunu ilan etmiştir. DSÖ durum raporlarında Türkiye’deki virüs dolaşımı
tanımlaması; Avrupa kaynaklı olduğu açıklanan ilk importe olgu bildiriminden yaklaşık bir hafta sonra (19 Mart
2020) yerel dolaşıma (local transmission), üç hafta sonra da (09 Nisan 2020) toplumda yaygın dolaşıma (community transmission) evrilmiştir.

Sağlık Bakanlığı kurduğu Pandemi Bilim Kurulu ile süreci yönetmeye ve koordinasyonu sağlamaya çalışmaktadır.
Alınan önlemler, başlangıçta COVID-19 olgusu bulunan ülkeler ile olan uçuş yasağı sınırlamalarından; okulların
kapatılması, kamu kurumlarında esnek ve uzaktan çalışılması, yurtdışı ve yurtiçi seyahat ve hareketliliğin
sınırlandırılması, büyükşehirlere giriş ve çıkışların kapatılması, illerin kendi pandemi kurullarıyla il için alınacak
önlemlerin belirlenmesi ve büyükşehirlerde iki günlük sokağa çıkmanın yasaklanması noktasına ulaşmıştır. Geçen
bir ayda COVID-19 olgu sayıları hızla artarak ülkemizin olgu sayısı yüksek seyreden ülkeler grubunda yer aldığı
görülmektedir ve olgu artışı hızla devam etmektedir.
Bu süreçte sağlık örgütünün cansiperane çalışmalarına karşın, kamu yönetiminin aldığı önlemler ile süreç
yönetimi, -Uzmanlık Derneğimiz HASUDER’in anlamlı soyutlaması ile- UMUT ve ENDİŞE duygularını birlikte
yaşatmaktadır. Süreç, toplumda ve kamu yönetiminde gittikçe daha çok belirginleşen ve farklılaşan -aklın ve
bilimin sınırlarını zorlayan- etki ve tepkilere (geçinmek için evden çıkmak zorunda olma-evde kal çağrısına
uyamama, COVID-19 durumu belirsiz yurt dışından ve umreden dönenlere ilk başlarda uygulanan öz-denetimli
karantina, sosyal mesafeye aldırmama, dezenfeksiyon tüneli, sokağa çıkma yasağının kapsamında belirsizlik markete hücum vb gibi) yol açmaktadır.

Pandemi bütün ülkeler için birincil sağlık sorunu olma durumunu sürdürürken bu süreç, akıl ve bilimsel
yöntemlerden uzaklaşılmadan, tüm süreç saydam olarak paylaşılarak, toplumda güven duygusu korunup
geliştirilerek yürütülür ise en az toplumsal hasar ile atlatılabilecektir.

Amaç

HASUDER tarafından hazırlanan “Türkiye’de Pandeminin İlk 14 Gün Değerlendirmesi” raporunun devamı niteliğinde ve kapsamı bir öncekine göre genişletilmiş olan bu çalışma ile; ülkemizde ilk COVID-19 olgusunun görülmesinden (10 Mart 2020) sonra geçen 28 gün içindeki pandemi sürecini değerlendirmek, sürecin yöneticileri için eleştirel okuma ve tartışma zemini oluşturmak, bilim ve toplumsal bellek için kayıt üretmek amaçlanmıştır.

Yöntem

Bu çalışmada, kabul gören 14 günlük kuluçka süresi temel alınarak ülkemizdeki hazırlıklılık ve yanıt en uzun iki kuluçka
süresince (28 gün) değerlendirilmiştir. Sağlık Bakanlığı kamuoyu paylaşımları [1, 2, 3], DSÖ durum raporları [4],
Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC) [5] ile diğer açık kaynaklı veriler ve medya haberleri gözönüne
alınarak ülkemizdeki salgın yönetim süreci DSÖ Hazırlıklılık ve Yanıt Kılavuzu’na [6] göre değerlendirilmiştir.

…………………..
……………………………
…………………………………….
…………………………………….

Öneriler

1. Halk Sağlığı Uzmanları İl Pandemi Koordinasyon kurullarının tamamında görevlendirilmelidir.
2. Salgın epidemiyolojik veriler ve toplumbilimleri doğrultusunda hastalanma ve ölümleri önlemek amaçlı
bir yaklaşımla yönetilmelidir. Kontrollü salgın yönetimi yerine baskılama stratejisine geçilmelidir.
3. Tüm illerde test yapılmalıdır. Test yapılan merkez sayısı illerin ihtiyacını zamanında karşılayacak düzeye
çıkarılmalıdır
4. Sağlık çalışanlarının iş sağlığı ve güvenliği sağlanmalıdır.
5. Toplumun algı ve davranışlarına ilişkin toplumbilim araştırmalarından üretilen kanıtlara dayalı uyum ve
işbirliğini geliştirici politikalar belirlenip uygulanmalıdır. Salgın yönetimine güven geliştirilmelidir.
6. Türkiye’de COVID-19 salgınına ilişkin araştırma olanakları hızlıca yaratılmalıdır.
7. Yurttaşlara, “Yaşamınızın sürdürülmesi devletin güvencesi altındadır“ mesajı net olarak verilmeli,
gereği yapılmalıdır.
8. Sürveyans verileri epidemiyolojik analizlerin ve değerlendirmelerin yapılabilmesi için ilgili bilim
alanlarındaki uzmanların analizine açılmalıdır.
9. Salgının denetiminde olguların izolasyonu ve temaslı izlemleri yaşamsal öneme sahip olup, ev izolasyon
koşulları uygun olmayan COVID-19 olguları için yurt vb. ev dışında izolasyon yerlerinin hazırlanması gerekmektedir.
10. COVID-19 PCR(+) olgular dışında PCR(-) radyoloji ya da klinik pozitif olguların da izolasyon temaslı
izlemlerinin yapılması ve kayıtlarının ayrıca tutulması önerilir. COVID-19 virüs tanımlanmış (test sonucu
pozitif olan) hastalar COVID-19 doğrulanmamış (test sonucu negatif) COVID şüpheli hastalar da U07.3
hastalık kodu ile kayıtlara geçirilmelidir. Ölüm bildirim sisteminde ve Hastane Bilgi Yönetim Sistemi’nde
(HBYS) aynı kodlar kullanılmalıdır
11. Pandemi bilim kurulu kararları toplumla paylaşılmalıdır.
12. Sağlık çalışanlarının örgütlerinin de katıldığı, toplum önderlerini de sürece katan saydam bir yönetim
sergilenmeli, salgın yönetimine güven güçlendirilmelidir.
*****
Dostlar,

26 sayfalık bu çok değerli raporu hazırlayan, başta uzun yıllar Trakya Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalında birlikte çalıştığımız sevgili meslektaşımız Prof. Dr. Muzaffer ESKİOCAK olmak üzere çalışma kümesindeki meslektaşlarımıza şükran doluyuz..

Yukarıda rapordan bölümler sunduk..

Tüm raporu okumak ve indirmek için lütfen tıklayınız..
(2,15 MB)

Yeni_Koronavirus_Pandemisinde_Hazirliklilik_ve_Yanit_Turkiye_28._Gun_Degerlendirmesi

Özenle okunmalı ve gereği yapılmalıdır..

Sevgi ve saygı ile. 13 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Covid – 19, Para Basımı ve IMF’nin Yeni İmkânı

KENDİME YAZILAR

Covid – 19,
Para Basımı ve IMF’nin Yeni İmkânı

Dr. Mahfi EĞİLMEZ

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Türkiye para basıyor mu? Covid – 19 salgını nedeniyle küresel sistemin tümü etki altında bulunuyor. Bu etkiler sağlık alanından başladı, ekonomiye, sosyal ve siyasal yaşama ve kişisel yaşama kadar uzandı. Dünyada birçok ülke salgının bu etkilerini hafifletmek için önlemler aldı. Çin, Kore ve diğer Uzakdoğu ülkeleri en sıkı önlemleri aldılar, ABD ve Avrupa ülkeleri baştan hafife aldıkları salgının etkileri büyüyünce işi ciddileştirdiler. Ekonomide alınan en belirgin önlemler parasal gevşemeyi artırmak yani para basmak ve vergileri düşürmek şeklinde ortaya çıktı. Devletler, bastıkları paralarla işletmelerin ve kişilerin birçok yükünü üstlendi. Bazı ülkelerde devletler şirketlere ve kişilere doğrudan gelir desteği vermeye yöneldi.

Tersi düşünülse de bu sorunun yanıtı olumludur. Merkez Bankasının kamu bankalarına döviz satıp geri alarak yarattığı kârı da ekleyip artırdığı kârını ilk ayda hazineye devretmesiyle aslında Türkiye Covid – 19 salgınından önce para basmaya başlamıştı. Sonrasında piyasaya TL verip, fazlasını dolar satarak çekmek yoluyla buna devam etti. Bu aşamada parasal duruma tablo eşliğiyle bakalım. 10 Nisan 2020 itibarıyla parasal göstergeler şöyledir:

PARASAL GÖSTERGELER 2017 2018 2019 Nisan 2020
Dolaşımdaki Para Milyar TL 119,1 123,4 145,0 171,1
M1 Milyar TL 449,6 512,5 712,8 862,1
M2 Milyar TL 1.624,6 1.941,0 2.457,5 2.726,6
M3 Milyar TL 1.675,8 1.988,0 2.575,2 2.837,1
V = Dolanım Hızı (M2’ye göre) 1,91 1,92 1,74 1,80
M2 / GSYH % 14,5 13,8 16,7 17,7
MB REZERVLERİ Milyar USD 107,6 92,0 106,3 89,5
Brüt Döviz Rezervi 84,1 72,0 81,2 58,2
MB Altın Rezervleri 23,5 20,0 25,1 31,3
Kaynak: TCMB, BDDK

Bu tabloda artışlar yeşille azalışlar sarıyla işaretlenmiş bulunuyor. Tablonun ilk bölümü para arzını gösteriyor. Dolaşımdaki para miktarındaki değişimlere bakarsak 2018 yılında 2017 yılına göre %3,6, 2019 yılında 2018 yılına göre %17,5 ve 2020 yılının ilk üç ayında 2019 yılına göre %18 artış olduğunu görebiliriz. Bu da bize, bu yılın ilk üç ayında geçen yılın tamamı kadar dolaşımdaki para artışı olduğunu gösteriyor. Ki 2018 yılında da dolaşımdaki para miktarı bir önceki yıla göre çok artmıştı.

İlk tablodaki döviz ve altın rezervleri de ilginç bir görünüm sergiliyor. 2020 yılının ilk 3 ayında altın rezervi artarken brüt döviz rezervi ciddi bir düşüş sergilemiş. Merkez Bankasının altın satın aldığını biliyoruz ama bu artış daha çok altın değerinin artışıyla ilgili.

Özetle söylemek gerekirse Türkiye para basıyor!

Bastığı parayı hazineye veriyor, hazine bununla gereken ödemeleri yapıyor, para piyasada kalmasın diye bastığı paranın bir kısmını döviz satarak geri topluyor. Bunu da döviz rezervlerindeki azalıştan görebiliyoruz. Parayı niçin topluyor derseniz onun da nedeni enflasyonu denetlemek ve faiz artışının önüne geçmek. Aksi taktirde faiz artırmak zorunda kalacak.

  • Para basma işini çok daha programlı ve sonucu önceden açıklanmış olarak yapmak gerekir.

Hazine, Merkez Bankasından bu şekilde para almak yerine tahvil vererek belirli süreli avans alabilir (bunun için yasa değişikliği gerekir) ve Covid – 19 salgını bitip de yaşam normale döndüğünde bunu, önceden açıklanmış bir program içinde Merkez Bankasına iade eder. Bu şekilde önceden açıklanacak şeffaf bir program enflasyon üzerinde çok daha az baskı yapar.

IMF’nin Sunduğu Yeni İmkân ve Türkiye

IMF, doğal afetler, yaygın hastalıklar, emtia fiyatlarında şok artışlar gibi durumlarla karşılaşarak ödemeler dengesi sıkıntılarına düşen üye ülkeler için yarattığı Hızlı Finansman Enstrümanını (RFI) Covid – 19 salgınının yarattığı sorunları çözmek için biraz daha genişletmiş bulunuyor. Buna göre Covid – 19 salgınının etkisiyle ödemeler dengesi sıkıntısına giren ülkeler IMF’den daha yüksek miktarda kullanım yapabilecekler. RFI çerçevesinde kullanılabilecek mali yardım 3,8 yıl ile 5 yılda geri ödenecek. Bu imkân, stand by düzenlemesinde olduğu gibi sıkı koşullara tabi bulunmuyor. Bir başka ifadeyle bu destek için başvuran ülkenin bir IMF programına girmesi ya da bazı uygulama koşullarına tabi olması gerekmiyor. Buna karşılık IMF ile işbirliği içinde ödemeler dengesi sorununu çözmeyi taahhüt etmesi gerekiyor.

IMF, 2020 yılı için yaklaşık 2,5 trilyon dolarlık başvuru olacağını öngörüyor. 9 Nisana kadar 87 ülkenin bu imkândan yararlanmak için başvurduğunu belirtiyor. Başvuru sayısının çokluğu ve eldeki imkânların durumu dikkate alınarak IMF bu imkândan yararlanma limitini ülke kotasının %150’siyle sınırlamış bulunuyor. Örnek olarak Türkiye’yi alırsak Türkiye’nin IMF’deki kotası 4.659 milyar SDR yani 6.346 milyar Dolar. Demek ki Türkiye bu imkânı kullanmak istesre IMF’den yaklaşık 9,5 milyar Dolar kullanabilecek. RFI imkânının faiz oranı yıllık %1,5 dolayında bulunuyor.

Görüldüğü üzere yüksek bir miktar kullanılması mümkün olmasa da düşük faizli, uzun sayılabilecek bir geri ödeme vadesine sahip ve IMF’nin normal imkânlarına göre çok daha kolay kullanılabilir olması bu imkânı çekici kılıyor.

Türkiye’nin bu imkândan yararlanma yolunda açıklanmış bir tercihi bulunmuyor.

IMF Konusunda Not:

IMF konusu gündeme gelince IMF imkânları konusunda yazı yazmamı isteyen okurlar oldu. Oysa böyle bir yazıyı yakın geçmişte yazmıştım. Linki aşağıda veriyorum. Orada IMF ve imkânları hakkında ayrıntılı bilgiyi bulabilirsiniz.

http://www.mahfiegilmez.com/2019/09/imf-ve-turkiye.html

=============================
Dostlar,

Dileyelim Türkiye’de Dolar milyarderleri GÖNÜLLÜ KATKI versinler şu afet ortamında..

Türkiye, Dolar milyarderi sayısı bakımından dünyada önlerde geliyor. Örn. salt İstanbul, 44 Dolar milyarderi sayısı ile dünyada 8. sırada.. Ankara, İzmir… de dikkate alınırsa, yaklaşık 50 Dolar milyarderimiz 100’er milyon Dolar bağışlasalar, 5 milyar Dolar ya da günümüz kuru ile 1 Dolar = 6,5 TL’den 33 milyar TL yapar. Bu tutar, IMF’den yıllık %1,5 faizle alınabilecek en üst tutarın yarısı dolayındadır ama yereldir, borç dış değildir.

Üstelik öyle bir küresel finansal konjonktür içindeyiz ki, ABD ve AB bankalarında 16 trilyon dolara yakın mevduat negatif faizle tutulmakta. Yani bedelsiz kredi gibi.. İşte güçlü ekonomi olmak böyle bir şey. Türkiye’nin çıkardığı devlet borçlanma senetleri ise Dolar temelli olarak tefeci faizi sayılan %7-8’ler dolayında faize karşın alıcı bulamıyor ve Türkiye dış borç bulamıyor neredeyse! Tek başına 18. yılındaki AKP iktidarının ülkemizi sürüklediği yer burası. Üstelik 130 milyar dolar dolayındaki borcu 450 milyar dolara çıkartarak..

2020 merkezi yönetim bütçesi perilan halerde. Ödenecek borç faizi 139 milyar TL ve 1,1 trilyon TL tutarlı bütçenin 1/8’i düzeyinde. Yani bütçedeki her 8 TL’den 1’i kamu borcunun faizi.. Tablo böyle perişan iken, Erdoğan, bu dolar milyarderlerini gönüülü bağışa davet etmedi.. Devlet memurlarından “salma” salarcasına adeta zorunlu kesintiler, rakam ve ünvan belirtilerek kurumlarca genelge yapıldı!
*****
Fatih Altaylı şunları yazdı ;

Bu projelere ödemede bir sorun olmayacakmış. İndirim mindirim yok. Erteleme, öteleme yok. Paralarını takır takır ya da tıkır tıkır alacaklar. İster geçip bizzat ödeyin, isterseniz o yolları,
o köprüleri hiç görmediğiniz halde sizin cebinizden çıksın. O paralar ödenecek. “Şanslı müteahhitler” paralarını alacak. Tekalif-i Milliye yani Milli Yükümlülük mantığı ile yapılan yardımların 1,8 milyar TL olduğu söylenmişti son olarak. Meğer Milli Yükümlüğümüz
bu ödemeleri yapmakmış.” düşüncesini dile getirdi.

Altaylı, “Dişimizi sıkıp biraz daha yardım edebilirsek yani yaklaşık bir 800 milyon TL daha bağış yaparsak, Osmangazi Köprüsü’nün ve İstanbul-İzmir Otoyolu’nun bu yıl kamu tarafından ödenecek 2,6 milyar TL’sini toplamış oluruz mesela. Bir 800 milyoncuk daha toplamamız gerekiyor.

Yetecek mi? Yetmez ama evet. Çünkü bir de Kuzey Marmara Otoyolu’nun açılan kesimi için kamunun yapması gereken yaklaşık bir 600-650 milyon TL daha var. Yani biraz daha Tekalif-i Milliye gerekiyor.

https://www.msn.com/tr-tr/haber/gundem/fatih-altayl%c4%b1-yap-i%c5%9flet-devret-projelerinin-paras%c4%b1-haz%c4%b1rm%c4%b1%c5%9f/ar-BB12qZvj?ocid=chromentp 10.4.2020

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 11.04.2020

Prof. Dr. Ahmet Saltık’a ölüm tehdidi!

Yandaş medya hedef göstermişti…
Prof. Dr. Ahmet Saltık’a ölüm tehdidi!

Dostlar,

Hiçbir yorum ve ekleme -çıkarma yapmaksızın, tarihe not düşmek üzere, belge olsun diye TELE1 TV web sitesinde yer alan haberi aşağıya aynen aktarıyoruz.

Bir de şu adreste epey “sataşma…” var : https://www.ahaber.com.tr/gundem/2020/04/07/prof-dr-ahmet-saltika-sosyal-medyadan-tepki-yagiyor-ic-karisiklik-ve-kaos-mu-cikarmak-istiyor

Bu arada katıldığımız TV programlarından birkaçının erişkesini (linkini) paylaşalım.

Belki özenle izlenir ve söylediklerimizi anlamak için biraz çaba gösterilir.. Niyet bu ise tabii.

https://www.youtube.com/embed/AB4Bi7HwpM4version=3&rel=1&fs=1&autohide=2&showsearch=0&showinfo=1&iv_load_policy=1&wmode=transparent

https://youtu.be/v9L8ejB958g

https://youtu.be/ah_3Ia0JSXk

https://youtu.be/vmMfrN2DhQ4
https://youtu.be/AJKj6IbozeQ
https://youtu.be/ZvwqSd4rYAY

https://youtu.be/saGJyKQupGc

Sevgi ve saygı ile. 09 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

========================================

 

Yandaş medya tarafından hedef gösterilen Ankara Üniversitesi
Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık’a sosyal medya üzerinden troller tehdit, hakaret ve küfürler savurdu.

KRT WEB’ten Barış Can’ın haberine göre, koronavirüse karşı kritik uyarılarda bulunan Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık’a sosyal medya üzerinden troller tehdit, hakaret ve küfürler savurdu.

Her açıklamasında akıl ve bilimin herkesin ve her şeyin üzerinde olduğunu belirten Saltık, “3-4 hafta Cumartesi-Pazar arka arkaya halkı koronavirüse karşı evlerinden çıkarmadan tarayın” önerisinde bulunmuştu.

Troller Saltık’a; “vatan haini, Ermeni dölü, FETÖ’cü’ gibi iftiralar atarken Facebook üzerinden bir şahıs “kanınızı içeceğiz” diyerek tehdit etti. Bir başkası ise, “kaçacak delik arayacaksınız, çok az kaldı” diye yazdı.

Saltık’a iftira ve hakaretlerde bulunanların arasında fakir bir yuttaşa “geber” diyerek nefret saçan ve görevden alınan İstanbul Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdür yardımcısı Nail Noğay da bulunuyor. Noğay koronavirüse karşı akla ve bilime davet eden Saltık hakkında şunları yazdı:

Şizofren beyinli prof. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Prof. Dr. Ahmet Saltık’ı protesto ediyor insanlıktan nasibini almamış bir beyinsizdir diyorum. Cahil bir mahluktur diyorum.

Saltık’a organize şekilde saltıran troller paylaşımlarla kin kustu.

  • Ekşi Sözlük’te, “prof.dr. ahmet saltık’ın ölümle tehdit edilmesi” başlığı açıldı.

PROF. SALTIK NE DEMİŞ, HANGİ KONULARDA UYARMIŞTI?

Saltık, “Geçene sene bir ayda 35 bin kişi öldüyse bu yıl 37 bin ölüm olduysa, 2 bin fazlalık varsa, siz de koronavirüs ölümlerini bin kişi dediyseniz bu bin ölüm nereden geldi? Bu fazladan ölümlerin nedeni ne? Nerede öldü bu insanlar? İdlib’deki çatışmalarda mı şehit oldu haberimiz yok? Bu ölenlerin yaşı, cinsiyeti nedir? 20-30 yaşında Mehmetçik değilse; kadınsa, çocuksa, yaşlıysa, İdlib’de değilse koronavirüsten öldü demektir.” ifadelerini kullanmıştı.

KRT TV canlı yayınında Saltık şu açıklamaları yapmıştı:

GECİKMENİN BEDELİNİ TÜRK TOPLUMU ÖLEREK VE HASTALANARAK ÖDÜYOR!

Bu salgın eğrisi olabildiğince hızlı şu anda. Neredeyse x ekseni ile 70-80 derece açı yapıyor. Yani roket gibi neredeyse, dik gidecek. Bunun daha uzun süre sürmesi belki hafifletilebilir.

  • Geçmişe dönük gecikmenin bedelini şu an Türk toplumu ölerek ve hastalanarak ödüyor.

VAHİM BİR HATA İÇİNDE SİYASİ OTORİTE!

Dolayısıyla siyasi otoritenin bir kez daha,

  • Türkiye’deki tek adam rejiminin takkesini önüne koyup düşünmesi lazım.
  • İzlediği politikalar daha çok insanın ölümüne daha çok insanın hastalanmasına ve uzayan salgın nedeniyle ekonominin daha da ağır çöküşüne yol açıyor.
  • Vahim bir hata içinde siyasal otorite.

SİYASİ OTORİTE BU KARARLARI YERİNE GETİRMEYECEKSE İSTİFA ETMELİDİR

Bilim Kurulu’nun önerileri mutlaka siyasi otorite tarafından yerine getirilmelidir. Bu kurul kararları açıklanmalıdır. Eğer siyasal otorite bu kararları yerine getirmeyecekse istifa etmelidir. Eğer siyasi otorite ısrarını sürdürecekse, akıldışı ısrarını sürdürecekse Bilim Kurulunu istifaya çağırıyorum ben. “Böylesine radikal, köktenci ve zorunlu bilimsel olarak tartışmasız önerilerimiz dahi kabul görmeyecek, uygulanmayacaksa biz işlevsiziz, değersiziz, biz anlamsızız… Ey Türk ve dünya kamuoyu durum budur..” diyerek Bilim Kurulu bir kenara çekilmeli.

Prof. Saltık Birgün gazetesine verdiği röportajda da şunları söylemişti:

“TÜRKİYE ÖNLEM ALMAKTA GEÇ KALDI”

Türkiye’nin salgına karşı bugüne dek aldığı önlemleri yeterli buluyor musunuz?

“Önlemlerin yeterli olduğunu söylemek olanaklı değil, Türkiye geç kaldı. Çin, ilk olguyu 31 Aralık 2019’da Dünya Sağlık Örgütü’ne bildirdi. Bu, 44 zatürree olgusuydu. Nedeninin aydınlatılamadığı belirtildi. Kısa bir süre sonra bunun, ‘yeni koronavirüs’ adı verilen virüs olduğu anlaşıldı. Türkiye, eğer olağanüstü durum planı yapmış olsaydı bu tarihte hemen harekete geçerdi. Türkiye’de ilk olgu 11 Mart’ta duyuruldu, Çin’deki ilk olgulardan 72 gün sonra. Bu önemli bir süre. Bu sürede salgının Türkiye’ye geleceği öngörülmeli, hazırlıklara başlanmalıydı. 11 Mart aynı zamanda DSÖ’nün kıtalararası salgın (pandemi) ilan ettiği gün idi. Rastlantı mı, bilemiyoruz.

Türkiye bir sahra hastanesini Çin’de olduğu gibi 10 günde değil 45 günde yapabiliyor(!)
O hastaneleri bugüne dek neden yapmadınız? Türkiye’nin hızla sahra hastanesi yapması gerektiğini binlerce kez belirttim, dikkate alınmalıydı.”

21 BİN 500 İNSANIN UMREYE GİTMESİNE İZİN VERİLMESİ

Türkiye’nin salgın ile mücadelede alınacak kararlar konusunda geç kaldığını söylediniz.
Peki hangi kararların Koronavirüs ile mücadelede zafiyet yaşanmasına yol açtığını düşünüyorsunuz?

‘Suudi Arabistan’da hastalık yok’ yanılgısı ile ya da dinsel takıntı ile 21,500 insanın umreye gitmesine izin verildi. Bu bağışlanır bir hata değil. Suudi Arabistan Kabe’yi bile kapattı. Umreden dönen 21,500 insanın bilimsel karantinasını yapmadık. Bu insanların yarısından çok daha azı, yetersiz karantina koşullarında tutuldu. Umreciler yurdun dört bir yanına dağıldı, bu da hastalığın yayılmasında önemli rol oynadı. Sözgelimi İsparta’daki 268 hastanın 245’i Umreciler!

Salgın İran’a gelene dek sınır kapılarında yeterli önlem alınmadı. 358 bin insan sınır kapılarından yeterince denetim olmadan Türkiye’ye girdi. Batı’daki sınır kapıları da aynı. Sınır kapılarında sahra hastaneleri, karantina yerleri açılmalıydı.”

”TOPLUMDA HASTALAR BİRİKİRKEN BİZ, HAFTALARCA TANI KOYAMADIK”

Türkiye’de günlük uygulanan test sayısı 20 bini aştı. Sizce yeterli mi?

“Salgının Türkiye’ye girmesinin geciktirildiğini söylediler. Bu, halının altına süpürmek, ‘Deve kuşu politikası’ uygulamaktır. Nitekim, testler artırılmaya başladıktan sonra olgu sayıları da tırmandı. Türkiye’de günümüze dek yapılan toplam 200 bin testten 30 bininde hastalık yakalandı. Test yaptığınız her 7 kişiden 1’ini pozitif buluyorsunuz. Bu yüksek bir oran. Türkiye 3 haftada 200 bin test yaparken ABD’de daha kısa sürede 2 milyon test yapıldı. ABD nüfusu bizim 4 katımız.”

MÜLTECİLERE DİKKAT

“Ne denli çok test yaparsanız o denli çok hasta bulursunuz. İspanya, 355 bin test yaptı, nüfusu 60 milyon. Aynı nüfusa sahip İtalya 722 bin test yaptı. Türkiye kadar nüfusu olan Almanya 919 bin.. Türkiye’nin bu saydığımız ülkelerden bir farkı da 5 milyon Irak ve Suriyeli bulundurması. Dünyanın her yerinde mültecilerin sağlık koşulları daha kötüdür. Dünya genelinde 1 milyon 350 bin olgu, Türkiye’de ise 30 bin olgu var. Türkiye nüfusu, dünya nüfusunun %1,1’i. Toplam 1,35 milyon hastanın %1,1’i Türkiye’de olsaydı, olgu sayımızın 15 binin biraz altında olması beklenirdi. Ama beklenenin iki katı hastamız var. Bu da hastaların havuzda birikmiş olmasından kaynaklanıyor.”

SABAH GAZETESİ HEDEF GÖSTERMİŞTİ

Sabah gazetesi başta olmak üzere hükümete yakın medya Saltık’ı hedef göstermişti.

Sabah gazetesi, “Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın bir televizyondaki canlı yayında sarf ettiği siyaset içerikli sözler tepki çekti. Aynı sözleri bugünkü Evrensel gazetesindeki söyleşide tekrarladı. Bilim Kurulu’nun tavsiyelerine uyulmadığını iddia eden Saltık, Bilim Kurulu’nu istifaya çağırdı. Sosyal medyada ülke içinde bu istifa talebiyle iç karışıklık ve kaos mu çıkarmak istiyor yorumları yapıldı. ‘Kendisi siyasetçi mi yoksa doktor mu?’ diyenler de oldu” ifadelerini kullanmıştı.

AHMET SALTIK KİMDİR?

1953’te Elazığ’da doğdu. İlk ve ortaokulu Gaziantep’te okudu, Van Lisesini 1971’de, (birincilikle) bitirdi. 1971 yılında NATO bursuyla (birincilikle) İngiltere’de dil eğitimi aldı. Aynı yıl Hacettepe Tıp Fakültesi’ne girdi. 1976’da Londra Tıp Fakültesi’nde staj yaptı. 1977’de İstanbul Tıp Fakültesi’ni bitirerek tıp doktoru oldu. Keban’da 1 yıl SSK hekimliği ve yeraltı maden işletmesi hekimliği yaptı. 1978’de Hacettepe Tıp Fakültesi’nde Halk Sağlığı dalında uzmanlık eğitimine başladı ve 1981’de İstanbul Tıp Fakültesi’nde uzman doktor (Halk Sağlığı Uzmanı) oldu. 1981-82 arasında Elazığ Lepra (Cüzzam) Hastanesi Başhekimliği yaptı. 1982’de Elazığ ve Kocaeli Sağlık Müdür Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 1981-88 arasında Elazığ’da muayenehane hekimliği, işyeri hekimlikleri (Çimento, kağıt fabrikaları) yaptı; Halk Sağlığı Bölge Lab. Müdürlüğünü yürüttü. Yerel Fırat Gazetesi’nde 1 yıl, günlük tıbbi ve politik yazılar yazdı. 1986’da ABD Texas School of Public Health’te eğitim aldı. 1988’de Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı’na Yrd. Doçent olarak atandı ve bu Anabilim Dalı’nı kurdu. 9 Ekim 1990’da Doçent, 17 Ocak 1996’da profesör oldu. 4 yıl Türk Tabipleri Birliği (TTB) Yüksek Onur Kurulu Üyeliği yaptı (1992-96). 2004’ten bu yana Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi olarak görev yapıyor.

Türkiye’nin ‘koronavirüs’ istatistiği

Türkiye’nin ‘koronavirüs’ istatistiği


(AS: Bizim katkılarmız yazının altındadır..)

Türkiye’de olgu sayısına göre ölüm oranı %2’ler düzeyinde seyrediyor.

Bu süreçte, 725 kişi yaşamını yitirirken 1582 kişi de koronavirüsü yenerek yaşama tutundu.

Kovid-19 kaynaklı ilk ölümün yaşandığı 17 Mart’tan 7 Nisan’a kadar toplam olgu sayısına göre ölüm oranı %2,12 olarak kayıtlara geçti.

Vaka sayısının 311 olduğu 20 Mart’ta 5 ölüm kayıtlara geçerken, ölümlerin vakalara oranı %1,6 oldu. Bununla birlikte 2,704 vakanın tespit edildiği ve 46 can kaybının gerçekleştiği mart ayının son gününde ise ölüm oranı %1,7’ye çıktı.

En çok vaka sayısının belirlendiği dün, bu oran %1,95 olarak kayıtlara düştü.

 Gün  Test Sayıları  Vaka Sayıları  Oran (Yüzde)
 19 Mart  1981  168  8,4
 20 Mart  3656  311  8,5
 21 Mart  2970  277  9,3
 22 Mart  1738  289 16,6
 23 Mart  3672  293 7,9
 24 Mart  3952  343 8,6
 25 Mart  5035  561 16,4
 26 Mart  7286  1196 16,4
 27 Mart  7533  2069  27,4
 28 Mart  7641  1704 22,3
 29 Mart  9982  1815 18,2
 30 Mart  11535  1610 13,9
 31 Mart  15422  2704  17,5
 1 Nisan  14396  2148 14,9
 2 Nisan  18757  2456 13,09
 3 Nisan  16160  2786 17,2
 4 Nisan  19664 3013 15,3
 5 Nisan  20065 3135 15,6
6 Nisan  21400 3148  14,7
7 Nisan 20023 3892 19,4
Toplam 222.868 34109 15,3

TEST SAYISI ARTIYOR

Türkiye’de test sayıları her geçen gün artarak devam ediyor. Test bilgileri ilk kez 19 Mart’ta açıklandı ve 1981 kişiye bu işlemin yapıldığı duyuruldu.

Bir sonraki gün 3,656’ya çıkan bu rakam, 10 gün sonra 7,641, mart sonunda ise 15,422’yi buldu.

Tarihler 6 Nisan’ı gösterdiğinde test sayısı 21,400 olarak açıklandı. Bu rakam, bir günde yapılan en çok test sayısı olarak kayıtlarda yer aldı.

Bu şekilde nisanın ilk haftasında hızla artan test sayıları, dün toplam olatrak 222,868’e çıktı.

Pozitif vakalarının tespit edilip toplumdan izole edilebilmesi için her geçen gün test sayısı artırılıyor.

Önceleri yurtdışı bağlantısı olan kişiler test edilirken ilerleyen süreçte Bilim Kurulunun kararıyla bir semptom gösterenler de bu işleme tabi tutuldu.

Gün  Taburcu Sayısı  Toplam Taburcu Sayısı
 27 Mart 42 42
 28 Mart 28 70
29 Mart 35 105
30 Mart 57 162
31 Mart 81 243
1 Nisan 90 333
2 Nisan 82 415
3 Nisan 69 484
4 Nisan 302 786
5 Nisan 256 1042
6 Nisan 284 1326
7 Nisan 256 1582

Test sonucu pozitif çıkan kişinin temas kurduğu ve bağlantılı olduğu herkese koronavirüs testi yapıldı.

Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerinin yanı sıra Bakanlığın yetkilendirdiği üniversite ve özel hastaneler ile laboratuvarlarda test işlemleri ücretsiz olarak yapılıyor.

Son bir haftada test sayıları artmasına karşın vaka sayıları günlük ölçekte 3 bin dolayında seyrediyor. Bu sonuç, virüsün kontrolden çıkmadığı ve vatandaşların alınan önlemlere uyduğunun göstergesi olarak yorumlanıyor.

Bugüne kadar yapılan test sayısı dikkate alındığında bu işleme tabi tutulan kişilerin %15,3’ünde Kovid-19 tespit edildi.

Dün yapılan 20,023 testte, pozitif çıkanların oranı %19,4 iken, test sayısının 21,400 ile en yüksek olduğu 6 Nisan’da ise pozitif vaka oranı %14,7 oldu.

İYİLEŞENLERİN SAYISI

Kovid-19 tanısıyla hastanelerde tedavi gördükten sonra taburcu edilenlerin sayısı da her geçen gün artıyor.

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 25 Mart’ta 60 ve 65 yaşlarında iki kişinin de aralarında bulunduğu 26 vatandaşın iyileşerek taburcu edildiğini açıkladı.

Kovid-19 testi pozitif çıkıp tedaviye alınan hastalardan 1474’ü yoğun bakımda, 987’si de solunum cihazına bağlı tedavi görüyor.

Bununla birlikte toplam vaka sayı içinde taburcu edilenlerin oranı %4,6 olurken, solunum cihazına bağlı hastaların oranı ise %2,9’da kaldı.

Yoğun bakımdaki vaka oranı %4,3 olarak kayıtlara geçerken hastaların %92,8’inin ise serviste veya evinde tedavisine devam ediliyor.
=============================================
Dostlar,

Yukarıdaki veriler iyi toparlanmış. Paylaşmak istedim. Bizim servi ettiğimiz değerlendirmeler de oluyor birçok yere ve web sitemizden (www.ahmetsaltik.net) alıntılar.. Son günlerde web sitemiz izlenme / ziyaret rekorları kırıyor.. Salgın denetiminin de rengi değişmeye başladı. 7 Halk Sağlığı Uzmanı Tıp Profesörünün Bilim Kuruluna alınması çok yerinde oldu. Başından beri önerdiklerimizden 4’ü uygulamaya kondu :

1. Sahra hastaneleri yapılması
2. Test sayılarının günlük 50-100 binlerden aşağı inmemesi
3. Test yapılması için konan 3 koşulun kaldırılması.. Ateş + Öksürük + Nefes darlığı olanlara yapılıyordu başvuranlardan; şimdi salt öksürük yakınması yeterli sayılmaya başlandı ama temaslıların da kapsanması gerek..
4. Bilim Kurulunda 1 tek Hlk Sağlığı Uzmanı’nın bulunması kabul edilemez; salgın yönetimi – denetimi işi bilimsel olarak Halk Sağlığı Uzmanlarının işidir çünkü eğitimini almaktadırlar..

Öteki önerilerimize de sıra gelir umarız..

UNUTMAYALIM; TEK YOL BİLİMSEL AKILCILIK!

Bilimsel Kurul kararlarını seçilecek Kurul üyesi açıklamalı, soruları yanıtlamalı her akşam

veee;

  • AKP iktidarı = Erdoğan, Bilim kurulu kararlarını harfiyen uygulamalı..

Sevgi ve saygı ile. 08 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Kapı kapı dolaşarak herkese test yapılmalı

En kritik döneme girdik!

Bilim Kurulu üyesi: En kritik döneme girdik!
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır.)
Bilim Kurulu’nun Acil Tıp Uzmanı üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, ‘Biyoistatistiksel modellemelere göre önümüzdeki iki haftanın çok kritik olduğunu, hatta en kritik döneme girdiğimizi düşünüyorum. Bir süre daha dişimizi sıkarsak haziran ayında bir miktar nefes alacağımızı umuyorum’ dedi. (7 Nisan 2020, https://veryansintv.com/bilim-kurulu-uyesi-en-kritik-doneme-girdik/)

Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, acillerde sağlık çalışanlarının koronavirüsle mücadelesini anlattı.

Acil servislerde tüm personelin, kişisel koruyucu ekipman (AS: donanım) giyerek görev yaptığını belirten Kayıpmaz, ekipmanların sağlık çalışanlarının olmazsa olmazı olduğunu vurguladı. Milliyet’e konuşan Kayıpmaz, en az 8 saatlik bir vardiya boyunca sağlık çalışanlarının N95 maske ile nefes almaya çalıştığını, gözlerle yüzün bir bölümünü örten koruyucu gözlük takmak zorunda kaldığını, bunun yanı sıra siperlik, önlük veya vücudu tamamen saran tulumları da giymek zorunda kaldıklarını belirterek, koşulların zorluğunu şöyle ifade etti:

“Kişisel koruyucu ekipmanın içinde neler hissedildiğini tarif edecek olursak… Benim gibi saçı olmayan birisi için bu saydığım ekipmanların arka tarafındaki lastik bantları bile yüzünüzü ve başınızı fazlasıyla rahatsız ediyor.

Kullanılan ekipmanları sıralamamdaki amaç, sağlık personelinin fedakârca insan sağlığına katkı sunabilmek ve kendilerinin bu virüsle enfekte olup olmadığını önemsemeksizin diğer hastalarımıza ve kendi ailelerine bu hastalığı bulaştırmamak için gösterdiği çabayı gözler önüne sermek. Bu süreçte kimi acil sağlık personeli evinin dışında Sağlık Bakanlığı tarafından tahsis edilen misafirhane, otel gibi yerlerde kalmayı tercih etti, kimi de kendi evinde, kendini en sevdiklerinden izole etti.

Kovid-19’da ilk pozitif vakanın açıklanmasından 5 Nisan’a kadar gelen sürede vaka sayının 27 bini geçtiğini söyleyen Kayıpmaz, “Bu kadar pozitif vakayı yakalamamızda en büyük etken tabii ki günlük test sayısında 20 bini geçmiş olmamız. Pozitif olduğu tespit edilen vakaların aynı zamanda yakın temaslıları da taranıyor. Pozitif vakalarla yakın teması olmuş kişilerin izolasyonuyla da hastalığın yayılmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.” dedi.

Türkiye’nin sağlık kapasitesinin gücünü de düşününce, izolasyon tedbirlerine harfiyen uyulduğu takdirde bu salgını ülke olarak en az hasarla atlatmanın mümkün olduğunu vurgulayan Kayıpmaz, şöyle devam etti:

“Bu bağlamda biyoistatistiksel modellemelere göre önümüzdeki iki haftanın çok kritik olduğunu, hatta en kritik döneme girdiğimizi düşünüyorum. Bir süre daha dişimizi sıkarsak, haziran ayında bir miktar nefes alacağımızı umuyorum. Unutulmamalı ki bu bizim elimizde. Özellikle bu iki hafta olmak üzere nisan ayı içinde evde ne kadar sıkılırsak, bunun meyvelerini o kadar erken toplarız.”
===================================

Dostlar,

Kapı kapı dolaşarak herkese test yapılmalı

Bir meslektaşımızın hem de ACİL TIP UZMANI gibi zor bir alanın hekiminin özdeşimsel (empatik) aktarımlarını paylaştık, teşekkür ederiz.

Ancak GÜNLÜK TEST SAYISI HALA ÇOK AZ! Aşağıda ilk 10 ülkenin verileri var..
(https://www.worldometers.info/coronavirus/, 07.04.2020, 23:54)

Birleşik Arap Emirliklerinin nüfusu 9 milyon dolayında, test sayısı 220 bin..

83 +5 = 88 milyon nüfuslu Türkiye’nin test sayısı 228,868..

Türkiye günlük 30 bin test yaparak nereye, ne zaman ve nasıl varacak??
Bizden 5 milyon az nüfuslu Almanya’da erişilen test sayısı 918,460.
Bizim 4 katımız nüfusu olan ABD’de test sayısı, bizden sonra başlamalarına karşın 2,053,822!
Nüfusu bizim 1/10’umuz olan 8,7 milyon nüfuslu İsviçre’nin test sayısı 167,429.
…..
Oysa Reçete çok yalın                    :

1. Kapı kapı dolaşarak herkese test yapılmalı.
2. Pozitif bulnan olgular hemen toplumdan ayrılarak sağaltılmalı (tedavi edilmeli); sağaltımı bitenler 2 hafta daha, bulaştırıcılıkları tümüyle kırılana dek toplumdan yalıtılmalı (izolasyon)
3. Testi negatif çıkan kuşkuluların birkaç gün içine testi yinelenmeli, en az yalancı negatif sonuç veren test seçilmeli.

Böylelikle toplumdaki tüm olgular en kısa sürede yakalanmalı ve sağaltımı verilmeli.
Sağlık sistemimiz vargücümüzle desteklenip güçlendirilerek, elden gelen en kısa sürede salgın eğrisinin tepe yapması sağlanmalı (Türkiye’de tersi yapılıyor!) ve yangın olabildiğince kısa sürede söndürülerek ekonomi çökmekten kurtarılmalı..

Halen izlenen yol ne getirir??

Halen günlük 20 bine dek test sayısı çıkarıldı; toplumun yarısını, diyelim 40 milyonu bu gidişle

40 000 000 / 20 000 = 2000 günde, 6 yılda tarayabiliriz! (Aşırı nüfus başa bela!)

Her gün 40 bin test yaparsak bu süre 1000 güne (yaklaşık 3 yıl) iniyor!

  • Çin böylesi bir yol izledi ve Wuhan’da karantinayı 76 günde sonlandırdı!

Dikkat buyurulsun, olgu sayısı bakımından dünyada 9. sıraya büyük bir hızla tırmandık!

Ya da şimdiki gibi ağırdan alır, yangının toplumda için için “kontrollü yangın / kontrollü salgın” olarak sürmesine göz yumar, daha çok insanın bulaşı almasıyla –ölmezse– bağışıklanmasından medet umulur, eğrinin hızla yükselmesinden korkar ve kaçar; hastalık ve ölümlerin büyük bölümünü kayda geçirmediğimiz / geçiremediğimiz / geçiremeyeceğimiz için salgını iyi yönettiğimiz yanılsaması ile kendimizi ve halkı kandırırız….

Türkiye bu politikayı bırakmalı.. İnsancıl değil, ekonomik değil; bilimsel – akılcı asla değil!

Sevgi ve saygı ile. 07 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

ALANYA DİM TV programımız : KORONAVİRUS SALGINI.. YAPILANLAR, YAPILMAYANLAR..

DİM TV programımız :

KORONAVİRUS SALGINI.. YAPILANLAR, YAPILMAYANLAR..


Dostlar,

Dün akşam, 6 Nisan 2020 Pazartesi akşamı 18:15 – 19:00 arasında, Alanya ve çevresinde geniş bir alana yayın yapan DİM TV‘ye konuk olduk canlı yayında..

Program yapımcısı ve başarılı sunucu Sn. Ceren Şahin‘in akılcı sorularını yanıtlamaya çalıştık..

45 dakika süreli programda ülkemizde yaşadığımız koronavirüs salgınına ilişkin aksaklıkları, sorunları ve çözüm önerilerimizi sunduk..

Bize fırsat veren DİM TV’ye ve Sn. Ceren Şahin’e teşekkür ederiz..

Yararlı olması dileğiyle bilgi ve ilginize sunarız..

https://youtu.be/AB4Bi7HwpM4

https://youtu.be/AB4Bi7HwpM4

Sevgi ve saygı ile. 04 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

SAĞLIKÇILAR İNSANDIR

SAĞLIKÇILAR İNSANDIR

Prof. Dr. Çağatay Güler 
Halk sağlığı uzmanı

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Sistemdeki olumsuzlukları gidermekle görevli olanların her fırsatta hekim ve sağlık personelini suçlaması aslında hedef saptırmaya yönelik kurnazca bir oyundan başka bir şey değildir.

Hastalık, ağrı ve acı herkesi kim olduğuna bakmaksızın etkiler. Böbrek taşı, zengini de yoksulu da güçlüyü de güçsüzü de aynı biçimde kıvrandırır. Böyle durumlarda hekimin onları ağrılar içinde görmesini bile “egolarına saldırı” sayanlarda hekimlere yönelik bilinçaltı bir kızgınlık oluşabilmekte. Özellikle güç sahiplerinde daha çoktur böylesi durumlar. Ancak bu kızgınlık hiçbir ülkede bizim ülkemizdeki gibi bir hekim ve sağlık personeli düşmanlığına dönüşmemiştir. Kimi zaman hekimler “Vatandaşın canına kasteden canavarlar!” olarak gösterildi.

  • Koşullandırılmış kalabalıklara kendileri için çalışanları düşman belletmek kolaydır.

Kimi yerlerde güç ve yetki sahipleri kulaktan dolma bilgiyle yaptıkları düzenlemelerin hatalarını hekim ve sağlık personelinin üzerine yıkabiliyorlar. Kimileri vatandaşı hekimlere karşı kışkırtmayı iş edinebiliyor.

Kurnaz oyun

Sonuçta bazıları hekim ve sağlık personelini sistemin temsilcisi olarak görmekte ve sistemden yediği tekmenin acısını onları döverek, yaralayarak, öldürerek çıkarmaya kalkışmakta. Onların da sistemin mağdurlarından olduğu aklına bile gelmemekte. Bu olumsuzlukları gidermekle görevli olanların her fırsatta hekim ve sağlık personelini suçlaması aslında hedef saptırmaya yönelik kurnazca bir oyundur. Bir zamanlar hastalarımız vardı. Çok iyi bilirdik hastalıklar aynı olsa bile insanları, çevreleri, özellikle sosyal çevreleri ile birlikte ele almamız gerektiğini. Çağlar öncesinden hekim ustalar tek cümlede özetlemişlerdi:

  • “Hastalık yok, hasta vardır.”

Şimdi öykü ve muayeneyi zaman kaybı sayan hekimdışı yönetim anlayışı hâkim oldu bütün dünyada. Artık ne hasta var, ne hastalık, kimi sağlık kurumlarının “müşterileri” var. Müşteri varsa “Müşteri memnuniyeti” esastır.

  • Hasta müşteri olduğunda koruyucu hekimlik kalkar.
  • “Hastalan gel, paran kadar bakayım”a döner iş.

Geri kalmış ülkelerde yozlaşmanın, yozlaştırmanın gerekçesi olarak gösterilen “halk bunu istiyor” uydurması artık sağlık sistemini de yönlendirmektedir. “Halk hemen reçete istiyor! Halk karmaşık elektronik bip biplerle büyülenmek istiyor! Halk belirti hekimliği istiyor” denmekte.

Anlayış gerek

Hekimler “kendini kurtar” duygusu pompalanarak daha büyük açmazlara itilmeye çalışılmakta: Sadece müşteriyi memnun et! Teknolojinin arkasına sığın… Sen kendini kurtar!

  • Oysa onlar da uykusuzluğa herkes kadar dayanır, yorulabilir ve hastalanabilirler.
  • Fizyolojileri başkalarından farklı değildir.
  • Onlar da solunumla oksijen alırlar ve havasız ortamlarda bunalırlar.
  • Onlar da yemek yer, su içer ve tuvalete giderler.
  • Soğukta üşür, sıcakta terlerler.
  • Kimi zaman uykudan uyandırıldıklarında kafalarını toplayabilmeleri için bir süre gerekir.
  • Hiç olmazsa yüzlerini yıkamaları anlayışla karşılanmalıdır.

Anlayın artık

Onların dişleri de başkalarınınki gibi ağrır, onlardan daha fazla bel ağrısı çekerler.

Onların da mideleri bulanır ve kusabilirler.

Hekimler ve sağlık personeli de çocukları, anababaları hastalandığında başkaları gibi endişelenir, durumlarını merak ederler.

Onlar da kira, elektrik ve su faturası öderler, onlar da her şeyi para ile satın alırlar.

Üstelik bilgilerini güncel tutabilmek için tıp kitaplarını birkaç yılda bir yenilemek zorundadırlar.

  • Anlayın artık: Sağlıkçılar insandır…
    (Cumhuriyet, 27.3.2020)

=====================================
Dostlar,

1978’de Hacettepe Tıp Fakültesinde birlikte TOPLUM HEKİMLİĞİ / HALK SAĞLIĞI uzmanlık/ ihtisas eğitimi almaya başladığımız… 40+ yılık dostumuz Dr. Çağatay Güler’e teşekkür ederiz.

Çirkin siyasetçi, izlediği neo-liberal sağlık politikaları ile insanların en temel haklarından olan SAĞLIK HAKKINI gasp etme eylemini halkın gözünden saklamaya çabalamakta. Başta Hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarını günah keçisi gibi ilahların gazaplarına kurban etmekteler

Bu iğrenç senaryo daha fazla sürdürülemez..

COVID-19 salgını, dileriz aklın ve bilimin yaşamda tek yol gösterici olduğu gerçeğini herkese öğretmiş olsun.

Herkes, başkalarının emeğine saygılı olmak zorundadır ve elbette sağlık çalışanlarının emekleri de bu kapsamdadır.

Ve bu arada, sakın unutulmasın :

  • Salgın yönetimi Halk Sağlığı (Public Health) disiplinin, yani Halk Sağlığı Uzmanı hekimlerin işidir..

Sevgi ve saygı ile. 04 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

7 trilyonluk para seli tamam, virüsle yola devam

7 trilyonluk para seli tamam, virüsle yola devam

Habertürk
Abdurrahman Yıldırım
Abdurrahman Yıldırım

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Koronavirüsün yarattığı ekonomi ve finansal şoklara karşı hükümetler ve merkez bankaları tarafından alınan önlem paketlerinin toplam büyüklüğü 7 trilyon doları buldu. CNN’in analiz haberine göre şimdiye kadar görülmemiş büyüklükte önlem paketleri yürürlüğe koyuluyor.

Harcama paketlerinin en büyüğü 2.2 trilyon Dolarla ABD’ye ve 750 milyar Euro ile Almanya’ya ait.

İngiltere 300 milyar sterlin, Fransa 300 milyar euro, İspanya ve İtalya 200’er milyar Euro destek paketleri açıkladı.

Avrupa Merkez Bankası 750 milyar euroluk varlık alımı yaparken, FED’in alımlarının sınırı olmayacak.

Çin’in ise bugüne kadar açıkladığı yardım paketlerinin toplamı 290 milyar dolara varıyor. Japonya’nın ise 193 milyar dolar.

-IMF de 81 ülkenin yardım talebinde bulunduğunu ve 1 trilyon dolarlık fon ayrıldığını açıkladı.

-Bir anlamda dünyada para sel oldu akıyor.

-Bu yıl için IMF tarafından tahmin edilen dünya GSYH 90.5 trilyon dolar. 7 trilyon dolarlık paketin dünya hasılasına oranı %7.7. Ancak büyüme düşecek, hasıla azalacak. Dolayısıyla önlem paketinin oranı %8 ve üzerine çıkacağını varsaymak lazım.

VAHŞİ HAREKETLER YUMUŞADI

-Yıllık hasılanın %7.7’si kadar paket aynı zamanda dünyanın ortalama bir aylık GSYH’na eşit.

-Bir aylık geliri feda edip 11 ayı kurtarmak mümkün mü? Virüsün seyri kısa zamanda pozitife dönse bile mümkün  değil. Bir gelir kaybı olacağı kesin.

-Bunun da adı kondu. IMF Başkanı Kristaline Georgieva’nın açıkladığı gibi 2008’den daha kötü bir resesyona girdiğimiz kesinleşti.”

-Bu durumda önlemlerin fonksiyonu, mevcut yapının, sistemin yıkılmasını önlemek ve hareketleri yumuşatmak olacak.

-FED’in geçen haftaki sınırsız dolar operasyonu başarılıydı ve finansal piyasalardaki kaos ortamını kısmen yatıştırdı. Nakde geçme ve teminat sorununu hafifletti.

-Nitekim piyasaların vahşi hareketleri de yumuşadı ve haftalar sonra nefes alma fırsatı doğdu.

HAFTALAR SONRA NEFES ALMA FIRSATI

-Gelişmiş ve gelişmekte olan tüm dünya borsaları MSCI Endeksi’yle virüs dönemi olan 21 Ocak-23 Mart arası % 33.7 değer kaybettikten sonra, son 3 günde %16.5 toparladı. Hatalık bazda ise dünya borsalarının ortalama primi %9.9’u buldu.

-Doların tırmanışı durdu ve geri döndü. 23 Marta kadar 11 günde %10 yükselen Dolar Endeksi son 4 günde %5.4 düştü.

-Dolara göre gelişmekte olan ülkelerin para birimleri 23 Marta kadar olan dönemde %11.9 değer yitirmişken, son 4 günde %2.4 arttı.  

-Altın fiyatları 13 Mart’tan bu yana girdiği yükseliş eğilimini doların düşüşü ile ivmelendirdi ve bir haftada %8.6 toparlandı.

-Risk primleri aşağı geldi. Türkiye’nin risk primi 515 baz puandan bir haftada 414’e indi.

-Korku Endeksi VIX 80’lerden 60’lı düzeylere geriledi.

VİRÜSLE YOLA DEVAM

-Geçen hafta gördüğümüz tarihsel para seli, yardım paketleri, yapılan açıklamalar ile pozitif haber akışını büyük ölçüde tükettik gibi. Hemen her gün açıklanacak büyük ve etkili önlem bulunması zor. Bundan sonra bu tür haber ve gelişmelerle daha az karşılaşacağız. Büyük ölçüde atılacak barut tükendi.

-Ama virüs Avrupa’yı merkez tuttu ve kötü vuruyor. Amerika’da yeni merkez ve yangın bacayı sardı gibi. Virüsten negatif haberler gelmeye devam edecek.

-Bu durumda ekonomide ve finansal piyasalarda virüsün seyrine bağımlı kalmaya devam edeceğiz. Virüsün pik noktası, aşı ve ilaç bulunması gibi konular en dikkat kesileceğimiz haberler olacak.

-Kötüye gidişin kırılma anı ve terse dönüş,  bu haberlerle olacak. Gündemi belirleyecek olan virüsün kendisi.

VERİLERDEN HAYIR YOK

-Bu hafta Cuma günü ABD tarım dışı istihdam verileri açıklanacak ve mart ayına ilişkin net bir resim ortaya çıkacak. Geçen haftaki 3.28 milyonluk haftalık işsizlik maaşı başvurusundan anlaşılacağı gibi, ürkütücü bir rakamla karşı karşıya kalabiliriz. İşsizlikteki patlama bu dönemin en yakıcı sorunu olmaya aday.

-Bundan sonra açıklanacak veriler de hep virüs dönemine ait olacağından, büyük bozulmaları beraberine getirecek. Veriler şaşırtıcı derecede bozuk gelebilir. Bu zor dönemi atlatana kadar her ekonomik veri bozuk ve kötü gelecek, ekonomik verilerden hayır yok.

-DÜNYANIN YUMUŞAK KARNI AVRUPA

-Bir de negatif döngü ve haber akışında küresel bazda zayıf tarafımız neresi diye yoklayacağız. Dikkatler oraya çevrilecek, muhtemelen spekülatif ataklar da olacak.

-Muhtemel aday ise AB. Avrupa’nın birlik sorunu vardı, liderlik sorunu vardı, kamu borcu ve banka sorunu vardı. Son olarak korona virüs ve virüse bağlı parasal sorun eklendi.

Virüs İtalya ve İspanya’yı kasıp kavuruyor. İngiltere ve Fransa’da da durumun daha kötüye gitmesi bekleniyor.

-İtalya aynı zamanda 2.4 trilyon dolarla Avrupa’nın en büyük piyasalarından biri. Avrupa’nın ikinci, dünyanın da üçüncü en borçlu ülkesi. Bankacılığı ise zayıf.

HER ÜLKE KENDİ SAZINI ÇALIYOR

-Para sorunu ise Avrupa Merkez Bankası ECB’nin 750 milyar euroluk varlık alımıyla sınırlı kalmasından, FED ve ABD büyüklüğüne yakın bir paket açıklayamamasından kaynaklanıyor. “Sınırsız dolar operasyonu” gibi bir tavır ortaya koyamamasından, sınırsız  Euro paketi açamamasından dolayı Avrupa tarafının aldığı önlemler eksik ve zayıf kaldı.

-Ya lider ülkelerden ECB’ye bu konuda destek yok ya da Başkan yeni ve ekibini henüz kuramadı.

-Sorunlar karşısında AB ülkeleri ortak bir karar ve önlem de alamadı. Her ülke kendi sazını eline aldı, kendi türküsünü söylüyor. Ortada bir orkestra yok.

-Sonuçta bu durum bir güven eksikliği ve endişeye yol açıyor.
========================================
Dostlar,

Küresel emperyalizmin ağababalarının / sermaye dağlarının durumu bu..
Türkiye ne yapacak??

30 Mart 2020 günü akşamı verileri aşağıda :

TÜRKİYEDE GÜNCEL VAKA SAYISI

Sağlık Bakanı Koca açıklamasında,

  • “Türkiye’deki toplam olgu sayısı 10,827 olurken, toplam ölüm sayısı da 168 oldu; iyileşen sayısı 162’ye yükseldi.

    Dünyadaki her 14 olgudan 1’i Türkiye’de ve hızla artmakta. Ölüm sayıları ise dünya ortalamasına göre beklenenin yarısı hala!?

Hazine ve Maliye Bakanı Saray Damadı Berat Albayrak, ‘Ekonomik İstikrar Kalkanı kapsamında, Kısa Çalışma Ödeneği ile faaliyetlerini azaltan ya da durduran işletmelerde çalışan vatandaşlarımıza 3 ay maaş desteği vereceğiz.’ dedi.

ABD’nin Korona virüs salgını ile başetme için 2,2 trilyon $ ayırdığını öğrendik. Bu rakam, ABD’nin 2020’de beklenen ulusal gelirinin (22,32 Tr. $) %10’u dolayında. Sağlık Bakanlığı bütçesi 99,5 Bn $ iken 12,4 Bn $ azaltılarak 87,1 Bn $ olarak belirlenmişti. Savunma (saldırı!?) bütçesi ise 33 Bn $ artırılmış ve 718 Bn $’a erişmişti.

327 m nüfus içinde yaklaşık 50 milyon nüfusun hemen hemen hiç sağlık güvencesi yok ve NewYork valisi merkezi yardım (Federal bütçeden) gelmezse çok sayıda ölüm yaşanacağını söylemekte. ABD şu sıralar, tüm görkemine (!) karşın korona virüs salgının merkezi ve 150 bin dolayında hastası ile dünyadaki her 5 hastadan 1’ine sahip. 33 bin dolayında ölümün 2616’sı ABD’de.. Ölenler yoksullar ve sağlık güvencesi olmayanlar. Sokaklarda, parklarda, izbe evlerinde ölmekteler ABD’de!

Vahşi neo-liberalizmin / Küreselleşmenin kurbanları bu garip insanlar..
***
SGK’nın 2020 sağlık bütçesi 110 milyar TL. Sağlık Bakanlığı bütçesi ise 48 milyar Tl. Kimi kamu kurumlarının sağlık gideri bütçesi var ayrıca. İyimser hesapla 180 milyar TL kamusal sağlık gideri öngörülmekte. Cepten harcamaları TÜİK, toplamın 1/5’i olarak vermekte, buna göre, 225 milyar TL toplam sağlık harcaması öngörülmekte 2020 için 83 + 5 =88 milyon nüfusa bölersek 225/88=2557 TL düşmekte. Kuşkusuz, AKP’nin TÜİK eliyle açıkladığı oranla kalmıyor cepten harcamalar.. Kamusal harcamadan geri kalmayan bir cepten harcamaya insanlar zorlanıyor..

En iyimser hesapla Türkiye’nin 2020’de 80 milyar $ sağlık gideri öngörmekte. Aşağıdaki rakamlar 2020 bütçesinin sefaletini ortaya koymakta..

2020’de bütçe gideri 1 Tr 95,5 milyar (Bn) TL, faiz dışı giderler 956,5 Bn TL, bütçe gelirleri 956,6 Bn TL, vergi gelir 784,6 Bn TL, bütçe açığı 138,9 Bn TL, %12,7!
7 L gelir + 1 TL açık / borçlanma!

  • Bütçenin %12,7’si ya da her 8 TL’den 1’i veya toplanan 100 TL  verginin 17.7 TL’si faize, 139 Bn TL! Faiz 2019’da 117 Bn TL idi; 2018’de ise 71,6 Bn TL idi. Bir de borç ana parası (Faiz Dışı Fazla!) ödenecek..

Üniversitelere 50,7 Bn TL. Özelleştirme geliri 10 Bn TL. 2020, %5 büyüme ve %8,5 enflasyon hedefli!? AR-GE’ye ise yalnızca 5 Bn TL. Ocak’ta 40,5 Bn TL TCMB’nın kâr ve ihtiyat akçesine el kondu, bütçe fazlalık verdi!? Sağlık Bakanlığı ödeneği kişi / yıl 710 TL! 2020, emekçiler için çok zor bir yıl olacak, olmakta
****
AKP iktidarı bu ağır salgını yönetmek için gerçekçi kaynaklar bulmak zorunda..

Örneğin resmi sayıları 50’ye varan ve yarısını AKP’nin son 18 yılda yarattığı yandaş Dolar milyardeleri 100’er milyon $ vermeli hemen salgın fonuna!

  • Lanetli denklem unutulmasın : 1 Dolar milyarderi = 1 milyon yoksul!

    Müslümanlar yıllık 1/40 fitre – zekatlarını bu yıl salgın fonuna vermeli. Diyanet İŞleri Başkanlığı ve Vakıfları öncü olmalı fon aktararak..

  • Bu sorunun yanıtını, Prof. Gökhan Çapoğlu‘ndan alabiliriz bizim yazdıklarımıza ek.. Lütfen tıklayınız.. (Birazdan web sitemizde paylaşacağız..)
  • Kaynağımız var ama toplumsal dayanışma olmadan başaramayız

Sevgi ve saygı ile. 30 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Sağlık çalışanlarının salgın koşullarında acil talepleri

Sağlık çalışanlarının salgın koşullarında acil talepleri

Sağlık çalışanları koronavirüs salgını karşısında acil taleplerini açıklayan bir imza metni yayımladı. Taleplerini tüm sağlıkçıların imzasına açan ilk imzacılar, koronavirüs salgınının hızının kesilmediği bir durumda yaşanabilecek kaosun sağlıkçıların bile sağlık ve can güvenliğini tehdit edeceğine işaret etti.

soL – Haber Merkezi, 29 Mart 2020

Bir grup sağlıkçının ilk imzacı olarak imzaya açtığı acil talepler salgın koşullarında yapılması gerekenlerle ilgili. Sağlık çalışanları arasında giderek salgının hızının kesilemediği bir durumda ortaya çıkacak kaos (AS: karmaşa) ortamında can güvenliklerinin bile kalmayacağı kanısının baskın duruma geldiğini belirten metinde, herkese sağlık çalışanlarının istemlerinin duyulması ve yaşamaa geçirilmesi için destek olma çağrısı yapılıyor.

İmza metni ve ilk imzacılar şöyle:

Sağlık çalışanları yeni koronavirüs salgını karşısında acilen şunları talep ediyor

Salgına karşı verilen mücadelede, bu mücadelenin en ön cephesinde bulunan sağlık çalışanlarının ülkemizdeki verili durumdan doğan kaygı ve endişeleri had safhadadır.

  • Sağlık çalışanları mücadelenin birincil sorumlusu olan siyasi iktidarın salgınla ilgili stratejisini anlayamamakta, dahası bir stratejisi olup olmadığından dahi emin olamamaktadır.

Bunun nedeni bakanlığın yaptığı açıklamalar ile alanda çalışan sağlık emekçilerinin yaşadığı gerçekler arasındaki açının her geçen gün artmasıdır.

Sağlık çalışanları kendilerini ve ailelerini koruyamamakta, şüphelendikleri hastalarına tanı koyamamakta,
tanı koyamadığı hastalarına uygun takip ve izolasyon olanağı sunamamakta ve tanı koyduklarının tedavisini yapacak yer bulamamaktadır.

Sağlık çalışanları arasında giderek baskın hale gelen kanaat, salgının hızının kesilemediği bir durumda ortaya çıkacak kaos ortamında can güvenliklerinin bile kalmayacağı yönündedir.

Bu koşullarda biz aşağıda imzası bulunan sağlık çalışanlarının acil istemleri şunlardır :

1) Salgının kontrol altına alınabileceği izolasyon şartları acilen sağlanmalı, halkın gerçekten evinde kalabilmesi için yaşamsal sektörlerin dışında üretim durdurulmalı, böylece tüm ülkede üretim faaliyetinin asgariye çekilmesi sağlanmalıdır.

2) Tanı konup ayakta tedavi edilecek hastaların ilaç temini devlet güvencesine alınmalıdır.

3) Yatacak hastalar için salgının yayılma hızı da dikkate alınarak uygun yatak kapasitesi hızlıca artırılmalı, bu amaçla özel hastaneler acil olarak kamulaştırılmalı,
sahra hastaneleri kurulmalıdır.

4) Yeterli solunum cihazı sağlanmalıdır.

5) Sağlık çalışanlarına maske, gözlük ve tulum gibi koruyucu donamım sağlanması eksiksiz ve her düzeyde acilen güvence altına alınmalıdır.

6) Gebe olan ve emziren anneler, kronik hastalığı olan sağlıkçılar izinli sayılmalıdır.
İnsani çalışma sürelerine dikkat edilmelidir.

7) Salgın dışında kalan sağlık hizmetlerinin sürekliliğini sağlayabilmek için hastanelerin bir bölümü Kovid-19’lu hastalar kabul edilmeyecek şekilde ayrılmalıdır.

8) Salgında görevli sağlık emekçilerinin ailelerinin korunması için barınma ihtiyaçları acilen karşılanmalı, bu amaçla uygun oteller kamulaştırılmalıdır.

9) Salgınla ilgili tüm veriler açık bir şekilde sağlık çalışanları ile paylaşılmalıdır.

10) Sağlık çalışanı olarak işe alınacak binlerce yeni kişi, Kovid-19 hakkında eğitimden geçirilmelidir.

talepediyoruz@gmail.com

İmzacılar                 :

Ahmet Soysal (Hekim, DEÜ Halk Sağlığı AbD)
Akif Akalın (Halk Sağlığı Uzmanı)
Ali Kemal Akgül (Hemşire, Genel Sağlık-İş İşyeri Temsilcisi)
Ali Rıza Ayder (Doç. Dr., Üroloji Uzmanı, Bozyaka Eğt.ve Araş. Hastanesi eski başhekimi)
Ali Rıza Karabulut (Hekim)
Ayşe Yetişen (Hemşire)
Bülent Cengiz (Prof. Dr., Gazi Üni.Tıp Fak. Nöroloji AbD)
Bülent Kundak (Hekim, Manisa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi)
Deniz Arık Binbay (Psikiyatrist)
Ebru Basa (Aile Hekimi)
Elif Tetik Acar (Hemşire, Birinci Basamak Sağlık Çalışanları Birlik ve Dayanışma Sendikası İzmir Şubesi Örgütlenme Sekreteri)
Endam Köybaşı (Psikiyatrist)
Ender Düzcan (Prof. Dr., Patoloji Uzmanı)
Gamze Özdemir (Hemşire)
Gökçe Cihan Üstündağ (Dr. Öğr. Üyesi, Eczacı)
Gül Polat (Hekim)
Gülperi Pütgül Köybaşı (Psikiyatrist)
Gülseren Atal (Hemşire)
Hasan Semih Bilgin (Psikiyatrist)
Havva Öztürk (Hemşire)
İlker Belek (Doç. Dr., Halk Sağlığı Uzmanı)
İnci Özgür İlhan (Prof. Dr., Psikiyatri Uzmanı)
Mehmet Atal (Anestezi Teknikeri, SES kurucu üyesi)
Melahat Sönmez (Doç. Dr., Psikiyatrist)
Melike Aktemur (Hemşire)
Mine Önal (Hekim)
Mustafa Can Keskin (Ecza Teknikeri)
Mustafa Torun (Hekim, Enfeksiyon Hastalıkları uzmanı)
Münir Çelik (Hekim, Manisa Tabip Odası üyesi)
Orhan Köker (Hekim, Manisa Tabip Odası Denetleme Kurulu Üyesi)
Özge Atacan (Hekim)
Rahmi Sever (Hekim, Manisa Tabip Odası üyesi)
Saadet Ülker (Emekli Hemşire Öğretim Üyesi)
Sahre Çeliktaş (Hemşire)
Selçuk Görmez (Dr., Kardiyoloji Uzmanı)
Semra Ustabaş (Hemşire, SES İşyeri Temsilcisi)
Tolga Binbay (Doç. Dr., Psikiyatrist)
Tülay Akkaş (Hemşire, THD İzmir Şube Eski Başkanı)
Ulaş Erdoğan (Eczacı)
Volkan Kavas (Doktor Öğretim Üyesi, Ankara Üni. Tıp Fak.)
Zorlu Paksoy (Hekim)
Zuhal Okuyan (Prof. Dr., Halk Sağlığı Uzmanı)
================================================

Biz de bu çağrı, uyarı ve istemlere katılarak imza koyuyoruz..

Sevgi, saygı, kaygı ve umut ile. 29 Mart 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com