Etiket arşivi: TOPLUM HEKİMLİĞİ / HALK SAĞLIĞI

Guinness’e girmeye aday bir eğitim öyküsü

logo

Guinness’e girmeye aday bir eğitim öyküsü

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, 69 yaşında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun oldu. Saltık, “Belki de yıllar önce tıbbiyeye değil hukuka girseydim, farklı bir kişilik gelişebilirdi ama bir yakınmam yok. Ben tıp mesleğimi çok seviyorum. Bu durumumla Guinness Rekorlar Kitabı’na girer miyim girmez miyim, bilmiyorum…” dedi.

İleyda Özmen

ANKARA- Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, eğitim azmiyle genç kuşaklara örnek oluyor. Yaşamını eğitime adayan Saltık, 69 yaşında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden yeni mezun oldu!

Yaşamı boyunca pek çok başarıya imza atan Saltık, “Belki de yıllar önce tıbbiyeye değil de hukuka girseydim farklı bir kişilik gelişebilirdi ama bir yakınmam yok. Ben tıp mesleğini çok seviyorum. Bu durumumla Guinness Rekorlar Kitabı’na girer miyim girmez miyim bilmiyorum…” dedi.

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Saltık, eğitim süreçlerini, bundan sonra hayata dair hedeflerini GAZETE DURUM’a şu sözlerle anlattı:

1977’den 2016’ya: 1977 İstanbul Tıp Fakültesi mezunuyum. 1978’de Hacettepe Tıp Fakültesi’nde Toplum Hekimliği / Halk Sağlığı dalında uzmanlık eğitimine başladım ve 1981’de İstanbul Tıp Fakültesi’nde uzman doktor oldum. 1990’da Doçent, 1996’da Profesör oldum.

  • Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde 2011-16 arasında okudum, bitirdim.

Mülkiye diyoruz biz ona. Çünkü Türkiye’de Siyasal Bilimler Fakültesi 1’den çok var ama “Mülkiye” 1 tane, biricik! O da taa 1859’da kurulan en eskisi ve hepsinin anası.

250 sayfalık kapsamlı tez : 2016-18 arasında Ankara Üniversitesi’nde Sağlık Hukuku alanında tezli yüksek lisans yaptım.

  • Dolayısıyla Sağlık Hukuku alanında uzmanlaşmış oldum.

Tezim, Anayasa Mahkemesi’ne yapılan bir bireysel başvuruda aşı yaptırmak istemeyen bir aileye Anayasa Mahkemesi’nin “Evet haklısınız” demesi üzerineydi. Bu kararı eleştirdik hukuksal ve tıbbi boyutlarıyla. Bir yandan hekim olma bir yandan hukukçu olma sorumluluğuyla iki alanı kesiştirerek Anayasa Mahkemesi’nin “Aşı yaptırmayabilir zorunlu tutulamaz” yönünde verdiği kararın tıbbi açıdan, hukuksal açıdan, hukuk felsefesi açısından, epistemolojik açıdan son derece yanlış olduğunu, 250 sayfalık kapsamlı tezimizde irdelemiş olduk.

Hukuk Fakültesi mezuniyeti :

  • Eylül 2018’de Ankara Hukuk Fakültesi’ne kaydımı yaptırdım ve yeni bitirdim (25.7.2022).

Şu an süregelen eğitimim Anayasa Hukuku Doktorası :

Ders dönemi tamamlandı önümüzdeki aylarda yeterlilik sınavına gireceğim ve arkasından tez yazarak onu da tamamlayacağım diye umuyorum.

Bu yaştan sonra ek diplomalardan gelir sağlamam söz konusu değil

Bütün bunlardan amacım Francis Bacon‘un da vurguladığı gibi “Bilgi güçtür.”

Büyük Atatürk‘ün de bizi uyardığı gibi, bilgiyi kafamızda salt bir yük olarak tanımayıp, onları insanlığa yararlı ürünlere dönüştürmek. Benim de derdim budur. Daha donanımlı bir insan olarak sağlık sorunlarını hukukuyla, felsefesiyle, siyasetiyle, kamu yönetimiyle bir bütün olarak anlamak ve bunlara daha kapsamlı, yetkin çözümler üretebilmek.

İnsanlığa daha çok hizmeti etmek…

Yoksa bu yaştan sonra, edindiğim diplomalardan bir gelir sağlamam söz konusu değil.

Avukatlık yapmak aklımdan geçmiyor:

Avukatlık yapmak aklımdan geçmiyor.

  • Ancak, sağlık hukuku alanında uzmanlaşmam nedeniyle, yasal bilirkişi belgeme ek olarak, bu konuyla ilgili davalarda uzman görüşü yazabilmekteyim.

Sağlık hukuku alanındaki sorunların çözülmesinde, daha adil kararlar verilmesinde.. böylesine bir katkım olabilir.

Anayasa Hukuku doktorasını tamamladığımda da “sağlık hakkı“nı işlemek istiyorum.

Sağlık hakkını hem hekim hem hukukçu olarak sentezleyerek işlemek.

Sağlık hakkını salt hukukçular tartışacak değiller. Yalnızca onlar tartışırlarsa bir ayağı eksik kalıyor. Çünkü hukuk insanlarının tıp sorunlarıyla, ölümle, hastalıkla ilgili yaşantı deneyimleri olmadığı için, havada kalabiliyor kimi kritik noktalar. Sorunun kökünü, doğasını anlamakta haliyle zorlanabiliyorlar.

Yarım yüzyıldır tıbbiyenin içindeyim :

46. yılındayım meslek yaşamımın. 1971’de Hacettepe’de tıp eğitimine 17 yaşında başladığımdan bu yana 51 yıl oldu. Yarım yüzyıldır tıbbiyenin içindeyim.

Edindiğim birikim ve deneyimleri hukuk bilgisiyle sentezlersem daha gerçekçi, canlı, yaşamı temsil eden, dile getiren, ussal (rasyonel) bir düzleme erişebiliriz diye düşünüyorum.

Dolayısıyla, anayasa hukuku doktora tezimi tamamladığımda, önümüzdeki 1-2 yıl içinde, sağlık hakkı üzerinde yetkin yazılar yazmak istiyorum.

Sağlık hukuku ve Tıp Hukuku dersleri vereceğim : 

Önümüzdeki yıl, bu yıl mezunu olduğum Ankara Hukuk Fakültesi’nde İngilizce Hukuk Bölümü’nde Sağlık Hukuku derslerini vereceğim. Çalışmakta olduğum Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde de Tıp Hukuku derslerini İngilizce vereceğim. Yine Atılım Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde hem lisans hem lisansüstü düzeyde Sağlık Hukuku ve Tıp Hukuku derslerini planlamaktayız.

Guinness Rekorlar Kitabı’na girer miyim, bilmiyorum :

Şunu da belirtmekten keyif alırım : Bizim ailemizde Lozan’da İsmet Paşa‘nın danışmanları içinde Hukuk Profesörü Veli Saltık vardı. Ankara Hukuk Fakültesi kurucu kadrosu içinde yer almıştı. Rahmi Saltık, bizim aileden ülkece ünlü ses sanatçısıdır, aynı zamanda avukattır. Başka hukukçu – yargıç – avukatlar da var ailemizde.

Belki de yıllar önce tıbbiyeye değil de hukuka girseydim farklı bir kişilik formasyonu gelişebilirdi ama bir yakınmam yok.

Ben tıp mesleğini çok seviyorum. Özellikle uzmanlık alanım olan “Halk Sağlığı / Toplum Hekimliği” ni.. İnsanları hastalıklardan korumaya çalışmayı çok saygın ve anlamlı buluyorum. Bu bağlamda tıp – sağlık bilimleri eğitimi vererek hekim ve uzman hekim yetiştirmeyi de.

Bu durumumla Guinness Rekorlar Kitabı’na girer miyim girmez miyim, bilmiyorum.

Söyleşi fırsatı için size ve telefonla arayarak beni kutlayan değerli ve kadim dostum Mustafa Balbay‘a, GAZETE DURUM‘a ayrı ayrı teşekkür ederim.

Prof. Dr. Ahmet Saltık Hakkında Detaylı Bilgiler

SAĞLIKÇILAR İNSANDIR

SAĞLIKÇILAR İNSANDIR

Prof. Dr. Çağatay Güler 
Halk sağlığı uzmanı

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Sistemdeki olumsuzlukları gidermekle görevli olanların her fırsatta hekim ve sağlık personelini suçlaması aslında hedef saptırmaya yönelik kurnazca bir oyundan başka bir şey değildir.

Hastalık, ağrı ve acı herkesi kim olduğuna bakmaksızın etkiler. Böbrek taşı, zengini de yoksulu da güçlüyü de güçsüzü de aynı biçimde kıvrandırır. Böyle durumlarda hekimin onları ağrılar içinde görmesini bile “egolarına saldırı” sayanlarda hekimlere yönelik bilinçaltı bir kızgınlık oluşabilmekte. Özellikle güç sahiplerinde daha çoktur böylesi durumlar. Ancak bu kızgınlık hiçbir ülkede bizim ülkemizdeki gibi bir hekim ve sağlık personeli düşmanlığına dönüşmemiştir. Kimi zaman hekimler “Vatandaşın canına kasteden canavarlar!” olarak gösterildi.

  • Koşullandırılmış kalabalıklara kendileri için çalışanları düşman belletmek kolaydır.

Kimi yerlerde güç ve yetki sahipleri kulaktan dolma bilgiyle yaptıkları düzenlemelerin hatalarını hekim ve sağlık personelinin üzerine yıkabiliyorlar. Kimileri vatandaşı hekimlere karşı kışkırtmayı iş edinebiliyor.

Kurnaz oyun

Sonuçta bazıları hekim ve sağlık personelini sistemin temsilcisi olarak görmekte ve sistemden yediği tekmenin acısını onları döverek, yaralayarak, öldürerek çıkarmaya kalkışmakta. Onların da sistemin mağdurlarından olduğu aklına bile gelmemekte. Bu olumsuzlukları gidermekle görevli olanların her fırsatta hekim ve sağlık personelini suçlaması aslında hedef saptırmaya yönelik kurnazca bir oyundur. Bir zamanlar hastalarımız vardı. Çok iyi bilirdik hastalıklar aynı olsa bile insanları, çevreleri, özellikle sosyal çevreleri ile birlikte ele almamız gerektiğini. Çağlar öncesinden hekim ustalar tek cümlede özetlemişlerdi:

  • “Hastalık yok, hasta vardır.”

Şimdi öykü ve muayeneyi zaman kaybı sayan hekimdışı yönetim anlayışı hâkim oldu bütün dünyada. Artık ne hasta var, ne hastalık, kimi sağlık kurumlarının “müşterileri” var. Müşteri varsa “Müşteri memnuniyeti” esastır.

  • Hasta müşteri olduğunda koruyucu hekimlik kalkar.
  • “Hastalan gel, paran kadar bakayım”a döner iş.

Geri kalmış ülkelerde yozlaşmanın, yozlaştırmanın gerekçesi olarak gösterilen “halk bunu istiyor” uydurması artık sağlık sistemini de yönlendirmektedir. “Halk hemen reçete istiyor! Halk karmaşık elektronik bip biplerle büyülenmek istiyor! Halk belirti hekimliği istiyor” denmekte.

Anlayış gerek

Hekimler “kendini kurtar” duygusu pompalanarak daha büyük açmazlara itilmeye çalışılmakta: Sadece müşteriyi memnun et! Teknolojinin arkasına sığın… Sen kendini kurtar!

  • Oysa onlar da uykusuzluğa herkes kadar dayanır, yorulabilir ve hastalanabilirler.
  • Fizyolojileri başkalarından farklı değildir.
  • Onlar da solunumla oksijen alırlar ve havasız ortamlarda bunalırlar.
  • Onlar da yemek yer, su içer ve tuvalete giderler.
  • Soğukta üşür, sıcakta terlerler.
  • Kimi zaman uykudan uyandırıldıklarında kafalarını toplayabilmeleri için bir süre gerekir.
  • Hiç olmazsa yüzlerini yıkamaları anlayışla karşılanmalıdır.

Anlayın artık

Onların dişleri de başkalarınınki gibi ağrır, onlardan daha fazla bel ağrısı çekerler.

Onların da mideleri bulanır ve kusabilirler.

Hekimler ve sağlık personeli de çocukları, anababaları hastalandığında başkaları gibi endişelenir, durumlarını merak ederler.

Onlar da kira, elektrik ve su faturası öderler, onlar da her şeyi para ile satın alırlar.

Üstelik bilgilerini güncel tutabilmek için tıp kitaplarını birkaç yılda bir yenilemek zorundadırlar.

  • Anlayın artık: Sağlıkçılar insandır…
    (Cumhuriyet, 27.3.2020)

=====================================
Dostlar,

1978’de Hacettepe Tıp Fakültesinde birlikte TOPLUM HEKİMLİĞİ / HALK SAĞLIĞI uzmanlık/ ihtisas eğitimi almaya başladığımız… 40+ yılık dostumuz Dr. Çağatay Güler’e teşekkür ederiz.

Çirkin siyasetçi, izlediği neo-liberal sağlık politikaları ile insanların en temel haklarından olan SAĞLIK HAKKINI gasp etme eylemini halkın gözünden saklamaya çabalamakta. Başta Hekimler olmak üzere sağlık çalışanlarını günah keçisi gibi ilahların gazaplarına kurban etmekteler

Bu iğrenç senaryo daha fazla sürdürülemez..

COVID-19 salgını, dileriz aklın ve bilimin yaşamda tek yol gösterici olduğu gerçeğini herkese öğretmiş olsun.

Herkes, başkalarının emeğine saygılı olmak zorundadır ve elbette sağlık çalışanlarının emekleri de bu kapsamdadır.

Ve bu arada, sakın unutulmasın :

  • Salgın yönetimi Halk Sağlığı (Public Health) disiplinin, yani Halk Sağlığı Uzmanı hekimlerin işidir..

Sevgi ve saygı ile. 04 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com