Etiket arşivi: N95 maske

TTB : Toplumun Sağlığını Riske Atmaya Devam Eden Sorumluları İstifaya Davet Ediyoruz

Bilim Kurulu Toplantısı Sonrası 12 Ocak 2022’de Açıklanan Kararlarla Toplumun Sağlığını Riske Atmaya Devam Eden Sorumluları İstifaya Davet Ediyoruz

Bilim Kurulu toplantısında temaslı aşılıların karantinaya alınmaması ve semptom göstermeyenlere PCR testi yapılmaması kararları alınmıştır. Bu kararları kamuoyuna açıklayan Sağlık Bakanı ve bireysel önlemlerle salgının şubat ayında kontrol altına alınacağını öngören salgının merkez üssü İstanbul’un il sağlık müdürünün yaklaşımları ise pandemi karşısında teslimiyeti işaret etmektedir.

Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yetmezlikleri, ekonomik kriz; liyakatsiz Sağlık Bakanlığı ve il sağlık müdürlüğü yöneticileri, salgını denetim altına alamamış ve kendi haline bırakmıştır. Yüksek sayıdaki ölümlere de kayıtsız kalınan bu kendi haline bırakma durumu yeni değildir ve bu durum salgının başından bu yana sürmektedir. Bilimsel temellerden yoksun son açıklamalar, Sağlık Bakanlığı ve il sağlık müdürlüklerinin pandemiyi yönet(e)meme sürecinde artık pes ettikleri aşamadır. Sağlıkta Dönüşüm Programı ile tedavi edici hizmetlere ve hastanelere odaklanmış sağlık hizmetleri stratejisi çökmüştür. Güçsüzleştirilen ve birey hedefli örgütlenen 1. Basamak sağlık hizmetleri, toplumsal bir tehdit olan salgın karşısında çaresiz kalmıştır.

Virüsün bulaşıcılığının artması nedeniyle test ve aşının özendirilmesi; etkin ve hızlı bir aşılama programı gerekirken Sağlık Bakanlığı’nın aldığı son kararlar bilimsel olarak kabul edilemez. Dolayısıyla kararların sağlık çalışanları ile toplumu karşı karşıya getirme, sağlıkta şiddeti artırma ihtimali yüksektir.

  • Test sayısının azaltılması, hastalığın gerçek boyutunun toplum tarafından anlaşılamamasına neden olmaktadır.

Bakanlık eliyle oluşturulan bu denetimsizlik durumu her yurttaşımızı potansiyel COVID-19 vakasına dönüştürerek toplumu riske atmaktadır. Kamu otoritesinin topluma sunduğu mesaj bu iken sağlık çalışanlarına yönelik politikaları da benzerdir, zira bu kararlar ve uygulamalar sonrası sağlık kurumlarında da herhangi bir önlemin alınmaması, sağlık emekçilerinin hayatlarının da hiçe sayıldığını göstermektedir.

Kötü sağlık politikalarına karşın tüm özverileriyle salgını denetim altına almaya çalışan hekimler ve onların örgütü Türk Tabipleri Birliği (TTB) olarak toplum sağlığı için 1 kez daha uyarıyoruz  :

  • Omicron varyantı ile salgın yeni bir evreye girmiştir ve bu varyantın aşılıları bile hasta edebildiği, bulaştırıcılığının çok yüksek olduğu ve kısa sürede toplumun büyük kesimine bulaşabileceği bilinmektedir.
  • Son bilimsel verilere göre hastaneye yatırma ve ölüme yol açma potansiyelinin Delta’ya göre düşük olması ve daha hafif seyrettiği de bilinmektedir. Buna karşın riskli kesimlerde ölüme yol açma tehdidinin de büyük olduğu ve bu pikin (AS: tepenin) ilerleyen günlerinde daha çok ölümle karşılaşılabileceği de öngörülmektedir.
  • Bununla birlikte hatırlatma dozunu yüksek düzeylerde tutan ülkelerde Omicron varyantının yol açabileceği hastane yatışlarının ve ölümlerin daha düşük olduğu görülmektedir.

Delta varyantı öncesi ve delta dönemindeki bilimsel yayınlarda, post-COVID sürecinin geçirilen hastalığın şiddeti ile paralellik (AS: koşutluk) göstermediği belirtilmişti. Bu anlamda, kişiler virüsle hastalandıktan sonra, yaşamda kalsalar bile sağlıkları olumsuz etkilenebilecektir.

Önümüzde kısa süre olduğunun bilinci ile halk sağlığını koruma yükümlülüğü olan Sağlık Bakanlığı, olası pikin (AS: tepenin) en hafif geçirilmesi için elinden geleni yapmalıdır.

  • Toplumsal ve bireysel önlemler birlikte yaşama geçirilmelidir.
  • Aşısızların ve eksik aşılıların etkin ve hızlı bir kampanya ile aşılanmaları sağlanmalıdır.
  • 5-11 yaş grubu için aşılama programı başlatılmalıdır.
  • PCR yanında hızlı testlerden de yararlanılmalı; günlük yapılan test sayısı yükseltilmeli; temaslı ve risk gruplarının taramaları hızlı tarama testi ile yapılmalıdır.
  • Bulaştırma potansiyeli olan yakın temaslı kişiler, hatırlatma dozu yapılmış olsalar bile karantinaya alınmalıdır.
  • İzolasyon ve karantina altına alınan aileler için adı konmuş bir ekonomik ve sosyal destek programı uygulanmalıdır.
  • Bulaşı artırma potansiyeli olan barınma koşullarına sahip aile bireyleri için karantina dönemini geçireceği kamusal yerler sağlanmalıdır.
  • Ücretsiz ve nitelikli maskenin Omicron varyantı pikinde yaşamsal olduğunu hatırlatıyoruz. Riskli yerlerde çalışanlara N95 maske dağıtılmalıdır.
  • Kalabalıklaşmalardan kaçınmak için önlemler alınmalıdır. Toplu yaşam yerlerinin kapasitesi %50 ile sınırlandırılmalıdır. Aşısız kişilerin bu yerlere girmeleri engellenmelidir. Bu öneriler toplu taşıma için de geçerlidir. Yüz yüze yapılacak etkinliklerde bu önlemlere dikkat edilmelidir, etkinliklerin mümkünse çevrimiçi olarak yapılması sağlanmalıdır.
  • Kapalı ortamlarda havalandırmaların kamusal denetimi sağlanmalıdır.
  • Çalışma yaşamı, kalabalıklaşmanın gözlemlendiği bir başka alandır. Fabrikalar ve kamu kurumları %50 kapasite ile çalışmalıdır. Bu süreçte çalışanlar herhangi bir hak kaybına uğramamalıdır.
  • Sağlık kurumlarında kapasitenin aşılmasına ilişkin hazırlıklar yapılmalıdır.

Bu öneriler, toplumun ve sağlık emek meslek örgütlerinin karar alma süreçlerinde olduğu aktif bir mekanizmayla, değişen koşullara göre güncellenmelidir. TTB’nin Aralık ayında yaptığı erken uyarı ve ayrıntılı önlemler kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu uyarılar kamu kurumlarınca göz önünde bulundurulmalıdır. Sıraladığımız önlemler, hem salgın denetim deneyimi olan bilim insanları hem de Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu üyeleri tarafından bilinmektedir. Olması gereken bilginin gereğini yerine getirecek iradeyi gösterebilmek ve yükümlülükleri yerine getirebilmektir.

Ne yazık ki yetkili merciler, salt bireysel korunma önlemlerine bel bağlamıştır, salgın denetimi vatandaşların aşı gönüllüğüne, fiziksel mesafe ve maske önlemlerine daraltılmış ve bırakılmıştır. Bakanlığın ve müdürlüklerin halk sağlığı yükümlülükleri rafa kaldırılmıştır. Bu tercih ile ölümlere sessiz kalan popülist, bilimsellikten uzak

  • iktidar, yaşam hakkı ihlali yapmaya ve insanlığa karşı suç işlemeye devam etmektedir.

Halk sağlığı için gerekli adımları atmayan iktidar yönet(e)memektedir ve bu süreçte sorumluluğu olanlar istifa etmelidir.

Türk Tabipleri Birliği Pandemi Çalışma Grubu
Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi

Kapı kapı dolaşarak herkese test yapılmalı

En kritik döneme girdik!

Bilim Kurulu üyesi: En kritik döneme girdik!
(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır.)
Bilim Kurulu’nun Acil Tıp Uzmanı üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, ‘Biyoistatistiksel modellemelere göre önümüzdeki iki haftanın çok kritik olduğunu, hatta en kritik döneme girdiğimizi düşünüyorum. Bir süre daha dişimizi sıkarsak haziran ayında bir miktar nefes alacağımızı umuyorum’ dedi. (7 Nisan 2020, https://veryansintv.com/bilim-kurulu-uyesi-en-kritik-doneme-girdik/)

Ankara Şehir Hastanesi Acil Tıp Kliniği Eğitim Görevlisi ve Koronavirüs Bilim Kurulu üyesi Doç. Dr. Afşin Emre Kayıpmaz, acillerde sağlık çalışanlarının koronavirüsle mücadelesini anlattı.

Acil servislerde tüm personelin, kişisel koruyucu ekipman (AS: donanım) giyerek görev yaptığını belirten Kayıpmaz, ekipmanların sağlık çalışanlarının olmazsa olmazı olduğunu vurguladı. Milliyet’e konuşan Kayıpmaz, en az 8 saatlik bir vardiya boyunca sağlık çalışanlarının N95 maske ile nefes almaya çalıştığını, gözlerle yüzün bir bölümünü örten koruyucu gözlük takmak zorunda kaldığını, bunun yanı sıra siperlik, önlük veya vücudu tamamen saran tulumları da giymek zorunda kaldıklarını belirterek, koşulların zorluğunu şöyle ifade etti:

“Kişisel koruyucu ekipmanın içinde neler hissedildiğini tarif edecek olursak… Benim gibi saçı olmayan birisi için bu saydığım ekipmanların arka tarafındaki lastik bantları bile yüzünüzü ve başınızı fazlasıyla rahatsız ediyor.

Kullanılan ekipmanları sıralamamdaki amaç, sağlık personelinin fedakârca insan sağlığına katkı sunabilmek ve kendilerinin bu virüsle enfekte olup olmadığını önemsemeksizin diğer hastalarımıza ve kendi ailelerine bu hastalığı bulaştırmamak için gösterdiği çabayı gözler önüne sermek. Bu süreçte kimi acil sağlık personeli evinin dışında Sağlık Bakanlığı tarafından tahsis edilen misafirhane, otel gibi yerlerde kalmayı tercih etti, kimi de kendi evinde, kendini en sevdiklerinden izole etti.

Kovid-19’da ilk pozitif vakanın açıklanmasından 5 Nisan’a kadar gelen sürede vaka sayının 27 bini geçtiğini söyleyen Kayıpmaz, “Bu kadar pozitif vakayı yakalamamızda en büyük etken tabii ki günlük test sayısında 20 bini geçmiş olmamız. Pozitif olduğu tespit edilen vakaların aynı zamanda yakın temaslıları da taranıyor. Pozitif vakalarla yakın teması olmuş kişilerin izolasyonuyla da hastalığın yayılmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.” dedi.

Türkiye’nin sağlık kapasitesinin gücünü de düşününce, izolasyon tedbirlerine harfiyen uyulduğu takdirde bu salgını ülke olarak en az hasarla atlatmanın mümkün olduğunu vurgulayan Kayıpmaz, şöyle devam etti:

“Bu bağlamda biyoistatistiksel modellemelere göre önümüzdeki iki haftanın çok kritik olduğunu, hatta en kritik döneme girdiğimizi düşünüyorum. Bir süre daha dişimizi sıkarsak, haziran ayında bir miktar nefes alacağımızı umuyorum. Unutulmamalı ki bu bizim elimizde. Özellikle bu iki hafta olmak üzere nisan ayı içinde evde ne kadar sıkılırsak, bunun meyvelerini o kadar erken toplarız.”
===================================

Dostlar,

Kapı kapı dolaşarak herkese test yapılmalı

Bir meslektaşımızın hem de ACİL TIP UZMANI gibi zor bir alanın hekiminin özdeşimsel (empatik) aktarımlarını paylaştık, teşekkür ederiz.

Ancak GÜNLÜK TEST SAYISI HALA ÇOK AZ! Aşağıda ilk 10 ülkenin verileri var..
(https://www.worldometers.info/coronavirus/, 07.04.2020, 23:54)

Birleşik Arap Emirliklerinin nüfusu 9 milyon dolayında, test sayısı 220 bin..

83 +5 = 88 milyon nüfuslu Türkiye’nin test sayısı 228,868..

Türkiye günlük 30 bin test yaparak nereye, ne zaman ve nasıl varacak??
Bizden 5 milyon az nüfuslu Almanya’da erişilen test sayısı 918,460.
Bizim 4 katımız nüfusu olan ABD’de test sayısı, bizden sonra başlamalarına karşın 2,053,822!
Nüfusu bizim 1/10’umuz olan 8,7 milyon nüfuslu İsviçre’nin test sayısı 167,429.
…..
Oysa Reçete çok yalın                    :

1. Kapı kapı dolaşarak herkese test yapılmalı.
2. Pozitif bulnan olgular hemen toplumdan ayrılarak sağaltılmalı (tedavi edilmeli); sağaltımı bitenler 2 hafta daha, bulaştırıcılıkları tümüyle kırılana dek toplumdan yalıtılmalı (izolasyon)
3. Testi negatif çıkan kuşkuluların birkaç gün içine testi yinelenmeli, en az yalancı negatif sonuç veren test seçilmeli.

Böylelikle toplumdaki tüm olgular en kısa sürede yakalanmalı ve sağaltımı verilmeli.
Sağlık sistemimiz vargücümüzle desteklenip güçlendirilerek, elden gelen en kısa sürede salgın eğrisinin tepe yapması sağlanmalı (Türkiye’de tersi yapılıyor!) ve yangın olabildiğince kısa sürede söndürülerek ekonomi çökmekten kurtarılmalı..

Halen izlenen yol ne getirir??

Halen günlük 20 bine dek test sayısı çıkarıldı; toplumun yarısını, diyelim 40 milyonu bu gidişle

40 000 000 / 20 000 = 2000 günde, 6 yılda tarayabiliriz! (Aşırı nüfus başa bela!)

Her gün 40 bin test yaparsak bu süre 1000 güne (yaklaşık 3 yıl) iniyor!

  • Çin böylesi bir yol izledi ve Wuhan’da karantinayı 76 günde sonlandırdı!

Dikkat buyurulsun, olgu sayısı bakımından dünyada 9. sıraya büyük bir hızla tırmandık!

Ya da şimdiki gibi ağırdan alır, yangının toplumda için için “kontrollü yangın / kontrollü salgın” olarak sürmesine göz yumar, daha çok insanın bulaşı almasıyla –ölmezse– bağışıklanmasından medet umulur, eğrinin hızla yükselmesinden korkar ve kaçar; hastalık ve ölümlerin büyük bölümünü kayda geçirmediğimiz / geçiremediğimiz / geçiremeyeceğimiz için salgını iyi yönettiğimiz yanılsaması ile kendimizi ve halkı kandırırız….

Türkiye bu politikayı bırakmalı.. İnsancıl değil, ekonomik değil; bilimsel – akılcı asla değil!

Sevgi ve saygı ile. 07 Nisan 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF-Mülkiye)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com