Etiket arşivi: nükleer enerji

Nükleer santraller, Afrika güneşi ve su

Nükleer santraller, Afrika güneşi ve su

Kuşkusuz nükleer endüstri açısından son günlerin en önemli olayı, Güney Afrika’nın nükleer enerji planlarını rafa kaldırıp geleceğine rüzgar ve güneş yatırımlarıyla yön verme kararıydı. Zira 2030 yılına kadar dokuz bin altı yüz megavatlık nükleer enerji yatırımı planlayan Güney Afrika’da Cumhurbaşkanı Zuma’dan iktidarı devralan Cumhurbaşkanı Cyril Ramaphosa, nükleer enerji yatırım planlarını, pahalı olduğu gerekçesiyle rafa kaldırarak enerji üretimi için doğal gaz, güneş, rüzgar ve diğer enerji kaynaklarına başvurulacağını açıkladı.
Enerji Bakanı’nın açıklamaları arasında dikkat çeken diğer bir husus da, önceki iktidarın elektrik talebinin arttığı iddialarını yalanlayarak enerji ihtiyacının bilakis düştüğünün altını çizmesiydi. Oysa Zuma iktidarı süresince ülkenin elektrik enerjisi ihtiyacının olduğu söyleniyor, Rus lider Putin ile Rus nükleer gücü Rosatom namına gizli görüşmeler gerçekleştiriliyordu.
Cumhurbaşkanının değişmesiyle esen rüzgara göre enerji ihtiyacının bir kısmını yenilenebilir enerji yatırımlarıyla karşılamayı planlayan Güney Afrika’nın hesabı artık 8100 megavat rüzgar, 5670 megavat güneş enerjisi yatırımlarını da içeriyor. Daha iyi anlaşılması için güneş ve rüzgar zengini Türkiye’de Enerji Bakanlığı verilerine göre, rüzgarda 6516 megavat, güneşte ise toplam enerji üretiminin %1’ine denk gelen 2684 megavat üretim gerçekleştirildiği notunu düşelim.
Güney Afrika’da yaşanan bu değişim dünya genelindeki eğilimin bir yansıması olarak da düşünülebilir. Zira her yıl bir önceki senenin verileri üzerinde gerçekleştirilen araştırmalarla hazırlanan ve dün yayınlanan Dünya Nükleer Enerji Durum Raporu’na göre de,
dünya genelinde nükleer enerjiden yenilenebilir enerjilerden rüzgar ve güneş alanına bir kayış var.
Nitekim raporda da yer verilen yeşil enerjiye yatırım yapan 14 ülkede yapılan en kapsamlı araştırmanın sonuçlarına göre, % 82’si yenilenebilir enerji kullanımının önemine inanıyor ve bu oran Çin’de %93, Japonya’da ise %73’lerde. Araştırmada yer alan Japonya ve Çin’in aynı zamanda en çok nükleer santrale sahip ülkelerden oluşu ise hükümetlerin nükleer yatırım kararlarını alırken, yasa yapıcıları ve sivil toplumu dikkate almadığının bir kanıtı gibi. Zira raporda askeri güç ve demokrasi konusu ayrıca ele alınmış. Operasyon ömrü kırk yılını doldurduğu için bakım onarım giderleri, buna karşılık riskleri artan nükleer santrallerin kapatılması yerine ömürlerinin uzatıldığına da değinilmiş.
Güney Afrika’nın nükleer santral kararlarını rafa kaldırma gerekçesini 4 milyon nüfuslu Cape Town şehrinin içinde bulunduğu su kriziyle bağ kurmamak ise mümkün değil. Zira Cape Town dünya genelinde susuz kalacak ilk büyük şehir olarak ve halkı bu sene nisan ayı itibariyle duşu iki dakikadan fazla kullanmaması, bahçe sulamaması, araba yıkamaması, havuzları doldurmaması yönünde uyarıldı.
Her ne kadar Güney Afrika verileri gelecek senenin Nükleer Enerji Durum Raporu’nda yer alacak olsa da su oburu nükleer santrallerin küresel ısınma çağında yeri olmadığı su götürmez bir gerçek. Nitekim aynı raporda atomik fizyon enerjiden (AS: enerjisinden) daha çok su kullanan bir başka enerji kaynağı olmadığı, Union of Concerned Scientists / Endişeli Bilim İnsanları Birliği’nin (UCS)’den David Lochbaum’un
* “Nükleer santralden enerji üretmek istiyorsak önce küresel ısınma sorununu çözmek zorundayız”
sözleriyle de ortaya konmuş bulunuyor.

BESİN KRİZİ KAPIDA MI?!

 

Dostlar,

Sayın Prof. Dr. D. Ali Ercan hocamızı yakından tanıyor bu site okuyucuları.

Sayın Ercan Nükleer enerji uzmanı ve bu konulara haliyle çok duyarlı.

“Çevre ve Enerji” başlıklı konferansının yansılarını bu sitede 22.1.13 günü yayımlamıştık. Bu yansıların özenle, bir kez daha izlenmesinde yarar görüyoruz.

Aşağıda yer verdiğimiz Sayın Ercan’ın yolladığı yazı da bu tezleri desteklemekte..

  • Nüfus artışı ve Küresel İklim Değişikliği artık alarm vermekte..
  • Böyle giderse AÇLIK KRİZİ felaketi kapımızı çalıyor..

Türkiye buğday bile ithal eder durumda!

Bilgiye sunalım :

Dünya Felaketler Raporu / BBC                                :

Ø1 milyar insan yetersiz besleniyor (AÇ!).
ØBu sayıyı aşkın insan aşırı kilolu.
ØUluslararası Kızıl Haç ve Kızıl Aylar Federasyonu’nca yayımlanan raporda,
Dünya nüfusunun yaklaşık % 15’inin (1040 milyon!) açlıkla karşı karşıya oldukları belirtildi.
ØBu sorunu oluşturan nedenler :     * Aşırı nüfus artışı

     * yükselen gıda fiyatları
     * israf
     * dağıtım sorunları…
ØRaporda, Dünyada tüketilen gıdaların yarısını üreten köylülerin ciddi bölümünün açlık çektiğinin altı çizildi.
ØObesite (şişmanlık), pek çok gelişmiş ülkenin sağlık sistemine ciddi yük.
Øİngiltere’de yetişkinlerin ¼’ü, çocukların 1/10’u obez (şişman).
ØHer şey şimdiki gibi sürerse, 2030’da ABD’lilerin yaklaşık yarısının, İngilizlerin ise %40’ının obes olacağı kestiriliyor.
(BBC, 25.9.11)

Başbakan RT Erdoğan ise hala, hiç hesap kitap yapmadan,
hangi akla hizmet ettiği anlaşılmaz biçimde 4-5 çocuk yapılsın istiyor..

Bu düşüncesinin gerekçelerini içtenlikle söylese de biz de öğrensek.

Ya da bu konuda ulusal Demografi Kurultayı düzenlese de enine boyuna tartışsak.

Salt danışmanları ile yetinmese.. karşıt görüşleri de dinlese..

Ülkemize çok yazık oluyor, RT Erdoğan çok ağır tarihsel vebal alıyor..

Bir kez daha uyaralım : HER AİLEYE 1 ÇOCUK..

Ve de özyeterlik hedefli ulusal tarım politikaları!

Başka yolu yok!

Bir kez daha yüksek tonla anımsatalım :

DÜNYAYI KORKUTAN 10 TEHLİKE + Küresel Terör

§OZON KATMANININ DELİNMESİ..
§DÜNYANIN ISINMASI (KÜRESEL ISINMA – İklim değişikliği)
§NÜFUSUN HIZLI ARTIŞI ve DENGESİZ DAĞILIMI
§TEMİZ SU KAYNAKLARININ AZALMASI
§TOPRAK EROZYONU
§ASİT YAĞMURLARI
§NÜKLEER ATIKLAR ve KİRLENME
§ZEHİRLİ KİMYASAL MADDE ATIKLARI
§BALIK POPÜLASYONUNDA AZALMA
§E K O L O J İ K   G E R İ L E M E ! + T e r ö r !

Sevgi ve saygı ile.
17.3.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=======================================

BESİN KRİZİ KAPIDA MI?!


Değerli arkadaşlar, 

Küresel iklim değişikliğinin neden olduğu olumsuz koşullar karşısında, denetimsiz biçimde artmakta olan nüfusunu doyuramayan geri kalmış ülkeler büyük panik içinde.

  • Dünyada nüfus her gün 210 bin kişi artıyor!

  • Türkiye’de de nüfus her gün 3 bin kişi artıyor.

Su ve Toprak yönetimini beceremeyen ülkeler Buğday, Pirinç ve Mısır yetiştirmek için
öbür ülkelerde “toprak kiralamak” yoluna gidiyorlar. Bizde de Anadolu gittikçe kuraklaşıyor.(Küresel ısınım sonucu nornal termodinamik denge sıcaklığı 6,2 derece olan Gezegenimizin ortalama sıcaklığı 15 C dereceye yükselmiş durumdadır) Zaten çok az olan su kaynaklarımız gittikçe azalıyor. (Türkiye’de su 1000 m3/kişi/yıl düzeyindedir; yani dünya ortalamasının yarısından da az!) Afrika ülkelerinde kiralayacağımız topraklara bel bağlıyoruz. Buna karşın hala 3-5 çocuk doğumunu teşvik eden aklıevveller var bu ülkede..

Son zamanlarda değişik dernek ve kurumlarda yaptığım “Enerji ve Çevre” başlıklı  söyleşilerimde  bu konuları (Enerji, su, besin, toprak, nüfus, kriz ve kaos ve öneriler..)  işliyorum.

İngiliz gazetesi The Guardian’ın bu konudaki bir haberi aşağıdadır. æ

________________________
 

The world is closer to a food crisis than most people realise

Unless we move quickly to adopt new population, energy, and water policies, the goal of eradicating hunger will remain just that

  • Lester Brown
    • Lester R. Brown
      president of the Earth Policy Institute and author of Full Planet, Empty Plates: The New Geopolitics of Food Scarcity
    • guardian.co.uk, Tuesday 24 July 2012 12.21 BST
Algeria food riots

Food riots in Algeria in 2008. Photograph: Fayez Nureldine/AFP/Getty Images

In the early spring this year, US farmers were on their way to planting some 96 million  acres in corn, the most in 75 years. A warm early spring got the crop off to a great start. Analysts were predicting the largest corn harvest on record.

The United States is the leading producer and exporter of corn, the world’s feedgrain.
At home, corn accounts for four-fifths of the US grain harvest. Internationally, the US corn crop exceeds China’s rice and wheat harvests combined. Among the big three grains – corn, wheat, and rice – corn is now the leader, with production well above that of wheat and nearly double that of rice.

The corn plant is as sensitive as it is productive. Thirsty and fast-growing,
it is vulnerable to both extreme heat and drought. At elevated temperatures, the corn plant, which is normally so productive, goes into thermal shock.

As spring turned into summer, the thermometer began to rise across the
corn belt. In St Louis, Missouri, in the southern corn belt, the temperature in late June and early July climbed to 100F (32C) or higher 10 days in a row. For the past several weeks, the corn belt has been blanketed with dehydrating heat.

Weekly drought maps published by the University of Nebraska show the drought-stricken area spreading across more and more of the country until, by mid-July, it engulfed virtually the entire corn belt. Soil moisture readings in the corn belt are now among the lowest ever recorded.

While temperature, rainfall, and drought serve as indirect indicators of crop growing conditions, each week the US Department of Agriculture releases a report on the actual state of the corn crop. This year the early reports were promising. On 21 May, 77% of the US corn crop was rated as good to excellent. The following week the share of the crop in this category dropped to 72%. Over the next eight weeks, it dropped to 26%, one of the lowest ratings on record. The other 74% is rated very poor to fair. And the crop is still deteriorating.

Over a span of weeks, we have seen how the more extreme weather events that come with climate change can affect food security. Since the beginning of June, corn prices have increased by nearly one half, reaching an all-time high on 19 July.

Although the world was hoping for a good US harvest to replenish dangerously low grain stocks, this is no longer on the cards. World carryover stocks of grain will fall further at the end of this crop year, making the food situation even more precarious. Food prices, already elevated, will follow the price of corn upward, quite possibly to record highs.

Not only is the current food situation deteriorating, but so is the global food system itself. We saw early signs of the unraveling in 2008 following an abrupt doubling of world grain prices. As world food prices climbed, exporting countries began restricting grain exports to keep their domestic food prices down. In response, governments of importing countries panicked. Some of them turned to buying or leasing land in other countries on which to produce food for themselves.

Welcome to the new geopolitics of food scarcity. As food supplies tighten, we are moving into a new food era, one in which it is every country for itself.

  • The world is in serious trouble on the food front.

But there is little evidence that political leaders have yet grasped the magnitude of what is happening. The progress in reducing hunger in recent decades has been reversed. Unless we move quickly to adopt new population, energy, and water policies, the goal of eradicating hunger will remain just that.

Time is running out.

The world may be much closer to an unmanageable food shortage – replete with soaring food prices, spreading food unrest, and ultimately political instability– than most people realise.

Fukuşima, Nükleer Santral, Kanser ve Türkiye / Fukushima Disaster, Nuclear Power Plant and Turkiye

DOSTLAR,

Japonya, 11 Mart 2011′de yaşadığı dev felaketin ardından nükleer santrallarını kapıyor. Basından öğrendiğimize göre geçtiğimiz haftalarda, yani tarihsel felaketin 1. yılında bunu yaptı. Yani musibetten gerekli dersi çıkardı..

Türkiye’ye gelince.. Harıl harıl koşturuyor. Almanya’da geçen yıl köktenci bir kararla
10 yıl içinde nükleer santral enerjisini bırakacağını açıkladı. Üstelik Türkiye, halkının yoğun protestolarını, direncini de faşistçe baskı ile karşılıyor. Öte yandan, Rus hükümeti ile yaptığı anlaşmayı TBMM’den geçirerek Anayasa md. 90/son fıkra korumasına aldı. CHP, “Anlaşmayı uygun bulma yasasını” Anayasa Mahkemesine götürdü..
Bu Eylül’de 2 yıl olacak.. Yeni Anayasa Mahkemesi henüz gündemine bile al(a)madı öğrenebildiğimiz kadarıyla.. Anlaşmayı iptal olanağı da kalmadı,
çünkü milyar dolarlık tazminat söz konusu..

Bu sunuyu 2011 Nisan ve Mayıs aylarında birçok yerde paylaştık.
Gözden geçirerek sizlerle paylaşmak istiyoruz.

Bu kez bir de NÜSED 2. Başkanı olarak..

NÜSED: Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği

TÜRKİYE NÜKLEER SANTRAL SEVDASINDAN YOL YAKINKEN VAZGEÇMELİ!

Kapsamlı sunuyu izlemek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Fukushima_Kanser_Nukleer_Santral

Sevgi ve saygı ile. 25.5.12

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net