Etiket arşivi: Dr. Ahmet Saltık www.ahmetsaltik.net

Bir 23 Nisan Daha Böyle Geçti…

Bir 23 Nisan Daha Böyle Geçti…

Slide1 Slide2 Slide3 Slide4 Slide5 Slide6 Slide7 Slide8 Slide9 Slide10 Slide11 Slide12 Slide13 Slide14 Slide15 Slide16 Slide17 Slide18

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

23 Nisan 2015 günü Aslanlı Yolda Atamıza yürüdük..

Vatan Partisi’nin çağrısına katıldık.. 1. Meclis önünden Anıtkabir’e dek yürüdük..

Büyük ATATÜRK‘ün huzuruna çıktık..

*****

Görseller 23 Nisan 2015 Türkiye’sini ortaya koyuyor..

Bunların hepsi geride kalacak..

Türkiye’nin aydınlık birikimi, 12,5 yıllık AKP ayracını (parantezini) da kapatacak..

AKP Fetret’i sona erecek ve sorumlularından mutlaka yasal hesabı sorulacak..
Bunca vahşet ve tahribatın karşılıksız kalması düşünülebilir mi??

Haydi Türkiye’m, 7 Haziran 2015 milat olsun ve AKP iktidardan indirilsin..

Sevgi ve saygı ile.
24 Nisan 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Sözde Ermeni Soylkırımına Uzmanlardan 3 Dev Yanıt

Sözde Ermeni Soykırımına
Uzmanlardan 3 Dev Yanıt


Değerli Dostlar,

Soykırım ve Terörizm Araştırıcısı Sefa Yürükel,
sözde Ermeni soykırımının emperyalistlerin Osmanlı’yı parçalama
ve Türk’ü ortadan kaldırma planı olan Şark Planı‘nı,
çok yerinde bir benzetmeyle, bugünkü BOP Planıyla örtüştürüyor.
Ekte konuyla ilgili çok önemli uzmanların raporları var.
Lütfen paylaşınız.
 
Dostlukla, 01.04.2015
Lâle Gürman 
**********

Değerli Dostlar,
Bu yilin asirlik yalani propagandasi, emperyalistlerin Osmanliyi parcalama ve Turku imha etmesi olan, Sark Plani (Bugunku adi ile BOP) cercevesinde, sözde Ermeni faaliyetleri esasta ise Emperyalist Patron/patronlar ve piyon faliyetleri (PKK=HDP de bu işi bugün yüklenmistir) babında Ermeni tehciri bir soykirim gibi butun Uluslararasi içtihat ve hukuka karşı oldugu halde, 1. Dunya savasinin devam ettirmeye calismaktadirlar.
Biz Turklerde onurlu milletin evladi olan bir avuc KURSAD da olsak, bunun Emperyalist bir proje oldugunu, Milletimizi ve dunyayi uyarmak. tavir aldirtmak icin calismalar yapmaliyiz. Alinan tehcir kararinin hakli oldugunu bilerek ve savunarak hareket etmeliyiz.
Bu anlamda, bugune kadar emegi gecmis bircok degerimizin eserlerini hem kendi milletimizin mensuplarina, hem Ermenistan ve diger milletlerin mensuplarina da (Cumhurbaskanlari ve parlementerler de dahil olmak uzere) elimizdeki olanaklar dahilinde iletmeli ve Hz. İbrahim Karınca örneğinde olduğu gibi dik durmaliyiz..
Bundan boyle de tavrimiz böyle olmalidir.
Gonderdigim ekteki eserleri de Turk dunyasinin mensuplari olarak, bizim lehimize
etki uyandirmak, tavir aldirmak ve taraf oluşturmak için tum dunyadaki gerekli merci ve kiiliklere yaymaliyiz.
Bunlari bugunku sorunlari gelecek kuşaklara bırakmadan halletmek icin yapmaliyiz
ve yazili metinlerlede Türk’ün alana çıkmasini saglamaliyiz diyorum.
Tum Türk dünyasinin bireylerine, kuruluslarina, calismalarinda bu anlamda
basarilar diliyorum.
Saygilar selamlar
Sefa M. Yürükel
Soykirim ve Terrorizm arastirmacisi
Etnograf ve Sosyal antropolog.
Lahey Türklere Soykırımları Araştırma Vakfı Başkanı.

Stat Identity Pulat Tacar & Guigen
(15 sayfa, İngilizce, 278 KB) 

ArmenianFalsifications_Ataov
(128 sayfa, İngilizce, 7,16 MB)


Kamuraneng ermeni konusu
(327 sayfa, İngilizce, 1,15 MB) 

==========================================

Dostlar,

Değerli araştırmacı Sefa Yörükoğlu ve Lale Gürman hanımefendiye paylaşımları için teşekkür ederken;

Ermeni sorununda uzman 3 değerli araştırmacıya da emekleri için teşekkür ediyoruz..

Sayın Prof. Dr. Türkkaya ATAÖV‘e

Sayın E. Büyükelçi Kamuran Gürün‘e ve

Sayın E. Büyükelçi Pulat Tacer‘e…

Toplam 470 sayfalık son derece değerli 3 kaynak..

Sevgi ve saygı ile.
02.04.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Görsellerle Türkiye : 21 Mart 2015

Görsellerle Türkiye : 21 Mart 2015


Dostlar
,

Zaman zaman “Görsellerle Türkiye” sunumları yapıyoruz bu sitede..
Emek vererek görselleri topluyor, işliyor ve seçerek sizlerle paylaşıyoruz.

Sevgi ve saygıyla.
22.3.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
 

16 yansı aşağıda…

Slide1












Slide16Slide15Slide2
Slide14
Slide13Slide12Slide11Slide10Slide9Slide8Slide7Slide6Slide5Slide4Slide3IHEB_ve_saglikIHEB-md-25

 

ERGEN GÜN KUTLU OLSUN !


ERGEN GÜN KUTLU OLSUN !

portresi

 

 

Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 

Değerli arkadaşlar,

Bu gün 20 Mart saat 22:45..
Astronomik hesaplara göre Güneş tam Ekvator düzlemi üzerinde.
Ekinoks, yani gece ve gündüzün eşit olduğu gün; Kuzey yarı kürede baharın başlangıcıdır. Dünyanın dönüş ekseninin yörünge düzlemine tam dik oluş durumu yılda 2 kez oluyor:

20-21 Mart  ve 22-23 Eylül

EKINOKS_Durumu_Dunya

 

 

 

 

 

 

 

Pers dilinde (AS: Farsça, komşumuz İran’ın resmi dili) Newruz (new=yeni, ruz=gün) olarak bilinen ve Pers mitoloji kahramanı Cem-Şit’e dek eskiye uzanan ve hemen bütün orta Asya’da kutlanan bu takvim başlangıcı, hiçbir astronomik özelliği olmayan 1 Ocak başlangıcından muhakkak ki çok daha mantıklıdır.

Kimi tarihçiler tarafından Nevruz, Eski Türklerin Ergenekon Destanı ile de ilişkilendirilir, (Ergen +Kün -> Ergenekon)  Gerçekten de bugün Orta Asya Türk Dünyasında
Nevruz coşkulu törenlerle kutlanır.

Öyle, ya da böyle..

Ben sevgili dostlarımın “Bahara giriş günü”nü, güzel ve mutlu süreçlerin başlangıcı olması dileğiyle kutluyor ve bu vesile ile sözleri alman şair  Friedrich von Schiller‘e ait olan
Ludwig van Beethoven tarafından bestelenmiş ünlü 9. senfoniden Ode an die Freude
(Sevince Övgü) 
bölümünü paylaşıyorum.

Ludwig van Beethoven 1770-1827 ve J.C. Friedrich von Schiller 1759-1805

Federal Almanya Cumhuriyeti’nin kuruluşunun 60. yılı nedeniyle Berlin’deki büyük konserden 18 dakikalık bir bölüm alman sanatçılar tarafından seslendiriliyor.

Sevgilerimle. æ
20.3.15

https://www.youtube.com/watch?v=xBlQZyTF_LY 

ODE  AN DIE  FREUDE 

Wir betreten feuertrunken himmlische  dein Heiligtum
Deine Zauber binden wieder was die Mode streng geteilt
Alle Menschen werden Brüder wo dein sanfter Flügel weilt
Deine Zauber binden wieder was die Mode streng geteilt
Alle Menschen werden Brüder wo dein sanfter Flügel weilt 

Wem der große Wurf gelungen eines Freundes Freund zu sein
wer ein holdes Weib errungen mische seinen Jubel ein
ja, wer auch nur eine Seele sein nennt auf dem Erdenrund
und wers nie gekonnt der stehle weinent sich aus diesem bund
ja, wer auch nur eine Seele sein nennt auf dem Erdenrund
und wers nie gekonnt der stehle weinent sich aus diesem bund

Freude Freude heißt die Feder in der ewigen Natur
Freude Freude treibt die Räder in der großen Welten uhr
Blumen treibt sie aus dem Keime, Sonnen an das Virmament
eindringt sie in Tiefen, die des Sehers Rohr nicht kennt
Blumen treibt sie aus dem Keime, Sonnen an das Virmament
eindringt sie in Tiefen, die des Sehers Rohr nicht kennt ..

J.C. Friedrich von Schiller

=========================================

Dostlar,

Sayın Prf. Dr. D. Ali Ercan hocamıza teşekkür ederiz bu iletisi için..
Geçtiğimiz yıl da benzer bir iletisini paylaşmıştık Ali hocanın..

Sayın Ercan’ın bu ileti ekindeki BAHAR ÇİÇEKLERİ adlı müzikli nefis power point sunusunu az önce paylaşmıştık..

Bahar Bayramı tüm insanlık için mutlu olsun..

Sevgi ve saygıyla.
21.3.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

‘DİNCİ’LERİN KOZMİK ODASI!


‘DİNCİ’LERİN KOZMİK ODASI!

Mustafa MUTLU
AYDINLIK, 16.3.2015

portresi

 

 

 

Nazif Ay, 1964’te İstanbul Alibeyköy’de doğmuş… İmam hatip lisesinde okumuş…
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden mezun olmuş…

Aynı üniversitenin Sosyal Bilimler Fakültesi’nde Kelâm Anabilim Dalı’nda yüksek lisans yapmış…

Birçok resmi ve özel eğitim kurumunda Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmeni olarak çalışmış…

Kendi deyimiyle hem İslami kesime sempatik gelen siyasi partilerin, hem de dini oluşumların içinde yer almış…

***
Bunca bilgiyi neden mi yazdım?

Din konusunda konuşmaya yetkili ve ehliyetli olduğunu anlatmak için…
Yazar bu kitapta çok önemli bir işe soyunmuş:
“Sırran Tenevveret”i, yani İslami iddialı cemaatlerin gizli sırlarını açıklamak…

Bu konuda şunları söylüyor:
“Hiç kimse, ‘Abartmışsın, yalan söylemişsin, iftira atmışsın’ diyemeyecek…
Sırla birlikte ‘kutsal iftiralarımız’ da sergileniyor bu kitapta…

Kitabımın asıl amacı, Gezi’yi Gezi yapan ahlakın sahiplerini sergilemek,
aynı zamanda ‘ahlaksız Müslümanlık anlayışını da teşhir etmektir.

Sakın hiç kimse, ‘Bu kadar sert veya açık ifadeleri ateistler, politikacılar dahil
kimse kullanmazken, sen niye tespit bile olsa, gerçekleri böyle keskin ortaya koyma
ihtiyacı hissettin?’ diye sormasın!

Yanıtı bence basit: Hayatımı bu dinin öğretilmesine harcadım da ondan!
Benim durumumda olmayan hiç kimse, benim şimdiki dindar profiline dair üzüntümü hissedemez…

Bu kitabı yazmakla bir kısım borcumu ödeyebileceğimi düşünüyorum.”

***
Kitaptaki çok ilginç bazı cümleleri de sizinle paylaşmak istiyorum:

“Düne kadar tecavüz edecek eşek arayanların,
bugün bize ahlak dersi vermesi zoruma gidiyor.”

*** 
“Altlarındaki ıslaklığı kurutmak isteyenlerin gittikleri memlekettir Arabistan…”

***
“Kutlu Doğum Haftası’nı kutlayanların, ‘Kutlu Soygun Haftası’nı unutturmaya çalışmaları, kutsal olan çok şeyi putsal hale getirdi.”

***
“Halkını azarlayan bir politikacıya karşı anlayışlı, sabırlı olmak gerekmiyor.
Kendisine bağırarak hitap eden siyasetçiye kulak veren topluluğa, ‘halk’ denemez… Olsa olsa ‘yığın’ ya da ‘sürü’dür onlar.”

***
“Ey dindarlık satan dinciler!
Size ‘Hırsızsınız’ dedik olmadı.
‘Soysuzsunuz’ dedik olmadı. ‘Sapkınsınız’ dedik olmadı.
‘Din tüccarı, din baronusunuz’ dedik olmadı. ‘Satılıksınız’ dedik olmadı.
‘Parti liderleriniz, ispat edemeyenin şerefsiz olduğunu söyledi ama ispatlandı; peki şimdi kim şerefsiz kaldı?

***
“Yeni Türkiye bağırışlarıyla ‘yeni sapkınlık ve
hırsızlık dini’ni inşa etti siyasal İslamcılar!”

***
“Kimse bizi dincinin dininden olmaya zorlayamaz.
Karakter sahibi hiç kimse, ne dincinin,
ne cemaatçinin sakat dinine rıza gösterebilir.
Biz hiçbir muhafazakar veya siyasal İslamcı partinin ve
hiçbir cemaatin müptezel ve aşağılayan dininden değiliz, reddediyoruz!”

***
“Biz ‘hırsızlığı emreden alçak bir din’i kabul etmiyoruz.”

***
Ahlaksız dinin kıblesi,
halka ait varlığın gaspıyla kurulan saraylardır.”

***
“Taze pisliğin sineği çok olur, kaçak kıblenin tavafçısı it olur.”

***
“Bizim dinimiz özgür, zeki, ahlakı yüce ve samimi karakterli
Hz. Muhammed’in dinidir,
yani O’nun metodudur.”

***
“Biz ‘dinci’ değil, ‘dini yar’ olanız!

***
Ben bu kitabı tanıdığım, bildiğim bütün ‘dinci’lere göndereceğim…
Okumazlar ama en azından merak edip sayfalarını karıştırırken bile bir iki şey öğrenirler!

DECCAL DİNDARMIŞ
Türü : Araştırma
Yazan : Nazif Ay
Yayınevi : Kaynak Yayınları
Baskı tarihi : 2015, Şubat
Sayfa sayısı: 291
Fiyatı : 24 lira…
Kişisel not : Yazarla tanışmıyoruz.

***********************

DECCAL DİNDARMIŞ adlı yeni kitabmızı incelemek ve
sipariş vermek için; www.kaynakyayinlari.com

==========================================

Dostlar,

Hem yazar Sayın NAZİF AY‘ı,

Hem DECCAL DİNDARMIŞ adlı kitabı basan Kaynak Yayınlarını,

Hem de kitabın can alıcı yanlarını köşesinde özetleyen değerli yazar Mustafa Mutlu‘yu kutlamak istiyoruz.. Bu çok önemli kitabı hemen yarın edinecek ve okuyacağız.
Olabildiğince çok, okuması gereken insana da armağan edeceğiz..

Türkiye’deki bu kepazeliğin sürgit ülkeyi batağa çekmesi kabul edilemezdi..
Bunca yılık birikimi olan bu kadim coğrafyada nice bilgeler çıkmıştır ve çıkacaktır.

Vicdanlı – ahlaklı dindar (dini dar, dinci değil!) insanlarımızın köküne kıran girmemiştir.
Ve öyle bir noktaya geldik ki; AKP iktidarı ve onun başı artık bu kesimden insanların bile vicdanlarını isyan ettirmiştir.

Sayın NAZİF AYın kitabı, Türkiye’ye örtülmek istenen karanlık şalın yırtılıp atılması girişimidir ve bir dönemeç noktasıdır..

Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır..

Ülkemiz AKP’nin görülmemiş zulüm ve yolsuzluk dolu fetret döneminden kurtulacak
ve sorumlularından mutlaka ama mutlaka, bu dünyada hukuksal hesabını soracaktır.

Ülkemizin Vatan sever insanları, il hedef 7 Haziran 2015 seçimleridir, ileri!

Sevgi ve saygıyla.
16.3.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

TÜRKİYE’DE GÖÇLER / Migrations in Turkey


Dostlar,

“Türkiye’de Göçler” başlıklı yazımız bir uluslarrası kitapta (İngilizce)
Bölüm (Chapter) olarak yer almıştı.

Aşağıdaki erişkeden (linkten=çağtrılabilir.

Turkiye’de_gocler_9.11.01

  • Saltık, A. Migrations in Turkey. (chapter, editor in chief : Dr. John Kyriopulos).
    Balkan Public Health Care Series, (“INTERREG II Project for Public Health in the Balkans”),
    vol VI, pp. 92-112, Atina, 2002. [ Trakya Üniversitesi Vakfı Teşvik Ödülü kazanmıştır..]

Sevgi ve saygı ile.
25 Haziran 2012

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

ADD Bandırma Şube Başkanı Melih Çınar’ın Önemli Konuşması


ADD Bandırma Şube Başkanı Melih Çınar’ın Önemli Konuşması

Dostlar,

ADD Bilim Danışma Kurulu Başkanı Sayın Prof. Ali Ercan kısa bir ileti yolladı.
Onu aşağıda sunacağız. Ekinde bir konuşma metni var..

Kadim dostumuz, ADD Bandırma Şubesi Kurucu Başkanı ve 20 yılı aşkın süredir de kesintisiz seçimle gelen başkanı Sayın Melih Çınar‘ın konuşma metni..

ADD’nin 11 Şubat’ta yapılan toplantısında yapılan bir konuşma..
Biz ADD Çankaya Şubesi’nin seçilmiş delegesi olmamıza karşın bu toplantıya çağrılmadık,
hiç haberimiz olmadı.. (Herhalde Tüzük gereği katılmamız gerekmeyen bir toplantıdır..??)

Bu yüzden, geç de olsa o başarılı konuşma metnini yeni paylaşabiliyoruz :

Sayın Ercan’a da, Sn. Melih Çınar’a da teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygıyla.
12.3.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

=================================

Melih_Cinar_Bandirma_ADD_Bsk.

 

 

 

 

Değerli arkadaşlar,

ADD Bandırma Şube Başkanımız Sayın Melih Çınar’ın 22 Şubat 2015 günü
11. Olağan Genel Kurul konuşmasını sizlerle paylaşıyorum.
Bir bakıma Tarihe not düşen bu kısa konuşma metni uyarıcı olduğu kadar da öğreticidir.

Sevgilerimle. Æ
12.3.2015

***
Saygıdeğer Ülküdaşlarım,

Sizleri şahsım ve yönetim kurulumuz adına saygı ile selamlıyorum.
11. Olağan Genel Kurulumuzun başarıyla geçmesini diliyorum.

Sizle ülkemizin son yılları içinde küçük bir gezinti yapalım istiyorum.
Biliyorsunuz, AKP 2001 yılında kuruldu ve 2002 yılı 3 Kasım’ında iktidara geldi.
Bir partinin kurulduktan sonra bir yıl içinde iktidara gelmesi görülmüş bir şey değildir.
Arkadaki güçler çok çabuk açığa çıktı.
Recep Tayyip‘in seçilme hakkı olmamasına karşın başta İngiltere ve Fransa olmak üzere
AB ve ABD’nin olağanüstü ilgisine mazhar oldu. Hiçbir yetkisi olmadığı halde bu ülkelerde kezlerce resmi kimliği varmış gibi karşılandı.

Sonra birileri birilerinin kulağına bir şeyler fısıldadı, yasa değişikliğiyle seçilme hakkı elde etti. Bu yetmiyormuş gibi Siirt seçimleri iptal edilerek seçim yasasına aykırı olarak aday gösterildi ve Meclise girdi. İçteki ve dıştaki Cumhuriyet yıkıcıları statükoya karşı “ileri demokrasi” (!) söylemiyle harekete geçti. Halk, satılık liboşlar ve irtica artıklarının saldırıları altında
adeta hipnotize olmuştu. Bizi şaşırtan Perşembe’nin gelişi Çarşamba’dan belli olduğu halde,
siyasal partilerin, yargının, Ordu’nun, üniversitelerin, baroların, sivil toplum örgütlerinin
ve sendikaların suskunluğu, Ülkenin geleceğini görememeleri idi.

Oysa biz bu ekibin ne olduğunu biliyorduk. Bu siyasal anlayışa karşı, ülkemizde ilk başkaldırıyı Şubemiz yaptı. Bunlar henüz iktidarda on beş aylık iken, 14 Şubat 2004’te
Ulusal Uyanış Mitingi yaptık. Marmara ve Ege bölgelerindeki ADD şubelerini çağırdık.
Çağrı metnimiz şöyle başlıyordu:

  • “Bütün Yurtseverlere, Atatürkçü Düşünce Derneği sayın şube başkanları, yönetim kurulu ve üyelerine,

Ülkemiz bir karşı devrim süreci yaşıyor. 3 Kasım 2002 seçimleriyle iktidara gelenler Avrupa Birliği kalkanı arkasında pervasızca Cumhuriyete karşı eyleme geçmiş bulunmaktadırlar. Ulusalcılığa karşı ümmetçiliği savunan bu yönetim, Devletin bütün kadrolarını ele geçirme peşindedir. Bütün bakanlıklarda en alt kademeye dek on binlerce, hatta yüz binlerce kadroyu kendi yandaşları ile doldururken, dokunulmazlık rafa kaldırılmış, kişiler için yasalar çıkarılmış, onları denetleyecek yargı oyun içinde oyun ile töhmet altına sokulmak istenmiştir. Avrupa Birliği hevesi ve yutturmacası içinde;

*Annan Planı ile Kıbrıs elden çıkarılmak istenmekte.
*Ege Yunan gölü haline getirilmek istenmekte,
*Dış borç sürekli artmakta,
*Fener Rum Patrikhanesine Vatikan usulü statü verilmek istenmekte,
*Kuzey Irak’ta Kürt devleti kurulması işlerlik kazanmakta,
*Karadeniz’de Rum Pontus hayali canlandırılmakta,
*Ekonomi IMF dümen suyunda teslimiyetçi bir çizgi izlemekte,
*Tarımımız öldürülmekte…
*Petkim, Tüpraş, Tekel, Türk Telekom gibi ulusal stratejik KİT’ler
çok uluslu şirketler (ÇUŞ) yararına yok pahasına satılmaktadır…”

Aradan bir süre geçti. Bir sabah duyduk ki; ADD Genel Başkanı Em. Org.Şener Eruygur ile emekli 1. Ordu Komutanı Hurşit Tolon tutuklanmışlar.

Biz darbe heveslisi değiliz; Darbelerden en çok zarar görenleriz. İşte 12 Eylül 1980 darbesi gözümüzün önünde. Ama maksat başka, maksadın arkasını görmek gerek.
Bu komutanların tutuklanması 2 veya 3 Haziran 2008’de oldu,
ben 18 Temmuz 2008’de Kara Kuvvetleri Komutanı İlker Başbuğ’a mektup yazdım

“Sayın İlker Başbuğ,
Orgeneral
Kara Kuvvetleri Komutanı

Sayın Komutanım,

İçim acıyor…
Yurdumuzu hayasızca işgale kalkan, yaşlı- genç insanlarımızı öldürüp, çocuklarımızı süngüleyen, kadınlarımızın ırzına geçip köylerimizi, kentlerimizi yıkan Yunan ordusu
bozguna uğrayıp komutanları Trikopis tutsak edilince yüce Atatürk tarafından teselli edildi, konuk işlemi gördü. Oysa yaşamları boyunca ülkesine onurla hizmet veren görevi vatan savunması olan Atatürk Ordusunun iki şerefli komutanı F tipi cezaevinde bölücülerle, soyguncularla, çetelerle aynı çatı altında tutuklu bulunuyor. Tutuksuz yargılanırlarsa birtakım soysuzun dediği gibi darbe mi yapacaklar, yoksa kaçacaklar mı? Cumhuriyete,
Cumhuriyeti ve Aydınlanmayı savunanlara karşı bu ne kin;
düşmandan daha düşmanca davranış? Demokrasi, özgürlük, insan hakları insanlığın
en kutsal kavramlarıdır. Ne var ki, Türkiye’de kim bu kavramların arkasına gizleniyorsa
bilin ki ülke aleyhine bir pislik vardır.

İçim acıyor …
En derin saygılarımla.”

***

Arkadan nelerin geldiğini, aydınlarımızın, bilim adamlarımızın, gazetecilerin ve en önemlisi ülkemizin karada – havada – denizde savunmasını yapacak olan Ordumuzun başına neler geldiğini gördük. Bakın Dr. Erdal Atabek bir yazısında neler diyor:

“ÖN GÖRÜ MÜ? SON GÖRÜ MÜ?”

“Böyle olacağı hiç aklıma gelmemişti”.
“Nasıl oldu ben de anlayamadım”.
“Daha önce böyle bir şey olmamıştı. Olmazdı da bize rastladı, şans işte.”

Bu tür sözleri duyduğum zaman bizim kültürümüzün ne denli “son görü kültürü” olduğunu düşünürüm. “Son görü” sözcüğünü, -sonradan görebilmek- anlamında kullanıyorum. “Aklı başına iş işten geçtikten sonra, geç gelmek” de denebilir.

Saygıdeğer ülküdaşlarım;
Kurucu irade Türkiye Cumhuriyetini

– akıl ve bilim temelinde,
– tam bağımsız,
– ulusal / üniter,
– laik ve demokratik bir hukuk devleti

olarak kabul etmiştir. Tam bağımsızlık kime yarar, kimin işine gelmez?
Ulusal ve tekil (üniter )yapı kime yarar, kimin işine gelmez?
Laik, demokratik hukuk devleti kimin işine gelir, kimin işine gelmez?

Cumhuriyetin temel ilkelerine (6 OK!) gelince;

1. CUMHURİYETÇİLİK insanlığın bulduğu en son rejimdir.
2. LAİKLİK çağdaş toplumun, Demokrasinin olmazsa olmazıdır.
3. MİLLİYETÇİLİK Yurt sevgisini, yer altı ve yer üstü zenginliklerini kendi ulusu için kullanmayı,
4. HALKÇILIK sınıfsız, ayrıcalıksız toplumu hedefler.
5. DEVRİMCİLİK sürekli gelişmeyi,
6. DEVLETÇİLİK ise halkı liberalizmin acımasızlığından korumayı,
özel girişimin başaramadığını devletin yapması gerektiğini, planlı ekonomiyi öngörür.

Bunların hangisi “statükoculuk” tur? “Bilimi rehber alan Ulus-Devlet anlayışı” şeklinde
kısaca tanımlayabileceğimiz Atatürkçülük ve Cumhuriyet devrimi, bir çağdaşlaşma modeli,
bir aydınlanma tasarımıdır.

“Aydınlanma nedir?” diye sorarsanız;

“AYDINLAMA Aklın inançtan, bilimin dinden özgürleşmesidir.”

Peki biz aydınlanmayı bu anlamda gerçekleştirebildik mi?
Bilimi dinden, aklı inançtan ayırabildik mi? Cumhuriyet bunu yaratabilmek için yola çıkmıştı. Oysa bugün gelinen noktaya bakın. Akıl kör inancın batağında çırpınmaktadır.

“Profesör” sanı taşıyan bir politikacı önce 4+4+4 uygulaması için çırpınmış,
kavga ile TBMM Komisyonundan geçirmiş ve ödül olarak Bakan olmuş,
şimdi de minicik yavruların beyinlerini dıştan tesettürle ile içten hurafelerle karartmaktadır.

Saygıdeğer arkadaşlarım,

Bizim A Partisi, B Partisi ile işimiz yok.
– Biz her şeyden önce, Laik Cumhuriyetin yıkıcılarına karşıyız.
– Biz halkımızı Ortaçağın kör karanlığına itenlere karşıyız.
– Biz devletimizin adından “T.C.”yi kaldıranlara karşıyız.
– Biz tekil (üniter) yapımızı bozmaya kalkanlara karşıyız.
– Biz ulusal bütünlüğümüzü hedef alanlara karşıyız.
– Biz güney doğuyu elden çıkarmak isteyenlere, Ege’deki adalarımızı Yunan’a verenlere karşıyız.
– Biz Atatürk heykellerini yıkıp, İskilipli Atıf Hoca’ların, Şeyh Said’lerin heykellerini dikenlere karşıyız.
– Biz KİT’lerin satılmasına karşıyız.
– Biz yasama, yürütme ve yargı erklerinin tek elde toplanmasına, diktatörlüğe karşıyız.
– Biz Yüce ATATÜRK‘ün ““yurtta barış, dünyada barış” ilkesinden uzaklaşıp etrafımızın düşmanlarla çevrilmesine karşıyız.
– Biz rüşvete, hırsızlığa, yolsuzluğa karşıyız.
– Biz ülkemizin aşırı borçlandırılıp, geleceğimizin ipotek altına alınmasına karşıyız.
– Biz polis devleti oluşturulup Berkin’lerin – Ali İhsan Korkmaz’ların öldürülmelerine karşıyız.
– Biz ancak düşmanlarımızın yapabileceği, ulusal  bütünlüğümüzü parçalayıcı, ayrıştırıcı, kitleleri birbirine düşman edici politikalara karşıyız.

Evet, sevgili arkadaşlarım,

Söylenecek çok şey var. Ama konuşmayı bir kenara bırakalım, zaman konuşmak zamanı değil birleşmek, birlik olmak ve gücümüzü ortaya koymak zamanıdır.
Çünkü biz Vatanı satıp, İngiliz donanmasıyla kaçanların değil,
Bandırma Vapuruyla yola çıkıp, Laik Türkiye Cumhuriyetini kuranların torunlarıyız.

Melih Çınar
ADDBandırma Şube Başkanı
11 Şubat 2015, ADD Kurutayı, Ankara

Yaşar Kemal Usta’ya uğurlar ola…

UĞURLAR OLA TOROSLARIN HEYBETLİ EFESİ HEMİTE’Lİ YAŞAR KEMAL!

Usta,
Seni bu gün toprak ananın kadim kucağına koyverdiler Zincirlikuyu’da..
Uygarlıklar beşiği Anadolu’muzdan avuç avuç toprak getirdi
Bu aziiiz yurdun vefalı çilekeşleri, okurların, dostların..
Yarım yüzyıllık eşinin yanı başına uzatıverdiler heybetli gövdeni..
Seni içimize gömdük Yaşar Kemal üstad, içimize.. anlıyor musun??
Ölen fani beden imiş bilirsin,
Sense ne gür hoş sadalar bıraktın bize,
Kulaklarımız çağıl çağıl..
Gönlümüz alev alev yangın yeri,
Avuçlarımız ıslak ve yanık kokuyor..

02 Mart 2015…
Güncelleme

=============================================

Yaşar Kemal Usta’ya uğurlar ola…

Yasar_Kemal_ustaya_ugurlar_ola_28.02.2015

Usta!

18 Ocak 2015 günü sen yoğun bakımda can pazarında iken,
sana bir polemik çağrısında bulunmuştuk…

“İYİLEŞ DE GELECEK OLSUN YAŞAR KEMAL!” demiştik Fazıl Hüsnü Dağlarca‘dan galat ile..

“Haydi kalk ayağa da seninle ANADİL’ini konuşalım… ” diye yazmıştık..

Aşkolsun sana.. Çağrımıza uymadın (“davete icabet etmedin” yerine!)..

Oysa dinleseydin bizi, konuşmamız sırasında “2 Anadilin olduğunu” söyleyecektin bize eminiz..

Annenin diilinin (mother’s tongue – native language)Kürtçe” ama;
Seni “Yaşar Kemal” yapan “asıl – ana – birincil – resmi – fiili – gerçek – eylemli – öncelikli..”
(basic, main, primary, official, de facto, real, effective, essential..) dilinin ise
Türkçe” olduğunu söyleyecektin yüreklilikle.

“2 anadilli olduğunu”, olunabileceğini ekleyecektin belki de.

Ülkemizi ve halkımızı bu bağlamda haince bölmeye – ayrıştırmaya çalışan bildik (malum!) çevreleri haşlayacaktın eminiz…

Kendi anne dilinde, “Kürtçe” ile evrensel boyuta ulaşan görkemli edebiyat harikalarını üretemeyeceğini hiç kompleks yapmadan dillendirecektin belki de..

  • Türkçe’nin “Anayasal tek resmi dil olarak” Türk’ü – Kürt’ü – Laz’ı – Çerkez’i…. birleştiren – kaynaştıran – uluslaştıran vazgeçilmez araç olduğunu vurgulayacaktın tok sesinle gürleyerek.. Sana şükran ile eyy Anadolu yiğidi!.. Tüm yaptıkların, Türk ve Dünya edebiyatına doyumsuz – benzersiz katıkların için,.Ulusal Birlik için gösterdiğin sorumlu çabalardan dolayı.. minnet borçluyuz…

    En duygu dolu “Uğurlar ola” iletisini CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu yayımladı bize göre.. Biz daha iyisini yazamayacağımız için izninizle onu bir kez daha paylaşmak istiyoruz..
    *****

Yaşar_kemal_ve_Kemal_Kilicdaroglu

 

 

 

 

 

 

ÖYLE KAYIPLAR VARDIR Kİ KARDEŞLİK ÜZÜLÜR,
DEMOKRASİ YAS TUTAR,

ANAVARZA KAYALIKLARINDAKİ KARTALLARDAN ÇIĞLIKLAR YÜKSELİR,
BİRLİĞİN ULU ÇINARI GÖLGESİNİ BÜYÜTÜR

SÖZ BİTER…
İŞTE, YAŞAR KEMAL’İN ARAMIZDAN AYRILMASI BÖYLE BİR ŞEYDİR

SÖZÜN BİTTİĞİ, ACININ BÜYÜDÜĞÜ,
GÖZPINARLARI DOLU KARDEŞLİĞİN SAYGI DURUŞUNA GEÇTİĞİ BİR ANDAYIZ

TOPRAĞI TÜRKİYE OLSUN,
ÜLKEMİZE BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUM”

*****
18 Ocak 2015 günü yazdığımız, yukarıda da değindiğimiz yazı aşağıda..

Usta, sen giderayak da ülkene – halkına birleştirici katkını sürdürdün, sürdürmektesin..

Sen çok yaşa e mi Yaşar Kemal usta!

Sevgi ve saygı ile, 01.03.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

===================================

YAŞAR KEMAL’in ANA DİLİ ??

Türkiye hala yeterince kurumlaşamadı ve hemen her alanda tansık (mucize) kahramanlar bekliyor Ergenekon’un bağrından dağları delip gelecek:
bir elinde çekiç, öbüründe örs..
(Minik bir kazayla, bir eline örs yerine orak alsa kahramanımız,
Türk milliyetçiliğinden komünizme mi savrulacaktık hep birlikte??)

*****

Basında duygusal yazılar .. yazılar.. Usta, gitme kal; Usta dön geri.. Usta sana doyamadık..
Bu, hoş bir yanımız.. Ama “Bizi anca sen toplarsın..” (Can Dündar, Cumhuriyet, 18.1.15; http://ahmetsaltik.net/2015/01/18/can-dundar-yasarin-yeri/) türünden serenatlar biraz amacını aşıyor galiba..  Haydi onu da kimi yazarların çok okunma (rating) kaygısına bağlayıp geçelim..

****
Yaşar Kemal genellikle “Türkiye halkları” deyimini kullanıyor..
Keşke bir tümcecik eklese öncesinde;

Türk Ulusunu oluşturan / Türk Ulus Devletini kuran Türkiye halkları dese..

Büyük ATATÜRK tam da öyle tanımlamadı mı 3 yerde el yazısıyla :

– “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına / ahalisine Türk milleti denir.”

Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı edebiyat devi Yaşar Kemal,
tam da Büyük Atatürk‘ün bu bireşim (sentez), Anadolu ahalisine (halklarına!)
tarihsel- sosyolojik uzlaşı çağrısının tipik – somut ürünü değil mi?

  • Çoook hem de çoook merak ediyoruz..
    Yaşar Kemal’in “ana dili” Türkçe mi, Kürtçe mi?

Rüyalarını hangi dilde görüyor, torunlarına ninnilerini hangi dilde söyledi?

Dahası, küfrün okkalısını Türkçe mi ediyor Kürtçe mi??

Neden güzelim yapıtlarını Kürtçe yaz(a)madı yarım yüzyılı aşan yazarlık yaşamında.
Başlasaydı Kürtçe yazmaya, yetkin çabalarıyla, yerli yabancı peeek çok detsek çıkanıyla
50-60 yılda Kürtçe de epey geliş(tiril)miş olurdu değil mi?
Oysa Yaşar Kemal usta bu değerli katkısını Türkçe’ye sundu sağolsun..
Şimdilerde APO – PKK uğursuzları, Batı güdümünde böylesi tezler ileri sürüyorlar.. Ama Irak kuzeyindeki Özerk Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Batı’nın kurduğu 5 üniversitedeki eğitim – öğretim dili Kürtçe değil, İngilizce!

Elli yıl kadar bir geçiş döneminde Kürtçe geliştirilecek (!?,
sonra Arapça’ya ek 2. resmi dil olacakmış??
Elli yıl boyunca kuşaklar Arapça hatta ağırlıklı olarak İngilizce kullanırken ve
kültür emperyalizmi vargücüyle yöre halkına abanırken; Kürtçe herhalde fanusta geliştirilecek ve 50 yıl sonra birden bire halkın okur-yazarlığı bir gecede,
1928 Türk Harf Devrimi’nde olduğu gibi (!)– sıfırlanarak (??),
seralarda nedense “Batı’lı” Kürdologların dahiyane fikir ve eylemleriyle gübrelenerek serpilmiş Kürtçe, anadili aynı zamanda resmi dil yapılacak!
Bu masala inanmak için herhalde Kafdağı’nı aşmak, ardını görmek gerek..

Barzanistan aşireti şeyhliğinin kukla yönetim coğrafyasında durum böyle,
Türkiye’de ise “Kürtçe ikinci resmi dil olsun” dayatması yapılacak..
Nereye koyalım bu çifte standardı, Türkleri aptal sayışı ???
*****
Yaşar Kemal’e dönelim:
Ustanın “annesinin dili Kürtçe” dir. “Ana” yerine “anne” kullanırsak epey rahatlıyoruz.. Üstadın “ana dili” ise “Türkçe” dir.

Anne (native) : İngilizce “Mother
Ana (asıl): İngilizce; “basic, essential, principal, main, primary..”

Türkçe’nin talihsizliği, “anne” (Mother) yerine “Ana” (basic, essential, principal, main, primary) sözcüğünün de eşanlamlı olarak kullanılabilmesinde..

Bu etimolojik anomali (kaza, kusur..??) başımıza çok iş açıyor ve çoğu kez bilerek,
ustaca, Batılı emperyalistlerce istismar ediliyor..

Görüldüğü gibi pek ala, bir insanın “ana dili” (native language), “anne dili” nden de
ağırlıklı ve işlevsel bir duruma gelebiliyor Yaşar Kemal örneğindeki gibi..
Ve daha milyonlarca olguda olduğu gibi..

Batı emperyalizmi güdümünde, üstelik en nazik noktalarda acımasız istismarla bir halkı bölmeye çalışmak;
ahlaki – etik – hukuksal – insani – dinsel – töresel – geleneksel- tarihsel – sosyoljik… nereye konabilir acaba?

Olsa olsa “postmodern uşaklık” (“puştluk” desek çok mu ağır olur??!) kaldırır bu haltı!

*****

Biz, ulusal edebiyat gururumuz Sayın Yaşar Kemal’e,
üstad Fazıl Hüsnü DAĞLARCA’dan[1] esinlenerek seslenmek istiyoruz:

– Yaşar Kemal, “iyileş de gelecek olsun!”…

Ve böylelikle “birbirimizi yaşayalım(Empati’nin ta kendisi ve en derini belki de….)

Sevgi ve saygı ile.
18.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

[1] Ozan F. H. Dağlarca, ölümünden (2008) 2 yıl önce hastalığı sırasında hastaneye ziyarete gelenlerin hep “geçmiş olsun” demesinden yakınır.. Söyleşiye giden Cumhuriyet gazetesi muhabiri şaşırır ve “Ne demeliydiler efendim?” diye haklı olarak sorar.
Dağlarca’nın yanıtı çok ama çok öğreticidir:

Kimse, Fazıl Hüsnü iyileş de gelecek olsun! demedi..

Kurtuluş Savaşımızdaki tarif edilmez ağır yokluklar karşısında şu dizeleri yazmıştır :

Atım acından hasta, çalmışlar kılıcımı
Üşürüm
İçimde silah sesleri,
Sabaha kadar, tövbe tövbe,
Gecelerle dövüşürüm.” 

Dağlarca’nın Küreselleşme hakkında yazdığı bir şiirinde (Küreselleşme Madensel Bir Yürektir..) yer verdiği “Birbirimizi yaşamamız” sözleri ise, olabilecek en derin ve usta özdeşim = empati çağrısı ve de tanımı değil midir?

Not : Yazının pdf biçimi için lütfen tıklayınız..

YASAR_KEMAL’in_ANA_DILI_TURKCE_MI_KURTCE_Mİ

Ahmet Gürel : Türk – Ermeni İlişkileri, Çanakkale Destanı.. Ardışık Konferanslar


Ahmet Gürel’den :
Türk – Ermeni İlişkileri, Çanakkale Destanı..
Cumhuriyet ve Kadın… konulu
Ardışık Konferanslar


Dostlar,

Birlikte ADD Genel Yönetim Kurulu üyesi olarak çalıştığımız dönemlerden dava ve çalışma arkadaşımız Sayın Ahmet Gürel, sözde Ermeni soykırımı savlarının 100. yılında çabalarını sürdürüyor..

Sn. Gürel emekli bir inşaat mühendisi.. Fotoğraf sanatçısı..
Yakın tarihimiz ve Atatürk hakkında neredeyse uzman..
Anadolu’nen hemen her yerinde yüzlerce görsel konferans veren bir “atom karınca“!

Son yıllarda Uşakizade Köşkü Müdürlüğü görevini de başarıyla yürüten bir
sanat – kültür insanı aynı zamanda.

‘Yabancı Belgeler Işığında Türk Ermeni İlişkileri’
başlıklı 137 sayfalık belgesel kitabı okunmalı.
İzni olursa sitemizde pdf olarak yayımlarız…

Aşağıda, bize de yolladığı 100. yıl bağlamındaki kapsamlı çalışma programını sunuyoruz.
27 konferans, panel, sunum… Kolaylıklar diliyoruz..
Sitemizi yurt içi ve dışından izleyen binlerce okurumuzun da bu çok değerli – içerikli hazırlıklara destek vermelerini, katılmalarını, en azından etkinlik yerlerinde ve yakınlarında bulunan
eş – dost – arkadaşlarına duyurmalarını diliyoruz.

Sevgili kardeşimiz – adaşımız Gürel’e hem teşekkür ediyor hem de karşılıksız – yurtsever – nitelikli emeği için şükranlarımızı sunuyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
25 Şubat 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===============================================

portresi

 

 

 

 

Değerli arkadaşlarım,

Bu güne dek 5 Türk- Ermeni İlişkileri konferansım oldu, 20 dakikalık belgeselimle
birlikte dağıtılacak olan 4. Türk-Ermeni ilişkileri kitabım çıkıyor.

İyi çalışmalar. 25.2.15

Ahmet Gürel

AHMET GÜREL MART – NİSAN 2015 AYLARI ETKİNLİKLERİ

  1. 27 ŞUBAT 2015 SAAT 10.00 İZMİR TURİST REHBERLER ODASI;
    “İZMİR’Mİ?” SUNUMU
  2. 28 ŞUBAT 2015 İNŞAAT MÜHENDİSLERİ ODASI İZMİR;
    ATATÜRK EVLERİ VE KENT GEZİSİ
  3. 4 MART 2015 SAAT 20.00 TENİS KULÜBÜ; CUMHURİYET VE KADIN BELGESELİ
  4. 5 MART 2015 SAAT: 11.30 KONAK BELEDİYESİ;
    CUMHURİYET VE KADIN BELGESELİ
  5. 12 MART 2015 SAAT: 11.30 KONAK BELEDİYESİ; KADIN GEZİSİ
  6. 13 MART İZMİR ATATÜRK LİSESİ; ÇANAKKALE DESTANI
    (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  7. 14 MART 2015 CUMARTESİ EÇEV SAAT: 12.00; ÇANAKKALE DESTANI (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  8. 15 MART 2015 PAZAR BORNOVA ADD; TÜRK ERMENİ İLİŞİKİLERİ
    (KONUŞMACI; LEON PANOS DABAĞYAN VE AHMET GÜREL)
  9. 16 MART 2015 İTK ÇİĞLİ; ÇANAKKALE DESTANI (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  10. 16 MART 2015 SAAT: 19.00 KARŞIYAKA BELEDİYESİ ÇARŞI KM.;
    ÇANAKKALE DESTANI (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  11. 18 MART 2015 SAAT: 15.00 GELİBOLU, ÇANAKKALE DESTANI
    PROF. DR. ERGÜN AYBARS ve Doç Dr. NECATİ ULUNAY UCUZSATAR
  12. 19 MART 2015 SAAT: 11.30 KONAK BELEDİYESİ;
    CUMHURİYET VE KADIN BELGESELİ
  13. 22 MART 2015 PAZAR ISPARTA ADD Şubesi ADO; CUMHURİYET VE KADIN
  14. 25 MART 2015 SAAT: 19.00, CROWN PLAZA; ÇANAKKALE DESTANI, 
  15. 26 MART 2015 SAAT: 11.30 KONAK BELEDİYESİ; CUMHURİYET VE KADIN BELGESELİ
  16. 27 MART 2015 CUMA EÜ BAYINDIR MYO; TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  17. 2 NİSAN 2015 SAAT: 11.30 KONAK BELEDİYESİ;
    CUMHURİYET VE KADIN BELGESELİ
  18. 9 NİSAN 2015 SAAT: 11.30; KONAK BELEDİYESİ
  19. 16 NİSAN 2015 SAAT: 11.30 KONAK BELEDİYESİ;
    CUMHURİYET VE KADIN BELGESELİ
  20. 17 NİSAN 2015 CUMA SAAT: 14.00 SELAHATTİN AKÇİÇEK
    KÖY ENSTİTÜLERİ DESTANI” (ENGİN TONGUÇ- HALİL VURAL)
  21. 18 NİSAN 2015 CUMARTESİ, EZİNE ADD; TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  22. 19 NİSAN 2015  GELİBOLU ADD, TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ
    (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  23. 20 NİSAN 2015, EZİNE ADD, TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ
    (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  24. 22 NİSAN 2015 KARŞIYAKA BELEDİYESİ ÇARŞI KÜLTÜR MRK. SAAT: 19.00; TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  25. 24 NİSAN 2015 ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ İZMİR ŞUBESİ-KİTAP FUARI;
    TÜRK ERMENİ İLİŞİKİLERİ (KONUŞMACI; AHMET GÜREL)
  26. 25 NİSAN 2015 CUMA ADD BALÇOVA; TÜRK ERMENİ İLİŞKİLERİ
    (KONUŞMACI; Prof. Dr. TÜRKKAYA ATAÖV, BİLAL ŞİMŞİR ve AHMET GÜREL)
  27. 30 NİSAN 2015 SAAT: 11.30 KONAK BELEDİYESİ;
    CUMHURİYET VE KADIN BELGESELİ
Ahmet Gürel
Uşakizade Köşkü Müdürü
Bahattin Tatış Kampüsü
Mithatpaşa Cad. No:687-689 Köprü / İZMİR Telefon: 0(232) 244 05 00 – Faks: 0(232) 231 32 75 http://www.ozelturkkoleji.comhttp://anaokulu.ozelturkkoleji.com http://www.facebook.com/itkanaokullari

Dr. Taner Özek’ten AKP’nin Sözde İÇGÜVENLİK YASASI Faşist Dayatması Karikatürleri


Dr. Taner Özek’ten
AKP’nin Sözde İÇGÜVENLİK YASASI
Faşist Dayatması Karikatürleri


Dostlar
,

Meslektaşımız Dr. Taner ÖZEK, usta kalemi ve yaratıcı zekasıyla
AKP’nin açıkça faşist dayatması olan İÇ GÜVENLİK Yasa Tasarısını deşifre ediyor..

portresi

Teşekkür ederek paylaşıyoruz…

r (3)

00000000000000000


Sevgi ve saygı ile,
23.02.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net