Etiket arşivi: profsaltik@gmail.com

İDLİP ŞEHİTLERİMİZ ÜZERİNE..

İDLİP ŞEHİTLERİMİZ ÜZERİNE..

  • Ülkemiz Suriye / İdlip’te ne yazık ki, siyasal iktidarın akıl almaz ve bağışlanmaz, süregelen ısrarlı hataları yüzünden resmen açıklanan 33 şehit (!??) verdi, çok sayıda da yaralı.

AKP = Erdoğan’ın bu tablodan 1. derecede asıl sorumlu olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz :

  • AKP’li Cumhurbaşkanı / TEK ADAM Erdoğan, bu çok ağır ve bağışlanamaz hatasının bedelini mutlaka ödemelidir :
  • Hukuksal, politik, diplomatik, tarihsel ve insani bağlamlarda ve
    bu mezhepçi takıntı uğruna Türkiye daha fazla cehenneme sürüklenmemelidir.

178262-590x926.jpg

28 Şubat 2020 / Günün Karikatürü / Emre ULAŞ 1(YENİÇAĞ, 28.02.2020, Emre Uslu)

27 Şubat 2020 / Günün Karikatürü / Emre ULAŞ 1(YENİÇAĞ, 27.02.2020, Emre Uslu)

25 Şubat 2020 / Günün Karikatürü / Emre ULAŞ 1(YENİÇAĞ, 25.02.2020, Emre Uslu)

  • “Birkaç TANE şehidimiz var; şehitler tepesi boş kalmayacak…”

biçiminde, AKP = Erdoğan‘ın boğazını yırtarcasına hamasetle ve ölçüsüz – tarifsiz bir anlamsızlıkla dile getirdiği sözler, deyim yerinde ise bizi çileden çıkarıyor, hatta çıldırtıyor.. Duygu ve düşüncelerimizi web sitemizde bir yazı ile dile getirmeye, içimizi boşaltmak istiyoruz.

AKP = ERDOĞAN’ın ÇILDIRTAN SÖZLERİ : “Birkaç TANE şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak” (!?!?)

Öyle ki; AKP’nin resmi web sitesinde, CB webinde, yandaş basında bile bu “tane” sözcüğü sansürlendi, AKP = RTE‘nin sözlerinden çıkarıldı!? (Bu makalemizi okumak için : http://ahmetsaltik.net/2020/02/25/akp-erdoganin-cildirtan-sozleri-birkac-sehidimiz-var-sehitler-tepesi-bos-kalmayacak/)

AKP = Erdoğan, daha önceleri de şehitlerimiz için “kelle” sözcüğünü kullanabilmişti!

Ulusumuzun bu bağışlanmaz gafları kaydettiği ve derinden yaralandığı, asla affetmeyeceği kanısındayız!?

İdlip kırımının üzerinden 1,5 günü aşan zaman geçti. Aklına estikçe kendisine konuşma fırsatı yaratan ve uzuuuuuuun uzun konuşan, adeta konuşarak kendisini tatmin eden, gündem oyunları sergileyen Erdoğan kayıp! Ortalarda yok..

TEK ADAM Erdoğan, ulusumuzun yüreğini kanatan bu şehitler – gaziler karşısında DER – HAL kamuoyunun önüne çıkmalı ve açıkça -dürüstçe hesap vermelidir. Buna zorunludur.

Ne yazık ki CHP’nin çağrısıyla yarın TBMM’yi toplamayan AKP’li Meclis Başkanı Şentop, Salı günü TBMM’nin olağan toplantısını yapacağını söyledi..

Demek ki bu yaşadığımız facia AKP = Erdoğan için olağan.. Olağanüstü bir şey yok!?

  • Eyyyyyyyyyyyy AKP seçmeni görüyor ve anlıyor musun, vicdanın isyan etmiyor mu hala??

Erdoğan Salı günü TBMM’ye gelmeli, gizli değil AÇIK oturumda bilgi vermeli ve sözlü sorulara yanıt vermelidir.

Türkiye Suriye ve Libya’daki birliklerini – elemanlarını derhal geri çekmeli; YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ politikasına sarılmalıdır. Bu tırmana çatışma ortamını zaten bunalımda olan ekonominin omuzlaması olanak dışıdır..

Erdoğan ve AKP bitmiştir.. Akıl almaz kanlı faturanın bedelini seçimde ödeyeceklerdir.

Sevgi, saygı ve DERİN ACI ile. 29 Şubat 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Venezuela’da Halk Sağlığı Krizi: Bölgesel Bir Acil

Değerli okurlarımız,

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı bünyesinde her hafta seminer – makale oturumları yapmaktayız. Genç asistan hekim arkadaşlarımızla, yabancı yazından (literatür) güncel ve önemli Halk Sağlığı sorunlarına ilişkin makaleler belirlemekte ve danışman öğretim üyeleri olarak onlara destek vererek çevirisini, sunulup tartışmasını yapmaktayız. Aynı oturumda haftalık seminer sunumu ve irdelemesi de yapmaktayız. Bu kez önemli ve güncel Halk Sağlığı sorunlarında yazın (literatür) taraması yaparak derlemeler hazırlanıp sunulmakta.

Dr. Hidayet Kasım, bizim danışmanlık desteğimiz ile çok önemli, güncel ve yakıcı bir makale konusunu sundu :

  • Venezuela’da Halk Sağlığı Krizi: Bölgesel Bir Acil
    (Venezuela’s public health crisis: a regional emergency)


Emperyalizmin ağababası ABD’nin “arka bahçesi” olarak gördüğü” orta Amerika ülkelerinden olan Venezuella’da sergilediği sömürgeleştirme operasyonlarının yarattığı trajediyi ve mazlum Venezuella halkının özellikle sağlık alanında yaşadığı acılar ibret vericidir.

Üstelik Dünyanın önde gelen petrol üretimi olan ülkelerinden biri olarak.. Bu doğal varsıllık tüm Venezuella halkının gönenç (refah) ve erinç (huzur) içinde yaşamasına fazlasıyla yeterliydi.

Bu sunumu, gerekli derslerin Türkiye’miz açısından da çıkarılması için paylaşmak istiyoruz..

  • Ülkemiz Suriye / İdlip’te ne yazık ki, siyasal iktidarın akıl almaz ve bağışlanmaz, süregelen ısrarlı hataları yüzünden resmen açıklanan 33 şehit (!??) verdi, çok sayıda da yaralı.

AKP = Erdoğan’ın bu tablodan 1. derecede asıl sorumlu olduğunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz :

  • AKP’li Cumhurbaşkanı / TEK ADAM Erdoğan, bu çok ağır ve bağışlanamaz hatasının bedelini mutlaka ödemelidir : Hukuksal, politik, diplomatik, tarihsel ve insani bağlamlarda ve bu mezhepçi takıntı uğruna Türkiye daha fazla cehenneme sürüklenmemelidir.
    *****
    Venezulle’ya yaşatılan insanlık trajedisini yansılarla görmek için lütfen tıklayınız (74 yansı, 1,3 MB)

Venezuella’da_Halk_Sagligi_Krizi

Sevgi ve saygı ile. 26 Şubat 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc

Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 26 Şubat 2020

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 26 Şubat 2020

 

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

(AS: Bizim 2 kısa,  zorunlu değinmemiz yazının altındadır..)

UYUM
Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK), Gezi davasında beraat kararı veren mahkeme heyeti hakkında inceleme ve soruşturma izni verdi.

AKP/RTE’ye uyumlu uydu…

TARAFSIZ
RTE, Gezi davası sanığı Osman Kavala’nın berat etmesi üzerine,”Bir manevrayla onu dışarı çıkarttılar.” dedikten sonra Kavala’nın 15 Temmuz davası ile tekrar gözaltına alınmasına ise, “İşine gelmeyen kararlar için niye yargıyı eleştiriyorlar? Yargı tahliye etti ama Kavala ile ilgili bu kararı verdi. Saygı duymaları lazım.” dedi.

Gafil özeleştiri…

TARAF
RTE’nin; FETÖ’nün Türkçe olimpiyatında , “Bir taraf da taş vardı, sapan vardı, molotof kokteylleri vardı. Diğer tarafta Türkçe vardı, türkü vardı, şiir vardı..” diyerek Gezi Parkı’nda direnen gençlere karşılık FETÖ’nün organizasyonuna katılan gençlere destek verdiği görüntüleri yayımlandı.

Kokmuş ayak…

AYYAŞ
2002 yılında 70’lik rakının fiyatı 8.25 TL dolayındayken aradan geçen 18 yılda fiyat %1800 artışla (AS: 18 kat!) 152.50 TL’ye fırladı.

Beğenmedikleri ayyaşların (!) vergileri ile durumu kurtaran İslamcı iktidar

BAL
Tarım Bakanlığı, üretimini yasakladığı sahte balın yıl sonuna dek satımına izin verdi.
Vatandaşın sağlığı mı? Boş veeer.
Sahtekarın kasası mı? Yol ver…

UÇUŞ
İBŞB araştırmasına göre, her iki evden birinde çocuklar yeterli beslenemiyor.
Ankara BŞB, dar gelirli öğrencilere simit-kahvaltı kartı veriyor.
Adamın biri de çıkmış ekonomiyi uçurduğundan söz ediyor.
Uçtu uçtu yalan uçtu…

DİYANET
Aralarında imam ve müftülerin olduğu din görevlilerine hizmet içi eğitim adı altında seminer veren Diyanet, Alanya’nın en lüks oteli olan Xafira Deluxe Resort Otel’de tatil yapmalarını sağladı.
Müftü eşleri de “huzur dersi” yaptı.

  1. Devletin mali deniz, yiyen domuz.
  2. Huzurla yiyiniz…

YALAN
CHP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay Özkan, Bulgaristan’dan saman ithalinin görüntüleri ile Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Çarşamba günkü partisinin grup toplantısında söylediği “Ülkemizin saman ithal ettiği gibi bir yalanı utanmadan, sıkılmadan tekrarlayabiliyor..” sözünün yalanlandığını belirtti.
Saman alevi gibi yalan…

DANS
RTE, “İdlip’ten çıkmayız” dan, “ Rejim, saldırıları durdurmadan çekilmeyiz” e geldi.

Ustaca kıvırtma…

ASKER
Karabük Safranbolu’da 125. Jandarma Eğitim Alay Komutanlığında düzenlenen törende, askerler gösteri esnasında AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın posterini açtı.

Su AKAR, MSB çıkarına bakar…

TANE
AKP’nin Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı RTE, Libya’da sayısı gizlenen  şehitlerimiz için “birkaç tane şehidimiz var” dedi.

Ne insanın değeri, ne şehidin yüceliği,
Bir tane var her yerde, her şeyde; o da kendisi…
========================================
Dostlar,

Değerli komutanımız (E. Tümg.) Sn. Beştepe’nin yüksek zekasının ürünü taşlamaların (hiciv), kara mizahın üstüne söz söyleme niyetinde değiliz.. Ancak,

“BİRKAÇ TANE ŞEHİT” ve
“KAVALA SAVCISININ PEŞİN TUTUKLAMA MÜTALAASI” ÜZERİNE

  • Birkaç TANE şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak…”

biçiminde, boğazını yırtarcasına hamasetle ve ölçüsüz – tarifsiz bir anlamsızlıkla dile getirdiği sözler, deyim yerinde ise bizi çileden çıkarıyor, hatta çıldırtıyor.. Duygu ve düşüncelerimizi web sitemizde bir yazı ile dile getirmeye, içimizi boşaltmaya çabaladık :

AKP = ERDOĞAN’ın ÇILDIRTAN SÖZLERİ : “Birkaç TANE şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak” (!?!?)

Okunmasını ve paylaşılmasını dileriz.. Öyle ki; AKP’nin resmi web sitesinde, CB webinde, yandaş basında bile bu “tane” sözcüğü sansürlendi, AKP = RTE‘nin sözlerinden çıkarıldı!? Erdoğan, daha önceleri de şehitlerimiz için “kelle” sözcüğünü kullanabilmişti! Ulusumuzun bu bağışlanmaz gafları kaydettiği ve derinden yaralandığı, asla affetmeyeceği kanısındayız!?
***
Bir de Osman Kavala konusunda gözden kaçmaması gereken bir noktayı paylaşmak zorunlu :

Kavala’nın kendi anlatımı ile, 2 yılı aşkın tutuklu kaldığı (dikkat; hükümlü değil!) Silivri cezaevinden Gezi davası nedeniyle tahliye edilmesi üzerine, kolluk güçlerince hemen adliyeye götürüldüğünü, savcıyı beklerken kendisine savcının çıktığının ama mütalaasını bıraktığının söylendiğini aktardı!

DİKKAT                    ;

Nöbetçi savcı, şüpheli sıfatı ile gözaltına aldırdığı Kavala ile görüşmüyor, gözaltı gerekçesini ve suçlamaları yüzüne belirtmiyor, sorularına aldığı yanıtı tutanağa geçirmiyor ama peşinen bir mütalaa yazarak, tutuklanması istemiyle nöbetçi sulh ceza yargıçlığına sevk ediyor!?!?

Görevli yargıç da bu doğrultuda tutuklama kararı veriyor!?

Böyle bir usul (!) hukukumuzun neresinde vardır? CMK’nın hangi maddesine dayanılmıştır?

HSK, Kavala’yı serbest bırakan yargıçları derhal soruşturmaya geçerek Saray’ın açık buyruğuna girmek yerine, görevini böylesine kötüye kullanan savcı hakkında işlem yapmalıdır. Kutsal Savunma hakkı kullandırılmadan, ifadesi alınmadan, neyle suçlandığı bildirilmeksizin ve yanıtları dinlenmeksizin bir savcı şüpheli ile görüşmeden nasıl “peşin” mütalaa yazar ve görev yerinden ayrılır?

Böylesi bir garabet, skandal dünya hukuk tarihinde görülmemiştir ama devr-i AKP’de bu facia da yaşanmıştır ne acı ki!? Bu savcı kimdir, nasıl o göreve ge(tiril)lmiştir, AKP’nin kendi örgütünden atadığı avukatlardan mıdır, araştırılmalı ve kamuoyuna bilgi verilmelidir.

HSK / Adalet Bakanlığı derhal yasal işlem başlatmalı ve hızla adil bir sonuca gitmelidir.

HSK Başkanı da olan Adalet Bakanı Abdülhamit Gül, tarihsel bir siyasal sorumluluk altındadır. Yapabilir misiniz Sn. Bakan, Reisiniz izin verir mi? Ne dersiniz Bakan bey??

Sevgi ve saygı ile. 26 Şubat 2020, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Anayasa Hukuku PhD Öğrencisi

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

AKP = ERDOĞAN’ın ÇILDIRTAN SÖZLERİ : “Birkaç TANE şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak” (!?!?)

AKP = ERDOĞAN’ın ÇILDIRTAN SÖZLERİ :

Birkaç tane şehidimiz var,
şehitler tepesi boş kalmayacak
” (!?!?!?!?!….)

Meslektaşımız (Beyin ve sinir cerrahisi profesörü) sevgili Dr. Talat KIRIŞ’ı, sitemizde yayınladığımız insancıl ve olağanüstü sabırlı yazısı nedeniyle kutluyoruz.. (http://ahmetsaltik.net/2020/02/25/birkac-sehit/, 25.02.2020)

AKP = Erdoğan’ın bu sözleri, “Birkaç TANE şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak

sözleri, üstelik gırtlağını yırtarcasına hamaset yüklü haykırışı bizi tek sözcükle ÇILDIRTIYOR!

Bize olağanüstü saçma ve acımasız geliyor..

Ne demektir “ŞEHİTLER TEPESİ” ??
Nerededir bu tepe??!!
Niçin boş kalmayacaktır bu tepe??!!
Bu tepe neden şehitlerle doldurulacaktır??!!
Kimler şehit verilecektir bu akıl – vicdan – insaf – insanlık dışı kanlı politikalarla??!!
……………
Soruları uzatabiliriz..
Her soru beynimizin içinde zonkluyor ve kalleş bir balyoz gibi bizi adeta parçalıyor..
****

  • Birkaç TANE şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak

saçmalığının akıl hocası kimlerdir? Hangi imaj / basın / politik / diplomatik… danışmanı yumurtlamıştır?? Çok mu uğraşılmıştır bu iler tutar yanı olmayan patolojik söylemi bulmak için, halka dönük ölçüsüz algı yönetimi amaçlı??

Bu sözleri AKP = Erdoğan’a kim(ler) söyletmiştir?
Dış kaynaklar mı?? Kim, kim, kimler??

Tarih ve insanlık asla bağışlamayacaktır bu çok ağır insanlık suçunu!
Gencecik masum yurttaşlarımız / askerlerimiz, uğruna şehit olunacak hangi yurt değerlerini (!) savunmaktadır uzak diyarlarda??

Libya’da, askeri birliklerin komutanı Tuğgeneralimizin şehit edildiği savlarını dış kaynaklardan öğreniyoruz. Keza bir albayımızın da.. Sayısını, yerini – yurdunu, adını – rütbesini, evli – bekar olup olmadığını, geride yetim – öksüz çocuklar, boynu bükük eşler, yavuklular, anababalar…. bırakıp bırakmadığını…. bilmediğimiz yurt evlatlarımız..

Doğru mudur bunlar AKP = Erdoğan ??
Neden halktan gerçekleri saklıyorsunuz? Açıklamaktan neden korkuyorsunuz?
Gerekçeleriniz haklı ve meşru ise halka anlatınız ve ulusu ikna ediniz..
Ulusal ve Uluslararası hukuka uygun girişimler içinde iseniz, TBMM’ye getiriniz önerinizi ve izin – yetki alınız.
Anayasa md. 92 açıkça TBMM’yi yetkili kılıyor yurt dışına askeri birlik yollamak için.

Libya’da şehit olan general, albay (?) ve öbür şehitlerin devlet töreni neden yapılmamıştır?
Bunun telafisi var mıdır? Yoksa cenazeleri de getirilememiş midir bu aziz şehitlerin yurda??
Naaşlar getirilip hiç utanıp – sıkılmadan törensiz, gizlice gömüldü ise, yürekleri dağlanan aileleri nasıl susturdunuz? Ne tür ve hangi ölçü ve araçlarla inanılmaz baskılar yaptınız ki bu insanların çığlıkları duyulmadı, duyulamadı? Ya da basını mı sansürlediniz, interneti mi yasakladınız? YENİÇAĞ’dan 2 gazeteciye yapılanlar nedir Allah aşkına? Sanal hesaplarına el koymalar, iletilerini ortamdan silmeler?? Yayın yasağına da yasak getirmeler??
****
İktidar hırsı bunca mı kör eder insanları?
Ülke ve insanlarımız böylesine mi ateşe atılır?
Bu meşru bir savaş ve savunma değildir!
Ulusal, uluslararası hukuka ve insan haklarına açıkça aykırıdır, İNSANLIK SUÇUDUR!
Hiç kuşku yok, yasal – hukuksal – politik bedeli de o ölçüde çoooook ağır olacaktır.

Anayasa’nın 137. ve 92. maddeleri açıkça çiğnenerek suç işlenmektedir!
İşlenen suç, en azından / hafifinden TCK m. 309’da tanımlanan ANAYASAYI İHLAL suçudur.

TSK’ya verilen askeri emirler ulusal ve uluslararası hukuka açıkça aykırıdır, meşru değildir
ve yerine getirenleri kaçınılmaz sorumluluk altına sokmaktadır.

Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “zabit ve kumandan“ları çok ağır ve tarihsel bir yükümlülükle karşı karşıyadırlar. Bu suça asla ve kat’a ortak olmamalıdırlar.

Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Irak’a askeri operasyonu ulusal – uluslararası hukuk ve ülke çıkarlarına aykırı görerek reddeden ve görevini onuruyla bırakan bir Genelkurmay Başkanımız vardı, unuttuk mu o kahraman komutanı??

Hayır, hayır, asla unutmayalım o yiğit insanı ve onurlu çıkışını..
O komutan, merhum, (E) Org. Necip Torumtay idi.. (Kendisiyle söyleşimizi web sitemizde yayınladık..) Kimbilir hangi ağır – kanlı faturalardan yurdumuzu esirgedi aziiiiz Torumtay…
***
Bir de (E) Org. Işık Koşaner Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımız vardı değil mi? Onlar da TSK’ya kurulan emperyalist kumpasları dağıtmak için Silivri FETÖ mahkemelerinde (!) Tanık olmak istemişlerdi. Mahkeme salonunun kapısına dek gitmişlerdi sivil giyinerek.. Gözü dönmüş yargıç kılıklı FETÖ militanları onların tanıklığını bile reddetmişti. Bu onurlu Paşalar suça ortak olmayı reddedip istifa etmişlerdi ve tarihte, Ulusumuzun bağrında hak ettikleri saygın yeri aldılar, gönüllere yerleştiler..
****
Son olarak                                      ;

AKP’nin yöneticileri, Milletvekilleri, seçmenleri,,, hepiniz akıl tutulmasına mı uğradınız?

Saray sözcüsü, neden gerçek olmayan açıklamaların sözcülüğünü sürdürüyor?

Danışmanlar, Başdanışmanlar, Bakanlar, Yüksek İstişare Kurulu üyeleri, AKP = Erdoğan’ı yetiştiren hocaları, gerçek İslam ulemaları….. neden susup oturuyorsunuz????

Ülke içinde son derece ağır çok sayıda ulusal sorun yaşanırken, artık masum vatan evlatları ölüyor, şehit oluyor hiç gerekmezken! Gündem oyunu mudur bunlar, hiç utanıp sıkılmadan?

Büyük ATATÜRK
çooook haklı ve yerinde olarak uyarmamış mıydı?

  • Ulusun yaşamı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir!

AKP = Erdoğan, “savaş” sözcüğünü kullanıyor fütursuzca.. Böyle bir yetkisi yok! Bu yetki, Ulusun temsilcisi TBMM’nindir.. Anayasa hukuku profesörü TBMM Başkanı ve Ulusun Vekilleri bu açık yetki gaspına suskun kalamaz, kalmamalıdır!

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, apaçık hukuksuzluk – Anayasa çiğnemi (ihlali) karşısında AKP’yi bugünlerde uyarmayacak da ne zaman ve ne için uyaracaktır?

  • Ülkenin bütün kaleleri zaptedilmiş, tüm tersaneleri ele geçirilmiş, Vatan bilfiil işgal mi edilmiştir yerli ve yabancı bedhah müstevlilerce ??
  • Eğer öyle ise; bu derdin de tanısı çok geçmeden konacak ve bahtı karanın maderini kurtaracak yiğitleri bu kadim Ulus bir kez daha mutlaka ama mutlaka doğuracaktır vakti – saati geldiğinde..


Sevgi, saygı ve ÖLÇÜSÜZ ACI ile. 25 Şubat 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
Sağlık Hukukçusu 
  www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Birkaç şehit…

Birkaç şehit…

talat kırış

Talat Kırış
talatkrs@gmail.com
https://t24.com.tr/yazarlar/talat-kiris

(AS: Bizim kapsamlı irdelememiz yazının altındadır..)

Sayın Cumhurbaşkanı, şehitler tepesi boş kalsın. Ülkenin en yetkili, çok yetkili, çok güçlü kişisi olarak şehitler tepesinin dolmasından söz etmeyiniz. Bu ülkede kaç kişi siz böyle söyledikçe dehşete düşüyor, karabasanlar görüyor biliyor musunuz?

Siz hiçbir evlat ya da kardeş kaybettiniz mi? Ben kaybettim. 11 yaşındaydım, ilkokulun son günü bir sınıf arkadaşım yanıma geldi. Trafik kazası olmuş, ablan ölmüş dedi. Sonra ilkokul öğretmenim gözyaşları içinde beni alıp bir yerlere götürdü. Babam oğlum ağlama dedi, sen ağlarsan annen daha çok üzülür. Ben yıllarca ağlayamadım. Şimdilerde gözlerim çabuk doluyor, belki yıllarca ağlayamadığımdandır. Babam uzun zaman çalışamadı, annemin yüzüne yerleşen hüzün hiç kalkmadı. Ben anamın güzel gözlerine baktığımda o hüznü hep görüyorum. Ortaokul, lise yıllarımdan hatırlayamadığım o kadar çok şey var ki. Büyük kara boşluklar belleğimde. Ölenle ölünmüyor diye bir söz vardır. O söz doğru değil, ölenle ölünüyor. Bir yanınız ölüyor, belki felç geçirmiyorsunuz, belki kolunuz bacağınız tutuyor ama ruhunuzda bir yerler ölüyor, ruhunuz felç geçiriyor, ruhunuzun bir parçası yitip gidiyor ve kalan yaşamınızı hep eksik yaşıyorsunuz.

Sayın Cumhurbaşkanı,

  • “Birkaç şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak”

cümlesi o kadar kolay söylenecek, bir otoyol açılışında öyle geçerken ediliverecek bir laf değil. Bu çocuklar ne için öldüler, adları nedir, Türkiye’nin hangi kentinden, hangi kasabasından , hangi köyünden çıkıp Libya çöllerine gönderildiler, orada ne zaman öldüler? Neden sizin lejyonerler diye tanımladığınız paralı askerlerin, işi adam öldürmek olan, bu konuda uzmanlaşmış katiller sürüsünün karşısına bizim çocuklarımızı gönderiyorsunuz?

  • Sayın Cumhurbaşkanı şehitler tepesi boş kalsın!

Ülkenin en yetkili, çok yetkili, çok güçlü kişisi olarak şehitler tepesinin dolmasından söz etmeyiniz. Bu ülkede kaç kişi siz böyle söyledikçe dehşete düşüyor, karabasanlar görüyor biliyor musunuz?

Siz hiçbir insanın canını kurtardınız mı? Ben kurtardım, çok insanın canını kurtardım. Bir insanın canını kurtarmak için, 6 yıl okudum, 6 yıl ihtisas, 1 yıl üst ihtisas yaptım. Yıllarla herkes saat beşten sonra evine giderken, arkadaşlarıyla, dostlarıyla vakit geçirirken ben ya hastaneden çıkamamış oldum ya da eve gitmişken tekrar hastanenin yolunu tuttum. Bir insanın canını kurtarabilmek için, sabah başladığım bir ameliyatta aç susuz, tuvalete bile gitmeden, 5 saat, 10 saat, 20 saat bir mikroskobun arkasında, 1-2 cm’lik bir delikten beynin derinliklerinde yerleşmiş o insanın yaşamına mal olacak bir tümörü, bir damar yumağını sürekli kanama altında ameliyat etmek, zaman zaman kalbinizin sıkışması, zaman zaman tepenizden aşağı bir sıcaklık yayılması, ama yorulmaya, soğukkanlılığınızı yitirmeye hakkınızın olmadığını bilerek, siz yorulduğunuzda o insanın yaşamının riske gireceğini bilerek sırtınızdaki, boynunuzdaki ağrıya aldırmadan, parmaklarınızın uyuşmasına aldırmadan çalıştınız mı? Ve ameliyat ettiğiniz insan uyanana kadar geçen süre kalbiniz çarparak, acaba bir yerinde bir sakatlık olur mu? Ameliyat iyi geçti ama hesapta olmayan ani bir tansiyon yükselmesiyle bir kanama oluşur mu diye beklediniz mi? Ve ertesi günü yeniden ve sonraki gün yeniden aynı şekilde yıllarca. Bir insanın yaşamını kurtarmak o kadar kolay değil.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Birkaç şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak” cümlesi o kadar kolay söylenecek, bir otoyol açılışında öyle geçerken ediliverecek bir laf değil. Siz ve sizi destekleyenler farklı düşünüyor olabilir. Şehitlik edebiyatı yapanlar, şehitleri kutsayanlar, sanki şehitlik iyi bir şeymiş gibi konuşanlar, yazanlar oluyor. Şehitlik bir insanın, gepgenç bir yaşında yaşamdan koparılmasıdır. O insanın hayallerinin, umutlarının, yaşayacağı yıllarının elinden alınmasıdır. Şehitlik bir evladın babasız kalmasıdır bir ömür. Şehitlik bir sevgilinin düşlerinin solmasıdır, karanlıkta kaybolmasıdır. Şehitlik bir babanın, bir annenin, bir kardeşin bir parçasının ölmesidir. Şehitlik insanın can dostunun sahibini son gördüğü yerde bekleyip durmasıdır.

  • Bu ülkenin genç insanları Libya çöllerinde, Suriye topraklarında ölüp durmasın.

Mücadele mi gerek, çok iyi yetişmiş diplomatlarımız var. Ülke çıkarlarını mı koruyacağız, bizim ülkemize kimse saldırmamışken, ülkemizi işgale kalkışan yokken çoçuklarımızı eli kanlı katillerin önüne atmadan bunu yapmanın bir yolu elbette vardır. Eğer biz güçlü ülkeysek evlatlarımız ölmeden de bunu başarabiliriz, başarmalıyız.

Birkaç tane değil, bir tane bile şehidimiz olmasın.

  • Şehitler tepesi ilelebet boş kalsın.

Büyük devlet adamlığı, büyük liderlik genç insanlarımızı yabancı topraklara ölmeye göndermek değil, her birini kendi evladımız gibi görüp korumaktır.
=====================================
Dostlar,

AKP = ERDOĞAN’ın ÇILDIRTAN SÖZLERİ :

Birkaç şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak” 

Meslektaşımız (Beyin ve sinir cerrahisi profesörü) sevgili Dr. Talat KIRIŞ’ı bu insancıl ve olağanüstü sabırlı yazısı nedeniyle kutluyoruz..

AKP = Erdoğan’ın bu sözleri, “Birkaç şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak

sözleri, üstelik gırtlağını yırtarcasına hamaset yüklü haykırışı bizi tek sözcükle ÇILDIRTIYOR!

Bize olağanüstü saçma ve acımasız geliyor..

Ne demektir “ŞEHİTLER TEPESİ” ??
Nerededir bu tepe??!!
Niçin boş kalmayacaktır??!!
Bu tepe neden şehitlerle doldurulacaktır??!!
Kimler şehit verilecektir bu akıl – vicdan – insaf – insanlık dışı politikalarla??!!
……………
Soruları uzatabiliriz..
Her soru beynimizin içinde zonkluyor ve kalleş bir balyoz gibi bizi adeta eziyor..
****

  • Birkaç şehidimiz var, şehitler tepesi boş kalmayacak

saçmalığının akıl hocası kimlerdir? Hangi imaj / basın / politik / diplomatik… danışmanı yumurtlamıştır?? Çok mu uğraşılmıştır bu söylemi bulmak için halka dönük ölçüsüz algı yönetimi amaçlı??

Bu sözleri AKP = Erdoğan‘a kim(ler) söyletmiştir?
Dış kaynaklar mı?? Kim, kim, kimler??

Tarih ve insanlık asla bağışlamayacaktır bu çok ağır insanlık suçunu!
Gencecik masum yurttaşlarımız / askerlerimiz uğruna şehit olunacak hangi yurt değerlerini (!) savunmaktadır uzak diyarlarda??

Libya’da, askeri birliklerin komutanı Tuğgeneralimizin şehit edildiğini dış kaynaklardan öğreniyoruz. Keza bir albayımızın da.. Sayısını, yerini – yurdunu, adını – rütbesini, evli – bekar olup olmadığını, geride yetim – öksüz çocuklar, boyun bükük eşler, yavuklular, anababalar…. bırakıp bırakmadığını…. bilmediğimiz yurt evlatlarımız..

Doğru mudur AKP = Erdoğan ??
Neden halktan gerçekleri saklıyorsunuz? Açıklamaktan neden korkuyorsunuz?
Gerekçeleriniz haklı ve meşru ise halka anlatınız ve ulusu ikna ediniz..
Ulusal ve Uluslararası hukuka uygun girişimler içinde iseniz TBMM’ye getiriniz önerinizi ve izin – yetki alınız.
Anayasa md. 92 açıkça TBMM’yi yetkili kılıyor yurt dışına askeri birlik yollamak için.

Libya’da şehit olan general, albay ve öbür şehitlerin devlet töreni neden yapılmamıştır?
Bunun telafisi var mıdır? Yoksa cenazeleri de getirilememiş midir bu aziz şehitlerin yurda??
Naaşlar getirilip hiç utanıp – sıkılmadan törensiz, gizlice gömüldü ise, yürekleri dağlanan aileleri nasıl susturdunuz? Ne tür ve hangi ölçü ve araçlarla inanılmaz baskılar yaptınız ki bu insanların sesi çıkmadı, çıkamadı? Ya da basını mı sansürlediniz, interneti mi yasakladınız? YENİÇAĞ‘dan 2 gazeteciye yapılanlar nedir Allah aşkına? Sanal hesaplarına el koymalar, iletilerini ortamdan silmeler??
****
İktidar hırsı bunca mı kör eder insanları?
Ülke ve insanlarımız böylesine mi ateşe atılır?
Bu meşru bir savaş ve savunma değildir!
Ulusal, uluslararası hukuka ve insan haklarına açıkça aykırıdır, İNSANLIK SUÇUDUR
Hiç kuşku yok, yasal – hukuksal – politik bedeli de o ölçüde çoooook ağır olacaktır.

Anayasa’nın 137. ve 92. maddeleri açıkça çiğnenerek suç işlenmektedir!
İşlenen suç, en azından / hafifinden TCK m. 309’da tanımlanan ANAYASAYI İHLAL suçudur.
TSK’ya verilen askeri emirler ulusal ve uluslararası hukuka açıkça aykırıdır ve yerine getirenleri kaçınılmaz sorumluluk altına sokmaktadır.

Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün “zabit ve kumandan“ları çok ağır ve tarihsel bir yükümlülükle karşı karşıyadırlar.
Bu suça asla ve kat’a ortak olmamalıdırlar.
Özal’ın Cumhurbaşkanlığı döneminde Irak’a askeri operasyonu ulusal – uluslararası hukuk ve ülke çıkarlarına aykırı görerek reddeden ve görevini onuruyla bırakan bir Genelkurmay Başkanımız vardı, unuttuk mu o kahraman komutanı??

Hayır, hayır, asla unutmayalım o yiğit insanı ve onurlu çıkışını..
O komutan, merhum, (E) Org. Necip Torumtay idi.. (Kendisiyle söyleşimizi web sitemizde yayınladık..) Kimbilir hangi ağır – kanlı faturalardan yurdumuzu esirgedi aziiiiz Torumtay…
***
Bir de (E) Org. Işık Koşaner Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımız vardı değil mi? Onlar da TSK’ya kurulan kumpasları dağıtmak için Silivri FETÖ mahkemelerinde (!) Tanık olmak istemişlerdi. Mahkeme salonunun kapısına dek gitmişlerdi sivil giyinerek.. Gözü dönmüş yargıç kılıklı FETÖ militanları onların tanıklığını bile reddetmişti. Bu onurlu Paşalar suça ortak olmayı reddedip istifa etmişlerdi ve tarihte, Ulusumuzun bağrında hak ettikleri saygın yeri aldılar, gönüllere yerleştiler..
****
Son olarak                                      ;

AKP’nin yöneticileri, Milletvekilleri, seçmenleri,,, hepiniz akıl tutulmasına mı uğradınız? Saray sözcüsü, neden gerçek olmayan açıklamaların sözcülüğünü sürdürüyor? Danışmanlar, Başdanışmanlar, Bakanlar, Yüksek İstişare Kurulu üyeleri, AKP = Erdoğan‘ı yetiştiren hocaları, gerçek İslam ulemaları….. neden susup oturuyorsunuz????

Artık masum vatan evlatları ölüyor, şehit oluyor hiç gerekmezken!
Büyük ATATÜRK çooook haklı ve yerinde olarak uyarmamış mıydı?:

  • Ulusum yaşamı tehlikeye düşmedikçe savaş bir cinayettir!

AKP = Erdoğan, “savaş” sözcüğünü kullanıyor fütursuzca.. Böyle bir yetkisi yok! Bu yetki, Ulusun temsilcisi TBMM’nindir.. Anayasa hukuku profesörü TBMM Başkanı ve Ulusun Vekilleri bu yetki gaspına suskun kalamaz, kalmamlıdır!

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, apaçık hukuksuzlık – Anayasa çiğnemi (ihlali)karşısında AKP’yi bugünlerde uyarmayacak da ne zaman ve niçin uyaracaktır?

  • Ülkenin bütün kaleleri zaptedilmiş, tüm tersaneleri ele geçirilmiş, Vatan bilfiil işgal mi edilmiştir yerli ve yabancı bedhah müstevlilerce ??

    Eğer öyle ise; bunun da tanısı daha fazla gecikmeden konacak ve batı karanın maderini kurtaracak yiğitleri bu Ulus bir kez daha mutlaka ama mutlaka doğuracaktır vakti – saati geldiğinde..

    Sevgi, saygı ve ÖLÇÜSÜZ ACI ile. 25 Şubat 2020, Ankara

    Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
    Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
    Sağlık Hukukçusu
      www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2018 Ne Söylüyor?

Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması 2018 Ne Söylüyor?

(AS: Bizim kapsamlı irdelememiz yazının altındadır..)

(HASUDER Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Çalışma Grubu tarafından hazırlanmıştır.)

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından 1968 yılından bu yana her beş yılda bir düzenli olarak ülke çapında yürütülen nüfus araştırmalarının sonuncusu, 2018 yılında Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması (TNSA-2018) olarak gerçekleştirilmiş ve sonuçları kamuoyu ile paylaşılmıştır. Bu araştırmalar, Türkiye’de üreme sağlığında var olan durumu yıllar içinde karşılaştırma ve geleceğe dönük değerlendirmede bulunmayı sağlayan önemli bir ulusal veri kaynağıdır. 2018 TNSA sonuçlarında dikkate değer sonuçlar aşağıda vurgulanmıştır:

4 evlilikten 1’i akraba evliliğidir : TNSA 2018’de, 20-24 yaşlarındaki evlenmiş kadınların %24’ü, eşleriyle akraba olduklarını bildirmişlerdir. Bu durum, çocuk sağlığına yönelik önemli bir risk oluşturmaktadır.

Çok eşlilik vardır : TNSA 2018’te halen evli kadınların %2’si eşlerinin kendilerinden başka eşleri de olduğunu bildirmiştir. Bu veri özellikle kadının statüsü açısından önemli bir risk faktörüdür.

Toplam doğurganlık hızı : Türkiye için toplam doğurganlık hızı kadın başına 2,3 çocuktur (kentsel alanlarda 2,2 çocuk, kırsal alanlarda 2,8 çocuk).

En yüksek yaşa özel doğurganlık hızı 25-29 yaş dilimindedir. 2008 ve 2013 TNSA sonuçları  dikkate alındığında Türkiye’de toplam doğurganlık hızının durağanlaştığı görülmektedir.
Kadınların yarısından çoğu başka çocuk sahibi olmak istemiyor: Araştırma sonuçlarına göre,
kadınların %53’ü, şu anda sahip olduğundan daha çok çocuk sahibi olmak istemediğini belirtmiştir. Buna %14’lük “daha sonra gebelik isteyenleri” de eklediğimizde, kadınların yaklaşık %70’inin (AS: yeni bir) gebelik istemediği görülmektedir.

Doğum öncesi bakım ve sağlık kuruluşunda doğumlar : Araştırma sonuçlarına göre, gebelerin %96’sı doğum öncesi bakım hizmeti almakta (%90’ı 4+ kez), %99’u ise doğumlarını bir sağlık kuruluşunda yapmaktadır. Ancak, bu oranlarda kır-kent ve doğu-batı bölgeleri arasında fark büyüktür.

Sezaryen doğumlar artıyor : Hastane doğumları yıllar içinde artış gösterirken sezaryen doğumların artması son derece dikkat çekicidir. 2018 TNSA sonuçlarına göre doğumların
yarısından çoğu (%52) sezaryen doğumlardır.

Çocuk yaşta ve erken evlilikler, ergen gebelikler hala bir sorun : Ergen gebeliklerin anne ve
çocuk sağlığına olumsuz etkilerinin yanı sıra, bu kadınların eğitim ve iş olanaklarına erişimlerinin sorun olduğu bilinen bir gerçektir. 2018 TNSA’da 15-19 yaş dilimi kadınların %4’ünün çocuk sahibi olduğu saptanmıştır.

Riskli gebelikler hala çok yüksek : Anne ve çocuk sağlığına olumsuz etkileri ve ölümlülük açısından yüksek riskli gebelikler hala yaygındır. Son 5 yılda doğum yapan kadınların %27’si
tekli yüksek risk diliminde, %9’u ise çoklu yüksek risk dilimindedir.

İsteyerek ve kendiliğinden düşükler önceki yıllara benzer düzeydedir : Araştırmaya göre, kendiliğinden düşükler yüz gebelikte 13, isteyerek düşükler ise yüz gebelikte 6’dır.

Modern aile planlaması yöntem kullanımında küçük de olsa bir artış var: 2018 TNSA sonuçlarına göre, 15-49 yaş arasında evli kadınlardan %70’i herhangi bir yöntem (%49’u modern, % 21’i geleneksel yöntem) kullanmaktadır. Daha önceki yıllar ile karşılaştırıldığında, en çok kullanılan gebeliği önleyici yöntem olan geri çekme (AS: coitus interuptus) %26’dan %20’ye düşmüştür. Modern yöntem kullanımı (Kondom, Hap, RİA vb.) %1.5 artmıştır.

En çok kullanılan modern yöntem artık kondom  : Önceki yıllarda en çok kullanılan modern
gebeliği önleme yöntemi olan rahim içi araç (RİA) kullanımı son beş yılda %20’den %14’e düşmüştür. Kondom kullanımı ise %16’dan %19’a yükselerek Türkiye’de en çok kullanılan
modern yöntem olmuştur.

Hap ve tüp ligasyonu oranlarında da büyük bir değişiklik yok  : Uzun yıllardır %5 düzeyinde gerçekleşen gebeliği önleyici hap kullanımı, 2018’de de %5 olarak belirlenmiştir.

Tüp ligasyonu (AS: kadında tüplerin bağlanması ile cerrahi kısırlaştırma) oranı ise son 2
araştırmada olduğu gibi %1’lik küçük bir artışla %10 düzeyine çıkmıştır.

Karşılanamayan aile planlaması gereksinimi 2 katına çıktı : 2013 TNSA’da %6 olarak gerçekleşen karşılanamayan aile planlaması gereksiniminin (halen sahip olduğundan başka çocuk sahibi olmak istemediği halde hiçbir yöntem ile de korunmayan kadınların oranı) 2018 sonuçlarında 2’ye katlanarak %12’ye çıktığı görülmüştür. Oldukça önemli olan bu artışın nedenleri son yıllarda Aile Planlaması hizmetlerine erişimin azalmış olmasıdır.

TNSA 2018’in en önemli yeniliği, geniş bir Suriyeli göçmen örnekleminin de araştırma kapsamına alınmış olmasıdır. Suriyeli göçmenlerin aile planlaması davranışlarını Türkiye verileri ile kıyasladığımızda şu sonuçlar göze çarpmaktadır:

Suriyeli kadınların aile planlaması yöntem bilgisinde bir farklılık yok: Hem Türkiyeli hem de Suriyeli göçmen kadınlar arasında herhangi bir gebeliği önleyici yöntem bilme oranı %99 dolaylarında olup bir farklılık bulunmamaktadır.

  • Suriyeli kadınlarda herhangi bir yöntem kullanan kadınların oranı %43.

Türkiye örnekleminde %70 olarak gerçekleşen bu oran, Suriyeli göçmenler arasında %43’tür. Bu kesim içinde geleneksel yöntem kullananların oranı %19 iken modern yöntem kullananların oranı %24’tür.

Suriyeli kadınlarda en fazla kullanılan modern yöntem RİA: Suriyeli kadınların gebeliği önleyici modern yöntem kullanım tercihlerini incelediğimizde rahim içi aracın %13 ile en çok kullanıldığını görüyoruz. Bunu %6 ile hap izlerken, kondom ve tüp ligasyonu oranları %2’dir. Türkiye verileri ile kıyasladığımızda RİA ve hap oranlarında büyük bir farklılık gözlenmezken, kondom ve tüp ligasyonunun (AS: bağlanmasının) Suriyeli göçmenler arasında oldukça az kullanıldığı ortaya çıkmaktadır.

  • Suriyeli kadınlarda karşılanamayan aile planlaması gereksinimi %21’dir.

Suriyeli kadınlarda toplam doğurganlık hızı 5.3 ve aile planlaması kullanım oranı %43 olan örneklemde, karşılanmamış aile planlaması gereksiniminin oldukça yüksek, %21 olduğu görülmektedir.
=================================

Dostlar,

TNSA 2018’in KODLARI ve
HALKTAN SAKLANANLAR

2,3 olarak verilen Toplam Doğurganlık Hızının (TDH) 0.3’lük bölümü istemsiz gebelikler ve doğumlar yüzündendir. Aile Planlaması gereksinimi karşılansa idi bu hız 2’de kalacaktı.. TÜİK henüz doğum – ölüm istatistiklerini yayınlamadı. 2018’in doğum verisi çok yaklaşık 1,25 milyondur, nüfus 1,2 milyon artmıştır, o yıl TÜİK’in verdiği TDH 1,99’dur. 2019’da nüfus artışı 1,15 milyondur (2018’den 50 bin daha eksik). 2019’da da 1,25 milyon doğum varsayılırsa, aile planlaması gereksinimi karşılansa idi

1 250 000 x  2 /2,3 = 1 086 957 doğum olacaktı.

Dolayısıyla, 1 250 000 – 1 086 957 = yakl. 163 bin doğum istemsiz gerçekleşmiştir.

Anayasa’nın 41. maddesi ve 2827 sayılı Nüfus Planlaması Yasası açıkça çiğnenerek,

  • topluma gereksindiği aile planlaması hizmetleri AKP iktidarınca yeterince verilmemekte;
  • bedeli, 2019 yılı boyunca fazladan 163 bin doğum, kadın başına 2 çocuk yerine 2,3 çocuk sahibi olmaktır..

Oysa Aile Planlaması temel bir insanlık hakkıdır, AİHM kararları da açıkça bu yöndedir.

Üstelik, aile planlaması hizmeti alamayanlar alt sosyo-ekonomik katmanlardan yoksullardır. Bu kırılgan kesimler haksız bir yük altındadırlar ve AKP tabanıdırlar büyük ölçüde. Yoksulluktan kurtulamayan, çağdaş bir eğitim alamayarak aydınlanamayan halk yığınları, Devletin kurumlaşmış yardımları yerine parti, cemaat, tarikat, dernek, vakıf.. yardımları ile istismar edilerek oyları yönlendirilmektedir. Bu politika ahlak, etik ve hukuk dışıdır, adaletsizdir.

AKP iktidarının bu hizmetleri dinci takıntıları ile gereğince vermemesi,
açıkça  İNSAN HAKLARI ÇİĞNEMİDİR (İHLALİDİR).

Anayasayı ve yasaları çiğneme / ihlal suçudur, İNSANLIĞA KARŞI SUÇTUR.

Toplam düşük oranı %19 ile her 5 gebelikte 1 düzeyindedir, oldukça yüksektir. Bu düşükler yaşanmasaydı, 1 155 000 olan nüfus artışının 825 bininden sorumlu doğumlar (2018’de olduğu gibi 430 bin ölüm varsayılarak) %19 fazlasıyla 157 bin daha çok olabilecekti.

2019’da TÜİK, nüfus artış hızını %1,39 olarak vermiştir. Bu rakam 2018’de % 1,47 idi. Dünya ortalaması ise, BM Nüfus Fonu (UNFPA) verisiyle %1,15 olup, Türkiye % 0,24 puan fazlasıyla çoğalmaktadır.

Türkiye, Dünya nüfusunun %1,1’ine sahip iken;
– Toprakları dünyanın %0,5’idir.
– 1 km2’ye düşen nüfus 108 olup (Nüfus yoğunluğu), Dünya verisinin 2 katıdır.
– Su kaynakları dünyanın %0,6’sıdır.
– Enerji kaynakları %0,2’sidir.
– 2018 ulusal zenginliği 1,36 Tr $ ile dünya toplamının % 0.38’idir.
– 2019’da, nüfus artışına yakın sayıda yeni işsiz oluşmuştur.
– Ulusal gelir, son 6-7 yıldır, nüfus her yıl 1+ milyon artarken; azalmaktadır!
– Nitelikli nüfusunu dış göç verirken, niteliksiz birkaç katı iç göç almaktadır.
– 5 milyon dolayında Suriye – Irak, Sudan, Afganistan, Somali, Cibuti, Tanzanya… göçmeni  Cumhuriyetin laik – eğitimli – belli ölçülerde uygarlaşmış nüfusunu tehdit etmektedir; demografik yapıda başlayan değişimler orta – uzun erimde içinden çıkılmaz sorunları hızla hazırlamaktadır.
– …………
****
Dahası                      :

2018 TNSA, 1968’den beri 5 yılda bir 11. kez yapılan bir çalışma olup; bebek ve çocuk ölümlerine yer vermemektedir!
Oysa bu maliyetli ve geleneksel çalışmanın başlıca amacı bu temel verilere erişmektir.
Toplam Doğurganlık Hızı, TÜİK verisinin 0.4 puan üzerinde, 2,3 çıkmıştır TNSA 2018’de. Bebek Ölümlerini 2018 için Sağlık Bakanlığı binde 9,3 vermişti, acaba TNSA 2018’de kaç bulundu ki, ne denli yüksek çıktı ki, Sağlık Bakanlığı bu verilere sansür uygulatarak yayınlatmamıştır!?

Bu sitede 12 Ocak 2020’de paylaştığımız ve Sağlık Bakanı Koca’ya CİMER eliyle ulaştırdığımız açık mektupta sormuştuk (Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca’ya Açık Çağrı; http://ahmetsaltik.net/2020/01/12/saglik-bakani-dr-fahrettin-kocaya-acik-cagri/) :

….. 2018 TNSA (Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması) raporunda mutlaka bulunması gereken, başlıca o veriler için çalışılan 50 yıllık gelenek (1968-2018) neden bozulmuş ve bebek – çocuk ölümleri verileri yayınlanmamış, Bakanlığınızca engellenerek sansür edilmiştir? Neden Dr. Koca, neden, neden?? Güneşi balçığınızla nasıl sıvayabilirsiniz? TNSA 2018 çalışması dünyanın emeği ve maliyetidir.. Bebek – çocuk ölümleri verileri saklanarak – gizlenerek o Raporu nasıl kullanmamızı öneriyorsunuz Bakan Dr. Koca, nasıl??

***
Söz konusu çağrımıza 12 Ocak’tan bu yana yanıt yok!? CİMER, iletimizin Sn. Bakana iletildiğine ilişkin özel kalem müdürü yanıtını bize ulaştırdı; hepsi bu denli..

Bu açık çağrımız özünde çocuk aşılarına ilişkin idi, oranlar düşüyor, Bakanlık açıklama yapmıyordu! 3 bine yakın Kızamık olgusu da açıklanmamıştı; örtük bir salgın yaşıyorduk.

Sonuç olarak               ;

  • AKP’nin karnesi hemen her alanda berbat, hatta karanlık! Sağlık düzeyi ölçütleri, bebek – çocuk ölümleri de halktan saklanıyor!- Açık – saydam, demokratik ve bilimsel bir yönetim istemek, yurttaş olarak hakkımızdır.
    – AKP iktidarı, nüfusu artırıcı ve niteliğini düşürücü politikalardan derhal vazgeçmelidir.
    – Sağlıkta piyasacılığı – özelleştirmeyi terk edip halktan yana sağlık politikaları izlemelidir.

Sevgi ve saygı ile. 23 Şubat 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (SBF)
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı

www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

 

ÇALIŞMA ORTAMI ve HAVA KİRLİLİĞİ

ÇALIŞMA ORTAMI ve HAVA KİRLİLİĞİ

 

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Ankara Tabip Odasınca, Salı Akşamları toplantıları kapsamında düzenlenen etkinlikte, 18 Şubat 2020 akşamı biz, çağrı üzerine yukarıdaki konuyu sunduk.

 

 

 

 

 

 

 

 

73 yansıdan oluşan bu dosyayı (3,65 MB) indirmek için lütfen tıklayınız :

Hava_Kirliligi_ve_Saglik_AHMET_SALTIK

Sevgi ve saygı ile. 18 Şubat 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Hekim, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (Mülkiye/SBF) 
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

Konferansa çağrı : ÇALIŞMA ORTAMI ve HAVA KİRLİLİĞİ

Dostlar,

Konferansa çağrımızdır… Poster aşağıda..

Konu : ÇALIŞMA ORTAMI ve HAVA KİRLİLİĞİ

Yer             : Ankara Tabip Odası, Mithatpaşa Cd. 62/18, Ankara
Gün – saat : 18 Şubat 2020 Salı, akşam 18:30

Uygun olanları bekleriz..

Sevgi ve saygı ile. 

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc,
AÜTF Halk Sağlığı AbD, Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı,
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

TÜRKÇE TIP DİLİ BİLİMSEL TOPLANTISI KONUŞMA METİNLERİ

TÜRKÇE TIP DİLİ BİLİMSEL TOPLANTISI KONUŞMA METİNLERİ


Dostlar,

Geçtiğimiz yıl, 9 Eylül Üniversitesi Rektörlüğü ile Türk Nefroloji Derneği’nin ortak etkinliği olarak 1 günlük bir bilimsel toplantı yapıldı 14 Mayıs 2019’da..

Konu şöyleydi :

  • 1. TÜRKÇE TIP DİLİ BİLİMSEL TOPLANTISI

Düzenleme kurulu başkanlığını sevgili dostumuz Sn. Prof. Dr. Taner Çamsarı üstlenmişti.

Hemen hepsi meslektaşımız, arkadaşımız – dostumuz olan katılımcıların konuşmaları kitaplaştırıldı ve çok değerli bir kalıcı yapıta dönüştü.

Konuşma metinleri 9 Eylül Üniversitesi yayını olarak Eylül 2019 sonunda basıldı (200 adet).

92 sayfalık kitapta 10 bildiri ve serbest tartışma, katkılar yer alıyor (3.8 MB)..

Türkçe’nin nasıl yetkinlikle bir bilim dili, o arada Tıp Dili olabileceğini bir kez daha anlıyoruz kitabı okudukça.
Lütfen tıklayınız : 1._TURKCE_TIP_DILI_BILIMSEL_TOPLANTISI_KONUSMA_METINLERI_IZMIR_2019

Salt Türkçe sevdalısı Tıp Bilimcileri değil,  Dilbilimciler de bu sonuca varıyorlar bir kez daha.

Dolayısıyla ülkemizde, bir sömürge devleti gibi yabancı dilde eğitim çarpıklığı içimizi acıtıyor.

2. Türkçe Tıp Dili Bilimsel Toplantısı Mayıs 2020’de Kocaeli’de tasarlanıyor.

Büyük ATATÜRK, son derece yerinde gerekçelerle, görkemli Devrimleri içinde Dil Devrimi‘ne ayrı bir önem vermiştir.

Bu sitede Türkçemiz, Dil Devrimi konularında epey yazı yazdık.

Örneğin

ATATÜRK; TÜRK DİLİ ve Günümüz Kültür Emperyalizmi

Türk Yazı Devrimi

……….

Atatürk’ün kurduğu ve kalıtından (mirasından) gelir bırakarak bağımsızlıklarını ve üretkenliklerini sürekli kıldığı Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumu, 12 Eylül 1980 darbecilerince kapatılarak Devlet dairesine dönüştürülmüştür. T.C.’nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün vasiyeti, hukuk dışına çıkılarak çiğnenmiştir.

Bu açık aykırılığın – ihlalin daha fazla sürdürülmemesi gerekir.

Ne var ki, günümüz AKP siyasal iktidarı, Arap – Osmanlı hayranlığı – takıntısı ile Türkçemize karşı da düşmanca bir tutum – davranış içinde..

Tipik biçimde Arap emperyalizminin asimilasyon dışavurumu bu tablo gerçekte.. Çok yazık..

Gelişmiş ülkelerin Ulusal Dil Akademileri / Kurumları stratejik önemde kurumlar olarak görülmekte ve tüm ülke – halk – devlet tarafından bilinçli biçimde desteklenmektedir.  Ülkemizde, Dil Devrimine düşman bir karşıdevrim olgusu acı vericidir. Ulusumuz, bu sorunu da aşmalıdır, aşacaktır..

Sevgi ve saygı ile. 17 Şubat 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Dil Derneği Üyesi, Hekim,
Siyaset Bilimci (Mülkiye – SBF),
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

 

 

CHP Bilim Platformu Politika Notları


Dostlar,

CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Bilim Platformu Başkanı Sn. Prof. Dr. Fethi AÇIKEL‘in aşağıdaki iletisini paylaşmak istiyoruz. İletide erişkeleri (linkleri) verilen 3 dosya çok önemli. Titizlikle, özenle hazırlanmış son derece önemli bilgileri paylaşmanın yanı sıra, raporların sonunda CHP’nin programında sorunun çözümü için ne yapılacağı da açıklıkla aktarılmakta. Çalışma raporlarında bir “ad” görülmüyor.. Tümüyle takım çalışması ve anonim belgeler. Emek verenleri içtenlikle kutlamak gerek, kutluyoruz..

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi öğretim üyesi olan Prof. Açıkel’in nitelikli emeği ve çabasının hak ettiği karşılığı bulması gerek. Türkiye’nin bu raporlardaki bilgilere çooook gereksinimi var. Bu raporların daha çok ve yaygın okunması gerek. Tümüne erişim için verilen adres şöyle :

https://www.chp.org.tr/yayinlar/bilim-platformu-yayinlari 

Aşağıdaki raporlara bizim web sitemiz arşivinden de erişilebilir :

CHP_RAPORU_SARAY_EKONOMISI_SAGLIGA_ZARARLIDIR_ILACTA_VE_TIBBI_TEKNOLOJIDE_KRIZ

AKP_SAGLIKTA_SIDDETE_GOZ_YUMARAK_HALK_SAGLIGINI_TEHLIKEYE_ATIYOR

CHP_Raporu_AKP_TURKIYE’SINDE_GENÇLER_MADDE_BAGIMLILIGI_PENCESINDE

*****

Prof. Dr. Fethi Açıkel

Genel Başkan Yardımcısı

CHP Bilim Platformu Politika Notları

             Sayın ilgili,

Cumhuriyet Halk Partisi Ar-Ge, Bilim, Yönetim Kültür Platformu olarak ülkemizin güncel ve yapısal sorunlarını ele almak üzere hazırladığımız Politika Notlarından ve Politika Bilgi Görsellerinden ilginizi çekeceğinizi düşündüklerimizi dikkatinize sunuyoruz.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, Türkiye’nin yaşadığı sorunlara ilişkin tespitler yapmaya, kamuoyunu ve uzmanları bu konularda bilgilendirmeye ve bu sorunlara çözüm önerileri sunmaya çalışmaktayız.

Hazırladığımız Politika Notlarının ve Politika Bilgi Görsellerinin çalışmalarınıza katkı vermesini temenni eder, kolaylıklar dileriz.

Selam ve saygılarımızla…

CHP Bilim Platformu Yayınlarının tamamına https://www.chp.org.tr/yayinlar/bilim-platformu-yayinlari adresinden ulaşabilirsiniZ.

Prof. Dr. Fethi Açıkel

Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcısı
İstanbul Milletvekili

Twitter / FethiAcikel
Facebook / ProfDrFethiAcikel

EK EK 1 : Madde Bağımlılığının Pençesinde Gençler

EK EK 2 : Saray Ekonomisi Sağlığa Zararlıdır

EK EK 3 : Sağlıkta Şiddet

Sevgi ve saygı ile. 07 Şubat  2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc,
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı, AÜTF Halk Sağlığı AbD
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net   profsaltik@gmail.com