Etiket arşivi: Milli Merkez

MİLLİ MERKEZ İZMİR KURULTAYI


Dostlar
,

Türker Ertürk paşamız (kendi isteğiyle E. Tuğamiral),
AYDINLANMA savaşımımıza son derece ciddi katkılar veriyor.

“Kendi isteğiyle emekli” olarak sivil savaşıMı seçmesi çok anlamlıdır.

Çocukluğundan beri gönül verdiği ve 30+ yıl giydiği denizci üniformasını “gönüllü” (?) çıkarmak kolay değildir.

TSK içinde yeterince etkili – yararlı olamayacağını saptamak acıdır ve
çağımız Türkiye’sinin koşulları bakımından önemli ipucudur.

  • Milli Merkez’in partileşmesi...

Ciddi bir sorunsal (Problematik)..

Bir yandan zaman baskısı bir yandan son derece kritik bir adım ve yılların birikimini “heba” etme riski..

Sanırız “bir süre” daha gözlemek ve tartışmak gerekecek..

Hepimize kolay gelsin..

“Sabırlı aceleci” olabilir miyiz?

Tarihsel koşulların olgunlaşmasının zorunlu olduğunu hepimiz deneyimlerimizle biliyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
25.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================

İZMİR KURULTAYI

portresi_sade

TÜRKER ERTÜRK

Geçtiğimiz Pazar, Milli Merkez’in Balçova’da yapılan İzmir Kurultayı’na katıldım. Kurultay, gösterilen ilgi, katılım, canlılık ve organizasyon açısından gerçekten görkemliydi ve mükemmeldi. Kurultay’da çok renklilik egemendi. Geçmişte birbirine siyasal rakip olanların hatta aralarında husumet yaşayan insanların, ülkemizin halen yaşadığı ağır yaşamsal tehdit nedeni ile nasıl bir araya geldiğini görebiliyordunuz.

Salon sağcısı, solcusu, merkezde olanı, Milliyetçisi, Demokratı ve Ülkücüsü ile
yan yana ve omuz omuza gelmiş Atatürk’te birleşmiş, ellerinde Al Bayrağımız “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganı atıyorlar ve ülkenin sorunlarına
çözüm üretebilmek için ter döküyorlardı.

Salonda iğne atsanız yere düşmeyecek durumdaydı. Sanırım İzmir’in bu mevsimde nasıl sıcak olduğunu bilirsiniz. İşte o günlerden birini yaşadık. Dev salonda iklimlendiriciler tam takat (güç) çalışıyordu ama o sıcağa ne dayanabilirdi ki ve
salonu dolduran ateşli yurtseverlerin yaydığı sıcaklığı ne soğutabilirdi ki!

Buram buram terledik

İnsanlar o sıcakta ve Pazar günü denize gitmek, İzmir ve çevresinin güzelliklerini
ailesi ile birlikte yaşamak varken niçin geldi ve bu kurultay salonunu doldurarak
buram buram terledi ve sıkıntı çekti. Emin olun dünyanın veya ülkemizin en popüler şarkıcısının o salonda konseri olsaydı salonu dolduramazdınız.

Böyle bir il kurultayını Meclis’te grubu bulunan hiçbir muhalefet partisi bu canlılıkta ve katılım düzeyinde hele hele bu sıcakta asla yapamazdı. Zaten bugüne dek yaptıkları,
bu saptamayı doğrular niteliktedir. AKP bu tasnife dahil değildi. Elden para, kumanya, çocuğunu işe alacağız yalanı, devletin, belediyelerin ve ihale verilen yüklenicilerin (mütteahitlerin) finansmanı ile ikna edilerek bindirilen ve taşınan kıtalarla bir de
onlar yapabilirdi.

Bizi bir araya AKP getirdi

İnanır mısınız bilmem ama Balçova’da yapılan Milli Merkez İzmir Kurultayı’nda salonunu dolduran ve geçmişte farklı siyasal eğilimleri bulunan insanları
bir araya getiren güçte AKP idi esasında.

AKP’nin 11 yıllık icraatı, Cumhuriyetimize ve kurucu ideolojisine düşmanlığı,

– emperyalizmle işbirlikçiliği ve taşeronluğu,
– Milli varlıklarımızın haraç mezat satılışı
ve yabancılara peş keş çekilmesi,

ülkemizin bir terör üssü haline getirilmesi, dinin referans yapılarak özgürlüklerimizin ve yaşam tarzlarımızın kısıtlanması, adım adım ortaçağ karanlığına doğru yol alışımız ve diktatörlük girişimleri gerçekte bizleri bir araya getiren ana nedendi.

Kurultay’da bana da konuşma sansı verdiler. Ben de özetle şunları anlatmaya çalıştım.

  • Artık Erdoğan meşruiyetini yitirmişolup derhal istifa etmelidir.
  • Bu durumda iktidarda kalmaya çalışmak ülkemizi bir felakete doğru götürmek demektir.

Yüzde 75’i emperyalizmin projeleri!

Taksim’de başlayan ve tüm ülkeye yayılan halk hareketi zaman zaman yavaşlasa bile nedensellik ortadan kaldırılmadıkça tümüyle durmayacaktır.

Çünkü bu isyan AKP’nin 11 yıllık icraatı sonucunda oluşan bir birikimin sonucudur.
Taksim, bu birikimin oluşturduğu kolektif bilinci tetiklemiştir.

Toplumun Erdoğan’a kızgınlığının arkasını dolduran kişisel nefret değildir.
Erdoğan ve AKP’ye kızgınlığın gerçek nedeni, icraatının % 75’ini oluşturan emperyalizmin O’nun önüne uygulaması için koyduğu ve dayattığı projelerdir.
Bugün Erdoğan’ı tek başına günah keçisi olarak gösterme çabaları,
bir emperyalist operasyondur.

Emperyalizm, yıpranan, son olaylara iyice denetimini yitiren ve ne yapacağı kestirilemez davranışları nedeniyle güvenilmez bulduğu Erdoğan’ı başka bir birisi ile değiştirerek aynı projeleri gerçekleştirmek ve yoluna devam etmek istemektedir.
Halen tüm operasyonlar bunun üzerine geliştirilmektedir.

Bu nedenle yalnız Erdoğan’ın gitmesi yetmez. Emperyalizmin projelerine taşeronluk eden zihniyet tümden gitmeli ve bu toprakların, üzerinde yaşayan bizlerin çıkarlarını esas alan bir iktidar gelmelidir.

Erdoğan’ın yerine Abdullah Bey

Diyelim ki Erdoğan gitti ve yerine Abdullah Bey geldi, ne değişecek?

– Eğer komşumuz Suriye’ye aynen terör ihraç edeceksek,
– 4+4+4 adındaki ortaçağ karanlığının eğitim sistemiyle yola devam edilecekse, – özgürlüklerimiz ve yaşam tercihlerimiz tehdit altında kalacaksa,
– Cumhuriyetimizin kurucu ideolojisini ve Türk kimliğimizi hedef alan yeni anayasa ve dolayısı ile rejim değişikliği peşinde koşulacaksa…

bırakın “Kötü polisle” devam edelim daha iyi.
Çünkü “İyi polis” savunma reflekslerimizi narkozlar ve daha tehlikelidir.

Emperyalizm güçlüdür. Yakında yok olacağı iyi niyetli temenni içeren ama ayağı
yere basmayan bir öngörüdür!

Emperyalizm ülkemizin de içinde olduğu Büyük Ortadoğu Projesi’ni adım adım gerçekleştirmektedir. Bu proje ülkemizin bekasını ve çıkarlarını çok ağır şekilde
tehdit etmektedir.

Eskinin refleksleri ile olmaz!

Bu tehditle eskinin refleksleri, davranış biçimleri, söylemleri ve problem çözme teknikleri ile başa çıkamayız. Düşman veya rakip nasıl adlandırırsanız adlandırın,
bununla başa çıkabilmek için birleşmemiz gereklidir.

  • “Gel bizde birleşelim” artık geldiğimiz noktada birleşmeyi istememenin
    nazik bir ifadesidir.

Birleşmenin fikri adresinin Atatürk olduğu çok doğru bir tespittir.
Peki, örgütsel adresi neresi olmalıdır? Bu konuda çeşitli görüşler var!

Milli Merkez bugüne dek yaptığı çalışmalarla halkta büyük bir umut uyandırmıştır.

Kamuoyu yoklamalarında AKP büyük oranda oy yitirmesine karşın bu oylar
muhalefet partilerine akmamakta, hatta CHP’de oy yitirmektedir!

  • Acaba Milli Merkez partileşirse sandıkta halkın teveccühüne
    mazhar olabilir mi? 

Bunları zaman içinde göreceğiz. Bu arada zaman baskısı da olduğu unutulmamalıdır.

İzmir düşmana ilk ateş açtığımız yerdir. İzmir Kurultayı Milli Merkezin ilk il kurultayı olarak aynı ruh içinde olunduğunu göstermiştir. Milli Merkezin İzmir Yürütme Kurulu Başkanı Av. Erdoğan Özer’i ve arkadaşlarını bu başarı nedeniyle kutlarız.

Saygılar sunarım.
(24,6,13, İLK KURŞUN)

Milli Merkez’den Taksim Direnişi ile İlgili Açıklama


Dostlar
,

Bizim de Temsilciler Meclisi üyesi olduğumuz ve kuruluşunda buunduğumuz
Milli Merkez Yürütme Kurulu Sekreteri değerli dostumuz Sayın Haluk Dural‘dan aldığımız iletiyi paylaşmak istiyoruz..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 7.6.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

===========================

Değerli Dostlarımız,

Millî Merkez Yürütme Kurulu Üyeleri 4 Haziran 2013 günü Taksim Meydanı ve Gezi Parkı’nı ziyeret etmişler ve MM Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk konuyla ilgili olarak bir basın açıklaması yapmıştır.
Ziyaret ve açıklamanın tümünü aşağıdaki bağlantıdan izleyebilir ve gerekli dağıtımı yapabilirsiniz.
Saygılarımızla,
05.06.2013
Haluk Dural
MM Genel Sekreteri

Milli aydınlar milletle buluşuyor


Dostlar
,

28 Nisan 2013 günü, aralarında bizim de bulunduğumuz 300 dolayında yurtsever aydın biraraya gelerek Ulusumuza, aşağıda bir kez daha sunduğumuz 3 maddelik bir çağrıda bulunmuşlardı:

=================================================================

Türk milleti adına 3 maddelik çağrı                            : 

1- Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve sahibi olan Türk Milletinin adı,
vatandaşlık tarifinden ve Anayasadan çıkarılamaz.

2- Devletimizin eşit ve şerefli üyeleri olan aziz vatandaşlarımız, 
ırklara ve mezheplere ayrıştırılamaz.

3- Anadolu coğrafyasında Selçuklu ile başlayıp Osmanlı ile devam eden Türk Milletinin kesintisiz egemenliğini esas alan büyük Atatürk’ün kurduğu milli devlet yapısı
ortadan kaldırılamaz.

=================================================================

Bu bağlamda ulusu aydınlatma konferansları başlatıldı..
Ülkeye dağılan yurtsever aydınlar konferanslar vermeye giriştiler..
Programın bir bölümü aşağıda..

Milli aydınlar milletle buluşuyor..

Milli Aydınlar, sürecin tehliklerine karşı vatandaşı aydınlatmak için başlattığı gezilerini sürdürüyor. Bu çerçevede, bugün Kayseri’de saat 14.00’te Nurullah Çetin Real House Oteli’nde, yine bugün saat 16.00’da Adana’da Adana Tiyatro Merkezi’nde eski bakan Sadi Somuncuoğlu ve 19.30’da  Nevşehir’de Ticaret Borsası Salonu’nda
Prof. Dr. Nurullah Çetin konferans verecek. 15 Mayıs Çarşamba günü ise, saat 14.00’te Aksaray Üniversitesi’nde eski bakan Yaşar Okuyan, 19.30’da Kocaeli,
Dr. Şefik Postalcıoğlu Belediye Salonu’nda Sadi Somuncuoğlu konuşacak.

17 Mayıs Cuma günü de saat 14.30’da İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi’nde, 19.30’da da İstanbul, Maltepe Belediyesi Kültür Merkezi Serince Salonu’nda Sadi Somuncuoğlu  ile eski TDK Başkanı Ahmet Bican Ercilasun konuşacak.

18 Mayıs Cumartesi günü ise 14.00’te Kırklareli Lüleburgaz, Aşkiye Neşet Çal Sahnesi’nde ve 21.00’de Edirne Uzunköprü Kız Meslek Lisesi Konferans Salonu’ndaki toplantıya yine Sadi Somuncuoğlu ve Ahmet Bican Ercilasun katılacak.
19 Mayıs Pazar günü 13.30’da da Mersin Tarsus Bağlar Düğün Salonu’nda,
Sadi Somuncuoğlu, eski milletvekili Uluç Gürkan, Yazar Emine Işınsu,
Prof. Dr. İskender Öksüz, Prof. Dr. Anıl Çeçen, Ahmet Bican Ercilasun,
İstanbul Barosu Genel Sekreteri Av. Hüseyin Özbek ve Prof. Dr. Mustafa Kafalı konuşacak.
(http://www.yg.yenicaggazetesi.com.tr/habergoster.php?haber=84016, 10.5.13)

**************************

Reyhanlı kundaklamasının ardalanını da yurttaşlarla paylaşmak önem taşıyor.

Türkiye, bu siyasal iktidarın politikalarıyla ne yazık ki çok daha sıcak ve acı veren tablolara sürükleniyor..

Üstelik BOP Eşbaşkanı olmakla övünen ülke yöneticisi, önümüzdeki günlerde
Atlantik ötesi “stratejik” (“trajik” mi gerçekte yoksa) müttefiki ziyarete gidecek?
Bu topludurumda (konjektür) sormamak olağan dışı ya da zeka fukaralığı olacağına göre;

– Eşbaşkan, asıl Başkandan yeni ve çok daha keskin, yerine getirilmesi daha da zor talimatlar mı alacak?

– Bu demirden leblebi daha fazla çiğnenebilir mi; ağzınızdaki dişleri mi döker?

– Cinnet geçirip siyasal intiharla ülke ve ulusu da ateşe atıp denemeye mi girşirsiniz; havlu atıp “deliğe süpürülmeye” razı mı olursunuz??

Kendi düşen ağlar mı?
Kendinizi bu seçeneksiz çıkmaza, “çelik kafese” kendiniz sürüklemediniz mi?
Derdimiz elbette ülkemiz ve ulusumuzun bölünmez bütünlüğü..
Masum insanların bedel ödememesi..

Ve de bir an önce bu “serüvenci” siyasal kadrodan kurtularak kendilerinden yasal hesap sorulması..

Hiç kuşku yok, Türkiye bu sarmaldan sıyrılacak güç ve birikime sahiptir..

Herkes görev başına!

Milli Merkez de

Milli Aydınlar da

Vatan Emek Cumhuriyet Birlikteliği de

– ULUSAL SEFERBERLİK İÇİN YURTSEVERLER de..

Ayrı ayrı ya da işbirliği içinde.. Eşgüdümle..
Sınırlı enerjiyi en yüksek verimlilikle kullanmak adına, olanakları zorlayarak

BÜTÜN ULUSAL GÜÇLERİ BİRLEŞTİREREK..

Çünkü Ata’nın buyruğu bu yönde :

*     Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için,
bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir.
Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.

Söz konusu olan ve artık akutlaşmış olan gündem; VATAN’dır!

Dolayısıyla her şey ama her şey teferruattır..

Sevgi ve saygı ile.
13.5.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

E. Amiral Türker ERTÜRK : BU TATBİKAT NEYİN NESİ?


E. Amiral Türker ERTÜRK

portresi_gulumseyen

BU TATBİKAT NEYİN NESİ?

Türkiye geçtiğimiz Pazartesi (6 Mayıs) İncirlik / Adana merkezli 10 gün süreli
bir tatbikat başlattı.

Tatbikatın hedefi Suriye ve bu ülkedeki gelişmeler / beklentiler.

Tatbikatta askerin hazırlık durumu ile seferde ve savaşta bakanlıklar, devlet kurumları ve Türk Silahlı Kuvvetleri arasındaki eşgüdüm ve işbirliği hususlarının deneneceği belirtiliyor.

Bu tatbikat Türk Silahlı Kuvvetleri’nin planlı faaliyetlerinden değil.

Belli ki böyle bir tatbikatın yapılması isteği ABD’den gelmiş.

Tatbikatın sevk ve idare edildiği merkezin Suriye sınırına yaklaşık 100 km uzaklıkta olan ABD üssünün bulunduğu yerde kurulması gerçekten anlamlı.

Tatbikat eğer ulusal endişelerle yapılmış olsaydı, yönetildiği merkez İncirlik yerine
2. Taktik Hava Kuvvet Komutanlığı / Diyarbakır veya 2. Ordu Komutanlığı / Malatya’da bulunan harp karargahında kurulurdu.

Ama Suriye’ ye karşı Türkiye tarafından sürdürülen örtülü savaş (örtülü hali kaldıysa) gayri milli ve vekaleten olunca, bu savaşın açık ve yaygın hale getirilmesine yönelik tatbikat ve hazırlıkların yönetileceği yerin de vekaleti verenin karargahında yapılması çok normal oluyor.

Emperyalizmin bölge planlarına yönelik olarak Mart 2011’de Suriye’ye karşı başlatılan bu pis ve ahlaksız savaş 26. ayını doldurdu.

Daha ne denli süreceği de belli değil!
Savaş nedeniyle bugüne dek Suriye’de 70 bin insan yaşamını yitirdi ve
1,2 milyon insan sığınmacı (mülteci) olarak ülkesini terk etmek zorunda kaldı.

Elimizde sağlıklı bir rakam olmasa da, bu sığınmacıların 400 bininin
ülkemizde olduğu kestiriliyor.

AKP liderliğinde Türkiye başrol oyuncusudur

Karşıt (Muhalif) olarak adlandırılan fakat Batı kaynaklarına göre bile % 95’i yabancı olan ve kıtır kıtır adam kesen, eli kanlı cani teröristlerle Suriye’de yapılan bu savaşta
ne yazık ki AKP liderliğinde ülkemiz başrol oyuncusudur.

Suriye’nin dayanması, bölgede vizyona konan emperyalist planları
sekteye uğratmaktadır.

Bu nedenle ABD savaşa hız, işbirlikçileri olan İsrail ve AKP liderliğindeki Türkiye’ye
yol vermiştir.

ABD tarafından verilen bu destekle İsrail, geçtiğimiz günlerde ilki Cumartesi (3 Mayıs) olmak üzere uluslararası hukuku hiçe sayarak Suriye’ye iki kez saldırmıştır.
Bu tip bir saldırıyı geçtiğimiz Ocak ayı içinde de yapmıştı.

İsrail bu saldırılar için “Lübnan Hizbullahı‘na gönderilmek istenen silah ve cephaneyi“ bahane gösteriyor, “bu transfere müsaade etmeyeceğini“ söylüyor.

Sanırsınız ki, İsrail Lübnan’a silah ve cephane aktaran konvoyları vuruyor.
Gerçek tümüyle farklı!

İsrail, Şam’da bulunan askeri üsleri, silah depolarını ve özellikle 250 km menzile sahip Fatah – 110 füzelerinin saklandığı yerlere saldırıyor.

İsrail’in ABD’nin oluru ile gerçekleştirdiği bu saldırıların üç amacı var :

Birincisi Suriye’yi kışkırtmak, misilleme yapmaya zorlamak ve dolayısıyla ABD’nin de dahil olacağı müdahaleye zemin hazırlamak.

Suriye’nin kendini savunma dışında misilleme haklarını -sonraya- saklı tutarak
İsrail topraklarına karşı bir harekata girişmemesi çok doğru bir karar.
Çünkü İsrail’in isteği karşılık verilmesi ve savaşın çıkmasıdır!

  • AKP liderliğinde Türkiye’de savaş çıksın istiyor!

Anımsarsanız, geçen Ocak ayında yapılan saldırıda Suriye niye cevap vermiyor diye Davutoğlu çok kızmıştı.

Nedeni budur!

İkicisi, Suriye’nin yaptığı bu savaşta en çok gereksinimi olan şey silah ve cephanedir.
Bunların çoğu İran ve Rusya gibi ülkelerden gelmektedir.
İsrail bu saldırılarla teröristlere dolaylı hava desteği vermektedir.

Üçüncüsü, İsrail bu saldırılarla olası bir müdahale öncesi Suriye’nin hava savunma durumunu cari olarak test etmektedir.

Geçen yıl 22 Haziran’da iki pilotumuzun şehit olmasına neden olan olay da
bu tip bir görev nedeniyle olmuştu.

Şimdi bu gerçekler ortadayken son saldırı sonrası Erdoğan’ın
“Esad, İsrail’in her saldırı sonrası avuçlarını ovuşturuyor.“ iddiası doğru değildir.
Suçluluk duygusu içinde söylenmiş arkası boş sözlerdir.

  • Türkiye ve İsrail arasında eşgüdüm var!

Hal böyle iken İncirlik Amerikan Üssü merkezli tatbikatın amaçları Suriye’yi
kışkırtmak, yaptığı mücadelede dikkatini bölmek, kuvvet yoğunlşamasını bozmak ve İsrail ile birlikte kıskaca almak olarak özetlenebilir.

  • Hiç kuşku yok ki Suriye’ye karşı yapılan savaşta ;
    Türkiye ve İsrail arasında eşgüdüm vardır.

Saldırıların ve tatbikatın zamanlamaları bunun sayısız örneklerinden biridir.

Fakat İsrail’in yaptığı saldırılardan sonra Putin,

– “Başka bir saldırının asla hoş görülmeyeceğini, S-300 dahil en gelişmiş silahların Suriye verileceğini..“ açıklamıştır.

ABD bir yandan vekilleri aracılığı ile sürdürdüğü savaşa hız verirken,
bir yandan da gelişen durum ve karşılaşılan kuvvetli direnç nedeniyle seçenek plana da hazırlanmaktadır.

Geçtiğimiz Salı (7 Mayıs) ABD Dışişleri Bakanı John Kerry ile Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov birlikte yaptıkları basın açıklamasında;

– “Suriye’de krizin çözümünü yardımcı olabilmek için en erken Mayıs sonunda olmak üzere bir uluslararası toplantı konusunda anlaştıklarını.. “ açıkladılar.

Görünen o ki, Suriye dayanmayı sürdürürse, ABD Beşar’lı bir geçiş dönemine
razı olacaktır.

Ya Türkiye ne olacak?

İşbirlikçi bir iktidar liderliğinde tüm yumurtalar gayri ahlaki ve gayri milli bir şekilde Beşar’ın hemen düşürüleceği seçeneğini içeren sepete konmuştu.

İşte bu ortamda Erdoğan, ABD Başkanı Obama’nın direktiflerini ve
kendisine vereceği yol haritasını almak için 16 Mayıs’ta Washington’a gidiyor.

Ayrıca rejim değişikliği anayasası ve Suriye konusunda kendisini zora sokan
başta Milli Merkez olmak üzere muhalifleri için operasyon müsaadesi isteyecek.

Saygılar sunarım.

(İLK KURŞUN, 10.5.13)

MİLLİ MERKEZ GÖREV BÖLÜŞÜMÜ..

Dostlar,

MİLLÎ MERKEZ ANAYASA FORUMU
MM Genel Sekreteri
Haluk Dural’dan gelen ileti aşağıda..

Görev bölüşümü litesi ile e-ileti adresleri isse ekli pdf dosyasında..

Milli_MERKEZ_Yonetim_KURULU,_6.5.13

Milli Merkez‘de görev alan özverili arkadaşlarımıza kolaylıklar diliyoruz.

1,5 yıl önce İstanbul’da gerçekleşen ilk 2 kuruluş toplantısına (22.10.2011 ve 24.12.2011) ve Ankara’da bir paneline konuşmacı olarak katıldığımız (Keçiören, 22.4.12) Milli Anayasa Forumu, yepyeni bir kimlikle yoluna devam edecek.

Biz de destek vereceğiz elbette.
Kuruluş sırasında ilk toplantının ardından verdiğimiz yazılı görüşü de ekte pdf olarak sunuyoruz.. Tarihe notlarımızı düşümüş olalım..

Milli_Anayasa_Forumu_Kurulusu_Icin_Gorusumuz

Kolay gelsin hepimize..

AYDINLANMA kazanacak!

Yüce Atatürk‘ün ışığı ülkemizden ve insanlığın üstünden hiç eksik olmayacak..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 9.5.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=====================================

Değerli Dostlarımız,

23 Nisan tarihinde Ankara’da yapılan Millî Merkez Kurultayı ile görevlendirilen
Milli Merkez (MM) Yönetim Kurulu kendi arasında görev bölüşümü yaparak, öncelikle;

– MM Yürütme Kurulu,
– MM Ankara Temsilciliği
– MM İzmir Temsilciliği
– MM Genel Sekreterliiği

ile ilgili görev dağılımını tamamlamıştır. Merkezimizin bağlantı ve geçici adres bilgileri aşağıdadır.

Bilgilerinize sunarız.

Saygılarımızla, 6.5.13

Haluk Dural
MM Genel Sekreteri
MİLLÎ MERKEZ ANAYASA FORUMU

İstiklâl Cad. Mısır Apt. No: 311, K: 3, D: 9,
Beyoğlu – İSTANBUL
Tel. : 0212 – 292 9810, Faks : 0212 – 292 9811
E-posta : anayasaforumu@gmail.com
www.millianayasaforumu.org

PKK’nın terör örgütü listesinden çıkarılması ve Önümüzdeki Yakıcı Gündem : Gerçek Anlamda Birleşmek!


PKK’nın terör örgütü listesinden çıkarılması..
Ve Önümüzdeki Yakıcı Gündem : Gerçek Anlamda Birleşmek! 

Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
ADD Bilim – Danışma Kurulu
www.ahmetsaltik.net, 29.4.13, Ankara

İtiraf edelim, doğrusu bu denli, el çabukluğu beklemiyorduk.
Zamanlama mükemmel..

AB ve ABD “hürmetle selamlayarak” (!?) APO – BDP – KCK – PKK 4’lüsünün
sözde “silah bırakma” eylemini (gerçekte silah bırakılmadığını ise KCK başkanı
Murat Karayılan
 açık seçik söyledi Kandil’deki basın toplantısında ve sitemizde
bu açıklamaya yorumlayarak yer verdik; http://ahmetsaltik.net/karayilan-acikladi-akp-cozume-ne-verdi/, 26.4.13 ve http://ahmetsaltik.net/onur-oymen-karayilanin-mulakati-ve-muhtemel-senaryolar/, 22.4.13) adeta kutsadılar PKK’nin göstermelik manevrasını
ve terör örgütü listesinden çıkardılar!

Avrupa Konseyi Parlemanterler Meclisi, 25.4.13 günü yaptığı oylamada bu kararı verdi; 1984’ten beri kendilerinin maşalığını yapan bölücü terör örgütünü aklayıp pakladılar ve Türkiye ile neredeyse “devlet statüsünde” görüşme masasına taraf olarak oturttular. Şimdilik “terörü PKK eliyle bölücü amaçla kullanma” misyonuna
ara verildi. Çünkü AKP hükümeti bunu görüşmelerle yapmaya “ikna edilmiş” durumda..

  • Emperyalist politik koro, kabul edelim, siyasal stratejik satrancı
    çok ustalıkla oynamakta.

PKK terör örgütü listesinden çıkarılınca, Devletimizle görüşme masasında,
de facto kazandığı, kazandırıldığı “görüşme ehliyeti”ni  devletler hukuku bakımından da biçimsel olarak kazanmış olacak ve bu bağlamdaki itirazlar iyice boğulacak..

Gelişmeler çook sevimsiz hatta bunaltıcı ve de ACİL!
Oysa önümüzde 4 ayrı yol var!?!

Türkiye’de de yurtsever ulusalcı kesimlerin bir an – bir an önce çok sıkı bir birliktelik ile
bu emperyal kuşatmaya kurmay akıl ile karşı durması gerek..
Ama gene 3 – 4 parçalıyız..

1. Milli Merkez (Başlıca – ağırlıklı olarak İP öncülüğünde, içindeyiz)

2. Vatan – Emek – Cumhuriyet Birlikteliği (ADD öncülüğünde, içindeyiz..)

3. Ulusal Seferberlik İçin Yurtseverler..
(Prof. Dr. Mümtaz SOYSAL öncülüğünde, partisiz, BCP ile ilgisi yok, içindeyiz..)

4. Bir de Sadi Somuncuoğlu öncülüğünde, aralarında bizim de olduğumuz
300 dolayında aydının halkımıza 3 maddelik bir çağrısı oldu.
Bu metne imza verenler 30 bini aştı..

23 Nisan 2013 günü Ankara’da yapılan Milli Merkez Kurultayı‘nda en çok seslendirilen slogan, kararlı bir tonla, BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ.. idi.

Sayın Prof. Dr. Mümtaz Soysal da o kurultayda söz almıştı ve tam nasıl ve neden birleşilmesi gerektiğini açıklamaya geçecekti ki (daha sonra konuşmamızda
bize söyledikleri..), tatsız bir gerginlik yaşandı salonda ve Mümtaz Hoca konuşmasını
ne yazık ki tamamlayamadı.

Biz, Milli Anayasa Forumu  kuruluşunda İstanbul’daki 2 toplantıya ADD adına görevlendirilerek katıldık.. (Ekim 2011 ve sonrası). 22 Nisan 2012’de Ankara – Keçiören’deki panelde konuşmacı da olduk.

28 Nisan 2012’de Milli Anayasa Forumu yine Ankara’da önemli bir toplantı yaptı.
1,5 yıla yakın sürede ciddi bir başarım (performans) sergilendi.
150’yi aşkın panel düzenlendi ve “yeni anayasa tuzağı” süreci halka anlatıldı..

Bu arada ADD Genel Merkezi de Vatan – Emek – Cumhuriyet Birlikteliği öncülüğnü üstlendi. 29 Ekim 2012, 10 Kasım 2012, 13 Aralık 2012 ile 24 Mart 2013 ve 8 Nisan 2013 kitlesel eylemlerinde başarılı öncü işlev üstlendi.

Sayın Prof. Dr. Mümtaz Soysal’ın, Milli Anayasa Forumu kuruluşunda adı kurucular arasında yer aldı. Daha sonra Mümtaz hoca biraz acele edildiği kaygısını dillendirdi.
Bir eşgüdüm kurulu ile yola devam edilmesi gerekliliğini vurguladı.
Nitekim geldiğimiz yerde 3-4 öbek görünüyor ve her öbek kendisini öne çıkarıyor
ya da çıkarmak istiyor.

Geleneksel hastalıklarımızdan bir türlü kurtulamadık.

Şimdi bir kez daha düşünelim istiyoruz.. En kritik zamanlarda bile Türkiye’de gene
birkaç yol haritası belirdi.. ATATÜRK’te BİRLEŞTİK.. diyoruz ama yine parça bölüküz..

Oysa Yüce Atatürk diyor ki;

*  “Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için,
bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir.
Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.”

Tez elden, bu kümelerin eylemlerinin ortaklaştırılması gerekiyor.

Sorun ciddi, hatta kritik ve de acildir..  
Bu guruplardan
temsilciler bir an önce bir araya gelmeli ve
tüm ulusal güçler mutlaka birleşmelidir!

Geç olmadan..

Biz umutluyuz.. Bu girişimleri Kurtuluş Savaşımızın Yerel Kongre İktidarları oluşumuna – dönemine benzetiyoruz. Elbette Erzurum ve ardından Sivas Kongresi de vakit geçmeden toplanacaktır.

  • İzmir Karşıyaka adliyesinde tüm Atatürk fotoğrafları ve büstleri
    pervasızca, büyük vefasızlıkla hatta hiç utanıp sıkılmadan indirilmişken..

Yakıcı koşullar kişisel ve / veya kollektif önderini doğuracaktır!
Bu yargımız, tarihsel determinizmin mutlak hükmü gereğidir.

Sevgi ve saygı ile.
29.4.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Uğur Dündar : Yürekli Bir “Akil” Aranıyor!


Dostlar,

Değerli gazeteci – yazar Uğur Dündar, geçtiğimiz hafta SÖZCÜ gazetesinde çok uyarıcı bir makele yazdı. Çok keskin öngörüler içeriyordu. Biraz bekleyelim.. dedik
size sunmadan önce. Örn. PKK’nın terör örgütü listesinden çıkarılacağı öngörüsü..
Doğrusu bu denli, çabuk beklemiyorduk. Dündar’ın yazısından 1 hafta geçmeden,
AB ve ABD “hürmetle selamlayarak” (!?) APO – BDP – KCK – PKK 4’lüsünün
“silah bırakma” eylemini (gerçekte silah bırakılmadığını ise KCK başkanı
Murat Karayılan
açık seçik söyledi Kandil’deki basın toplantısında ve sitemizde
bu açıklamaya yer verdik; http://ahmetsaltik.net/karayilan-acikladi-akp-cozume-ne-verdi/, 26.4.13 ve http://ahmetsaltik.net/onur-oymen-karayilanin-mulakati-ve-muhtemel-senaryolar/, 22.4.13) adeta kutsadılar ve terör örgütü listesinden çıkardılar.

Emperyalist politik koro, kabul edelim çok usta oynamakta. PKK terör örgütü listesinden çıkarılınca, Devletimizle görüşme masasında, de facto kazandığı, kazandırıldığı “görüşme ehliyeti”ni  devletler hukuku bakımından da biçimsel olarak kazanmış olacak ve bu bağlamdaki itirazlar iyice boğulacak..

Gelişmeler çook sevimsiz hatta bunaltıcı.

Sayın Dündar’ın ağzından yel alsaydı.. diyerek geciktirdiğimiz yazısını paylaşalım ve düşünelim istiyoruz..

Türkiye’de gene birkaç yol haritası belirdi ne yazık ki..

Oysa Yüce Atatürk de diyor ki;

*  “Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için,
bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir.
Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.”

Bu yakıcı sorunu ayrı bir yazı konusu yapacağız.

Teşekkürler Sayın Dündar;
– Yurtsever yazılarınız ve çizginiz için
– yüksek isabetli, öngörülü bu ve öbür yazılarınız için
– Ve bugünlerde açacağınız yurtsever – ulusalcı olacağından emin bulunduğumuz
TV kanalınız için..

Başarılar diliyoruz gönülden..

Sevgi ve saygı ile.
29.4.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
===========================

Uğur DÜNDAR

portresi

Yürekli Bir “Akil” Aranıyor!..

Dün bi­ri­si çık­mış “a­kil in­san­la­rın baş­ka­nı kim?” di­ye so­ru­yor. Böy­le so­ru olur mu?
Kim ola­cak? Baş­kan Oba­ma de­ğil her­hal­de! On­la­rı kim se­çi­yor­sa baş­kan da odur. Ya­ni Baş­ba­kan Er­do­ğa­n’­la çö­züm sü­re­ci­nin (içe­ri­de­ki) eş baş­ka­nı Ab­dul­lah Öca­lan!.. Baş­kan­lar bel­li de, ma­sa­da han­gi ka­rar­la­rın alın­dı­ğı he­nüz res­men açık­lan­mış de­ğil. Va­tan­daş akil­le­re so­ru­yor, on­lar da va­tan­da­şa!..

Her­kes İm­ra­lı­’y­la va­rı­lan mu­ta­ba­ka­tın içe­ri­ği­ni, bir bi­le­nin top­lu­ma an­lat­ma­sı­nı bek­li­yor. Baş­ba­kan Er­do­ğan ise ne­le­rin olup bit­ti­ği­ni dü­rüst­çe açık­la­ma­sı ge­re­kir­ken, so­ru so­ran, sü­re­ci sor­gu­la­yan ga­ze­te­ci­le­re ha­ka­ret edi­yor, he­def gös­te­ri­yor. “Mü­za­ke­re fa­lan yok, bun­la­rı ya­zan kö­şe ya­zar­la­rı ça­pul­cu­dur! Siz bu ça­pul­cu­la­ra bak­ma­yın, bi­ze ina­nın!”
di­yor. Ama ile­ri de­mok­rat (!) Baş­ba­ka­n’­ın ha­ka­ret­le­ri­nin mü­rek­ke­bi ku­ru­ma­dan, Ah­met Tür­k’­ten ya­lan­la­ma ge­li­yor. Kürt si­ya­se­ti­nin ön­de ge­len­le­rin­den Türk, “Kürt­le­rin
so­kak­ta ka­zan­dı­ğı­nı, ma­sa­da da ka­za­na­cak­la­rı­nı!” söy­lü­yor. Böy­le­ce AK­P’­nin PKK ile ma­sa­ya otur­du­ğu­nu, mü­za­ke­re­le­rin sür­dü­ğü­nü bir kez da­ha ilan edi­yor.

* * *
Pe­ki Ah­met Tür­k’­ün “ka­za­na­ca­ğı­z” de­di­ği ma­sa­da ne­ler gö­rü­şü­lü­yor?
Bu so­ru­nun ce­va­bı­nı da yi­ne PKK’­ya ya­kın Kürt çev­re­le­ri ve­ri­yor.

* * *
On­la­ra gö­re, Öca­la­n’­ın çağ­rı­sıy­la PKK’­nın baş­lat­tı­ğı ateş­ke­se dev­let uy­mak
zo­run­da
. Uy­ma­dı­ğı tak­dir­de si­ya­set­le mü­za­ke­re dö­ne­mi nok­ta­la­na­cak! Ya­ni tek­rar te­rör baş­la­ya­cak! AKP hü­kü­me­ti, Öca­la­n’­ın da­ha öz­gür ha­re­ket et­me­si için uy­gun
ko­şul­lar ya­ra­ta­cak. AKP ge­nel mu­ta­ba­kat met­ni­ne bağ­lı ka­lır ve söz ver­di­ği adım­la­rı
za­ma­nın­da atar­sa, PKK, Ku­zey Irak içine çekilmeye baş­la­ya­cak!.. An­cak bu çı­kış,
ay­nı za­man­da ye­ni bir Kürt-Türk it­ti­fa­kı­nın te­me­li­ni oluş­tu­ra­cak. Böy­le­ce
Bü­yük
Kür­dis­ta­n’­ın par­ça­la­rı
ara­sın­da­ki iliş­ki­ler öz­gür­le­şe­cek. Bir an­lam­da Kür­dis­ta­n’­la bir­lik­te ‘mi­sak-i mil­li­’ gün­cel­le­şe­cek. (Ku­zey Irak, Su­ri­ye­’nin Ku­ze­yi ve Tür­ki­ye­’de­ki özerk Kür­dis­tan ara­sın­da kon­fe­de­ra­tif bir ya­pı oluş­tu­ru­la­cak. Bu ya­pı­ya zen­gin pet­rol ya­tak­la­rı­na sa­hip Ker­kük ve Mu­sul da da­hil edi­le­cek. Ker­kük Ku­zey Ira­k’­ın baş­ken­ti, Bar­za­ni de baş­ka­nı ola­cak!) Bu ara­da ye­ni Ana­ya­sa ile bir­lik­te ye­ni se­çim ya­sa­sı,
ba­ra­jın dü­şü­rül­me­si, kö­ye dö­nüş için ça­lış­ma­lar baş­la­tı­la­cak. PKK ve KCK da­hil
ol­mak üze­re Kürt ha­re­ke­ti­nin bü­tün ak­tör ve yö­ne­ti­ci­le­ri­nin öz­gür si­ya­set
yap­ma­la­rı­nın önün­de­ki en­gel­ler bir bir kal­dı­rı­la­cak.

* * *

Pe­ki PKK si­lah­la­ra ve­da ede­cek mi? Ha­yır et­me­ye­cek! Kürt­le­rin ve Kür­dis­ta­n’­ın var­lık ve öz­gür­lü­ğü gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­dan si­lah­lar bı­ra­kıl­ma­ya­cak. Kürt­ler bu
gü­ven­ce sağlanıncaya kadar öz sa­vun­ma güç­le­ri­ni (si­lah­la­rı) mu­ha­fa­za ede­cek­ler. Çift ta­raf­lı ve ka­lı­cı bir ateş­kes­ten en faz­la PKK / BDP ya­rar sağ­la­ya­cak. Kür­dis­tan Ulu­sal Kon­gre­si kı­sa bir dö­nem­de PKK’­nin res­mi ve eşit ka­tı­lı­mıy­la top­la­na­bi­le­cek. Yakın bir ge­le­cek­te PKK, ABD ve Av­ru­pa­’nın te­rör ör­güt­le­ri lis­te­sin­den çı­ka­rı­la­cak!
(A. Saltık’ın notu : Çıkarıldı!) Son aşa­ma­da 14 yıl­dır İm­ra­lı­’da tu­tu­lan Ab­dul­lah Öca­lan öz­gür­lü­ğü­ne ka­vu­şa­cak! Tür­ki­ye­’nin üni­ter dev­let ya­pı­sın­dan vaz­ge­çip,
ye­ni ida­ri şek­li­ni (eya­let sis­te­mi, şu ve­ya bu isim­le
özerk Kür­dis­tan)
ka­bul­len­me­siy­le, ba­rış sü­re­ci­nin önem­li bö­lü­mü ta­mam­lan­mış ola­cak!..

* * *
Se­nar­yo bu­dur!
Bu­nu açık­la­ya­bi­le­cek yü­rek­te bir “a­ki­l”, he­nüz ana­sı­nın kar­nın­dan doğ­ma­mış­tır! (
SÖZCÜ, 21.04.2013)

E. Amiral Türker ERTÜRK : BİRLEŞE BİRLEŞE

E. Amiral Türker ERTÜRK

portresi_gulumseyen

BİRLEŞE BİRLEŞE

Geçtiğimiz Salı günü, 23 Nisan 2013’de Nazım Hikmet Kültür Merkezi Yenimahalle/Ankara’da Türkiye çapında çok önemli bir olay vardı. Tam 18 aydır Anadolu’yu karış karış gezen ve işbirlikçi AKP iktidarının sahneye koyduğu iç barışımızı dinamitleyecek olan bölücü Anayasa’yı halka anlatmaya çalışan Milli Anayasa Forumu’nun 2. Kurultayı yapıldı. Burada Forum vites büyüterek, Anadolu’nun
her yanından gelen delegelerin oyları ile ülkemizin tüm sorunlarına çözüm üreten
bir Milli Merkez haline geldi.

Salonun kapasitesi yaklaşık olarak 1500 ile sınırlı olmasına arşın 15 bin insanımız Nazım Hikmet Kültür Merkezi’ne çıkarma yapmıştı. Ben de oradaydım!
İnanın yaşadıklarımı ve gördüklerimi kelimelerle anlatamam. Sağcısı, solcusu ve mütedeyyini ile her kesimden insanımız vardı. Atatürk’te birleşen, ulusal bakış açısına sahip olan, antiemperyalist refleks gösteren ve halen Milli değerlerimize karşı sürdürülen düşmanlığa hayır diyen ve isyan eden herkes oradaydı.
Salon iğne atsanız yere düşmeyecek durumdaydı. Yerler, koltukların araları, koridorlar, salonun dışında fuaye ve kültür merkezinin etrafı hıncahınç vatansever doluydu. Siyasetçiler, aydınlar, gazeteciler, akademisyenler, sanatçılar ve askerler dahil
yok yoktu.

Kurultay 14: 00’de başladı ama saat 11: 30’da salon tıka basa dolmuştu bile. Programın 18: 00’e dek sürdüğünü düşünürseniz, salona 11: 00’de gelen bir insan neredeyse 8-9 saat yerinden kalkmadan belki de kendi etrafında 360 derece dönme fırsatı bile bulamadan oturduğu yer neresi ise orada kalmak zorundaydı. Tuvalet veya başka bir zorunlu gereksinim nedeniyle dışarı çıkmayı başaran birisinin aynı başarıyı yerine dönerken yinelemesi olanaklı değildi.

Bindirilmiş kıtalar ve kumanya yok!

Siyaseten deneyimli ve delegelik yapmış farklı partilerden arkadaşlar şimdiye dek
böyle coşkulu ve yüksek katılımlı bir kurultaya veya kongreye tanıklık yapmadıklarını anlattılar. Gördüklerini ve tanık olduklarını “inanılmaz” olarak tanımladılar.

Bindirilmiş kıtalar yok, avanta ulaşım ve otobüs yok, kumanya yok, susarsan bedava su bile yok. Tüm giderlerini kendin karşılamak zorundasın. Kurultay süresince çektiğin eziyet de cabası.

Bunlar yetmiyormuş gibi, bir de salonda bulunan katılımcılardan ve delegelerden yardım için para istendi. Emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele vermek zordu. Çünkü devlet parası, ihale sözüne karşı müteahhit yardımı ve TESEV gibi Sivil Toplum Kuruluşlarından gelen dolar veya avrolar da yoktu.

Salonu sahneden yani cepheden izlediğimden her şeyi tüm ayrıntısı ile görebiliyordum. Koltukların arasında güç bela yardım kutusu dolaştırılıyordu. Ortam çok sıkışık olduğundan para toplama kutusu her sıraya uzatılamıyordu. İnsanlar itiraz ediyordu
“Niçin bizim sıraya kutu gelmiyor, yardım etmek istiyoruz..” diye. Cami dışında para toplamanın zorluğunu bilenler bunun ne anlama geldiğini çok iyi anlarlar!

İnanın dünyanın en iyi pop sanatçısını getirseniz insanları bu kadar zaman o salonun içinde tıkış tıkış gavur azabı içinde tutamazdınız!

Ama gerek salonun içinde gerekse dışında bulunanlarda azap çekiyor görüntüsü yoktu. İnsanlar mutluydu, coşkuluydu, heyecanlıydı, gözlerinin içi ışıl ışıldı fakat bir o denli öfkeliydi ve isyan içindeydi.

Daha önce yolları bir noktada kesişmemiş, farklı dünya görüşüne sahip hatta geçmişte aralarında husumet yaşamış insanları bir araya getiren acaba neydi? Hiç kuşkunuz olmasın, onları birleştiren duygu ve düşünce AKP’ye ve arkasındaki emperyalizme karşı duyulan öfke ve hiddetti. Çünkü buraya gelen herkes farkındaydı ki;
AKP emperyalizmin taşeronuydu ve Cumhuriyetimizin tüm değerlerine düşmandı.

  • Gün, birlik olma ve birlikte olma zamanıydı

Salon “Birleşe birleşe kazanacağız” sloganı ile inliyordu. Gerçekten birleşmekten başka çare yoktu. Gün kavga ve ayrılıkları kaşıma değil birlik olma, birlikte olma zamanıydı. Çünkü emperyalizm çok güçlüydü.

Emperyalizmin ve onun ağababası ABD’nin ha bugün çöktüğü ha yarın çökeceği gerçekçi bir değerlendirme değildi.

Emperyalizm 2002’ye, 2007’ye ve 2009’a göre ülkemiz ve bölgemiz için yaptığı planların gerçekleştirilmeları bu planların operasyonlarıydı. Silivri ve Hasdal zindanları bu emperyal planlara karşı gelişen veya gelişebilecek direnci kırmak içindi.

Emperyalizmin bölgeye yönelik planlarını sekteye uğratabilmek için bölge ülkelerinin
(Türkiye, Suriye, Irak, İran, Rusya) birlik olması gerekliydi. Ne yazık ki gelişmeler bunun tersisi açısından ciddi mesafeler kaydetmişti. Ergenekon, Balyoz ve Casusluk davaydi.

Emperyalizmin ülkemize yönelik planlarını bozguna uğratabilmek için Millici güçlerin birleşmesi gerekliydi. Bugüne dek bu da başarılamamıştı. Birleşmeyi engellemek için Meclis’te grubu bulunan partilere operasyon yapıldığı da bir gerçekti.

Milli Anayasa Forumu iken 23 Nisan 2013’te Milli Merkez’e dönüşen bu çatı,
her geçen gün daha çok güçlenen birleşmenin umudu ve bu birlikteliğin faaliyet odağı olmuştu. Fakat arkası doldurulmadan yalnızca sözlerle, cafcaflı söylemlerle ve propaganda amaçlı siyasal söylevlerle birleşme sağlanamaz. Olsa olsa düş kırıklığı olur! Birleşmenin ve her görüşten Millicileri bir araya getirmenin yolu özenli konuşmaktan, birleştirici ve kucaklayıcı davranış biçiminden geçer. Bu nedenle Kurultay’da CHP Milletvekili İsa Gök’ün duygu ve hamasetten uzak olarak yaptığı çözüm ve uyarı içeren konuşmasını çok önemsedim. Bu nedenle Milli Merkez’in,
halkın yükselen beklentilerine yanıt verebilmek için en az yedi fırın ekmek yemesi ve bunu çok kısa sürede de becermesi gerek.

Kurultayda çok çok çok sayıda okurum bana gelerek yazılarımı eskisi gibi bitirmemi ve bu şekli sevdiklerini ifade ettiler. Emriniz olur!

Saygılar sunarım. 27.4.13

MİLLİ ANAYASA FORUMU SONUÇ BİLDİRGESİ

Dostlar,

Milli Anayasa Forumu‘nu oluşturmak üzere 22 Ekim 2011’de İstanbul’daki ilk
ve 24 Aralık 2011’de yine İstanbul’da yapılan 3. toplantıya biz de katıldık.

23.2.12 günü kamuoyuna bir duyurumuz oldu. Şöyle bağlıyorduk :

  • ….. Emperyalizme karşı Kurtuluş Savaşı mücadelesini yürüten
    ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulmuş
    TBMM’nin sayın üyelerinin, Cumhuriyetin Kuruluş İradesinin
    ve Devrim kanunlarının, hazırlanmakta olan anayasayla
    ortadan kaldırılmasına izin vermeyeceğine inanıyoruz.

27 Ocak 2013’e dek Forumumuz 44 il ve 72 ilçe merkezinde toplam
116 merkezde gerçekleştirdiği toplantılarda yaklaşık 60000 insanımızı aydınlattı.

Aradan geçen 15 aylık dönemde, deyim yerinde ise bir “maraton” koşuldu.
Kimselerden “sponsorluk”, açıklanamayan dolaylı-doğrudan parasal destek vb. alınmadı. Katılımcılar tüm giderlerini ceplerinden ödedi.

Biz de, 22.4.12 günü Ankara’daki Milli Anayasa Forumu’nda (MAF)
konuşmacı olmuş ve 28 Nisan 2012 günü Nazım Hikmet Kültür Merkezinde yapılan, binlerce kişinin katıldığı görkemli toplantıda bulunmuştuk.

Milli Anayasa Forumu (MAF), 27 Ocak 2013 günü bir sonuç bildirisi yayımladı.

Milli Merkez‘e dönüşüyor..

Bir de “Program” oluşturuluyor..

Milli Merkez programının 30 Mart 2013’te Ankara’da gerçekleştirilecek büyük kurultayda
hazırlanacağı duyuruldu.

Bizde bir tür, Kurtuluş Savaşı’nın Anadolu Kongreleri çağrışımı yapıyor.

Artık SİVAS KONGRESİ aşamasına, Heyet-i Temsiliye eşiğine gelindi..

Ulus yazgısına el koyuyor..

En kritik sorun;

  • YÜKSELEN HALK DALGASINA AKILI ÖNDERLİK..

MİLLİ ANAYASA FORUMU SONUÇ BİLDİRGESİ‘ni aşağıda pdf olarak sunuyoruz.

Bildiri şöyle başlıyor :

  • “Demokratik, Laik Cumhuriyetimiz, kuruluşunun 90. yılında ciddi tehlikelerle karşı karşıyadır. Bağımsızlığımız, Özgürlüğümüz ve Aydınlanma Devrimlerimiz bir Karşı Devrim saldırısıyla yok edilmeye çalışılmaktadır.
  •  Bu ortamda eğitim, adalet, güvenlik, haberleşme, basın yayın, çalışma yaşamı ve ekonomi alanlarında baskı, zulüm ve adaletsizlikler artmakta ve geniş halk kesimleri ezilmektedir. Üstelik Anayasamız tümüyle değiştirilerek, karşı devrimin baskıcı ve tek adam yönetimine Anayasal güvenceler sağlanmaya çaba gösterilmekte; Ülkemiz bir faşist diktatörlüğe sürüklenerek BÖLÜNMEYE çalışılmaktadır.

Ve şöyle bağlanıyor :

  • Yürürlükteki Anayasada değişiklik yapılırken;

BAŞLANGIÇ BÖLÜMÜ,
– İLK 4 MADDESİ, İLK 4 MADDESİ ile İLGİLİ MADDELERİ ve 174.MADDESİ
DEĞİŞTİRİLEMEZ.
TÜRK DİLİ; TÜRK MİLLETİ ve LAİKLİK KAVRAMLARI TARTIŞILAMAZ.
BAŞKANLIK SİSTEMİ ASLA KABUL EDİLEMEZ
ve BU KONUDA
AKP İKTİDARI ve ÖCALAN ARASINDAKİ DAYANIŞMA
HALKIMIZA ANLATILACAKTIR.

27 Ocak 2013, İstanbul..

Okumak, dağıtmak, katılmak için lütfen erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Milli_Anayasa_Forumu_Sonuc_Bildirgesi

Yandaş medya, bu görkemli halk hareketini görmezden gelmeyi “hâlâ” sürdürüyor.

Büyük Atatürk uyarmıştı :

  • Aşağılık kimselerin parayla yürüttüğü basın savaşları vardır..

Sevgi ve saygı ile.
1.2.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net