Etiket arşivi: KOVİT-19 salgını

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE AŞI GERÇEĞİ

Dostlar,

Çok değerli meslektaşımız, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Dr. Mustafa Torun‘un tükenmeyen sabrı ve enerjisiyle, AŞILAR hakkında bir film hazırlandı :

DÜNYADA VE TÜRKİYE’DE AŞI GERÇEĞİ

Sevgili Mustafa onurlandırarak bizim iletimizi (4 dk.) en başa koymuş, sağolsun..

Prof. Dr. Ayşe Wilke, Uzm. Dr. Mustafa Torun’un kendisi, Prof. Dr. H. Şener Barut kısa katkılar vermişler. Dostumu Prof. Dr. Vedat Bulut daha uzun emek harcamış, sağolsun..

Sevgili kardeşimiz Prof. Dr. Çağatay Güler’in şiirinin dizeleri  içimizi titretiyor

…. gerekeni yaptınız mı,
yaptınız mı gerekeni??
…..
Dr. Ceyhun Atuf Kansu‘suz olur mu?
O’nun içimizi ağlatan KIZAMUK AĞIDI… olmaksızın??

İzlemek için lütfen tıklar mısınız?? (47 dk.)

Video kaydını oluşturan Sn. Atilla Yüceak‘a da şükran doluyuz..

Hiç unutulmasın; Aşılar yaşam kurtaran ve son derece güvenli Halk Sağlığı ürünleridir.

  • Aşı karşıtlığı bilimsel bir tutum ve davranış değildir.
  • Çünkü aşıların etkinliği ve güvenilirliği 1798’den bu yana sayısız bilimsel araştırma ve günümüze dek aşılanan yüz milyonlarca insan ile uygulamalı olarak, su götürmez biçimde kanıtlanmıştır. 
  • Kanser aşıları da geliştirilmeye başlandı.. kim “hayır” diyebilir ki?
  • Yaşasın BİLİMSEL AKILCILIK..
  • YAŞASIN HALK SAĞLIĞI VE KORUYUCU HEKİMKLİK!

Çiçek hastalığının, Dr. Edward Jenner‘in 1796’da geliştirdiği aşı ile, yaklaşık 200 yıl sonra, 1978’de kökü kazındı (Eradikasyon).. Kovit-19 salgınını da başlıca yaygın aşılama ile yenecek insanlık..

Şimdi sıra kötü yönetimde!

Sevgi ve saygı ile. 01 Haziran 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

TELE1 TV ve MEDYASCOPE TV Konuşmalarımız : 17 Mayıs 2021

Dostlar,


Bu gün 17 Mayıs 2021 Pazartesi..
Türkiye’de 11 Mart 2020’den beri boğuşageldiğimiz Kovit-19 salgını için kritik bir tarih.
29 Nisan 2021 gecesi başlatılan, AKP = RTE‘ye göre “tam kapanma” (!!!???) sabah saat 05:00’te bitti..
İktidara göre “denetimli normalleşme” ye geçtik..
Zaten o “17 günlük bir şey” tam bir alaturka uygulama, baştan savma bir algı yönetimi idi.
“Bakın, biz de kapattık” diyebilmek için…

Ya da Avrupa’da koca koca İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya… 3-4 kez ve 2,5 aya dek varan çık sıkı disiplinli ve tama yakın kapatma uygulamış iken; “Türkiye ŞAHSIM DEVLETİ” afsunlu muydu da hiç böyle gereksiz bir yönteme başvurmadan salgın yönetiminde destanlar yarattı???

Bu soru tatsız doğallıkla, artık yanıtı da hazır : “Biz de 19 gün tam kapattık..” Ardından da denetimli serbestleşmeye geçiyoruz.. 1 Haziran 2021’e dek bakacağız verilere, halka çoook çok indirimli açıklasak da işin içyüzünü biz biliyoruz nasılsa…Haziran başına dek 2 haftada olabildiğince / bulabildiğimizce aşı yaparız, havalar da ısındı, eviçi bulaşlar azalabilir…

Bir de öyle açık etmek istemediğimiz bir kozumuz daha var : Bakmayın siz 5,1 milyon toplam vaka / olgu ilan ettiğimize… Çarpın 10 ile, 50 milyon insan bulaşı (Kovit-19’u) aldı, nüfus diyelim 90 milyon, yarısından çoğu doğal bağışık oldu, anlayacağınız SÜRÜ BAĞIŞIKLIĞI sağladık.. Bunu da açık edecek değiliz ümmete.. Bu 50 milyonun kazandığı doğal bağışıklık bizi birkaç ay idare eder, hastalanmazlar yeniden ya da hastalanırlarsa da –mutant bulaşları bir yana- hafif geçirirler.. Evde – ayakta idare ederler..

Sonbaharda da evvel Allah yerli – milli aşımız öyle ya da böyle devreye girer.. Ya girer, ya girer..
Zaten dünyada da azalmaya başladı. Başka aşılar da buluruz belki birkaç milyon doz.. Bakarsın etkili bir ilaç da geliştirir Batılı kefere…

  • İpleri elimizde olmak üzere salgının sürmesinde muazzam politik yararlarımız var…

Bir kez toplumu atomize ettik. Herkes birbirinden korkuyor..
Dernek, vakıf, sendika, STK, meslek örgütü.. yaptırtmıyoruz toplantılarını..
Partiler… en küçük toplantı – gösteri yürüyüşü… hele hele miting.. yağma mı var!
Milleti hastalık – ölüm korkusuna düşürdük, temel derdi bu.. İktidarı / AKP’yi unutturduk..
Güncel sorunları da.. Buna ÖĞRENİLMİŞ ÇARESİZLİK ya da pes sendromu diyorlarmış.
İşte ona soktuk ümmeti – sürüyü, Çobanımız başımızda elhamdülillah, çok şükür..
Yoksulluk – işsizlik artı; sadaka düzeyinde de olsa sosyal yarımlarla götürüyoruz işte iyi kötü.
Halkı, AKP giderse bunları da bulamayıza inandırdık nasılsa..
Önüne gelen olaya – etkinliğe “pandemi koşulları” sopasını indiririz..

Haa turizm mi, işte o karın ağrısı.
4 milyon turizm çalışanını herkesten önce aşılayacağım da, ah bir aşı bulsam..
Aaaah şu yerli – milli aşı.. Artık her ne denli koruyucu – güvenli olacaksa da bir an önce elim ereydi, iyi olurdu. Şu Refik Saydam Enstitüsünü açsa mıydım yoksa, onlar aşı geliştirirdi!
***
Gördüğünüz gibi kaptanın seyir defteri karmakarışık..
İç ve dış sorunlar boğuyor iktidarı..
Ülke yönetilebilir olmaktan çıktı..
Akla – bilime dayalı öneriler Çin seddi duvarlarına çarparak tuz buz oluyor..

  • Geriye, hasta  – ölüm sayılarını DEVLET SIRRI gibi saklayarak algı operasyonu kalıyor.

Ama mızraklar da artık çuvallara sığmıyor..
TÜİK, ölüm istatistiklerini açıklayamıyor.. Ne denli erteleyecek, ne denli oynayacaksınız??

 

İpler elimde “denetimli karmaşa” ya oynuyorum derken, salgını uzatarak, bilimsel – insanca yönetmek yerine iğrenç biçimde politik amaçlarınız için kullanmayı sürdürürseniz, uyaralım, bu çok büyük bir kumar olur…
Örneğin saptayamadığınız mutant tipler tür ve sayıca ülkede hızla yaygınlaşır ve tam bir yangın yerine döneriz.. Salgın yönetilebilir olmaktan çıkar ve stratejik bir güvenlik sorununa dönüşür; uluslararası müdahale riski doğar..

Aklınızı başınız alın;
2 ayağınızdaki DİNCİLİK – SERMAYECİLİK pabuçlarınız çıkarın…
2 ayağınıza BİLİMSELLİK ve TOPLUMSALLIK pabuçlarınızı giyin..

Asanız da Epidemiyoloji olsun.. 3 ayak güçlü denge sağlar; bilir misiniz bilmeyiz ama 3 noktadan tek 1 düzlem geçer düzlem geometride; bu kararlılık (stabilite), yere sağlam basma, denge demektir ki düşmemek için çoooooook gerksinimiz olduğu apaçık..

Dünyada hasta sayısında %4, bizde %46 azalma var öyle mi? Kimi inandıracaksınız? Müslüman geçinenler, önce dürüst olacaksınız, yalan söylemeyecek, insanları kandırmayacaksınız, Yaşam hakkı 1. öncelik!

Bir an önce dönün, sizi de ülkeyi de bu 180 derece çark kurtarabilir.
Bu gidişle seçim kazanmayı hayal etmiyor olmalısınız, henüz o düzeyde de-kapite değilsiniz sanırım, umarım ya da korkarım ???

Son söz                      :

  • Efendiler kendinize geliniz.. Artık oyun bitti…
  • Onbinlerce masum insan, izlediğiniz akıl – bilim dışı politikalar yüzünden öldü, gerçekte salgından değil.
  • Bu toplu cinayettir ve siz bu kırımdan tarih önünde sorumlusunuz.
  • Elleriniz fevkalade kirlidir, şöyle ya da böyle yargılanacaksınız.
  • Hiçbir gerekçe bu ölümcül senaryoyu sürdürmenizi haklı ve meşru kılmaz, kılamaz!

============================

https://youtu.be/a_ua5IEfoGI?t=16
https://youtu.be/a_ua5IEfoGI

Sevgi, saygı, DERİN KAYGI – ACI ama UMUT ile. 17 Mayıs 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter  @profsaltik     

 

 

TELE1 TV Programımız – 27 Nisan 2021

Dostlar,

27 Nisan 2021 günü akşam 18:00 haberlerinde Sn. Evren ÖZALKUŞ bizi konuk aldı.
Bilindiği gibi 26 Nisan 2021 akşamı Erdoğan “tam kapanma” açıklaması yapmıştı.
29 Nisan – 17 Mayıs arasında 17 gün süreli bir kapanma gerçekten “tam kapanma” mıdır, neler sağlayabilir, Kovit-19 salgınını sönümlendirebilir ya da denetim altına alabilir miyiz??

Şunları not edelim                       :

Mutasyon = Evrim! (Doğal seçilim – seleksiyon) bir yaşamda kalma savaşımıdır tüm canlıların ve durdurulamaz, kaçınılmazdır. Kovit-19’da virüsün mutasyon bulaşma sırasında olmaktadır. Dolayısıyla bulaşma, Ro katsayısı ne denli azaltılabilir / küçültülebilirse o oranda az mutasyon olacaktır. Gelinen aşama, küresel ölçekte hiç ve Türkiye’de de iç açıcı değildir bu bağlamda.

Bulaşma sırasında“.. o halde kaynakta, ortamda ve aday konakçıda önlemleri gerektirir.

Kaynakta; hasta – taşıyıcıların erken bulunup ayrılması ve sağaltımı, maske takması…

Ortamda.. kapalı ortamları havalandırma, dezenfektan püskürtme, korunma uzaklığı (sosyal mesafe), kalabalığı önleme..

Aday konakçıda : Aşılama, maske, hijyen, fiziksel korunma uzaklığı (sosyal mesafe), gerektiğinde PCR testi, aralıklı – kısa çalışma…

Ortak önlemler : Eğitim, halkı duyarlı kılıp işbirliğini sağlama, toplum katılımı… Salgının  özerk bilimsel kurumsal yönetimi..
***

Kapanma en az 28 gün olmalıdır..

2 kez 14’er günlük bulaşma süresi toplamı..
Epidemiyolojik hedefleri olmalıdır kapanmanın, zaman konarak değil.

  • Kapanma süresi, öngörülen epidemiyolojik hedeflere erişene dek gereken süredir.

Evde kalmaları istenenlere yaygın aşı + aktif sürveyans ile tarama ve saklı – gizli olguları erken bulmak, ayırmak gerekir. Bu ayırma karantina yerlerinde olmalıdır, kişilerin evlerinde değil!

Salgını bastırma uzadıkça mutasyon gelişimi doğru orantılıdır. Tersi de doğrudur.
Mutasyon, zamanın bir biyolojik – matematiksel fonksiyonudur, evrenseldir.
Bu arada mutasyon; kullanılan aşı, anti-viraller ile dezenfektan – antiseptiklere karşı direnç gelişmesine de neden olur.. Ne yazık ki, 16 aydır yeni korona virüs yaşamımızdan çekip gitmemiş, tersine yayılarak yerleşmiş gibidir. Küresel dayanışma – işbirliği yaşamsaldır.
**
ÇARE               :

4 HAFTA tama yakın kapanma, kapatılan nüfusa yaygın aşı + aktif sürveyans ve de sosyal destek sunmaktır. Ayrıntılar, yukarıda erişkesi (linki) verilen videoda (15 dk.)
***
Ayrıca bu gün (27 Nisan 2021) 2 TV konuşmamız daha oldu. İlki, sabah 11:00’de ARTI TV‘de idi (25 dk.). Gerekli bilgileri web sitemizde sunduk (ARTI TV Programımız – 27 Nisan 2021 – Prof. Dr. Ahmet SALTIK).

Öğleden sonra ise Erbil’den yayın yapan Rudaw TV ile kısa bir görüşmemiz oldu (10 dk.) :
https://www.facebook.com/RudawTurkce/videos/ankara-%C3%BCniversitesi-%C3%B6%C4%9Fretim-%C3%BCyesi-prof-dr-ahmet-salt%C4%B1k-tam-kapanma-karar%C4%B1n%C4%B1-r%C3%BBda/2950012771989329/
***
Birkaç tweet iletimiz şöyle oldu :

  • İktidar bildiğini okuyor. Ülke tüketildi, salgınla savaşacak gücü kalmadı. 17 gün sözde tam kapanma, sosyal destek yok? Yasaklardan bağışık olanlar 42 kalem uzun bir liste. Alaturka KAPANMA! Yazık. Son koz da heba ediliyor, Turizm kurtulur mu acaba? Uyan!
  • %100 kapanma salgını 28 günde bitirebilir. Bu oran düştükçe salgın uzar. Daha uzun, artan maliyetli kapanmalar gerekir. 17 gün yarım kapanmanın Epidemiyolojik temeli yok. AKP turizmi kurtarmaya bakıyor. Yine irrasyonel. Sosyal destek + aşı + sürveyans kaçınılmaz. AKP ülkeyi tüketiyor.
  • BİZİM TV’de çok geç de olsa sözde tam kapanmayı, Çernobil’in 35. yılını ve sözde Ermeni soykırımını kapsamlı irdeledik. YARIM KAPANMADA ve sonrasında neler yapmalı? Yaygın aşı, sürveyans, SOSYAL DESTEK ve milim milim gevşeme. Bu arada ölenlerin sorumlusu? (https://youtu.be/GyGjgfaytSU)

Yayılmasını, okunup – izlenmesini, dağıtılmasını ve ülkemize yararlı olmasını dileriz.
Hiçbir karşılık beklemeden, 50 yılık tıbbiyeli birikimimizi (Hacettepe Tıp’a kayıt, 1971) Ulusumuzun hizmetine sunma derdindeyiz. Geçen Mart’tan beri hummalı biçimde çalışıyoruz. Toplam 308 konuşma yaptık, salt 95’i 2021 başından günümüze dek olmak üzere. Saat 02:08 ve daha epey işimiz var. ANAYURT Gazetesi muhabirinin sorularını yanıtlamıştık telefonda. Yazıya dökülen metni gözden geçirip yollayacağız..

  • Salgını aşmada en temel gereksinim;
  • AKP iktidarının salgını yalnız ve yalnızca BİLİMSEL AKICILIKLA yönetmesi,
  • başka hiçbir şeyle değil..

Sevgi ve saygı ile. 28 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

SALGIN YÖNETİMİNDE TIKANAN TÜRKİYE… NE YAPMALI?? 

07 Şubat 2021 Günü Yazdıklarımız…
48 Gün Sonra Neden Hala Geçerli??

Çoook zor günlerden geçmekteyiz Türkiye ve uluslararası / küresel toplum olarak.
Özellikle Türkiye’de sorunlar çok boyutlu ve derin.
Yaşanan sorunların çok önemli bir kesiminin doğrudan nedeni ise, tek başına iktidarının 19. yılındaki AKP’nin demokrasi ve hukuk karşıtı ölçüsüz baskıları, din sömürüsü, kötü yönetimi.

Doğallıkla KOVİT-19 Salgını da bu genel olumsuz tablodan payını ağır biçimde almakta.

Örn. Aşı kıtlığı – yoksunluğu sorunu içindeyiz ve bu sorun mutlaka, yeterince irdelenmeli.

Buna ek 3 milyon doz ilk bölüm aşının 14 Ocak’tan bu yana 24 günde bitirilemediği, günde yaklaşık 110 bin doz uygulama yapılabildiğini, bu durumun kabul edilemezliği vurgulanmalı.

Oysa yaygın – hızlı aşılama (roll out) için mutlaka “seferberlik” mantığı ile düzenleme gerekliydi, AKP iktidarı bu kapsamda hiçbir ek önlem almadı. “Yavaş” gitmek işine geliyor galiba!?
Elimizde aşı var, sırası gelene yapıyoruz, gelen insanlar bu denli..” denmek isteniyor galiba!?

Hiç aşı teşviki kamu duyuruları (spotları) göremiyoruz TV’lerde, niçin acaba!?
***

Çin Üretimi Aşıyı Olmalı mıyız?

Kaplumbağa hızı ile aşılama… yeterli toplum bağışıklığına hızla erişme olanağı yok bu gidişle!

Bunu sağlayamazsanız, geçelim sönümlendirmeyi, salgını denetleyemezsiniz bile.

Öte yandan Türkiye’de uygulanan Çin kökenli SİNOVAC aşısının hastalığa yakalanmayı önleme gücü %50,65 olarak açıklandı ilgili firma tarafından. Kıl payı %50’nin üstünde. İlgili makale The LANCET‘te yayınlandı (Evre 3 ara raporu). DSÖ ve CDC, salgın nedeniyle, %50 koruyucu aşıya bile ivedi (acil) kulanım onayı vereceğini açıklamıştı daha önce.

Oysa Sağlık Bakanlığı, bu aşının Türkiye ayağında yürütülen Evre-3 çalışmasını çooooook erken sonlandırdı Çin kökenli aşıyı hemen uygulamaya geçmek için. %91,25 koruyuculuk oranı açıklandı. Bu oranın tümüyle “bilim dışı, geçersiz, yok hükmünde” olduğunu, ülkemizde söz konusu aşının koruyuculuk oranını bil(e)mediğimizi duyurmuştuk o gün(lerde) TV konuşmalarımızda, web sitemizde. Bilimsel, matematik temelli tartışma çağrısı yapmıştık ancak buna yanaşan ol(a)madı..

Bu arada, yaygın ve ciddi mutasyonlar nedeniyle (3 varyant tip 70’i aşkın ülkede görülmekte), mRNA aşıları ve viral vektör aşıların koruyucu etkinlikleri henüz bilinmeyen / açıklanmayan ama ciddi oranda azalmış olabilir.

  • Zaman aleyhimize, mutasyonlar istenmeyen yönde.

Öte yandan 100 doz aşıdan 75’i, 10 varsıl ülkece gasp edilmiş durumda! Küresel ölçekte salgın nasıl denetlenir bu durumda?? DSÖ’nün COVAX girişimi işletilemedi, aşıya adil erişim hakkı çiğnendi.

Koruyuculuk oranı yüzde kaç olursa olsun, aşı olup Kovit-19’a yakalananlar hastalığı hafif – belirtisiz geçirmekte ve yoğun bakıma vb. ağır sağaltıma pek gerek kalmamakta, ölümler çok azalmaktadır.

Aşı sonrası yan etki oluşma riski, Kovit-19 hastası olma riskine göre çok çok düşüktür. Yan etkiler bakımından da mRNA tabanlı ve viral vektör tekniğine dayalı aşılar ile ölü aşı arasında önemli farklılık yoktur.

  • Aşı olmak bedensel, ulusal korunma ve özgürlüklerimizi geri kazanmak, olağan yaşama dönmek için tek yoldur.

Kitle aşılamaları hızla ve gereken oranda toplumsal bağışıklıkla sonuçlanmazsa, birkaç ay içinde virüste olası kaçınılamayan mutasyon (Evrim!) nedeniyle, eldeki aşıların da yeterince koruyamayacağı yeni tip Kovit-19 salgını ile yüzleşebiliriz.

Bu nedenlerle aşı olmak / aşıya erişim hakkı yalnızca bireysel korunma yolu değil; bir yurttaşlık, ulusalcılık, insan haklarına saygı ve küresel dayanışma gereğidir. BM bunu mutlaka sağlamalıdır.

Anayasa md. 12 :Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve sorumluluklarını da ihtiva eder.”

Anayasa md. 56 :Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.”

Dolayısıyla Anayasal bir yükümlülüktür de aşı olmak; keyfi – sınırsız – gerekçesiz bir “aşı reddi” ya da çekincesi kabul edilemez, savunulamaz. Hele salgınlarda! Kaldı ki, Umumi Hıfzıssıhha Yasası’nı 72. maddesi, salgınlarda İdare’ye zorunlu aşı uygulaması yetkisi tanır.

DSÖ’nün çabaları yetersiz kalıyor, BM ise suskun

Bu tablo nasıl açıklanabilir? Oysa BM etkin rol üstlenmeli ve salgının küresel ölçekte yönetimine hakkaniyet temelli dayanışma için ağırlık koymalı. Hep söyledik, yazdık BM’nin 75. Kuruluş yıldönümü olan 24 Ekim 2020’den bu yana;

  • BM Genel Kurulu, tüm dünyaya 2-4 hafta eşzamanlı bir küresel kapanma çağrısı yapmalı.

Ancak böylelikle yangının azgınlığı baskılanabilir, salgınla savaşım zamana yayılarak sürdürülebilir.

Zaman geçtikçe aşılara direnç, dezenfekten – antiseptiklere direnç, sağaltımda (tedavide) kullanılan destek ilaçlara (anti-viral birkaç antibiyotik) direnç gelişebilir – gelişmektedir;
üstüne üstlük daha kolay yayılabilen – bulaştırıcılığı artmış, daha öldürücü yeni varyantlar (mutasyon geçirmiş türler) ile yüz yüze geliyoruz. 3 ciddi mutant tip 70 ülkeye yayılmış durumda.

  • Çözümsüzlüğe sürükleniyoruz!

Okullar bu koşullarda açılabilir mi?

Pek çok ülkede sıkı sıkıya kapalı iken!? Türkiye’de böylesi bir yol, yangına benzin dökmek anlamına gelebilir.

  • Aklınızdan bile geçirmeyin!

Öğretmenler ve tüm okul çalışanları aşılansa bile %50 bağışıklık! Bu yarıyıl böyle gitsin.. bir giderim (telafi) yolu bulunur ama giden canlar geri gelmez!

Sağlık Bakanlığına Çağrı

Ayrıca, Çin firması SİNOVAC’ı yeter hız ve miktarda aşı üretemiyorsa, lojistik tedarik sıkıntılı ise, -ki apaçık öyle- Reis Hazretleri Çin’li mevkidaşını telefonla arayıp desin ki:

  • Türkiye’de uluslararası yetkilendirilmiş (akredite) GMP ve GLP standartlı farmasötik ürün kuruluşlarımız var, sizin lisansınız altında burada da üretelim, hız kazanalım…
    ***
    O halde yapılacak daha çoook iş var..

Sonuç olarak;

Refik Saydam Hıfzıssıhha (Koruyucu Sağlık) Enstitüsü AKP iktidarınca 663 s. KHK ile Kasım 2011’de kapatılmıştır. Oysa bu Kurum 1928’de Atatürk döneminde kurulmuş ve Anadolu’da bulaşıcı hastalıklarla savaşta olağanüstü başarılara imza atmış çok yetkin, sıra dışı bir Bilim kurumu idi. Çin’e, ABD ordusuna aşı sağlamış üretken ve saygın bir Kurumdu.

KüreselleşTİRme = Yeni Emperyalizm dayatmaları ile, dünyada uzmanlaşma ve işbölümü aldatıcı gerekçeleri ile, “ucuza üretenden satın alırım” kolaycılığı ile Ulusal stratejik sorunlar çözülemez. Bu Kurum stratejik işlevdedir ve hızla, bir yasa ile bilimsel açıdan özgür, yönetsel ve akçalı bakından özerk bir konum (statü) ile yeniden açılmalıdır. Batı’da Almanya’da Robert Koch, Fransa’da Louis Pasteur, İngiltere’ de Edward Jenner Enstitüleri uluslararası ölçekte parlak örneklerdir. Bu Kurum açılmalı ve Salgın Yönetimi oraya bırakılmalıdır. Türkiye görüldüğü gibi parası olsa bile yeterli aşıya erişememektedir!

  1. Aşılamayı mutlaka hızlandırmak ve 0-18 yaş dilimi dışında kalan 70 milyon tüm nüfusu hedeflemek zorunludur. Çünkü %50 koruyucu aşı ile ancak 35 milyon insanı bağışık kılabilirsiniz. Yine de 35/90 milyon, %39 toplum bağışıklığı ile bu salgın baskılanamaz.
  2. Okulları bu ortamda açmak yangına benzin dökmektir, bu yarıyıl böyle kapanmalıdır.
  3. İlaç devi Merck-S&D bile aşı geliştiremedi havlu attı; Çin’e Sinovac lisansıyla Türkiye’de üretim önerilmelidir GMP-GLP standartlı ilaç fabrikalarımızda. Refik Saydam açılmalı, aşı üretmelidir.
  4. 2-4 hafta tam kapatma hala zorunludur, ülkeyi A.Ş. gibi yöneterek direnmek boşunadır!

Salgınları siyasetçiler değil Bilim insanları yönetir. Oysa Türkiye’de araba atın önünde; bu olmaz!

Sevgi ve saygı ile. 26 Nisan 2021.
(DİKKAT: 07 Şubat 2021 günü yazılmıştır)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (Em.)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
ADD Genel Başkan Yrd. / Vekili (2004-2006)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

AKP = RTE Kovit-19 Salgınını Neden Yönet(E)miyor??

Dostlar,

Meslektaşımız Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu,  24 Mart 2021 günü bizimle sanal ortamda uzun bir söyleşi yaptı. Kendileriyle, Halkçı Doktorlar olarak 4. programımız oldu. Söyleşimiz metne döküldü ve bize ulaştırıldı. 17 A4 sayfası tutuyor.

AKP = RTE Kovit-19 Salgınını Neden Yönet(E)miyor??

– 21:00’de Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu ile HALKÇI DOKTORLAR ile (sosyal medya hesaplarında) söyleşi gerçekleştirdik.

https://www.facebook.com/halkcidoktorlar/videos/374472266874457/

Giriş şöyle                               :

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu: İyi akşamlar sevgili bizi izleyenler. Bu gün Prof. Dr. Ahmet Saltık Hocamla birlikteyiz, bu bizim Halkçı Doktorlar olarak dördüncü programımız olacak.

Salgının, yani Koronavirüs pandemisinin birinci yılını geçirdiğimiz bugünlerde, ülkemiz yeniden üçüncü tepeyi yaşıyor, şu anda birinci dalga hâlâ bitmiş değil, fakat üçüncü kez tepe noktasına ulaşmak üzereyiz.

İyi akşamlar Ahmet Hocam, merhabalar.

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Ercan hocam size de iyi akşamlar, teşekkür ederim fırsat verdiğiniz için bana.

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu: Evet, bu gün pek çok programınızın arasında bizlere de yer verdiğiniz için çok teşekkür ediyoruz. Gerçekten, işte bu günkü programımızın başlığını da sizlerle birlikte belirledik. İşte “AKP=RTE, Kovit-19 Salgınını Neden Yönet(E)miyor?” diyoruz. Gerçekten de bizim ülkemiz gibi böyle koronavirüs salgınında bu denli başarısız olan ya da vurdumduymazlık içinde olan çok ülke yok. Belki ABD, belki işte Brezilya’nın arkasından Türkiye geliyor gibi duruyor tüm dünya ülkelerine baktığımızda. Bu açıdan çok sıkıntılı bir süreç yaşıyoruz. Sizler ne diyorsunuz bu genel olarak birinci yılın sonunda Ahmet Hocam?

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Evet, Ercan Hocam tablo hiç hoş değil. Sizin de belirttiğiniz gibi. Sayıları artık herkes biliyor, örneğin Mili Eğitim Bakanlığı 29 Mart’ta yapacağı yüz yüze sınavları Mayıs başına erteledi. Yaklaşık bir ay ötelemiş oldu salgın nedeniyle. “Söylemiştik” demek pek hoşuma gitmiyor, üzülüyorum öngörülerimizin tümüyle doğru çıkmasından, keşke yanılsak.  Bize “felaket tellalı” diyenler oluyor Ercan Hocam, ama çok üzgünüm, bizim aldığımız bilim terbiyesi buna izin vermez, biz öyle davranamayız. Kendimi uzun uzun “felaket tellalı değilim, felaket tellalı gibi davranmıyorum” biçiminde savunma konumunda görmek istemiyorum, görmüyorum da. Ayrıca, naçizane sizin, benim yapmaya çalıştığımız bilimsel öngörülerdir.

Sayısal karar verme teknikleri diye bir süreç vardır Ercan Hocam, “Quantitative Decision Making” diye, bağışlayın beni “Gavurcasını”(!) söyledim, ukalalık aklımızdan geçmez, bize yakışmaz; bunu ben uydurmadım, “sayısal karar verme teknikleri” Matematik temelli ciddi bilimsel yaklaşımlardır. Bizde de Epidemiyolojide, salgınların yönetiminde, sağlık hizmetlerinin yönetiminde, tıp ve sağlık bilimleri araştırma yöntembiliminde, -ki bunlar Epidemiyolojinin tanımı ve işlevleridir, Epidemiyoloji salt salgınlarla uğraşan bir bilim dalı değildir- stratejik önemde bir bilim dalıdır bildiğiniz gibi; bütün tıp dallarının yeterince kullanması gerekir Matematiksel karar verme – öngörme süreçlerini.

Sayısal temelli öngörülerde bulunmaya çalışıyoruz… Şimdi bakınız; Genel Korona tablosuna (Turkuvaz tablo dedikleri!) baktığımızda, Türkiye 28 Şubat 2021’de 66 ölüm bildirmişti değerli meslektaşım, Profesör Küçükosmanoğlu, 66 ölüm bildirmişti; bu gün duyurulan ölüm sayısı 146! Neyle çarptık? 2’nin üstünde bir katsayıyla çarptık. Ne denli sürede, 24 günde, 3 haftada yaklaşık olarak, 66’dan 146’ya. Toplam olgu sayıları 8400’lerden geldi 29762’ye. Bu veri kaçla çarpıldı? Neredeyse 4’le. Ölüm sayıları 2’nin üstünde, olgu sayıları 4’ün üstünde bir çarpanla büyüdü 3 hafta içinde. Yineliyorum hoşgörünüzle bunlar “resmi” rakamlar üstelik. Gerçek veriler bunun birkaç katı değerli Küçükosmanoğlu. İzin verirseniz küçük adınızla sesleneyim size, ön adınızla Ercan hocam.
….
……
****
Devamla                         ;

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu: Evet Organize Sanayi Bölgesinde sürekli üretim devam etti Hocam, yani bir kısıtlama olmadı pek fazla.

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Evet ben onun için topu size attım, Siz orada gözlediniz rahatlıkla. Ciddi bir sanayi bölgesi ve belirttiğiniz gibi üretim gevşemedi, üretim sürdü, emekçiler kalabalık servis araçlarında değil mi? Toplu taşıma araçlarında yan yana, omuz omuza “leb a leb” gidip geldiler, çalışmak zorunda bırakıldılar. Şimdi AKP iktidarı, üzerine düşeni yapmadığı gibi, hasta ve ölüm verilerini kararttığı gibi, elindeki verilerin kritik Epidemiyolojik  yanlarını da açıklamıyor Ercan Hocam. Söz gelimi bu 30.462 ölümün, ben kimler olduğunu çok merak ediyorum. Hem bir insan olarak hem bir hekim, Halk Sağlığı Uzmanı bir hekim olarak merak ediyorum. Bilirsiniz Epidemiyolojide 3 tane soru vardır: Kişi, yer, zaman! Kim ölüyor, bunlar kim kardeşim? Bunlar dolar milyarderleri mi, bunlar yoksul köylüler mi, bunlar işsizler mi, bunlar yoksullar mı, kadın mı, erkek mi, şişman mı, zayıf mı, hipertansiyonlu mu, beyin tümörlü mü, çocuk mu, kim? Acı ironi katıyorum araya, kimler ölüyor?

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu: Bunların bile yani bir bilimsel çalışma olarak yayımlanmasına izin vermediler, hocam doğru dürüst bir bilimsel yayın yapılmadı Türkiye’de. Onun için biz doktorlar olarak da salgını tüm boyutlarıyla tanımlamakta çok güçlük çekiyoruz. Daha illerle ilgili veriler, Şubat’tan beri yayımlanmaya başladı; yani hangi ilde kaç vaka sayısı var diye. Bunlar bizim açmazlarımız. Evet Hocam.

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Çok doğru söylediniz. Dolayısıyla ölenlerin yaşlarını, cinsiyetlerini, mesleklerini, kişi özelliklerini, ayrıca ülke genelinde dağılımlarını bilmiyoruz. Günlük veriler dışında, günlük nominal veriler yani sayısal veriler, 146 ölü ama, belirttiğim gibi bunlar karartma içinde, bilimsel araştırmaya da izin verilmiyor. Daha acısı Bilim Kurulu üyeleri de birkaç kez “Biz de o turkuaz tablo dışında bilgiye sahip değiliz” dediler! Dehşet verici bir durum bu. Şimdi benim gördüğüm, karşımda sözde turkuaz, aslında kapkara, aslında utandırıcı, kıpkızıl bu tablodaki o sınırlı verilerle nasıl Epidemiyolojik yordam (strateji) geliştiriyorlar salgın yönetimi için oradaki Bilim Kurulu üyeleri, nasıl yetinebiliyorlar bu verilerle; benim aklım, fikrim almıyor.

Şimdi illere geçmeden, yoksulluk konusuna değinmek isterim. Bilirsiniz, hiç değişmez  kuraldır; Yoksullar daha çok hasta olurlar, hastalandıklarında daha çok yoksullaşırlar. Eğer ölmez sağ kalırlarsa daha da kırılgan bir duruma geldikleri için bu kısır döngü böyle sürer gider. Cehennemî bir kısır döngüdür bu; yoksul daha çok hastalanır, hastalandığında daha çok yoksullaşır, bu şekilde telef olur gider. Yani, aslında veriye de –ironik olarak söylüyorum– gerek yok; Türkiye’de de bu hastalıktan daha çok yoksullar, işsizler, garibanlar, emekçiler ölmekte! Bu evrensel ve tartışılması bile yersiz bir gerçek. ABD New York’ta ölümler 100 bine dayandığında, New York Times’da sayfalarca, simsiyah sayfalarda, bu insanların adları yayımlandı.

Bakar mısınız elin “kefere”sine tırnak içinde! ABD’de bile ölen 100 bin insanın anısına saygıyla siyah sayfalarda New York Times adlarını yayınladı. Biz bu bilgilere bile erişemiyoruz. Gün olur erişildiğinde bir kez daha göreceğiz ki, hepimiz aynı gemide değiliz Ercan Hocam. Yoksullar, garipler, işsizler, garibanlar ölüyor, villalarında yaşayanlar değil! kentlerin, büyük kentlerin gettolarında, varoşlarında kalabalık, Kovit hijyeni olmayan, yeterli beslenemeyen, kendine yeterince maske, dezenfektan bile alamayan, toplu taşımayı kullanan, çalışmak zorunda olan, insanlar ölenler. Onun için Türkiye Halkı bu gerçeği görsün kardeşim. Biz hepimiz aynı gemide değiliz bu bağlamda.

Aşı skandallarının arkası gelmiyor gördüğünüz gibi. Kimi milletvekilleri soruyorlar, 1.5 milyon doz aşıyı ne yaptınız, yandaşlara mı yaptınız? Nerde bunlar, neden AŞI YOK, filan.
…..
………….
Ve şöyle bağladık kapsamlı söyleşimizi                    :

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Peki ben size son olarak küçük bir video daha izleteyim izin verirseniz.

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu
: Buyurun hocam.

Prof. Dr. Ahmet Saltık
: Paylaşayım ekranı, şuradan ekran paylaşması, “share screen”, nerede o dosya, hemen buluyorum, evet, şurada.
***
Prof. Dr. Ahmet Saltık Hoca bir ses kaydı daha dinletiyor:

Recep Tayyip Erdoğan : “Doğu, Güney Doğu’nun Kürdistan Eyaleti olduğunu görecekler, Doğu Karadeniz’in Lazistan Eyaleti olduğunu görecekler bunlar bizim tarihimizin bize devrettiği mirastır. Bunları görmemezlikten gelemezsiniz, kullanamayacaksınız artık ne Türk kavramını ne de Türkiye ismini kullanamayacaksınız.”

Mustafa Balbay: Türkiye’deki kurumların başından Türk ve Türkiye kavramları attırmak, ancak ve ancak Türkiye’yi işgal eden bir gücün işi olabilir.
***
Prof. Dr. Ahmet Saltık: Evet, görüntülü oldu mu ekranda Ercan hocam?

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu: Görüntü olmadı ama yalnızca sesler paylaşıldı, o anlaşıldı yalnız.

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Tamam, Mustafa Balbay’ın Meclisteki itirazı:

Ancak işgal altındaki bir ülkede olabilir” dedi.

Biz de söyleyelim, Türkiye işgal altında! AKP’yi kuran – kurduran güçler Rand Corporation eliyle programını yazdıran güçler, Morton Abramovitz eliyle yıllar önce keşfedip özel olarak yetiştirip AKP’yi ve Erdoğan’ı başımıza musallat eden güçler… Şimdi Türkiye’de Andımızı kaldırdılar.

Türk ve Türkiye’yi.. çok açık söyledi R.T. Erdoğan, işte duydunuz; Türk ve Türkiye kavramını kullanamayacaksınız, Lazistan olacak, Kürdistan olacak, bunlar tarihimizden gelen gerçekler.. dedi yani Sevr’in rövanşı apaçık!

Şimdi böyle bir kadrodan yani Türkiye’de Sevr’i uygulamak isteyen bir siyasal kadrodan, bu misyonun kendine yüklendiği bir kadrodan bu halkı esirgemesi koruması, salgını yönetmesi, insanların ölmesini engellemesi beklenebilir mi? Nokta!

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu: Evet, teşekkür ediyoruz hocam, görüşlerinizi bizlerle paylaştınız. Epeyce bir zaman da geçti, çok teşekkür ediyoruz ve dileriz ki tüm halkımız olarak bu sorunlara doğru yaklaşır ve gerçekleri görürüz. Sağlık hakkımıza da sahip çıkarız diye düşünüyorum ben. Önümüzde Koronavirüssüz günler diliyorum.

Çok sağ olun Ahmet hocam, sağolun.

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Siz de sağ olun fırsat verdiğiniz. Sevgi ve saygıyla. Evet, ayrılıyorum izninizle.

Prof. Dr. Ercan Küçükosmanoğlu: Tamam. Teşekkürler hocam

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Hoşçakalın, görüşmek üzere. (24 Mart 2021, sanal ortamda söyleşi)
********
Söyleşimiz, Kurtuluş Yolu gazetesinde 1 Nisan 2021 günü yayınlandı (Yıl 16, sayı 158, syf. 13-16; https://kurtulusyolu.org/akprte-kovit-19-salginini-neden-yonetemiyor/).
Tam metin olarak pdf biçimi : Ercan_Küçükosmanoğlu_ile_söyleşi_24.03.2021

Sevgi ve saygı ile. 16 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

VERYANSIN TV Programımız – 14 Nisan 2021

Dostlar,

14 Nisan 2021 Çarşamba günü saat 21:00’de Veryansın TV’de olacağız.. / OLDUK..

Aşağıdaki görsel tıklanarak youtube ortamında yayın izlenebilir.

Bu gün KOVİT-19 Salgını ülkemizde 11 Mart 2020’de ilan edildiğinden bu yana tüm rekorları kırdı. 14 Nisan vaka sayısı açıklandı… Olgu/Vaka sayısında rekor… 62 bini aştı!

14 Nisan 2021 günü 62.797 yeni vaka tespit edildi, 279 kişi yaşamını yitirdi.
Böylece korona virüsünde şimdiye dek bir günde yaşanan en çok günlük ölüm sayısına ulaşıldı. Bu gün toplam 310.420 test yapıldı. Belirti (Semptom) gösteren 2.802 kişiyle birlikte toplam 62.797 yeni olgu/vaka saptandı. Açıklanan bu veriyle birlikte günlük olgu/vaka sayısında yeni bir rekor kırdı.

Toplam can yitiği 34.734’e yükseldi. Bugün açıklanan 279 ölümle birlikte bir eşik daha aşıldı ve bir günde yaşanan en yüksek can yitiği sayısına ulaşıldı. Daha önce 7 Nisan’da 276 can yitiği gerçekleşmişti. Bu gün iyileşen 55.413 kişiyle birlikte iyileşen toplam hasta sayısı 3.480.146’ya yükseldi.

AĞIR HASTA SAYISI 3 BİNİ GEÇTİ

Hastalarda zatürre oranının % 3.3, toplam ağır hasta sayısının ise 3.018 olduğu açıklandı. Türkiye genelinde yatak doluluk oranı %56.7, erişkin yoğun bakım doluluk oranı %68.8 ve ventilatör doluluk oranı %34.9 olarak duyuruldu.

***
Bu veriler bize ne söylüyor, Veryansın TV’nin youtube kanalında bu gece saat 21:00’de Sn. Erdem Atay ile irdeleyeceğiz. / İRDELEDİK.. (67 dakika)

– Türkiye’nin Öksüz Salgını
– Tıkanan Türkiye
– Salgın değil AKP öldürüyor..
….
…….
Gerekliyse para bas (emisyon), 4 hafta sosyal destekle mutlaka tam kapanma uygula..
Bu sırada yaygın aşı yap + yaygın aktif sürveyans ile saklı taşıyıcıları bul!

Bilgi ve ilginize saygı ile sunarız.
Paylaşılsın ve gereği ar -tık yapılsın.

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

HALK TV Programımız – 13 Nisan 2021

Dostlar,

13 Nisan 2021 Salı sabah saat 10:00’da HALK TV’de olacağız.. / OLDUK..

Sn. Eylül Han Tezel’in sorularını yanıtlayacağız. / yanıtladık

Salgının seyir defteri, çarpıcı özet verilerle aşağıda..

8 Nisan 2021 Perşembe akşamı yapılacağı duyurulan “Bilim Kurulu” toplantısı, salgın çooook ciddi – ağır bir seyir göstermiyor olmalı ki (!) AKP = RTE hazretlerine göre, iktidarın her gün  resmen 300’e yakın (gerçekte 3 katı!!) can aldığı salgından çoook daha önemli gündem maddeleri olmalı ki (!?) 4-5 gün ertelendi. Dün akşam yapıldı ancak Sağlık Bakanı gene ser verip sır vermedi..

Bu gidiş gidiş değil.. İlan edilenin 3 katı, 100 bin dolayında insan doğrudan kovit-19 nedeniyle, yaklaşık yarısı da dolaylı / ikincil nedenlerle öldü.. 150 bin insanımızı salgına / AKP politikalarına kurban verdik..

Tablo trajiktir, asla kabul edilemez ve sürdürülemez.

Muhalefetin önce kendisinin hiç olmazsa salt salgın gündemiyle bir araya gelmesi ve toplumu da toparlayarak sendikası – meslek örgütü – dernekleri.. ile ülkeyi ayağa kaldırması gerekiyor YAŞAM HAKKINI iktidara karşı / karşın savunabilmek için..

İktidarın umurunda olmadığı, çooooooook daha açık ve de seçik söylemek gerekirse, adeta

AKP’nin DÜŞMAN HUKUKU uyguladığı bir konumda bulunuyoruz..

Saptama ve durum gerçekten çok ciddidir ve anamuhalefete kritik, tarihsel bir sorumluluk düşmektedir. Hem de çok ağır ve çok ivedi olarak..

Bunları konuşacağız../ konuştuk..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 13 Nisan 2021, Ankara (Güncelleme : 14.4.21, 11:05)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

KRT TV Programımız – 14 Nisan 2021

Dostlar,

14 Nisan 2021 Çarşamba sabah saat 10:00’da KRT TV’de olacağız.. / OLDUK.

Sn. Deniz Gez’in sorularını yanıtlayacağız / YANITLADIK..

Salgının seyir defteri, çarpıcı özet verilerle aşağıda..

12 Nisan 2021 akşamı yapılan “Bilim Kurulu” toplantısı önerileri, S. Bakanı Dr. Koca’nın deyimi ile Sn. Cumhurbaşkanın tensiplerine arz edildi. Bakan gene ser verip sır vermedi..
AKP = RTE hazretlerine göre, iktidarın her gün  resmen 300’e yakın (gerçekte 3 katı!!) can aldığı salgında hala tam kapanmaya gerek yok, “kısmi kapanmaya geçiyoruz.”
Nisan 2020’deki ilk dalgadan çok daha hafif önlemler ile.. Ki o sırada en çok 1 günde en çok 5500 olgu / hasta ve 125 ölüm görmüştük. Son veri 13 Nisan 2021’de ise 59.187 olgu ve 273 ölüm!

Oysa başta AB, pek çok ülke 3-4 kez birkaç haftalık tam kapanma uyguladı.

Erdoğan’ın “Şahsım Devleti” ne dönüştürülen Türkiye, böylesi bir cehennemi yaşamakta.

Son günlerde “resmen” 300’e yakın kurban veriyoruz salgına. Gerçekte ise 3 katına yakın..

  • 2. açılım – saçılım kumarına geçilen 1 Mart 2021 öncesi 28 Şubat’ta havuzda 99 bin aktif hasta vardı, 6 haftada 5 katından çok artarak 504 bini geçti! Önümüzdeki 4 haftada bunların %3’ü, 15+ bin insan ölecek! Havuza yeni eklenenlerden “erken” ölümler bu sayıya eklenecek!

Günlük ölüm sayısı 66’dan, 4 katı aşarak 273 oldu.
Toplam hastalanan 2.7 milyondan 3,96 milyona tırmanarak son 44 günde 1,26 milyon arttı.
3,96 milyonu geçen toplam olgu sayısının yarıya yakını salt son 44 günde yaşandı.

Ama AKP = RTE iktidarı akıl almaz bir vurdumduymazlık içinde salgını adeta seyretmekte..

13 NİSAN 2021 verilerine göre    ;

ABD 76.485 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 335 m = milyon nüfusta 228.3 insidens hızı
Brezilya 89.157 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 215 m = milyon nüfusta 372,8 insidens hızı
Hindistan 185.248 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 1,4 Bn = milyon nüfusta 132 insidens hızı
TÜRKİYE 59.187 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 83,6 m = milyon nüfusta 708 insidens hızı!

Açık ara Dünya şampiyonu Türkiye, yukarıdaki sayısal değerlendirmeye göre, arayı açıyor!

Ayrıca, Dünya toplamı 729.045 yeni – günlük hastanın 59.187’si, %8,1’i!
Oysa Türkiye nüfusu dünya nüfusunun 82,6 milyon / 7.8 milyar = %1,1!i..
Nüfusuna oranla 7,5 kat aktif kovit-19 hastası var!
Ölüm oranında ise tersine birinciyiz.. Dünya ortalaması %3, Türkiye’de %1!
***
2 gün önceki veriler aşağıdaki gibiydi :

Bu gidiş gidiş değil.. İlan edilen 34.455’in 3 katı, 103 bini aşkın insan doğrudan kovit-19 nedeniyle, yaklaşık yarısı da dolaylı / ikincil nedenlerle öldü.. 150+ bin insanımızı salgına / AKP politikalarına kurban verdik..

 

Tablo trajiktir, asla kabul edilemez ve sürdürülemez.

Muhalefetin önce kendisinin hiç olmazsa salt salgın gündemiyle bir araya gelmesi ve toplumu da toparlayarak sendikası – meslek örgütü – dernekleri.. ile ülkeyi ayağa kaldırması gerekiyor YAŞAM HAKKINI iktidara karşı / karşın savunabilmek için..

İktidarın umurunda olmadığı, çooooooook daha açık ve de seçik söylemek gerekirse, adeta

AKP’nin salgını öksüz bıraktığı bir durumdayız..

Saptama ve durum gerçekten çok ciddidir ve anamuhalefete kritik, tarihsel bir sorumluluk düşmektedir. Hem de çok ağır ve çok ivedi olarak..

Bunları konuşacağız.. / KONUŞTUK..

Youtube erişkesi (linki) ulaşınca burada paylaşacağız..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 14 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

SAĞLIK HUKUKU ve ETİĞİ

Dostlar,

Bu gün 14 Mart… Osmanlı döneminde çağdaş tıp eğitiminin 2. Mahmut eliyle başladığı 1827’den bu yana 194 yıl geçti. Bir de, İstanbul Tıbbiyesi öğrencilerinin 1919’un 14 Mart’ında işgal altındaki İstanbul’da sergiledikleri emperyalizme başkaldırı eylemi var.. Biz kendimizi bu geleneğe bağlı duyumsuyoruz daha çok.

  • Tıbbiyeli Hikmet geleneği..

Kovit-19 Salgınının 1. yılı bitti ve ardımızda çok ağır bir fatura var. Dünyada da, ülkemizde de.

  • Salgının temel / kök nedeni yabanıl (vahşi) kapitalizm; bu çok çıplak.
  • Sönümlendirilmesinin önündeki başlıca neden de bu insanlık düşmanı ideoloji!

Ülkemizde “resmen” 30 bin insanımız yaşamını yitirdi, gerçek sayılar 3 katı! Ülkemizde “resmen” 3 milyon insanımız hastalandı, gerçek sayılar belki 10 katı! Sorun çok boyutlu ve ağır.
***
Bu gece, 2 yıldır İngilizce Tıp derslerine girdiğimiz Atılım Tıp Fakültesi Öğrencileri Birliği anlamlı bir etkinlik düzenledi. Görsel (poster) aşağıda. Bize salgının sağlık hukukunu irdelemek düştü. 2 değerli meslektaşım Etik ve Adli Tıp boyutunu işledi. Hukukçu katılanımız da katkı koydu ve soruları yanıtladı. Geleceğin hekimi sevgili Zeynep Damla Güngör ve arkadaşları yönetti oturumu.

14 Mart 2021 akşamı etkinlik zoom ortamında canlı izlenmişti. Kayıt altına alınan yaklaşık 3 saat süreli kapsamlı oturum şu erişkeden (linkten) izlenebilir (şifre : 1v1!#T) :

https://zoom.us/rec/share/CTJtgCeUKBKlyMmxRTQubIEdN5OlQm9r4RDdqeLykGsAM2U2r6Igrh-vFpM0zYE4._jn89bs5hy5X43Vq 

Sevgi ve saygı ile. 14 Mart 2021, Datça (Güncelleme; 20 Mart 2021, Ankara)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net          profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

Cumhuriyet’e Demecimiz – 10 Şubat 2021

Cumhuriyet’e Demecimiz

Prof. Dr. Ahmet Saltık, okulların açılma sürecine karşı yetkilileri uyardı: 

4 hafta tam kapanma!

Prof. Saltık, salgının gidişatını ve aşılama sürecini Cumhuriyet’e değerlendirdi. Türkiye’nin Çin’den aldığı aşıların teslimindeki “yavaşlığı” yorumlayan Saltık,

  • Türkiye’ye aşı neden yalnızca 1 ülkeden ve “damla damla” geliyor?”

sorusunu yöneltti.

Sarp Sağkal,  Cumhuriyet, 10 Şubat 2021
Prof. Dr. Ahmet Saltık, okulların açılma sürecine karşı yetkilileri uyardı: 4 hafta tam kapanmaAnkara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi (Em.) Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’nin Çin’den sipariş ettiği aşıların sözleşmesinin açıklanması gerektiğini belirterek

“Sanki ‘paran kadar aşı geliyor’ durumundayız. Ne kadar para verebiliyorsan Çin firması da o kadar aşı gönderiyor diye düşünüyorum” dedi.

‘BULAŞ DEĞERİ YÜKSEK’

Önümüzdeki haftadan başlayarak okulların açılma sürecini de değerlendiren Saltık, Sinovac aşısının koruyuculuğunun %50.65 olduğunu belirterek “Bütün önceliği yalnızca okullara versek bile ancak 2 ay sonra yarı oranda bir bağışıklık sağlamış olacağız. İki öğretmenden biri aşılı ve bağışık, öbürü değil!

  • Yapılacak en iyi işlerden biri, en az 2-4 hafta tam kapatma ile salgının hızını düşürmek ve denetlenebilir duruma getirmek.

Ondan sonra da gıdım gıdım esnetilen sıkı önlemlerle zamana yayarak süreci yönetmek. Bütün öğretmenler, okul çalışanları, servis görevlileri.. aşılanmadı.

  • “Çocuklar bu hastalığı (Kovit-19) belirtisiz geçiriyor ve taşıyıcı oluyorlar.
  • Hastalığı bulaştırmak bakımından en riskli küme kabul ediliyorlar.
  • R0 değeri (bulaştırıcılık katsayısı) 1’in üstünde. Bu katsayı 1’in altına inmedikçe okulları açmayı düşünmememiz gerekiyor” dedi.

Virüsün çok sayıda ve ciddi mutasyon geçirdiğini ve bunun aşıları olumsuz etkileyebileceğini belirten Saltık, “Almanya’da 2 doz aşı olmalarına karşın yaşlı huzurevlerinde salgın patlak vermiş durumda. O nedenle okulların açılması için hiçbir somut koşul görünmüyor. Buna karşın açmayı düşünüyor olmaları, ticari kaygılardan ve özel sektörü rahatlatmaktan olabilir.

Ne yazık ki bir anonim şirket gibi yönetilen Türkiye’de ticari kaygılar öne çıkıyor” ifadelerini kullandı.

‘ACİL KULLANIM ONAYI KALKABİLİR’

Sinovac aşısının mutasyondan öbürlerinden daha az etkileneceğini belirten Prof. Dr. Ahmet Saltık, “Ancak aşının koruyuculuğu %50.65 olarak açıklandı. Mutasyon nedeniyle bu oran düşerse aşının bir anlamı kalmayacak ve acil kullanım onayı yetkisi belki de kaldırılacak. Çünkü DSÖ (ve FDA), acil kullanım onayının % 50 koruyuculuk üstünde olmak koşuluyla verilebileceğini açıklamıştı” diye konuştu.

Cuhmuriyet’e_demecimiz_10.02.21

================================
Dostlar,

Cumhuriyet‘te bu gün (10 Şubat 2021) yayınlanan demecimizi yukarıya aktardık.
Gazetemiz“e, soruna gösterdiği duyarlık için teşekkür ederiz.
***
Derdimiz şudur                            :

Çin SİNOVAC firması ile aşı anlaşması niçin kamuyuna açıklanmıyor??
Bunu fellik fellik saklıyor AKP. Niçin? Devlet sırrı değil ya, sonunda bir ticaret anlaşması bu.

1 doz aşı kaç $? Öğrenmek istiyoruz. Bu bizim yurttaş olarak hakkımız.
Bedelini vergilerimizle biz ödüyoruz. İktidar ise hesap vermek zorunda.

  • Acaba aşı damla damla gelirken
    ANA NEDEN BİZİM ÖDEME GÜÇLÜĞÜMÜZ MÜ??
  • Paramız kadar mı aşı geliyor?

Bu firmaya transferlere 5018 s. yasa kapsamında erişilebilir mi??
Üstüne gitmek gerek… Medya, akademi, muhalefet..
Ne dersin Türkiye?
Hükümetin dış ödemelerini bir biçimde sanal ortamda görme olanağı var mı??
Bunlar doğru ise büyük skandal..

  • Çökertilen ekonomi, şimdi de kitlesel salgın ölümlerinin nedeni mi!?

İktidar gündem oyunları peşinde.. Sıra uzay masallarına geldi, UYAN TÜRKİYE!

Sevgi ve saygı ile. 10 Şubat 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik