Kategori arşivi: Hekim Saltık

VERANSIN TV Programımız

Dostlar,

Bu gün, 4 Eylül 2020 günü, Sivas Kongresi’nin 101. yılında, yursever yayıncılık yapan VERYANSIN TV’nin değerli programcılarından Sn. Erdem ARAY ile birlikte olduk.

Şanlı Sivas Kongresini, Mustafa Kemal Paşa’nın eşsiz önderliğini, Tıbbiyeli Hikmet‘i andık kısaca..

TELE1’e dönük ekran karartmanın yüz kızartıcı olduğunu vurguladık..

AKP = RTE‘nin ülkede ÇİFTE SANSÜR dayattığını; medyaya da, KORONAVİRÜS verilerine de apaçık ve ciddi oranda sansür uygulandığını belirttik..

Turkuvaz / AKP Yeşili tablonun günlük verilerinin nasıl akıl almaz çelişkilerle dolu olduğunu somut hesaplarla bir kez daha ortaya koyduk..

Tek çare kaldı :
En az 14 gün TAM KAPATMA!

Hem de artık bu kez oyalanmadan, ayak sürtmeden, gecikmeden..

  • OHAL ilanı için bahane üretmekten zinhar kaçınarak!Okulların açılmasını 2. yarıyıla erteleyerek, turizmi kapatarak…..
    Ülkeye giriş – çıkışları denetim altına alarak..
  • Masum insanlar daha çok ölmesin!Türkiye Cumhuriyeti AKP = RTE’nin bir AŞ’i değil!

    Onurlu ve saygın, büyük bir devlet; köklerine dönmeli ve bu kıyıcı kuşatmayı hıza yarmalı!
    ****

50 dk. süreli programımız bu gece 21:00 sonrasında VERYANSIN TV youtube kanalında.

İzlenmesi, paylaşılması ve gereğinin gecikmeden yapılması dileğiyle..

Örn. AKP dışı tüm belediyelerin salgının başından bu yana toplam ölüm rakamlarını açıklaması kaçınılmaz bir görev olmuştur.

Gerçek ölüm rakamları AKP’nin açıkladığı gibi 6 binlerde midir, yoksa birkaç katı mıdır?
Kaç katıdır??
Çıplak gerçek ortaya çıkmalı ve AKP = RTE iktidarının halka dürüst davranmadığı deşifre edilmelidir..

50 dk. süreli programımız bu gece 21:00 sonrasında VERYANSIN TV youtube kanalında.


Sevgi, saygı ve KAYGI ile. 04 Eylül 2020, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

MEDYASCOPE Programımız – 03 Eylül 2020

Arkadaşlar,

Bu gün (3 Eylül) MEDYASCOPE programımız…

İlk 18 dk. ve 43 – 61. dk. lar arası bizim konuşmalarımız..

Özellikle, muhalefet partilerinin elindeki 800+ belediyenin ölüm rakamlarını topluca yayınlamalarını ve Sağlık Bakanlığı’nın verileriyle karşılaştırılmasını önerdik..

Bakalım gerçek ölüm sayıları 6 binlerde mi, kaç katı açıklanan resmi rakamların??!!!

Çok önemli vurgularımız oldu; ilgi ve bilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 03 Eylül 2020, Datça

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

BU SALGINA KARŞI HALA ŞANSIMIZ VAR

BU SALGINA KARŞI HALA ŞANSIMIZ VAR

Dr. Mahmut YAMAN
Işık Üniv. Öğr. Gör. 
İşyeri Hekimi, Tıp Bilişimcisi

GENEL DURUMA BİR BAKIŞ

Gördük ki, bizimki de içinde olmak üzere ülkeler böyle bir salgın için hazırlıklı değilmiş. Her ülke kendisine uygun gördüğü uygulamalarla salgına karşı mücadele etmeye çalışıyor. Ülkelerarası işbirliğine yönelik adımlar tam anlamıyla atılamadı. Oysa bunun derece zorunlu olduğunu düşünüyorum. Şu anda her ülke salgın sürecinde farklı noktalara geldi. Ama salgın dünya genelinde bütün hızıyla sürmekte ve daha ne denli süreceği de belirsiz.

Sürecin ülkemizde doğru yönetilemediğini düşünüyorum ve üzülüyorum

Kısa süre sonra okullar açılacak, tatilciler dönecek. Kim hasta, kim taşıyıcı bilmiyoruz. Şu ana dek açıklanan tablonun daha da kötüleşeceğini söylemek falcılık sayılmaz. Sürekli gizlilik politikası uygulandı ve uygulanıyor. Oysa tam saydamlık gerekir. Çünkü sağlık herkesin hakkı.

Hastalığın herkese bulaştığını hayal edelim ve %2 dolayında öldürücü olduğu gerçeğinden yola çıkarak bir hesap yapalım. Kaç kişi yaşamını yitirmeye aday, hesabını siz yapın.

Bu virüse karşı etkili bir ilaç yok! Tedavi amaçlı kullanılan ….ovir/….avir ve benzeri şekilde son heceyle biten adlı ilaçların ne derece etkili olduğu tartışmaya çok açık. Uygulanan tedaviler, yalnızca hastalığın belirtilerine yönelik genel destek tedavisinden öteye gitmemekte.

Etkili bir aşısı yok! Aşı ve ilaç çalışmaları da değişik ülkelerde sürüyor. Gözardı edilmemesi gereken en temel nokta; gerek aşı gerek ilaç bulma çalışmalarının kendine özgü süreçleri vardır. Bu süreçlere uymadan geliştirilen aşıların/ilaçların uygulanması sonucunda ilerde hangi sorunlara yol açacağı ciddi biçimde dikkate alınmalıdır. 1957-61 arasında yaşanan “thalidomid faciasının” bir benzerini, hatta daha kötüsünü yaşayıp yaşamayacağımızın bir güvencesi yok.

Konunun uzmanı olmayan kişiler sürekli TV ekranlarında boy göstererek yalan – yanlış bilgilerle karşımıza çıkıyor ve halkın bilinçlenmesinin önünde engel olacak biçimde umut pompalamaya çalışıyorlar. Sonu; sokaklar, toplu bulunulan yerler ve gerçekte her yer korunmasız insan kalabalıklarıyla dolup taşıyor.

Kimi kendini bilmezler/fırsatçılar reyting ve çıkar amaçlı olarak medya araçlarından uluorta paylaşımlar yaparak sürece olumsuz etki ediyorlar. Bu konuda örnekler daha da çoğaltılabilir. Çözüm önerilerine geçmeden, maske konusuna değinmek istiyorum.

Salgın sürecinde kullanılması önerilen maskeleri 2 kümeye ayırmalıyız;

1-Salgın mücadelesinde rolü olan kişilerin kullanması gerekenler.
2-Vatandaşların kullanması gerekenler.

1. Küme maskeler belirli standartlara uygun olmalıdır. Bu standartlar yetkili birimlerce belirlenmiştir ve bu maskelerin ilgili standartlara uygunluğunu test eden laboratuvarlar kurulmuştur. Bu maskelerden ABD standartlarına uygun olanlar; N95 veya N100 maskelerdir. Avrupa standartlarına uygun olanlar ise FFP3 tipi maskelerdir. Bu maskeler virüslere karşı da koruma sağlarlar.
2. Küme maskeler ise virüslere karşı koruma sağlamaz. Peki, koruma sağlamıyorsa neden takmalıyız diye sorabilirsiniz. Virüs ağzımızdan çıkan damlacıklarla çevreye yayılır. Nefes alırken de ağzımızdan ve burnumuzdan vücudumuza girer. Bu maskeler, ağızdan yayılan damlacıkların çevreye saçılmasını engeller. Süreçte herkes kendisini potansiyel bulaştırıcı olarak düşünmelidir. Ağzımızı ve burnumuzu örtecek biçimde maske takarsak hem kendimizi, hem de başkalarını korumuş oluruz.

Maske konusunda kafa karıştıran yalanlar:

Karbondioksit birikimine neden olur… Bu doğru değil. Nasıl nefes alırken maskeden hava giriyorsa, nefes verdiğimizde de dışarı çıkar ve karbondioksit birikmesi olmaz. Bütün ameliyatlarda ameliyat ekibi bu maskeleri kullanıyor. Bazı ameliyatlar 15 saat sürebiliyor.

Baş ağrısı, nefes darlığı yapıyor... Bunlar da doğru değil.
Lütfen maskesiz dışarı çıkmayın!
Bu, karşımızdaki insanlara da saygımızın bir gereğidir.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİM

Bu salgını en kısa sürede denetim altına alarak bundan sonra yaşanacak can yitimleri başta olmak üzere her türlü yitiği en az düzeye indirmek hala olanaklıdır.

Bugün geldiğimiz noktadan başlayarak yapılabilecekler :

Şu ana dek izlenen yolun yarar sağlamadığı dikkate alınarak;
Süreci sonuna dek tek merkezden yönetmek gerekir. Bir acil durum yönetim merkezi kurulmalı. Bu merkezde yalnızca otorite konumunda olan kişiler görev almalı. Siyasiler kesinlikle bu merkeze karışmamalı, yalnızca merkezin istemlerini yerine getirmelidir. Aşağıda önerilenlerin hepsi de aynı anda başlatılmalıdır. Katı önlemlerle çözüme yaklaşmadığımız sürece yitiklerimiz giderek artabilir ve denetlenemez duruma gelebilir. Bu da ülkemiz güvenliği açısından bir tehdit demektir.

1-“Yaşam 30 günlüğüne ülkemiz genelinde ertelenmelidir”

Kesinlikle 30 günlük genel sokağa çıkma yasağı sıkı bir biçimde uygulanmalıdır. Bu süre içinde filyasyon (hastalığın kaynağına yönelik geriye doğru araştırma) çalışması yapılmalıdır. Saptanan hastaların hastalıktan temizleninceye dek yalıtılması (izole edilmesi) sağlanmalıdır.

2-Ülke sınırlarında giriş çıkışlar katı olarak denetlenmelidir.
Transit geçen araçların ülkeyi denetimli olarak terk etmesi sağlanmalıdır.
Ülkeye girenler en az 14 günlük karantinaya alınmalıdır.

3-Şehirlerarası ulaşım kısıtlanmalı ve denetim altına alınmalıdır.

4- Zorunlu tüketim gereksinimlerimizi karşılayan sektörler ve bir ölçüde veya tümüyle durması olanaksız olan sektörler (cam, döküm vb.) dışında kalan işyerleri kapatılmalıdır.

5-Okulların açılması 2 ay ertelenmelidir.

6-Tıbbi uygulama süreci kurulacak geçici sahra hastaneleriyle ve/veya salt salgın mücadelesi veren hastanelerle tamamlanmalıdır.

7- Ekonomik ve sosyal uygulama süreci

Halkı bilgilendirmek ve bilinçlendirmek amacıyla genel ağ ve uydu üzerinden yalnızca bir TV kanalından 24 saat yayın yapılmalıdır. Bu kanal dışında hiçbir medya aracına salgınla ilgili yayın izni verilmemelidir. Bu kanal da politik değil, tümüyle bilimsel temelde yayın yapmalıdır. Hastalığın yayıldığı yerler, mücadele yöntemleri vb. hastalıkla ilgili her türlü bilgi buradan verilmelidir. Hiçbir siyasetçi bu kanalda konuşmamalıdır.
Bu süreçte;
• İletişim en az 2 ay süreyle ücretsiz / indirimli olmalıdır.
• Elektrik, su, doğal gaz en az 2 ay ücretsiz olmalıdır.
• Evlere temel gereksinim servisleri hizmete girmelidir.
• Zorunlu olarak çalışılması gereken sektör çalışanlarının işyerinde konaklaması sağlanmalıdır.
• Kapalı kalması gereken küçük esnafa ve çalışanlarına devlet maddi destek sağlamalıdır.

Bütün bu uygulamalar için maddi kaynak nereden sağlanacak?
Maddi çözüm konusunda öneri yapabilecek uzmanlık bilgim yok. Sizler belki daha güzel öneri sunabilirsiniz. Uygulanabilir mi bilemem ama benim aklımdan geçenleri yazıyorum;
Saydam bir havuz oluşturulabilir ve bu havuza;
Milyarderlerimiz, bankalarımız ve devlet nakit akışı sağlayabilir. Salgın denetim altına alınıp boğulduktan sonra da kişi ve kurumların paraları ileride ödeyecekleri vergilerden düşülebilir.

Sevgi ve saygılarımla.

HALK TV Programımız ve Yakıcı Salgın Gerçekleri – 29 Ağustos 2020

HALK TV Programımız ve
Yakıcı Salgın Gerçekleri…

HALK TV‘de Cumartesi (29.08.2020) günü yaptığımız söyleşinin youtube’a yüklenmesi ve bize erişkesinin (linkinin) ulaşması bu sabah olanaklı oldu (ne yazık ki..)

Sunucu, özellikle artan olgu sayılarının ardalanını anlamak ve izleyicilere aktarmak istiyordu..
Ne var ki tablo hiç ama hiç iç açıcı değil..

Korona virüs tablosu (29 Ağustos) açıklandı Türkiyede son 24 saatte kaç yeni vaka ortaya çıktı İşte son durum...

Şöyle ki :

1. İlk olgunun resmen duyurulduğu 11 Mart’tan bu yana toplam 6.937.088 test yapılmış, (+) bulunan 267.064 olgu yakalanmış ve test / (+) lik oranı %3,8.. Çok düşük ve giderek düşmekte.. Örn. 29 Ağustos’ta 1459/101.414 = % 1,5.. Bu oranlar çelişkili, çünkü salgının başlarında daha düşük olmalı idi.. Oysa son günlerde test sayıları 90 – 100 bin / gün aralığına erişirken, -ki daha başından 100 bin / gün altına inilmemeliydi- giderek artan olgu sayılarına karşın testin yakalama oranının düşmesini açıklamak güç..

2. Kullanılan PCR testi hala, ne yazık ki, %40’lar dolayında duyarlı (sensitif); virüs taşıyanları yakalama yetili. Oysa zaman içinde %90’ın üstünde duyarlı testler geliştirildi ama Türkiye ısrarını sürdürüyor : Tek açıklama, düşük olgu sayısı bildirebilmek için dayanak arama!

3. (267.064 – 242.812) – 6.284 = 17.968 yatan hasta sayısı; S. Bakanlığının COVID-19 kabul ettiği PCR testi (+) hastalar.. Ama Türkiye’de hastane yatakları dolu! İnsanlar yatak ve yoğun bakım için kuyruklarda. Toplam 250 bin dolayındaki hasta yatağının 44 bini yoğun bakım. 50 bini özel sektörün. Özel hastaneler çok sınırlı pandemi hastası alıyor çünkü SGK sağaltım (tedavi) giderini ödemiyor. 200 bin kamu hastane yatağının en az yarısı geçtiğimiz hafta salt pandemi için ayrıldı. Son günlerde eklemeler ve kaydırmalarla bu rakamın 120 bine eriştiğini düşünüyoruz.

Sorular şunlar                            :

  • 120 bin pandemi yatağı, turkuvaz tablo hesabından kolayca çıkarılan 18 bin PCR (+) hasta ile nasıl dolar?? Kalan 100 bin yatakta uzaylılar mı yatıyor??
  • O yüz bin hasta PCR testi negatif ama tüm klinik – lab. bulguları ile COVID-19 hastası ve aynı sağaltımı alıyorlar!Saklanabilecek birşey var mı ortada??4. Resmen COVID-19 kabul edilen 17.968 yatan hastanın 917’si “ağır” hasta.. Ne demekse?? Oranlarsak 917 / 17.968 = %5,1 ve bu oran sürekli artıyor.. “Ağır hasta” yı dünya verilerinde gördüğümüz “kritik hasta” ile eşdeğer alırsak, bu oran Dünya ortalamasında %1! Bizde neden 5 katı! Çünkü, hastane yatakları dolmasın diye S. Bakanlığı “genelge” ile hekimlere buyruk vererek yatırılma koşullarını çok daralttı : Solunum yetmezliği – güçlüğü ve yutma güçlüğü olacak yatırılabilmek için. Yani durumunuz “ağır” laşmış olacak. Değilse evinizde kalacaksınız!

    5. “Zatürre” li oranını veren yok dünyada ama biz veriyoruz.. Bu hastaları da “ağır” sayarsak %12,5’e erişiyor “kritik” durumda olanlar.. Dünya ortalaması olan %1’in 12,5 katı!

    6. Gene de, yatırılan her 8 resmi COVID-19 hastasından 1’i “ağır / zatürreli” olmasına karşın, ölüm oranlarımız 6.284 / 267.064 = % 2,35… Dünya ortalaması ise %5!

    Hem yatan her 8 resmi hastadan 1’i ağır / zatürreli, dünyanın 12,5 katı; hem de ölüm oranlarımız dünya ortalamasının yarısından az!??

    Bu olsa olsa TÜRK MUCİZESİ olabilir!!??? Ama bu muazzam “başarıyı” (!) açıklayan bir uluslararası bilimsel makalemiz yok!

7. 1549 yeni olguya karşılık 1003 taburcu edilen… Yatan hasta havuzuna 546 eklenme.. Yatan resmi hasta havuzu 10 binin altına inmişken 1 ay kadar önce, şimdi 18 bine erişti, 1 ayda  %80 resmi artış var.. Ama test / (+) lik oranı hala %1,5’lerde??!!

8. Yatan 120 bin COVID-19 hastası (18 bini test pozitif, kalan negatif), olağan koşullarda toplamın %15’i olmak gerekir eldeki bilgilerle. Dolayısıyla toplam olgu sayısı 800 bin olarak kestirilebilir toplumda. Virüsü taşıyan ve bulaştıran 800 bin insan!

Dahası                :
Yatan 120 bin COVID-19 hastası (18 bini test pozitif, kalan negatif), olağan koşullarda toplamın %15’i olmak gerekirken, S. Bakanlığının yatış koşullarını (endikasyonlarını) çooooooook daraltması nedeniyle diyelim %5 ise; bu takdirde toplam hasta yükü 2,4 milyon demektir!

2,4 milyonun %15’i yatırılma durumunda ise bu da 360 bin yapar ama gerçekte yatırılabilen bunun 1/3’üdür.. Bir başka anlatımla, 240 bin COVID-19 olgusu hastanede yatırılarak sağaltım (tedavi) alacak iken, evlerinde tutulmaktadır..

  • Sağlık sistemi açıklanmayan bir iflas içindedir..

240 bin dolayında hasta evlerinde COVID-19 sağaltımı almaktadır ve bunlardan ölümlerin ne oranda olduğunu, ne oranda COVID-19 ölümü olarak kodlandığını bilmiyoruz!

Bir kez daha “dahası” diyelim; pandemi yataklarında yatan 100 bin COVID olgusunun PCR (-) olması nedeniyle, ölümleri zaten COVID-19 ölümü değildir!

9. Yüz bin test / gün iyi rakam ama, kimlere yapılıyor bu çok önemli.. Kişi mi, test sayısı mı? Kaçı yineleme? Örn. neden TBMM’de kişi başına ortalama 5 test yapılmışken Türkiye genelinde her 12 kişiden 1’ine yeni erişildi ortalama?? Üstelik turkuvaz / yeşil tablo verileri gerçekten son 24 saatin mi?? Geçen hafta S. Bakanı Dr. Koca, “10 gün önceki veriler” demişti, dehşet verici idi! Salgın yönetiminde güncel hatta saatlik veri vazgeçilmez önemdedir..

10. Kaç sağlık çalışanı bulaşı aldı, kaçı öldü?? 29 Nisan’da Bakanın açıklamasına göre 7 bini aşkın sağlıkçı bulaşı almıştı. Son 4 aydır durum nedir?? Niçin açıklamıyorsunuz?? Neden sağlık çalışanları COVID-19’a yakalandığında – öldüğünde MESLEK HASTALIĞI saymıyorsunuz??
*****
Sanırız daha çok uzatmaya gerek yok..
Kral çıplak mı çıplak, çırılçıplak..
AKP iktidarı salgını Türkiye’yi batırdığı gibi “yönetmekte” (‘!)..
Kendince başarıya mahkum ama mızrak da bir türlü çuvala sığmıyor..
Bunca açık hata, bunca uyarıya karşın nasıl olur da ısrarla sürdürülebilir??
Aklımıza ister istemez olumsuz seçenekler geliyor.. Onu da sorup bağlayalım :

  • Salgın gerekçe yapılıp OHAL ilanına mı gidilmek isteniyor??!!
    Sakın ha, asla ve asla, aklınızdan bile geçirmeyin..
    Epey, epey geç ama hala dönülmez yerde değiliz..
    EPİDEMİYOLOJİK İLKELERE TAM BAĞLI ve HALKA KARŞI DÜRÜST salgın yönetimi tek yol!
  • Bu arada, en az 14 günlük tam kapatma giderek daha gerekli olmakta; ciddi ciddi hazırlığı yapılmalı ve gerekli 50 milyar Dolara yakın kaynak ne edip edip bulunmalı.
    SALGINLA FLÖRT OLMAZ !
    Türkiye Erdoğan’ın bir A.Ş.’i gibi değil, insan haklarına dayalı, çağdaş, onurlu bir hukuk devleti gibi yönetilmek zorundadır.

    Salgın gereğinden çok uzadı / uzatıldı, bastırılabilirdi, çok sayıda masum insanımız kurban / feda edildi. Böylesi bir siyasal tercih olamaz; bu açık bir insanlık suçudur ve DERHAL durdurulmalıdır.

    TBMM soruna el koymalıdır,

    Bilim Kurulu sesini yükseltmelidir ve muhalefet ayağa kalkıp görevini yapmalıdır.. Örn. bir Ulusal Salgın Kurultayı toplamalıdır.

    Ve de yalaka / yandaş basın… masum insanlar, önlenebilecek iken sapır sapır ölürken, bir an olsun aynaya bakmalıdır!

    Son soru                  :

  • 6 aydır yazdıklarımızın, 110’u geçen TV konuşmamızın tek hecesi yalanlanabildi mi??
    Sevgi, saygı SONSUZ ACI ama umut ile. 31 Ağustos 2020, TekirdağProf. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
    Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
    Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
    www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

BİZİM TV Programımız – 30 Ağustos 2020

Dostlar,

BİZİM TV Youtube kanalından yayın yapan ve çok nitelikli programlar / görüşmeler sunan deneyimli gazeteci Sn. Lale Özan ARSLAN, 28 Ağustos 2020 günü bizimle 4 kez yaptığı söyleşinin ilk bölümünü o gün yayınlamıştı ve biz de web sitemizde paylaşmıştık.. (http://ahmetsaltik.net/2020/08/29/bizim-tv-programimiz-28-agustos-2020/)

Bu gün ise, 30 Ağustos’a da değindiğimiz 2. bölüm aşağıda. Söyleşi oldukça kapsamlı idi ve yarımşar saatlik 2 bölüm olarak yayına konmuş oldu. Her 2 bölümün ardışık olarak izlenmesinde konu bütünlüğü açısından yarar var sanıyoruz.

30 Ağustos 2020 günü Sağlık Bakanlığınca yayınlanan koronanın turkuvaz / yeşil (!?) tablosu hiç de iç açıcı değil.. İlk olgunun resmen duyurulduğu 10 Mart 2020’den bu yana, salgının 174. günündeyiz ve tablo aşağıdaki gibi.. 1482 yeni olgu ve 42 ölüm! Hastaneler dolu, ama 100 bine yaklaşan günlük testte pozitiflik oranı hala %1,5 gibi.. Rakamların zerrece tutarlığı yok; bir alaturka tiyatrodur gidiyor..

30 Ağustos korona tablosu açıklandı - Bakan Fahrettin Koca yayınladı: Vaka sayısı ve ölü sayısı bugün kaça yükseldi

Durum endişe verici ama Sağlık Bakanının ağzından yurttaşa evirip çevirip “tedbir” önermekten başka söz çıkmıyor.. Ne yaptıklarını, ne yapmayı planladıklarını bilmiyoruz..

Tablodan hesapladığımıza göre 268.546 – 243.839 = 24.707 ve 24.707 – 6.236 = 17.971 yatan hasta sayısı görünüyor..

  • PCR testi (+) 18 bin COVID-19 hastamız var!!??

Ancak, pandemi için ayrılan yaklaşık 120 bin dolayında kestirdiğimiz hasta yatağının (toplam 250 bin hastane yatağı, 50 bini özel sektörde, Bakanlığın 200 bin yatağının yarıdan çoğu pamdemiye ayrılmış durumda) dolu olması nasıl açıklanacak??

  • Dolu olan 100 bin pandemi yatağında kimler yatıyor ??

Yanıt : PCR testi negatif ama klinik ve öbür lab. bulguları ile COVID-19 tanısı konan ve bu sağaltımı alan fakat Sağlık Bakanlığınca resmen COVID-19 hastası kabul edilmeyen, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) kodlarına göre “klinik COVID-19” diye kodlanmayan pandemi hastaları!

  • Resmen 18 bin ama fiilen 120 bin, yatan COVID-19 hastamız var..

Üstelik bu yatırılanlar Bakanlığın ölçütleriyle solunum güçlüğü – yetersizliği ve yutma güçlüğü gelişen “ağır” hastalar. Olağan koşullarda %15 olgu hastaneye yatırılıyor. Eğer 120 bin hasta bu %15’e karşılık ise, toplumda 800 bin hastamız / virüsü taşıyan – bulaştıran insan vardır!

Ancak, yatırılanlar %15 olmayıp, yatak yetersizliği nedeniyle onların içinden ağırlaşanlar olduğundan, bu oranı %5 alırsak, 18 bin resmi COVID-19 hastasının %95’i toplum içindedir ki, bu rakam 2,4 milyon eder!

Bakanlığın açıklamak zorunda kaldığı çooooooooooooooooook “indirimli” (!) günlük 1500 olgu ve 40’ları bulup aşan ölüm sayıları 18 bin yatan hastadan çıkmaz…

İlk iş dürüst olup halka gerçekleri açıklamak..
Bu salgın böyle sönümlendirilemez.
Nitekim 6 ay bitiyor ama il dalgayı hala bitiremedik..

En az 14 gün TAM KAPATMAYA (lockdown) Türkiye’nin her bakımdan hızla hazırlanmasında büyük yarar var…

Sevgi ve saygı ile. 30 Ağustos 2020, Tekirdağ

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

İmamoğlu ve Yavaş : Sağlık Bakanlığı’nın rakamları gerçekleri yansıtmıyor!

İmamoğlu ve Yavaş: Sağlık Bakanlığı’nın rakamları gerçekleri yansıtmıyor!

Sağlık Bakanlığı’nın günlük açıkladığı Covid-19 verilerini değerlendiren İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanları, sürecin şeffaf yönetilmediğini, açıklanan rakamların gerçekleri yansıtmadığını söyledi. İmamoğlu, “Şu anda neredeyse İstanbul eşittir Türkiye” açıklamasını yaparken, Yavaş ise “Sadece Ankara’da 563 kişi öldü” dedi.

Latif SANSÜR

İmamoğlu ve Yavaş: Sağlık Bakanlığı’nın rakamları gerçekleri yansıtmıyor

Türkiye’de 1 Haziran’da başlayan normalleşme süreciyle birlikte corona virüsü vakaları her geçen gün artarken Sağlık Bakanlığı tarafından açıklanan rakamların gerçekliği de tartışma konusu oldu.

Türk Tabipleri Birliği başta olmak üzere birçok kuruluş tarafından sıklıkla gündeme getirilen bu iddia, bugün Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanları tarafından da dillendirildi.

“BİZİM DERDİMİZ ŞEFFAFLIK”

İYİ Parti’nin online düzenlediği webinar paneli sonrası yöneltilen sorular üzerine açıklama yapan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, açıklanan pandemi verilerinin gerçekleri yansıtmadığını belirtti.

“Bizim derdimiz şeffaflık” diyen İmamoğlu, “Şu anda neredeyse İstanbul eşittir Türkiye” derken, Yavaş ise “Sadece Ankara’da 563 kişi öldü” şeklinde konuştu.

“BİZDE SAYILAR VAR”

Türkiye’deki sayı kadar, İstanbul’da bulaşıcı hastalıktan ölenler olduğunu söylemesi halinde kıyamet kopacağını dile getiren İmamoğlu, şunları kaydetti:

* Bizde bu sayılar var. Bir dönem kamuya açıktı, e-devlet üzerinden görülebiliyordu. Bunlar kısıtlandı. Ama insanlar istatistikleri okuyabiliyorlar.
* Yani bir önceki sene ile bu sene arasındaki farkı okuyabiliyorlar. Şu anda neredeyse İstanbul eşittir Türkiye.
* Peki üstü ne olacak? Türkiye rakamları neredeyse Ankara’dakiler kadar, açıklanmıyor. Aynı şey İstanbul için geçerli.

“YENİ BİR TARTIŞMA AÇMIŞ OLACAĞIZ”

Dertlerinin tartışma açmak olmadığını, ancak bu konunun ele alınmasının şart olduğunu söyleyen Ekrem İmamoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

* Şimdi yeniden tartışma açmış olacağız. Bizim derdimiz tartışma açmak değil ki. Bizim derdimiz şeffaflık.
* Ben görüyorum. Bu rakamları bunu bir kısım siyasilere verdik. Bunu konuşan siyasiler neredeyse hain ilan edildi.
* Ölüm raporunu paylaşmak işin vahametini tedbir boyutunu arttırır. O bakımdan söylüyorum, ne yazık ki şu anda İstanbul eşittir Türkiye.

“NEYİ GİZLİYORSUNUZ, TÜM VERİLER BELEDİYELERDE”

Bütün verilerin belediyelerde olduğunu hatırlatan İmamoğlu, “Neyi gizliyorsunuz. Tüm ölümleri kayıt alan kurumuz. Nakli yapan da biziz. Mezarlıklar Müdürlüğü bizde, ölümler bize geliyor. Bunun gizlisi saklısı olmaz” diyerek bu önemli sürecin siyasi polemiklerden uzak yürütülmesi gerektiğini vurguladı.

“KANAL İSTANBUL İÇİN KÖY KÖY GEZEN BAKANLAR VAR”

Pandemi sürecinin önemli ve ciddi olduğunu hatırlatan Ekrem İmamoğlu, sözlerini şöyle noktaladı:

* İstanbul’un önemli gündemi bu olmalıdır. İkinci vazgeçilmez gündemi deprem olmalıdır.
* Ama artık bakanlar, bakanlıklar Kanal İstanbul için köy köy gezip ‘siz nasıl istiyorsanız planı öyle değiştireceğiz’ diye propaganda  yapıyorlar. Ağlanacak haldeyiz.
* Bakanlar plan değişikliği için köye gidiyor. Çok ayıp. Konumuz, önceliğimiz bulaşıcı hastalıktır, kontrol altına alınıncaya kadar seferberlik devam etmelidir.

“TOPLUM ÖNÜNDE TARTIŞMAMIZI İSTİYORLAR”

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da,

pandemi sürecinde yapmak istedikleri çalışmaların engellendiğini

belirterek şunları söyledi:

* Biz sokakta konteynerler kurup insanların ateşini ölçmek istedik. Bize izin verilmedi. Sonra yollarda polisler ateş ölçmeye başladı.
* Biz bunu kendi aramızda değerlendirdiğimizde, ‘birileri bizimle toplum önünde tartışma yaşamak istiyor’ diye değerlendirdik. Covid-19 üzerinde bir çatışma çıkarmak istiyorlar. Biz bunun dışında kalalım.

“ANKARA’DA 563 KİŞİ ÖLDÜ”

Açıklanan rakamların gerçekten uzak olduğunu anlatan Yavaş, şunları kaydetti:

* Ankara’da toplam 563 kişi öldü. Meclis’te bir araştırma komisyonu kurulsun. Adana, İstanbul, İzmir, Ankara belediye başkanlarından bir günlük rakamları istesinler. Sonra açıklanan rakamlara baksınlar.
* Rakamları az açıklamanın kime ne faydası var? Bence tam tersi olmalı. 30 vefat varsa 100 demeli. Yoksa vatandaşlarımız ne düğünden, ne sünnetten vazgeçer.
* Biraz ikna ile biraz korkutarak, biraz zorlamayla bu tedbirlere ağırlık vermek zorundayız yoksa gerçekten altından kalkamayacağız.

“BELEDİYELER OLMASA HÜKÜMETİN HALİ NE OLURDU?”

Mansur Yavaş, birilerinin kara propaganda yaparak kendilerini kötülediğini anımsatarak şunları söyledi;

* “Biz olmazsak bunlar üç koyun güdemez, ortalık çöp dağlarıyla dolar..” diyorlardı. Hükümet değişikliğinde Türkiye’de kara bir tablo çıkacağını söylüyorlardı.
* Tam tersi çıktı. Hatta bu belediyeler olmazsa pandemi sürecinde hükümetin hali nice olacaktı? Maske bile dağıtmakta zorlandılar.

Diyarbakır Tabip Odası duyurdu: Bugün sadece bir hastanede 15 kişi öldü

TTB Merkez Konseyi Üyesi Yerlikaya: Hasta sayılarında yüzde 31 artış var

BİZİM TV Programımız – 28 Ağustos 2020

Dostlar,

Dün, 28 Ağustos 2020 günü, Youtube kanalından yayın yapan BİZİM TV yöneticisi Sayın Lale Ozan ARSLAN‘ın 4.kez konuğu olduk. Önceki 3 program 13 K, 52 K ve 72 K tık aldı.. (K : Kilo, 1000)..

Salgını konuştuk gene…
– SALGINLA FLÖRT OLMAZ… dedik…
– İzlenen ikiyüzlü politikaları eleştirdik..
– Resmen yatıyor görünen 17 bin korona hastası ile en az 100 bin pandemi yatağının nasıl dolduğunu (!??) sorguladık..
– 80+ bin pandemi yatağında sağaltım (tedavi) gören 80 bini aşkın korona hastasının tek eksikleri / günahları PCR testinin negatif çıkması mı??
…..
…..
İzlenen politikanın iler – tutar yanı olmadığını ortaya koyduk ve somut çözüm önerileri sunduk..
Program 1 saat sürdü..
Deneyimli programcı Lale Arslan söyleşiyi 2 parçaya ayırdı. İlk bölüm dün gece saat 20:00 sonrası youtube’a yüklendi.
2. bölüm yarın, 30 Ağustos 2020 günü yayınlanacak gene youtube kanalında..
(Yayınlandı : http://ahmetsaltik.net/2020/08/30/bizim-tv-programimiz-30-agustos-2020/)

Bütünlüklü olarak izlenmesi, çok yaygın olarak paylaşılması ve GEREĞİNİN ARTIK YERİNE GETİRİLMESİ.. dileğiyle…

Önlenebilecek nedenlerden masum yurdum insanlarını kurban vermek herhalde asla bağışlanamayacak bir insanlık suçudur.. Bu kırımın ivedilikle durdurulması gerek!

Sevgi ve saygı ile. 29 Ağustos 2020, Tekirdağ

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

 

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı : 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlu olsun!

Ülkemiz, vatanımız, uğruna kan dökülen topraklar

Ailelerimizle yaşadığımız, işimize gittiğimiz, sokaklarında alışık olduğumuz yüzlerini gördüğümüz, bisiklet sürdüğümüz, dostlarımızla yemek yediğimiz, sevdiğimizle batan güneşi seyrettiğimiz, çocuklarımızı doğurduğumuz, büyüttüğümüz, nefes aldığımız var olduğumuz yurdumuz, vatanımız..

Başta liderimiz, atamız Atatürk ve silah arkadaşları olmak üzere bugün özgürce yaşadığımız ülkemizi bize kazandıran, bu topraklarda özgürce yaşamamız için yaşamlarını veren görmediğimiz; belki çoğunun isimlerini bile bilmediğimiz binlerce insan, vatandaşımızın huzurlarında saygıyla eğiliyoruz…

Oraya gitmeyebilirlerdi; gittiler, dönmeyebileceklerini biliyorlardı, dönemeyenler oldu… Hepsini ülkeleri için, bizler için yaptılar…

Ülke topraklarımızı işgalci kuvvetlerden geri aldığımız günü kutladığımız 30 Ağustos Zafer bayramımız kutlu olsun

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı

Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç’tan korkunç iddia

Söyledikleri doğruysa durum çok vahim! Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç’tan korkunç bir iddia geldi

28.08.2020,  YENİÇAĞ

Söyledikleri doğruysa durum çok vahim! Tabip Odası Başkanı Ali Karakoç'tan korkunç bir iddia geldi

Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç, Sağlık Bakanlığı’nın açıkladığı 1500’lü rakamların doğru olmadığını, Ankara’daki rakamın bile daha fazla olduğunu ve pandemi hastanelerinde yoğun bakım servislerinin dolduğunu, vatandaşların kuyrukta beklediğini söyledi.
Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Ali Karakoç, Cumhuriyet gazetesinden Sibel Bahçetepe’nin haberine göre;
“Covid servisinde çalışan arkadaşlarımız her gün yeni servislerin Covid servisine dönüştürüldüğünü ve yetmediğini anlatıyor. Pandemi hastanelerinin önünde hastalar kuyrukta bekliyor. Çalışanlar da yıprandı. Temmuzda anket yaptık. Ankete katılan hekimlerin üçte biri tükendik diyor, sağlıkçıların üçte biri depresyonda olduğunu söylüyor, bütün bunlara rağmen Ankara’da sağlık çalışanlarının hiçbirine ek ödeme iki aydır yapılmıyor.” açıklamasında bulundu.

Türkiye genelinde 18 ölüm bildirilmişti, İYİ Partili Aytun Çıray’dan korkunç bir iddia geldi

Türkiye genelinde 18 ölüm bildirilmişti, İYİ Partili Aytun Çıray’dan korkunç bir iddia geldi

Karakoç, “OECD verilerine göre yüz bin kişiye en az hekim düşen ülke biziz. Oysaki ülkede atama bekleyen hemşire, sağlık memuru, acil tıp teknisyeni, hekim var, halen güvenlik soruşturmaları nedeniyle hekimler atama bekliyor. Kamusal acil sağlık krizi yaşanırken iktidar, halen sağlık emekçilerini atamıyor, hukuk garabeti yaşanıyor.” diye konuştu.

e-027.jpg

“KADEMELİ MESAİYE GEÇİLMELİ”

İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip, “Önceden vakalar merkezi hastanelerde yoğunlaşıyordu, şimdi yeni açılan hastanelere gönderiliyor, önemli bir kısmı hastanelere yatırılmıyor, evlerde tedavi ediliyor. İstanbul’da da vakaların arttığını duyuyoruz. 1 Haziran sonrası önlemlerin gevşeltilmesi, Ayasofya Camisi’nin açılışı, sınavlar bunda etkili. Tabii İstanbul nüfusu kent dışına yayıldı, asıl yoğunluk Anadolu’da. Aile sağlığı merkezlerinin yeterli desteği hem eleman açısından yok hem de gerekli şekilde filyasyona planlı ve programlı katılamıyorlar, gereksiz iş yükü bindiriliyor, hasta olduklarında bile performans ücretleri düşünüyor. Emeklilik haberleri sıklıkla geliyor. Yurtdışına gitmek isteyen hekimlerde son 1-1.5 yılda başvuru oranları 10 kat arttı. İşyerlerinde, fabrikalarda sorun var. Önlemler yetersiz. Toplu taşımadaki yoğunluğun azaltılması için aralıkla çalışma sistemine ihtiyaç var, kademeli mesaiye geçilmeli.” ifadesini kullandı.

“İZMİR’DE SAĞLIKÇILAR TÜKENDİ”

İzmir Tabip Odası Başkanı Op. Dr. Lütfi Çamlı, “Pandeminin epidemiyolojik verileri, yani kaç test yapıldı, kaç olguda pozitif çıktı, kaçı hastaneye yattı, kaçı yoğun bakımda gibi bilgiler ısrarla bizimle paylaşılmıyor. İzmir’de özellikle son bir ayda ciddi vaka artışları olduğu şeklinde bilgiler alıyoruz. Böyle devam ederse İzmir’de ciddi bir sıkıntı ortaya çıkabilir. Hastanelerde ve yoğun bakımlarda kritik doluluk yoksa da önceye nazaran bir artış var. İzmir’de 1. dalganın 2. pikini (AS: tepesini) yaşıyoruz. Günde 4500-5000 test yapılıyor. Bunun sonucunda çıkan test pozitifliği 350-400. Fakat bu pozitif çıkan olguların kaçı yeni olgu bilmiyoruz. Sağlıkçılar tükendi. Kentte 550-600 sağlık çalışanının Covid-19’dan etkilenmiş olduğunu düşünüyorum.” dedi.

Kaynak Yeniçağ: Söyledikleri doğruysa durum çok vahim! Tabip Odası Başkanı Ali Karakoç’tan korkunç bir iddia geldi

KRT TV Programımız – 26 Ağustos 2020

Dostlar,

Bu gün, 26 Ağustos 2020 Çarşamba günü
akşam saat 17:00’de,

KRT TV’de Sn. Elif Şentürk’ün
konuğu olacağız.. / OLDUK

Salgın yönetiminde geldiğimiz tıkanmayı,
kritik kavşağı konuşacağız.. / KONUŞTUK

*****
Program geçekleştirildi, youtube erişkesi (linki) bize yarın (27.8.20) yollanacak ve sizlerle burada paylaşacağız..

55 dakika süren kapsamlı programı izlemek / paylaşmak ve gereğini yapmak üzere lütfen tıklayınız…


İlgi ve bilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 26 Ağustos 2020, Tekirdağ

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com