Kategori arşivi: Hekim Saltık

İzmir İLKSES Gazetesi ile söyleşi : Deprem Bölgesinde Bulaşıcı Hastalık Tehlikesi

Uyuz, bitlenme, mantar enfeksiyonu… Türkiye’ye yayılabilir

Deprem bölgelerinde çıkabilecek bulaşıcı hastalıkların, nüfus hareketliliği dolayısıyla tüm Türkiye’ye yayılabileceğine dikkat çeken Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, Kovit-19’un da bu süreçte artabileceğini vurguladı.


21.02.2023

Uyuz, bitlenme, mantar enfeksiyonu: Türkiye’ye yayılabilir

SULTAN GÜMÜŞ KAYA / RÖPORTAJ (AS: Söyleşi)

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, deprem alanında yaşanan ve yaşanabilecek olan salgın hastalıkları gazetemiz aracılığıyla kamuoyuna aktardı. Gerçekleştirdiğimiz röportajda (söyleşide) Prof. Saltık, çadır – konteyner evlerde insanların çok kalabalık yaşadığını dolayısıyla kişi başına 3,5 metre kare alan bile sağlanamadığını kaydetti. Yakın temas ve hijyen sorunu nedeniyle uyuzbitlenme ve kimi mantar enfeksiyonlarının görülebileceğini aktaran Saltık, Kovid-19 pandemisinin de bu süreçte artabileceğini vurguladı.

Öte yandan, yaşanan nüfus hareketliliği dolayısıyla bölgede çıkabilecek bulaşıcı hastalıkların tüm Türkiye’ye yayılabileceğine de dikkat çeken Prof. Dr. Ahmet Saltık,

  • “Türkiye nüfusunun %90-95’i deprem kuşağında yaşamakta.
    Bu doğa gerçekliğine uygun bir toplumsal düzen kurmak zorundayız.
    ” dedi.

detail-photo-fancybox-0KİŞİ BAŞINA 3,5 METRE KARE ALAN…

10 kentimizde yaşanan deprem yıkımının salgın hastalıkları da birlikte getirdiği belirtiliyor. Durumun bu denli vahim bir tabloya yol açmasının nedenlerini aktarabilir misiniz?    

Bulaşıcı – salgın hastalıklar, afetlerin ardından ciddi sorun kaynağıdır. Bu hastalıkların kökenlerine göre irdelenmesi uygun olur. Depremin ardından hava yolu, yakın temas, su ve yiyecekler, yaralanmalar, çevre koşulları bulaşıcı hastalık salgınları için başlıca kaynaklardır. Maraş ve yöresi ile birlikte 10 kentimizi çok olumsuz etkileyen şiddetli deprem, 13 milyona varan büyük bir nüfusu tehdit etmektedir. 110 bin km2 alana yayılan depremin ardından, bu büyük nüfus kitlesinin temel gereksinimlerini hızla karşılamak kolay değildir.

  • İlk iş yıkıntı altında kalan insanların – hayvanların yaşamlarını kurtarmaktır.
  • Ardından, yaşamda kalanların yaşam güvenliğini sağlamak gelir.

Bu amaçla, ağır kış koşulları da gözetilerek barınma ve beslenme öncelik almalıdır. Bölgede yeterli barınma koşulları gereken hızda sağlanamamıştır. Çadırlar yetersiz, konteyner evler çok çok azdır. Yararlanılabilecek kapalı mekan, deprem çok şiddetli olduğundan yok gibidir. Dolayısıyla sağlanan çadır- konteyner evlerde insanlar çok kalabalık yaşamaktadırlar. Kişi başına 3,5 m2 alan sağlanamıyor.

Aynı zamanda Sağlık Hukuku uzmanısınız. Bu doğrultuda deprem sahasında
başlıca hangi salgın hastalıkların boy göstereceğini düşünüyorsunuz?      


Kapalı alanda kalabalık yaşam
, özellikle hava yolu ile bulaşan hastalıklar için risk etmenidir. Üst ve alt solunum yolu bulaşları (enfeksiyonları) kolaylıkla yayılabilir. Tonsillit, farenjit, sinüzit, soğuk algınlığı (nezle), grip, zatürre, verem, kızamık, Kovid-19.. başta olmak üzere! Zatürre, bebek-çocuk ve yaşlılarda ağır giderek ölümlere yol açabilmektedir. 

  • Ağır kış koşulları, yetersiz-dengesiz beslenme,
    üst ve salt solunum yolları bulaşlarını artırıcı ve ağırlaştırıcıdır. 

Ayrıca enkaz tozlarının solunması gerek yöre halkında gerek arama-kurtarma emekçilerinde, hafriyat işçilerinde kimi sorunlara yol açabilecektir (asbestozis vb.). Yıkımlarda, hafriyat kaldırmada… Histoplasma capsulatum mantar enfeksiyonu alınabilir. Yakın temas ve hijyen sorunu nedeniyle uyuz, bitlenme, kimi mantar enfeksiyonları görülür.

detail-photo-fancybox-1KOVİT-19 BU SÜREÇTE ARTABİLİR!      

Halen Kovid-19 pandemisi ile savaşırken, göçük altındaki kentlerde yaşanan ya da yaşanacak olan salgın hastalıklar, durumu daha da kritik bir duruma dönüştürür mü?

1’den çok bulaşıcı hastalık ne yazık ki eşzamanlı olarak yaşanabilir. Kovit-19 da bu süreçte artabilir. Hem kapalı ortamlarda kalabalık yaşam, hem stres ve beslenme, barınma, uyuma, giyinme.. yetersizlikleri tetikleyici olabilir.

  • Kovit-19, grip ve öbür çocukluk-erişkin aşılarının anımsatma dozlarının yapılması çok uygun olur.
  • Halkın sürekli sağlık eğitimi çok değerli.
  • Bulaşıcı hastalıklar için erken tanı kritik.

Bu amaçla erken tanı-uyarı sistemlerinin kurulması gerekli.

Deprem dolayısıyla Türkiye’yi halk sağlığı bakımından nasıl sorunlar bekliyor?

Bölgede çıkabilecek bulaşıcı hastalık salgınları Türkiye’ye yayılabilir!

Tersine, ülkemizin değişik yerlerinden bölgeye de kimi bulaşıcı hastalıklar taşınabilir.

Çünkü ciddi boyutta bir nüfus hareketliliği söz konusudur.

Bölgede sağlık hizmetlerinin basamaklandırılarak (Birinci – İkinci – Üçüncü Basamak) etkinlikle sürdürülmesi gerekecektir.

Özellikle 0-6 yaş çocukların düzenli aşılanması önemlidir.

Çöken sağlık altyapısı ayağa kaldırılmalıdır. İnsan gücü bakımından bölge desteklenmeli ve döngüsel (rotasyonla) görev verilmelidir.

  • Sağlık hizmetleri kamusal sorumluluk ve temel insan hakkıdır.
  • Neo-liberal vahşi küreselleşme dayatması ile son 20 yıldır “Sağlıkta Dönüşüm” adı altında özellikle hızlandırılan sağlıkta özelleştirmenin durdurulması gerekmektedir.

Ardışık afetler akıldan çıkarılmadan,
kamusal sağlık sektörü tüm boyutlarıyla ülkemizde güçlendirilmek durumundadır.

Koruyucu sağlık hizmetlerini önceleyen, Dünya Sağlık Örgütü’nün “Tek Tıp – Tek Sağlık” anlayışı ekseninde bir ulusal – kamusal sağlık sistemine gereksinim ivedidir.

DERS ALARAK SORUNLARI AŞACAĞIZ

Bu noktada yetkili kurum ve kuruluşlara nasıl bir görev düşüyor?
İvedi olarak yapılması gerekenler nelerdir?

Afetlere müdahale başlıca AFAD’a verilmiş durumda. Eski sivil savunma örgütleri bu kuruma devredildi. KIZILAY da epey geriye çekildi. 7269 sayılı yasa gerekli düzenlemeleri içeriyor. Ancak AFAD çok yetersiz kaldı. Bölgeye 2 – 3. günü izleyerek ancak sınırlı katkı sağlanmıştır. Onlarca ülkeden gelen dış yardım, ülkemizin her yerinden koşan kişi ve kurumlar afette risk azaltımı için ciddi ve özverili çalışmalar sergilemiştir…

Bir OHAL Bölge Valiliği, bölgesel düzeyde eşgüdüm için yerinde olacaktır.
TBMM’de özel oturumlarda sorun değerlendirilmeli, bir Araştırma Komisyonu kurulmalı, demokratik biçimde halkın katılımıyla yol alınmalıdır.
Afette ve sonuçlarında sorumluluğu olan tüm kişi ve kurumların bağımsız-tarafsız yargı organınca adil ve hızla yargılanarak hak ettikleri yaptırımlara çarptırılmaları büyük önem taşımaktadır.

  • Bölgeden göç önlenmelidir!

Depremzede nüfusun yaşam koşulları hızla iyileştirilmelidir.

Barınma, giyim, beslenme, çevre sağlığı koşulları, tuvalet, su, atıklar, geçim, eğitim, sağlık, psiko-sosyal destek çok önemlidir.

Son olarak neler eklemek istersiniz?

Türkiye nüfusunun %90-95’i deprem kuşağında yaşamakta. Bu doğa gerçekliğine uygun bir toplumsal düzen kurmak zorundayız. İlk olarak ulusal nüfus planlaması ile nüfus artış hızını azaltmak, aile planlaması yapmak zorundayız. HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

  • İmar affını unutmak, yapı denetim mevzuatını güncelleyerek ödünsüz uygulamak gerek.

En önemlisiülke genelinde yeniden kadastral planlama yaparak kentsel yerleşim yerlerini güvenli zeminlere taşımak,
yerleşime uygun olmayan alanları tarıma, meralara,
otlak ve yaylaklara ayırmak gerek…

Bu afetler asla kader değildir!

Japonya başta olmak üzere depremle son derece başarılı savaşım veren ülke örnekleri vardır.

İstanbul’dan başlayarak hızla,
kentsel dönüşüm
ulusal seferberlikle birkaç yılda tamamlanmalıdır.

Bu adımlar ulusal bir politika zeminine oturtulmalı, günlük siyaset dışına çıkarılmalıdır.

Kırdan kente göç durdurulmalı, tersi teşvik edilmelidir.
Nüfus ülke coğrafyasına elden geldiğince dengeli dağıtılmalıdır (stratejik önemdedir).

Sığınmacılar hızla ülkelerine geri gönderilmeli,
Hatay’ın demografik yapısı 
özellikle korunmalıdır.

  • Seçimlerin ertelenmesi için bu afet gerekçe yapılamaz,
  • Anayasada salt savaş erteleme nedenidir. (Md.78)

Afetle savaşım gündelik politikaya asla alet edilmemeli, ulusal birlik korunmalıdır.

Ulusal dayanışma, bilimsel akılcılıkla ve ders alarak bu sorunları da aşacağız.

Umutsuzluk yok!
***

================================================================
Söyleşinin pdf biçimi : İZMİR İLKSES GAZETESİNE DEMEÇ

Sevgi, saygı, ACI ve UMUT ile. 21 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

DEPREMZEDELERİN KARŞILAŞABİLECEĞİ ENFEKSİYONLAR

  • Kahramanmaraş kaynaklı Güneydoğu Depreminde; maalesef otuz binden fazla insanımızı acı bir şekilde kaybettik.
Depremzedelerin Karşılaşabileceği Enfeksiyonlar

Dr. Mustafa Torun
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı
drmustafatorun@gmail.com  mtorun3@gmail.com

Bilgi deneyimden gelir. Bilgi malumat değildir. Bilmenin tek yolu deneyimlemektir.” EİNSTEİN
**
Kahramanmaraş kaynaklı Güneydoğu Depreminde; maalesef otuz binden çok insanımızı acı bir biçimde yitirdik. Sayılar giderek artıyor. Tüm dileklerimiz artmaması. Bu depremde yüz binden çok insanımız yaralandı. On binden çok konut yıkıldı. Ulus olarak tarif edilemez çok ağır bir sağlık sorunu, çok büyük bir travma yani yıkım yaşıyoruz.
**
Bu acıyı sözcüklerle ifade etmek o denli zor ki, boğazımız düğümleniyor. Hepimiz de sorunun neden kaynaklandığını çok iyi biliyoruz. Maalesef “Siyasetin sırası değil” denmekte. Bu ifade bile siyaset değil mi dostlarım? Bu arada eğitime ara veriliyor. Depremin olduğu illerde olağanüstü hal (OHAL) ilan ediliyor. Yani anlamayanlara açık söyleyeyim; aslında siyaset bilinçli olarak sürdürülüyor.

Gelelim kendi alanımla ilgili sorulan sorulara, yani DEPREMZEDELERİN KARŞILAŞABİLECEĞİ ENFEKSİYONLAR konusuna. Ana başlıklar altında konuyu irdelersek daha iyi anlaşılır düşüncesindeyim.
**
Biz burada DEPREMZEDE deyince, depremden etkilenen, depremin içinde olan, yani sosyal, ruhsal, fiziksel ve siyasi olarak depremden etkilenip iyi durumda olmayan bireyleri kastediyorum.
**
Bildiğimiz bir gerçek yoğun stres ve travma altındaki kesimlerde, özellikle süregen (kronik) hastalıkları ve bağışıklık sistemi baskılanmış hastalarda enfeksiyon eğiliminin artmasıdır. Kimi başlıklar altında konuyu irdelemeye çalışalım.

DEPREMZEDELERDE GÖRÜLEBİLEN ÖNEMLİ ENFEKSİYONLAR

İçinde bulundukları travmalı koşullar nedeni ile Viral ve Bakteriyel Üst ve Alt Solunum Yolu Enfeksiyonları, Sindirim Sistemi Enfeksiyonları, İdrar Yolu Enfeksiyonları, Kan Yolu İle Geçen Enfeksiyonlar, Paraziter ve Mantar Enfeksiyonları ile ayrı bir başlık altında Akciğer tüberkülozudur.
**
DEPREMZEDELERDE KANLA GEÇEBİLECEK ENFEKSİYONLAR

Bunların başında: Hepatit-B, Hepatit-C, ender de olsa Kırım Kongo Kanamalı Ateşi ve Sıtma (Endemik bölgede ise), yine HIV yönünden riskli bölgede bulunuyorsa HIV Enfeksiyonu gelmektedir.

DEPREMZEDELERE SOLUNUMLA GEÇEN ENFEKSİYONLAR

Grip, Toplum Kökenli Zatürree, Atipik Zatürreler, Tüberküloz en çok bulaşabilecek enfeksiyonlardır.

DEPREMZEDELERE SİNDİRİM SİSTEMİ İLE GEÇEN ENFEKSİYONLAR

Viral ve Bakteriyel ishal Yapan Enfeksiyonlar ile paraziter Dizanteriler ve Hepatit-A Enfeksiyonları olma olasılıkları yüksektir. TİFO VE KOLERA’yı ayrıca belirtmekte yarar var.

DEPREMZEDELERDE ENFEKSİYON RİSKİNİ OLUŞTURAN ETKENLER

“Başta Hjyen Koşullarına Uyamama, Kronik Yorgunluk, Travmaya Bağlı Stres ve Kötü Ortam, Beslenememe, Yetersiz Oksijenlenme, Kronik Hastalarda ilaçlarını Düzenli Kullanamama” ve sayamadığımız öbür nedenler enfeksiyon riskini oluşturan etkenlerdir.

ALINACAK ÖNLEMLER

Kişisel Hijyen önlemlerine azami dikkat edilmeli. El yıkama, düzenli ve dengeli beslenme, gerektiğinde vitamin ve mineral desteği, maske ve uzaklık (mesafe) kurallarına çok özen gösterilip, erişkin aşılamaları (Hepatit-B, tetanus, difteri, grip, zatürree, özel durumlara göre aşılar) mutlaka yapılmalıdır. Psikolojik destek aynı zamanda Enfeksiyonları önlem açısından şarttır. Gerektiğinde hastane koşullarında tedavi yapılmalı ve bireyler Koruyucu HEKİMLİK kuralları açısından izlenmelidir.
**
Konumuzu acıklı bir ezgimizden bir bölüm ile bitireyim. Bu türküyü her dinlediğimde ülkemin birileri tarafından ne hallere getirildiğini, milyonların bu duruma seyirci kalmasına şaşırır, acı acı düşünürüm. Ağlamamak için kendimi zor tutarım.

TURNAM BAŞIM DARDA BENİM

Başım Öne Eğdirdiler
Yüzüm Yere Değdirdiler
Saçıma Kar Yağdırdılar
Yaz İle Baharda Benim

Çekerim Turnam Sineye Derdi Sineye
Bu Yıl Bize Gülmek Haram Belki Seneye

Sevgilerimle…

DEPREM BÖLGESİNDE SAĞLIK HİZMETLERİ ve İLGİLİ SORUNLAR

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Hekim, Hukukçu/Sağlık Hukuku Uzm., Siyaset Bilimci

Deprem Bölgesinde sağlık hizmetlerinin, olası bulaşıcı salgın hastalıkların durumu..

Afeti izleyerek halka hızla yardım edilemedi, acil arama-kurtarma çabası 1-2 gün gecikti. Afet sonrası temel gereksinimlerin başında barınma – beslenme geliyor ama bölgede kışlık çadırlar –ideal olanı konteynır konutlar– kurulamadı. AFAD’ın yaraşır olmayan (liyakatsiz) ve bilgisiz ellerde oluşundan dolayı afet iyi yönetilemedi, bunun sorumlusu doğrudan Erdoğan, çünkü TEK ADAM REJİMİ dayatmakta.

Bölge halkı zaten 1,5 yıldır süregelen ağır ekonomik bunalım yüzünden çok kırılgan. Bunun, ciddi zedelenebilirliğin de (handikapın) payı ile deprem sonrası eklenen ağır koşullar ve stres yüzünden bölge insanının bağışıklık sistemi – direnci zayıf. Başta kolera olmak üzere tifo, dizanteri, uyuz, bitlenme, kızamık, grip, zatürre… hastalıklarına karşı yeterince korunaklı değil. Bu hastalıklar ve benzerleri artış göstererek tehlike oluşturabilir. Sağlık Bakanlığı veri açıklamıyor, “salgın yok” diyor.

Kızılay geriye çekildi, AFAD öne çıkarıldı ama AFAD da çok yetersiz kaldı. AFAD’ın 2023 bütçesi 8 milyar TL (Sayıştay denetimi bulanık!), DİB’nın 36 milyar TL!

Bölgede epey gecikmeli kurulan çadırlar ve saha mutfakları izledik.

ASKER NEDEN SAHADAN ÇEKİLDİ?

Deprem 06 Şubat 2023’te gece yarısı saat 04:17’de meydana geldi. TSK’nin devreye sokulması gecikti. Duyumlara göre İçişleri, Milli Savunma ve Turizm Bakanı acil toplandı ve Hulusi Akar askerlerin devreye girmesi konusunda talimat verdi. Sabah ezanından sonra Erdoğan’ın uyanmış olacağı düşüncesiyle kendisine geç haber verildiği, Erdoğan’ın buna çok sinirlendiği, bu üç Bakanı haşladığı, sahaya sürülen askerlerin geri çekilmesi talimatı verdiği gibi söylemler sosyal medyada dolaştı. Sınırlı da olsa sahaya erken sürülen askerlerin geri çekildiği de. Burada Erdoğan’ın paranoyası (patolojik kuşku), bir “Asker korkusu” söz konusu.

Eğer EMASYA, DAFYA Protokolü iptal edilmemiş olsa idi, bölgede acil arama-kurtarma, barınma-beslenme sorunu, acil sağlık hizmetleri hızla yoluna konabilirdi. TSK’nin bu konuda çok büyük deneyimi ve bilgisi var. “Tek adam yönetimi”, Silahlı Kuvvetleri de paramparça etti. 3 Kuvvet Komutanı Genel Kurmay Başkanından talimat alamıyor, doğrudan Milli Savunma Bakanına bağlı. Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığına bağlandı. Genelkurmay Başkanlığı, neredeyse içi boşaltılmış bir makam durumuna getirildi Anayasa’nın 117. maddesi açıkça çiğnenerek…

Silahlı Kuvvetlerin sağlık altyapısı, GATA, 42 askeri hastane Sağlık Bakanlığı’na devredilerek dağıtılmasa idi (15 Temmuz 2016 CIA-FETÖ darbe girişimi bahanesiyle), “Askeri Sahra Sağlık Hizmetleri” hızla ve etkinlikle depremzedelere ulaştırılabilirdi. Bu tıpta uzmanlık alanı salt Gülhane Askeri tıp Akademisi’nde vardı, yalnızca orada bu uzmanlık eğitimi verilirdi. Askeri sağlık hizmetleri sistemi savaşlarda, deprem, salgın, kıtlık, yangın, toprak kayması (heyelan), büyük endüstriyel kazalar, sabotaj.. gibi olağan dışı durumlarda afetzedelere acil sağlık hizmetlerinin nasıl verileceğinde uzmanlaşmışlardır. Bizim tıp uzmanlık alanımız olan “Halk Sağlığı”nın bir yan dalı olan ve bu alanda uzmanlaşmış hekimlerin öncülüğünde askeri sahra sağlık hizmetleri geçmişte başarıyla ve hızla verilirdi. Bu tıpta uzmanlık eğitimi artık yapılmıyor. Erdoğan iktidarının / AKP=RTE rejiminin hastalıklı kuşkuları – korkuları – kaygıları (paranoya) temelinde, batı Emperyalizmi ile işbirliği yaparak eli – kolu bağlı bir TSK, hem Erdoğan’ın hayali idi hem de Batı Emperyalizminin dayatması idi.

ÜNİVERSİTELERDE EĞİTİM YÜZ YÜZE SÜRMELİ

Cumhuriyetin bütün kazanımlarını bu iktidar haraç-mezat sattı. Günümüzde nitelikli insangücü kritik önemde. Bu yüzden üniversitelerde yüz yüze eğitim sürdürülmeli. Azgın özelleştirmeler sonucu Kamu kurumu da kalmadı ülkemizde! İktidar öylesine çaresiz ki, KYK (Kredi Yurtlar Kurumu) yurtları boşaltıldı yaklaşık 800 bin yatak için. Üniversite öğrencileri devlet yurtlarından apar topar çıkarıldı. Hiç düşünülmez mi, bu gençler nerede kalacak? 2. Dünya Paylaşım Savaşında bile, Almanlar Fransa’yı işgal ettiğinde, Fransız hükümeti üniversitelerde eğitimi durdurmadı. İşgal altında bile, savaşta bile yükseköğretimde kesinti yapılmadı. Ülkemizde üniversitelerde eğitim-öğretim yüz yüze sürdürülmeli. Kovit-19 salgınında epey süre uzaktan eğitim yapıldı, faturası ağır, giderimi (telafisi) çok çok güç. Öğrencilerin ruh sağlığı bozulabilir. “Tek adam rejimi”nin en tehlikeli yanı bu, AKP=RTE yönetiminin  buyruğu mutlak, tartışılamıyor; Güçler Ayrılığına dayalı denge-denet sistemi yok!

ERDOĞAN YARI TANRI GİBİ

“Cumhurbaşkanlığı Kabinesi toplandı..” deniyor. Gerçekte Kabinedeki insanlar Bakan değil, “Erdoğan’ın sekreteri” konumundalar. Çünkü Anayasanın 8. maddesi, “Yürütme yetkisi ve görevi Cumhurbaşkanı tarafından kullanılır ve yerine getirilir.” diyor. “Cumhurbaşkanlığınca” bile denmiyor bir Kurum tanımlanmasıyla, salt 1 kişi adresleniyor. Yürütme yetkisi Bakanlarda değil, Tek Adam Erdoğan’da. Parlamenter rejim olsa idi, bu Bakanlar TBMM’ye karşı sorumlu olurdu ve gerektiğinde gensoru ile düşürülebilirdi. Gensoru 2017’de Anayasa değişikliği ile kaldırıldı, AKP/RTE iktidarınca hiç hesap da verilmediği için, Erdoğan deprem bölgesinde 10 ilde OHAL ilan ederek, Yarı Tanrı olmakta neredeyse, imparator gücüne erişmekte. Çünkü OHAL CBK (Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi) AYM denetimi dışında (AY m. 148/1).

Dolayısıyla, depremin ilerleyen günlerinde bile depremzedelere yeterince sağlık hizmeti ve temel yaşam desteği sağlanamadı. Ölümler, hastalanmalar, engellilikler arttı ne yazık ki, çoğu önlenebilirdi oysa..

YÜZ BİN DOLAYINDA ÖLÜM BEKLENİYOR!

Dünya Sağlık Örgütü’nün kestirdiği ölü sayısı yüz bin dolayında.

TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) her yıl Haziran ayı son haftasında ölüm istatistiklerini yayınlaması gerekiyor. Ancak 2021 ve 2022’de yayınla(ya)madı. 2023 Haziran ayında yayınlar mı, hiç sanmıyoruz. 2. hafta sonunda ölüm sayısı kırk bini, yaralı sayısı 110 bini aştı.

İktidar, ölüm sayılarının sınırlı tutulması için büyük çaba içinde. Bunlar sorgulanmalı.

AFAD’ın tam yıkılmış olarak açıkladığı 6500 bina var. Bu binalar çok katlı, ortalama 5 katlı dersek, 32 bin beş yüz kat yapar. Her katta “en az” ortalama 2 daire olsa 65 bin daire yapar. Her dairede “en az” ortalama 3 kişi olsa, 195 bin kişi yapar. Göçüntü (enkaz) altından çıkarılan 108 bin yaralı deniyor, 40 bin de ölüm var, toplam 148 bin. Demek ki en iyimser kestirimle enkaz altında 47 bin insanımız var. Ancak bu kestirim çok daha yüksek de olabilir..

HATAY ÖLÜ KOKUYOR!

Ceset toplamaları çok yetersiz. Hatay’dan bir meslektaşımız birkaç gün önce ses kaydı gönderdi :

  • Hatay ölü kokuyor! diyor ısrarla yineleyerek..

Bölgeye morg hizmeti götürülmesi gerekir(di). Kimi uzak yayla dağ köylerinde kurtların açıkta kalmış ölü bedenlerini yediği bilgileri geldi ne yazık ki.

Sahipsiz cenazelerden DNA örnekleri alınmalı, kimliklendirme için gerekli çaba gösterilmeli. Fotoğraf, parmak izi, avuç içi izi, yakındaki insanlara gösterme.. Yakınlarını yitiren – bulamayan insanlarımız da DNA örneği için kan, mukozal sürüntü.. vermeli. Bu bilgiler, uygun yazılımla bilgisayar ortamında eşleştirmede kullanılmalı ve sahipsiz cesetlerin yakınları bulunmalıdır.

AKP ile “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” ve GERİLEME BAŞLADI

Türkiye’de AKP iktidarıyla 20+ YILINI GEÇİRDİ! 3 Kasım 2002 – 19 Şubat 2023.. Haziran 2003’te “SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM” diye bir program başlatıldı. Bu programın kökü dışarıda, ne yerli, ne de milli! Dünya Bankası ve IMF dayatması. Özgün adı “Health Transformation”.

Bu vahşi neo-liberal küreselleşme dayatması “Sağlıkta Dönüşüm” projesi ile AKP iktidarı, sağlıkta kamudan özel sektöre geçti hızla ve büyük ölçüde. Hastanelerin % 40’ı özel sektörün elinde (yaklaşık 600/1500). Toplam hastane yatak sayısı 255 bin, özel sektörün yatak sayısı 50+ bin; her 5 yataktan 1’i özel sektörün elinde. Yoğun bakım yatak oranı, kamuya göre özel sektörde toplam içinde daha yüksek.

14 Şubat 2023 günü göçüntü (enkaz) altından 9. günde çıkarılan bir kadın insanımızın ağzından dökülen sözler dehşet vericiydi :

  • “Beni özel hastaneye götürmeyin, param yok!!”

20+ yıllık kökü dışarıda AKP/RTE sağlık politikasının acı özeti bu çığlıkta yatıyor.

İktidar hem deprem yıkıntısının (enkazının) altında kaldı, hem sağlık alanında sınıfta kaldı. Çünkü sağlık sektöründe kamunun olanakları çok sınırlandırılmış durumda. Devletin sağlıkta özelleştirmeden artık vazgeçmesi gerekiyor; TEK TIP – TEK SAĞLIK! Sağlık hizmetlerini bölgede kamu eliyle Basamaklı olarak hızla örgütlemek gerekiyor. Afette sağlık hizmetlerini yönetmek üzere Halk Sağlığı Uzmanları yetkindirler, alanın eğitimini almışlardır, bu uzman hekimler yetkilendirilmelidir.
***

G-20 ülkelerinin önceki yıl S. Arabistan toplantısı sonuç bildirgesinde “ARDIŞIK AFETLER  YALNIZCA ZAMAN SORUNU!” uyarısı yapılmıştı. Gerekleri yapılmalı. Oysa AKP/RTE bu gerçekliğe
çok yabancı. 20+ yıldır tek  başına iktidardalar, artık yorulduk, usandık, ilk seçimde (en geç 18 Haziran 2023!) bu kadrolardan kurtulmak gerekiyor..

AKP / RTE İKTİDARININ SEÇİMLERİ ERTELEME DAYATMASI

Anayasa gereği en geç 18 Haziran 2023’te yapılması zorunlu seçimler ile ilgili olarak :

Anayasa m.78 gereği; “Savaş sebebi dışında seçimlerin geriye bırakılması” olanaksız! Hukukçu şapkamızla, Anayasanın ilgili maddelerine dayanarak sürece değinmeliyiz. TBMM’nin savaş ilanı yanı sıra (AY m.92/1), bunun, seçimlerin yapılmasını olanaksız kılması koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekiyor. Dolayısıyla seçimler “bu koşullarda” ertelenemez, tersi Anayasa’nın açık çiğnemi (ihlali) olur ve Yüce Divan’da yargılanma sonucu doğurur.

Eğer dolaylı yoldan, gerçekte olmayan “mücbir neden(force majeure) zorlaması ile seçimler ertelenirse (salt TBMM kararı ile; Erdoğan ve YSK’nın hiçbir yetkisi yok!), Anayasa açıkça çiğnenmiş olmakla kalmaz. Bu, Anayasa’nın değiştirilemeyecek ve değiştirilmesi bile önerilemeyecek 2. maddede (ilk 3 madde) sayılan demokratik devlet ilkesinin hülle (hukuka karşı hile) ile değiştirilmesi demek olup, apaçık sivil darbe olacaktır. Anayasayı çiğnem (ihlal) suçunun yaptırımı TCK’nun 309. maddesinde belirtilmiştir, bakılmasını öneririz.

O yüzden “BİZE 1 YIL DAHA SÜRE..” GİBİ SAÇMALIKLARIN BİR YANA BIRAKILMASI gerekir. Birçok insan, Erdoğan ekrana çıktığında artık TV’yi kapatıyor, bu bir gerçek.

Sonuç olarak                                         :

Sağlık hizmetleri basamaklı olarak sürdürülmeli, özellikle bulaşıcı hastalıkların salgın boyutuna erişmemesi için izlem-kayıt-bildirim (sürveyans) süreci, erken uyarı – alarm dizgesi (sistemi)  işletilmelidir. Aşılama, çevre hijyeni, su-gıda güvenliği, barınma, atık denetimi, psiko-sosyal destek, mental sağlık hizmeti özenle ve bilimsel olarak yürütülmelidir. İnsan cesetleri sanıldığının tersine ciddi çevre sorunu yaratmaz. Arama-kurtarma çalışması modern-duyarlı araçlarla birkaç gün daha sürdürülmelidir. Bulaşıcı hastalık salgını riski beklenenden büyüktür : Afet bölgesinde etkilenen insan sayısı ciddidir, 13+ milyon! Ayrıca bölge ciddi göç verdi, yardım amaçlı ciddi nüfus aldı, demografik hareketlilik çok yüksek. Bunlar salgın için ek risk etmenleridir. Bölgeden göç önlenmeli, özellikle Hatay’da demografik yapı titizlikle korunmalıdır.

Afet yönetimi
siyasete alet edilmemeli, bilimsel akılcılığın gereklerinden asla ayrılmamalı, saydam olunmalıdır. İmar affı artık unutulmalı, yeni arazi kullanım planı ulusal ölçekte yapılmalıdır. TBMM’de araştırma komisyonu kurulmalıdır.

  • Afet ve sonuçlarından sorumlu herkes, mutlaka yargıda hesap vermeli; sorumlu siyasetçiler ayrıca sandıkta hesap vermelidir.

Yıkımın olumsuz etkileri uzun yıllar sürecektir, SERVET VERGİSİ alınmalıdır.

Bölgede tarım-hayvancılık özellikle desteklenmelidir.
Bu ağır yıkımlar asla kader değildir. Ulusal dayanışmamız örnek düzeydedir ve sürdürülmelidir, tüm halkımızı kutluyoruz! Bu sınavı da başaracağız, umutla!

DEPREM SONRASI İNFEKSİYON HASTALIKLARININ ÖNLENMESİ VE YÖNETİMİ

8 Şubat 2023 (14 Şubat 2023’te güncellendi.)
https://www.klimik.org.tr/2023/02/08/deprem-sonrasi-infeksiyon-hastaliklarinin-onlenmesi-ve-yonetimi/

Depremler, su ve sanitasyon olanaklarında aksamalara, geçici barınma ortamlarında potansiyel aşırı kalabalıklara, çok sayıda insanın yer değiştirmesine, ciddi yaralanmalara yol açtığı için infeksiyon hastalıkları riskini de artırır, bu nedenlerle depremler sonrasında su kaynaklı salgınlar veya solunum yolları infeksiyon salgınları görülebilir; ek olarak depremde olan yaralarda ciddi infeksiyonlar gelişebilir. Su kaynaklı ve solunum yolu infeksiyonu salgınlarının önlenmesinde, depremlerden sonra uygun su ve sanitasyon olanaklarının sağlanması oldukça önemlidir; ek olarak bulaşıcı hastalık surveyanslarının artırılması da olası salgınların erkenden saptanarak çok yayılmadan önlenmesine olanak tanır (1,2,3).

Depremde Güvenli Su ve Gıda Tüketimi

Deprem sonrası toplumda sağlıklı bir yaşamın sürdürülebilmesi için temiz içme suyunun, uygun tuvalet ve kanalizasyon altyapısının, atıkların uygun şekilde yönetiminin ve gıda güvenliğinin sağlanması gereklidir. İshalli hastalıklar gibi birçok bulaşıcı hastalık, uygun su ve gıda tüketiminin sağlanmasıyla önlenebilir. Bu amaçla şunlara dikkat edilmelidir (1,2):

  • Acil durumlarda da el yıkama ve temel kişisel hijyen önlemlerine uyulması hastalıkların yayılmasını önler. Eller, öncelikle yemeklerden veya gıda hazırlamadan önce, tuvalete gittikten veya hapşırık, öksürükten sonra ve görünür kirlenme olması halinde olmak üzere sık aralarla su ve sabunla yıkanmalı, görünür kirlenme yoksa alkol içeren solüsyonlarla 20 sn ovuşturulmalıdır.
  • Deprem sonrası içme suyuna ulaşımda sorun yaşanabilir. Ancak yeterli sıvı alınmasına özen gösterilmelidir.  İçme suyu olarak mümkünse uygun şekilde şişelenmiş, kapalı sular tercih edilmelidir. Bu tür içme suyuna ulaşılamıyorsa, kaynamayla mikroplar öleceği için  kaynatılıp soğutulmuş su da içilebilir. Kaynatma olanağı da yoksa var olan su, çamaşır suyuyla (klorla) dezenfekte edilip tüketilmelidir. Suya eklenecek çamaşır suyunun miktarı, kullanılacak ürünün içindeki klor miktarına göre değişir, bu nedenle kullanılacak çamaşır suyunun üzerindeki etiketten klor miktarı belirlenmelidir. Evlerde yaygın olarak kullanılan ve %4 oranlarında klor içeren klasik çamaşır suyundan kullanılacaksa, her 1 litre suya 3 damla çamaşır suyu eklenerek yeterli klorlama sağlanır (4).
  • Sebze ve meyvelerin yıkanmasında da yukarıdaki şekilde hazırlanmış klorlu su kullanılabilir.
  • Yiyecekleri hazırlayacak kişiler, öncesinde ellerini su ve sabunla yıkamalıdır. Gıdaların hazırlandığı yüzeyler ve malzemeler temiz olmalı; sebze meyve dışındaki gıdalar iyice pişirilerek tüketilmeli ve güvenli ısılarda (AS: “sıcaklıklarda” olmalı) saklanmalı; çiğ gıdalar, pişmiş gıdalardan ayrı tutulmalı ve aynı yüzeylerle temas ettirilmemelidir.
  • Bulunulan ortamın temizliği sağlanmalıdır.

Depremde Cansız Bedenler ve Gömülmesi

Depremde yaşamını yitiren kişilerin bedenlerinin, beklenildiğinin aksine, deprem sonrası salgın hastalıkların gelişmesi açısından risk oluşturmadığı bilinmektedir. Cenazelerin, kaynak sulara yakın olmayacak şekilde belirlenmiş defin alanlarına tek tek gömülmesi tavsiye edilmektedir.

Depremde Solunum Yolu İnfeksiyonlarının Önlenmesi

Deprem sırasında oluşan kalabalık ve kapalı ortamlar nedeniyle solunum yolu infeksiyonlarında da artışlar olabilir.  Bunu önlemek için alınacak önlemler şunlardır (1-3):

  • Acil durumlarda da el yıkama ve temel kişisel hijyen önlemlerine uyulması hastalıkların yayılmasını önler. Eller, öncelikle yemeklerden veya gıda hazırlamadan önce, tuvalete gittikten veya hapşırık, öksürükten sonra ve görünür kirlenme olması halinde olmak üzere sık aralarla su ve sabunla yıkanmalı, görünür kirlenme yoksa alkol içeren solüsyonlarla 20 sn. ovuşturulmalıdır.
  • Özellikle kalabalık, kapalı ortamlarda olmak üzere ağzı ve burnu kapatacak biçimde bir maske takılmalıdır.
  • Öksürük veya hapşırık sırasında ağız ve burun kağıt bir mendille kapatılmalı, kağıt mendil kullanıldıktan sonra çöpe atılmalı, kağıt mendil yoksa ağız ve burun elle değil kolla kapatılmalı, her durumda sonrasında eller su ve sabunla yıkanmalı veya görünür kirlenme yoksa alkollü solüsyonlarla el temizliği sağlanmalıdır.
  • Nezle, grip vb. hastalığı olan kişiler mümkün (olanaklı) olduğunca öbür kişilerle yakın temastan (1.5-2 m) kaçınmalı, kalabalık ortamlarda ağız ve burunlarını kapatan bir maske kullanmalıdır.
  • Öksürük, hapşırık gibi solunum yolu infeksiyonu semptomları (belirtileri) olan kişilerden uzak (1.5-2 m) durulmalıdır.
  • Öbür insanlarla bardak, kaşık, çatal, bıçak, havlu, diş fırçası gibi malzemelerin
    ortak kullanımından kaçınılmalıdır.
  • Grip ve COVID-19 için uygun şekilde aşılanmalıdır.
  • Bulunulan ortamın temizliği sağlanmalıdır.

Deprem Mağdurlarındaki Yaraların İnfeksiyon Hastalıkları Açısından Yönetimi

Deprem sırasında infeksiyon hastalıkları açısından en önemli konulardan biri de deprem sırasında oluşan yaralarda gelişen infeksiyonlardır. Bu tür yaralarda infeksiyon oldukça sık görülür ve yaralı hastaların yarısından çoğunda yara yeri infeksiyonu gelişir. Depremde oluşmuş yarasında infeksiyon gelişen kişilerde, özellikle sepsisin de eşlik etmesi halinde ölüm oranı gelişmeyenlere göre üç kat kadar daha yüksektir. Dolayısıyla bu infeksiyonların gelişiminin önlenmesi ve gelişmiş infeksiyonların uygun biçimde tedavisi (sağaltımı) oldukça önemlidir. Depremde gelişmiş yaralarda infeksiyon riskininin yüksek olmasının nedenleri yaranın çevresel mikroorganizmalarla kontaminasyonu, doku yitiğinin olması, yaranın temizlenmemesi ve debridmanının yetersiz veya gecikmiş olması veya yaranın erkenden kapatılmasıdır. Yaralanma olduktan sonra yara bakımına dek geçen sürenin uzun olması ve yaranın hemen kapatılması infeksiyon gelişimi açısından özellikle önemlidir. İnfeksiyonun en önemli kaynakları çevresel patojenler ve yarayı temizlemede kullanılan kontamine sulardır. Genellikle polimikrobiyal etkenler söz konusudur. En sık karşılaşılan etkenler Gram-negatif çomaklardır (Acinetobacter baumannii, Escherichia coli, Acinetobacter, Pseudomonas aeruginosa, Enterobacter cloacae vb.). Gram-pozitif  koklar da daha az oranda olmak üzere etken olabilirler. Hastaneye yatırılan deprem mağdurlarında kültür sonuçları gelinceye dek temas izolasyon önlemlerinin alınması önerilmektedir (1, 5, 6).

Deprem mağdurunda yaşamı tehdit eden durumların (solunum, dolaşım, kanama vb.) araştırıldığı ilk değerlendirme ve bunlara yönelik müdahalelerden sonra var olan yaralar uygun biçimde değerlendirilerek tedavi edilmelidir.

Yaraların Değerlendirilmesi ve Yönetimi

Yaralar dikkatle incelenmeli, yaranın distalindeki fonksiyonlar, kemik ve yumuşak doku ve nörovasküler hasarlar değerlendirilmelidir. Kontaminasyonun derecesi, devitalize dokular, yabancı cisim varlığı ve alttaki dokuların bütünlüğü gözden geçirilmelidir, bunun için yaranın, mümkünse anestezi altında genişletilmesi gerekebilir. Yeterli değerlendirme yapıldıktan sonra agresif olarak yara yıkaması ve debridman yapılmalıdır.  Yabancı cisimler tamamen (tümüyle) uzaklaştırılmalı, devitalize dokular uygun biçimde debride edilmelidir. Kontamine yaralarda uygun debridmanların yapılması yara infeksiyonu gelişme riskini önemli ölçüde azaltmaktadır.  Yaranın yıkanması ve irrigasyonunda izotonik salin, distile su veya kaynatılıp, soğutulmuş su, dilüe edilmiş antiseptik solüsyonlar, steril su veya içilebilir/musluk suyu kullanılabilir. Dere, nehir ve deniz suları, yüksek kontaminasyon riski nedeniyle kullanılmamalıdır.  %1’lik povidon iyot solüsyonunun (çözeltisinin) infeksiyon oranını azaltabileceğine yönelik kimi veriler vardır. Deprem sırasında oluşan yaralar genellikle kontaminedir, özellikle müdahalesi uzamış yaralarda risk daha da yüksektir, bu nedenle yaranın erkenden (dikiş atılarak) kapatılması durumunda ciddi yara infeksiyonu riski de çok yüksek olur. İnfeksiyon riskinin azaltılması amacıyla bu tür yaraların erken kapatılmaması, kapamanın geciktirilmesi önerilmektedir. Yalnızca yaralanmadan sonraki ilk 6 saat içinde uygun biçimde değerlendirilip, temizlenen, debride edilen yaralar primer kapatılabilir.

Bunun dışındaki yaralar debridmandan sonra uygun biçimde steril gazlı bezlerle kapatılmalı, 48. saatte yeniden değerlendirilerek gerekirse ek debridmanlar yapılıp ve temiz olması durumunda kapatılmalıdır.

Topik antimikrobik uygulanmasının yara infeksiyonu oranları üzerine etkili olduğu gösterilmemiştir, bu nedenle önerilmez. Ancak uygun yara bakımıyla birlikte kullanılan sistemik antimikrobiklerin olumlu etkileri vardır ve kullanımları önerilir. Açık kırıklarda, kirli yaralarda ve belirgin infeksiyon bulguları gelişmiş yaralarda antimikrobikler tedavi amacıyla kullanılmalıdır (5,6).  Bu tür yaralarda ampirik olarak, hastaneye yatırılmış hastalarda ampisilin-sulbaktam (4 x 1 gr/gün, İV), ayaktan (ayakta!) izlenecek hastalarda amoksisilin-klavunat tb (2 x 1 gr/gün, oral) kullanılabilir, bu tedaviler 7 güne dek verilebilir. Belirgin kontaminasyon olmamış yaraların veya kapalı kırıkların ameliyatlarında profilaktik, tek doz antimikrobik kullanılması yeterlidir, bu amaçla en sık önerilen, ameliyattan hemen önce İV yoldan 1-2 gr sefazolin verilmesidir. Deri bütünlüğünün bozulmadığı yaralanmalarda antimikrobik kullanımı önerilmez.

Depremzedelerde gelişen kompartman sendromu nedeniyle yapılan fasyotomilerin infekte olma riski de çok yüksektir. Bir çalışmada depremde yaralanmış kişilerde yapılan fasyotomilerin %81’inin infekte olduğu ve bu nedenle fasyotominin sepsis ve  mortalite açısından önemli bir risk etmeni olduğu görülmüştür (1). Bu nedenle bu hastalarda fasyotominin yalnızca kompartman içi basıncı >40 mm Hg veya distal nabızları alınamayanlarda gerçekleştirilmesi önerilmektedir (6). Ezilme nedeniyle fasyotomi yapılacak kişilerde profilaktik antimikrobik olarak, insizyon açılmadan hemen önce, 1-2 gr, tek doz yapılacak sefazolin yeterlidir; ek dozların yapılması, dirençli infeksiyon riskini artırdığı ve ek bir yarar sağlamadığı için önerilmez.

Deprem Mağdurlarında Yaralanma Sonrası Tetanus Profilaksisi

Tetanus için riskli olan yaralar >6 saatten eski, yıldız biçiminde veya >1cm olan, devitalize doku içeren veya gangren gelişmiş veya toz, toprak, tükürük veya dışkıyla kirlenmiş yaralardır.

Avulsion (kopma) yaralanmaları da tetanus açısından risklidir. Tetanusun önlenmesi için de en önemlisi yara temizliği, bakımı ve debridmanıdır. Tetanus aşısı gereksinimi, hastanın daha önceki immunizasyon (bağışıklanma) durumuna göre belirlenir. Kişinin aşılama durumu bilinmiyorsa ya da hastaya geçmişte üçten az tetanus aşısı yapılmışsa hem tetanus aşısı hem de tetanus immunoglobulini, iki ay sonra ikinci, 6-12 ay sonra da 3. tetanus aşısı yapılmalıdır. En az 3 doz aşısı olan ve son dozu 5 yıl içinde yapılmış kişilerde ek doz aşı gerekli değildir. Ancak aşısı 5 yıldan önce yapılmış olanlarda 1 doz tetanus aşısı yapılması önerilir (1, 6).

Kaynaklar

  1. Bartels SA, VanRooyen MJ. Medical complications associated with earthquakes.
    Lancet. 2012 Feb 25;379(9817):748-57. doi: 10.1016/S0140-6736(11)60887-8.
  2. PAHO, WHO. What to do before, during and after an earthquake. https://www.paho.org/en/health-emergencies/earthquakes
  3. How to Prevent the Spread of Respiratory Illnesses in Disaster Evacuation Centers. https://www.cdc.gov/disasters/disease/respiratoryic.html
  4. Emergency Disinfection of Drinking Water. https://www.epa.gov/ground-water-and-drinking-water/emergency-disinfection-drinking-water
  5. Hollands M. Facilitating optimal wound care. World J Surg. 2015 Apr;39(4):854-5. doi: 10.1007/s00268-014-2842-2. PMID: 25331729.
  6. Wuthisuthimethawee P, Lindquist SJ, Sandler N, Clavisi O, Korin S, Watters D, Gruen RL. Wound management in disaster settings. World J Surg. 2015 Apr;39(4):842-53. doi: 10.1007/s00268-014-2663-3.

16 Şubat 2023 TV Konuşmalarımız : Depremi Konuşmayı Sürdürüyoruz..

Dostlar,

Bu akşam, 16 Şubat 2023 Perşembe, 2 TV konuşmamız olacak..

İlki Bursa’dan yayın yapan Güncel Haber -16‘da Gazeteci – Yazar Sn. Özge Demir ile. 20:30’da yayına başlayacak (kaydı dün yapıldı).

Burada Maraş depremini hukuksal ve kamu yönetimi – siyaset bilimi boyutlarıyla ele alacağız. Dün akşam sağlık boyutunu Sn. Demir ile irdelemiş ve web sitemizde yayınlamıştık (yaklaşık 45 dk.) : https://fb.watch/iJ3dbN02mO/

(Veya : 15 Şubat 2023 TV konuşmalarımız : Deprem ve Sağlık Hizmetleri | Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM)


İzlemek için tıklayınız : https://www.youtube.com/watch?v=pgbPkVo0hm4

****
İkincisi ise, Avusturya’dan yanın yapan Düzgün TV‘de Sn. Serdar Altun ile gerçekleştirildi. Programcı Sn. Altun, “Deprem ve Sağlık Sorunları“. Ne var ki 1 saati bulan programda Sn. Altun, deprem bölgesinde sağlık sorunları ve bulaşıcı hastalık salgını riski dışında afetin hukuksal boyutlarını, siyasete olası yansımalarını… da gündeme getirerek bize sorular yöneltti.

İzlemek için tıklayınız : https://www.youtube.com/live/JnORxL61OhU?feature=share
Veya : https://fb.watch/iKaOrVa3aL/

Ülkemize yararlı olmasını dileriz.

Bize ekranlarını açan yayıncılara teşekkür ederiz.

İzlenmesi, paylaşılması ve bilimsel gereklerinin hızla yerine getirilmesini dileriz.

Afetin politik hesaplara araç yapılmasını şiddetle kınar ve siyasetçileri bundan men ederiz.

Seçimler ertelenemez,
18 Haziran 2023’te yapılacaktır. Tersi Anayasayı çiğnem (ihlal) suçu oluşturur ve yaptırımı Türk Ceza Yasası m.309’da tanımlıdır. Merak eden bakmalı ve aklından çıkarmamalıdır.

  • Bu afette ve çok ağır sonuçlarında AKP/RTE iktidarının bağışlanamaz sorumluluğu açık, net ve tartışma dışıdır.
  • Sandıkta politik hesabı sorulmalıdır / sorulacaktır.
  • Ardından da Yüce Divan’da yargılanarak hukuksal hesabı mutlaka sorulmalıdır / sorulacaktır.

Sevgi, saygı ve derin acı ile. 16 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

15 Şubat 2023 TV konuşmalarımız : Deprem ve Sağlık Hizmetleri

Dostlar,

15 Şubat 2023 Çarşamba günü akşam 2 TV programımız var.. / GERÇEKLEŞTİRİLDİ..

İlki saat 19:00’da.. GÜNCEL HABER 16’da..

Gemlik Basın’dan Sn. Özge Demir’in PERSPEKTİF programında.

Bu  programda depremlerde sağlık hizmetlerini, Halk Sağlığı Uzmanı bir hekim olarak kapsamlı ele alacağız / ALDIK..

Depremin sağlık boyutu (yaklaşık 42 dk.) şu erişke (link) ile izlenebilir :

https://fb.watch/iJ3dbN02mO/
***
Yine bu programda Hukukçu-Sağlık Hukuku uzmanı olarak depremlerin hukuksal boyutlarını, yurttaşların haklarını, Devletin yükümünü işleyeceğiz.

Ek olarak, Siyaset bilimci-Kamu yöneticisi şapkamızla depremin bu boyutlarını da irdeleyeceğiz. 1,5 saati bulabileceğini öngörüyoruz. Bu son 2 bölümün erişkesini ayrıca paylaşacağız.

Bu program youtube ve facebook’ta eşzamanlı olarak canlı yayınlanacak.
***

Yine 15 Şubat 2023 Çarşamba günü akşam 21:00’de ise yine Bursa’dan HABERAL MEDYA‘nın konuğu olacağız. Sn. Aydın Keleşoğlu‘nun sorularını yanıtlayacağız / YANITLADIK..

Deprem Bölgesinde sağlık hizmetlerini değerlendirirken, Cumhuriyetimizin kuruluş yıllarında tam bir afet olan Anadolu’daki bulaşıcı salgın hastalıklarla nasıl savaşıldığına gönderme yapacağız / YAPTIK.. (Video kapsamlı ve 1,5 saat sürüyor..)

Gözden kaçan, Büyük Atatürk’ün SAĞLIK DEVRİMİ‘ne değinmeler yapacağız / YAPTIK.
Onlardan hala esin almamız olanaklı ve gerekli.

Neo-liberal küresel vahşet devleti küçülte küçülte bir gece bekçisine indirgedi.
Türkiye’de bu dayatmalar SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM maskesiyle 20+ yıldır AKP/RTE eliyle acımasızca uygulanmakta.

Ortada büyük bir “doğa olayı” var ve devlet yitik.

Sonuç; KORKUNÇ BİR AFET ve yıkım..

  • Bunların hesabı politik ve hukuksal olarak mutlaka sorulmalı, sorulacak.

Her 2 programın kayıt sorası erişkelerine (linklerine) bu dosyada yer vereceğiz / VERDİK..

(71) #CANLI Yazar Aydın Keleşoğlu / Prof. Dr. Ahmet Saltık – YouTube

Programın yaklaşık 5 sayfa özetini okumak için tıklayınız :

DEPREM BÖLGESİNDE SAĞLIK HİZMETLERİ & İLGİLİ SORUNLAR, AHMET SALTIK

İzlenmesi, duyurulması, paylaşılması ve gereklerinin zamanında yerine getirilmesi dileğiyle.

Sevgi, saygı, derin acı ve UMUT ile. 15 Şubat 2023, Ankara
(Güncelleme : 19.02.23, 02:32)

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik 

Deprem ve halk sağlığı 

PROF. DR. ÇAĞATAY GÜLER
Halk Sağlığı Uzmanı

14 Şubat, Cumhuriyet


Halk sağlığı, depremin neden olduğu fiziksel altyapının yıkılması ve bu yıkımın büyüklüğü ile doğrudan ilişkili.

Yine bir deprem yıkımı ve bunu kısa sürede felakete dönüştüren hazırlıksızlık, beceriksizlik, eşgüdümsüzlük… Erzurum, Erzincan, Marmara depremleri; Endonezya, Banda Aceh deprem ve tsunamisi gibi birçok afette çalıştım. Bir Halk Sağlığı acil durumunda, Halk Sağlığı (AS: Tıp uzmanlık alanı) ve Halk Sağlıkçılarının (AS: Halk Sağlığı Uzmanı hekimlerin..) dışlandığı bir örneği ilk kez yaşıyorum.

Var olan yanıt verme kapasitesini aşan olaylara “Halk Sağlığı acil durumları” denir.
“Her biri farklı müdahale” gerektiren üç türü vardır. Bunlar

– doğal afetler,
– insan eylemlerine bağlı durumlar ve
– beklenmeyen büyük ya da uluslararası salgınlardır.

Geri kalmış ülkelerde belki salgınlarda Halk Sağlıkçılarına başvurulsa bile,
diğerlerinde yapabilecekleri katkılar pek önemsenmez.

İLK MÜDAHALE

Depremler öngörülebilir coğrafyalarda meydana gelir ancak zamanı kesin olarak kestirilemez. Fiziksel altyapının yıkımına neden olur, Halk Sağlığı boyutu bu yıkımın büyüklüğü ile doğrudan ilişkilidir. Petrol ve kimyasal tankları parçalanıp demiryolları, liman depoları dağılabilir…

Bu tür öngörülebilir doğal afet acil durumlarına ilk müdahale, arama ve kurtarma girişimleridir. Öncelik daha sonra, yiyecek ve barınak sağlanmasına; elektrik, su, sanitasyon ve iletişim hizmetlerinin onarılıp yenilenmesine kayar. Bunlar istikrara kavuşturulduktan sonra klinik hizmetlerin ve Halk Sağlığı kapasitelerinin yeniden oluşturulmasına öncelik verilir. Halk Sağlığı sorumluluğu, (AS: geçici) barınaklarda yaşayanların sağlığının izlenmesini, koruyucu aşılamayı, halk sağlığı açısından önem taşıyan hastalıkların artıp artmadığını belirleyerek zamanında müdahale etmek için Halk Sağlığı gözetimi ve laboratuvar kapasitesinin eski durumuna getirilmesini gerektirir.

SALGINLARA KARŞI ÖNLEM

Depremler örselenme-yaralanma ve ölümlere, ayrıca binaların ve altyapının yıkımına yol açar. Deprem sonrası ilk dört hafta Birinci Basamak sağlık hizmetleri yoğunlaşır. Depremlerle ilgili öbür Halk Sağlığı sorunları, geçici barınaklardaki kişilerin sağlığı, arama-kurtarma görevlilerinin koruyucu iş sağlığı ve yaşamda kalanlar için ruh sağlığı hizmetleridir.

  • İnsan atıklarının uygun yönetimi önemli bir çevre sağlığı önceliğidir.

Çukur ve hendek tuvaletler (sahra tuvaletleri) en uygunudur. Bazı kimyasal tuvaletler uygun olabilmekle birlikte bakım ve idame (AS: sürdürme) sorunları nedeniyle sorun yaratabilirler. Depremler sıklıkla kanalizasyon arıtma tesislerinin hasar görmesine ve içilebilir su kaynaklarının çapraz bağlantılar nedeniyle kirlenmesine neden olur.

  • Halk sağlığı acillerinde temel sağlık eylemi,
    gıda ve su kaynaklarının dışkı ile kirlenmesini engellemektir.

Hastane ya da bilimsel laboratuvarlar zarar görürse, olağandışı bulaşıcı hastalık salgınları olabilir.

Yaralanmalar her yaştan insanı etkiler ve küçük kesikler ve çürüklerden binlerce can alan büyük örselenme-yaralanmalara dek değişir. Kimi yaralanmalar, kişiyi her türlü kişisel etkinlikten alıkoyan süreğen ağrı veya kalıcı sakatlıklarla (AS: engelliliklere) sonuçlanabilir. Ciddi örselenme-yaralanmalar ailelerin yıkımına, dayanışmanın çökmesine neden olabilir.

Depreme yönelik iveğen ilgi giderek sönümlenecek, bireyleri ve toplumları çok büyük tıbbi maliyetler, kapsamlı esenlendirme (rehabilitasyon) gereksinimleri, büyük yaşam biçimi değişiklikleri ve çöküntüyle (depresyonla) baş başa bırakacak; bu telafisi (giderimi) zor kayıpları (yitikleri) ne medya duyuracak ne de duyması gerekenler duyacaktır.

GAIN Haber konuşmamız : Deprem Bölgesinde Salgın Riski

Dostlar,

Bu gün, 13 Şubat 2023 Pazartesi günü, GAIN Haber‘den Sn. Gülnur ÜYKÜ‘nün konuğu olduk.

Sn. Üykü’nün sorularını yanıtladık. 14 dakika sürek özlü programda; afetlerin akut döneminin ardından bulaşıcı hastalık salgınlarının ne yazık ki beklenebileceğini ve afete doğrudan bağlı erken ve geç ölüm nedenlerinin ardından bu dolaylı olarak salgınların can aldığını vurguladık.

Alınması gereken önlemleri, nedenlerine dayalı olarak açıkladık.
6 Şubat Maraş merkezli çok büyük ölçekli depremin ardından, AKP/RTE rejimince afet iyi yönetil(e)mediğinden, enkazdan çıkarılan ölü sayısı 32 bini geçti. Bunun en az 2 katı da hala göçüntü altında.

Deprem sonrası bulaşıcı hastalıklar çok kaynaklı olarak ortaya çıkmakta :

1. Hava yolu : Kalabalıkları çadırlara / konteyner evlere dağıtmak
2. Yakın temas : Maske, eldiven, el yıkama..
3. Toprak ve nesneler : Uygun ayakkabı, çizme, eldiven
4. Deprem yara enfeksiyonları : Yara bakımı, dezenfektanlar, tetanus aşısı..
5. Atıklar : İvedi WC! Atıkların düzenli toplanıp zararsızlaştırılması; yakma, derin gömme, sönmemiş kireçle kapatma
6. Ölenlerin cesetleri : Sızdırmaz ceset torbaları ile morga kaldırılması, kimliklendirme, DNA örneği alma
7. Su : Damacana, pet, tanker… Şebeke ve kuyu suyu kullanılMAmalı
8. Besinler : Gıda güvenliği ve güvencesi, sahra mutfakları…

Bu nedenlerin hepsinin de varlığı tabloyu çok ağırlaştırabilir.
Her biri için ayrı ayrı ve yer yer kesişen önlemler almak gereklidir.
Aşı ile korunulabilir hastalıkların başında kızamık, çocuk felci.. geliyor.
Ortam çok soğuk olduğundan, üst ve alt solunum yolu bulaşları yaygın olacaktır.
Özelikle yaşlı ve beden direnci düşük olanlarda zatürre korkutucudur.
Bebek ve çocuklarda ishaller ürkütücüdür.
1. Basamak sağlık birimleri bölgede etkin çalışmalıdır.

El yıkama ve halkın sürekli eğitimi çok önemlidir.
Bölgede Epidemiyolojik Sürveyans sistemi hemen kurulmalı, kayıt tutulmalı, tanı konan bulaşıcı hastalıklar bildirilmelidir.

Deprem bölgesi nüfusu 13 milyon dolayındadır. Ülke içinden, biraz dışından… çok sayıda insan bölgeye gitmiştir, gelmektedir, bölge göç vermektedir. Dolayısıyla çok büyük bir kitlesel nüfus hareketliliği söz konusudur ve bu boyutu ile olası salgın riski büyümektedir, tehdit daha da ciddi ve yaygın olma durumundadır.

Yaklaşık 15 dakika boyunca sorunu özetlemeye ve çözüm önerileri sunmaya çalıştık. Söylediklerimizi kapsamlı özetledik ve yazarken eklemeler yaptık.

İzlenmesi, paylaşılması ve gereklerinin hızla yapılması dileğiyle.

İzlemek için lütfen tıklayınız..

https://www.youtube.com/watch?v=lXPkwimOhFo

Kaynak : https://openwho.org/channels/outbreak

Sevgi ve saygı ile. 13 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
​Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Mülkiye’li​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik    

 

 

 

Gazete DUVAR ile söyleşi : Deprem bölgesinde bulaşıcı hastalık riski, ne yapmalı??

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Saltık:

Deprem bölgesinde tifo, dizanteri, kolera… beklenebilir

Deprem bölgesindeki sağlık sorunlarına değinen Prof. Ahmet Saltık,  65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanların zatürre tehlikesiyle
karşı karşıya olduğunu söyledi.

Halk Sağlığı Uzmanı Saltık: Deprem bölgesinde tifo, dizanteri beklenebilirÖzlem Kara

Gazete DUVAR
13 Şubat 2023 https://www.gazeteduvar.com.tr/halk-sagligi-uzmani-saltik-deprem-bolgesinde-tifo-dizanteri-beklenebilir-haber-1603232

İZMİR- Maraş’ta meydana gelen ve 10 ili vuran deprem sonrasında sağlıkla ilgili riskler devam ediyor. Enkazlar henüz kaldırılamazken, akıllara gelen en önemli sorulardan bir tanesi de depremzedelerin sağlığı.

Adıyaman’da bir depremzede toplanma alanında yaklaşık üç bin kişinin üç tuvaleti kullandığını, Hatay’a gönüllü olarak giden Filiz Yener ise insanların hasar görmüş binalarda tuvalet ihtiyacını karşıladığını söyledi.

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, depremzedelerin yaşayabileceği sağlık sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı. Saltık, salgın hastalıklar, hijyen sorunları, enfeksiyon hastalıklarına ilişkin bilgi verdi.

‘ÜÇ BİN KİŞİ ÜÇ TUVALETİ KULLANIYOR’

Adıyaman’ın Sincik bölgesinde yaşayan depremzedeler, zor şartlar altında olduklarını vurgulayarak, “Herkes toplanma alanlarında olduğu için her an bir hastalık çıkabilir.
Üç dört tane tuvaleti iki bin üç bin kişi kullanmaya çalışıyor.” ifadelerini kullandı.

‘TUVALET İÇİN HASAR GÖRMÜŞ BİNALARA GİDİLİYOR’

Gönüllü olarak Uşak’tan Hatay-Defne’ye giden Filiz Yener ise deprem bölgesindeki sağlık ve tuvalet sorununa ilişkin, “Beşinci günde olduğumuz bölgeye seyyar tuvalet istedik. İnsanlar
üst üste dışkılarını yapıyor. Sağlık hiçbir şekilde yok. İnsanlar hasar görmüş binalara gidip tuvalete giriyorlar.” dedi.

‘KOLERA SALGINI BEKLENEBİLİR’

Deprem bölgelerinde kolera salgını çıktığı iddialarına yanıt veren Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, bu durumun doğrulanmasının Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması gerektiğini, Bakanlık tarafından açıklanıncaya kadar bir şey söyleyemeyeceklerini fakat bölgede kolera salgınının beklenebileceğini söyledi.

Saltık, “Deprem bölgesinde tifo, dizanteri beklenebilir ya da adını koyduğumuz bir mikroorganizma üretilemese bile yaygın ishaller, gastroenteritler beklenir bu tabloda.
Ayrıca üst ve alt solunum yolları enfeksiyonları, örn. farenjit, tonsillit, zatürre.. beklenebilir.
Aşılama yetersiz ise çocuklarda kızamık da bekleyebiliriz. Her ne kadar Türkiye’de,
Sağlık Bakanlığı 0-6 yaş arasındaki çocuklara 13 temel aşıyı yüksek oranlarda uyguluyor
olsa da, ben aşılamanın yeterli olduğu konusunda endişeliyim” dedi.

’65 YAŞ ÜSTÜ VE KRONİK HASTALAR ZATÜRRE RİSKİ ALTINDA’

Aşıyla korunabilir hastalıkların yanı sıra bulaşıcı hastalıklara da değinen Saltık,

“Özellikle yaşlılarda ve kronik rahatsızlığı bulunan kişilerde, üst solunum yolları enfeksiyonları zatürre gibi alt solunum yolları enfeksiyonuna dönüşebilir. Ve bu insanlar öksürerek veya öksürmeden sessizce zatürreden yitirilebilirler. Dolayısıyla bölgede, kış koşullarının da payı ile
65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan kişiler ciddi bir zatürre riski altında.
” dedi.

‘SEYYAR TUVALETLERİN ACİL KURULMASI GEREKİYOR’

Saltık, deprem bölgesindeki bir başka önemli halk sağlığı sorununun ise temiz su, gıda ve atıklar olduğunu vurguladı. Saltık, su sorununun pet şişelerle bir ölçüde karşılanabileceğini belirterek gıda konusunda da ciddi hijyen sorunları olacağını söyledi. Saltık,

“Biz bu dönemlerde insanlara daha çok kapalı konserve, katı, bakliyat ve çorba gibi besinleri öneriyoruz. Çiğ meyve ve sebzelerden bir süre uzak durmalarını öneriyoruz. Diğer önemli bir konu ise evsel atıklar ve tuvalet atıkları. Bölgeye seyyar tuvaletlerin acil kurulmuş olması, çukurlarının kurallara uygun biçimde kazılmış olması gerekiyor. Evsel atıkların da düzenli olarak toplanması gerekiyor. Toplanan atıkların 1-1 buçuk metre kadar kazılıp çukur zeminine ve atıkların üzerine sönmemiş kireç dökülüp toprakla kapatılıp sıkıştırılması gerekiyor.
Yoksa bölgede yaşayan birtakım hayvanların o bölgeyi eşmesi sonucu bu atıklar açığa çıkabilir. Ayrıca insanların banyo yapabilmesi için sıcak suyun da sağlanması gerekiyor.” diye konuştu.

‘HIZLI BİR ŞEKİLDE DEPREM BÖLGELERİNE MORG YAPILMASI GEREKİYOR’

Deprem dolayısıyla vefat eden insanların naaşlarına yönelik de konuşan Saltık şöyle devam etti:

“Depremin ikinci, üçüncü günü gelen bilgilere göre Gaziantep’in kimi yayla köylerinde,
insanların cesetlerini vahşi hayvanların, kurtların parçaladığı şeklinde duyumlar aldık,
umarım bu duyumlar doğru değildir. Dronlarla merkezden uzak bölgelerin durumlarının hızla saptanması ve ulaşılması gerekiyor. Dağ köylerindeki insanların iyice sahipsiz bırakılmaması gerekiyor.

Cesetlerle ilgili hem tıbbi hem çevre hem de adli tıp açısından alınması gereken tedbirler var. Öncelikle hızlı bir şekilde deprem bölgelerine morg yapılması gerekiyor. Çıkartılan cesetlerin en az iki gün kimliklendirilmeye çalışılarak, toplanabilecek bütün bilgilerin elde edilmesiyle, bedeninin değişik açılarının fotoğrafları çekilerek her biri için bilgisayar ortamında dosya açılması gerekiyor. Ve yakınlarını arayan vatandaşlara hızla duyurulması gerekiyor. ‘48 saat içinde kimliklendirme başvurusu yapılmadığı takdirde gömülecektir‘ diye bilgi verilmesi gerekiyor. Gömülürken de mezar taşlarına vefat etmiş kişilerin fotoğraflarının, kod numaralarının konması ve mutlaka DNA örneği alınması gerekiyor.”

SAĞLIK BAKANLIĞI’NA SAĞLIK TV KANALI ÖNERİSİ

Enkazlar kaldırıldıktan sonra depremzedelerin hijyen konusunda bilgilendirilmesi için telefonlarına önemli bilgilerin olduğu mesajlar atılması, broşür hazırlanıp anonslar yapılması gerektiğini vurgulayan Saltık, insanların sıvı sabun ve kağıt havluyla el yıkamaya teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. Saltık, ayrıca bir öneride bulunarak Sağlık Bakanlığı’nın halka hijyen ve sağlık bilgisi verdiği bir televizyon kanalı kurulması gerektiğini söyledi.

PSİKOLOJİK DESTEK ŞART

Enkaz altından sağ çıkarılan, yakınlarını yitiren, deprem bölgesine gönüllü olarak giden, depremzede olan kişilerin ruh sağlığına ilişkin de konuşan Saltık, “Birçok insan doğal olarak travma sonrası stres bozukluğu (TSSB, PTSD), depresyon, yeme bozukluğu, uyku bozukluğu, öfke patlamaları, huzursuzluk, mutsuzluk, keder, yeis, yas yaşayabilirler. Bu durum da davranışlarına ve iletişimlerine yansıyabilir. Bölgede çalışan insanların, devlet görevlilerinin, genç ve deneyimsiz sağlık çalışanlarının, depremzedelerin destek alması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

‘GEBE KADINLAR İÇİN BÖLGEDE EBELERİN OLMASI GEREKİYOR’

Kadınların hijyen ve gebelik sorununa da değinen Saltık, gebe kadınlar için bölgede ebelerin, pratisyen hekimlerin, kadın doğum uzmanlarının bulunması gerektiğini vurguladı.
Saltık, deprem bölgelerine sahra hastanelerinin yanı sıra Birinci Basamak sağlık hizmetlerinin (hastaneye yatmadan) verileceği sağlık birimlerinin mutlaka kurulması gerektiğini söyledi.

‘AFAD’IN BAŞINDA İLAHİYAT MEZUNU BİRİNİN NE İŞİ VAR’ ?!

Son olarak depremin politik yanına da değinmek istediğini vurgulayan Saltık sözlerini şöyle bitirdi:

“İçinde bulunduğumuz tablo, gerçekte kötü yönetimin bir ürünü. Ben 46 yıllık hekimim, 1988’den beri 32 yıldır üniversitede hocalık yapıyorum, hep şunu söyledim:

  • 1980’de çiçek hastalığının kökü kazındı, sıra kötü yönetimde!.

Ben bunu 1980’den beri söylüyorum.

  • Türkiye’nin başında genel anlamda bir kötü yönetim olmasaydı,
    bu depremi önleyemezdik ama sonuçları asla bu denli ağır olmazdı.

Türkiye’nin bir kere İmar Affı denilen saçmalığı unutması gerekiyor.

Yeniden bir Ülke kadastro ve arazi planlaması yapılmalı.
Aktif fay hatlarının bulunduğu bölgeler otlak, yaylak, mera, tarlaya çevrilmeli.
İnşaatlarda depreme dayanıklı teknolojilerin kullanılması için Deprem Yönetmeliği’nin kararlılıkla uygulanması gerekiyor.
Yapı denetimi süreçlerinin de katı bir biçimde ortaya konması gerekiyor.

Türkiye’nin bütünüyle Ulusal Afet Planları’nı gözden geçirmesi gerekiyor.

  • İktidarın oluşturduğu bu yolsuzluk, kokuşmuşluk, yandaş kayırma, dincileştirme
    gibi ilkel güdülerden bütünüyle uzaklaşmak gerekiyor.

AFAD’ın başında ilahiyat mezunu birinin ne işi var? Bu utanç verici bir şeydir.

Türkiye kurumlarını dağıttığı için, kurumsuz bırakıldığı için, çağdışı ve ucube tek adam rejimi tarafından adeta tutsak alınıp felç edildiği için bu tabloları çok ağır yaşıyor.”

Halk TV konuşmamız : Deprem ve Bulaşıcı Hastalıklar…

Dostlar,

11/12 Şubat 2023 gecesi saat 01:30 dolayında HALK TV‘de olacağız.

Sn. Burak Tatari‘nin konuğu olacak ve sorularını yanıtlayacağız.

Konumuz, Deprem ve Bulaşıcı Hastalıklar odaklı olacak.

Bilgi ve ilginize sunarız.

İzlenmesi, paylaşılması ve bilimsel gereklerinin hızla yapılması dileğiyle.

Sevgi ve saygı ile. 11 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
Hekim, Hukukçu-​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik