Kategori arşivi: Hekim Saltık

SAĞLIK SOSYOLOJİSİ

Dostlar,

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde asistan arkadaşlarımıza sunduğumuz

SAĞLIK SOSYOLOJİSİ

seminer yansılarımızı güncellenmiş olarak okuyabilirsiniz..

Erişkesi (linki) aşağıda..

Saglik_Sosyolojisi

Saglik_Sosyolojisi’ne_Giris

Bu notların, SAĞLIK ANTROPOLOJİSİ yansılarımızla birlikte okunmasını öneriyoruz.

Tıbbi_Antropoloji

Sevgi ve saygı ile.
4 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

 

TÜRK TOPLUMUNDA HEKİMLİĞİN PARASAL KARŞILIĞI


Dostlar,

İzmir’den meslektaşımız Sayın Prof. Dr. Baha Taneli bir ileti ekinde
aşağıdaki kısa yazıyı göndermişler..

Paylaşalım istiyoruz..

  • “Hekimlerin gelirleri hakkında son zamanlarda konuşulanlar, geçmişte ne imiş sorusuna tarihsel kaynaklardan bulduğun değerleri bilginize sunmak istedim. Bu bilgiler Ege Tıp Fakültesi’nin her ay çıkardığı Ayın Kitabı serisinden
    118. olarak Mayıs 2013’t
    Doç Dr. Hatice Şahin ile birlikte hazırladığımız kitabın 126. sayfasın da bulabilirsiniz. Ayrıca 156. sayfasında ‘sonuç ve öneriler’ bölümü de ilginizi çekebilir diye size gönderiyorum.
    Selam ve sevgiler sunarım.”

*****

TÜRK TOPLUMUNDA HEKİMLİĞİN PARASAL KARŞILIĞI  

Geçmişten elimize geçen bilgilere göre, 1447’de Edirne’de faaliyet gösteren medrese müderrislerine günde 100 akçe (2 altın), Bursa Sultan Medresesinde 50 akçe (1 altın) veriliyordu (44). Fatih Sultan Mehmet döneminde Ayasofya Medresesi‘ne atanan
Ali Kuşçu’nun günde 200 akçe (yaklaşık 4 altın) ayda (120 altın) maaşla çalıştırıldığı kayıtlardadır (12). Fatih ve Süleymaniye Külliyesi’ndeki “Elli’li” tabir edilen Medreselerde müderrislere günde 50 akçe (1 altın) ödendiği vakfiye kayıtlarında vardır (12). Edirne’deki II. Beyazıt Külliyesindeki Darüşşifada Müderrislerin tatil günleri dahil günde 50 akçe, yardımcılarının tatil günleri dışında günde 7 akçe, öğrencilerin günde
2 akçe aldığı kayıtlarda vardır ve hasta tedavisi ücretsizdir (12).

Genç Osman döneminde kadın cerrah Saliha Hatun 1622’de rıza senedi imzalatarak ameliyat ettiği hastalarından 800 akçe (16 altın) aldığı kayıtlardadır (18).

1870 Vilayet Nizamnamesi ile Belediyelere Doktor ataması zorunluluğundan sonra  1000 kuruş maaşlı Abdullah adında bir doktor atanmış, Ordu da kendi gereksinimi için Binbaşı Yorgi Maril’i Hersek’e atamıştır(57).

Şam Tıbbiyesindeki İdare müdürü ve muallimlere 1909’da 3000 kuruş,
asistanlarına da 1000 kuruş maaş verilmiştir (20).

1875-78 arasında Sofya’daki Asker Hastanesinde 27 tabip çalıştığı,
bunların yabancı uyruklu olanlarına (Yunan, İngiliz, Avusturya, Fransız olmak üzere 23 hekime) ayda 200-500 Frank arasında maaş ödendiği, Türk doktorlara (5 hekim) ise ayda 1200-2000 kuruş ödendiği, bunların M.S.B. 2. Ordu defterinde adları ile gösterildiği belgelenmiştir (67).

1400 yılında kurulmuş olan Bursa Darüsşifası’nın vakıfnamesinde baştabip için günlük 12 dirhem, tabip için günlük 8 dirhem maaş belirtilmiştir (59,61 ).

Bugünkü değer olarak 1 dirhem 2.97 g gümüş olursa bugün 1 gram gümüş 20 TL olursa 3 x 20 x 12 x 30 gün =21 600 TL başhekim aylığı, 3 x 20 x8 x 30 =14 600 TL hekim aylığı eder. 1551’de Haseki Darüsşifasında Tabibi Hazik’in yevmiyesi
25 Dirhem (25 x 60 TL =1500 TL) olarak belirlenmiştir.

1540’ta Manisa Darüsşifası’nda baştabip günde 30 Dirhem ile (1800 TL) görevlidir.
Bu darüsşifalarda hasta bakıcılar günde 3 Dirhem ücretle (180 TL) görevli idiler.

1893 yılında kolera salgınından sonra Paris Pasteur Enstitüsü’nde yılda 2400 Frank maaşla çalışan Paris Tıp Fakültesi muallimlerinden Dr. Maurice Nicolle ayda 130 altın (yılda 20 000 Frankla) Bakteriyolojihaneyi kurmak üzere görevlendirildi (29).

1901’de İstanbul Kuduz Laboratuvarı şefliğine atanan Dr. Remlinger’e ayda 110 altın maaş verilmiştir. 1910 yılına dek bu görevi sürdürmüştür (28,29).

1902’de Samsun’da yapılan 50 yataklı Canik Gureba Hastanesinde bir Fransız Doktor LaTour, 10 altın maaşla çalıştırılmıştır (41,45). 1909’da Kadırga’daki Tıp Fakültesinde görevlendirilen Muallim-i Evvellere (Ord. Prof.) 2000 kuruş, Muallim-i Sanilere (Prof.) 1500 kuruş, Muallim Muavinlerine (Doçent) 1000 kuruş, müdavim muavinlerine
(asistan adayı) 500 kuruş aylık verilmesi kararı vardır (36). Ord. Prof.lere asistan adayı maaşının 4 katı verilmektedir.

İzmir Mektebi Sultanisi’nin adı İzmir Erkek Lisesi olurken 6 Mart 1924’te milletvekili seçilince ve Milli Eğitim Bakanı olan Vasıf Bey, liseye müdür olarak Mithat Bey’i (Oksancak) atar. Bu dönemde müdürün maaşı 4000 kuruş, yatılı öğrencisi olan okulun doktoru Kamuran Bey 3000 kuruş maaş almaktadır (46).

1930’lu yıllarda milletvekili maaşının 300 lira, 1935’te Prof. Dr. Albert Eckstein ile Sağlık Bakanlığı arasında yapılan sözleşmeye göre vergiler çıktıktan sonra ayda
750 TL verilmesi, yılda altı hafta maaşlı izinli sayılması, ücretle hastane içinde ve dışında hasta bakmayacağı, sorulduğunda ücretsiz fikir veren raporlar verebileceği ve
5 yıllık olan anlaşmanın istenirse uzatılabileceğine ilişkin bir belge vardır (47).

Bugünkü anlamda tam gün çalışan bir profesöre milletvekiline verilen maaşın iki katından çoğu verilmektedir. 1942’de hekim maaşının 300 TL olduğu bilinmektedir (41). 1968’de baş asistanlara (şimdiki yardımcı doçentliğe eşdeğer öğretim elemanı) öbür fakültelerde normal maaşına ek 1000 TL ek ücret verilirken, Erzurum’dakilere 3000 TL verilmiştir.

KAYNAKLAR

12-  Osmanlının Tıp Bilimine Verdiği Önem. http://www.forumalev.net/egitim-haberleri/191052-osmanlinin-tip-bilimine-verdigi-onem.html (27 Nisan 2011).

18- Armağan M. Büyük Osmanlı Projesi. İstanbul, Timaş Yayınları, 2008;241-2.

20- İhsanoğlu E. Suriye’de Modern Osmanlı Sağlık Müesseseleri:
Hastaneler ve Şam Tıp Fakültesi. Ankara, Türk Tarih Kurumu, 1999;27-65.

41- Yıldırım N. Türkiye’nin İlk Kadın Doktoru Safiye Ali.  İstanbul, Tarih Vakfı
Yurt Yayınları, 2012; 3-276.

44– Oruç Y. Atatürk’ün Fikir Fedaisi Dr. Reşit Galip: Günümüz Gözüyle.
İstanbul, Gürer Yayınları, 2008;35-194.

57- Zafer Gölen. Tanzimat Döneminde Bosna-Hersek Türk Tarih Kurumu Yayınları IV/A-2-2.12.Dizi Sayı 1. Ankara 2010 ISBN 978-975-16-2299-0 sayfa 227

59- Nancy Thomsen De Grummond. The Religion of the Etruscans.
The University of Texas Press, Austin 2006 s. 105.

61- Osman Şevki Uludağ. Osmanlılar Devrinde Türk Hekimliği. Türk Tarih Kurumu yayınları, ISBN: 978-975-16-2274-7 Ankara 2010 s. 28, 89, 92.

67- Murat Babuçoğlu, Orhan Özdil, Sadık Emre Karakuş. Osmanlı Belgelerinde Askeri Tıp ve Balkan Asker Hastaneleri Gesdav (Gülhaneliler Eğitim Sağlık ve Sosyal Dayanışma Vakfı) ISBN: 978-975-00366-0-6, Zes Tanıtım Organizasyon, Ankara, Temmuz 2013 s.14-16.

*****

Teşekkürler değerli meslektaşlarımız Prof. Dr. Baha Taneli ve Doç. Dr. Hatice Şahin..
(En üstteki fotoğrafı biz ekledik..)

Sevgi ve saygı ile.
2 Mart 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Prof. Pachauri : İklim değişikliğinin sorumlusu insandır!


Dostlar
,

Kuraklık ciddi ALARM VERİYOR..

Hükümetten tık yok!?

Arşivimizden bir dosyayı paylaşmanın zamanı..

Enerji Ekonomisi Derneği‘nin katkılarıyla 20 Mayıs 2013’te Boğaziçi Üniversitesi‘nde gerçekleştirilen seminerin notlarını sunalım..

Sevgi ve saygı ile.
21.2.14, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

====================================

Prof. Pachauri:  İklim değişikliğinin sorumlusu insandır!

Prof.Pachauri:"İklim değişikliğinin sorumlusu insan"

Boğaziçi Üniversitesi’nin 150. Yıl Etkinlikleri kapsamında
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli
(Intergovernmental Panel on Climate Change – IPCC) Başkanı
Dr. RAJENDRA K. PACHAURI, “İklim Değişikliği: Enerji-Çevre” başlıklı
bir seminer verdi.

Dr. Rajendra K. Pachauri, İklim değişikliğinin birinci derecede sorumlusunun insanlar olduğunu söyledi.

Dr. Pachauri, konuşmasında küresel iklim değişikliği ve küresel ısınmanın
insan etkinliklerinin sonucu olduğunu belirtti. Toplumların küresel iklim değişikliğine
uyum sağlaması için

  • yenilenebilir enerji politikalarının günümüzde artık bir zorunluluk 

durumuna geldiğine dikkat çeken Dr. Pachauri, önümüzdeki yıllarda Güney Avrupa’nın kuraklık, Afrika’nın açlık ve Kuzey Denizi’ne kıyısı olan ülkelerin sel felaketleriyle
karşı karşıya kalacağını, bir başka deyişle,
dünyanın hemen her bölgesinin iklim değişikliğinden etkileneceğini ifade etti.

Dr. Rajendra K. Pachauri seminerinde iklim değişikliği nedeniyle günümüzde
çok ciddi sorunlarla karşı karşıya olduğumuzu; bu sorunlara çözüm bulamazsak sorumsuz bir topluma dönüşeceğimize dikkat çekti.

İklim değişikliğinin günümüzde ekonomi ve çevre politikalarından bağımsız düşünülemeyeceğini belirten Dr. Pachauri, son 50-60 yıldır küresel ısınımda
yukarıya doğru bir eğilim olduğunu söyledi.

Küresel ısınım nedeniyle
buzulların erimeye devam ettiğini ve
– deniz suyu düzeyinin yeryüzü genelinde 1 metreden çok yükseldiğini
(AS : Bu 1 m yükselme rakamı bize anormal geliyor.. Son 100 yılda bile!)

belirten Pachauri, insan etkinliklerinin iklim değişikliği ve sıcaklık değişiminde
kilit rol oynadığına dikkat çekti.

İnsan etkinliklerinin yağmur, sel felaketleri, su taşkınları gibi ağır koşulları da oluşturduğunu söyleyen Pachauri, bu gelişmelere bağlı olarak önümüzdeki yıllarda dünyayı olumsuz bir tablonun beklediğini belirtti.

Karbondioksit yayılımının (emisyonunun) 1970-2004 arasında %80 oranında arttığını belirten Dr. Pachauri, insan etkinliklerinin sera gazı saçılımının (emisyonunun) artmasındaki en önemli etken olduğunu ekledi.

Tarımsal verimlilik düşecek, bir yanda kuraklık, öbür yanda sel felaketleri artacak!

İklim değişikliğine bağlı olarak dünyayı bekleyen önemli olumsuz değişikliklere değinen
Dr. Pachauri, iklim değişikliğinin tarımsal verimliliğe etki edeceğini Afrika’da ve
Güney Avrupa’da kuraklık yaşanacağını ve tarımsal verimlilikte % 20-30’lara varan düşüşler yaşanacağını kaydetti. Deniz düzeyindeki yükselmelere bağlı olarak dünyada, Kuzey Denizi gibi özellikle kıyı bölgelerinde yaşayan milyonlarca insanın sel felaketleriyle karşı karşıya kalacağını savunan Dr. Pachauri, sıcaklık değişikliklerinin turizm başta olmak üzere çeşitli sektörleri olumsuz yönde etkileyeceğini ifade etti.

“Yanlış yöndeyseniz hızın anlamı yoktur”
Mahatma Ghandi

Küresel iklim değişikliğine karşı çözümün yenilenebilir enerjilere daha çok yatırım yapmak olduğunun altını çizen Dr. Pachauri,

  • “Bizi kurtaracak olan yenilenebilir enerjidir.” diye konuştu.

Bugünkü etkinliklerimizin gelecek on…yüz yılları etkilediğini, bu nedenle insan olarak gelecekle ilgili duyarsız davranmanın olanaksız olduğunu anımsatan Dr. Pachauri, seminerin sonunda Mahatma Gandi‘nin sözüne göndermede bulunarak,
hükümetlerin ve yerel yönetimlerin yenilenebilir enerji için bir an önce
harekete geçmesi gerektiğini söyledi.

Rektör Barbarosoğlu:
Yeşil yerleşke (kampüs) ve sürdürülebilirlik vazgeçilmez değerlerimiz

Enerji Ekonomisi Derneği‘nin katkılarıyla 20 Mayıs 2013’te Boğaziçi Üniversitesi‘nde gerçekleştirilen seminerin açılış konuşmasını yapan Boğaziçi Üniversitesi Rektörü
Prof. Gülay Barbarosoğlu ise, Boğaziçi Üniversitesi’nin 150 yıllık geçmişinde
“yeşil kampus” ve sürdürülebilirlik ilkesini uygulamaya geçiren bir yaklaşım izlediğini belirtti ve güneş – dalga ve rüzgar enerjilerinden daha çok yararlanmak,
daha az karbondioksit üretmek hedefleri doğrultusunda ilk uygulamalara sahip olan
bir eğitim kurumu olduklarını belirtti. Barbarosoğlu, konuşmasında ayrıca,
Kyoto Protokolü’ne Türkiye’nin taraf olması için ilk adımların
Boğaziçi Üniversitesi’ne atıldığını
,
bu yönde yapılan bilimsel toplantılara üniversitenin ev sahipliği yaptığını anımsattı.

KURAKLIK ALARM VERİYOR!


KURAKLIK ALARM VERİYOR!

Dostlar,

Elle duyumsanır – gözle görünür biçimde deneyimliyor, yaşıyoruz.

Şubat ayı içinde Nisan sıcaklarını görüyoruz ve yağmur hala yok!

Barajlarda kalan su düzeyi alarm veriyor..
Baraj çevreleri hızla ağaçlandırımalı, HES projeleri gözden geçirilmeli..

Hükümet yolsuzlukları örtme derdinde, çünkü başı ciddi biçimde ağrıyor
ve 30 Mart 2014 yerel (gerçekte genel!) seçimleri çok yaklaştı.
Telaş, etekleri başa geçiriyor neredeyse..

Ama ülke çok ağır bedelleri olabilecek bir kuraklığa doğru sürükleniyor.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu Allahlık.. Desteksiz konuşuyor..
A, B hatta C planlarının olduğunu, İstanbul’u susuz bırakmayacaklarını buyuruyor ama bir türlü bu planların içeriğine girmiyor!? Devlet sırrı sanki..

İvedilikle uzmanları toplayıp

OLAĞANÜSTÜ DURUM İLAN ETMEK ve
BİLİMSEL ÇÖZÜMLER ARAMAYA BAŞLAMAK İÇİN GEÇ KALINIYOR..

Bulutlara yağmur bombaları gibi kimi meteorolojik girişimler..

TV’lerde, basında, duyuru panolarında..
su tasarrufu hakkında sık sık ciddi çağrılar veuyarılar yapılmalı..

Kademeli artan, tüketim düzeyine uyarlı fiyatlama..
Kamu kurumlarından başlayarak fotoselli musluklar..

WC rezervuarlarının 2 bölmeli yapılması (büyük ve küçük tuvalet için).

Hemen tüm WC’lerde su rezervuarlarının içine
1 ya da 2 tane yarım litrelik içi su dolu pet şişe koymalıyız.

Susuz pisuvarlar
 yaygınlaştırılmalı..

Deniz suyundan içme – kullanma suyu üretimi için AR-GE çalışmaları..

Yeraltı su sondajları..

Az su gereksinimli tarım ürünlerine geçme..

ORMAN alanlarını gözü gibi koruma, 3. Havaalanı için orman kıyımını durdurma.
B2 arazilerini tarıma açıp köylüye satma (Türk usulü bütçe açığı kapatma!)
yerine yeniden ormanlaştırma..

Toplu taşımacılığı – metro ve demiryollarını geliştirme, bisiklet ve yürümeyi teşvik..

Rekreasyon alanlarında, WC’lerde yarı arıtılmış geri kazanılan su kullanımına geçmeliyiz.

Uzmanlar, kanıta dayalı olarak KISA – ORTA – UZUN ERİMLİ seçenekleri belirlemeli ve tüm Türkiye olarak hemen uygulamaya geçmeliyiz..

MUTLAKA TASARRUF!
     MUTLAKA TASARRUF!
          MUTLAKA TASARRUF!

Nüfus artışını frenleme.. HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

Sevgi ve saygı ile.
20 Şubat 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

KURAKLIK TEHLİKESİ KAPIDA!

Ali_Ercan_portresi

 

Prof. Dr. Ali ERCAN

 

 

 

Değerli arkadaşlar,

Bu yaz Kuraklık kapıda !

Kentler arası “Su Savaşları” başlayabilir.

kuraklik_feci

***

BASINDAN

Ülke genelinde kurak bir dönem yaşanırken, barajlardaki su düzeyi de giderek düşüyor. İstanbul’daki barajların doluluk oranı %31’e, Ankara’da ise %36’ya geriledi.

Barajlardaki son durum

Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü (DSİ) verilerinden derlenen bilgiye göre, İstanbul’daki Ömerli Barajı %42, Pabuçdere Barajı % 0,2 Sazlıdere Barajı %17, Büyükçekmece Barajı % 29, Alibeyköy Barajı %21, Terkos Barajı % 41, Kazandere Barajı %15,
Elmalı Barajı %7, Darlık Barajı %30 ve Istrancalar Barajı %13 dolulukla hizmet veriyor. İl genelindeki barajların toplam doluluğu ise %31 olarak belirlendi.

Kemerburgaz_baraji_kurumus_Subat_2014

ANKARA’DA DURUM

Ankara’daki Kavşakkaya Barajı ise %13, Akyar Barajı % 16, Eğrekkaya Barajı %31, Çubuk Barajı % 32, Çamlıdere Barajı % 36 ve Kurtboğazı Barajı %61 doluluğa sahip bulunuyor. Başkentteki barajların doluluk oranı %36’ya geriledi.

İZMİR’DE DURUM

İzmir’deki Balçova Barajı %47, Güzelhisar Barajı % 58, Tahtalı Barajı %61,
Ürkmez Barajı %61, Gördes Barajı % 20;

Bursa’da Nilüfer Barajı %62, Doğancı Barajı %26 dolulukla hizmet veriyor.

Bilimsel Araştırmalarımız ve Ödüllerimiz..


Bilimsel Araştırmalarımız ve Ödüllerimiz..

Dostlar,

Hoşgörünüzle, bilimsel çalışmalarımızdan aldığımız ödülleri de arşivimize koymak isteriz.

Ahmet_SALTIK’in_Bilimsel_Arastirma_Odülleri

Geçtiğimiz hafta tüm bilimsel yayınlarımızı (253 ulusal + 47 uluslararası = 300 adet) sunmuştuk.

Ahmet_SALTIK’in_Bilimsel_Yayinlar_Listesi_Odulleri_ve_CV’si

“Meslek Hastalıklarına Tanı Koyma Sorunsalı” başlıklı makalemizi sunarken
bu listeyi de pdf olarak vermiştik..

Ayrıca salt iş ve meslek hastalıkları, işçi sağlığı ve iş güvenliği alanlarında yaptığımız 52 bilimsel çalışmanın listesini de pdf olarak sunmuştuk..

http://ahmetsaltik.net/arsiv/2014/02/Ahmet_SALTIK_Is_ve_Meslek_Hastaliklari_Bilimsel_Yayinlari.pdf 

*****

1988, 8 Nisan’da başladığımız Öğretim Üyeliği mesleğinde çeyrek yüzyılı
geride bıraktık. Var gücümüzle ülkemize hizmet etmeye çabaladık.

Gecemizi gündüzümüze kattık, üzerimize çoook güneşler doğdu..
Her şeyimizden özveride bulunduk.

1996’da ADD Edirne Şubesi Başkanı ve sonrasında hep ADD Genel Merkezi’nde yönetim görevlerimiz (Genel Başkan Vekilliği  dahil) oldu ve bu kez adeta 2 insan olmaya çabaladık..

  • AYDINLANMA’ya adanan yıllar…

Ülke içinde ve dışında 1500’e yakın (binbeşyüz!) görsel konferans verdik.
500’e yakın (beşyüz!) aydınlanma makalesi yazdık..
Bunları umarız kitaplaştırma olanağımız da olur..

*****

Yaşımız 60’ı geçti ve artık emeklilik bağlamında geriye saymaya başladık denebilir.

14 Kasım 2020’de, yaklaşık 7 yıl sonra, olağan koşullarda emekli olacağız..
37 yıldır Emekli Sandığı’na primler = ek vergiler ödüyoruz ama bu kuruluştan
kamusal emeklilik güvencesi ile emekli olup olamayacağımızı da bilemiyoruz??

Devlet BES’i (Bireysel Emeklilik Sistemi) öylesine cömert destekliyor ki, anlaşılır gibi değil!.. 2013’ten beri bu sistemde yatırılan her 100 TL/ay’lık prime Devletimiz 25 TL de kendisi veriyor. 2014’te de sürecek.. %25 kazanç sağlayacak başka bir finansal araç (enstrüman) verili koşullarda (konjektürde) yok!

Dolayısıyla bu cömertlik (agressif politika), tümüyle özel emekliliğe geçiş için kararlılığı ve aceleyi de tanımlıyor.

Tüm bu fırsatları Yüce Atatürk’ün bizlere kutsal emaneti Cumhuriyetimize borçlu olduğumuzun hücrelerimize, hatta moleküllerimize dek ayırdındayız.

Bize bu onurlu fırsatı bize veren tüm kişi (başta anne ve babamızla öğretmenlerimiz)
ve kurumlara (ilkokul – ortaokul – lise – Hacettepe Tıp – İstanbul Tıp – King’s Colege Hospital / Londra- Texas School of Public Health / Houston – Trakya Üniversitesi
Tıp Fakültesi / Edirne – Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi, ADD..) yönetici ve çalışma arkadaşlarımıza…

Türkiye’ye borcumuzu ödeme çabamız son nefesimize dek sürecek..

Sevgi ve saygı ile.
18.2.14, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

TÜRKİYE’de MESLEK HASTALIKLARINA TANI KOYMA SORUNSALI

 

Dostlar,

Meslek hastalıkları Türkiye’nin kanayan yaralarından biri ve ne yazık ki ülke gündeminde hak ettiği yeri alamıyor. Temel sorun, bu hastalıkların çok çok az tanı alması, %99’dan çoğunun kayıt dışı kalması.

Oysa yasalarda bildirimi zorunlu.. Onyıllardır bir arpa boyu yol alabildiğimiz yok.
Son olarak 30 Haziran 2012’de RG’de yayımlanan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası da soruna çözüm getiremedi. Oysa bu yasa çalışma yaşamında tıpkı bir sıkıyönetim getiriyor. Katı düzenlemeleri ve ağır yaptırımları var. Buna karşın, bu yasa öncesi 2011’de 697 olan meslek hastalığı tanısı 2012 sonunda 395‘e düşüverdi!? (İş kazalarında ise çoook kısa sürede her nasılsa % 10 azalma oldu!?)

Oysa salt 12,5 milyon dolayında “kayıtlı” işçide her yıl 50-150 bin arasında “yeni” meslek hastalığı bekleniyor bilimsel ölçütlerle. (Harrington JM, Gill FS, Aw TC, Gardiner K. Occupational Health; 4th Edition 1998)

Devede kulak bile değil!

Kayıt dışı işçilerle İş Yasası dışında olanlar katılmadan üstelik.

Değerli meslektaşım Dr. Cebrail Şimşek bu durumu aşağıdaki gibi sundu :

Devede_kulak_Meslek_hastaliklari

Yoksa biz bir değişiklik yaparak deve yerine “fil” mi koysak ??

1977’de İstanbul Tıp Fakültesi’nden mezun olduğumuzda Anadolu’da bir yeraltı maden işletmesinden de sorumlu pratisyen hekim olarak atanmıştık.
15 Haziran 2014’te, meslekte 37 yılımızı bitireceğiz..

İşçi sağlığı ve güvenliği sorun alanına hep yüreğimiz yanarak eğildik.

  • Hep emekten yana tutum aldık ve çaba gösterdik. 

Çok sayıda bilimsel araştırma, çalışma, yayın, bildiri, doktora ve tıpta uzmanlık tezi, rapor.. işyeri hekimliği kursları, işyeri eğitimleri… için ömrümüzü tükettik.
Salt bu alandaki bilimsel çalışmalarımızın bir listesini pdf olarak ekliyoruz :

Değerlendirilmesi içten dileğimizdir.. Bir ömür verilmiştir..

Madenci_giysisiyle_Ahmet_SALTIK

 

Halk Sağlığı bilim alanında verilen bilimsel ürünler elbette bundan çok daha fazladır.

Toplu bir liste de aşağıdadır..

253 adet ulusal ve 47 adet uluslararası olmak üzere toplam 300 bilimsel yayın ve
kitap bölümleri…

 

Bu yazımızda bir kez daha soruna eğilmek istiyoruz :

TÜRKİYE’de MESLEK HASTALIKLARINA TANI KOYMA SORUNSALI

Bu makaleyi okumak için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

TURKİYE’de_MESLEK_HASTALIKLARINA_TANI_KOYMA_SORUNSALI

Yararlı olması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile.
11 Şubat 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Tutuklu ve Hükümlülerin Ulusal – Uluslararası Hukukta Sağlık Hakları..


Dostlar
,

Aşağıdaki programı belirtilen zamanda gerçekleştirdik..

Ulusal Kanal‘ın program arşivinden izlenebilir..

Ayrıca önümüzdeki günlerde youtube‘a da yüklemiş olacağız..

Ordu’ya kurulan kumpasın kurbanlarından bir genç kız, bir genç erkek evladımız,
bir eş (rahmetli Kuddusi Okkır‘ın eşi), bir ağabey ve avukat (Fatih Hilmioğlu‘nun ağabeyi Av. Hayati Hilmioğlu), bir kardeş ve Uzman olarak biz..
Ek olarak telefonla katılanlar oldu..

Programı özveri ve başarı ile götüren E. Tümg. Naci Beştepe ve eşi Derya Beştepe.
Katılımcıların sayıca bize göre “epey” fazla oluşu yüzünden konuşma süresinin
epey kısalması dışında bu program bize göre tarihe geçecek nitelik ve içerikte oldu..

Bu gece dahil, önümüzdeki kısa sürede program yinelenebilir.

İzlenmesini, izletilmesini ve arşivlenmesini dileriz..

Ulusal Kanal’a, Sayın Beştepe’ye ve katılımcılara teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygıyla
09.02.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===================================

Tutuklu ve Hükümlülerin Ulusal – Uluslararası Hukukta Sağlık Hakları..

Dostlar,

Ergenekon tertibi 12 Haziran 2007’de başlatıldı (!)..

7. yılını bitirmeye 4 ay kaldı..

İnsanlık tarihinin en büyük ve iğrenç politik hesaplaşmalarından
hatta boğazlaşmalarından biri, belki de birincisi..

Siyasal iktidar ve sözde bir cemaat ülkemizi ele geçirme savaşı verirken (!?),
ortaya çooook büyük ve kaldırılması gerçekten son derece ağır faturalar çıktı.

Ölçüsüz insan hakları çiğnemine (ihlaline) tanık oluyoruz 7 uzuuuun yıldır..

İşleyeni aydınlatılamayan çok sayıda cinayete ek olarak bu hesaplaşmada ayakbağı olacağı düşünülen, emekli 26. genelkurmay başkanı dahil ülkemizin yüz akı komutanları, rektörleri, bilim – sanat – kültür insanları, gazeteci – yazarlar… bir “Holokast” * örneği,
adeta tutsak kamplarına kapatıldılar ve yavaş yavaş ölüme – özekıyıma -ruh ve beden sağlığını yitirerek tasfiye olmaya ve dışlanmaya tabi tutuldular..

İleri sürülen sözde kanıtların sahte – düzmece olduğu apaçık biçimde yinelenen bilirkişi raporlarıyla kezlerce kanıtlandığı halde yargı heyetleri (?!) inanılmaz bir 3 maymun tavrı ile bu canhıraş savunmaları görmezden geldiler… Koca Yargıtay bile bu kervana katıldı. Yargıtay’da oturur Cumhuriyetin Başsavcısı bile vicdanları isyan ettiren suskunluğa girdi.

Beşyüzü aşkın insanımız ve aileleri – yakınları giderimi (telafisi) olanaksız bedeller ödediler, ödemekteler. Bir bölümü canına kıydı, onur özekıyımları (intiharı) gördük.
Bir bölümü zindanlarda kanser oldu öldü, bir bölümü ruh ve beden sağlığını ağır biçimde yitirdi ama sağaltımları için yasaları buyruğu yerine getirilmeyerek (en başta 5275 sayılı
CMK 116/2) tutsak tutuldular.. TSK komuta kademesi istifa etti, yapı altüst edildi..

Tüm bu vahşet sürecinde bu sitede onlarca yazı yazıldı, çağrı yapıldı,
imza kampanyaları yapıldı.. Sokak eylemleri, cezaevleri önündeki eylemler,
71 haftadır süren SESSİZ ÇIĞLIK eylemleri adeta kayalara çarparak un ufak oldu,
sonuç doğurmadı. Biz de elimizden geleni yaptık bu süre içinde..
Sizler bu sitede izlediniz yapılanları, yazılıp çizilenleri, SESSİZ ÇIĞLIK eylemlerinde söylediklerimizi..

UYARDIK               :

  • Katil oluyorsunuz.. dedik..
  • Yavaş yavaş idam uyguluyor ve bunu bilerek – tasarlayarak yapıyorsunuz..
  • Sizi katil olmaktan alıkoymaya çabalıyoruz, duyuyor ve görüyor musunuz??

diye haykırdık..

Bir başka çabayı, 8 Şubat 2014 Cumartesi günü sabah saat 11:00’de,
ULUSAL KANAL’da Sayın Naci Beştepe‘nin programına konuk olarak göstereceğiz..

Duyuru aşağıda..
İlgi ve bilgiye sunarız..

Ulusal_Kanal_Tutuklu_Hukumlulerin_Saglik_Haklari_8.2.14

 

Sevgi ve saygı ile.
03 Şubat 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

* Holokast   : Antik Yunan’dan bu yana iyi bilinen bu gelenek, Tanrılara kurban adama töreni ve yeridir. Hayvanlara ek olarak yer yer insanların, genç kız ve erkeklerin de Tanrılara kurban (rüşvet!) verildiğine tanık olunmaktadır.
Yöntem, başını kesmek olduğu gibi ateşte yakmak biçiminde de izlenebilmiştir..

İnsanlık Yararına Hekimlik : Ruhsata Tabi Olabilir mi?


Dostlar
,

Uğur Mumcu ve Demokrasi Şehitlerini Anma

21. Adalet ve Demokrasi Haftası: “Eğilmeden Bükülmeden” 

Bir kültür şöleni olarak sürüyor..

Bizim de üyesi olduğumuz Türk Tabipleri Birliği – Ankara Tabip Odası
ve NÜSED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği) de bu şölene elbette katkı veriyor..

Bu bağlamda bir etkinlik de aşağıda..

Kıdemli meslektaşımız sevgili Dr. Arif MÜEZZİNOĞLUnu dikkatle dinleyeceğiz.

Bilgi ve ilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile.
28 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Uğur Mumcu ve Demokrasi Şehitlerini Anma

21. Adalet ve Demokrasi Haftası:
“Eğilmeden Bükülmeden” 
http://www.umag.org.tr/tr

30 Ocak 2014, Perşembe:

Söyleşi : İnsanlık Yararına Hekimlik : Ruhsata Tabi Olabilir mi?

Saat, Yer: 18:30, Çağdaş Sanatlar Merkezi,
Kenedi Caddesi No: 4 Kavaklıdere – Ankara

Konuşmacı: Dr. Arif MÜEZZİNOĞLU

Düzenleyenler   :

Türk Tabipleri Birliği,
Ankara Tabip Odası,
NÜSED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği),
Tüketici Hakları Derneği 

21. Adalet ve Demokrasi Haftasının tam programı:

http://www.umag.org.tr/tr/haber/goster/214/21–adalet-ve-demokrasi-haftasi-izlencesi

HEKİME YÖNELİK ŞİDDET SÜRÜYOR!

Dostlar,

Sağlık çalışanlarına yönelik şiddet sürüyor ve yönetim nedenlere dönük köktenci önlemler almamayı inatla sürdürüyor..

Ülkenin çivisi çıktı.. 4 temel Devlet hizmeti ortalarda yok :

1. Sağlık
2. Eğitim
3. Adalet
4. İç ve dış güvenlik..

  • Devlet buharlaşıyor ve ülke ortamı cangıllaşıyor..
  • İhkak-ı hak dönemine mi sürükleniyoruz..

Ülke yöneticilerinin aklını başına alması ve bu çığırından çıkmış durumu
hzla düzeltmeleri gerek.

TTB’nin (Türk Tabipleri Birliği) önerilerini yaşama geçirmekten başka yol yok..

Kolu kırılan ve amelşyat edilen genç meslektaşımız Dr. İsmail Önder Yılmaz‘a gönülden şifa dileriz. Dileriz tümüyle sağlığına kavuşur ve mesleğini yapmasında
bir sıkıntısı kalmaz..

Çok üzgünüz..

Gerekli özeni baştan beri fazlasıyla gösteren, bizim de üyesi olduğumuz ATO (Ankara Tabip Odası) Yöneticisi duyarlı meslektaşlarımıza, başta Başkan sevgili arkadaşımız
Prof. Dr.Özden Şener olmak üzere teşekkürlerimizi sunuyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
16 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

=================================

ATO_logosu

HEKİME YÖNELİK ŞİDDET SÜRÜYOR!

Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi Üroloji Polikliniği’nde görev yapmakta olan bir asistan hekim iki gün önce hastanedeki odasında saldırıya uğradı ve kolu kırıldı. Hastasının bir ay boyunca planlayarak gerçekleştirdiği saldırının ardından hekim dün ameliyata alındı. Ankara Tabip Odası tarafından, yaşanan olayı protesto etmek üzere 15 Ocak 2014 tarihinde Dışkapı Yıldırım Beyazıt Hastanesi bahçesinde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Ankara Tabip Odası Başkanı Dr. Özden Şener’in okuduğu basın açıklaması metni şöyledir: 

ANKARA TABİP ODASI BASIN AÇIKLAMASI

15 Ocak 2013

 TASARLANMIŞ SALDIRI

Dün hepimiz için önemli bir mahkeme kararı açıklandı. Dr. Ersin Arslan’ın katiline mahkeme, “tasarlayarak” görevinden dolayı öldürme suçunu işlediği sonucuna vararak önce ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Mahkeme, sanığın suçu işlediği tarihte
17 yaşında olması nedeniyle, sanığın Türk Ceza Kanunu uyarınca verilebilecek
en üst ceza miktarı olan 24 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasını kararlaştırdı.

Beyaz kod şiddet bildirim hattının faaliyete başladığı Mayıs 2012’den Aralık 2013’e dek Birime gelen sağlık çalışanına şiddet ihbarlarının toplamı 15.137’dir.
Saldırıların 5.165’i fiziksel, 10.572’si sözeldir. Saldırıların 9.666’sı hekime, 5.471’i hekim dışı sağlık personeline yöneliktir.

Önceki gün akşamüstü Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi’nde
yine “tasarlanmış” bir saldırı yaşandı. Bir ay önce hastaneden ayrılırken
“seninle hesaplaşacağız” diye tehdit eden bir hasta, üroloji kliniği asistanı Dr. İsmail Önder Yılmaz’ı doktor odasında buldu. Saldırgan, arkadaşımız odada yalnız kalana dek kapıda bekledi. Daha sonra içeri girerek kendisini darp etti. Saldırı sonucunda meslektaşımızın kolu kırıldı ve dün ameliyat edildi.

Meslektaşımıza geçmiş olsun diyor ve bir an önce iyileşmesini diliyoruz.

Ankara Tabip Odası Hukuk Bürosu bundan önceki her olayda olduğu gibi bu olayda da meslektaşımızın yanında olacak. Planlanarak gerçekleştirilmiş olması nedeniyle vahameti daha da büyük olan bu saldırıya ilişkin hem hukuki destek verecek hem de
bu onarımı güç yaranın onarılması sürecinde arkadaşımızla dayanışacak.

Bizler tüm hastane çalışanlarına ve hastane yönetimine de “Geçmiş olsun” diyoruz.

Ne var ki biliyoruz; geçmeyecek.

Geçmeyecek; çünkü bizim başımıza gelenin sağlık yöneticilerinin gözünde bir
değeri yok.

Onların gözünde canımızın, kolumuzun, gözümüzün, onurumuzun değeri yok.

Eğer olsaydı, eğer sağlık yöneticilerinin gözünde sağlık çalışanlarının şuncacık bir değeri olsaydı;

–         Bizleri köle gibi çalıştırmazlardı.

–         Bizleri amir baskısıyla çalıştırmazlardı.

–         Günde zorla 100 hasta baktırmazlardı.

–         Haftada 60 saat çalıştırmazlardı.

–         “Seni dövse de hastaya bakmayı reddetme hakkın yok, ancak amirin izin verirse!” demezlerdi.

–         Bizi döven, öldüren hasta yakını için “Onun özel durumu varmış,
psikolojik sorunları varmış” demezlerdi.

–         Yıllardır “Sağlıkta şiddet artıyor, dikkat!” diyen TTB’yi ve Tabip Odalarını siyaset yapmakla suçlamazlardı.

–         Şiddeti göre göre kulaklarının üzerine yatmazlardı.

–         Bizleri kötüleyen, aşağılayan, saldırılara çağrı çıkaran demeçler vermezlerdi.

–         SABİM’lerle BİMER’lerle sağlık çalışanlarını taciz etmezlerdi.

–         TBMM Şiddet Araştırma Komisyonu Raporu’nu sümenaltı etmezlerdi.

–         Bizzat kendilerinin çıkardığı risk analizi genelgesini savsaklamazlardı.

Bu yöneticilerin gözünde bizim değrimiz yok da halkın sağlığının var mı?

–         İşte şişirilmiş sağlık hizmeti!

–         İşte tıklım tıklım poliklinikler!

–         İşte 5-10 dakikada bitirilmek zorunda kalınan muayeneler, ultrason tetkikleri!

–         İşte peşi sıra ameliyatlar!

–         İşte ilaç paraları, muayene paraları!

–         İşte hortlayan kızamık!

–         İşte sahte ilaçlar!

–         Ve işte “karekodunun fotoğrafını çekip bize gönderin, ilaç sahte mi değil mi bakalım” diyen bir Sağlık Bakanı!

Sağlık Bakanı başta olmak üzere genel sekreterlerden başhekimlere,
sağlık grup başkanlıklarına dek bütün sağlık yöneticilerine çağrımızdır:

Sizin dönüşümünüz sağlıkta şiddeti önlemez, azaltmaz, artırır.

Eğer şiddeti önlemeyi içten olarak istiyorsanız;

–         Her hastaya yeterli zaman ayrılabilmesini sağlamalısınız.

–         Çalışanlar ve hastalar için insanca bir sağlık ortamı sağlamalısınız.

–         Çalışanlarınıza güvenmeyi bilmeli, onların en az sizin kadar dürüst, ahlaklı, bilgili, yetkin, çalışkan olduklarını kabul etmelisiniz.

–         Çalışanları hedef gösteren ifadeleri terk etmelisiniz.

–         “Sağlıkta iyi ne varsa benim sayemde, kötü ne varsa çalışanın yüzünden” politikasından vazgeçmelisiniz.

–         Sağlıkta şiddet yasasını çıkarmalı, caydırıcılığı artırmalısınız.

Ankara Tabip Odası Yönetim Kurulu

Tutuklu ve hükümlülerin ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklanan hakları


Dostlar,

Geçen yıl 4.5.2012’de sitemize koyduğumuz

“Tutuklu ve Hükümlülerin Ulusal ve Uluslararası Hukukta Hakları”

başlıklı kapsamlı bilimsel makalemizi, görülen gerek üzerine arşivden öne çekerek
bir kez daha Türkiye kamuoyunun ve ilgililerin dikkatine ve bilgisine ısrarla sunarız.

Sevgi ve saygı ile.
15 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

================================

Dostlar,

Tutuklu ve hükümlülerin ulusal ve uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarına ilişkin bu sitede epey dosya yer aldı..

Ölümün eşiğine gelmiş tutuklu-hükümlüler için ulusal-uluslararası bağlayıcı
hukuk kurallarını sıklıkla ortaya koyarak bunlara uyulmasını ve devlete emanet olan
bu insanların can güvenliklerinin, yaşam haklarının korunması gerektiğine
hep ama hep işaret ettik.

Bu bağlamda, İstanbul Barosu Dergisi‘nde (Kasım-Aralık 2011, syf. 12-28) ve
TEORİ Dergisi’nde yer alan (Aralık 2011, syf. 36-59) 24 sayfalık kapsamlı makalemizi de sitemize koymuştuk (17 yoğun word sayfası; http://ahmetsaltik.net/tutuklu-ve-hukumlulerin-saglik-haklari/, 4.5.2012)

Yine bu bağlamda Ulusal Kanal’da 3 programa katılmıştık (9 Ekim 2011 Merhaba Sağlık Programı – Dr. Rifat Yücel ile; Nurzen Amuran DOSYA Progr. 22.12.11, TTB Başkanı
Dr. Eriş Bilaloğlu, Nilgül Doğan; Nurzen Amuran’ın DOSYA Progr., 26.4,12, Dr. Aytun Çıray, CHP Uşak Mv. Av. Dilek A. Yılmaz ve biz..)

Ayrıca, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde 6. sınıfta Halk Sağlığı intörnlük eğitimi alan tıp öğrencilerimize (hekim adaylarımıza) staj sonunda verdiğimiz seminer ödevi kapsamında da bu konuyu işledik, dikkate getirdik. Geleceğin hekimlerinde,
bilimsel bilgiye dayalı bir “Türkiye gerçeklik algısı” ve duyarlık gelişsin istedik.

Önceki dosyalara, word belgelerine ek olarak bir de power point yansılarıyla sunalım istedik. 63 yansıdan oluşan bir tür makale özetimizi paylaşıyoruz.

Ceza ve tutukevlerinde hiç kimse ama hiç kimse hastalanarak ölmemeli.
Sağlık durumları elvermediğinde bu insanlar tutuksuz yargılanmalı, sağaltım almalılar.

Tersi Türkiye’ye hiç ama hiç yakışmaz; bizi acıya ve utanca boğar, boğmalıdır.

Ayrıca AİHM’nin çok net bir kararı var, bunu da sitemize koymuştuk..
(http://ahmetsaltik.net/aihm-agir-hastaligi-olan-tutuklularin-tahliye-edilmemesi-ayrimciliktir/, 13.3.13)

  • AİHM : Ağır Hastalığı Olan Tutukluların Tahliye Edilmemesi Ayrımcılıktır

AYDINLIK Gazetesi’nde konuya ilişkin bir söyleşimiz yayımlanmıştı (24.10.11)

Ne var ki Türkiye, bu aralar yapay biçimde, dış kökenli olarak sözümüz ona
bir “AÇILIM” (!?) sürecine kilitlenmiş durumda!?

Ama ceza ve tutukevlerinde hastalar, ağır – ölümcül hastalar için saat durmuyor..

  • Yetkililer artık suç işlemeyi durdurmalılar.. 
    Göz göre göre kimi tutuklu ve hükümlülerin ölüme terkedilmesi
    tasarlayarak (taammüden) cinayetle eşdeğerdir, ağır insanlık suçudur.
    Zaman aşımı söz konusu değildir.. Sorumlular er ya da geç hesabını verirler.

Bu çok emekli çalışmayı okumak için lütfen tıklayınız..

Tutuklu ve hükümlülerin sağlık hakları

Sevgi ve saygı ile.
4.4.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net