Etiket arşivi: NÜSED Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneğİ

HİROŞİMA ve NAGASAKİ VAHŞETİNİN 70. YILI


HİROŞİMA ve NAGASAKİ VAHŞETİNİN 70. YILI

Dostlar,

Geçtiğimiz yıl paylaştığımız dosyayı yeniden bilgiye sunuyoruz…

HIROSIMA_ve_NAGASAKI_VAHSETININ_67._Yili_06.08.2012

Sevgi ve saygı ile.
7 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Aşağıda erişkesi verilen doyanın da incelenmesi dileğimizdir.

http://ahmetsaltik.net/2015/08/06/hirosima-ve-nagazaki-faciasinin-70-yildonumunde-nukleer-cagin-kisa-dokumu/

========================================

2015, yani 70. yıl için güncelleme…

  • “Fukuşima nükleer güç santralinde görev yapan 1.400 çalışandan 1.350’si tahliye edildi. Sızıntıyı  % 90’ın üzerinde. Ölümü göze alan 50 görevli şimdiden Japonya’da kahraman ilan edildi  50 Japon çalışan, buna gönüllü oldu.”

HIROSIMA_ve_NAGASAKI_VAHSETININ_67._Yili_06.08.2012

Dostlar,

Bu gün, Hiroşima’ya 15 kilotonluk (15 bin ton dinamite eşdeğer), günümüz ölçülerine göre, ironik bir anlatım ile “bebek” sayılabilecek dünyanın ilk atom bombasının atılmasının 69. yılı..

Japonya güya teslim olmadı diye, 3 gün sonra bir de Nagasaki’ye..

Yüzbinlerce insanın saniyeler içinde eriyerek ölmesi ve yeryüzünün gelmiş geçmiş
belki de en büyük trajedisi.. Yıkıcı etkileri kuşaklar boyu süren, sürecek olan..

Yazımızı paylaşıyoruz..

Bir de,

Radyasyon_ve_Toplum_Sagligi_2011

başlıklı bir power point (pdf formatlı) sunumumuz sitemizde..
179 yansı, çok kapsamlı,, 07 Mayıs 2011 günü Ankara İTÜ Evi’nde çağrı üzerine sunmuştuk.. Onu da birlikte gözden geçirmenizi önermek isteriz..

Yeni bir küresel ahlak ve felsefe gereksinimi vazgeçilmez kerteye erişti.
İnsanlık, bu idealini elbet bir gün gerçekleştirecek. Tarihin pusulası hep ileriye dönük..

Eğer önemli bir aksilik olmaz, nükleer kaza ya da savaşa Gezegenimiz kurban gitmezse.

Ders almamız için en son canlı örnek 11 Mart 2011, Fukuşima faciası.
Felaket sonucu 20 bin kişi öldü veya kayboldu. Afet sonucu bölgede çıkan nükleer bunalım (kriz) ve radyasyon sızıntısı, yaklaşık yüz bin kişiyi evlerini terk etmeye zorladı. İşletici şirket TEPCO, 9 milyar $ ödence (tazminat) için kaynak arıyor. Uzun yarı ömürlü radyoaktif izotopların etkileri kuşaklar boyu sürebilecek. Orta ve uzun erimde
ortaya çıkacak kanser artışlarını acıyla izleyeceğiz.

NET istemimiz                      :

Türkiye nükleer güç santrali yapımından vazgeçmeli. Yalnızca elektrik hatlarındaki kaçak ve yitikleri önlemek, yapılması düşünülen 2 santralin üreteceği enerjiye denk.
10 ampulden 1’ini söndürmek de yakın düzeyde tasarruf sağlıyor.

– Tasarruflu yaşam,
– her aileye 1 çocuk,
– toplu taşıma,
– bisiklete binme,
– bina mimarisini iyileştirme,
– rüzgar ve güneş enerjisi başta, yenilenebilir kaynaklar..
– …..

bunlar.. yeterli.

Japon halkına esenlik diliyor, azılarını paylaşıyoruz.
Bombalama buyruğunu veren ABD Başkanı Henry Truman’ın ölçüsüz
insanlık suçunun kaldırılamaz utancını sorumluların yüzüne çarpıyoruz.

(Bu arada ülkemizdeki şehitlerin yangını da yüreğimizi kavuruyor; 5 Ağustos 2012)

Bu yakıcı sorunu da sitemizde işleyeceğiz.

Hemen söyleyelim ki; şehitlerin sorumlusu iktidardır!

Sevgi ve saygı ile.
6.8.14, Tokat

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 


NÜSED : 70. YILDA İNSANLIK ÇAĞRISI

NÜSED

Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği

(International Physicians for the Prevention of Nuclear War – IPPNW Turkey Affiliate)(www.ippnw.org)

 BASIN AÇIKLAMASI
(6 Ağustos 2015, Ankara)

70. YILDA İNSANLIK ÇAĞRISI

6 ve 9 Ağustos 1945 insanlık için tarihsel birer kara kırım günüdür. İkinci emperyalist dünya savaşının son günlerinde Japonya’da Hiroşima ve Nagazaki’ye atom bombası atılmasıyla 200.000 kişi öldürülmüş, bir o kadarı da izleyen günler ve yıllar içinde sakatlıklar, kanserler, sistem hastalıkları ve genetik bozukluklarla acılar içinde yaşamını yitirmiştir. Kentler biyolojik ve fiziksel çevreleriyle tam bir yıkıma uğrarken, yıllar boyu giderilemeyen radyoaktivite,
yaşamı tehdit etmeyi sürdürmüştür.

Emperyalizmin böylesi bir kitle kırımı tarihsel insanlık suçu oluşturmaktadır.

Bilim insanları, aydınlar, uzmanlar ve bütün barışsever insanlık dünyası 70 yıldır böylesi bir kırımın bir daha yaşanmaması ve insanlık üzerindeki kabul edilemez nükleer dehşet ve tehdidin sona erdirilmesi için mücadele etmektedir. Ne yazık ki bugün hala dünyada Hiroşima’da kullanılandan binlerce kat güçlü ve dünyadaki uygarlığı ve doğayı (AS: kezlerce!) yok edecek güçte 16.000 kadar nükleer silah bulunmaktadır; 2.000 kadarı ise anında karşılıklı ateşlenmek üzere konumlandırılmıştır. Üstelik küresel neo-liberal kapitalizmin yarattığı ağır eşitsizlikler, geniş kitlesel yoksulluk, açlık, hastalıklar, toplumsal temel gereksinimler ve kalkınma için kaynakları yönlendirmek yerine; yeni ve daha güçlü nükleer ve kitle kırım silahlarını oluşturmak üzere çalışmalar sürdüren emperyalist ülkeler vardır. Küresel sömürü için etnik, dinsel, vb. ayrımcılıklar temelinde şiddet, istikrarsızlık, terör ve kirli savaşlarla Orta Doğu ve öbür bölgelerde insanlık ve doğa kıyımı acımasızca ve yine insanlık suçu olarak sürdürülmekte, milyonlarca insan katledilmekte, yerlerinden sürülmekte ve yaşam kaynakları yok edilmektedir.

Hiroşima kırımının 70. yıl dönümünde, dünya barış ve demokrasi güçleri bir kez daha,
nükleer savaşın kazanan tarafı olmayacağını, tek korunma yolunun bu silahların tümden yasaklanması olduğunu vurgulamaktadırlar.

Bütün ülkelerde yürütülen “Nükleer Silahların Tümüyle Ortadan Kaldırılması Uluslararası Kampanyası” (www.icanw.org) çerçevesinde milyonlarca barışsever insan, demokratik
toplum kuruluşları, sendikalar, yerel yönetimler, nükleer silahlardan arındırılmış bölgeler oluşturulmasını istemekte ve nükleer silahların tümden yasaklanmasını öngören
“Nükleer Silahlar Sözleşmesi”nin Birleşmiş Milletlerin de desteğiyle bütün ülkelerce
kabulünü talep etmektedirler.

Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği (NÜSED),
dünyada 62 ülkede on binlerce hekim ve sağlık çalışanı üyesi olan Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Hekimler Birliğinin Türkiye üyesi olarak, bir yandan küresel nükleer silahsızlanma
70. Yıl çağrısına katılırken; özellikle ülkemizde ve bölgemizde barış, şiddetin önlenmesi, evrensel insan hakları, hukuk ve demokrasi kurallarının yaşama geçirilmesi,
bireysel silahsızlanmanın sağlanması, toplumsal denetim ve kararlara katılım mekanizmalarının güçlendirilerek çevre ve öbür kaynakların korunması, emperyalist tertip,
örgüt ve savaşların parçası olmayıp bunların önlenmesi politikalarının uygulanması konularında yöneticileri uyarırken, bütün toplum kesimlerini eşit ve özgür bir Türkiye için
birlik, sorumluluk ve göreve çağırır.

NÜSED Yönetim Kurulu


IPPNW tarafından yayınlanan videolar:

Here are links to three short films that are really worth watching as we mark the
70th anniversary of the US atomic bombings of Hiroshima and Nagasaki

An animation called The Nuclear Age in Six Movements,” by Kathleen Sullivan and
her colleagues at Hibakusha Stories.
A short documentary called Hiroshima 70 Years Later by Jesse Barrett-Mills.

Please share these links widely..

==========================================

Dostlar,

Biz de NÜSED üyesi bir hekim olarak, bir dönem 2. Başkanlığını yaptığımız NÜSED’in yukarıda aktardığımız basın açıklamasını içerik olarak paylaşıyoruz..

“No more Hiroshimas.. No more Nagasakis: Ban nuclear weapons!

Sloganını bir kez daha seslendiriyoruz..

Japon sinema yönetmeni Kurosova’nin “ZEHİR YÜKLÜ BULUTLAR” filmini mutlaka izlemelerini öneriyoruz..

Nükleer silahlar hakkında lehte / eleyhte görüş geliştirmeden bu film mutlaka izlenmeli..

Sevgi ve saygı ile.
6 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

NÜSED’den ULUSLARARASI KONFERANS : NÜKLEER SİLAHLARIN YASAKLANMASININ İNSANİ ZORUNLULUK BOYUTU


ATO_logosu

 

 

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz (önceki 2. Başkan) NÜSED (Nükleer Tehlikeye Karşı
Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği) uluslararası bir konferans düzenliyor
Ankara Tabip Odası ile (yine üyesi olduğumuz) birlikte.. 

Ankara’da, 21 – 22 Haziran 2014 günlerinde ve Kızılay’da Alba Otel’de..

Program aşağıda..

Dünya Türkiye gündemine kilitli değil..
İlgi ve bilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile.
20 Haziran 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

=====================================================

NÜSED’den ULUSLARARASI KONFERANS :
NÜKLEER SİLAHLARIN YASAKLANMASININ İNSANİ ZORUNLULUK BOYUTU

Değerli Meslektaşımız,

Kara mayını, misket bombası ve nükleer test mağdurları ‘nükleer silahlar yasaklansın demek için uzmanlar Türkiye’ye geliyor.

ICAN (Nükleer Silahların Tamamen Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Kampanya) tarafından 21 – 22 Haziran 2014’te Ankara’da düzenlenecek

‘Nükleer silahların yasaklanmasının insani zorunluluk boyutu’ başlıklı konferansa

Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Kafkasya’dan toplam 20 ülkede yaklaşık 40 sivil toplum kuruluşu temsilcisi, uzman ve nükleer karşıtı aktivistler katılacak.
Konferansta özellikle mevcut ve olası çatışmaların giderek arttığı günümüzde
nükleer silahların bilerek ya da kaza ile kullanılması durumunda insanlık ve gezegen için oluşturacağı olası tehlikelere ve sonuçlara dikkat çekilecek ve tüm dünyaya
bu konuda harekete geçilmesi için çağrıda bulunulacak.

Konferans herkesin katılımına açık olup ücretsizdir.
Konferans boyunca simultane (AS: eşzamanlı) tercüme (çeviri) yapılacaktır.
Aşağıda etkinlik programını inceleyebilirsiniz.

Saygılarımızla.

Ankara Tabip Odası

ULUSLARARASI KONFERANS:
NÜKLEER SİLAHLARIN YASAKLANMASININ İNSANİ ZORUNLULUK BOYUTU

ANKARA, 21-22 HAZİRAN 2014 [1]
Alba Ankara Otel, Yüksel Caddesi No:19Kızılay / Ankara
Tel : 00 90 312 419 10 20

21 HAZİRAN 2014 

Toplantıda İngilizce-Türkçe eşzamanlı çevir yapılacaktır.

12:30–14.00 Nükleer Silahların Yasaklanmasının İnsani Zorunluluk Boyutu

ModeratörDr. Özen Aşut  IPPNW Türkiye 

Nükleer silahların sağlık üzerindeki etkisi
Dr. Ahmed Saada– IPPNW Mısır

Nükleer silahların çevre üzerindeki etkisi
Hilal Atıcı– Greenpeace Türkiye

Evrupa – Akdeniz bölgesinde kitle imha silahları
Dr. Aytug Atıcı – CHP Milletvekili

Nükleer silahların yasaklanmasına sivil toplumun katkısı
Ms. Arife Köse- ICAN Türkiye

Çözümsüzlüğü aşmak – nükleer silahsızlanmaya yeni yaklaşımlar-
Mr. Richard Lennane,
– Uzman– Biyolojik Silahlar Anlaşması’nın Uygulanmasına Destek Birimi eski başkanı

14:00 – 15:00: Varlığı Kabul Edilemez Silahlara Daha Fazla Kurban Vermek İstemiyoruz!

Kara mayını ve misket bombaları kampanyalarından dersler
– 
Ms. Jelena Vicentic, Assistance Advocacy Access

Fransa’nın yaptığı nükleer denemelerin sonuçları
Prof. Smail Debeche Cezayir Üniversitesi

Kabul edilemez silahların kurbanlarından konuşmalar:
Mr Branislav Kapetanović: Misket Bombası Koalisyonu Sözcüsü
Mr. Karipbek Kuyukov– Atom Projesi Elçisi- Kazakistan

Kahve arası

15:20-17:00 Nükleer Silahsızlanma Tartışmalarında Bir Sonraki Adım
Chair: Yard. Doç. Selin Bölme

  • Ms. Martha Barcena Coqui – Meksika Büyükelçisi
  • Ms. Sabine Kroissenbrunner – Avusturya Büyükelçisi Yardımcısı
  • Ms. Susi Snyder – Pax /ICAN
  • Dr. Derman Boztok – IPPNW Türkiye

17:00 Kokteyl

İnsanlık Yararına Hekimlik : Ruhsata Tabi Olabilir mi?


Dostlar
,

Uğur Mumcu ve Demokrasi Şehitlerini Anma

21. Adalet ve Demokrasi Haftası: “Eğilmeden Bükülmeden” 

Bir kültür şöleni olarak sürüyor..

Bizim de üyesi olduğumuz Türk Tabipleri Birliği – Ankara Tabip Odası
ve NÜSED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği) de bu şölene elbette katkı veriyor..

Bu bağlamda bir etkinlik de aşağıda..

Kıdemli meslektaşımız sevgili Dr. Arif MÜEZZİNOĞLUnu dikkatle dinleyeceğiz.

Bilgi ve ilginize sunarız..

Sevgi ve saygı ile.
28 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Uğur Mumcu ve Demokrasi Şehitlerini Anma

21. Adalet ve Demokrasi Haftası:
“Eğilmeden Bükülmeden” 
http://www.umag.org.tr/tr

30 Ocak 2014, Perşembe:

Söyleşi : İnsanlık Yararına Hekimlik : Ruhsata Tabi Olabilir mi?

Saat, Yer: 18:30, Çağdaş Sanatlar Merkezi,
Kenedi Caddesi No: 4 Kavaklıdere – Ankara

Konuşmacı: Dr. Arif MÜEZZİNOĞLU

Düzenleyenler   :

Türk Tabipleri Birliği,
Ankara Tabip Odası,
NÜSED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği),
Tüketici Hakları Derneği 

21. Adalet ve Demokrasi Haftasının tam programı:

http://www.umag.org.tr/tr/haber/goster/214/21–adalet-ve-demokrasi-haftasi-izlencesi

Ölüm duyurusu : Prof. Dr. Leziz Onaran…

ÖLÜM DUYURUSU

Cumhuriyet Türkiyesinin yetiştirdiği örnek bilim insanı, uluslararası saygınlığı olan hekim, nükleer silahsızlanma, barış, insan ve kadın hakları savunucusu ve simge önderi

Prof. Dr. Leziz Onaran’ı

yitirdik.

Kaybımız ve acımız büyüktür.
Anısı ve mücadelesi, bütün toplumculara ışık tutmaya ve güç vermeye
devam edecektir.

Türk Tabipleri Birliği Ankara Tabip Odası
Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği (NÜSED)

Hocamızın Cenazesi 6 Aralık 2013 Cuma sabahı Yüksek İhtisas Hastanesindeki törenin ertesinde Kocatepe Camisinde öğle namazı sonrası kılınacak
cenaze namazının ardından Cebeci Mezarlığı‘nda toprağa verilecektir.

===========================

Dostlar,

Rahmetli Prof. Dr. Leziz Onaran

Leziz_Onaran

ve yine kısa süre önce yitirdiğimiz (24.5.2013)
saygıdeğer eşleri Op. Dr. Mustafa Şerif Onaran,
ülkemizin ve mesleğimizin övünç duyduğu kişiliklerdi..
(http://ahmetsaltik.net/2013/05/28/dr-mustafa-serif-onaranin-ardindan/, 28.5.13)

Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2013-05-23 07:54:15Z | http://piczard.com | http://codecarvings.com

Türkiye’ye, Cumhuriyet’e, Atatürk’e, insanımıza aşıktılar..

Çoook nitelikli hekimlerdi ve çoook sayıda uzman hekim yetiştirmişlerdi..
NÜSED üyesi ve bir dönem 2. Başkanı olarak (2 yıl) kendilerinin genel başkanlığında birlikte çalışma olanağı bulmuştuk.
Prof. Dr. Nusret H. FİŞEK’in öncülüğünü yaptığı bu Derneğe var güçleriyle
katkıda bulundular.. NÜSED’e
(Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği)
kurucu ve yönetici olarak uzun yıllar emek verdiler..
Çayyolu’ndaki evlerinde, inanılmaz konukseverlikleriyle
Dernek genel kurulu toplantılarımızı yapardık..
Onlar; Aydınlık Türkiye Cumhuriyeti’nin – Atatürk’ün Cumhuriyet Devrimlerinin ürünü devrimci aydınlardı – öncülerdi..
Kendilerini yetiştiren ülkeye – halka görevlerİni eksiksiz yerine getirdiler.

Saygın ve sevgin anılarını saygı ile, eğilerek selamlıyoruz.
Bıraktıkları yerden daha ileriye uğraş ve savaşımı (mücadeleyi) taşımak
vefa borcumuzdur.

Leziz_ve_Mustafa_Serif_Onaran

Sevgi ve saygı ile.
5.12.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Dr. Mustafa Şerif Onaran’ın ardından


Dostlar
,

Değerli büyüğümüz, meslektaşımız Dr. Mustafa Şerif Onaran‘ı yitirdik.

87 yaşında bir yaşam bilgesiydi. Çayyyolu Hekimköy’deki evinde, NÜSED (Nükleer Tehlikeye Karşı Barış Ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği) Genel Kurul, Yönetim Kurulu (bizim 2. başkan olduğumuz yıllarda) toplantılarını yapardık. Eşi Prof. Dr. Leziz Onaran NÜSED Genel Başkanı, sonra Doç. Dr. Özen Aşut‘a devrederek
onursal genel başkan idi.

Dr. Onaran çok başarılı bir Mide – Bağırsak Sistemi (Gastroenteroloji) Cerrahı idi ve Türkiye Yüksek İhtisas Hastanesi‘nde şef idi. Asker hekimlikten Binbaşı iken ayrılmıştı. Atatürk aşığı idi, şiir – edebiyat üstadı idi hekimliğinin yanı sıra..

Bizleri ileri yaşına karşın, bastonuna dayanarak kapıda tek tek karşılar ve uğurlardı sevecen bir konukseverlikle.

Ardından, değerli dostu – dostumuz Atilla Aşut aşağıdaki dizeleri kaleme aldı BirGün gazetesinde.. Eşi de e-ileti ile bilgi verdi.. Sağolun AŞUT dostlar..

Başınız sağolsun Leziz hocam ve Dr. Mustafa Şerif Onaran dostları..

Sevgi ve saygı ile.
28.5.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==============================================

Image processed by CodeCarvings Piczard ### FREE Community Edition ### on 2013-05-23 07:54:15Z | http://piczard.com | http://codecarvings.com

 

 

 

 

(İzmir 1927 – Ankara 24.5.2013)

Dr. Mustafa Şerif Onaran’ın ardından..

 

Atilla AŞUT
BİR GÜN Gazetesi, 27.5.13

PortresiŞu satırları, henüz mürekkebi kurumamış,
19 Mayıs 2013 Pazar günkü günlüğümden aktarıyorum:

“Öğleden sonra saat ikide Mustafa Şerif Onaran’ı aradım. Uzun süredir göremiyordum O’nu. Etkinliklere de gelmiyordu. Hatta, “Ankara Öykü Günleri”nin bir oturumunda konuşmacı olduğu halde toplantıya katılmamıştı. BirGün’de yarın çıkacak yazımda onun da adı geçiyordu. Hem durumunu öğrenmek, hem yazıyı haber vermek için telefon ettim. Sesi hayli yorgun ve derinden geliyordu. Ne zaman kendisine telefon açsam, hep şen şakrak konuşur, espriler yapardı. İlk kez neşesiz ve isteksiz gördüm O’nu. ‘Bir süredir hastayım. Toparlanamadım henüz. Öykü Günleri’ne de o yüzden gelemedim.
Oysa İlhan Tarus’un öykücülüğü üzerine konuşacaktım. Yaşlandık be Aşut!
Evden pek çıkmıyorum. Kendimi halsiz, güçsüz hissediyorum.’
 dedi.

Mustafa Şerif Onaran, bilgisayarla barışık bir yazar değildir. Siyah Beyaz gazetesinin Kültür-Sanat editörlüğünü yaptığım günlerde, işlek el yazısıyla yazılmış köşe yazılarını getirirdi her hafta. Gazetenin bir kuralı vardı:

Yazıların e-posta yoluyla ya da disketle gönderilmesi gerekiyordu. Ama Mustafa Bey’in durumunu bildiğimizden, kendisine ayrıcalık tanımıştık bu konuda.

Aradan yıllar geçti, Dr. Mustafa Şerif’in daktilo alışkanlığı değişmedi. Kıyı dergisinde yayımlanan bir yazımda, “Daktilodan Vazgeçmeyenler” dizelgesinde anmıştım adını. Hâlâ da öyledir. Yazılarını önce elle yazıp sonra daktiloya çeker, yayıncılara postayla gönderir. Telefonda söyleşirken, Onaran’ın aşırı yorgunluğunu biraz da buna bağlamıştım. ‘Dergi yazıları yoruyor olmalı sizi?’ dedim. ‘Yooo’ diye yanıt verdi,
Tam tersine, dinleniyorum yazarken. Onlar da olmasa, kendimi büsbütün boşlukta sanacağım. Yazılar bir bakıma yaşama tutunmamı sağlıyor…’

Rahatsızlığı dolayısıyla konuşmayı kısa tuttum. ‘Aradığın, sesini duyduğum için mutlu oldum, sağ ol’ dedi bitirirken. Ben de kendisine sağlık ve esenlik dileklerimi yineledim…”

Bu satırları “Yazıevi Günlüğü”ne düştükten dört gün sonra Dr. Mustafa Şerif Onaran’ın ölüm haberi geldi…

* * *

Kimi kişilere ölümü konduramazsınız! Yaşları ne olursa olsun, öylesine yaşam doludurlar ki, sanki hiç ölmeyeceklerini düşünürsünüz. Mustafa Şerif Onaran, benim için böyle biriydi. 87 yaşındaydı ama gönlüyle de, kafasıyla da çok gençti. Sürekli yazınla-sanatla beslenen duygusal ve düşünsel dünyası O’nu hep genç kılıyordu. İlerlemiş yaşına karşın, kesintisiz “okuma uğraşı”nı yaşam biçimine dönüştürmüştü. Anadolu’nun en uzak köşelerinde yayımlanan dergileri tanıtmak; okuduğu yazılar-şiirler üstüne yorumlar, değerlendirmeler, değiniler yazmak, O’nun en büyük tutkusuydu.

Yeni yayınları, çağdaş eğilimleri, yazın alanındaki gelişmeleri hep O’nun yazılarından izlerdik. Güncel konuları, engin bilgi birikimiyle harmanlayıp tarihsel göndermelerle zenginleştirerek, içtenlikli bir deneme tadında sunardı okura. Mustafa Şerif’in yazılarını okuyanlar, her zaman yeni şeyler öğrenmiş olmanın sevincini yaşarlardı.

Şu anda 90 yaşında olan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres‘in bir sözü hayli düşündürdü beni. Üç yıl önce bir dergiye verdiği röportajda şöyle demiş:

“Yaşımın 87 olması benim için kesinlikle bir sorun değil. Hiç kimseyi yaşıyla yargılayamazsınız. Yaşlı insanlar genç davranabilir, genç insanlar da eski kafalı olabilir. Bence bir kişiyi, kimliğindeki doğum tarihine bakarak değerlendiremezsiniz. İnsan için önemli olan, vizyonu ve enerjisidir.”

Bu sözler, Dr. Mustafa Şerif Onaran’ı düşündüğümde, daha da anlamlı geliyor bana…

* * *

Mustafa Şerif Onaran hekimdi. Ama ben O’nu daha çok “edebiyat doktoru” olarak tanımlardım. Yazarlığı hekimliğinin önüne geçmişti. Yazın bilgisi ve birikimi olağanüstüydü. Genç yaşından beri Türkiye’nin en nitelikli yazarlarıyla bir arada olmuş, özellikle Türk Dil Kurumu’ndaki Yönetim Kurulu üyeliği ve Yayın Kolu Başkanlığı sırasında ünlü yazarlarla dostluk kurmuştu. Türk Dili dergisindeki görevi de bu yakınlaşmayı pekiştirmişti. Ankara’nın eski sanat mekânları ve yazın ortamları konusunda uzmandı. Onun dergilerde ve gazete sayfalarında kalmış pek çok anı yazısı, kent belleği açısından büyük önem taşır.

“Yazar” kimliği ağır bassa da, Onaran öncelikle bir ozandı. İlk şiirleri 1944’te İstanbul dergisinde yayımlandı. Daha sonra FikirlerYücelVarlık ve Türk Dili dergilerinde sürdürdü bu uğraşını. Dönemin eleştirmenlerinden övgü de almıştı. Nitekim yanılmıyorsam 1952 yılında Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü Azmi Tekinalp’le paylaşmıştı. Ama O, unutulmuş bir ozandı. Belki de bu yüzden, eski şiirlerini 1986 yılında kitaplaştırırken, “Unutulmuş Şiirler” adını vermeyi uygun bulmuştu.
Ne yazık ki düzyazılarının kitaplaşmasını göremedi. Son zamanlarda bu yolda kimi girişimleri olduğunu söylüyordu. Daha çok Bilgi Yayınevi’nden böyle bir beklentisi vardı. Ama yayınevinin sahibi ve yakın dostu Ahmet Küflü’nün ölümünden sonra kitap tasarısı tavsadı. Belki şimdilerde onun denemelerini, anılarını okurla buluşturmak isteyen başka yayıncılar çıkacaktır.

* * *
Ozanlığı ve yazarlığı yanında, Edebiyatçılar Derneği Başkanı olarak da değerli hizmetleri olmuştur. Özellikle Sivas kıyımının ardından düzenlediği etkinlikleri ve Sivas Kitabı’nın gerçekleşmesindeki çabalarını belirtmeliyim. Kitabın yayın sorumluluğunu O’nun önerisiyle üstlendim. Altı ay gece gündüz çalışarak, 584 sayfalık dev bir yapıt koyduk ortaya. Mustafa Şerif Onaran, bu yorucu süreçte, Dernek yönetimindeki kimi olumsuz yaklaşımlara karşın, özendirici ve yüreklendirici tutumuyla hep yanımda oldu.

Onun yazın alanındaki çabaları saymakla bitmez. Bir dönem TRT 2’de Talât Sait Halman ve Erendiz Atasü ile birlikte sundukları “Sözün Büyüsü” izlencesinin tadı hâlâ damağımızdadır. Son yıllarda Milli Kütüphane salonunda ve Cer Modern’de Rüştü Asyalı ve Berin Ötenel’le yaptığı tematik “Şiir Günleri”nin de hayli tiryakisi olduğunu biliyorum.

Mustafa Şerif Onaran’ın saygıdeğer eşi Prof. Dr. Leziz Onaran’la NÜSHED’de (Nükleer Savaşın Önlenmesi İçin Hekimler Derneği) birlikte çalıştık. O yüzden Onaran ailesiyle çok yakın bir ilişkimiz oldu. Derneğin yayın organı Son Reçete dergisinin yayın yönetmeniydim. Dr. Mustafa Şerif’in yanı sıra, başta Orhan Asena, Behçet AysanErcan Kesal olmak üzere, NÜSHED yönetimindeki öteki yazar-hekimlerin de yazıları, şiirleri yer alırdı bu dergide. Şimdi yıllar sonra Son Reçete’nin sayılarına yeniden göz attığımda, o günlerde nükleer karşıtı eylemlerde azımsanmayacak işler yaptığımızı düşünüyorum…

* * *
Kendine özgü, yumuşak, sıcak, kucaklayıcı bir yazma biçemi vardı Mustafa Şerif Onaran’ın. Polemikten uzak durur; uzlaşmacı ve barışçı bir dil kullanırdı. Kesin yargılarda bulunmaktan ve yan tutmaktan kaçınırdı. Bu yüzden zaman zaman tartışırdım O’nunla. “Gerektiğinde yan tutmalı, eleştirel bir duruş sergilemeli yazarlar!” derdim. O da bana, kavgacı bir insan olmadığını, diyaloğa önem verdiğini söyler dururdu. Cumhuriyet Kitap’taki köşesinde sık sık çınlatırdı kulağımı. Kimi zaman tatlı takışmalarımız da olurdu. Ama Onu eleştirirken bile saygıyı elden bırakmamaya özen gösterirdim. Yazdıklarım karşısında hiçbir zaman alınganlık göstermemiştir.

Dostluğumuz, son nefesine değin sürdü…

Yazın dünyamız, O’nun ölümüyle bilge bir yazarını, koca bir çınarını daha yitirdi.
Kuşku yok ki, Yahya Kemal’in dediği gibi,

  • “Ölmek değildir ömrümüzün en feci işi, müşkül budur ki;
    ölmeden evvel ölür kişi.”

Mustafa Şerif Onaran böyle biri değildi. Dolu dolu yaşadı. Geride güzel bir ad bıraktı.
87’sinde bile yaşam doluydu. O yüzden, “her ölüm, erken ölümdür” sözü bu ölümle
bir kez daha doğrulanmış oluyor.

Sevgili dostumuzu cuma günü Kocatepe’den Cebeci Gömütlüğü’ne uğurladık.
Uğur Mumcu’nun, Tahsin Saraç’ın, Mustafa Ekmekçi’nin, Gürhan Uçkan’ın yanına…

Işıklar içinde uyusun…

* * *

Ş U T

RTE’nin dönme hızı!

ABD’ye giderken:

-“Cenevre Konferansı gibi yaklaşımlar ipe un sermektir.”

ABD’den dönerken:

-“Cenevre’yi önemsiyorum…”

A Ş U T

SELÇUK EREZ : Nükleer bir kaza

Dostlar,

Selçuk Erez hoca gene ince mizah yeteneği ile Türkiye’de olabilecek olası bir nükleer kaza sonrasını dikkatimize getiriyor..

Kara mizah örneği ve çok acı bir kitlesel bedel..

Bu kültür, bu bilim terbiyesi, bu dinci eğitim ile bir ülkede başka ne olabilir ki ?

Türkiye aklını başına almalı.

Türkiye Nükleer Güç Santralı yapımından vazgeçmeli..

Yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeliyiz.

Enerji tasarrufu ve nüfus planlaması yapmalıyız.

HER AİLEYE 1 ÇOCUK..

gibi önlemler öncelik almalı..

Bu konuda sitemizde daha önce yayımladığımız birkaç yazımız ve kapsamlı bir power point sunumumuz oldu..
Fukuşima ve Çernobil hakkında da dosyalarımız var..
Eh artık 6. ayına giriyor sitemiz.
Dosya koleksiyonu 1050’ye yaklaşıyor.
Epey varsıllaştı..

Yaşamda en gerçek yol gösterici akıl ve bilimdir; imam ve hatipler değil!

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 01.10.12

Dr. Ahmet Saltık
NÜSED Üyesi
www.ahmetsaltik.net

NÜSED : Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği
(International Physicians for the Prevention of Nuclear War – IPPNW
=====================================================================

Prof. Dr. SELÇUK EREZ

Nükleer bir kaza

www.selcukerez.com
Cumhuriyet Pazar Dergi 30.09.2012

Kanallarda FLAŞ, FLAŞ: Güzelce Nükleer Santralı’nda patlama!
Haberci ışın geçirmeyen giysiler giymiş, kafasına eski dalgıçlarınkini andıran başlık geçirmiş, bakanla telefonda konuşuyor:

Nükleer patlama (Fotoğrafı biz ekledik.. Dr. Ahmet Saltık)

– Üç ölü varmış. Müdür ve elli görevli hastanelere gönderilmiş. Sabotaj diyorlar.
– Sabotaj değil kaza. Hindistan’da da Pakistan’da da oluyor. Takdiri ilahi!.

Yine FLAŞ FLAŞ: Reaktörün müdürü, her türlü müdahaleye rağmen maalesef…
Ekranda müdürün evi. Komşular kapıda, eşi, babası ağlıyorlar.

Uzay kıyafetli haberci, Arçelik robotuna benzemiş:

– Müdür bu konuları pek bilmiyormuş.
– Nasıl olur? Rahmetli yerbilim uzmanıydı. İmam-hatipten sonra açık üniversitede okumuş ve Rusya’da bir ay kurs görmüştü.
– Rusça biliyor muydu ?
– Tercümanı vardı.

Reytingi düşük bir kanalın sadece motosiklet kaskı giymiş habercisi bakanla telefonda konuşuyor. Konuşurken ağzıyla cep telefonu arasında kolonyalı mendil tutuyor:

– Radyoaktif sızıntı varmış? Çevredeki köylüleri başka yerlere taşıyacak mısınız?
– İsteyen gitsin. Bakın 1986’da Çernobil patladığında Karadeniz kıyılarımızda kanser olguları artmıştı ama bugüne kadar bu artışla patlama arasında kanıta dayalı bir bağlantı saptanamamıştır.
– Gerekli araştırma yapılmış mıydı?
– Tüpütak (TÜBİTAK) bu konuda hâlâ çalışmaktadır.
– Danıştay, yürütmeyi durdurma kararı aldığı halde bu santralı neden açtınız?
– Danıştay’ın kararına uyduk: “Bugüne kadar yürüten yürüttü,” dedik birbirimize, bundan sonra Danıştay’ın dediğini yapalım, artık burada kimse bir şey yürütmesin! Hastaneye götürülenler radyasyondan korunmaları için yoğurt yedirilmiş çocuklardır. Bunlar ışından değil yoğurttan zehirlenmişlerdir.
– Peki, bu sabah balıkçılar santralın önünde üç kafalı balıklar avlamışlar.
Bunlar da mı yoğurttan?
– İki tanesini incelemesi için Tüpütak’a yolladık.
– Sorumlular kim? Kılıçdaroğlu, “Bakan istifa etsin!” diyor.
– PKK ağzıyla konuşuyor! Farkında değil: Suçlu birkaç saat önce yakalandı:
Rus tercümandır. Broşürü yanlış çevirerek Müdürü yanılttığı anlaşılmıştır. Ergenekon’la bağlantısı araştırılıyor.
– Öneriniz?
– Güzelceliler çocuklarını ve tavuklarını beş gün içerde tutsunlar. Beş gün sonra bahçenizdeki sebzeleri yiyebilirsiniz; ancak hela çukurlarınızın duvarlarını en az
1 metre kalınlığında çimento ile güçlendirmeniz ve tuvalete her gidişinizde,
orada kalanın üstüne iki kat beton dökmeniz gerekir.

1 Eylül 2012 Dünya Barış Günü Çağrısı

Dostlar,

İnsanlığın bilebildiğimiz tarihte gördüğü en büyük savaş

2. Dünya Paylaşma Savaşı idi.. (1939-45; 6 yıl!)

İlki de çok ağır bir tablo bırakmıştı (1914-18; 4 yıl)..

20 milyon dolayında ölüm.. Ve parçalanan Osmanlı Devleti..

Ancak emperyalizmin dünyayı paylaşma hesapları tamamlan(a)madığından,
hiç tamamlanmayacağından;

Milletler Cemiyeti hiç etkili olamadı ve topu topu 21 yıl sonra emperyalizm
yeniden savaş kıyametini koparttı.

1945 Ağustos’unda da (6 ve 9) Japonya’ya, teslim olduğu halde,
tersini ileri sürerek, ABD 2 atom bombası attı.
Yeni geliştirdiği korkunç silahı hem denedi hem SSCB başta dünyaya gözdağı verdi
ve İngiltere’den dünya jandarmalığını devralışını iğrenç biçimde ilan etti.

Hiroşima ve Nagazaki vahşetini sitemizde size daha önce hem metin
hem de çok varsıl power point (pdf) dosyası olarak sunmuştuk.

1 Eylül, 2. Dünya Paylaşım Savaşı’nın bitimi anısına
DÜNYA BARIŞ GÜNÜ olarak kutlanıyor.

Büyük Atatürk, bu kabulden çok yıllar öncesinde

“YURTTA BARIŞ DÜNYADA BARIŞ..” demişti.

Ankara’da olsaydım bu etkinliğe katılacaktım..

Emek verenler sağolsunlar..
Başta, üyesi ve geçen dönem 2. Başkanı olduğum NÜSED.. ve yeni başkan “Özen Abla”!

(NÜSED : Nükleer Tehlikeye Karşı Barış ve Çevre İçin Sağlıkçılar Derneği;
IPPNW Türkiye..)

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 28.8.12

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net