Etiket arşivi: Lozan kahramanı İsmet İnönü

KAN ve CAN PAHASINA, EMPERYALİZME KARŞI KAZANILMIŞ TAM BAĞIMSIZLIK SAVAŞIMIZ VAR, FAKAT NEDEN TAM BAĞIMSIZLIK BAYRAMIMIZ YOK?

Prof. Dr. Halil ÇİVİ
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Bundan tam 100 yıl önce , 24 Temmuz 1923 günü İsviçre’de imzalanan LOZAN BARIŞ ANDLAŞMASI, Türk Vatan’ının ebedi (sonsuza dek) varlık tapusudur.

Ayrıca demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olarak da Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası alandaki temel siyasal, diplomatik, hukuksal ve ekonomik özgürlüklerini perçinleyen tam bağımsızlık belgesi ve andlaşmasıdır.

Bu nedenle, başta yüce önderimiz M.K. Atatürk, Lozan kahramanı Sayın İsmet İnönü ve Kurtuluş Savaşı’mızın öbür tüm şehit ve gazilerini, bize kurtulmuş bir vatan, tam bağımsız ve özgür bir ülke ve çağdaş bir devlet bıraktıkları için ne denli minnet ve şükran duysak azdır.

Kanımca Lozan Andlaşması‘nın imza günü olan 24 Temmuz (1923) gününü, vatanımızın ve ulusumuzun varlığını düşmanca hedef almış tüm emperyalist tuzakları boşa çıkaran TAM BAĞIMSIZLIK BAYRAMI olarak ilan etmek çok yerinde olacaktır.

Böyle bir ulusal bayram gününün varlığı, Lozan Andlaşması’nın tarihsel, siyasal, ekonomik ve hukuksal önemine ek olarak, başta gençlerimiz olmak üzere, toplumumuza tam bağımsızlık anlayışı aşılama konusunda da çok önemli ve gerçekçi katkılar sunabilir.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu konudaki önerisini yürekten destekliyorum.

94. Yılında Lozan Antlaşması ve Türkiye’nin Geleceği / The Lausanne Treaty at the 94rd year and future of Turkey

94. Yılında Lozan Antlaşması ve Türkiye’nin Geleceği

The Lausanne Treaty at the 94th year and future of Turkey

Dostlar,

Ülkemizin Uluslararası Hukuk katında tapusu ve bir anlamda ulusal tabumuz olan Lozan Barış Anlaşması, 94 yıl önce bu gün, 24 Temmuz 1923’te, 8 ay süren çok zorlu görüşmeler sonunda İsviçre’de bağıtlanmıştı. 

Her yıl bugünlerde Lozan Anlaşması ve kazanımlarına saldırının amacı nedir?

Bir “basit” harita, tarihsel gerçeği tüm açıklığıyla ortaya koymuyor mu?

sevr haritası ile ilgili görsel sonucu

Büyük ATATÜRK‘ün ve O’nun en çok güvendiği dava ve silah arkadaşı Dışişleri Bakanı Lozan’da Baştemsilcimiz İsmet Paşa‘nın görkemli utkusu (zaferi) yukarıdaki haritada görülüyor. Son Osmanlı Padişahı 6. Mehmet Vahdettin’in onayladığı Sevr Anlaşması yürürlükte kalsaydı, günümüz Türkiye haritasının (Misak-ı Milli sınırları) kırmızı boyalı 1/3’ü bize kalacaktı. Sevr Anlaşmasında bu bölgeden de gerekli görülenlerin İtikaf Devletlerince işgal edilebilmesi hakkı saklı tutulmuştu.

Lozan Barışı o koşullarda yapılabilecek olanın en gerçekçi, olabilecek en dengeli (optimum) formülüdür. Bugünden geriye anakronik salvolar akıl ve tarihsel diyalektik dışı olup gerçekte Cumhuriyet, Atatürk ve İnönü düşmanlığının maskesinden başka hiçbir şey değildir! 

Erdoğan Lozan Andlaşmasına Neden Saldırıyor!?” başlıklı 1 Ekim 2016 tarihli yazımıza bakılmasını dileriz..

Biz, Lozan Anlaşması konusuyla özel olarak ilgileniyoruz.. Görüşmeler sırasında ailemizin büyüklerinden Prof. Dr. Veli SALTIK, İsmet Paşa’nın Türk kurulundaki hukuk danışmanı idi. Konuya ilişkin çok sayıda konferans verdik, makale yazdık, TV programına katıldık.

Örneğin “86. Yılında Lozan Anlaşması ve Türkiye’nin Geleceği Kanal B, Ankara, 17.07.09”
(Kanal B / Gürbüz Evren – Bekleme Odası arşivinden 8 yıl önceki kayda erişemedik..)

Çalışmalarımızın bir bölümünü geçtiğimiz yıllarda da bu sitede paylaşmıştık..
Bunları aşağıda bulabilirsiniz.

  • Özelllikle AB ile yürütülen Müzakere Çerçeve Belgesi’nin
    6. ve 11. maddesi 
    çoooook dikkat istiyor!

  • Yineleyelim; yukarıdaki haritada bize İtilaf Devletlerinin işgal hakkıyla bırakılan kırmızı, 1/3 Türkiye (286 bin km2) dışında kalan tüm toprakları
    son Osmanlı Padişahı 6. M. Vahdettin Sevr Anlaşmasıyla vermişti!

  • Lozan Anlaşmasıyla yitirilmedi bu topraklar! Tersine, bugünkü sınırlarımız, 780+ bin km2 toprak, Lozan Anlaşmasıyla vatan / yurt olarak geri kazanıldı! Mustafa Kemal Paşa, İsmet Paşa ve yurtsever öncüler ve Ulusumuz ile, Saltanatın ihanetine karşın Kurtuluş Savaşı ile, şehit-gazilerle kazanıldı!  

Sevgi ve saygı ile. 24 Temmuz 2017, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Halk Sağlığı – Toplum Hekimliği Uzmanı
AÜTF Halk Sağlığı AbD – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net      profsaltik@gmail.com

**********************

93. Yılında Lozan Antlaşması  ve Türkiye’nin Geleceği
(The Lausanne Treaty at the 93rd year and future of Turkey)

Geçtiğimiz yıl sunduğumuz dosyayı, belgesel boyutu nedeniyle yeniden paylaşmak istiyoruz..

Ne yazık ki, geçtiğimiz yıl bu gün yazdıklarımız ağırlaşarak sorun olma niteliğini sürdürüyor.

Lütfen bakar mısınız aşağıdaki notlarımıza ve çok kritik uyarı ve saptamalarımıza :

89._Yilinda_Lozan_ve_Turkiye’nin_Gelecegi_24.07.09

Yukarıda erişkesini verdiğimiz power point sunumu çok kapsamlı olarak Lozan Antlaşmasını işlemekte.. Çağrılıp (indirilip) incelenmesi ve paylaşılması dileğimizidir.

Aşağıda da var ama bir kez daha, tarihe not düşmek ve ilgili herkesin bilgisine – ilgisine sunmak üzere şu kritik paragrafı öne çıkaralım :

==========================

“….. Özelllikle AB ile yürütülen Müzakere Çerçeve Belgesi‘nin 6. ve 11. maddesi
çoooook  dikkat istiyor :

  • Avrupa Birliği, Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin öteki ikili anlaşmalarının
    AB mevzuatına uymamaları durumunda geçersiz sayılacağını ileri sürüyor!
  • İleri sürmeyi bırakın, bile bile, seçe seçe Lozan’ı çökertebilir. Çökertiyor.
    Bir başka yönden ele alırsak, Avrupa Birliği sanki Sevr’in kimi maddelerini gündeme getirme çabasında.

“… BOP kapsamında Irak’ın kuzeyinde de facto yaratılan siyasal oluşum, (Barzanistan!) gelecekte Türkiye’ye yönelik sınır istemleri bildirebilir. Bu durumda AB MÇB (Müzakere Çerçeve Belgesi) 6. paragrafa göre “anlaşmazlık” Uluslararası Adalet Divanı‘na taşınacak
ve ABD ve AB’nin tutumu belirleyici olacaktır.

Gelişmeler ülke bütünlüğümüzü tehdit eden nitelik kazansa bile, MÇB’nin değinilen
bu 11. maddesine göre Türkiye, “güç kullanma” hakkını işletemeyecektir.

  • TSK, “güç kullanMAma” olarak düzenlenen 2 sözcükle devre dışı bırakılmıştır….”

================================================

Son 1 yılda AKP iktidarında Bay RTE sorumluluğunda yaşanan acı gelişmeler ne yazık ki
geçen yıl ve önceki yıllarda yaptığımız saptama ve uyarıları doğruluyor.
Bu tablo bize “haklı çıkma” keyfi yaşatmıyor elbette..
Kaygı ve endişemiz büyüyor..

Türkiye AKP İKTİDARINDAN BİR AN ÖNCE KURTULMADIKÇA
BU LANETLİ SÜRÜKLENİŞİ DURDURAMAYACAKTIR…

Koalisyon görüşmelerinde bu kritik gerçekliğin çooooook iyi değerlendirilmesi ve

mutlaka AKP’siz bir hükümet kurulmalı ve AKP iktidarının muazzam hukuksuzluk – yolsuzluklarının hesabı
mut – la – ka sorulmalıdır.

Türkiye’nin başka türlü esenliğe erişmesi olanaksızdır.

Ülkemizin uluslararası hukuk katında (nezdinde) tapusu Lozan Antlaşması‘nı Türkiye’ye kazandıran başta Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve
Lozan Başdelegesi Dışişleri Bakanı İsmet İNÖNÜ olmak üzere tüm emeği geçenleri
sonsuz bir şükran, minnet ve saygı ile anıyoruz…

Sevgi ve saygı ile.
24 Temmuz 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

=========================================

91. Yılında Lozan Antlaşması  ve Türkiye’nin Geleceği
(The Lausanne Treaty at the 91st year and future of Turkey)

Dostlar,

Önceki yıl klavyeye aldığımız (öyle ya kalem değil klavye kullandık!)

“89. Yılında Lozan Antlaşması ve Türkiye’nin Geleceği” başlıklı
14 sayfalık kapsamlı raporumuzu, belgesel niteliği gereği bu yıl da
dikkatinize getirmek istedik.

Ancak sunuş (takdim) notlarımıza ekleyeceklerimiz var :

Geçen yıldan bu yana “Kuşatma” sürüyor, çember daralıyor..

Ülkemizin güneydoğusundan bir vatan parçası “Türkiye Kürdistanı” diye fiilen ayrılmaya çalışılıyor. İktidar da BOP kapsamında böylesi bir işlevle adeta yüklü!?

Kahredici bir durum..
Bereket artık “Halk Direnişi” sahnededir, belirleyici olacaktır!

  • Haziran Ayaklanması, Gezi Ruhu ve inisiyatifi, CB için Çatı aday..

RTE’nin AKP’si – AKP’nin RTE’si ne denli ayrıştırmaya gitse de, Aleviler geçtiğimiz günlerde RTE’nin iftar davetini “Haram sofraya oturmayız” gibi çok sıkı bir gerekçe ile reddettiler..

BOP kapsamında Irak’ın Kuzeyi tamam gibi.. Barzanistan!

Suriye’nin kuzeyinde PYD (Suriye PKK’sı) sözde egemenlik kurma çabasında..

Sıra Türkiye ve İran’dan parçalar kopararak Büyük Kürdistan’ı = Gerçekte Büyük İsrail’i
1200 km’lik bir şerit olarak Hazar’dan – Akdeniz’e kurmak..
Elbette kukla devlet olarak geçici; gelecekte Büyük İsrail için yutmak üzere..
İsrail şemsiyesi altında 2. bir İsrail olarak haritalandırmak, kimliklendirmek.
Daha şimdiden İsrail, bölgedeki Kürtlerin bir bölümüne “Judaik Kürtler” (!?) olarak sahiplendi, etiketledi. Meğer bölge Kürtlerinin bir bölümü geçmişte Yahudi – Musevi imişler; hem dinden (Musevilik) olmuş hem de etnik kökeninden koparak assimile olmuş zavallılar… (!)

Rusya ve Çin’in, Hindistan’ın, Japonya’nın ve de AB’nin bölgedeki enerji kaynaklarına
el oymak… Tevrat’ta sözü edilen “Arz-ı mev’ud” sınılarına ilerlemek..
Fırat – Dicle’den Nil’e dek.. BOP = Büyük İsrail Projesi!

Özelllikle AB ile yürütülen Müzakere Çerçeve Belgesi‘nin 6. ve 11. maddesi
çoooook  dikkat istiyor :

  • Avrupa Birliği, Lozan Antlaşması ile Türkiye’nin öteki ikili anlaşmalarının
    AB mevzuatına uymamaları durumunda geçersiz sayılacağını ileri sürüyor!
  • İleri sürmeyi bırakın, bile bile, seçe seçe Lozan’ı çökertebilir. Çökertiyor.
    Bir başka yönden ele alırsak, Avrupa Birliği sanki Sevr’in kimi maddelerini gündeme getirme çabasında.

“… BOP kapsamında Irak’ın kuzeyinde de facto yaratılan siyasal oluşum, (Barzanistan!) gelecekte Türkiye’ye yönelik sınır istemleri bildirebilir. Bu durumda
AB MÇB (Müzakere Çerçeve Belgesi) 6. paragrafa göre “anlaşmazlık”
Uluslararası Adalet Divanı‘na taşınacak ve ABD ve AB’nin tutumu belirleyici olacaktır.

Gelişmeler ülke bütünlüğümüzü tehdit eden nitelik kazansa bile, MÇB’nin değinilen
bu 11. maddesine göre Türkiye, “güç kullanma” hakkını işletemeyecektir.

  • TSK, “güç kullanMAma” olarak düzenlenen 2 sözcükle
    devre dışı bırakılmıştır.

Ülke bütünlüğünü korumak için tersi yapılırsa, bu kez AB, MÇB’nin çiğnendiğini
ileri sürerek Türkiye ile görüşmeleri askıya alabileceği gibi,
yaptırım da uygulayabilecektir.”

“Bu paragrafın derin tuzakları, akla bir başka sorun daha getirmektedir :

BM’nin İkiz Sözleşmeleri TBMM’de onandığına göre, 6. paragraftaki düzenlemeler,
bu Sözleşmelerin olanak sağlayabileceği siyasal – ekonomik – kültürel haklar,
örn. kendi geleceğini kendi belirleme hakkı (self-determination)..

“Türkiye sınırlarını yeniden çizme”ye dayalı güvence olarak kullanılabilir!”

  • “MÇB’nin 11. paragrafı ise, AB mevzuatına uymadığı gerekçesiyle
    Türkiye’nin daha önce taraf olduğu ikili antlaşmalarla uluslararası antlaşmaların sona erdirileceğini kurala bağlıyor.”
“Bu paragrafa göre Türkiye’nin 3. ülkelerle hangi ikili veya çok yanlı uluslararası antlaşmalarının geçersiz kılınacağı açıkça belirtilmiyor fakat; KKTC’nin kuruluşu,
1959-1960 Londra ve Zürih Antlaşmaları, bu maddeye dayanılarak Türkiye açısından geçersiz sayılabilir!“Açılım”ın Lozan’a, Montrö’ye ve Kıbrıs’taki güvenceci (garantör) konumumuza (statümüze) uzanmayacağını hiç kimse ve hiçbir belge güvenceleyemez.”

“Türkiye, ne yazkı ki, sözde “AB serüveni” yolunda, gerçekte küresel güçlerin projeleri rotasında son derece tehlikeli adımlar atmayı sürdürmektedir.”

AKP bunlar için iktidar yapılmıştır!

Dışarıdan bakınca “Türkiye’de işler hiç de fena sayılmayabilir..”
(RTE’nin kişisel handikapları bir yana konursa.)

AKP’nin RTE’si – RTE’nin AKP’si eliyle Batı emperyalizmi –dünkü Düvel-i Muazzama– epey yol almış, Türkiye’de “müstahkem mevkiler” dövüle dövüle
“epey” yol alınmıştır.

Türkiye Irak’la 3 sınıra sahip artık : Resmi Merkezi Irak Devleti, Bölgesel Barzanistan
Kürt Yönetimi ve IŞİD Terör Devleti Bölgesi..

Suriye sınırı da artık 2 parçalıdır : Resmi merkezi Suriye Devleti ve PYD (Suriye PKK’sı) bölgesi..

– Türkiye giderek kuşatılıyor; dış politikada inisiyatifini yitiriyor.. (Davutoğlu fiyaskosu!)
– Ekonomisinin çok kırılgan oluşu elini kolunu bağlıyor..
(Muazzam Cari açık + Dış ticaret açığı ve 718 milyar Dolar toplam borç..)
– Kuzey’de Kırım ve Ukrayna’da çok önemli gelişmeler oluyor ama hiçbir etkinliğimiz yok.
– Irak’ta Musul Konsolosluğumuz basılıyor, Konsolos dahil 49 kişi 1 ayı aşkın zamandır
rehin ve AKP’nin RTE’si – RTE’nin AKP’si tam bir acz içinde..
– AKP’nin RTE’si korkunç ihtirasıyla boğuluyor.. Örtük dinci gündeminin baskısında ve
yolsuzluklar kıskacında.. Dahası, uzun yılların yıpranmışlığı, eskimişliği çok bunaltıcı..

Ve Lozan Antlaşması, ülkenin uluslararası hukuk katında tapusu, kuruluş senedi..
geçen yıla (90. yıla) göre daha bir sarılı, daha bir yaralı ve daha çok tehdit altında..

Bu durum artık pek çok bakımdan “sür-dü-rü-le-mez!”

Durum “olağan ve normal dışı”dır; olağan ve normal önlemler çözülemeyceği matematiksel kesinliktedir.

“Bütün Türkiye’yi 91. yılda bir kez daha uyarmak isteriz..

90. yılda,  geçen yıl yazdıklarımıza bunları eklemek ve uyarımızı yinelemek istiyoruz.

Bu kritik uyarılarımızı, 17 Temmuz 2009’da, 5 yıl önce, Başkent TV (Kanal B) programcısı Sayın Gürbüz Evren’in, Gazi Üniversitesi’nden tarihçi Prof. Dr. Semih Yalçın ile bizi birlikte ağırladığı Lozan Programı’nda da altını çize çize belirtmiştik.
Sn. Evren de bizi, bu kritik saptamalarımız, kapsamlı Lozan raporumuz (14 sayfa) nedeniyle programına özellikle konuk etmişti..

  • Yineliyoruz; sanal AB üyeliği hedefi adına (üstelik sözde!) Türkiye,
  • tapusu – tabusu Lozan Antlaşması’ı inanılmaz bir diplomatik desise ile
    ve birden bire hukuksal zeminde (de jure) dönüşümsüz olarak yitirebilir!..

İzmir’den meslektaşımız çok değerli Dr. Ceyhun Balcı‘nın iletisindeki sözleri ile bağlayalım :

“24 Temmuz yakın tarihimizin önemli başarı öykülerinden birisinin yazıldığı gündür.
Lozan Barış Antlaşması, aradan geçen 91 yıla karşın dimdik ayaktadır.
Adına yaraşır bir barış antlaşması olmuştur. 
Kimi zaman bilgisizlik, çoğu zaman da kötü niyet Lozan’a saldırı gerekçesidir.Lozan’a bin selam ..”

Not      : 2012 ve 2013’te 23 ve 24 Temmuz günlerinde Lozan Barış Antlaşması hakkında çok değerli dosyalar olduğunu anımsatmak isteriz.
Bunlara da bakılmasında büyük yarar görüyoruz..

http://ahmetsaltik.net/2013/07/24” biçiminde tarih belirterek arama motoruna
yazılır ve çağrılırsa o tarihteki dosyalarımıza erişilebilecektir.

Ya da sitemizin ana sayfasında en altta sağda görülen takvimde istenen tarihe gidip tıklayarak o günün dosyaları çağrılabilir..

Sevgi ve saygı ile.
24.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

89._Yilinda_Lozan_ve_Turkiye’nin_Gelecegi_24.07.09

İsmet İnönü’nün Türk Tarihindeki Onurlu Yeri / Honourable Place of Ismet INONU in Turkish History


İsmet İnönü’nün Türk Tarihindeki Onurlu Yeri

İsmet İNÖNÜ..

Soyadını, kazandığı 2 önemli muharebenin epey ardından 1934’te çıkan Soyadı Yasası ile aldı.

Mustafa Kemal Paşa’nın en yakın dava ve silah arkadaşı idi.
Mustafa Kemal Paşa, anılarında aktardığı üzere, daha Samsun’a çıkmadan, “Albay İsmet” Bey’i İstanbul Şehzadebaşı’ndaki evinde ziyaret ederek planlarını harita üzerinde paylaşmıştı.

İsmet Bey “Ben de geleyim mi?” demişti hemen, duraksamadan..

Mustafa Kemal Paşa ise O’nun İstanbul’da kalarak görev üstleneceğini belirtmişti.

İlk TBMM’de ve sonrasında da omuz omuza oldular.
Mustafa Kemal Paşa’nın Başbakanlığını 12 yıl kesintisiz üstlendi..

6 – 10 Ocak 1921; 1. İnönü Muharebesi

Yunanların bize saldırmalarının en temel nedeni Çerkez Ethem isyanından yararlanmaktır. Ayrıca ;

1- Yeni yeni toparlanan düzenli Türk ordusunu dağıtmak.
2- Sevr Antlaşması’nı TBMM’ye kabul ettirmek.
3- Ankara’yı alıp TBMM’yi dağıtmak.

Yunan ve Türk birlikleri arasında sayısal ve donanım bakımından aleyhimize büyük farklar olduğunu da belirtmek gerekir. Bu arada, Yunanların en büyük tahrikçisi ve destekçisinin İngiltere olduğunu da belirtmek gerek.

I. İnönü Muharebesinin Sonuçları (6 – 10 Ocak 1921)

1- Batı Cephesinde TBMM ve düzenli ordunun ilk başarısıdır.
2- TBMM ve düzenli orduya duyulan güven artmıştır.
3- İsmet Paşa albaylıktan generalliğe terfi etmiştir.
4- Askere alım işleri hızlanmıştır.. Daha önce % 40’lar bulan askerden kaçma sorunu vardı.

Böylesine önemli iki cephe savaşının başında, “Albay İsmet” Bey vardır. Mustafa Kemal Paşa, görevlendirebileceği birkaç paşa olmasına karşın neden “Albay İsmet Bey”i seçmiştir ??

Bu büyük başarı nedeniyle BMM soluk almış, uluslararası alanda
eli güçlenmiş ve aşağıdaki çok önemli kritik işleri gerçekleştirmiştir :

Moskova Antlaşması : 16 Mart 1921
İstiklal Marşı’nın kabulü : 12 Mart 1921
Londra Konferansı : 23 Şubat 1921
Afgan Dostluk Antlaşması : 1 Mart 1921
Teşkilat-ı Esasiye Kanunu : 20 Ocak 1921 (Osmanlı’dan sonra ilk anayasa..)

II. İnönü Muharebesinin Sonuçları (23 Mart-1 Nisan 1921)

1. İnönü zaferinin ardından Londra Konferansında İtilaf devletleri istedikleri antlaşmayı BMM’ye onaylatamayınca, Yunan ordusuna destek vererek yeni bir saldırı başlatmışlardır.

Londra konferansı sırasında zaman kazanarak toparlanan Yunan ordusu,
TBMM’nin düzenli birliklerini yenerek Ankara’ya ulaşabileceğini düşünmekteydi.

Yunan saldırısının amaçları şunlardı:

• Londra Konferansı’nda İtilaf devletlerinin teklif ettiği barış antlaşmasının
TBMM tarafından onaylanmasını sağlamak.
• Ankara’yı işgal ederek TBMM’yi dağıtıp ulusal direnişe son vermek..
23 Mart 1921’de geniş bir cepheden saldırıya geçen Yunan ordusu, İnönü mevzilerinde
ikinci kez durdurularak geri püskürtülmüştür. Asker sayısı ve silah-cephane donanımı bakımından yine aleyhimize büyük farklar vardır. Öyle ki, TBMM muhafız taburu (dikkat, bir alay bile değil…) bile cepheye gönderilmiştir.

Savaşın Sonuçları :

• TBMM, Batı cephesindeki 2. büyük utkusunu kazanmıştır.
Bu durum TBMM’ye duyulan güvenin artmasını sağlamıştır.
• Yunan ordusunun yenilmesi İtilaf devletleri arasındaki görüş ayrılıklarının artırmıştır.
• İtalyanlar ve Fransızlar işgal ettikleri yerleri boşaltma kararı almışlardır.

I. ve II. İnönü Muharebeleri, düşmanı oyalayarak zaman kazanılmasını sağlamıştır.
II. İnönü Utkusu nedeniyle Mustafa kemal Paşa, İsmet Paşa’ya gönderdiği telgrafta
şunları ifade etmiştir;

  • “…Siz orda yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini (
    kara bahtını) de yendiniz. Düşman çizmesi altındaki karabahtlı topraklarımızla beraber bütün vatan en ücra köşesine kadar
    sizin zaferinizi kutluyor…”
    TBMM Reisi Mustafa Kemal

Böylelikle, emperyalist destekli Anadolu’daki Yunan işgalini püskürtebilmek için Sakarya Savaşı’na dek TBMM ve Türk Ordusu toparlanma zamanı kazanmıştır.

Bu arada İtalyan ve Fransızların işgal ettikleri yerlerden geri çekilmeye başlamaları çok önemlidir. İtilaf devletleri arasında artık görüş ayrılıkları, çatlama başlamıştır ki bu olgu son derece önemli bir stratejik kazanımdır.

Sakarya Savaşı’nda İnönü..

«Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa Hazretleri derin bir zekâ, yorulmaz bir kararlılık ve faaliyetiyle gece gündüz harekâtın en ufak noktalarına varıncaya kadar etkili olmuş ve son derece geniş bir görüşle ordusunu sevk ve idare ederek bu başarı ve zafere ulaştırmıştır.”

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK (SÖYLEV)

Özellikle, Türkiye’nin başdüşmanı ve işgalcisi, İnönü ve Atatürk’e Lozan görüşmelerinde kan kusturan İngiltere Başbakanı Winston  Churchill’in İnönü’ye mektubuna dikkat :

  • “ Tarih, general olarak kazandığınız zaferlerden başka, Türkiye’yi
    2. Dünya Savaşı’nın vahim tehlikeleri içinden nasıl sıyırıp geçirdiğinizi, aynı zamanda Mustafa Kemal tarafından çetin mücadelelerle kurulmuş olan liberal ve gelişmiş hükümeti nasıl “koruduğunuzu hayranlıkla yazacaktır. ”

Lozan’da Baş Delege İsmet İnönü’nün ısrarla, bilerek, tasarlayarak, bıktırırcasına, hatta bir psikolojik savaş ögesi olarak kullandığı tekerleme şöyleydi :

“Bütün uygar uluslar gibi, özgürlük ve bağımsızlık istiyoruz!”

Yüce Atatürk, Lozan kahramanı İnönü için aşağıdaki anlatımı kayıtlara geçirmiştir :

• ” Lozan Barışı, Türk tarihinde bir dönüm noktasıdır. Türk ulusu için siyasal bir utku (zafer) oluşturan bu Antlaşma’nın, Osmanlı tarihinde benzeri yoktur. Ulusumuz, bununla gerçekten övünebilir ve Türk Ulusunun yüksek bir yapıtı (eseri) olan bu Antlaşma’nın yüksek değerini değerlendirmesi gelen gençliğin, bunu geçmişte yapılmış antlaşmalarla karşılaştırması gerekir. Bu nedenle, Lozan görüşmelerinde her türlü siyasal mücadelelere göğüs gererek sonucu elde etmede bir zekâ göstermiş olan İsmet Paşa Hazretleri’ni saygı ile anmak görevimdir.”
(1927, Atatürk’ün Söylev ve Demeçleri, Cilt V, syf. 47)

Lozan görüşmelerinde Lord Kürzon ile aralarında geçen bir konuşmayı İnönü şöyle aktarmaktadır :

“ Aylardır müzakere ediyoruz. İstediklerimizin hiçbirini alamıyoruz.
Biliniz ki, geri çevrilen isteklerimizin hepsini cebimize atıyoruz. Yorgun ve yoksul bir ulussunuz. Ülkeniz yıkık. Yarın, bunları onarmak ve kalkınmak için bizden yardım isteyeceksiniz. -ABD temsilcisini işaret ederek- para bende, bir de O’nda var. O zaman cebimizdekileri çıkarıp birer birer önünüze koyacağız.” (15 Eylül 1980, DTCF, Ankara)

İsmet İnönü : “ Biz haklıyız. Lozan’da hakkımızı mutlaka alacağız.
Bugün biz bunları alalım. Şayet yarın kapınıza gelirsek, siz de dilediğinizi yaparsınız.”..

İnönü, Gazi’ye Lozan’dan yazdığı bir mektupta, “Velinimetim Efendim!” diye başlamakta ve “..beni görseniz tanıyamayacaksınız.. birkaç ayda saçlarım bembeyaz oldu..” diye sürdürmektedir.

SON SÖZ : Tarih, kahramanlarına saygılı, vefalı olmayan toplumların yükselemediklerinin örnekleriyle doludur. Türk toplumu, kendisine ölçüsüz hizmetler eden İnönü’nün aziz anısına saygılıdır. Bir avuç kendini bilmez saçmalıyor, kimi derslerden O’nun adını çıkarma zavallılığı sergiliyorlar.

Ama tarihsel gerçekleri asla değiştiremeyeceklerinin ayırdındalar mı?

Tipik bir örnek verelim :

ABD başkentinin adı nedir? Washington.. Kökeni nedir?
ABD kurtuluş savaşı önderi General George Washington’un adıdır.
Bundan rahatsız olan tek 1 ABD’li var mı ? Yok. Niye?
Başkentimiz “kaza ile” diyelim Ankara yeine “Kemalkent” olsaydı?

Hatadan dönün, tarihe saygılı olun; saygın İsmet İNÖNÜ ile uğraşmayın!

Sevgi ve saygı ile.
25 Aralık 2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

88. Yılında Lozan’a Sahip Çıkmak.. Kritik Bir Tarihsel Görev / Safeguarding Lausanne Treaty at the 88. year.. A Critical Historical Responsibility

Geçtiğimiz yıl Ankara’da sunduğumuz bir Lozan Konferansının yansılarını paylaşmak istiyoruz.. Lozan’ın kazanımlarını korumak Türkiye için yaşamsal bir yüküm!

88._YILINDA_LOZAN_ANLASMASI’na_SAHIP-CIKMAK

Lozan ve Günümüzdeki Değeri : 89. Yıldönümü.. / Lausanne Treaty and its current value at the 89th anniversary

Dışişleri Bakanı ve Baş Delege İsmet İnönü, Maliye Bakanı Hasan Saka, hukuk danışmanı Prof. Veli Saltık… hepsine sonsuz şükran borçluyuz ve de ATATÜRK’e!

LOZAN_ve_GUNUMUZDEKI_DEGERI, 24.7.12

İsmet İnönü’nün tırnağı bile olamazsınız !

İnönü’nün tırnağı olamazsınız!

Ali Serdar Bolat,
8 Temmuz 2012

İsmet İnönü’nün adının Uluslararası İlişkiler dersi müfredatından çıkarılması girişimi tepkiyle karşılandı.

Aydınlık, 8 Temmuz 2012

Süleyman Demirel:

“İsmet İnönü’nün isminin ders kitaplarından silinmesini üzüntüyle karşılıyor ve şiddetle kınıyorum.

İnönü, 1. ve 2. İnönü zaferlerinin muktedir, kahraman bir komutanıdır.

1923’den 1938’e kadar kendisine tevdi edilen her görevi, hiç kimsenin isteği ve zoruyla değil, kendi dirayetiyle yapmıştır.

Lozan Konferansında dünyanın siyaset devleriyle müzakereden başarılarla çıkmış ve Büyük Atatürk’ün hep yanında ve hizmetinde olmuştur.”

“Yapılan iş, tarihi tahrif etmekten başka bir şey değildir.”

“Bu uygulamayı kim yapıyorsa, bu işin nereye kadar gideceğini düşünmek zorundadır.”

“Devlet hizmetinde emeği ve yeteneğiyle tarihe geçmiş her devlet adamının, kahramanların adının kitaplardan silinmesi çok ayıp bir şeydir. Hadiseyi çok vahim buluyor ve şiddetle kınıyorum.”

“Herkes bilmelidir ki, millete mal olmuş İsmet İnönü’ye yapılan bu uygulama, millet nazarında affedilecek suç değildir.İnönü’nün adını okul kitaplarından çıkaranlar, düşünmelidir ki;
bir gün bir Molla Kasım gelir ve onlara da aynı muameleyi yapabilir.”

“Nedir bu kin? Nedir bu nefret? Bu kin ve kindarlık milleti birleştirmez, ayrıştırır.”

“Unutulmasın ki, ben de kendisiyle çalıştım. Ve siyasi çatışmalarımız da oldu.
Ama bu siyasettir. Kimse nehirleri tersine akıtmaya kalkışmasın.”

********

CHP Gurup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan:

“Bir sonraki adım Atatürk’tür!”

********

CHP Eski Milletvekili, Emekli Büyükelçi Onur Öymen:

“Talim Terbiye Kurulu, İnönü’nün 2. Dünya Savaşında izlediği tarafsızlık politikasını “öğretilecek konular” arasından çıkarmış. Bu politika sayesinde dünyada milyonlarca insan ölürken Türkiye savaşın dışında kalmıştır. İktidar partisine mensup politikacıların tek parti dönemini ve İsmet Paşa’yı karalamayı amaçlayan sözleri ile birlikte değerlendirildiğinde, esas amacın eğitsel değil siyasal olduğu gözden kaçmaz. Ana muhalefet partisinin bu kararın düzeltilmesi için çok güçlü bir tepki göstermesi gerekiyor.”

********

CHP Eski Milletvekili Şahin Mengü:

“Bu bana çok doğal geldi.
Uluslararası ilişkilerde birilerinin taşeronu olmayı içine sindirebilen bir hükümetin
intihalden sabıkalı bakanından farklı bir davranış beklemek safdillik olur.”
===========================================================================
www.ahmetsaltik.net

Atatürk’ün “İsmet Paşa Hazretleri” : AKP İnönü ile uğraşmayı derhal bırak! Ataturk’s Excellency General Ismet Pasha.. AKP-JDP, just leave dealing with Ismet Pasha right now!

Atatürk’ün “İsmet Paşa Hazretleri”

Prof. Dr. Ahmet SALTIK
Ankara Üniv. Tıp Fak.
ADD Bilim Kurulu Yazmanı
www.ahmetsaltik.net

Bu yazı, 25 Aralık 2011’de, Türkiye Cumhuriyeti’nin 2. Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ hazretlerinin ölümünün 38. yılında yazılmıştı.. (www.add.org.tr’de yayımlanmıştı)

AKP’nin İnönü’yü kimi eğitim müfredatından çıkarma girişimi karşısında, gözden geçirerek yeniden sunuyoruz. (8 Temmuz 2012)

Özellikle, Türkiye’nin baş düşmanı ve işgalcisi, İnönü ve Atatürk’e Lozan görüşmelerinde kan kusturan İngiltere’nin başbakanı Sir Winston CHURCHILL’in mektubuna dikkat :

İngiltere Başbakanı W. Churchill’in mektubu :
“ Tarih, general olarak kazandığınız zaferlerden başka, Türkiye’yi 2. Dünya Savaşı’nın
vahim tehlikeleri içinden nasıl sıyırıp geçirdiğinizi, aynı zamanda Mustafa Kemal tarafından çetin mücadelelerle kurulmuş olan liberal ve gelişmiş hükümeti nasıl koruduğunuzu hayranlıkla yazacaktır. ”

AKP derhal İnönü ile uğraşmayı bıraksın..
Halkımızın sabrını zorlamasın..
Tarihe saygılı ve vefalı olsun..
Ülkemizi gereksiz gündemlerle oyalamasın.
AKP bu saçmalığına hemen son versin..
MEB Ömer Dinçer artık militanlığı bıraksın..
=========================================================

“Bir memlekette namuslular, en az namussuzlar kadar cesaret sahibi değiller ise, memleketin kurtulma ümidi yoktur.”
İsmet İNÖNÜ

İsmet Paşa 1884 İzmir doğumludur.. Atatürk’ten 3 yıl sonra..
İlk ve orta öğrenimini Sivas’ta tamamladı. Bir yıl Sivas’ta Mülkiye İdadisi’nde okuduktan sonra, 1897 yılında İstanbul’daki Mühendishane İdadisine gitti. 1901’de Mühendishane-i Berri-i Hümayuna (Topçu Okulu) giren İsmet İnönü, bu Okulu 1903’te topçu teğmeni olarak bitirdi. 1906’da Erkân-ı Harbiye Mektebi’ni “birincilikle” bitirerek kurmay yüzbaşı rütbesiyle Edirne’deki 2. Ordu’nun 8. Alay’ında bölük komutanlığına atandı. 1908’de Kolağası oldu ve 31 Mart Olayı (13 Nisan 1909) olarak bilinen ayaklanmayı Selanik’ten gelerek bastıran, Hareket Ordusu’nda Mustafa Kemal’le birlikte görev aldı.

Atatürk’le cephelerde..

1910-1913 yılları arasında Yemen İsyanının bastırılması harekâtına katıldı. Bu ve bundan önceki görevlerinde sınır sorunları ve asilerle yapılan anlaşmalarda başarılı hizmetleri ve mesleksel özellikleriyle dikkati çekti. 1. Dünya Savaşı sırasında Kafkas Cephesi’nde Kolordu Komutanı olarak Atatürk’le birlikte çalıştı ve yıllardır süren dostlukları ile devletin geleceği hakkında ortak fikirleri gelişti. Suriye Cephesi’nde savaştı; Millî Mücadele sırasında Atatürk’ün en yakın silâh ve dava arkadaşı olarak çalıştı.

İstiklal Madalyası vardır.

1916 yılında Mevhibe Hanım’la evlenen İsmet İnönü 3 çocuk babasıydı.
Kemal Paşa, anılarında anlatmaktadır.. Samsun’a gitmeden önce İstanbul Şehzadebaşı’nda oturan kadim dostu Albay İsmet’i gece evinde ziyaret eder ve Onunla bu çok gizli tasarımını olgunlaştırır.

Atatürk’le omuz omuza..

23 Nisan 1920’de açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne Edirne milletvekili olarak katılan İsmet Bey, 3 Mayıs 1920’de İcra Vekilleri Heyeti’nde (Bakanlar Kurulu) Erkân-ı Harbiye-i Umumiye Vekili (Milli Savunma Bakanı) oldu.

Albay İsmet Bey, mebusluk ve bakanlık da uhdesinde kalarak Garp Cephesi Komutanlığı görevine getirildi. Kuruluş aşamasındaki düzenli ordu ile Çerkez Ethem ayaklanmasının ve iç isyanların bastırılmasında etkin rol oynadı. Ocak ve Nisan 1921’de I. ve II. İnönü Savaşlarında Yunan ilerlemesini durdurdu.

1. ve 2. İnönü Utkuları, Ulusal Ordu’ya güven duyulmasını sağladı, Ulusal Kurtuluş Hareketini yürütenlere moral ve güç verdi. 1. İnönü Savaşı sonunda tuğgeneral rütbesine yükseldi.

Sakarya Meydan Savaşı ve Büyük Taarruzdan sonra kazanılan utku üzerine Mudanya Ateşkes toplantısında Büyük Millet Meclisi’ni temsil etti. Lozan Barış Konferansı’na Dışişleri Bakanı ve Türk kurulu başkanı olarak katıldı.

“ Bütün dünya tarihinde, sizin İnönü Meydan Muharebelerinde üzerinize yüklendiğiniz görev kadar ağır bir görev yüklenmiş komutanlar pek azdır. Siz orada yalnız düşmanı değil, Milletin ma’küs (tersine dönmüş) talihini de yendiniz. İstila altındaki talihsiz topraklarımızla beraber, bütün vatan, bugün en uzak köşelerine kadar zaferinizi kutluyor. Düşmanın istila hırsı, azminizin ve vatanseverliğinizin yalçın kayalarına başını çarparak paramparça oldu.. “

Büyük Millet Meclisi Başkanı
Mustafa Kemal, 1 Nisan 1921

Atatürk ve en yakın dava arkadaşı, silah arkadaşı Mirliva (Tümgeneral) İsmet Paşa,
Büyük Taaruz hazırlıklarını sürdürmek üzere Konya-Ilgın manevralarında gene birlikte idiler.. (1 Nisan 1922)

Sakarya Savaşı’nda İnönü..

«Batı Cephesi Kumandanı İsmet Paşa Hazretleri derin bir zeka, yorulmaz bir kararlılık ve faaliyetiyle gece gündüz harekatın en ufak noktalarına varıncaya kadar etkili olmuş ve son derece geniş bir görüşle ordusunu sevk ve idare ederek bu başarı ve zafere ulaştırmıştır.”

Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, SÖYLEV

Lozan Kahramanı

Lozan Barış Konferansı’nda, yalnız Yunanistan’la bir hesaplaşma ve savaşa son veren bir barış antlaşması yapma söz konusu değildi. Aynı zamanda, I. Dünya Savaşı’nın yenginleri (galipleri) ile hesaplaşma, hukuksal ve siyasal yönden uyuşmazlıkları çözümleme, yüzyıllardan beri süre gelen sorunlara çözüm aranmaktaydı. Açıkça, “Doğu Sorunu” bütün Konferansın ağırlık merkezini oluşturuyordu.

Lozan Barış Konferansı, 20 Kasım 1922 Salı günü saat 16’da, Lozan’ın M. Benon Gazinosu’nda toplandı. Tarafsız İsviçre Konfederasyonu’nun Başkanı Habab’ın konuşması ile açıldı. Lord Curzon’dan sonra söz alan İsmet Paşa (İnönü), daha ilk andan başlayarak bağımsızlık ve egemenlik davasını önemle belirtmiş,

“Bütün uygar uluslar gibi, özgürlük ve bağımsızlık istiyoruz.” diyerek sesini yükseltmiştir..

Konferans, 4 Şubat’ta anlaşmazlık yüzünden kesilmiş, 23 Nisan 1923’te 2. kez toplanarak,
24 Temmuz 1923’te Barış Antlaşması bağıtlanmıştır. Lozan Barışı 8 aylık çetin ve uzun bir görüşme devresinden sonra, Lozan Üniversitesi’nin tören salonunda imzalanmıştır. Lozan’da imzalanan belgeler, esas Barış Antlaşması, 16 adet sözleşme, protokol, bildirge ile bir de son senetten oluşur. Lozan’da imzalanan bu belgelerle, yalnızca bir barış Antlaşması yapılmamış, aynı zamanda Türkiye ile Batı devletlerinin siyasal, hukuksal, ekonomik ve sosyal ilişkileri yeni baştan düzenlenmiştir.

Görüşmeler sırasında Ulusumuzun çıkarlarını titizlikle savunan ve koruyan İsmet İnönü,
24 Temmuz 1923’te Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığının ve egemenliğinin tanınmasını sağlayan Lozan Antlaşması’nı imzaladı.

Lozan Barış Antlaşması önsözünde, devletlerin bağımsızlık ve egemenliğine saygı gösterilmesi ilkesine yer vermiştir. Bu ilke, yeni Türkiye’nin 1. Dünya Savaşı’nın yenginleri (galipleri) ile eşit koşullar altında, Lozan’da siyasal bir savaşıma (mücadeleye) giriştiğini gösteren bir maddedir. Türk bağımsızlık ve egemenliğinin tanınması bakımından da eşsiz önem taşır.

Lozan’dan Mustafa Kemal Paşa’ya çektiği bir telgrafta İsmet paşa şunları yazar (mealen):
“..Velinimetim Efendim, görseniz beni tanıyamayacaksınız. Birkaç ayda 10 yıl yaşlandım,
saçlarım bembeyaz oldu… Hasretle ve muhabbetle ellerinizden öperim..”

Atatürk’ün Başvekili İsmet İnönü

Cumhuriyetin ilanından sonra 1923-24 yıllarında ilk hükümette Başbakan olarak görev aldı,
aynı zamanda Halk Fırkası Genel Başkan Vekilliği’ni üstlendi. 1934’te Soyadı Yasası çıktığında Atatürk’ün verdiği İnönü soyadını alan İsmet Paşa, Başbakanlık görevini 1924-37 arasında da sürdürdü.

İnönü’nün 1. Ulusal Türk Tıp Kongresi’nde Konuşması..

Ata’nın buyrumuyla (direktifiyle), 2 Eylül 1925’te TBMM salonunda 550 temsilcinin,
Bakanlar Kurulu ve milletvekillerinin de katılımıyla gerçekleştirildi.

Başbakan İsmet İnönü, çok sarsıcı bir açış konuşması yaptı :

“…meslekleri sıhhat mücadelesi gibi yüksek bir insancıl amaca yönelik olan vatandaşlarımızı, doğrudan doğruya halkın içine atılarak onların dertlerinin, onun dertleri biçiminde görünen tehlikelerin doğrudan doğruya gözlerinin içine bakarak (derin özdeşim-empati) mücadele etmek karar ve sorumluluğunu üstlenmiş olduklarını görmek isteriz. “.. En yüksek uygarlık düzeyine varmak için göstermeye zorunlu olduğumuz çaba
25 yıl sürecektir… Geçecek her günümüzde, yorgunluktan takatsız kalıncaya dek çalışmak suretiyle.. bu genel ve uygar yaşam savaşımında kurtuluş sağlayabiliriz. Bunu açık arz etmek zorundayım : Doktorların çalışmasında ülkenin ilerleme ve uygarlaşmasında sahip oldukları etki, şimdiye dek belki söylenmiş ve bilinmiş olan etkilerden 100 (yüz) kat fazladır… Elinizde bu kuvvetli silahı özellikle önümüzdeki 25 yıl boyunca halkın içinde bulunarak en geri, en muhtaç ve en dertli bölgesinin içine girerek her birine ayrı ayrı yetiştirmek görevi meslektaşlarımızındır ki, o meslektaşlarınızı bu yüksek Kongre’nin saygın üyeleri sevk edecek ve yönlendirecektir. Kongre görüşmelerinin Hükümetçe, tüm ülke bireylerince önem ve özenle, ilgi ve hürmetle izleneceğine kuşku duymayınız. Kongre’ye ve yüce üyelerine başarılar dilerim.

1. Ulusal Türk Tıp Kongresi’nin açıldığını beyan ederim.” (sürekli alkışlar..)

Etıbba (Tabip) Odaları 1931’de Ankara’da toplanan 4. Milli Tıp Kongresi’nde de gündeme gelir. Başvekil İsmet Paşa, Kongre üyelerine şöyle seslenir :

“Kanuna göre hekimlerimizin teşkil ettikleri Etıbba Odalarının iyi işlemesine hüsnü nazarınızı isterim. Buradan dönüşünüzde yeni heyetlerin iyi bir tarzda teşekkül etmeleri ve hekimlerin memleketin menfaati için iyi bir surette çalışmaları hakkında alakanızı rica ederim.”..

“Gençliğimde bu ülkenin yaşlı ve deneyimli kişilerinden; Türk Ulusunun gıda ve beslenme bakımından son derece kanaatlı olduğunu ve adeta hiçbir şey yemeden büyük mücadeleleri yapabilecek güce sahip bulunduğunu çok dinledim. Uzun seferlere çıkan bir erin,
çok az miktarda gıda ile büyük işler başardığını söylerlerdi. Gerçek bunun tam zıddıdır.
Yaşamda gıdanın herkes için başlıca güç kaynağı ve esası olduğu çok acı deneyimlerle öğrenilmiştir.

İnönü, Atatürk devrimlerinin gerçekleştirilmesinde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin
sağlam temeller üzerine oturtulmasında Atatürk’ün en yakın çalışma arkadaşıydı.

Demiryolu ve Başbakan İsmet İnönü

“Anadolu demiryolu hattı için (yabancı) devletler) Türkiye’nin eline geçmesin diye hayli siyasi tedbirler almışlar ve Adana bölgesinde bulunan bütün hattı satın aldığımız zaman bunu elde edebilmek için pek çok güçlüklerle karşılaştık. Nihayet, Şark hattı kalmıştı. Cumhuriyet’in 13.-14. yıllarında, büyük tartışmalardan sonra bunu da gerçekleştirmiş bulunuyoruz. Bu hat, askeri ve siyasi açıdan da özel bir öneme sahiptir. Bu sözleri,
bizi gelecekte bu işin zayıf tarafları için eleştirme lütfunda bulunacak kuşaklara cevap vermek için söylüyorum.” (Nisan 1937)

Ata’nın vasiyeti, md. 5 :

“ İsmet İnönü’nün çocuklarına, yüksek tahsillerini ikmal için muhtaç oldukları
yardım yapılacaktır. ”
Cumhuriyet’in Cumhurbaşkanı

Atatürk’ün ölümünden sonra 1938 yılında, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye’nin 2. Cumhurbaşkanı olarak seçildi. Cumhurbaşkanlığı’nın yanı sıra CHP Genel Başkanlığı’na da getirildi. CHP’nin 26 Aralık 1938’de toplanan I. Olağanüstü Kurultay’ında partinin “değişmez genel başkan”ı seçildi. Ayrıca kendisine “Milli Şef” sıfatı verildi.

Anıtkabir’e de konan şu ünlü dizelere imza koydu :

“ Devletimizin banisi ve milletimizin fedakâr, sadık hadimi, insanlık idealinin aşık ve mümtaz simâsı, eşsiz kahraman Atatürk! Vatan sana minnettardır.. ”
Cumhurbaşkanı İsmet İNÖNÜ

2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’yi savaş felâketinin dışında tutmayı başardı.
İngiltere Başbakanı W. Churchill’in mektubu :

“ Tarih, general olarak kazandığınız zaferlerden başka, Türkiye’yi 2. Dünya Savaşı’nın
vahim tehlikeleri içinden nasıl sıyırıp geçirdiğinizi, aynı zamanda Mustafa Kemal tarafından çetin mücadelelerle kurulmuş olan liberal ve gelişmiş hükümeti nasıl koruduğunuzu hayranlıkla yazacaktır. ”

Daha sonraları, 2. Dünya Savaşı sırasında yaşanan kıtlıklar nedeniyle eleştirilen, halkı ekmeksiz, gazsız, şekeriz vb. bırakmakla suçlanan İsmet İnönü, şu ünlü yanıtı verecektir:

“… Evet, ama sizleri babasız bırakmadım…”

Savaştan sonra çok partili siyasal rejime geçilmesine en büyük destek oldu.
1950 genel seçimlerinden sonra CHP iktidarı Demokrat Parti’ye bırakırken, İsmet İnönü de Cumhurbaşkanlığından ayrıldı ve 1960 yılına dek Ana Muhalefet Partisi (CHP) Genel Başkanı olarak siyasal yaşamını sürdürdü.

“ En büyük yenilgim, en büyük zaferimdir. “14 Mayıs 1950, İsmet İNÖNÜ

27 Mayıs harekâtından sonra Kurucu Meclis üyeliğine seçildi ve 10 Kasım 1961 tarihinde
yeniden Başbakanlığa atandı.

1965 sonrası.. ABD Başkanı L. Johnson’a mektubu :

Kıbrıs’ta soydaşlarımıza yönelik soykırım girişimi karşısında bir hava harekatı yapılmış ve TSK jetleri belli askeri hedefleri bombalamıştı. ABD Başkanı Johnson uyarıda bulunarak engellemeye çalışmıştı. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı İsmet İnönü’nün yürekli ve onurlu yanıtı tarihe geçmiştir :

“Yeni bir Dünya kurulur ve Türkiye orada yerini alır.”
T.C. Başbakanı İsmet İNÖNÜ

1965 yılında Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra milletvekili olarak siyasal yaşamını sürdürdü. 1972’de Parti Genel Başkanlığı ve milletvekilliğinden istifa ederek,
25 Aralık 1973‘te ölünceye dek Anayasa gereğince Cumhuriyet Senatosu doğal üyeliği görevinde bulundu.

Yüce Atatürk’ün “İsmet”i, “İsmet Paşa Hazretleri”

Hacettepe’de tıbbiyenin 3. sınıfındaydım, bir öğlen vakti, bir otomobilin radyosundan yayılan hazin haberi zoraki duraksayarak, derin hüzünle, yanaklarım ıslanarak dinledim. Hak’ka yürüyeli 38 uzun yıl geçti.. Kendisini çoook özlüyoruz.. Ülkemize verdiği sonsuz özverili ve eşsiz derecede başarılı, onurlu, örnek, sayısız hizmetler için engin bir şükran duyuyoruz. Vefalı, değerbilir Türk halkı, Atatürk’ünün ve “İsmet Paşa Hazretleri” nin kutsal emanetlerini sonsuza dek şan ve şerefle yaşatmasını bilecektir.

YİNELEYELİM :

AKP derhal İnönü ile uğraşmayı bıraksın..
Halkımızın sabrını zorlamasın..
Tarihe saygılı ve vefalı olsun..
Ülkemizi gereksiz gündemlerle oyalamasın.
AKP bu saçmalığına hemen son versin..
MEB Ömer Dinçer artık militanlığı bıraksın..