Etiket arşivi: Ekrem İmamoğlu

İstanbul Seçimleriyle İlgili Düşünceler

İstanbul Seçimleriyle İlgili Düşünceler

Onur Öymen
31 Mart 2019’da yapılan yerel seçimlerin üzerinden yaklaşık iki ay geçmesine karşın seçim süreciyle ve özellikle YSK’nın İstanbul seçimlerinin yenilenmesine ilişkin kararı ile ilgili tartışmalar bitmedi.
Saygın hukuk uzmanlarının büyük bir bölümü yapılan kimi işlemlerin, özellikle YSK’nın kararının ‘tam kanunsuzluk’ niteliği taşıdığı için yok hükmünde olduğu görüşünde ısrar ediyorlar.
Aynı zarftan çıkan dört oy pusulasından üçünün geçerli, birinin geçersiz olduğu yolunda YSK’nın aldığı kararın hukukun temel ilklerine, yasalara hatta sağduyuya aykırı olduğunu dile getirenler çoğunlukta. Dünyada da bu durumun bir benzerini hatırlayan yok.
Yasaların açık hükmüne rağmen, oylamanın yedi üyeden oluşan asıl üyeler yerine, dört yedek üyenin de katılımıyla yani 11 üyenin oyuyla gerçekleştirilmesinin ‘tam kanunsuzluk’ oluşturduğu görüşüyle değerli hukukçular Atilla Kart ile Ömer Faruk Eminağaoğlu’nun yaptığı girişimler konuyu bir kere daha gündeme getirdi.
AKP’nin kurucularından, Başbakan eski Yardımcısı, tanınmış hukukçu Ertuğrul Yalçınbayır’ın tartışmaların başından beri, bu oylamanın ‘tam kanunsuzluk’ oluşturduğu için yok hükmünde sayılması ve buna karşı Danıştay’da dava açılması gerektiği yolundaki görüşünde ısrar etmesi dikkat çekici.
Bütün bu gerçekler ortadayken yeni bir seçim sürecine girildiği için artık sorunun hukuksal boyutu üzerinde ısrar edilmemesi gerektiğini düşünenlerin bulunduğu görülüyor. Bu görüşü savunanlar esasen YSK’nın kararlarının kesin olduğunu, bu nedenle iç ve dış yargı yoluna gidilmesinin sonuç vermeyeceğini ileri sürüyorlar. Bence, “nasıl olsa beklediğimiz kararı alamayız, o nedenle hukuk yollarına başvurmaktan vazgeçelim” görüşü hukukun üstünlüğünün sağlanması için mücadele etmekten vazgeçmek ve hukuka uygun olmadığını bile bile bir kararı içimize sindirmek anlamına gelir.
Yaşanan bütün olumsuzluklara ve hukuken savunulması olanaklı olmayan engellemelere karşın, Ekrem İmamoğlu’nun 31 Mart’ta olduğu gibi 23 Haziran’da da başarılı bir sonuç alacağı inancı toplumun geniş kesimlerince paylaşılıyor.
Ancak hukukun üstünlüğünün, demokrasinin ve insan haklarının korunması en az seçimin kazanılması ölçüsünde önemlidir. Bu konu, ayrıca, hukukun en eski ve en geçerli kurallarından biri olan “kanunsuz suç olmaz, kanunsuz ceza olmaz” ilkesinin açık bir ihlalini oluşturmaktadır.
Çünkü, hiçbir belgede 31 Mart seçimlerini Ekrem İmamoğlu’nun değil de, rakibinin kazandığını gösteren bir kanıt yoktur. Dolayısıyla, gerek Ekrem İmamoğlu, gerek O’nu destekleyen siyasal partiler, gerekse İmamoğlu’na oy veren seçmenler hukukun temel ilkelerine aykırı biçimde cezalandırılmış olmaktadırlar. Aynı zamanda, bu durum İmamoğlu açısından tam bir hak ihlali oluşturmaktadır.
Şu veya bu gerekçeyle, herhangi bir yargı kurumunun bu gerçeği göz ardı etmesi yalnız hukuka değil, akla ve sağduyuya da aykırı olacaktır.
2017 yılından beri, Türkiye’nin hukuk ve demokrasi alanlarındaki eksiklikleri gerekçesiyle yeniden Avrupa Konseyi’nin denetimine alınmış olması da göz ardı edemeyeceğimiz ölçüde ciddi bir konudur ve Türkiye’nin üyelik sürecinin sürdürülmesinin önündeki en büyük engellerden biridir.
O bakımdan, YSK’nın aldığı kararla ilgili tartışmaların ve bu konuda atılacak adımların büyük önemi vardır.
Bence, bu aşamada yapılabilecek hatalardan en büyüğü hiçbir şey yapmamaktır.
Saygılar, sevgiler. 29.05.2019

MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR

MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR   

Mustafa AYDINLI         
Eğitimci – Yazar

Yerel seçimler 31 Mart’ta bittiği halde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi için yapılan tartışmalar ve sonuç olarak YSK’nın seçimi iptal etmesiyle tartışmalar bitmemiştir. Kolay da bitmeyeceğe benzemektedir.

İstanbul seçimleri doğal olarak çok önemlidir. İstanbul Türkiye’nin özetidir. Ancak hukuk her şeyden önemlidir. Uygar toplumlar hukukla yönetilir. Hukuksal kurallara uymak, ülkeyi hukukla yönetmek de toplumun ve toplumu yönetenlerin uygarlık ölçüsünü gösterir.

İstanbul seçimlerinin iptalinde gerek ülkede gerek dünyada kimseyi “adil bir karar” diye inandırma olanağı yoktur. Kezlerce sayıma, sondaja, onlarca yola başvurulmasına karşın seçimi Ekrem İmamoğlu kazanmıştır. İktidar, İstanbul seçimini içine sindirememiş, üzülerek belirtelim ki, “yan yollara” başvurmuştur. YSK’nın aldığı kararın inandırıcılığı toplumda karşılık bulamamıştır. Sosyal medyada ve halk arasında YSK “Yüksek Saray Kurulu ve Yandaş Seçim Kurulu olarak anılır olmuştur.

YSK’nın aldığı kararın hukuksal ve mantıksal açıklaması yoktur. Ülkemizin hatırı sayılır hukukcularının görüşü bu yöndedir. Yüksek Seçim Kurulu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimini, sandık kurullarında memur olmayan üyeler de görev yaptığı gerekçesiyle iptal etmiştir. Oysa aynı üyeler, aynı zarfta kullanılan, öbür 3 oyun da sayımını yapmıştır.

Bilinen deyimle, dördüz doğuran annenin 3 çocuğu meşru, dördüncüsü gayr-ı meşrudur. İktidar gücünü kötüye kullanıp, yitirdiği seçimleri yenilemek için böylesine hukuka, mantığa uymayan, azıcık vicdan sahibi kimsenin kabul edemeyeceği yollara başvurarak, sayın Ekrem İmamoğlu’nun mazbatasını elinden geri almıştır.

Böylesine bir garabeti hiçbir akıl ve vicdan sahibi insan kabul etmeyecektir. Hatta öyle sanıyoruz ki AKP içinde de pek çok insanın tepkisine neden olamuştur. Sürekli mağduru oynayarak iktidar olan ve adında “Adalet” sözcüğü bulunan parti, bu kez adaletsizliğin katmerlisini yaparak büyük bir toplumsal mağduriyet yaratmıştır. Adında “Adalet” sözcüğü bulunan parti, adaletsizliğin baş mimarıdır.

İktidar bunu hep yapıyor. Örneğin Yargıtay Onursal Başkan. Prof. Dr. Sami Selçuk 16 Nisan 2017 halkoylamasının (referandumunun) geçersiz, yok hükmünde olduğunu belirtmektedir. Yine Binali Yıldırım TBMM başkanlığından istifa etmeden aday olmuştu (son güne dek istifa etmedi..). Bu durum da açıkça anayasaya aykırıdır; İktidarın çıkarı söz konusu ise dere tepe dümdüz gitmektedir.

İktidar, gücünü yitirme ve çöküş sürecine girmiştir. İnandırıcılığını yitirmiştir. Kendi dışındakilerin düşüncelerine saygı göstermiyorsanız asla demokratlıktan söz edemezsiniz. “Tek adam” olmanın gücü siyasal baskı aracı olarak kullanılmakta. Ekonomi baş aşağı freni patlamış kamyon gibi gidiyor. Halk açmış, susuzmuş, işsizmiş, kuru soğana muhtaçmış, Dolar 6,5 TL’ye dayanmış… iktidarın umurunda değil. İşi gürültüye getirip, ne yapıp edip, muazzam rantların merkezi olan İstanbul’da yerel seçimi kazanma telaşında.

  • Ama kazanamayacak, yitireceksiniz!
  • Hangi yönteme başvurursanız vurun, artık mızrak çuvala sığmıyor.

Başta sizi iktidara getiren AKP’ye oy veren akıl, mantık, vicdan sahibi AKP’li vatandaşlar böylesi bir garabete izin vermeyecek. Bu toplum her zaman mağdurdan yana olmuştur, haklıdan yana olmuştur. Göz göre göre İmamoğlu’nun mazbatasının elinden alınmasına izin vermeyecektir. İstanbul halkının emeğinin, vergilerinin, dinci vakıflar ve yandaş rantçılara insafsızca yağmalanmasına izin vermeyecektir.

Normal yollardan kazanma şansınız yok. Diyelim ki el çabukluğu veya hokus-pokus yaparak kazandığınızı varsaysak bile yitirmiş olacaksınız. Çünkü en kör vicdanlar, en sağır yürekler bile artık kıyam etmiştir (ayağa kalkmıştır)!

Bu artık İstanbul seçimi olmaktan çıkmış Türkiye’nin seçimi olmuştur.

 

 

İyimser-kötümser

İyimser-kötümser

Hüsnü MAHALLİ
KORKUSUZ, 8 Mayıs 2019 

YSK’nın kararını sorgulamanın hiçbir anlamı yok çünkü karar kesindir.
16 Nisan 2017’de 2.5 milyon mühürsüz oyun kabul edilmesiyle YSK’ya ‘çete’ diyen ve hesap sormak için hiçbir şey yapmayan ve yapamayan CHP şimdi o stratejik hatasının bedelini ödüyor.
Öyle bir YSK’dan başka türlü karar bekleyenler abesle iştigal etmiş oldular ve olurlar.
23 Haziran’da ya Kılıçdaroğlu’nun dün de ‘çete’ dediği YSK seçimleri yeniden iptal eder ya da AKP aklınıza gelmeyecek yol ve yöntemlere baş vurarak İmamoğlu’nun zaferini engellemeye çalışacak.
Örneğin herhangi bir bahaneyle son anda seçimleri ertelemek ya da toptan iptal etmek.
Bahane bulmak da çok kolay: Kıbrıs, Suriye, terör…
‘Bu kadarı da olmaz’ diyebilirsiniz ama unutmayın bu sistemde her şey olur.
Bu ‘Kara bulut Hüsnü’nün karamsar yaklaşımı. Peki kavgacı Hüsnü ne der?
O da ‘Birileri her şey yapabilir ama geç de olsa her zaman doğrular kazanır’ der.
Sürekli yanlış yapanlar, insanların gönlünü kıranlar ve sonuçta sürekli beddua edilenler er ya da geç hesap verir ve bedelini öder.
İyi niyetle yola çıkanlar ise her zaman insanlar gönlünde taht kurar. İmamoğlu gibi.
Özellikle gençler ve kadınlar İmamoğlu’nu seviyorsa, ki seviyor, bu iş bitmiştir.
31 Mart seçimleri sonrasında da yazmıştım:
İmamoğlu bundan böyle yalnız İstanbul ya da Türkiye’nin değil dünyanın gündeminde.
Olağanüstü bir hata yapmazsa 23 Haziran sonrasında sonuç ne olursa olsun İmamoğlu siyasetin en önemli figürüdür.
Daha açık bir ifadeyle İmamoğlu ne zaman yapılırsa yapılsın Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Erdoğan’ın karşısına çıkacak ve olağanüstü bir gelişme yaşanmazsa kesin kazanacaktır. Nabzını iyi tuttuğum sokaktaki hava bunu kanıtlıyor.
Bölgesel ve uluslararası veriler de bu yönde.
Yine olağanüstü bir olay yaşanmazsa İmamoğlu 23 Haziran seçimlerinde en az %52 oy alacaktır.
Geçmiş seçimlerde AKP’ye oy vermiş çok sayıda İstanbullu bu kez Ekrem İmamoğlu’na oy verecektir.
TKP, Saadet, BTP, DP, DSP ve Vatan Partisi ya da bağımsız adaylara oy veren yaklaşık 215 bin İstanbullu İmamoğlu’nu destekleyecek ya da desteklemek zorundadır.

  • Çünkü bu seçim İstanbul’un değil Türkiye’nin kader seçimidir.

Türkiye’de demokrasi, özgürlük ve vicdan kazanırsa ‘Yurtta Sulh Cihan’da Sulh’ olacaktır.
Bu coğrafyada her şeyi yakından izleyen ve bilen biri olarak ben çok ciddiyim.
Dünyanın ama öncesinde coğrafyamızın gözü, kulağı, hesabı ve kitabı İstanbul’da.
Atatürk Cumhuriyeti’nin tarihi yeniden yazılacaksa bu tarih 23 Haziran’dır.
Bu tarihe tanık olmak yetmez bu tarihe katkı vermek önemlidir.
Önceki gece birçok sanatçının tavrını çok önemsiyorum.
Sanatçısı ses çıkaran toplumlar direnme gücü kazanır.
Sanatçılar, aydınlar, akademisyenler ve Fatih’in İstanbul’unu yeniden fethetmek isteyen herkes sesini çıkarmalıdır. Bu kenti seven herkes İstanbul’a olan aşkını kanıtlamalıdır.
Bedavadan aşk olmaz. Unutmayın emek en yüce değerdir ve uğruna emek harcanan duygular yücedir. Barolar, hukukçular, hukuk fakültelerinin hocaları siz uyumaya devam edin.
Tarih sizi de yazacaktır. YSK üyelerini yazacağı gibi.
Ama boşuna çünkü haksızlığa uğramış bir İmamoğlu’nun önünü hiç kimse kesemeyecektir.
Herkes bu zaferin ortağı olmalıdır.
Bedavadan değil alın teriyle, sevgiyle, vicdanla, özveriyle, fedakarlıklarla ve en önemlisi ödenmesi gereken bedellerle… Hiçbir zafer beleşten kazanılmamıştır.
Hiçbir Cumhuriyet halkın kahramanlıkları olmadan kurulmamıştır.
Özellikle Mustafa Kemal’in demokratik, laik ve çağdaş CUMHURİYETİ..

  • Bedeli kahramanlıklarla ödenen bu Cumhuriyet YSK’da 7 kişinin oyuyla asla yıkılmayacaktır.

Bu da benim iyimser ama gerçekçi tarafım. Karanlığın daha da karanlığına direnmek için.

Seçim Tartışmalarında Dile Getirilen Önemli Bilgiler

Seçim Tartışmalarında Dile Getirilen Önemli Bilgiler

Onur Öymen
İstanbul Seçimleriyle ilgili tartışmalar çerçevesinde bugün Fox TV’de İsmail Küçükkaya’nın programında yasalara ve YSK’nın önceki kararlarına atıfta bulunarak görüşlerini açıklayan Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Burak Çelik özetle şunları anlattı:

“Maltepe’de oyların tümünün sayılmasına YSK karar verdi. YSK, İlçe Seçim Kuruluna bir karar göndererek seçimin bir an önce bitirilmesini istedi. Siyasi partileri de bu sürece davet etti. YSK, partilerin oyların sayımı sırasında orada bulunabileceğini ve hatta bulunmalarının uygun olduğunu belirtti. Bulunmazlarsa veya ayrılırlarsa bu sayımı durdurmaz dedi. İlçe seçim kurulu da buna dayanarak masa sayısını artırdı. Maltepe’de iki seçim kurulu var. Bu masa sayısının artırılması kararını iki seçim kurulu birleşerek aldı. Bunun üzerine yapılan yeni bir itiraz nedeniyle YSK, “İlgili kararınız doğru ancak her iki kurul ayrı ayrı karar almalıdır.” dedi. 

Türkiye’deki sisteme göre il ve ilçe seçim kurullarında siyasal partiler de bulunur. İlçe seçim kurulları, yargıç üyelerin muhalefetine karşın, sayılmış olan oyların kabul edilmemesine ve yeniden sayılmasına karar verdi.” 

Küçükkaya: “Maltepe’deki seçimler İmamoğlu’nun seçimini etkiler mi?” 

Burak Çelik: “Bu özetlediğim tablo, bu tartışmayı hiçbir şekilde etkilemez. O tartışma YSK’nın kararıyla sonlanmıştır. YSK, benim kararıma uyun demiştir. Ayrıca, en son olarak YSK, sayılmış oylar geçerlidir de dedi. Maltepe’ye ilişkin bir de seçmen taşıma iddiası var. İkincisi de sandık kurulunun usulüne uygun oluşturulmadığı iddiası.

Şimdi şunu anımsatmak istiyorum: Bütün bu süreç takvime bağlanmış ve yargı gözetiminde yürütülen bir süreçtir. Dolayısıyla sandık kurullarının oluşumu da takvime bağlanmıştır. 13 Aralık 2018’de bunun usulleri belirtilmiştir. 

22 Şubat’ta İlçe seçim kurulu başkanı olan yargıç, mülki idare amirlerinin kendisine gönderdiği listeden kura yöntemiyle sandık kurulu üyelerini belirledi. Buna karşı yapılacak itirazın süresi 2 Mart Cumartesi son buldu ve itirazlar kesin olarak sonuçlandırıldı. Dolayısıyla sandık kurullarının usulüne uygun oluşturulmadığı yönündeki iddia da, artık süreç tamamlandığı için Büyükşehir seçimlerini hiçbir şekilde etkilemez.” 

“Önemli bir husus daha var: 298 sayılı seçim kanununun ilgili maddesinde seçim iptallerinin hangi durumlarda yapılabileceği belirtiliyor.”

 Küçükkaya:”14 bin ile 13 bin arası bir farkla Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı gözüküyor ve burada bu gerçeği değiştirecek bir durum olmadığı anlaşılıyor.” 

Burak Çelik: “Öyle gözüküyor.”  

“Büyükçekmece’deki temel iddia farklı. Büyükçekmece’de bir memurun, İstanbul’un başka ilçelerindeki seçmenleri Büyükçekmece’ye taşıyıp orada nüfusa kaydettirdiği iddiası var. Bununla ilgili olarak seçim öncesinde Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmuş ve memur tutuklanmış. Bu iddialara dayanarak da AKP Büyükçekmece’deki seçimlerin iptal edilmesi istemiyle İl Seçim Kuruluna başvurmuş. İl Seçim Kurulu da şöyle bir gerekçeyle bu iddiayı reddetmiş:

1. Bu iddialara karşı henüz açılmış bir kamu davası yok.
2. Yargı kararıyla kesin mahkûm olmadıkça herkes masumdur.” 

“Bu kararın üzerine AKP, Büyükçekmece seçimlerinin iptali için başvurdu. Aynı zamanda, yalnızca Büyükçekmece’deki seçimlerin değil, Büyükçekmece’deki seçimlerin İstanbul Büyükşehir seçimlerini de etkilediği gerekçesiyle İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçiminin de iptalini isteyeceğini söyledi.” 

“Ama, burada birkaç şeyin söylenmesi gerekiyor: YSK’nın 2014 tarihli Iğdır kararı. 2004 seçimleri ile ilgili bir karar aslında bu. Buradaki duruma çok benziyor. Buna benzer başka kararlar da var, 1992, 1994 hatta 2014 seçimleri sonrası verilmiş kararlar. Ama, bu olay daha çok benziyor. O olayda da Iğdır dışından yani çevre ilçelerden ve köylerden seçmen taşındığı iddiası var. Bu iddia yargıya taşınmış, karar 10 yıl gibi uzun bir sürede kesinleşmiş ve bu kişiler mahkûm olmuştu.  

Fakat, 2014’te bu başvuru YSK’nın önüne geldi ve YSK şöyle bir karar aldı: Bu süreç takvime bağlanmış bir süreç. Burada itirazlar için belirli süreler öngörülmüş durumda. Bu süreler geçirilmiş. Ayrıca burada itirazlar üzerine verilen yargı kararları var. Yargı kararları da artık kesinleşmiş. Kesinleşmiş yargı kararları kesindir, herhangi biçimde değiştirilemez.” 

“Büyükçekmece olayına da örnek oluşturacak biçimde bu gibi birçok karar var ve her kezinde “kesin yargı kararı, kesin yargı kararıdır, başvuruyu takvime göre yapmadınız” diyor YSK.” 

“YSK eğer bu içtihada bağlı kalırsa, Büyükçekmece’yi de reddedeceğini düşünüyorum.” 

Anayasa Hukukçusu Doç. Dr. Burak Çelik, özetle şunları vurguladı:

“1. YSK’nın Büyükçekmece itirazını reddetmesini bekliyorum.
2. Eğer bu iddialara itibar ederse ve eski içtihadından ayrılırsa bile, nüfus nakli varsayılsa dahi, hangi ilçeden oy verirse versin seçmenin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçimlerinde vereceği oy değişmez ve Büyükşehir sonuçlarını etkilemesini beklemiyorum.” 

Saygılar, sevgiler. (16.4.19)

BU GÜN GÜNLERDEN MAZBATA…

BU GÜN GÜNLERDEN MAZBATA…

😍😘

Dr. Noyan UMRUK
E. General

CUMHURİYET, DEMOKRASİ VE ADALET YOLUNU AÇTIĞIN İÇİN, TEŞEKKÜRLER TÜRKİYE,
TEŞEKKÜRLER İSTANBUL,
TEŞEKKÜRLER MİLLET İTTİFAKI VE DESTEKÇİLERİ VE DE MİLYONLARCA TEŞEKKÜR İMAMOĞLU,
TEŞEKKÜRLER TÜM EMEĞİ GEÇENLER…
VE ŞÜKRANLAR HEPİNİZE, HEPİMİZE BİZİM KUŞAĞIN GÖZLERİNİ ARKADA BIRAKMADIĞINIZ İÇİN,
ÜLKEMİZ İÇİN TÜKENMEKTE OLAN UMUTLARI TAZELEDİĞİNİZ İÇİN,
DÜNYAYA AÇILAN PENCEREMİZİ GÜZELLEŞTİRDİĞİNİZ İÇİN ..
ÇOCUKLARIMIZ, TORUNLARIMIZ. GELECEK KUŞAKLAR İÇİN…
İnanın güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz…
https://www.facebook.com/sureya.gibii/videos/1486449641456976/İNDİLA’DAN…

MİLLİ İRADEYE SAYGILI OLMALIYIZ

MİLLİ İRADEYE SAYGILI OLMALIYIZ

Mustafa AYDINLI
Eğitimci – Yazar

Seçimler biteli bir haftayı geçti. Fakat sayımı bitmedi. AKP kazanana dek biteceği de yok gibi gösteriliyor. Tek adam rejimi işte böyle bir şeydir. Milli irade, gizli oy, açık sayım – döküm sözleri, seçimi yitirirse mevcut iktidara yabancıdır.

  • Seçimle alamazsak sayarak alırız.
  • Sayarak da alamıyorsak, yine sayarız,
  • Olmazsa bir daha sayarız… mantığı geçerlidir.

    Bunun hakla, hukukla demokrasiyle ilgisi yok. “Güç bende, istediğimi yaparım” dayatmasıdır!

Türk halkı bu anlayışa “HAYIR” demiştir. Kanıt mı arıyorsunuz? Altı büyük ilin beşini muhalefet almıştır. Demokrasinin gereği,seçimi yitirince hakkı teslim edebilmektir. Milli iradeye saygı budur. Yenilgiyi kabul etmemek, ısrarcı olmak, iktidarın kendi kendini yadsıması anlamına gelir. Dahası, kendisini de benimsediği kimi ilkeleri ve TBMM’nin koyduğu yasaları çiğnemesi anlamına gelir. Sandık görevlilerine ve kendi gözlemcilerine güvensizlik anlamına gelir. Oysa her şey açıkça ortadadır. İstanbul’da sonuçları normal koşullarda ve hukuksal olarak değiştirme olanağı yoktur. AKP, İstanbul’da 32 bin sandık için 280 bin dolayında Parti üyesini görevlendirdiğini seçim öncesinde açıklamıştır.

İktidarın, yitirdiği İstanbul BŞBB makamını devretmemedeki kör inadı, sağduyu sahibi herkesçe yadırganmaktadır. Böylesi bir seçenek hiçbir biçimde yok! Ama yeniden seçim olsa AKP bu oyu da alamaz, çünkü haksızlık ve hukuksuzluk sağduyulu herkesin tepkisini, hatta vicdan sahibi kendi seçmeninin bile tepkisini çekmektedir. İstanbul’da Ekrem İmamoğlu, Ankara’da Mansur Yavaş gibi seçimin galibidir. Bunu bir an önce kabullenmek hukukun ve milli iradeye saygının, demokratik rejimin doğal ve vazgeçilmez gereğidir.

Gerçekte, 2014 yerel seçiminde muhalefetin ve Mansur Yavaş’ın itirazı dikkate alınmamış ve oylar yeniden sayılmamştı. Açıkça çifte standart uygulanıyor. Seçim yasaları ortada; Yasanın 112. madde­si çok açık; ‘somut delil’ gerekiyor ve ‘somut delili olmayan itirazlar da’ ince­lenemez” diyor. Sandık başında itiraz edilmemiş, şerh düşülme­miş, geçersiz oyların tekrar sayılmasını istemek huku­ken delilsiz itirazdır. YSK’nın 2014 yılında Mansur Yavaş’ın iti­razları karşısında almış ol­duğu 1199 sayılı kararın, şu an tam tersi yönde hareket ettiğini ilmek gerekiyor. Niçin acaba??

Öbür örneklere bakalım; YSK’nın İstanbul ve An­kara kararları, kendisinin geçmiş içtihatları­na, kararlarına aykırıdır. Öte yandan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanlığıyla ilgili İYİ Parti’nin yaptığı itirazların reddi de İstanbul için vermiş olduğu kararların tam

İktidar kazanırsa “Milli İrade” yitiririrse “darbe” söylemi inandırıcı olamaz. Körü körüne ısrar ettikçe iktidar daha da çok yitirecek. Ulusal istence (Milli iradeye) saygılı olmak ve seçilenlerle birlikte İstanbul halkını daha çok mağur etmemek gerekiyor.

Sayın İmamoğlu, bir an önce, demokratik biçimde hak ettiği görevlerine başla(tıl)malıdır.

Sabahattin Önkibar : İstifa ediyorum çünkü;

Sabahattin Önkibar : İstifa ediyorum çünkü;

Ben Aydınlık gazetesi ile Ulusal Kanal’a emperyal bir proje olan siyasal İslamcı AKP iktidarı ve onun türevleri olan dinci cemaatlerle mücadele etmek için gelmiştim.

Yıllarca bunu çok iyi yaptık lakin bir süredir Aydınlık gazetesi ve Ulusal Kanal’da iktidara desteğe yorumlanacak yayınlar gözlemliyorum.

Keza, beka ticareti yapan iktidara dolaylı destekler söz konusu.

Dahası, 2014 seçimlerinde Aydınlık gazetesi tarafından “Aslanlı Yolun Adayı” olarak desteklenen Mansur Yavaş’ın, 31 Mart seçimlerinde manşetlerle infaz edilmesine şaşkınlığım var.

Aynı şekilde yine 31 Mart seçiminin arefesinde AKP İstanbul adayı Binali Yıldırım’ın, Doğu Perinçek tarafından ziyaret edilmesini hiç anlamlandıramadım.

Evet ne oldu da Doğu Perinçek’in Ergenekon savunmasında Gladyo’nun iki numarası dediği Tayyip Erdoğan’a bugün örtülü destekler veriliyor?

Dün devleti FETÖ’ye teslim edip PKK’ya operasyonu yasaklayanlar, bugün milli ve kurtarıcı ama milletin milyonlarca oy alarak lider olarak tescil gören Ekrem İmamoğlu gayrı milli öyle mi?

Doğu Perinçek’in “Amerikancı” deyip hücum ettiği Ekrem İmamoğlu, Doğu Perinçek’in vekili olarak Şule Perinçek’i ABD’ye götüren Türk-Amerikan Dernekleri (ATAA) tarafından bile selamlanmadı. Söyleyin bu Ekrem İmamoğlu nasıl Amerikancı?

Aydınlık Gazetesi, 11.4.2019
https://www.aydinlik.com.tr/istifa-ediyorum-cunku-sabahattin-onkibar-kose-yazilari-nisan-2019

======================================
Dostlar,

Katıksız yurtsever, ilerici yazar Rıza Zelyut‘tan sonra Sabahattin Önkibar..
AYDINLIK – ULUSAL KANAL cephesinde yaprak dökümü sürüyor.
Epeydir bize de uygulanan ambargo gibi..

Çok yazık ve çook hüzün verici..
İşe yarar mı, yarayacak mı, öngöremiyoruz maalesef..

Sevgi ve saygı ile. 11 Nisan 2019, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Geçersiz oyların yeniden sayılması tuhaflığı

Geçersiz oyların yeniden sayılması tuhaflığı

Prof. Dr. Süheyl BATUM
Anayasa Hukuku Uzmanı
Cumhuriyet
, 6 Nisan 2019

Hiçbir mantıki ve hukuki bir gerekçe olmadan “oyların geçersiz” sayılması mümkün değil. Defalarca bakılıyor, sayılıyor, herkes imzalıyor. İçlerinden bir kişi bile “oyun geçersiz sayılmasına” karşı çıkarsa, bir daha sayılıyor.

Geçtiğimiz günlerde Cumhuriyet’te yazdığım yazıda Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) bir dönemden beri, uygulamaları ile, “seçimlerin, eşit olmayan bir ortamda, iktidarın istediği şekilde, gerçekleşmesini sağlayan bir kurum” olarak görev yaptığını belirtmiştim. Bazı örnekler sıralamıştım. Maalesef 31 Mart gecesinden sonra, işler inanılması güç bir boyuta ve tamamen hukuk dışılığa çıktı.. Artık anlaşılır bir izah tarzı da yok. 
1) İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun kazandığının, ancak 13-14 saat sonra ilan edilmesiyle iktidar partisi, İstanbul seçimlerine itiraz edeceğini açıkladı. Ve YSK ile diğer seçim kurulları, hukuka uygun davranmaları zorunlu iken, maalesef “iktidarın istediğini koşulsuz uygulayan bir aracı olarak” görev yapmaya devam ettiler. 
Neden mi böyle söylüyorum? İktidar partisi, itirazlarını iki noktaya dayandırdı: a) Birincisi bazı yerlerde, oyların kaydırıldığını, yani AKP’nin oylarının başka partilere yazıldığını b) İkinci olarak da, “çok sayıda geçersiz oyun bulunduğu” belirtiliyordu.

Yasanın koyduğu kural 
2) İktidar partisi ilk iddiasına yönelik olarak “birkaç tutanak” gösterdi. Ve bu tutanaklarda “kaydırılmış oy sayısının” 300 dolayında olduğunu söyledi. Ve devam etti: “Bu yolla tespit ettiğimiz üç bin dolayında oy var”. Bu iddia hukuken haklı ve incelemeyi gerektiren bir iddia. Ancak bu durumda, 298 sayılı yasanın 112. maddesi ve “hukuken yapılabilecekler de” çok açık; “ … delil ve gerekçe gösteremeyenlerin itirazları incelenmez. Yazılı itirazlarda da yukarıdaki şartlar aranır ve deliller … eklenir. Gerekçesi ve delili olmayan yazılı itirazlar da incelenmez”. 
Bu kadar açık. YSK’nin bu konudaki tavrı da, aynen 112. maddeye uygundu, her zaman “somut belgeleri ve delilleri” arıyordu. Aynen şöyle diyordu: “Seçim yasaları, seçim kurullarını delilleri araştırma ve toparlamakla görevli kılmamış, itiraz edeni, somut delil… göstermekle yükümlü kılmıştır … somut delil ve gerekçeyi içermediği… (nedeniyle)..” Ve bu tür delilsiz iddiaları reddediyordu. Hem de neleri reddetti… Örneğin 2014’te Ankara’da iki aday arasındaki fark 30 bin iken ve toplam geçersiz oy 140 bin dolayında iken. 
3) Üstelik YSK, şöyle bir içtihat da geliştirmişti; sadece kaydırma ya da hataya ilişkin birkaç delil de yeterli olmuyordu. “İtirazın kabulü için, aradaki oy farkını ortadan kaldıracak sayıda somut belge ve delilin sunulması zorunludur.” 
YSK ve İl Seçim Kurulu, diğer il ve ilçelerde, diğer partilerin itirazlarını, bugün de aynı gerekçe ile reddediyorlar. Ama söz konusu iktidar partisi ve konu İstanbul ile Ankara olunca, tüm bu yasal hükümleri ve içtihadı bir anda unutuverdiler. Aynen 16 Nisan referandum sonuçlarını tamamı ile etkileyen “mühürsüz oyların geçerli sayılması” yönündeki karar gibi…

Geçersiz oy konusu 
4) İkinci itiraz gerekçesi ise “geçersiz oyların yeniden sayılması” idi. Ve YSK ile seçim kurulları, maalesef bu hususta, aynı 16 Nisan referandumunda olduğu gibi, yeni bir “hukuk yarattılar”. Ya da “yeni Cumhuriyetin hukukuna” katkıda bulunuyorlar. 
Geçersiz oyların neler olduğu ve nasıl işlem göreceği konusunda, gerek 298 sayılı yasa, 138 sayılı genelge, son derece açık hükümlere yer vermiş. Yasanın 100 ve devamı maddeleri ile genelgenin 38-43 maddeleri çok ayrıntılı olarak düzenlemiş. “Geçersiz sayılan veya … geçerli olup olmadığı … yönünden tereddüt edilen veya itiraza uğrayan oy pusulaları … muhafaza altına alınır … Geçerli oyların sayım ve döküm cetvellerine işlenmesinden sonra, … geçerli sayılıp sayılmaması yönünden tereddüt edilen veya itiraza uğrayan oy pusulaları, sandık kurulunca ayrı ayrı değerlendirilerek karara bağlanır … Geçerli sayılmayan veya hesaba katılmayan oy pusulaları, ayrı ayrı paket yapılarak bağlanır ve paketin üzeri mühürlenerek sayısı yazılır ve saklanır. Bu oy pusulaları yakılmaz, yırtılmaz ve yok edilemez. … tutanakta ilgili yere işlenir … yüksek sesle ilan edilir … Bütün bu işlemler, tutanak defterine geçirilerek, sandık kurulu başkan ve üyeleri tarafından imzalanır ve mühürlenir …Parti
müşahitleri (de), sayım masası başında yer alabilir ve oy pusulalarını görebilirler.

5) Yani yasa ve genelge, “geçersiz oylar” konusunda çok açık olarak sandık kurullarına görev ve yetki vermiş. Hiçbir mantıki ve hukuki bir gerekçe olmadan “oyların geçersiz” sayılması mümkün değil. Defalarca bakılıyor, sayılıyor, herkes imzalıyor. İçlerinden bir kişi bile “oyun geçersiz sayılmasına” karşı çıkarsa, bir daha sayılıyor. Ve olmazsa, itiraz tutanağa işleniyor. Bu kadar açık ve ayrıntılı bir düzenlemenin nedeni de belli. Çünkü sandıklar, oyların kullanıldığı yerler ve adayların seçilmesi için gerekli olan “geçerli oyların” nasıl verileceği ve bu olguyu bozacak ve sakatlayacak olguların tespiti görevi de sandık kuruluna verilmiş. 
Peki, bu konuda itiraz söz konusu olamaz mı? Tabii ki olabilir. Örneğin “sandık kurulunun, seçimi bir partiden alarak, başka bir partiye vermek yönünde açık ve belirgin bir anlaşma içinde olduğu” ya da “seçimin sonuçlarını çarpıtmak amacıyla yapılan hileye tüm sandık kurulu üyelerinin ve müşahitlerin dahil olduğu” ileri sürülürse ve tabii ki, “bu soyut iddia”, “her bir sandık kurulu için, ayrı ayrı somut bir biçimde delillendirilirse ve tabii ki bir de “bu deliller, aradaki fark sayısını aşan miktarda geçersiz oylar için geçerli olursa” kabul edilebilir. Yani örneğin arada 30 bin fark varsa, isterse 1 milyon oy geçersiz olsun. 30 bin oyu geçersiz sayan sandık kurullarının, bu hile ve kumpas içinde olduğunun belgelenmesi gerekir.

Haklı gerekçe yok 
Ancak iktidar partisinin ileri sürdüğü “her oy geçerli sayılsın, demokrasi bunu gerektirir” savı, sandık kurullarınca tespit edilmiş ve itiraza uğramamış “geçersiz oyların” hiçbir “kanıt, belge ve somut bulgu olmadan”, tekrar sayılması için haklı ve hukuki bir gerekçe oluşturamaz. 
6) Zaten bunların dışında delilsiz, belgesiz bir biçimde “geçersiz oyların geçerli sayılması için” yeniden sayım yapılması bu kadar kolay olsaydı YSK 16 Nisan seçimlerini tamamen güvencesiz bırakan “mühürsüz oylar” kararını seçim sırasında verir miydi? Seçimin bitmesini beklerdi. Ve sonra çıkar ve “mühürsüz olduğu için geçersiz sayılan oylar geçerlidir ve bir daha sayım yapılarak onlar da dahil edilecek” demez miydi? 
Tabii bu söylediklerim, seçimlerin düzen içinde, dürüstlük ve eşitlik ilkelerine uygun bir biçimde yapılmasını güvence altına almak üzere görevlendirilen bir YSK için geçerli maalesef. Bunun tam tersine ne yazık ki, “seçimlerin eşit olmayan bir ortamda, iktidarın istediği şekilde yapılması ve sonuçlanması için görev yapan kurumlar için değil. 

Prof. Kaboğlu: Ekrem İmamoğlu, hukuken İstanbul Büyükşehir için seçilmiş yeni başkandır

Prof. Kaboğlu:

Ekrem İmamoğlu, hukuken İstanbul Büyükşehir için seçilmiş yeni başkandır

(Cumhuriyet gazetesi ve TELE1 internet sayfaları, 07.4.19)
CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Kaboğlu, İBB Başkanlığı için yaşanan ‘mazbata’ tartışmasına Melih Gökçek örneğini verdi.

CHP İstanbul Milletvekili, Anayasa Hukuku Profesörü İbrahim Kaboğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yaşanan ‘mazbata’ tartışmasına dair seçim koordinasyon merkezinde açıklamalarda bulundu. Kaboğlu, İstanbul’daki Büyükşehir Başkanlığı seçiminden sonra yeniden sayılan oylar hakkında

  • “Ekrem İmamoğlu, hukuken İstanbul Büyükşehir için seçilmiş yeni başkanıdır.” dedi.

Anayasa hukukçusundan mazbata açıklaması! “İmamoğlu İstanbul’un seçilmiş belediye başkanıdır; kanunen, mazbata için kesin sonuçların beklenmesine gerek yok”

Kaboğlu, tartışmalara ilişkin şu açıklamayı yaptı:

“İstanbul İl Seçim Kurulu, Büyükşehir Belediye Başkanı Seçim İl Birleştirme Tutanak Özeti’ni 01/04/2019 tarihinde açıklamıştır. Söz konusu tutanakta 2972 sayılı Kanunun madde 22’ye atıf yapılmıştır. Söz konusu madde uyarınca Ekrem İmamoğlu başkan seçilmiştir. Dolayısıyla mazbata verilmesi önünde hiçbir engel yoktur.”

Kaboğlu, açıklamasında 2014’deki Ankara’daki seçimleri hatırlatarak; 30 Mart 2014 tarihinde yapılan Mahalli İdareler Seçiminde Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı seçimleri neticesinde Melih Gökçek, itiraz süreci devam etmesine karşın 5 Nisan tarihinde mazbatasını aldığını ve Yüksek Seçim Kurulu, Mansur Yavaş itirazına ilişkin kararını 9 Nisan 2014’te vererek kesin sonuçları 6 Mayıs’ta ilan edildiğini söyledi.

2972 sayılı Kanunun 22. maddesi şöyle:

“2972 sayılı Kanun Belediye başkanlıklarına seçilenlerin tespiti:

Madde 22 – Sandık kurullarınca gönderilen belediye başkanı seçimlerine ilişkin tutanaklar ilçe seçim kurulu tarafından birleştirilerek en çok oy alan aday, başkanlığa seçilmiş olur.

“Büyükşehir belediye başkanı seçimlerine ilişkin ilçe birleştirme tutanakları ilçelerden il seçim kuruluna gönderilir. İl seçim kurulu tarafından bu tutanaklar birleştirilerek en çok oy alan aday, büyük şehir belediye başkanlığına seçilmiş olur.”
******

Ekrem İmamoğlu son veriyi açıkladı!

Resmi olmayan sonuçlara göre İstanbul’un yeni belediye başkanı olan Ekrem İmamoğlu açıklamada bulundu. Ekrem İmamoğlu “Geçersiz oyların % 78’i sayılmış durumda. Aramızdaki fark 16 bin 380.

* Bütün oyların sayılması 238 gün sürecek!

Ekrem İmamoğlu sözlerinden satırbaşları:

Bu memlekete bedel ödetmesinler. Bu sürecin en güçlü ve inananılan kurumu YSK’ya sesleniyorum. Tarihi bir sorumluluğunuz var. Bu sorumluluğu yerine getirdiğinizde Türkiye rahatlayacak. Türkiye’de çifte standart yaratmayacak 82 milyon insanı rahatlatacak bir karar bekliyoruz.

Bu kadar önemli sürecin en sağlıklı biçimde vatandaşa ulaşması her kurumun sorumluluğu altında. AA‘yı tenzih ediyorum, uyarma gereğini bile duymuyorum. Geçersiz oyların %78’i sayılmış durumda. Aramızdaki fark 16 380. Bütün oyların sayılması 238 gün sürecek. Bu süreci talep eden kişilerin mağbuliyetlerini anlıyorum, bedel ödeyeceklerini de biliyorum ama ben halka bedel ödetmem.

Hepimizin gözü kulağı YSK‘da. Siz de kararı alırken çifte standart yaratmadan doğru bir karar verme hususunda sizden rahatlatacak bir karar bekliyoruz.

Kolay değil kaybettiniz ama demokrasi böyle bir şey. Kaybetmek de kazanmak da var. Kimse makamları öbür dünyaya götürmüyor.

Lütfen yeter artık!
Tekrar söylüyorum üzüntünüzü anlıyorum ama demokrasi tek yönlü bir yol değildir. Akıl mantık ortada. Bu süreçte kaybeden AK Parti’nin İstanbul adaylarını anlıyorum. Bedel ödeyecekler ama yapmayın. Memlekete zarar veriyorlar. Bu ülkenin güzel insanlarına sesleniyorum. Bu kadar zamandır sayıyorlar bir sorun bulamadılar. Başınızı öne eğmeyin toplumun vicdanında bu süreç bitmiştir.

Sayılarla aldatmaya çalışıyorlar.

AK Partililerin benim kazandığmın farkında olduklarını biliyorum. İnsanları kutuplaştırmanın amacı nedir. Hakkımda ağıza alınmayacak yazılar. Ben hırsızmışım. Ben iyi gönül çalarım. Oy nedir Allahın aşkına. Bugün küçük evladıma sarıldığımda dünyanın en güzel duygusunu yaşadım. Sizler de çockularınıza torunlarınıza sarılın. Normalleşin. İhtiraslarınızdan kurtulursunuz. Kimseyi nefrete itmeyin. Bu yazılar ayıptır, günahtır.

Dünyanın en güvenilir seçimi ilan ettikleri seçim bir gecede nasıl şaibeli seçime dönüştü. Bunu toplum kabul etmez.

Türikye’ye ihanete fırsat vermedik. Seçimin kaybedenleri belli. Partileri içinde bedel ödeyecekler onları anlıyorum. YSK dünyanın önünde yaşanan bu süreçte en doğru kararı vererek Türkiye’nin geleceğine dair umutları yeşerteceğinden emin olmalıyız.

7 gün 168 saattir oylar sayılıyor. Herkes sandıkların, çuvalların başında

31 Mart pazar günü saydılar, öndeyiz. 1 Nisan saydılar gene öndeyiz. 2 Nisan saydılar yine öndeyiz. 3 Nisan çarşamba şaşıracaksınız ama yine saydılar yine öndeyiz. 4 Nisan, 5 Nisan, 6 Nisan sayıldı yine öndeyiz. Bugün saydılar yine öndeyiz.

Sağdan saydılar, soldan saydılar yine öndeyiz. Üzülüyorum, bu süreçte kaybeden AK Parti’nin il teşkilatını anlıyorum, bedel ödeyecekler. Genel merkezdeki arkadaşları da anlıyorum, bedel ödeyecekler. Ama yapmayın ülkeye, memlekete zarar veriyorsunuz.

Eğemenlik kayıtsız şartsız milletindir.

Artık vicdanların titrediğini,

  • kaldırımlarda insanların ağladığını duyuyorum

Girdiğiniz yol doğru bir yol değildir. Akıl, vicdan ve sağ duyularına sesleniyorum yanlış yapıyorsunuz. Devleti yöneten herkese sesleniyorum. Lütfen sürece katkı sunun. Ben İstanbul’u çok iyi yöneteceğim. Sayın Cumhurbaşkanı ile çok iyi anlaşacağım, göreceksiniz. Ben bu şehri barıştırmaya geliyorum.

Ben 40 haneli köyde büyüdüm. Bizim bu ülkeye borcumuz var. Sayın Cumhurbaşkanına çağrımı tekrarlıyorum. Sayın Cumhurbaşkanını da bu kaybeden zümre meşgul etmesin. Bu ülkenin başka sorunları var ekonomi gibi bunlara yoğunlaşsın.

Yormayın bu memleketin 16 milyon insanını. Sevgi kazanacak arkadaşlar. Gündemi kararlı şekilde takip edeceğim.

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 03 Nisan 2019

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 03 Nisan 2019


Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE


MÜSLÜMAN
Milli Gazete yazarı M. Ş. Eygi, Y. Zelanda Başbakanı’nın Müslüman olmasını dilediğini yazdı.
Bizdeki Müslümanların İslam’a uymasını dilese…

HEDİYE
Kandil’de PKK’lıların vurulması üzerine İçişleri Bakanı Soylu, ”Onlara güzel bir seçim hediyesi verdik”
Mehmetçiğin kanıyla seçim propagandası…

MURAT
Atabeyler kumpası ile kazana atılan Kara Pilot Yüzbaşı Murat Eren’in davaları bitirilmiyor.
Murat’ın davası FETÖ’nün yargıdaki direncini gösteriyor…

KIŞLA
Şırnak Çakırsöğüt Komando Tugayı’ndan Malatya BŞB Başkan adayına destek videosu yayımlandı.
İpler AKP’li Bakanda olunca…

KORUMA
Eski Cumhurbaşkanlarından Sayın A.N. Sezer’e iki araç, dört koruma; A. Gül’e 17 araç 40 koruma verilmiş.
Dindar insanlar israfı ve gösterişi sevmez, 17 araç ne ki?…

EĞİLME
AKP’liler balkon konuşması sırasında RTE’ye “Dik dur eğilme!” diye tezahürat yaptı.
Omurgadaki kırığı gördüler…

ÜSKÜDAR
Binali Yıldırım YSK sonuçları ilan etmeden “kazandım” açıklaması yaptı.
At sahibinin uyanıklığını hesaba katmadı,
Üsküdar’a geçemedi…

AJANS
İstanbul’da CHP/Millet İttifakı’nın kazanacağı belli olunca Anadolu Ajansı “sahadan veri gelmiyor” bahanesi ile veri girişini ve açıklamayı durdurdu.
AKP öndeyken veriler su gibi akar, AKP kaybetmeye yüz tutunca AA su (veri) yerine trene bakar…

TEŞEKKÜRLER
AKP’liler, İstanbul’da köprülere teşekkür pankartları açtılar.
İmamoğlu’nun gönüllerin belediye başkanı oluşunu kutlamış oldular…

AKAR
RTE, Ankara adayı olarak Özhaseki’yi öneren Akar’ın kendisini yanılttığını söylemiş.
Güvenilecek adamı bileceksin…

KUTLAMA
İ. Melih, Ankara’yı kazanan M. Yavaş’ı kutladı.
1. Centilmen adam
2. AKP’ye; “Yaa, beni aday yapmaz mısın! Trafoya kedi bile sokamazsın” mesajı…

FETÖ
Yandaş Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül; İstanbul seçimine FETÖ’nün ve PKK’nın müdahil olduğunu ve yenilenmesi gerektiğini yazdı. Feto çocukları oldu FETÖ kullanıcısı…

ANITKABİR
Ekrem İmamoğlu, İBB sıfatıyla Anıtkabir ziyareti yapınca AKP’li MSB usul hatası yapıldığını açıkladı.
Anıtkabir’i kinine alet etti…

EGE
Yunan medyası Ege’de adalarımızın işgali ile ilgili haberler yaptığı için Sözcü Gazetesi ve
E. Kur. Alb. Ümit Yalım’ı eleştirdi.
Devlet makamları ve adamları dururken onurumuzu savunanları elbette sevmezler…

ÖMER HAYYAM’dan..

Yaşamak elindeyken bugüne bugün,
Ne diye bırakır, yarını düşünürsün?
Geçmiş, gelecek, kuru sevda bütün bunlar;
Kadrini bilmeğe bak avucundaki ömrün…