Etiket arşivi: Emin Özdemir

Türkçeyle özdeşleşme

Öner Yağcı
Öner Yağcı
12 Kasım 2022 Cumhuriyet

 

Tıp fakültesi öğrenciliğini bırakıp Antep savunmasına katıldı Ömer Asım Aksoy (1898-30 Ekim 1993).

Cumhuriyet’ten sonra İÜ Hukuk Fakültesi’ni bitirip Cumhuriyet savcılığı, avukatlık, öğretmenlik, Halkevi ve CHP il başkanlığı, milletvekilliği yaptıktan sonra Türk Dil Kurumu’na girdiği 1941’den başlayarak yaşamı Türkçeyle, Atatürk’ün başlattığı Dil Devrimi’yle dolu düşünsel üretimle geçti.

DİL GERÇEĞİ VE ÖZLEŞTİRME DURDURULAMAZ

26 Eylül Dil Bayramı’nı 

  • “Türk dili üzerinde egemenlik kurmuş olan yabancı dil ordularını, ulusal dilimizin sınırları dışına çıkarma atılımımızın başladığı gündür.”

diyerek Kurtuluş Savaşımızın vazgeçilmez parçası olarak gören Aksoy, Dil Devrimimizin ustasıydı.

Adına, ailesiyle birlikte Dil Derneği’nce 1995’ten beri verilen “Ömer Asım Aksoy Ödülü”nü bu yıl Sırça Kanatlar (Sel Yayınları) adlı öykü kitabıyla Derya Sönmez aldı.

Aksoy’un, alanındaki en değerli yapıtlardan olan Atasözleri Sözlüğü ile Deyimler Sözlüğünü yeniden sunan İnkılâp Kitabevi, iki klasik yapıtını daha yayımladı:

  • Dil Gerçeği ve Özleştirme Durdurulamaz.

Aksoy, bu kitaplarda dilin yaşamdaki yerini ve önemini, Türkçemizin erdemini ve gücünü, dil sevdasını, Dil Devrimi’nin niçin zorunlu olduğunu bilimsel ve yaşamsal gerçekler ışığında anlatıyor.

DİL SAVAŞIMI

“Bireysel ve toplumsal kimliğimizin kumaşı, içine doğduğumuz dilin tezgâhında dokunur…” diyen yakın dostu Emin Özdemir’in “Türkçeyi vatanı kabul edip yaşamı boyunca onun sınırlarında nöbet tuttuğunu” söylediği Aksoy, TDK Genel Yazmanı olarak sürdürdüğü ömrünü Dil Devrimimizin anlatılmasına, dil savaşımına adadı.

  • “Sen, öz dilini yüzyıllar boyunca hor gör, işletme, unuttur; sonra da suç onunmuş gibi, ‘ne yapalım, dilimiz fakirdir, yetersizdir, yabancı sözcükler kullanmak zorundayız; şu yabancı sözcüğün Türkçesi var mı?’ diye bir savunma yap ve kendi dilini geliştirmeye çalışacak yerde, yabancı sözcükler kullanmayı sürdür. Ulusçuluk bunun neresinde?” 

diyen Aksoy, özleştirmenin niçin durdurulamayacağını açıkladı.

DİLİN YOLUNU AÇMAK

Dilin gelişmesi konusunda çok tartışılan konuyu noktaladı:

  • “Dil kendi haline mi bırakılmalı, onun gelişmesine yön ve hız mı verilmeli? İnsanlar, yaşayışlarında yeri olan hangi olayı ‘tabii şekilde gelişme’sine bırakmıştır? Toprağı gübrelemeye, ağacı aşılamaya, çocuğu eğitmeye, hastaya ilaç vermeye, toplumu yönetmeye ne için gereklik görüyorsak dile yön ve hız vermeye de onun için gereklik görüyoruz.” 

Dil savunmasız bırakılamaz, bozulmalara açık hale getirilemez diyen Aksoy’a göre, dilin gelişmesi, tıpkı bir hastanın iyileşmesinin gözlenmesi gibi izlenmeli, dile zarar verebilecek her türlü yaklaşım özenle dilden ayrıştırılmalıdır.

Yeni bir kavramı karşılayacak sözcükler dilin kurallarına uygun biçimde seçilmeli, yabancı dillerin saldırısına uğramış olan dilimize yeni yabancı sözcüklerin girmesi engellenmelidir.

TÜRKÇE BİR HAYAT

Dilimize Tarama Kolu başkanı olarak Halk Ağzından Söz Derleme Sözlüğü (12 cilt) ve Tarama Sözlüğünü (8 cilt) armağan eden Aksoy, yaşamını adadığı Dil Devrimi’ni çoğu klasikleşen ve sayısı 60’ı bulan yapıtında anlattı:

Dil Yazıları, Gelişen ve Özleşen Dilimiz, Atatürk ve Dil Devrimi, Dil Yanlışları, Yine Dil Yanlışları, Halkevi Konuşmaları, Anayasa Sözlüğü

TDK’nin Ömer Asım Aksoy Armağanı (1978) adlı bir kitap çıkardığı Aksoy’un “Yaşadığım çağın ve yaşamımın bilançosu” diye sunduğu Türkçe Bir Hayat (YKY), onun (AS: O’nun) saydamlık, özveri, çalışkanlık, titizlik, yalınlık gibi değerlerle örülmüş anlamlı savaşımının özyaşamöyküsü ve 95 yıllık bir çağ tanıklığıdır.

Dil Derneği’nin 17. Genel Kurulu

Dostlar,

Bu gün (18 Eylül 2021), bizim de üyesi olduğumuz Dil Derneği‘nin (kuruluşu 1987) 34. yılında 17. seçimli genel kuruluna katıldık.


Oturumu, 90. yaşına giren, Dil Derneği’nin öncülerinden, Anayasa Mahkemesi önceki başkanlarından Sn. Yekta Güngör Özden yönetti. Genel Kurul Başkanlık Kurulunda (Divanında) 2 kadın, 2 erkek dengelenmişti.

1932’de Mustafa Kemal Paşa‘nın başlattığı Dil Bayramımız bu yıl 89. yılında..

.

Emektar Genel Başkanımız Dilbilimci Sn ve emek veren Yönetim Kurulu üyelerine çok teşekkür borçluyuz.  Salon girişinde bir masada, Dil Derneğimizin güzelim yayınları satılmaktaydı. Sn. Özel’in ve merhum Prof. Dr. Şerafettin Turan’ın imza koyduğu kitapların telif hakkı Derneğe bağışlanmıştı.

Övündük, kutladık ve eksik kalan, baskısı yenilenenleri edindik; Sn. Özel de lütfedip bize göz nuru alın teri betiklerini (kitap) imzaladı!

Dernek üyelerimiz bizi şımarttılar ve epey fotoğraf çekildi. Sn. Özel ve Sayman Sayın Güneş Çakmakoğlu konuşmalarında bize övgü (iltifat) belirttiler 2 nedenle:
1. Kovit-19 salgınında veregeldiğimiz savaşım, özellikle yürekli TV konuşmaları.
2. Konuşma ve yazılarımızda, web sitemizde Türkçe’ye özenimiz.. sağolsunlar.

Zaten başlıca bu 2 gerekçeyle de bu yıl Dil Derneği Onur Ödülü’ne bizi yaraşır (layık) bulmuşlardı; ödülümüzü 25 Eylül 2021 akşamı Çankaya Çağdaş Sanatlar Merkezinde düzenlenecek bir törenle bize sunacaklar.. Şükran doluyuz..

Emektar Genel Başkanımız Sn. Sevgi Özel’in konuşma metnini aşağıda sunacağız.

Unutulmasın; Dil, bir ulusun ses bayrağıdır. Özenle korunması ve geliştirilmesi zorunludur. Tarih de öyledir, bir ulus kendi tarihini özellikle özüne bağlı (aslına sadık) biçimde kaydetmeli, öğretmelidir.

Dil Derneği Genel Başkanı Sn. Sevgi Özel’in konuşma metni aşağıda..
***

Öncelikle Kurtuluş Savaşının öncüsü, cumhuriyetimizin kurucusu, devrimlerin yapıcısı Mustafa Kemal Atatürk’ü, bütün üyelerimiz adına saygıyla anıyorum.

Bağımsızlığımızı yayılmacı dünyaya onaylatan Lozan Barış Antlaşmasının öncüsü İsmet İnönü’yü, bütün üyelerimiz adına saygıyla anıyorum.

Dedelerimiz ninelerimiz olan, hem yayılmacıyla hem işbirlikçiyle savaşan Kuvayımilliyecileri saygıyla anıyorum.

Ben, Duatepe’nin sırtında büyüklerimden Polatlı’ya dek gelen yayılmacılarla savaşan dedelerimizin, ninelerimizin öyküleriyle büyüdüm. Hepsini saygıyla anıyorum.

Derneğimiz 34. yaşında.

17. Olağan Genel Kurulumuzu yapıyoruz. 2018’deki 16. Olağan Genel Kurulumuzdan bu yana üç yıl geçti.

Dünyayı ve ülkemizi saran salgın nedeniyle İçişleri Bakanlığı genelgeleriyle genel kurulumuzu 2020 Ekiminden başlayarak 3-4 kez ertelemek zorunda kaldık. Salgın sürerken toplanmak, bir araya gelmek kolay değil. Çekinip gelemeyen üyelerimize sitem hakkımız yok. Dileriz ülkemiz bu beladan daha çok kayıp (yitik) vermeden kurtulur.

Sağlık emekçileri büyük bir savaşım içindeler. Burada bulunan, salgınla savaşımını
övünçle izlediğimiz değerli üyemiz Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın kişiliğinde
bütün sağlıkçıları saygıyla esenliyorum.

Sizlere sunduğumuz yazanakla yönetim kurulumuz son üç yıldaki çalışmalarını sizlere aktardık.

Parasal durumumuzu saymanımız Necdet Özer sizlere aktaracak. Kazancımızı gözeten ve giderimizi gün gün titizlikle yöneten Necdet Özer’e genel kurul önünde teşekkür ederim.

Gelirimizi nasıl harcadığımızı, giderlerimizi Denetleme Kurulu üyelerimiz Meryem Gümüş, Sibel Seval ve Mehmet İspir izleyip, yazanak oluşturdu. Hepsine titiz çalışmaları için genel kurul önünde teşekkür ederim.

Salgın günlerinde doğallıkla dernekle iletişimi, çalışmaları bilgisayar ortamında sürdürdük. 65 yaş üstü olanlarımız az değildi. Salgının ilk aylarında Çağdaş Türk Dili’ni (bu adlı dergimizi) Yayın Kolu Başkanımız Ertuğrul Özüaydın, yarın yayımlanacakmış gibi bilgisayarda tuttu. Yasaklar gevşeyince dergi basılıp dağıtıldı. Ertuğrul Özüaydın’a, derginin bilgisayar ortamında yer almasına ve dernek etkinliklerinin sürmesine çaba harcayan Genel Yazmanımız Figen Çakmakoğlu ile Bilişim işlerimizi hiç aksatmayan Güneş Çakmakoğlu’na genel kurul önünde teşekkür ederim.

Salgın günlerinde her türlü önlemi alarak derneği açık tutan çalışanımız Cemal Pancar’a genel kurul önünde teşekkür ederim.

Fırsat yaratarak çalışmalarımızı aksatmayan, önlemler alarak toplanan yönetim, onur kurullarının üyelerine ve elbette bütün üyelerimize genel kurul önünde teşekkür ederim.

2019’un Cumhuriyet Bayramında derneğimiz, Çankaya Belediyesinin, Cumhuriyete Değer Katanlar Ödülüne değer bulundu.

Derneğimiz tam 34 yıldır, Atatürk’ün Dil Devrimini başlattığı Çankaya’da, Çankaya Belediyesinden büyük destek almıştır. Bu kurultayın sağlıklı bir ortamda yaşanması için de ne denli özenildiğini gördünüz. 25 Eylülde de yine Çankaya Belediyemizin el vermesiyle 89. Dil Bayramını kutlayacağız. Başkan Alper Taşdelen’e, Başkan Yardımcısı Sayın Gülsün Bor Güner’e, belediyenin bütün emekçilerine teşekkür ederiz. Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Ethem Torunoğlu’na ve Yılmaz Güney Sahnesinin çalışanlarına teşekkür ederiz. Cenova adlı kurumun önderi Doğan Durmuş ve ekibine teşekkür ederiz.

Bu yılın başında Çukurova Sanat Girişimi’nce düzenlenen Çukurova Ödülü ilk kez bir tüzel kişiliğe, derneğe verildi. Çetin Yiğenoğlu, Orhan Apaydın, Yaşar Öztürk, Sevim Sezer ile Asuman Söylemez’den oluşan Seçici Kurul, “Dil Devrimi’nin ülküsel bilincini canlandırma, Türkçemizin gelişimini sürdürebilir kılma ereğiyle yaptığı çalışmalar dolayısıyla” 2021 Çukurova Ödülünü derneğimize verdi. Çukurova Sanat Girişimine teşekkür ederiz.

Kişi ve kurumlara teşekkür ederek başladım. Sözü çok uzatmayacağım. Ancak bir teşekkürüm de CHP Genel Merkezinedir. Her ay CHP’li belediyelere yüzlerce dergi postalıyoruz. Birkaç belediye Türkçe Sözlük’ü bitirdi. Bizler güç koşullarda Harf ve Dil Devrimleri için savaşım veren, değerbilir aydınlarız. Bu nedenle dergimize, sözlüğümüze ilgiyi yönlendiren Genel Başkan Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’na ve yerel yönetimlerden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Seyit Torun’a genel kurul önünde teşekkür ederim.

Bir teşekkür de dernekle iletişimini hiç koparmayan, etkinliklerimizi izleyen, öneri ve eleştirileriyle yakın duran, ödentisini hiç aksatmayan üyelerimizedir. Hepsine genel kurul önünde teşekkür ederim.

Değerli Üyelerimiz,

Öyle bir dönemden geçiyoruz ki… Ömer Asım Aksoy, Prof. Dr. Şerafettin Turan,  Prof. Dr. Cevat Geray, Uğur Mumcu, Aziz Nesin, cumhuriyet öğretmenleri Emin Özdemir,  Beşir Göğüş gibi uzakgörüşlü onlarca aydınımız, bu kurultayı yöneten Anayasa Mahkemesi Başkanımız Yekta Güngör Özden 12 Eylül belasının ülkeyi karanlığa sürüklediğini onlarca kez dile getirmişti. Yaşamını yitirenlerin, yaşayanların hiçbiri gelecek okuyucu değildi. Hepsi öngörüsü yüksek bir örgütçü ve devlet adamı olan Mustafa Kemal Atatürk gibi devrimciydi. Uğur Mumcu birkaç yazısında, belgeler ışığında neredeyse bugünkü yönetimi, yaşadıklarımızı tanımlamıştı.

Otuz yıl önce biri gün gelecek giysileri sırmalı, lüks içinde yaşayan ama din adamı olduğunu savlayan biri yiyeceğimiz midyeden kalamara, günaydın seslenişimize dek her şeye karışacak, dilci, mühendis, iletişimci, ekonomist, havabilimci gibi her ağaç gölgesinde “fetva” verecek deseler, “Hadi ordan!” der, gülerdik belki.

Oldu, bu da oldu. Eğitim dinselleşti, üniversite dilini yuttu, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü buharlaşmış görünüyor. Harf ve Dil Devrimleri üzerinden Atatürk’e saldırılar sürüyor. Asla karamsar değiliz bu iki devrim, bir bütün olan Türk Devriminin temelidir.

Harf Devrimi bir gecede cahilleştirmiş; Osmanlının yarısı okuryazarsa, 21. yüzyılda torunları niçin bu denli cahil? Dil Devriminin sözcükleri olmadan konuşabiliyorlar mı?

Boşuna debeleniyorlar.

Biz, yokluk yoksulluk içinde Kurtuluş Savaşını yapanların ardıllarıyız.

Boşuna debeleniyorlar. Cumhuriyetin bütün kurumlarını kemirerek cumhuriyetin olanaklarıyla ayakta duruyorlar. Ancak bastıkları yer batak!

Yara bere alan bu cumhuriyeti ayağa kaldırmak her birimizin yurttaşlık görevi. Bu görevden kaçmayacağız. Biz bu cumhuriyetin bütün kurumlarını yıkar paklarız!

Biz Atatürkçüyüz!
Biz cumhuriyetçiyiz!

Bu duygularla hepinizi selamlıyorum.
============================================

Sevgi ve saygı ile. 18 Eylül 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik     

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dil Bayramı’nı kutluyoruz

Olaylar Ve Görüşler

Dil Bayramı’nı kutluyoruz

12 Eylül paşalarının kapattığı TDK’nin yerine Dil Derneği’nin üstlendiği Dil Bayramı organizasyonları bu yıl da devam ediyor.

SEVGİ ÖZEL
Dil Derneği Başkanı / Yazar
26.09.2018, Cumhuriyet

Atatürk, 1932 Temmuz’unda Türk Dil Kurumu’nu (TDK’yi) dernek olarak kurdu. TDK, 26 Eylül 1932’de ilk Türk Dili Kurultayı’nı topladı. Bilimcilerin, yazarların ve halkın katıldığı kurultayda 26 Eylül Dil Bayramı olarak kabul edildi. Bugün 86. Dil Bayramını kutluyoruz; ne ki Atatürk’ün kurduğu TDK’yi Kenan Evrengiller, Ata’nın vasiyetnamesini çiğneyerek yasa zoruyla 1983’te kapattı. Atatürk’ün kurumunun amacını 22 Nisan 1987’de kurulan Dil Derneği üstlendi.
1950-60 arasında çoğunca perde arkasında; 1970’lerden, özellikle 12 Eylül’den sonra azgınca ‘milliyetçi muhafazakâr’ların; 15-16 yıldır ‘milliyetçi muhafazakâr’lığı da soyunan ‘din’ odaklı siyasanın ‘parlak’ sözcülerini kusturucu otlar gibi çoğalan TV’lerde beş dakika izlemek yetiyor. ‘Besleme cahiller’in bir bölümü gerçekten ‘zırcahil.’ Dil Devrimi’ni salt sözcük türetme eylemi sanıyor ve eleştiriyorlar. Bir bölümü, ‘zırcahil’i de oynatan uyanıklar; bireysel çıkar için hem ülkenin hem Türkçe’nin tarihsel akışını bilip de bilmezden geliyorlar. Aralarında aklınıza gelen her daldan Atatürk ve cumhuriyet karşıtı var. Yenileşen dilin düşünceyi de yenileştireceğini, bireyin özgürce düşünmesi ve düşünceyi özgürce açıklaması için tek aracın dil olduğunu biliyorlar. Dil Devrimi’ne tepkinin kökeninde düşünce özgürlüğünden korku var; anlamadığı, kullanamadığı bir dille toplumu çocuklar bile kandırır. Toplumu kandırmayı meslek edindiler; adil ve demokrat değiller; her şeyi biliyorlar. ‘Geçmişimiz’ diye Fatih’i Kanuni’yi anıyor; Kanuni’den Abdülhamit’e atlayıp imparatorluğu çöküşe götüren yüzyılları yok sayıyorlar. Dededen oğula aktarılan yalanlarla imparatorluğun son döneminde yazı ve dile umar arayan aydınlara saygısızlık yapıyorlar. İmparatorluk’ta, 1800’ler biterken yeni okulların açılması, çağdaş bilgi içeren kitapların çevrilmesi istenmiş; ama Osmanlıca’nın batıda ortaya çıkan kavram ve terimleri karşılayamadığı anlaşılmıştı. İlk tıp okulunun öyküsü, acı ve utanç örneğidir (1805). Koca imparatorluk öğrencilerin, İstanbul’daki İtalyan eczacılardan dil öğrenmesini düşünmüş, bu girişim fiyasko ile sonuçlanmış; aynı okul II. Mahmut döneminde açılırken Fransızca öğretim dili (1827) yapılmış; bu yöntem Türkçe’nin bilim dili olmasına yaramamıştı.
Osmanlı’nın son dönemiyle Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki dil tartışmalarına noktayı Mustafa Kemal koymuş; Türkçe’ye güveni sağlamıştır. Osmanlı aydınları, dili tartışırken kapağında Türkçe Sözlük yazan tek yapıt yoktu. Dil Devrimi uydurukçuluksa tarihsel akışta uydurukçuluğu yeğleyen, birçok övünç kaynağımız var.

Güzel dil Türkçe bize
Başka dil gece bize
İstanbul konuşması
En saf en ince bize

diyen Ziya Gökalp, çağdaşları gibi Türkçe’yle değil Osmanlıca’yla düşünmüş olsa da değerli bir uydurukçudur; kültüre (culture) karşılık ‘hars’ı; psikolojiye ‘ruhiyat’ı; sosyolojiye ‘içtimaiyat’ı uydurmuştur.

‘Dil yürüyor’
Nurullah Ataçlar, Ömer Asım Aksoylar, Emin Özdemirler Türkçe’nin olanaklarını kullanarak, Türkçe düşünerek uydurdular. Dilimizde tüy değil, ağaç da bitse, uydurmaktan caymayacağız.
Türkçe, ilk kez cumhuriyet döneminde topluca düşünülmüştür. Ruşen Eşref Ünaydın, ilk Türk Dili Kurultayı’nın son günü Türk Devrimi’nin dile yansıdığını belirten coşkulu konuşmasında, “Mustafa Kemal’ce düşünmek demek, incelemek, bütünleştirmek, bilinçlendirmek, düzene sokmak, sistemleştirmek demektir. Bu yöntem, Çanakkale’den dil kurultayına kadar aynı hızı ve sırayı gösterir” demiştir. Bugün Mustafa Kemal’ce düşünme yetisi olmayanlar Türkçe’ye güvenmiyor. Biz Mustafa Kemal Atatürk’e güveniyoruz; Atatürkçü düşünceden aldığımız güçle Türkçeye güveniyoruz. Atatürk’ün dediği gibi,

  • “Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti”nin karartılan bütün Cumhuriyet değerleriyle “dilini de yabancı diller boyunduruğundan” kurtaracağına inanıyoruz.

Karşıdevrime karşın, Nâzım’ın dediği gibi, “Dil yürüyor! Yürüyenin önünde durulmaz!” 

86. Dil Bayramı kutlu olsun!
====================================
Dostlar,

Bu gün, 26 Eylül 1932 Türk Dili Kurultayı’nın toplanmasının 86. yılı.
Bizim de üyesi olduğumuz Dil Derneği başta Ankara, İzmir olmak üzere bir dizi etkinlikler düzenledi.

Büyük Atatürk‘ü, yaşamın bu önemli alanının da doldurduğu için şükranla anıyoruz..

Dernek Başkanımız Sn. Sevgi Özelin makalesini ve coşkusunu bizde paylaşıyoruz..

86. Dil Bayramı kutlu olsun!

Sevgi ve saygı ile. 26 Eylül 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BS
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Dil Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Öğretmen Dünyası Dergisi 35. Yılını Kutluyor

 

öğretmen

           dünyası

Necatibey Cad. No: 13/13 Sıhhiye/Ankara
Tel: (0312) 229 43 25 Belgeç: (0312) 229 45 26
Eposta: ogdunyasi@gmail.com
Web: ogretmendunyasi.org

                                                                                                          Ankara, 20.01.2014

Öğretmen Dünyası Dergisi 35. Yılını Kutluyor 

    Ocak 1980’de Ankara’da, aralarında Zeki Sarıhan, İnci Aral, Ali Gür, Yusuf Baş, Meral Turan ve Davut Sarı’nın da bulunduğu bir grup öğretmen tarafından kurulan aylık meslek dergisi Öğretmen Dünyası, 35. yılını,
Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı (UMAG) tarafından 24-31 Ocak 2014 günleri arasında bu yıl 21.si düzenlenen Adalet ve Demokrasi Haftası kapsamında bir etkinlikle kutlayacak.

Başlangıç yıllarında M. Rauf İnan, Türkkaya Ataöv, Cahit Külebi, Emin Özdemir, Atalay Yörükoğlu gibi eğitimci, yazar ve aydınların Danışma Kurulunda bulunduğu Öğretmen Dünyası dergisi, eğitimci H. Hüsnü Tekışık’ın öncülüğünde kurulan Çağdaş Eğitim dergisiyle birlikte en uzun süre yayımlanan eğitim dergisi oldu. Halen genel yayın yönetmenliğini Nazım Mutlu’nun, yazı işleri müdürlüğünü Mustafa Pala’nın yürüttüğü, altı kişiden oluşan yayın kurulunca hazırlanan ve “Bağımsızlıkçı, Aydınlanmacı, Halkçı Eğitim” ilkesini savunan dergi, geride kalan 34 yıllık yayın yaşamı boyunca eğitimin güncel sorunlarına, eğitim-öğretim yöntemlerine ilişkin birçok konuyu ele alarak hem öğretmenlere yardımcı oldu hem de eğitim tarihi için önemli bir arşiv oluşturdu.

12 Eylül darbe döneminin sürdüğü yıllarda bir dönem okullara sokulması yasaklanan ve zaman zaman yaşanan ekonomik güçlükleri okur ve yazarlarının imecesiyle aşan Öğretmen Dünyası dergisi, mevcut iktidarın özellikle eğitim alanında son yıllarda artırdığı gerici, bilim dışı eğitim yapılanmasına karşı yayınlar yapıyor.

  • 25 Ocak Cumartesi günü saat 14.00’te, kendi adresinde
    (Necatibey Cad. No: 13/13 Sıhhiye/Ankara) okur, yazar ve dostlarıyla

“Öğretmen Dünyası Eğilmeden Bükülmeden 35. Yılında”

başlığıyla düzenlenecek etkinlikte, önceki ve bugünkü dergi emektarlarından
Zeki ve Ayhan Sarıhan, Refik Saydam, Özden Yılmaz Bilgin, Nazım Mutlu ve Aydın Karataş, derginin dünü ve bugününü anlatacaklar.

Banu Günüç’ün sunacağı etkinliği Bora ve Abbas Turan türkülerle,
Dara Bilgin de şiirlerle renklendirecek.
Etkinlik, ağırlama ile son bulacak.

Yayın Kurulu adına
Nazım Mutlu
Genel Yayın Yönetmeni

Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’ne Katılma Koşulları Açıklandı


Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülüne Katılma Koşulları Açıklandı

portresi


ANKARA –
Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’ne
2014 yılı için katılma koşulları açıklandı.

Her yıl düzenlenen Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü’ne,
2014 yılı için katılma koşulları şöyle:

 

–        Ödüle aday olan yapıtlarda Ceyhun Atuf Kansu’nun şiir anlayışı göz önüne alınarak, çağdaş bir dünya görüşü ve dil bilinci temel ölçüt olacaktır.

–        1 Şubat 2013 – 1 Şubat 2014 arasında yayımlanan bütün şiir kitapları ödüle katılabilir. Ayrıca, Ödül Yazmanlığı, bu kitaplar arasından, çeşitli nedenlerle katılamayan kimi yapıtları da, ödüle aday olarak gösterebilir.

–        Çeşitli nedenlerle kitap halinde basılmamış, ancak kitap bütünlüğü taşıyan
şiirlerle de ödüle aday olunabilir.

–        Seçici kurul; Adnan Binyazar, Müslim Çelik, Refik Durbaş, Şükrü Erbaş,
Bahar Gökler (ailesi adına), Emin Özdemir, Sevgi Özel’den oluşmaktadır.

–        Ödül kazanan yapıt, Ceyhun Atuf Kansu’nun ölüm yıldönümü olan
17 Mart 2014 tarihinde açıklanacaktır.

–        Ödüle son katılma ve aday gösterilme tarihi 1 Şubat 2014’tür.

–        Ödül, tek bir şiir yapıtına (kitap ya da kitap bütünlüğü taşıyan şiirlere) verilecektir.

–        2014 yılı için ödülün parasal tutarı 500 Türk Lirası’dır.

–        Ödüle aday olacak yapıtlar, şairin adı, açık adresi ve kısa yaşam öyküsüyle birlikte
7 adet kitap ya da 7 kopya dosyayla (Işık Kansu, Ahmet Rasim Sok. No: 14 Çankaya / ANKARA) adresine gönderilecektir.

–        Ödüle katılan yapıtlar, sahiplerine geri gönderilmeyecektir.

*****

 Daha önce ödül alanlar                          :

1986 yılında konulan Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü‘nü, ilk olarak 1993 yılında Sıvas’ta yitirdiğimiz Behçet Aysan “Eylül” yapıtıyla kazanmıştı.
Ardından, sırasıyla ödülü alan şairler ve yapıtları şöyle:

1987’de Şükrü Erbaş, “Yolculuk”, 1988’de Emirhan Oğuz, “Ateş Hırsızları Söylencesi”, 1989’da Müslim Çelik, “Peryavşan”, 1990’da Salih Bolat, “Karşılaşma”, 1991’de
Ahmet Ada, “Aşk Her Yerde”, 1992’de Hüseyin Yurttaş, “Kod Adı Mansur”, 1993’te Hidayet Karakuş, “Sesini Bana Bırak” ve 1994’te Abdülkadir Budak, “İmzası Gül” adlı yapıtlarıyla ödülü aldılar.

1995 yılında da ödül, “Sürek Avında Dünya” adlı kitabıyla Ali Cengizkan‘a verildi.
1996’da Gültekin Emre “Taşı Sula”, 1997’de Oya Uysal, “Uçuruma Düşen Nehir” adlı yapıtıyla ödülü kazandı. 1998’de “Suyla Sınanmış Şiirler” ile Ahmet Uysal, 1999’da
“Suç Duyurusu” ile Hicri İzgören, 2000’de “Yer Bezinden Bir Köle”  ile Hüseyin Peker, 2001’de “Ateşin Düştüğü Yer” ile Arif Berberoğlu, 2002’de “Sözümüz Vardı” ile
Ahmet Özer, 2003’te “Kumral Gökkuşağı” ile Turgay Fişekçi, 2004’te “Yalnız Karanfil Sokağı” ile Aydın Hatipoğlu, 2005’te “Yorgun Denge” ile Hüseyin Atabaş, 2006’da da “Dünya Tutulması” ile Çiğdem Sezer, 2007’de “Dün Bugün” ile Cengiz Bektaş,
2008’de  “Sesler, İncelikler” ile İlyas Tunç, 2009’da “Çıkrık” ile Süreyya Berfe,
2010’da “Adalar Kitabı” adlı dosyasıyla Aydın Şimşek, 2011’de “Melez Zamanlar” ile Ferruh Tunç, 2012’de “Başka Tufan” ile Selami Karabulut, 2013’te de “Avluda Kuş Sesleri” adlı yapıtıyla Halim Yazıcı kazandı.