Etiket arşivi: Dr. Ahmet Saltık Dil Derneği Üyesi

Dil Bayramı’nı kutluyoruz

Olaylar Ve Görüşler

Dil Bayramı’nı kutluyoruz

12 Eylül paşalarının kapattığı TDK’nin yerine Dil Derneği’nin üstlendiği Dil Bayramı organizasyonları bu yıl da devam ediyor.

SEVGİ ÖZEL
Dil Derneği Başkanı / Yazar
26.09.2018, Cumhuriyet

Atatürk, 1932 Temmuz’unda Türk Dil Kurumu’nu (TDK’yi) dernek olarak kurdu. TDK, 26 Eylül 1932’de ilk Türk Dili Kurultayı’nı topladı. Bilimcilerin, yazarların ve halkın katıldığı kurultayda 26 Eylül Dil Bayramı olarak kabul edildi. Bugün 86. Dil Bayramını kutluyoruz; ne ki Atatürk’ün kurduğu TDK’yi Kenan Evrengiller, Ata’nın vasiyetnamesini çiğneyerek yasa zoruyla 1983’te kapattı. Atatürk’ün kurumunun amacını 22 Nisan 1987’de kurulan Dil Derneği üstlendi.
1950-60 arasında çoğunca perde arkasında; 1970’lerden, özellikle 12 Eylül’den sonra azgınca ‘milliyetçi muhafazakâr’ların; 15-16 yıldır ‘milliyetçi muhafazakâr’lığı da soyunan ‘din’ odaklı siyasanın ‘parlak’ sözcülerini kusturucu otlar gibi çoğalan TV’lerde beş dakika izlemek yetiyor. ‘Besleme cahiller’in bir bölümü gerçekten ‘zırcahil.’ Dil Devrimi’ni salt sözcük türetme eylemi sanıyor ve eleştiriyorlar. Bir bölümü, ‘zırcahil’i de oynatan uyanıklar; bireysel çıkar için hem ülkenin hem Türkçe’nin tarihsel akışını bilip de bilmezden geliyorlar. Aralarında aklınıza gelen her daldan Atatürk ve cumhuriyet karşıtı var. Yenileşen dilin düşünceyi de yenileştireceğini, bireyin özgürce düşünmesi ve düşünceyi özgürce açıklaması için tek aracın dil olduğunu biliyorlar. Dil Devrimi’ne tepkinin kökeninde düşünce özgürlüğünden korku var; anlamadığı, kullanamadığı bir dille toplumu çocuklar bile kandırır. Toplumu kandırmayı meslek edindiler; adil ve demokrat değiller; her şeyi biliyorlar. ‘Geçmişimiz’ diye Fatih’i Kanuni’yi anıyor; Kanuni’den Abdülhamit’e atlayıp imparatorluğu çöküşe götüren yüzyılları yok sayıyorlar. Dededen oğula aktarılan yalanlarla imparatorluğun son döneminde yazı ve dile umar arayan aydınlara saygısızlık yapıyorlar. İmparatorluk’ta, 1800’ler biterken yeni okulların açılması, çağdaş bilgi içeren kitapların çevrilmesi istenmiş; ama Osmanlıca’nın batıda ortaya çıkan kavram ve terimleri karşılayamadığı anlaşılmıştı. İlk tıp okulunun öyküsü, acı ve utanç örneğidir (1805). Koca imparatorluk öğrencilerin, İstanbul’daki İtalyan eczacılardan dil öğrenmesini düşünmüş, bu girişim fiyasko ile sonuçlanmış; aynı okul II. Mahmut döneminde açılırken Fransızca öğretim dili (1827) yapılmış; bu yöntem Türkçe’nin bilim dili olmasına yaramamıştı.
Osmanlı’nın son dönemiyle Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki dil tartışmalarına noktayı Mustafa Kemal koymuş; Türkçe’ye güveni sağlamıştır. Osmanlı aydınları, dili tartışırken kapağında Türkçe Sözlük yazan tek yapıt yoktu. Dil Devrimi uydurukçuluksa tarihsel akışta uydurukçuluğu yeğleyen, birçok övünç kaynağımız var.

Güzel dil Türkçe bize
Başka dil gece bize
İstanbul konuşması
En saf en ince bize

diyen Ziya Gökalp, çağdaşları gibi Türkçe’yle değil Osmanlıca’yla düşünmüş olsa da değerli bir uydurukçudur; kültüre (culture) karşılık ‘hars’ı; psikolojiye ‘ruhiyat’ı; sosyolojiye ‘içtimaiyat’ı uydurmuştur.

‘Dil yürüyor’
Nurullah Ataçlar, Ömer Asım Aksoylar, Emin Özdemirler Türkçe’nin olanaklarını kullanarak, Türkçe düşünerek uydurdular. Dilimizde tüy değil, ağaç da bitse, uydurmaktan caymayacağız.
Türkçe, ilk kez cumhuriyet döneminde topluca düşünülmüştür. Ruşen Eşref Ünaydın, ilk Türk Dili Kurultayı’nın son günü Türk Devrimi’nin dile yansıdığını belirten coşkulu konuşmasında, “Mustafa Kemal’ce düşünmek demek, incelemek, bütünleştirmek, bilinçlendirmek, düzene sokmak, sistemleştirmek demektir. Bu yöntem, Çanakkale’den dil kurultayına kadar aynı hızı ve sırayı gösterir” demiştir. Bugün Mustafa Kemal’ce düşünme yetisi olmayanlar Türkçe’ye güvenmiyor. Biz Mustafa Kemal Atatürk’e güveniyoruz; Atatürkçü düşünceden aldığımız güçle Türkçeye güveniyoruz. Atatürk’ün dediği gibi,

  • “Ülkesini, yüksek istiklalini korumasını bilen Türk milleti”nin karartılan bütün Cumhuriyet değerleriyle “dilini de yabancı diller boyunduruğundan” kurtaracağına inanıyoruz.

Karşıdevrime karşın, Nâzım’ın dediği gibi, “Dil yürüyor! Yürüyenin önünde durulmaz!” 

86. Dil Bayramı kutlu olsun!
====================================
Dostlar,

Bu gün, 26 Eylül 1932 Türk Dili Kurultayı’nın toplanmasının 86. yılı.
Bizim de üyesi olduğumuz Dil Derneği başta Ankara, İzmir olmak üzere bir dizi etkinlikler düzenledi.

Büyük Atatürk‘ü, yaşamın bu önemli alanının da doldurduğu için şükranla anıyoruz..

Dernek Başkanımız Sn. Sevgi Özelin makalesini ve coşkusunu bizde paylaşıyoruz..

86. Dil Bayramı kutlu olsun!

Sevgi ve saygı ile. 26 Eylül 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BS
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Dil Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

Dil Ekin Söyleşisi – ATTİLA AŞUT

Dil Ekin Söyleşisi – ATTİLA AŞUT

Merhaba,

61 yıllık dil ve yazın emekçisi Attila Aşut Dil-Ekin Söyleşimizin bu ayki konuğu.  Attila Aşut bizimle “Türkçeyle Yolculuğu” üzerine konuşacak. Onun yolculuğu biraz bizim, biraz ülkemizin yolculuğu aslında… Bu söyleşiyi, bu yolculuğu kaçırmak istemeyenleri bekliyoruz.

Sevgi ve saygıyla…

Figen Çakmakoğlu
Dil Derneği Genel Yazmanı

Yer: Dil Derneği, Konur Sokak No: 34 / 4 Kızılay- ANKARA  29 Mart 2018
Saat: 18.00   Tel: 0312 425 8360

============================
Dostlar,

Atilla abiyi dinlemek çok keyifli olacak..
Bilgi ve ilginize sunarız bu Derneğin bir üyesi olarak.

Sevgi ve saygı ile. 28 Mart 2018, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

 

DİL DEVRİMİNİN 85’İNCİ YILINI KUTLUYORUZ

DİL DEVRİMİNİN 85’İNCİ YILINI KUTLUYORUZ

Bu yıl 30’uncu yılında olan Dil Derneği, Ankara’da Çankaya Belediyesi;
İstanbul’da Avcılar ve Bakırköy Belediyeleri; İzmir’de Konak ve Karşıya
Belediyeleri; Bursa’da Nilüfer Belediyesiyle birlikte 85’inci Dil Bayramını,
Harf Devriminin 89’uncu, Söylev’in de 90’ıncı yılını kutlayacaktır.
85. Dil Bayramı için ilk tören, 23 Eylül 2017’de Avcılar Belediyesi Dil
Derneği işbirliğiyle İstanbul’da yapılacaktır. 85. Dil Bayramı 26 Eylülde
Çankaya Belediyesi Dil Derneği işbirliğiyle Ankara’da; aynı gün Konak ve
Karşıyaka Belediyeleri ile birlikte İzmir’de; 27 Eylül 2017’de de Nilüfer
Belediyesiyle Bursa’da kutlanacaktır.

85. Yıl Onur Ödülleri

85. Yıl Onur Ödülleri, 23 Eylülde Avcılar Belediyesi ile yapılacak törende
Oya Adalı, Bedri Baykam, Feyza Hepçilingirler, Nazan Moroğlu, Fatih Portakal
ve Kırmızı Kedi Yayınevi’ne; 26 Eylül 2017 Salı günü Çankaya Belediyesi ile
yapılacak törende de Gökhan Adalı, Kâmil Özdemir, Yaşar Seyman, Alper
Taşdelen, İlhan Taşcı, Gökçin Yalçın ve Erkan Yücel’e sunulacaktır.

CHP Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu Ödülleri

26 Eylül 2017 Salı günü Ankara’daki törende Cumhuriyet Halk Partisi’nin
Bilim, Yönetim ve Kültür Platformu Ödülleri de Filiz Ali, Ahmet Say ve Genco
Erkal’a sunulacaktır.

Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü

Her Dil Bayramında sahibini bulan Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü öykü
dalında açılmıştı, ancak bu yıl Dil Derneği Ömer Asım Aksoy Ödülü
verilemeyecektir. “Dil Derneği’nin amacına uygunluk, Türkçenin yaratıcı
olanaklarını kullanmadaki başarı, yazınsal duyarlık ve değer” aranan ödüle
dokuz yapıt aday olmuş; seçici kurul bu yıl ödül vermemeyi
kararlaştırmıştır.

Söylev’in 90. yılı için ilk tören 14 Ekimde İstanbul Bakırköy Belediyesi ile
yapılacak. Söylev’in 90. yılı 16 Ekimde Nilüfer Belediyesiyle Bursa’da; 20
Ekimde de Çankaya Belediyesiyle Ankara’da kutlanacak. Harf Devriminin 89.
yılı ise 1 Kasım 2017’de Ankara’da Çankaya Belediyesi ve Bursa’da Nilüfer
Belediyesiyle yapılacak törenlerle kutlanacaktır.

“Özgürleşen Dille Özgür Düşünce”nin anabaşlık olarak saptandığı 85. Dil
Bayramı izlenceleri özenle hazırlanmıştır. Dilseverler
www.dildernegi.org.tr‘den ayrıntılı bilgi alabilirler. Atatürk‘e ve
anıtlarına sözlü, yazılı, palalı saldırıların ve saygısızlığın tırmandığı
günümüzde dilseverler, bütün törenlere çağrılıdır.

Saygılarımızla. 16.09.2017

Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Sevgi Özel
=========================

Değerli Dil Derneği başkanımız
Sevgi Özel,  

Saygıdeğer Yönetim Kurulu üyeleri ve dernek emekçilerimiz,

Bu yılın anma törenleri çok varsıl.. Doğallıkla çooook da emekli..
Sizlere şükranlarımızı sunarız bu nitelikli emekleriniz için..
Aracılığınızla destek veren kişi ve kurumlara da.. Bakırköy ve Avcılar belediye başkanları hekim meslektaşlarımıza..
Mülkiye’li ortak yanımızla dostumuz Alper Taşdelen’e…

Büyük ATATÜRK’ün tüm devrimleri gibi DİL DEVRİMİMİZİ de yaşatacağız..
Direneceğiz.. Elbet böyle gitmez, gitmeyecek.. Tarihte kırılmalar olabiliyor ne yazık ki.. Ödül alanları emekleri için saygı ile selamlıyoruz. Etkinlikleri web sitemize koyuyoruz ve Ankara’da elden geldiğince katılacağız..

Sevgi ve saygı ile. 17.07.2017

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi
Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Ankara Üniv. Tıp Fak. – ​Mülkiyeliler Birliği Üyesi​
www.ahmetsaltik.net    profsaltik.net

TÜRK DİL KURUMUNUN KURULUŞUNUN (1932) 85’İNCİ YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN

TÜRK DİL KURUMUNUN KURULUŞUNUN (1932) 85’İNCİ YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN

G. Filiz Tuzcu

Sevgili Vatansever Dostlar,

Aziz Türk Milleti olarak, Kurtarıcısı ve Ebedi Önderi Büyük Atatürk’ü “en derin sevgi, saygı ve minnet duygularımızla”  bir kez daha  anmak için  bugün de “TÜRK DİL KURUMU’MUZUN”  85. kuruluş yıldönümü  vesilemiz olmuştur.

Bir kez daha hatırlatmak isteriz ki Türk Milleti için güzel, faydalı, verimli ve bilimsel aydınlanma olarak nitelendirilen her ne husus varsa, bunların tümü de Büyük Atatürk tarafından düşünülmüş, planlanmış ve hayata geçirilmiştir… 

Bir insan hayatında, onun  “HAFIZASI”  yaşamının her anında nasıl son derece büyük bir önem taşıyorsa, benzer şekilde bir milletin hayatında da HAFIZASI yani “TARİHİ” aynı derecede hayati bir önem taşımaktadır…

Onun içindir ki söz konusu bu anlamlı “yıldönümünü” anarken de, kısaca tarihten bahsetmemiz kaçınılmazdır:

Objektif Tarihçilerin ve tarihe ilgi duyan duyarlı kişilerin de bildiği üzere “TÜRK KİMLİĞİNİN EN BELİRGİN VE BELİRLEYİCİ  VASFI OLAN TÜRKÇE DİLİMİZ, HATTA TÜRK KÜLTÜR VE TARİHİMİZ” maalesef ki hem Anadolu Selçuklu Devleti, hem de Osmanlı dönemlerde arka plana atılarak, önemsenmemiş, hatta ne yazık ki zamanla aşağılanmaya dahi başlanmıştır…   Her şeyden önce bu tarihi gerçeği Milletçe bilmemiz, bizler için büyük bir önem taşımaktadır.

Oysaki Türklerden binlerce yıl sonra tarih sahnesine çıkan ve birbirinden oldukça farklı toplumlardan birer “millet” oluşturarak,  birer devlet kurabilenler – yani İngilizler, Fransızlar, Almanlar, İspanyollar, İtalyanlar, Grekler vs… –  bu farklı toplumlar arasında “eğitim yoluyla ortak dil, din,  gelenek ve toprağa bağlılık  bilinci oluşturarak”, millet olma bilinci kazanmışlardır.

Çinlilerle birlikte dünyada bilinen en eski milletlerden biri oldukları bilimsel olarak tescillenen Türkler ise, söz konusu bu binlerce yıllık köklü geçmişlerine ve de pek çok krallık, devlet, imparatorluk kurma gelenek ve kapasitelerine rağmen,  kendi öz değerleri olan “Türk Kimliğini – Türkçe Dilini ve Kültürünü”  korumakta maalesef ki başarılı olamamışlardır! Bunun içindir ki pek çok görkemli Türk Devleti yıkılıp, gitmiş ve tarihe gömülmüştür… (Dikkat çekmek isteriz ki hepsi de içten, yani hanedan üyelerinin keyfince  devletin  en üst makamlarına  kadar getiridikleri yabancı unsurlar eliyle zayıflatılarak, zamanla da çökertilmişlerdir. Bu hayati husus,  Orhun Anıt Taş Yazıtlarında dahi dile getirilmiş ve Türkler dikkatle uyarılmıştır.)

Daha yakın zamanlara gelirsek, Mustafa Kemal Paşa ve Onun liderliğinde canla başla düşmanlara karşı mücadele eden Türk Milli Güçleri ve yediden – yetmişe, erkek, kadın, yaşlı, çocuk topyekûn Aziz Milletimizin olağanüstü gayretleri ve fedakârlıkları  şayet olmamış olsaydı, bugün T.C. Devleti de maalesef ki olmayacaktı; ve Türkler binlerce yıllık kadim vatan topraklarını yitirmiş, çeşitli bölgelere dağılmış, başlarına yabancı efendiler gelmiş olarak, esaret ve zillet altında “sözde yaşayacaklardı! ”  (Böylesine acı ve korkunç durumun çeşitli örnekleri – Uygur Türkleri, Makedonya Türkleri, Kafkas Türkleri, Irak Türkleri, , Suriyeliler, Filistinliler vs… –  bugün gözlerimizin önünde canlı olarak durmaktadırlar…)

 T.C. Vatandaşları Olarak Biz Türk Milleti,  her şeyi hazır ve kolay bulduğumuzdan, geçmişimizi çok çabuk unutup,  tekrar derin bir gaflet içine daldık ve maalesef ki bizleri tarihte mahvetmiş  olan yanlışlara – hatalara tekrar ve tekrar düştük! Geldiğimiz sonuç apaçık ortadır… 

(Bunların başında da “Osmanlıdan kalma hayret verici bir yabancı hayranlığı ve yabancı kelimeleri  Türkçe cümlelerimizin arasına tarzanca sıkıştırmak geliyor!.”  Kanada’da yaklaşık yirmi yıl kaldım, Quebec (Fransızlara ait)  eyaleti dışında, ana dili İngilizce olanlardan ne Kanada’da, ne ABD’de  tek bir Fransızca kelime dahi duymadım;  hatta “mersi” kelimesini bile hiç duymadım! İŞTE HER MİLLET, BÖYLESİNE TİTİZLİKLE VE BÜYÜK BİR AZİMLE “ANA DİLİNE” SAHİP ÇIKMAKTADIR…)

O halde kanaatimizce hepimiz durup iyi düşünmeliyiz ve mutlaka öz eleştiri yaparak, tarihten hiç ders almadığımız ve sürekli aynı hatalara düştüğümüz için kendimizi kınamalıyız… (Meşhur Türk Ata Sözü: “DOST ACI SÖYLER” (ANCAK DOĞRUYU SÖYLER) 

O HALDE VATANSEVER DOSTLAR, MİLLETÇE, “YALANCILARIN, SAHTEKÂRLARIN, İKİ YÜZLÜLERİN, DİNİ  SİYASET VE ÇIKARLARINA ALET EDENLERİN, KENDİ MİLLETİNİ HOR GÖRÜP,- ARAPLARA – YA DA BATILILARA KÖRÜ KÖRÜNE BAĞLANARAK, ONLARA HAYRANLIK DUYANLARIN,   ONLARIN  DİLLERİNİ TAKLİT EDENLERİN,  BATILILARIN SÖZLERİNİ İLÂHİ GERÇEKLERMİŞ GİBİ  KABUL EDİP, TÜRKLERE DE ZORLA DAYATANLARIN, YABANCI KELİMELERLE KONUŞMAYI MARİFET VE ÇAĞDAŞLIK  SAYANLARIN” KARŞISINDA YER ALALIM;

VE  VATANIMIZDA “MENFAAT, MAKAM, UNVAN VE MADDİYAT  PEŞİNDE KOŞMAYAN, CESURCA GERÇEKLERİ DİLE GETİRENLERİ TAKDİR ETME VE REHBER EDİNME ALIŞKANLIĞIMIZI“,  YENİDEN  KAZANALIM.

Bu hiç de zor olmasa gerek; şöyle ki yapacağımız tek şey yeniden  Türk Özümüze dönmektir; yani Kadim Türk Kimliğimize – Türkçemize, Türk  Kültür ve Töremize,  ve de Kuran’ın tebliğ ettiği Gerçek İslam’a dört elle sarıldığımızda, her sorunun üstesinden kolayca gelebileceğimize yürekten inanıyorum, hatta biliyorum. Tıpkı Büyük Atatürk’ün yapmış olduğu ve başarıya ulaşmış olduğu gibi… 

Şimdi “Türk Dil Kurumu ve Türkçe Dili” derken neden bu kadar laf ettik?  diye akıllara bir soru gelebilir! Çünkü Türklerle ilgili tüm hususlar bir BÜTÜNDÜR, ve hepsi birbirleriyle bağlantılıdır… Sadece dili veya dini, ya da Türklerle ilgili herhangi bir konuyu tek başına ele alıp, incelersek, bu son derece yanıltıcı  ve aldatıcı olur.

Büyük Atatürk “TÜRK TARİH KURUMUNU – TÜRK DİL KURUMUNU – DİL, TARİH COĞRAFYA FAKÜLTESİNİ” çok büyük hedeflerle kurarken, bu Milli Kurumların  ortaklaşa çalışarak – ortaklaşa hareket ederek , başta TÜRKÇEMİZ  ve ANTİK TARİHİMİZ olmak üzere  “Tüm Kadim Türk Değerlerini” yeniden gün ışığına çıkarmalarını ve bunları Türk Milletine belletmelerini arzulamış ve hedeflemiştir.  (Çünkü Türk Milleti bu hususta yüzlerce yıl çok çok çok  geç kalmıştır…)

Her kim ki “Ben Atatürkçüyüm” iddiasında bulunuyorsa, ki bu son derece önemli bir iddiadır, bunun da gereğini yerine getirmek zorundadır; ve millet olarak biz bu hususu sorgulamakla mükellefiz.  Çünkü “Ben Atatürkçüyüm” demekle Atatürkçü olunmuyor!   Tıpkı “Ben Müslümanım” demekle Müslüman olunmadığı gibi!   Hatta bu pek çok konu için geçerlidir;  örneğin “Ben Demokratım – Cumhuriyetçiyim” demekle de öyle olunmuyor. AYNASI İŞTİR KİŞİNİN LAFA BAKILMAZ…

1938 – 2017, KOSKOCA 79 YIL GEÇMİŞTİR;  BİRİCİK VATANIMIZ – GÖZBEBEĞİMİZ TÜRKİYE’NİN GELDİĞİ HAZİN DURUM GÜN GİBİ APAÇIK  ORTADIR; 

GÖRÜLÜYOR Kİ BUNCA YILDIR PEK ÇOK MAKAM, MEVKİ VE UNVAN SAHİBİ KİŞİ “SÖYLEDİĞİ VE VERDİĞİ SÖZLERİN ARKASINDA DURMAMIŞTIR”, SÖZLERİ BAŞKA – DAVRANIŞLARI BAŞKA OLMUŞTUR, YANİ GÖREVLERİNİ  LAYIĞIYLA YAPMAMIŞLARDIR.

HERŞEYDEN ÖNCE BU GERÇEĞİ KABUL ETMELİYİZ VE BUNDAN SONRA KİŞİLERİN,  Kİ BU KİŞİLERİN  “MAKAM, MEVKİ VE UNVANLARI HER NE OLURSA OLSUN  ONLARIN LAFLARINA, MAKAM ODALARININ DUVARLARINDA ASILI BÜYÜK BOY ATATÜRK PORTRELERİNE,  YAKALARINDAKİ ROZETLERİNE, ATATÜRK HEYKELLERİNİN ÖNÜNDEKİ GÖSTERİŞLİ TÖRENLERİNE, SÜSLÜ DEMEÇLERİNE VS… BAKMAYACAĞIZ…

BUNDAN BÖYLE “ATATÜRKÇÜ OLDUKLARINI İDDİA EDEN KİŞİLERİ” TESTE TABİ TUTMAMIZ GEREKMEKTEDİR; ŞÖYLE Kİ; ONLAR ,  GERÇEKTEN “ATATÜRKÜN DÜŞÜNCELERİNİ, İLKELERİNİ – MİLLİ HEDEF VE POLİTİKALARINI  SAMİMİYETLE BENİMSEMİŞLER MİDİR? BUNLARI HAYATA GEÇİRMİŞLER MİDİR?, SAMİMİ ATATÜRKÇÜ OLANLARI DESTEKLİYORLAR MI? “ASIL BU HUSUSLARA AZAMİ ÖLÇÜDE DİKKAT EDECEĞİZ… 

BÜYÜK ATATÜRK’ÜN DEYİŞİYLE, “HER GÖRDÜĞÜMÜZ SARIKLIYI HOCA ZANNEDİP, YA DA HER GÖRDÜĞÜMÜZ MAKAM VE UNVAN SAHİBİ KİŞİYİ BAŞ TACI EDİP“, ONLARIN ARKASINDAN GİTMEMELİYİZ.  ANCAK İŞİNİ DOĞRU YAPAN, DOĞRU KONUŞAN, VATANINA VE MİLLETİNE  KARŞILIKSIZ  HİZMET EDEN KİŞİLER SAYGIYA VE SEVGİYE LÂYIKTIR VE ANCAK ONLARIN ARKASINDAN GİTMELİYİZ.

DÜŞÜNCESİ VE SÖZÜ BİR OLAN, GÖREVİNİ EN DOĞRU ŞEKİLDE YAPAN, BİLİNÇLİ VE SAMİMİ TÜM VATANSEVERLERE

EN İÇTEN SEVGİ VE SAYGILARIMLA.
=================================================
Dostlar,

Büyük ATATÜRK‘ün ülkemiz Türkiye’nin ve tüm halkımız Türk Ulusu’nun Tarihi ve Dil’i Türkçe için ne denli özel özen gösterdiği iyi bilinmektedir. Bu amaçla 2 “Bağımsız” yapı (Cemiyet) kurmuş ve kalıtından (mirasından) bu 2 seçkin Kuruma sürekli  gelir bırakmıştır.

türk dil kurumunun açılması ile ilgili görsel sonucu

12 Eylülcüler Atatürk’ün vasiyetini çiğneyerek bu 2 Kurumu devlet dairesine dönüştürerek işlevsiz bırakmayı başardılr ne acı ki!

Demokrasi aşığı ve de şampiyonu AKP 1982 Anayasası’nda 3 kez çok kapsamlı değişiklik yaptı ama YÖK’e, kapatılan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu’na… ilişkin sorunu çözücü adım atmadı…

Atatürk’ün kurduğu Dil Tarih Coğrafya Fakültesi hep darbe yedi ve hocaları görevden atıldı..

Böylesine kendi köklerine düşman aymaz toplumların ayakta kalması ne yazık ki olanak dışı..

Sayın yurtsever Tarihçi yazar Güzide Filiz Tuzcu hanımefendiye yazısı için teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygı ile. 13 Temmuz 2017, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Mülkiyeliler Birliği Üyesi
www.ahmetsaltik.net     profsaltik@gmail.com

Dil Derneği 24 Kasım Öğretmenler Günü Konferansı : TÜKETİLEN ÖĞRETMENLİK

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz Dil Derneği, 24 Kasım Öğretmenler Günü anması bağlamında, bir eğitim emekçisini konferans için konuk ediyor..

Yine üyesi olduğumuz Ulusal Eğitim Derneği‘nin genel başkanı sevgili dostumuz
Nazım Mutlu öğretmenimizi.. Konusu TÜKETİLEN ÖĞRETMENLİK!

Konferans günü, yeri ve saati.. aşağıdaki duyuru posterinde..

dil_dern-_nazim_mutlu_tuketilen_ogretmenlik_24kasim2016

İlgi ve bilginize sunarız..

Bilindiği gibi 24 Kasım, Mustafa Kemal ATATÜRK‘ümüzün Dil Devrimi – Harf İnkılabı sonrasında (1 Kasım 1928; 1353 sayılı “Yeni Türk harflerinin kabul ve tatbiki hakkında Kanun”) Türk halkına yeni abece‘yi (alfabeyi) öğretmek üzere seferberlik anlayışıyla kurulan Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliğini kabul edişi anısına Öğretmenler Günü olarak değerlendirilir. (Pek çok ülkede 1994’ten beri her yıl 5 Ekim günü UNESCO önerisiyle Öğretmenler Günü olarak kutlanmaktadır.)

Görsel sonucuUlusunun Başöğretmeni ATATÜRK!

Harf Devrimi yapılarak Arap abecesi yerine Latin harflerinin kabul edilmesi ile Türkiye Cumhuriyeti, uygarlık alanı olarak Batı uygarlığına yönelmeyi seçmiştir. Bu Devrim ile halkın okuryazarlığını yitirdiği savı kökten yanlış, yanıltıcı ve kasıtlıdır. Osmalı’nın perişan bıraktığı Anadolu halkında erkeklerin %7’si, kadınların %1’inden azı okur-yazar idi. Bunların da çoğu yalnız okuyabiliyor, yazamıyordu! Harf Devrimi sonrası Türk Ulusu’na hızla ve kolayca, gırtlak yapısına uygun yeni abece öğretilebilmiştir. Çünkü bu abece Türkçe’nin yapısına ve doğasına çok daha uygundur, daha yetkindir Türk Dili’nin yazılması ve seslendirilmesinde.. Ayrıca “mezar taşlarını okuyamıyoruz…” söylemi de kafa karıştırıcı, devrim karşıtı bir gerici demagojik davranıştır. Çok merak etmeye gerek yok; bu taşlarda ezici çoğunlukla “ruhuna fatiha..” ile merhumun adı (Osmanlıda soyadı yoktu!) ve 1-2 kuşak geriye doğru soyağacı yazılı!

Başta Mustafa Kemal ATATÜRK olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti’nin kurtarıcı ve kurucularını saygı ve şükranla, minnetle selamlıyoruz.. 12 Eylül 1980 darbesi ile Atatürk’ün vasiyeti çiğnenerek kapatılan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu‘nun yeniden eski statüsüyle ve akçalı kaynaklarıyla (Atatürk’ün miras bıraktığı İş Bankası hisse gelirleri) yeniden açılmasını diliyoruz..

Öğretmenlerimizin saygın toplumsal – ekonomik – hukuksal konumlarının (statülerinin) yeniden kazandırılmasını diliyoruz.. Tüm eğitim emekçilerini saygı ile selamlıyoruz.

Sevgi ve saygı ile.
20 Kasım 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi
Ulusal Eğitim Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net

profsaltik@gmail.com

DİL DERNEĞİ : CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN!

CUMHlogoRİYET BAYRAMIMIZ
KUTLU OLSUN!

Bir süredir, Atatürk devrimleriyle kazandığımız tüm değerler tersyüz ediliyor; Atatürk’e ve İnönü’ye ağır suçlamalar yöneltiliyor; Cumhuriyetin kurumları özgürlük, demokrasi getirmeyeceği belli rüzgârla savruluyor. Ulusumuz arka arkaya ölümler yaşıyor, yurttaşlar hukukun üstünlüğü ve ekonomik açıdan yoksunluklarla kuşatılıyor.

Biz, laik cumhuriyetimizin kuruluşunun 93. yılında düşüncesi, eylemleri ve dik duruşuyla ödünsüz olan, dünden bugüne Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olmaktan onur duyan her yaştaki gençleriz.

“Cumhuriyet ahlak erdemliliğine dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet erdemdir. Sultanlık korku ve tehdide dayanan bir yönetimdir. Cumhuriyet yönetimi erdemli ve namuslu insanlar yetiştirir.” diyen Atatürk‘e 93 yıldır inanıyoruz; sonsuza dek bu inancımızı koruyacağız.

Dün olduğu gibi bugün de Cumhuriyet Bayramını bu bilinçle kutlayacağız; çünkü Cumhuriyet Bayramı, bağımsızlık için savaşan, can veren atalarımızı; başta Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bütün devrimcileri saygıyla anacağımız; onlara yaraşan yurttaşlar olduğumuzu bir kez daha kanıtlayacağımız gündür.

Atatürk Söylev‘de, “Ulusal varlığı sona ermiş sayılan büyük bir ulusun bağımsızlığını nasıl kazandığını, bilim ve tekniğin en son ilkelerine dayanan ulusal ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu” anlatmış; bugünü görürcesine devrim karşıtlarını uyarmış; bütün yurttaşları uyanık olmaya çağırmıştır. Her yaştaki gencin, her açıdan eşit olması gereken kadın ve erkeklerin Atatürk’le arkadaşlarının bin bir güçlük ve yüreklilikle aştığı zorlukları bilmesi; Atatürk’ün gençlere seslenişinin anlamını kavraması, laik cumhuriyetimizi sonsuza dek koruma gücümüzü pekiştirecektir!

Cumhuriyetten önce “ümmi ümmet” olan, “kul” sayılan, yoksul, umarsız bir ulus Kurtuluş Savaşıyla yayılmacıya da içerideki işbirlikçilerine de direnmiş, Lozan Barış Anlaşmasıyla bütün dünyaya bağımsız bir cumhuriyet olduğunu kabul ettirmiştir. Bugün Kurtuluş Savaşını önemsemeyen, devrimleri engellemeye çalışanları kahramanlaştırıp “Yeni Osmanlılık” düşü kuranlar, bağımsızlık savaşının ayrıntılarını ve halkın yaşadıklarını yok sayanlardır. Sözde aydınların 21. yüzyılda kabaran saltanat-hilafet ve Osmanlılık özlemi; halkını ve yurdunu bırakıp kaçanlara düzülen övgüler; eğitimsizleştirilen, aş ve iş derdiyle umarsızlaşan, inancı ve köken ayrımı sömürülen halkı kandırabilir belki; ancak bu yüzyılda tarihin akışı tersine çevrilemez.

Bugün devrim karşıtlarının yerleştiği cumhuriyet kurumları yalanlarla değil, büyük acıların ardından görkemli bir ekin devrimiyle kuruldu; bu nedenle biz, ussal, bilimsel doğrularla hukukun üstünlüğünün er geç utkulu olacağına; karşıdevrimin fildişi kulelerinin yıkılacağına Mustafa Kemal’e ve devrimlere inandığımız gibi inanıyoruz. Çünkü türküleri yakanların, yasaları yapanlardan güçlü olduğunu bağımsızlık savaşıyla yaşadık; Türk Devrimiyle öğrendik; Dil Devriminin özgürleştirdiği Türkçeyle devrim karşıtı bütün çirkin oyunları anlıyoruz!

Bu Cumhuriyet Bayramında ulu önder Atatürk’ün Söylev’ini yüksek sesle okuyacak; aymazlık içinde olanları uyaracağız! Atatürk Söylev’de,

  • “Bugün ulaştığımız sonuç, yüzyıllardan beri çekilen ulusal yıkımların yarattığı uyanıklığın ve bu sevgili yurdun her köşesini sulayan kanların karşılığıdır. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum.” demişti.Her yaştaki gençler olarak birinci görevimiz,
  • “Türk bağımsızlığını, Türk cumhuriyetini, sonsuzluğa dek korumak ve savunmaktır!” Bu yüce görevi savsaklamayacağız; laik cumhuriyetimize sonsuza dek sahip çıkacağız!

    Ulusumuzun Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!

     Dil Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
                                                  Sevgi Özel
    =============================================
    Teşekkürler Sayın Başkan Sevgi Özel..

En büyük bayramımız kutlu ve mutlu olsun!
YAŞASIN ATATÜRK – TÜRKİYE CUMHURİYETİMİZ!

Sevgi ve saygı ile.
29 Ekim 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

26 EYLÜL DİL BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!

DİL BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN!

portresi_gulumseyen

84 YIL ÖNCE, 26 EYLÜL 1932’de İSTANBUL, DOLMABAHÇE SARAYI’NDA 1. TÜRK DİL KURULTAYI TOPLANMIŞTI.
BU NEDENLE 26 EYLÜL DİL BAYRAMI OLARAK KUTLANMAKTADIR.
SUAY KARAMAN

======================================

Dostlar,

Sevgili arkadaşımız Suay Karaman, bu gün 84. yılını kutlayacağımız Dil Bayaramımız için müzik eşliğinde renkli yansılar hazırlamış.. Yukarıda erişkesini (linkini) verdik. Eline sağlık diyerek teşekkür ediyoruz..

Bu arada 24 Eylül 2016 günü Ankara’da, bizim de üyesi olduğumuz Dil Derneği‘mizin 15. seçimli olağan genel kurulu, Anayasa Mahkemesi önceki başkanlarından Sn. Yekta Güngör Özden başkanlığında yapıldı ve kurucu üyelerden, son 6-7 dönemdir dernek başkanlığını yapan Sayın Sevgi Özel öncülüğündeki takım (ekip) seçimi az farkla (49-58) kazandı. Yeniden / yeni seçilen değerli arkadaşlarımıza içten başarılar diliyoruz..

ata_ve_inonu_kayseride

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Dil Derneği’nin 84. yıl nedeniyle Ankara, İstanbul ve Eskişehir’de yapılacak kutlama etkinliklerinin izlencesini (programını) görmek ve katılmak için lütfen tıklar mısınız??

http://www.dildernegi.org.tr/TR,422/84-dil-bayramini-kutluyoruz.html

Sevgi ve saygı ile.
26 Eylül 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

Dil Derneği’nin 15. Olağan Seçimli Genel Kurulu : 24 Eylül 2016 – Ankara

logo

Dil Derneği Üyesi
Sayın Ahmet Saltık,

(AS : Bizim katkımız yazının altındadır…)

Dil Derneği’nin 15. Olağan Genel Kurulu 24 Eylül 2016 Cumartesi günü saat 11.00’de Ankara’da Türk Hukuk Kurumu salonunda (Adakale Sok No. 28 Yenişehir) yapılacaktır.

Dil Devriminin kurumu olan Derneğimiz, Atatürk’ün Türk Dil Kurumu’nun işlevini üstlenmenin ve sürdürmenin sorumluluğunu taşımaktadır. Bu nedenle öncelikle bilimsel, ekinsel ve sanatsal çalışmalara ağırlık vermek; yazın dünyamızı kucaklamak; çocuklar, gençler, öğretmenler ve akademisyenlere yönelmek, eğitim kesimiyle sıkı işbirliğini sağlamak zorundadır.

Bu önemli ve onurlu görevi, Dil Derneği üyelerinin değerli deneyimlerini, bilgi birikimlerini derneğimizin her alandaki çalışma ve etkinliklerine katarak gerçekleştirme kararlılığıyla ve aşağıdaki ereklerle dernek organlarına aday oluyoruz.

1)     Danışma Kurulu, Eşgüdüm Kurulu, asıl ve yedek üyeleriyle bir bütün olan Yönetim, Denetleme ve Onur Kurullarıyla öznellikten arınmış, bilgi paylaşımının sürekli kılındığı kurumsal yapı oluşturulacaktır.

2)     Sözlük Kolu ile Terim Kolu, etkin ve üretken işleyişleriyle dil alanında birer yetke olduklarını kanıtlayacaktır.

3)     Dil Bayramlarımız bilimcilerin, sanatçıların, ülkenin dört bir yanından dilseverin buluştuğu Ulusal Dil Kurultayı düzenlenerek kutlanacaktır.

4)     Süreli yayınlarımız, düşünsel etki yaratacak önemli tartışmalara, kavramsal çözümlemelere öncülük ederek dil alanının başvuru kaynakları olacaktır.

5)     Her düzeydeki okulla, üniversitelerle işbirliği yapılarak gelecek kuşaklara dil bilinci aşılayacak, dilimizin özleşmesi ve Türkçenin doğru kullanımını özendirecek ortak etkinlikler düzenlenecektir.

6)     Cumhuriyet kazanımlarını koruyup yüceltmeyi amaç edinmiş kurum ve kuruluşlarla güçbirliği yapılacaktır.

7)     Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu özerktir, özgürdür! Dil Derneği de kurum ve kuruluşlarla ortak çalışmalarda, işbirliklerinde bağımsızlığını koruyacak, herhangi bir siyasal yapılanmanın yönlendirmesi ya da koruyuculuğunu kabul etmeyecektir.

 

Yürütülecek işleri sorumlulukları paylaşarak, hep birlikte çalışarak yerine getirme anlayışıyla oluşturduğumuz ekteki Dil Derneği 2016-2018 Çalışma İzlencesini genel kurulumuzda bir arada olmak dileğiyle görüş ve değerlendirmelerinize sunarız.

Saygılarımızla. 18.09.2016

Bilgi için: Günay Güner: gunayguner@gmail.com * Hülya Küçükarashk@ada.net.tr
* Işık Kansu: ikkansu@gmail.com

dil_dernegi_2016-18_izlencesi

======================================

Dostlar,

Büyük Atatürk‘ün en kritik işlevli 2 kurumu olan Türk Dil Kurumu ve Türk Tarih Kurumu, Yüce Önderin vasiyeti çiğnenerek 12 Eylül 1980 darbesini yapanlarca devlet dairesine dönüştürülerek çalış(a)maz duruma düşürüldü. Dil Derneği, Atatürk’ümüzün kalıtı (mirası) olan Türk Dil Kurumu‘nun işlevini omuzlamak için kuruldu. Son derece sınırlı olanaklarıyla büyük çabalar sergiledi ve ürünler verdi günümüze dek. Kurucularına ve emektarlarına şükranımız büyük.. Atatürk‘ün bu 2 Kurumun yaşaması için İş Bankası hisselerinin bir bölümünün gelirlerini resmen vasiyet ettiğini biliyoruz.. Ancak hukuk ayaklar altında ve 12 Eylül’ün pek çok kalıntısı 1982 Anayasası kezlerce (17 kez!) değiştirilerek, 113 kez madde değişikliği yapılarak bambaşka bir Anayasaya dönüştürüldüğü halde, bu 2 kadim kuruma eski statüsünün verilmesi sağlanmadı.. AKP – RTE zaten 14 yıldır bu bağlamda kılını kıpırdatmadığı gibi, Anayasada öngörülen Atatürk Kültür Dil Tarih Yüksek Kurumu‘nun çalışmalarını bile desteklemedi!

Önümüzdeki “mini” anayasa paketinde haliyle yok..
“Yeni anayasa” heveslilerinin hiçbir taslağında ne yazık ki yok!

Dolayısıyla DİL DERNEĞİ‘ni omuzlamak gene yurtsever devrimcilere kalıyor..

Sayın Başkan Sevgi Özel ve çalışma arkadaşları sanırız 7-8 dönemdir görevdeler (14-16 yıl)..
Sağolsunlar büyük ve anlamlı emekleri oldu.. Şükran borçluyuz 1 tuğla koyana bile! Sn. Başkan Özel, 25 Nisan 2013 günü Dernekte bizden bir konferans rica etmiş ve “DEVLET ve DİL” konulu bu konuşmayı yapma olanağı bulmuştuk.

Bize gelen e-iletiden anlıyoruz ki, bu kez bir liste (ve program!) daha var yukarıda sunulan.. Tüm adaylara başarı diliyoruz.. Bizi telefonla arayarak “Onur Kuruluna” adaylık öneren Sn. Özel’e teşekkür ederiz. Yine telefonla ve e-ileti ile adaylık çalışmalarını duyuran Sn. Hülya Küçükaras‘a da teşekkür ederiz.

24 Eylül 2016 Cumartesi günü saat 11:00’de Türk Hukuk Kurumu‘nda buluşmayı diliyoruz..

atanin_turkce_hk-_soylemi

Sevgi ve saygı ile.
24 Eylül 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

“Devletin Resmi Dili Türkçedir” demek yanıltıcıdır!

“Devletin Resmi Dili Türkçedir” demek yanıltıcıdır!

?????????????

Mahiye Morgül /19 Eylül 2016

Prof. Birgül Ayman Güler Anayasa madde 3’den “Devletin dili Türkçedir” ifadesinin  “Devletin resmi dili Türkçedir” şeklinde değiştirilmesi önerisine karşı bizi uyarıyor. Aşağıdaki bağlantıda bu yazısını okuyacaksınız.

“DİLİ TÜRKÇEDİR”: BU İFADEDE 3 SIFAT VAR

Sevgili Birgül Hanım çok önemli bir noktaya dikkati çekiyor.

Anayasamızın yapıldığı dönemde kullanılan bu kavramların hangi “milli ihtiyaçlara” cevap verdiğini gözden uzak tutmak isteyenler bugün “küreselleşmenin ihtiyacı” olan kavramları alavere dalavere önümüze getiriyorlar. Sinsice soktukları yeni kavramlarla algı sistemimizle oynuyorlar, böylece kendileri gibi düşünmemizi sağlıyorlar. Onların isteklerini kendi isteklerimizmiş gibi talep etmemizi böylelikle sağlıyorlar.

Devlet Dili kavramına tarihçi gözlüğümle de bakmak istiyorum.

İmparatorlukların bir devlet dili olurdu, bu dil en başta BİLİM DİLİ olarak bilimevlerinde kullanılırdı.  Bilim dili devlet dili ile aynı olunca buna uygarlık deniyordu, alfabeleri vardı. Devletin bilim, hitabet, yazışma ve sanat dili tekti. Yönetici sınıfın sanatsal eğlencesi de bu dille olurdu; saray edebiyatı ile halk edebiyatı ayrışması buydu.

Yönetici sınıf-zümre bir başka devletin emrine geçtiğinde devlet dili o zaman değişirdi. Örneğin, uzun yıllar Farsça olan Anadolu Selçuklu devlet dili, Yavuz Sultan’dan itibaren Arapça olmaya başladı, alfabesi aynı olduğu için geçiş pek yumuşak oldu, tepki görmedi, fark edilmedi. Ama kadim Anadolu Oğuz(lu)larının kullandığı (Milet Uygarlığının alfabesi, Kril alfabesi gibi)  LAT harflerine geçtiğimizde sorun edildi.

Devlet diliyle halk dili arasında belirginlik Osmanlı İmparatorluğunda sarayda Türk Sanat Musikisi çalgılarının, halk arasında ise Türk Halk Müziği çalgılarının kullanılmasını örnek veririm. Aynı ikili sanat kültürü İran’da da var.

Antik dönemde bilim dili olarak Farsça, Arapça, Yunanca, Latince var. Latince, Karadeniz çevresinden giden inanışı Şamani (Lat/Kibele) olan Etrüsklerin  bilim dilidir, İtalyanca değildir.

İmparatorluklarda halkın kullandığı yerel diller ve lehçeler doğal sürecinde yaşardı, halk kendi kültürünü onunla devam ettirirdi. Bizde, halkın diliyle devletin dilinin aynı dil olması ilk kez
Türkiye Cumhuriyet ile mümkün olabildi. Bu sonuç halkçılık ilkesiyle de örtüşen bir durumdur. Zaten tarihsel ve sosyolojik olarak ortadan kalkan bir zümrenin  devlet dili, “egemenlik milletindir” dediğimizde kendiliğinden düşer.

1860’larda Osmanlı’da İngiliz – Fransız egemenliğine karşı devlet dilini savunmak yerine halkın dilini savunmak bir tür safını-sınıfını belli etmek oldu. 1876 Anayasasına “Devletin dili Türkçedir” yazıldığında gayrimüslim tasallutuna karşı verilen mücadeleydi öne çıkan, bu ihtiyaçtan doğmuştu. Osmanlı Bankasında 1926’ya dek Türkçe konuşulmuyor, Türkler çalışamıyordu.

Mülkiye Mektebi‘nin kuruluş amacı da buydu; “Osmanlı bürokrasisini gayri Müslim tasallutundan kurtarmak için” Hüseyin Avni Paşa tarafından kuruldu. O Hüseyin Avni Paşa’dır ki 1876 Anayasasının 1. imzası O’na aittir ve o gece hunharca öldürülmüştür, ki O’nu İngilizler saf dışı etmeden Osmanlı’yı Sevr’e götüremeyeceklerini söylemişlerdir, Sırpları yendiği Karadağ savaşında İngiliz komutanı meydana sokmayarak o savaşı kendisi yönetip kazandığı için İngilizler O’ndan nefret ediyordu. Silivri yargılamaları sırasında “150 yıllık Ergenekon’un başı” diye O’nu tarif ettiklerini biliyorum. O’na hakaret eden Murat Bardakçı‘yla davalı oldum, 14 bin TL tazminat ödedim… (1876 Anayasasına “Devletin dili Türkçedir” maddesini koyan büyük devrimci Hüseyin Avni Paşa‘nın anısını korumak için yaptığım zorunlu harcamadır. )

Eğitim dilimiz Türkçe oluncaya kadar ne badirelerden geçtiğimizi maalesef halkımız bilmiyor.

Şimdi…. Küreselleşmenin devlet dili İngilizcedir, bilim dili de, postmodern sanat dili de, uluslararası iletişim ve hitabet dili de  İngilizce… Artık diliyle de bir Küresel imparatorluk oluşmakta. Bizim devlet dilimiz Türkçe onların önünde engel iken, yerel dillerin ve lehçelerin onlar için bir sakıncası yok, çünkü eğitim-bilim vb. devlet dili artık İngilizce olacak. Zorunlu İngilizce 8 yaşına indirildi bile, ancak onu bile bilim dili olarak öğretmiyorlar.

Küresel tekelci elitlerin egemenliğinde bir dünya sistemine doğru sürükleniyoruz ve önümüze “bunu kabullenin, altını imzalayın” dedikleri bir senet koydular. Yeni anayasa “Venedik Taciri”nin senedi gibi oldu. Üç ay içinde borcunu ödemezsen kalbinin üzerinden yüz dirhem et (öldürülmeyi kabul) alınmasına evet demek… İngiliz kraliyet ailesi o Venedik Dükalığının devamıdır. Biz Çanakkale dahil bütün Haçlı seferlerinde karşımızda hep onları görmüştük!

Son olarak; aşağıdaki cümlede eğer nokta yerine VE konulsaydı da olurdu. Birgül Hanımın dediği de budur.

“Türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. Dili Türkçedir”

Türkiye devletinin dili Türkçedir.

Birgül Hanım, farkı çok iyi yakaladı, “devletin resmi dili” söylemiyle aynı şey değildir. “Resmi dil” söylemi bana  maraba Kürt köylüsünün kaçamak cevaplarını hatırlattı. Devlet memuruna “resmi görüşüm şudur” der. Başbaşa kaldığınızda “özel görüşüm budur” der. Resmi görüş devletin söylemi demek oluyor. Devletin resmi söylemi der gibi, ikiyüzlüce, netlik ayarı olmayan bir ifade. Bulanık suda balık avlamayı pek sever emperyalistler. Zihinsel kaos (AS: karmaşa) yaratmakta pek mahirdirler. Şu sıralar cemaatçiler evlerde kadınlara KUANTUM seminerleri veriyorlar. Bilimsel sohbet görüntüsü vererek yapıyorlar, inanır mısınız?

“Evrende her şey tekildir” diye anlatacakları bir şey var. İnsanı yalnızlaştırma, her çocuk ayrı bireydir diyerek eğitimi getirdikleri bireysel öğrenmeyi okul dışına çekme işine aile içinde hazırlık yapıyorlar. Sorun Eğitim Piyasasına çekme sorunu. Salonlara çekip kafalarını işleyemediklerinin evlerine gidiyorlar. Oralarda kullandıkları parçalama kültürünün içinde “yerel yönetimler, yerel diller, sonra özerk cumhuriyetler…” vb. yeni malum kavramlarla kendileri gibi düşünmemizi hazırlıyorlar. Çok da yerli misyonerleri var.

Birgül Ayman Güler’e saygılarımla…

===========================================

Dostlar,

Sayın Mahiye Morgül öğretmenimizin bu nefis yazısına bir şey eklemeye gerek duymuyoruz..
Birikimine ve kişiliğine, yazı ustalığına saygılarımızla…

Sevgi ve saygı ile.
19 Eylül 2016, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
Dil Derneği Üyesi
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com