Etiket arşivi: Dr. Ahmet Saltık

TELE1 TV Programımız – 12 Nisan 2021

Dostlar,

12 Nisan 2021 Pazartesi sabah saat 09:00’da TELE1’de olacağız.. / OLDUK.

Salgının seyir defteri, çarpıcı özet verilerle aşağıda..

8 Nisan 2021 Perşembe akşamı yapılacağı duyurulan “Bilim Kurulu” toplantısı, salgın çooook ciddi – ağır bir seyir göstermiyor olmalı ki (!) AKP = RTE hazretlerine göre, iktidarın her gün  resmen 300’e yakın (gerçekte 3 katı!!) can aldığı salgından çoook daha önemli gündem maddeleri olmalı ki (!?) 4-5 gün ertelenebildi..

Bu gidiş gidiş değil.. İlan edilenin 3 katı, 100 bin dolayında insan doğrudan kovit-19 nedeniyle, yaklaşık yarısı da dolaylı / ikincil nedenlerle öldü.. 150 bin insanımızı salgına / AKP politikalarına kurban verdik..

Bu tablo trajiktir, asla kabul edilemez ve sürdürülemez.

Muhalefetin önce kendisinin hiç olmazsa salt salgın gündemiyle bir araya gelmesi ve toplumu da toparlayarak sendikası – meslek örgütü – dernekleri.. ile ülkeyi ayağa kaldırması gerekiyor YAŞAM HAKKINI iktidara karşı / karşın savunabilmek için..

İktidarın umurunda olmadığı, çooooooook daha açık ve de seçik söylemek gerekirse, adeta

AKP’nin DÜŞMAN HUKUKU uyguladığı bir konumda bulunuyoruz..

Saptama ve durum gerçekten çok ciddidir ve anamuhalefete kritik, tarihsel bir sorumluluk düşmektedir. Hem de çok ağır ve çok ivedi olarak..
Bunları konuşacağız.. / KONUŞTUK..
İzlemek ve paylaşmak için lütfen tıklayınız..
Yaşam hakkına iktidara karşın sahip çıkmak zorundayız..

(278) Ahmet Saltık: Yarım milyon insan aktif hasta, tam kapanma şart (12 NİSAN 2021) – YouTube

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 11 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

HALK TV Programımız – 10 Nisan 2021

Dostlar,

10 Nisan 2021 Cumartesi günü saat 20:00’de HALK TV’de olacağız..

Sn. Fatih ERTÜRK‘ün konuğu olup sorularını yanıtlayacağız.

  • Türkiye son günlerde Avrupa’da günlük yeni tanı konan olgu sayıları bakımından 1. oluyor, dünyada ise 2. hatta kimi günlerde Dünya şampiyonu oluyor.

Erdoğan’ın “Şahsım Devleti” ne dönüştürülen Türkiye, böylesi bir cehennemi yaşamakta.

Son günlerde “resmen” 300’e yakın kurban veriyoruz salgına. Gerçekte ise 3 katına yakın..

  • 2. açılım – saçılım kumarına geçilen 1 Mart 2021 öncesi 28 Şubat’ta havuzda 99 bin aktif hasta vardı, 5 haftada 4 katından çok artarak 430 bini geçti!

Günlük ölüm sayısı 66’dan, 4 kata çıkarak 253 oldu.
Toplam hastalanan 2.7 milyondan 3,75 milyona tırmanarak son 40 günde 1 milyondan çok arttı. 3,75 milyona varan toplam olgu sayısının 1/3’ünden çoğu salt son 40 günde yaşandı.

Ama AKP = RTE iktidarı akıl almaz bir vurdumduymazlık içinde salgını adeta seyretmekte..

10 NİSAN 2021 verilerine göre    ;

ABD 80 bin yeni olgu / vaka (PCR+ hasta), 80 bin / 335 m = milyon nüfusta 239
Brezilya 89 bin yeni olgu / vaka (PCR+ hasta), 89 bin / 215 m = milyon nüfusta 379
Hindistan 132 bin yeni olgu / vaka (PCR+ hasta), 132 bin / 1,4 Bn = milyon nüfusta 94,3
TÜRKİYE 56 bin yeni olgu / vaka (PCR+ hasta), 56 bin / 84 m = milyon nüfusta 667!

Açık ara Dünya şampiyonu Türkiye, yukarıdaki nesnel değerlendirmeye göre.

Ayrıca, Dünya toplamı 786,147 yeni – günlük hastanın 55.791’i, %7,1’i!
Oysa Türkiye nüfusu dünya nüfusunun 84,3 milyon / 7.8 milyar = %1,1!i..
Nüfusuna oranla 7 kat aktif kovit-19 hastası var!

Bu mu destan??
Yazıklar olsun!!
***
Tüm bilimsel eleştiri ve öneriler – katkılar boşlukta yankılanmakta..

TEK ADAM REJİMİ, ülkemizde demokrasiyi ve insan haklarını yok etti.

Masum insanların yaşam haklarını bile korumuyor / koruyamıyor iktidar..

Muhalefet ortak hareket ederek bu can alan sorunu 1. sıraya taşımalı, orada tutmalı ve toplumu da arkasına alarak iktidara etkin baskı yapmalı..

Bunları dillendireceğiz olabildiğince..

İlgi ve bilginize sunarız.

Derhal 4 hafta TAM KAPANMA, başka çare kal-ma!

Sevgi ve saygı ile. 10 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

Akp’yle aranıza mesafe koyun

YILMAZ ÖZDİL

SÖZCÜ, 9 Nisan 2021

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Tam kapandık, olmadı. Hafta sonu kapandık, olmadı.
Akşamları kapandık, olmadı. Restoranları kapattık, gene olmadı.

Bu işten kurtulmak istiyorsak… Hiç denenmeyen yöntemi öneriyorum.
Akp’yle aranıza mesafe koyun!
“Lebaleb” doldurulan Akp kongrelerine gitmiş tanıdığınız varsa mesela, aranıza sosyal mesafe koyun, görüşmeyin.

“Virüsten korunmak için dut pekmezi yiyin, köme yiyene pestil yiyene korona bulaşmaz, kar yağışı mikropları öldürür” diyen… Akp kongrelerini “tıklım tıklım” dolduranlara “maşallah barekallah” diyen asrın liderimizle aranıza sosyal mesafe koyun, dinlemeyin.

“Şeffaf bilgi aktarıyoruz, salgın başladığından beri Türkiye’de toplam ölüm sayısı bile azaldı, her vaka hasta değildir, ulusal çıkarları korumak için pozitif çıkanları açıklamıyoruz, açılan sınıflarda açılmayanlara göre vaka düşüşü görüyoruz, salgın kontrol altına alındı, katıldığım cenazenin kalabalık olabileceğini öngöremedim, herkese yetecek kadar aşımız var, günde iki milyon kişiyi aşılayacağız, lebaleb kongreleri gündemde tutmanın kimseye faydasının olmadığı kanaatindeyim” diyen sağlık bakanımızla aranıza sosyal mesafe koyun, Fahrettinden masallara kanmayın.

“Salgınla mücadelede dünyanın en başarılı ülkesiyiz, dünyanın en iyi hastanelerine sahibiz, Almanya şehir hastanelerimizi kıskanıyor, virüse karşı yerli ilaç ürettik, yerli aşımız hazır, sağlık sistemi çöken ABD’ye tıbbi yardım yaptık, sağlık bakanımıza Nobel ödülü verilmeli, Tbmm madalyası verilmeli, Kadir Savun gibi babacan, örnek devlet adamı” diyen Akp medyasıyla aranıza sosyal mesafe koyun, yalaka pozitif’in virüs pozitif’ten daha tehlikeli olduğunu unutmayın.

Bilim kurulu olması gerekirken “ne biliim” kurulu haline gelenlerle aranıza sosyal mesafe koyun,
Ahmet Saltık, Kayıhan Pala, Esin Davutoğlu Şenol,
Bengi Başer, Gaye Usluer
gibi, varlığıyla onur duyduğumuz profesörlerimize
kulak verin, yoksa ölürsünüz.


Murat Emir, Aytun Çıray, Mustafa Adıgüzel, Aylin Cesur gibi saygın milletvekillerimizin uyarılarını yakından takip edin, “kongrelerimizde yatay çekim yapıldığı için insanlar üst üste binmiş gibi gözüküyor” diyen Akp milletvekilleriyle aranıza sosyal mesafe koyun, aksi taktirde virüsten olmasa bile gülmekten ölürsünüz.

Biz bize yeteriz” diyerek, iban numarası verenlerle aranıza sosyal mesafe koyun, bağışlarınızın yandaş müteahhitlerin cebine değil, salgında zarar gören gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını istiyorsanız, Chp’li belediyelerin yardım kampanyalarına destek olun.

Market pahalı. Pazar pahalı.
Doğalgaz pahalı. Hayat pahalı…
185 ölü.
193 ölü.
211 ölü.
276 ölü.
İnsan sudan ucuz.

Kader değil bu… İddia ediyorum, düzeltmenin tek yolu var.
Akp’yle aranıza mesafe koyun!
=================================

  • Değerbilirliği için yurtsever ve yürekli, araştırmacı yazar – gazeteci dostumuz Sayın Yılmaz Özdil’e şükranlarımızı sunarız…

    9 Eylül Üniversitesi Hastanesinin 9.4.2021, 16:15’te açıklaması :

  • COVID-19 PANDEMİSİ NEDENİYLE HASTALARIMIZIN DOĞRU VE UYGUN KOŞULLARDA SAĞLIK HİZMETİ ALABİLMESİ İÇİN 12.04.2021 TARİHİNDEN BAŞLAYARAK TÜM POLİKLİNİK RANDEVULARI (ÇOCUK HEMATOLOJI – ONKOLOJİ DIŞINDA) İPTAL EDİLMİŞTLR.

    Son salgın verileri şöyle (9 Nisan 2021) :

  • Hindistan 132 bin, milyon nüfusta 94
    Brezilya
    89 bin, milyon nüfusta 414
    ABD 80 bin, milyon nüfusta 239
    Türkiye 56 bin, milyon nüfusta 667

Yani; nüfusuyla orantılı olarak milyon nüfus başına 9 Nisan 2021 günü yeni tanı konan Kovit-19 hastası sayısı bakımından Türkiye açık ara ile Dünyada birinci!

Ama RTE, 11 Mart 2021 günü, salgının 1. yılında yaptığı yazılı basın açıklamasında, “salgında mücadelede destan yarattık” diyebildi!!??

Hatta bir de kitap yayınlandı; tam anlamıyla algı yönetimi..
Pes dedirtiyor pes…
“Müslüman” bunu yapar mı, halka yalan söyler mi, halkı aldatır m?
Masum insanların yaşam hakkını korumak iktidarın en başta gelen tartışmasız ödevi değil mi?

Ne yapıp edip yeterli, etkili ve güvenli aşı bularak hızla uygulamak gerekiyor.

İdeal olanı, bu yaygın seferberlik aşılmasını ülkeyi 4 hafta TAM KAPATARAK yapmak.

Ancak aşı sağlanamasa da 4 hafta tama yakın kapanma tek çare kaldı, ertelemeden!

Sevgi ve saygı ile. 09 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

 

 

TELE1 TV Programımız – 8 Nisan 2021

Dostlar,

8 Nisan 2021 Perşembe günü saat 14:00’te TELE1’de olacağız../ OLDUK..

İzlemek için erişke (link) aşağıda…

Bilindiği gibi Kovid-19 salgınıAKP = RTE iktidarı sönümlendiremedi.

Pek çok ülke, başta ABD ve AB ülkeleri olmak üzere salgını epey sınırladılar.

Ama Türkiye, 14 Ocak’tan bu yana sözde aşı da yapıyor olsa ve aşılanan erişkin nüfus 20 / 70 milyona yaklaşsa da salgını denetim altına alamadı! Tersine Avrupa’da ve Dünyada tepelere tırmandı günlük hasta sayıları. Aşağıdaki tablo gerçekten ürküntü verici..


Salgını sınırlayan – denetleyen ülkeler nasıl başarılı oldular?
Başlıca 4 kezi bulan çok katı ve uzatılan, tama yakın kapanmalar…
Toplumsal hareketliliği en aza indiren önlemler, örneğin kamusal alanda 2 ‘den çok kişinin bir araya gelmesini engellemeye varana dek.. Evlerinden 10 km’den çok uzaklaşmayı yasaklayarak. Okulları büyük ölçüde uzaktan eğitime dayalı götürmek..

Ve tüm bu sınırlamaları yaparken bağımsız bilim kurumlarının önerilerini uygulamak..

En önemlisi ise bu yaygın – kapsamlı – uzayan kapanmalarda sosyal devletin vargücüyle insanları ekonomik olarak desteklemesi.. ABD Kongresi geçen ay 1,9 trilyon Dolar gibi muazzam bir kaynağı salgın giderleri için ek olarak Biden hükümetine sağladı..
***
Türkiye’de sorun nerede?? Bulaş zincirini neden kıramıyoruz??

Tıkanan ve denetimden çıkan salgın yönetiminin ülkemizi içine sürüklediği son derece olumsuz Tabloyu değerlendireceğiz. / DEĞERLENDİRDİK..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 08 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

Bu gün paylaştğımız tweet               :

  • Salgın denetimden çıktı. 7 Nisan Dünya Sağlık gününde Türkiye nüfusuna göre Dünya 1.si oldu 54.740 olgu ile. RTE, 11 Mart’ta salgında destan yazdık demişti. Ne acı! Yeterli aşı + en az 4 hafta tam kapanma. Başka yol kalmadı. Salgın değil AKP öldürüyor, YETER ARTIK!

Bu iletiyi yinelerken / yenilerken eklediğimiz             :

  • 8 Nisan 2021: ABD 75 bin, Brezilya 91 bin, Hindistan 126 bin, Türkiye 55 bin yeni kovit-19 olgusu. Şahsım devleti Dünya 1.si! AKP=RTE ne denli övünse az. Ama madalyonun öbür yüzünde 13 ayda toplam 150 bin dolayında masum insanın ölümü var. Gerçek sorumlu kim?!?

 

 

 

 

 

KARANTİNA TV programımız – 7 Nisan 2021

Dostlar,

Bu gün, 7 Nisan Dünya Sağlık Günü!

7 Nisan 2021 Çarşamba günü saat 20:00’de Karantina TV’de olacağız.. / OLDUK.

Sn. Recai Aksu’nun ÖNCE İNSAN programında yine salgını  konuşacağız.

Konumuz :

  • 7 Nisan Dünya Sağlık Günü : İnsanlığın Salgın ile Sınavı
    Aşağıdaki erişkeden (linkten) program canlı izlenebilir.
    (yaklaşık 1 saat ve 5. dakikada konuşmamız başlıyor..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 07 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

Amirallerden sonra bu kez de 96 eski vekilden bildiri

Amirallerden sonra bu kez de 96 eski vekilden bildiri

96 eski vekilin yayınladığı bildiride;
“Kişi grup ya da kurumların ülke çıkarları söz konusu olduğunda, görüş açıklamalarından daha doğal ne olabilir? Darbecilik suçlamalarını kınıyoruz”
denildi.

DUVAR – 104 emekli amiralin bildirisinin ardından 96 eski milletvekili de Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi tartışmasına yönelik bildiri yayınladı.

  • “Eski parlamenterler olarak diyoruz ki; Kanal İstanbul yapılamaz!
  • Montrö tartışmaya açılamaz!” başlıklı bildiri şöyle:

ALTINA İMZA KOYUYORUZ:

126 eski büyükelçi ve 103 emekli Amiralin, Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi’yle ilgili açıklamalarını desteklediğimizi ve altına imza koyduğumuzu, kamuoyuna ilan ediyoruz.

TARTIŞMAYA AÇILMASI YANLIŞ:

Kanal İstanbul ve Montrö Sözleşmesi tartışmalarının geldiği nokta, bu açıklamamızı zorunlu kılmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’ne yönelik çeşitli emeller taşıyan devletlerin çıkarına hizmet edecek olan Kanal İstanbul’da ısrar edilmesini, Atatürk Türkiye’sinin Lozan Antlaşması’ndan sonra en büyük diplomasi başarısı olan, İstanbul-Çanakkale Boğazları ile Marmara Denizi üzerindeki mutlak egemenliğimizi sağlayan, Montrö Sözleşmesi’nin tartışılmaya açılmasını doğru bulmuyoruz.

HUKUK DEVLETİ OLDUĞUMUZU HATIRLATIYORUZ:

Ülkemizin bugününü ve geleceğiyle ilgili can alıcı konularda, kamuoyunu bilgilendirmek, temel bir anayasal haktır. Anayasal hakların güvencesi olması gerekenlerin, toplumu susturmaya, sindirmeye, korkutmaya çalışmaları kabul edilemez. Çoğulcu demokrasinin gereği olarak en doğal yurttaşlık hakkını kullanarak, Kanal İstanbul ve Montrö konusundaki görüşlerini kamuoyuyla paylaşan kişi ve gruplara yönelik tehdit, suçlama, saldırı korkutma ve soruşturma gibi girişimler yurttaşlık haklarını ipotek altına almaktır.

Bu yaklaşımı ve bu girişimleri kınıyor, hala bir hukuk devleti olduğumuzu hatırlatıyoruz.

DARBECİLİK SUÇLAMALARINI ESEFLE KARŞILIYORUZ:

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş ilkelerini ve temel felsefesini vicdansız darbelerle yıkmaya çalışanların, konuşma ve düşüncelerini açıklama hak ve özgürlüğünü kullanan kişileri darbecilikle suçlamalarını da esefle karşılıyoruz.

A. İhsan Köktürk / Zonguldak                              A. Kemal Kumkumoğlu / İstanbul
Ali Rıza Öztürk / Mersin                                      Abdülrezzak Erten / İzmir
Ahmet Güryüz Ketenci / İstanbul                         Ahmet Küçük​ / Çanakkale
Ahmet Toptaş​/ Afyon                                            Alaaddin Yüksel / İzmir
Ali Ahmet Ertürk / Edirne                                    Ali Aslan / Muğla
Ali Haydar Erdoğan / İstanbul                              Ali Oksal / Mersin
Ali Özcan / İstanbul                                              Ali Özgündüz ​/ İstanbul
Ali Rıza Bodur / İzmir                                          Ali Rıza Ertemur / Denizli
Altan Tuna / Çanakkale                                        Atilla Kart / Konya
Ahmet Tan / İstanbul                                            Barış Can / Sinop
Bekir Yurdagül / Kocaeli                                      Binnaz Toprak / İstanbul
Bülent Baratalı / İzmir                                          Cevdet Selvi ​/ Eskişehir / Kocaeli
Cumhur Yaka / Muğla                                           Çetin Soysal​ / İstanbul
Dilek Akagün ​/ Uşak                                             Durdu Özpolat / Kahramanmaraş
Enis Tütüncü​ / Tekirdağ                                        Erdal Aksünger / İzmir
Erdal Karademir / İzmir                                        Ergün Aydoğan / Balıkesir
Esfender Korkmaz / İstanbul                                Fahrettin Üstün / Muğla
Feramuz Şahin / Tokat                                          Fikri Sağlar / Mersin
Gökhan Durgun / Hatay                                        Güldal Mumcu / İzmir
Güldal Okuducu / İstanbul                                    Hakkı Ülkü / İzmir
Halil Ünlütepe / Afyon                                          Hasan Ören / Manisa
Haşim Oral / Denizli                                             Hulusi Güven ​/ Adana
Hüsnü Bozkurt / Konya                                        Hasan Gemici / Zonguldak
İbrahim Özdiş​ / Adana                                          İsmail Değerli​ / Ankara
İsmail Özay / Çanakkale                                       İzzet Çetin / Kocaeli / Ankara
Kemal Anadol​ / İzmir                                           Kemal Ekinci​ / Bursa
Mehmet Boztaş / Aydın                                        Mehmet Hilal Kaplan​ / Kocaeli
Mehmet Kesimoğlu ​/ Kırklareli                           Metin Arifağaoğlu​ / Artvin
Mustafa Kul / Erzincan                                        Mustafa Özyürek / İstanbul
Nadir Saraç / Zonguldak                                      Namık Havutça / Balıkesir
Necati Yılmaz / Ankara                                        Necla Arat / İstanbul
Nevin Gaye Erbatur ​/ Adana                                Nur Serter / İstanbul
Oğuz Oyan / İzmir                                                Orhan Düzgün / Tokat
Orhan Eraslen​ / Niğde                                          Orhan Sür / Balıkesir
Orhan Ziya Diren / Tokat                                     Osman Korutürk / İstanbul
Ömer Çiftçi / Ankara                                            Rasim Çakır​ / Edirne
Sacit Yıldız / İstanbul                                           Salih Gün / Kocaeli
Sedat Uzunbay / İzmir                                          Selahattin Karaahmetoğlu / Giresun
Selçuk Ayhan ​/ İzmir                                            Selahattin Öcal / Ankara
Sena Kaleli / Bursa                                               Süleyman Çelebi / İstanbul
Süleyman Genç / İzmir                                         Şahin Mengü​ / Manisa
Şevket Arz / Trabzon                                            Şevki Kulkuloğlu / Kayseri
Şinasi Öktem​ / İstanbul                                        Şükrü Babacan / Kırklareli
Şükrü Sina Gürel / İstanbul                                  Tolga Çandar​ / Muğla
Tuncay Ercenk / Antalya                                      Turgay Develi​ / Adana
Turgut Dibek​ / Kırklareli                                      Türkan Miçoğulları ​/ İzmir
Uluç Gürkan​ / Ankara                                           Vedat Yücesan / Eskişehir
Vezir Akdemir / İzmir                                           Yaşar Ağyüz​ / Gaziantep
Yılmaz Kaya ​/ İzmir                                             Yüksel Çorbacıoğlu​ / Artvin
====================================
Dostlar,

96 eski milletvekilinin yukarıdaki açıklamasını biz de bir yurttaş olarak, hukuka uygun bir düşünce özgürlüğü eylemi kapsamında görerek katılıyoruz..

Adları yukarıda olan sayın eski milletvekillerine teşekkür ediyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 06 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

Montrö Namusumuzdur, Teslim Olmayız…

Montrö Namusumuzdur, Teslim Olmayız…

Dr. Mustafa Hüsnü BOZKURT
25-26. DÖNEM CHP KONYA MİLLETVEKİLİ
Cumhuriyet, 06 Nisan 2021

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Yüzyıllardır dünyaya ve dünya ticaretine egemen olmak isteyenler su yollarını denetim altında tutmak istemişlerdir. Çanakkale ve İstanbul Boğazları da bu suyollarının en başında gelmektedir. Süveyş, Panama, Hürmüz, Cebelitarık gibi geçitleri denetim altında tutanlar dünyaya egemen oldukları gibi bu geçitlerde her zaman yapay devletçikler ya da üs noktaları oluşturmuşlardır.

Emperyal güçlerin yapay üs bölgesi oluşturamadıkları tek su yolu Çanakkale ve İstanbul Boğazlarıdır. Ulusal Kurtuluş Savaşı sonunda işgalcilerin geçici olarak tutundukları Boğazlar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük askeri ve diplomatik dehası sonucunda tek kurşun atmadan 1936 yılında Montrö ile tümüyle Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenliği altına girmiş, bu sayede dünyanın gözünü diktiği Boğazlarımız sayesinde Karadeniz de bir barış gölü olarak kalmıştır.

BÜYÜK SORUMSUZLUK

Boğazlarımızın stratejik önemini bilenler bu sağlam diplomasi kilidini parçalamak için sürekl, fırsat kollamışlardır. Ne acıdır ki büyük Atatürk’ün Gençliğe Hitabe’sinde söylediği gibi harici bedhahlara” destek veren dahili bedhahlar” daima olagelmiştir.

Son olarak Mustafa Kemal Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşı’nı yönettiği Gazi Meclisimizin Başkanlık koltuğunda bulunan biri, büyük bir sorumsuzlukla Montrö’yü tartışmaya açmış ve “tek adam” kararıyla Türkiye Cumhuriyeti’nin bu antlaşmadan çekilebileceğini söyleyebilmiştir. Üstelik bu tartışma Çanakkale Zaferi’nin 106. yıldönümünü kutladığımız, kara savaşlarının başladığı günlerin yıldönümünde yaşanıyor.

Bu sorumsuz ifadelere ne yazık ki siyasal partilerimiz, üniversitelerimiz ve ilgili kurumlar, ya yeterli tepkiyi verememiş ya da yeterince güçlü bir tepki göstermemişlerdir. Bu sessiz kalış karşısında ülkemizin dış politikasında yıllarca etkin ve belirleyici rol üstlenen emekli diplomatlarımız ile Montrö’nün önemini en iyi kavrayan emekli amirallerimiz son derece sorumlu ve bilgece bir tutumla ayrı ayrı bildiriler yayımlayarak bu ülkenin sahipsiz olmadığını bir kez daha dosta düşmana göstermişlerdir.

ACI VEREN DÖNGÜ

Bu bildiriler gerekli etkiyi yaratmış ve Montrö’yü sorumsuzca tartışanlar paniğe kapılarak her zamanki “darbe”, “vesayet” söylemleri ile hukuk dışı saldırıya geçerek bildiri yayımlayan emekli amirallerimiz hakkında hızla gözaltı işlemlerine başlamışlar, ülkede yeniden bir baskı dalgası yaratmışlardır.

Emekli diplomat ve amirallerimizin ellerinde şu anda bildiriyi imzaladıkları kalemlerinden daha güçlü bir silahları yoktur. Dünyada deniz kuvvetleri kullanılarak başarıya ulaşmış bir darbe” de yoktur. Ankara’yı kuşatabilecek kruvazör ve destroyerler de daha icat edilmemiştir. Gözaltı kararlarını verenler kendi korkularınca kuşatılmışlardır.

Daha dün denecek bir tarihte Karadeniz’de başlatılan Turuncu Devrimlere destek vermek için ABD donanmasının Boğazlardan geçişine izin vermeyen amirallerimizin “Balyoz”, “Kafes”, “Amirallere suikast” gibi kumpas davalarıyla nasıl tutuklanıp ağır cezalara çarptırıldıklarını unutmadık. Ne acıdır ki bugün Boğazlarımıza sahip çıkanlar da yine aynı amirallerimiz, hakkında gözaltı kararları verilenler de aynı amirallerimizdir.

  • Boğazlarımıza sahip çıkan amirallerimizin ve diplomatlarımızın yanındayız.

Gözaltı işlemleri ve soruşturmalara derhal son verilmeli amirallerimize ülkeye sahip çıktıkları için teşekkür edilmelidir.

Montrö Antlaşması namusumuzdur. Teslim olmayız, olmayacağız…
===================================
Dostlar,

Biz de, değerli meslektaşımız (hekim) Sayın Dr. Mustafa Hüsnü Bozkurt’un yukarıdaki yazısına aynen katılıyoruz.. Dün yayınladığımız aşağıdaki açıklama ile destek veriyoruz.

Bu açıklamamız, değişik sosyal medya hesaplarında, web sitemizde…. 1 milyon dolayında okundu ve paylaşıldı, halen paylaşılmakta.. Bir manifesto oldu adeta..

Tüm Türkiye’yi, başta AKP = RTE iktidarını;

  • sağduyu ve serinkanlılığa,
  • demokratik hoşgörüye,
  • HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNE ve
  • erdemlerin erdemi ADALET DUYGUSUNA bağlı, saygılı ve sadık kalmaya çağırıyoruz.

Sevgi ve saygı ile. 06 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

103 Emekli Amiralimiz Haklıdır, Açıklamaları Bütünüyle Meşrudur

103 Emekli Amiralimiz Haklıdır, Açıklamaları Bütünüyle Meşrudur

Ülkemizin yaşamsal hak ve çıkarlarına sahip çıkan, Atatürk devrim ve ilkelerini savunan 103 emekli amiralimiz, kahraman Deniz Aslanlarının çocukları – torunlarıdır.

Yaptıkları asla ve asla suç değil, tam tersine vatana ihanet suçu işleyenleri,
buna yeltenenleri uyarma tarihsel görevidir.

Üstelik bu görev Anayasa’nın başlangıç bölümünde her yurttaşa verilen
Anayasal düzeni koruma – kollama görevidir. Anayasa, Başlangıç, son tümce :

“TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının
vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.”

.. emanet ve tevdi olunan Anayasa ve kurduğu düzen ile savunduğu temel ulusal değerlerdir.

103 kahraman emekli amiral tam da bunu yapmışlardır ve yapmakla da yükümlüdürler
her yurttaş gibi. Bu kaçınılmaz yurttaşlık görevi bütünüyle meşrudur, hukuksaldır, elbette
316. madde dahil, TCK’nın hiçbir maddesi üzerinden suçla ilişkilendirilmesi olanağı yok – tur!

103 emekli amiralin ellerinde darbe yapacak olanak ve araçları yoktur.

Asıl sivil darbeyi AKP = RTE yapmaktadır!

Korku dağları sarmıştır ve AKP = RTE iktidarı
sineğin kanadından bile ürküye (paniğe) kapılacak ölçüde suça bulaşmıştır.
Bu 4 koldan anormal zalim tepki de gerçekte suçluların telaşından ve
kamuoyuna gözdağı verme boşuna çırpınışından başka hiçbir şey değildir..

Sevgi ve saygı ile. 05 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

====================ssalt tweet hesabımızda 680.833 okunma… 07 Nisan 2021, saat 02:03

4 NİSAN 1953.. DUMLUPINAR DENİZALTISININ BATMASI VE 81 DENİZ ASLANININ ŞEHİT OLMASI..

4 NİSAN 1953.. DUMLUPINAR DEBİZALTISININ BATMASI VE 81 DENİZ ASLANININ ŞEHİT OLMASI..


(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

Bu gece saat 02:10’da hala uyanıksanız 4 Nisan 1953 günü saat 02:10’da batan D-6 borda numaralı TCG DUMLUPINAR denizaltı gemimizde şehit olan 81 vatan evladını kalbinizden geçirin.

Sigara içiyorsanız bir ataş alıp yakın. Ya da şu türküyü söyleyin;

Ah bir ataş ver.

NEDEN Mİ?

Bu yaşanmış öykü; ölüme giderken bile morallerinden hiçbir şey yitirmeyen,

  • “Biz ölsek de VATAN SAĞOLSUN”

diyebilen Deniz Aslanlarının öyküsüdür …

68 yıl önce…

4 Nisan 1953, saat: 02.15…

Yer: Çanakkale Boğazı…

Naraburnu açıkları…

Uzun ve yorgun bir seferden dönen Dumlupınar denizaltısı, Naraburnu açıklarında İsveç bandıralı Naboland şilebiyle çarpıştı.

Sessiz, soğuk ve karanlıktı gece.

Dumlupınar denizaltısı başından aldığı şiddetli darbeyle birkaç saniye içinde sulara gömüldü.

Gemideki 81 kişilik mürettebattan sağ kalan 22 kişi, geminin arka bölümündeki torpido dairesine sığındı.

Mahsur kalanların su yüzüne fırlattıkları telefon şamandırasıyla denizaltıyla temas kuruldu.

Sağ kalan 22 kişiyi kurtarmak için herkes seferber oldu.

Bu arada oksijeni idareli kullanmaları için aşağıdakilere gerekmedikçe konuşmamaları, şarkı-türkü söylememeleri, sigara içmemeleri söylendi.

Ancak, saatler süren kurtarma çalışmalarının sonunda, umutların tükendiği anda, karanlıkta bekleyen 22 kişiye her şey yine aynı sözcüklerle anlatıldı:

“Konuşabilirler, türkü söyleyebilirler, hatta cigara bile içebilirlerdi…”

Çünkü batan denizaltının kurtarılma umudu tükenmişti, içindeki 22 kişiyle birlikte sonsuza dek derin sularda kalacaktı.

O günlü teknoloji ve vinçlerin gücü yetmemişti denizaltıyı kaldırmaya.

Zaten artık batan denizaltıda oksijen de bitmek üzereydi.

Şamandıradaki telefon hattının öbür ucundan tüm Türkiye, denizaltında tevekkülle ölüme yatmanın hüzünlü ama başı dik türküsünü dinledi:

“Ah bir ataş ver, cigaramı yakayım,
Sen salın gel ben boyuna bakayım

Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği…
Yanık olur anaların yüreği

Ah vur ataşı gavur sinem ko yansın
Arkadaşlar uykulardan uyansın

Uzun olur gemilerin direği
Ah çatal olur efelerin yüreği…
Yanık olur anaların yüreği…”

Bu türküden sonra son sözleri şu olur 22 KAHRAMAN ASLAN’IN.

Biz ölsek de VATAN SAĞOLSUN“…

Allah rahmet eylesin mekanları cennet olsun.🇹🇷

Bu türküyü dinlerken artık bir kez daha iyi düşünün o 22 VATAN EVLADINI.
==================================

Dostlar,

İletiyi yollayan Köksal Özenç dostumuza şükran ile.

Ülkemizin yaşamsal hak ve çıkarlarına sahip çıkan, Atatürk devrim ve ilkelerini savunan 103 emekli amiralimiz, o kahraman Deniz Aslanlarının çocukları – torunlarıdır.

Yaptıkları asla ve asla suç değil, tam tersine vatana ihanet suçu işleyenleri, buna yeltenenleri uyarma tarihsel görevidir.

Üstelik bu görev Anayasa’nın başlangıç bölümünde her yurttaşa verilen Anayasal düzeni koruma – kollama görevidir:

Anayasa, Başlangıç, son tümce :

  • TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet
    sevgisine emanet ve tevdi olunur.

.. emanet ve tevdi olunan Anayasa ve kurduğu düzen ile savunduğu temel ulusal değerlerdir.

102 kahraman emekli amiral tam da bunu yapmışlardır ve yapmakla da yükümlüdürler her yurttaş gibi. Bu kaçınılmaz yurttaşlık görevi bütünüyle meşrudur, hukuksaldır, elbette 316. madde dahil, TCK’nın hiçbir maddesi üzerinden suçla ilintirilmesi olanağı yok – tur!

103 emekli amiralin ellerinde darbe yapacak olanak ve araçları yoktur.

  • Asıl sivil darbeyi AKP = RTE yapmaktadır.

Korku dağları sarmıştır ve AKP = RTE iktidarı sineğin kanadından bile ürküye (paniğe) kapılacak ölçüde suça bulaşmıştır. Bu  4 koldan anormal zalim tepki de gerçekte suçluların telaşından ve kamuoyuna gözdağı verme boşuna çırpınışından başka hiçbir şey değildir..

Sevgi ve saygı ile. 05 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

“Deniz Aslanları” ndan  BİR BİLDİRİ DAHA

“Deniz Aslanları” ndan
BİR BİLDİRİ DAHA

(AS: Bizim katkımız yazının altındadır..)

1976-1984 yılları arasında Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu’nda eğitim almış “Deniz Aslanları” da bir bildiriyle tartışmaya katıldı.

Bildiri de, “Cumhuriyet ve Liyakat Nişanları’ndaki Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) ifadesi ve Atatürk kabartmasının çıkartılması ve çeşitli tarikat ve cemaat faaliyetlerine alenen ve resmi üniforma ile katılma cüreti gösteren Silahlı Kuvvetler personelinin görüntüleri de kaygı verici gelişmelerdir” denildi.

Yapılan açıklama şöyle                    :

Atatürk’ten miras aldığımız ilke ve devrimlerin, Atatürkçü Düşünce Sisteminin özümsenmesi ve yaşam tarzı haline getirilmesine engel olabilecek, Türkiye Cumhuriyeti’nin temel niteliklerini askerin yüreğinden atmaya, TSK’ya irticai ve bölücü görüşleri benimsemiş kişilerin alınmasına yol açabilecek son askeri yönetmelik/yönerge düzenlemelerinin; TSK’nın birlik ve beraberliğine ve Türkiye Cumhuriyeti’nin değiştirilemez temel niteliklerine (demokratik, laik ve sosyal hukuk devleti niteliği) bağlılığına zarar verebilecek özellikte olduğunu görmekten büyük kaygı duymaktayız.

Ayrıca Devlet, Cumhuriyet ve Liyakat Nişanları’ndaki Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) ifadesi ve Atatürk kabartmasının çıkartılması ve çeşitli tarikat ve cemaat faaliyetlerine alenen ve resmi üniforma ile katılma cüreti gösteren Silahlı Kuvvetler personelinin görüntüleri de kaygı verici gelişmelerdir.

Harp Okulları ve Astsubay Meslek Yüksek Okullarına giriş koşullarıyla ilgili yönetmelikte “irticai ve bölücü görüşleri benimsememiş veya bu faaliyetlere karışmamış olmak” şartının kaldırılmasının, Atatürk ilke ve devrimlerinin, Atatürkçü Düşünce Sisteminin, Cumhuriyetin temel niteliklerine bağlılığın ve savunuculuğunun yapılmasının Harp Okullarına alınacak üniversite mezunlarıyla ve astsubaylarla ilgili eğitim yönergelerinden çıkarılmasının, T.C. ve Atatürk’ün nişanlardan çıkartılmasının Türk Ulusunun bağrındaki Atatürk ve Türk Ordusu sevgisini, Cumhuriyet ve devrimleri yıpratacak nitelikte olduğunu düşünüyoruz.

  • Ey Millet, iyi biliniz ki Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, mensuplar memleketi olamaz. En doğru, en gerçek tarikat medeniyet tarikatıdır

diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri, çağdaş uygarlık düzeyinin üzerine çıkılmasını hedef alan, bu hedefe ulaşmak için akıl ve bilimin yol göstericiliğini benimseyen dinamik ve demokratik bir dünya görüşüdür.

  • Geri döndürülemeyecek bir güçle kendi yatağında akan Atatürkçü Düşünce Sisteminin durdurulması mümkün değildir.

Atatürk’ün gösterdiği yolda çağdaş eğitim almış bizlerin Atatürk ilke ve devrimlerine bağlılığı tamdır.

Anayasamızın ilk 3 maddesinde yer alan Devletin yönetim biçimi, Cumhuriyetin nitelikleri, Devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, milli marşı ve başkentine dair hükümlere sadakatle bağlıyız. TSK’ya ilişkin yönetmelik ve yönergelerde, Devlet, Cumhuriyet ve Liyakat nişanlarında yapılan bu düzenleme faaliyetlerinin uygun olmadığını düşünüyor ve itiraz ediyoruz.

  • Anayasamızın Başlangıç kısmında hiçbir faaliyetin Atatürk milliyetçiliği, ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında korunma göremeyeceği açıkça yazmaktadır.

Bu nedenle, bu düzenleme faaliyetlerinin yanlış olduğunun görülmesini ve korunma görmeden düzeltilmesini talep ediyoruz. Bu düzenlemelerin sorumluluğunu sadece siyasilere yüklemek de doğru değildir. Bu yanlışları bugünden görmek ve uyarmak her Türk vatandaşının görevidir.

Demokrasiye aşık olan Türk evlatları olarak son sözümüz;

“ATATÜRK’ten, Türkiye Cumhuriyeti’nden ve Cumhuriyet’in niteliklerinden vazgeçilmez”dir.

Kamuoyuna saygı ile duyurulur.

1976-1984 yılları arasında
Deniz Lisesi ve Deniz Harp Okulu’nda
eğitim almış Deniz Aslanları

Alaettin SEVİM                     Ali YÜCEYİĞİT
Atilla İhsan GÜLER             Aydın OKTAYKAN
Aykut Uğur TUNCA              Bayram Serdar ARDUÇ
Bülent TARIM                       Cem KAÇAR
Cengiz KESOĞLU                Cengiz TOKER
Cüneyt KOŞU                       Doğan ÇIRAKOĞLU
Eren Güneş KAYAN              Ergun YOLSEVER
Ertuğrul PEKER                  Fatih KAYAKUZGUN
Gürkan PEKESİN                Hadi BAŞMAN
Hakan KARA                        Hür AKTAŞ
Hüseyin HANÇER                İbrahim ÜNÜBOL
İsmet EREN                          Kemal EGEMEN
Kenan ÇELİK                       Levent ÇAM
Levent KURTOĞLU             Levent KUTLAY
Maruf BABAOĞLU              Mert YANIK
Mesut ÖZEL                         Muhittin ÜNER
Nizam KAHRAMAN             Orhun KURAN
Ömer Lütfi ÖZCAN              Ömer Lütfi YILMAZ
Selçuk GÖKER                     Semih BAŞMAN
Süleyman BAYRAMOĞLU   Turgut İPEK
Ümit ARTAR                         Ümit METİN
Vecihi KAYIBOĞLU             Yalçın TAŞPINAR
Yavuz Vural ATİLLA             Zafer ÇALIŞKAN”

SOSYAL MEDYANIN GÜNDEMİ

Sosyal medyanın gündemini de Emekli Amirallerin açıklaması oluşturdu.
Bir kısım sosyal medya kullanıcısı,
#AmirallerimizOnurumuzdur derken bir kısmı ise
#HodriMeydan
 hastag’i açtı…
=============================================
Dostlar,

Bu açıklamayı biz de bütünüyle paylaşıyoruz..
102 emekli amiralin kamuoyuna açıklaması gibi..
(102 emekli Amiral’den Yüce Türk Milletine – Prof. Dr. Ahmet SALTIK)
126 emekli büyükelçinin basın açıklaması gibi..
(126 emekli Büyükelçimizin KAMUOYUNA DUYURUSU – Prof. Dr. Ahmet SALTIK)

Bu metinleri web sitemizde yayınladık.

Hukuk dışı hiçbir yön göremediğimiz gibi; tersine, Anayasa’dan kaynaklanan Cumhuriyete sahip çıkma hak, yetki ve sorumluluğumuzun gereğini yerine getirdiğimizi düşünüyoruz.

Anayasanın, metne dahil olan BAŞLANGIÇ bölümünün son tümcesi aynen aşağıdadır :

“TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, demokrasiye aşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur.”

Dolayısıyla bu açıklama Anayasanın yüklediği bir yurttaşlık görevinin kaçınılmaz gereğidir.

Sevgi ve saygı ile. 04 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik