Etiket arşivi: Büyük Atatürk

ŞULE PERİNÇEK : Kader’in ve Türkiye’nin kaderini kim değiştirecek?


Dostlar
,

Şule Perinçek‘in geçen haftaki yazısını beklettik..
Güncelliğini koruyor..

4+4+4 kepazeliğinin kurbanlarından biri daha,
“Çocuk anne Kader”, “kaderin kurbanı” (!) oldu işte..

  • Toplumu dincileştirerek, sözde “din” ile uyutarak,
    Allah ile andırarak sürüleştirmek ve gütmek..

Ana hedef bu.. Her şey de mübah..

Midemiz bulanıyor..

Fakat Türkiye bu lanetl, çemberi de kıracak ve Büyük Atatürk‘ün gösterdiği hedefe, Çağdaş uygarlık düzeyinin de ötesine ulaşacak..
Sizleri de adam ede ede üstelik..

Sevgi ve saygı ile.
27 Ocak 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==================================

Kader’in ve Türkiye’nin kaderini kim değiştirecek?

Sule_Perincek

ŞULE PERİNÇEK

 

Kader kızımızın kaderini kim değiştirecek?

Yaşamında çekilen tek vesikalık fotoğrafına bakıp düşünüyorum.
12 yaşında evlenmiş. 13 yaşında ilk çocuğunu doğurmuş. 14 yaşında ikinci çocuğu ölünce hastanenin şikayeti sırasında çekilen ilk ve tek fotoğrafı.
Annesi de çocuk gelin.
Çocuk kızı çocuk. Sırada torun.
Siirt, Pervari’de kimbilir kaç kadınımız var.
Bölgede?
Türkiye’de?
Böyle gelmiş böyle gideri kim değiştirecek.
En önemli sorun “Kürtçe eğitim” diyenlerin gündeminde yok.
Olabilir mi?
“Yandım anam” diye Kürtçe bağırsan, Türkçe bağırsan ne! Acı değişir mi… bilmezler ki.
Çünkü onlar bu sistemin efendileri.
Ekonomik ilişkilerin efendisi, toplumsal ilişkilerin de efendisi olur.
Emir demir üzerine İmralı’nın penceresinin demiriyle ilgilenenlerin ilgi alanına
giriyor mu?
Ya da evlenme yaşını yasalarda en son 16’ya çekenlerin?
Onların bulduğu çözüm bu. Kader’e diyor ki, daha ne istiyorsun, suç olmaktan çıkarıyorum. Senin yaşına kadar inemedim, ama anlayışım bu. Hatta Şam’da
kayısısı da var. Sırtında sıpanla istersen, gidebilirsen… okula bile gidebilirsin.
Biliyorsunuz, yeni yasal düzenlemeler yaptılar.
Dizlerini döven kadın örgütleri tek başına çözebilir mi?
Sanki kocasının kaderi, kader mi…
Basın desen, iki gün acıyı ballandırır. Üçüncü gün reytingten düşer.
Ses duyurmak yetmiyor, değiştirici güçte yumruk olmak gerekiyor.
Türkiye’nin her köşesindeki bu ekonomik ve toplumsal ilişkileri değiştirecek kararlılıkta olmak gerekiyor.
Kader’in kaderi Türkiye’nin kaderi.

Savcılar yalan söyler mi (!)

Beşiktaş’ın ünlü örgütü dağıldı.
HSYK kararlarıyla tayini çıkan İstanbul Başsavcı Vekilleri Fikret Seçen, Cihan Kansız, Ercan Şafak, Ali Güngör ve Savcı Muammer Akkaş 10 gün süreli sağlık raporu alarak izne ayrıldı.
Hepimiz biliyoruz ki yalan.
Sağlık raporunu veren de, alan da doğruyu söylemiyor.
Ama işler hep böyle yürüdüğü için bir sakınca görmüyorlar. “Ayıp” kavramı yok.
Milletin gözünün içine baka baka yalan söylüyorlar.
Alışmışlar.

‘Cemaat’ başkanları ve para

Mafya-tarikat iktidarları diyorduk. Açılıp saçıldıkça ortaya paralar pullar dökülüyor.
Hadi, mafya neyse; doğuştan paracı. Tarikat… cemaat… yasal olarak yasak da… bizden başka anımsayan yok herhalde, artık fiili durum var. Bunlar, güya “dini” örgütlenmeler. Ama maşaallah mafyayı geçtiler. Tövbe tövbe “allahları” para… Başındakiler uluslararası tekel holding patronlarından bile halliceler!
Biri değil, hepsi öyle.

Sayılmıyor parmaklan

7 Ocak’ta twitterda yazmışım;
“Bu ne nasıl emniyetmiş.Temizle temizle Fethulahçıları bitmiyor. %94’ü diye
Aydınlık vaktiyle başlık atmıştı. Meğer doğruymuş.”
Kısa yazmak gerektiği için insan kendini tam ifade edemiyor.
Neyse, önemli olan anafikir.
Daha işin başıydı. İstanbul’da birkaç daireye müdahale edilmişti. Arkası geldi.
Aydınlık eskiden bunları yazarken “siz de kafanızı takıyorsunuz, abartıyorsunuz” diyorlardı. Oysa bilgiydi. Ayrıca hangi kente gittiysem emniyet mensuplarından da
çok dinledim:
-İki yılım kaldı. Emekli olacağım.
-Daha çok gençsiniz.
-Emniyetin her yanını cemaatçılar sardı. Çalışmak çok zor.
Memlekette bir dönüm toprağım var. Gideceğim oraya.
Şimdi bütün Türkiye’de, şu ya da bu nedenle, bir tasfiye sürüyor. Memlekette polis kalmamış. Eski işten attıklarını “geri dönmek istersen gel” diye çağırıyorlarmış.
Hadi emniyet böyle.
Daha sırada anlaşılan “devlet örgütü” var. Savcısı hâkimi valisi…
Atışıp sataşmaları sırasında gün gibi çıkıyor.
Sıra sıra Fethullahçı gladyo nasıl yuvalanmış?
Yazdık, çizdik diyorum ama insan şaşırmadan edemiyor.

Uzun yaşamanın sırrı burada

Halet Çambel 97 yıl yaşadı. Dolu dolu. Yaşamın, siyasetin, bilimin her alanında. Sorumluluğu, kaygıları, üretme çabalarını tarz edindi.
Muazzez İlmiye Çığ. Daha hareketli, daha etken 100’ü geçiyoruz el ele…
Rasin de 97 olmuş. Geçen gün ne olacak bu memeleketin halini hop oturup
hop konuşurken arada söyledi. Biraz gözleri zayıflamış. Artık portre yapamıyor,
soyut çalışıyormuş.
Hemen son birkaç gün içinde görüştüğüm, gördüğüm adı belleğimdeki üç ad.
Ha, dün akşam da Balaban’la yemekteydik. O daha genç 93.
Fikret Otyam abim sıralamaya bile giremiyor, dünkü çocuk. 88.
Gazetelerin o abuk sabuk sayfalarında uzun yaşamanın sırlarını bulacağınızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz.
İşte size canlı örnekleri.
Dalın siyasetin, bilimin, sanatın, yaratıcılığın içine.
Yüklenin memleketin kaygılarını, sorumluluklarını
Nasıl cıvıl cıvıl diri ve genç kalıyorsunuz. Mecbur!
Bu işi bitireyim, bunu da derken yıllar nasıl geçiyor bilmiyorsunuz, saymıyorsunuz.
Keyif sizin.

http://www.aydinlikgazete.com/yazarlar/ule-perncek/31878-sule-perincek-kaderin-ve-turkiyenin-kaderini-kim-degistirecek.html, 19.1.14

AYDINLANMA KONFERANSLARIMIZ – 2013


Dostlar
,

2014’ün 3. gününde aşağıdaki dosyayı sizlerle paylaşarak bir tür hesap vermek isteriz.

Aydın sorumluluğunun ağır hesabı..
Ama ne yapıp edip altından kalkılası, ille de kalkılası..

2014 hesaplaşma yılı olacak..
Türk Ulusu kendi geleceğini belirleyecek..
Tıpkı Büyük Atatürk‘ün 22 Haziran 1919’da yayımladığı Amasya Genelgesi ile
tarihe not düştüğü ve insanlığa duyurduğu gibi…

2013 Yılı  
A y d ı n l a n m a  Makalelerimiz  [ 87 adet ]
1.1.2014 günü bu sitede yayımlandı : 2013_Yili_Aydinlanma_Makaleleri

Web sitemizde yayımlanan makalelerimiz eş zamanlı olarak www.facebook.com/profsaltiktweeter hesabımız @profsaltik,
Linked in hesabımız ve Google 1+ hesabımızda da yer almaktadır.
(Ayrıca ADD web sitesinde de 35 tanesi yayımlanmıştır.)

Herhangi bir makalemize web sitemizden aranarak erişilebileceği gibi;
makale adı tümüyle “…” içinde kopyalanarak, başta google olmak üzere
arama motorları aracılığıyla da erişilebilir.

Bu kez 2013 yılı AYDINLANMA KONFERANSLARIMIZIZN listesi sunuyoruz..
Ne yazık ki, bu etkinlikler epey azaldı.. Nedenleri bilinmektedir
1 yıl içinde 200’leri aşan konferans verdiğimiz yıllar oldu..
1996’dan bu yana toplamda 1452’yi bulduk..
Bunların epey bir bölümünü power point yansıları olarak sitemizde sizlerle paylaştık..

1996-2013 Dönemi Aydınlanma çalışmalarının kimi istatistikleri..

          Yıllar….                           Konuşma sayısı               makale sayısı

1996’da (arşivlenmedi, kestirim..)        20                                           2

1997’de                                              156                                           1

1998’de                                                81                                         12

1999’da                                                46                                           6

2000’de                                                71                                         29

2001’de                                              210                                         13 (1’i kitap bölümü)

2002’de                                              125                                         20 (1’i kitap bölümü)

2003’te                                               153                                         17

2004’te                                                 84                                         14

2005’te                                               161                                         08

2006’da                                              137                                         29

2007’de                                                34                                         33

2008’de                                                44                                         32

2009’da                                                25                                            5

2010’da                                               40                                         18

2011’de                                                29                                         21

2012’de                                                23                                         79

2013’te                                                 13                                         87

2014’te                                                 —                                           —        

          Toplam (gerçekleşen)                1452                                      426
Evet dostlar…

Ocak 1996’da ADD Edirne Şubesi başkanı seçilmemizin ardından
17 yılda arşivleyebildiklerimiz yukarıda listelendi..

Tek tek gün ve yer olarak da arşivimizde kaydı var hepsinin..

1500’e yaklaşan yurtiçi ve yurtdışı AYDINLANMA KONFERANSI
(+200 dolayında radyo – TV konuşması dahil) ve

500’e yaklaşan AYDINLANMA MAKALELERİ..

Dileriz bunları kitaplaştırma olanağımız da olur..

Ülkemize boyun borcumuzdur..
Helal olsun..
Borcumuzu ödemeye yetmez..
Ömrüöüz boyunca ÇAĞDAŞ BİR ATATÜRK TÜRKİYESİ İÇİN ÇABALAYACAĞIZ..

2013 Yılı  A y d ı n l a n m a  Konferansları  [ 13 adet ]

Sıra no Konferansın konusu Yeri Tarihi
1 Gıda Güvenliği ve
Çevresel Tehditler
Cumhuriyet Kadınları Derneği, Ankara 2.1.13
2 14 Mart 2013’te
Türk Sağlık Sistemimiz
Ulusal Kanal, İstanbul
(Melih Baş)
14.3.13
3 Temel İletişim Becerileri Ulusal Eğitim Derneği, Ankara 30.3.13
4 Devlet ve Dil Dil Derneği
Ankara
25.4.13
5 Kızamık Salgını Kanal A
(Osman Yılmaz)
29.4.13
6 Ermeni Soykırımı :
Emperyalist İftira..
CHP Altındağ İlçe Başkanlığı 2.5.13
7 19 Mayıs 1919’un 94. Yılı ve “Yeni Anayasa” Tuzağı İzmit ADD 17.5.13
8 Sıcak mevsimlerde beslenme
ve sağlık
Kanal A
(canlı yayın)
25.6.13
9 90. Yılında Lozan Barış Antlaşması Dikili ADD 31.7.13
10  90. Yılında Türkiye Cumhuriyeti :
Kazanımlarını Geleceğe Taşımak
(2’li konf.) İst. Yüksek Ticaret ve Marmara Üniv. İİBF Mezunlar Dern. (Prof. Dilek Gözütok ve biz) 29.10.13
11 Türkiye’nin Bütünlüğünü Korumak.. Bandırma İktidadi – İdari Bil. Fak.
Atatürkçü Düşünce Topluluğu
21.11.13
12 Türkiye’nin Bütünlüğüne Dönük Tehditler : Nasıl Başetmeli?(Marmara TV, Ali Akkoç ile) Marmara TV, Bandırma 22.11.13
ve 29.11.13
13 Üniversitelerde Eğitim ve İstihdam Sorunu Karamanoğlu Mehmet Bey Üniv.
Atatürkçü Düşünce Topluluğu
24.12.13

Bu arada Google da adımızla 5,5 milyonu aşkın kez site edildiğimizi de paylaşmak isteriz.

Sitemize destek veren değerli izleyicilerimize teşekkür borçluyuz..

Sevgili öğrencim, ABD Mayo Clinics’te  Psikiyatri Uzmanı
Dr. Mehmet Ulaş ÇAMSARI‘ya özellikle teşekkür borçluyum
bu siteye çok değerli katkıları için..

Bu ilgi ve desteğin (okuma, önerme, kaynak gösterme, bilgi – belge – yazı vb. yollama..) artarak sürmesini dileriz.

Günlük ortalama “doğrudan” ziyaretçi sayımız bin’in altına inmiyor.

Yine günlük ortalama okunan dosya sayımız da iki bin dolayında..

Öbür sosyal paylaşım siteleri üzerinden ve ikincil kaynaklara dağılımı ile
(üzüm salkımı modeli) bu sayıların rahatlıkla birkaç kez katlandığını biliyoruz.

Yüce ATATÜRK’ün AYDINLIK yolunda, KUTSAL EMANET Cumhuriyetimiz için ne yapsak azdır.

Ancak gereğinin her durumda mutlaka yapılacağını herkesin bilmesinde yarar var.

Çok yazdık, bir kez daha yazalım :

  • Türkiye Cumhuriyeti yenilmemek üzere kurulmuştur.
  • Türkiye Cumhuriyeti yıkılmamak üzere kurulmuştur.

Hiç boşuna uğraşmayın..

Hoşa gidecekse söyleylim;

  • İLAHİ KURGU da böyledir;
  • Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacak; yaşatılacaktır.. 
    Şan ve şerefle; onur ve kıvançla; başı dik ve bağımsız olarak..

Nice yıllara…

Sevgi ve saygı ile.
3.1.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

2013 Yılı A y d ı n l a n m a Makalelerimiz

YeniYil 2011

Dostlar,

2014’ün ilk gününde aşağıdaki dosyayı sizlerle paylaşarak bir tür hesap vermek isteriz.

Aydın sorumluluğunun ağır hesabı..
Ama ne yapıp edip altından kalkılası, ille de kalkılası..

2014 hesaplaşma yılı olacak..
Türk Ulusu kendi geleceğini belirleyecek..
Tıpkı Büyük Atatürk‘ün 22 Haziran 1919’da yayımladığı Amasya Genelgesi ile
tarihe not düştüğü ve insanlığa duyurduğu gibi…

2013 Yılı 
A y d ı n l a n m a  Makalelerimiz  [ 87 adet ]

Web sitemizde yayımlanan makalelerimiz eş zamanlı olarak www.facebook.com/profsaltik, tweeter hesabımız @profsaltik, Linked in hesabımız ve Google 1+ hesabımızda da yer almaktadır.
(Ayrıca ADD web sitesinde de 35 tanesi yayımlanmıştır.)

Liste ayrıntılı olarak aşağıdadır.
Herhangi bir makalemize web sitemizden aranarak erişilebileceği gibi;
makale adı tümüyle “…” içinde kopyalanarak, başta google olmak üzere
arama motorları aracılığıyla da erişilebilir.

No Makalenin konusu Yayımlandığı yer(ler) Tarihi
1 TÜİK’in Tehlikeli Hataları..
Başbakan da Yanıltılıyor..
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
2.1.13
9.1.13
2 KOOPERATİFLER….
İlle de EĞİTİM ve SAĞLIK Kooperatifleri
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
19.1.13
23.1.13
3 REDHACK’in Yayımladığı YÖK Belgelerinin Hukuksallığı?? www.ahmetsaltik.net 20.1.13
4 “Türk Ulusu”, “Kürt milliyeti”ne
Eşit midir??
www.ahmetsaltik.net 3.2.13
5 SAĞLIK HİZMETLERİ BEDELLERİ CAN YAKIYOR..NEDEN ? ÇÖZÜM NEDİR?? www.ahmetsaltik.net 26.2.13
6 89 Yıl Sonra 3 Mart Devrim Yasaları : Onlar da, Türkiye de Tam Bir Emperyalist Kuşatmada! www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
1.3.134.3.13
7 89 Yıl Sonra 3 Mart Devrim Yasaları : Onlar da, Türkiye de Tam Bir Emperyalist Kuşatmada ! (11 sayfa) www.ahmetsaltik.net 2.3.13
8 Tüm ABD Yurttaşları
“Ben Amerikalıyım” değil
“Ben Amerikan’ım” diyor?!
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
4.3.137.3.13
9 DOLAR MİLYARDERİ SAYISINDA DÜNYADA 6. sıyız :Ürkünç Tablonun Anatomisi www.ahmetsaltik.net 6.3.13
10 42 Yıl Sonra 12 Mart 1971 Darbesi.. www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
12.3.13
12.3.13
11 AİHM : Ağır Hastalığı Olan Tutukluların Tahliye Edilmemesi Ayrımcılıktır www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
13.3.1314.3.13
12 Sağlıkta Kamu – Özel Ortaklığı Yasası ve Getirip – Götürdükleri www.ahmetsaltik.net 22.3.13
13 2. İNÖNÜ ZAFERİ’NİN
86. YILDÖNÜMÜ !
www.ahmetsaltik.net 23.3.13
14 II. İNÖNÜ MUHAREBESİ :
92. Yıldönümü
www.ahmetsaltik.net 31.3.13
15 ATATÜRK’ÜN MAL VARLIĞI ve UTANMAZ SALDIRILAR.. www.ahmetsaltik.net 1.4.13
16 “TAM GÜN” YASASI İÇİN
NE YAPILMALI??
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
4.4.134.4.13
17 Türkiye’nin İlaç ve İlaç Harcamaları Sorunsalı www.ahmetsaltik.net 6.4.13
18 10 Nisan 1937′den Günümüze
76 Yıl Sonra Laiklik..
www.ahmetsaltik.net 11.4.13
19 HİPERTANSİYON, DAMAR SERTLİĞİ…. Ve KORUNMA www.ahmetsaltik.net 12.4.13
20 KÜRTÇÜLER, EMERYALİZMİN
SEVR PROJESİNİN TAŞERONU MU??
www.ahmetsaltik.net 21.4.13
21 Ulusal Egemenlik Ne Demek?
(power point olarak)
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
23.4.13
23.4.13
22 Kütahya İçme Suyunda
Arsenik Sorunu..
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
24.4.13
27.4.13
23 PKK’nın terör örgütü listesinden çıkarılması..Ve Önümüzdeki Yakıcı Gündem :
Gerçek Anlamda Birleşmek!
www.ahmetsaltik.net 29.4.13
24 ATATÜRK’ü Mahkeme salonundan indirdiler! www.ahmetsaltik.net 29.4.13
25 Karşıyaka Adliyesine “T.C.” yi
Simgesel Olarak Asmak ve Başsavcıya Dilekçe Vermek..
www.ahmetsaltik.net 30.4.13
26 “Sessiz çığlık” Eylemlerinin Anlamı ?? www.ahmetsaltik.net 4.5.13
27 3 Fidana Özlem : 41. Yıl… www.ahmetsaltik.net 6.5.13
28 Yasama Dokunulmazlığı Ülkenin bölünmesini istemeyi de içeriyor mu? www.ahmetsaltik.net 10.5.13
29 Dilan’ın Gaz Bombası ile Kırılan Kafası ve Demokrasi’nin Boğulması.. www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
10.5.13
14.5.13
30 TÜRKİYE’nin GIDA GÜVENLİĞİ SORUNU ve TÜİK’in BIKTIRAN AYMAZLIĞI.. www.ahmetsaltik.net 11.5.13
31 19 Mayıs 2013 : 19 Mayıs 1919’un
94. Yılına Yazı
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
18.5.13
20.5.13
32 Sağlıkta Kamu – Özel Ortaklığı Hakkında Ankara Tabip Odası’nın Basın Açıklaması ve Düşündürdükleri www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
24.5.13
29.5.13
33 27 Mayıs 1960 Devrimi 53 Yaşında! www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
26.5.13
27.5.13
34 Hüseyin Avni Güler’in Saygın Anısına : 27 Mayıs Devrimi’ne neden ve
nasıl katıldım ?
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
26.5.13
27.5.13
35 Türk Ulusu AKP ve Yandaşlarını
Elbet Defedecek!
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
3.6.13
4.6.13
36 Sağlık Açısından Biber Gazı – Öbür Kimyasallar ve İdare’nin Sorumluluğu www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
4.6.13
4.6.13
37 Siyasal İktidar İnsanlık Suçu İşlemekte! www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
(Türkiye Sorunları sayı 94)
4.6.13
17.6.13
38 BİR KOLLEKTİF POLİTİK KAMİKAZE ÖRNEĞİ : R.T. Erdoğan ve AKP;
Çoklu Kurban Mitosu
www.ahmetsaltik.net 10.6.13
39 Başbakan R.T. Erdoğan kendisinin ve AKP’nin ipini, hem de hızlandırarak çekmekte.. www.ahmetsaltik.net 16.6.13
40 Başbakan’ın Ruh Sağlığı “Acil Mola” Gerektiriyor! www.ahmetsaltik.net 16.6.13
41 Doktorlara Ters Kelepçeyi Lanetliyoruz! www.ahmetsaltik.net 17.6.13
42 Ethem Sarısülük Cinayeti Üzerine www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
18.6.13
20.6.13
43 Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın
Balyoz Davası Kararının Onanması İstemi Üzerine
www.ahmetsaltik.net 24.6.13
44 Polis 13 Yaşındaki Çocuğu
1.5 Saat Dövdü!
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
25.6.13
26.6.13
45 Egemenler Sıkışınca Yalanda da
Sınır Tanımıyorlar
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
27.6.13
27.6.13
46 Teğmen Çelebi’nin “SEHVEN” Soruşturmasında Takipsizlik! www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
27.6.13
27.6.13
47 Halk Ayaklanmasının Sosyal Psikolojik İrdelemesi www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
30.6.13
3.7.13
48 20 Yıl Sonra Madımak Kerbelası’nın
“Çok Erken” Bir Muhasebesi
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
2.7.13
3.7.13
49 Akillerin Raporu Bumerang Oldu;
Ulusumuzu Uyandırdı, RTE ve AKP’yi Vuruyor!
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
5.7.136.7.13
50 Sağlık Çalışanlarının Olağandışı Durumlarda Hizmet Verme Yükümü www.ahmetsaltik.net 6.7.13
51 Parlamentoculuk Oynamak.. www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
8.7.13
10.7.13
52 Milli Merkez Partileşmeli mi?? www.ahmetsaltik.net 9.7.13
53 Kadükleşen “Yeni Anayasa” Tasarımı Üzerine Saptama ve Anımsatmalar www.ahmetsaltik.net 10.7.13
54 Kolluk Şiddeti ve Gayr-ı Nizami Psikolojik Savaş www.ahmetsaltik.net
www.keremdoksat.com
11.7.13
15.7.13
55 Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI’yaVefa ve Şükran Borcu İle… www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
14.7.13
22.7.13
56 Seçsis ve Seçim Güvenliği www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
15.7.13
22.7.13
57 Can ATAKLI : “Veda Zamanı”
2 söz de bizden..
www.ahmetsaltik.net 19.7.13
58 Erzurum Kongresi 94 Yaşında! www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
22.7.13
23.7.13
59 Halk Direnişinin Bilançosu :
23 Temmuz 2013
www.ahmetsaltik.net 23.7.13
60 İSLAMDA REFORM ZORUNLULUĞU www.ahmetsaltik.net
TÜRKİYE SORUNLARI
kitap dizisi sayı 95, Eylül 2013
23.8.13
61 SGK’dan 21 hastalıkta engellilikle (malulen) emeklilik hakkı !? www.ahmetsaltik.net 3.9.13
62 ‘Sarin gazı Türkiye’den’ ! www.ahmetsaltik.net 5.9.13
63 Ekonomide Dalgaları Aşarız! www.ahmetsaltik.net 5.9.13
64 Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Prof. Metin Feyzioğlu’na Açık Destek
www.ahmetsaltik.net 7.9.13
65 İlahi katta kesin hüküm :
“Türkiye Cumhuriyeti ilelebet
payidar kalacaktır!”
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
8.9.13
10.9.13
66 E. Org. Şener Eruygur Paşa’ya karşı açık insanlık suçunu durdurunuz! www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
10.9.13
14.9.13
67 12 Eylül Darbesinin Yıldönümünde SAĞLIK, (Eski Sütlüce Mezbahası’nda)
KONSORSİYUMLARA KURBAN EDİLİYOR!
www.ahmetsaltik.net 13.9.13
68 TÜRKİYE 2023’te DÜNYANIN İLK 10 EKONOMİSİNDEN BİRİ OLABİLİR Mİ?? www.ahmetsaltik.net 19.9.13
69 Turgut Özakman; Atatürk Aydınlanması’nın yaşama geçirildiği Türkiye’nin ürünüdür www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
30.9.13
30.9.13
70 AKP NASIL DURDURULMALI? www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
10.10.13
11.10.13
71 Devr-i AKP’de, “AKP tarikatı saltanatında akademik kariyer” nicedür? www.ahmetsaltik.net 12.10.13
72 ANKARA’NIN BAŞKENT OLUŞU’NUN 90. YILI… www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
13.10.13
13.10.13
73 Kadim Anadolu topraklarında asayiş berkemal !? 2013 Senesi Ekim Ayının 17’sinde Bir Kurban Bayramının
3. Günü..
www.ahmetsaltik.net 17.10.13
74 Dr. Reşit Galip Hakkında
Başbakanın Gerçekdışı Yakıştırmaları
www.ahmetsaltik.net
Türkiye Sorunları – 96
(Kasım – Aralık 2013)
18.10.13
75 AKP, Bütçe Harcamalarını SAYIŞTAY’dan Kaçırıyor! www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
19.10.13
20.10.13
76 AHMET TANER KIŞLALI..
BİR DEVRİM ŞEHİDİNDEN
14 YIL SONRA HALA ÖĞRENMEK
www.ahmetsaltik.net 21.10.13
77 ÖZEL HASTANELERDE % 200 FARK ALINMASI NE DEMEKTİR?? www.ahmetsaltik.net 30.10.13
78 VATANI VE ÜLKESİ BÖLÜNEN BİR YURTTAŞIN
MEŞRU DİRENİŞ ÇIĞLIĞIDIR!
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
20.11.13
27.11.13
79 DİKTATÖRLÜKLE SEÇİMLERE (!) GİTMEK.. www.ahmetsaltik.net 29.11.13
80 10. YILDA SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM : ÇIKMAZ SOKAKI.. www.ahmetsaltik.net 04.12.13
81 GÜNEY AFRİKA’lı ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇISI “NELSON MANDELA” GÖÇTÜ.. www.ahmetsaltik.net 06.12.13
82 Devrim Şehidi Necip Hablemitoğlu’nu
11 Yıl Sonra Gene Anıyoruz
www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
16.12.13
17.11.13
83 83 Yıl Sonra Kubilay’ı Anmak… www.ahmetsaltik.net 17.12.13
84 TEOMAN KOMAN’ın ÖLÜMÜNÜN / ÖLDÜRÜLMESİNİN ACI ÇAĞRIŞIMLARI www.ahmetsaltik.net 18.12.13
85 İsmet İnönü’nün Ölümünün 40. Yılında Türk Tarihindeki Onurlu Yeri www.ahmetsaltik.net 25.12.13
86 ATATÜRK’ÜN ANKARA’YA GELİŞİNİN 94. YILDÖNÜMÜ.. www.ahmetsaltik.net 27.12.13
87 Yurdum İnsanından Karun Kadar Varsıllığa ve Ölümcül 5. Senfoni www.ahmetsaltik.net
www.add.org.tr
29.12.13
02.01.14

Bu dosya pdf olarak da site okurlarımızın kullanımına sunulmaktadır.

2013_Yili_Aydinlanma_Makaleleri

Bu arada Google da adımızla 5,5 milyonu aşkın kez site edildiğimizi de paylaşmak isteriz.

Sitemize destek veren değerli izleyicilerimize teşekkür borçluyuz..

Sevgili öğrencim, ABD Mayo Clinics’te  Psikiyatri Uzmanı
Dr. Mehmet Ulaş ÇAMSARIya özellikle teşekkür borçluyum
bu siteye çok değerli katkıları için..

Bu ilgi ve desteğin (okuma, önerme, kaynak gösterme, bilgi – belge – yazı vb. yollama..) artarak sürmesini dileriz.

Günlük ortalama “doğrudan” ziyaretçi sayımız bin’in altına inmiyor.

Yine günlük ortalama okunan dosya sayımız da iki bin dolayında..

Öbür sosyal paylaşım siteleri üzerinden ve ikincil kaynaklara dağılımı ile
(üzüm salkımı modeli) bu sayıların rahatlıkla birkaç kez katlandığını biliyoruz.

Yüce ATATÜRK’ün AYDINLIK yolunda, KUTSAL EMANET Cumhuriyetimiz için ne yapsak azdır.

Ancak gereğinin her durumda mutlaka yapılacağını herkesin bilmesinde yarar var.

Çok yazdık, bir kez daha yazalım :

  • Türkiye Cumhuriyeti yenilmemek üzere kurulmuştur.
  • Türkiye Cumhuriyeti yıkılmamak üzere kurulmuştur.

Hiç boşuna uğraşmayın..

Hoşa gidecekse söyleylim;

  • İLAHİ KURGU da böyledir;
  • Türkiye Cumhuriyeti sonsuza dek yaşayacak; yaşatılacaktır..
    Şan ve şerefle; onur ve kıvançla; başı dik ve bağımsız olarak..

Nice yıllara…

Sevgi ve saygı ile.
01.02.2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

İsmet İNÖNÜ hakkında uydurulan yalanlara yanıt ..

İsmet İNÖNÜ hakkında uydurulan yalanlara yanıt ..

Dostlar,

Ulusal Eğitim Derneği Isparta Şubesi, başkan Mahmut Özyürek imzasıyla
önemli bir basın açıklaması yaptı..

Büyük Atatürk‘ün en yakın dava ve silah arkadaşı, Lozan Kahramanı,
2. Cumhurbaşkanımız, saygın insan İsmet İNÖNÜ hakkında uydurulan yalanlara yanıt verilmekte..

Basın açıklaması başlıklı (antetli) kağıtta.. Formatını da aynen koruma adına pdf olarak sunuyoruz.. Başlıca 3 “yalan” gündeme alınarak yanıtlammakta..

Şöyle başlıyor açıklama :

  • “Batı cephesinin, I. ve II. İnönü Savaşlarının Muzaffer Komutanı, Mudanya Mütarekesi’nde Türkiye’yi başarıyla temsil etmiş olan, “Türk milleti aleyhine, yüzyıllardan beri hazırlanmış ve Sevr Antlaşması ile tamamlandığı sanılmış büyük bir suikastın çöküşünü” bildiren Lozan Antlaşması görüşmelerinde insanüstü bir çaba ve başarı gösteren, Türkiye’yi emperyalist ve sömürücü güçlere kurban etmeyen ve II. Dünya Savaşı’nın dışında tutmayı başarmış olan, Atatürk’ün Önderliğinde gerçekleştirilen Türk Devrimi ile Atatürk İlkelerini, yaşamı boyunca,  savunmuş olan, 2. Cumhurbaşkanımız M. İsmet İnönü’nün bedensel varlığının aramızdan ayrılışının 40. yılında bir kez daha saygı ve minnetle anıyoruz.”

Basın açıklaması şöyle sonlanıyor :

  • “Tek parti CHP camileri kapattı” diye sızlananlar neden hiçbir zaman “Tek parti döneminde açılan Halkevleri ve Köy Enstitülerini DP kapattı. Böylece Türk aydınlanması büyük bir darbe yedi.” demez? 1951’de DP ve Menderes, Türkiye’nin dört bir yanındaki 478 Halkevi merkezini, 5000 Halkevi şubesini ve 4000 Halkodasını kapatmıştır. 1954’te de o güne kadar 25.000 öğretmen yetiştiren Köy Enstitülerini kapatmıştır.

  • Kağnıyla kamyonu yendiğimiz kurtuluş savaşının Batı Cephesi Komutanı, Türk’e biçilen emperyalist elbiseyi, yani Sevr’i yırtıp,
    Türk ulusun bağımsızlığı ve özgürlüğünün tapu senedi Lozan’ı tüm dünyaya kabul ettirmedeki katkıları yadsınamayacak değerde olan
    İsmet İNÖNÜ’yü ölümünün 40. yılında bir kez daha
    saygı ve minnetle anıyoruz.”

*****

Okumak için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

INONU_Hakkindaki_Yalanlara_Yanıt

Sevgi ve saygı ile.
26 Aralık 2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

Atatürk’ün Dehasına Bir Örnek: “İlk Türk Operası ‘Öz Soy’un Ders Veren Öyküsü”


Dostlar
,

Sayın Akbulut’un bu sitede daha önce en az 3-4 yazısına, kitap tanıtımına yer verildi.

AKP kükümeti ise TÜSAK (Türk Sanat Kurumu) yasa tasarısı ile
Ulusun sanat – kültür alanını ve yaşamını çökertme girişimini sürdürüyor..

Çok yazık..

Her tarafı yolsuzluklara bulaşmış bir siyasal kadro, uygarlık adına ülkemizde
Cumhuriyet devrimi ile ne biriktirilmişse “tar-u mar etme” vahşetini sürdürüyor..

Sayın Akbulut’un aşağıdaki makalesi bu bağlamda çok düşündürücü ve yol gösterici.

Büyük ATATÜRK‘ün devrimlerinin yaşamın hemen her alanına dönük olmak üzere bütünselliğini ve kapsayıcılığını da izliyoruz bu değerli derleme ile..

Sayın Akbulut’a teşekkür ederken,

  • AKP iktidarını Türk sanat – kültür yaşamını yıkıcı girişimlerden
    geri durmaya bir kez daha çağırıyoruz..

Öncelike ellerini temizlesinler..

  • Bakanların oğullarının evlerinde ayakkabı kutusu içinde 5 (beş!) milyon dolara yakın paranın – servetin ne aradığını ve kaynağını açıklasınlar..

Ortalık çok iğrenç kokuyor ve mide bulandırıyor; feci düzeyde asap bozuyor.. 

Çekip gidin artık..

Sevgi ve saygı ile.
19 Aralık 2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

=========================================

Atatürk’ün Dehasına Bir Örnek: 

“İlk Türk Operası ‘Öz Soy’un Ders Veren Öyküsü”

portresi

Hüseyin Akbulut
ADD Bilim Danışma Kurulu Üyesi

 


Atatürk’ün sanata, müzik sanatına ve özellikle de “opera”ya olan ilgisini biliyoruz.

Bu alana o denli önem vermektedir ki,

  • “Bir ulusun yeni değişikliğinde ölçü, musikideki değişikliği alabilmesi kavrayabilmesidir.” (TBMM 1934)

sözüyle, müzikteki değişikliği, ulustaki tüm değişikliğe, yenileşmeye ve gelişmişliğe
ölçü olarak görüyor.

Anlayış; 2500 yıl önce yaşamış Çin bilgini Konfüçyüs’ün

  • “Bir ülkenin genel durumunu mu öğrenmek istiyorsunuz? Onların müziklerine bakınız. Eğer müzikleri bozulmuşsa orada her şey bozulmuş demektir.”

özdeyişindeki anlayışla da çok uyumludur. 

İlk kez izlediği Carmen operası Atatürk’te derin iz bırakmıştır. Mustafa Kemal 14 Ekim 1913 / 7 Kasım 1914 arasında Sofya’da askeri ataşedir. Fethi Bey (Okyar) ile
düpedüz birer sürgündürler. Orada yalnızdır ve kırgındır, biraz da unutulmuştur.
Aslında istenen de, o tarihte O’nu gözlerden uzak tutmak ve unutturmaktır.

Atatürk; operayı ilk kez bu duygular içinde Sofya’da izler. İzlediği opera, G. Bizet’nin ünlü Carmen operasıdır. Operadan çok etkilenmiştir, temsilden sonra yakın arkadaşı Şakir Zümre’ye duygularını aktarırken söyledikleri, O’nun sanata olan yaklaşımını
ortaya koyuyor:

“Balkan savaşında neden yenildiğimizi bugün daha iyi anladım. Bak Şakir, bizim çoban millet gördüğümüz Bulgarların, orkestrası, operası, sanatçıları, şarkıcıları varmış.”

Atatürk daha o gün, sanatı (operanın varlığını) gelişmişliğe ölçü olarak görüyor, toplumsal yaşamda sanatın işlevine ve önemine vurgu yapıyordu.

  • Bugün artık biliyoruz ki; sanat gelişmişliğin ve çağdaşlığın en belirgin ölçütüdür.

Vurgulanacak önemli nokta, Cumhuriyetin kuruluşundan hemen sonra Atatürk’ün;

  • sanatı ve özellikle müzik sanatını, opera ve baleyi toplumsal değişmenin, gelişmenin ve ilerlemenin önemli bir aracı olarak değerlendirdiği gerçeğidir.

Yeni bir toplum yaratılacaktır…

Duygu ve düşünce dünyamızı değiştirme gücü ve işleviyle sanat alanındaki yoğun kurumlaşmaya bu nedenle önem verilmiştir.

Büyük Atatürk düşüncesini şu şekilde ifade etmektedir:

  • En güç devrim müzik devrimidir. Çünkü müzik devrimi, kişiye, önce kendi
    iç dünyasını unutturmayı, sonra da yeni bir âleme yöneltmeyi gerektirir.
    Onun için çok zordur. 
    Çok zordur ama mutlaka yapılacaktır.”

Cumhuriyeti kuranların müzik sanatına ve özellikle de opera sanatına olan ilgilerini, günün tanığı Cevat Memduh Altar’dan aktaralım:

“…Atatürk’ün operaya büyük ilgisi vardı.
Kendilerini çok yakından tanıyabilmenin mutluluğuna erdiğim o büyük insan,
adeta akademi niteliğini taşıyan sofralarına da katıldığım, tarihe sığmayan o büyük insan, operayı çok seviyordu. Yurt dışında seyrettiği operaları hiç unutmamıştı.
Örneğin Tosca operasını ve bu operadaki aryaları çok seviyordu. Günün birinde, 1936’da batıdan davet edilen Prof. Carl Ebert ve zamanın Milli Eğitim Bakanı
Saffet Arıkan
Beyle Cebeci’deki Musiki Muallim Mektebi’nin müdür odasındaydık. Başbakan İnönü de oraya geldiler. Saffet Arıkan Bey Prof. Ebert ile opera konusunda konuşuyordu ve Carl Ebert’e şöyle dedi:

“Sayın Cumhurreisimiz soruyorlar, Türkçe metinle bir opera ne zaman oynanacak?” Ankara’ya Carl Ebert yeni gelmişti, henüz bir sene olmamıştı çocuklarımızla uğraşalı. Ebert şöyle bir durdu, cevap verdi: “Beş yıl sonra”. Saffet Arıkan Beyin:
“Bunu Cumhurreisimize söyleyebilir miyim?” cevabına “Söyleyebilirsiniz.” dedi
Carl Ebert…”

Ben, sanat alanındaki uzun sayılacak yöneticiliğim döneminde, onlarla çok da iyi ilişkiler kuran bir sanatçı-bürokrat olarak, bakanıyla, başbakanıyla, cumhurbaşkanıyla, Cumhuriyetin çok daha varlıklı olduğu günümüzde sanat alanına bu boyutta bir duyarlığa sahip olunduğuna tanık olmadım. 

Konumuza dönelim, görülen; o gün, sanat alanındaki kurumlaşmada yoğun çalışmalar gerçekleştirilirken, bütün amacın bir an önce Türk Operasının kurulmasına hedeflendiği gerçeğidir. “Musiki Muallim Mektebi”nin, müzik eğitimcisi yetiştirme görevi yanında, besteci ve icracı sanatçılar yetiştirme uygulaması yetersiz kalınca,“Milli Musiki ve Temsil Akademisi”nin kurulmasına yöneliş, deneme niteliğindeki ilk Türk Operası
“Öz Soy”un icrasında yaşanan sorunlar ve görülen yetersizlik üzerine, ivedilikle “Konservatuvar”ın kurulması kararının alınması ve daha sonra Konservatuvar bünyesinde kurulan “Tatbikat Sahnesi” çalışmalarındaki başta gelen amaç,
adeta bir an önce “Türk Operası”nın kurumsallaşması içindir.

Bu olağanüstü ilgi, sonuçta ilk Türk Operasının bestelenişini de getirmiştir. Aktaracağımız örnek, 1934 yılında bestelenen ve seslendirilen Öz Soy Operasının renkli, bir o denli de ders veren öyküsüdür.

İran Şah’ı, 1934’te Türkiye’yi ziyaret edecektir. Atatürk, bu ziyarette Şah’ın huzurunda sergilenmek üzere bir opera yazılmasını ister. Opera, yurtdışındaki eğitiminden
yurda yeni dönen Ahmed Adnan Saygun tarafından bestelenecektir.

Operanın konusu da Atatürk tarafından özenle belirlenmiştir. Konu, Firdevsi’nin ünlü Şehnamesindeki “Kral Feridun Destanı”dır. Librettonun konuya uygun olarak yazılması için Münir Hayri Egeli görevlendirilmiştir. Librettonun hazırlanışında Atatürk’ün
sürekli uyarıları ve denetimi vardır.

Destanın kısa özeti şöyledir  :

Kral Feridun’un eşi Hatun doğurmak üzeredir. Bunun için bir şölen düzenlenmiştir. Gelen haber, Feridun’un Tur ve İraç adlı ikiz çocuklarının doğduğunu muştular.
Herkes neşe içindedir. Ancak şölene çağrılmayan kötülük tanrısı Ahriman çok kızgındır ve ikiz kardeşleri, sonsuza dek birbirlerinden ayrı yaşamaya ve birbirlerini tanımamaya ve birbirleriyle savaşmaya mahkûm eder.

Uzun yıllar geçmiş, savaşlar yaşanmıştır. Sonunda Anadolu’da barış dönemi gelmiş, düşmanlıklar bitmiş, Tur ve İraç’ın kardeş oldukları anlaşılmıştır. Operanın bitiş notalarında Tur’dan Türklerin, İraç’dan İranlıların doğduğu vurgulanmaktadır.
Özetle yazılan yapıt, Türkiye ile İran’ın dostluğunu, kardeşliğini vurgulamayı amaçlamaktadır.

Burada bir ayrıntıyı da verelim : Firdevsi’nin destanında doğan çocuklar aslında üçüzdür. Günün anlamına, senaryoya uygun olması bakımından
Atatürk’ün müdahalesiyle ikiz yapılmıştır.

Operanın bestelenmesinde de sergilenmesinde de zorluklar yaşanmıştır.
Çünkü zaman darlığı nedeniyle yapıt iki ayda yazılıp seslendirilecektir.
O yıllarda ülkenin opera sahneleyecek sanatçısı da yoktur.
Koro, Ankara Kız Lisesi ile Gazi Terbiye (Eğitim) Enstitüsü’nün öğrencilerinden oluşacak, orkestra, Riyaset-i Cumhur Orkestrası olacaktır.

Yapıtın seslendirilmesi çalışmalarında büyük sıkıntılar yaşanmıştır.
Yapıt aleyhinde söylenen sözler Atatürk’ü rahatsız etmiş olmalı ki;
provaları izlemeye, önce müzik zevkine güvendiği bir arkadaşını, sonra yabancı bir büyükelçiyi göndermiş, son olarak da kendisi gitmiştir. (Demek ki sanat çevresindeki bitmeyen çekemezlikler ve dedikodular o gün de varmış..)

Yaşanan sorunlar nedeniyle orkestra değiştirilmiş, yapıtın seslendirilmesinde güçlükler çıkartıldığına tanık olunca, Osman Zeki Üngör orkestra şefliğinden alınmış,
yerine Ahmed Adnan Saygun getirilmiştir.

Sonunda, deneme niteliğinde, ancak tarihsel değerdeki ilk Türk operası “Öz Soy” yaratılmış ve 19 Haziran 1934 günü Atatürk ve İran Şah’ının huzurlarında sergilenmiştir. Şah’ın çok etkilendiği olaya Atatürk’ün tanısı ise çok daha derindir.
Cumhuriyetin sanat alanındaki atılımlarına göndermede bulunarak şöyle demektedir:

  • “Bu bir devrim hareketidir.”

Yaşanan bu olayda, Atatürk’ün müzik sanatına, operaya verdiği öneme ve O’nun
sanatı diplomaside kullanmadaki ustalığına tanık olmaktayız.

İran Şehinşahı‘nı bu denli özenle konuk ederken Atatürk, Türkiye ve İran’ın
dostluğunun da ötesinde kardeşliğine vurgu yapıyor, onu kazanmak istiyordu.
Bunu gerçekleştirirken de sözle anlatım yerine bir sanat olayını, müziği tercih ediyordu.

Sonuçta Atatürk, müziğin sözden daha güçlü bir ifade aracı olduğunu biliyor,
duygu ve düşüncesini sözle anlatmak yerine, sanatla ifade ederek etkiyi artırmak istiyordu.

Atatürk’ün doğu kültüründen, İslam coğrafyasından gelen bir devlet adamını
bir opera temsili ile karşılaması ise,

kurulan modern cumhuriyetin Dünyaya çağdaş sanatla tanıtımıdır.

Yaşanan öykünün siyaset kurumuna da ders veren boyutu ise, Atatürk’ün sanata verdiği değer ve sanatı diplomaside kullanabilmesindeki inceliği ve dehasıdır.

1934 yılında bestelenerek sahnelenen ilk Türk Operası “Öz Soy”un tarihsel öyküsü,
sanat kurumlarımızı, tiyatroyu, opera ve baleyi, orkestrayı “özelleştirme, iş yasası ve
iş akdi” söylemleriyle boğdurmak isteyen günümüz siyasal iktidarına ve anlayışına
ders verir niteliktedir.

Biz ülkemize,

  • kültür – sanatı yaşamın merkezine yerleştiren Mustafa Kemal Atatürk
    gibi önderler dileyelim.

Hüseyin Akbulut
ADD Bilim Danışma Kurulu Üyesi

Nelson Mandela yaşamını yitirdi veeee uğurlandı..


Dostlar,

Kabilesinin kendisine verdiği adla “Madiba“, İngilizlerin kültür emperyalizmi politikalarıyla dayattığı adıyla da Nelson Mandela, yüze yakın devlet – hükümet – uluslararası kurum/kuruluş başkanı-temsilcisinin katılımı ile görkemli bir “tören haftası1 nın ardından toprağa verildi.. (15.12.13)

Mandela's_funeral_15.12.13

Mandela's_death_ceremony_15.12.13
Sevgi ve saygı ile.
17.12.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

==========================================

Dostlar,

Bir yıldız daha kaydı..

Nelson Mandela'nın hapisten çıkışının ardından geçen 20 yıl

Efsane özgürlük savaşçısı, Güney Afrikalı ulusal kurtuluş savaşçısı çileli ve o ölçüde onurlu yaşamını 95. yaşında noktaladı.

Apaçık söyleyelim; İNGİLİZ EMPERYALİZMİ Güney Afrika Halkına deyim yerinde ise uzun onyıllar boyunca kan kusturdu.. Fakat hiçbir zulüm – diktatörlük asla sürgit kalıcı olamıyor. Güney Afrika’nın karaderili onurlu insanları dabu zulme karşı meşru direniş haklarını kullandılar. Soweto direniş karargahları oldu. Appertheid rejiminin eli
çok kanlı idi.. Onbinlerce zenci ulusal kurtuluş savaşçısı İngiliz askerlerinin kurşunları ile
can verdi.

  • Her şehit, Güney Afrika’nın mazlum siyahi halkını özgürlüğüne
    daha da yaklaştırdı.. Ne yazık ki, özgürlüğün bedeli kan ve can idi..

AFRICAN NATIONAL CONGRESS, ayaklanmanın merkezi siyasal organıydı.

Sayın Prof. Türkkaya ATAÖV‘ün değerli kitabı AFRİKA ULUSAL KURTULUŞ MÜCADELELERİ adlı değerli yapıtından, “Kara kıta” daki çok kanlı özgürlük savaşlarının ve sömürgeci emperyalizmin yenilgisi ile kıtayı terkedişinin çok hazin,
çok kanlı tarihini bütün ayrıntılarıyla öğreniyoruz..

Afrika_Kurtulus_Mucaeleleri

Güney Afrika halkını onurlu acısını bir Dünyalı, bir “insan” duyarlığı ile
gönülden paylaşıyoruz..

  • O’nun, saygın Nelson Mandela‘nın tüberkülozlu (veremli!) akciğerlerinin
    kanlı balgamlı dinmeyen gece öksürüklerinin bizi karabasanla, ter içinde uykumuzdan uyandırdığı geceler olmuştur gençlik yıllarımızda..
    Şimi de birkaç damla gözyaşımızı tutamadığımız gibi
    ..

Güle güle örnek insan,
saygın özgürlük savaşçısı,
anti-emperyalist onurlu kahraman,
zalim İngiliz emperyalizminin diz çöktüremediği mazlum ulusal öncü,
zindanların tutsak alınamayan sabır anıtı bilgesi..

Bizlere öyle çok şey öğrettin ki..
Görkemli yapıtın Güney Afrika Cumhuriyeti de orada, Kara Kıta’nın en alt ucunda,
Ümit Burnu’na ev sahipliği yaparak dimdik ayakta..
Her ne kadar özgün Afrika adlarınız İngiliz adları ile değişmişse de..>
Her ne denli resmi (ana) diliniz İngilizce olmuş, anne diliniz assimile edilmişse de..
Bu utanç da insanlığın yüzkarası emperyalizmin hanesinde yazılı..
Onlar hala çocuklarına dünyaya bu yolla uygarlık götürdükleri masallarını utanmadan anlatıyorlar..

Ama Büyük ATATÜRK tarihsel eytişimin (diyalektiğin) gerekirci (deterministik) öngörüsünü orta yere serdi :

  • “..Sömürgecilik ve yayılmacılık (emperyalizm) yeryüzünden yok olacak ve yerlerine uluslararasında hiçbir renk, din ve ırk ayrıcalığı gözetmeyen yeni bir işbirliği ve uyum çağı egemen olacaktır..”

Sevgi ve saygı ile.
6.12.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Dosyayı pdf olarak okumak – indirmek için lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklayınız..

NELSON_MANDELA_Goctu

========================================

Nelson Mandela yaşamını yitirdi!

Muammer ELVEREN
6 Aralık 2013
NELSON MANDELA ÖLDÜ
  • Güney Afrika’nın efsanevi lideri Nelson Mandela,
    95 yaşında yaşamını yitirdi. Güney Afrika Cumhurbaşkanı Jacob Zuma,
    Nelson Mandela‘nın yaşamını yitirdiğini açıkladı.
NELSON MANDELA’NIN HAPİSTEN ÇIKIŞININ ARDINDAN GEÇEN 20 YIL

Güney Afrika’nın Efsane lideri 95 yaşındaydı. Mandela’nın ölümünü saat 22.45’te Devlet Başkanı Jacob Zuma ‘Halkımız babasını yitirdi’ sözüyle açıklarken
ulusal yas ilan edildiğini belirtti.

Haziran ayında Güney Afrika’nın Pretoria kentinde hastaneye kaldırılan Mandela,
3 ay hastanede kaldıktan sonra Eylül ayında Johannesburg kentindeki evine götürülmüştü. Dün gece yeniden durumu kritikleşen Mandela’nın eşi Graça Machel,
iki kızı, torunu ile eski eşi ve mücadele arkadaşı Winnie Mandela gözlerini kapayıncaya dek başında bekledi. 

GÜNEY AFRİKA’DA ‘ULUSUN BABASI’

Güney Afrika’da ‘Ulusun Babası’ olarak kabul edilen ve sık sık akciğer sorunu yaşamasının nedeni olarak da hükümeti düşürmek üzere yaptığı eylemler nedeniyle aldığı 27 yıllık hapis cezasının 18 yılını geçirdiği Robben Adası’nda yakalandığı tüberküloz hastalığının bıraktığı iz gösterildi.

Uzun yıllar beyaz ırkın yönetiminde olan Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 1948-1994 yıllarında, Ulusal Parti hükümeti tarafından siyahilere uygulanan ayrımcılık,
1948 yılı genel seçimlerinden sonra resmileşerek sürdü. 1958 yılından başlayarak yasalarla da desteklenen Apartheid (ayrılık) sistemi, insanların derilerinin renklerine göre sınıflandırılmaları sonucu, beyaz azınlık dışında kalanların vatandaşlık hizmetleri ile devletin sağladığı sağlık ve eğitim gibi birçok hizmetten
daha az yararlanmaları gibi ırkçı bir zemin oluşturdu.

EFSANE LİDER YAŞAMINI YİTİRDİ

1990’DA ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞTU

Apartheid’ın dağılması, ırkçılığın engellenmesi gibi çabalarının yanı sıra yoksulluk ve eşitsizlikle de mücadele eden sosyalist demokrat Mandela
1962’de tutuklandı ve hükumeti düşürmek için komplo kurmak ve sabotaj hareketlerine destek vermekten ömür boyu hapis cezasına çarptırıldı.

Mandela “cezasını” (!) önce Robben Adası’nda daha sonra Pollsmoor Hapishanesi’nde çekti. 27 yıl sonra 1990’da uluslararası bir kampanya düzenlenerek hapishaneden çıkarıldı. Daha sonra Afrika Ulusal Kongresi Partisi Başkanı olarak ilk kez tüm halkın katıldığı seçimlerde 1994’ten 1999’a dek Güney Afrika Cumhuriyeti’nin ilk devlet başkanı seçildi.

Mandela iktidarıyla birlikte ırkçı-ayrımcı uygulamalar, Apartheid’a karşı
Anti-Apartheid
Hareketi ile ortadan kaldırıldı.

ATATÜRK ÖDÜLÜNÜ KABUL ETMEDİ

1992 yılında Atatürk Uluslararası Barış Ödülü’ne yaraşır görülen Mandela,
ödülü kabul etmedi.

(A. Saltık’ın zorunlu açıklaması      :Bir ulusal özgürlük kahramanı olan
Nelson Mandela’nın reddettiği Atatürk Uluslararası Barış Ödülü” değildi..
Reddettiği, demokratik olmayan – faşist uygulamalara yönelen 12 Eylül Rejimi’nin
elinden bu ödülü almaktı. Reddiye ödüle değil, “verenlere” idi.. Ayrıca Fatih Altaylı’nın
Mandela ödülü almamakta haklıymış..  bölümünü de içeren yazısına da mutlaka bakılmalıdır.. http://webarsiv.hurriyet.com.tr/2005/03/05/609146.asp, 5.3.2005)

Mandela’ya 1962’de Lenin Barış Ödülü, 1979’da Nehru Ödülü, 1981’de Bruno Kreisky İnsan Hakları Ödülü,1983 ‘te UNESCO’nun Simon Bolivar Ödülü verildi. 1993’te Nobel Barış Ödülü‘nü,
Eylül 1989 Eylül-Mayıs 1994 arası Apartheid’ın son döneminde Güney Afrika Cumhuriyeti devlet başkanlığı yapan
De Klerk ile birlikte aldı.

YABANCILARIN GÖZÜYLE ATATÜRK…

Dostlar,

  • YABANCILARIN GÖZÜYLE ATATÜRK…

Sn. Prof. Ali Ercan derlemişler.. (Birkaç derleme var böyle elde olan..
Sayın
Prof. Özer Ozankaya da bu bağlamda kapsamlı bir kitap derlemesi yapmıştı..)

dunya-dusunurleri-gozuyle-ataturk-ozer-ozankaya

(http://static.idefix.com/cache/0/270/259750)

Özellikle Büyük ATATÜRK‘ü anlamayan / anlayamayan / anlamak istemeyenler için 
yararlı olsun dileriz.. Elin 7 yabancısı, savaş meydanlarında düşmanları bile yeri geliyor namuslu davranıp gerçeği takdir ediyorlar ATATÜRK için..
Onları zorlayan mı var bu sözleri için?

İçimizdeki vefasız ve vicdansız nankörlere belki bir hidayet ışığı olur, olsun dileriz.

Yansıları izlemek için lütfen tıklar mısınız??

ATATURK_yabancılarin_gozuyle

Sevgi ve saygı ile.
11 Kasım 2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

ATATÜRK’ü Niçin Anıyoruz? 5.-8. Sınıflara Görsel Sunu

ATATÜRK’ü Niçin Anıyoruz? 5.-8. Sınıflara Görsel Sunu


Dostlar
,

75 yıldır Büyük ATATÜRK‘ü özlemle, saygıyla, şükranla.. anıyoruz..

Bu sabah da, 10 Kasım 2013 sabahı da erkenden yollara düştük.

Sabah 08:30 gibi Tandoğan’da idik..

Kısa bir mitingin ardından, saat 09:05’te 2 dakikalık saygı duruşunda bulunuldu.
Düzenleyici kuruluşlar adına ADD Genel Başkanı Sn. Tansel Çölaşan,
çok başarılı bir konuşma yaptı. Bu konuşma metnini de sitemizde paylaşacağız.

Ardından ANITKABİR‘e yöneldi yüzbinlerce yurttaş coşku ve kararlılık içinde….

Birkaç saatte mozoleye ulaşamadık..

İlk kez “Mozoleyi ziyaret edemeden!” ayrılmak zorunda kaldık..

Geçen yıl ziyaretçi sayısı 413 bin+ idi..

29 Ekim 2013’te 438 bin+ oldu..

Bu gün hepsini geçti eminiz….

Sevincimiz ve umudumuz büyük.. Özellikle gençler meydanlardaydı..
Hem de büyük coşku ile.. Göğsümüz kabardı..
“Kızlı – erkekli” birlikte geldik.. diye haykırıyorlardı..

Geçtiğimiz yıllarda iköğretim 5-8. sınıflar için verdiğimiz 10 Kasım konferansı görsellerini paylaşmak istiyoruz..

2006’da Gazi Mustafa Kemal Paşa‘nın doğumunun 125. yılıydı.
Ölümünün 72. yılında, doğumunun 125. yılında O’nu niçin anıyorduk??
Bu soruya, 5-8. sınıf çocuklarımızın anlayabileceği düzeyde içerik ve görsellerle
yanıt aramıştık. Bu yansıları çocuklarımıza izletelim..

  • AKP iktidarı okullardan, yaşamdan her yerden ATA’yı ve T.C.’yi,
    ANDIMIZI ..hiç utanıp sıkılmadan, adeta işgal gücü gibi siliyor!?
  • Çok acı ve hatta utandırıcı. Tarihe karşı – gelecek kuşaklara karşı suç işliyor AKP!

O bakımdan, çocuk ve gençlerimizin evde eğitimi büyük önem taşıyor..

9.-11 sınıflar için de bir dosyamız var, onu da sitemizden sizlere sunacağız..

Lütfen tıklar mısınız izlemek / ve çocuklarımıza izletmek için ??

10_KASIM_2006_Ilkem_Koleji_5-8._siniflar

Sevgi ve saygı ile.
11.11.13, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

SAĞLIKTA KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI; SORU VE YANITLARLA

Dostlar,

TTB’den (Tük Tabipleri Birliği) 2 meslektaşımız ve bir hukukçu çalışma arkadaşımız
son derece emekli bir çalışmaya imza attılar..

SORU VE YANITLARLA SAĞLIKTA KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI

Hazırlayanlar : Av. Özgür Erbaş, Doç. Dr. Cavit Işık Yavuz, Dr. Bayazıt İlhan

Sevgili Cavit Kocaeli Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalından.
Sevgili Bayazıt ise TTB Genel Sekreteri, Ulucanlar Göz Hastalıkları Hastanesi Uzmanı.

Aslında çalışma Aralık 2012 tarihli.. Sizinle paylaşmakta geciktik. Fakat bu sorunu sitemizde epey işledik farklı yazılarımızla. Topluca bu metni de paylaşalım..
Geldiğimiz – sürüklendiğimiz yer 1 yıl sonra daha somut = daha ürkünç (vahim)!

Önsöz şöyle bağlanıyor :

  • “Bu dokümanda konuyla ilgili sorulan sorulara yanıtlarımızı bulacaksınız.
    Sorular ve yanıtları, kamu özel ortaklığı ve hastane kampüsleri sürecinin
    Başbakan’ın hayalinin çok ötesinde anlamları olduğunu göstermektedir.”

Kamu – Özel Ortaklığı (Public Private Partership – PPP) yasası yürürlükte ve
Türkiye genelinde Kent Hastanelerinin inşaatına başlandı. Ankara’da Etlik ve Bilkent’te..
Kent – Şehir Hastanelerini de epey yazdık sitemizde..

AKP gözü kara bodoslama gidiyor – sürükleniyor dış güdümle..

24 soru ve 24 sayfalık bu değerli teknik metni bir kez daha topluca okumak ve savaşıma omuz vermek gerek.

Kurban Bayramı öncesi özel sağlık kuruluşlarının fark oranının % 200’e çıkarıdığını da gözeterek. Bunu da yazdık (30.10.13) :

ÖZEL HASTANELERDE % 200 FARK ALINMASI NE DEMEKTİR??

(http://ahmetsaltik.net/2013/10/30/ozel-hastanelerde-200-fark-alinmasi-ne-demektir/)

Dolayısıyla, para bulunur da 5 yıldızlı otel konforunda (5 yıldızlı sağlık hizmeti değil otel! Niçin acaba??) hastanelere kavuşursak (!) artık % kaç fark ödeneceğini varın siz kestirin..

Ya da SGK‘nın bu hastanelerde hizmet bedelinin % kaçını ödeyeceğini??
1/4, 1/5, 1/3?? Hangisi hangisi?
SGK katkısı böylesine marjinalleşecekse o kurum zorunlu sağlık sigortası
yapmış olur mu?

Ya da Ülkemizde GSS’den (Genel Sağlık Sigortası) söz edilebilir mi??

TTB’nin sözünü ettiğimiz önemli raporunu okumak için lütfen tıklayınız..

SORU VE YANITLARLA SAĞLIKTA KAMU ÖZEL ORTAKLIĞI

Kamu_Ozel_Ortakligi_Soru_ve_Yanitlarla

Bu lüks hastanelerde yabancı hekim de çalıştırılabilecek..

Büyük ATATÜRK ne buyurmuştu ?

1. Devletin EN BİRİNCİ GÖREVİ sağlık hizmetleridir.

2. Beni TÜRK HEKİMLERİNE emanet ediniz..

Aramızdan bedensel olarak ayrılışının 75. yılında bunları yazmak istemezdik.

Hele Sağlık Bakanlığı’nın adından T.C. simge harflerinin sökülmesi girişimini..
Midemiz bulanıyor ve lanetliyoruz!
Burası ne Cumhuriyeti peki ey AKP’liler?
T.C. nerenize batıyor?
Daha da çarpıcı soralım : T.C. yerine ne koymayı tasarlıyorsunuz?

AFİD Mİ??

ANADOLU FEDERE İSLAM DEVLETİ mi??

Kursağınızda kalacak!

Yüce ATATÜRK rahat uyusun, kutsal emanetini sonsuza dek yaşatacağız!

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 10.11.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

KİTAP ÖZETİ : YENİ DİN YENİ TANRI


Dostlar
,

Rahmetli, Aydınlanmacı bilim insanlarımızdan Prof. Dr. Alpaslan Işıklı‘yı
birkaç ay önce beklenmedik biçimde Seferihisar’da yitirdik (13.7.13).
Ardından sitemizde aziiiz anılarına hürmetle epey yazısını yayımladık.

Dostumuz, dava arkadaşımız, yoldaşımız, sevgili ağabeyimizdi..

Yazdığı tüm kitapları sular – seller gibi okuyorduk, konferanslarını izliyorduk
olanak ölçüsünde. Aynı masayı paylaşma onurunu yaşadığımız da oluyordu.
ADD’de, TÜMÖD’de yıllarca birlikte çalışmıştık.

“YENİ DİN YENİ TANRI” adlı kitabını bize imzalayarak armağan etmişti.
Kitaplığımızda duruyordu ve derslerimizde (Sağlık Ekonomisi, KüreselleTİRme ve Halk(ın) Sağlığı, Sosyal Tıp…) alıntılar yapıyor, okuma kaynağı olarak öneriyorduk.

Geçtiğimiz ay (Ekim 2013) Ankara Üniv. Tıp Fakültesi 6. sınıf öğrencilerimizden
Sezin Çolak bu kitabı okumak üzere bizden ödünç aldı.. Biz de olanak bulursa kısa bir özet çıkarmasını rica ettik. Sağolsun bizi kırmadı ve özetini “çubuk bellek” ile getirdi.

Kendisine çoook teşekkür ederek bu özeti paylaşmak istiyoruz..

  • Bu arada vurgulamak iteriz ki; kapitalizm – vahşi boyut ve ihtirasa tırmanan
    özel mükiyet ile emperyalizmim insanlık tarihinde “aksi bir yol kazası” olduğunu düşünüyoruz.. Bu ayraç (parantez), insanlığın küreselleşen direnişi ve
    (Prof. M. Chossudovsky ve Prof. N. Chomsky’ye saygı ile) sağduyusu ile
    artık kapatılmalı; uzadıkça yıkımı dayanılmaz kerteye varıyor ve dışlanması (tasfiyesi) zorlaşıyor.
  • Fakat çare yok, Büyük ATATÜRK‘ün öngörüsü yerini bulacaktır :
  • “Sömürgecilik ve yayılmacılık (emperyalizm) yeryüzünden yok olacak ve yerlerine uluslararasında hiçbir renk, din ve ırk ayrıcalığı gözetmeyen yeni bir işbirliği ve uyum çağı egemen olacaktır.”

Dosyayı pdf olarak indirebilirsiniz :

Yeni_Din_Yeni_Tanri_kitabi.ozeti

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 3.11.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

====================================

KİTAP ÖZETİ : YENİ DİN YENİ TANRI

Yeni_Din_Yeni_Tanri_kitabiYazarı : Prof. Dr. Alpaslan IŞIKLI

portresi_gomlekli

 

 

 

 

 

Özetleyen : İnt. Dr. Sezin ÇOLAK
Ankara Üniv. Tıp Fak., Ekim 2013

YANLIŞ DENKLEMLER

Kapitalizm, yeryüzünde sosyalizmden çok daha eski bir tarihe sahiptir. Bu nedenle, insanları ideolojik açıdan etkilemek bakımından, bilimden ve dinden de daha etkilidir. Özelikle, kitle iletişim araçlarında sağlanan gelişmeler kapitalizmin ideolojik gücü bakımından tartışılmaz üstünlükler sağlamıştır. Tarihin tanık olduğu ilk sosyalizm uygulaması olarak sunulan Sovyet sisteminin çöküşü kapitalizmin ideolojik üstünlüğüne olağanüstü bir boyut getirmiştir. Bunun sonucundadır ki, Sosyalizme temel olabilecek tüm değerler, doğru dürüst uygulama alanı kazanmamış olmalarına karşın; eskimiş, dinozorlaşmış unsurlar konumuna indirgenmişlerdir. Buna karşılık, gerçek eskiyi
temsil eden kurallar, kurumlar ve sözde çözümler, değişim rüzgârlarıyla estirilen model çerçevesinde ve yeni dünya düzeni adı altında tüm dünyaya dayatılabilmişlerdir.                                                                                                                                                          YENİ DİN YENİ TANRI

Dünya Bankası İmparatorluğunda iktidarın din temeline dayalı olmaması,
geçmişin imparatorluklarında görülmeyen bir durumdur. Ancak bu durum, İmparatorluğun kendine özgü bir organizmasının olmadığı anlamına da gelmez. Bunların da bir anlamda dini vardır ve bu dinin adı “neo-liberalizm”dir.
Dünya Bankası’nın kalkınma uzgörü (vizyonu) ile yeni muhafazakâr, sağcı,
bağnaz dinsel akımlar arsında çarpıcı benzerlikler bulunmaktadır.

Görünmeyen el” (Invisible hand), sanki Tanrı gibi, gizemli biçimde ekonomik yaşamı yönetmektedir. “Görünmeyen el”i tanımayanlar veya daha kötüsü ona karşı çıkanlar, yıkımlarını hazırlamaktadırlar.

‘Fiyatları tanrı belirler’ cümlesiyle eleştirilere yanıt veren zihniyetlere göre;
halkın, pazar mekanizmasının acımasız işleyişi altında ezilmesi, ilahi takdirin gereği sayılmalıdır!

SOSYALİZM = DİN DÜŞMANLIĞI

Marks‘ın ciltler dolusu kitap yazmasına karşın, düşmanları, ‘din halkın afyonudur’ sözünü kullanarak O’nu din düşmanı ilan ettiler. Sosyalizme karşı kullanılan
hiçbir ideolojik silahın bu ölçüde etkili olduğu görülmemiştir. Oysa anlı şanlı
Hıristiyan azizlerinin ‘esir, sahibine itaat etmekle tanrıya itaat eder’,
‘eşitsizlik ilahi bir kurumdur’ sözleri karşısında akıl ve vicdan sahibi
herhangi bir kimsenin bunları afyona benzetmesinden daha doğal ne olabilir?

ÖZELLEŞTİRME NE İÇİN?

Günümüzde özelleştirmeyi sihirli bir değnek gibi görenler çoğaldı. Günlük yaşam içinde nerede bir aksaklık görülse akla “özelleştirme” gelir oldu. Bütün bunlar kendiliğinden olmadı. Özellikle 12 Eylül’den(1980) bu yana çok yaygın kesimlerden kaynaklanan özelleştirme yanlısı kampanyaları, sendika karşıtı kampanyalarla ve
kamu kesimindeki istihdamın toplumun sırtında bir yük oluşturduğu yolundaki kampanyalarla eşlendirmek yoluyla sağlamışlardır. Bu eleştiriler ‘buralara hatır – gönül ilişkisi sonucu ve politik nedenlerle işçi alındığı iddiaları’ üzerine kurulmuştur.

Ne gariptir ki, bu konudaki eleştiriler, genelde kamu kesimindeki istihdam üzerinde
en belirleyici konumda bulunan siyasal iktidar sahiplerinden kaynaklanmıştır.

Özelleştirme lehine sürülen en popüler görüşlerden biri; ‘özelleştirme, devletten alıp
halka vermektir’.

Ancak gerçekte devletten alınıp halka verilmemektedir.

Ayrıca devlet ve halk, zorunlu olarak birbirlerine karşıt kavramlar değillerdir.

  • Oysa “özelleştirme” sendikasızlaştırma ve sosyal korunmadan uzaklaştırma demektir.

Bunun nedeni, Devletin demokratikleşmesi ölçüsünde, sosyal adalet öncelikleri ile kamu kesiminin önceliklerinin uzlaşabilir olmasıdır.

“Özelleştirme” üretimi daraltmak demektir. Üretim araçlarının mülkiyeti özel kesime geçtiği ölçüde, üretim kararlarının insan gereksinimlerine göre belirlenmesi durumu
son bulur. Onun yerine üretim kararları sermayenin kârlılık ilkelerine göre alınmaya başlanır. (A. Saltık: Örnek, 1 kutusu 2,5 – 3 TL olan yaşam kurtarıcı depo penisilin iğneleri “piyasada” yoktur, ucuzdur, kâr payı düşüktür ama yaşam kurtarıcı olsa bile sermaye açısından üretimi önemsizdir.. “Öksüz ilaç – orphan drug” ilan edilmiştir sermaye tarafından.. Kapitalizmin Tunç yasası “maksimum kâr” çelik iradesiyle yürürlüktedir ve anlı şanlı AKP iktidarı eli kolu bağlı, bu sağlık dramını seyretmektedir ne acıdır ki!)

“Özelleştirme” yabancılaştırmadır

Kapitülasyonları ve Duyun-u Umumiye’yi görmüş bir ülkenin insanları olarak, ülkenin iktisadi işletmelerinin hiçbir sınır tanımaksızın yabancılara devredilmesinin doğuracağı sonuçların ciddiyetini en çok bizim kestirmemiz gerekiyor.

SERBEST REKABET ve SAĞLIK

Serbest rekabet savunucularına göre, tüketiciler piyasada ‘özgürce’ karar verirken, ekonominin yönetimine temel olan kararların oluşumuna katılmaktadırlar. Bu noktada unutulan ya da unutturulmak istenen husus, satın alma ile ilgili kararlarda bireylerin iradelerinin eşitlik içinde rol oynamamakta oluşudur. Eğer bu ekonomi alanında demokrasi ise herkesin eşit olarak değil, satın alma gücü oranında katıldığı bir demokrasidir; dolayısıyla demokrasi değildir.

Sağlık alanının kendine özgü koşulları, serbest rekabet kurallarının işlemesini olanaksızlaştıran kimi özel güçlükler içerir.

Örneğin sağlık alanında göreli olarak, fiyat karşısında esnek olmayan bir istem (talep) söz konusudur. Yani sağlık hizmetlerinde fiyat ne denli artsa da, istemin sabit kalma eğilimi yüksektir. Normal olarak herkes, kendi sağlığı veya yakınlarının sağlığı için parasının tümünü vermeye hazırdır.

Öteki çarpıcı nokta ise; sağlık hizmetlerinin maliyeti, yaşlılar, yoksullar ve kronik hastalar bakımından öbür insanlara göre daha yüksektir. Bu kategorilere dahil olanlar, sağlık hizmetlerine en çok gereksinim duymalarına karşın, en düşük satın alma gücüne sahip kesimi oluştururlar. Sağlık hizmetlerinin piyasa mekanizmasına bağlı kılınmış olması, satın alma gücü yüksek ve ayrıcalıklı dar bir kesimin sağlık gereksinimlerini karşılamaya yönelik olağanüstü lüks sağlık kurumlarının kurulması sonucunu doğurmuştur.
Bizde de Devletin sırtından hızla yükselmeye başlamış bulunan, beş yıldızlı otel konforuna sahip özel hastaneler, bunun bilinen örnekleridir. Sağlık hizmetlerinin özel sektöre terk edilmesi, koruyucu sağlık hizmetlerinin daha çok ihmal edilmesi ve daralması sonucunu doğurur.

Sonuç olarak                     : 

  • Sağlık hizmetlerinin, kamusal kuruluşlar tarafından sosyal dayanışma amacıyla yürütülmesine son verilerek kâr amacıyla çalışan özel işletmelerce yürütülmesinin, yani “görünmeyen ellere” bırakılmasının ciddi sonuçları vardır.
  • Özel sektöre bırakılan sağlık hizmetleri, insanların gereksinimlerine göre değil, satın alma güçlerine göre biçimlenir ve yönlenir. 

Ülkemizde demokratik rejimin askıya alınması ve demokratik hak ve özgürlüklerin ciddi yaralar alması yönünde önemli birer tarih oluşturan 12 Mart (1971) ve 12 Eylül (1980) darbelerine ortam hazırlayan birtakım örtülü operasyonlardır.

Büyük Ortadoğu Projesi’nin dayandırılmak istendiği gerekçeler; uluslararası terörle ve özelikle bölge bağlamında düşünüldüğünde İslami terör denilen şeyle mücadele etmek ve bölgeyi kitle imha silahlarından arındırmak olarak özetlenebilir.

  • BOP, tarihin tanık olduğu en iğrenç ve en korkunç insanlık trajedilerinin sahnelenmesine neden olmuştur ve olmaya da devam etmektedir  

GELECEK    

Gelecekle ilgili olarak, çok önemli ve büyük değişikliklerin arifesinde olduğumuzu
ve bir dönüm noktasında yaşadığımızı düşündüğümüz çok olmuştur.
Hemen her dönemde böyle düşünenler bulunabilir.
Oysa geçmişe baktığımızda, insanlığının uçsuz bucaksız tarihi boyunca,
bir dönüm noktası sayılabilecek ölçüde önem taşıyan dönemlerin az olduğunu görürüz.

Tüm insanlık açısından değer taşıyan önemli dönemeçlerin sonuncusu,

Kapitalizmin doğuşudur.

*********************

Sevgili öğrencimiz – meslektaşımız Sezin’in özetlemesine bir alıntı da biz yapmak istiyoruz hoşgörüsüyle :

“Birmingham’daki bir yüksek blokta oturan kiracıların
1/7’sinin su aboneliklerinin kesilmesi üzerine doğan durumu bir kapıcı
“Tam leş gibi bir durum doğdu..” tümceleriyle betimledi.

Tuvalette sifon kullanma olanağından yoksun kalan kiracılar,
gereksinimlerini merdiven boşluklarına görmekteler
veya lazımlıklarını pencereden aşağıya boşaltmakta.”

Ian Gregory, The Guardian, 2 Eylül 1992,
(Aktaran: Alpaslan Işıklı, Yeni Din Yeni Tanrı,
Otopsi Yay. 1. Bs. 2005, syf. 119-120)