Etiket arşivi: Bülent Esinoğlu

Onun dizinin dibinde kim var?

Dostlar,

Sevgili arkadaşımız Sayın Bülent ESİNOĞLU‘nun altından kalkılması son derece güç sorular ve çarpıcı saptamalar içeren yazısını paylaşmak istiyoruz.

T.C. Başbakanı R.T. Erdoğan‘ın bu göreve gelmeden önce çekilmiş,
bu yazının konusu kişi ile çekilmiş fotoğrafını da biz ekleyelim ..

Tayyip ve Taliban

 

 

 

 

 

 

 

 

Teşekkürler Sn. Esinoğlu..

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 11.10.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

========================================

Onun dizinin dibinde kim var?

Bulent_Esinoglu_portresi

Bülent ESİNOĞLU

 

Haberimiz Resmi Gazete‘den.

Yani açık istihbarat, yani yorum yapmıyoruz.

12.9.2013 tarihli Remi Gazete’de, hem de Erdoğan’ın imzasıyla…

Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkındaki Kanun‘un
5. maddesi Bakanlar Kurulunca kabul edilmiştir.

Kimler terörist, kimlerin finansmanı önlenecek diye baktığınızda, 42. sayfada
Gulbettin Hekmetyar’ın ismi ile karşılaşıyorsunuz.

  • Kim bu Hekmetyar?
  • Hekmetyar’ın dizinin dibinde fotoğraf çektiren Erdoğan’ın dostu.

ABD’nin ve dolayısı ile İnterpol’ün terörist diye belirlediği kişi.

Hekmetyar’ın eğer varsa, terörist olduğu için Türkiye’deki mal varlığına el konulacak.

Tahmin edebileceğiniz gibi, eğer mal varlığı var idiyse bile, kendisine yardım ve yataklık edenler tarafından yurt dışına çoktan çıkarılmıştır.

Burada önemli olan mal varlığına el konulup konulmaması değildir.

Uluslararası camiada, terörist olarak belirlenmiş olan birisinin,
bir zamanlar Erdoğan’ın yanında olmasıdır.

Basındaki fotoğraflar bunu gösteriyor.

Erdoğan’ın kaderine bakın ki, bir zamanlar kader birliği yaptığı Hekmetyar’ı,
şimdi kendi imzaladığı terörist listesine koyuyor.

Bir ülkenin Başbakanının, üstelik kendi imzası ile terörist olarak ilan ettiği birisi ile
birlikte fotoğrafının bir manası yok mudur?

Türkiye bir hukuk devletiyse veya Türkiye’de hukuk varsa,
Erdoğan Başbakanlık yapabilir mi?

Diyelim ki, Hekmetyar, Erdoğan’ın ölçülerine göre terörist değil.

Ama ABD ve İnterpol, Hekmetyar’ı terörist ilan etmiş.

Bu durumda daha büyük bir felaket ortaya çıkıyor.

  • Amerika’nın talimatları, Erdoğan’ın en yakın dostunu harcamasına sebep oluyor.

Bu durumda ister istemez, insanın aklına, Gülen Cemaati‘nin bu listelere
ne zaman gireceğidir.

Burada cereyan eden ahlakın tartışılması başka bir yazının konusudur.

Ancak ülkemizde medya namuslu olsa, hukuk işlese, savcılar çalışsa, bu konuda
dava açmaları gerekmez mi?

“Hukuk siyasetin piçidir..” derlerdi…

Gerçi şimdilerde ondan da öteye geçti.

  • Bir ülke bu kadar zilleti nasıl kaldırabilir?

Yaşadığımız süreç; bunların daha beterinin gelişeceği yönündedir.

Suçları artıyor.

Suç işleme özgürlüğü, kuvvet sizin elinizde olduğu müddetçe olur.

Güç gitti mi?

Yandı külüm keten helvası…

11.10.2013, bulentesinoglu@gmail.com

Değersizleşen lira değil

Dostlar,

Sn. Bülent Esinoğlu dostumuzun acı finansal gerçeklerimizi işleyen yazısı..

Son günlerde sessiz sedasız yaklaşık %10 enflasyon yapıldı..
Hani ekonomimiz çooook istikrarlı idi??..

Süregelen 2007-8 büyük Dünya ekonomik bunalımı “teğet geçmişti” ??

AKP’nin iktidar olduğu 14 Kasım 2002‘den bu yana yaklaşık 11 yılda toplam enflasyon ne denli oldu acaba??

İktisatçı Sayın Dr. Mahfi Eğilmez‘in irdelemesine göre 2002-2012 dönemi ortalama yıllık enflasyon %9,3’tür (http://www.mahfiegilmez.com/2013/01/akpnin-on-ylnn-ekonomik-resmi.html, 25.8.13). İki basamağın hemen altındadır. 2013 verisi ile sanırız 11 yıllık ortalama 2 basamaklı olacaktır.. AKP’nin balon efsanesi bir kez daha çökecektir.

“Enflasyonu tek basamaklı yaptık” diye böbürlenenler gerçeği mi söylüyor?

AKP’yi sanırız, engellenemeyen ekonomi bunalım – çöküntü silip süpürecek. Ülkemize maliyeti çooook ağır olacak.. AKP’ye oy veren – vermeyen yoksulun beli iyice bükülecek.

“Tek basamaklı enflasyon” gerçek ise reel maliyeti nedir??
Toplumcu iktisatçılarımızdan yazılar bekliyoruz..

Teşekkürler Sayın Esinoğlu..

Sevgi ve saygı ile.
Tekirdağ, 25.8.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Değersizleşen lira değil

Bulent_Esinoglu_portresi

Bülent ESİNOĞLU
23.8.2013, bulentesinoglu@gmail.com

Türk Lirası, dolar karşısında %10, Euro karşısında %10’un da üzerinde değer yitirdi.

Yani aldığımız her şey, kullandığımız her aracın fiyatı en az %10 artacak.

Çalışanlar aynı süre çalışacak, ama kazandığımız ücretin alım gücü %10 azalacak.

Lira’nın kaybetmesi demek, halkın kaybetmesi demektir.

Paradan para kazananların hayatında bir değişiklik olmayacak.
Hatta sen %10 kaybetmişsen, birileri %10 kazanmış olacaktır.

Zaten krizler, bir anlamda, kapitalizmin yapısal halidir.
Krizler olacak ki, zenginler biraz daha zengin olsun.

Her kriz döneminde halk kaybeder; büyük sermaye kazanır.

Günümüze dönersek, Maliye Bakanı (Mr. Mehmet Şimşek) bir ay kadar önce, “Satacak devlet malı kalmadı” demişti!?

Halkın malını “babalar gibi satanların” hikâyesi neydi?
(Önceki Maliye Bakanı Kemal Unakıtan)

– Sermaye tabana yayılacak,

– Ürünler ucuzlayacak,

– Teknolojik gelişmeler olacak.

Hiçbir iddia gerçek olmadı.

Sadece talanlar gerçekleşti.

Özelleştirmeler yapılırken, yağmanın Türk halkına hazmettirilmesi için
bu yalanlar söylenmişti.

Peki, satacak devlet malı kalmadıysa, biz bu yamyamları doyurmak için ne yapacağız?

Halkın malına mülküne özelleştirmeler adı altında saldıranlar,
şimdi nereye saldıracaklar?

Nereye saldıracaklarını anlamak için, Yunanistan’a bakmak yeterlidir diye düşünürüm.

Yamyamlar, Yunanistan’da devletin tüm varlıklarına saldırdı.
Ancak yetmedi.

Emeklilerin maaşlarını %30 indirdiler. Yani emekli maaşlarına saldırdılar.

Binlerce insanı işten çıkardılar.

Ege Denizinde 8 tane adayı Almanlara değil ama Katar Şeyhlerine sattılar.

Olmadı emeklilik fonlarına saldırdılar.

Halk ayaklanmasın diye de, gene Alman parasıyla, konsantrasyon kampları gibi
Konuksever Merkezleri kurup, ideolojik koruma sistemleri yarattılar.

Eğer kulak misafiri olmuşsanız, bizde de İşsizlik Fonunda biriken paraları
borçların ödenmesi için kullanılabileceği konuşulmaya başladı.

“Allah korusun, ben emekliyim, çok şükür maaşımı alıyorum” diye kimse dua etmesin.

Öyle yediler, öyle içtiler, öyle borçlandılar ki, hiçbir şeyin garantisi kalmadı.

Zaten demiyorlar mıydı, “risk olmayan yerde başarı olmaz” diye…

Amerikan finans sitemine dâhil olan 60 ülkede, yukarıda saydığım tehditler,
herhangi birinin başına, her an gelebilir.

ABD Dolar basıp, bizim gibi ülkelere satarak,(zaten emperyalizm de
bu demektir) kendi bunalımlarını, bu altmış ülkeye transfer ediyor.

İran gibi Amerikan finans sistemini kabul etmeyen ülkelere de, AKP gibi iktidarları kullanarak ABD, ağır ekonomik yaptırımlar ve baskılar uygulattırıyor.

Türkiye’nin demir- çelik gibi üretim fazlası ürünlerini İran’a satmak yasaktır.

Türkiye’deki ağır ekonomik krizlerin başlıca nedenini şimdilerde sadece ABD dolarına bağlamak, manüplasyondan başka bir şey değildir.

Kendi ekonomik kararlarımızı kendimiz alamadığımız sürece,
başkalarının da krizlerinin bedelini ödemekten kurtulamayacağız.

Hem İran’ı zora sokuyorlar hem de bizi.

Siyaseten ve ekonomik olarak emperyalizme bağımlı politikaları benimseyen, işbirlikçileri seçtiğimiz sürece, krizlerden kurtulamayız.

MISIR’ı Bir de bizden okuyun..

MISIR’ı Bir de bizden okuyun..

Sevgili Dostlar, !!!

Bizim siyasetçilerin büyük çoğunluğu -medyası dahil- İslam ülkesi Mısır’daki yönetim değişikliğini yerden yere vuruyor! İktidarın her sözü ve uygulamasına karşı isabetli sözler sarfedenler, konu Mısır’daki yönetim değişikliği konusunda aynen iktidar ağzını kullanıyor, destek çıkıyor! Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu demezler mi adama?!
Mısır denen dünyanın en eski ülkesinin yeniden ortaçağ yönetimine doğru evrildiğini gören-yaşayan Mısır ordusu bu gidişe el koyduğu için ve bu değişimi sandıkla, oy ile yapmadığı ve elbiseleri de sivil olmadığı için “darbe” deniyor haliyle. Hem de bu sözcük o kadar sık kullanılıyor ki, insana gına geliyor adeta! Yani darbe, zamana yayarak ve sivil elbise ile yapılırsa “Demokratik,” bir günde ve askeri elbise ile yapılırsa “Darbe” oluyor öyle mi?!

Mısır’ın yaklaşık 7 bin yıllık köklü bir geçmişi olduğunu, bu dönem içinde birçok ülke, kavim ve kişilerin Mısır’ı yönettiğini, 1517-1805 arası dönemde -yaklaşık 300 yıl- Osmanlı yönetimi altında kaldığını biliyoruz. Mısır bir Arap ülkesi ancak, diğerlerinden çoğu konuda çok farklı olduğunu biliyoruz. Avrupa ülkelerinin okullarındaki tarih derslerinde Mısır’a ayrı bir önem verildiğini ve uzun uzun okutulduğunu biliyorum…

Yine biliyoruz ki, Mısır’da darbe yapan generali de devirdiği cumhurbaşkanı seçmişti. Demek ki, Mısır’ı nereye götürdüğünü bu kısa süre içinde gördüler ve daha kötüye gitmesine mani oldular. Öyle ya, her ülkenin ordusu aslında sadece dış düşmanlara karşı değil, dahili bedhahlara karşı da görevlidir…

Şimdi aşağıdaki makalede, Mısır’daki değişimin gerekçelerini-aslını okuyalım bir kez daha.

Saygılarımla.

Duran Aydoğmuş
17.08.2013
—–

BUNA USTA POLİTİKACILIK DENEMEZ : MISIR’DA ÇAĞ DIŞINDA KALAN AMERİKAN UŞAKLARINI CAMİ ÖNLERİNDE DESTEKLEMEK, SURİYE’NİN SEÇİLMİŞ BAŞKANINA SAVAŞ AÇMAK DIŞ BAŞARI İLE HALKINI KORKUTMAK DEMEKTİR (…..)

“YADEDECEKSİNİZ. HİNT’E, YEMEN’E VE MISIR’A GİDEN FİKİRLERİM, ORADA FİLİZLENEREK GELİP SİZİ BOĞACAKTIR.”
MAREŞAL GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK.
*****

Mısır’ın yaklaşık 7 bin yıllık köklü bir geçmişi olduğunu, bu dönem içinde birçok ülke, kavim ve kişilerin Mısır’ı yönettiğini, 1517-1805 arası dönemde -yaklaşık 300 yıl- Osmanlı yönetimi altında kaldığını biliyoruz.
——————-

Mısır’ı bir de bizden okuyun!

Bulent_Esinoglu_yurduma_can_feda

Bülent ESİNOĞLU

Mısır’da gerici bir kalkışma, ilerici bir halk tarafından bastırılmıştır.

Ordular, halk hareketlerinde, güçlü olan yerden yana tavır almak zorundadır. Çünkü ordular da halkın bir parçasıdır. Evet Mısır’da iki taraf vardır. Birisi uluslaşmayı, çağdaşlaşmayı temsil etmektedir. Öteki taraf ise; ümmetleşmeyi, ortaçağı ve dinci gericiliği temsil etmektedir. Bu ortaya koyduğumuz olgu, elbette mutlak manada değildir. Her ilericiliğin içinde, bir gericilik vardır. Dünyanın her yerinde, demokrasi ve laiklik gelirken, ezerek ve mahkum ederek gelmiştir. Gericilik ezilmezse, zaten ne laiklik gelir, ne de demokrasi…

Mısır’da, beş çocuğundan üçü Amerikan vatandaşı olan Mursi, Ümmetçiliği, gericiliği temsil etmektedir. Eğer gericilik, akla ve laikliğe karşı kalkışma halindeyse, buna demokrasi talebi denilmez. Gericiliğe özgürlük, demokrasinin ilkesi olamaz. Ümmetcilik, eşitliğin karşısındaki bir örgütlenme biçimidir. Gericilikte eşitlik yoktur. Zaten bu sıfatı kazanmasının nedeni eşitsiz ilkelere sahip oluşundandır. Çünkü ümmetçilikte hiyerarşiyi belirleyen, eşit olup olmamayı belirleyen, dinsel lidere yakın olup olmamadır.

Avrupa’daki Otuz Yıl Savaşları dinsel düzenden kurtulup, dünyevi düzene ulaşmak için yapılmıştır. Kilise ile halk arasındaki bir kavgadır. Kiliseden iktidarı almak o kadar kolay olmamıştır. Bu kavganın sonunda, Batıda önce laiklik sonra demokrasi gelmiştir. Din ve devlet işlerini ayırmaksızın ilerleme olmaz.

İslam ülkelerinde dini gericiliğin ve bölücülüğün arkasında hep emperyalizm olmuştur.

Laiklik ve demokrasi ile elde ettikleri ilerlemeyi İslam ülkelerinden esirgemiştir. Batının dinci gericiliğin arkasında olması, Mısır’da olduğu gibi hep bölünmeleri getirmiştir. Batının Mustafa Kemal düşmanlığının nedeni de budur. Bugün iktidara yalakalıkta yarışan medya, Mısır’daki olaylara nesnel yaklaşmamakta, ümmetçilik gözlüğü ile bakmaktadır. Mısır’daki kavga; ümmetçilik mi iktidar olacak, yoksa laik anlayışın taraftarları mı iktidar olacak kavgasıdır. Bu kavgada bazen ilericiler, bazen gericiler kazanacaktır. Sonunda, dünyasal olan uhrevi olana galip gelecektir.

Hiç kimse, bize, ümmetçiliği demokratikleşme gibi yutturmaya kalkmasın.

Mısır’da yaşanan millet – ordu birlikteliğidir.

Demokrasi, gericiliği mahkûm ederek varılan bir yönetimdir.
15.8.2013, bulentesinoğlu@gmail.com

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Dostlar,

  • Başbakan RT Erdoğan‘ın “miliyetçilik” bağlamındaki akıl – mantık – bilim dışı ve
    üstelik tahrik edici söylemleri ülkemizi alt üst etti.

Durup dururken de yersiz gündemle herkesi meşgul etmekte.
Senaryo bir güzel oynanıyor ki, gıpta etmemek (!) olası değil.

Siyaset satrancında hamleler yapılmış durumda :

  • Al Apo’yu; ver Başkanlığı..

BOP Eşbaşkanı Türkiye’li RT Erdoğan, gerçekten yaşamının satrancını oynuyor.. Büyük oynuyor.. (!)
Benzetmek uygunsa çomak arı kovanına sokuldu adeta..
Yeryüzünde ilk kez, 80+ milyon nüfuslu bir ülkenin halkı, “adsız” (ya da sıfatsız) bırakılmaya çalışılıyor.

Ne dolu alıyor ne boş doluyor..

Peki bu ne hikmettir??
Dün dokunulmazlıklarının kaldırılması için TBMM’de AKP’nin girişim başlattığı
BDP’li vekiller şimdilerde birer pırlanta.. 330 hatta 367’nin kritik hesapları yapılmakta.
Ya AKP içinden namuslu – vicdanlı vekillerin gizli oylamada “hayır” ları ne olacak?

1 Mart 2033 Tezkeresi oylamasında 100 dolayında namuslu – vicdanlı AKP’li vekil “hayır” demiş ve Tezkere reddedilmişti..

Tarih bu denli zikzak, bu denli derin çelişki ve tutarsızlığa tanık olmadı..

  • Kadim Anadolu halkını aptal sananlar bir kez daha aynaya bakmalı..

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi‘nden (Biyofizik Anabilim Dalı) meslektaşımız
Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar’ın değerlendirmelerini ve makalesini dikkatle okuyalım..

Sevgi ve saygı ile.
21.2.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=======================================

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

  • Bir ulusun ruhu esir alınmadıkça, bir ulusun azim ve iradesi kırılmadıkça o ulusa hâkim olmanın olanağı yoktur. Oysa, asırların yarattığı ulusal bir ruha, kuvvetli ve daimî bir ulusal iradeye hiçbir kuvvet karşı koyamaz. (01.09.1924)

Mustafa Kemal ATATÜRK

Google Earth’ten bakacaklar icin Şırnak-Cizre’de koordinatlar: 37 13’ 31’’ N 42 21′ 22’’E  

Değerli arkadaşlar,

Güzel ülkemiz, TÜRK DEVLETİ’nin ulusal birlikteliğini bozmak ve parçalamak için AB-D emperyalizmi tarafından yıllardır ekilen tohumlar yeşermeye başladı. Bu acı ve üzüntü veren süreci sizlere yeniden anımsatmak isterim.

Bu nedenle 2007’de yani 6 yıl önce KİMLİĞİ OLMAYANLAR SORAR: BİZ KİMİZ? DİYE!!! başlıkla yazdığım yazımı aşağıda bilgilerinize bir kez daha sunarım.

Sevgi ve saygılarımla (20.02.2013).

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

************************* 

KİMLİĞİ OLMAYANLAR SORAR; BİZ KİMİZ? DİYE!!!

  • Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey,
    kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.

 

Mustafa Kemal ATATÜRK

Değerli Arkadaşlar,

Ülkemizde son günlerde bazı anketler yapılmaktadır. Bence ülkemizde yeni azınlıklar yaratmak ve AB-D emperyalizminin bölücü isteklerine zemin oluşturmak amacıyla düzenlenen bu anketlerin esas hedefi önümüzdeki seçimler olarak gösterilmektedir.

Dün akşam hem NTV de hem de CNN-Türk de yapılan formlarda bu anketlerin sonuçları tartışıldı. Özellikle KONDA’nın yaptığı BİZ KİMİZ? Başlıklı anketin sonuçları üzerinde duruldu. Bu anket hakkında Sayın Melih Aşık, Milliyetteki köşesinde değindiği üzere:

Türkiyeli olmak!

KONDA‘nın gazetemiz için düzenlediği “Biz Kimiz” başlıklı anketi merakla izledik. Yararlandık. Ancak bir itirazımız var. Örneğin “Kimliğinizi nasıl tanımlarsınız?” sorusunun cevap şıklarından biri “Türkiyeli” şeklinde saptanmıştı. Çoğunluk bu şıkkı işaretleyince vatandaşların çoğunluğu kendilerini “Türkiyeliyim” diye tanımlıyor sonucu çıkmıştı. Neden cevap “Türküm” diye belirlenmemişti? Her halde “Türk” bir ırkın adı sayıldığından. Oysa ne der Atatürk: 

  • “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.
    Türk” bir ırkın değil, milletin adıdır.”

Yine Sayın Bülent Esinoğlu’nun 22.03.2007 tarihli yazısında değindiği gibi KONDA 1993 yılında yaptığı ve yine Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan ankette Türkiye’de yaşayan halkın %4’ü Kürt olarak belirlenmişken, şimdi ise %15,4 olarak belirlenmiştir. 1993’te
%4 olan Kürt nüfus nasıl oldu da şimdi %15,4 oldu? Bir tek bilimsel açıklaması var:
Kürt analar 15 çocuk doğurdu, Türk analar ise hiç doğurmadı.

* * * * * * * * *

Değerli arkadaşlar,

“BİZ KİMİZ?” diye bir anket neden yapılır?

Siz kimliğinizi bilmiyorsanız, kimliğinizi yitrimişseniz veya yeni bir kimlik arayışı içindeyseniz ancak böyle bir soru sorarsınız. Veya size birileri yeni bir kimlik vermek istiyorsa, zemin oluşturmak için bu çeşit sorularla sizi tuzağa düşürmek ister.

Bizler, Yüce Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün, “En büyük eserim” diye övünerek, halkı ümmetten ulusa geçirmek üzere kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nde yaşayan Türk Milleti’nin birer bireyiyiz. Kimliğimiz bellidir ve kimse de bu kimliğimizi tartışmasın. Bu konuda “TÜRK KİMDİR?” başlıkla yazdığım bir yazımı sizlere
yeniden anımsatmak isterim.

Umarım içimizde kimliğini yitirenler, bu yazımı okurlar ve kendilerine gelirler.

Sevgi ve saygılarımla (28.03.2007).

Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

***************************** 

TÜRK KİMDİR?

http://www.siirparki.com/turkolmak.html

Değerli arkadaşlar,

Son günlerde klasik milliyetçilik anlayışı ile Türk kimliği hakkında çeşitli yorumlar ve tartışmalar yapılmaktadır. Sanki birileri bu tartışmaları bilerek ortaya atmakta ve
yok yere zamanımızı ve gündemimizi meşgul etmektedirler. Bazen bu tartışmalar kırıcı olmakta ve hatta bu kısır tartışmaların dozu giderek artmakta, huzur bozucu olmaktadır.

Artık bu tartışmalar son bulmalıdır. Demokratik milliyetçilik anlayışı içinde
“Türk kimdir?” sorusuna verecek yanıtlarımız çoktur. 
Örneğin:

  • Ülkemiz demirbaşlarının üç kuruş on paraya elden çıkarılmasına karşıysan, Türk’sün sen,
  • Ülkemizin iç işlerine karışan AB büyükelçilerine karşı tepki duyuyorsan,
    Türk’sün sen,
  • AB’ye üye olacağız umudu ile ulusal bağımsızlığımızı tehlikeye koyacak ödünlere karşıysan, Türk’sün sen,
  • Kıbrıs, Ege Adaları gibi ülkemizin geleceği için yaşamsal önem arz eden konularda VER KURTUL’a karşıysan, Türk’sün sen,
  • Ümmetçilik isteklerini, “ılımlı islam” kavramı icinde benimsetmeye çalışan ve
    bu konuda emperyalist ülkelerle işbirliği yapanlara karşıysan, 
    Türk’sün sen,
  • Laik ve demokratik Cumhuriyetimize sahip çıkıyorsan, Türk’sün sen,
  • Ülkemizin birlik ve beraberliği için çalışıyorsan, Türk’sün sen,
  • Ülke bütünlüğünü korumak uğruna gerektiğinde canını verecek kadar
    bu ülkeyi seviyorsan,Türk’sün sen,
  • Siyasal rant kazanmak uğruna, kutsal dinimizi siyasete alet edenlere karşıysan, Türk’sün sen,
  • Siyaset-Ticaret-Bürokrat-Mayfa işbirliği içinde ülkemizi soyanlara karşıysan, Türk’sün sen,
  • Borç yiğidin kamcısıdır mantığı ile ülkemizi gırtlağına kadar borca sokanlara karşıysan,Türk’sün sen,
  • Ekonomimizi IMF emrine sokarak, işçi-memur-çiftçi-emekli düşmanı olanlara karşıysan,Türk’sün sen,
  • Kadın haklarını koruyup, onlara her alanda saygı gösterip, medeni ve siyasal haklarını kullanmalarına destek veriyorsan, Türk’sün sen,
  • Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dahice uygulamaya koyduğu
    ilke ve devrimlerine sahip çıkıyorsan, Türk’sün sen,

En önemlisi ulusal marşımız söylenirken, hemen gururla eşlik edebiliyorsan,
bağımsızlık simgesi bayrağımız göndere çekilirken gözlerin dolarak  duygulanabiliyorsan, Türk’sün sen,

  • NE MUTLU TÜRKÜM DİYEBİLENE !!!

Sevgi ve saygılarımla (05.07.2005).

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR