Etiket arşivi: Ege Adaları

Hükümran esaret  

Zafer Arapkirli
Cumhuriyet, 17.7.2020

Hükümran esaret  

Başlıktaki “Oximoronic” tabiri kullanmak için çok düşündüm. Ama içinden geçmekte olduğumuz bu süreçte, ülkemizi yönetiyor gibi yapan (savrulan diyelim) iradenin halini daha iyi tanımlayacak başka bir söz bulamadım.

Hani derler ya: “Cuk oturuyor” diye.

Düşünsenize, ağızlarını her açtıklarında sadece ülke içinde değil ülke dışında da “fevkalade duruma hâkim ve her istediğini başaran, kimsenin itiraz edemiyor ve hukuken alt edemiyor olmasının da avantajı ile ipleri istediği gibi çekebilme olanağına sahip” görüntüsü veriyorlar ya.

Oysa, işlerin hiç de öyle yürümediğinin, kazın ayağının da göründüğü gibi olmadığının farkına bile varamayacak noktayı çoktan geçtiler. Bu noktadan onra (yakınlarındaki) kimse de onlara söyleyemiyor sanırım. Bizler, yani “çooook uzaklarında” olanlar da bir şeyin değişeceğine ilişkin umudumuzdan değil de sırf tarihe not düşmek adına söylemekten çekinmiyoruz. Çekinmedik, çekinmeyeceğiz de. Çünkü hiç olmazsa tarih, adaletin ve hukukun yanında, doğrunun yanında olanlara bir şekilde, bir aşamada hakkını verir diye umduğumuzdan yapıyoruz bunu.

Hükümranlık diye avaz avaz bağırarak, dünyayı hayrete düşürecek bir kararla “Kiliseyi cami olarak kullanmaya” karar verirken, hiç hesap etmediler ki kendilerinden önce “Kiliseyi camiye değil, müzeye dönüştürme” kararını alan akil irade, yani Cumhuriyetin kurucu iradesi, bu konuda alınabilecek en aklıselim içeren kararı almıştır. Üstelik işgalci “Yedi Düvel”i bu topraklardan kovalayarak bu “Devlet”i kuran o “Kurucu irade” sayesinde bu ülkede 72 millet ve dinden insan özgürce ibadet edebilmekte ve bu “emanet”, bu ülkenin temel taşlarını bağlayan en güçlü harcı oluşturmaktaydı..

Hükümranlık diye çığırırken, kendi ülkesinin Bakanlar Kurulu’nun 86 yıl önce aldığı kararın üzerini çizerek sadece saygısızlık etmekle kalmıyor (Kurucu Yüce Önder ATATÜRK’ün ihanetle suçlanması küstahlığına girmek bile istemiyorum) aynı zamanda, “Bir devletin kendi aldığı bir kararın altındaki mührü söküp atarak” devletin mührünün yüceliğini, (hükümranlık diyelim mi?) kendi elleriyle berhava ettiğinin farkında bile değil.

Hükümranlık diye gerim gerim gerinirken, bir yandan kendi milletinin vergileri ile satın aldığı milyarlarca liralık silah sistemlerini, el âlemin parmak sallaması üzerine  “depoya kapatmak zorunda kaldığını”, yine başka bir ülkeden parasını ödeyerek aldığı uçakların “Vermiyorum işte. Var mı diyeceğiniz?” diye terslendiğini, daha da ötesi, bunu sineye çektiğini (Don’t be a fool mektuplarına filan girmiyorum bile) unuttuk sanıyor.

Hükümranlık diye ortalığı kasıp kavururken, bu ülkenin bir mahkeme heyeti karar için toplanmaya hazırlanırken, aynı kentin bir havaalanında motorları çalışmaya başlayan bir uçağın, “uzaklardan gelen bir telefonla serbest bırakılıveren bir papazı alıp uçtuğu” gerçeği buharlaşıp uçuverdi sanıyor.

Hükümranlık diye gerinirken, kendimiz “Devlet” olarak ilk imzacılarından biri olduğumuz ve “Parlamento”dan (Yüce Meclis diyelim – daha iyi gider) onaylattığımız İstanbul Sözleşmesi’nin altındaki imzayı geri çekerek ele güne rezil olmamızın hazırlıklarını yapıyor.

Hükümranlık diye meydanlarda haykırırken Ege Adaları’nın tüm uluslararası sözleşmelere aykırı biçimde komşu bir ülkenin silahlı kuvvetleri tarafından bir bir işgal ve tahkim edilmesine ses çıkaramıyor olmamızın üzerini örtmeye çalışıyor.

Hükümranlık diye övünçle gezinirken, Birleşmiş Milletler nezdinde hükümran bir devlet olarak tanınan bir komşunun topraklarına topla, tankla, tüfekle dayanarak o devleti “rejim” diye küçümseyerek, başkentinin en önemli camisinde cuma namazı kılma niyetlerini ortalık yerde seslendirmekten sıkılmıyor.

Hükümranlık diye fiyaka satarken, en büyük kentinin tam orta yerindeki bir konsolosluk binasına ellerini kollarını sallayarak (havalimanından beri adım adım izlendikleri halde) giren 15 yabancı eşkıyanın, içeride adam öldürüp kıtır kıtır doğradıktan sonra, yine ellerini kollarını sallayarak çıkıp gittiklerini, arkalarından “çemkirmekten” başka bir şey yapmaya gücünün yetmediğini kimsecikler duymadı, görmedi, bilmiyor sanıyor.

Hükümranlık diye avazı çıktığı kadar bağırırken bu ülkenin yaşadığı en menfur, en alçakça, en hain darbe girişimlerinden birinin arkasında olduğunu sağır sultanın da duyduğu, herkesin de bildiği FETÖ elebaşı Ağlak Vaiz’i yüz bilmem kaç kez talep ettiğimiz halde adeta “nanik” yapılarak iade etmeyi reddettiklerini ve hâlâ kucakta beslediklerini bilmiyoruz, hepimiz salağız sanıyor.

“Hükümranlık” derken, bütün bu hatırlattığım komple yönetici acziyetinin “esiri” olmayı, ancak ülkeyi bu hale getiren kadrolar becerebilirdi.

Bu “esareti” kendi çabası ile yaratabilmek de bir “beceri” midir?

Bilemiyorum.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

Dostlar,

  • Başbakan RT Erdoğan‘ın “miliyetçilik” bağlamındaki akıl – mantık – bilim dışı ve
    üstelik tahrik edici söylemleri ülkemizi alt üst etti.

Durup dururken de yersiz gündemle herkesi meşgul etmekte.
Senaryo bir güzel oynanıyor ki, gıpta etmemek (!) olası değil.

Siyaset satrancında hamleler yapılmış durumda :

  • Al Apo’yu; ver Başkanlığı..

BOP Eşbaşkanı Türkiye’li RT Erdoğan, gerçekten yaşamının satrancını oynuyor.. Büyük oynuyor.. (!)
Benzetmek uygunsa çomak arı kovanına sokuldu adeta..
Yeryüzünde ilk kez, 80+ milyon nüfuslu bir ülkenin halkı, “adsız” (ya da sıfatsız) bırakılmaya çalışılıyor.

Ne dolu alıyor ne boş doluyor..

Peki bu ne hikmettir??
Dün dokunulmazlıklarının kaldırılması için TBMM’de AKP’nin girişim başlattığı
BDP’li vekiller şimdilerde birer pırlanta.. 330 hatta 367’nin kritik hesapları yapılmakta.
Ya AKP içinden namuslu – vicdanlı vekillerin gizli oylamada “hayır” ları ne olacak?

1 Mart 2033 Tezkeresi oylamasında 100 dolayında namuslu – vicdanlı AKP’li vekil “hayır” demiş ve Tezkere reddedilmişti..

Tarih bu denli zikzak, bu denli derin çelişki ve tutarsızlığa tanık olmadı..

  • Kadim Anadolu halkını aptal sananlar bir kez daha aynaya bakmalı..

Cerrahpaşa Tıp Fakültesi‘nden (Biyofizik Anabilim Dalı) meslektaşımız
Prof. Dr. Mehmet Ali Körpınar’ın değerlendirmelerini ve makalesini dikkatle okuyalım..

Sevgi ve saygı ile.
21.2.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=======================================

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

  • Bir ulusun ruhu esir alınmadıkça, bir ulusun azim ve iradesi kırılmadıkça o ulusa hâkim olmanın olanağı yoktur. Oysa, asırların yarattığı ulusal bir ruha, kuvvetli ve daimî bir ulusal iradeye hiçbir kuvvet karşı koyamaz. (01.09.1924)

Mustafa Kemal ATATÜRK

Google Earth’ten bakacaklar icin Şırnak-Cizre’de koordinatlar: 37 13’ 31’’ N 42 21′ 22’’E  

Değerli arkadaşlar,

Güzel ülkemiz, TÜRK DEVLETİ’nin ulusal birlikteliğini bozmak ve parçalamak için AB-D emperyalizmi tarafından yıllardır ekilen tohumlar yeşermeye başladı. Bu acı ve üzüntü veren süreci sizlere yeniden anımsatmak isterim.

Bu nedenle 2007’de yani 6 yıl önce KİMLİĞİ OLMAYANLAR SORAR: BİZ KİMİZ? DİYE!!! başlıkla yazdığım yazımı aşağıda bilgilerinize bir kez daha sunarım.

Sevgi ve saygılarımla (20.02.2013).

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

************************* 

KİMLİĞİ OLMAYANLAR SORAR; BİZ KİMİZ? DİYE!!!

  • Bir şahsın yaşadıkça memnun ve mutlu olması için lazım gelen şey,
    kendisi için değil, kendisinden sonra gelecekler için çalışmasıdır.

 

Mustafa Kemal ATATÜRK

Değerli Arkadaşlar,

Ülkemizde son günlerde bazı anketler yapılmaktadır. Bence ülkemizde yeni azınlıklar yaratmak ve AB-D emperyalizminin bölücü isteklerine zemin oluşturmak amacıyla düzenlenen bu anketlerin esas hedefi önümüzdeki seçimler olarak gösterilmektedir.

Dün akşam hem NTV de hem de CNN-Türk de yapılan formlarda bu anketlerin sonuçları tartışıldı. Özellikle KONDA’nın yaptığı BİZ KİMİZ? Başlıklı anketin sonuçları üzerinde duruldu. Bu anket hakkında Sayın Melih Aşık, Milliyetteki köşesinde değindiği üzere:

Türkiyeli olmak!

KONDA‘nın gazetemiz için düzenlediği “Biz Kimiz” başlıklı anketi merakla izledik. Yararlandık. Ancak bir itirazımız var. Örneğin “Kimliğinizi nasıl tanımlarsınız?” sorusunun cevap şıklarından biri “Türkiyeli” şeklinde saptanmıştı. Çoğunluk bu şıkkı işaretleyince vatandaşların çoğunluğu kendilerini “Türkiyeliyim” diye tanımlıyor sonucu çıkmıştı. Neden cevap “Türküm” diye belirlenmemişti? Her halde “Türk” bir ırkın adı sayıldığından. Oysa ne der Atatürk: 

  • “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir.
    Türk” bir ırkın değil, milletin adıdır.”

Yine Sayın Bülent Esinoğlu’nun 22.03.2007 tarihli yazısında değindiği gibi KONDA 1993 yılında yaptığı ve yine Milliyet Gazetesi’nde yayımlanan ankette Türkiye’de yaşayan halkın %4’ü Kürt olarak belirlenmişken, şimdi ise %15,4 olarak belirlenmiştir. 1993’te
%4 olan Kürt nüfus nasıl oldu da şimdi %15,4 oldu? Bir tek bilimsel açıklaması var:
Kürt analar 15 çocuk doğurdu, Türk analar ise hiç doğurmadı.

* * * * * * * * *

Değerli arkadaşlar,

“BİZ KİMİZ?” diye bir anket neden yapılır?

Siz kimliğinizi bilmiyorsanız, kimliğinizi yitrimişseniz veya yeni bir kimlik arayışı içindeyseniz ancak böyle bir soru sorarsınız. Veya size birileri yeni bir kimlik vermek istiyorsa, zemin oluşturmak için bu çeşit sorularla sizi tuzağa düşürmek ister.

Bizler, Yüce Önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün, “En büyük eserim” diye övünerek, halkı ümmetten ulusa geçirmek üzere kurduğu TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nde yaşayan Türk Milleti’nin birer bireyiyiz. Kimliğimiz bellidir ve kimse de bu kimliğimizi tartışmasın. Bu konuda “TÜRK KİMDİR?” başlıkla yazdığım bir yazımı sizlere
yeniden anımsatmak isterim.

Umarım içimizde kimliğini yitirenler, bu yazımı okurlar ve kendilerine gelirler.

Sevgi ve saygılarımla (28.03.2007).

Prof.Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR

***************************** 

TÜRK KİMDİR?

http://www.siirparki.com/turkolmak.html

Değerli arkadaşlar,

Son günlerde klasik milliyetçilik anlayışı ile Türk kimliği hakkında çeşitli yorumlar ve tartışmalar yapılmaktadır. Sanki birileri bu tartışmaları bilerek ortaya atmakta ve
yok yere zamanımızı ve gündemimizi meşgul etmektedirler. Bazen bu tartışmalar kırıcı olmakta ve hatta bu kısır tartışmaların dozu giderek artmakta, huzur bozucu olmaktadır.

Artık bu tartışmalar son bulmalıdır. Demokratik milliyetçilik anlayışı içinde
“Türk kimdir?” sorusuna verecek yanıtlarımız çoktur. 
Örneğin:

  • Ülkemiz demirbaşlarının üç kuruş on paraya elden çıkarılmasına karşıysan, Türk’sün sen,
  • Ülkemizin iç işlerine karışan AB büyükelçilerine karşı tepki duyuyorsan,
    Türk’sün sen,
  • AB’ye üye olacağız umudu ile ulusal bağımsızlığımızı tehlikeye koyacak ödünlere karşıysan, Türk’sün sen,
  • Kıbrıs, Ege Adaları gibi ülkemizin geleceği için yaşamsal önem arz eden konularda VER KURTUL’a karşıysan, Türk’sün sen,
  • Ümmetçilik isteklerini, “ılımlı islam” kavramı icinde benimsetmeye çalışan ve
    bu konuda emperyalist ülkelerle işbirliği yapanlara karşıysan, 
    Türk’sün sen,
  • Laik ve demokratik Cumhuriyetimize sahip çıkıyorsan, Türk’sün sen,
  • Ülkemizin birlik ve beraberliği için çalışıyorsan, Türk’sün sen,
  • Ülke bütünlüğünü korumak uğruna gerektiğinde canını verecek kadar
    bu ülkeyi seviyorsan,Türk’sün sen,
  • Siyasal rant kazanmak uğruna, kutsal dinimizi siyasete alet edenlere karşıysan, Türk’sün sen,
  • Siyaset-Ticaret-Bürokrat-Mayfa işbirliği içinde ülkemizi soyanlara karşıysan, Türk’sün sen,
  • Borç yiğidin kamcısıdır mantığı ile ülkemizi gırtlağına kadar borca sokanlara karşıysan,Türk’sün sen,
  • Ekonomimizi IMF emrine sokarak, işçi-memur-çiftçi-emekli düşmanı olanlara karşıysan,Türk’sün sen,
  • Kadın haklarını koruyup, onlara her alanda saygı gösterip, medeni ve siyasal haklarını kullanmalarına destek veriyorsan, Türk’sün sen,
  • Yüce önderimiz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün dahice uygulamaya koyduğu
    ilke ve devrimlerine sahip çıkıyorsan, Türk’sün sen,

En önemlisi ulusal marşımız söylenirken, hemen gururla eşlik edebiliyorsan,
bağımsızlık simgesi bayrağımız göndere çekilirken gözlerin dolarak  duygulanabiliyorsan, Türk’sün sen,

  • NE MUTLU TÜRKÜM DİYEBİLENE !!!

Sevgi ve saygılarımla (05.07.2005).

Prof. Dr. Mehmet Ali KÖRPINAR