Yazar arşivleri: Ahmet SALTIK

Ahmet SALTIK hakkında

Atılım Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet SALTIK’ın özgeçmişi için manşette tıklayınız: CV_Ahmet_SALTIK Hekim (Halk Sağlığı Profesörü), Hukukçu (Sağlık Hukuku Uzmanı) Mülkiyeli (Kamu Yönetimi - Siyaset Bilimci)

Gazete DUVAR ile söyleşi : Deprem bölgesinde bulaşıcı hastalık riski, ne yapmalı??

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Saltık:

Deprem bölgesinde tifo, dizanteri, kolera… beklenebilir

Deprem bölgesindeki sağlık sorunlarına değinen Prof. Ahmet Saltık,  65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olanların zatürre tehlikesiyle
karşı karşıya olduğunu söyledi.

Halk Sağlığı Uzmanı Saltık: Deprem bölgesinde tifo, dizanteri beklenebilirÖzlem Kara

Gazete DUVAR
13 Şubat 2023 https://www.gazeteduvar.com.tr/halk-sagligi-uzmani-saltik-deprem-bolgesinde-tifo-dizanteri-beklenebilir-haber-1603232

İZMİR- Maraş’ta meydana gelen ve 10 ili vuran deprem sonrasında sağlıkla ilgili riskler devam ediyor. Enkazlar henüz kaldırılamazken, akıllara gelen en önemli sorulardan bir tanesi de depremzedelerin sağlığı.

Adıyaman’da bir depremzede toplanma alanında yaklaşık üç bin kişinin üç tuvaleti kullandığını, Hatay’a gönüllü olarak giden Filiz Yener ise insanların hasar görmüş binalarda tuvalet ihtiyacını karşıladığını söyledi.

Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, depremzedelerin yaşayabileceği sağlık sorunlarını ve çözüm önerilerini anlattı. Saltık, salgın hastalıklar, hijyen sorunları, enfeksiyon hastalıklarına ilişkin bilgi verdi.

‘ÜÇ BİN KİŞİ ÜÇ TUVALETİ KULLANIYOR’

Adıyaman’ın Sincik bölgesinde yaşayan depremzedeler, zor şartlar altında olduklarını vurgulayarak, “Herkes toplanma alanlarında olduğu için her an bir hastalık çıkabilir.
Üç dört tane tuvaleti iki bin üç bin kişi kullanmaya çalışıyor.” ifadelerini kullandı.

‘TUVALET İÇİN HASAR GÖRMÜŞ BİNALARA GİDİLİYOR’

Gönüllü olarak Uşak’tan Hatay-Defne’ye giden Filiz Yener ise deprem bölgesindeki sağlık ve tuvalet sorununa ilişkin, “Beşinci günde olduğumuz bölgeye seyyar tuvalet istedik. İnsanlar
üst üste dışkılarını yapıyor. Sağlık hiçbir şekilde yok. İnsanlar hasar görmüş binalara gidip tuvalete giriyorlar.” dedi.

‘KOLERA SALGINI BEKLENEBİLİR’

Deprem bölgelerinde kolera salgını çıktığı iddialarına yanıt veren Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık, bu durumun doğrulanmasının Sağlık Bakanlığı tarafından yapılması gerektiğini, Bakanlık tarafından açıklanıncaya kadar bir şey söyleyemeyeceklerini fakat bölgede kolera salgınının beklenebileceğini söyledi.

Saltık, “Deprem bölgesinde tifo, dizanteri beklenebilir ya da adını koyduğumuz bir mikroorganizma üretilemese bile yaygın ishaller, gastroenteritler beklenir bu tabloda.
Ayrıca üst ve alt solunum yolları enfeksiyonları, örn. farenjit, tonsillit, zatürre.. beklenebilir.
Aşılama yetersiz ise çocuklarda kızamık da bekleyebiliriz. Her ne kadar Türkiye’de,
Sağlık Bakanlığı 0-6 yaş arasındaki çocuklara 13 temel aşıyı yüksek oranlarda uyguluyor
olsa da, ben aşılamanın yeterli olduğu konusunda endişeliyim” dedi.

’65 YAŞ ÜSTÜ VE KRONİK HASTALAR ZATÜRRE RİSKİ ALTINDA’

Aşıyla korunabilir hastalıkların yanı sıra bulaşıcı hastalıklara da değinen Saltık,

“Özellikle yaşlılarda ve kronik rahatsızlığı bulunan kişilerde, üst solunum yolları enfeksiyonları zatürre gibi alt solunum yolları enfeksiyonuna dönüşebilir. Ve bu insanlar öksürerek veya öksürmeden sessizce zatürreden yitirilebilirler. Dolayısıyla bölgede, kış koşullarının da payı ile
65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı olan kişiler ciddi bir zatürre riski altında.
” dedi.

‘SEYYAR TUVALETLERİN ACİL KURULMASI GEREKİYOR’

Saltık, deprem bölgesindeki bir başka önemli halk sağlığı sorununun ise temiz su, gıda ve atıklar olduğunu vurguladı. Saltık, su sorununun pet şişelerle bir ölçüde karşılanabileceğini belirterek gıda konusunda da ciddi hijyen sorunları olacağını söyledi. Saltık,

“Biz bu dönemlerde insanlara daha çok kapalı konserve, katı, bakliyat ve çorba gibi besinleri öneriyoruz. Çiğ meyve ve sebzelerden bir süre uzak durmalarını öneriyoruz. Diğer önemli bir konu ise evsel atıklar ve tuvalet atıkları. Bölgeye seyyar tuvaletlerin acil kurulmuş olması, çukurlarının kurallara uygun biçimde kazılmış olması gerekiyor. Evsel atıkların da düzenli olarak toplanması gerekiyor. Toplanan atıkların 1-1 buçuk metre kadar kazılıp çukur zeminine ve atıkların üzerine sönmemiş kireç dökülüp toprakla kapatılıp sıkıştırılması gerekiyor.
Yoksa bölgede yaşayan birtakım hayvanların o bölgeyi eşmesi sonucu bu atıklar açığa çıkabilir. Ayrıca insanların banyo yapabilmesi için sıcak suyun da sağlanması gerekiyor.” diye konuştu.

‘HIZLI BİR ŞEKİLDE DEPREM BÖLGELERİNE MORG YAPILMASI GEREKİYOR’

Deprem dolayısıyla vefat eden insanların naaşlarına yönelik de konuşan Saltık şöyle devam etti:

“Depremin ikinci, üçüncü günü gelen bilgilere göre Gaziantep’in kimi yayla köylerinde,
insanların cesetlerini vahşi hayvanların, kurtların parçaladığı şeklinde duyumlar aldık,
umarım bu duyumlar doğru değildir. Dronlarla merkezden uzak bölgelerin durumlarının hızla saptanması ve ulaşılması gerekiyor. Dağ köylerindeki insanların iyice sahipsiz bırakılmaması gerekiyor.

Cesetlerle ilgili hem tıbbi hem çevre hem de adli tıp açısından alınması gereken tedbirler var. Öncelikle hızlı bir şekilde deprem bölgelerine morg yapılması gerekiyor. Çıkartılan cesetlerin en az iki gün kimliklendirilmeye çalışılarak, toplanabilecek bütün bilgilerin elde edilmesiyle, bedeninin değişik açılarının fotoğrafları çekilerek her biri için bilgisayar ortamında dosya açılması gerekiyor. Ve yakınlarını arayan vatandaşlara hızla duyurulması gerekiyor. ‘48 saat içinde kimliklendirme başvurusu yapılmadığı takdirde gömülecektir‘ diye bilgi verilmesi gerekiyor. Gömülürken de mezar taşlarına vefat etmiş kişilerin fotoğraflarının, kod numaralarının konması ve mutlaka DNA örneği alınması gerekiyor.”

SAĞLIK BAKANLIĞI’NA SAĞLIK TV KANALI ÖNERİSİ

Enkazlar kaldırıldıktan sonra depremzedelerin hijyen konusunda bilgilendirilmesi için telefonlarına önemli bilgilerin olduğu mesajlar atılması, broşür hazırlanıp anonslar yapılması gerektiğini vurgulayan Saltık, insanların sıvı sabun ve kağıt havluyla el yıkamaya teşvik edilmesi gerektiğini belirtti. Saltık, ayrıca bir öneride bulunarak Sağlık Bakanlığı’nın halka hijyen ve sağlık bilgisi verdiği bir televizyon kanalı kurulması gerektiğini söyledi.

PSİKOLOJİK DESTEK ŞART

Enkaz altından sağ çıkarılan, yakınlarını yitiren, deprem bölgesine gönüllü olarak giden, depremzede olan kişilerin ruh sağlığına ilişkin de konuşan Saltık, “Birçok insan doğal olarak travma sonrası stres bozukluğu (TSSB, PTSD), depresyon, yeme bozukluğu, uyku bozukluğu, öfke patlamaları, huzursuzluk, mutsuzluk, keder, yeis, yas yaşayabilirler. Bu durum da davranışlarına ve iletişimlerine yansıyabilir. Bölgede çalışan insanların, devlet görevlilerinin, genç ve deneyimsiz sağlık çalışanlarının, depremzedelerin destek alması gerekiyor.” ifadelerini kullandı.

‘GEBE KADINLAR İÇİN BÖLGEDE EBELERİN OLMASI GEREKİYOR’

Kadınların hijyen ve gebelik sorununa da değinen Saltık, gebe kadınlar için bölgede ebelerin, pratisyen hekimlerin, kadın doğum uzmanlarının bulunması gerektiğini vurguladı.
Saltık, deprem bölgelerine sahra hastanelerinin yanı sıra Birinci Basamak sağlık hizmetlerinin (hastaneye yatmadan) verileceği sağlık birimlerinin mutlaka kurulması gerektiğini söyledi.

‘AFAD’IN BAŞINDA İLAHİYAT MEZUNU BİRİNİN NE İŞİ VAR’ ?!

Son olarak depremin politik yanına da değinmek istediğini vurgulayan Saltık sözlerini şöyle bitirdi:

“İçinde bulunduğumuz tablo, gerçekte kötü yönetimin bir ürünü. Ben 46 yıllık hekimim, 1988’den beri 32 yıldır üniversitede hocalık yapıyorum, hep şunu söyledim:

  • 1980’de çiçek hastalığının kökü kazındı, sıra kötü yönetimde!.

Ben bunu 1980’den beri söylüyorum.

  • Türkiye’nin başında genel anlamda bir kötü yönetim olmasaydı,
    bu depremi önleyemezdik ama sonuçları asla bu denli ağır olmazdı.

Türkiye’nin bir kere İmar Affı denilen saçmalığı unutması gerekiyor.

Yeniden bir Ülke kadastro ve arazi planlaması yapılmalı.
Aktif fay hatlarının bulunduğu bölgeler otlak, yaylak, mera, tarlaya çevrilmeli.
İnşaatlarda depreme dayanıklı teknolojilerin kullanılması için Deprem Yönetmeliği’nin kararlılıkla uygulanması gerekiyor.
Yapı denetimi süreçlerinin de katı bir biçimde ortaya konması gerekiyor.

Türkiye’nin bütünüyle Ulusal Afet Planları’nı gözden geçirmesi gerekiyor.

  • İktidarın oluşturduğu bu yolsuzluk, kokuşmuşluk, yandaş kayırma, dincileştirme
    gibi ilkel güdülerden bütünüyle uzaklaşmak gerekiyor.

AFAD’ın başında ilahiyat mezunu birinin ne işi var? Bu utanç verici bir şeydir.

Türkiye kurumlarını dağıttığı için, kurumsuz bırakıldığı için, çağdışı ve ucube tek adam rejimi tarafından adeta tutsak alınıp felç edildiği için bu tabloları çok ağır yaşıyor.”

CEHALET GÖNÜLLÜ SÜRÜLEŞMEYE ZEMİN HAZIRLAR

Prof. Dr. Halil Çivi
İnönü Üniv. İİBF Eski Dekanı

Ünlü Fransız filozofu Paul Michel Faucault (1926-1984) diyor ki;
Eğer bir yerde herkes birbirine benziyorsa orada kimse yoktur.”

Ben de diyorum ki; eğer bir toplumsal kümede herkes birbirinin aynı ise, o toplumsal kümeyi oluşturanların düşünme, değerlendirme ve davranışları birbirleri taklit etmekten ibaretse, orada ya teokrasi ya da katı ve dogmatik bir siyasal ideoloji vardır. Belki de onların başında, “dediğim dedik, çaldığım düdük” diyen tek bir buyurgan kişinin varlığı söz konusudur. Tıpkı sürü ve sürünün çobanı gibi.

Yeterince gelişmemiş toplumlarda bir tarikat ya da cemaat şeyhi ya da feodal bir derebeyi (ağa), bile kendi grubu üzerinde benzeri tekçi (monist) bir egemenlik kurabilir. Monarşik bir sultan, kral ya da Hitler ve Mussolini benzeri otoriter ve totaliter diktatörler insanı lidere kul ve köle yaparlar. Çünkü

  • Otoriter ve totaliter rejimler insanları dönüştürür, benzeştirtir, tektipleştirir ve sürüleştirirler.

Sürüleşen toplumlar koşulsuz olarak itaat ve sadakatı yani liderine peşinen ve koşulsuz kul, köle olmayı kabul etmiş olurlar. Ayrıca sürüleşen toplumlarda özgürlük ve bireyselleşme de olmaz. Böyle rejimlerde insanlar, kendisi olmak yerine hep başkalarını taklit ederek, düşünerek değil duyarak, emir alarak yaşarlar. Taklit etmek için de bu tür insanların ellerine hazır hatta sözde kutsallaştırılmış(!) bir ideolojik ya da dogmatik reçete verilir.

Eğer insanlar aklı ve bilimi kullanarak o hazır ve kutsal(!) reçetenin dışına çıkmaya ve farklı düşünüp davranmaya yeltenirlerse gruptan atılır ve hatta cezalandırılırlar. Gruptan dışlama, atılma ve cezalar bir çeşit aforoz ve gözdağı işlevi görür.

Ayrıca akılcı ve bilimsel ve çağdaş bir eğitimle zihin özgürleşememiş, ekonomik, siyasal ve hukuksal özgürlükler yeterince gelişememişse bireysel farklılaşma ve özgürleşme yolu tıkalı demektir. İnsanlar ancak akıl, bilim, çağdaş fikirler ve demokratik ve laik hukuk devletlerinde kendisi olma, bireyselleşebilme şansı elde edebilirler.

Bir ülkedeki ekonomik, siyasal ve hukuksal özgürlük dairesi ve şansı ne denli genişse,
insanların taklitçilikten kurtularak kendisi olabilme olasılığı da bir o denli yüksek olur.

Son söz                  :

Gerçek demokrasi ve hukuk; insanları tek tipleştirme ve sürüleştirmeye kalkışmaz.
Tersine ortak, insani, evrensel hukuksal değerler sisteminde kalarak, çoğunluğun buyurganlığı ya da dayatması yerine her zaman çoğulculuğu amaçlar.

ÇÜNKÜ GERÇEK DEMOKRASİ TÜM TOPLUMSAL, EKONOMİK, SİYASAL ve KÜLTÜREL FARKLILIKLARIN UYUMU, AHENGİ ve SENFONİSİDİR.
****

ÇOK BÜYÜK BİR DEPREM FELAKETİ yaşıyoruz…

CİĞERİMİZ SIZLIYOR. VİCDANIMIZ KANIYOR.
DEPREM ACIMASIZ, HAVA ÇOK SOĞUK. MEVSİM KIŞ VE KAR. TOPYEKUN DUYGUDAŞLIK YAPMAMIZA ACİLEN GEREK VAR. ŞİMDİ MADDİ VE MANEVİ DAYANIŞMA VE YARDIM ZAMANI.

DEPREM YARDIMLARINI GANİMET VE FIRSAT BİLEN, GASPÇI-HIRSIZ, AHLAKSIZ LEŞ AKBABALARINA FIRSAT VERMEMEK GEREK.

DEPREMLER YANİ DOĞA; IRK, DİN, MEZHEP, PARTİ, ERKEK, KADIN, GENÇ, YAŞLI ….
HİÇBİR AYRIM YAPMIYOR. ÇÜNKÜ BÜTÜN CANLAR VE NEFİSLER EŞİTTİR.

  • EY HALKIM, EY SİYASETÇİLER, EY YÖNETENLER, EY YETKİLİLER, EY BÜROKRATLAR
    VE GÖREVLİLER…
  • SİZ DE HİÇBİR AYRIMCILIK YAPMAYIN. ADİL DAVRANALIM, UMUT OLALIM,

YARDIM EDELİM, ÇÖZÜM BULALIM. ACILARI BÖLÜŞELİM. YARALARI HEP BİRLİKTE SARALIM.

Depremin İdare Hukukçusuna öğrettikleri

Dostlar,

Güncelleme   : (13.02.23, 12:40)
Sormamız üzerine bu içeriği yazan ve bizimle paylaşan Sn. Prof. Dr. Onur KARAHANOĞULLARI, daha sonra bizi arayarak adının verilebileceğini belirtti..
***

Önceki gün, yetkin bir İdare Hukuku Profesörü hocamız / dostumuz Prof. Dr. Onur KARAHANOĞULLARI ile what’s up iletişimimiz oldu. Paylaşmakta yarar görmekteyiz..

Depremin idare hukukçusuna öğrettikleri

    1. Polis devletini rehabilite etmek gerekir.
    2. Belediyeler rant dağıtım araçlarıdır.
    3. Yerel demokrasi içerik tartışması yapılmaksızın anlamsızdır.
    4. Hukukun ve temsilin sınırı bilimsel bilgidir.
    5. Devlet tüm örgütlenmesiyle dinden uzak tutulmalı,
      din bireyler arası ilişkiler alanına bırakılmalıdır.
    6. İdare hukukçuları toplumsal / siyasal olayları ex post facto (AS: olaydan sonra) değerlendirmeyi bırakmalı, bilgileri ex ante (AS: önceden) kullanabilmeli.
    7. Hukuk kuralları, fakültelerde öğretilenin tersine yalnızca olması gerekeni içermez,
      bilimsel yasalar da hukuk kurallarına dönüştürülür.
      Hukuk kuralının ihlali doğa yasanının çiğnenmesi olabilir.
    8. Devletin örgütlenmiş şiddeti başlı başına kötü değildir.
      Kime ve neye uygulandığı (içeriği) önemlidir.
      ****

Seçimler Deprem Nedeniyle Ertelenebilir mi?

Bir Anayasa Mahkemesi kararı buldum. 5. sayfayı kezlerce okudum ve Anayasanın
savaş durumu dışında seçim ertelenemez” yazan 78. maddesinin Anayasa Mahkemesince
nasıl yorumlandığını kezlerce okuyunca canım sıkıldı.

AYM kararı, seçim erteleme…

Kaygılanmayın. AYM’nin bu kararında çözmeye çalıştığı hukuksal sorun yalın:

Anayasada TBMM seçimlerinin “geriye bırakılması” kurala bağlanmış ama CB seçimi için Anayasada kural yok. CB seçiminin geriye bırakılması düzenlemesi yasa ile yapılabilir mi? Hukuksal sorun bu.

AYM bu soruya olumlu yanıt vermiş. Yasadaki düzenleme zaten anayasa ile uyumlu.

  • Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce savaş nedeniyle yeni seçimlerin yapılmasına  olanak görülmediğine ilişkin karar verilmesi durumunda,
    Cumhurbaşkanı seçimi bir yıl geriye bırakılır.

AYM kararını yazan “savaş gibi bir mücbir sebep nedeniyle” gibi tuhaf bir anlatım kullanınca kuşku doğmuş olabilir.

Bunlar boş kaygılar. Anayasa kuralı açık:

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanının seçim dönemi 
Madde 77 – (Değişik: 21/1/2017-6771/4 md.)

Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri beş yılda bir
aynı günde yapılır.

TBMM ancak savaş nedeniyle seçimleri erteleyebilir ve TBMM savaş nedeniyle seçimleri ertelerse, CB seçimleri de 77. madde gereğince ertelenmiş olur.

Bir ironik (AS: alaysı) saptama ile bitireyim.
Belki de bir ‘adage’ : “CHP, kazanacağı davayı açmaz!
***

Sevgi ve saygı ile. 13 Şubat 2023, Ankara
 
Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

 

TELE1 Konuşmamız : TÜRKİYE’nin DEPREM GÜNDEMİ

Dostlar,

11 Şubat 2023 Cumartesi sabah saat 10:00 gibi TELE1‘de idik.
Sn. Namık Koçak‘ın “Forum Hafta Sonu” programına katıldık ve soruları yanıtladık.

Konu; TÜRKİYE’nin DEPREM GÜNDEMİ idi.

17. – 52. dakikalar arası biz katkı verdik.

Sağlık Hizmetlerinin ağır sıkıntılarına dikkat çektik. AKP/RTE‘nin 3 Kasım 2002’de iktidar olmasının hemen ardından Haziran 2003’te başlattığı SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM Programı’nın günümüzde eriştiği açmazları sergiledik. AKP/RTE‘nin sıklıkla savladığı üzere asla yerli – milli olmayan bu politika böyle olmayıp, IMF-DB dayatması, kökü dışarıda bir küresel dayatmadır.

20 yıldır sağlık hizmetleri çok büyük ölçüde özelleştirilmiş, kamunun kaçınılmaz sağlık hizmeti yükümü olabildiğince daraltılmıştır. Özel sağlık sektörü desteklenmiş ve alan açılmıştır. Son deprem yıkımında (felaketinde) kamunun olanakları – araçları – insangücü – lojistiği son derece yetersiz kalmıştır. Fatura, masum insanların yaşamlarını yitirmesi, engelli kalması, on milyarlarca Dolar akçalı (maddi) yitik ve ülke olarak daha da yoksullaşma, geri kalmadır.

AKP/RTE iktidarı, dünyada örneği olmayan ucube bir TEK ADAM REJİMİ dayatarak ülkemizi adeta tutsak almıştır. Ülkemiz kadim, çok değerli kurumlarından yoksun bırakılmıştır.

  • AKP/RTE iktidarı ülkemizi kurumsuzlaştırmıştır, kurumlarından yoksun bırakmıştır.
    Bunun somut anlamı, elinin – kolunun – bacağının – kulağının… koparılmasıdır!

Somutlarsak;

  • EMASYA Protokolü kaldırılmıştır, TSK afete müdahale ettirilmemiştir.
  • Kızılay bir aile şirketine dönüştürülerek yağmalanmış, bağışlarını ENSAR vakfına vermiştir.
  • AFAD‘ın başında bir ilahiyatçı yandaş vardır ve kaçınılmaz yönetim çöküntüsü ortadadır.
  • TSK sağlık sistemi darmadağın edilerek elinden alınmıştır; sahra sağlık hizmeti verilememiştir.
  • TSK komuta yapısı adeta felç edilmiştir; Anayasa md. 117 gereği “…Genelkurmay Başkanı; Silahlı Kuvvetlerin komutanı olup..” buyruğuna karşılık, 3 Kuvvet Komutanı Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı olup oradan buyruk almaktadır. Bu bilim ve akıl dışı olup kasıtlıdır ve hem AKP/RTE‘nin hastalıklı korkusunun (paranoya) ürünüdür hem de emperyal güçlerin istemidir.
  • Ülkemiz – ulusumuz, en gereksinimli zamanda Ordusu’nun çok deneyimli – çok birikimli yardım ve desteğinden yoksun bırakılmıştır.
  • Bunca ağır faturanın sorumlusu hiç kuşkusuz AKP/RTE‘dir ve siyasal – hukuksal hesabı sorulmalıdır. AKP/RTE, bu deprem felaketiyle iyice sandığa gömülecektir.

Son olarak; seçimlerin ertelenmesine değindik. Anayasa md. 78 yalnızca SAVAŞ durumunda en çok 1 yıla dek TBMM kararıyla ertelemeye olanak veriyor.

AKP/RTE buna yeltenmemeli, hızla deprem yaralarını sarmaya çalışarak seçimler zamanında, 18 Haziran’da yapılmalıdır.

Ayrıca bu afet, birileri vargücüyle parçalamaya çabalasa da ULUSAL BİRLİĞİN ne denli zorunlu olduğunu bize çok net ve çok çarpıcı olarak göstermiştir. Bu büyük bir kazanımdır ve korunarak, geliştirilerek sürdürülmelidir, bedeli bu afet gibi çooooooooook ağır olsa da!

Sözlerimizi, “Tüm Ulusumuzu bağrıma basıyorum..” diyerek tamamladık.

İzlemek için lütfen tıklayınız.

Bir hekim, hukukçu ve siyaset bilimci/kamu yöneticisi olarak, Maraş merkezli ağır depremi irdeledik. Sn. Koçak’ın katkıları ve soruları oldu.

Yararlı olması, izlenmesi, paylaşılması ve gereklerinin hızla yapılması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile. 12 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik           twitter : @profsaltik

YENİ İZMİR Gazatesine demeç : Deprem ve Bulaşıcı Hastalıklar

Dostlar,

Yeni İzmir Gazetesi bizden bir demeç aldı deprem ve sağlık sorunları – salgınlar odaklı. Paylaşmak isteriz :

Halkımıza yararlı olmasını diler, duyarlı gazetecilik anlayışı için bu gazete emekçilerine teşekkür ederiz.

Sevgi ve saygı ile. 12 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik    

Halk TV konuşmamız : Deprem ve Bulaşıcı Hastalıklar…

Dostlar,

11/12 Şubat 2023 gecesi saat 01:30 dolayında HALK TV‘de olacağız.

Sn. Burak Tatari‘nin konuğu olacak ve sorularını yanıtlayacağız.

Konumuz, Deprem ve Bulaşıcı Hastalıklar odaklı olacak.

Bilgi ve ilginize sunarız.

İzlenmesi, paylaşılması ve bilimsel gereklerinin hızla yapılması dileğiyle.

Sevgi ve saygı ile. 11 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM
A​tılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı ​AbD
Hekim, Hukukçu-​Sağlık Hukuku Uzmanı, ​Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimci (​Mülkiye​)​
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik      twitter : @profsaltik

HAYSİYETSİZ-NAMUSSUZ-ŞEREFSİZ KİM?

Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Genel Başkanı
10 Şubat 2023

T.C. Devleti Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Erdoğan, “Sahada asker-polis görmedik” diyen vatandaşlara “Bunu söyleyenler haysiyetsizdir, namussuzdur, şerefsizdir” dedi!

Demokratik rejimde bir yönetici hangi ahlaka, hangi görgüye, hangi yetkiye dayanarak yakınlarını yitirmiş, canları yanmış insanlara hakaretin en ağırını yapabilir?

İnsan, kendisine bu ağır hakaretleri yapan “Tüm yetkileri elinde toplamış” bir yöneticinin akıl – ruh sağlığına ve vereceği kararlara nasıl güvenebilir?

Gelişmiş demokrasilerde TV canlı yayınında vatandaşına böyle ağır hakaret eden birini, değil yönetici yapmak, bir tedavi merkezinden dışarı çıkmasına bile izin vermezler…

Türk Milleti, 2002-2022 Haziran ayı sonuna dek devletine 2 trilyon 701 milyar Dolar vergi ödedi.
Buna 20 yıllık turizm gelirleri olarak yaklaşık 500 milyar doları ekleyelim. Üstüne yine 20 yıllık, her türlü trafik cezası, araç muayene cezası, İş Yasası ve idari cezalar olarak yaklaşık 500 milyar Doları da koyarsanız, toplam yaklaşık 4 trilyon Dolar eder!

Yani Türk Milleti, Erdoğan yönetimine 20 yılda 4 TRİLYON DOLARLIK helal kaynak verdi!
Erdoğan yönetimi ülke borcunu 129 milyar Dolardan, 455 milyar Dolara çıkardı!

  • Erdoğan yönetimi, Cumhuriyetin tüm fabrikalarını, tesislerini 65 Milyar Dolara sattı!

Erdoğan yönetimi, “Hazine Garantili Yap-İşlet-Devret” modeli ile yapılan işler için, Türk Milletinin önündeki 20-25 yılın gelirinin büyük bir bölümünü de 5’li Çetelere ve Uluslararası Tefecilere ipotek etti. (Bu bölüme, tüm Hazine garantilerini veren, hala utanmadan deprem bölgesinde gezen Ali Babacan yanıt vermelidir)

İKİ YIL önce Merkez Bankası’nın kaynaklarından bir kez 128 milyar Dolar, şimdi de en az 100 milyar Dolar daha, Erdoğan’ın inadı ve cahilce ekonomi politikası yüzünden heder oldu gitti!

  • Eğer Erdoğan yönetimi, HAYSİYETLİ / NAMUSLU / ŞEREFLİ bir yönetim ise,
    bizim paralarımızı nereye harcadığını kalem-kalem açıklamalıdır.
  • Açıklamazlarsa, bu sıfatlar AKP’nin alnına yapışacaktır…

Erdoğan-Hulusi Akar-Hakan Fidan üçlüsü,

  • Emperyal bir plan olan “Sığınmacıların Türkiye’ye süpürülmesi” ve Türkiye’nin göbeğine “Demografik bir Bomba” yerleştirilmesine,

Ensar- Misafir saçmalığıyla onay verdiler!

Türk Milletinin çocuklarının hakları olan milyarlarca doları, Arap hayranlığından ve ABD istedi diye Ortadoğu’nun itine-uğursuzuna-hırsızına harcadılar.

Deprem sırasında bu sığınmacıların, bıçak ve silahlar ile yağmaya karıştıklarını, insanlarımızı tehdit edip soyduklarını görüyoruz. Bu it takımı, fırsattan yararlanıp, bölgede kalıcı olmaya çalışacaktır.

DOĞRU Parti, kendilerine ekmek veren eli ısıran bu itleri, derhal, gerekiyorsa zorla geri ve Avrupa ülkelerine gönderecektir.

  • Türkiye, Avrupa’nın “Mülteci Deposu” olamaz, olmayacaktır! Avrupa da bedel ödemelidir.

Şimdi, Erdoğan-Hulusi Akar-Hakan Fidan ve AKP Bakanları, sığınmacıları denetimsiz-düzensiz olarak kabul ettikleri ve Suriye Politikaları için “DOĞRUDUR” diyebiliyorlar mı?

Aziz Türk Milleti;

Şimdi iyice düşünün! Kim HAYSİYETSİZ, kim NAMUSSUZ, kim ŞEREFSİZ!

And olsun ki; Türk Milletine yapılan bu işkencenin, bu soygunun, bu alçaklığın hesabını,
Devr-i sabık” yaratıp, YARGIDA dibine dek soracağız.

Allah ve Türk Milleti huzurunda söylüyorum ki; DOĞRU Parti Genel Başkanı olarak,
bu ölü soyguncuları için en ufak bir merhamet hissimiz kalmamıştır…

Sağlık ve başarı dileklerimle.

ÜNİVERSİTELERİN KAPATILMASI ÜZERİNE

Prof Dr. İsa Eşme, Yükseköğretim Kurumları Sınavı'ndaki yeni kararları  yorumladıProf. Dr. İsa Eşme
YÖK Eski Başkan Vekili
11 Ocak 2023

Türkiye’nin yaşadığı deprem felaketi ileri sürülerek üniversitelerin ikinci yarıyılda uzaktan eğitimle eğitim-öğretim yapılacağı kararlaştırılmıştır.
Üniversitelere danışılmadan alınan bu kararın, deprem mağdurlarının barınma ihtiyacı dahil hiçbir somut yararı olmayacağı gibi, Türkiye’nin geleceği açısından “yıkım” denilebilecek olumsuz sonuçlara yol açacaktır.

Şöyle ki:

 Türk üniversiteleri pandemi koşulları nedeniyle zaten son üç yıldır örgün eğitimden uzak kalmış, örgün eğitimdeki 6 milyon dolayındaki öğrenci verimli bir eğitim görememiştir..
 Üniversitelerin meslek yüksekokullarında eğitim gören 1 milyon dolayındaki öğrencinin yarıdan çoğu sağlık ve teknik dallarda yer almaktadır. Uygulamaya dayalı bu eğitimin uzaktan eğitimle yapılması mümkün olmadığından, son iki yıldır öğrenciler kuramsal eğitimle mezun olmuşlar, böylece sağlık alanında hasta ve hastane görmeyen ara eleman olarak diploma almışlardır.
Aynı biçimde mutfak görmeyen ahçılık (AS: aşçılık) mezunu, inşaat görmeyen inşaat teknikeri, tarım alanında bahçe görmeyen ara eleman yetiştirilmiştir. Şimdi, işyeri uygulamasının yapılacağı yaz yarıyılında uzaktan eğitime geçilmekle ara eleman yetiştirmedeki bu hata tekrarlanacaktır.
 Üniversitelerimizin örgün lisans kademesinde 4,5 milyon kadar öğrenci okumaktadır. Bu
öğrencilerin önemli kısmı, işyeri uygulaması ve laboratuvar uygulamalarının gerekli olduğu
dallardadır. Uygulamayla kazandırılacak becerilerin uzaktan eğitimle kazandırılması mümkün
olmadığından, pandemi koşulları nedeniyle zaten son üç yılda örgün eğitimden uzak kalan bu
öğrenciler, yaz yarıyılında uzaktan eğitime geçilme kararıyla yeterli bilgi ve beceri kazanmadan
mezun olacaklardır. Böylece, laboratuvar ve inşaat görmeyen inşaat mühendisleri, hasta
görmeyen hemşireler, sağlık elemanları, okul ve öğrenci görmeyen öğretmenler mezun
edilecektir. Bu örnekler daha da çoğaltılabilir.
 Laboratuvar ve işyeri uygulaması görmeyen binlerce inşaat mühendisi ve mimar, yarın yetkili
makamlara gelerek diplomasının verdiği hakla projelere imza atacaktır. Bu da yarın için,
yaşadığımız deprem felaketi gibi bir yıkım demektir.
***
Peki, ne yapılabilir?

Deprem bölgesindeki üniversitelerde okuyan öğrenciler, Türkiye’de örgün yükseköğretimdeki
öğrencilerin %5-6 kadarını oluşturmaktadır. Tüm üniversiteleri kapatmak yerine:

a) Deprem bölgesindeki üniversitelerde okuyan öğrenciler, bir yarıyıllığına öbür üniversitelere
konuk öğrenci olarak dağıtılabilir. Ya da,
b) Uzaktan eğitim yalnız bu öğrencilere uygulanabilir.
c) Öğrenci yurtlarını salt deprem mağdurlarını barındırmak için üniversitelerin kapatmak
yerine, yukarıda sıralanan öneriler gibi ortak akılla daha gerçekçi çözümler üretilebilir.

ŞURASI UNUTULMAMALIDIR                :

  • BİLİM YUVALARI OLAN ÜNİVERSİTELERİ KAPATMAK,
    TÜRKİYE’NİN GELECEĞİNİKARARTMAK DEMEKTİR.

SUÇLUSUNUZ

Ataol Behramoğlu
10 Şubat 2023

Ordusunu milletinden ayırdınız.
Tasada ve sevinçte her zaman birlikte olmuş milleti de sizden olanlar ve olmayanlar diye birbirinden ayırdınız.
Suçlusunuz.
***
Dindarlık sevgi demektir.
İnanan inanmayan herkese sevgi, saygı, şefkat demektir.
Siz dindarlığı kindarlık, dindarı kindar yaptınız.
Dine, dindara, inanan insana karşı da suç işlediniz.
Suçlusunuz.
***
Sorumluluktan kurtulmak için kader, şehitlik gibi kutsal kavramları kullanıyorsunuz.
Bu konuda size bir yetki mi verildi?
Şehitlik mertebesi dağıtmaya özel bir yetkiniz mi var?
Kader sizin oyuncağınız mıdır?
Kutsal kavramları ayağa düşürüyor, kirletiyorsunuz.
Suçlusunuz.
***
Paramızı dünyanın en değersiz parası yaptınız.
Ülke dışına seyahat ortalama insanımız için hayal olmuşken, başka ülkelerin az gelirli yurttaşları bile ülkemize sömürgeye gelir gibi gelmekte, ülkesinin parasıyla burada varlıklı bir insanmış gibi yaşayabilmektedir.
Uzak yakın tarihinde hiçbir zaman sömürge olmamış ülkemizin insanını sömürge ülke insanı yaptınız.
Suçlusunuz.
***
Hukuku elinizde oyuncak yaptınız.
Dilediğiniz kararı aldırtıyor, uluslararası hukuk kuruluşlarının kararlarına karşın insanları cezaevlerinde çürütmeye devam ediyorsunuz. İnsanımızın hukuka, adalete inancını yitirmesine yol açtınız.
Suçlusunuz.
***
Tehditle, sopayla insanların gözünü korkuttunuz.
İhbarcılık, jurnalcilik, yalan, iftira, çıkarcılık, fesat, birbirinin kuyusunu kazma, gelecek korkusu, yarın başıma her şey gelebilir kaygısı, ülkemizde hiçbir zaman bu denli yaygın olmamıştı.
Suçlusunuz.
***
Çağdaş devlet uzlaştırıcı, birleştiricidir.
Siz ayırıcı, düşmanlaştırıcısınız.
Çağdaş devlet güler yüzlüdür.
Burada bu yüzün güldüğünü gören olmadı.
Çağdaş devlet toplumsal çelişkileri yumuşatmaya çalışır.
Siz çelişkileri derinleştiriyorsunuz.
Suçlusunuz.
***
Suçlarınız saymakla bitmez.
Ülkemizin büyük tarihine, çağdaş zamanların en büyük devrimlerinden Cumhuriyet devrimine, bu Devrimim kazanımlarına, bu ülkenin çağdaşlığa susamış kadınlarına, çocuklarına, bebeklerine; cehaletin, bilime saygısızlığın, kâr ve çıkar dışında değer tanımazlığın yol açtığı enkazların altında can veren insanlarına, bütün insanlığa karşı

SUÇLUSUNUZ!

 

YERYÜZÜ TV konuşmamız : DEPREMDEN KURTULANLARIN YENİ BÜYÜK SINAVI

Dostlar,

10 Şubat 2023 Cuma günü saat 20:00’de YERYÜZÜ TV youtube kanalında Sn. Çağlar Tekin‘in konuğu olduk.

Konumuz, DEPREMDEN KURTULANLARIN YENİ BÜYÜK SINAVI.. idi.

1 saati bulan süre boyunca, üstteki görselde görülen temayı kapsamlı olarak işlemeye çalıştık.

İzlenmesini, paylaşılmasını, gereklerinin yapılmasını ve ülkemize yararlı olmasını diliyoruz.

İzlemek için lütfen tıklayınız..

(https://youtu.be/l-ADR7-gtkY?t=52, https://www.youtube.com/live/l-ADR7-gtkY)

Türkiye’nin akla ve bilime / BİLİMSEL AKILCILIĞA dayalı bir düzen kurmasının tek kurtuluş yolu olduğunu vurguladık. Bunun için de ilk adımın, günümüzde örneği artık kalmayan SULTANLIK / TEK ADAMLIK REJİMİ ilkelliğinden kurtulması olduğunu vurguladık.

AKP/RTE rejiminin tüm hatalarını, yolsuzluklarını, laik cumhuriyet ve hukuk devleti karşıtı dinci-faşist dayatmalarını KADER PLANI safsatası ile perdelemek istemesi utanç vericidir. Asla kabul edilemez ve günümüz koşullarında artık bu maske de düşmüştür, Ulusumuz yutmuyor!

AKP/RTE rejimi 1999 depremi ve derin 2011 ekonomik bunalımı ardından “sandıktan çıktı”!
Benzer koşullar şimdi de yaşanmakta. Çok daha ağır üstelik.. Eylül 2021’de başlatılan “kurgulu nass operasyonu” halkımızı yatay ve dikey çok ağır biçimde yoksullaştırdı. Ne acı ki bir de çok şiddetli bir deprem. 

Anayasa m.78 uyarınca SAVAŞ dışında hiçbir nedenle seçimleri erteleme olanağı yoktur.
Yine Anayasa, Erdoğan’a, TBMM 360 oyla erken seçim kararı almadıkça 3. kez adaylık hakkı tanımıyor. Erdoğan Anayasayı çiğnememeli, bir kez daha aday olmalı, YSK bunu reddetmelidir.

  • AKP/RTE rejimi,
    önümüzdeki aylarda  yapılacak genel seçimlerde kesinlikle sandığa gömülecektir.
  • Tarih ve bir mazlum halk, bunca ihaneti bağışlamaz!
  • İnsanların iradeleri sonsuza dek tutsak alınamaz., tarih örnekleri ile dolu.. E

Sevgi ve saygı ile. 10 Şubat 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik