Etiket arşivi: sıtma

Türkiye’de Erken Cumhuriyet Dönemi Sağlık Hizmetleri


Türkiye’de Erken Cumhuriyet Dönemi Sağlık Hizmetleri

Dostlar,

Ülkemizin “Altın yılları” olarak bilinen “Erken Cumhuriyet Dönemi”
pek çok bakımdan insanlık tarihine mal olmuştur..

Yeryüzünün en köklü KÜLTÜR DEVRİMLERİNDEN biri TÜRK DEVRİMİdir.

Fransız Devrimi (Öncü Aydınlar ve köylüler, Temmuz 1789)
Rus Devrimi (Vİ Lenin, Bolşevikler, Ekim 1917)
Çin Devrimi (Mao Zedung, köylüler, Ekim 1949)
Veee..
Türk Devrimi.. (Mustafa Kemal ATATÜRK).. 29 Ekim 1923…………

Dünyanın 4 büyük devrimi arasında kabul görmektedir ve yerleşik tarih yazımı / yazını
bu yöndedir. (Amerikan Devrimi ve böyle adlandırılması bile tartışmalıdır..)

  • Bu 4 devrimden en az kanlı hatta kansız olanı TÜRK DEVRİMİdir.

Fransız Devrimi çok kanlı olmuş ve Kral 16. Louis Antoinetté ve eşi Marie Antoinetté başta olmak üzere, hanedan ve yandaşları giyotinle başları kesilerek
vahşetle idam edilmişlerdir!

Rus Devriminde Çarlık rejimi yıkılırken
Bolşevikler Menşevikleri neredeyse yok etmiştir.

Çin Devrimi de ülke içinde karşıtlarıyla ve Japon savaşıyla korkunç yitiklere malolmuştur. Mao’nun Büyük Yürüyüşünde 300 bin kişi 30 binlere inmiştir..

Türkiye’de ise Osmanlı hanedanının kılına dokunmadan – kan dökmeden yurt dışına sürgün edilmişlerdir. Dahası, son padişah hain 6. Mehmet Vahidettin,
kendisi İngilizlere sefilce sığınarak Malaya zırhlısı ile kaçmıştır. (17 Kasım 1923)

*****

Devrimin yaratıcısı ve yürütücüsü Büyük ATATÜRK,

  • “Türkiye Cumhuriyet’nin temeli KÜLTÜRDÜR..” 

sözünü boşuna söylememiştir.

İnsanlık kültürüne katkıda bulunacak, özgün kültür ürünleri ile onu varsıllaştıracak
bir toplumun, öncelikle her bakımdan “sağlıklı” olması gereklidir..

Her şeyin başı sağlıktır gerçekten de..

Bu yüzden de Mustafa Kemal Paşa 1. önceliği sağlık hizmetlerine vermiş ve

  • “Devlet olma iddiasındaki siyasi teşekküllerin EN BİRİNCİ VAZİFESİ
    SAĞLIK HİZMETLERİDİR..” buyurmuştur..

Bu bağlamda, 1923-38 arası 15 yılda Sağlık alanında gerçekleştirilen ve tüm dünyanın hayranlığını – takdirini kazanan erken Cumhuriyet dönemi sağlık hizmetlerinin
ayrı bir tarihsel – stratejik önemi vardır. Bu görkemli sağlık atılımlarıdır ki,
somut başarılara erişmiş ve Anadolu halkını, yeni Türk Devletini tam anlamıyla
YOK OLMAKTAN KURTARMIŞTIR!

Yoksa “Kurtuluş ” sonrası “Kuruluş” yıllarında başta SITMA,
bulaşıcı hastalıklar Anadolu halkının kökünü kazıyabilirdi..

Sıtma, böylesi bir “hüneri” (!) geçmişte de sergilemiş ve uygarlıklar yıkmış bir hastalıktı..

*****

Şöyle giriyoruz dosyamıza…

Giriş

Erken Cumhuriyet dönemi sağlık hizmetlerine girmeden, öncesine kısa bir bakışta yarar vardır. Ülkemizde, sağlık hizmetlerinin kırsal kesimde sunulmaya başlanmasının yaklaşık 145 yıllık bir geçmişi vardır. İzlenen süreç, devletin
kırsal kesimde koruyucu ve sağaltıcı (tedavi edici) hizmetleri birarada sunma çabasıdır. Osmanlı yönetimi, sağlık hizmetlerini ülkeye yaymak için ilk girişimi 1861’de belediyeler aracılığıyla yapmıştır ve illere, belediyelere hekim atanması koşulu konmuştur. Sonra kent ve kasabalarda görevlendirilmek üzere hekim yetiştirecek bir Sivil Tıp Okulu açılmıştır (2. Mahmut, 1827). Ardından 1870’te Sivil Tıp İşleri Bakanlığı kurulmuş ve bir kurul aracılığıyla sağlık ve özlük işleri yönetilmiştir. “Memleket Tabibi” adı altında ülke çapında hekim atanması kararı 1871’e rastlar. Memleket Tabipleri, Belediyece belirlenecek yerde, haftanın
2 günü varsıl-yoksul ayrımı yapmadan parasız hasta muayenesi ve isteyenlere aşı yapmakla görevlendirilmişlerdir. 1913’ten başlayarak il merkezlerinde
Sağlık Müdürlükleri (Sıhhat Müdüriyeti) kurulmuştur.

Sağlık Müdürlükleri ilin tüm sağlık işlerinden sorumlu kılınmıştır. Bu dönemde artık il ve ilçelerde görevlen-dirilen hekimler için “Hükümet Tabibi” görev sanı (unvanı) kullanılmaktadır. Sağlık Hizmetleri 1914’ten başlayarak, İçişleri Bakanlığı’na bağlı bir Sağlık İşleri Genel Müdürlüğü’nce yürütülmeye başlanır.
O dönemde yeni bir kurumlaşma, “Sıhhiye Meclisleri” olmuştur. Sağlık Meclisleri Cumhuriyet Döneminde, önce “Umumi Hıfzıssıhha Meclisi”, 1961 sonrasında Sosyalleştirme Yasası ile “Sağlık Kurulları” olarak yer almıştır.
Osmanlı döneminde taşra sağlık hizmetlerinin örgütlenmesinde atılan adım,
hekim atayarak sağlık çalışanı altyapısını sağlama ile sınırlıdır. 

**********************

Ve… dolu dolu 20 sayfanın (calibri 11 punto ve tek dize aralıklı, görsellerle..) sonunda şöyle bağlıyoruz

Üzgünüz, fakat Büyük Önder’in buyurduğu gibi Egemenlik bağsız koşulsuz ulusundur ilkesi, Atatürk Türkiye’sinde, Cumhuriyet’in 91. yılında artık epeydir geçerli değil! Egemen olan para oligarşisi, Atatürk’ün baştacı ettiği cefalı halkının hemen hiçbir değeri yok! Büyük önder Gazi M. Kemal ATATÜRK’ün buyurduğu gibi çıkış; “Ayrıcalıksız, sınıfsız, kaynaşmış bir kitle olacağız..” dadır. Veya
yine Gazi’nin; “Devlet olma savındaki siyasal kuruluşların en 1. ödevi,
halkın sağlığı ve sağlamlığıdır
.”
inanç ve ülküsündedir. Günümüz kuşaklarının, yöneticilerin ve politikacılarının, Atatürk’ün uygulanmış ve çok başarılı olmuş insancıl ve akılcı sağlık politikasından öğrenecekleri o denli çok şey var ki.. Halen tam tersini, çekinmesiz (pervasız) gelişmekte olan ülkelere dayatan
sözde
Yeni Dünya Düzeni kurucuları, gerçek nitemiyle
Yeni Emperyalistler = KüreselleşTİRmecilerin bile!


“Irk, din, dil, politik inanç, ekonomik ve sosyal durum ayrımı gözetmeden
HER – KES, erişilebilecek en yüksek düzeyde sağlıklı olma TEMEL hakkına sahiptir.” (İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, md. 25, 10.12.1948)
Türk insanının önce sağlıklı sonra eğitimli olması, salt makro-ekonomik bir
teknik girdi değildir! 
Aynı zamanda, Devrimci anti-emperyalist Cumhuriyetin
tam bağımsızlık ekseninde çağdaş uygarlık düzeyinin de üstüne çıkacak
sürekli gelişme sağlayabilmesi için;
aydınlatılmış koruyuculara gereksinimi vardır. Bu bakımdan, sağlıklı bir Türk toplumu, Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza dek yaşaması için stratejik bir gerekliliktir.

Türkiye, KüreselleşTİRmeci = piyasacı sağlık hizmetlerini hemen terk etmeli; sağlıklı toplum odaklı, kamu öncülüğünde, koruyucu sağlık hizmeti ağırlıklı
ulusal politikalar izlemelidir.

******

Okunması, okutulması, paylaşılması içten dileğimizdir..
Epey emek ürünüdür..

Lütfen okumak – indirmek için aşağıdaki erişkeyi (linki) tıklar mısınız??

Erken_Cumhuriyet_Donemi_Saglik_Hizmetleri

Sevgi ve saygı ile.
10 Haziran 2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

 

 

 

 

 

 

 

Prof. Dr. Hilmi Erginöz.. çizmeli – çarıklı, ayağı çamurlu bir Halk Sağlığı emekçisi..


Gül 6Prof. Dr. Hilmi Erginöz..

  • Cenaze töreni bu gün,
    27 Kasım 2013 Çarşamba günü saat 10:00’da
    Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde..
    Öğlen namazından sonra Ataköy gömütlüğünde
    toprağa verilecek..

***** ***** *****

Çizmeli – çarıklı –  ayağı çamurlu bir Halk Sağlığı emekçisi..

portresi_akademik

Dostlar,

25.11.13 sabahı yitirdiğimiz rahmetli
Prof. Dr. Hilmi Erginöz hocamızı
asistanlık yıllarımızda 1978-80) tanıdık..

Ülkemize sahada çooook hizmet etmişti.
Son olarak Maraş İl Sağlık Müdürlüğü görevinde bulunmuştu.

İlerleyen yıllarda Cerrahpaşa Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD’na öğretim görevlisi
olarak atanmış, Doçentlik tezi hazırlayarak bu akademik dereceyi almıştı.

Daha sonra Prof. Orhan Demirhindi emekli olunca Kürsü (AbD) başkanlığına atandı..
Yıllarca da bu görevde aşk ile hizmet verdi.
1990’da Doçentlik jürimizde idi.. Sıtma‘yı sormuştu eski bir “çizmeli sıtmacı” olarak..
Doc.lik_sinavim_ 9.10.90_Ozdemir_ Gulese_Yasar_Bilgin_ Rengin_Erda_Hilmi_ Erginoz_Nazmi Bilir_ foto_cekiyor_ Hacettepe
09 Ekim 1990, Hacettepe; soldan sağa Sn. Prof. Dr. Özdemir Gülesen,
Sn. Prof. Dr. Hilmi Erginöz, biz, Sn. Prof. Dr. Rengin Erdal ve Sn. Prof. Dr. Yaşar Bilgin (3.10.12′de rahmetlik oldu).. Sn. Prof. Dr. Nazmi Bilir de fotoğraf çekiyor..
*****

Emekli oldu.. Kadir Has Üniversitesi Tıp Fakültesinde görev almak istedi..
Ama, atanması için yine jüri kurulması gerekiyordu.
Bu kez biz, hocamızın Profesörlük atamasında dosyasını değerlendirecektik!
“Değerlendirdik” (!).. Raporumuzu hemen yolladık..
Burada Halk Sağlığı Anabilim Dalını kurdu, Halk Sağlığı derslerini yürüttü..
Bu arada oğlu Ethem de babasının yolunda gidiyordu..
Cerrahpaşa’da Halk Sağlığı doktorası yaptı.Silivri Toplum Sağlığı Merkezinde
sahada yetişti aynı zamanda.
Zamanı gelince Doçentliğe başvurdu..
Rastlantıya bakın ki, babasından sonra oğlunun da jürisinde bulunduk..
Ethem, iyi bir dosya sundu ve iyi bir sözlü sınav verdi..
Geçtiğimiz günlerde de -bu kez jürisinde bulunamadık ama- Profesörlüğe yükseltildi.
Hilmi hoca bu sevinçli haberi öğrendi.. Umar ve dileriz ki, gözlerini bu sevinçle kapadı.
Yine hoş bir rastlantı ki, Cerrahpaşa Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD’nın şimdiki başkanı
sevgili Prof. Dr. Sarper. M. Erdoğan da biz Trakya Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD Başkanı iken orada uzmanlık eğitimini almıştı.. Çok yetenekli ve donanımlı idi.
İstanbul (Erkek) Lisesi bitireni (mezunu) idi ve çok iyi Almancası, iyi İngilizcesi vardı (Ethem ile sınıf arkadaşı.. Ethem ve Sarper aynı gün bizim de bulunduğumuz jüride doçent oldular..).. Sarper bir bursla Almanya’ya gönderildi ve orada İş Sağlığı Doktorası yaptı.
Diyeceğimiz o ki, Cerrahpaşa Tıp Fak. Halk Sağlığı AbD bugün artık yetkin bir
akademik kadronun yönetiminde..
Hilmi hocamız rahat uyusun.. Emaneti güvenilir ellerde daha da ileriye taşınacak.
*****
O, tam bir Cumhuriyet aydınıydı; gerçek Atatürk ve Cumhuriyet sevdalısı idi.
O, Prof. Dr. Hilmi Erginöz; Cumhuriyet devriminin ürünlerindendi..
  • Ölçüsüz bir vefa ve değerbilirlikle, hep kendisini Cumhuriyet’e borçlu algılayarak hizmet verdi.
O’na, Türk Sağlık Sistemi şükran borçludur..
Sevgin (aziz) ve saygın anısı önünce hürmetle eğiliyoruz..
Sevgili Ethem’e ve kızkardeşi Ayşegül’e başta olmak üzere dayanç diliyor;
derin acılarını gönülden paylaşıyoruz.

Eveeet… bir çınar daha göçtü..
Bir yıldız daha kaydı..

Veee..

  • Seçkin ve saygın Halk Sağlığı hocası – emekçisi Prof. Dr. Hilmi ERGİNÖZ
    Hakka yürüdü..

portresi_sivilAma bizi, “gönülden gönüle” aydınlatmayı sürdürecek..

Gül demeti

 

 

 

 

Sevgi ve saygı ile.
25.11.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

TTB : Savaş Bulaşıcı Hastalıklarla da zarar veriyor


Dostlar
,

Meslektaşlarımız, TTB (Türk Tabipleri Birliği) Halk Sağlığı Kolundaki
Halk Sağlığı Uzmanı hekim arkadaşlarımıza son derece ciddi ve kapıya dayanmış bir tehlikeye işaret etmekte ve çok yerinde önerilerde bulunmaktadırlar.

Biz de AKP Hükümetini ve özellikle Sağlık Bakanlığını uyarmak isteriz :

TTB açıklaması yerinde ve bilimsel olarak doğrudur.
Gerekli önlemler Sağlık Bakanlığı – Hükümetçe hızla alınmalıdır.
Bir de bu bulaşıcı hastalıklar yüzünden toplum olarak acı faturalar ödemeyelim.
Başta çocuklar olmak üzere engelli – felç kalmasınlar, erkenden yaşamdan kopmasınlar.

Önemli olan bir başka husus da, salt yangın çıkınca söndürmek – söndürmeye çabalamak değil, yangın çıkmaMAsı için koruyucu sağlık hizmetlerini örgütlemektir.
Bu yaz 3200+ kızamık olgusunun kayda alındığı bir “mini – orta boy kızamık salgını” yaşadığımızı anmsayalım- unutmayalım, ders çıkaralım..
Bağışıklama hizmetlerini kesinkes ihmal etmeyelim..

  • Ülkemizdeki Suriye’li sığınmacıların sayısı 1 milyonu hatta
    kimi kaynaklara göre
    2 milyonu aşmış durumdadır!

Bu insanların tüm Türkiye’ye yayılmış, ezici bir çoğunluğu son derece olumsuz
yaşam koşulları içinde ve çok yoksuldurlar. Tablo çok ağır bir insanlık dramıdır ve
başta BM Sığınmacılar (Mülteciler) Yüksek Komiserliği olmak üzere
(UN Refugees High Comissionary) soruna ivedilikle el atmak zorundadırlar.

Önemli bir not                                                 :

  • AKP, bu insanların çaresizliklerini, yaklaşan 30 Mart 2014 yerel seçimlerinde oya dönüştürme girişimine ASLA yönelmemelidir!
    Bu çok immoral – etik dışı, yasa dışı bir tutum, açık suç olur ve ülkemizde
    seçim güvenliğini kökten kaldırarak iç istikrarımızı ciddi biçimde bozabilir.
  • Bu sığınmacılara ASLA vatandaşlık hakkı verilmemelidir!
  • Her türlü insancıl yardıma EVET ama T.C. Vatandaşlığı o denli ucuz değildir..
  • AKP Suriye’de iç savaş kışkırtıcılığını hatta açık – örtülü iç savaş destekçisi politikalarını derhal bırakmalı ve o ülkede barış için çaba harcamalı, bu talihsiz sığınmacların bir an önce ülkelerine dönmelerinin
    ortamı sağlanmalıdır.


*****
Evrensel, kurtarıcı sağık hizmeti ilkesini anımsatalım :

  • Her-ke-se, hemen, her yerde, sürekli, etkin ve yaygın,
    kamusal koruyucu sağlık hizmeti! 

Henüz başkaca bilimsel ve yönetsel reçete keşfedilmedi!

Üstelik salt bilimsel bir gerçek ve bizlerin önerisi – dileği olmanın ötesinde
pek çok uluslararası hukuk metnine, ülkemizi de bağlayacak biçimde girmiş olarak..
(Bkz. Sağlık Mevzuatı – Turkish Health Legislation başıklı AÜTF ders notlarımız..
http://ahmetsaltik.net/2013/11/04/saglik-mevzuati/)

Sevgi ve saygı ile.
Ankara, 9.11.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

=========================================

TTB_logosu

Savaş Bulaşıcı Hastalıklarla da zarar veriyor!

Suriye’de çocuklar felçli. Savaş Bulaşıcı Hastalıklarla da zarar veriyor.

Türkiye’deki çocuklar da tehdit altında. Hazır mıyız?

TTB Basın Açıklaması, 8 Kasım 2013, Ankara

Emperyalist müdahale ile kışkırtılan Suriye’deki savaş yalnızca silahlarla ölümlere, yaralanmalara yol açmıyor. Gün geçtikçe artan bulaşıcı hastalıklarla da
acı yüzünü gösteriyor. Kızamık, şark çıbanı, sıtma, kuduz, ishaller ile gündeme gelen bulaşıcı hastalıklara bir yenisi daha eklendi: ÇOCUK FELCİ.

Tarihin tozlu sayfalarında yerini almak üzere olan, yirmi beş yıldır Türkiye’de görülmeyen ÇOCUK FELCİ, savaşa bağlı temel sağlık hizmetlerinin çökmesi ile yeniden kapımızda, hem de büyük bir salgınla…

1999’dan beri Suriye’de görülmeyen çocuk felci, bağışıklama hizmetlerinin aksaması ile salgına yol açtı. Bölgeye virüsün nereden geldiği bilinmemesine karşın,
çocuk felcinin endemik olduğu ülkelerden gelenlerle (Pakistan kaynaklı El Kaide – 
El Nusra askerleri vb.) Suriye’ye ve sınır illerimize taşınabileceği olasılığı gündeme alınmalı, mutlaka araştırılmalıdır.

Neyse ki, Sağlık Ocaklarımızın çabası ile Türkiye’den kazınan çocuk felci hastalığına karşı alınması gereken önlemler konusunda deneyimli sağlık çalışanlarımız hala var. Etkili bir aşı var. Yaşanmış başarılar var. Bununla birlikte bizi endişelendiren Sağlıkta Dönüşüm Programı nedeniyle yaşanan sorunlar.

İki yıldır mücadele ettiğimiz Sıtma ve Kızamık salgınlarında karşımıza çıkan yapısal sorunlar ve Sağlık Bakanlığı’nın salgınları sağlık çalışanlarından ve halktan gizleyen tavrı.

Artık biliyoruz ki, aile hekimlerine kayıt olmamış bebeklerimiz var ve %95’in üzerindeki resmi bağışıklama oranları, kızamık salgınında öğrendiğimiz üzere,
gerçekçi değil.

Buna, sayıları her geçen gün artan Suriye’li sığınmacıları da eklediğimizde,
salgın tehdidine karşı daha özenli, daha hızlı ve daha katılımcı bir çalışma yürütmemiz kaçınılmaz gözüküyor.

  • Savaşa bağlı yıkımının daha da artmaması için Sağlık Bakanlığı’nı gerekli önlemleri ivedilikle alıp uygulamaya, hekimlerimizi hangi basamakta çalışıyor olursa olsun Sağlık Bakanlığı’nın bu görevini yerine getirmesine katkı vermeye, yurttaşlarımızı sağlık örgütünün yürüttüğü önleme çalışmalarına uyumla katılmaya çağırıyoruz.

TTB bu süreçte Halk Sağlığının korunması için katkı ve işbirliğine hazır ve isteklidir.

Son olarak şunu da paylaşmak istiyoruz :

AKP hükümetinin, ülkemizde ve bölgede halkın sağlığına ciddi tehditler oluşturan savaşı körükleyen politikalardan ve Sağlıkta Dönüşüm Programı’ndan vazgeçme konusunda siyasal sorumluluk göstermesini tarihsel bir adım olarak bekliyoruz.

Salgın tehdidine karşı öncelikli önerilerimiz                     :

1.       Sınır illerimiz başta olmak üzere DSÖ önerileri kapsamında riskli gruplara bağışıklama çalışmalarının bir an önce başlatılması gerekmektedir.

2.       Sağlık çalışanlarının konu ile ilgili bilgilendirilmesi yaşamsal önem taşımaktadır. Kızamık salgınında 90’a yakın sağlık çalışanı kızamık hastalığına yakalanmıştır. Sağlıklı olmayan hizmet veremez, hizmet verdiklerini de hasta eder.

3.       Sorunun ciddiyetinin kamuoyu ile paylaşılması, semptomların halk arasında önemsenmesini sağlayacak, erken tanı ve sağaltım (tedavi) olanağını artıracaktır.

4.       Sağlıkta Dönüşüm Programı nedeniyle koruyucu hizmetlerde çalışan
sağlık personeli sayıları yetersiz düzeydedir. Koruyucu hizmetler (bağışıklama,
aile planlaması, çevre sağlığı vb.) kamu ya da özel birçok kurumda atomize olarak sunulmaktadır. Bu nedenle polio ve kızamıkla mücadelede Sağlık Bakanlığı’nın
sağlık örgütünde (Aile Sağlığı Merkezleri, Toplum Sağlığı Merkezleri, Halk Sağlığı Müdürlüğü, Devlet Hastaneleri, Eğitim- Araştırma Hastaneleri, Üniversite Hastaneleri, Referans laboratuvarları, Özel sektör) eşgüdümü ve Basamaklararası dayanışmayı sağlaması önemlidir. Benzer biçimde yeterli miktarda temiz içme ve kullanma suyu temini konusunda belediyelerle işbirliği sağlanması da mücadele için kritik öneme sahiptir.

5.       Sağlık alanındaki meslek örgütleri ve akademilerle işbirliği sağlanmalıdır.

6.       Savaş nedeniyle zorla yerinden edilenlere yapılacak koruyucu çalışmaların yoğunlaştırılması, özellikle kamp dışı sığınmacıların (mültecilerin) bağışıklama çalışmalarının mahallelerde yapılması sağlanmalıdır. Bu sırada yinlenen (mükerrer) aşılamaları önlemek için kayda dikkat edilmesi gerekmektedir.

7.       Mahallelerde yaşayan sığınmacılara gezici sağlık ekipleriyle düzenli ve sürekli koruyucu sağlık hizmetleri yaşadıkları yerlerde sunulmalıdır.

8.       Bildirimin önündeki bürokratik engeller hafifletilmeli, filyasyon (kaynak bulma) çalışmaları ve temaslı izlenmelerine yönelik sabit ve yeterli sayıda personel görevlendirilmelidir.

9.       Sınır il ve ilçe TSM’ler (Toplum Sağlığı Merkezleri), yönetsel açıdan deneyimli sağlık çalışanları ile desteklenmelidir.

10.   Sınırlardan giriş, çıkışlarda bağışıklama hizmetlerinin güçlendirilmesi,
kaçaklık korkusunu aşan yaratıcı uygulamalar geliştirilmesi gerekmektedir.

11.   ROJOVA’ya ilaç- aşı – gıda ambargosunun bir an önce kaldırılması;
başta kuduz, kızamık ve polio aşıları olmak üzere ROJOVA başta olmak üzere
Suriye hükümetine destek olunması…

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi