Etiket arşivi: scientific precautionary principle

Cumhuriyet TV programımız : GDO’lu ürünler ve İnsan Sağlığı

Dostlar,

Cumhuriyet TV‘den Sn. Beste Çelik bizimle “GDO’lu Ürünler” konusunda bir söyleşi yaptı. Bize yöneltilen soruları yanıtladık.

Doğal gıda ürünlerine erişimin çok güçleştiğini vurgulayan Çelik, bu açığın GDO’lu ürünlerle kapatılıp kapatılamayacağına ilişkin de soru yöneltti.

GDO kısaltması, “Genetiği Değiştirilmiş Organizma” kavramı karşılığı..

Çokuluslu kimi tekeller (Monsanto vd.) özellikle açlık – yetersiz beslenme – artan dünya nüfusuna gıda üretiminin yetmeyişi… gibi gerekçelerle GDO’lu gıdaları meşrulaştırmaya çabalayarak bir algı yönetimi güdüyorlar. Hayvan yemlerinde çok yaygınlaştı GDO’lu ürünler.

Bilimsel açıdan GDO’lu gıdaların insan sağlığı üzerinde uzun erimli etkilerini bilmiyoruz. Bu potansiyel sakıncalar çok önemli, tehlikeli olabilir. Dolayısıyla bu gibi durumlarda izlenecek yol, bilim etiği açısından “bilimsel özenlilik-ihtiyatlılık ilkesi“dir (scientific precautionary principle).

İnsanlık GDO’lu ürünlere mahkum değil..
Dolayısıyla insan sağlığını kumar masasına yatırmak kabul edilemez.

17 dakika süren programı izlemek için lütfen tıklayınız..

https://youtu.be/ScTmQp2Ul5I

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net        profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik
https://www.instagram.com/ahmet_saltik

Covid-19 ve Aşılar, Salgında Güncel Durumumuz..

Dostlar,

Değerli meslektaşımız, Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Dr. Mustafa Torun, dün çok yararlı bir sanal konferans verdi. Görseli (posteri) yanda.

Erişkesini (linkini) bize ulaştırdı sağolsun.

Aşağıdaki erişke (link) tıklanarak sunum izlenebilir. (39 dakika).

Aşılama çok yavaş da olsa yaygınlaşma eğiliminde iken, kimi aşı çekinceleri doğal karşılanabilir. Bu çekincelerin giderilmesi uzmanların katkısıyla başarılabilir.
Ancak AŞI KARŞITLIĞI ciddi bir Halk Sağlığı Sorunudur. Bu kişi ve çevreler hem kendi hem de başkalarının yaşamını tehdit etmektedirler. Tezleri asla bilimsel değildir, etik dışıdır, yasa dışıdır hatta suçtur.

Multisystem Inflammatory Syndrome in Children / MIS-C” adı verilen ağır – ciddi – öldürücü komplikasyon ülkemiz dahil, giderek daha çok görülür olmuştur. Bu tabloda, Kovit-19’a yakalanan çocuklarda, birkaç hafta (genellikle 3+ hafta) sonra çoklu organ yetmezliği gelişmekte ve yüksek oranda ölümcül gitmektedir.

Dolayısıyla, henüz çocuklarda aşılama yaygınlaştırıl(a)mamışken, ülkemizde 18 yaş altında hiç başlan(a)mamış iken, onların korunması ayı bir boyut ve önem kazanmıştır. Bu da başlıca YAYGIN VE HIZLI AŞILAMA ile dolaylı olacaktır. Okulların büyük ölçüde yüz yüze eğitim yapmadığı ve ay sonunda bütünüyle kapanmak üzere olduğu ek varsayımı ile..

Bir kez daha anımsatma gereği duyuyoruz, Anayasa md. 12 :

I. Temel hak ve hürriyetlerin niteliği
Madde 12 – Herkes, kişiliğine bağlı, dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve
hürriyetlere sahiptir.
Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve
sorumluluklarını da ihtiva eder.

Anayasa buyruğu çok açıktır. Maddenin 1. fıkrasında tanımlanan temel hak ve özgürlükler asla sınırsız ve hele hele KEYFİ DEĞİLDİR! Bu haklar aynı zamanda kişiye ödev ve sorumluluklar da yüklemektedir:

  • Temel hak ve hürriyetler, kişinin topluma, ailesine ve diğer kişilere karşı ödev ve
    sorumluluklarını da içerir.Ülkemizde ve dünyada tüm insanlara çağrımızdır;
  • Kovit-19 aşıları yeterince güvenilir ve etkilidir.
  • Son verilerle tüm dünyada 2,3 milyarı aşkın doz aşılama yapılmıştır. Şimdiye dek bu aşılara yüklenebilecek, aşılamayı durdurmayı gerektirecek ciddi olumsuzluk gözlenmemiştir.

Sağlık Bakanlığı, halkı aşıya teşvik için yaygın ve sürekli halk eğitimi yapmalıdır başta TV’lerde. Çekinceler giderilmeli, sorular yanıtlanmalı, alan aşı karşıtlarına bırakılmamalıdır.
Ayrıca anımsanmalıdır ki, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Yasası’nın 72. maddesi, salgın hastalık durumlarında ZORUNLU AŞI UYGULAMASI için İdare’ye (Yürütme maddesinde Bakanlar Kuruluna) yasal yetki tanımaktadır. Bu yetki, günümüz rejimi ile partili Cumhurbaşkanındadır :

Md. 72/2 :  “Hastalara veya hastalığa maruz bulunanlara serum veya aşı tatbiki.

Dileriz yasal zorlamaya başvurmak gerekmesin. Ancak bu konunun Sağlık Bakanlığınca özenle izlenmesi ve aşıdan kaçınma – red sorununun bütün boyutlarıyla ortaya konması gereklidir. Böylesi tutum – davranış içinde olanlar ne orandadır; yaş, cinsiyet, meslek, eğitim, sosyo-ekonomik durum, ülkedeki dağılım…. ortaya konarak hızla bilimsel önlemler geliştirilmelidir.

  • Randevu alıp haklı neden olmaksızın aşı olmaya gelmeyenlere etkili yaptırım uygulanmalıdır.
  • Aşılama çalışmalarının baltalanmasına (sabote edilmesine) kesinkes engel olunmalıdır.

Kuşkusuz tüm bunlar, hedef kitleye yeterli aşı sağlanması önkoşuluna bağlıdır.

Aşılama yavaş olur ve zamana yayılırsa, en son erişilen aşılanma oranı Toplum Bağışıklığı ile eşanlamlı olmayabilir. 2. doz aşıdan sonra 6 aydan uzun zaman geçenlerin bağışıklığı azalmaya başlar; hastalığı geçirerek doğal bağışıklık edinenlerin de. Son verilerle ülkemizde durum şöyle :
(11 Haziran 2021, saat 18:43, T.C. Sağlık Bakanlığı (saglik.gov.tr) )

Toplam Yapılan Aşı Sayısı : 32.762.205
1. Doz Uygulanan Kişi Sayısı : 19.189.762
2. Doz Uygulanan Kişi Sayısı : 13.572.443
Bu veriler 90 milyon eylemli (fiili) ülke nüfusuna göre sırasıyla %36.4, %21.3 ve %15.1 düzeyindedir ve salgını denetim altına almak için gereken %70-80’lerden henüz çok geridir.
Üstelik sayıları çoğalan ve yaygınlaşan mutant / varyant tipler ciddi sorundur. Türkiye, toplam aşılanan sayısı bakımından (32,76 milyon doz) dünyada 13. sıradadır : (https://ourworldindata.org/covid-vaccinations, 11.6.21)

11 Haziran 2021 “resmi” verileri aşağıdadır :

Daha alınacak çok yol var..

Verilerle oynanması bir yana, pek çok nedenle gerçek verilere erişmenin güç olduğu bilinmektedir. Dünya Sağlık Örgütü birkaç hafta önceki uyarısında ölüm sayılarının kayda girenlerin 2-3 katı olabileceğini vurgulamıştır. Toplam küresel ölüm sayısı 3,795,062’ye erişmiştir. 2 ile çarpılırsa 7.590.124, 3 ile çarpılırsa 11.385.186 tutarına erişilir ki; Türkiye’ye pratik bir yaklaşımla, dünya nüfusunun %1.1’ine denk nüfusumuz nedeniyle 83.483 – 125.237 arasında bir “ölüm” sayısı düşer! Oysa ilan edilen 48.593’tür. Salgının başından bu yana Kovit-19 ölümü Küre genelinde %2 olarak verilmekte iken, bu oran (case fatality rate) Türkiye’de yalnızca %0.9 olup, dünya genelinin yarısından azdır!??

Gerçek ölüm sayıları için resmi verileri 2-3 ile çarpma gereği ortada iken, bu katsayı, PCR+ olanların yakalanmasında daha da yüksek olabilir. Ölüm, sonuçta gizlenebilecek bir olay değildir ancak gerçek nedenlerde saptırma yapılabilir. Ancak Kovit-19 olgularının %85’e varan bir kesiminin hastalığı hafif, belirtisiz, ayakta geçirebildiği, PCR testlerinin virüs taşıyıcılarını yakalama yeteneği (en iyimser %70 dolayında) dikkate alınırsa, ülkemizde iyimser kestirimle günde 20 binden az yeni olgu olduğu söylenemeyecektir! Klasik buzdağı yaklaşımı ise genel olarak olguların 1/10’unun yakalanabildiği yönündedir.

Toplumsal bağışıklık sorunu
2 doz aşı olanlar %15,1…
Hastalığı geçirip kayda alınan olgu sayısı 5.319.359.. Salgın “resmen” 11 Mart 2020’de duyuruldu. Aradan tam 15 ay geçti. 6. aydan sonra doğal bağışıklığın yetersizleşeceği göz önüne alınırsa, toplam 5.319.359 kayıtlı hastanın 1.780.673’ü 11 Aralık 2020 öncesine tarihleniyor. Dolayısıyla ancak 3.538.686 hasta son 6 aylık döneme ilişkin. 90 milyon nüfusta payı %3.9 olup, “hala” yeterince bağışık varsayılırlarsa, 2 doz aşı olanlarla birlikte %3.9 + %15.1 =%19.
Tek doz aşı olanlarda genel anlamda %30 bağışıklık düşünülebilir ki çok yetersizdir.
Dolayısıyla,

Türkiye’de toplum bağışıklığı oranı, 11 Haziran 2021 günü akşamı için %19 olarak kestirilebilecektir ki çok yetersizdir.
Bu oran hızla %80’lerin üstüne çıkarılmak zorundadır.
Tersinden bakılırsa, toplumun %81’i ya da her 5 kişiden 4’ü hala Kovit-19’a karşı duyarlıdır ki son derece yüksektir.

Bir “teselli”, kayda girmeksizin hastalığı geçirenlerin kayda alınabilen 5,3milyondan çok daha fazla olabileceği / olduğudur. Ancak bu bilinmezliğe dayanılamaz. Bu yüzden de uygun aralıklarla, örneğin her ay, seroprevalans çalışması yapılarak toplum bağışıklığının oranı, ülkesel dağılımı ve temel Epidemiyolojik özellikleri tanımlanmalıdır.

Unutulmasın                :

  • Bulaş sürdükçe ve salgın uzadıkça virüs mutasyona uğrayarak tehlikeli mutant / varyant tiplere daha çok evrimleşebilecektir.
  • Bu olgu, aşılara direnç geliştirme sorunu doğurabilir ki, başlıca savunma aracından yoksun kalınması demektir; çok ağır küresel yıkımları olabilir.
  • Salgınlar dalgalanmalarla giderler.. Son haftada dünya genelinde yeni hasta yakalanma oranı %16, ölüm oranı ise yalnızca %1 azalmıştır. Türkiye’de bu oranlar aynı sırayla %14 ve %30’dur!?
  • Özellikle ölüm sayılarında olağanüstü hızlı azalış, Epidemiyolojik açıklanabilirlikte değildir!??
  • Kuramsal olarak yeni bir dalga olasılığı / riski sıfırlanabilmiş değildir.
    Özellikle kuzey yarımkürede turizm mevsiminin ve hareketliliğinin başlaması ciddi bir potansiyel risktir. Teşvik edilmesi değil, olabildiğince sınırlandırılması önerilir. Sınır kapılarında uluslararası standart salgın denetim önlemleri titizlikle sürdürülmeli, Dünya Turizm Örgütü de bu bağlamda sorumluluk almalıdır. DSÖ’nün COVAX Girişimi etkinlikle yaşama geçirilmelidir.
  • Ülkemizde de ÖNCELİKLE VERİLER SAYDAM – DÜRÜST PAYLAŞILMALI, Salgın Yönetimi Epidemiyolojik ilkelerden asla sapmaksızın tümüyle Bilimsel yürütülmelidir. 
  • Bilimsel özenlilik ilkesi (scientific precautionary principle) kesinlikle elden bırakılmamalıdır.
  • SOSYAL DEVLET bir an bile desteğini eksiltmemelidir; TÜİK’in resmi verisiyle ülkemiz nüfusunun en az %27’si yoksuldur! Bu hazin – tehlikeli oran, Kovit-19 dahil, pek çok bulaşıcı olan olmayan hastalıkla savaşta ve sağlıklı bir toplum yaratmada belki de en temel engeldir!

Sevgi ve saygı ile. 11 Haziran 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik    twitter : @profsaltik

Rusya’da Koronavirüs Aşısının ‘Onaylanması’ Üzerine

Olaylar ve Görüşler

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimi (Mülkiye)

Cumhuriyet, 14 Ağustos 2020
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/rusyada-koronavirus-asisinin-onaylanmasi-uzerine-prof-dr-ahmet-saltik-1758280

Rusya Devlet Başkanı Putin; Rusya Sağlık Bakanlığı, Gamaley Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen koronavirüs aşısının tescil edildiğini açıkladı. Rusya böylece koronavirüs aşısını tescil eden ilk ülke oldu. Sputnik Türkiye’nin aktardığı habere göre, hükümet yetkilileriyle bir toplantıda Putin, “Bildiğim kadarıyla, bu sabah dünyada bir ilk olarak yeni tip koronavirüse karşı geliştirilen aşı tescillendi.”

Putin, “Yine de aşının oldukça etkili olduğunu, kararlı bir bağışıklık oluşturduğunu biliyorum. Yineliyorum: Aşı gerekli tüm denemelerden geçti” dedi. (https://www.birgun.net/haber/putin-duyurdu-koronaviruse-karsi-gelistirilen-ilk-asi-tescil-edildi-311533 11.08.2020)

ÜÇ TEMEL ADIM

Sevindirici bir gelişmedir kuşkusuz, ilk bakışta. Rusya’nın bu aşıyı geliştirip üretebilmesi için gerekli sağlık insangücüne ve teknik donanıma sahip olduğunu biliyoruz.. Başta BSL4 düzeyinde viroloji AR-GE laboratuvarı ve yetkin virolog – epidemiyolog – halk sağlığı uzmanı bilimsel takım (ekip). Ancak ülkenin Sağlık Bakanlığınca aşının onanıp ruhsatlandırılması yetmez. Mutlaka, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ya da yetkilendirdiği (akredite ettiği) uluslararası kaynak (referans) laboratuvarlarca da sonuçların test edilip onanması gerekir. 3 temel adım bu süreçte irdelenecektir:

GLP (Good Laboratory Practice): İyi Laboratuvar Uygulamaları
GMP (Good Manufacturing Practice): İyi Üretim Uygulamaları
GCP (Good Clinical Practice): İyi Klinik Uygulamalar.

Bu ana koşulların / standartların alt adımları da var elbette. Ruhsat almadan önce 3. aşamaya (faza) gelinmiş olması, yani birkaç on bin gönüllü insan üzerinde aşının denenmiş olması gerek.
Ek olarak 2 büyük sınav söz konusu ayrıca:

  1. Etkinlik: Yeterince koruyucu olacak; süre ve koruma düzeyi bakımından.
  2. Güvenilirlik: İstenmeyen / yan etki ve komplikasyonlar son derece sınırlı olacak maliyet / yarar irdelemelerinde. Çünkü milyarlarca sağlıklı insana uygulanacak hasta ilaçlarından farklı olarak.

Söz konusu aşının 2’li bir bağışık yanıt oluşturduğu belirtiliyor:

  1. Hücresel bağışıklık ki görece daha uzun süre kalıcıdır (T hücreleri)
  2. Hümoral bağışıklık; antikor üretimi.. (IgG ve IgM proteinleri)

Aşının bu yeteneklerini yayımlanacak bilimsel makalelerde göreceğiz dileriz. Öte yandan, “kalıcı” bağışıklık sağlandığını söylemek çok zor hatta olanaksız bu aşamada çünkü salgın daha 7-8 aylık “bebek” yaşında! Bu sonuca varabilmek için zaman boyutu çok kısa. Ancak bağışık yanıtın olsa olsa birkaç hafta, dahası 1-2 ay koruyucu düzeyde sürdüğünü söyleyebilirsiniz şimdilik, hepsi o denli!

Aşı örnekleri uluslararası yetkili kaynak (referans) laboratuvarlarda DSÖ gözetiminde test edilip onaylanmadan ölçüsüz bir iyimserlik yanlıştır. Doğru olan ise bilimsel özenliliktir (ihtiyatlılık; scientific precautionary principle).

Rusya’yı, başlangıç da olsa, bu doğrulanması gereken, doğrulanmasını dilediğimiz başarısından dolayı bilim emekçilerini ve onları destekleyen Rus devletini kutluyoruz.. İnsanlığın pek çok açıdan böylesine başarı öyküsü ve gerçekleşen büyük adımlara öyle çok gereksinimi var ki..
***
Öte yandan R.T. Erdoğan’ın, DSÖ verileriyle aşı geliştirme yolunda dünyada 3. ülkeyiz bağlamında sözleri çok acı vericidir. Bu içerik gerçek dışıdır, gerçekleşmesi olanağı da yoktur yukarıda belirtilen nedenlerle.

  • Ancak neden Erdoğan böylesine pervasızca yanıltılmaktadır çevresince?
  • Narsisistik kişilik danışmanlara yeter etik gerekçe, hukuksal güvence, meşru kalkan olabilir mi?
  • Bu uğurda bir ülke, bir halk feda edilebilir mi ve nereye dek?!!

ÜRKÜTÜCÜ OLGU

Kaldı ki R.T. Erdoğan’ın böylesi bir kısırdöngüyü algılayıp (?), dikkate alıp, doğrudan bilgi edinme kaynaklarını açık tutma yükümü yok mudur? Bu olgu ürküntü vericidir ülkemizin bekası için.

DSÖ kaynaklarında, 165 noktada aşı geliştirme çabası sürdüğü, 5 ülkede 3. aşamaya (faza) gelindiği geçen hafta açıklanmıştı.

İngiltere, Astra-Zeneca ile yürütülen aşı çalışmasıyla ilgili 20 Temmuz’da yayımlanan makalede 2. faz sonuçlarının umut verici olduğu ve istenen bağışıklığı sağladığı duyuruldu.

CanSino: Çin merkezli bir başka aşı çalışması olan Cansino da viral vektör türünde aşı geliştiriyor. Çin ordusunda 3. faz denemelerine başlanan aşının da daha önceki fazlardaki etkisi The Lancet dergisinde incelenmişti.

Sinovac: Eski bir yöntem olan “inaktif virüs” tekniğine göre hazırlanan bu aşıda, enfekte etme özelliğini yitirmiş olan virüs insana verilerek, vücudun hastalığa bağışıklık kazanması hedefleniyor. Haziran’da 1. ve 2. fazda kritik bir yan etki gözlemlenmediğini açıklayan şirket, 3. faz çalışmasını Brezilya’da sürdüreceğini duyurdu. Bu yöntemin dezavantajı, üretiminin uzun ve maliyetli olması. Zayıflatılmış ya da öldürülmüş virüs ile üretilen aşılarda bu virüslerin çoğaltılması için milyarlarca yumurta gerekli.

Sinopharm: Çin merkezli bir başka aşı çalışmasında da “inaktif virüs” yöntemi kullanıyor. Şirket 3. faz çalışmalarını Abu Dabi’de yürütüyor.

Moderna: ABD’de geliştirilen bu aşı, daha önceki aşılardan farklı olarak virüsün kendisinin değil, genetik materyalinin (RNA) vücuda şırınga edilerek bağışıklık oluşturmayı amaçlıyor. Üretimde büyük avantajlar sağlayacak bu yöntemin başarılı olursa, aşı teknolojisinde çığır açabileceği öngörülüyor. Moderna da 3. faz çalışmalarına geçtiğini duyurdu.

BEDELİ ÖDEYENLER AYNI

Görüldüğü gibi Türkiye ilk 3’te yok!

BSL4 düzeyinde Viroloji laboratuvarı yok! Refik Saydam Ulusal Referans Laboratuvarındaki BSL3 donanımlı.

Türkiye’nin mazlum – alınteri ulusal kaynakları 18 yıl boyunca talan edilmeyip, net 2 Tr $ servet yurt dışına aktarılmayıp, 0.5 Tr $ salt betona gömülmese idi; AKP iktidarı ve Türkiye bugün tıkanmazdı.. Geçelim BSL4 düzeyinde viroloji Ar-Ge laboratuvarı için yaklaşık 1+ milyar $ yatırım yapmayı; koronavirüs salgınını bastırarak sönümlendirmek için köktenci önlem olan 14 gün tam kapatmayı (lockdown) bile finanse edecek yaklaşık 50 milyar $ kaynağı, Tek Adam İktidarı bulamamaktadır!..
***
Salgın, yine ekonomik kulvardaki isyan ettiren çaresizliklerin ürünü irrasyonel popülist seçimlerle, alaturka açılım – saçılımlarla sürmekte ve kahrolası bedel; CEO sanrısıyla (hezeyanıyla), ne yazık ki bir anonim şirket gibi yönetilmeye zorlanan ülkemizde, masum binlerce insanımızın önlenebilecek iken ÖNLENEMEYEN biçimde kurban edilmesiyle ödenmekte!

21. yüzyılın şafağında bir insanlık suçu klasiği daha; sürüleştirilen yığınlar hiçbir şey algılayamazken..

Sevgi, saygı, kaygı ve tükenmeyen UMUT ile.

Putin duyurdu: Koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşı tescil edildi

Rusya Devlet Başkanı Putin; Rusya Sağlık Bakanlığı, Gamaley Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen koronavirüs aşının tescil edildiğini açıkladı. Putin, “Kızlarımdan biri aşıyı yaptırdı” dedi.

https://www.birgun.net/haber/putin-duyurdu-koronaviruse-karsi-gelistirilen-ilk-asi-tescil-edildi-311533 11.08.2020

(AS: Bizim kapsamlı katkımız yazının altındadır..)

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşının tescil edildiğini açıkladı. Putin’in açıklamasına göre, Rusya Sağlık Bakanlığı, Gamaley Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen koronavirüs aşısını tescil etti. Rusya böylece koronavirüs aşısını tescil eden ilk ülke oldu.

Sputnik Türkiye‘nin aktardığı habere göre, hükümet yetkilileriyle bir toplantıda Putin, “Bildiğim kadarıyla, bu sabah dünyada bir ilk olarak yeni tip koronavirüse karşı geliştirilen aşı tescillendi” dedi.

“AŞI GEREKLİ TÜM DENEMELERDEN GEÇTİ”

Rusya Sağlık Bakanı Mihail Muraşko’dan kendisini aşı ile ilgili bilgilendirmesini isteyen Putin, “Yine de aşının oldukça etkili olduğunu, kararlı bir bağışıklık oluşturduğunu biliyorum. Tekrarlıyorum: Aşı gerekli tüm denemelerden geçti” dedi.

Koronavirüse karşı geliştirilen ilk aşı üzerinde çalışanlara teşekkür eden Putin, bunun dünya için çok önemli bir adım olduğunu vurguladı.

“KIZIM AŞIYI YAPTIRDI”

Aşının kalıcı antikor ve hücresel bağışıklık oluşturduğunu belirten Putin, “Bunu çok iyi biliyorum, zira kızlarımdan biri aşıyı yaptırdı. Kendisinin bu bağlamda deneyde yer aldığını düşünüyorum.” diye konuştu.
==============================

Dostlar,

Sevindirici bir gelişmedir kuşkusuz.
Rusya’nın bu aşıyı geliştirip üretebilmesi için gerekli sağlık insangücüne ve teknik donanıma sahip olduğunu biliyoruz.. Başta BSL4 düzeyinde viroloji AR-GE laboratuvarı ve yetkin Virolog – Epidemiyolog – Halk Sağlığı uzmanı sağlık takımı (ekibi).

Ancak ülkenin Sağlık Bakanlığınca aşının onanıp ruhsatlandırılması yetmez.
Mutlaka, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ya da yetkilendirdiği (akredite ettiği) uluslararası kaynak (referans) laboratuvarlarca da sonuçların test edilip onanması gerekir.

3 temel adım bu süreçte irdelenecektir :

GLP (Good Laboratory Practice) : İyi Laboratuvar Uygulamaları
GMP (Good Manufacturing Practice) : İyi Üretim Uygulamaları)
GCP (Good Clinical Practice) : İyi Klinik Uygulamalar..

Bu ana koşulların / standartların alt adımları da var elbette. Ruhsat almadan önce 3. aşamaya (faza) gelinmiş olması, yani birkaç on bin gönüllü insan üzerinde aşının denenmiş olması gerek. Ek olarak 2 büyük sınav söz konusu :

1. Etkinlik : Yeterince koruyucu olacak; süre ve koruma düzeyi bakımından
2. Güvenilirlik : İstenmeyen / yan etki ve komplikasyonlar son derece sınırlı olacak maliyet / yarar irdelemelerinde (analizlerinde).

Söz konusu aşının 2’li bir bağışık yanıt oluşturduğunu anlıyoruz :

a. Hücresel bağışıklık ki görece daha uzun süre kalıcıdır (T hücreleri)
b. Hümoral bağışıklık; antikor üretimi.. (IgG ve IgM)

Aşının bu yeteneklerini yayınlanacak bilimsel makalelerde göreceğiz dileriz. Öte yandan, “kalıcı” bağışıklık sağlandığını söylemek şu aşamada çok zor hatta olanaksız çünkü salgın daha 7-8 aylık “bebek” yaşında.  Bu sonuca varabilmek için zaman çok kısa. Ancak bağışık yanıtın olsa olsa birkaç hafta, dahası 1-2 ay koruyucu düzeyde sürdüğünü söyleyebilirsiniz, hepsi o denli!
****
Aşı örnekleri uluslararası yetkili kaynak (referans) laboratuvarlarda DSÖ gözetiminde test edilip onaylanmadan ölçüsüz bir iyimserlik yanlıştır. Doğru olan ise bilimsel özenliliktir (ihtiyatlılık; scientific precautionary principle).

Rusya’yı, başlangıç da olsa bu doğrulanması gereken, doğrulanmasını dilediğimiz başarılarından dolayı bilim emekçilerini ve onları destekleyen Rus devletini kutluyoruz..

İnsanlığın pek çok açıdan böylesine başarı öyküsü ve gerçekleşen büyük adımlara öyle çok gereksinimi var ki..
***
Öte yandan R.T. Erdoğan‘ın, DSÖ verileriyle aşı geliştirme yolunda dünyada 3. ülkeyiz bağlamında sözleri çok acı vericidir. Bu içerik gerçek dışıdır, gerçekleşmesi olanağı da yoktur yukarıda belirtilen nedenlerle. Ancak neden R.T. Erdoğan böylesine pervasızca yanıltılmaktadır çevresince?? Narsistik kişilik danışmanlara yeter etik gerekçe, hukuksal güvence, meşru kalkan olabilir mi??
Bu uğurda bir ülke, bir halk feda edilebilir mi?? Nereye dek?!!

Kaldı ki Erdoğan’ın böylesi bir kısır döngüyü algılayıp (?), dikkate alıp doğrudan bilgi edinme kaynaklarını açık tutma yükümü yok mudur? Bu olgu ürküntü vericidir ülkemizin bekası bakımından.

DSÖ kaynaklarında, bu sitede yayınladığımız, TV konuşmalarımızda son haftada dile getirdiğimiz üzere, 165 noktada aşı geliştirme çabası sürdüğü, 5 ülkede 3. aşamaya (faza) gelindiği geçen hafta açıklanmıştı. DSÖ kaynaklarında, 165 noktada aşı geliştirme çabası sürdüğü, 5 ülkede 3. aşamaya (faza) gelindiği geçen hafta açıklanmıştı.

İngiltere, Astra-Zeneca ile yürütülen aşı çalışmasıyla ilgili 20 Temmuz’da yayınlanan makalede 2. faz sonuçlarının umut verici olduğu ve istenen bağışıklığı sağladığı duyuruldu.

CanSino: Çin merkezli bir başka aşı çalışması olan Cansino da viral vektör türünde aşı geliştiriyor. Çin ordusunda 3. Faz denemelerine başlanan aşının da daha önceki fazlardaki etkisi The Lancet dergisinde incelenmişti.

Sinovac: Eski bir yöntem olan ‘inaktif virüs’ tekniğine göre hazırlanan bu aşıda, enfekte etme özelliğini yitirmiş olan virüs insana verilerek, vücudun hastalığa bağışıklık kazanması hedefleniyor. Haziran’da 1. ve 2. fazda kritik bir yan etki gözlemlenmediğini açıklayan şirket, 3. faz çalışmasını Brezilya’da sürdüreceğini duyurdu. Bu yöntemin dezavantajı, üretiminin uzun ve maliyetli olması. Zayıflatılmış ya da öldürülmüş virüs ile üretilen aşılarda bu virüslerin çoğaltılması için milyarlarca yumurta gerekli.

Sinopharm: Çin merkezli bir başka aşı çalışmasında da ‘inaktif virüs’ yöntemi kullanıyor. Şirket 3. faz çalışmalarını Abu Dabi’de yürütüyor.

Moderna: ABD’de geliştirilen bu aşı, daha önceki aşılardan farklı olarak virüsün kendisinin değil, genetik materyalinin (RNA) vücuda şırınga edilerek bağışıklık oluşturmayı amaçlıyor. Üretimde büyük avantajlar sağlayacak bu yöntemin başarılı olursa, aşı teknolojisinde çığır açabileceği öngörülüyor. Moderna da 3. faz çalışmalarına geçtiğini duyurdu.

Görüldüğü gibi Türkiye ilk 3’te yok!

BSL4 düzeyinde Viroloji laboratuvarı yok! Refik Saydam Ulusal Referans Laboratuvarındaki BSL3 donanımlı.
****
Türkiye’nin mazlum – alınteri ulusal kaynakları 18 yıl boyunca talan edilmeyip, net 2 Tr$ servet yurtdışına aktarılmayıp, 0,5 Tr$ salt betona gömülmese idi; AKP iktidarı ve Türkiye bugün tıkanmazdı.. Geçelim BSL4 düzeyinde viroloji AR-GE laboratuvarı için yaklaşık 1+ milyar $ yatırım yapmayı; korona salgınını bastırarak sönümlendirmek için köktenci önlem olan 14 gün tam kapatmayı (lockdown) bile finanse edecek yaklaşık 50 milyar $ kaynağı Tek Adam iktidarı, ne acıdır ki bulamamaktadır!..

Salgın, yine ekonomik kulvardaki isyan ettiren çaresizliklerin ürünü popülist seçimlerle, irrasyonel açılım – saçılımlarla sürmekte ve kahrolası bedel; masum binlerce insanımızın önelenebilecek iken ÖNLENEMEYEN biçimde kurban edilmesiyle ödenmekte!

Sevgi, saygı,kaygı ve UMUT ile. 11 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com