Etiket arşivi: Prof. Dr. Ahmet SALTIK

ANAYURT GAZETESİ’ne demecimiz…

ANAYURT GAZETESİ’ne demecimiz…

Saltık: 1. dalga başkaldırdı

Prof. Dr. Ahmet Saltık, son günlerde koronavirüs (Kovid-19) vaka sayılarının artmasını, henüz 2. dalga aşamasını yaşamayan Türkiye’de 1. dalganın ‘hızla baş kaldırışı’ olarak yorumladı. (U. Duyan, Ankara, 8.8.20)

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Ana Bilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’de Kurban Bayram sonrasında olgu artışlarının hızla yükselme eğilimi içine gireceğini belirterek, “Kurban Bayramı’nda arife gününden başlayarak 5 gün sokağa çıkma yasağı ilan edilmesi gerekirken, bu yapılmadı. Biz bunu bayram öncesinde kezlerce önermiştik. Kurban kesimi dahil, yasağın gerekli hatta zorunlu olduğunu vurgulamıştık. Şimdi önümüzdeki 14-28 gün içinde vaka sayılarının daha da artarak yükselme eğilimi içine gireceğini göreceğiz. Ne hazindir ki, Türkiye 1. Dalgayı sönümlendiremeden bu dalganın hızla başkaldırışı ile yüz yüze kalmak zorunda bırakıldı ” diye konuştu.
Türkiye’de henüz 2. Dalgadan söz edilemeyeceğini kaydeden Saltık, “1. dalganın yükselme eğiliminin nedenlerini 11 Mayıs’ta AVM’lerin çok erken ve epidemiyolojik gereklilikler sağlanmadan açılamasına dek götürmek olanaklı. 1 Haziran’da vaka sayısının 500’ün altına düşeceği varsayılarak atılan bu adımın ağır sonuçları oldu. Varsayımlar ile önlemleri gevşetmezsiniz. Önce günlük olgu sayısını öngörülen rakamın altına düşürür, sonrasında önlemleri adım adım, sıkı denetim altında gevşetirsiniz” görüşünü savundu.

HAZİRAN’DAKİ TOPLUMSAL HAREKETLİLİK
Almanya’nın günlük olgu sayısını 100’ün altına düşürdükten sonra önlemleri gevşetme sürecine girdiğinin altını çizen Saltık, “Almanya olgu sayıları 100’ün altına düştüğünde, restoran, kafe, bar ve öbür diğer mekanları aşamalı olarak açtı. Biz bu noktada da ölçüsüz davrandık” dedi.
Siyasal iktidarın ticari kaygıları öne alarak, normalleşme sürecine kademesiz ve hızlı bir geçiş yaptığını aktaran Saltık, “1 Haziran öncesinde hafta sonu, dinsel ve ulusal bayramlarda ilan edilen 2-4 günlük sokağa çıkma kısıtlamalarının en az 14 günlük bir sokağa çıkma yasağı TAM KAPATMA biçiminde uygulanmasının gerekirken, iktidar ticari ve ekonomik kaygılarla davrandı. Ayrıca Her ikisi de haziran ayı içinde iki büyük sınav yapıldı. 20 Haziran’da LGS’de 1,4 milyon, 27-28 Haziran’da YKS’de 2,5 milyon öğrenci sınava girdi. Velileri ile birlikte milyonları bulan çok büyük ve çok riskli toplumsal hareketlilikler yaşandı” şeklinde konuştu.

“TSUNAMİ ETKİSİ”

“Kurban Bayramı’nda arifeden başlayarak beş günlük bir sokağa çıkma kısıtlamasının ve kurban kesiminin salgından ötürü bu yıla özgü yapılmayıp ertelenmesini, nakit bağışa dönüştürülmesini önerdik. Türkiye’de bunun bir tsunami etkisi yaratabileceğini söyledik.” diyen Saltık, Şubat ve Mart aylarında, sayıları 21,500’ü aşan umrecilerinin salgını Türkiye’de yaydığını anımsatarak sözlerini şöyle sürdürdü:
21.500 umreci Suudi Arabistan dönüşünde, -gerçi bir bölümü karantinaya alındı- ancak çok büyük bir toplumsal hareketliliğe neden oldular. Kurban Bayramı öncesinde turizmi de açtılar. Kurban Bayramı’nda insanlar salt kurban kesimi ile sınırlı kalmadılar. Birbirlerini ziyaret ederek, bayramlaştılar. Turistik yörelere akın ettiler. Ne hazin, insanlar büyük ölçüde özensiz davrandılar. Hem kamu yönetiminin hem de insanımızın özensizliği çarpan etkisi yaratarak, Türkiye 1. dalganın ciddi başkaldırışı ile karşı karşıya bırakıldı.”

“OKULLARIN AÇILMASI OLANAKLI GÖZÜKMÜYOR”

Kurban Bayramındaki muazzam hareketliliğin sonucu olarak, okulların öngörüldüğü gibi 31 Ağustos’ta açılmasının artık çok zor olduğunu söyleyen Saltık, “Salgın yönetiminde izlenmesi gereken ilk yöntem, insanların birbirlerine değinmesini (teması) engelleyerek / en aza indirerek süreci denetim altında tutmaktır. Ülkemizde 12 yıllık zorunlu eğitimde 18 milyon öğrenci, 1,1 milyon öğretmen var. Bu rakama ek olarak idari personel, hizmetliler… eklendiğinde 25 milyonluk devasa bir kitle. Bu da ülke nüfusunun neredeyse 3’te 1’ne denk düşüyor” dedi.
Kurban Bayramından sonraki 14 günlük kuluçka süresine dikkat çeken Saltık, eğitim ve öğretime başlanacak tarih için, ancak bu süre dolduktan sonraki salgının gidişine bakılarak karar verilebileceğini söyledi.

TÜRKİYE AŞI ÇALIŞMALARININ ÇOK UZAĞINDA

Aşı çalışmalarına değinen Saltık, dünyada 5 ülkenin aşı çalışmalarında öne çıktığını kaydederek, “Dünyada 3. faza geçen beş aşı çalışması var: İngiltere, ABD, Almanya, Çin ve Rusya” dedi. Saltık, Türkiye’nin dünyada 75 ülke tarafından oluşturulan aşı çalışmaları finansman havuzuna (konsorsiyum) ekonomik yetersizliklerden dolayı dahil olmadığını ve aşı çalışmaları tamamlandığında aşıdan ilk yararlanabilecek ülkelerin yine bu 75 ülke olacağını ifade etti. Türkiye’nin ekonomik ve teknik yetersizliklerden ötürü aşı çalışmalarının çok uzağında kaldığını kaydeden Saltık, “Türkiye aşıdan fersah fersah uzakta, BSL-4 düzeyinde uluslararası standartta viroloji laboratuvarı yok!” görüşünü paylaştı.
Dünyada en kısa sürede üretilen aşının kabakulak aşısı olduğunu ve 4 yılda tamamlandığını belirten Saltık, “HIV aşısının 40 yıldır bulunamadığını belirtmeliyim. Kısa sürede koronavirüse aşı geliştirilemeyeceği gibi bu aşı hiçbir zaman bulunamayabilir de. Bir başka boyut ise bu hastalığa karşı aşı üretilse bile lojistik sınırlıklar var. 7,8 milyarlık dünya nüfusunun 18 yaş altı bölümünü dışarıda bıraktığımızda geriye kalan 5 milyarlık nüfus için 5 milyar doz aşının üretimi ve ne denli kısa sürede üretileceği, yine soğuk depolama ve soğuk taşıma (soğuk zincir) koşullarına göre ulaştırılması gerekiyor. Bu ne demek, eksi 21 santigrat derecede saklanması ve yine eksi 21 santigrat derecede taşınarak tüm ülkelere ulaştırılması gerekiyor. Bu lojistik donanım dünyada yok.” diye konuştu.

En etkili yol koruma / korunma   :

14 temel kural içinde özellikle

  • EVDE KAL / MASKE TAK / 1,5 m korunma uzaklığını koru / EL HİJYENİNE DİKKAT et..

Rusya’da Koronavirüs Aşısının ‘Onaylanması’ Üzerine

Olaylar ve Görüşler

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Kamu Yönetimi – Siyaset Bilimi (Mülkiye)

Cumhuriyet, 14 Ağustos 2020
https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/olaylar-ve-gorusler/rusyada-koronavirus-asisinin-onaylanmasi-uzerine-prof-dr-ahmet-saltik-1758280

Rusya Devlet Başkanı Putin; Rusya Sağlık Bakanlığı, Gamaley Epidemiyoloji ve Mikrobiyoloji Enstitüsü tarafından geliştirilen koronavirüs aşısının tescil edildiğini açıkladı. Rusya böylece koronavirüs aşısını tescil eden ilk ülke oldu. Sputnik Türkiye’nin aktardığı habere göre, hükümet yetkilileriyle bir toplantıda Putin, “Bildiğim kadarıyla, bu sabah dünyada bir ilk olarak yeni tip koronavirüse karşı geliştirilen aşı tescillendi.”

Putin, “Yine de aşının oldukça etkili olduğunu, kararlı bir bağışıklık oluşturduğunu biliyorum. Yineliyorum: Aşı gerekli tüm denemelerden geçti” dedi. (https://www.birgun.net/haber/putin-duyurdu-koronaviruse-karsi-gelistirilen-ilk-asi-tescil-edildi-311533 11.08.2020)

ÜÇ TEMEL ADIM

Sevindirici bir gelişmedir kuşkusuz, ilk bakışta. Rusya’nın bu aşıyı geliştirip üretebilmesi için gerekli sağlık insangücüne ve teknik donanıma sahip olduğunu biliyoruz.. Başta BSL4 düzeyinde viroloji AR-GE laboratuvarı ve yetkin virolog – epidemiyolog – halk sağlığı uzmanı bilimsel takım (ekip). Ancak ülkenin Sağlık Bakanlığınca aşının onanıp ruhsatlandırılması yetmez. Mutlaka, DSÖ (Dünya Sağlık Örgütü) ya da yetkilendirdiği (akredite ettiği) uluslararası kaynak (referans) laboratuvarlarca da sonuçların test edilip onanması gerekir. 3 temel adım bu süreçte irdelenecektir:

GLP (Good Laboratory Practice): İyi Laboratuvar Uygulamaları
GMP (Good Manufacturing Practice): İyi Üretim Uygulamaları
GCP (Good Clinical Practice): İyi Klinik Uygulamalar.

Bu ana koşulların / standartların alt adımları da var elbette. Ruhsat almadan önce 3. aşamaya (faza) gelinmiş olması, yani birkaç on bin gönüllü insan üzerinde aşının denenmiş olması gerek.
Ek olarak 2 büyük sınav söz konusu ayrıca:

  1. Etkinlik: Yeterince koruyucu olacak; süre ve koruma düzeyi bakımından.
  2. Güvenilirlik: İstenmeyen / yan etki ve komplikasyonlar son derece sınırlı olacak maliyet / yarar irdelemelerinde. Çünkü milyarlarca sağlıklı insana uygulanacak hasta ilaçlarından farklı olarak.

Söz konusu aşının 2’li bir bağışık yanıt oluşturduğu belirtiliyor:

  1. Hücresel bağışıklık ki görece daha uzun süre kalıcıdır (T hücreleri)
  2. Hümoral bağışıklık; antikor üretimi.. (IgG ve IgM proteinleri)

Aşının bu yeteneklerini yayımlanacak bilimsel makalelerde göreceğiz dileriz. Öte yandan, “kalıcı” bağışıklık sağlandığını söylemek çok zor hatta olanaksız bu aşamada çünkü salgın daha 7-8 aylık “bebek” yaşında! Bu sonuca varabilmek için zaman boyutu çok kısa. Ancak bağışık yanıtın olsa olsa birkaç hafta, dahası 1-2 ay koruyucu düzeyde sürdüğünü söyleyebilirsiniz şimdilik, hepsi o denli!

Aşı örnekleri uluslararası yetkili kaynak (referans) laboratuvarlarda DSÖ gözetiminde test edilip onaylanmadan ölçüsüz bir iyimserlik yanlıştır. Doğru olan ise bilimsel özenliliktir (ihtiyatlılık; scientific precautionary principle).

Rusya’yı, başlangıç da olsa, bu doğrulanması gereken, doğrulanmasını dilediğimiz başarısından dolayı bilim emekçilerini ve onları destekleyen Rus devletini kutluyoruz.. İnsanlığın pek çok açıdan böylesine başarı öyküsü ve gerçekleşen büyük adımlara öyle çok gereksinimi var ki..
***
Öte yandan R.T. Erdoğan’ın, DSÖ verileriyle aşı geliştirme yolunda dünyada 3. ülkeyiz bağlamında sözleri çok acı vericidir. Bu içerik gerçek dışıdır, gerçekleşmesi olanağı da yoktur yukarıda belirtilen nedenlerle.

  • Ancak neden Erdoğan böylesine pervasızca yanıltılmaktadır çevresince?
  • Narsisistik kişilik danışmanlara yeter etik gerekçe, hukuksal güvence, meşru kalkan olabilir mi?
  • Bu uğurda bir ülke, bir halk feda edilebilir mi ve nereye dek?!!

ÜRKÜTÜCÜ OLGU

Kaldı ki R.T. Erdoğan’ın böylesi bir kısırdöngüyü algılayıp (?), dikkate alıp, doğrudan bilgi edinme kaynaklarını açık tutma yükümü yok mudur? Bu olgu ürküntü vericidir ülkemizin bekası için.

DSÖ kaynaklarında, 165 noktada aşı geliştirme çabası sürdüğü, 5 ülkede 3. aşamaya (faza) gelindiği geçen hafta açıklanmıştı.

İngiltere, Astra-Zeneca ile yürütülen aşı çalışmasıyla ilgili 20 Temmuz’da yayımlanan makalede 2. faz sonuçlarının umut verici olduğu ve istenen bağışıklığı sağladığı duyuruldu.

CanSino: Çin merkezli bir başka aşı çalışması olan Cansino da viral vektör türünde aşı geliştiriyor. Çin ordusunda 3. faz denemelerine başlanan aşının da daha önceki fazlardaki etkisi The Lancet dergisinde incelenmişti.

Sinovac: Eski bir yöntem olan “inaktif virüs” tekniğine göre hazırlanan bu aşıda, enfekte etme özelliğini yitirmiş olan virüs insana verilerek, vücudun hastalığa bağışıklık kazanması hedefleniyor. Haziran’da 1. ve 2. fazda kritik bir yan etki gözlemlenmediğini açıklayan şirket, 3. faz çalışmasını Brezilya’da sürdüreceğini duyurdu. Bu yöntemin dezavantajı, üretiminin uzun ve maliyetli olması. Zayıflatılmış ya da öldürülmüş virüs ile üretilen aşılarda bu virüslerin çoğaltılması için milyarlarca yumurta gerekli.

Sinopharm: Çin merkezli bir başka aşı çalışmasında da “inaktif virüs” yöntemi kullanıyor. Şirket 3. faz çalışmalarını Abu Dabi’de yürütüyor.

Moderna: ABD’de geliştirilen bu aşı, daha önceki aşılardan farklı olarak virüsün kendisinin değil, genetik materyalinin (RNA) vücuda şırınga edilerek bağışıklık oluşturmayı amaçlıyor. Üretimde büyük avantajlar sağlayacak bu yöntemin başarılı olursa, aşı teknolojisinde çığır açabileceği öngörülüyor. Moderna da 3. faz çalışmalarına geçtiğini duyurdu.

BEDELİ ÖDEYENLER AYNI

Görüldüğü gibi Türkiye ilk 3’te yok!

BSL4 düzeyinde Viroloji laboratuvarı yok! Refik Saydam Ulusal Referans Laboratuvarındaki BSL3 donanımlı.

Türkiye’nin mazlum – alınteri ulusal kaynakları 18 yıl boyunca talan edilmeyip, net 2 Tr $ servet yurt dışına aktarılmayıp, 0.5 Tr $ salt betona gömülmese idi; AKP iktidarı ve Türkiye bugün tıkanmazdı.. Geçelim BSL4 düzeyinde viroloji Ar-Ge laboratuvarı için yaklaşık 1+ milyar $ yatırım yapmayı; koronavirüs salgınını bastırarak sönümlendirmek için köktenci önlem olan 14 gün tam kapatmayı (lockdown) bile finanse edecek yaklaşık 50 milyar $ kaynağı, Tek Adam İktidarı bulamamaktadır!..
***
Salgın, yine ekonomik kulvardaki isyan ettiren çaresizliklerin ürünü irrasyonel popülist seçimlerle, alaturka açılım – saçılımlarla sürmekte ve kahrolası bedel; CEO sanrısıyla (hezeyanıyla), ne yazık ki bir anonim şirket gibi yönetilmeye zorlanan ülkemizde, masum binlerce insanımızın önlenebilecek iken ÖNLENEMEYEN biçimde kurban edilmesiyle ödenmekte!

21. yüzyılın şafağında bir insanlık suçu klasiği daha; sürüleştirilen yığınlar hiçbir şey algılayamazken..

Sevgi, saygı, kaygı ve tükenmeyen UMUT ile.

Prof. Dr. Ahmet Saltık: Nisan ayından daha büyük rakamlarla karşı karşıyayız

Prof. Dr. Ahmet Saltık:
Nisan ayından daha büyük rakamlarla karşı karşıyayız

Begümhan Aydoğan’ın sunduğu Haber 15’in bu günkü konuğu; Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Saltık oldu.

Saltık, Türkiye’de koronavirüsün güncel durumu, okulların açılmalı, Rusya’nın geliştirdiği aşı ve dünyadaki aşı ve tedavideki gelişmeleri yorumladı.

“Almanya Sağlık Bakanlığı’nın yeni bir açıklaması oldu. DW Türkçe’ye henüz düşmedi. Almanya Sağlık Bakanı gelecek aylar için ‘iyimser’ olduğunu belirtti. Aşı için gelecek yıl kesin dedi. Almanya aşı üretiminde dünyada ilk 3-4’de” ifadelerini kullanan Saltık, “Bakan, konuşmasında gençler arasında KOVID-19’un hızla arttığını belirtti. Ortalama yaş Almanya’da Nisan ayında 52 iken Ağustos ayında 36’ya indi dedi. Bu korkunç bir şey. Şu cümleyi kullandı; “Kuşkusuz endişe verici bir durum” dedi. İnsanların topluca bir araya gelmesi gereken tüm etkinliklerin yasaklanmasını, futbol gibi binlerce insanın bir araya gelmesinin dehşet verici olduğunu söyledi. Türkiye’de bugünlerde halı sahaların açıldığını görüyoruz” ifadelerini kullandı.

Saltık’ın açıklamalarından satır başları şöyle :

*”Son rakamları siz de biliyorsunuz. Almanya Sağlık Bakanının açıkladığı verilere göre 1226 olgu, Türkiye’deki son rakam 1212. Almanya’da toplam 219,519 toplam vaka dün açıklanan verilere göre, Türkiye’deki rakam 244,392. Dolayısıyla bizim rakamlarımız Almanya’nın biraz üstünde. Almanya Sağlık Bakanı “Kuşkusuz endişe verici” tümcesini kullanırken, bizim Sağlık Bakanımızın kullandığı tümceleri görüyoruz. Daima o klasik lafları ediyor.. tedbir, salgına karşı kaç kişiyiz”??!!

*”AB ülkeleri itirafta bulundu. ABD, İngiltere, Fransa, Almanya açık açık itirafta bulundular, ‘salgını iyi yönetemedik’ diye. Herhalde Türkiye harikalar yaratıyor. Gelsinler Türkiye’den salgın yönetimi nasıl yapılır, verilerle nasıl oynanır (manüple edilir) öğrensinler”

*”Hastalar çok ağırlaşmadıkça evde tutulup hastaneye yatırılmadığı için bunlar kayıtlara da girmiyor. Rakamlar o yüzden 1212 dolaylarında. Gerçekte belki de bunun 10 katı dolaylarında. Nisan ayı ortalarındaki rakamlardan daha büyük dalgayla karşı karşıyayız”

SÖZCÜ Gazetesi’ne demecimiz ve video söyleşi-2

Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, koronavirüs ve paralelinde yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Saltık, Türkiye’de durumun nisan ayındaki pik dönemi gibi olduğuna dikkat çekti, verilerin saklandığını söyleyenlere tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi.
Aşı çalışmalarına da değinen Saltık, Türkiye’nin teknik altyapı yetersizliği nedeniyle etkin aşı üretmesinin hayal olduğuna işaret etti.

Okumaya devam et

SÖZCÜ Gazetesi’ne demecimiz ve video söyleşi-1

SÖZCÜ Gazetesi’ne demecimiz ve video söyleşi-1

Prof. Dr. Saltık: Veriler saklanıyor, çok sayıda kanıt var

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, koronavirüs ve paralelinde yaşanan gelişmelerle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. Saltık, Türkiye’de durumun nisan ayındaki pik dönemi gibi olduğuna dikkat çekti, verilerin saklandığını söyleyenlere tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi.
Aşı çalışmalarına da değinen Saltık, Türkiye’nin teknik altyapı yetersizliği nedeniyle etkin aşı üretmesinin hayal olduğuna işaret etti.

Ömrüm Kara, 08 Ağustos 2020, video görüşmesi ve yazının tümü için :
https://www.sozcu.com.tr/2020/gundem/prof-dr-saltik-veriler-saklaniyor-cok-sayida-kanit-var-5976511/ 

Türkiye’de korona virüsü vakaları yeniden artıyor. Sağlık Bakanlığı açıkladığı verilerle bunu gözler önüne seriyor. Ancak bakanlık artışı verilerle açıklasa bile bunun doğruluğu tartışma konusu. Muhalefetin yanı sıra birçok akademisyen ve sivil toplum kuruluşu gerçek verilerin saklandığı görüşünde. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, bu görüşte olanlara tepkili.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık da rakamların gerçeği yansıtmadığını savunanlardan biri.

“ÖNLEM İÇİN ÖNCE GERÇEKLERİ GÖRMEK GEREKLİ”

SÖZCÜ‘ye konuşan Saltık, “veriler saklanıyor” diye açıklama yapanlara tepki gösteren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı eleştirdi. Vaka sayısı ile ilgili gerçek kanıtların resmi mercilerin verilerinde olduğuna dikkat çeken Saltık, şunları kaydetti:

* Verilerin saklandığına dair çok sayıda kanıt var. Bu açıklamalara sayın bakan öfkelenmiş ve bir açıklama yaptı. ‘Vaka sayıları çok deyip ortalığı karıştırıyorlar, böyle diyenler ne önlem alınacağını düşünsünler’ diye açıklamalarda bulundu.
* Önlem için önce gerçeği görmek gerekli. Örneğin Konya Sağlık Müdürlüğü’nün basına yansıyan bir demeci var. 838 yataklı Şehir Hastanesi’nin tümüyle dolduğunu, 1200 yataklı bölümün hızla açılmaya çalışıldığını ve böyle devam ederse bunun da yetmeyeceğini açıkladılar.
* Malatya Valisi her gün en az 100, Erzurum Valisi 200 vaka olduğunu açıklıyor. Ama Sağlık Bakanlığı’nın bu bölgeler için verdiği rakamlar dörtte biri kadar.

“ARTIK MIZRAK ÇUVALA SIĞMIYOR”

* Mesela Malatya Valisi bin kadar yatan hasta olduğunu açıkladı. Türkiye toplamına baktığımızda 10 binlerin üzerinde olduğu görülüyor. Dolayısıyla toplam yatan hasta sayısının yalnızca on birde birinin Malatya’da olmasını da sormak gerek. Ankara Tabip Odası’nın açıklaması var. Olgu sayıları 1400’ü buldu diye.
* Dolayısıyla bu şekilde yel değirmenlerine saldırmanın anlamı yok. Bunlar gerçek. Artık mızrak çuvala sığmıyor, herkes biliyor Türkiye’nin kuşkulu ve yetersiz veriler yayınladığını. Uluslararası istatistiklerde de -ki Johns Hopkins Üniversitesi bunun merkezidir- Türkiye’nin son derece kuşkulu veriler verdiğini ve güvenilemeyeceğini belirtiliyor.
* Çıkarsınız rakamları gerçekçi bir şekilde söylersiniz halktan da yardım isterseniz. ‘Denetim altına aldık, tedbire ihtiyaç var, endişeliyiz, kaygı içerisindeyiz’ şeklinde romantik açıklamaları aynı zamanda meslektaşım olan sayın bakana yakıştıramıyorum.

“YAPILANLAR İŞE YARAMIYOR”

Gerçek verilerin saklanmasının nedenlerini de açıklayan Saltık, şunları söyledi:

* Bunun birkaç nedeni var. İlki sosyal psikolojik nedenler. Panik havası oluşsun istenmiyor. Ama bu kaygı daha çok zarar getiriyor çünkü halk gerçek tabloyu anlayamadığı için rehavete kapılıyor.
* İkincisi turizm kaygısı. Ancak yurtdışı turist beklentisi istenildiği gibi olmuyor. Doğru dürüst gelen turist yok, ülkeler kapılarını açmıyorlar, askıya alıyorlar.
* İhracat – ithalat gibi beklentiler var. Yine burada da dış ticarette açıkların büyüdüğünü görüyoruz, buğday ithalatında dünya rekoru kırıyoruz. Yani burada da işe yaramıyor. Ama siyasal iktidar başarı öyküsü yaratma çabası içinde.

 “ARTIŞIN NEDENİ AYASOFYA VE BAYRAM”

Rakamların yeniden yükselmesinin nedenlerine dikkat çeken Saltık, bunun en temel iki nedeninin Ayasofya’nın açılışı ve Kurban Bayramı olduğunu vurguladı. Devletin resmi açıklamalarına göre Ayasofya’nın açılışına 350 bini aşkın insanın katıldığını dile getiren Prof. Dr. Saltık, şöyle konuştu:

* Bu kadar insan çok yakın temas içinde oldu. Tedbir yoktu, sonrasında denetleme olmadı. İkinci temel etken ise Kurban Bayramında kapatma yapılmayışı. Hem bayram ziyaretleri hem İstanbul’un bütün Türkiye’ye dağılması hem de turizm bölgelerindeki yoğunlukların neden olduğunu görebiliriz.
* ‘Her gün binin altına indik biraz daha tedbire gerek var’ demek başkadır. Halkı paniğe sokmayacak biçimde ama gerçekleri de açıklayarak, ‘Salgın ciddi. Bütün çabalara karşın binin altına inemiyoruz. Şu şu ek önlemlerin yerine getirilmesi halktan da bekleniyor. Bunlar yapılmadığı takdirde ölümler hastalık sayıları artacak. Ve çok daha katı kısıtlamalara başvuracağız’ demek başkadır. Sayın bakan ilkini seçiyor dolayısıyla ikircik içinde kalıyor insanlar.

“TESTİ POZİTİF ÇIKAN EVİNE GÖNDERİLİYOR”

Tespit ve tedavi konusunda bütün yükün kamu hastanelerinde olduğuna işaret eden Prof. Dr. Saltık, hastanelerde kapasite yetersizliğinin olduğuna vurgu yaptı. Özel hastanelerin pandemi hastalarını kabul etmediğini anlatan Saltık, şunları kaydetti:

* Sosyal güvenlik kurumu bedeli ödemiyor dolayısıyla bütün yük kamuda. Kamunun 200 bin kadar yatağı var. Bunun yarısının olağan hastalara, kalan yarısının pandemi hastalarına ayrıldığını düşünün.
* Şu an 12 bin dolayında yatan hasta var. Ve bu yatan hasta sayısı çok ilginç bir biçimde sınırlı tutuluyor. Hastanın PCR testi pozitif çıktığı halde klinik durumu ağır değilse evine gönderiliyor. ‘Durumunuz kötüleşirse gelin’ deniyor.
* Bu olağanüstü bir durum ve kapasite yetersizliğinin itirafı anlamına geliyor. Oysa izolasyon denen bir terim var, kesin ya da kuşkulu tanı alan hastanın, kuluçka süresi boyunca toplumsal yaşamdan yalıtılmasıdır. Biz o haldeyiz ki test pozitif tanı konmuş hastaları bile evlerine gönderiyoruz!
* Bunun sonucu ne oluyor? Türkiye’de hastanede yatan her on hastadan biri yoğun bakıma gerek duyan ağır hasta haline geliyor. Dünyada bu oran % bir yani yüz hastadan biri yoğun bakım gereksinimi duyuyor.
* Fakat ölüm oranları Türkiye’de ilginç bir biçimde % iki buçuklarda. Dünya ortalaması % 6. Burada apaçık verilerin çarpıtılmasıyla karşı karşıyayız.
* Türkiye şu an her 17 kişiden birine test yapılmış durumda. Her 4 kişiden birine test yapan ülkeler var. Hatta bir aileden bir kişiye tanı konduğunda yakın temaslılarına yani o ailenin üyelerine test yapılmayacak dendi. Bu akıl tutulması gibi bir şeydir.
================================
Tüm dosyayı burada veremedik web sitemizdeki sorunlar nedeniyle..

Devamı için tıklayın lütfen :
http://ahmetsaltik.net/2020/08/08/sozcu-gazetesine-demecimiz-ve-video-soylesi-2/

Sevgi ve saygı ile. 08 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Prof. Dr. Saltık, Türkiye’nin koronavirüs mücadelesinde başarısız olduğunu söyledi; ‘Eylülde patlama olacak’

Prof. Dr. Saltık, Türkiye’nin koronavirüs mücadelesinde başarısız olduğunu söyledi;
Eylülde patlama olacak

Prof. Dr. Ahmet Saltık, “Siyasal iktidar halkla gerçekleri paylaşmıyor. Bu durum güven bunalımı yaratıyor. Olasıdır ki eylül sonlarına doğru kaçındığımız, ötelediğimiz 14 günlük ‘tam kapatma’ya zorunlu kalacağız…” uyarısında bulundu.

  • Sibel Bahçetepe, Cumhuriyet, 06 Ağustos 2020
    https://www.cumhuriyet.com.tr/haber/prof-dr-saltik-turkiyenin-koronavirus-mucadelesinde-basarisiz-oldugunu-soyledi-eylulde-patlama-olacak-1756399

    Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’nin salgınla mücadelede başarısız olduğunu ve verilerin gizlendiğini savundu. Prof. Dr. Saltık, koronavirüs savaşımında Türkiye’nin toplam olgu sayısında dünyada 17. sırada olduğunu anımsattı.

Test sayılarının yetersizliğine dikkat çeken Saltık, “Örneğin Rusya 198 bin, İngiltere 246 bin test yapmış her 1 milyon nüfus için. Ölüm sayıları olarak bakıldığında ise Türkiye’nin 5 bin 748’e ulaştığını görüyoruz. Açıklanan rakamların Türkiye gerçeğini hiç yansıtmadığı gerçeği ile karşı karşıyayız. Çok değişik verilerle, kanıtlarla ortaya kondu bu. Örneğin Erzurum Valiliği günlük 200, Malatya Valiliği ise günlük 100’ün altına inmeyen olgu sayılarını açıkladı. Ancak Sağlık Bakanlığı verilerine baktığımızda, Erzurum ve Malatya’yı içine alan, her biri 6-7 ili içeren 2 ayrı bölge için 45 dolayında olgu bildirildiğini gördük. Bu durum güven bunalımı yaratıyor.” dedi.

‘ELİMİZ, KOLUMUZ BAĞLI’

Prof. Dr. Saltık, şöyle devam etti: “İktidar, ekonomiyi durdurmak istemiyor. Dolayısıyla salgın da durmuyor. Avrupa ülkeleri ilk dalgada neredeyse %95’e varan oranda ekonomilerini durdurdular, özellikle İtalya. Salgını ancak öyle denetleyebildiler. ABD, %50 gibi ekonomisini durdurdu ve halen salgın hızla sürüyor. İktidar, 14 günlük tam kapatmanın ekonomik maliyetinin çok yüksek olduğunu düşündü. Salgının tepe yaptığı Nisan ayı ortalarında 14 günlük tam kapatmayı ısrarla önerdik. O zaman bu uygulamanın günlük maliyeti yaklaşık 3.2 milyar $ idi. Yaklaşık 50 milyar $ gibi bir kaynak gerektiriyordu. Ne yazık ki 18 yıldır korkunç kötü yönetilen Türkiye ekonomisi, salgınla mücadelede elimizi kolumuzu bağlıyor.

  • Türkiye’nin salgınla ilgili açık başarısızlığındaki temel neden ekonomik yetersizlikleridir.

2-3 günlük “piknik” ya da “bayram” karantinaları denebilecek alaturka yöntemlerle iktidar bu mücadeleyi götürmeye çalıştı, olmadı… Korkarım ki, eylül ortalarında ya da sonlarına doğru okullar da açılırsa, ayrıca 11 Mayıs’tan bu yana AVM’leri açarak geldiğimiz ölçüsüz açılım – saçılım politikaları, Kurban Bayramı ve tatil yerlerinin açılması olgu sayılarında bir patlamayla yansıyacak. Belki eylül sonlarına doğru, kaçındığımız, ötelediğimiz 14 günlük kapatmaya zorunlu kalacağız. Kaçındığımız 50 milyar dolara yakın harcamayı da fazlasıyla yapmış olduk. Salgın ülkemizde 5. ayını bitiriyor. Maliyeti korkunç boyutlara ulaştı. Olgu ve ölüm sayılarını da en az 2-3 ile çarpmak gerekiyor.”

‘BİLİM KURULU SESİNİ YÜKSELTMELİ’

PCR testlerinin duyarlığının %40’larda olduğunu anımsatan Saltık, “Bu test için yerli dendi ve yandaş firmadan alındı. Korkunç bir fiyasko bu.” dedi.

Saltık, özetle şöyle devam etti:

  • “Salgınla ilgili verileri demokratik, saydam elde edemiyoruz; bu durum salgınla mücadeleyi tıkıyor.
  • Konuşanlara soruşturma açılıyor, Bursa’da Prof. Dr. Kayıhan Pala’ya yapıldığı gibi. İktidar bilim insanlarını dinlemeli. İktidar gibi düşünmek, davranmak zorunda değiliz.
  • Bilimsel danışma kurulunun durumu içler acısı hale geldi.
  • İnsan yaşamının korunması bürokrasiye ve siyasetin yoz tercihlerine bırakılmamalı, bırakılırsa facia olur.
  • Bilim Kurulu bu tabloyu seyredemez. ‘Danışma kuruluyuz, iktidar ne derse yapar’ diyemezler. Bu meslektaşlarımızın seslerini yükseltme zamanı geldi.”

14 günlük yasaklara mecbur kalacağız; Artık sesinizi yükseltin

14 günlük yasaklara mecbur kalacağız dedi ve bilim kuruluna seslendi:
Artık sesinizi yükseltin

YENİÇAĞ, 06.08.2020
14 günlük yasaklara mecbur kalacağız dedi ve bilim kuruluna seslendi: Artık sesinizi yükseltin
Cumhuriyet‘ten Sibel Bahçetepe’nin haberine göre, Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’de daha önce ekonomik nedenlerle uygulanmayan 14 günlük tam karantina uygulamasına mecbur kalınacağını belirtti. Saltık, Bilim Kurulu’na da seslenerek “Seslerini yükseltme zamanı geldi.” dedi.

Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Saltık, Türkiye’nin salgınla mücadelede başarısız olduğunu ve verilerin gizlendiğini savundu. Prof. Dr. Saltık, korona virüs savaşımında Türkiye’nin toplam olgu sayısında dünyada 17. sırada olduğunu anımsattı.

Daha önce ekonomik nedenlerle uygulanmayan 14 günlük tam karantinanın bu gidişle uygulanmak zorunda kalacağını ifade eden Saltık, Bilim Kurulu’na da seslenerek Sesini yükseltme zamanı geldi.” dedi.

Saltık şöyle konuştu:

“İktidar, 14 günlük tam kapatmanın ekonomik maliyetinin çok yüksek olduğunu düşündü.
Salgının tepe yaptığı nisan ayı ortalarında 14 günlük tam kapatmayı ısrarla önerdik.
O zaman bu uygulamanın günlük maliyeti yaklaşık 3.2 milyar dolar idi.
Yaklaşık 50 milyar dolar gibi bir kaynak gerektiriyordu.
Ne yazık ki 18 yıldır kötü yönetilen Türkiye ekonomisi salgınla mücadelede elimizi kolumuzu bağlıyor. Türkiye’nin salgınla ilgili açık başarısızlığındaki temel neden ekonomik yetersizlikleridir.
2-3 günlük yöntemlerle iktidar bu mücadeleyi götürmeye çalıştı, olmadı…
Korkarım ki, eylül ortalarında ya da sonlarına doğru okullar da açılırsa, ayrıca 11 Mayıs’tan bu yana AVM’leri açarak geldiğimiz ölçüsüz açılım – saçılım politikaları, Kurban Bayramı ve tatil yerlerinin açılması olgu sayılarında bir patlamayla yansıyacak.
Belki eylül sonlarına doğru kaçındığımız, ötelediğimiz 14 günlük kapatmaya zorunlu kalacağız. Kaçındığımız 50 milyar dolara yakın harcamayı da fazlasıyla yapmış olduk.”

“BİLİM KURULUNUN SESİNİ YÜKSELTME ZAMANI GELDİ”

“İktidar bilim insanlarını dinlemeli. İktidar gibi düşünmek, davranmak zorunda değiliz.
Bilimsel danışma kurulunun durumu içler acısı hale geldi. İnsan yaşamının korunması bürokrasiye ve siyasetin yoz tercihlerine bırakılmamalı, bırakılırsa facia olur. Bilim Kurulu bu tabloyu seyredemez. ‘
Danışma kuruluyuz, iktidar ne derse yapar’ diyemezler. Bu meslektaşlarımızın seslerini yükseltme zamanı geldi.”

Kaynak Yeniçağ: 14 günlük yasaklara mecbur kalacağız dedi ve bilim kuruluna seslendi: Artık sesinizi yükseltin

TELE1 ve HALK TV Programlarımız

TELE1 ve HALK TV Programlarımız..

3 Ağustos 2020 Pazartesi günü (bu gün);

Saat 11:00’de TELE1’de olacağız / OLDUK..
Saat 16:00’da HALK TV’de olacağız.. / OLDUK…

    • Korona salgınını konuşacağız.. / konuştuk
    • Açıklanan rakamlar doğru mu?
    • Neden salgını sönümlendiremedik?
    • Bayram sonrasında hasta ve ölüm sayıları artacak mı?
    • Okulların açılması / açılmaması sorunsalı??
    • Aşı ufukta görünüyor mu?
    • COVID-19 ilaçları tunelin ucunda mı?
    • Yurdum insanı ne yapmalı?
    • Kamu otoritesinin anayasal yükümlülükleri..
    • Eylül sonlarında Ekonomik bunalım ve alevlenen Salgın örtüşürse??
    • Türkiye yeni bir OHAL’e mi sürükleniyor??sorularına yanıt arayacağız.. / YANIT VERDİK…
      Program sunucuları Sn. İsmail Dükel ve Sn. Şule Aydın‘a teşekkür ederiz.
      Program erişkeleri aşağıda :

İzlenmesi, paylaşılması dileğiyle..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 03 Ağustos 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

Koronavirüs’ün Altın Anahtarı

Koronavirüs’ün Altın Anahtarı

Ayşegül ÇAKMAK

https://www.haberekranda.com/2020/07/19/koronavirusun-altin-anahtari/ 19.07.2020

Elazığ doğumlu. Gakkoş yani.

Bilmeyenler için yazmak gerek…

Gakkoş; kardeş, ağabey, amca, kendini bilen yiğit, mert, delikanlı demektir.

İlk ve ortaokulu Gaziantep’te, liseyi ise Van’da okudu.

Van Lisesi’ni birincilikle bitirdi.

NATO bursunu birinci olarak kazandı. İngiltere’de dil eğitimi aldı.

Hacettepe Tıp Fakültesi’ne girdi. Halk Sağlığı Uzmanı oldu. Cüzzam Hastanesi’nde Başhekimlik yaptı.

Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetimi ve Siyaset Bilimi Bölümü’nü de bitirdi; hem Tıbbiyeli hem Mülkiyeli Türkiye’de tek kişi.

Sağlık Hukuku alanında da uzmanlaştı.

Gazetelerde tıbbi ve politik köşe yazdı.
****
Kimden mi söz ediyorum?

Prof. Dr. Ahmet Saltık’tan…

Gerçekte O’nu Korona salgını ile ekranlarda sıkça görmeye başladık. Gazetelerde de demeçlerini okuduk.

Kendisini izleyen ve okuyanlara, en yalın ve anlaşılır bir dille birikimlerini, bildiklerini, deneyimlerini bir Gakkoş edasıyla anlattı, paylaştı.

‘Gözünü budaktan, sözünü dudaktan‘ hiç esirgemedi. 

Doğru bildiği neyse yalnızca onu söyledi…

Kimi kez övüldü, kimi kez de eleştirildi.

Korona virüs nedir? diye sordum, çoğumuzun bilmediği;

-Virüs, bakterilerden çok daha basit yapıda boyutu 100 nanometre, bir mikronun onda biri, yani metrenin önce milyonda birini düşünelim, bunu da 10’a bölelim yani bir metrenin on milyonda biri diye yanıt verdi.

-Çıplak gözle görülmesi hayal ötesi. Mikroskopla, ışık mikroskobuyla bile göremiyoruz. Ancak, elektron mikroskobuyla görebiliyoruz diye ekledi.

Yani canlı diyemiyoruz, ölü diyemiyoruz; ancak insan hücresi içinde varlığı söz konusu.

-Koronavirüs Ailesi’nden olan bu virüs geçirdiği bir mutasyonla (=EVRİM ile!) çok hastalık yapabilir, çok yayılabilir… Çok öldürücü olma nitelikleri kazandı. Dünyada büyük bir hızla yayıldı.

Prof. Saltık’ın dediği gibi; Bu virüs, mutasyon (=EVRİM) geçirerek, hastalık yapma özelliği kazandı. Şimdilerde bir yandan da keşke tersine bir mutasyon (=EVRİM) geçirse de, hastalık yapma ve yayılma yeteneği azalsa diye umut ediyoruz!

  • Çözüm ise, bilimsel akılcılıktan ayrılmamakta…

Prof. Dr. Ahmet Saltık, “Türkiye’nin kurullara değil, kurumlara sahip olması gerek. Kurumlarımız olmadığı için ad hoc “kurul” oluşturuluyor; siyasetin güdümünde..”

“Öte yandan, Türkiye olarak bu virüse karşı bir ilaç ve aşı geliştirmemiz olanaklı değil. BSL4 düzeyinde viroloji laboratuvarımız yok. Bunun için de yeni Koronavirüs’e karşı aşı ve ilaç üretimi yapamıyoruz” diyerek acı bir gerçeği gözler önüne serdi.

Koronavirüs’ten ve ileride yaşanması olası olan bu tür salgınlar için, yönetimsel (idari) ve akçalı (mali) açıdan özerk, bilimsel olarak özgür, saydam kurumlara gereksinimimiz olduğuna dikkat çekti.

Yani, salgın hızlanıyor. Eldeki anti-viral ajanlar çok etkili değil. Aşı için bir güvence yok. Uzun yıllar aşı geliştirilemeyebilir. Bu hastalıkla birlikte yaşamayı öğrenmemiz gerekebilir. Virüs, tersine bir evrim (mutasyon!) geçirir, hastalık yapma yeteneği ya da doğada var olma yeteneği yok olursa dünyamızdan çekip gidebilir…

Maske konusunda da Prof. Ahmet Saltık, TSE’nin (Türk Standartları Enstitüsü) asgari maske standardı tanımlaması, üretilmesi, kullanılması ve denetlenmesinin koşul olduğunu söyledi.

Market ve AVM’lerde ise ‘Tek Yönlü Müşteri Trafiği’ uygulamasına geçilmesini önerdi.

  • Altın Anahtarın “İnsanlararası Koru(n)ma Uzaklığını 1.5 metre olarak tutmakolduğunu belirtti…

İşimiz kolay değil ama başarabiliriz…

Önce millet olarak birbirimize kenetlenmeliyiz, ardından da küresel işbirliğine gereksinimimiz var.
===================================

Dostlar,

Genç ve yetenekli yazar Sn. Ayşegül Çakmak‘a, değerbilir yazısı için teşekkür ederiz..

  • https://www.haberekranda.com

adresli sitede birbirinden değerli makaleler, haberlere yer vermekte..
Önceki gün bizimle de 35 dk. dolayında bir telefon söyleşisi yaptı.
Çözümledikten sonra onu da web sitesinde yayımlayacak
Biz de bekliyoruz heyecanla.

Sevgi ve saygı ile. 19 Temmuz 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. – Halk Sağlığı Uzmanı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı
Siyaset Bilimci – Kamu Yönetimi (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com

 

CEVİZKABUĞU Programımız – 27 Haziran 2020

Dostlar,

27 / 28 Haziran 2020 akşamı saat 21:00 – 01:00 arasında CEVİZKABUĞU’nda
Sn. Dr. Hulki Cevizoğlu’nun konuğu
olacağız / olduk.. 

Salgının geldiği son aşamayı değerlendireceğiz / değerlendirdik..

  • LGS – YKS sınavının salgına etkisi??
  • LGS – YKS sınavının olası faturası neler olabilir?
  • Ro değeri kaç, bilen var mı??
  • Sıradan maske ne ölçüde koruyor?
  • Sero-prevalans çalışması ne oldu??
  • Türkiye; iktidar ve halk salgını yönetebiliyor mu / yazgısına teslim mi oldu?
  • Dünyada durum nasıl, Dünya Sağlık Örgütü’nün uyarıları ne anlama geliyor?
  • 2. dalga gelecek mi?
  • Aşı ve ilaç umudu?
  • Yeni Korona Virüs bizi çok sevdi, birkaç yıl bizimle flört mü edecek??

Bilgi ve ilginize sunarız..
****
HALK TV ve Sn. Dr. Hulki Cevizoğlu’na teşekkür ederiz.
Youtube erişkesi (linki) ulaşınca buradan paylaşıyoruz:

https://youtu.be/UsYtkvJaMtQ

https://youtu.be/UsYtkvJaMtQ?t=2684

İlk bilgiler, program sırasında tüm kanallardan daha çok izlendiği yönünde oldu.

Emek ve destek veren herkese şükranla..

Sevgi ve saygı ile. 27/28 Haziran 2020, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı
Sağlık Hukuku Bilim Uzmanı,
Kamu Yönetimi Siyaset Bilimci (Mülkiye)

www.ahmetsaltik.net    profsaltik@gmail.com