RÜZGARA KARŞI TÜKÜRENİN..
Zahide Uçar
z_eucar@yahoo.com.tr
Bir söz vardır; ‘Rüzgara karşı tükürülmez’. Ya da; ‘Rüzgara karşı işenmez.’ Neden? Çünkü rüzgara karşı yaptıklarınız dönüp suratınıza yapışır da ondan.
-Türk Ordusu’nun Barış Pınarı Harekatı ibretlik sonuçlar doğurdu. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olan Akıncı; ‘1974’te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı ve akan da kandı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir’ yorumu yaptı.
Akıncı AKP siyasetinin doğurduğu bir kişidir. Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Devletinin kahraman lideri rahmetli Rauf Denktaş’a yapmadıklarını bırakmadılar. Denktaş’ı Kıbrıs’ı Rum adası haline getirecek Annan planına evet demeye zorladılar. Denktaş’ı çözümsüzlük üretmekle suçladılar. Türkiye’de bulunduğu zamanlarda yaptığı açıklamalardan rahatsız olup; ‘Git kendi ülkende konuş’ diyen AKP’nin Genel Başkanıydı. Ülkende konuş dedikleri Denktaş, AB ülkelerinin soykırım iftira ve yaptırım kararlarına karşılık Türkiye adına Avrupa’da mücadele etti. Denktaş’a eziyetleri bununla da bitmedi. Ergenekon kumpasına dahil etmeye kalktılar, Denktaş niyet edenlere meydan okudu. O dönem AKP Genel Başkanı’nın Akıncı’nın bir başka akıldaşı Talat ile telefon konuşması yayınlandı. O konuşmada Talat’a Denktaş’ı kast ederek; ‘O kişiye fazla şey yapma. O’nun işi zaten bitti’ bağlamında sözler söylüyordu. Kısacası, Denktaş’ı kahrından öldürdüler. Akıncı AKP politikasının bir sonucudur. Bugün şiddetle eleştirdikleri, hatta örtülü olarak tehdit ettikleri Akıncı, AKP’nin Kıbrıs Konusunda izlediği yanlış politikanın sonucudur. Şimdi kendi eserlerini beğenmiyorlar.
-Suudi Arabistan, BAE, Filistin, Kuveyt, Irak, Mısır ve diğerleri… Müslüman devlet dedikleri devletler, Barış Pınarı Harekatı’nı kınadı. Biz şaşırmadık da, ümmetin lideri(!) çok öfkeli. Ben ise filmi geri sardım. Tahtı ile birlikte otele gelen Suudi Kralı’nın ayağına otele giden dönemin C. Başkanı Abdullah Gül ve Başbakan Erdoğan geldi aklıma. Kral’ın sandıkla getirdiği hediyelerinin akıbeti de meçhule yazılmıştı … Kral için devlet gelenekleri ayakaltına alındı. Yetmedi, Kral ölünce ÜÇ GÜN yas ilan ettiler. Bayrağımız Türk Düşmanı Kral için yarıya indirildi. O dönem AKP Genel Başkanı, ‘köpeklerine Arap adı verdiler’ diyerek Türk Milletini Suud’a ihbar ediyordu. Şimdi şaşırmış gibi yapıyorlar. Oysa 17 Ağustos 1999 yılında yaşadığımız büyük depremde dünya yardıma koşarken Suudi Arabistan ortada yoktu. Çok eleştirilince günler sonra zoraki bir şeyler gevelediler.
–Filistin… Siyasal İslamcıların siyaset malzemesi olarak kullandığı bir ülke… Türk Dünyasının acılarına sırtını dönüp, Türk Milletine dayattıkları ülke… Onlar da Barış Pınarı Harekatı’nı kınadı iyi mi? Biz şaşırmadık. Çünkü dün ihanet edenin, bugün de ihanet edeceğini biliriz. İsrail ile aynı tarafta yer aldı diyorlar. Bu ilk değil ki… Bir konsolosumuz anlatmıştı. Bölge ülkeleri ile yapılan bir panelde Konsolosumuz, ‘Osmanlı sonrası Ortadoğu kargaşadan kurtulamadı’ deyince 2 ülke itiraz edip, tepki gösteriyor. Biri İsrail, öbürü Filistin… Konsolosumuz çok şaşırdığını söylemişti.
İşte bu yüzden, önyargısız tarih bilgisine sahip olmak çok önemlidir. Tarih bilgisi bağışıklık sistemidir. Tarih bilginiz ne denli zenginse, bağışıklık sisteminiz o ölçüde güçlüdür. Yoksa köksüz bir ot gibi savrulursunuz. En ufak rüzgarda bile sökülüp gidersiniz.
-Bugün Trump’ın Erdoğan’a gönderdiği bir mektuptan söz ediliyor. Hakaret dolu, aşağılık bir dille yazılmış. Erdoğan’ı PKK’nın sorumlusu ile masaya oturmaya davet ediyor. Şaşırtıcı mı? Değil. Yılmaz Polat’ın anlatımıyla; ‘CİA’nın Pençesinde açılım’ yapmadılar mı? Öcalan ile Anayasa yapmaya kalkmadılar mı? Öcalan’ın verdiği listeyle asker tutuklamadılar mı? Türk Devletine Habur’da diz çöktürmediler mi? Bütün bu rezilliğe razı olmuş bir siyaset var karşımızda. O zillete razı olursanız, her türlü zillet önünüze gelmeye devam eder. Sarı öküz değil, öküz sürüsünü feda ettiniz. Ne uğruna? Saltanat ve iktidarda kalabilmek uğruna… Günlerdir Türkiye’yi tehdit edip aşağılayan Trump’a hak ettiği yanıt verilmedi. Mektubu çöpe attık diyorlar. Milletlerarası ilişkide böyle bir usul var mı?
Verilmesi gereken yanıt, ABD üslerini kapatmaktır. Gerisi hikaye…
Sahi, ABD’de yaşayan Burak Erdoğan için durum nedir?
Ben gene geçmişe döneceğim. ABD Ordusu’nun 04 Temmuz 2003’te Türk Özel Kuvvetleri askerlerinin başına çuval geçirmesini hatırlıyorum. Dönemin Başbakanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Gül, Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök bu olaya sessiz kaldı. Erdoğan protesto NOTASI verecek misiniz sorusuna karşılık, ‘Bakın, nota dediğiniz konu müzik notası değildir. Aklınıza esince nota verilmez’ dedi. Türk Milleti bu acıyı hiç unutmadı. Oysa Azerbaycan, ülkesine Ermeni bir sanatçıyı almadı diye Azebaycan’a nota vermişlerdi…
Çuval rezaletinden üç yıl sonra Ergenekon kumpası başladı. Kumpas asıl hedef olan askere yöneldi. En aşağılık iftiralarla Türk Askeri derdest edildi. Bu sürecin sonucunda CIA aparatı Fetö ve uyuyan ajanları Ordunun kılcal damarlarına kadar yayıldı. Ordunun ve devletin sırları dış düşmana servis edildi. En acısı neydi biliyor musunuz?
CIA’nın Türkiye uzmanı Henri Barkey’in 2003’te 1 Mart Teskeresinin reddedilmesinden 25 gün sonra 26 Mart’ta Utah Üniversite’sinde verdiği ‘Felaket ile Flört: Türkiye, Irak ve ABD’ adlı konferansta, AKP lideriyle anlaşarak ‘Türk Ordusu’nu çok sıkı bir kafese kapattıklarını’ söylemesiydi.(1)
Bu söyleşi basında çıktığında AKP tarafından tekzip edilmedi. Üç maymunu oynamayı tercih ettiler. Kendilerine Beyzbol sopası gösteren Obama’ya telefonda; ‘Sesini özledim’ diyen AKP Genel Başkanı’nı hiç unutmayacağım. ABD’nin Irak işgali sırasında ABD askerlerinden çok Türk TIR sürücülerinin öldürülmesini hiç unutmadığım gibi…
-Bugün Barış Pınarı Harekatı’na destek veren ülkeler yalnızca Türk Dünyası, Türklerin ülkeleridir. Ve benim zihnim gene gerilere gidiyor. AKP’nin Ermeni açılımı geliyor aklıma… Türk düşmanı, Karabağ katillerinin ülkesi Ermenistan açılımı…14 Ekim 2009 tarihinde Bursa’da oynanan Türkiye-Ermenistan maçından önce Atatürk Stadyumu’na girişlerde Azerbaycan Bayraklarının içeri sokulmayıp çöp kutusuna atılmasını hatırlıyorum. Ergenekon Kumpasından önce Azerbaycan’dan Kadın vekiller ülkemize gelirdi. Milli söylemleri AKP’nin yönetimini rahatsız etmiş olmalı ki, onlara da adres olarak kendi ülkelerini gösterdiler iyi mi?
-Yunan karşısında bile biz Türkler suçlandık. Erdoğan;
‘Faşizan bir tutumla azınlıkları gönderip iyi mi yaptık?‘ dedi. Buna karşılık Yunan Başbakanı; ‘Tarihi bir itiraf’ açıklaması yaptı. Oysa mübadele denilen şey, karşılıklıdır. Yunanistan’da yaşayan Türkler de Türkiye’ye gönderildi. Ayrıca Yunanistan’ın yok ettiği yüz binleri bulan Türk katliamının sanırım bir kıymeti yoktu(!)..Şimdi Yunan Türkiye’ye savaş açma çığlıkları atıyor iyi mi? Ege’de Türk adalarımızı hibe ettikleri Yunan…
–AKP’nin Suriye Politikası ABD’nin BOP’ne hizmet etmiştir. Şimdi Türk Askeri Suriye’de AKP’nin yanlış Amerikancı Suriye politikasının Ülkemize verdiği zararı en aza indirmeye çalışıyor. Peki AKP ne yapıyor? Bizim askerimiz, bizim evlatlarımız üzerinden siyasal rant elde etmeye çalışıyor. Harekat kararı için yalnızca AKP’lilerle toplanıp muhalefeti dışlıyor. Ötekileştirici yaklaşım aynen devam ediyor. Zannedersiniz ki, harekata katılan asker bütün milletin askeri değil, sadece AKP’lilerin çocukları… Cehalet işte budur. Dışarıya karşı ülke bütünlüğünü sağlayamayan bir yapının ciddiye alınmayacağını anlamaktan aciz zavallı bir siyaset(sizlik)…
- Türkiye’nin çıkarı Suriye rejimiyle birlikte hareket etmeyi gerektiriyor.
Suriye Devleti ile birlikte yapılmayan harekat, askeri olarak kazanılsa da (askerimizden kuşkumuz yok), siyaseten kadük kalmaya mahkumdur. İstediğimiz sonucu alamayız. Öncelikle bu gerçeği belirtmek zorundayız.
***
AKP iktidara gelir gelmez bir yasa çıkardı. Devlete karşı işlenen suçları, hükümete karşı işlenen suçlar olarak değiştirdiler. O süreçte Baykal ve CHP uyudu. Şimdi devlete saydıranlar ceza almıyor. Hakkında dava açılmıyor. Hükümeti eleştirenler derdest ediliyor.
Kendini devletin üzerinde gören bir kafa, o ülkeye bir menfaat sağlayabilir mi?
Devlet olmasa hükümet olur mu? Gücünü devletten değil de, başka mecralardan almaya kalkan bir akla kim saygı duyar?
İşte Trump denen soytarı bu cesareti AKP’nin 17 yıllık gayri milli politikasından cesaret alarak o mektubu yazabildi. ABD ile bir olup Türk Ordusu’nu kafeslersen, kendi Ordunun onurunu korumaz, koruyamazsan, devletin geleneklerini, kuruluşunu, Kurtuluş Savaşını, kurucu liderini aşağılarsan,
ARTIK KENDİ ONURUNU KORUYABİLMEN MÜMKÜN DEĞİLDİR!
17 yıldır rüzgara karşı tükürdünüz. Şimdi hepsi suratınıza yapışıyor. Olan da bizim koskoca ülkemize oluyor. Ders almayı bilene bundan daha büyük ders olur mu?
NOT : Bizler ülkemiz için hep doğruları yazdık. Sizler bu eleştirileri düşmanlık olarak algıladınız. Yalakalarınızın, iktidarınızdan yemlenen asalakların bütün yanlışlarınızı alkışlamasını dostluk sandınız. Az kaldı, devran döndüğünde gemiyi ilk onlar terk edecek, ilk önce onlar satacaktır.
Bu sözümü de bir yere not edin!.
(1)Kaynak Yeniçağ: Türk Ordusu’nu kafesledik