Etiket arşivi: Canan Arıtman

Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı Eylem Planı


Kadın istihdamı değil,
bebek ölümleri artar!

Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı
Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı Eylem Planı’na ilişkin açıklamalarda bulunan Canan Arıtman,
‘Bu uygulamalar kadının 
işe girmesini engeller.’ dedi.

CANAN_ARITMAN

 

 

 

Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun açıkladığı
Ailenin ve Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı Eylem Planı“,
işverene getireceği yük nedeniyle, kadın istihdamını azaltabilir eleştirisine neden oldu.

Plana göre anneler, doğum izninden sonra isterlerse çocuklarının okula başlama yaşı olan
5.5 yaşına dek yarı zamanlı’ çalışma hakkına sahip olacaklar. Çocuk sayısıyla orantılı doğumdan sonra maddi yardım yapılacak. Fakat bu geniş hakların işverene yük olması da soru işaretlerine neden oluyor. Anne 16 haftalık doğum izninin ardından, ilk bebekte 2 ay, 2. bebekte 4 ay, 3. bebekte 6 ay süreyle yarım gün izne kavuşacak. Bu süre içinde maaşını
tam alacak. Çocuğun okul yaşına dek yarım ücretle yarım gün’ çalışabilecek.

‘BİLİMSELLİKTEN UZAK’
Konuyu Aydınlık’a değerlendiren Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD) Başkanı
Canan Arıtman
şunları söyledi:
“Bu uygulamalar kadının işe girmesini engeller. İşverenin iş gücünü hesaplamasına
neden olur. Kadının gebe olması durumunda işveren iş gücü kaybını hesaplayacaktır.
Kadın zaten en son işe alınan ve bir kriz durumunda ilk çıkarılan grupta yer alıyor.
Bu durum kadının iş yaşamında yer almasını zorlaştıracak. Cumhuriyet kurulduktan sonra
12 milyon olan nüfus nedeniyle natalist (doğum yanlısı) nüfus politikaları uygulandı.
Bu durum nüfusta yoğun artışa neden olurken anne ve bebek ölümleri arttı.
Şimdi Meclis kararı olmadan ve bilimsellikten uzak olarak natalist nüfus politikalarına
geri dönüyoruz. Bu uygulamalar demografik yapılar dikkate alınarak yapılmalı.”

‘ÖNCE İŞSİZLİĞE ÇARE’
“Hükümetin bu politikaları anne ve bebek ölümlerini artıracaktır.
Bilimsel olarak ele alındığında Türkiye doğum hızını artırma ihtiyacında değildir.
Güneydoğu Anadolu’da kadın başına düşen çocuk 6,4’tür. Güneydoğu’daki artış hızını azaltsınlar. Bebek ve çocuk ölüm oranlarını düşürsünler. Plana göre aile 18 yaşına dek çocuğu için birikim yapacak. Devlet, buna %15 katkı yapacak. Bu uygulama zengine para vermektir. Sabit gelirli işçi, memurlar ayın sonunu zor getiriyor.”
Hükümeti eleştiren Canan Arıtman, nüfus politikalarına yönelik çözüm önerilerini aktardı. “Nüfus politikaları Türkiye’nin bölgelerine göre uygulanmalı. Genç bağımlı nüfusu
üretime katıp işsizlik ortadan kaldırılmalı. Ailelerin yoksulluğuyla mücadele edilmesi gerek.” (Basın,  10.1.15)
========================================== 

Dostlar,

Bu sorunu öyle çok yazdık ki… Sizleri de bıktırdık..
Türkiye’nin nüfusu 80 milyona dayandı.
Halen çok genç, ortanca yaş 30,5 ve 65+ yaş %8. Örn. Almanya’da % 23..
Nüfus artış hızı %1,4 gibi ve Toplam Doğurganlık Hızı da 2,23.
Bu nüfus, 35-40 yıldan önce yaşlı nüfus olmaz matematiksel hesaplara göre.
Dolayısıyla panik yersizdir, bilim ve akıl dışıdır.

Türkiye 35-40 yıl DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİ YAŞAYACAKTIR.
Bu dönemde yapılacak olan nüfusun niteliğini iyileştirmektir.
Başta sağlık ve eğitim olmak üzere..
Sınırlı ulusal kaynaklar titizlikle bu yönde harcanmalıdır.
Bu Pencere dönemi kaçırılırsa, gerikalmışlıktan kurtulamayız.
Hükümeti bu yanlış politikalara yönlendiren nedir, kimlerdir?

Kalabalık ve niteliksiz bir sürüye = gerici partilere oy deposuna dönüşmemeliyiz.

Ayrıca 2827 sayılı yasa (1983 tarihli) yürürlüktedir ve Anayasa’nın 41. maddesi
Devletin aile planlaması hizmeti vermesini zorunlu kılmaktadır.

Yasal düzenleme yapmadan Türkiye’de pro-natalist ya da ani-nataist
(sırasıyla nüfusu artırıcı ya da azaltıcı) demografik politika güdemezsiniz.
Bu uygulama TBMM’nin Yasama yetkisinin Yürütme (Hükümet) tarafından gasbı olur
ve Anayasal suçtur, bu kapsamdaki uygulamalar da hukuka aykırıdır..Türkiye’de gereksiz ve hatta çok tehlikeli olarak nüfusun artışını teşvikle

Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı Eylem Planı

uygulamış olmazsınız..

Tersine, varolan ve hızla artırılan nüfusu Dünya ile yarışamaz biçimde eğitimsiz – sağlıksız – kültürsüz… bırakmış olursunuz. Pisa bilgi yarışmalarında OECD’de yıllardır en dipteyiz. Sağlık düzeyi bakımından 34 OECD ülkesi içinde 31. sıradayız.
Yoksulluk – işsizlik çok ciddi boyutlarda!
İç üretim yetersiz, karnımızı doyuracak tarımsal üretim yapamıyoruz,
borçla -saman bile- ithal ediyoruz!

Bu sakat politikalarla Türkiye çağdaş dünyadan kopar!

Bir ülkeye ve onun halkına bundan daha büyük bir ihanet düşünülemez..

AKP’nin çılgın – akıl dışı – bilim dışı – hukuk tanımaz gidişini nasıl durduracağız?
Başbakan Davutoğlu‘nun Uluslararası ilişkiler ve Ekonomi alanlarında çift anadalda
lisans diploması (Boğaziçi Üniversitesi’nden) bize başlangıçta biraz umut vermişti.
Bu akademik donanımda bir insan böylesine körü körüne bilim dışı politika izleyemez.
Anlayamıyoruz gerçekten..

Davutoğlu onca bilimsel bilgi birikimini kullanarak mı ülkeyi yönetecek,
ayaklarının altına alarak mı?

Bu ne lanetli bir dilemmadır! Hem Prof. Davutoğlu adına hem de Türkiye adına!

Quo vadis Başbakan Davutoğlu, quo vadis??

Bu soru ve sorun giderek ağırlığını artırıyor ve katlanılmaz oluyor..

Sevgi ve saygı ile.
12.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Ermeni Soykırımı ve Başbakan Erdoğan’ın Taziye İletisi

Dostlar,

Geçtiğimiz hafta Ankara Barosu konferans salonunda SÖZDE ERMENİ SOYKIRIMI temalı bir açıkoturum düzenlendi :

  • TARİHİN VİCDANINI SIZLATAN ERMENİ SOYKIRIMI YALANI…

Başbakan R.T. Erdoğan‘ın 23 Nisan 2014 günü, tam da Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımızda, 1915’teki Ermeni tehciri ölümleri için taziye iletisini irdelemek asıl amaçtı. Cumhuriyet Kadınları Derneği toplantının ev sahibi idi ve
Başkan Sn. Canan Arıtman panelin yöneticisi idi. Uzmanlar gerçekleri açıkladılar..
Rus arşivlerinde yıllarca araştırma yapan ve binlerce belgeyi inceleyen genç bilim insanı Mehmet Perinçek de.. Bizzat dönemin Ermenistan Başbakanı Kaçaznuni’nin Türklerin soykırım yapmadığını itiraf eden metinlerini ortaya çıkaran genç Mehmet Perinçek de.. (İstanbul Üniversitesi’nde araştırma görevlisi kadrosunda
doktora öğrenciliğine hukuksuz olarak son verilmiştir ve dava yönetsel yargıdadır..
Türkiye ne güzel kendi ayağına kurşun sıkıyor değil mi??)

Bu toplantıda, deneyimli ve yurtsever diplomat (Em. Büyükelçi, Dışişleri Bakanlığı
eski müsteşarı ve CHP eski milletvekili) Sayın Onur ÖYMEN çok değerli katkılar verdi. Her zamanki çalışkanlığı ile söylediklerini özetle yazarak paylaştı.

Ülkemizin gündeminin neredeyse saatlik elatmalarla (manüplasyon) yönlendirildiği ortamda bu oyuna gelmemek üzere, Sn. Öymen’in iletisini paylaşalım..
Söyledikleri gerçekten çok önemli..

Teşekkürler Sn. Öymen.

Sevgi ve saygı ile.
3 Mayıs 2014, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

======================================================

Ermeni Soykırımı ve Başbakan Erdoğan’ın Taziye İletisi

Portresi_gulumseyenOnur Öymen

Dün akşam (28.4.14) Ankara’da Canan Arıtman’ın
Genel Başkanı olduğu Cumhuriyet Kadınları Derneği’nin düzenlediği toplantıda Mehmet Perinçek, Em. Büyükelçi Alev Kılıç ve Azerbaycanlı milletvekili ve yazar Sabir Rüstemhanlı’yla birlikte katıldığımız Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili toplantıda özetle şunları söyledim:

-Ermeni sorununun başlangıcında Rus ordularının ülkemizin doğusundaki toprakları istila… girişimlerine Ermeni çetelerinin verdiği destek yatar. 19. yüzyılın 2. yarısından başlayarak Ermeni çetelerinin saldırıları sonucunda 500,000’den çok vatandaşımız yaşamını yitirmiştir. Çatışmalar sırasında veya salgın hastalık gibi nedenlerle çok sayıda Ermeni de ölmüştür.

Türkiye Büyük Millet Meclisi, o devirde yaşananların ortaya çıkartılması için tarafların arşivlerini açmalarını ve Türk ve Ermenilerden oluşan bir tarihçiler Komisyonu kurulmasını önermiştir.

-O tarihlerde yaşananların uluslararası hukuk açısından soykırım sayılamayacağı,
1985 yılında ünlü tarihçilerin Amerikan basınında yayınlanan açıklamalarında
ifade edilmiştir.

  • Son olarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Doğu Perinçek’in açtığı davada bu olayların soykırım sayılamayacağı yolunda bir karar almıştır.

-Eğer İsviçre Hükümeti bu karara 3 aylık süre içinde itiraz etmeseydi karar kesinleşecekti. Ancak süre bitmeden İsviçre itirazda bulundu ve kararın AHİM’in
bütün yargıçlarının katılacağı genel kuruluna havalesini istedi.

-Ermeni kuruluşlarının ve belki de bazı devletlerin İsviçre’ye böyle bir başvuruda bulunması için telkinlerde bulunduğu anlaşılmaktadır.

-Tam bu sırada Başbakan Erdoğan’ın 9 dilde yaptığı, tehcir olayının insanlık dışı
sonuçlarından söz eden ve Ermenilere taziyede bulunan açıklaması Ermenilere
ve onu destekleyen ülkelere can suyu vermiştir.

-Zira İsviçre Hükümeti’nin başvurusunun Üst Kurula havale edilip edilmeyeceği konusunda karar verecek olan 5 kişilik yargıçlar kurulu, öncelikle AHİM kararından sonra bu kararın değiştirilmesine yol açabilecek yeni bir ögenin ortaya çıkıp çıkmadığını araştıracaktır.

-İsviçre’nin ve başta Fransa olmak üzere Ermeni tezlerini destekleyen ülkelerin ve
Ermeni kuruluşlarının işte Başbakanın bu açıklamasındaki ifadeleri Türkiye’nin geçmişteki sorumluluğunu dolaylı (zımnen) kabul eden sözler olarak kullanmaya çalışmaları olasıdır.

-Eğer Başbakanın tam bu sırada böyle bir açıklama yapmasını öneren devletler olmuşsa, onların esas amacının bu açıklamayı AHİM Üst Kurulunu Ermeniler lehinde karar almaya yönlendirmek olması olasılığı güçlüdür.

-AHİM kararını veren 7 yargıçtan 2’sinin aleyhte oy kullandığı düşünülürse,
AHİM Üst Kurulunda bu görüşte olan başka yargıçların da çıkabileceği düşünülmelidir. Bütün bu gelişmeler, Perinçek davasının kesinleşme aşamasında güçlüklerle karşılaşabileceğimizi göstermektedir.

-Yabancı devletlerin Türkiye’ye Kıbrıs, Ermeni sorunu, PKK’yla görüşmeler gibi konularda öteden beri karşılık beklemeden tek yanlı jestlerde bulunmasını telkin ettikleri bilinmektedir.

  • Oysa tek taraflı jest veya ödün diplomasinin alfabesine aykırıdır.

Ermenistan Cumhurbaşkanı veya Başbakanı Ermenilerin öldürdüğü 500,000 Türk için taziyede bulunmuş mudur? ASALA’nın öldürdüğü diplomatlarımızın ailelerine taziyede bulunmuş mudur? Hocalı’da öldürülen Azerilerin ailelerine taziyede bulunmuş mudur?

Kıbrıs’lı Rum liderler Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerinde katledilen Türkler için taziyede bulunmuş mudur?

Onlardan böyle bir taziyede bulunmalarını isteyen çıkmış mıdır?

-Kuşkusuz insancıl duygular herkesin gönlünde olmalıdır ama dış politikada insancıl duyguları ön plana çıkartma çabası içine girerek aleyhimizde yürütülen tertiplere, istemeyerek de olsa, zemin hazırlamak doğru bir yaklaşım değildir.

-Bu olasılığı göz önünde bulundurmadan salt dünyaya insancıl ve alicenap bir ülke görüntüsü vermek amacıyla yapılan bu açıklama bindiğimiz dalı kesme sonucu verebilir.

İzmir’in kurtuluşu coşkuyla kutlandı!


İzmir’in kurtuluşu coşkuyla kutlandı!

  • İşgalci emperyalist güçlerin İzmir’den denize dökülüşünün 91. yılında kutlamalar kentin dört bir yanına yayıldı. İzmir’de kutlamalar
    ‘Zafer Yürüyüşü’yle başladı. Kutlamalar kapsamında Basmane’den Cumhuriyet Alanı’na dek yaklaşık 10 bin kişi yürüdü.

İzmir’in düşman işgalinden kurutuluşu ve Türkiye Cumhuriyeti’nin temellerinin atılışını simgeleyen 9 Eylül’ün (1922) 91. yıldönümü coşkuyla kutlandı.

Izmir'in_kurtulusunun_91._yili_9.9.13_Cumhuriyet

“Zafer Yürüyüşü”yle başlayan kutlamalar kapsamında Basmane’ den Cumhuriyet Alanı’na dek yaklaşık 10 bin kişi yürüdü. AKP’ lilerin gönderdikleri mesajların okunması sırasında protestoların yapıldığı törenlerde, AKP İzmir milletvekilleri Ertuğrul Günay
ve İlknur Denizli
’nin alana girişi sırasında da, İzmir Kent Orkestra-sı’nın “Vardar Ovası” şarkısı
2 kez çalması dikkat çekti.

  • “Her yer Taksim her yer direniş”,
  • “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” 

sloganları atılan Zafer Yürüyüşü’ne, 10 bine yakın yurttaş ellerinde Türk bayrakları ve Atatürk posterleriyle katıldı. Cumhuriyet Alanı çevresinde emniyet güçleri,
İzmir Valisi Mustafa Toprak’ın daha önce yayınladığı genelge gereği Türk bayrağının üzerinde Atatürk resmi bulunan flamaları satanlara izin vermemek için çabaladı. Polisin, satıcıları alandan uzaklaştırması dikkat çekti.

Yürüyüşün ardından Mustafa Kemal Atatürk anıtına çelenk konuldu. Daha sonra Konak’ta bulunan İzmir Hükümet Konağı’na süvari birliklerinin gelişi ve Türk bayrağının çekilmesi canlandırıldı. Buradaki törenin ardından etkinlikler Cumhuriyet Alanı’nda sürdü.

CHP İzmir milletvekilleri Musa Çam, Oğuz Oyan, Hülya Güven, Alaattin Yüksel, Mustafa Moroğlu, Mehmet Ali Susam’ın yanı sıra törene, Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal’la, eski milletvekilleri Mehmet Sevigen ve Canan Arıtman da katıldı.

AKP milletvekilleri Günay ve Denizli’nin alana girişi sırasında İzmir Kent Orkestrası, AKP Genel Başkan Yardımcısı Bülent Arınç’ın çıkışıyla gündeme gelen
“Vardar Ovası” şarkısını, İzmirlilerin yoğun isteği üzerine iki kez üstü üste çaldı.

Törene Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ve bakanlar ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu mesaj göndererek İzmir’in kurtuluş gününü kutladı. Ancak Erdoğan ve Gül’ün mesajlarını kentin belediye başkanı yerine İzmir Valisi Toprak’a göndermeleri dikkatlerden kaçmadı. AKP’lilerin mesajları alanda bulunanlarca protesto edildi.

Barış çağrısı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, törende “barış” çağrısı yaparak, “Özgürlük ve bağımsızlığın ne demek olduğunu çok iyi bilen Yüce Türk Ulusu’nun,
bu karmaşa (kaos) ortamına sürüklenmemesi, elbette en büyük dileğimizdir.
Ancak kabul etmek gerekir ki, ülkemizdeki barış ve huzur ortamının devam etmesi için yalnızca temenniler yetmez. Büyük kurtarıcımız Mustafa Kemal Atatürk’ün
bize gösterdiği ‘Yurtta barış, dünyada barış’ hedefinden asla şaşmamalıyız” dedi.

Saat 18.00’de Gündoğdu Meydanı üzerinde Türk Yıldızları’nın akrotim gösterisi sergilendi. 19.00’da gösteri mekanı gökyüzünden denize taşındı. Körfez’de kano ve yelkenli gösterisi yapıldı. Fener Alayı yürüyüşü, saat 20.30’da Cumhuriyet Meydanı ile Gündoğdu Meydanı arasında gerçekleştirildi.

Saat 21.00’de Gündoğdu Meydanı’nda İzmir’in pek çok noktasından izlenebilen
görsel bir şov sunuldu. İzmir Körfezi, su perdesi ve ışık gösterileriyle renklendi.

Gösterilerin merkezi konumundaki Gündoğdu Meydanı’nda “Manga” grubu sahne aldı. Aynı dakikalarda Bostanlı Rekreasyon Alanı’nda Koray Candemir ve Harun Tekin, Göztepe Denizatı Heykeli önünde Berna Öztürk, Bayraklı Rekreasyon Alanı’nda
İzmir Büyükşehir Belediyesi Pop Orkestrası, konser ve sahne şovlarıyla
9 Eylül coşkusunu doruğa taşıdı. (9 Eylül 2013, Cumhuriyet portalı)