Etiket arşivi: 2023 seçimleri

Seçmen iradesini gölgeleyici zorlamalar

SİYASET09.03.2023, BİRGÜN

 

Anayasa’ya sadakat andı içmiş olan seçilmişlerin açıklamaları, 2023 seçimlerine ilişkin olarak halkın özgür tercihini gölgeleme eğilimini dışa vurmakta ve seçim hukukuna ilişkin aykırılıkları yansıtmakta.

Aykırılıklar, adaylık, seçim tarihi, uygulanacak yasa ve süre bakımından açıktır:

Tarih: 18 Haziran seçimlerini 14 Mayıs’a almanın hiçbir haklı gerekçesi ve nedeni yok. Üstelik 14 Mayıs, üç aylık OHAL dönemi ile örtüşmekte. Seçimleri öne almak, bu bakımdan da sakıncalı.

Adaylık: 2007’de konulan ve kesintisiz biçimde yürürlükte olan ”Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir” kuralına göre, görevdeki Cumhurbaşkanı’nın 3’üncü kez aday olabilmesi için TBMM kararı gerekli.

Uygulanacak yasa: Eğer seçimler 14 Mayıs’a çekilirse, seçimlerde uygulanacak yasa hangisi olacak? 6 Nisan 2022 günü Resmi Gazetede yayımlanan 7393 sayılı Yasa, Anayasa md. 67 gereği, bir yıl içinde yapılacak seçimlere uygulanamaz. 14 Mayıs için seçim takvimi mart ayında başlayacağına göre, uygulanacak yasa hangisi olacak?

60 gün mü, 90 gün mü: Yenileme kararının Cumhurbaşkanı’nca verilmesi halinde, bu kararın verildiği günden sonra gelen ………… ilk pazar günü oy verilir (2839 sy. MV Seçim K., md.8/2). Bu kural yürürlükte.
(AS: Madde metni eksik aktarılmış, tümü şöyle :
“Yenileme kararı Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından verilmişse Meclis, seçimin yapılacağı tarihi de belirler. Yenileme kararının Cumhurbaşkanınca verilmesi halinde, bu kararın verildiği günden sonra gelen doksanıncı günü takip eden ilk pazar günü oy verilir.”)

OHAL CBK’LERİ…

OHAL ilanı TBMM’de oylanmadan önce (9 Şubat) uyarmıştım:

-OHAL’e gerek yok, mevzuat yeterli…

-OHAL ilanı TBMM’ce onaylansa da, OHAL yasası yeterli; ayrıca OHAL Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri (CBK) çıkarmaya gerek yok.

Ne var ki, 2 Mart’a kadar çıkarılan 11 OHAL CBK’si, düzenleme konularıyla ilgili yürürlükteki yasalar ile çakışmakta ve birçok maddesini yürürlükten kaldırıcı sonuçlar doğurmakta; OHAL amacı dışına çıkmakta; zaman olarak, OHAL sonrası dönemi etkileyici düzenlemeler öngörmekte. Dahası, konuları, TBMM gündemindeki yasa önerileri ile örtüştüğü halde, bunlarla hiçbir ilişki kurulmamakta.

CBK 126 ÖRNEĞİ

Yürürlükteki yasalarda afet sonrası yerleşme ve yapılaşmaya ilişkin düzenlemeler vardır. Oysa CBK-126, afet sonrası yasal düzenlemeleri (örn.7269 sy. yasa) yok saymaktadır.

OHAL önlemleri zamanla sınırlı olması gerekirken CBK-126, olağan dönemde etkisini sürdürecek düzenlemelerle; olağan mevzuattaki sınırlayıcı ve koruyucu hükümlere aykırı düşecek hukuksal ve fiili (eylemli) durumlara, özellikle meraların ve ormanların yapılaşmaya açılmasına ve mülkiyet hakkı ihlallerine yol açmaktadır. Oysa

  • Depremzedelerin konut ihtiyacının ivedi olarak giderilmesi için ormanlık arazilerin ve meraların yok edilmesi gerekmemektedir.

TBMM tarafından görüşülüp karara bağlanacağı yaklaşık üç ay sonraki tarihe kadar, Anayasa’ya aykırı bu CBK temelinde başlayacak inşaatlar ilerlemiş olacak ve depremzedeler konut beklerlerken TBMM’nin mevcut (varolan, eldeki) inşaatların yıkılmasına yol açacak biçimde bir tutum alması olanaklı olamayacak.

Dahası, milyonlarca insanın yaşam hakkını etkileyecek iskân (yerleşim) alanlarının belirlenmesinin ve söz konusu kriterlerin (ölçütlerin) saptanmasının, nesnel ve bilimsel olarak maddi ve şekli anlamda yasa düzeyinde yapılması gerekirdi. Bu hususların Bakanlığın keyfî takdir yetkisine bırakılması, yaşananlardan ders alınmadığı göstermekte olup, Anayasa’nın yaşam hakkını düzenleyen 17’nci maddesi ve hukuk devleti ilkesini düzenleyen 2’nci maddesiyle çelişmektedir.

SOL İLE DİYALOG

OHAL gölgesinde seçim yolunda en önemli gelişme, CHP Lideri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun Millet İttifakı tarafından Cumhurbaşkanlığı’na aday gösterilmiş olmasıdır. Bütün halkın adayı olarak Sn. Kılıçdaroğlu’nun, başta HDP gelmek üzere sol ile diyalog içinde seçim kampanyası yürütmesi pek doğal.

Bunu yapması, yalnızca seçimi kazanması için değil, demokratik siyaset ve demokratik toplum gereğidir.

Demokratik güç birliği yelpazesinin genişletilmesi, ‘kişi+parti+devlet birleşme süreci’ ile özdeşleşen Cumhur İttifakı ve Millet İttifakı arasında eşit olmayan yarışma koşullarının dengelenmesi açısından da önemli ve yaşamsaldır.

Av. Turgut Kazan : Anayasa’nın ilgili maddesi yoruma kapalı

Av. Turgut Kazan’dan Erdoğan’ın adaylığına ilişkin değerlendirme:

Anayasa’nın ilgili maddesi yoruma kapalı!

Eski İstanbul Barosu Başkanı Av. Turgut Kazan, AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın
yeniden cumhurbaşkanı adaylığı ile ilgili,

  • “Anayasa’nın 101. maddesinin 2. fıkrası çok açık bir biçimde
    Bir kimse en çok iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilir‘ diyor.
  • Anayasa’nın 101. maddesinin 2. fıkrasını yorumlamak söz konusu olamaz.
    Mesele o kadar net.
    değerlendirmesini yaptı.
cumhuriyet.com.tr, 01 Şubat 2023

Turgut Kazan'dan Erdoğan'ın adaylığına ilişkin değerlendirme: Anayasa'nın ilgili maddesi yoruma kapalıAKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı adaylığı siyaset gündemindeki yerini koruyor. Eski İstanbul Barosu Başkanı Turgut Kazan, Erdoğan’ın adaylığı ile ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Sol Haber’den Aslı İnanmışık’a konuşan Kazan, Anayasa’nın ilgili maddesinin çok net olduğunu, konunun tartışmaya kapalı olduğunu ifade etti.

Turgut Kazan, “Anayasa’nın 101. maddesinin 2. fıkrası çok açık bir biçimde ‘Bir kimse en çok iki kez Cumhurbaşkanı seçilebilir.‘ diyor. Bu daha önce kabul edilmiş bir fıkra. (AS: 2007’de) ‘Sistem değişikliği’ dedikleri şey her ne demekse o bir Anayasa değişikliğidir. Yeni bir Anayasa yapılmamıştır. Bu Anayasa yerine yeni bir Anayasa yapılsa o zaman bu görüş öne sürülebilir. Veya bu Anayasa değişikliği sırasında ‘Daha önce Cumhurbaşkanlığı yapmış olanlar için 2. fıkra uygulanmaz’ gibi bir madde koyarsanız yine olabilir. Ama Cumhurbaşkanı’nın yetkileri genişletilmiştir. ‘Başkanlık sistemi’ diye bir şey Anayasa’da yok ki!” ifadelerini kullandı.

Av. Turgut Kazan

“BAŞKAN DİYE BİR KAVRAM YOK ANAYASA’DA”

“Sayın Erdoğan’ın baş hukuk danışmanı,
‘Bu Başkanlık sistemidir, başkan seçilmiştir.’
diyor” anımsatmasında bulunan Kazan, 
Başkan diye bir kavram yok Anayasa’da.

‘Cumhurbaşkanlığı Hükümet sistemi’ diye bir şey de yok.


Anayasa’nın söylediğine göre Cumhurbaşkanı, Yürütmenin başıdır”
 
ifadelerini kullandı.

Turgut Kazan şöyle devam etti:

“Bu gün, Anayasa’ya karşı hile yapılarak seçilen bir üyenin Anayasa Mahkemesi Başkanı
olacağı konuşuluyor. Böyle bir ortamda ‘Yüksek Seçim Kurulu’ndan ne bekliyorsunuz?’
sorusunun yanıtını bir hukukçu olarak gönül rahatlığıyla vermemiz mümkün değil.
Anayasa’yı okuduğum zaman bunun yorumu yok, her şey çok açık. Yorumlanamaz.
Aksi iddia ediliyorsa bir geçici madde konulacaktı.”
“MESELE O KADAR NET”

“Ama bu tabii farklı bir tartışmayı getirir. 116. maddeyi bir tuzak olarak hazırlıyorlardı ve
doğru yazamadılar. Zaten doğru yazacak adamları da yoktu” diyen Kazan, şunları kaydetti:


“Ayrıca bu tartışma yeni başlamadı, anayasa değişikliğinden sonra ilk seçim başlamadan önce başlamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan seçilir de Meclis çoğunluğu muhalif olursa diye,
Anayasa 116. maddeyle ilgili telaşa kapıldılar. O zaman cumhurbaşkanı, Meclis’i fesheder, cumhurbaşkanı da yeni bir seçime girer ve biz 7 Haziran (2015) gibi bir olanağa kavuşuruz, muhalif parlamentoyu bu tuzakla bertaraf etmiş oluruz diye tuzak hazırlamışlardı.
Ancak dediğim gibi beceremediler. Cumhurbaşkanının feshini öne çıkardılar. O sırada
bu tartışma başladı. Tekrar edeyim, söyledikleri gibi Anayasa’nın 101. maddesinin 2. fıkrasını yorumlamak söz konusu olamaz. Mesele o kadar net.”

ERDOĞAN NE SÖYLEMİŞTİ?

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 28 Ocak Cumartesi günü Denizli’de
yeniden adaylığı ile ilgili açıklamalarda bulunmuştu. Erdoğan, şunları söylemişti:

“Milletimizin takdiriyle 2017 yılında kabul edilen anayasa değişikliği en küçük tartışmaya
mahal vermeyecek kadar açıktır. Türkiye 2018 seçimleriyle yeni bir yönetim sistemine geçti,
yani kronometreyi sıfırladı. 2018’de seçilen cumhurbaşkanı, yeni sistemin ilk cumhurbaşkanıdır.
Yeni sistemdeki devlet başkanının sıfatını cumhurbaşkanı olarak muhafaza ettik. 3-5 medya şovmeni dışında yeni sisteme hiçbir itiraz yapamadılar. Altılı Masa‘dakiler bir yıl sonra nasıl olduysa aydınlanma yaşadılar. Şimdi de seçim günüyle ilgili kaos (karmaşa) senaryolarına sarılmaları yitirme korkusunun yüreklerini sardığını görüyorum.

2023 Seçimleri : Cumhuriyetimizin 100. Yıl Sınavı

Dostlar,

17 Ocak 2023 günü akşam 19:00’da (TSİ), Avusturya’dan yayın yapan DÜZGÜN TV‘de Sn. Serdar Altun‘un konuğu olduk.

Sn. Altun bize bir dizi sorular yöneltti..

Öncelikle, Cumhuriyetimizin 100. yılına girmesi nedeniyle Cumhuriyet kavramının tanım ve anlamını, ülkemizde Cumhuriyet’in ilanı ve Kurtuluş sürecini izleyen Kuruluş sürecini özetlememizi istedi. 22 dakika sürdü bu “özet”lememiz !…

Ardından, 3 Kasım 2002 seçimiyle iktidar olan, %34 oyla TBMM’de vekillerin %67’sine sahip olan AKP’nin… 21. yıla giren tek başına iktidarının giderek TEK ADAM REJİMİNE / ŞAHSIM DEVLETİNE yozlaşmasının öyküsünü ve bu iktidarın vaad ettikleri ile yaptıklarının irdelenmesini rica etti.

Bu bölümde Erdoğan’ın 2004-2006’lı yıllarda TV’lerde, 30’u aşkın kez dile getirdiği

  • “Biz BOP eşbaşkanıyız, bu görevi yerine getiriyoruz…”

hazin itirafını / meydan okumasını” açıkladık. BOP haritası, ABD’nin resmi Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde E. Alb. Ralph Peters imzasıyla yayınlandı (Haziran 2006) : http://www.armedforcesjournal.com/2006/06/1833899

Web sitemizde (www.ahmetsaltik.net) bu konuda epey yazı var, biz de yazdık ve hatta PP (power point) yansılarıyla verdiğimiz konferansların yansılarını (slaytlarını) paylaştık.. BOP, Cide ADD Şb. 03.07.2004, Ahmet SALTIK

BOP, Türkiye dahil 22 ülkeyi bölerek küçültüyor.. Türkiye Başbakanı R.T. Erdoğan, ülkemizi ve ulusumuzu bölen ABD hain planında Bush ile eşbaşkan! …
Son olarak yaklaşan 2023 genel seçimleri (Milletvekili) ve Cumhurbaşkanlığı seçimini değerlendirmemizi istedi. Seçim güvenliği için önerilerimizi, Erdoğan’ın 3. kez Cumhurbaşkanlığına adaylığının olanak dışı olduğunu, Anayasal olarak yolun kapalı bulunduğunu, tek seçeneğin TBMM’nin erken seçim kararı alması olduğunu açıkladık. Bu da 360 oy ile olabiliyor.

1,5 saat süren kapsamlı değerlendirmelerimizi izlemek için yukarıdaki görselin tıklanması gerekiyor.. İzlenmesi, paylaşılması ve gereklerinin yapılması dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile. 18 Ocak 2023, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, BSc, LLM  
Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
Hekim, Hukukçu-Sağlık Hukuku Uzmanı, Mülkiyeli
www.ahmetsaltik.net       profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter : @profsaltik

 

Kişi+parti+devlet birleşmesi ve siyasal münavebe

TBMM ve Cumhurbaşkanlığı seçim tarihi yaklaştıkç0a, AKP ve Saray çevreleri dil değiştirmeye başladı. Neden ve nasıl?

24 Haziran 2018 seçimleri sonrası dönemde, TBMM’de temsil edilen siyasal partiler, erken seçimi dillendirdikleri her kez, AKP-MHP yöneticileri ve çevreleri, vurgulu hecelemeyle, ‘seçimler 18 Haziran 2023 yapılacak‘ yanıtını ortak söylem haline getirmişti.

Ne var ki, 2023’e girişle birlikte aynı çevreler, seçim tarihinde güncelleme ve mevsim koşulları gibi mevzuat ve Anayasa’da yeri olmayan kavramları dillendirmeye başladı.

Gerçi, seçim ve sansür yasaları başta bir dizi yasa, sandık eksenli düzenlemeler olarak, siyasal münavebe (iktidarın el değiştirmesi) yolunu tıkamaya yönelik; sandık kurulsa da AKP-MHP, çoğunluğu yitirmemek için her şeyi göze almış görünüyor.

Aslında AKP, 7 Haziran 2015‘te TBMM’deki çoğunluğu yitirince seçimler, bir ‘Anayasa darbesi’ yoluyla 1 Kasım’da yinelendi.

Eski ortağının 15 Temmuz 2016 başarısız darbe girişimini ‘Allah’ın lütfu‘ olarak niteleyen
Sn. Erdoğan, 2017 Anayasa değişikliğini MHP desteğiyle gerçekleştirdi.

Seçim için 3 Kasım 2019 olarak öngörülen Anayasal tarihin öne alınacağını dillendirenleri vatan hainliğiyle suçlayan AKP-MHP, çifte seçimin 24 Haziran 2018‘de yapılacağını 18 Nisan günü açıkladı.

Özetle; AKP, 2002, 2007 ve 2011 seçimlerinde TBMM çoğunluğunu, o zamanlar, ‘hizmet hareketi‘ olarak adlandırdığı Fetö ile güçbirliği (koalisyon) yoluyla sağladı; 2018 seçimlerini ise, MHP ve BBP güçbirliğiyle.

2023 seçimleri için, başka partilerle de güçbirliği arayışında olan Cumhur İttifakı, yitirme korkusu ile yeni bir dezenformasyon atağına geçti.

Aslında, 2017 kurgusu sonucu kotarılan “Kişi+Parti+Devlet“ birleşmesi, bu amaca yönelikti:

•Parti toplantılarında CB sıfatını kullanarak AKP genel olarak başkanı yaptığı konuşmalarda gençler, kadınlar ve her yaşta yurttaşlar önünde demokratik muhalefet partilerine ve liderlerine, kendisine biat etmeyen toplumsal kesimlere yönelik ötekileştirici ve nefret yüklü söylemi, canlı olarak en az bir düzine tv kanalından yayınlanıyor.

•TBMM’deki parti grup toplantılarında ise, yine muhalefete yönelik nefret söylemini atanmış bakanlar ve CB yardımcısına da alkışlatması, Saray geleneği haline geldi.

•Devlet görevlileri, valiler ve askerler, benzeri bir mecraya sokuldu.

  • Komutanların, Sn. Kılıçdaroğlu’na yönelik sözleri alkışlatması, çöküşün son halkası.

•Bütçe görüşmelerinde atanmış bakan ve CB yardımcısının, Cumhur İttifakı dışındaki partilere ve ittifaklara saldırı biçimindeki siyasal söylemleri sınır tanımıyor.

Özetle; yüzyıllar süren bir oluşum olarak Devlet kamu tüzel kişiliği, Parti ve kişi iktidarı uğruna çökertildi.

K+P+D birleşmesi ve bunu pekiştirme çabaları, sandığı, yalnızca görünüşü kurtarmaya yönelik bir iktidar aracına indirgeme amacına yönelik.

Seçimi güncelleme ve mevsim koşullarına göre düzenleme vb. kavramlar, 31 Mart 2019 İBB seçimini iptal ettirmek için uydurulan ‘hiçbir şey olmamışsa da bir şeyler oldu‘ vb. hukukta hiçbir karşılığı olmayan kavramlar.

Dahası, Anayasa’da öngörülen CB ve TBMM kararı ile seçimleri yenileme düzenekleri de çarpıtılarak, 31 Mart sonrası yaklaşım benzeri yöntemler, 18 Haziran öncesi kullanılmaya çalışılıyor.

Bilgi kirliliğinin ana amacı belli : 2017 kurgusu ile siyasal egemenliği ele geçiren ve sayı üstünlüğünü her türlü haklılık ölçütü görenler, toplumsal egemenlik için 2023 seçimlerinde siyasal münavebe istemiyor, kadın bedenini güneş sistemine tümden kapatmak pahasına.

Sonuç olarak :

  • Tek kişi iktidarını sandık yoluyla sürekli kılmak için her yolu meşru gören bir ittifaka karşı, demokrasi savunucuları eğer hala ikincil konular üzerinde tartışarak zaman tüketiyorsa, birkaç ay sonra tartışma ortamı bile kalmayabilir.
  • Bu nedenle, CHP başta, TBMM’de temsil edilen ve edilmeyen bütün siyasal partilere, Cumhuriyet’in kuruluşuna eşdeğer tarihsel bir görev düşüyor.