Kategori arşivi: Hekim Saltık

HALK TV Programımız – 24 Nisan 2021

Zorunlu açıklama :

Fatih bey,
Saat 20:00’de alacaktınız beni, 23:00’e ertelediniz.
Şimdi de 24:00’e..
3 saati aşkın zamandır beklemedeyim..
Beni izlemek isteyenler hep ayrıldılar..
Gece yarısından sonra sonra hiçbir anlamı yok katılmamın..
Gündem ağır kabul; saat 20:00’de bana 15 dakika verirdiniz, asıl gündem salgınını konuşurduk, ardından da saatlerce sözde Ermeni soykırımı..
*
Çok özür borçlusunuz bana ve izleyecek olanlara çookkk

AFFIMI RİCA EDİYORUM
========================================

Dostlar,

24 Nisan 2021 Cumartesi saat 23:00’te HALK TV’de, Sn. Fatih Ertürk’ün konuğu olacağız..

ÜLKEYE KIRAN GİRDİ;
İKTİDARI SEYREDİYOR!

Bu sorumsuz politika Türkiye için bir ulusal stratejik güvenlik sorunu aşamasına tırmanmıştır.

UYARIYORUZ!

Görsel aşağıda…

İlgi ve bilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 24 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

SAYIN FAHRETTİN KOCA, SİZİ BİLİME UYGUN DAVRANMAYA ÇAĞIRANLARA HAKARET EDEMEZSİNİZ!

SAYIN FAHRETTİN KOCA,
SİZİ BİLİME UYGUN DAVRANMAYA ÇAĞIRANLARA HAKARET EDEMEZSİNİZ!

Nisan 23, 2021

Salgını epidemiyoloji kurallarına göre yönetemeyen, önlenebilir ölümleri engelleyemeyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, 84 milyon vatandaşı kendine suç ortağı yapamayınca suçlamaya ve hakaret etmeye başladı.

Vatandaşlarına 3- 5 maskeyi bile dağıtamayan, test için İBAN numarası veren,
Salgın sürecini şeffaflıktan ve toplum katılımından uzak yürüten,
Aylarca vaka sayılarını açıklamayan ve gerçek ölüm sayılarını gizleyen,
Yeterli miktarda aşı temin edemeyip yaygın ve etkili aşılama yapamayan,
Aşı tedariki konusundaki acizlik içinde çelişkili ve birbirini tutmayan açıklamalar yapan,
Günde 1 milyon doz aşı yapacağız diyen,
Kalabalık ve kapalı ortamlarda yapılan ‘lebaleb’ dolu AKP kongrelerini görmezden gelen,

Gerekli önlemleri almayıp ‘maske-mesafe-hijyen’ tekerlemesiyle sorumluluğu vatandaşlara yıkan,

On binlerce yurttaşımızın hayatına mal olan COVID-19 pandemisinden ‘başarı hikayesi’ çıkarmaya ve salgından siyasi rant sağlamaya çalışan,

Bilim Kurulu’nun almış olduğu kararları ve alınan kararlardan hangilerinin Cumhurbaşkanı’nın uygun görmediğini kamuoyuna açıklamayan,

Pandemi ile mücadelede dünya bizi kıskanıyor derken pozitif vaka ve ölüm sayısındaki artışla 100 bin nüfus oranına göre Hindistan’dan sonra dünya ikincisi yapan,

Pandemi sürecini yönetemeyince 84 milyonu kendine suç ortağı ilan eden, vatandaş senin suç ortağın değiliz deyince de yanlış anlaşıldım diyebilen,

Hastanelerde yer bulamayan vatandaşlardan özel hastane patronlarının günlük yatak başına 15 bin TL’ye varan bedeller talep etmesine yol veren,

Bakan arkadaşları dezenfektan ve maske ticareti yaparken sesi çıkmayan,

AKP iktidarının Sağlık Bakanı ve özel hastane patronu Fahrettin Koca;

AKP kongreleri, açılışlar, cenaze törenleri ile erken açılımlar sonucu artan pozitif vaka ve ölüm sayılarına rağmen seslerini çıkaramayan, bilimsel gerçekliği paylaşmayan ve salgın yönetimine katkısı bu şekilde tartışmalı hale gelen Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nu eleştirenleri, dün yaptığı banttan açıklama ile  hekimlik değerlerini  çiğneyerek “saldırganca haykırış ….”, “pervasızca saldırma hakkı…”,  diyerek suçlamış ve hakaret etmiş ayrıca “Salgını siyasete alet edilmemesini….” , “topluma örnek olunması…”, “…salgın yönetiminde toplumu doğru bilgilendirmek gerektiği..”, “..bilime saygıdan” da bahsetmiştir.

Bir salgınla mücadele edebilmenin ön koşulu; toplumun güvenini kazanmak ve toplumun bu mücadeleyi içselleştirmesini sağlamaktır. Çağdaş demokrasilerde güvenin ön koşullarından biri de şeffaflıktır. Ancak süreci şeffaf yönetemeyen vaka ve ölüm sayılarını gizleyen, aşı tedariki konusunda yaptığı her açıklamada çelişkili rakam ve tarih veren Fahrettin Koca’dır.

Salgına karşı başarı kazanabilmek topyekûn mücadeleyi gerektirdiğinden tıp alanındaki ilgili uzmanlık dernekleri ile hekim, eczacı ve diş hekimlerinin meslek örgütleri olan Türk Tabipleri Birliği, Türk Eczacıları Birliği, Türk Dişhekimleri Birliğinin görüşlerini almayan, pandemiyle ortak mücadele sürecine katmayan da Fahrettin Koca’dır.

COVID-19 araştırmalarında ‘izin’ değil, bilimsel yöntem ve etik ilkeler esas olmalıdır. COVID-19 ile ilgili yapılacak bütün araştırmaları izne tabi tutan da bilimsellik ve liyakat esasına göre davranmayan da ülkemizdeki bilimsel araştırmaları engelleyici/yavaşlatıcı girişimleri yapan da Fahrettin Koca’dır.

“Türkiye’nin ilk korona raporu” olarak önemli bir tıp dergisinin ön baskısında yayınlandığı duyurulan ancak bilimsel olmayan gerçek dışı söylemleri ortaya çıkınca sonradan “henüz taslak aşamasında olduğu gerekçesiyle” yayından geri çekildiği açıklanan çalışmaya yön veren de, Türkiye’deki bilim ortamı açısından bu utandırıcı tabloyu yaratan da Fahrettin Koca’dır.

Salgının başlangıcından bu yana vatandaşlara adeta tekerlemeye dönüşen ‘maske-mesafe -hijyen’ kurallarına uymalarını, kapalı ve kalabalık ortamlara katılmamalarını öneren de 2 ay boyunca salgın önleme kurallarına uyulmadan kapalı ve kalabalık ortamlarda yapılan ‘lebaleb’ AKP kongrelerine, on binlerce kişinin katıldığı tarikat/cemaat liderlerinin cenazelerine sesiz kalarak onay veren de Fahrettin Koca’dır.

  • Salgın önleme kurallarına uymayan iktidar partisidir ve AKP’yi Sağlık Bakanı olarak uyaramayan da Fahrettin Koca’dır.

Salgın yönetimini bilimsel kurallara göre değil de AKP’nin salgından bir başarı hikayesi yazma amacına uygun yürüttüklerinden; bugün Türkiye haritasının kıpkırmızı kestiği, bütün illerin yüksek risk grubuna girdiği, pozitif vaka ve buna bağlı olarak ölüm sayılarının arttığı, yoğun bakım servislerinde yer bulunamadığı, özel hastanelerde vatandaşlardan günlük 15 bin TL varan ücretler istendiği bir ortamda Sağlık Bakanı, sorumluluğu yıkacak günah keçisi aramaktadır.

Pandemi sürecinde gelinen ve ortaya çıkan tablonun sorumlusu AKP zihniyetidir.

100 bin nüfusa oranla vaka ve ölüm sayılarında ülkemizi Hindistan’dan sonra dünya ikinciliğine yükselten, Türkiye kıpkırmızı kesilirken kendi yüzü kızarmayan, salgını yönetemeyen, önlenebilir ölümleri engellemeyen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca istifa etmelidir.

Dr. Ergün DEMİR                                                  Dr. Güray KILIÇ
SAYIN FAHRETTİN KOCA, SİZİ BİLİME UYGUN DAVRANMAYA ÇAĞIRANLARA HAKARET EDEMEZSİNİZ! (drergundemir.blogspot.com)

Sedef KABAŞ TV Programımız – 21 Nisan 2021

Dostlar,

Dün 21 Nisan 2021 Çarşamba günü akşam 21:00’de, Sayın Dr. Sedef Kabaş‘ın youtube kanalına canlı yayın konuğu olduk. 2 saate yakın sürdü. Kapsamlı değerlendirmelerimizi özetlemek istiyoruz. Programı izlemek için erişke (link) aşağıda. (1 günde 20 bine yakın izlendi..)

https://youtu.be/m3HFngSUwW4?t=267

Bilindiği gibi Sn. Kabaş, Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü mezunu. Boston Üniversitesinde Televizyon Haberciliği yüksek lisansından sonra Marmara Üniversitesinde iletişim doktorasını aldı. Birikimlerini youtube ortamlarında TV yayıncılığı ile kamuoyuna sunuyor. Son olarak bizi konuk aldı sağolsun.

Konumuz gene salgın ve kaçınılmaz olarak bağlantılı konulardı. Bilindiği gibi 1 yılı aşkın zamandır salgına ilişkin hiçbir öngörümüz boşa çıkmadı ve tek 1 hecemiz bile yalanlanamadı. Bu sonucu, izlediğimiz bilimsel akılcılık – matematiksel düşünce – sayısal karar verme tekniklerini kullanmamıza borçluyuz. Sn. Kabaş da ısrarla, “bu güne dek söyledikleri istisnasız doğru çıktı” diye gönderme yaptı bizim değerlendirmelerimize.
***
2. açılım – saçılım kumarının başlatıldığı 1 Mart 2021’den 21 Nisan’a dek geçen 52 günde salgına ilişkin sayısal veriler üzerinden çıkarımlar yaparak ilerledik. Arada Sn. Kabaş’ın kendi soruları ve izleyicilerden gelen sorular bize yöneltildi.

  • 2. açılım saçılım kumarı başlatılmadan, 28 Şubat 2021 akşamı verileri ile 21 Nisan 2021 akşamı verilerini ÖNCEKİ – ŞİMDİKİ diye 52 gün ara ile karşılaştıralım ve yorumlayalım..
    TEST POLİTİKASI ve UYARDIĞI KRİTİK SORULAR…
  • Toplam test sayısı 33,2 milyondan 44,7 milyona çıktı 11,5 milyon ve 1/3’ten daha çok artarak. Ciddi bir artış, son 52 günde ortalama 221 bin, öncesinde ise 94 bin. Toplamda, hala fiilen 90 milyon dolayında olan Türkiye nüfusunun yarısına bile erişilmiş değil. Oysa Dünya Sağlık Örgütü Türkiye ölçeğinde bir ülke için günlük 400 bin test önermişti. Yaygın test ile tüm taşıyıcıları erken bulmak, ayırmak, gerekenleri sağaltmak… yordam (strateji) buydu önerilen. Nüfusunu aşkın sayıda test yapan ülkeler de var; ABD, Fransa, İngiltere, Çekya, Belçika, İsrail).
  • 21 Nisan 2021’de 318.839 test yapılmış ve 61.967 (+) olgu yakalanmış, oran %19.4. Kabaca, test yapılan her 5 kişiden 1’i (+). Bu çok yüksek bir oran, 28 Şubat’ta %7.7 idi. 52 günde neredeyse 3’e katlandı. O gün 109.639 olan test sayısı 21 Nisan’da 318.839’a yükseldi. Artan test sayısı ile yakalanan PCR (+) olgu sayısı arasında koşutluk var.
  • Ancak, 28 Şubat’ta 8424 olan test (+) olgu sayısı 21 Nisan’da 61.967’ye fırlamış durumda. Günlük test sayısı yaklaşık 3’e katlanırken, günlük test (+) olgu sayısı 7,4 kata ulaşmış. Bu durum; testin duyarlığı (+ olguları yakalama yeteneği) sabit varsayılırsa, hatta yaygın mutasyonlar nedeniyle yeterince ve zamanında güncellenememiş olması nedeniyle azalmış bile olabileceğine göre, yakalanan + olgu sayısındaki bu patlama, Kovit-19’un toplum içindeki hızla artan yaygınlığının (prevalansının) göstergesidir. Bu verilerle DENETİMLİ NORMALLEŞME başlatılabilir miydi, sürdürülebilir mi? Yanıt çok net olarak HAYIR’dır!
  • Öte yandan, test sayılarının kişi mi, test sayısı mı olduğu belirsizdir. Bir süre önce Sağlık Bakanı “test sayısı” olarak bildirmişti. Bunu da geçelim, 318.839 test “kimlere” yapılmıştır? Sağlık kuruluşlarına başvuranlara ek olarak genel toplumda da “tarama”, erken taşıyıcı – temaslı bulma amaçlı yapıldı ise, topluma genellenebilir. Bu durumda, Türkiye’deki her 100 kişiden 19’unun PCR+ olabileceği öngörülebilir ki dehşet verici bir orandır. Bulaş zinciri toplum içinde kırılamamaktadır ve hastanelerin bu muazzam olgu yüküne yanıt verebilmesi olanak dışıdır. Yok hayır, “genel toplumda tarama yapılmadı” denecek ise, bu durumda da “neden yapmadınız?” sorusunu yanıtlamak gerekecektir. Kuşku yok, izlenmesi gereken bu 2. yoldur;Aktif Sürveyans yöntemi ile genel toplumda da tarama yapılması zorunludur.

HIZLA ARTAN OLGU (Vaka, hasta) SAYISI 

28 Şubat’ta havuzda olgu sayısı 100.785 idi. 52 günlük sözde denetimli normalleşme serüveninde bu sayı 565.274’e tırmandı, 5.6 kat büyüdü! Toplam olgu sayısı 2.702.588 iken 4.446.591’e fırladı %46 artışla. 1,745.003 olgu artışı oldu 52 günde, ortalama 33.558/gün ile. 28 Şubat’tan geriye 2.701.588 olguyu 355 günde kaydeden ülkemiz (ortalama 7610), son 52 günde ortalama 33.558 olgu / gün gibi anormal verilere ulaştı. 1 Mart açılım kumarı sonrası 52 günde ortalama 33.558 olgu, öncesi 355 günde 7610 olan ortalama sayının 4,4 katı…

Tüm bu çarpıcı gelişmeler karşısında 2 soru sorulabilir, sorulmalıdır :

1. “Denetimli normalleşme” ile böylesine “anormal” yükselmeler neden öngörü(e)memiştir? Üstelik, Şubat başından beri, gevşeme için Epidemiyolojik verilerin asla elverişli olmadığı,  Eylül – Aralık 2020’de yaşanan 2. dalgadan beter bir KASIRGA yaşanabileceği uyarımıza karşın! Örneğin okullar için “.. sakın haa, sakın haaa, aklınızdan bile geçirmeyin, bu dönem böyle gitsin, uzaktan eğitimle, ileride bir telafi yolu bulunur..” demiştik.

2. Roket hızıyla artan olgu ve ölüm sayıları karşısında bu 2. açılım – saçılım kumarı neden ısrarla sürdürülmekte ve işe yaramayacağı belli pansuman önlemlerle ülkemiz oyalanmaktadır??

Bunca masum insanın hastalanması ve ölmesinin hesabını kim verecektir?

Gerçek sorumlu nedir, kimdir? Salgın mıdır, izlenen akıl – bilim dışı AKP politikaları mıdır??

Üstelik veriler “resmi” sayılardır… Değişik nedenlerle gerçek verilerin çok daha yüksek olduğu tartışma dışıdır. Bu bağlamda Sağlık Bakanlığı suçüstü yakalanmıştır, sabıkaldır. Bakan, ulusal – uluslararası çıkarları korumak için gerçek sayıların saklandığını kabul ve itiraf etmek zorunda kalmıştır, yakalanan bir bilgisayar ekranı karşısında.. O gün 1500 ilan edilen hasta sayısı o ekranda 30 bin idi (10 Eylül 2020).. “Fahrettin katsayısı-1“, 20 idi! Daha sonra, biriken ve saklanan 1,7 milyon hasta turkuvaz tabloya eklenmek zorunda kalındı. Benzer kabul ve itiraf ölüm sayıları için hala gelmedi! Oysa Dünya ortalaması %2, bizde %1!!?? “Fahrettin katsayısı-2“, 2-3 arasında idi..

  • Ülkemizde her 2 ya da 3 korona ölümünden yalnızca 1’i kayda alınıyor!!??

Havuzda biriken 565.274 hasta, Türkiye resmi nüfusuna göre 83,6 m / 565.274 = 148!
Bu rakam 28 Şubat 2021’de 829 idi. Çarpan katsayı 5,6’dır! Bu tırmanış göz göre göre olmuş ve önlemlerde sıkılaştırmaya gidilmemiştir. Oysa salgının ilk tepesinde 11 Nisan 2020 günü 5138 olgu yakalanmıştı, ölüm sayısı ise 19 Nisan 2020’de 127’ye erişmişti. O zaman alınan önlemler, şimdikinden çok daha sıkı ve disiplinli idi.

  • Pekii,  AKP iktidarı neden bu 3. dalgada gerekli Epidemiyolojik önlemlere, örneğin 4 haftalık sıkı bir kapanmaya gitmemektedir??

Ne yazık ki, çıplak tablo;
Salgın yönetil(e)memekte, KULLANILMAKTADIR!

  • Ülkemizdeki her 148 kişiden 1’i halen, 21 Nisan 2021 verisiyle aktif olarak virüs taşıyıcısıdır, PCR testi (+) tir.
  • Bu muazzam bir hastalık yükü, ürkütücü bir prevalans hızıdır! Toplumda bulaş zinciri kırılmadan salgını sönümlendirme olanağı yok – tur.

AĞIR HASTA ve ZATÜRRE ORANLARI, Sui Generis Filyasyon Ekipleri

Zatürre oranları 28 Şubat’ta %4,2 iken, 21 Nisan’da %2.9’a inmiştir her nasıl oldu ise. Bir yandan mutasyonlar sayıca çeşitlenir ve oran olarak egemenleşirken. Örn. İngiliz mutantının %85’lere vardığını Sağlık Bakanı geçtiğimiz hafta açıkladı. Bu varyant tiple bulaşların (enfeksiyonun) daha ağır ve öldürücü olduğu bilinirken..

Öte yandan, 28 Şubat’ta havuzdaki 100.785 hastanın 1191’i ağır hasta iken, 21 Nisan’da havuzda biriken 565.274 hastanın 3398’i ağır hastadır (sırasıyla %1,2 ve %0,6!). Bu oranlar, son Dünya ortalaması olan %0.6 ile uyumlu olsa da açıklanma gereksinimlidir. Çünkü 21 Nisan 2021 verisiyle hastaların / olguların / vakaların filyasyon oranı %99.9 gibi olağanüstü yüksek düzeyde verilmekte, üstelik ortalama filyasyon süresi de 8 saat olarak ilan edilmektedir. Bu son 2 veri “olağanüstü yüksek bir başarı göstergesidir ve ağır hasta oranlarının daha da aşağılarda olmasını sağlayabilir. Ne var ki, Filyasyon ekipleri standartlara uygun olmaktan çok uzaktır. Örn. daha önce hiçbir Filyasyon eğitimi almayan bir Dişhekimi, yanı sıra herhangi bir memur, kamu çalışanı (çaycı, marangoz, kaportacı dahil!), kiralık bir araç ve şoförü ile ülkemizde Filyasyon (tanı konan kovit-19 hastasının hastalığı nereden – kimden aldığının saptanması, kaynağın bulunması) çalışmaları tıp tarihine geçecek biçimde özel, “Sui generis” (kendine özgü) yürütülmektedir!?

Bu çarpıcı olgu, Kamuda sağlık çalışanı eksikliğini nicel ve nitel boyutta çarpıcı biçimde sergilemektedir. Gerçekten 1,1 milyonu biraz aşkın sağlık çalışanı ile Türkiye, OECD ülkeleri içinde sonlardadır. 83,6 milyon / 1,1 milyon = 76 kişiye 1 sağlık çalışanı düşerken, ABD’de bu oran 332 milyon / 21 milyon = 16 kişidir. Açıkta bekleyen 400 bini aşkın sağlık çalışanından, salgının başından bu yana Sağlık Bakanlığı salt 12.500 emekçi alma ilanı vermiştir.

Sağlık hizmetlerinin omurgası olan 1. Basamak Sağlık Hizmetleri son derece zayıf, dağınık ve salgına hazırlıksızdır. 27 bin dolayındaki Aile Hekimliği Biriminin yaklaşık 3500’ünde aile hekimi yoktur. 2 bin dolayında aile hekiminim aile sağlığı elemanı yoktur, yalnızdır ve bu çok cılız yapı, salgını göğüsleyip bulaş zincirini kıramamakta, hastaneler dolup taşmaktadır. Şehir hastaneleri de elbette yetmemektedir çünkü gerçek anlamda yatak sayısı artışı olmamıştır. 2010 öncesinde ülkemizde kurulu olan Sağlık Ocakları sistemi geçerli olsaydı, salgın yönetimi çok daha başarılı olurdu bu birimlerdeki deneyimli takımlarla.

İYİLEŞEN HASTALAR… NE ÇABUK, BU NE HIZ??

28 Şubat’ta havuzda 100.785 hasta varken, o gün iyileşen hasta sayısı 6511 (%6,4) olarak verilmiştir. Buna göre havuzda kalma süresi ortalama 16 gün dolayındadır. Ancak, son 52 günde havuzdaki hastalarda iyileşme oranı da, her nasılsa, hızlı bir artışa geçmiştir. 21 Nisan’da havuzdaki 565.274 hastanın 52.213’ü iyileşmiştir (%9,2). Buna göre, hastaların havuzda kalma süresi ortalama 11 güne in(diril)miştir!? Sağlık Bakanlığı karantina süresini 14 günden aşağı çekerek, test yinelenmesine bile gerek duymaksızın, 9.-10. günde hastaları otomatik olarak  havuzdan çıkarmaya başlamıştır. Böylelikle hasta havuzundaki toplam sayının “şişkin” görünmesi sözde engellenerek bir algı yönetimine yönelinmektedir ancak bulaştırıcılık 14 gün sürebildiğinden, karantinanın erken sonlandırılması toplumda bulaş zincirinin kırılmasına engel oluşturmaktadır. Bu süre 14 gün olmalı ve PCR testi (-) kılınmadan karantina sonlandırılmamalıdır.

Ve ÖLÜMLER…

28 Şubat 2021’de, 11 Mart 2020 sonrası 355 günde 28.569 idi “resmi” ölüm sayısı. Ortalama 80 ölüm/ gün.. Bu sayı 2. açılım – saçılım kumarının oynandığı son 52 günde 36.975’e fırladı, 8406 artış ile. 355 günde saptanan 28.569 ölüm, %29 artış gösterdi. Son 52 günde ortalama 162 insanımız öldü, her gün.. Önceki dönemde bu ortalama 80 idi ve 2’ye katlandı! 28 Şubat’ta 66 olan o günün resmi ölüm sayısı, 21 Nisan’da 362’ye çıkarak 5,5 kat çoğaldı. Aynı sırayla 8424 olan günlük olgu/vaka/hasta sayısı ise 7,4 kat büyüyerek 61.967 oldu. Ağır hasta sayıları ise 1191’den 3398’e 2,9 kat arttı. Bu veriler de çelişkili…

Ölüm hızı Dünya ortalaması %3’lerden %2’lere gerilerken, Türkiye hep %1 ölüm oranı verdi, dünyanın 3’te 1’i ya da yarısı.. Dünya ortalaması son zamanlarda %2, bizde hep %1!!?? “Fahrettin katsayısı-2“, 2-3 arasında. Ülkemizde her 2 ya da 3 korona ölümünden yalnızca 1’i kayda alınıyor!!??

Havuzda biriken 565.274 hasta, Türkiye resmi nüfusuna göre 83,6 m / 565.274 = 148 olup, her 148 kişiden 1’inin PCR (+) olduğu yukarıda da vurgulanmıştı (21 Nisan 2021). Buna göre, ortalama 14 günlük hastalık kursu, ortalama 4 haftada sonucun belli olması verisinden kalkarak şu acı hesaplamayı yapmak zorundayız :

565.674 olgu/vaka/hasta X %3 ölüm hızı = 16.958 ölüm, 21 Nisan’ı izleyen 4 hafta içinde
Ya da daha “iyimser” (!),
565.674 olgu/vaka/hasta X %2 ölüm hızı = 11.305 ölüm, 21 Nisan’ı izleyen 4 hafta içinde

Ülkemizi bekleyen yürek yakıcı tablodur.. Salgın bu gün, büyülü biçimde durdurulsa bile..
Üstelik, her gün 50 bin – 60 bin yeni hasta havuza eklenmeyi sürdürürse, bunlardan da 28 güne kalmadan erken ölümler kuşkusuz olabilecektir.

  • Bu durum dehşet vericidir ve OLAĞANÜSTÜ ÖNLEMLER almayı zorunlu kılmaktadır.

SON OLARAK    : DÜNYA VRİLERİYLE KARŞILAŞTIRMALAR

21 Nisan 2021 verileriyle;
ABD : 60.317 yeni olgu-vaka-hasta / 335 milyon; milyon nüfusta 180 insidens hızı
Hindistan : 294.290 yeni olgu-vaka-hasta / 1,4 milyar; milyon nüfusta 210 insidens hızı
Brezilya : 73.172 yeni olgu-vaka-hasta / 215 milyon; milyon nüfusta 344 insidens hızı
Fransa : 42.498 yeni olgu-vaka-hasta / 65 milyon; milyon nüfusta 644 insidens hızı

TÜRKİYE : 61.967 yeni olgu-vaka-hasta / 84 milyon; milyon nüfusta 738 insidens hızı

Görüldüğü gibi, 21 Nisan’dan geriye son 1-2 haftadır, Türkiye, milyon nüfus başına günlük yeni olgu sayısı (insidens hızı) bakımından açık ara ile DÜNYA ŞAMPİYONUDUR!

Üstelik, yine 21 Nisan 2021’de tüm dünyada tanı konan toplam Kovit-19 hasta sayısı 832.133 olup, bu toplamın % 7.4’ü, 61.967 hasta ile Türkiye kaynaklıdır. Oysa Türkiye nüfusu dünya nüfusunun %1,1’idir (7,8 milyar / 83,6 milyon). Ülkemiz, nüfusuna göre 7 kat dolayında yoğunlukla kovit-19 hastası barındırmaktadır!

Oysa AKP iktidarı, Erdoğan salgında destan yarattıkları propagandası yapmaktadırlar!!??

SONUÇ                                 :

Veriler, nesnel olarak dehşet vericidir.
Salgın yönetiminde son derece başarısız bir tablo tartışmasız olarak ortadadır.
Aynı yöntemler sürdürülerek farklı sonuçlar alınamaz.
İktidar, Pandemi ortamını her tür muhalefeti baskılamak – engellemek – yasaklamak için kullanmaktadır. Bu yaklaşım etik dışıdır ve hiçbir biçimde kabul edilemez, sürdürülemez.
Hukuka, ahlaka, insan haklarına apaçık aykırıdır ve derhal sonlandırılması zorunludur.

Masum insanların salgına kurban verilmesi temelli bir siyaset inşa edilemez.

  • Verileri Türkiye’den görece çok çok daha iyi olan Avrupa ülkeleri 3-4 kez çok sıkı ve 4 haftadan uzun süreli tam kapatmaya başvurmuştur.
  • AKP = Erdoğan, neden ısrar ve inatla bu yöntemden uzak durmaktadır? Üstelik aşılama oranları çok yetersiz, yavaş, aşı sağlama çok sorunlu iken.. Sağlık sistemi tıkanmak üzere iken!

Turizm sezonu yaklaşmıştır. Önümüzdeki 2 ay içinde, Mayıs – Haziran’da salgın denetim altına alınamazsa bu yıl da turizm sektörü düş kırıklığı yaşatabilir ve bedeli çok ağır olur.
Ayrıca genel ekonomi de salgın nedeniyle ağır bedel ödemektedir, bu da sürdürülemez.

Resmen ilan edilen ölümler 37 bindir ancak en az 2 katı olup 74 binden az değildir. Hatta 3 ile çarparak 110 bin ölümden söz edilebilir. TÜİK ölüm istatistiklerini açıkladığında tablo netleşecektir. Bu sayılara yarısı dolayında dolaylı – ikincil kovit ölümleri de eklenmelidir.

İktidarların en başta gelen görevi yurttaşlarının can güvenliğini / YAŞAM HAKKINI sağlamaktır.
Salgın politik beklentilerle değil, kesin olarak Epidemiyolojik yordamlarla (stratejilerle) yönetilmelidir.

  • Görünen o ki, salgından çok izlenen bu bilim dışı politikalar insanlarımızı öldürmektedir.

Bu politikaların özneleri, masum onbinlerce insanın ölümünün tartışmasız sorumlusudur.
Tarih asla bağışlamayacaktır bu sorumluları ve mutlaka yargılanacaklardır.

DERHAL                    ;

4 HAFTA boyunca %95’ler düzeyinde tam kapanmaya gidilmelidir.
Olabildiğince aşı sağlanmalı (halen 10 aşı dünyada acil kullanım onayı aldı) ve 4 hafta kapanmada olağanüstü seferberlikle yaygın aşılama yapılmalıdır.
Yine bu sürede yaygın aktif sürveyans uygulanarak burun sürüntü örnekleri alınmalı ve toplumda saklı – gizli taşıyıcılar bulunarak evlerinde değil KARANTİNA MEKANLARINDA gözetime alınmalıdır. Sahra hastaneleri açılmalı ve 1. Basamak hızla güçlendirilmelidir.

Gereksinimli kitlelere sosyal devlet desteği mutlaka verilmelidir.

Bilgi ve ilginize kaygı ve gene de umutla sunarız..

Sevgi ve saygı ile. 22 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

Basic Philosophy of Medicine & Health Services

Dear Phase 1 Students, Research Assistants, Residents of Ankara University Medical School and general readers of our website 

Lecture with the theme “Basic Philosophy of Medicine & Health Services” has been conducted today, on 20th April 2021.

This presentation is consisted of 64 slides (2,7 MB) and can be downloaded by the following link :

Basic_Philosophy_of_Medicine_&_Health_Services

With the hope and expectations of being useful..

I wish all of you a very successful undergraduate medical training ..

Ahmet SALTIK, MD
Emeritus Professor of Public Health
MSc in Health Law
BSc in Political Science & Public Administration
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

KRT Programımız – 19 Nisan 2021

Dostlar,

19 Nisan 2021 Pazartesi sabahı saat 11:10’da KRT TV’de idik.

Sayın Aslıhan Kurtuluş Mutlu‘nun sorularını yanıtladık. (17 dakika)

AKP iktidarı salgını bir cehenneme dönüştürdü!

  • Son 1 hafta – 10 gündür her gün yakalanan hasta sayısı bakımından, nüfusumuza göre açık ara ile dünya birincisi olmaktayız. Hem de her geçen gün en yakın “rakibimiz” (!) olan Hindistan ile arayı açarak tahtımızı (!) pekiştirmekteyiz..


    AKP iktidarı ise seyretmekten başka bir şey yapmıyor!

Hastaneler ve yoğun bakım yatakları leb a leb dolu!

Çarpıcı verileri ve çıkış yollarını izlemek için lütfen görseli tıklayınız..
Paylaşınız, halkımız gerçekleri görsün ve AKP’nin masallarına kanmasın..

Ne yazık ki, yaşam hakkımızı iktidara karşın bile olsa savunma durumuna düştük..
Meşru yaşam hakkı savunması..
İktidarın bu politikaları düşman hukukunu çağrıştırmakta..
Çoook acı çok!!

Sevgi ve saygı ile. 19 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

 

 

ARTI TV Programımız – 19 Nisan 2021

Dostlar,

19 Nisan 2021 Pazartesi sabah saat 09:15’te ARTI TV’de olacağız / OLDUK..

Sn. Nazım Alpman‘ın sorularını yanıtlayacağız / yanıtladık.

Ülkemizin son verileri 3 temel çizimle (grafikle) açık – seçik (ayan – beyan) ortada.

Şubat 2021 boyunca, 1 Mart’ta geçileceği söylenen “denetimli normalleşme” (é?) için vargücümüzle itiraz ettik ve 2. dalgadan beter bir kasırga yaşarız… dedik.

Anlaşılan, AKP iktidarı bu dalganın da öbürleri gibi büyük ölçüde kendiliğinden inişe geçmesini beklemekte.. Kendisine salık verilen bu “ölümcül senaryo” olmalı!? 1 Mart – 18 Nisan 2021 arasında 49 günde “resmen” 7357 insanımızı kurban verdik. Gerçekte ise bu sayının 2-3 katını!

1 Mart 2021’de tümüyle politik – popülist nedenlerle başlatılan 2. açılım-saçılım kumarı oynanmasa idi 7357 resmi ölüm kaça inerdi ya da kaç insanımızın yaşamı kurtulurdu??

  • Salgın mı öldürüyor, izlenen akıl – bilim dışı politikalar mı??
  • Milyon nüfusta yeni tanı konan günlük hasta sayısı bakımından Türkiye son 1 haftadır dünya şampiyonu! Milyonda 702 bu günlük insidens hızı TEK Adam rejimi altındaki Türkiye’de.

Bunları irdeleyeceğiz.. / irdeledik..

Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 19 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (Em.)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik

 

Bilim Kurulu Ne Yapmak İstiyor?

Uzm.Dr.Mustafa TORUN

Dr. Mustafa TORUN
(Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı, TTB Kurultay Delegesi)

17 Nisan 2021
Bilim Kurulu Ne Yapmak İstiyor? – Haber2021

Ünlü bir türkümüz var.. Türkü sevenler çok iyi bilir. Muhlis Akarsu Ustamızdan alınma, Sivas Kangal türküsü…

EY SEVDİĞİM SANA ŞİKAYETİM VAR
NE SEVDİĞİN BELLİ NE SEVMEDİĞİN
BEN DE BİR İNSANIM BİR CANIM VAR
ZALİMSİN OY HAİNSİN OY NEDEYİM OY

Sevgili dostlar,

Toplumu ilgilendiren her konu -buna şu günlerde yaşadığımız PANDEMİ de dahil- siyasetten soyutlanamaz ve siyasetsiz açıklanamaz.

“Ben siyasete bulaşmam, siyasetle işim olmaz, ben bilim insanıyım yalnızca ‘Bilim Kurulu’ üyesiyim…” deyip, işin içinden ne denli sıyrılabiliriz?

Elbette KORONA ile ilgili alınan kararların perde arkasını bilemeyiz. Yalnızca, alınan kararlar sır gibi saklandığından, kestirim yapabiliriz. İleride bu konunun ayrıntısı yazılıp çizilecektir.

Gelelim konumuza.. Bırakın bağımsız, siyaset ve partiler üstü kurumları; her şey maalesef tek bir otoritenin verdiği kararlarla olmaktadır. Buna ne derseniz deyin!.. Durumu dağdaki çoban bile bilmektedir.

Bu durumu ve yukarıdan alınan kararları onaylamak için kimi meslektaşlarımız, yandaş gazeteciler ile yandaş TV’lere çıkarak yapılan mücadelenin doğruluğunu ve alınan kararların isabetliliğini, yönetimin ne denli doğru bir öngörüye sahip olduğunu ballandıra ballandıra anlatmaktadırlar.. Hatta daha ileriye giderek aşılamada bile önde olduğumuzu belirtmektedirler.. Yazık ki ne yazık!..

Oysa olağanüstü koşullar yaşamaktayız. Aydın ve bilim insanı namusumuzu hiç unutmadan, dar bir çevreye değil, halka hizmet ve halka doğruları açıklamak gibi bir görevimiz vardır. Bu temel olguyu hiç unutmamalıyız.

Bilim tarihi, gelecekte aydın ve bilim insanı sorumluluğumuza değinerek bizden söz etmelidir. Yoksa teslimiyetçiliğimizi ve korkaklığımızı da elbette bir gūn yazanlar olacaktır.

Bilim insanları, bu koşullarda elbette sapmadan, eğilip bükülmeden doğru ile uzlaşarak hareket etmelidir.

Bağımsız gözüken ama bilindiği gibi siyasetin buyruğunda olan bilim kurulumuzdaki (Danışma Kurulu) arkadaşlarımız, meslektaşlarımız maalesef cesur davranmayarak mevcut iktidara, pardon otoriteye teslim olmuşlardır.

Umarım ve dilerim ki bu olumsuz davranışlarından çok geç olmadan, en kısa sürede vazgeçip, halkı doğru bilgilendirerek gerçek bilim insanı sorumluluğuna kavuşurlar..

Gün korkusuz, cesur, özgür ve halkı doğru aydınlatmayı görev olarak önümüze koymuştur. Bundan kaçamayız.

Salgın nedeni ile her gün iki Soma faciası yaşanmaktadır!

Bu ölen insanlardan kim sorumlu olacaktır? Yanlış yapılırsa, bunu yapan dostlarımız da olsa eleştirmemiz onları sevmemizdendir.. Lütfen artık gerçekleri söyleyerek adınızın önünde salt  “Dr.” unvanı kalarak ayrılın…

Sevgili Nusret Fişek hocamızın kemiklerini sızlatmayın!..

OLAĞANÜSTÜ KOŞULLAR YAŞASAK DA, BU DURUM VE KOŞULLAR ELBETTE BİTECEKTİR. ÜLKEMİZDE ER YA DA GEÇ, SONUNDA BİLİMİN AYDINLIĞI KARANLIĞI YENECEKTİR.

Sözümüzü türkümüzü söyleyerek bitirelim. Bu tūrkū anlattıklarımızı ne kadar da güzel ifade ediyor..

ESKİ GÜNLER HAYALİMDEN GİTMİYOR
DÜN DEDİĞİN BUGÜNKÜNÜ TUTMUYOR

Sevgilerimle..

HALK TV Programımız – 17 Nisan 2021

Dostlar,

Bu gün, 17 Nisan 2021 günü akşam saat 20:00’de HALK TV’de olacağız.

Sn. Fatih Ertürk uzun ve çok varsıl (zengin) bir program sunuyor.

ABD 81.773 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 332.5 m = milyon nüfusta 245.9 insidens hızı
Brezilya 76.249 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 213,7 m = milyon nüfusta 356,8 insidens hızı
Hindistan 233.943 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 1,39 Bn = milyon nüfusta 168,3 insidens hızı

TÜRKİYE 63.082 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 85 m = milyon nüfusta 742,1 insidens hızı!

  • Açık ara Dünya şampiyonu Türkiye, yukarıdaki sayısal verilerle arayı sürekli açıyor!

Ayrıca, Dünya toplamı 830.107 yeni – günlük hastanın 63.082’si, %7,6’sı!
Oysa Türkiye nüfusu dünya nüfusunun 85 milyon / 7.8 milyar = %1,1!i..

  • Nüfusuna oranla 7 kat aktif kovit-19 hastası var ülkemizde!
  • Ölüm oranında ise tersine birinciyiz.. Dünya ortalaması %3, Türkiye’de %1!

“Resmen” ilan edilen ölümler 35.320.. Rahatlıkla 3 ile çarpılmalı.. 106 bini buluyor ne acı ki!
Bunlar doğrudan kovit-19 ölümleri.. Yarısı dolayında da “ikincil” korona ölümleri var.
Toplam 150 bini aşıyor.. Bunca can yitiğini 1 yılda Türkiye, tarihinde nerede, ne zaman verdi??

  • Öldüren salgın mı, gerçekte akıl ve bilim dışı AKP politikaları mı? Hangisi ve niçin?

****
AKP = RTE hiçbir bilimsel uyarıyı dinlemiyor ve tablo her geçen gün daha da tıkanıyor.
Neden acaba?? Bu kördüğüm nasıl açıklanır, nasıl çözülür??
Nedir AKP = RTE’nin planı??
Bir soru / yanıt daha soralım / verelim :

  • Türkiye İŞGAL altında olsa idi, bu salgın şimdikinden daha kötü yönetilebilir ya da zalimce kullanılabilir miydi??
  • Bu tablo, Türkiye için stratejik bir ulusal güvenlik sorunu aşamasına ulaşmıştır.

Sevgi ve saygı ile. 17 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

MEDYASCOPE TV, BİZİM TV ve ADD Karşıyaka Şubesi Konuşmaları

Dostlar,

16 Nisan 2021 Cuma günü

Saat 18:00’de MEDYASCOPE TV‘de Sn. Gökçe Çiçek Kösedağı ile olacağız / OLDUK..

***

Saat 20:00’de BİZİM TV‘de Sn. Lale Özan Arslan ile söyleşeceğiz / yaptık.. 

https://youtu.be/3-R5nroOriw

***
Saat 21:00’de ADD İzmir / Karşıyaka Şubesi ile Zoom oturumunda olacağız. / OLDUK.
Şube Başkanı Sn. Ufuk Yıldırım oturumu yönetti. 45 dakikalık bir sunum yapıp ardından 1 saat boyunca soruları yanıtladık.
***
Bilindiği gibi salgın, özellikle ülkemizde bir cehennem (katastrofi) tablosu yarattı.
AKP = RTE iktidarı salgını Epidemiyolojik ilkelere uygun yönetmedi. 16 Nisan 2021 akşamı açıklanan tablo aşağıda..

  • Türkiye, son 1 haftadır, günlük yeni olgu sayısı bakımından nüfusuna oranla dünyada 1.!


Bu arada, Ramazan ile birlikte aşı randevularının çok azaldığı ve Sağlık Bakanlığının aşı çağrısı yaptığına tanık oluyoruz. Aşılanma ile orucun bozulması kesinlikle söz konusu değilse de, hiç olmazsa iftar sonrasında gece saat 24:00’e dek hastanelerde aşı olunması kaçınılmaz bir sorumluluk hatta zorunluluktur.

  • Salgın çok azgındır ve sırası gelen yurttaşlar mutlaka aşıya koşmalıdır.

Aşılanmayanlar salt kendi yaşamlarını tehlikeye atmakla kalmıyor, yakınlarından başlayarak tüm toplum sağlığı niçin risk kaynağı oluyorlar.

Geçtiğimiz hafta AİHM, Çekya’dan başvuran ve aşı olmayı reddeden bir aileyi haksız buldu ve aşılamayı kabul etmemenin temel insanlık hakkı olmadığını kararlaştırdı. Bu karar yerinde ve çok önemli.
***
Aşağıdaki çizimde görüldüğü üzere Türkiye aşılamada çok gerilerde. Erdoğan’ın dediği gibi lk 5’te değil!

Geçen yıl salgın ortasında 30 bini aşkın insanı Umre’ye gönderdik ve dönüşte 2867 kişiyi karantinaya aldık Diyanet’in verisiyle. Çok sayıda Umre ziyaretçisi öldü ve salgın ülkemizde çok hızla yayıldı. İbadetin gereği bu olmamalı.
Bilgi ve ilginize sunarız.

Sevgi ve saygı ile. 16 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik 

TELE1 TV Programımız – 15 Nisan 2021

Dostlar,

15 Nisan 2021 Perşembe günü saat 22:00’de, TELE1’de olacağız.. / OLDUK..

Sn. Gökhan Kazbek yönetecek.. / yönetti.. (izlemek için erişke – link aşağıda)
Bilindiği gibi salgın denetimden çıktı AKP hüneriyle.
Özellikle İstanbul’da deyim yerinde ise can pazarı yaşanmakta.
Hastalar hastanelerde, geçelim yoğun bakımı normal servis yatağı bulamıyorlar.

Toplam 247 bin yatağın1/5’i özel sektörde. Toplam 45 bin dolayındaki yoğun bakım yataklarının ise 1/3’ü özel sektörde. Bu kapasiteden büyük ölçüde yararlanamıyoruz. Özel sektör hatırlı – torpilli – dayılı – paralı hasta kabul ediyor seçimli olarak. İşte kapitalizm böyle bir şey..

Hastalıklı ve insanlık düşmanı. Salgında bile karının peşinde kategorik olarak.
Sağlık Bakanlığı’nın 895 hastanesinden 32 bini yoğun bakım yatağı olmak üzere 200 bin yatak var. 15 Nisan 2021 akşamı Sağlık Bakanlığı “resmi” verisiyle havuzda 516.886 hasta var. Bunların %20’si yatırılmış olsa 103.377 yatak dolar. Olağan koşullarda Türkiye’de yatak işgal oranı yıllık %75 gibidir. Bu, 200 bin kamu kesimi hastane yatağının her an %75’inin, 150 bin yatağın dolu olması demektir. Bu durumda 103.377 kovit-19 hastası yatırılmamış / yatırılamamış demektir. Ya da kovit dışı hastalar yatırılmamakta, korona hastalarına yer ayrılmaktadır. Özel kesimdeki kurulu kapasiteden, salgın ortamında bile yeterince yararlanılamamaktadır.

Çıplak gerçek odur ki; hem korona hastalarına hem de kovit-19 dışı hastalara yeterli yataklı sağlık hizmeti verilememektedir. Sağlık sistemi tıkanma sınırındadır, sağlık emekçileri bitkindir. 400’ü aşan kurban vermişlerdir salgına ve hala meslek hastalığı hakları ZALİMCE, AKP iktidarınca tanınmamaktadır!!??

  • AKP = RTE’nin çok övündüğü hastaneci – özelleştirmeci sağlık sistemi gerçekte tıkanmıştır.
  • Şehir hastaneleri gerçekte bir TALAN olup, çok “doğallıkla” (!) salgında bekleneni verememiştir.

En büyük yanılgı, salgını hastanelerde göğüslemeyi başarı sanmaktır.
Salgın, evrensel Epidemiyolojik kuraldır, 1. Basamakta, hastaneler öncesi, koruyucu sağlık hizmetleriyle bulaş zinciri kırılarak yenilebilir. 1. Basamak ise Aile Hekimliği adı altında özelleştirilmiştir ve sistemin kurgusu bulaşıcı hastalık salgını ile savaşa elverişli değildir.
****
AKP = RTE iktidarı akıl almaz bir vurdumduymazlık içinde salgını adeta seyretmekte..

15 NİSAN 2021 verilerine göre                     :

ABD 78.876 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 332.5 m = milyon nüfusta 237.2 insidens hızı
Brezilya 75.998 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 213,7 m = milyon nüfusta 355,6 insidens hızı
Hindistan 199.569 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 1,39 Bn = milyon nüfusta 143,5 insidens hızı
TÜRKİYE 61.400 yeni olgu – vaka (PCR+ hasta) / 85 m = milyon nüfusta 722,4 insidens hızı!

Açık ara Dünya şampiyonu Türkiye, yukarıdaki sayısal verilerle arayı sürekli açıyor!

Ayrıca, Dünya toplamı 811.552 yeni – günlük hastanın 61.400’ü, %7,6’sı!
Oysa Türkiye nüfusu dünya nüfusunun 85 milyon / 7.8 milyar = %1,1!i..
Nüfusuna oranla 7 kat aktif kovit-19 hastası var ülkemizde!
Ölüm oranında ise tersine birinciyiz.. Dünya ortalaması %3, Türkiye’de %1!
“Resmen” ilan edilen 35.031.. Rahatlıkla 3 ile çarpılmalı.. 105 bini aşkın ne acı ki!
Bunlar doğrudan kovit-19 ölümleri.. Yarısı dolayında da “ikincil” korona ölümleri var.
Toplam 150 bini buluyor.. Bunca can yitiğini 1 yılda Türkiye, tarihinde nerede, ne zaman verdi??

  • Öldüren salgın mı, gerçekte akıl ve bilim dışı AKP politikaları mı? Hangisi ve niçin?

****
AKP = RTE hiçbir bilimsel uyarıyı dinlemiyor ve tablo her geçem gün daha da tıkanıyor.
Neden acaba??
Bu kördüğüm nasıl açıklanır, nasıl çözülür??
Nedir AKP = RTE’nin planı??
Bir soru / yanıt daha soralım / verelim :

  • Türkiye İŞGAL altında olsa idi, bu salgın şimdikinden daha kötü yönetilebilir ya da zalimce kullanılabilir miydi??

Bunları konuşacağız programda zaman ölçüsünde.. / konuştuk…
(58. dk. dan başlayarak 1 saat 45. dakika arası..)

https://youtu.be/HljCzdwvTRA?t=6320

Bilgi ve ilginize sunarız..
Sevgi ve saygı ile. 15 Nisan 2021, Ankara

Prof. Dr. Ahmet SALTIK MD, MSc, BSc
Ankara Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı (E)
Sağlık Hukuku Uzmanı, Siyaset Bilimi – Kamu Yönetimi (Mülkiye)
www.ahmetsaltik.net         profsaltik@gmail.com
facebook.com/profsaltik     twitter  @profsaltik