Günlük arşivler: 9 Eylül 2014

TOKATLI ZEKERİYA ve Çağrıştırdıkları…


TOKATLI ZEKERİYA ve Çağrıştırdıkları…

Dostlar,

Sayın Habip Hamza Erdem zehir zemberek bir yazı yazmış…

Dileriz DSP koalisyon hükümetinde (57. hükümet; DSP + ANAP Mesut Yılmaz ve MHP Devlet Bahçeli) Ecevit’in Maliye Bakanlığı yapmış olan ve “Nereden buldun?” yasası ile kara para sahiplerinin keyfini fena halde kaçıran Zekeriya Temizel‘e göndermeler, CHP’ye sert eleştiriler ilgililerin kulaklarına erişir..

Dost acı söylermiş..

Biz de kaç zamandır Y-CHP sefaletini bu sitede deyim yerinde ise
yerden yere vuruyoruz…

Kemal Kılıçdaroğlu bizim Tunceli’li hemşehrimiz ve arkadaşımız..
Fakat memleket yurt sorunları hatır  – gönül dinler mi??

1999’da Edirne’de iken, çağrı üzerine (Adıyaman Milletvekili Celal Topkan) katıldığımız CHP Bilim – Kültür – Yönetim Platformu‘ndan, ertesi yıl Deniz Baykal‘ın Genel Başkan olması ve Kemal Derviş‘in bu Kurulun başına getirilmesi nedeniyle hemen ayrılmıştık.

Öncesinde büyük emeklerle, yakın arkadaşımız – meslektaşımız Prof. Haluk Koç öncülüğünde CHP’ye Ulusal Sağlık Politikaları hazırlamış, Ürgüp’te MYK’ya bizzat sunmuş ve Altan Öymen‘in de desteğini almıştık. 6 ay boyuca klasörler dolusu rapor yazmıştık (halen arşivimizdedir); Haluk Koç‘un ricasıyla 1,5 sayfalık bir basın özetini de kaleme alarak Edirne’ye dönüşümüzde Partiye göndermiştik ve CHP Basın açıklaması yaparak Ulusalcı Sağlık Politikasını halka duyurmuştu.

Baykal Genel Başkan olunca da PM’de bu politikayı çalışma grubunun eylemli (fiili) sekreteri olarak Haluk Koç ile sunmuştuk. Kemal Kılıçdaroğlu ise bu ulusalcı politikalara karşı çıkarak ANAP – DYP politikalarını savunmuştu. Aramızda sert bir polemik yaşanmış ve

– “Kemal Kılıçdaroğlu bu işten anlamaz. Olsa olsa, bizim uzmanları olarak geliştirdiğimiz sağlık politikalarının finansmanı için destek verebilir..” demiştik..

Kemal bey GSS’yi (Genel Sağlık Sigortası) ve Aile Hekimliğini savunuyordu.
İkisi de çağ dışı ve IMF – DB dayatması idi.. Birkaç panelde de bu yüzden karşı karşıya gelmiştik..

Bugün Sayın Kılıçdaroğlu’nu tanımakta ve anlamakta zorluk çekiyoruz doğrusu..

Yüce Atatürk’ün kurduğu ve Türkiye’yi kuran CHP‘nin kuruluş yıldönümünü bir kez daha kutlarız..

  • CHP için tek yol Kuvay-ı Milliye köklerine dönmek ve “6 Ok” programını uygulamaktır.. 

Sevgi ve saygıyla.
9.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Not   : Sayın Zekeriya Temizel ile ADD Genel Başkan yardımcılığımız döneminde, (2004-2006) kendisi de Bakanlık sonrasında Cumhuriyet’te çalışırken İlhan Selçuk‘un odasında tanışmış ve epey süre ülke sorunlarını konuşmuştuk.. 

==================================================

TOKATLI ZEKERİYA


Habip Hamza Erdem

On iki yıl aradan sonra Zekeriya Temizel aktif politikaya döndū.
Dersimli Kemal’in Partisi’nin ‘Parti Meclisi’ ūyesi oldu.
Zekeriya Temizel ‘Devlet geleneği’ni kavramıș bir ‘Cumhuriyet çocuğu’dur.
‘Teamūl’leri en ince ayrıntısına değin bilir. Zeki ve çalıșkandır.
Soyadı gibi ‘Temiz’.
Maliye mūfettiși iken, bilgi ve birikim sınavlarını geçmiș ‘mūfettiș adayları’nın önūne ‘mekanizması çözūlmūș’ bir çamașır mandalı koyarmıș.
Yazılı sınavlarda bașarılı olan aday, bakalım mandalı ‘monte’ edebilecek mi diye.

Çūnkū ‘zeki’ olmak ile ‘inekleme’ arasında çok önemli bir ayırım vardır.
Maliye Bakanlığı ile ilgili yasaları ‘ezberlemiș’ olmak yetmez.
‘Zekâ’sını ‘el becerisine’ yansıtıp yansıtamamak da önemlidir.
‘Pratik zekâlı’ olmak değil, ama ‘zekâyı pratiğe çevirebilmek’…

Antik filozoflara göre, zekâ, ‘ruh’un anlamaya olanak veren bölūmūnden önce gelen ‘kișilik öncesi’ bir ilkedir.

Platon’a göre duyumlar dūnyasının ötesine gidebilen, ‘ūtopya’lar kurabilendir.

Spinoza’da ‘ruhun en yūce çabası’dır; o nedenle kendi çalıșmasının bașlığı bile ‘Etik’tir.

Ancak 18. yy’dan sonra ‘zekâ’, ruhlar ve öteki dūnyalardan koparılarak ‘ayakları yere bastırılmıș’, bir anlamda ‘laikleștirilmiș’ oldu.

1912’den bu yana da ölçūlebilir: IQ

Oysa Descartes’la birlikte, insanların ‘zekâ’ları, doğal olarak, eșittir;
farkılık onu ‘kullanım biçimi’nden gelmektedir.

Hegel bile kafatasını ‘boș’ olarak nitelendirmemiș miydi?

Maharet onu  ‘doldurmak’ değil, içindeki ‘en az’ ile ‘çok iș’ yapabilmektir.

Sökūk çamașır mandalını ‘takabilmek’ de bir iștir.

‘Nereden buldun yasası’nı ‘keșfetmek’ de..

Zekeriye Temizel’i Zekeriya Temizel yapan ‘Nereden Buldun?’ yasasıdır.

Sıradan bir ‘ilkokul öğrencisi’nin bile ‘sorabileceği’ bir ‘soru’..

Ancak onu ‘yașama geçirmek’ ve hatta ‘pratiğini’ önermek Zekeriya Temizel’e değin ‘dūșūnūlememiș’ idi.

Diyelim, önceki dönmelerde ‘konjonktūr’ de elverișli değildi ve onuru Zekeriya Temizel’e kaldı.

Ancak bu ‘ad’ ve bu ‘onur’ ve on iki yıllık bir ‘suskunluk dönemi’nden sonra
‘aktif politika’ya dönūș, Zekeriya Temizel beye ‘būyūk sorumluluklar’ da yūklemektedir.

İlk onurlu tutum, ‘Dersimli Kemal’e, ‘Tokatlı Zekeriya’ olarak ilk ‘tokat’ı indirmek olmalıdır.

Dersimli Kemal’in ‘devlet deneyimi’, ‘teamūl gereği’ Zekeriya Temizel‘i ‘dinlemeyi’ gerektirir.

Bu ‘teamūl’ içinde ‘Dersimlilik’ yoktur.

Ancak Kemal Kılıçdaroğlu ‘zıvanasından çıkmıș’ bir durumdadır.

‘Ȫzerklik șartını’, sözde ‘sol’ adına, dillendirmek bir yana, CHP kurultayına ‘önermiș’tir.
Ve ne yazık ki yuhalanmamıștır.

Bu CHP’den de ‘umut’ beklemenin olanağı kalmamıștır.

Bu CHP gitti gider.

Zekeriya Temizel ve kimi ‘aklı bașında’ yöneticilerden, hiç değilse CHP’nin ‘onurunu’ korumaları beklenir.

Yoksa ‘onursuz’ olarak gidecekler.

 

İZMİR’İN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇAR


Dostlar,

İzmir’den çok değerli dostumuz E. Kurmay Albay Şahap Osman Aras bu gün de
nefis bir yazı yazmış..

Sitemizi izleyenler bilirler, Sayın Aras’ın pek çok değerli yazısı bu sitede yayımlanmıştır.

Görkemli 9 Eylül 1922 utkusu ancak bu denli güzel anlatılabilirdi 92 yıl sonra..

Albay Aras, size selam olsun!

Sevgi ve saygıyla.
9.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===============================================

İZMİR’İN DAĞLARINDA ÇİÇEKLER AÇAR

PORTRESİ

 

Şahap Osman ARAS
Emekli Kurmay Albay-Tarihçi Yazar (2014-İZMİR) 

 

 

9 Eylül 1922 Cumartesi günü saat 18:00 sıralarında, 1. Ordu’nun Belkahve’deki gözetleme yerinde bir hareketlilik vardı. Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisi Ordularının Başkomutanı Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa, Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Paşa ve Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa otomobilleriyle, Kasaba (Turgutlu) yönünden Belkahve’ye geliyorlardı. Güneş neredeyse batmak üzereydi. Başkomutan ve beraberindekiler, 1’inci Ordu Komutanı Nurettin Paşa tarafından karşılandılar.
İlk gözetlenen yer Kadifekale idi. Şükürler olsun, Kadifekale’den Yunan Bayrağı indirilmiş, Şanlı  Bayrağımız orada onurla dalgalanıyordu.

Başkomutan ve Paşalar, gözetleme yerindeki dürbünlerin başına geçtiler… Kadifekale’yi, Körfez’i, Körfez’deki düşman gemilerini, Karşıyaka’yı ve her yeri dikkatle incelediler. Evet, 26 Ağustos Cumartesi sabahı Afyon / Kocatepe’de başlayıp,
15 günden beri aralıksız süren Büyük Taarruz stratejik hedefine ulaşmış bulunuyordu. İtilaf Devletlerinin 15 Mayıs 1919 günü Yunan Ordusuna teslim ettiği, Aydın İlinin merkez sancağı, güzel İzmir’imiz nihayet işgalden kurtarılmıştı. Herkes yorgun,
fakat çok  mutluydu.

Başkomutan, İsmet Paşa’ya dönerek;

“Biliyor musun? Sanki bir rüya görmüş gibiyim..” dedi.

İsmet Paşa;

“Haklısınız. Bu kadar mucize, ancak bir rüyada yaşanabilir..” diye yanıtladı.

Başkomutan ve Paşalar İzmir’e 10 Eylül sabahı girecekti. Geceyi geçirmek için Nif’e (Kemalpaşa’ya) geri döndüler. Orada, Redif Taburunun karargahı olan (halen İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünün sorumluluğunda bulunan) tek katlı bir binada kalacaklardı. Ordu’nun savaş raporu saat 20:00 sıralarında Başkomutanlık Karargahına ulaştı. Birliklerimiz İzmir’de denetimi sağlamışlardı. Akşam yemeğinden sonra, odaya bir mahmurluk çöktü… Sessizliği ATATÜRK bozdu :

“Yahu” dedi, “İzmir’e ilk girdiğimiz akşamdır bu. Bu kadar sessiz oturulur mu? Bari bir şarkı söyleyelim..”

Ardından kendisi, eliyle tempo tutarak bir şarkıya başladı.

“Yine bir gülnihal…”

Öbür Paşalar da, Başkomutan’a eşlik etmeye çalıştılar.

İZMİR’E İLK GİRENLER

30 Ağustos günü Dumlupınar’da bozguna uğradıktan sonra paniğe kapılan düşmanı, Fahrettin (Altay) Paşa’nın 5’inci Süvari Kolordusu kovalıyordu. Süvari Kolordusunun ardından 1’inci Ordu Birlikleri geliyordu. Düşman hem kaçıyor, hem de önüne ne gelirse yakıp yıkıyor; halkımıza her türlü kötülüğü yapıyordu. Manisa 8 Eylül’de kurtarıldıktan sonra, Süvari Kolordusu  iki gruba ayrıldı. Kolordu Karargahı ve 14’üncü Süvari Tümeni batı istikametinde ilerleyerek, Menemen’i işgalden kurtardı. Süvarilerimiz, kaçan düşmanı izlemeyi sürdürerek, 9 Eylül günü saat 16.03 sıralarında Karşıyaka İskelesi’ne ulaştılar.

1 ve 2’nci Süvari Tümenleri ise, Sabuncubeli’ni aşarak, 9 Eylül sabahı İzmir’e vardılar. 1’inci Süvari Tümeni Bornova’dan, 2’nci Süvari Tümeni Mersinli’den ilerleyerek, karşılaştıkları düşman artıklarını etkisiz hale getirdi. İzmirliler bu iğrenç işgalin elbette bir gün sona ereceğini biliyordu…Gelinlik genç kızlarımız, kurtuluş gününün özlemiyle, çeyiz yerine Ay-Yıldızlı Şanlı Bayrağımızı hazırladılar. Yunan Ordusu ve onların işbirlikçisi yerli Rumlar panik halinde kaçarken, İzmir bir gelincik tarlasına dönüşüverdi. Çünkü, her yer Al Bayrağımızla donatılmıştı.

Yüzbaşı Şerafettin Bey’in komuta ettiği birlik Kordon’da ilerlerken üzerlerine ateş açıldı, bir de el bombası atıldı. Şerafettin Bey yaralı atını değiştirdi. Boynundaki
yarayı da hemen orada sardırarak, gecikmeksizin ilerleyişine devam etti. Saat 10:30 sıralarında birliklerimiz Konak Meydanına ulaşmıştı.Yüzbaşı Şerafettin Bey Hükümet Konağına, Yüzbaşı Zeki Bey Sarıkışla’ya Bayrağımızı çektiler. Kadifekale’deki Yunan Bayrağını indirmek  ise, 5’inci Kafkas Tümenine nasip oldu. Asteğmen Besim,
5’inci Süvari Kolordusunun Tümenlerinden önce, bir hamlede Kadifekale’ye ulaşarak, Bayrağımızı kalenin burcuna çekti.
(13 Eylül 1921’deki Sakarya Zaferi’ni kutlamak için Buhara Cumhuriyetinden gönderilen 3 Kılıçtan üçüncüsü, Başkomutan tarafından Yüzbaşı Şerafettin Beye armağan edilmiş; 1934 yılında kendisine İZMİR soyadı verilmiştir.)

KİM UYGAR , KİM BARBAR ?

Onbaşı Halide Edip Hanım, Ali Çavuşun tembihlediği gibi, 10 Eylül sabahı, saat 08:00’de Paşaların kahvaltı sofrasındaydı. Gazi Paşa;

“Bugün İzmir’e gireceğiz.” dedi.

Halide Onbaşı ayrı gitmek istediyse de kabul ettiremedi. Kuşluk vakti, zeytin dallarıyla süslenmiş beş otomobille İzmir’e hareket edildi. Şimdiki Tepecik Semtini Basmane’ye bağlayan (Yeşildere üzerindeki) Kemer köprüsünden geçildikten sonra, Kapılar’da bir Süvari Alayı onları karşıladı. Süvarilerimizin kılıçları güneşte parıldıyor, atlarımızın
nal sesleri kulakları çınlatıyordu. Anafartalar yoluyla, Kemeraltı çarşısından geçerek, Konak Meydanındaki Hükümet Konağına geldiklerinde; Gazi Paşa’yı yoğun bir  karşılama ve diplomasi trafiği bekliyordu.

Başkomutan ikindi vaktine dek Hükümet Konağındaki çalışmalarını sürdürdükten sonra, İzmirlilerin armağanı olan, çiçeklerle bezenmiş bir otomobille Karşıyaka’ya hareket etti. O gece İplikçizade Köşkünde kalacaktı. Yunan Kralı Konstantin de İzmir’e geldiğinde
bu köşkte kalmıştı. (Köşkün önceki sahibi bir Levanten olduğu için, kimi kaynaklarda
adı Alatini Köşkü olarak geçmektedir..) Şimdilerde, Karşıyaka Nikah Dairesinin karşısında, Cemal Gürsel Caddesi No 380 adresindeki Çağlayan Apartmanının bulunduğu yerdeki Köşke geldiklerinde, onları mahşeri bir kalabalık bekliyordu.
Herkes sevinç gözyaşları döküyordu. Köşkün girişine bir de Yunan Bayrağı serilmişti.

ATATÜRK kaşlarını çattı. Bayrağın oraya niçin serildiğini sordu?
Başkomutana arz ettiler… Yunan Kralı 12 Haziran 1921’de İzmir’e geldiğinde,
aynı yerdeki Türk Bayrağını çiğneyerek köşke girmişti.

“Paşam, ne olur siz de Yunan Bayrağını çiğneyerek, öcümüzü alın..” dediler.

Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa, Bayrağımızın Kral tarafından çiğnenmesine çok üzülmüş ve de öfkelenmişti.

“Sizi anlıyorum ama, Bayrak bir milletin şeref timsalidir. Kral Bayrağımızı çiğnemekle hata etmiş. Ben bu hatayı tekrarlayamam. dedi.

Yunan Bayrağını yerden kaldırtarak İplikçizade Köşküne girdi.

Türker ERTÜRK : 9 EYLÜL KUTLAMASI ve Çağrışımlarımız…


Türker ERTÜRK : 9 EYLÜL KUTLAMASI ve Çağrışımlarımız..


Dostlar
,

Biz de 9 Eylül’ün (1922) 92. yılı bağlamında 26 Ağustos’tan bu yana sitemizde
sürekli yazdık..

Adeta gün be gün Büyük Taarruz’u ve 9 Eylül 1922’de emperyalizmin maşası yayılmacı Yunan ordusunun bozgununu 15 gündür işliyoruz..

Bu gün zafer günü..

Kadifekale‘ye ve İzmir Hükümet Konağı’na 15 Mayıs 1919’da başlayan işgalden
3 yıl 4 ay sonra yeniden Türk Bayrağımızın çekildiği mutlu ve kutlu gün..

İmha edilen Yunan birliklerinin yanı sıra, tutsak alınan pek çoğu da karşı tarafın elindeki Türk tutsaklarla değiştirilme olanağı sağlanmış oldu bu büyük ulusal başarı ile..

İzmir Hükümet Konağı’na girerken, yengin (galip) ve utkulu (muzaffer) Başkomutan
Gazi Mareşal Mustafa Kemal Paşa, ayaklarının altına serilen Yunan Bayrağını,

  • “Bayrak bir ulusun şerefidir, çiğnenemez.. kaldırın onu..”

buyruğu ile toplatmış ve üzerine ayak basmamıştı.

Yunan ordularını Atina’dan yönettiğini sanan Hacı Anesti ile taşeronu, tutsak alınan ordu komutanı General Trikopis’e ve tüm insanlığa büyük bir ders daha vermişti
Mustafa Kemal Paşa!.

Dileriz Ege’nin 2 yanında iki ulus tarihten ders çıkararak kardeşçe, birbirine saygılı
hatta işbirliği – dayanışma içinde varlıklarını sürdürsün;
emperyalist politikalara alet olmasınlar..

Fakat Yunanistan’ın

– Kıbrıs’ta,
– Ege karasuları ve adaları konusunda,
– FIR hattı konusunda uzlaşmaz hatta şımarık tutumlarını,
– 16 adayı fırsatçılıkla işgal edişini

kaygı ve üzüntüyle kaydediyoruz..

Başbakanlıkta 3. yılına giren Antonis Samaras başkanlığındaki Yunan hükümetini,
hızla yapıcı, barışçı ve dengeli – hakkaniyetli adımlar atmaya çağırıyoruz..

Sevgi ve saygıyla.
9.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ ABONELİK DUYURUSU ve ÇAĞRISI

  • ATATÜRKÇÜ DÜŞÜNCE DERNEĞİ
    ABONELİK DUYURUSU ve ÇAĞRISI
Add dergi

Derneğimizin çıkarmakta olduğu Düşün Dergisi ve Dergi Eki‘ni daha kolay elde edip okuyabilmek için sizlerin isteği doğrultusunda “ABONE OLMA” olanağı sağladık.
İki ayda bir çıkan bu dergilerimizin birlikte adresinize gönderilmesin istiyorsanız,
lütfen abone olunuz. Çevrenizdeki tanıdıklarınızı abone olmaya teşvik ediniz. Katkılarınız için teşekkür ederiz.

Abonelik, posta ücreti karşılığı yıllık yurt içi ;25 T.L., yurt dışı 35 T.L. dir.

Ad, Soyadı:
Posta Adresi:
e-İleti:
Telefon numarası:

Ücretin yatırılacağı banka hesabı: T.C. İŞ Bankası Maltepe Şubesi.Hesap No.1026384
TR 28 0006 4000 0014 2121 0263 84

Lütfen dekont örneğini yukarıdaki bilgilerle birlikte aşağıdaki adrese gönderiniz.

Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Merkezi
Gazi Mustafa Kemal Bulvarı No.102/8- Maltepe-Ankara
Not: Yatırılan paradan banka havale ücreti alınmayacaktır.

==========================================

Dostlar,

Bir kez daha duyurmuş olalım ve ilginizi dileyelim…

Asıl emek sahibi, GYK üyesi ve Yayın Kurulu Başkanı seçkin dostumuz
Sayın – Sevgili Prof. Dr. Naki Selmanpakoğlu‘na ve öbür emek veden tüm dostlara
içten teşekkür ederek..

Son sayıda bizim de bir makalemizin yayımlandığını Naki ağabeyden öğrendik.

  • Diyarbakır’da İndirilen Bayrak ve Kritik Kodları..

Sevgi ve saygıyla.
9.9.2014, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

İzmir’in Kurtuluşu : 9 Eylül 1922..


İzmir’in Kurtuluşu (video) : 9 Eylül 1922..

Dostlar,

İzmir’den dostumuz Canerhan Tipi‘nin yolladığı İZMİR’in İşgali videosunu
dün paylaşmıştık. 
Bu gün İzmir’in 3 yılı aşan Yunan işgalinden kurtarılışının 92.
mutlu yıldönümü..

Başkumandan Mustafa Kemal Paşa‘nın orduları
Başkumandanlık Meydan Muharebesini 26 – 30 Ağustos 1922 arasında inanılmaz bir başarıyla 5 günde sonlandırdıktan sonra, aldığı kesin komutla

“ORDULAR İLK HEDEFİNİZ AKDENİZDİR İLERİ!” gereği emperyalizmin maşası Yunan ordusunu süpürmeye ve Batı Anadolu’yu işgalden kurtarmaya girişmişti.
Büyük tarihsel proje ve görkemli başarı, Mustafa Kemal Paşa‘nın öngörüsünden yalnızca 1 (bir!) gün daha uzun sürmüştü ve Paşa bu gecikme için Türk Milletinden
özür diliyordu..Selam olsun bu eşsiz kahramanlara ve şehitlere..

İzlemek için lütfen tıklar mısınız??
6 dakika süreli ve çok çarpıcı fotolar var..
Özellikle kaçarken Rumların çıkardığı 4 gün süren yangın ve harap İzmir..
http://youtu.be/RdNQSxj3vHM

Preview YouTube video İzmir’in kurtarılışı

Teşekkürler Canerhan Tipi, paylaşımlarınız için..

Sevgi ve saygıyla.

9.9.2014, Afyon
Dr. Ahmet SALTIK

www.ahmetsaltik.net