Aylık arşivler: Ağustos 2014

Türler ERTÜRK : ATATÜRK AYDINLANMA DEVRİMLERİ ve MESAFE…


ATATÜRK AYDINLANMA DEVRİMLERİ ve MESAFE…


Türler ERTÜRK :
MESAFE…

MESAFE

 

Mustafa Kemal ATATÜRK önderliğinde yapılmış olan AYDINLANMA DEVRİMLERİ bir çağdaşlaşma tasarımıdır (projesidir).

Bu konuda katettiğimiz mesafe kadar çağdaş olmayan dünyadan ileride,
kat edemediğimiz mesafe kadar çağdaş dünyadan gerideyiz..

*****

Teşekkürler değerli Ertürk…

Sevgi ve saygıyla.
25.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

 

Dr. Rana Güven’den ileti


Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı

İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcısı Dr. Rana Güven‘den ileti…

Dostlar,

Çok değerli meslektaşımız, İşçi Sağlığı alanında PhD (doktora) derecesi sahibi
Dr. Rana Güven‘den aşağıdaki “üzücü ileti“yi aldık..

Paylaşalım istedik..

***********

2001 yılı Ocak ayından bu yana büyük bir onur ve sevda ile sürdürdüğüm İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdür Yardımcılığı görevimden 22 Ağustos 2014 tarihi itibariyle “başka bir göreve atanmak” üzere alınmış bulunmaktayım.

Genel Müdürlüğümüzün yeniden kuruluşu, ülkemiz  İSG mevzuat ve politikasının şekillendirilmesi ve toplumsal İSG kültürü oluşturulması için geçen yaklaşık
14 yılda; uluslararası ve ulusal düzeyde  işçi, memur ve işveren örgütleri,
meslek örgütleri,  üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte çalışma
ve üretme imkanı buldum.

Mensubu olmaktan gurur duyduğum Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı
çatısı altında verilecek yeni görevimde çalışma hayatıma bir süre daha
devam etme kararlılığındayım.

Yöneticilik görevim sırasında kişisel ve kurumsal destek ve işbirliğiniz için değerli yöneticiler ve akademisyenlere, İSG profesyoneli meslektaşlarıma, İSG sevdalısı dostlarıma teşekkür etmek ve durum hakkında sizleri bilgilendirmek isterim.

Sevgi, saygı ve sağlıcakla…
23.8.14

Dr. Rana Güven

****************

Biz de Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) iletişim ortamına şu kısa iletiyi yazdık :

*****

Değerli meslektaşımız Dr. Rana Güven’e çok değerli katkıları için kişisel şükranlarımı sunarım.

Dilerim Bakanlık kendisini daha yetkili (ham hayalime bakar mısınız!?) bir konumda değerlendirir ve / veya sevgili Rana her şeye karşın dirençle daha yıllarca savaşımını sürdürür..

********

Devr-i AKP‘de işler böyle…
İğneden ipliğe parti – yandaş -ve de düne dek Cemaat- kadroları olacak her yerde
ve her noktada..

Bu tutum ülkeyi bölünmeye – felakete sürükler…

Bir kez daha AKP iktidarına ve bay RTE’ye anımsatmak isteriz..

HASUDER iletişim ortamında Bakanlığın bu tutumunu kınayan çoook sayıda ileti var..

Sevgi, saygı ve kaygıyla.
25.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

ARTIK EMPERYALİST GÜÇLER DEVLETİ AÇIK AÇIK YÖNETİYORLAR!


ARTIK EMPERYALİST GÜÇLER DEVLETİ AÇIK AÇIK YÖNETİYORLAR!

Date: Fri, 22 Aug 2014 12:02:26 +0300
Subject: ARTIK EMPERYALİST GÜÇLER DEVLETİ AÇIK AÇIK YÖNETİYORLAR
From: iismihanli@gmail.com ve dağıtım…

PKK HEYKEL’ini YIKAN ASKERLERE
SORUŞTURMA ACILIYOR!

İKTİDARLARIN ALÇAKLIĞI ile
“AÇILIM” ADI ALTINDA ÜLKE PEŞ KEŞ ÇEKİLİYOR..
 

ASKERLER  PİSİPİSİNE VURULUP
ŞEHİT OLUP GİDİYOR..

VAHAMET; CEMAAT OLAYINI,
PARALEL YAPI OLAYINI GEÇMİŞ..

ARTIK CIA’nın, EMPERYALİST GÜÇLERİN DEVLETİ TAM OLARAK
ELE GEÇİRMESİYLE SONUÇLANMIŞTIR. 

EĞER HEYKELİ YIKAN ASKERLERE SORUŞTURMA AÇILDIYSA,
DURUM BUDUR.

TAM İŞGAL ve TAM SEVR UYGULAMASI BAŞLAMIŞTIR!

=====================================
Dostlar, 
Onursal AVUSTURYA ADD Başkanı dostumuz Erol Güçlü
hep
Ülkemiz işgal altında.. ama halk bunun ayırdında değil..
Bir anlasa olup biteni, bir kez daha ayağa kalkıp süpürüp atacak ama.. “  der..
Yorumsuz paylaşalım…
PKK'lı_katilin_heykeli_yikildi_LiceSitemizde 20.8.14’te yayımladığımız konuya ilişkin haberi okumak için lütfen tıklayınız.

http://ahmetsaltik.net/2014/08/20/licede-pkkli-teroristin-heykeli-kaldirilirken-1-tegmen-sehit/

  • Mehmetçiğin seri katilinin heykelini mahkeme kararı ile yıkan askere de,
    o kararı veren mahkemeye de helal olsun! Postalıyla basan askerimize de!

Lice’deki Kürt kardeşlerimize anımsatma ve uyarı            :

Çook sayıda Türk askerini şehit eden bir seri katilin elinde katil silahı ile heykelini dikmeye kalkmak ve de dikmek, Türk ve Kürt kardeşliğini kökünden dinamitler..

Kürt kardeşlerimiz bu alçak oyunlara izin vermemelidir.
Birtakım hak ve özgürlüklerin tüm Türkiye insanına ayrımsız verilmesi için
demokratik mücadele etmek başka bir şeydir;
böylesine apaçık provokasyon ve düşmanlık yansıtan eylemler bambaşka..

Kürt kardeşler görmelidirler ki, mevcut önderleri onlara iyilik yapmamaktadır.

Mevcut Kürt önderler Türk – Kürt kardeşliği ülke bütünlüğü bağlamında çözümler için çaba göstermemektedirler.. İpleri AÇILIM tuzağı ile Batı emperyalizminin elindedir.
Kürt kardeşlerimiz bu insanları dışlamak, tasfiye etmek zorundadır

Son zamanların en ciddi ayrıştırıcı – ötekileştirici hatta düşmanlaştırıcı eylemlerinden biri bu heykel dikme davranışı olmuştur.

İstanbul Gaziosmanpaşa ve Diyarbakır’da Hava üssünde Türk bayrağının indirilmesi de eklendiğinde bu vahim gelişmelerin tek merkezli olduğu;

– AKP iktidarının
– Sözde AÇILIM pazarlığındaki Kürtçü piyon önderlerin..

İkisinin de BATI EMPERYALİZMİ tarafından yönlendirildiği çırılçıplak ortadadır.

Türk – Kürt kardeşliğini sürdürmek ülkemiz için yaşamsal önemdedir.
Sorunlarımızı ancak bu temelde çözebiliriz.
Tersine oyunlara asla geçit vermemeliyiz.

Bir iç çatışma ortamı, kardeş kavgası, İÇ SAVAŞ hazırlanıyor..

Aman, aman, aman… Çoook dikkat ve teenni..

Sevgi ve saygıyla.
25.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Dr. Taner ÖZEK çizimi.. Vurulan Dr. Bingür SÖNMEZ için..


Dr. Taner ÖZEK çizimi..

Vurulan Dr. Bingür SÖNMEZ için..

24.8.14 günü Sarıkamış’ta AKP’li eski Belediye Başkanı İlhan Özbilen tarafından öldürme kastı ile 2 yerinden tabanca ile vurulan meslektaşımız
Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ anısına..

Taner_Ozek_cizimi_Bingur_Sonmez_icin_24.8.14

 

Dostlar,

Sevgili meslektaşımız Prof. Bingür Sönmez’e, Fazlı Hüsnü Dağlarca‘dan öğrendiğimiz gibi “geçmiş olsun” yerine “İYİLEŞ DE GELECEK OLSUN” derken;
usta çizer bir başka meslektaşımız Dr. Taner ÖZEK’e de teşekkür ediyoruz..

Prof. Sönmez’in sol eli ve sol bacağı yaralandı ve Dr. Özek de bu ayrıntıyı
incelikle çizimine yansıtmış durumda..

İşte sanatın gücü..

Büyük ATATÜRK boşuna mı şu sözü söylemişti  (1930) :

  • Hepiniz mebus olabilirsiniz, Vekil olabilirsiniz, hatta Reisicumhur olabilirsiniz. Fakat sanatkâr olamazsınız.“

Sevgi ve saygıyla.
24.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

TEOMAN ALİLİ : NAMUSSUZLAR!


Dostlar,

Teoman Alili‘nin aşağıdaki makalesi çok düşündürücü ve tek sözcükle “azap” verici..
Alili Bosna’lı olduğundan Srebrenitsa‘da adeta BM Batış Gücü gözetiminde (!) yaşanan Boşnak kırımını ve ırza geçmeleri çooook iyi bilir.. Derin empati kurabilir.
Bu yazısı da zaten o derin özdeşimin (empatinin) ürünü.Srebrenitsa Soykırımı…
Srebrenitsa Katliamı ya da Srebrenitsa Soykırımı1991-95 Yugoslavya İç Savaşı (Hırvatistan Savaşı ve Bosna Savaşı)’nda Sırp Cumhuriyeti Ordusu’nun
Srebrenitsa‘ya karşı giriştiği Krivaya ’95 Harekâtı esnasında Temmuz 1995‘te yaşanan ve en az 8.372 Boşnak‘ın Bosna-Hersek‘in Srebrenitsa kentinde general Ratko Mladiç komutasindaki ağır silahlarla donatılmış Bosna Sırp ordusu tarafından öldürülmesine verilen addır. Katliamda bir kısım kadın ve küçük yaşta çocuğun da öldürüldüğü, belgelerle kanıtlanmıştır. Bosna Sırp ordusunun dışında katliama “Akrepler” olarak tanınan Sırbistan özel güvenlik güçleri de katılmıştır. Birleşmiş Milletler‘in Srebrenitsa‘yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına karşın silahlı 400 Hollanda barış gücü askerinin varlığı katliamı önlememiştir.

Srebrenitsa katliamıII. Dünya Savaşı‘ndan bu yana Avrupa‘da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımı olması ve Avrupa’da hukuksal olarak ilk kez belgelenmiş soykırım olması açısından da önem taşır. (http://tr.wikipedia.org/wiki/Srebrenitsa_Katliam%C4%B1, 24.8.14)

*****

Sözde İslam Devleti adlı IŞİD’e bir türlü “terör örgütü demeyen”, “IŞİD unsurları” diyen RTE ve ataması 62. başbakan adayı Davutoğlu‘na ne demeli??

Aynı RTE 31 Mart 2003 günü Wall Street Journal’e Başbakanlığının 2. haftasında, Irak’ta benzer zulmü – tecavüzü sürdüren ABD askerleri için şunları dememiş miydi ?

  • “Kahraman ABD askerlerinin sağ salim ülkelerine dönmeleri için
    dua ediyorum..” 
Bu güne dek yalan(a)mayan bu korkunç tümce, Türkiye’yi 3 Kasım 2002 seçimlerinden
bu yana 11,5 yıldır kimin – kimlerin yönettiğini apaçık ortaya koymuyor mu??Sevgi ve saygıyla.
24.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===========================================

Namussuzlar

Namussuzlar

Teoman Alili
aliliteo@gmail.com
23.8.14
AYDINLIK Gazetesi’nde bir haber vardı:IŞİD’in elinde rehin tutulan kadınlardan biri mektup yazmış:

  • ‘Bizi öldürün, buraları bombalayın, her gün tecavüze uğruyoruz.’ 

demiş. Namuslu bir bacının namussuzların zulmüne karşı tek istemi canının alınması. Aralarında intihar eden bacılarımız varmış. Kim tecavüz edenler?

Sözde ‘İslam devleti’ kurduğunu iddia eden insan kasapları.
Ne farkları var Bosna’da kadınlara tecavüz eden Sırp çentik çetelerinden?
Sorun basit, namussuzluğun dini olmaz. Kendine Müslüman deyip ‘İslam devleti’ kuracağını iddia eden IŞİD ya da Balkanlar’da ‘Sırp Ortodoks’ devleti kuracağını
iddia eden çentikler aynıdır, NAMUSSUZDUR!!!

Dikkat edin ikisinin de bayrağı karadır. Biri üstünde Arapça yazılar olan kara bez taşır,(Üstelik IŞİD Hz. Muhammed’in mührünü kara emellerine alet ederek o mührü bayrağa koyar..) öbürü kuru kafalı bir kara bez. Namussuzların rengi karadır çünkü onlar aydınlığa düşmandır.Amcalarından öğreniyorlar

Amcaları kim bu namussuzların? Ünlü fotoğrafı anımsayalım, koni şapkalı,
sakallı, adı Sam olan amca ‘I want you’ diyordu savaşa çağırdığı kişilere.
Yani ‘Seni istiyorum’ diyerek savaşçı topluyordu. İstediği savaşçıları toplamış görünüyor emperyalist çıkarları için. Toplamış çünkü Sam amcalarının yaptıklarını yapıyorlar.

IŞİD’in zulmünden kurtulmak için, tecavüzlerden kurtulmak için ‘Bizi bombalayın’ diyen kadınların feryadı yıllar önce Irak’taki Ebu Garip hapisanesinde yatan Nur Bacı’nın mektubunu anımsattı. Ne diyordu Nur Bacı: 
‘Avazımız çıktığı kadar çığlıklar atıyoruz ama kimsenin bizi duyduğu yok! Eğer kalbinizde, ruhunuzda bir zerre insanlık, haysiyet, onur ve şeref varsa, birleşin ve bu hapisaneye saldırın. Gelin ve kurtarın bizi! Elinize geçen
bütün silahlarla bu hapisaneye saldırın! Hem onları hem de bizleri öldürün!!! Biz çoktan ölüme razıyız. Burayı yerle bir edin!’
Aynı işte, IŞİD’in elindeki kadınlar da ‘Bizi bombalayın, kurtarın’ diyor, ABD’nin zulmü altındaki kadınlarda. Zulümkarlar (AS: zalimler, zulümcüler) namussuzdur,
mazlumlar namusu için ölür.

Namussuzların projesi

Büyük Ortadoğu Projesi de bir tecavüzdür. Bölgemiz topraklarına yapılan bir tecavüz. Dolayısıyla o projeyi yürütenler de tecavüzcüdür, sapıktır. Bakın emperyalizmin ve hizmetçilerinin yöntemleri hep aynıdır çünkü bilirler ki, mazlumlar için esas olan namustur. Toprak namustur, vatan namustur, eş namustur, emek ve ekmek namustur. İnsan başkasının namusuna göz diktiği zaman namussuz olur.



Prof. Bingür SÖNMEZ saldırıya uğradı..


Dostlar
,

Öğrendiğimize göre, meslektaşımız Prof. Dr. Bingür SÖNMEZ,
Sarıkamış’ta silahlı saldırıya uğramıştır.

Yine meslektaşımız Opr. Dr. Aytekin ERTUĞRUL (E. Dz. Albay) şunları paylaştı :

” Bu saldırı yalnızca Prof. Dr. Bingür Sönmez’e yapılmamıştır. Bingür hocanın kişiliğinde Türk milletine karşı yapılmıştır. Türk milletini Anadolu’dan atma hareketlerinin zorbalıkla devamından başka bir şey değildir.”

“Sen misin Sarıkamış şehitlerini yücelten, onlara saygınlık kazandırmaya çalışan, işte sonun..” denilmiştir.

“Üzüldüğümüz nokta, bunun hesabını soracak adliye ve hükümetin
kalmamış olmasıdır.”

*****

Ankara Üniv. Tıp Fak. den çalışma arkadaşımız Prof. Hamit HANCI da
üzüntüsünü ve geçmiş olsun dileğini paylaşan bir ileti yolladı..

****

Bingür hoca Atatürk‘e ve ulusal değerlerimize bağlı bir yurtseverdir.
Sarıkamış tarihini çok iyi bilir ve bu dağlarda serüvenci Enver Paşa‘nın
feci biçimde telef ettiği 90 bine yakın vatan evladının hesabını sorar sürekli.

Bereket 2 kurşun yarası ciddi değildir. Elinden ve bacağından..
Bir nazik konu daha var ki, Bingür hoca usta bir kalp – damar cerrahıdır.
Ameliyatlarını sürdürebilmesi gerekir. Sol elindeki hafif yaralanma buna engel değil..

Şifalar diliyoruz. Bingör hoca, “İyileş de gelecek olsun!”
Fazıl Hüsnü Dağlarca, “geçmiş olsun” yerine bu tümceyi kullanırdı..

Sarıkamış Dayanışma Grubu adına yapılan açıklama önemli :

“Sarıkamış Dayanışma Grubu, Genel Başkanımız Prof. Dr. Bingür Sönmez’e yönelik  menfur saldırıyı nefretle kınıyoruz. Bu vesile ile genel başkanımıza yönelik saldırının  sıradan bir meczubun saldırısı olmadığını, bunun 1914-15 Sarıkamış Şehitlerini  ülkemizin ve tüm dünyanın gündemine taşıyarak bu trajik olayı insanımızın toplumsal  belleği ve vicdanında hak ettiği yere yeniden oturtan ve bu uğurda olağanüstü bir  çaba ve mesai harcayan sayın genel başkanımıza yönelik bu saldırının arkasında, Sarıkamış şehitlerinin ve Sarıkamış’ın hak ettiği yere gelmesini hazmedemeyen, son olarak da Sarıkamış’ta yaşamını yitiren şehitlerin anısına yaraşır dev bayrak direğinin Sarıkamış Bayraktepe’ye dikilmesini sindiremeyen zihniyetin olduğunu tüm kamuoyunun bilgisine  saygıyla sunarız.”

Yakalanan saldırganın adliyede hesap vermesini diliyoruz.
Tutuklanan saldırgan, AKP’li ESKİ BELEDİYE BAŞKANI İlhan Özbilen.

Bakalım AKP cenahları ne açıklama yaparlar??

Sevgi ve saygıyla.
24.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

==========================

ÜNLÜ kalp cerrahı Prof. Dr. Bingür Sönmez, bu sabah (24.8.14) Sarıkamış’ta silahlı saldırıya uğradı. Kol ve bacağından yaralanan Prof. Dr. Bingür Sönmez tedavi altına alınırken, saldırıyı gerçekleştiren Sarıkamış eski Belediye Başkanı İlhan Özbilen tutuklanarak cezaevine gönderildi. Saldırı anından hemen sonrasına ait görüntüler yaşanan dehşeti gösterdi.

Erzurum’un Narman İlçesi’nin Çimenli ile Şenkaya’nın Bardız köyleri arasında kalan
65 km uzunluğundaki 9’uncu Kolordu’ya bağlı tümenlerin 22 Aralık 1914’te gittiği
’Top Yolu’nu gönüllülerle ile birlikte 20-23 Ağustos günleri arasında tamamlayan Sarıkamış Dayanışma Grubu Başkanı Prof. Dr. Bingür Sönmez ve üyeler,
dün akşama doğru Sarıkamış’a geldi. Otelde dinlenmeye çekilen Sarıkamış Dayanışma Grubu üyeleri, bu sabah saatlerinde Sarıkamış Belediye Başkanı Göksal Toksoy ile birlikte Sarıkamış’taki şehitlik programı için meydana gitti.

İŞTE O DEHŞET ANLARI:

BİNGÜR SÖNMEZ HASTANEYE KALDIRILDI

AK PARTİLİ ESKİ BAŞKAN SALDIRDI

Saat 10.30 sıralarında grup toplu halde yürürken, Sarıkamış eski Belediye Başkanı İlhan Özbilen, yanında yeğeni olduğu belirtilen kişiyle geldi ve kalabalığa “Bingür” diye seslendi. Prof. Dr. Bingür Sönmez’i yakından tanıyan ve Sarıkamış Şehitleri Anma Etkinlikleri nedeniyle aralarında sürtüşme olduğu belirtilen İlhan Özbilen, iddiaya göre tabanca ile peş peşe ateş etmeye başladı. Prof. Dr. Bingür Sönmez’in vurulduğunu gören gruptaki emekli subaylar ve AKUT’çular, saldırganın üzerine atladı.
Engellenen saldırgan daha çok ateş edemedi.

Herkesin dehşet dolu bakışları arasında Prof. Dr. Bingür Sönmez’i elinden ve ayağından vurduktan sonra kaçmaya kalkışan İlhan Özbilen ve yanındaki yeğenini, emekli subaylar ve AKUT’çular yakaladı.

Sarıkamış eski Belediye Başkanı Ak Partili İlhan Özbilen ile yeğeni, olay yerine gelen güvenlik görevlileri tarafından gözaltına alınarak Sarıkamış Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Özbilen, akşam saatlerinde tutuklanarak cezaevine gönderildi.

İLK MÜDAHALE GRUPTAKİ DOKTORLARDAN

Prof. Dr. Bingür Sönmez’e gönüllüler arasında bulunan doktorlar ilk müdahaleyi yaptı. Doktorlardan bazıları Prof. Dr. Bingür Sönmez’i hastaneye götüren ambulansa binerek, yol boyunca müdahaleye devam etti.

Ambulans saat 12.00’de Kars’a vardı ve yaralı Prof. Dr. Bingür Sönmez, Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’nde yoğun bakım altına alındı.
Bilinci yerinde olan, sol baldırı ile sol bileğinden yaralanan Prof. Dr. Bingür Sönmez’in sağlık durumunun iyi olduğu ve kanamasının durdurulduğu belirtildi.

Prof. Dr. Bingür Sönmez’in yakın arkadaşı olan Atatürk Üniversitesi Rektörü,
Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Hikmet Koçak, bir ekip oluşturarak Kars’a gitti.

“FİLM İZLER GİBİ”

Olayı büyük bir şaşkınlık içinde izlediklerini anlatan AKUT’un Erzurum Temsilcisi Bünyamin Akbulut, saldırı anını DHA’ya anlattı. Akbulut, dehşet dakikalarını şöyle anlattı:

“Sarıkamış meydanında yürüyorduk. 30 kişiden fazlaydık. Sarıkamış Şehitliği’ni ziyaret edecektik. Sarıkamış Belediye Başkanı Göksal Toksoy ile birlikteydik. Eski belediye başkanı olduğunu söyledikleri kişi geldi, ’Bingür’ diye seslendi, sonra ateş etti.
Film izler gibi hepimiz şaşkınlıkla izledik. Sonra Bingür hocanın yaralandığını görünce olayın önemini kavradık. Hemen gönüllüler saldırganı yakaladı.”

BELEDİYE BAŞKANI: VURAN KİŞİ, İLHAN BEYDİ

Sarıkamış Belediye Başkanı Ak Partili Göksal Toksoy, Sarıkamış Dayanışma Grubu üyeleri ile birlikte yürüdükleri sırada olayın meydana geldiğini söyledi.

Başkan Toksoy, “Beraber dolaşıyorduk. Ateş edildi. Hocamız yere düştü.
Orada bulunanlar yakaladı. Vuran kişi, İlhan beydi. Kameralar o sırada kayıttaydı.
Ben de Bingür beyle beraber hastaneye geldim. Kanamayı durdurdular. Yaşamsal tehlikesi yok. Üzücü bir olay. Hala şoktayım.” dedi.

BİNGÜR SÖNMEZ: “ALLAH KORUDU, ÇOK ŞÜKÜR İYİYİM”

Saldırı olayına tanıklık eden AKUT Lideri Bünyamin Akbulut, kendisine telefonla ulaşan DHA muhabirine kalp cerrahı Prof. Dr. Bingör Sönmez’e yapılan müdahaleyle ilgili
bilgi verdi. Herkese beklediği iyi haberi vermek istediğini söyleyen Bünyamin Akbulut, “Bingür hocamın sağlığı yerinde. Kurşunlar girip- çıkmış. Allah’a şükür hiçbir sorun yok.” dedi.

Bünyamin Akbulut, daha sonra telefonu Prof. Dr. Bingür Sönmez’e uzattı.
DHA’ya saldırı sonrası ilk açıklamayı yapan Prof. Dr. Bingür Sönmez,

“Allah korudu. Çok şükür iyiyim. Sevenlerim merak etmesin. Sağlık durumum iyi.
En kısa sürede görüşeceğiz.” diye konuştu.

Öte yandan gözaltına alınan iki dönem Belediye Başkanlığı yapan İlhan Özbilen,
başkan seçilmeden önce Sarıkamış Belediyesi’nde Zabıta Müdürü olarak
görev yapmıştı.

VALİ: “ESKİ BELEDİYE BAŞKANI VE SİLAH ELİMİZDE”

Kars Kafkas Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sami Özcan ile birlikte Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi’ne giden Vali Günay Özdemir, Prof. Dr. Bingür Sönmez’e “Geçmiş olsun” dedi. Prof. Dr. Bingür Sönmez’le kısa bir süre sohbet eden ve doktorlardan gelişmeler hakkında bilgi alan Vali Özdemir, bir gazetecinin,

“Saldırıyı Sarıkamış eski Belediye Başkanı İlhan Sönmez gerçekleştirdiği yönünde bilgiler var. Neler söyleyecek siniz?” sorusunu söyle yanıtladı:

“Şu andaki bilgiler öyle. Eski belediye başkanının yaptığı yönünde ve ifadesi alınıyor. Şu anda silah ve silahı kullanan kişi elimizde. Herhangi bir sıkıntı yok.”

Kars Valiliğinden konuyla ilgili yapılan açıklamada da,

“24 Ağustos Pazar günü saat 10.50 dolayında Sarıkamış ilçesinde Prof. Dr. Bingür Sönmez’e silahlı saldırı düzenlenmiştir. Saldırıda el ve ayağından yaralanan Prof. Dr. Bingür Sönmez, Sarıkamış Devlet Hastanesi’ndeki ilk müdahalenin ardından Kafkas Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alınmıştır. Olayla ilgili, saldırıyı gerçekleştiren İ.Ö., adam öldürmeye teşebbüsten gözaltına alınmış, çıkarıldığı mahkemece tutuklanıp cezaevine gönderilmiştir.” denildi.

Öte yandan yapılan saldırının ardından Prof. Dr. Bingür Sönmez’in Başkanı olduğu Sarıkamış Dayanışma Grubu Yönetim Kurulu adına Ahmet Günay da yazı bir açıklama yaparak saldırıyı kınadı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

  • “Sarıkamış Dayanışma Grubu, Genel Başkanımız Prof. Dr. Bingür Sönmez’e yönelik  menfur saldırıyı nefretle kınıyoruz. Bu vesile ile genel başkanımıza yönelik saldırının  sıradan bir meczubun saldırısı olmadığını, bunun 1914-15 Sarıkamış Şehitlerini  ülkemizin ve tüm dünyanın gündemine taşıyarak bu trajik olayı insanımızın toplumsal  belleği ve vicdanında hak ettiği yere yeniden oturtan ve bu uğurda olağanüstü bir  çaba ve mesai harcayan sayın genel başkanımıza yönelik bu saldırının arkasında, Sarıkamış şehitlerinin ve Sarıkamış’ın hak ettiği yere gelmesini hazmedemeyen, son olarak da Sarıkamış’ta yaşamını yitiren şehitlerin anısına yaraşır dev bayrak direğinin Sarıkamış Bayraktepe’ye dikilmesini sindiremeyen zihniyetin olduğunu tüm kamuoyunun bilgisine  saygıyla sunarız.”

İSTANBUL’A GÖTÜRÜLDÜ, MESLEĞİNİ YAPABİLECEK

Prof. Dr. Bingür Sönmez ilk müdahalenin ardından Ankara’dan gelen Sağlık Bakanlığı’na ait uçak ambulansla İstanbul’a götürüldü.

Tedavisine İstanbul’da devam edileceği belirtilen Prof. Dr. Sönmez’in sağlık durumu ile ilgili bilgi veren Dr. Haluk Kurt,

“Endişe edilecek bir durum yok. Kurşun elini sıyırmış, ameliyat yapabilir. Hocamızın yanında Prof. Dr. Mehmet Kurtoğlu ve ekibi bulunuyor. Prof. Dr. Bingür Sönmez
kendi isteği ile uçakla İstanbul’a gönderilecek. Herkese selam söylememizi istedi.” dedi.

HUSUMET VARDI

Prof. Dr. Bingür Sönmez saat 16.30 sıralarında ambulansla Kafkas Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesinden alınarak Kars Havaalanı’na götürüldü. Bu sırada gazetecilerin saldırıyla ilgili soru yağmuruna tuttuğu Prof. Dr. Sönmez önce “Kaza kurşunu” dedi. Prof. Dr. Sönmez bir gazetecinin ’Aranızda husumet var mıydı?’ sorusuna “Evet” yanıtını vermekle yetindi.

Prof. Dr. Bingür Sönmez, ambulans uçağa alınacağı sırada bastıran yağmur nedeniyle bir süre ambulansta tutuldu. Saat 17.00 sıralarında ise ambulans uçağa alınarak, İstanbul’a götürüldü. (http://www.hurriyet.com.tr/gundem/27064185.asp, 24.8.14)

ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR ?? İSLAMDA REFORM KAPIYA DAYANDI


Türker ERTÜK :
ÇANLAR KİMİN İÇİN ÇALIYOR ??

Çanlar Kimin İçin Çalıyor

Dostlar,

İSLAMDA REFORM KAPIYA DAYANDI!

Sözde İslam Dünyasından gelen yeni bir “fetva” ya bakar mısınız??
Erkeğin “niyeti iyi” ise, bir kadın ile evlenecekse, kadının kendisine göstermediği yerlerini gizlice, duş alırken dikizleyebilir ve kararını buna göre verebilirmiş!?..

Bu insancıklar – insan müsvetteleri akıllarını uçkurları ile bozmuşlar anlaşılan.
Nerede aklı başında İslam bilginleri?
Nerede Laik T.C.’nin muazzam parasal kaynaklarını tüketen devasa
Diyanet İşleri Başkanlığı örgütü ve onun Din İşleri Yüksek Kurulu??
Neden ağızlarını açıp yüksek perdeden bu tür saçmalığın saçması zırvaları yalanlayıp, kaynağını da dışlayıp – lanetleyip açık karşı tutum almazlar??
Sayıları 30’u geçen İlahiyat Fakülteleri neden gıkını çıkarmaz?

Yobazların kalleşçe katlettiği aydın din bilgini rahmetli Turan Dursun soruyordu :
Din Bu mu? Ve yanıtını da veriyordu : DİN BU!

Biz de bilelim, Din bu mu?

Peygamberden önce Arabistan çöllerinde egemen kültür olan Vahabi gelenekleri ile Muhammet Peygamber az mı uğraştı bu ilkelliği bir parça olsun düzeltmek için ?
1400 yıl sonra Vahabi gelenekleri İslam dini adına Muhammed’in dinini bastıracak mı?
Tehlikeli alametler belirdi ve çoğaldı :
Bu yobaz ve tarih öncesinden kalma kafalar, Suriye’de “ulül emr”e (Esad yönetimine) isyan eden cihadcıların cinsel gereksinmelerini karşılamak üzere
Suriyeli kadınlara ciğer söken kanlı katillerle yatmalarını fetvalamadı mı?
Aynı iğrenç kafalar, taaa Tunus’tan bu amaçla Türkiye üzerinden genç kızlar
getirtmedi mi? Bu kızlar / kadınlar gebe kalıp, canlarını kurtarabilirlerse,
babaları belirsiz biçimde Tunus’a dönmediler mi??

********

Anlatması bile kasvet veriyor..
AYDIN DİN BİLGİNLERİ;
İHANETİNİZE ARTIK BİR SON VERİN
VE
İ S L A M D A   R E F O R  M U N   K A P I S I  N I   A Ç I N !..

İSLAMDA REFORM KAPIYA DAYANDI!

Yoksa bu bataklık sizi de yutar, ne din bırakır ne de iman..

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Çanakkale

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Susuzluğa karşı biz ne yapabiliriz?


Dostlar
,

Su sorunu – kıtlığı ciddi düzeyde..

Hükümet kendi derdinde.. Ülke sahipsiz..

 

Önerilere çookk dikkaaaat lütfen..!

 

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Çanakkale

 

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=======================================

Susuzluğa karşı biz ne yapabiliriz?

Melis Alphan
melisalphan@hurriyet.com.tr
Hürriyet, 23.08.2014

İSTANBUL, 2013 sonunda 14 160 467 kişiye ulaşan nüfusuyla mega kente dönüşürken, yaklaşık 3 Ankara, 6.5 Antalya, 187 Bayburt ediyor ve dünyadaki
130 ülkeden daha kalabalık.

Ülkedeki her 100 kişiden 18’i İstanbul’da ikamet ediyor.
Nüfusunun 2023’te 16.5 milyonu bulması bekleniyor.
Nüfusun hızla artmasıyla beraber, İstanbul gibi büyük kentlerde, suyun büyük miktarlarda tarımsal ve endüstriyel üretimde kullanılması büyük sıkıntılara neden oluyor.

Türkiye’nin yıllık toplam kullanılabilir su miktarı 112 milyar m3. 44 milyar m3 kadarını tüketiyoruz. Tüketilen bu suyun %74’ü sulamada, %15’i içmede, %11’i ise sanayide kullanılıyor.

Gelişmiş ülkelerde tatlı su kaynaklarının %30’u tarımsal üretimde kullanılırken
bizdeki %74 oranı suyun üzerindeki baskıyı artırıyor.

Malum, ülkemizde son 20 yıldır sıcaklıklar ortalamanın çok üzerinde.
Son 30 yılda su havzalarına düşen yağış miktarında %25 azalma gördük.
İklim değişikliğiyle beraber, kış ve bahar aylarının mevsim normallerinin dışında aşırı kurak geçmesi ve buna bağlı olarak barajlardaki su seviyesinin azalmasıyla su sıkıntısı çekmeye başladık.

Falkenmark Su Kıtlığı İndeksi’ne göre, yılda ortalama kişi başına düşen su miktarı 1000 m3 altında olan ülkeler ‘su yoksulu’ olarak nitelendiriliyor. Bir ülkenin
yeterli miktarda suya sahip sayılabilmesi için yılda kişi başına düşen su miktarı
1700 m3’ün üzerinde olmalı.

Türkiye’de kişi başına düşen miktar 1519 m3. Yani, su bizim için halihazırda sıkıntı. Nüfusun 100 milyona ulaşacağı 2030 yılında Türkiye, 1168 me3 ile su yoksulu ülkeler arasına katılmaya çok yaklaşacak.

Bu anlamda, özellikle tarımsal üretimde farklı düzenlemeler ile denetimde hükümete büyük iş düşüyor. Ama su kaynaklarımızın daha verimli kullanılmasını sağlamak için
biz vatandaşların bireysel çabaları da çok önemli. Bunun ne denli etkili olabileceğini göstermek için TEMA 2007’de ‘Suyunu Boşa Harcama’ kampanyası
ilk kez yaşama geçirmişti. Bireylerin gereksiz su tüketimini azaltmasına yönelik
basit önlemlerle aylık su tüketiminde %10-12 tasarruf sağlanmıştı.

6 basit öneriyle 3 ayda 18 milyon ton su tasarruf edildi.
Elmalı Barajı’ndan İstanbul’a bir yılda verilen su miktarının üzerine çıkıldı.

Bu yıl yine ciddi bir su sıkıntısı çekiyoruz. Kurak geçirdiğimiz 2007’nin
Ağustos ayında barajlardaki doluluk oranı %24 iken, 2014 Ağustos ayında su düzeyimiz %17.6.

Bireysel çabalarımız yine büyük önem taşıyor.

u tasarrufu için TEMA’nın 6 basit önerisini anımsamanın ve
uygulamanın zamanıdır :

1. Musluğu açık bırakmayın. Sebzeleri akan suda değil, su dolu kapta yıkayın.
2. Bulaşıkları elde değil, makinede yıkayın.
3. Diş fırçalarken suyu kapayın.
4. Tıraş olurken suyu kapayın.
5. Daha kısa duş alın.
6. Gereksiz yere sifonu çekmeyin.

Bu basit önlemlerle evlerimizde bir yılda 140 ton suyu kurtarabiliriz.
İnanın, artık bu işin şakası yok. Susuzluğa doğru tez elden gidiyoruz.

=======================================

Dostlar,

Su sorunu – kıtlığı ciddi düzeyde..

Hükümet kendi derdinde.. Ülke sahipsiz..

Önerilere çookk dikkaaaat lütfen..!

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Çanakkale

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net 

Prof. STIGLITZ : Yolun Sonuna Geldiniz!


Dostlar
,

Prof. Joseph STIGLITZ önemli bir kişilik..
NOBEL Ekonomi (İktisat) ödüllü. (2001, Bilgi Asimetrisi Kuramı ile..)
ABD Kabinesinde Başkan Bill Clinton döneminde Ekonomi Bakanlığı yapmış ve kendisinin kabulü ile asıl kendisini pişiren ve gözünü açan görevi ise Dünya Bankası Başekonomistliği olmuş.. 3.5 yıl üstlendiği bu görevi hakkında anılarını kitaplarında aktardı. KürelleşTİRme bağlamında yazdığı 4 kitaptan 2’si Türkçe’ye çevrildi :

– Küreselleşme ve Büyük Hayal Kırıklıkları
90’ların Yükelişi (1990’larda SSCB’nin çökertilmesinen sonra merkez kapitalist ülkelerde yaşanan hızlı yükselmeler…)

Birkaç kez Türkiye’ye geldi ve TV programları yaptı. NTV’de Mithat Bereket ile programında çok çarpıcı saptamalar yaptı (28 Nisan 2004, saat 22:00, Anahtar programı) ADAM SMITH NE YAZDIYSA GERÇEKLEŞMEDİĞİNİ… söyledi!

Bereket’in şaşkınlıktan gözleri yuvalarından fırladı..

“Ne diyorsunuz yani siz şimdi?? Adam Smith’in kuramı boşa mı çıktı??!”

derken dehşet içinde idi.. Sanki 10. kuşaktan Adam Smith’in torunu, dünyayı yıkıma sürükleyen Liberalizm öğretisinin çöpe atılacak olmasından büyük endişe duymuştu!

Prof. STIGLITZ”in önemli 2 saptamasını da biz aktaralım, Hoca, IMF ve Dünya Bankası‘nın Türkiye gibi ülkelerin yaşamlarını mahvettiğini belirterek uyguladıkları programları reddediyor ve şöyle özetliyor :

  • “Küçük ülkeler, başlangıçta gelişme sürecinde olan ufak tekneler gibidir.
    IMF’nin buyurduğu biçimde hızla liberalleştirilen (?!) bu ülkeler, hasarlarını onarmadan, kaptanlarına mesleklerini öğretmeden ve can yelekleri verilmeden büyük denize açılan teknelerin yazgısına tutsak olurlar.

    (AS: Ba-tar-lar!) 
  • Liberalleşme programı, batılı ülkelerce salt kendi çıkarları için organize edilmiştir. IMF, Dünya Bankası ve Dünya Ticaret Örgütü (WTO) gibi kuruluşlar; yoksul ülkelerin katilleridir!  IMF ve Dünya Bankası gibi kuruluşlar tarafından yoksul ülkelere dikte ettirilen programlar,
    çağdaş savaşın araçları’dır!
    (Küreselleşme ve Büyük Hayal Kırıklıkları adlı kitabından.)

Türkiye’ye uyarısı bu kez de çok ciddi..
Fakat Kraldan daha çok kralcı medya – iktisat hocaları bunu da görmezden gelecekler..
RTE – AKP diktatörleştiği için olağan yollarla iktidarı bırakmayacak gözüküyorlar..
Ağır bir ekonomik bunalım bu kadroyu da tasfiye eder 57. hükümet partilerini ve liderlerini olduğu gibi (DSP, MHP, ANAP; B. Ecevit, D. Bahçeli, M. Yılmaz)
fakat korkarız, ülkemize zaten çok ağırlaşan çok yönlü faturayı iyice büyütür..

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

=================================================

Prof. STIGLITZ : Yolun Sonuna Geldiniz!

ABD’li Nobel ödüllü ekonomist Prof. Joseph Stiglitz,

Türkiye’nin zor bir dönemden geçtiğine dikkat çekerek;

  • Cari açığınız kronik bir sorun, hep inatla ‘istisna’ diyordunuz, Arjantin’e de böyle bakılıyordu. ABD’ye de krizden önce böyle bakılıyordu.” dedi.

Türkiye ekonomisinin halihazırda pek çok problemle boğuştuğunu vurgulayan Stiglitz, bunlardan bazılarının siyasal zorluklar olduğunu belirterek şöyle konuştu:

  • “Türkiye zor bir dönemden geçiyor. Bunlardan biri de politik zorluklar.  Uluslararası toplumun, bir CNN muhabirine televizyonda saldırılınca duyarlığı artar. Bu Türkiye için kötü bir reklam.”

Türkiye ekonomisinin halihazırda yavaşladığına dikkat çeken Stiglitz, Türkiye’nin çevresinin riskli olduğunu belirterek Ortadoğu ve Rusya’daki sorunlara işaret etti.
“Bu ülkeler Türkiye’nin ticari ortakları.” diyen Stiglitz, “Avrupa ekonomisi de resesyona gidiyor. Avrupa, Ortadoğu ve Rusya’nın içinde bulunduğu zorluklar Türkiye ekonomisini de etkileyecek.” diye konuştu.

Stiglitz Türkiye ekonomisiyle ilgili diğer zorlukları şöyle anlattı :

“Türkiye’de enflasyon %9’un üzerine çıktı, yükseliş eğilimi sürüyor ve kronikleşmiş
cari açık sorunu var. Bunlar uluslararası toplumda endişelenmek için uyarı sinyalleridir. Türkiye’nin karşılaştığı başka bir zorluk da cari açığın sıcak para akımlarıyla finanse edilmesi. Klasik bir sorun olan ‘ani durma’, denilene maruz kalma riskini artırıyor. Birden yatırımcılar fikrini değiştirirse ve sermaye girişi durursa, cari açığı finanse etme problemi başlar. Dövizde ani yükseliş başlar. Sermaye piyasaları işler iyi giderken endişeleri görmezden gelir. Endişeler karşısında ‘ama burası bir istisna’ derler. Sonra birden rakamlara bakmaya başlarlar. Zaten orada olan rakamları artık görmeye başlarlar. Birden rakamlar olduğundan da kötü görünür. Bu kez de “ani durma” yaşanır. İstisna olma durumunuzu yitirdiniz. Cari açığınız konusunda inatla hep ‘istisna’ diyorlardı. Bugüne dek hep istisnaydınız. Arjantin’e de böyle davranılıyordu. ABD’ye de krizden önce böyle bakılıyordu. Artık Dünya, emlak balonunun güçlü bir ekonomi yaratmadığını anladı. Her krizden önce de emlak balonu yok denir.”

Merkez Bankası bağımsızlığının toplumun yapısıyla ilgili olduğunu vurgulayan Stiglitz, bir hükümetin para politikasını siyasal amaçlar için kullanmasının çok tehlikeli olduğunu vurguladı. Stiglitz,

“Kimi ülkelerde bağımsız olmadığı halde bağımsızca hareket edebilen ve hükümetin de bunu kabullendiği merkez bankaları vardır. Ancak bir hükümetin
para politikasını siyasal amaçlar için kullanması çok tehlikeli bir durumdur. Fakat bir merkez bankasının salt bankacılık sektörüne hizmet etmesi de çok tehlikeli bir durumdur. ABD’de FED, Wall Street’in emrine girmişti. Türkiye’de durum
tam tersi.”
 diye konuştu.

Faiz tartışmaları ile ilgili ise Stiglitz,

“Türkiye’de faiz oranları yüksek değil. Türkiye’de şu anda reel faizler negatif.” dedi.

(http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/107247/Stiglitz__Yolun_sonuna_geldiniz.html)

SICAK HAVANIN ZARARLI ETKİLERİNDEN KORUNMAK İÇİN TEMEL ÖNERİLER


Dostlar
,

Sıcak havalar sürüyor..
Bilindiği gibi bir “KÜRESEL İKLİM DEĞİŞİKLĞİ” (Global Climate Change) dönemindeyiz ve bu sürecin temel türevlerinden biri olarak KÜRESEL ISINMA
(Global Warming)
süreci yaşıyoruz.

Yüzeysel sularda ciddi bir azalma var. Yağış alımı da kar – yağmur olarak oldukça azalmış durumda.. Son 1 ayda ülkemizin pek çok yerinde gördüğümüz tablo;

– akarsuların debisinin çooook azaldığı,
– birçok dere yatağının tümden kuruduğu ve buraların otopark yapıldığı,
– kuyularla giderek daha derinden çekilebilen yeraltı sularına yönelindiği,
– barajlarda elektrik enerjisi üretiminin düşürüldüğü,
– tarımda vahşi sulama döneminin bittiği, çok su isteyen şeker pancarı
  vb. ürün ekiminin azaltıldığı, 2.ürün ekiminin sınırlandırıldığı….
– Birçok bahçe, ağaç ve meyve ürününün susuzluktan telef olduğu..

Öte yandan Dünyanın kliması denebilecek Kutuplardaki buzullar hızla eriyerek kütle yitirmekte, deniz su düzeyi yükselmekte..

Özetle Dünya, bunca çooook ve gereksiz nüfuun kendisine bunca hoyrat yülenmesine – abanmasına dayanamayarak alarm vermekte..

Bizler de “AŞIRI SICAKLARDAN NASIL KORUNALIM?” bağlamında acı sonuçlarla kısır biçimde ilgilenmek durumunda kalıyoruz.. Aşağıda, HÜTF (Hacettepe Üniv. Tıp Fak.) Halk Sağlığı Anabilim Dalı’ndan değerli meslektaşlarımızın hazırladığı kısa ve yararlı bir bilgilendirme notu var..

23 Ağustos’tayız ve “aşırı sıcaklar” (!?) sürüyor..
Bu bilgilere giderek daha çok gereksinim duyacağız.
Ayrıca KÜRSEL ISINMA hızı, insanoğlunun ve öbür ekolojik varlıkların
uyum sağlayamayacağı bir tempoda sürüyor..

O hayran olunası – şaşılası EVRİM de imdadımıza yetişemeyecek!

Köklü önlemleri bu sitede çooook yazdık.
En başta hızlı – gereksiz- yersiz – anormal – akıl dışı nüfus artışının hızla frenlenmesi ve HER AİLEYE 1 ÇOCUK!

Sonra da yaşamın her alanında en üst düzeyde tasarruflu bir yaşam biçimi..

– Açık renk güneş siperli şapka takmayı, açık renk ve bol giysiler giymeyi,
Hafif tuzlu ayran içmeyi (mutlak tuz yasağı yok ise) ve
IR – UV filtreli güneş gözlüğü kullanılmasını da biz ekleyelim..

Sevgi ve saygıyla.
23.8.2014, Tekirdağ

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

===========================================

SICAK HAVANIN ZARARLI ETKİLERİNDEN KORUNMAK İÇİN TEMEL ÖNERİLER

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ HALK SAĞLIĞI ANABİLİM DALI TOPLUM İÇİN BİLGİLENDİRME DİZİSİ-1 / 10.7.2014

Bu doküman Dr. Müsenna Arslanyılmaz, Dr. Can Keskin, Dr. Tahir Metin Pişkin,
Dr. Songül Vaizoğlu ve Dr. Dilek Aslan’ın katkılarıyla hazırlanmıştır.

1. Aşırı sıcak havalarda vücutta neler olur?

İnsanların vücut sıcaklığını düzenleyen sistemlerini aşırı zorlamaları sonucunda
sıcağa bağlı hastalıklar görülebilmektedir. Normal koşullarda insan vücudu, terleme ile sıcaklığını denetim altında tutabilmektedir. Ancak, bu dengenin korunabilmesi için yalnızca terleme mekanizması yeterli olmayabilir. Dış ortamdaki sıcaklık artışlarının uyum sağlanamayacak ölçüde yüksek olması durumunda ya da organizma uyum sağlamakta zorlanıyorsa, hastalıklar ortaya çıkabilir, varolan hastalıklar ağırlaşabilir. Dikkat edilmediğinde vücut sıcaklığı çok yükselebilir ve beyin ve öbür yaşamsal organlara zarar verebilir. Nem oranı yüksek olduğunda terin buharlaşması engellenir.

2. Sıcak havalardan en çok kimler etkilenir?

Aşağıdaki gruplar sıcak havalardan en çok etkilenen kişi ya da gruplardır.

 Aşırı sıcak havadan en çok etkilenen kişiler küçük çocuklar (0-4 yaş), yaşlılar, özürlüler, bakıma gereksinimi olanlar ve gebeler.

 Aşırı kilolu bireyler, açık alanda çalışanlar, kalp ve damar hastalıkları, beyin ve damar hastalıkları, psikolojik hastalıklar, solunum sistemi hastalıkları, böbrek hastalığı, şeker hastalığı olanlar

 Özellikle tansiyon düşürücü, idrar söktürücü, depresyon ve uyku ilaçlarını sürekli olarak kullananlar

 Alkol ve madde bağımlıları,

3. Sıcakların zararlı etkilerinde korunmak için neler yapalım?

 Vücut aşırı sıcaklarda susuz kalabilmektedir, bu nedenle su içmek için susamayı beklememek gerekir. 2-2,5 lt / gün (10-12 su bardağı).

 Sıvı alımı doktor tarafından kısıtlanmışsa sıvı alımının düzenlenmesi için sürekli izleyen doktora başvurulmalıdır.

 Sıvı alımında su içmek esastır. Ancak, tuz kısıtlanmasını gerektiren bir sağlık sorunu yoksa su dışındaki sıvı alımında kahve, çay ve gazlı içecekler yerine süt, ayran ve meyve suyu gibi içecekler tercih edilmelidir.

  Vücut ter yoluyla sürekli sıvı yitirir. Bu nedenle normalden daha çok su içmek önerilir.

 Çalışırken ya da dışarıda bedensel etkinlik yaparken her saat başı 2 – 4 su bardağı su içilmesi önerilir. Günlük alınması gereken sıvı (tuz içeren sıvılar da dahil) miktarı özellikle açık havada görev yapanlarda 5-8 litreye dek çıkabilir.

 Alkol veya yüksek miktarda şeker içeren sıvılardan kaçınmak gerekir.

 Yağlı besinler ve kafeinli içecekler tüketilmemelidir.

 Özellikle sağlık sorunu olanlar, çok sıcak saatlerde dışarıya çıkmamalıdır.  Toplantı, açık hava etkinlikleri gibi faaliyetlerin günün sıcak olmayan saatlerinde yapılması önerilmektedir.

Vücut sıcaklığının denetimi amacıyla sık sık duş alınmalıdır. (AS: aman su tasarrufuna azami dikkat!) Duş yapılamıyorsa ayaklar, eller, yüz ve ense soğuk suyla ıslatılmalı ya da silinmelidir.

****
Kaynaklar :

1 Güler Ç. Çevre Sağlığı Cilt 1 içinde Güler Ç. Sıcaklık, Bölüm 56, s 819-836,
Yazıt Yayıncılık 2012.
2 Levy BS, Wegman DH, Baron SL, Sokas RK. Occup And Environ Health. 6th Ed. içinde Extremes of Temperature, Oxford, 2011, pp 240-57. 3 http://www.cdc.gov/extremeheat/index.html. Erişim:9.7.2014. 10.7.2014