Etiket arşivi: Selahattin Demirtaş

‘Hukuk bizi bağlamaz’

‘Hukuk bizi bağlamaz’

Ali Sirmen

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Selahattin Demirtaş ile ilgili olan son kararında bazı yeni hususları da içeren ilginç saptamalar var. 
Dilerseniz Demirtaş’ın başvurusunda reddedilen hususlardan başlayalım. Her şeyden önce, mahkeme davacının dosyaya erişimde sorun yaşadığı yolundaki şikâyetini inceleyerek reddetmiş ve burada bir ihlal bulunmadığına hükmetmiştir. 
Aynı şekilde, Demirtaş’ın tutuklanmasına itirazını da reddetmiş, tutuklama için makul şüpheler bulunduğundan, tutuklamaların da bir ihlal oluşturmadığı kararına varmıştır. 
Ama bu karara karşın, Demirtaş’ın ilk tutuklamada makul şüpheler olsa bile sonrasında tutuksuz yargılanması gerektiğine hükmetmiştir
Ülkemizde, Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 100. maddesinden hareketle, “katolog suçlardan olduğu” klişesine dayandırılarak verilen tutukluluk halinin devamı kararlarını AİHM birçok kez ele almış ve bu tutumun bir ihlal oluşturduğuna hükmetmiştir. 
Son karar bu açıdan bir yenilik getirmiyor. 
Yeni olan husus, ülkedeki gergin siyasi iklimin özellikle olağanüstü hal rejimi altında, ulusal mahkemelerin bazı kararlarını etkileyecek bir ortam yarattığını ve bu bağlamda yargı makamlarınca Demirtaş ve genelde muhalif seslere karşı sert bir tutuma yönelindiğinin kararda ileri sürülmesidir.
***
Avrupa İnsan Hakları komiserinin gözlemlerine dayandırılan bu saptamada ilk kez AİHM Türkiye’de yargının bağımsız ve tarafsızlığını bu kadar ciddi bir biçimde sorgulamış oluyor
Yine yeni olan bir husus, geçerli gerekçelere dayanmadan uzatılmış ve infaza dönüştürülmüş olan tutuklamanın sürmesi sonucunda, seçilme ve seçme haklarının ihlal edilmiş olduğu saptamasıdır. 
Demirtaş’ın keyfi olarak uzatılan tutukluluk hali yüzünden milli irade tarafından seçilmiş olduğu parlamentonun etkinliklerine katılmasının engellenmesiyle, seçilme hakkı ihlal edilmiş olduğu gibi, seçtiği kişinin keyfi tutuklamayla yasama çalışmalarına katılamamasıyla, ona oy vermiş olan vatandaşın seçme hakkı da ihlal edilmiş olmaktadır
Bu durumda, infaza dönüştürülen tutukluluk milli iradeyi de zedelemiş oluyor
AİHM kararının iktidar kanadında bir bomba etkisi yarattığı söylenebilir. Öyle ya! Adalet BakanıAİHM iç hukukun bir parçasıdır derken, Cumhurbaşkanı Erdoğan gayet açık ve net konuşmuştur: 
AİHM kararı bizi bağlamaz! 
Türkiye’yi kıyısından bucağından birazcık olsun tanıyanlar, bu iki açıklamadan geçerli olanın Tayyip Bey’inki olduğunu bilirler. 
AİHM kararı bizi bağlamaz!” ne demektir diye soracak olursanız, bunun anlamının hukuk bizi bağlamaz olduğunu kolaylıkla söyleyebiliriz. 
Evet, Türkiye Sayın Tayyip Erdoğan’ın iktidarı döneminde AİHM kararlarının kendini bağlayacağını belirten metne imza koymuş ve buna uygun olarak anayasada düzenleme yapmak yolunu tutmuştur.
***
Bu durumda AİHM kararları beni bağlamaz demek, hukuk beni bağlamaz demekle aynı kapıya çıkmaktadır. 
Devlet, bireyler ve kurumlar üzerinde yaptırım uygulayan, güç kullanan bir aygıttır. Bu gücün korkutan, sindiren, susturan, içeri tıkan, öldüren bir terör girişiminden farklı olmasını sağlayan tek etken ise, onun, temel hak ve özgürlüklerin özüne saldırmadan kullanılmasının, yönteminin ve sınırlarının hukuk ile çizilmiş olmasıdır. 
Bu öğeyi ortadan kaldırırsanız devletin yaptırımları terör eylemi, devletin kendisi de terör örgütü olur. 
Devletin gücü hukuk ile sınırlı olunca, hukuk herkesi olduğu gibi devleti de bağlar ve kimse hukuka karşı hamle yaparak işi bitiremez! 
Aman dikkat!

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 21 Kasım 2018

ÇARŞAMBA İĞNELERİ – 21 Kasım 2018

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

TARİKAT
Kadiri tarikatı şeyhi, tarikatın kurucusu Abdülkadir Ceylani’nin şarkı söyleyerek ölüyü dirilttiğini söyledi.
Dinleyen mürit olduğu sürece söyler…

TAKDİR
Sözcü Ömer Çelik açıkladı; Atatürk ve cumhuriyet düşmanı, Yunan işgali taraftarı Fesli Kadir’i 10 Kasım öncesi resmen ziyaret eden DİB Ali Erbaş, RTE VE AKP iktidarının takdir ettiği bir ilim adamı imiş.
Beklenen oldu; RTE, Erbaş’a sahip çıktı.
Tencere, kapak…

UŞAK
Fesliye en güzel yanıt Çorum müftü yardımcısı Zeki Bıyık’tan geldi:
”Bunları diyen bir kimse ya İngiliz uşağıdır ya da Türkiye ve İslam düşmanı bir takiyecidir. Ruh hastasıdır”
Bence “ya da” ya gerek yok, hepsi…

DİN
RTE, “DİB’lığımızı siyasi tartışmanın malzeme yapma girişimlerini kabul etmiyorum”
Dini siyaset malzemesi yapmakta sakınca yoktur!…

CAMİ
Milletin anasına koymakla ünlü işadamı Mehmet Cengiz
’in şirketi İstanbul Yavuz Selim Camisi’nin elektriğini kesti.
Milletin anasına göz diken camisini ipler mi?…

FETÖCÜ
FETÖCÜ savcı Ferhat Sarıkaya’nın meslekten ihracına karşı oy kullanan Fahri Kasırga şimdi  RTE’nin danışmanı.
Ben bu RTE/AKPnin FETÖ ile mücadelesine hayranım…

DİNCİ
Çorlu Milli Eğitim Müdürü İlhan Tekçe,  İlkokul çocuklarının sabah namazına götürülmesi için okullara yazı yazdı.
Eğitim Öğretimin birleştirilmesinden, ikili eğitime geçişe doğru adım adım…

SAHTEKARLAR
MEB Selçuk, sahte diplomalı 45 öğretmenin görevine son verildiğini açıkladı.
Yalnız öğretmenler olsa neyse…

GÖRÜŞME
RTE ile İ. Melih’in gizlice görüştüğü konuşuluyor.
Seçim yaklaştıkça tükürük yalayanlar çoğalır…

AHLAK
Bahçeli-RTE yerel seçim işbirliği için buluşuyor. 24 Ekim 2018 tarihli iğnem şöyleydi :
Bahçeli, af teklifi nedeniyle MHP’yi tenkit eden RTE’yi ”basiretsizlik ve siyasi ahlaksızlıkla” suçladı.
Seçime az kaldı, ahlaklı bir şekilde sarılıp öpüşürler

BAĞLAMA
Yavuz Bingöl, MEB’lığına ihalesiz 84.900 bağlama satacak.
Yağlama, neticesi bağlama…

TACİZCİ
Yandaş Eğitim Bir-Sen’in Muğla Şube Bşk. Yrdc. bir öğretmen 23 kız öğrenciyi taciz etmiş.
Bu sapıklar aynı adreste toplayan mıknatıs mı var?…

FETÖCÜ
FETÖ’cülükten TSK’dan ihraç edilen Yeni Akit yazarı Vehbi Kara, ”Yunanistan’la yapılan savaşa KURTULUŞ SAVAŞI demenin yanlış olduğunu yazdı.
Yanlış yerde kalmış, ataları teknede yer bulamadı herhalde…

PROFESÖR
Necmettin Erbakan Ünv. Havacılık ve Uzay Bilimleri Fakültesi Dekanı Mehmet Karalı, “seçimde kadınlara oy vermeyeceğini” açıkladı.
Ata sözümüzü anımsayalım;
Tahsil cehaleti giderir, eşeklik kalıcıdır…

BAĞLAMAZMIŞ!
AİHM, Selahattin Demirtaş’ın tahliyesine karar verdi. RTE, ”AİHM kararları bizi bağlamaz.” dedi.
Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi Türkiye’nin cumhurbaşkanı konuştu, kahvedeki okeyci değil…

Yılmaz Özdil : Şerefsiz meselesi


Şerefsiz meselesi

portresi_kravatli

 

Yılmaz Özdil
SÖZCÜ, 5.8.2015

 

Selahattin Demirtaş “bu halk Abdullah Öcalan’ın posterini Kürdistan’a asamayacak da, nereye asacak? Buna alışsanız iyi olur, çünkü biz daha Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelini” dedi.

Figen Yüksekdağ “biz sırtımızı YPG’ye YPJ’ye PYD’ye yaslıyoruz, söylemekten de çekinmiyoruz” dedi.

HDP milletvekili, Diyarbakır belediye eski başkanı Osman Baydemir
“devlet aklına mesajımız var, hassiktirin diyorum dedi.

HDP milletvekili Abdullah Zeydan “Kürt halkının gücünü test etmeye çalışanlara çağrı yapıyoruz, PKK sizi tükürüğüyle boğar dedi.

HDP milletvekili Burcu Çelik Özkan, köy korucularına seslendi,
“o keleşi size çevirmesini çok iyi biliyoruz, bu memleketten
defolup gideceksiniz”
dedi.

Seçim öncesi HDP’nin Batman mitinginde “barajı aşarsak, bizler bulutuz, güneşiz, yağmuruz, barajı aşamazsak, benim meskenim dağlardır dağlar” pankartı açıldı.

Ağrı belediye başkanı Sırrı Sakık “ellerinde bayraklarla
Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek saldıranlara demiştim ki,
Mustafa Kemal’in askeri değil, generali olsanız ne yazar, it sürüleri
dedi.

HDP milletvekili Altan Tan “CHP yerli inek gibi, dünya kadar
ot yedirirsin, sütünde artma olmaz”
dedi.

HDP milletvekili Adil Zozani, TBMM çatısı altında, “Kemalizm dediğiniz şey, bir parça Hitler, bir parça Mussolini’dir” dedi.

PKK’lılar Ağrı dağında temsili mezar kazdı, mezar taşına “TC” yazdı,
T.C.’nin gömülme töreninde konuşan HDP milletvekili Hüsamettin Zenderlioğlu“Kürtler uyandı, hiç boşuna çırpınmayın” dedi.

HDP milletvekili Pervin Buldan “PKK terör örgütü değildir” dedi.

Selahattin Demirtaş “HDP; başkan Apo’nun projesidir,
bunu unutmadan çalışmalıyız”
dedi.
*
Kimse rahatsız olmadı.
*
“Şerefsiz” denildi…
Ortalık ayağa kalktı!
*
Kimse kimseye “şerefsiz” demesin elbette.
*
Peki, isteyen istediğine

“hassiktirin,
memleketten defolun,
it sürüleri,
tükürüğümüzle boğarız,
PKK sizi tükürüğü ile boğar
size kalaşnikof çeviririz,
gömeriz,
burası Kürdistan,
chp’li inekler,
Atatürk Hitler’dir”

diyebilsin mi?

================================

Dostlar,

Yılmaz Özdil “bir süre” izne çıktı bilindiği gibi.
Arşivimizdeki bir yazısını, gündemle çok örtüştüğünden paylaşmak istiyoruz.

PKK ve uzantısı TBMM’deki HDP ile onu yönetenleri daha yakından tanımak açısından yararı olabilir. Bu HDP’nin PKK ile organik bağını /
göbek bağını koparması, hadi “araya mesafe koymasını” istemek ve beklemek gerçekçi mi?

Fanatik Kürtçüler – Kürt milliyetçileri ya da Kürt Baronları hem HDP’nin
hem de kendilerinin başını yiyecek.. Türkiye’nin başına çoook ciddi
dert açtılar.. Acaba bir vicdan muhasebesi yapma olasılığı var mı dersiniz?
Hiç umutlu olmamakla birlikte, tarih önünde bir kez daha
biz davet edelim de, üzerimize düşeni bir kez daha yapmış olalım..

PKK ve uzantısı HDP’ye sesleniyoruz                        :

Emperyalizmin kucağında devrimcilik,
Kürt halkına özgürlük savaşımı dünyanın en olmayacak işidir..
Bundan daha büyük çelişki olamaz..
Aklınızı başınıza alın!
Emperyalizm tarihte hangi halka özgürlük kazandırdı?
Bu gerçekleri bilmeyecek denli akıl ve bilgi fukarası değilsiniz;
o zaman geriye ne kalıyor?
Tüm bunları bilerek – tasarlayarak, Kürt halkını ayaklarınızın altına alarak, Türk’ü – Kürt’e / Kürt’ü – Türk’e kırdırarak yapıyorsunuz.
Siz, apaçık emperyalizme hizmet ediyorsunuz; elleriniz kanlı..
İşte o kadar!

*****

Öte yandan, PKK ve uzantısı TBMM’deki HDP‘yi teşhir etmek iyi de, oradan kopacak oylar AKP’ye kayıyor! Şaşılacak biçimde CHP ve MHP’ye değil..

Ne yapmalı?? 40 katır mı, 40 satır mı??
Bakar mısınız Türkiye’nin içine düşürüldüğü açmaza??

Bir önerisi olan var mı? Bu yazının altına “yorum” olarak yazar mısınız lütfen? Makale boyutunda olursa ayrıca yayımlarız..

Sevgi ve saygı ile.
09.09.2015, Datça

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

BARIŞ MI DEDİNİZ?


BARIŞ MI DEDİNİZ?

 portresi_Anit_Kabir'de

Suay Karaman

 

 

7 Haziran’da yapılan seçimlerin ardından ülkemiz herkes tarafından anlaşılamayan bir şekilde karıştı, olaylar çıktı, ölen ve yaralananlar oldu. Ne yazık ki bu durum halen sürmektedir. Siyasal partiler ve demokratik kitle örgütleri ise başka dünyalarda yaşamakta, hatta  kimileri emperyalizmin ekmeğine yağ sürmektedirler. Emperyalizm, MHP’ye AKP’ye sahip çıkma görevini verirken, CHP’ye de PKK terör örgütüne sahip çıkma görevini vermiştir. (AS : ???)

İlk Kurşun Gazetesi’nde yayınlanan 3 Ağustos 2015 tarihli “Açılım mı Demiştiniz?” adlı yazımın son paragrafında şunlar yazmaktaydı: “Hem Türkiye Cumhuriyeti devletinin, hem de PKK terör örgütünün beraberce silahları susturmalarını isteyenler, yine şaşırmaktadır. Dünyanın hiçbir yerinde silah bırakan devlet görülmemiştir.”

Ağustos başında gazetecilerle yaptığı söyleşide “Devlet silah bıraksın demiyorum. Devlet tabii ki kendini koruyacak” diyerek, PKK terör örgütüne silahları susturarak, elini tetikten çekme çağrısı yapan Selahattin Demirtaş’ın bu sözünde samimi olup olmadığını zaman gösterecektir. Çünkü ABD ve AB emperyalizminin kucağında oturarak siyaset yapanlara asla güven olmaz, olmamalıdır da..

Selahattin Demirtaş, 12 Ağustos 2015 Çarşamba günü Brüksel’de ABD’ye çağrı yaparak, ‘NATO’yu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kuzey Irak’taki PKK hedeflerine yönelik operasyonlara karşı belirgin bir konum almaya’ çağırdı. Ayrıca açılımın sürmesi için Avrupa Birliği’nin de Türkiye’ye baskı yapmasını istedi. Selahattin Demirtaş ABD’ye yalvarırken, ABD Başkanı da, “Türkiye PKK’yı bırakıp, IŞİD’e odaklansın” diye açıklama yapmıştı. Böylece BOP haritası için el birliğiyle çalışmaların sürdürüldüğü anlaşılmaktadır.

HDP, başkan Apo’nun projesidir, bunu unutmadan çalışmalıyız” diyen ve “Bu halk Abdullah Öcalan’ın posterini Kürdistan’a asamayacak da, nereye asacak? Buna alışsanız iyi olur, çünkü biz daha başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz, heykelini..” diyen Selahattin Demirtaş’ın söylemlerinde hep terör örgütüne destek vardır. Emperyalizmin beslediği terör örgütünün barış getireceğini düşünenlerin, düşünce sistemlerinin eksik olduğu anlaşılmaktadır.

Savaş iki ordu arasında yapılır; PKK terör örgütü, emperyalist şebekeler tarafından desteklenen bir öldürme kuruluşudur: yaptığı savaş değil, vurup kaçmaktır, sabotajdır, terörist eylemlerdir. Savaşta sağlık personeline dokunulmaz ama PKK terör örgütü ambulansa bile saldırmakta ve içindekileri yaralamaktadır.

Barış ne zaman istenir? Barış için bir savaşın olması gerekir.  PKK terör örgütünün yaptığı savaş değil, terörist eylemlerdir. Her devlet, terörist eylemlere karşı savunma yapar. Terörle mücadele eder, (AS : terör örgütü) silah bırakmadan müzakere etmez. Bu sahte barış çığlıklarının ardında Türk Silahlı Kuvvetleri’ni ve Türkiye Cumhuriyeti’ni suçlu konuma sokmak yatmaktadır. Emperyalist güçlerin barış süreci, PKK terör örgütüne dokunmayalım, güçlensinler, gerektiğinde kullanırız anlamına gelmektedir.

Barış silahların ucunda değildir, olmamalıdır da.. Onurlu toplumlar, silahların gölgesindeki demokrasi istemlerini kabul etmez, etmemelidir de.. Barış, katille gelmez, hırsızla gelmez, emperyalizmin kucağına oturarak asla gelmez, gelmemelidir de.. Barış ülkenin bölünmesiyle, parçalanmasıyla da gelmez. Barış, PKK gibi terör örgütüne, gerilla diyerek ya da özgürlük savaşçısı diyerek de gelmez.

Barış sevgiyle gelir, dostlukla gelir. Barış, paylaşımda eşitlikle, insanca bir düzenle gelir. Barış ağalık, şeyhlik, feodalite düzenine son vererek gelir. Barış yurdunu ve insanlarını severek gelir. Barış ülkedeki tüm insanların kardeşlik temelinde buluşarak, ulusal politikalarla kalkınarak gelir. Barış, ülkesinin aydınlanması için özverili çalışmalar yapılarak gelir. Emperyalizmi ve işbirlikçilerini kovmadan, tam bağımsızlık olmadan barış da olmaz..

============================

Dostlar,

Yurtsever ve yürekli birikimli yazar sevgili Suay Karaman arkadaşımıza bu yazısı için
teşekkür ederek sizlerle paylaşıyoruz..

“.. Emperyalizm.. CHP’ye de PKK terör örgütüne sahip çıkma görevini vermiştir.” suçlamasını oldukça ağır ve kanıtlanması güç.. olarak değerlendiriyoruz..

Öte yandan AB – ABD’nin, PKK’ya sahip çıkmak için eteklerinin tutuşması ibret vericidir. Açılmayan gözleri, duymayan kulakları, mühürlü vicdanları uyarmalıdır bu tablo..

Hiç sıkılmadan “2 taraf da silah bıraksın..” diyerek uluslararası hukukun en temel ilkelerini bilerek çiğnemekte ve bir oldubitti, de facto durum yaratmaya çabalamaktadırlar ki terör örgütü ile Türkiye Cumhuriyeti Devleti denk tutulsun! Zavallı Batı, bu denli zavallılaşacak mıydı??

Bir yanda Türkiye Cumhuriyeti Devlet, vardır, egemen ve bağımsızdır; ulusal ve uluslararası hukuk gereği silah kullanma tekeli vardır; karşı yanda ise AB – ABD – İsrail beslemesi bir terör örgütü bu 3’lü adına vekaleten ülkemiz ile 31 yıldır savaşmaktadır.. Sıcak çatışma artık
“orta yoğunluklu” düzeye tırmandırılmıştır.. İç kalkışma – isyan tohumlanmak istenmektedir..
Ancak Türkiye Devleti, devlet aklı ve yetkesi (otoritesi) ile hukuk içinde kalarak bu belayı da defetmeyi bilecektir.

Başarı asla bu tablonun asli faillerinden olan AKP iktidarının değil; kanlarını – canlarını veren Türk askerinin, polisinin, yurttaşının… özverili ULUSUN ve kadim Devlet geleneğinin olacaktır. AKP ile değili AKP’ye karşın.. Bu ayrımı yapmak olağanüstü önemlidir..
Zorla sürüklendiğimiz “yinelenecek seçim”de (erken seçim değil!) halkımız,
bu çıplak gerçeğin gereğini yerine getirecek biçimde oyunu kullanmalıdır.

Sevgi ve saygı ile.
10 Ağustos 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

‘Erdoğan Kürt devletiyle değil IŞİD’le yaşamayı yeğliyor’

‘Erdoğan, Kürt devletiyle değil,
IŞİD’le yaşamayı yeğliyor’

Alman medyası Şanlıurfa’nın Suruç ilçesinde dün Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) tarafından yapılan bombalı saldırıya yer verdi.

Erdoğan, Kürt devletiyle değil, IŞİD’le yaşamayı yeğliyor’

Bazı basın organlarından alıntılar şöyle:

SPİEGEL  :

IŞİD TÜRKİYE’YE SAVAŞ AÇTI
Dergide “Türkiye’nin yıllarca sınırında göz yumduğu IŞİD şimdi Türkiye’ye savaş açtı. Suruç’taki bombalı saldırı sonrası tavır değiştirmesi için Erdoğan üzerindeki baskılar artarken, muhalefet bunun gerçekleşeceğine inanmıyor.” ifadeleri kullanıldı.

ERDOĞAN, IŞİD İLE YAŞAMAYI YEĞLİYOR
Olayın detaylarıyla anlatıldığı haberde, olayı şu ana kadar hiçbir örgütün üstlenmemiş olmasına rağmen, Ankara’nın IŞİD sorumlu tuttuğu yazıldı. Dergi, Erdoğan’ın Türkiye sınırında
IŞİD’le yaşamayı bir Kürt devletiyle yaşamaya yeğlediğini ileri sürdü.

FOCUS  :

SURUÇ’TA PATLAMA- 30 ÖLÜ YÜZLERCE YARALI

İçişleri Bakanlığı’nın patlama ile ilgili verdiği rakamlara göre 30 ölü yüzlerce yaralı var. Suruç’taki patlama ile eş zamanlı olarak Kobani’de patlayan bombalarla ikisi arasında bağlantı olup olmadığının henüz kanıtlanamadığını yazan dergide, Erdoğan’ın

“Halkım adına terörü lanetliyorum” sözlerine yer verdi.

Suruç’taki bombalı saldırının IŞİD tarafından yapıldığı kanıtlanırsa, bunun IŞİD’in Türkiye topraklarında yaptığı ilk terör saldırısı olacağı haberde yer aldı.

STERN     : 

ÖLÜ SAYISI 31’E ÇIKTI!

Stern dergisi, Suruç’ta 35 bin Suriyeli mültecinin yaşadığını vurguladı. Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun olayın IŞİD tarafından yapılmış olduğu yolundaki bulgulardan söz ettiğini
yazan dergi, bunun Türkiye topraklarındaki ilk IŞİD terör saldırısı olduğunu vurguladı.

FRANKFURTER ALLGEMEİNE ZEİTUNG: HÜKÜMETE İSYAN

Almanya’nın saygın gazetelerinden Frankfurter Allgemeine Zeitung’un internet sayfalarında
yer alan “Hükümete isyan” başlıklı haberde Suruç’taki bombalı saldırı sonrası yüzlerce insanın hükümeti protesto için sokaklara döküldüğü belirtildi.

DİE ZEİT  :

TÜRKİYE’DEKİ MUHTEMEL IŞİD SALDIRISINDA 30 ÖLÜ

Gazete saldırı ile ayrıntılı bilgi verirken, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun IŞİD ihtimali ifadesine yer verdi.

SÜDDEUTSCHE ZEİTUNG: YÜZLERCE KİŞİ SOKAKLARA DÖKÜLDÜ

Suruç’taki bombalı saldırıyı ayrıntılı olarak veren gazete, Türkiye genelinde yüzlerce kişinin olayı protesto için sokaklara döküldüğünü yazdı. Gazete, Selahattin Demirtaş’ın “Barbarlık” sözünü haberde yer verirken, bir HDP’li milletvekilinin gazeteye “Ölülerimizi definle uğraşıyoruz” dediğini yazdı.

‘Cihatçılar intikam için Türkiye’yi hedef alıyor’

Yurt Gazetesihttp://www.yurtgazetesi.com.tr/dunya/erdogan-kurt-devletiyle-degil-isidle-yasamayi-yegliyor-h92665.html, 21.7.2015

=======================================

Dostlar,

Yüreğimiz yanıyor, kanıyor…
Kalleşçe öldürülen 32 insanımızın – 32 yurttaşımızın kim olduğuna asla bakmaksızın..
Elbette öldürülenlerin ölçüsüz acısını yürekten paylaşıyoruz..
Elbette 102 yaralımıza şifa diliyoruz, aramızdan koparılanlara da rahmet….

Ancak her zaman olduğu gibi tüm açıklığıyla yazmak gerekirse;

– Bu yürek yakan Suruç faciasının asıl sorumlusu Erdoğan ve güdümündeki AKP’nin
yıllardır inatla sürdürdükleri kökü dışarıda politikalardır.

Bu gün suçlanan eli kanlı ve ilkçağların da gerisinde ilkel ve yobaz IŞİD terör örgütüne
her tür destek yıllardır verilmektedir.

Cumuriyet‘in çarşaf çarşaf yayınlarında fotoğraflarıyla gördüğümüz ve yalan(a)mayan haberlere göre MİT tırları IŞİD’e binlerce ağır silah ve tonlarca mühimmat ulaştırdı.

Hem uluslararası hukuk hem de ülke hukuku ayaklar altına alındı.

Devletin MİT örgütünün görevi bu mudur?

Bunlara ek, her tür lojistik ve  politik desteği de bu ABD – İngiltere – İsrail beslemesi taşeron IŞİD terör örgütüne veren RTE’nin son AKP hükümeti, ve devamında Davutoğlu’nun
AKP hükümeti ülkemize bu çok ağır kanlı faturayı da ödetmektedirler.

Bir yandan da Başbakan hazretleri 4 partinin ortak açıklamasını gündeme getirerek meşruiyet arıyor ve kendi sorumluluklarını örtmeye çabalıyor. Buna sureti Hak’tan görünmek derler halak arasında ve ikiyüzlülük çağrıştırır. Bir yandan bu yıkıcı tablodan kimse siyasal rant çıkarmaya çabalamasın diye gırtlağınızı yırtacaksınız, bir yandan bu eylemi bizzat siz yapacksınız!?
İnsanların aklıyla alay edeceksiniz!?

Bay RTE, Bay Davutoğlu ve AKP bu kanlı faturanın siyasal sorumluluğu altındadırlar.

Bu kaçıncı katliamdır?
– 20 Kasım 2003 HSBC Bank ve İngiltere konsolosluğuna bombalı saldırı, 33 ölü, 450 yaralı..
– 15 kasım 2003 sinagoglara bombalı saldırı: İstanbul Şişhane’’de, 25 ölü, 262 yaralı..
– Robsoki-Uludere 34 can aldı (14.12.2011),
– Reyhanlı, 11 Mayı2 2013; 52 ölüm, 146 yaralı,
– Diyarbakır Hizbullah kırımı, 6-7 Ekim 2014 (50+ ölüm!),
– Gezi direnişi kırımları (31 Mayıs 2013 sonrası en az 12 can ve 1500’e yakın yaralı),
– Zaman aşımına bir kez daha kasten kurban edilen Sivas / Madımak’ta yakılan 35 can..

Yüzlerce aşkın faili meçhul cinayet (İHD’nin her yıl hazırladığı Türkiye İnsan Hakları İhlalleri raporlarına göre 2002 yılından 29 Mart 2015’e dek 456 faili meçhul cinayet!) işlenmiş.
ve yüzlerce kayıp insanlar..

Tarihte pek az iktidar bunca kana bulaşmıştır.
AKP iktidarları tüm zamanların rekorunu kırmış gibidir.
AKP içindeki saygın yetkili, yönetici, kurucu, üye, seçmen, belediye başkanı…. nın bilgisine ve insan duyarlığına ve vicdanına sunuyoruz..

Görüp de susan dilsiz şeytandır ve suça ortaktır..

Yurtsever – vicdan sahibi AKP’liler bu sorumsuz ve felaketli gidişe artık dur demelidir.
Yarın çoook geç olmak üzeredir..

Erdoğan tasfiye edilmeli, en azından kaçak sarayına hapsedilmeli
ve AKP halka bir özeleştiri vererek yıllardır sürdürdüğü çıkmaz sokak – kan deryası
dış politikasını derhal terketmelidir.

Bu amaçla AKP iktidara aday olmamalı, kendi dışında bir hükümet oluşmasına razı olmalıdır.

Türkiye İVEDİLİKLE komşu ülkelerle teröre karşı
bir işbirliği protokolü imzalamalıdır..

Irak, Suriye, İran, Azerbaycan, Mısır, Türkiye… 2 maddelik bir işbirliği protokolü :

1. Biz bölgedeki 6 ülke birbirimizin içişlerine kesinlikle karışmayacağız.
2. Bölge sorunları bu bölgede ve başkaca karışma olmaksızın aramızda çözümleyeceğiz.

Hepsi bu.. Büyük ATATÜRK’ün bir tür Sadabad Paktı gibi..

Çok mu zor??

TBMM’deki AKP dışında partiler ve AKP’den yurtsever – sağduyulu vekiller böylesi bir çözüm için yoğun çaba göstermelidir.. sonuç alana dek..

TBMM ivedilikle soruna el koymalı, Genel Görüşme ve Meclis Araştırması yöntemleri birlikte kullanılmalı (Anayasa m. 98) ve vahim olay mutlaka, tüm ayrıntılarıyla aydınlatılmalıdır.
Koalisyon görüşmelerinde AKP dışı 3 parti bu koşulu ilk sıralara taşımalıdır.

Bir kez daha yazıp söyleyelim :

AKP dışında bir hükümet “özel bir protokolle – asgari uzlaşma” ile CHP – MHP tarafından HDP destekli olarak kurulmalıdır.
– Bu son Suruç katliamı dahil, tüm katliam ve yolsuzlukların hesabı yasal olarak
AKP – RTE’den mut-la-ka ama MUT – LA – KA sorulmalıdır..

Çok üzgünüz ama Türkiye’nin başka türlü normalleşme olanağı gözükmemektedir..

*****

*****
Adıyaman’da bölücü örgüt PKK ile çatışmada şehit olan Uzman Onbaşı Müsellim Ünal‘ın aziz anısını da aynı yürek yangını ile selamlıyoruz…


Sevgi ve saygı ile.
21 Temmuz 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

DOĞU PERİNÇEK : “Kürt Koridoru’nun muhafızları”


“Kürt Koridoru’nun muhafızları”


portresi_bayrakli

 

DOĞU PERİNÇEK

AYDINLIK, 4.10.14

Bütün yurttaşlarımızın Kurban Bayramı’nı kardeşlik, barış, özgürlük dilekleriyle kutluyoruz.

Sıfır olasılık

En önemli soru: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin sınırı geçtikten sonra Suriye Ordusu ile çatışma veya Şam’a yürüme olasılığı var mıdır?

Yanıt: Sıfır olasılık!

Genelkurmay, hükümete verdiği raporda “Suriye’nin hassasiyetlerine özen gösterilmeli” uyarısında bulunuyor. Org. Necdet Özel de bu duyarlılığı yineledi.
Sınır ötesinde harekât yapacak olanların tutumu budur.

Graham Fuller ve Henry Barkey gibi ABD kurmayları, “savaşı yitirdik” diye gerçeği teslim ettiler. Beşar Esat’ı devirme siyaseti gerçekçi değildi ve yenildiler.
Şimdi “Esat’ın terörü temizlemesine ses çıkarmayalım” siyasetine yöneliyorlar.

Peki bu koşullarda TSK tamponunu Suriye’ye karşı saldırı olarak yorumlayanların yaptığı iş nedir?

“Kürt Koridoru” adı verilen İkinci İsrail Koridoru’na muhafızlık yapıyorlar,
bir.İkincisi, ama daha önemlisi: PKK’nın imdadına koşuyorlar.

TAMPONDAKİ SAFLAŞMA

Türk Ordusunun Tampon bölge kurmasına kim karşı?

– ABD emperyalizmi,
– İsrail,
– PKK, KCK, HDP ve yeni müttefikleri CHP.

Saflaşma apaçık ortada değil mi?

Genelkurmay Sözcüsü, “Tampon bölgenin Kürt koridorunu dağıtacağını” belirtiyor.

Abdullah Öcalan, TSK’nın hedefinde kendilerinin bulunduğunu belirtiyor ve
AKP’yi “sonra darbe olur” diye uyarıyor.

KCK Eşbaşkanı Cemil Bayık, “Tampon bölge kurulursa savaş başlar.” diyor
(Aydınlık, 3 Ekim 2014).

Amerikancı yazarlar da Tezkere’nin PKK’yı hedef aldığını açıkça yazıyorlar
(Örneğin Cengiz Çandar, Radikal, 2 Ekim 2014).

Suriye’nin kendi topraklarında Türk Ordusunun askerî harekâtta bulunmasına karşı açıklaması olağandır, bir ilke tutumudur. Ancak Suriye yetkilileri, sınırdaki terörün temizlenmesine olumlu bakıyorlar.

Bölücü ve sözde İslamcı teröre karşı mücadele, bölge ülkelerini birleştirecektir. Süreç bu yöndedir.

TÜRK ORDUSUNA KURŞUN SIKACAKLARA MORAL VERENLER

PYD’nin silahlı güçlerini ABD’nin Özel Kuvvetleri olan Delta Force eğitiyor
(Aydınlık, 1 Ekim 2014). Niçin?

– Türk Silahlı Kuvvetleri’ne kurşun sıkacaklar.

Tampon bölge karşıtları da, Türk Ordusuna kurşun sıkacaklara moral veriyorlar.

Bir kısım örgütler, Ankara’da PKK/PYD ile dayanışma yürüyüşü yapıyorlar.
Kendilerini gizlemek için emperyalizm karşıtı ve Suriye dostu sloganlar bulmuşlar.

Peki bunlar değil miydi düne dek “Katil Esat” diyenler ve ABD’nin Suriye’yi yıkma harekâtını destekleyenler. Yine aynı cephedeler!

DÜZ OVADA SAVAŞAMAYANLAR

PKK’nın morali perişan. “Rojava”daki liderleri, Finlandiya’ya değil, Danimarka’ya kaçmış! Selahattin Demirtaş’ın da moralinin bozuk olduğunu dostları yazıyor
(Ruşen Çakır, Vatan, 28 Eylül 2014). HDP yöneticileri, Washington’da ve Ankara’da yalvarma eylemlerine geçtiler.

PKK bütün iddiasını yitirdi. Kandil’dekiler, “Düz ovada savaşamayacaklarını”
ilan ettiler. O zaman sormazlar mı,

  • “Siz Kürt devletini Kaf Dağı’nın tepesinde mi kuracaktınız?”

Düz ovada savaşamayanlar, halkın güvenliğini sağlayamayanlar devlet kurabilir mi, özerklik yürütebilir mi?

PKK’nın koruyamadığı Kürtler, T.C.’ye sığınıp Türk askerine sarılıyor.

Hani T.C. düşmandı, Türk Ordusu düşmandı!

Kürdün can güvenliğini Türk Silahlı Kuvvetleri sağlıyor.

Yalnız Ayn el- Arap’taki Kürtler değil, Güneydoğu Kürtleri de bunu görüyor.
Halk, artık farkındadır: Güvenliği PKK sağlayamaz, Türk Ordusu sağlar.

BU VATAN KİMİN VATANI ?

Bölücü teröre kol kanat gerenler şu soruyu kendisine sormalı:

– Bu vatan benim vatanım değil mi?
– Bölücü terörün temizlenmesi beni ilgilendirmiyor mu?

Bu sorular özellikle CHP’nin önündedir, ama PKK kuyrukçusu sözde Solcuların
ve onların cephesinde yer alan başkalarının da önündedir.

TSK’NIN AYAĞINA DOLAŞMAK KİMİN GÖREVİ ?

Bugün bir vatan savaşının eşiğindeyiz.

Türk Silahlı Kuvvetleri, valilere verilen operasyon yetkisini geri istedi
(Aydınlık, 3 Ekim 2014). Demek ki, harekâtın iç cephesi var.

Bu haber, vatanını sevenleri uyarmaya yetmiyor mu?
CHP’nin aklını başına getirmeye yetmiyor mu?

Bölge ülkeleri ve Türkiye’nin vatanseverleri sürece katkıda bulunmak durumundadırlar. Bu katkı, bölücü teröre karşı mücadelenin karşısına dikilerek yapılmaz.
CHP ve PKK kuyrukçuları bunu yapıyor.

Türkiye’nin bütünlüğünü ve barışı sağlamak istiyorsak, bölücü teröre karşı
vatan mücadelesine katkıda bulunacağız. Mücadelenin tutarlı olarak yürütülmesine yönelik yapıcı eleştiriler getireceğiz. Ama hakem ve yargıç konumundan değil,
savaş mevziisinden.

BİR ÜLKEDE İKİ SİLAHLI GÜÇ OLUR MU

Türk Ordusu, Türkiye vatanı içinde kime karşı harekât yürütecek, Suriye’ye karşı mı?

Bir ülkede iki silahlı güç olmaz.

  • PKK’nın silahlı örgütleri önünde sonunda dağıtılacaktır.

Türkiye’de vatanın bütünlüğü görevi bütün görevlerin önündedir.
Bağımsız ve Demokratik Türkiye için mücadelede öncelik,
şimdi bu görevin başarısında düğümleniyor.

CHP dahil PKK’nın dostları, AKP’ye karşı mücadele etmiyorlar, Türkiye’ye karşı mücadele ediyorlar ve AKP’ye “vatanseverlik rolünü” ikram ederek, AKP’ye karşı mücadeleye de zarar veriyorlar.

‘KOMÜNİST HİLMİ’NİN ÇOCUKLARI

Bugün Kürt Koridorunun muhafızlığına soyunmak,
ABD cephesinde mevzilenmek anlamına geliyor.

İstiklâl Savaşı’nda düşman ordusuna destek olmak hangi anlama geliyorsa,
Kürt Koridoruna kalkan olmak da aynı anlama geliyor.

Mustafa Kemal Paşa savaşırken, O’nu beğenmeyen ukalâlar vardı.
Hatta bunların bir kesimi İstanbul’da “Komünistcilik” oynuyorlardı. Adları İştirakçi Hilmi, yani “Komünist Hilmi” idi, ama yaptıkları iş İngiliz işbirlikçiliği idi.

Şefik Hüsnü ve Hikmet Kıvılcımlı gibi gerçek devrimciler ise
Mustafa Kemal Paşa’yla birlikteydi ve Parti Pehlivanlar cephelerde savaşıyorlardı.

(Son Güncelleme: Cumartesi, 04 Ekim 2014 10:39)

Tayyip Erdoğan “ya ölecek, ya ölecek”!

Tayyip Erdoğan “ya ölecek, ya ölecek”!

Sabahattin Önkibar
POLİTİKA GÜNLÜĞÜ
Aydınlık, 19 Temmuz 2013
sonkibar@gmail.com

portresi_AYDINLIK

  • “Tayyip Erdoğan için iktidardan düşmek ölmek demek.”

Bu açıklamanın sahibi olan
PKK Kandil önderlerinden
Duran Kalkan
şöyle devam ediyor:

-“AKP’nin planı PKK ateşkes ilan etsin biz de buna karşılık operasyonları durduralım. Böylece demokratikleşme oluyor-olmuyor tartışmaları içinde 2014’e 2015’e ulaşmak ve seçimi kazanma hesabında!”

Şimdi gelin hep beraber Duran Kalkan ne söylemek istedi onu açıklığa kavuşturalım.

1) PKK, seçim kazanmanın Tayyip Erdoğan için olmak ya da olmamak olduğunun farkında!

2) PKK, AKP’nin seçimleri ancak PKK’yı dizginlediği yani terör yapmadığı taktirde kazanabileceğini düşündüğünün de farkında!

3) PKK’nın farkında olduğu bir başka şey, AKP’nin vaad ya da taahhütlerini yerine getirmek yerine oyalama taktiği içinde olduğu ya da olacağı!

Soruyorum tablo bu ise Tayyip Erdoğan PKK’ya hiçbir şey vermeden
mevcut statükoyu ya da muğlaklığı sürdürebilir mi?

Duran Kalkan’ın açıklamalarını bakarsak bu mümkün değil.

Şu halde AKP seçim öncesi yani bir kaç ay içinde PKK talepleri ya da verilen sözler doğrultusunda somut adımlar atmak zorunda ki en acil adım Apo’nun affıdır.

Nitekim Cemil Bayık bu bağlamda İmralı’ya acil sağlık heyeti teklifini yinelemiştir.

Peki üç önemli seçimin arefesinde Öcalan’ı serbest bırakmak ne mi demek?

Erdoğan’ın seçimi kaybedip siyaseten ölmesi demek!

Bunu bilen Tayyip Erdoğan böyle bir adımı atamayacağına göre olacak olan
Selahattin Demirtaş’a göre şudur:

-”Süreç şayet tıkanırsa sonrası savaş-ölüm ve kandır!

Lütfen söyleyin böylesi bir kıskaç tablosunda Tayyip Erdoğan her şartta siyaseten “ya ölecek ya ölecek” dersek yanlış bir yorum mu yapmış oluruz?

Önce Kuzey Irak, şimdi Kuzey Suriye

Kuzey Irak nedir? Barzanistan’dır…

O ne demek?

Bağımsızlık ilanı eşikte olan ilk fiili Kürt Devleti!

Peki bu devleti kim mi ihya etmiştir?

Neo-Osmanlı saplantıları ile Irak Merkezi Hükümetini Şia diye dışlayıp Barzani’ye kucak açan AKP ile Tayyip Erdoğan!

Kuzey Irak’tan sonra ikinci rezillik Kuzey Suriye’dir!

Üstelik Suriye’den kopma aşamasında olan bu yeni Kürdistan,
PKK’nın denetiminde!

Peki bu devletin kurucusu kim mi?

Stratejik derin Ahmet Davutoğlu!

  • Evet Türkiye’nin yanlış politikaları sonucu Kuzey Irak’ın yanı sıra
    Kuzey Suriye’de de ikinci Kürdistan ilan sürecindedir
    .

Sahi içerdeki PKK teslimiyetine paralel olarak dışarıdaki bu gelişmeler
birbirinden bağımsız olabilir mi?

AKP’nin on yıllık iktidar bilançosu görüldüğü gibi eşittir Büyük Kürdistan zeminlerinin inşasıdır…

****************

Seçim işbirliği seçmen yapacak

Seçimde ittifak’ı partiler yapar, işbirliğini ise seçmenler!

Dolayısı ile yapılması gereken ittifak değil işbirliği olmalıdır.

Aslında MHP’nin kurumsal kimliği ile CHP’ye angaje olması yanlış olur zira AKP bunu “MHP CHP’ye payanda oldu” diye istismar eder ve bütün Sağ’ın temsilcisi biziz pozlarına girer.

Şu halde görev seçmenlere düşüyor.

Peki seçmen illere göre işareti nereden mi alacak?

Tayyip Erdoğan’ı ve AKP’yi ülke yönetiminden uzaklaştırmak için bedel ödeyen ve her türlü riske girenlerden!

Mesela Aydınlık Gazetesi ile Ulusal Kanal bu konuda en iyi iki adres ki,

  • zaten seçmen İstanbul ve İzmir’de CHP, Ankara’da MHP adaylarının destekleyeceğini biliyor.

Adana’da ise CHP listesinden eski MHP’li Başkan mağdur Aytaç Durak gösterilebilir.

Antalya’da CHP; Balıkesir, Kütahya, Bilecik, Afyon ve Manisa’da MHP;
Aydın, Denizli, Muğla, Çanakkale, Eskişehir’de CHP; Samsun, Kırıkkale, Yozgat, Çankırı, Adapazarı’nda MHP; Kocaeli, Zonguldak, Bolu, Trabzon, Tekirdağ ve Edirne’de CHP adayları tercih edilebilir. 
Ki süreç içinde il ve ilçeler bazında ayrıntılı işaretleri vereceğiz.

*****************************

Babacan’dan Başbakan’a: Faciaya ramak var! 

Şehit ailelerine verilen iftar yemeğinde Başbakan’ın “Kredi kartı kullanmayın” çağrısını nereye mi oturtmak gerekiyor?

Önüne konan rakamlara!

Evet, Tayyip Erdoğan Dolmabahçe toplantısında Ali Babacan tarafından önüne konan “Kredi Kartları faciasına ramak kaldı” raporunun etkisini üzerinden atamamış olsa gerek ki, paniğini şehitlere verilen iftara taşıdı ve hemen eşikteki facianın müsebbibi olarak bankaları hedefi oturttu.

Gelelim tablonun vehametine:

BDDK rakamlarına göre 2002’de 6.5 milyar TL (eski parayla 6.5 katrilyon) olan tüketici kredisi ve kredi kartı borcu toplamı 2013 Mart ayı rakamlarına göre
38 kat artarak 253 milyar TL
‘ye (eski parayla 253 katrilyon) çıktı ki şu gün itibarı ile 2 milyon 677 bin kart sahibi yasal takibata muhatap!