Etiket arşivi: BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ

‘Mustafa Kemal’in partisi olacağız’

 

‘Mustafa Kemal’in partisi olacağız’

Strazburg’a çıkarma yapan yüzlerce öncü, tarihsel duruşmanın ardından bir araya geldi. Önümüzdeki dönemde yapılacaklar değerlendirildi.
Doğu Perinçek, milli hükümet için örgütlenme çağrısı yaptı.

mustafa_kemalin_partisi_olacagiz_30.1.15

 

TALAT Paşa Komitesi (TPK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi’nde görülen tarihsel davanın ardından Strazburg’da bulunan “Kongre Sarayı”nda büyük bir etkinlik düzenledi. Aralarında siyasal parti vekilleri, demokratik kitle örgütleri önderleri ve yurttaşların da bulunduğu etkinliği Eskişehir Bağımsız Milletvekili Prof. Süheyl Batum yönetti.
Etkinlikte yapılan konuşmalar sık sık

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz” ve

“Birleşe birleşe kazanacağız” sloganlarıyla kesildi.

‘MİLLİ HÜKÜMETİ KURACAĞIZ’

Etkinlikteki konuşmasına “Mustafa Kemal’in askerleriyiz” sloganıyla başlayan
İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek,

“Mustafa Kemal’in askerleriyiz ne demek?
Mustafa Kemal’in askeri demek, Mustafa Kemal’in teşkilatında olmak demek.
Burada biz, masada oturanlar, onların temsil ettiği Türkiye’nin halkçı, milliyetçi, devrimci geleneğinden gelen önderler, öncüler 4 Eylül 1919’da Sivas’ta kurulan Mustafa Kemal’in partisi olacağız ve O’nun

– Cumhuriyetçi,
– Milliyetçi,
– Halkçı,
– Devletçi,
– Laik,
– Devrimci

Türkiye’nin milli hükümetini kuracağız.” ifadelerini kullandı.

‘AVRUPA’NIN İKLİMİNİ DEĞİŞTİRDİK’

Perinçek konuşmasına şöyle devam etti:

“Avrupa’da özgürlüğü biz savunuyoruz. Avrupa’nın iklimini değiştirdik. Özgürce konuşmayı bütün Avrupalılar için savunduk. Çünkü siz bir yerden başlarsınız ‘Dünya öküzün boynuzunda değil’ diyenleri cezalandırırsınız. Bunun ucu açıktır. Bugün Galilei gibi ‘dünya dönüyor.’ dedik. Avrupa’ya bugün dünyanın döndüğü gerçeğini gösterdik ve Avrupa’yı da öküzün boynuzundan kurtarıyoruz. Türkiye’nin bağımsızlık, demokrasi, özgürlük geleneğinin bütün temsilcilerinin burada bulunduğunu gördük. Bugün Strazburg’da buluşmanın en önemli yönü budur.”

CHP Uşak Milletvekili Dilek Akagün Yılmaz da etkinlikte yaptığı konuşmada, emperyalistlerin Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini birbirine düşüremeyeceğini belirterek,

Emperyalist oyununa dahil olan Ermeni diasporasına ve Ermeni devletine buradan bir uyarıda bulunuyoruz, biz ‘Yurtta sulh cihanda sulh’ diyen bir liderin ülkesinden geliyoruz.” dedi.

‘DIŞ POLİTİKA BAŞARISI’

“Biz bugün tarih yazmadık, tarih yaptık” diyen Cumhuriyet Kadınları Derneği (CKD)
Genel Başkanı Dr. Canan Arıtman
da şunları söyledi:

“Perinçek vatanının ve milletinin onurunu kurtarabilmek için fedakarlıkla hareket etti.
Bugün burada tarihe altın harflerle yazılacak bir tarih yaptık.
Avrupa’ya çok önemli bir insan hakları dersi verildi.”

Eski DSP Edirne Milletvekili Dr. Ahmet Ertürk de

“Gerçek bir Atatürk Cumhuriyeti’nin kalmadığı bu dönemde Perinçek gibi bir önderin başlattığı bu mücadele, Türkiye’nin son yıllardaki en önemli dış politika başarısı oldu. Kurtuluşu ateşlediler. Lozan’dan sonra en önemli siyasi başarıyı kazandık.” açıklamasını yaptı.

‘TEK YUMRUK OLURUZ’

Hükümet yetkililerinin vermesi gereken mücadeleyi Perinçek ve TPK’nın verdiğini  vurgulayan AKUT Başkanı Nasuh Mahruki de bundan sonraki süreçte Türkiye’nin kazanacağını,
Ermeni diasporasının ise kaybedeceğini ifade etti.

TPK Üyesi Haluk Dural da 1915 yılında soykırım diye bir kavramın olmadığını belirtti.

DSP Genel Başkanı Masum Türker de bütün siyasal parti liderlerinin vatan için Perinçek’le birlikte olması gerektiğini ifade etti.

Eski Bakan Yaşar Okuyan da şunları söyledi:

“Farklı partilerde olabiliriz, farklı inançları paylaşabiliriz. Ama Türk milletinin nasırına basıldığı anda tüm bunlar ortadan kalkar, tek yumruk oluruz. Türk milleti olarak yumruğumuzu vururuz.”

==================================

Dostlar,

Strazburg Akıncıları” na hoşgeldiniz diyor, emeklerini –  özverilerini şükran ve saygı ile selamlıyoruz..

Minik bir katkı yapalım istiyoruz…
Her şey bir yana,

1915’te “soykırım suçu” diye bir “suç” ceza yasalarında
(ulusal / uluslararası) yoktu..

Ceza hukukunun evrensel ilkelerinden biridir :

  • “Kimse, işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz..

Bu kural halen Anayasamızın 38. maddesinde de yazılıdır..
Ve neredeyse taa Roma döneminden bu yana evrensel kabul gören yerleşik ve
tartışılmayan bir evrensel temel hukuk kuralıdır..

Dolayısıyla soykırım amaçlı kırım (etnik temizliki jenosit) yapılmış bile olsa -ki yapmadığımızın binlerce, kilolarca (90kg!) özgün arşiv belgesi kanıtı var-
hukuksal olarak bir yaptırım uygulama  olanağı yok-tur..

AİHM’nin de, Uluslararası Ceza Mahkemesinin de .. hepsinin eli kolu bu anlamda bağlıdır…

Herkes rahat olsun ve Ermeni kardeşlerimizle onları yönlendiren ve aslında kendi suçlarını
itiraf eden / örtmeye çalışan emperyalistler artık bu nafile oyuna bir son versinler dileriz..

Sevgi ve saygı ile,
30.01.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net 

 

SİNERJİ


SİNERJİ

portresi_sade

 


Türker ERTÜRK

 
Geçtiğimiz Salı günkü yazımızda Türkiye’nin hızla felakete doğru yol aldığını,
bunun sorumlusunun Erdoğan, AKP iktidarı ve arkasındaki zihniyet olduğunu,
bu problemimizi çözebilmek için

  • Erdoğan ve AKP’yi iktidardan ivedilikle düşürmenin ülkemiz için yaşamsal değerde olduğunu belirtmiştik.

Ayrıca problemin çözümünde göz önünde bulundurulması gereken verileri vermiş, Erdoğan ve AKP iktidarı ile arkasındaki zihniyet nasıl siyaseten yıkılır?
Bir iktidar alternatifi nasıl yaratılır? Sorularının yanıtını bugüne bırakmıştık.

“ Halk iktidardan daha güçlüdür, Muhalefet işbirliği yapmalıdır,
Birleşmeden iktidar olmak mümkün değil,
Birleşe birleşe kazanacağız.. “
sözlerinin hepsi doğru ama problemimizi çözmüyor. Bizim genel doğrulara değil AKP’yi iktidardan indirecek akıl dolu girişime ve girişimlere ihtiyacımız var.

Birleşmek çok güzel bir söz ama nasıl olacağının arkasını doldurmak gerçekten çok güç! Duyguların, dinsel, mezhepsel ve ideolojik koşullanmaların çok olduğu
bizim gibi ülkelerde birleşebilmek ve birlikte olabilmek gerçekten zor bir zanaat.

Birleşme tepede, örgüt ve parti düzeyinde mi olmalı, yoksa halkta mı?
Bana sorarsanız birleşme halkta olur. Örgütlerin ve partilerin çıkar hesapları vardır, ama halkın böyle bir hesabı olmaz.

Keşke olabilse!

Gelelim pratiğe ve güncel duruma. Önümüzde ülkemiz için çok kritik üç seçim var. Bunlardan ilki 6 ay sonra yapılacak olan yerel seçimler. Meclis’te temsil edilen
veya edilemeyen karşıt (muhalif) partiler AKP’yi iktidardan düşürmek ve bir iktidar seçeneği (alternatifi) yaratmak için işbirliği yapabilirler mi? Keşke olabilse!
Bana bu iş biraz olanaksız gibi geliyor. Niçin?

Zaten MHP yetkililer yaptığı açıklamalarla bu işin içinde olmayacaklarını açıkça ifade ettiler. CHP açısından da sorun var.

  • Çünkü CHP operasyon yemiş olup kafası karışıktır.

Operasyonun amacı CHP’yi Atatürkçü çizgiden çıkarmak, AKP tarafından alt yükleniciliği (taşeronluğu) yapılan emperyal projelere koltuk değnekliği yaptırmaktı. Fakat operasyonla CHP’ye nakledilen dokuyu taban kan uyuşmazlığı nedeniyle reddetmiştir. Fakat böyle olmasına rağmen operasyonun partiye kattığı isimler hala yetkili yerlerdedir. Bu isimler tabanın tepkisi nedeniyle biraz söylem değişikliği içine girerek ve kısmen de gizlenerek, hedeflerine daha uzun erimde dilimleme yöntemi ile ulaşmak üzere strateji değiştirmişlerdir.

Bakınız yeni anayasa yapmak mümkün olmamasına ve Anayasamızın değiştirilemeyecek ilk dört maddesinde vücut bulan Cumhuriyetimizin ideolojisi değiştirilemez olmasına karşın, operasyonun etkin kıldığı isimler sayesinde
CHP suç işlemekte ve masaya oturarak (Anayasa Uzlaşma Komisyonu) kuruluş felsefemizi koruyormuş gibi yaparak pazarlıklar yapmaktadır. Biraz güçlensinler partideki ulusalcıların hepsini tasfiye edecekler.

Atatürk’ü katliamcı ilan edenleri, Türk kimliği ile sorunları olanları, cemaatçileri ve
“6 Ok”un modası geçti, en az ikisini kaldırmak lazım diyenler, bu partiye
malum operasyon sonrasında monte edilmiş, yetkili yerlere getirilmiş ve halen korunmaktadır.

  • “6 Ok” bu partinin (CHP) sonsuza dek yaşayacak kurucu ilkeleridir.

Bu ilkeleri beğenmeyen, ilkelerden birinin veya ikisinin modası geçmiştir diyenin
bu partide işi olamaz. Kendisine uygun bir parti bulur, yoksa kurar ve orada siyasal yaşamını sürdürür. Bir düşünün briç kulübüne giriyorsunuz ama siz orada pişpirik oynamak istiyorsunuz! Sizi oradan hemen atarlar!

  • Her CHP’liye düşen, bu partiye operasyonla gelen ve kurucu ilkelere düşmanlık edenlerin partiden defolup gitmesini sağlamak ve bunun için mücadele vermektir.

Milli bir cephe mümkün mü?

Şimdi ne diyorsunuz partiler arası işbirliği yapmak, ülkemizin hızla felakete doğru gidişini durdurmak, antiemperyalist ve Milli bir cephe kurmak mümkün mü?

Yabancı bir kelime olan Sinerji, bir sistemin başka bir sistemle birleştiğinde etkisinin ikisinin etki gücü toplamından fazla olması durumudur. Buna topluluk enerjisi veya birleşmenin ve bir araya gelmenin enerjisi de denebilir. Ama her birleşme sinerji yaratmaz. Hatta kimi kez sistemler birleşince ortaya çıkan birliktelik birleşen parçalardan daha az değerli olur buna da ters sinerji (antagonizma) denir.

İktidar partisinin oyları düşüyor, muhalefet partilerinin ve özellikle CHP’nin oyu anlamlı olarak yükselmiyorsa bunun bir anlamı olmalı! Halk seçenek göremiyor! Ayrıca YCHP söylemleri nedeniyle CHP oylarının bir bölümü MHP’ye, bir bölümü İP’ye kaçtı, bir bölümü de sandığa küstü. Siz şimdi beraberiz derseniz halka inandırıcı olabilir misiniz?

Şöyle düşünün: A partisine kızarak tepkisel olarak B partisine geliyorsunuz ama
A ve B partileri birlikte hareket edeceğiz diyor, ne yaparsınız?

Önümüzdeki siyasal tablo ve kamuoyu yoklamaları esasında çok açık ileti veriyor :

  • Halk, sağcısı, solcusu ve merkezde bulunanı ile geniş kesimleri kucaklayan, soğuk savaşın söylemleri içinde olmayan, Atatürk’te birleşen ve ülkemizin kötü gidişine dur diyecek yeni bir siyasal oluşum beklentisi içindedir. Türkiye’de koşullar hiçbir dönem yeni bir partinin kurulması açısından bu denli elverişli olmamıştır.

Keşke şimdiye dek kurulmuş olsaydı ama olmadı, oldurulmadı!
Yerel seçimlerden sonra mutlaka kurulmalı ve genel seçimlere girmelidir.
Yeni kurulacak partinin CHP ve MHP’yi doğru rotalara oturtmak açısında da
olumlu etkisi olacaktır.

  • CHP’nin kesinlikle ve kesinlikle kendisini raydan çıkaran tertibi geriye çeviren Milli bir operasyona ihtiyacı vardır.

Çıkarlardan uzak yurtseverliğin ve CHP’liliğin gereği bu operasyona destek vermektir.

Bu konuya Suriye nedeniyle ara vermez isek, kaldığımız yerden devam edeceğiz.

  • Bugün 30 Ağustos Zafer Bayramı. Bu vesile ile bayramınızı kutlar,
    bu zaferi bize kazandıranları, başta ulu önder Mustafa Kemal Atatürk
    ve silah arkadaşları olmak üzere saygı ve minnetle anıyorum.

Saygılar sunarım.

Uğur Dündar : Yürekli Bir “Akil” Aranıyor!


Dostlar,

Değerli gazeteci – yazar Uğur Dündar, geçtiğimiz hafta SÖZCÜ gazetesinde çok uyarıcı bir makele yazdı. Çok keskin öngörüler içeriyordu. Biraz bekleyelim.. dedik
size sunmadan önce. Örn. PKK’nın terör örgütü listesinden çıkarılacağı öngörüsü..
Doğrusu bu denli, çabuk beklemiyorduk. Dündar’ın yazısından 1 hafta geçmeden,
AB ve ABD “hürmetle selamlayarak” (!?) APO – BDP – KCK – PKK 4’lüsünün
“silah bırakma” eylemini (gerçekte silah bırakılmadığını ise KCK başkanı
Murat Karayılan
açık seçik söyledi Kandil’deki basın toplantısında ve sitemizde
bu açıklamaya yer verdik; http://ahmetsaltik.net/karayilan-acikladi-akp-cozume-ne-verdi/, 26.4.13 ve http://ahmetsaltik.net/onur-oymen-karayilanin-mulakati-ve-muhtemel-senaryolar/, 22.4.13) adeta kutsadılar ve terör örgütü listesinden çıkardılar.

Emperyalist politik koro, kabul edelim çok usta oynamakta. PKK terör örgütü listesinden çıkarılınca, Devletimizle görüşme masasında, de facto kazandığı, kazandırıldığı “görüşme ehliyeti”ni  devletler hukuku bakımından da biçimsel olarak kazanmış olacak ve bu bağlamdaki itirazlar iyice boğulacak..

Gelişmeler çook sevimsiz hatta bunaltıcı.

Sayın Dündar’ın ağzından yel alsaydı.. diyerek geciktirdiğimiz yazısını paylaşalım ve düşünelim istiyoruz..

Türkiye’de gene birkaç yol haritası belirdi ne yazık ki..

Oysa Yüce Atatürk de diyor ki;

*  “Milletlerin tarihinde bazı dönemler vardır ki, belli amaçlara erişebilmek için maddî ve manevî ne kadar kuvvet varsa hepsini bir araya toplamak ve aynı doğrultuya yöneltmek gerekir. Yakın yıllarda milletimiz, böyle bir toplanma ve birleşme hareketinin önemli sonuçlarını kavramıştır. Memleketin ve devrimin, içeriden ve dışarıdan gelebilecek tehlikelere karşı korunması için,
bütün milliyetçi ve cumhuriyetçi kuvvetlerin bir yerde toplanması gerekir.
Aynı cinsten olan kuvvetler, ortak amaç yolunda birleşmelidir.”

Bu yakıcı sorunu ayrı bir yazı konusu yapacağız.

Teşekkürler Sayın Dündar;
– Yurtsever yazılarınız ve çizginiz için
– yüksek isabetli, öngörülü bu ve öbür yazılarınız için
– Ve bugünlerde açacağınız yurtsever – ulusalcı olacağından emin bulunduğumuz
TV kanalınız için..

Başarılar diliyoruz gönülden..

Sevgi ve saygı ile.
29.4.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
===========================

Uğur DÜNDAR

portresi

Yürekli Bir “Akil” Aranıyor!..

Dün bi­ri­si çık­mış “a­kil in­san­la­rın baş­ka­nı kim?” di­ye so­ru­yor. Böy­le so­ru olur mu?
Kim ola­cak? Baş­kan Oba­ma de­ğil her­hal­de! On­la­rı kim se­çi­yor­sa baş­kan da odur. Ya­ni Baş­ba­kan Er­do­ğa­n’­la çö­züm sü­re­ci­nin (içe­ri­de­ki) eş baş­ka­nı Ab­dul­lah Öca­lan!.. Baş­kan­lar bel­li de, ma­sa­da han­gi ka­rar­la­rın alın­dı­ğı he­nüz res­men açık­lan­mış de­ğil. Va­tan­daş akil­le­re so­ru­yor, on­lar da va­tan­da­şa!..

Her­kes İm­ra­lı­’y­la va­rı­lan mu­ta­ba­ka­tın içe­ri­ği­ni, bir bi­le­nin top­lu­ma an­lat­ma­sı­nı bek­li­yor. Baş­ba­kan Er­do­ğan ise ne­le­rin olup bit­ti­ği­ni dü­rüst­çe açık­la­ma­sı ge­re­kir­ken, so­ru so­ran, sü­re­ci sor­gu­la­yan ga­ze­te­ci­le­re ha­ka­ret edi­yor, he­def gös­te­ri­yor. “Mü­za­ke­re fa­lan yok, bun­la­rı ya­zan kö­şe ya­zar­la­rı ça­pul­cu­dur! Siz bu ça­pul­cu­la­ra bak­ma­yın, bi­ze ina­nın!”
di­yor. Ama ile­ri de­mok­rat (!) Baş­ba­ka­n’­ın ha­ka­ret­le­ri­nin mü­rek­ke­bi ku­ru­ma­dan, Ah­met Tür­k’­ten ya­lan­la­ma ge­li­yor. Kürt si­ya­se­ti­nin ön­de ge­len­le­rin­den Türk, “Kürt­le­rin
so­kak­ta ka­zan­dı­ğı­nı, ma­sa­da da ka­za­na­cak­la­rı­nı!” söy­lü­yor. Böy­le­ce AK­P’­nin PKK ile ma­sa­ya otur­du­ğu­nu, mü­za­ke­re­le­rin sür­dü­ğü­nü bir kez da­ha ilan edi­yor.

* * *
Pe­ki Ah­met Tür­k’­ün “ka­za­na­ca­ğı­z” de­di­ği ma­sa­da ne­ler gö­rü­şü­lü­yor?
Bu so­ru­nun ce­va­bı­nı da yi­ne PKK’­ya ya­kın Kürt çev­re­le­ri ve­ri­yor.

* * *
On­la­ra gö­re, Öca­la­n’­ın çağ­rı­sıy­la PKK’­nın baş­lat­tı­ğı ateş­ke­se dev­let uy­mak
zo­run­da
. Uy­ma­dı­ğı tak­dir­de si­ya­set­le mü­za­ke­re dö­ne­mi nok­ta­la­na­cak! Ya­ni tek­rar te­rör baş­la­ya­cak! AKP hü­kü­me­ti, Öca­la­n’­ın da­ha öz­gür ha­re­ket et­me­si için uy­gun
ko­şul­lar ya­ra­ta­cak. AKP ge­nel mu­ta­ba­kat met­ni­ne bağ­lı ka­lır ve söz ver­di­ği adım­la­rı
za­ma­nın­da atar­sa, PKK, Ku­zey Irak içine çekilmeye baş­la­ya­cak!.. An­cak bu çı­kış,
ay­nı za­man­da ye­ni bir Kürt-Türk it­ti­fa­kı­nın te­me­li­ni oluş­tu­ra­cak. Böy­le­ce
Bü­yük
Kür­dis­ta­n’­ın par­ça­la­rı
ara­sın­da­ki iliş­ki­ler öz­gür­le­şe­cek. Bir an­lam­da Kür­dis­ta­n’­la bir­lik­te ‘mi­sak-i mil­li­’ gün­cel­le­şe­cek. (Ku­zey Irak, Su­ri­ye­’nin Ku­ze­yi ve Tür­ki­ye­’de­ki özerk Kür­dis­tan ara­sın­da kon­fe­de­ra­tif bir ya­pı oluş­tu­ru­la­cak. Bu ya­pı­ya zen­gin pet­rol ya­tak­la­rı­na sa­hip Ker­kük ve Mu­sul da da­hil edi­le­cek. Ker­kük Ku­zey Ira­k’­ın baş­ken­ti, Bar­za­ni de baş­ka­nı ola­cak!) Bu ara­da ye­ni Ana­ya­sa ile bir­lik­te ye­ni se­çim ya­sa­sı,
ba­ra­jın dü­şü­rül­me­si, kö­ye dö­nüş için ça­lış­ma­lar baş­la­tı­la­cak. PKK ve KCK da­hil
ol­mak üze­re Kürt ha­re­ke­ti­nin bü­tün ak­tör ve yö­ne­ti­ci­le­ri­nin öz­gür si­ya­set
yap­ma­la­rı­nın önün­de­ki en­gel­ler bir bir kal­dı­rı­la­cak.

* * *

Pe­ki PKK si­lah­la­ra ve­da ede­cek mi? Ha­yır et­me­ye­cek! Kürt­le­rin ve Kür­dis­ta­n’­ın var­lık ve öz­gür­lü­ğü gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­dan si­lah­lar bı­ra­kıl­ma­ya­cak. Kürt­ler bu
gü­ven­ce sağlanıncaya kadar öz sa­vun­ma güç­le­ri­ni (si­lah­la­rı) mu­ha­fa­za ede­cek­ler. Çift ta­raf­lı ve ka­lı­cı bir ateş­kes­ten en faz­la PKK / BDP ya­rar sağ­la­ya­cak. Kür­dis­tan Ulu­sal Kon­gre­si kı­sa bir dö­nem­de PKK’­nin res­mi ve eşit ka­tı­lı­mıy­la top­la­na­bi­le­cek. Yakın bir ge­le­cek­te PKK, ABD ve Av­ru­pa­’nın te­rör ör­güt­le­ri lis­te­sin­den çı­ka­rı­la­cak!
(A. Saltık’ın notu : Çıkarıldı!) Son aşa­ma­da 14 yıl­dır İm­ra­lı­’da tu­tu­lan Ab­dul­lah Öca­lan öz­gür­lü­ğü­ne ka­vu­şa­cak! Tür­ki­ye­’nin üni­ter dev­let ya­pı­sın­dan vaz­ge­çip,
ye­ni ida­ri şek­li­ni (eya­let sis­te­mi, şu ve­ya bu isim­le
özerk Kür­dis­tan)
ka­bul­len­me­siy­le, ba­rış sü­re­ci­nin önem­li bö­lü­mü ta­mam­lan­mış ola­cak!..

* * *
Se­nar­yo bu­dur!
Bu­nu açık­la­ya­bi­le­cek yü­rek­te bir “a­ki­l”, he­nüz ana­sı­nın kar­nın­dan doğ­ma­mış­tır! (
SÖZCÜ, 21.04.2013)

Naci BEŞTEPE : BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ


E. Tümg. Naci BEŞTEPE

Naci_Bestepe_portresi

BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ      

Bugün (24 Mart 2013 Pazar), Ankara Yenimahalle Belediyesi Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde, ADD öncülüğündeki VATAN-CUMHURİYET VE EMEK BİRLİKTELİĞİ‘nin düzenlediği, Anayasa ve Türkiye Gündemi konulu,  ANKARA BULUŞMASI’nı izledim.

2000 kişilik salona 5 bin kişi gelmişti.

Daha önce görmediğim coşkulu bir kitle vardı.

Konuşmacılar izleyicileri, izleyiciler konuşmacıları ateşledi.

Karşılıklı çok güzel etkileşim oldu.

Bu kalabalık, ilgi ve coşkuda; organizasyonun iyi planlanıp uygulanması yanında,
21 Mart NEVRUZ ve BÖLÜNME mitinginin yarattığı tepkinin de etkili olduğunu değerlendirdim.

Başta ADD Genel Başkanı Sayın ÇÖLAŞAN olmak üzere çorbada tuzu bulunan herkesin kutlanmayı hakkettiğini söylemeliyim.

Kısaca konuşmacılardan aldığım vurguları aktarayım.

– ÇYDD Başkanı Prof. Aysel ÇELİKEL;

Cumhuriyetle al-ver olmaz.

Her şeyini Atatürk Cumhuriyetine borçlu bir Türk vatandaşı olarak dayatılan sisteme teslim olmayacağım.

 Ankara Barosu Başkanı Prof. Metin FEYZİOĞLU;

Ver padişahlığı al özerkliği.
Sevr’i hortlatmayız, Lozan’ı vermeyiz.
Görev belgemiz Atatürk’ün Gençliğe Hitabı’dır.

 Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sabih KANADOĞLU;

Yurdun bütünlüğü, ulusun bağımsızlığı tehlikededir. Ulusun bağımsızlığını yine ulusun  azim ve kararı kurtaracaktır.

 – Gazi Koray GÜRBÜZ;
Annemin göz yaşlarının hesabını kim verecek?
Madalyalarımızı Öcalan’a mı verecekler?
Vücudumuzun kalan kısmını da vatanımızın bütünlüğü ve ulusumuzun birliği için vermeye hazırız.
Anaların gözyaşının alçakça kullanılmasına asla izin vermeyeceğiz.

– Eğitim-İş Sendikası Başkanı Veli DEMİR;

1980’de Türkiye 45 milyonken 2.5 milyon sendikalı vardı.
Bugün, 75 milyonluk ülkede yalnızca bir milyon sendikalı var.

 Şair ve gazeteci Ataol BEHRAMOĞLU;

Cellat hukukunu reddediyorum. Bunlar hem hakim, hem savcı hem cellat..
Antiemperyalist, aydınlanmacı, yurtsever cephede buluşmalıyız.

– BMC İşçileri Temsilcisi;

Kanuni Sultan Süleyman, eş başkanlık yapacağına aç işçilerini doyur.

– Engelliler Federasyonu Başkanı Turhan İÇLİ;

Yoksullar ve sakatlar, diktatörlüğü sürdürmek için oy deposu haline getirilmek istenmektedir. Ulusal değerler kadar halkın sosyal durumu da gözetilmelidir.

 TGB Eski Başkanı ve Aydınlık Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İlker YÜCEL;

Çözüm iktidar olmaktır. İktidar mücadelemizi sürdüreceğiz.
Parça parça  direne direne değil, BİRLEŞE BİRLEŞE KAZANACAĞIZ.
      Gençlik vardır. Deneyiminizden yararlanmak istiyoruz.

    – Gazeteci- Yazar Bekir COŞKUN;

      Kötü gidişe dur demek için siyasi partiler aklını başına toplamalıdır.
AKİL ADAMLAR topluyor, sizler SAKİL ADAMLAR mısınız?
Gerekiyorsa Meclisi  terk edin.

 – İstanbul Barosu Başkanı Ümit KOCASAKAL;

Ülke işgal altındadır!
      Milli görüşten gelip ABD emperyalizmi ile işbirliği yapanlarca işgal gerçekleştirilmiştir.
Muhalefet milletvekilleri Meclisi terk etmeye hazır olmalıdır.
      Başı kapalı ulusalcı kadını, başı açık işbirlikçiye tercih ederim.
Siyasallaşacağız.

    – ADD Genel Başkanı Tansel ÇÖLAŞAN;

Cumhuriyetten mağdur olduğunu iddia eden dinciler ile bölücüler (feodal ağalar) Cumhuriyete karşı iş birliği halindedir.

AKP’li milletvekillerinin çoğu da vatan-millet ve Cumhuriyet için oy kullanacaktır. Yoksa tarih ve millet onları affetmeyecektir. İhanet edenler olarak yazılacaklardır.

Görevimiz; köy köy, mahalle mahalle halkı aydınlatmak, buradan alınan mesajları iletmektir.
Çağrı yaptığımızda hazır olun.
İlk çağrı; 8 Nisan’da hep beraber SİLİVRİ’de olacağız.

********************
      Ulusal birlikteliğimize, vatanın bütünlüğüne, cumhuriyet değerlerimizi korumaya olan kararlılığımızı yineleyerek ve güven tazeleyerek ayrıldık salondan.
Bir kez daha teşekkürler bu günü bize yaşatanlara.