Etiket arşivi: Abdullah Gül

Konuk Yazar Rifat Serdaroğlu : Doğan Görünümlü Şahin

DOSTLAR,

Günaydın!

Sn.Serdaroğlu’nun yazısını sizlerle paylaşarak güne başlamak istedim..

Türk Tarihinin çok önemli 2 araştırıcısı Sn. Kazım Mirşan ile Sn. Haluk Tarcan’ın çalışmalarını
özenle izlemek gerekiyor.

“ÖZENLE TECAVÜZCÜ AKLANIR” başlıklı makaleyi de sizlere alıntılayacağım..

İyi bir gün dilerim..

Sevgi ve saygı ile.
13.6.12, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

================================================================================================================

DOĞAN GÖRÜNÜMLÜ ŞAHİN

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

Türkiyeli Eşbaşkan Başbakan Erdoğan; “Kürtçülük” konusundaki ortağı “Yeni CHP” için bu tabiri kullandı.
Gençler bunun ne anlama geldiğini bilmezler. Koç grubunun “Şahin” adı ile ürettiği bir araba vardı.
Daha sonra, bir üst model olarak “Doğan” marka bir araba üretildi.

Bazı uyanıklar Şahin’e, Doğan görüntüsü vererek satmaya başladılar. Bu deyiş, o zamanlardan kalmadır.
Kökeninde aldatma-kandırma-hile vardır. Her nedense Tayyip Bey verdiği örneklerde ya “yemek”, ya “aldatmak”,
ya da “asmak-kesmek” gibi deyimler kullanır. Aklından hiç çıkmıyor herhalde… Türkiyeli Başbakan Erdoğan’a ve
“Kürtçe Eğitim” konusundaki destekçisi Kılıçdaroğlu’na, 20 yıllık bir ilmi çalışmadan söz etmek istiyorum.
Umarım yararlı olur.

İstanbul Üniversitesi ve Türk Tarih Kurumu tarafından “Şeref Payesi” verilen değerli bilim adamı Arkeolog-
Profesör Dr. Afif Erzen, 1967 yılında, İstanbul Üniversitesine bağlı “Van Bölgesi Tarih ve Arkeoloji Araştırmaları Merkezini” kurmuştur.

Bu merkezde tanınmış Türk Profesörlerin yanında, yabancı Profesörler de çalışmıştır. Bunlardan biri,
Ermeni sorununa ışık tutmuş ve ekibiyle 1984 yılına kadar bu merkeze çalışan Profesör Erich Feigl’ dir.
20 Yıllık çalışmanın sonucunda ulaşılan gerçekler;

 Türkler, yani atalarımız, M.Ö 13.000 yılında Anadolu’ya göç etmişlerdir. Yani bizler, 15.000 yıldan beri Anadolu’nun sahibiyiz.
 Türkler, GÖÇEBE değil, GÖÇMEN olarak, Anadolu’yu yurt edinmek için gelmişlerdir.
 Türkler, o tarihlerde “Yazı” sahibidirler.
 M.Ö 14.000 tarihli ORAL dağlarındaki Şölgen taş mağarasında, Rus ve Fransız araştırmacılar tarafından bulunan yazıtlarda, Türklerin Tanrının Birliğine inandıkları yazmaktadır.
 Kırgızistan Saymalıtaş Vadisi’nde bulunan eserlerde; Türklerin tekerleği icat ettikleri, tekerlekli sabanla çift sürdükleri, Geyik-At- Köpek gibi hayvanları evcilleştirdikleri kanıtlanmıştır.
 Türkler, ileri seviyede bilgi ve düşünce sahibi olarak Anadolu’ya göç ettiler ve Anadolu’nun “Dip Kültürünü” oluşturdular…

Bu gerçeklere;

• Van Bölgesi esas alınarak, Mağara ve Kaya altı- Kaya üstü resimlerin M.Ö. 13.000-6.000 tarihleri arasında olmaları,
• Bu resimlerin eşleri ya da benzerlerinin Orta Asya’dan itibaren mevcut olmaları,
• Kâzım Mirşan’ın okuduğu 40 kadar yazıtları,
• Servet Somuncuoğlu’nun, Çin’den İzmir’e kadar çekilen bir hattın kuzey ve güneyindeki, milyona erişen sayıdaki resim ve kaya yazıtlarından,
• Ankara yöresinde bulunan 5.000 kaya resminden, ulaşılmış ve kanıtlanmıştır…

Gelelim bize hala okutulan Batı Merkezli tarihe;

Batı merkezli tarih, Emperyalistlerin gereğinde çıkarlarına uygun bir “yapay devlet” kurabilmeleri için,
Doğu Anadolu’yu bilerek tarihsiz bırakmıştır. Bunlara göre Türkler, Anadolu’ya M.S. 1071 yılında gelmiştir.
Türkler, Anadolu’ya geldiklerinde kültürsüz, bilgisiz çoban sürüsünden oluşan göçebelerdir!…
Türkleşmesi M.S. 1071 tarihinden sonra başlamıştır.
Resmî, yani Batının istediği Türk Tarihi ve okullarımızda maalesef hala okutulan tarih, Batı Merkezli Tarihtir.
Bilinmesi gereken bu tarihin, maksatlı yazılmış bir tarih olduğudur.

Kanıtlanmış bilimsel gerçeklere göre, bizler Anadolu’nun 15.000 yıllık sahipleriyiz.

– Bu tarihten sonra Anadolu’ya gelenler sahiplik iddiasında bulunamazlar.
– Anadolu’nun Hıristiyanlaştırılması çalışmaları, Hazreti İsa’nı müritlerinden Saint Paul’un M.S. 7. Yüzyılda Anadolu’ya gelmesiyle başlamıştır.
– Alt kimlik, Üst kimlik, Anayasal kimlik, 47 Etnik köken iddiaları, Anadolu’yu parçalamak ve
Türkleri etkisiz hale getirme çabalarıdır.
– Bunlar Sevr’i hortlatmak için ileri sürülmüş bahanelerdir…

Bu bilimsel gerçekleri;

 “Doğan Görünümlü Şahin” deyişini kullanan, “Çağdaş Görünümlü Badem” ile “Atatürk Milliyetçiliği” ilkesine inandığını söyleyen, “Genel Başkan Görünümlü Kuzu Muhalefet” bilsin istedik. Belki faydası olur, okurlarsa.
 Bu yazıyı okuyanların veya ele geçirenlerin, “Ne Mutlu Türküm Diyene, sözünü her yere yazmak, ilkelliktir.” diyen Çankaya’daki Abdullah Bey’den saklamalarını rica ederim. Bırakın o, bildiği gibi davranmaya devam etsin…
Not; Bu çalışmayı bana gönderen Sayın Haluk Tarcan’a teşekkür ederim.

Sağlık ve başarı dileklerimle.

13 Haziran 2012

RİFAT SERDAROĞLU
rifatserdaroglu@gmail.com
twitter.com/rifatserdaroglu
0 532 211 00 11

ADD 12. Genel Kurulu’nun Ardından.. / Remarks Following General Assembly of Association for Ataturk’s Ideology

ADD 12. Genel Kurulu’nun Ardından..

Prof. Dr. Ahmet Saltık
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
www.ahmetsaltik.net

Dostlar,

Çok coşkulu bir genel kurul geçirdik.
Dileğim ADD’nin bu süreçten güçlenerek çıkmış olmasıdır. Gözlemim de budur.
Bir Cumhuriyet kadınının, emekli Danıştay Başkan Vekili / Başsavcısı gibi yüksek sıfatı olan aydın
ve yürekli bir hanımefendinin, Tansel Çölaşan’ın ADD başkanlığı, Cumhuriyet devrimlerinin ürünüdür ve
çok kıvanç vericidir. Bana çok keyif veriyor.. Divan da bir “kadın”ın yönetimindeydi,
kadroda da epey “kadın” arkadaşlarımız var..

Kadınlarımız meş’um (lanetli) gidişe el koyuyorlar galiba.. Ne güzel!
Hiçbir göreve aday olmadığımız biliniyor. Ama verilecek her görevin neferi olduğumuz da..
Ünvan, rütbe vb. istemeden, aramadan..

Gazi Kurtuluş savaşımızı “Sine-i millette ferd-i mücahit” olarak hiçbir ünvanı, sanı olmadan,
üstelik boynunda idam fermanı ile yürütmedi mi?

Bütün Örgütü kutlamak gerekir. Başarı tüm özverili ADD emekçilerinindir.

Yönetim elbette yapıcı biçimde eleştirilecektir ama öneri de sunarak.
Asla yıkıcı olmadan.. Koşullar çoook ama çooook ağır, kritik.. Tek reçete ULUSAL BİRLİK!

Bir dahaki seçime dek koşulsuz şimdiki kadronun vargücümüzle arkasındayız!

Sayın Bayan Çölaşan ve çok değerli takım arkadaşlarına gönülden başarı diliyoruz ve
hep ama hep birlikte olacağımızı açıkça ve koşulsuz belirtiyoruz.

* * * *

Dostlar,

Sonuç bildirisinin yazılması için Genel Kurul bizleri onurlandırarak görevlendirdi. ADD (ve bizim)
web sitesinde yer alan bildiri metninin altında öbür çok değerli 4 arkadaşımın da imzası görülüyor.
Bizim metnimizde şöyle bir tümce de vardı :

 “Açıkça sormak isteriz ki; ülkesinin bölünmesini net biçimde içeren resmi haritaların yayınlandığı bir küresel oyunda Eşbaşkan olmak, sözcüğün en açık anlatımıyla VATAN HAİNLİĞİ değil midir?”

Genel Kurulumuz (Divana verdiği yetki ile) bu tümceyi uygun görmedi.. Elbette saygı ile karşılıyoruz..
Fakat ben kendi adıma bu soruyu sormak istiyorum, yanıtını da çook ama çoook merak ediyorum :

Tayyip Bey Anayasa Mahkemesi’nde partisinin kapatılma davasında BOP Eşbaşkanlığı görevini yadsıdı
(gerçek dışı bildirimde bulundu!). Suç değil idi ise, sorun yaratmayacak idi ise niçin yadsıdı?

Sorun olacak idi ise neden görev aldı? Açık açık neden savunmadı eylemini Yüce Mahkemede ?
Oysa Ulusal Kanal’da görüntülü-sesli kayıtlarını izliyoruz.. 34-36 kez Eşbaşkan olduğunu kendi ağzıyla söyledi. Bu kayıtlara Tayyip beyin bir itirazı olmadı.. Olamaz ki! Kanıtlı..

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ne yapar bilmiyoruz.. Ama bir şey yapmadığını görüyoruz..

*****

Sevgili AKP’liler,

Bu çok açık ve kritik bir kırılma noktasıdır.. Tarihte acı örnekleri vardır.

Ülke ve Ulus adına hazmedilmesi ve kabulü asla ve asla olanaklı değildir.

Bir ülkeyi yöneten insan, ülkesinin bölünmesini hedefleyen haritalar apaçık orta yerde iken,
bu haritalar BOP kapsamında ABD Silahlı Kuvvetler Dergisi’nde yayınlanırken, NATO toplantısında
İtalya’da Türk subaylarına gösterilirken.. orada eşbaşkan olamaz!

Bunun 2 açıklaması vardır :

1. Çok ağır gaflet-dalalet
2. Hıyanet..

Zırva tevil götürmez.. Mızrak da çuvala sığmaz.. Tersine örnek gösterilemez..

Türkiye bir akıl tutulması yaşıyor.

Basın ve yargı kuşatılmış.. Konu gündeme taşınmıyor, tersine unutturuluyor.
Ama bu tablo herhalde sonsuza dek sürmeyecek..

12 Eylül sürdü mü?? Hitler, Cromwell, Franco, Mübarek… rejimi sürdü mü? Hatta 28 Şubat !?
Tayyip beye uzun ömür dileriz, Kenan Evren gibi 90′lı yaşlarında da olsa bu ağır eyleminin hesabını yargıda mutlaka verecektir.. Olmadı gıyabında yargılanacaktır.

Yenilir yutulur tarafı olamaz bu BOP EŞBAŞKANLIĞININ..

Bir Toplum Hekimliği Uzmanı olarak Hekimce tanımızı (teşhisimizi) söyleyelim :

Bu, bir toplumun akıl tutulmasıdır;

* halkın kollektif illüzyonudur,
* kitlelerin realiteden koparılmasıdır,
* sosyal dissoyatif sendromdur..

Çıplak söyleyelim : SOSYAL ŞİZOFRENİDİR!

CIA operasyonudur..

Görevimiz halkımızı bu patolojik tablodan çekip çıkarmaktır.
Bunun yol ve yöntemlerini bulmaya, içinde bulunduğumuz tablo bizi mahkum kılıyor.
Dolayısıyla çözüm bu mahkumiyetten doğal olarak ve kaçınılmaz biçimde (diyalektik!) doğacaktır.

Bu arada yine de dileyelim :

Sn. Erdoğan bir an önce bu görevi (hangisini isterse??) bırakmalıdır.
Bu kez de, bu koşulla iktidar yapıldığı için ABD desteğini yitirecektir ve
iktidarda kalma olanağını yitirecektir..

Kırk satır mı kırk katır mı??

Sanırım dünyanın en zorda adamı Tayyip bey olmalı.

Yine de zararın neresinden dönülürse kârdır; ata sözüdür..

*****

Türkiye kadim bir ülkedir; bu zincirleri er geç kırar; AYDINLIK hep ama hep kazanır..
Ama sorumlularının, başta Tayyip bey ve Abdullah Gül, onlara gözü kapalı, koşulsuz destek veren
AKP siyasal kadrolarının faturası giderek ağırlaşır, altından kalkılamaz duruma gelir.
AKP’ye milyonlarca oy veren necip halkımız da elbet derin uykusundan uyanacaktır, uyandırılacaktır.

Sayın Başbakan, Sayın Gül, sevgili AKP’liler..

Lütfen biraz sağduyu, sağduyu, sağduyu..

Bunları size yaşı 60′a gelmiş, 36 yıllık bir hekim ve 17 yıllık bir tıp profesörü olarak içtenlikle
ama derin kaygı ile yazmaktayım.

 Mazlum bir ulusun, 80 milyon insanın yazgısı elinizde..

Çok ağır vebal altındasınız; ah almayınız, almamalısınız, altından kalkamazsınız.
Vicdanınıza tarihsel vebalin hesabını veremezsiniz, ruhsal apseleriniz sizi bitirir..

Duyuyor, görüyor musunuz, hissediyor musunuz ????

Yoksa ???

Sevgi ve saygı ile.
12 Haziran 2012, Ankara

Prof. Dr. Ahmet Saltık
Ankara Üniv. Tıp Fak.
Halk Sağlığı (Toplum Hekimliği) Uzmanı
www.ahmetsaltik.net

HAVA-İŞ’e Gönülden Destek İletisi / A Cordial Support for the Strike of Turkish Union HAVA-IS

Hava_ise_destek_1.6.12