Kategori arşivi: Hekim Saltık

2015 Ocak Ayı Aydınlanma Makalelerimiz..


2015 Ocak Ayı Aydınlanma Makalelerimiz..

Dostlar,

2015 yılı Ocak ayı içinde yazp bu sitede sizlerle paylaştığımız makaleleri topluca listelemek ve erişkeleri (linkleri) ile birlikte aşağıda paylaşmak istiyoruz.

Okurlarımızın sitemize göstedikleri destek ve ilgiye şükranlarımızı sunarız.
Geçtiğimiz ay 27 Ocak (2015) günü, 1 gün içinde sitemizde 9866 dosya
doğrudan ziyaretle okundu.
Ayrıca paylaşım ile üzüm salkımı gibi okuma rakamları büyüyüyor bilindiği gibi..
Face, tweeter, Google 1, Linkedin vd. üzerinden ve okuyucuların kendi aralarında paylaşılıyor..

2015 Yılı  Ocak ayı A y d ı n l a n m a  Makaleleri [18 adet]

No Makalenin konusu Yayımlandığı yer(ler) Tarihi
1 “F savcıları görevden alındı” ama ?? http://ahmetsaltik.net/2015/01/01/f-savcilari-gorevden-alindi/ 01.01.2015
2 AKP İktidarının 12 Yıllık Özelleştirme Talanının
Dehşet Verici Muhasebesi
http://ahmetsaltik.net/2015/01/01/bir-yilin-degil-bir-iktidarin-ozellestirme-muhasebesi/ 01.01.2015
3 Atatürk’ün Ankara’ya Gelişinin 95. Yıl Dönümü ve Öncesi.. http://ahmetsaltik.net/2015/01/02/ataturkun-ankaraya-gelisinin-95-yil-donumu-etkinlikleri-ve/ 02.01.2015
4 ULUSAL İŞ SAĞLIĞI ve GÜVENLİĞİ POLİTİKA BELGESİ – 2 ve 3 Üzerinde Düşünceler http://ahmetsaltik.net/2015/01/03/ulusal-is-sagligi-ve-guvenligi-politika-belgesi-ii-ve-3-uzerinde-dusunceler/ 03.01.2015
5 118. SESSİZ ÇIĞLIK EYLEMİNDE BULUŞALIM… http://ahmetsaltik.net/2015/01/03/118-sessiz-ciglik-eyleminde-bulusalim/ 03.01.2015
6 EKONOMİDE SULAR ISINIRKEN… http://ahmetsaltik.net/2015/01/08/turk-is-dunyasini-doviz-kuru-vurdu/, 08.01.2015 08.01.2015
7 CIA Türkiye İstasyon Şefi Mr. Fuller Yine Operasyonda mı? http://ahmetsaltik.net/wp-admin/post.php?post=29536&action=edit&message=1, 08.01.2015 08.01.2015
8 EĞİTİM-İŞ’ten POLİS DEVLETİ GÖRÜNTÜLERİ SERGİSİNE ÇAĞRI.. http://ahmetsaltik.net/2015/01/09/egitim-isten-polis-devleti-goruntuleri-sergisine-cagri/ 09.01.2015
9 AYM; Askeri Casusluk davasında ‘hak ihlali var..’ TPK’nin Yürüttüğü Tarihsel Savaşım… ve Türkiye Gündemi.. http://ahmetsaltik.net/2015/01/10/aym-askeri-casusluk-davasinda-hak-ihlali-var-ve-turkiye-gundemi/ 10.01.2015
10 Doğu Perinçek, AİHM’de Savunma Hakkını Kullanmalıdır! http://ahmetsaltik.net/2015/01/11/dogu-perincek-aihmde-savunma-hakkini-kullanmalidir/ 11.01.2015
11 Paris’teki kanlı irtica saldırısını kınıyoruz; ama… http://ahmetsaltik.net/2015/01/11/paristeki-kanli-irtica-saldirisini-kiniyoruz-ama/ 12.01.2015
12 Dinamik Nüfus Yapısının Korunması Programı Eylem Planı Üzerine http://ahmetsaltik.net/2015/01/12/dinamik-nufus-yapisinin-korunmasi-programi-eylem-plani/ 12.01.2015
13 Doğu Perinçek’in Yurtdışına Çıkış İznini Kim – Neden Engelliyor?? http://ahmetsaltik.net/2015/01/15/dogu-perincekin-yurtdisina-cikis-iznini-kim-neden-engelliyor/ 15.01.2015
14 Başbakan Davutoğlu’nun
Cumhuriyet’e “Bedeli olur” Sözü Üzerine..
http://ahmetsaltik.net/2015/01/17/basbakan-davutoglunun-cumhuriyete-bedeli-olur-sozu-uzerine/ 17.01.2015
15 Doğu Perinçek’in Yurtdışı Yasağının AİHM Davası İçin Kaldırılması Üzerine http://ahmetsaltik.net/2015/01/20/29763/ 20.01.2015
16 TBMM’de 4 Eski Bakan’ın Aklama Oylamasının Çağrışımları http://ahmetsaltik.net/2015/01/21/tbmmde-4-eski-bakanin-aklama-oylamasinin-cagrisimlari/ 21.01.2015
17 RTE’nin TCMB’na Çatmasının Arka Yüzü ve
Ülkeye Muazzam Maliyeti
http://ahmetsaltik.net/2015/01/23/doviz-acigi-ulusal-gelirin-yarisini-asti-ve-rtenin-tcmbna-catmasinin-arka-yuzu/ 23.01.2015
18 TÜİK 2014 Sonu Nüfus Verileri  : 2014’te Nüfus
1 Milyondan Çok Arttı; Gereksiz ve Hızla Çoğalıyoruz..
http://ahmetsaltik.net/2015/01/28/tuik-nufus-verileri-2014te-nufus-1-milyondan-cok-artti-gereksiz-ve-hizla-cogaliyoruz/ 28.01.2015

Anımsanacağı üzere 2014 sonunda yıllık aydınlanma konferanslarımızın dökümünü de vermiştik..  1996 başından bu yana, kaydedebildiğimiz ölçüde,
1468 görsel konferans rakamına Ocak 2015 sonunda eriştik..

2014 Yılı Aydınlanma Konuşmalarımız :
Ulusa Hesap Verme Sorumluluğu
(http://ahmetsaltik.net/2015/01/02/2014-yili-aydinlanma-konusmalarimiz/)

Ocak 2015 içinde 2 konuşmamız oldu..

– Soğuklar ve Sağlığımızı Korumak  (Canlı TV programı, Kanal A, yakl.20 dk.)
http://youtu.be/BL6KLmmF-qs, 05.01.2015

– Türkiye’de Aydın Cinayetleri Neden Durdurulamıyor? Katiller kim?? (görsel konferans)
Ulusal Güç Birliği Girişimi – Isparta, 24.01.2015

İlgi, destek ve katkınızın sürmesi dileğiyle..

Sevgi ve saygı ile,
01.02.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Not : 02 Ocak 2015 günü topluca yayımlamıştık…

http://ahmetsaltik.net/2015/01/02/ozgecmis-ve-bilimsel-calismalar-listesi/

Halkımıza dönük AYDINLANMA makalelerimizin (tıbbi olmayan) listesi
(1996 başından bu yana 450+ adet)
 Halkımıza dönük AYDINLANMA konuşmalarımızın / konferanslarımızın listesi
(1996 başından bu yana 1465 adet)

TNSA 2013 Verileri “3 çocuk” söyleminin etkisini ortaya koyuyor.. ve çağrışımlarımız..


TNSA 2013 Verileri 

“3 çocuk” söyleminin etkisini ortaya koyuyor

_nufus-insan

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsünün 1968 yılından bu yana 5 yılda bir yaptığı Türkiye Nüfus ve Sağlık Araştırması’na (TNSA-2013) göre
Türkiye hala genç nüfusa sahip.

Ankra Tabip Odası Hekim Postası

Ocak 2015, sayı 65

Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü’nce (AS: 2009’dan bu yana son birkaç yıldır sürüyordu bu son çalışma..) yürütülen araştırma için 11794 hane halkı ve doğurgan yaşlardaki 9746 kadınla görüşme yapıldı. TNSA-2013 sonuçlarına göre nüfusunun yarısı
30 yaşın altında olan Türkiye
hala genç nüfusa sahip.

Nüfusun %26’sı 15 yaş altındayken, yaşı 65+ nüfus ise %8 düzeyinde. Araştırma sonuçlarını değerlendiren Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Öğretim Üyesi
Doç. Dr. Ahmet Sinan Türkyılmaz,

“Sonuçlara göre evet nüfusumuz yaşlanıyor ama henüz yaşlı nüfus diye nitelenecek sınıflamaya girmiyoruz. Avrupa’nın deneyimlediği yaşlı nüfus, geriye dönülmez düşük doğurganlıkları şu an deneyimlemiyoruz ama bunları deneyimlememek için de politikaları buna göre belirlemekte fayda var. Çok yüksek doğurganlık da en az yaşlı nüfus kadar problemlere yol açabilir.” açıklamasını yaptı.

Son araştırmada azalmaya devam eden hane halkı büyüklüğü kentte 3.6,
kırda ise 3.9 olarak belirlendi. Hanelerin %9’u ise tek kişilik
(AS: Toplam yaklaşık 20 milyon hane var.. 1,8 milyon hanede tek kişi yaşıyor..)

İstenilen çocuk sayısı artıyor

Doğurganlık oranının düşmesi beklenirken bir durağanlaşmayla karşılaşıldığını belirten Türkyılmaz, “En az 3 çocuk” söyleminin bunda payı olabileceğini sözlerine ekledi.

“Çocuğun olmadığı döneme dönseydin kaç çocuk isterdin?”
türünden niyet sorularına aldıkları yanıtların söylemin olası etkisini ortaya koyduğunu belirten Türkyılmaz, 2008’de 2.5 olan istenen çocuk sayısının TNSA 2013 araştırmasında
2.9’a yükseldiğini belirtti.

Türkyılmaz, nüfusta bir durağanlaşma veya geriye düşüş olup olmadığı ve söylemlerin etkisinden net söz edebilmek için 5 yıl sonraki araştırmayı beklemek gerektiğini
sözlerine ekledi.
(AS: Gerek yok 5 yıl beklemeye.. 2013 yılı NAH %o 13.7 iken 2014 için bu rakam %o13.4.. Halkımız sağduyusuyla akıl ve bilim dışı kışkırtmalara gelmiyor, tuzağa düşmüyor sağ olsun.. Frene basmış durumda.. Gene de bu rakam AB ortalamasının 3,5 katı… Hala 1 milyonu aşan yıllık nüfus artışı muazzam bir rakam, gereksiz, yersiz ve kaldırılamayacak ölçüde ağır yük!
Her aileye 1 çocuk.. Başka yolu yok.. Dünyayı tükettik… Nüfusu azaltmak zorundayız..)

Gebeliği önleyici yöntem kullanım düzeyi sabitlendi

Doğurganlığı etkileyen etmenlerden olan ilk evlenme yaşı ve gebeliği önleyici yöntem kullanım oranlarında da 2013 araştırmasında büyük değişiklikler görülmedi. Evli ve doğurgan çağdaki kadınların % 74’ünün gebeliği önleyici yöntem kullandığını
ortaya çıkaran araştırmaya göre en yaygın kullanılan modern yöntem %17 ile rahim içi araç (AS: spiral, RIA-IUD), en yaygın kullanılan geleneksel yöntem ise %26 ile geri çekme
(AS: coitus interruptus) olarak tespit edildi. Araştırma %9’a ulaşan tüplerin bağlanması
(AS: kadınlarda Tüp ligasyonu) ve %16’ya ulaşan kondom (AS: kaput, kılıf, prezerfatif) kullanımında da artış olduğunu gösterdi. (AS: Kadın kondomu yok gibi..Erkeklerde cerrahi sterilizasyon – kısırlaştırma Vazektomi de..)

Hem hastanede doğumlar, hem sezaryen arttı

Doğum öncesi bakım, doğumun yapıldığı yer ile doğum öncesi ve sonrası bakımda iyileşmeleri gösteren araştırma sonuçlarına göre her 100 doğumdan 97’si artık bir sağlık kuruluşunda ya da sağlık personeli yardımıyla yapılıyor.
(AS: Kalan %3 önemli bir oran çünkü 1,4 milyon yıllık doğum içinde % 3 yaklaşık 42 bin doğum demektir.42 bin doğum, sağlık kuruluşu dışında -sağlık personeli yardımı olmadan gerçekleşmektedir!)

Araştırma sonuçlarına göre son 20 yıl içinde nüfusa kayıtlı olmayan 5 yaş altı çocukların oranı %26’dan %1’e geriledi.

(AS: Yaşamın ilk 4 yılı, 5 yaş altındaki nüfus 2013 verileriyle 6.206.415 kişidir. Bu rakamın %1’i 62 bin çocuk demektir. Oranların küçük görünmesi yanıltıcı olmamalıdır çünkü 80 milyona yakın muazzam bir nüfus büyüklüğünden söz ediliyor.. 62 bini aşkın çocuk, 5 yaşına varana dek kayıt dışıdır.. Bu çok ciddi bir sorundur. Çocuk kaçaklığı, organ ticareti, cinsel istismar, bulaşıcı hastalıklar, okul öncesi eğitim, bağışıklama ve öbür sağlık hizmetlerine erişememe vb.. Ekonominin kayıt dışı oranının ulusal gelirin % 26’sını aştığını bu sabah NTV’de Maliye Bakanı Mr. Mehmet Simsek  açıkladı!)

Beş yıl önceki araştırmaya göre %11’lik bir artışla sezaryenle doğumlar %48’e ulaştı.
2008 araştırmasında %40’larda olan ilk 6 ayda yalnızca anne sütüyle emzirme davranışı
son araştırma sonuçlarına göre %31’e düştü. Türkyılmaz, bu düşüşte sezaryenle doğumlarının artmasının payı olabileceğini belirtti. (AS: Ya serbest bırakılan örtük mama reklamları??)

================================================

Dostlar,

Önemli bir değerlendirme yukarıdaki yazı..

Ankara Tabip Odası‘nın (ATO) aylık yayın organlarından HEKİM POSTASI‘nın
Ocak 2015 (65. sayı) sayısında yayımlandı.

Bu konular (Demografi – Nüfus Bilim Politikaları…) ilgi duyduğumuz bir konu..
Tıbbiyeye başladığımızda, Hacettepe’de, 1971’de, Hocamız Prof. Dr. Nusret H. Fişek Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsü‘nü kurmuştu ve Müdürü idi.
İlk TNSA çalışması (farklı adlarla..) 1968’de yapılmıştı ve verileri derslerde bize aktarılırdı. Sürece nerdeyse 40 yıldır tanığız.. 9.’su 2013 TNSA Raporudur.. 50 yıla koşan kurumlaşmış bir yapı ve gelenek Türkiye adına sevinç veriyor..

Emek verenlere, başta Türkiye’ye çağcıl (modern) Halk Sağlığı hizmetlerini getiren ve kurumlaştıran Prof. Nusret Fişek‘e şükranla..

Türkiye ve Dünya çooooooooooooooooooook kalabalık..
Dünya kaynaklarının kaldıramayacağı ölçüde..
Nüfusu azaltmak zorundayız..

  • HER AİLEYE 1 ÇOCUK!
    Başka yolu yok…

Sevgi ve saygıyla.
30.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Ankara Tabip Odası : Direnen metal işçisini selamlıyoruz!

ATO_logosu
Direnen metal işçisini selamlıyoruz!

İnsanca yaşamak ve daha iyi koşullarda çalışmak isteyen on binin üzerinde metal işçisi
bu gün (29.01.2015) greve çıktı. MESS’in ucuz işgücü sömürüsünü derinleştirecek dayatmalarına karşı toplam 10 kentte ve 23 fabrikada greve çıkan Birleşik Metal-İş sendikasına bağlı metal işçileri grev kararını örgütlü bulundukları fabrikalarda oylayarak yaşama geçirdiler.

Ankara Tabip Odası olarak metal işçisinin haklı ve meşru grevini destekliyor, dayanışma duygularımızı iletiyoruz.

Ankara Tabip Odası
http://ato.org.tr/#/duyurular/detay/368/
29.01.2015

=========================

Dostlar,

Bizim de üyesi olduğumuz ATO (Ankara Tabip Odası) web sitesinde ilgili habere dayanışma notu olarak aşağıdakileri yazdık :

Zafer direnen emeğin ve emekçinin olacaktır.

Ülkemin ve Dünyanın tüm ezilen emekçilerine selam olsun..

Lütfen BİRLEŞİN ve DİRENİŞİ KÜRESELLEŞTİRİN…

Güncelleme notu                       : 

Öğleden sonra öğrendik ki,
Bakanlar Kurulu grevi milli güvenlik gerekçesi ile 60 gün erteledi..
Emekçinin iktidarı mı, sermayenin iktidarı mı?
Garip gurebadan yana mı, sömürgen – yandaş patrondan yana mı??
Bir kez daha görülüyor..
Keşke daha çok daha çok yurttaşımız bu çarpıcı gerçekleri görse..
Bir an önce görse..
7 Haziran 2015 seçimlerinden önce uyansa ve gereğini yapsa..
Adam “Başkanlık rejimi” istiyor baksanıza!

Sevgi ve saygıyla.
30.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi ÇSED Raporu Değerlendirmesi


Dostlar
,

Türkiye gündemi bilinçli algı operasyonları ile yönlendirilirken,
AKP iktidarı bildiğini okuyarak ülkemizi dönüştürmeyi sürdürüyor; 
arka düzlemde ve sessiz sedasız..

İzlediği politikalar ulusal kurumlarımıza – uzmanlarımıza dayansa gene ciddi sorun olmayabilir, tartışılabilir

Ancak 2003 Haziran’ından bu yana ülkemizde uygulamaya konan
SAĞLIKTA DÖNÜŞÜM Programı tümüyle bir IMF – DB (Dünya Bankası) dayatması.
Siz bu 2’liye rahatlıkla ABD de diyebilirsiniz.
Süreçler karmaşık ve teknik. Uzmanlık bilgisi gerektiriyor.
Yaygın kamuoyunun bilgi ve ilgi alanı dışında kalıyor. Sağlık Bakanlığı – SGK… da bu durumu muhalefetsiz biçimde süreci yürütme bağlamında kendince “avantaj” sağlıyor.
Çok acı ve üzücü…

TTB (Türk Tabipleri Birliği) bu bağlamda kapsamlı bir bilimsel – hukuksal rapor hazırlattı.
Ülkemizin önde gelen Yönetim (İdare) hukukçularından Ankara Üniversitesi SBF öğretim üyesi Sn. Prof. Dr. Onur Karahanoğulları‘nın çok değerli hukuksal katkılarıyla oluşturulan kapsamlı bir raporu paylaşmak istiyoruz (8 sayfa):

Türk Tabipleri Birliği’nin Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi
ÇSED Raporu Değerlendirmesi

Ülkemiz sağlık sistemi, küresel piyasaların istemi doğrultusunda, ileride geri dönüşümü
giderek güçleşen bir biçimde serbest piyasa kurallarına göre pazara açılıyor.
Sağlık hizmetleri giderek kamu hizmeti olmaktan çıkarılarak bir piyasa hizmeti – malı (meta) kılınıyor. Hiçbir hukık kuralı, Anayasa dahil dikkate alınmıyor. Son derece gözü kara ve tehlikeli biçimde.. Açık söyleyelim; SUÇ İŞLEYEREK..

Türkiye insanının alın teri olan sınırlı ulusal kaynakları yerli ve yabancı sermayeye
peş keş çekilerek. Sağlık hizmetine erişim giderek pahalılaştırarak, güçleştirilerek ve
giderek daha çok cepten harcama kaşılığında.. Ödediğimiz vergiler ve
zorunlu GSS (Genel Sağlık Sigortası) primleri = EK VERGİ bile görmezden gelinerek..

Çıplak söyleyelim              :

  • Türk Devleti içinden ele geçirilerek kendi halkına ve ulusal çıkarlarına değil; yabancılara ve küresel sermayeye hizmet eder duruma düşürülmüştür.
    Sağlık sistemi özelinde Devlet, halkımızın sırtından yerli ve yabancı sermayeye rant aktaran sopalı bir tahsildardır.

    Rapor şöyle başlıyor :

    TTB_logosu

  • GirişAnkara Bilkent Entegre Sağlık Kampüsü Projesi’ne yönelik nihai Çevresel ve Sosyal Etki Değerlendirme (ÇSED) raporu, Bilkent Ankara Entegre Sağlık Hizmetleri Yatırım ve İşletme A.Ş. adına
    2U1K Danışmanlık Şirketi tarafından hazırlanmıştır.
    Rapordan 10 Ocak 2015’te yapılan toplantıda haberdar olunmuştur. 

    Bilkent Ankara Entegre Sağlık Hizmetleri Yatırım ve İşletme Anonim Şirketi Dia Holding FZCO ve İC İçtaş İnşaat Sanayi A.Ş.’den oluşmaktadır. Şirket, ihale ile aldığı hizmetlerin sunumu ve genel hizmetler için iki ayrı ortaklık daha kurmuştur. Genel Hizmetler Şirketi, Dia Holding FZCO ve ISS Türkiye’den oluşacaktır. Klinik Destek Hizmetleri Şirketi ise, Dia Holding FZCO ve Bozlu Holding Inc.’ten oluşacaktır. Hastanenin yapımının ardından 25 yıllık işletme süresi boyunca, Sağlık Bakanlığı, Proje Sahibine yıllık kira ödeyecektir. Bunun yanı sıra, Sağlık Bakanlığı tarafından garanti edilen hizmet ödemeleri, %70 doluluk oranına dayalı olacaktır. Yukarıda sözü geçen ödeme, kapasite hizmetleri ile ilgilidir. %70’lik doluluk oranının karşılanmaması durumunda, Sağlık Bakanlığı, karşılaşılan mali kayıplar için Proje Sahibine tazminat vermekle yükümlü olacaktır.

    ******
    Devamında;

  • TTB’nin açtığı davaya dair süreç

    Raporda Türk Tabipleri Birliği’nin açtığı davalara dair verilen bilgilerin kısmen doğru olduğu (sf. 83) görülmektedir. Metinde tercüme hatası yapılmasından kaynaklandığı belirgin olması nedeniyle (yakın anlamına gelen ‘close to’ ibaresinin kapalı olarak çevrildiği görülmektedir) konuya ilişkin kısa bilgi verilmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

    Türk Tabipleri Birliği Bilkent ihalesine karşı Aralık 2011’de dava açtı. Davada ihalenin usule aykırı yapıldığı gerekçeleriyle açıklandı. Ayrıca kapatılıp Bilkent hastanesi içine taşınacak hastanelerin arazilerinin şirketlere ticari olarak kullanmak üzere verilmesinin açıkça yasaya aykırı olduğu belirtildi. Temmuz 2012’de Danıştay, Sağlık Bakanlığı tarafından hazırlanan ihale şartnamesinin yasaya aykırı olduğunu belirledi ve yürütmenin durdurulmasına karar verdi. Mahkeme ayrıca 2005 yılında yapılan yasanın da kanunların taşıması gereken özelliklere sahip olmadığı gerekçesiyle Anayasaya Mahkemesi’ne başvurulmasına karar verdi.

    Sağlık Bakanlığı, Türk Tabipleri Birliği’nin ihalelere dava açamayacağını ileri sürerek karara itiraz etti, ancak Ekim 2012’de İdari Dava Daireleri Kurulu bu itirazı reddetti.

******
Ve şöyle bağlanıyor :

  • Sonuç
    Türkiye’de 2005 yılından bu yana belirgin bir yasal altyapısı bulunmayan kamu özel ortaklığı finansman yönteminin özellikle sağlık hizmeti alanında uygulamasına dair ön hazırlıkların yeterli nitelikte yapılmadığı açıktır. Bunun dışında tüm hazırlık ve uygulama süreçleri kamuoyuna doğru bilgilendirme yapılmaksızın yürütülmektedir. Sağlık çalışanlarının meslek ve sendikal örgütlenmeleri sürece dahil edilmeden, itirazları göz önüne alınmadan yürütülen süreç, kamu özel ortaklığı uygulamalarına ilişkin dünya ölçeğinde özellikle finansman kuruluşları tarafından belirlenen ölçütlere de aykırıdır.

    Türk Tabipleri Birliği, Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın kabulü aşamasından bugüne değin Türkiye özelinde uygulamanın sürdürülemez olduğunu bilimsel çalışmalarıyla açıklamıştır. Kamu özel ortaklığı finansman yöntemiyle Sağlıkta Dönüşüm Programı’nın yeni bir aşaması olduğu Dünya Bankası tarafından da açıklanan bu yeni sürecin uzun vadede sağlık hizmeti sunumunda, sağlık çalışanları ve hizmetten yararlanacak tüm çevreler açısından büyük hasar yaratacağı da açıktır. Dolayısıyla yukarıda kısaca özetlenen çerçevede açıklanmaya çalışıldığı gibi bu yöntem kullanılarak sağlık hizmeti sunulabilmesi Türkiye özelinde olanaklı değildir. 

*****
İlgi ve bilginize sunarız…
Emek verenlere teşekkür ediyoruz..
Raporun tümünü okumak için lütfen tıklayınız :

Bilkent_Entegre_Saglik_Kampusu_ProjesiCSED_Raporu_Degerlendirmesi

Sevgi ve saygı ile,
30.01.2015 

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

TÜİK Nüfus Verileri : 2014’te Nüfus 1 Milyondan Çok Arttı; Gereksiz ve Hızla Çoğalıyoruz

 

TUİK’in açıkladığı Türkiye’nin
yeni 2014 sonu nüfusu

A.A.
28 Ocak 2015
Erdoğan 'En az 3 çocuk' diyor ama...

Türkiye’nin nüfusu 2014 sonunda

77 695 904 kişi oldu.

Türkiye’de ikamet eden nüfus 2014 yılında,
bir önceki yıla göre

1 028  040 kişi arttı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süredir yapmış olduğu “en az 3-4 çocuk tavsiyesine rağmen” nüfus artış hızı ise 2013 yılında binde 13,7 iken,
2014 yılında binde 13,3’e geriledi.
(AS: Teşekkürler sağduyulu halkımıza…)

 Türkiye nüfusu, 2014’te bir önceki yıla göre 1 milyon 28 bin 40 kişi artarak
77 milyon 695 bin 904 kişi oldu.
(AS: %5 dolayında kaçak nüfus ile yaklaşık 2 milyon sığınmacıyı ekleyin!)

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK),
“Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi 2014 Sonuçları”nı açıkladı.

Buna göre, 2013 yılı itibariyle 76 milyon 667 bin 864 kişi olan ülke nüfusu,
1 milyon 28 bin 40 kişilik artışla, 2014 sonunda 77 milyon 695 bin 904 kişiye ulaştı.

Erkek nüfusun oranı %50,2 (38 milyon 984 bin 302 kişi),
kadın nüfusun oranı ise %49,8 (38 milyon 711 bin 602 kişi) oldu.

Yıllık nüfus artış hızı 2013 yılında binde 13,7 iken, 2014 sonunda binde 13,3’e geriledi.

İl ve ilçe merkezlerinde ikamet edenlerin (AS: yerleşiklerin) oranı 2013 yılında %91,3 iken,
bu oran 2014’te %91,8 oldu. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise %8,2’de kaldı.

EN ÇOK NÜFUSA SAHİP İL İSTANBUL, EN AZ BAYBURT

Türkiye nüfusunun %18,5’inin yaşadığı İstanbul, 14 377 018 kişiyle en çok nüfusa sahip olan il oldu. Bunu sırasıyla % 6,6 ile (5 150 072 kişi) Ankara, %5,3 ile (4 113 072 kişi) İzmir, % 3,6 ile (2 787 539 kişi) Bursa ve %2,9 ile (2 222 562 kişi) Antalya izledi.
Bayburt ise 80 607 kişiyle en az nüfusa sahip il oldu.

ORTANCA YAŞ YÜKSELDİ

TÜİK verilerine göre, Türkiye nüfusunun ortanca yaşı yükseldi. Türkiye’de 2013 yılında
30,4 olan ortanca yaş, 2014’te 30,7 oldu. Ortanca yaş erkeklerde 30,1 iken,
kadınlarda 31,3 olarak gerçekleşti.

Ortanca yaşın en yüksek olduğu iller sırasıyla Sinop (39,1), Balıkesir (38,6), Edirne ve Kastamonu (38), en düşük olduğu iller ise sırasıyla Şırnak (19,1), Şanlıurfa (19,2) ve
Ağrı (20) oldu.

ÇOCUK YAŞ DİLİMİNDEKİ NÜFUSUN ORANI ARTTI

Türkiye’de 15-64 yaş diliminde yer alan çalışma çağındaki nüfusun oranı 2013 yılında
%67,7 iken, geçen yıl 0,1 puan artışla % 67,8’e (52 640 512 kişi) yükseldi.

Çocuk yaş grubundaki (0-14) nüfusun oranı ise %24,3’e (18 862 430 kişi) gerilerken,
65 ve daha yukarı yaştaki nüfusun oranı % 8’e (6 192 962 kişi) yükseldi.

Nüfus yoğunluğu olarak ifade edilen “bir kilometrekareye düşen kişi sayısı”,
geçen yıl Türkiye genelinde 2013 yılına göre 1 kişi artarak 101 kişi oldu.

İstanbul, kilometrekareye düşen 2767 kişiyle nüfus yoğunluğunun en yüksek olduğu il oldu. Bunu sırasıyla, 477 kişiyle Kocaeli, 342 kişiyle İzmir, 277 kişiyle Gaziantep,
267 kişi ile Bursa ve Yalova izledi. Nüfus yoğunluğu en az olan il ise kilometrekareye düşen 12 kişiyle Tunceli olarak gerçekleşti.

Yüzölçümü bakımından ilk sırada yer alan Konya’nın nüfus yoğunluğu 54,
en küçük yüzölçümüne sahip Yalova’nın nüfus yoğunluğu ise 267 oldu.

GEÇEN YIL 62 İLİN NÜFUSU ARTTI

Türkiye’de 2014 yılında 62 ilin nüfusunda artış görüldü. En çok nüfus artışı,
binde 63,9 ile Türkiye’nin en düşük nüfuslu ili Bayburt’ta gerçekleşti.

Türkiye’de nüfus artış hızı 2013 yılında binde 13,7 iken, bu oran 2014’te binde 13,3‘e geriledi.

 Geçen yıl en çok nüfus artışının Türkiye’nin en düşük nüfuslu ili Bayburt’ta gerçekleşmesi dikkati çekti. Nüfusu binde 63,9 artan Bayburt’u, binde 36,2 ile Tekirdağ,
binde 34,3 ile Gümüşhane ve binde 31,6 ile Muğla izledi.

Türkiye’de söz konusunu dönemde 19 ilin nüfusunda ise gerileme oldu. Nüfusu en çok düşen il binde 39,3 ile Çankırı olurken, bu ili binde 26,6 ile Yozgat ve binde 19,4 ile Ardahan izledi. Geçen yıl nüfusu azalan öbür illerin Afyonkarahisar, Ağrı, Amasya, Burdur, Çorum, Erzurum, Kars, Kırşehir, Kütahya, Muş, Ordu, Sinop, Sivas, Tokat, Zonguldak ve
Kırıkkale olduğu belirlendi.

KÜTAHYA’NIN VEKİL SAYISI 4’E İNDİ

Kütahya’nın 31 Aralık 2014 tarihi itibariyle nüfusunun 571 bin 554 olduğunu bildirildi.
Nüfusu %0.9 azalan Kütahya artık Meclis’e 5 değil 4 milletvekili gönderecek.

===================================================

TÜİK Nüfus Verileri     :

2014’te Nüfus 1 Milyondan Çok Arttı; Gereksiz ve Hızla Çoğalıyoruz..

Papa bile uyarıyor : TAVŞAN GİBİ ÇOĞALMAYIN!

Türkiye nüfusuna %5 dolayında kaçak nüfus ile yaklaşık
2 milyon sığınmacıyı ekleyin.. 85 milyona yakınız..

Bay RTE’nin akıl ve bilim dışı 3-5 çocuk önermesini – dayatmasını sağduyusu ile bir ölçüde de olsa boşa çıkaran halkımıza teşekkür ederiz..

AKP iktidarı;
Lütfen Anayasa’nın 41. maddesi buyruğunu içtenlikle yerine getirin…

Anayasa madde 41Aile, Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet, ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması ve
aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için gerekli tedbirleri alır,
teşkilatı kurar.
Her çocuk, korunma ve bakımdan yararlanma, yüksek yararına açıkça aykırı olmadıkça,
ana ve babasıyla kişisel ve doğrudan ilişki kurma ve sürdürme hakkına sahiptir.
Devlet, her türlü istismara ve şiddete karşı çocukları koruyucu tedbirleri alır.

*****

Bu arada Adana artık 4. büyük il değil.. Geçen yıl da öyleydi de, görmezden gelindi..
Bursa’dan sonra Antalya da göç alarak, göç veren Adana’yı “geçti” !?
Artık TV’ler hava durumunu verirken “5 büyük il” arasında Adana olmayacak..
Ülkenin Batısının hava durumu verilmiş olacak.

Bölgesel dengeli kalkınma bu mu??
Doğu boşalıyor, Batı kaynıyor..
Alarmdır alarm.. Duyuyor musunuz, duymalısınız…
Nüfusu tümüyle yersiz ve gereksiz artırıp kalabalık ve niteliksiz bir sürüye dönüştürmek yerine; başta sağlık ve eğitim, niteliğini iyileştirmek gerekir.

İç göçü durdurmak ve nüfusu ülke coğrafyasına dengeli yaymak gerekir.
İzlenecek ekonomik ve sosyal demografik politikalar bunlardır.
Nüfus “hızla” yaşlanmayacaktır, endişe edilmesin.. Bu sitede çok yazdık..
Türkiye bu verilerle 35-40 yıl daha DEMOGRAFİK FIRSAT PENCERESİ içinde kalacaktır.

1. öncelik, varolan nüfusu dünya ile yarışabilecek biçimde donatmaktır.
Önümüzdeki 3-4 onyıl temel strateji bu olmalıdır.
Asla nüfus artışı özendirilmemelidir.. Önemli olan nicelik değil nitelik.

İşgücüne katılım artmıştır.. 15-64 yaş dilimi nüfusun 2/3’üdür ve 52 milyonu aşmıştır.
Geçtiğimiz haftalarda Ekonomiden sorumlu Başbakan Yrd. Ali Babacan apaçık yakınıyordu.. İşsizliği istedikleri gibi azaltamayacaklardı çünkü işgücüne katılım çok büyük boyutta idi. Son TÜİK verileri de bunu kanıtladı bir kez daha..

Her yıl 1 milyon insana iş bularak ancak işsizlik havuzunu sabit tutabilirsiniz.
İşsizliği azaltmak için ise net nüfus artışının üstünde istihdam yaratmanız gerekiyor.

Buna ne Türkiye’nin koşul ve olanakları elverişli ne de küresel iklim..
Aman dikkat..

RT Erdoğan da artık 3-5 çocuk takıntısını mutlaka aşmalı..
Ülkesini – insanını gerçekten seviyorsa eğer..
Bu konudaki tutum kesin ve duygusal olmayan bir turnusol kağıdıdır, şaşmaz.

  • Verili koşullarda nüfus artışını savunmak kesinlikle akıl ve bilim dışıdır;
    ülkeye yapılabilecek belki de en büyük kötülüktür!

İl ve ilçe merkezlerinde yerleşiklerin (ikamet edenlerin) oranı 2013 yılında %91,3 iken,
bu oran 2014’te %91,8 oldu. Belde ve köylerde yaşayanların oranı ise %8,2’de kaldı.
6331 sayılı Bütünşehir Yasası nedeniyle 30 Mart 2014 günü yaklaşık 35 bin olan köy sayısı, 31 Mart 2014 günü yarı yarıya azaldı ve kentsel nüfus şişti..

Artık o 17-18 bin köy bir gecede “mahalle” oldu.. Köy sayımız artık 40 bin değil..
17 bin dolayında.. İl nüfusu 750 bini aşan her il “büyükşehir” olacak ve tüm köyleri mahalleye dönüşecek.. Bir çırpıda, tabelası değişecek..

Yaşasın AKP iktidarı…

Not / soru     :
TÜİK bu verileri en geç 1-2 Ocak 2015 günü yayımlamalıydı..
Neden 1 ay gecikti??
Tüm nüfus verileri çevrim içi (on line) ve eş / gerçek zamanlı (real time) değil mi??

Sevgi ve saygıyla.
28.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Yazının pdf örneği : TUIK_2014_Sonu_Nufus_Verileri_ve_Dusundurdukleri

TTB : Hastanelere din görevlisi uygulaması kabul edilemez!

 

Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Psikiyatri Derneği, Sağlık Bakanlığı ve Diyanet İşleri Başkanlığı arasında imzalanan “Hastanelerde Manevi Destek Sunmaya Yönelik İşbirliği Protokolü” ile ilgili basın toplantısı düzenledi. TTB’de bugün (19 Ocak 2014) düzenlenen basın toplantısına TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan, TPD Merkez Yönetim Kurulu (MYK) üyesi Prof. Dr. Meram Can Saka ve Türkiye Psikiyatri Derneği Medya Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya katıldılar.

Basın toplantısının açılışında konuşan TTB Merkez Konseyi Başkanı Dr. Bayazıt İlhan,
ciddi biçimde itiraz edilmesi gereken bir durumla karşı karşıya olunduğunu belirtirken,

  • “Hastaların ruhsal desteğe ihtiyacı olabilir ama bunun alanında eğitim almış sağlık personeli tarafından verilmesi gerekmektedir. Bunun aksi bilim dışı ve tehlikelidir.”

diye konuştu.

İlhan’ın konuşmasının ardından, ortak basın açıklamasını TPD MYK üyesi Prof. Dr. Meram Can Saka okudu. Sağlık Bakanlığı’nı bu protokolü iptal etmeye çağıran Saka, vatandaşları da bu tarz uygulamaların dini hassasiyetlerle ilgili olmadığını bilerek hükümete itiraz etmeye, herkes için ulaşılabilir, nitelikli, yaygın sağlık ve ruh sağlığı hizmeti talep etmeye çağırıyoruz” dedi.

TPD Medya Koordinatörü Doç. Dr. Burhanettin Kaya da, protokolün çerçevesinin belirsiz olduğuna dikkat çekerek, “Bu, psikoterapik müdahalenin din görevlisi tarafından yapılabileceği anlamına geliyor. Bu durumda bizim uyguladığımız tedaviye de zarar verecek durumlar oluşabilir. Bu son derece tehlikelidir.” diye konuştu. Kaya, bu uygulamaya benzer örneklerin uzun süredir çeşitli alanlarda da yaşama geçirilmeye çalışıldığını belirterek,
bunun AKP Hükümeti’nin ideolojik tercihinin bir yansıması olduğunu söyledi.

TTB_logosu

TÜRK TABİPLERİ BİRLİĞİ
TÜRKİYE PSİKİYATRİ DERNEĞİ
ORTAK BASIN AÇIKLAMASI – 19 OCAK 2015

SAĞLIK HİZMETLERİ GÜNBEGÜN KÖTÜYE GİDERKEN
HASTANELER
E DİN GÖREVLİSİ GÖNDERMEK KABUL EDİLEMEZ

7 Ocak 2015 tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı ve Sağlık Bakanlığı “Hastanelerde Manevi Destek Sunmaya Yönelik İşbirliği Protokolü” adı altında kabul edilemez bir uygulamaya imza atmışlardır. Bu protokolle binlerce din görevlisinin hastanelerde görevlendirilmesini,
steril sülük tedavileri, hacamat tedavileri gibi bilim dışı uygulamalarla başlayan
sağlık hizmetlerin ortaçağ karanlığına çekilmeye çalışılması sürecinin bir parçası olarak görüyoruz.

Açıklamalarda Batı ülkeleri örnek verilmekte ve hastaların dini destek almalarının bir hak olduğu ifade edilmekte, çok gecikmiş bir hizmet vermenin heyecanı içinde olunduğu dile getirilmektedir. Bizler ise sorumluları, bir devletin ana görevlerinden biri olan sağlık hizmetlerinin niteliğini yükseltme yönünde çalışmalar yapmaya davet ediyoruz.
Örnek verilen Batı ülkelerinde ve atıf yapılan uluslararası sözleşmelerde sağlık hakkı temel insan haklarından biridir ve sağlık hizmetleri Türkiye’de günden güne kötüye gitmektedir. Nüfusun bir bölümü sağlığa erişim hakkına bile sahip olamamakta, alınan muayene, tedavi, ilaç katkı payları nedeniyle gerçek anlamda tedaviye ihtiyacı olan kişiler sağlık kurumlarına başvuramamakta, ilaçlarını almakta zorluk yaşamaktadır; izlenen ilaç ücretlendirme politikaları nedeniyle bazı ilaç şirketleri yeni ve etkin ilaçlarını Türkiye piyasasından
çekme kararı almaktadırlar.

Bir psikiyatrist günde 60 hasta görmeye zorlanırken, ruh sağlığı hizmetlerinde görevlendirilecek psikolog, psikolojik danışmanlık ve rehberlik mezunu, hemşire bulunamazken, ağır psikiyatrik hastalığı olan kişiler yatak yokluğu nedeniyle kurumdan kuruma gönderilirken 2000 kişilik kadronun dini destek adı altında kullanılması,
hasta yararının gözetilmediği, siyasal kaygılarla alınmış, yanlış bulduğumuz bir tercihtir.

Tıp bilim dalı ve sağlık hizmetleri, tüm dünyada bilimsel yöntemlerle bu eğitimi almış
sağlık çalışanlarınca yürütülmektedir. Sağlık kurumlarında hastaların ruhsal ve sosyal açıdan desteklenmesi, ruh sağlığı çalışanlarının görevidir. Sağlık kurumlarında görev alan psikiyatrist, psikolog / klinik psikolog, psikolojik danışman, sosyal hizmet uzmanları, psikiyatri hemşiresi gibi meslek alanlarına sahip ruh sağlığı çalışanları hastalara ruhsal destek ve danışmanlık hizmetlerini vermektedir. Ruhsal destek ve danışmanlığı sadece dini ve manevi destek gibi görme anlamına gelen söylem ve uygulamalar kabul edilemez.

Bu sözleşmede bahsedilen hizmetin Dünya Sağlık Örgütü tarafından da kabul edilen Evrensel Hasta Hakları’nın bir parçası olarak kabul edildiği, aynı zamanda 1981’de Lizbon Dünya Tabipler Birliği Hasta Hakları Bildirgesi‘nde de bu hizmetin maddeler arasında
yer aldığı vurgulanmaktadır. Oysa Bildirgede dinsel desteğin kapsamı ile hastanın fiziksel
ya da ruh sağlığını tedavisi değil, kendi dinsel ritüellerini gerçekleştirme, inancının gereği olan davranışları sergileme hakkından söz edilmektedir. Bu uygulama ile yapılmak istenen, çağdaş tıbbi uygulamanın yerine dinsel telkin ve yönlendirmelerin konma çabasıdır.
Lizbon Bildirgesi dini telkin, manevi destek, dini danışmanlık ve rehberlik hizmeti gibi
bir uygulama tanımlamamaktadır.

Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, tüm dünyada en sık karşılaşılan 10 hastalıktan 3’ü ruhsal hastalıklardan oluşmaktadır. Ülkemizde yapılan bilimsel çalışmalarda ruhsal sorunları olan kişilerin önemli bir kısmının din adamları gibi ruh sağlığı çalışanı olmayan kişilere başvurduğu ve tedavi sürecinin çareyi doğru yerde aramamak sebebiyle aksadığı bilinmektedir. Bu Protokol ile bu tür başvuruların özendirileceği ve hastalarımızın sağlık hizmetinin aksayacağı akılda tutulmalıdır. Hastaların dini düşünceleri ile sağlık hizmetlerinin aynı başlık içinde tutulması, bir bilim dalı olan Tıbbın Ortaçağ karanlığına çekilmesi anlamına gelmektedir.

Yukarıdaki ele alınan tüm başlıklar dikkate alındığında bizler hekimler ve ruh sağlığı çalışanları olarak:

Sağlık Bakanlığı’ bu protokolü iptal etmeye; ruh sağlığı hizmetlerinin iyileştirilmesi için bilim ve uzmanlığı temel alan gerekli yaklaşımları geliştirerek somut adımlar atmaya
davet ediyoruz.

Vatandaşlarımızı sağlık hizmetlerine sahip çıkmaya, ortaçağdan kalma, hasta yararını gözetmeyen bu tarz uygulamaların dini hassasiyetlerle ilgili olmadığını bilerek
hükümete itiraz etmeye, herkes için ulaşılabilir, nitelikli, yaygın sağlık ve ruh sağlığı hizmeti talep etmeye çağırıyoruz.

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi
Türkiye Psikiyatri Derneği Merkez Yönetim Kurulu

Yandaşa peşkeş zihniyeti sağlık sistemini çökertti!

Yandaşa peşkeş zihniyeti
sağlık sistemini çökertti
!

CHP Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı Dr. Ay­tun Çı­ray,
Uğur Dün­da­r’­a ik­ti­da­rın övün­dü­ğü sağ­lık sis­te­mi­nin gel­di­ği nok­ta­yı ör­nek­le­riy­le an­lat­tı… 

Uğur Dündar

SÖZCÜ, 21.1.15

Çıray, AKP’nin sağlık sisteminin çöktüğünü şu örneklerle dile getirdi:

  • Şehir hastanelerinde özel sektöre 29.9 milyar lira peşkeş çekildi.
    90 milyon Euro’luk grip aşısı aldılar… Ki bu paraya devlet aşı fabrikası kurardı. Performans sistemi yüzünden binlerce hasta boş yere ameliyat edildi. Çekilen MR sayısı patladı. Her birey adeta küçük ölçekte
    atom bombasına maruz kaldı.”

Sev­gi­li okur­la­rım,

CHP İz­mir Mil­let­ve­kil­li ve Par­ti Mec­li­si Üye­si Dr. Ay­tun Çı­ray,
yıl­lar­ca Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şar­lı­ğı yap­tı.
Ye­şil Kart uy­gu­la­ma­sıy­la, Sağ­lık Re­for­mu ça­lış­ma­la­rı­nı O baş­lat­tı.

Ön­ce­ki gün bu ça­lış­kan mil­let­ve­ki­liy­le uzun uzun ko­nuş­tum.
Ge­rek tek­nik ko­nu­la­ra egemen si­ya­set­çi kim­li­ği, ge­rek­se he­kim gö­züy­le an­lat­tık­la­rı tüy­le­ri­mi ür­pert­ti. Öy­le­si­ne çar­pı­cı ger­çek­le­re de­ğin­di ki, an­lat­tık­la­rı­nı siz­ler­le pay­laş­ma­nın, ta­ri­hsel bir ga­ze­te­ci­lik gö­re­vi
ol­du­ğu­na ka­rar ver­dim. İş­te o soh­bet­te Ay­tun Çı­ray’­a yö­nelt­ti­ğim
so­ru­lar ve ver­di­ği sar­sı­cı yanıt­lar:

UĞUR DÜN­DAR (U.D.): AKP ik­ti­da­rı Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si adı­nı ver­di­ği pro­je­yle bir dö­nem top­lum­da çok prim yap­tı ve salt
bu ne­den­le önem­li oran­da oy al­dı. Bu­nu na­sıl izah edi­yor­su­nuz
ve siz ol­sa­nız ay­nı şey­le­ri ya­par mıy­dı­nız?

Dr. AY­TUN ÇI­RAY (A.Ç.): Sağ­lık Re­form Pa­ke­ti be­nim müs­te­şar ola­rak ba­şın­da bu­lun­du­ğum ekip­çe ha­zır­lan­mış ve kal­kın­ma pla­nı
he­def­le­ri içi­ne alın­mış­tı. An­cak ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si için “va­tan­daş­lık
nu­ma­ra­sı­” ça­lış­ma­la­rı­nın bit­me­si ge­re­ki­yor­du. O da AKP hü­kü­me­ti
dö­ne­min­de bit­ti ve böy­le­ce adı Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si ola­rak
de­ğiş­ti­ri­len uy­gu­la­ma­lar baş­la­tıl­dı. Bu çer­çe­ve­de ilk ola­rak SSK ve
dev­let has­ta­ne­le­ri tek ça­tı al­tın­da top­lan­dı, has­ta­ne ec­za­ne­le­ri ye­ri­ne ilaç­lar özel ec­za­ne­ler­den alın­ma­ya baş­lan­dı. Bu du­rum do­ğal ola­rak
has­ta kuy­ruk­la­rı­nı azalt­tı. Sağ­lık per­so­ne­li için baş­la­tı­lan per­for­mans sis­te­mi dev­re­ye gir­di. Her yer­den, da­ha son­ra ço­ğu ba­ta­cak olan özel
po­lik­li­nik­ler fış­kır­dı. İş­le­mez ha­le gel­miş sağ­lık sis­te­min­den son­ra bu hiz­met­ler hem va­tan­daş­lar, hem de sağ­lık­çı­lar için çok önem­li bir
ye­ni­lik ola­rak al­gı­lan­dı. Baş­ta dok­tor ve ec­za­cı­lar ol­mak üze­re
sağ­lık per­so­ne­li bu sis­te­min do­ğal rek­lam­cı­la­rı ol­du­lar.

AK­P’­NİN SAĞ­LIK RE­FOR­MU ÇÖK­TÜ

U.D. : Pe­ki bun­la­rın hep­si yan­lış mıy­dı?

A.Ç. :
Ta­bi­i ki ha­yır. Çok iyi baş­la­mış­lar­dı ve kuy­ruk­lar­da azal­ma
ol­muş­tu. Sağ­lık hiz­met­le­ri­ne ula­şım­da da me­sa­fe alın­mış­tı. Ama bun­lar ger­çek­le­şir­ken çok pa­ha­lı bir hiz­met olan sağ­lı­ğın fi­nans­ma­nı ih­mal edil­di. Her alan­da ol­du­ğu gi­bi sağ­lık­ta da AK­P’­nin “yan­daş­la­ra
peş­ke­ş”
zih­ni­ye­ti dev­re­ye gi­rin­ce de sis­tem çök­tü.

U.D. :
Peş­keş der­ken ne­yi kas­te­di­yor­su­nuz?
Bu­na ör­nek ve­re­bi­lir mi­si­niz?


A.Ç. :
Sa­yın Dün­dar, o ka­dar çok ör­nek var ki… İs­ter­se­niz bir dö­nem
si­zin de gün­de­me ge­tir­di­ği­niz şe­hir has­ta­ne­le­rin­den baş­la­ya­lım.
İn­gil­te­re ve Ka­na­da gi­bi ül­ke­ler­de uy­gu­lan­dı­ğın­da çok bü­yük ka­mu
za­ra­rı­na ne­den olan mo­da­sı geç­miş de­va­sa “şe­hir has­ta­ne­le­ri­” mo­de­li­ni ha­ya­ta ge­çir­me­ye baş­la­dı­lar.

Bu sis­tem­de dev­let özel sek­tö­re be­da­va ara­zi ve­ri­yor. Özel sek­tör bu ara­zi­ye de­va­sa has­ta­ne­ler ya­pı­yor. Ve son­ra dev­let bu bi­na­la­rı özel
sek­tör­den 25 yıl­lı­ğı­na ki­ra­lı­yor. Şir­ket­le­re öde­ne­cek pa­ra­lar ve
söz­leş­me­le­rin çok önem­li ay­rın­tı­la­rı ise ka­mu­oyun­dan giz­le­ni­yor.
Bu sis­tem­de 25 yıl için özel sek­tö­re peş­keş çe­ki­len mik­tar ne ka­dar
bi­li­yor mu­su­nuz? Mer­sin ve Ada­na has­ta­ne­le­ri ha­riç 29.9 mil­yar li­ra… Ya­ni es­ki pa­ray­la 29.9 kat­ril­yon li­ra… Bu he­sap­la­ra şe­hir için­de
yı­kı­la­cak mev­cut has­ta­ne­le­rin ar­sa­la­rı­nın ran­tı da­hil de­ğil. On­la­rı da
da­hil et­ti­ği­niz­de kar­şı­mı­za du­dak uçuk­la­ta­cak bir rant tab­lo­su çı­kı­yor. Üs­te­lik bu yı­kım­lar ne­de­ni ile ya­tak sa­yı­sın­da ar­tış da ol­mu­yor!

90 MİL­YON EU­RO­’LUK AŞI AL­DI­LAR

U.D. : İna­nıl­maz bir ra­kam ve ina­nıl­maz bir peş­keş pla­nı…

A.Ç. : Da­ha­sı var; Kuş Gri­bi için alı­nan ilaç­la­rı im­ha et­ti­ler.

  • “Do­muz Gri­bi­” di­ye­rek ve hal­kı­mı­zı kor­ku­ta­rak,
    ol­ma­yan bir has­ta­lı­ğın işe ya­ra­ma­ya­cak aşı­sı­na
    90 mil­yon Eu­ro öde­di­ler.

Eğer ben bu ko­nu­yu gün­de­me ge­tir­me­sey­dim top­lam 226 mil­yon Eu­ro öde­ye­cek­ler­di. Bu­nu en­gel­le­dim. Bir aşı fab­ri­ka­sı­nın 60-90 mil­yon
Eu­ro­’ya ya­pı­la­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nür­sek, bu bü­yük skan­da­lın ül­ke­ye
ma­li­ye­ti­nin bo­yut­la­rı da­ha iyi an­la­şı­lır.

KÜR­TAJ TAR­TIŞ­MA­SI­NIN PER­DE AR­KA­SI

U.D. : Bun­lar olup bi­ter­ken Sa­yın Er­do­ğan “kür­ta­j” tar­tış­ma­la­rı­nı baş­lat­tı. Ama­cı top­lu­mun dik­ka­ti­ni da­ğıt­mak mıy­dı, yok­sa
ar­ka­sın­da baş­ka bir ne­den mi var­dı? “Ne­den mi var­dı?” di­ye
so­ru­yo­rum çün­kü, AKP yö­ne­ti­mi­nin her olay­da bir de per­de ar­ka­sı se­nar­yo­su ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz.

A.Ç. : Bu­nun per­de ar­ka­sı tam bir tıb­bi fe­la­ket­tir Uğur Bey. Ko­nuş­ma­mı­za baş­lar­ken si­ze AK­P’­nin sağ­lık per­so­ne­li için Per­for­mans Sis­te­mi adı ve­ri­len bir sis­te­mi uy­gu­la­ma­ya koy­du­ğu­nu söy­le­miş­tim. Bu şu
de­mek­ti:

Ne ka­dar ame­li­yat, ne ka­dar tah­lil ya­pı­lır­sa, ne ka­dar to­mog­ra­fi ve MR çe­ki­lir­se o ka­dar per­for­mans pa­yı alı­na­cak­tı. İş­te bu yan­lış sis­tem
yü­zün­den se­zar­yen pat­la­dı!.. Öy­le ki, 2002’de % 21 olan se­zar­yen
ora­nı 2011’de %47’ye sıç­ra­dı. Özel has­ta­ne­ler­de bu ra­kam %65’e ulaş­tı. Mü­ker­rer se­zar­yen ora­nıy­sa %20’yi bul­du. Ya­ni tab­lo re­za­let öte­si bir du­rum al­dı. Kim­se fark et­me­den bu ür­kü­tü­cü gi­di­şe dur de­me­le­ri
ge­re­ki­yor­du. Bu­nun için Er­do­ğan bi­linç­li ola­rak “kür­ta­j” tar­tış­ma­sı­nı baş­lat­tı. He­men ar­dın­dan se­zar­ye­ni zor­laş­tı­ran ya­sa gün­de­me gel­di.
Pe­ki bu ara­da bo­şu bo­şu­na ke­si­lip bi­çi­len ka­dın­la­rı­mız ger­çe­ği fark
et­ti­ler mi? Ha­yır, tar­tış­ma bam­baş­ka yer­le­re çe­kil­di. Ne ya­zık ki
yap­tı­ğım açık­la­ma da gü­me git­ti.

GE­REK­SİZ AME­Lİ­YAT­LAR YA­PIL­DI

U.D. : Ha­tır­lı­yo­rum. Bir mil­let­ve­ki­li­niz “va­ji­na­” tar­tış­ma­sı­na gir­miş­ti çün­kü. Akıl alır gi­bi de­ğil. Siz ay­nı za­man­da bir he­kim­si­niz.
İn­san sağ­lı­ğı bu ka­dar ucuz mu? Yok­sa bu­na ben­zer, hal­kı­mız­dan
giz­le­nen baş­ka skan­dal­lar ol­du mu?

A.Ç. : Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­’nın ve­ri­le­ri­ne gö­re 2002-2013 yıl­la­rı ara­sın­da Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­le­rin­de ya­pı­lan ame­li­yat­la­rın sa­yı­sı %114,4, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­rin­de­ki ame­li­yat­la­rın sa­yı­sı %116,4 ar­tar­ken,
özel has­ta­ne­ler­de ya­pı­lan ame­li­yat­la­rın sa­yı­sı ise %561,1 ora­nın­da
ar­tış kay­det­ti. Hal­bu­ki bu dö­nem­de Tür­ki­ye nü­fu­su %13 art­tı. O hal­de şim­di mil­le­tin ve­ki­li ola­rak sor­mak is­ti­yo­rum:

Bu yurt­taş­la­rı­mız bo­şu­na mı ame­li­yat ol­du­lar? Per­for­mans sis­te­mi
de­ni­len ve sağ­lık­ta ka­mu denetimini yok eden bu sis­tem yü­zün­den
aca­ba va­tan­daş­la­rı­mız han­gi yan et­ki­le­ri ya­şa­mak zo­run­da bı­ra­kıl­dı?
Tıp Ku­ru­mu Ge­nel Sek­re­te­ri Dr. Üçer, “Tür­ki­ye­’de 2011 yı­lın­da
or­ta­la­ma her 9 ki­şi­den 1’i­ne BT, her 10 ki­şi­den 1’i­ne de MR çe­kil­miş­tir. 10 yıl­lık bir sü­reç­te ne­re­dey­se top­lu­mun tü­mü­ne BT ve MR çe­kil­miş ola­cak­tı­r.” di­yor. Bu ne de­mek bi­li­yor mu­su­nuz? Her bi­rey ade­ta kü­çük öl­çek­te atom bom­ba­sı­na ma­ruz kal­mış ola­cak. Uğur Bey sö­zü­nü
et­ti­ği­miz şey­ler tam bir in­san hak­la­rı ih­la­li­dir.

15 MİL­YAR KAT­KI PA­YI AL­DI­LAR

U.D. : Çok şey gör­müş, ya­şa­mış bir so­ruş­tur­ma­cı ga­ze­te­ci ol­ma­ma
kar­şın, bu söy­le­dik­le­ri­ni­zi din­le­dik­çe tüy­le­rim di­ken di­ken olu­yor.
Ben yıl­lar­ca in­san sağ­lı­ğı için ver­di­ğim mü­ca­de­le ile ta­nı­nı­rım.
İna­nın işin bo­yut­la­rı be­ni bi­le deh­şe­te dü­şü­rü­yor. Sa­yın Çı­ray do­ğal
ola­rak bu iş­le­rin bir de mad­di bo­yu­tu var. Ge­lir da­ğı­lı­mı­nın bu ka­dar
bo­zuk ol­du­ğu ül­ke­miz­de bu iş­le­rin mil­le­ti­mi­ze ma­li­ye­ti ne­dir aca­ba?

A.Ç. : Gü­ya bu re­form (!) ça­lış­ma­la­rı­nın ama­cı, sağ­lık­ta hiz­met
ka­li­te­si­ni art­ı­rır­ken dev­le­tin sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nı da azalt­mak­tı.
Oy­saki, sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nı 16 mil­yar li­ra dolayın­dan 75 mil­yar li­ra­ya çı­kar­dı­lar. Yan­lış an­la­şıl­mak is­te­mem; biz CHP ola­rak sağ­lı­ğa har­ca­nan pa­ra­yı hiç de faz­la bul­ma­yız. Ye­ter ki 75 mil­yar li­ra ye­ri­ne har­can­sın. Ama öy­le ol­ma­dı. Sağ­lı­ğın fi­nans­ma­nı so­ru­nu or­ta­ya çık­tı.
Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu­’nun SSK Ge­nel Mü­dür­lü­ğü dö­ne­min­de sa­bit
fi­yat­lar­la 2.4 mil­yar li­ra olan si­gor­ta sis­tem­le­ri, AKP ik­ti­da­rın­da 25
mil­yar li­ra gi­bi bü­yük açık­lar ver­me­ye baş­la­yın­ca bu kez va­tan­daş­la­r­dan kat­kı pay­la­rı al­ma­ya baş­la­dı­lar. Yalnızca sağ­lık ku­ru­lu­şu­nun
ka­pı­sın­dan gi­ren­ler­den top­la­nan kat­kı pa­yı 2 mil­yar 132 mil­yon li­ra… Ben top­lam mik­ta­rı 15 mil­yar li­ra ola­rak tah­min edi­yo­rum. Dev­le­tin
res­mi ra­kam­la­rı­na gö­re cep­ten ya­pı­lan ki­şi ba­şı­na sağ­lık har­ca­ma­sı
-sa­tın al­ma gü­cü pa­ri­te­si­ne gö­re- 2002 yı­lın­da 92 $ iken, bu­gün 151 $’a dek yük­sel­di. İş­te si­ze mu­aye­ne­ha­ne­le­ri ka­pat­tık di­ye övü­nen AKP
ik­ti­da­rı­nın ha­li.

Bun­lar dev­le­tin tü­mü­nü mu­aye­ne­ha­ne ha­li­ne ge­tir­di­ler.

Bun­lar sa­mi­mi de­ğil Uğur Bey. Öy­le ol­say­dı eğer Tay­yip Bey
çı­kar­dık­la­rı “Tam Gün Ya­sa­sı­” ne­de­niy­le is­ti­fa et­mek zo­run­da
bı­rak­tı­ğı Prof. Dr. Dur­sun Buğ­ra­’yı ça­ğı­rıp dev­le­tin has­ta­ne­sin­de
ken­di­ni te­da­vi et­ti­rir miy­di? Za­ma­nın Sağ­lık Ba­ka­nı Prof. Re­cep Ak­dağ da eşi­ni ya­sa dı­şı bir şe­kil­de Prof. Dr. Ne­bil Gök­su­’ya ame­li­yat
et­tir­miş­ti. Ya­ni va­tan­da­şın dok­tor seç­me hak­kı­nı elin­den alan­lar,
iş ken­di­le­ri­ne ge­lin­ce ya­sa ma­sa ta­nı­ma­dı­lar.

PE­Kİ CHP NE­LER YA­PA­CAK?

U.D. : Emi­nim da­ha pek çok eleş­ti­re­ce­ği­niz ko­nu var­dır.
An­cak mil­le­ti­miz yalnızca eleş­ti­ri is­te­mi­yor. CHP’­nin
ne ya­pa­ca­ğı­nı da me­rak edi­yor? Bu ko­nu­da ha­zır­lı­ğı­nız var mı?

A.Ç. : Ön­ce­lik­le ifa­de et­mek is­te­rim ki, mev­cut si­te­min işe ya­ra­yan ve doğ­ru olan yan­la­rı­nı de­ğiş­tir­me­ye­ce­ğiz. Sevk zin­ci­ri için­de
yurt­taş­la­rı­mız is­te­di­ği he­ki­mi ve sağ­lık ku­ru­lu­şu­na öz­gür­ce gi­de­cek­ler. “AK­P’­nin uy­du­ruk Ai­le He­kim­li­ği­” ye­ri­ne ger­çek sis­te­mi otur­ta­ca­ğız. Sağ­lık­ta hiz­met ka­li­te­si­ni artı­ra­ca­ğız. Doğ­ru bir fi­nans­man yö­ne­ti­mi ile açık­la­rı ka­pa­ta­ca­ğız. El­de ede­ce­ği­miz kay­nak ile sağ­lık­ta kat­kı pay­la­rı­nı kal­dı­ra­ca­ğız. Dev­let has­ta­ne­le­ri­nin fi­zi­ksel ka­li­te­si­ni özel sağ­lık ku­ru­luş­la­rı düzeyi­ne ge­ti­re­ce­ğiz.

  • Her­ke­sin ra­hat­ça ula­şa­bil­di­ği nitelikli bir sağ­lık sis­te­mi
    te­mel he­de­fi­miz ola­cak.

Ko­ğuş sis­te­mi ta­ri­he ka­rı­şa­cak.
Per­for­mans Sis­te­mi ye­ri­ne Teş­hi­se Da­ya­lı Sa­tın Al­ma Sis­tem­le­ri­’ni
ge­ti­re­rek va­tan­daş­la­rı­mı­zın bo­şu bo­şu­na ke­si­lip bi­çil­me­le­ri­nin
önü­ne ge­çe­ce­ğiz.

Ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri ile sağ­lık­lı bir top­lum ye­tiş­ti­re­ce­ğiz.

Mil­li ilaç sa­na­yi­sini ve
stra­te­jik ürün­ler­den olan aşı ve kan ürün­le­ri fab­ri­ka­la­rı­nı ku­ra­ca­ğız.

Sağ­lık­ta ta­şe­ron­laş­ma­ya son ve­re­ce­ğiz.

Bun­la­rı ya­pa­cak bil­gi, kad­ro, inanç ve ah­la­ka sa­hi­biz.

U.D. : Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Çı­ray.

A.Ç. : Asıl ben te­şek­kür ede­rim. Si­zin­le rö­por­taj yap­mak bir onur­dur.

==========================================

Dostlar,

Sayın Uğur Dündar’a da, değerli meslektaşımız, çoook eski dostumuz
ve yakın geçmişte Ulusal Kanal‘da bir sağlık programına birlikte katıldığımız* sevgili Dr. Aytün Çıray’a da bu çarpıcı söyleş için ancak teşekkür edebiliriz. Sağlık hizmetlerinin yönetimi – sağlık politikaları bizim uzmanlık alanımız olduğundan, teknik düzeyde yer yer
Sn. Çıray’a katıl(a)mamakla birlikte bu söyleşiyi çok yararlı buluyoruz.
Dileriz yaygın olarak okunur ve “necip Türk milleti” gerçekleri görerek oylarını seçimlerde artık AKP’ye vermez..

Sevgi ve saygıyla.
21.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

Hasta, Tutuklu-Hükümlü ve Hekim Hakları,
Sağlık Çalışanlarına 
Yönelik Şiddet. Ulusal Kanal, 26.4.2012,
DOSYA Progr.
Nurzen Amuran; Dr. Aytun Çıray, TTB Başkanı
Dr. Eriş Bilaloğlu, Nilgül Doğan ile.

Çevre Sorunları : Radyo Söyleşisi / Prof. Dr. D. Ali ERCAN

 

Çevre Sorunları :
Radyo Söyleşisi / Prof. Dr. D. Ali ERCAN


Dostlar
,

Değerli hocamız Sayın Prof. Dr. D Ali Ercan’ın Meteoroloji Radyosunda yayınlanan
Çevre Sorunları ve Çözümlerine söyleşisinin ilişkin kaydını,
saygıdeğer dostumuz Sayın Mehmet Ayhan ilettiler…

Her 2 dostumuza de çaba ve emekleri içi teşekkür ediyoruz..

Yaklaşık 33 dakikalık bu öğretici söyleşiyi izlemek içi lütfen aşağıdaki erişkeyi (linki)
tıklar mısınız??

Portresi_gulumseyen

 

Cevre_Sorunları_Meteoroloj_Radyosu_Prof._Ali_Ercan_12.01.2015

 

Sevgi ve saygı ile.
13.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

TTB’den TIP DÜNYASI Ocak 2015 Sayısı

TTB’den TIP DÜNYASI Ocak 2015 Sayısı

Tıp Dünyası Gazetesi’nin Ocak 2015 sayısı çıktı
Tıp Dünyası’nı www.tipdunyasi.dr.tr adresinden de takip edebilirsiniz.Ocak 2015 sayısında yer alan bazı haber başlıklarına aşağıdaki
linklerden ulaşabilirsiniz.

Devlet hastaneleri usulsüz yönetiliyor!

Avuç İçi Taramaları ve Parmak İzleri Ne Oldu?

Aile hekimlerinin mücadelesi sürüyor

İş cinayetleri bu zihniyetle önlenemez!

Hudut ve Sahiller Sağlık Genel Müdürlüğü’nden kötü kokular yükseliyor

Yıpranıyoruz, hakkımızı istiyoruz!

Aile hekimliği nöbet genelgesine dava açıldı

Sevgi ve saygı ile.
13.01.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

14 MİLYON KİŞİNİN KİMLİK NUMARASI ÇALINDI!


14 MİLYON KİŞİNİN KİMLİK NUMARASI ÇALINDI!

portresi

 

Erdal SARIZEYBEK

 

 

Vatandaşlar adına ilaç yazıp hem Devleti zarara sokup hem de vatandaşın bilgilerini çalan
çete ilaçları da PKK’ya göndermiş.

OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==>
http://www.sarizeybekhaber.com.tr/haberler/14-milyon-kisinin-kimlik-numarasi-calindi-h1066.html

Devlet Denetleme Kurulu raporlarına giren vatandaşın kimlik numaralarının çalınması skandalına bir yenisi daha eklendi. Çeteler, vatandaş adına ilaç yazıp devlete fatura etti. Güvenlik açığı vatandaşa 3 TL reçete, 5 TL muayene, en az 5 TL de ilaç parası olarak döndü.

İlaçların PKK’ya gönderildiği öne sürüldü.

Tür­ki­ye­’nin bir ucun­da­ki va­tan­da­şı hiç uğ­ra­ma­dı­ğı şe­hir­de has­ta­ne­ye git­miş gös­te­rip ilaç yaz­ma skan­da­lın­da son ör­nek An­ka­ra­’da otu­ran C.K. isim­li va­tan­daş adı­na ya­şan­dı. C.K, ec­za­ne­ye
git­ti­ğin­de Di­yar­ba­kır Sil­va­n’­da adı­na ilaç ya­zıl­dı­ğı­nı an­la­dı. Ken­di­si­ne 2 ay­da bir grip ilaç­la­rı ya­zıl­dı­ğı­nı öğ­re­nen C.K. hiç kul­lan­ma­dı­ğı ilaç­la­rın pa­ra­sı­nın da maa­şın­dan ke­sil­di­ği­ni gör­dü. C.K, va­tan­daş­lık nu­ma­ra­sı­nın Di­yar­ba­kır Sil­va­n’­a na­sıl git­ti­ği­ni ve han­gi dok­to­run im­za­sıy­la
ha­ya­li ilaç ya­zıl­dı­ğı bil­gi­si­ni ta­lep et­ti.

Ya­pı­lan in­ce­le­me­de C.K ve da­ha bin­ler­ce va­tan­daş adı­na ya­zı­lan

‘ha­ya­li ilaç­la­rı­n’ te­rör ör­gü­tü PKK için da­ğa çı­ka­rıl­dı­ğı tes­pit edil­di.

İlaç çe­te­le­ri­nin eli­ne ge­çen kim­lik nu­ma­ra­la­rı ile dok­tor e-re­çe­te şif­re­le­ri­nin sa­yı­sı ise
bi­lin­mi­yor.

İlaç çe­te­le­ri ise hiç has­ta­ne­ye git­me­yen va­tan­daş­lar üze­rin­den ilaç ya­zıp dev­le­te fa­tu­ra et­me­ye de­vam edi­yor. Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu ha­ya­li ilaç ya­zı­mı­na kar­şı va­tan­daş­la­rın SGK in­ter­net si­te­sin­den te­le­fon­la­rı­nı ak­ti­ve et­me­le­ri­ni is­te­di. Sis­te­me vatandaş kay­dı­nın ye­ter­siz ol­du­ğu­na
işa­ret eden yet­ki­li­ler, te­le­fon nu­ma­ra­la­rı­nın SGK’­ya kay­de­dil­me­si ha­lin­de yazılan ilaçlara da­ir bil­gi­le­rin anın­da va­tan­da­şa ulaş­tı­rıl­dı­ğı­na dik­kat çek­ti.

An­lık bil­gi sa­hi­bi ol­mak için GSM nu­ma­ra­nı­zı e-SGK me­nü­sün­den kay­det­me­niz ge­re­ki­yor.

Ak­tif edi­le­cek nu­ma­ra­nın ki­şi­nin ken­di T.C. nu­ma­ra­sı üze­ri­ne ol­ma­sı ge­re­ki­yor.

DDK: 14 MİL­YON Kİ­Şİ­NİN BİL­Gİ­Sİ PAY­LA­ŞIL­DI

Va­tan­daş adı­na bü­yük risk ta­şı­yan bu tab­lo, Ab­dul­lah Gü­l’­ün Cum­hur­baş­kan­lı­ğı dö­ne­min­de
ha­zır­la­nan DDK ra­por­la­rı­na da gir­miş­ti. Ra­por­da, Nü­fus ve Va­tan­daş­lık İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Ta­pu ve Ka­das­tro Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ve Ada­let Ba­kan­lı­ğı­’n­da va­tan­daş­la­rın nü­fus bil­gi­le­ri­nin ko­lay şif­re­ler­le
gi­ri­len alan­lar­da ko­run­du­ğu be­lir­til­di. Dev­let ku­rum­la­rı­nın yalnızca 14 mil­yon va­tan­da­şın
bü­tün bil­gi­le­ri­ni bil­gi­sa­yar or­ta­mın­da pay­laş­tı­ğı vur­gu­lan­dı.

FATURA VATANDAŞA!

Büyük vurgunun tutarı tam olarak bilinmiyor, ancak faturasını vatandaş ödüyor.
Vatandaş sahte muayene, başına 3 TL reçete, 5 TL muayene, en az 5 TL de ilaç parası ödüyor.

OKU, YORUMLA ve PAYLAŞ ==>

http://www.sarizeybekhaber.com.tr/haberler/14-milyon-kisinin-kimlik-numarasi-calindi-h1066.html