Günlük arşivler: 23 Temmuz 2014

Operasyon sırası onlarda!


Operasyon sırası onlarda!

posteri_AYDINLIK_ile

 

 


 

 

AYDINLIK, 23 Temmuz 2014
sonkibar@gmail.com 

Tayyip Erdoğan‘ın ama 17 Aralık (2013) intikamı ama gündem değiştirme ama ulusalcı ve milliyetçi oylara göz kırpma adına ne olursa olsun yaptığı
F tipine operasyonu destekliyorum.

Niye mi?

Devlete sızan emperyal ve alçak bir örgütün tasfiyesi adına!

Evet her şerden bir hayır doğar misali,
AKP şerrinden F Tipi örgütün tasfiyesi hayrı doğsun istiyorum.

Başkentteki fısıltılara göre bu operasyon seçimlere dek sürecek ve kimi yargı mensupları ile bürokratlar, gazeteciler, işadamları ve
TSK mensupları tutuklanacaklar
.

Dahası, açılacak örgüt davası ile pek çoğunun devletle ilişkisi kesilecek ve Cemaatin finans kaynakları kurutulacak.

Tayyip Erdoğan, Ekmeleddin İhsanoğlu‘nun aday yapılması sonrasında küresel irade tarafından üstünün çizildiğini düşünerek emperyalizmin tabancası olan F tipi örgüte karşı harekete geçti ki, bu konuyu seçim sürecinde alanlarda yine kullanacaktır.

Benim gibi kimi okurlarımın hep ihtiyatla yaklaştığı bu operasyon,
Sulh Ceza mahkemelerindeki son düzenlemelerle (AS: Sulh Ceza Mahkemeleri kaldırılarak tek yargıçlı Sulh Ceza Yargıçlıkları kuruldu) birlikte ciddiyet arz etmeye başladı. Dileriz yanılmayız.

Tam bu noktada söyleyeceğimiz CHP ile MHP’nin F tipi örgüte
kalkan olma garabetidir
.

MHP sözcüsünün dünkü arka çıkan ifadesi, örgütle dayanışma ve
dahası hainle işbirliğidir.

Evet, F tipi örgüt bu ülke için PKK misali tehlikelidir.

Keza CHP’liler de bu rezil örgütün pisliklerini sahiplenir konuma girmemelidir.

Son satırlarım, F Tipi örgüt medyasının sahurda da gözaltı olur mu acındırmasıdır!

Bre utanmazlar; o kelepçelenenlerle türdeşleri değil miydi Ergenekon ve Balyoz tertiplerinde yaşı 80’e gelmiş kahramanlara gece yarıları zulmeden!

Bir şey daha:

Bugün cemaat yarın AKP yaptıklarının hesabını bir bir verecekler bundan emin olun!..

ZIRHLI ARABAYI SEN VERMEDİN Mİ?

Bir savcı Başbakan’ı Twitter ile nasıl tehdit edermiş!

Tayyip Erdoğan, Zekeriya Öz için bunu söylüyor!

Pardon ama aynı Zekeriya Öz Türk Ordusu’na terör örgütü, Genelkurmay Başkanı ile generallerine terörist derken O’nu kahraman ilan edip
zırhlı araba ile ödüllendiren kimdi acaba?

Devam edelim; o Zekeriya Öz 17 Aralık soruşturmasını yapmasa
Tayyip Erdoğan bugünkü noktada olur muydu?

Evet, Zekeriya Öz mutlaka ama mutlaka adaletin önüne çıkarılıp yaptığı hukuksuzlukların hesabını vermeli ama o hukuksuzluk sürecinde Zekeriya ile bizzat ortaklık yapan Tayyip Erdoğan, böylesi beyanlarla ortak olan günahlarından kendini arındıramaz. Zira beraber işlediler o günahları ki bunu itiraf eden Ali Fuat Yılmazer‘dir…

KATİL PKK’YI KAÇAKÇI DİYE GİZLİYORLAR!

PKK önceki akşam Ceylanpınar’da iki askerimizi şehit etti.

Valilikten hemen açıklama:

– “Asker kaçakçı ile çatıştı ve iki erimizi kaybettik.”

Genelkurmay dün bu açıklamaya yalan dedi ve
katilin PKK olduğunu açıkladı.

  • Evet, artık askerlerimizin kiminle çatıştığı ve kimler tarafından şehit edildiği bizzat iktidar ve onun valileri tarafından gizleniyor.

Sahi Güneydoğu’da PKK bayrağını dikip Apo posteri açanlar da
yoksa kaçakçılar mı?

Tayyip Erdoğan’a şirinlik adına PKK’yı gizleyen valiler bilsinler ki
gün gelecek, F tipi örgüt örneği bu yaptıklarının hesabını
adalet önünde verecekler.

TAYYİP, GÜL’Ü ÇÖPE ATTI!

Tayyip Erdoğan’ın havuz başyazarı Mehmet Barlas ile yaptığı
komik TV programında 
haber değeri taşıyan iki açıklamasından biri
Abdullah Gül’ü çöp tenekesine atmasıydı.

Erdoğan’a göre Gül geçiş sürecinde değil ama isterse ileride
AKP’ye katılabilirmiş!

Bu beyan ile Abdullah Gül’ün Başbakan’ın gündeminde olmadığı
kendi ifadesi ile ortaya konmuş oldu.

Evet isterse ileride katılabilir sözü, Gül ile Erdoğan’ın geleceğe ilişkin
ortak bir planlarının olmadığının kanıtıdır.

Bu durumda Gül ile 3 dönemin sonuna gelen kimi arkadaşlarının
yeni arayışlara girecekleri kesindir ki, bu da siyasetin sonbaharda
çok ısınacağını gösteriyor.

Bütün bunları hesap edecek olan Erdoğan’ın, Cumhurbaşkanı seçilmesi durumunda baskın bir seçime gitmesi, “hayır” dese bile hâlâ güçlü olasılıktır.

Danışıklı TV programında haber değeri olan 2. beyan ise Başbakan’ın Obama tarafından dışlandığı, yani adam yerine konmadığını ağzından kaçırmasıydı ki; bu Türkiye Cumhuriyeti devleti adına utanç vericidir.

Ankara Tabip Odası : FİLİSTİN’E ÖZGÜRLÜK İSRAİL’E BOYKOT


ATO_logosu

 

 

 

Ankara Tabip Odası : FİLİSTİN’E ÖZGÜRLÜK İSRAİL’E BOYKOT!

Değerli Çağdaş Hekimler; 

Bileşenleri arasında yer aldığımız Ankara Dayanışması 24 Temmuz 2014 Perşembe günü saat 12:30’da Dışişleri Bakanlığı önünde Filistin halkıyla dayanışma adına İsrail’e karşı bir boykot eylemi gerçekleştirecektir. Eylemde, İsrail devletinin iki haftadır devam eden ve aralarında bebeklerin de bulunduğu yüzlerce Filistin’linin yaşamını yitirmesine neden olan saldırılarına karşı İsrail’le bağıtlanmış olan tüm ticari ve askeri işbirliği anlaşmalarının iptali talep edilecektir.

Boykot eyleminin gerçekleştirileceği Eskişehir Yolundaki Dışişleri Bakanlığı binasına ulaşım için araç kaldırılacaktır. Araç kalkış noktası ve kalkış saati bilgisi en kısa zamanda üyelerimizle paylaşılacaktır.

Ankara Tabip Odası

BASIN AÇIKLAMASINA ÇAĞRI

FİLİSTİN’E ÖZGÜRLÜK İSRAİL’E BOYKOT

İsrail’in, Gazze başta olmak üzere tüm Filistin halkına karşı başlattığı saldırganlık gün geçtikçe şiddetlenerek artıyor. Siyonist İsrail devletinin Filistin’de tekrar ve tekrar gerçekleştirdiği katliamlar, Gazze’ye yönelik başlatılan kara harekâtı ile devam ediyor. Filistin’den ölüm sayıları artık
her dakika güncelleniyor. Filistinlilere yönelik bu soykırım girişimi Filistinlilerin ve dünya halklarının direnişi ve protestosuyla karşılanıyor.

Filistin halkının yalnız olmadığını göstermek ve Filistin’e Özgürlük,

  • İsrail’le Olan Tüm İlişkiler Kesilsin!

istemleriyle bir kez daha sokağa çıkıyoruz. Bu coğrafyanın emekçi halkları, devrimcileri olarak “Her Yer Filistin Her Yer Direniş” ilkesiyle
İsrail’i protesto amaçlı eylemimize katılımınızı bekliyoruz.

24 Temmuz 2014 Perşembe günü Ankara’da, Dışişleri Bakanlığı önünde, İsrail ile hala süren ticari ilişkilerin kesilmesi ve askeri anlaşmaların iptalini isteyeceğiz. Bu eylem, Çarşamba günü (19.00’da), Kadıköy Boğa heykelinden İskele Meydanı’na bir yürüyüş eylemiyle birlikte İsrail ile ilişkilerin kesilmesi istemini yükseltmek için planlanmaktadır.

Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi
Tarih: 24 Temmuz, Perşembe
Saat 12:30
Yer: Dışişleri Bakanlığı önü
Ankara için bağlantı 0312) 419 27 17

Not : Eylemde Filistin İçin İsrail’e Karşı Boykot Girişimi imzalı ortak pankartlar taşınmasına ve katılımcı kurumların bir adet filama / bayrak taşıması yönünde kurumlar ile yapılan toplantıda karar alındı.
Dileyen kurum kendi imzasıyla hazırladığı dövizlerle katılım sağlayabilir.
Olanak olduğu kadar çok Filistin bayrağı bulundurulması önemlidir.

Sosyal medya’da eylem: https://www.facebook.com/events/1443625452580521/
Boykot Girişimi twitter hesabı: @israileboykot
FHKC Facebook sayfası: https://www.facebook.com/pages/Filistin-Halk-Kurtulu%C5%9F-Cephesi/233302566838311?ref=hl
FHKC twitter hesabı: @FHKC_tr

ÇARŞAMBA İĞNELERİ (23 TEMMUZ 2014)


ÇARŞAMBA İĞNELERİ (23 TEMMUZ 2014)

portresi_kucuk

 

 

Türk Vatandaşı Naci BEŞTEPE

 

 

SATICI

RTE, İhsanoğlu için” çatı adayı din pazarlıyor”

Kendisi pazarlamadan satışa geçeli çok oldu da…

RİCA

Cizre’de, askeri nöbet kulesine asılan APO posterinin kaldırılması için
HDP milletvekiline rica edilmiş.

Onursuzluk normalleşmiş…

SÖKÜLÜR

RTE’nin babasının adı Rize’de yapılan İHL’ne veriliyor.

Gelecekte levha sökmek zor olmaz…

DÖL

RTE döneminde İsrail’le ticaret beş kat arttı.

Soma’da kızdığı işçiye ne demişti?

” İsrail dölü!”

BULUŞ

Erdoğan BAYRAKTAR, bakanlığı sırasında İstanbul’da
42 milyon liralık arsa almış.

“Nerden buldun yasası” boşuna mı kaldırılmış…

HELAL

Erzurum’da yaptığı kayak (ihalesi kıyak) pisti çöken Sarıdağlar AŞ’ye Türkiye’de otel bazında ilk “HELAL TURİZM” belgesi verilmiş.

Alana da verene de helal (!) olsun…

İFTAR

ABD Adana Konsolosu Diyarbakır’da iftar düzenledi.

Neye hazırlık ?..

EL PENÇE

RTE, “Bir İslam bilgininin siyasiler karşısında el pençe divan durmasını kabullenemem.”

Türk din adamlarına duyurulur…

KORUMA

Gnkur. Bşk.lığı, E. Ora. Nusret GÜNER’in koruma düzeyini düşürdü.

Bayrağın düzeyini düşürdükten sonra?…

YOBAZLIK

Antalya BŞB Bşk.Türel, kadınlar plajı açacağını açıkladı.

İstanbul’da Atatürk’e cihat bildirisi dağıtıldı.

Laik Türkiye ne günlere kaldı…

KADER

Seydikemer Belediye Bşk. Yakup Otgöz, Antalya Saklıkent’te
iki kişinin sele kapılıp ölmesine ”Cenabı Allah’ın yazısı” dedi.

Böyle başkanlar da sandık yazısı…

AKILSIZ

Kayseri’de bir sigorta şirketi, otomobilin çarptığı iki yaşındaki çocuğa
3.782 TL ceza kesti!

Şirkete acele akıl-fikir sigortası gerekli…

YALANMA

Yeni Şafak Gazetesi, “Filistinli çocuklar İsrail askerlerini korkutmak için ‘Recep Tayyip Erdoğan‘ diye bağırıyorlar.” yazdı.

Yalama yalıyor, İsrail bombalıyor

GEMİCİ

Burak’tan sonra Bilal de gemiciliğe başladı.

Nerdeeen nereye?

Gemicikten gemiciliğe…

KAPAMA

İsrail’i protesto eden RTE yandaşlarına kolaylık olsun diye Valilik protokol yolunu kapattı.

Aynı valilik, “Trafik sıkışıyor bahanesiyle” 27 Aralık koşusunu yaptırtmamıştı…

DESTEKÇİ

GKRY Lideri Anastasiadis, seçimde RTE’nin kazanmasını tercih ettiğini açıkladı.

Anlaşıldı mı?…

İNSANLIK

ABD, Gazze’ye 47 milyon dolarlık insani yardımda bulunacağını açıkladı.

Bu parayı kendi yönetimine insanlığı öğretmeye ayırsaydı…

 

Türker ERTÜRK : Kıbrıs’ın Dünü ve Bugünü ve bizim katkılarımız..

Dostlar,

Geçtiğimiz yıl yayımladığımız bu yazıyı bir kez daha paylaşmak istiyoruz..

Bir de aşağıdaki yazımızı güncelledik..

Kıbrıs Mutlu Barış Harekatı‘nın 41. Yılı Kutlu Olsun!

Şu erişkeden (linkten) ulaşılabilir..

http://ahmetsaltik.net/2015/07/20/kibris-mutlu-baris-harekatinin-40-yili-2/

Sevgi ve saygı ile.
23 Temmuz 2015, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

==============================================

Türker ERTÜRK :
Kıbrıs’ın Dünü ve Bugünü ve bizim katkılarımız..

KIBRIS_40._YIL

Sayın E. Amiral Türker Ertürk‘ün yukarıdaki özlü görseline ek söyleyeceklerimiz var..

Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlük bayramını biz de
gönlümüzü doldurarak kutluyoruz..

2 kesimli, 2 egemen devlete dayalı yapının korunmasından başka çıkar yol yok!

Yeniden başa döneriz ve bu kez Kıbrıs’ta yeniden başlayacak Türk soykırımını engelleyecek yeni bir Karaoğlan ve TSK da bulamayabiliriz..

Kıbrıslı soydaşlarımız en iyi kendileri bilirler özgürlük ve bağımsızlığın
ne demek olduğunu.. Kıbrıs’ta Kanlı Noel’i ile (23 Aralık 1963) Muratağa, Sandallar ve Atlılar katliamlarıyla..

14 Ağustos 1974 tarihinde EOKA-B tarafından Kıbrıs‘ın MuratağaSandallar ve Atlılar
köylerinde 
Kıbrıs Türklerine karşı Rum çetelerce gerçekleştirilen katliamda
en genci 16 günlük, en yaşlısı ise 95 yaşında olmak üzere 126 Türk öldürülmüştü.
Gözlerimizle gördük toplu soykırım mezarlarını ve Başpiskopos Makarios’un yazılı soykırım emrini :

STANDING ORDER (Sonuç alınana dek süreki emir) :

  • Türk Ordusu kavuşmadan önce tek 1 Türk sağ bırakılmamak üzere
    Akdeniz’in sıcağında tereyağı gibi eritmek.. (yaklaşık özü, mealen)

Son derece sinsi politikalarla kitlelerin beyninin yıkanmasına çalışılacağı bir gerçektir.
Tüm bunlara karşın Kıbrıs Türk halkının bilincini uyanık tutmak başta Kıbrıslı önder ve aydınlar olmak üzere hepimizin görevidir.

ANNAN Planı (emperyalist tuzağı) halk oylamasından önce KKTC’de
ADD Genel Başkan Vekili sıfatıyla 2003 sonlarında çok emek harcamıştık.. Soydaşlarımıza assimilasyon tuzağı Annan Planı’nın içyüzünü anlatmıştık.
Ancak biz gerçekleri anlatıyorduk ağzımız dilimiz kuruyarak; fakat Emperyalizm,
yerli ilbirlikçileri eliyle AVRO dağıtıyordu.. Sonucu biliyorsunuz.. Bereket Güney Kıbrıslı Rumlar dönemin BM Genel Sekreteri Gana’lı Kofi Annan‘ın Planı’nı Türkleri yeterince teslim alıcı – boğucu bulmadıklarından reddettiler de KKTC Türkleri bir kez daha
ipten döndüler..

KIBRIS_konusmalarimiz

Son çözümlemede Kıbrıslı soydaşlarımız kendi yazgılarını kendileri belirleme
(self determination) haklarını kullanarak Türkiye’ye katılma (ilhak),
Türkiye ile bütünleşme (integrasyon) kararı alabilirler..

Kıbrıs’taki Türk varlığının – 6000’lere dek uzandığını bu arada özellikle belirtmek isteriz. Bu olguları sitemizde daha önce kaynaklarıyla yazdık. 1571’de Osmanlıların Sadrazam Sokullu döneminde Kıbrıs’ı fethiyle başlamıyor oradaki soydaşlarımızın varlığı..

KIBRIS’ta TÜRK VARLIĞI MÖ 1400’de!

Kıbrıs’a kendilerini Alaş diye adlandıran Türk boyu ya da boylarının ayak basma tarihleri (-) 1400’dür. Halbuki Minoen göçmenlerinin adaya göç etmeleri tarihi (-58).
Fakat Kıbrıs’a ilk ayak basanlar, Yunan arkeolog Lefkoşa Müzesi eski müdürü
Dikaos’a göre, MÖ 6. binde Anadolu’dan gelenlerdir.

  • Jeolojik olarak Kıbrıs’ın Akdeniz’deki yeri, İskenderun Körfezi’nden koptuğunu gösteriyor. 

(Kaynak : Tarihin Başladığı  Ön-Türk Uygarlığı Resmi Tarihin Çöküşü,
Haluk Tarcan, Ön-Türk Uygarlığı Araştırmaları Merkezi, Töre Yayın Grubu, syf. 277)

Tarih bilinciyle, meşru haklarımızı uluslararası toplum önünde savunmayı sürdürmeliyiz. Üstelik gerektiğinde AKP iktidarına da karşın..

Sevgi ve saygıyla
20.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

ŞİİR : MOHAÇ’IN YÜZ ATLISI IRAK’A


Şiir köşesi….

divider_yesil_fiyonk

MOHAÇ’IN YÜZ ATLISI IRAK’A

Mezhep, etnik kavgası işlendi usul, usul.
Yönetimin baskısı sonucu halk yoksul
Altın tepsi içinde sunuldu yazık Musul.
Konsolosluk baskını getirdi çok güvence.
Çelik, çomak oynamış istihbaratçı bence.

O Kırmızı Çizgiler sorunsuz ihlaldendi.
Sıfır sorunsuz olan dostluk celallendi.
Irak, Suriye ve öbürleri parsellendi.
Coğrafyayla, siyaset birbiriyle ilgili
Bu yüzden olunmalı tecrübeli bilgili

Yerleşin Ortadoğu’ya Mecüc, Mecüc Deccal
Bulunur elbette seni halt etmeye mecal.
Yeter ki doğru yerde, zamanda yerini al.
Söyleyin Şam Irak’ta mıdır, Irak Şam’da mı?
Hadise göre arz İkindi’de mi, Akşam’da mı?

Hadisteki şekil haliyle yola çıktılar
Diktatörü katledip, rejimini yıktılar.
Hürriyeti kanla yazıp, petrolle yaktılar.
Büyük Orta doğu Projesi rehberi izleniyor
İslam Devleti adıyla amaç gizleniyor.

Jakjak yöneldi Kerbela’dan önce Bağdat’a.
Kutlamalar yapa, yapa; kurşunlar ata, ata.
Bugünkü fırsata, iki bin üçteki hata
Erbil denince çuval, Musul baskın, rehine.
Ne yaptımsa oluyor başkasının lehine.

Kızım Ayşe, tatilin bir süre dondurulsun.
Bekleyelim ortalık şöyle biraz durulsun
Aldırma etrafına cehennemler kurulsun
Kayağa gönderirim seni Palandöken’e.
Bilgi kirliliği çok, kanma her söylenene.

Mohaç’ın yüz atlısı akın edin Irak’a.
Nusrat Mayın gemisi benzine git Kerkük’e.
Bozkır yiğidi bekle bıyığı büke, büke.
İhanete uğradı bırakılan emanet
Ağır olacak korkarım ödenecek diyet

ORHAN AFACAN
22 Temmuz 2014

divider_cizgi

91. YILINDA LOZAN


Dostlar
,

ADD İzmit Şubesi Başkanı sevgin (aziz) ve saygın dostumuz
Sayın Ahmet KAVAZ, görkemli Lozan Barış Antlaşması‘nın
Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukuk katında bir tür tapu senedi olan bu çok değerli Antlaşma’nın 91. yılını anmak için aşağıdaki özlü yazısını paylaşıyor..

Biz de kendisine teşekkür ederken, Lozan Barış Antlaşması’na emek veren herkesi, Kurtuluş Savaşımızın şehit ve gazilerini ve Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK önderimiz ile O’nun en yakın dava ve silah arkadaşı,
çoooook zorlu Lozan görüşmelerinin efsane kahramanı İsmet İNÖNÜ‘nün
saygın anıları ve emekleri önünde derin bir minnet ve şükranla eğiliriz.

Lozan’ın kazanımlarını korumak boynumuzun borcudur.
Ancak böyle yaparak o görkemli Antlaşmayı bize kazandıranlara yaraşır olabiliriz.

Sevgi ve saygıyla23.7.2014, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

========================================

91. YILINDA LOZAN

Satır içi resim 1
Ahmet KAVAZ
ADD İZMİT ŞUBESİ BAŞKANI  

EMPERYALİZMİN Anadolu topraklarını yutmasına yönelik işgal ve saldırılar, 1. Paylaşım Savaşı’nın sonuna doğru daha da hız kazanmıştır.  İngiltere , Fransa
ve İtalya tarafından Anadolu topraklarının işgal edilmiş olması, Batı’dan da Yunanların işgaline zemin hazırlamıştır. Anadolu’nun işgaliyle, Türklerin yok edileceği veya dar bir alanda denetlenebileceğine yönelik emperyalist planlar, Mustafa Kemal’in 1919’da Samsun’a çıkışıyla değişmiş, ezberler bozulmuştur.

Emperyalist ittifak parçalanmış, Yunanlar ve içerdeki yerli işbirlikçileri büyük bir yenilgiye uğratılmışlardır. Tüm bu zaferler ve başarılar son olarak 24 Temmuz 1923’te Lozan’da uluslararası bir Antlaşmayla onaylanmıştır.

Lozan Antlaşması, özgür ve bağımsız bir ülkenin uluslararası onay belgesi olduğu ölçüde; emperyalizmin işgali ve zulmü altındaki tüm dünya halklarına ve uluslarına cesaret ve başarı belgesi olarak da tarihteki yerini almıştır.

Lozan  inancın, cesaretin, umutların, zaferlerin bir bileşkesidir.
Lozan, Emperyalizmin yanı sıra onların içerdeki işbirlikçilerine,
kılavuzlarına karşı da kazanılmış bir zaferdir.

Bağımsız, her türlü hukuksal haklara sahip,  yeni bir ulus devlet olarak Ülkemizin tarih sahnesindeki yerini alışı LOZAN kazanımlarıyla olanaklı olmuştur. Aynı yılın son çeyreğinde Cumhuriyetin ilanı (AS: 29 Ekim 1923) ve onun devamında da çeşitli ekonomik ve sosyal atılımlar ve olanaksızı başaran büyük Devrimler LOZAN’IN kazanımları üzerine inşa edilmiştir. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK‘ün eşsiz dehası, yaratıcılığı ve ulusuna olan güveni, parçalanmış bir imparatorluğun küllerinden yeni ve modern bir ulus devlet yaratmasının
itici gücü olmuştur.

Lozan denince, yine bir askeri deha olan İsmet İNÖNÜ‘nün ilkeli ve kararlı duruşunun da bu zaferde büyük payı olduğu yadsınamaz bir gerçektir.

Onca ihanete ve erozyona karşı bugün hala başı dik, alnı açık modern bir toplum olarak yaşıyorsak ve bulunduğumuz coğrafyadaki pek çok ülkede yaşandığı gibi kan gölünde yüzmüyorsak, bunu, yalnızca ve yalnızca
Kurtuluş Savaşı’nın, Lozan’ın, Cumhuriyetin ve büyük devrimlerin MİMARI, BÜYÜK ve EŞSİZ İNSAN, BAŞKOMUTAN GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’E BORÇLUYUZ.  

Şu da bir gerçek ki; Lozan’dan günümüze dek her zaman ülkemizin üniter
(AS: tekil) yapısını,  çağdaş laik, demokratik hukuk devlet düzenini yıkmaya yeminli pek çok etnik ve dinsel temelde örgütlenmiş, işbirlikçi örgütler bulunmaktadır. Öyle ki, Emperyalizmin bağrında serpilip gelişen ve oradan ülkemizdeki aydınlanmayı ve devrimleri sekteye uğratacak biçimde örgütlenen
ve hatta LOZAN’ı var eden Ordumuzun kalbi niteliğindeki, kozmik odalarına dek girmeyi başarıp, oradaki askeri belgeleri ve sırları çuvallarla Pentagon’a kaçıranların, yine bu hain ve işbirlikçi örgütler olduğu çok iyi bilinmektedir.

Arkadaşlar,

Onca ihanete, isyana, karşı devrime karşın hala ayakta ve dimdik duran Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı bundan sonra da her türlü gerici saldırı ve başkaldırılar, isyanlar olacaktır. Yapılması gereken 1919 – 23 yılları arasında  olduğu gibi inançlı, cesaretli ve devrimci duruşumuzu sürdürmektir.

ATATÜRK‘ümüzün aşağıdaki söylemine sadık kalarak alacağımız tavır,
her türlü tehlikenin savuşturulmasında anahtar rol oynayacaktır. (SÖYLEV)

  • “…. Dahili ve harici, bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin!”

Lozan Antlaşması’nın 91. yılında bu toprakları bize yurt yapan başta Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK ve İsmet İNÖNÜ olmak üzere tüm kahramanlarımızın önünde saygı ve minnetle eğiliriz. 

Sevgi ve saygılarımla. 23/07/2014

OĞLUNU MEDRESEYE VERENİN HALİ


OĞLUNU MEDRESEYE VERENİN HALİ

Zeki_Sarihan_portresi

 

 

Zeki Sarıhan

 

 

Her eğitim insanı doğru düşünceye yöneltmez. Hatta kimi eğitimler vardır ki,
insanı doğal düşünmekten alıkoyar. Onları ezberci, kalıpçı ve dar görüşlü yapar.
Doğal düşünmeyi engeller.

Öğretmen Okulunda Türkçe öğretmenimiz Mustafa Şahin sınıfta anlatmıştı:

Köylünün biri oğlunu medreseye göndermiş. Oğlan bir süre sonra köye gelmiş. Babasıyla birlikte tarlaya çift sürmeye gitmişler.

Babanın çişi gelmiş. Tam işini görmeye hazırlanmış ki molla, babasını uyarmış:

—     Baba, baba! Sen ne yapıyorsun?

—     Ne var oğlum?

—     Baba hiç o tarafa işenir mi? Orası Kıble tarafı değil mi? Büyük günah işliyorsun!

Baba bir “la havle” çekip tam ters tarafa dönmüş. İşini görecek. Oğlan gene bağırmış:

—     Baba! Büyük günaha gireceksin…

—     Neden oğlum?

—     Baba, arkanı Kıbleye döndün. Hiç işerken kıçını Kıbleye dönmenin günahını düşünmüyor musun?

Köylü bu kez yarım dönmüş çişini yapmaya hazırlanıyor. Oğlan gene bağırmış:

—     Baba orası gündoğumu. Güneşin doğduğu tarafa nasıl işersin?

Köylü bu kez de bir “la havle” çekip tam ters tarafa dönmüş. Medreseli oğlan gene itiraz etmiş.

—     Baba orası güneşin battığı taraf. O tarafa işemenin büyük günahı var!

Adam ne yapacağını şaşırmış. Hangi tarafa dönse hata, günah. Sırt üstü yere yatmış. Gökyüzüne doğru çişini koyuvermiş fakat tahmin edilebileceği gibi üstü başı berbat olmuş.

Yattığı yerden doğrulan köylü üstüne başına bakıp demiş ki:

     Oğlunu medreseye verenin hali budur… 

**************

Eğitim yalnız okulda verilmez. İletişim araçları, kulüpler, dernekler, partiler de insanları eğitirler ve bu eğitimin sağlıklı olduğu her zaman söylenemez.
Bu kurumlar, insanı dar kafalı yapabilirler, hatta onları insanlıktan bile çıkarabilirler.
Böyle bir eğitimin altındaki insanın beyni çarpık çurpuk hale gelir.

1990 sonrasında Türkiye’de öğretmen sendikaları kurulmaya başlandıktan bir süre sonra, öğretmenlerin dünya görüşleri hakkında bir anket yapmıştık. Yanıtları dizip ortalamalarını aldıktan sonra bir de bunları sendikalara ve sendikasızlara göre ayırmıştık. İlginç bir sonuçla karşılaştık: Sendikasız öğretmenler, genel olarak sendikalı öğretmenlere göre daha sağlıklı düşüncelere sahiptiler… Araştırmayı yorumlarken bunu da yazdık. Bu durum, sendikalaşmanın yanlış olduğunu değil, sendikaların öğretmenlere doğru bir bilinç vermesi gerektiğini gösteriyordu.

****************

1973’te milletvekili genel seçimleri yapılıyordu. Ülke, 1971 (AS: 12 Mart)
askeri darbesiyle içine tıkıldığı yarı faşist bir rejimden kurtulmaya çalışıyordu.
Halk muhalefetini de CHP ve onun başındaki Bülent Ecevit temsil ediyordu.
Yeni demokratik bir yaşama kavuşmak isteyenler dağlara taşlara Karaoğlan diye yazıyorlardı. Mamak Cezaevinde çeşitli davalardan yargılanan devrimciler vardı.
Bu gruplar seçimlerde nasıl bir tutum almak gerektiğini tartıştılar. Bunlardan biri, sandığa gitmemeyi kararlaştırdı. Gerekçe olarak da Ecevit’in reformcu olduğunu gösterdi. Grubun yandaşları bunu devrimci bir tutum sandı ve cezaevinde kurulan sandığa gitmedi! Başka kesimlerden gidenler de suçlandı.

Ecevit sandıktan 1. parti olarak çıktı. Erbakan’ın partisiyle koalisyon kurdu.
Yeni hükümetin gündeme aldığı ilk konu genel bir aftı ve cezaevleri bu af yasasıyla boşaldı. (AS: 1974 affı ve AYM’nin genişletmesiyle Rahşan Ecevit affı)

1974 Temmuzunda Mamak’tan tahliye olup köyüme vardığımda, annemle bu konuyu konuştuk. Ben içeride ezberlediğimiz şeyleri, biraz da utanarak anlattım ve Ecevit’in devrimci olmadığı için O’na oy kullanmadığımızı söyledim. Rahmetli annem dedi ki:

– Oğlum, yanlış yapmışsınız. Bak Ecevit sizi hapisten çıkardı.
Bari nankörlük yapmayın…

Günümüzde parti olsun, sendika olsun, gazete veya dergi olsun kimi siyasal oluşumlar üyelerine verdikleri siyasal bilinçle Ortaçağ medreselerinden ayrımsız duruma gelmiştir. Sağduyu, akıl ve mantık buralardan kovulmuş görünüyor. Toplumun, yaşamın gerçeklerini çözümleyip yapılabilecekleri belirlemek yerine keskin suçlamalar,
kimseyi beğenmeyişler ilericilik adına savunulabilmektedir.

Oysa gerici olan yanlış tutumdur. (23 Temmuz 2014)