UĞURLAR OLA TOROSLARIN HEYBETLİ EFESİ HEMİTE’Lİ YAŞAR KEMAL!
Usta,
Seni bu gün toprak ananın kadim kucağına koyverdiler Zincirlikuyu’da..
Uygarlıklar beşiği Anadolu’muzdan avuç avuç toprak getirdi
Bu aziiiz yurdun vefalı çilekeşleri, okurların, dostların..
Yarım yüzyıllık eşinin yanı başına uzatıverdiler heybetli gövdeni..
Seni içimize gömdük Yaşar Kemal üstad, içimize.. anlıyor musun??
Ölen fani beden imiş bilirsin,
Sense ne gür hoş sadalar bıraktın bize,
Kulaklarımız çağıl çağıl..
Gönlümüz alev alev yangın yeri,
Avuçlarımız ıslak ve yanık kokuyor..
02 Mart 2015…
Güncelleme
=============================================
Yaşar Kemal Usta’ya uğurlar ola…
Usta!
18 Ocak 2015 günü sen yoğun bakımda can pazarında iken,
sana bir polemik çağrısında bulunmuştuk…
“İYİLEŞ DE GELECEK OLSUN YAŞAR KEMAL!” demiştik Fazıl Hüsnü Dağlarca‘dan galat ile..
“Haydi kalk ayağa da seninle ANADİL’ini konuşalım… ” diye yazmıştık..
Aşkolsun sana.. Çağrımıza uymadın (“davete icabet etmedin” yerine!)..
Oysa dinleseydin bizi, konuşmamız sırasında “2 Anadilin olduğunu” söyleyecektin bize eminiz..
Annenin diilinin (mother’s tongue – native language) “Kürtçe” ama;
Seni “Yaşar Kemal” yapan “asıl – ana – birincil – resmi – fiili – gerçek – eylemli – öncelikli..”
(basic, main, primary, official, de facto, real, effective, essential..) dilinin ise
“Türkçe” olduğunu söyleyecektin yüreklilikle.
“2 anadilli olduğunu”, olunabileceğini ekleyecektin belki de.
Ülkemizi ve halkımızı bu bağlamda haince bölmeye – ayrıştırmaya çalışan bildik (malum!) çevreleri haşlayacaktın eminiz…
Kendi anne dilinde, “Kürtçe” ile evrensel boyuta ulaşan görkemli edebiyat harikalarını üretemeyeceğini hiç kompleks yapmadan dillendirecektin belki de..
ÖYLE KAYIPLAR VARDIR Kİ KARDEŞLİK ÜZÜLÜR,
DEMOKRASİ YAS TUTAR,
ANAVARZA KAYALIKLARINDAKİ KARTALLARDAN ÇIĞLIKLAR YÜKSELİR,
BİRLİĞİN ULU ÇINARI GÖLGESİNİ BÜYÜTÜR
SÖZ BİTER…
İŞTE, YAŞAR KEMAL’İN ARAMIZDAN AYRILMASI BÖYLE BİR ŞEYDİR
SÖZÜN BİTTİĞİ, ACININ BÜYÜDÜĞÜ,
GÖZPINARLARI DOLU KARDEŞLİĞİN SAYGI DURUŞUNA GEÇTİĞİ BİR ANDAYIZ
TOPRAĞI TÜRKİYE OLSUN,
ÜLKEMİZE BAŞSAĞLIĞI DİLİYORUM”
*****
18 Ocak 2015 günü yazdığımız, yukarıda da değindiğimiz yazı aşağıda..
Usta, sen giderayak da ülkene – halkına birleştirici katkını sürdürdün, sürdürmektesin..
Sen çok yaşa e mi Yaşar Kemal usta!
Sevgi ve saygı ile, 01.03.2015
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com
===================================
YAŞAR KEMAL’in ANA DİLİ ??
Türkiye hala yeterince kurumlaşamadı ve hemen her alanda tansık (mucize) kahramanlar bekliyor Ergenekon’un bağrından dağları delip gelecek:
bir elinde çekiç, öbüründe örs..
(Minik bir kazayla, bir eline örs yerine orak alsa kahramanımız,
Türk milliyetçiliğinden komünizme mi savrulacaktık hep birlikte??)
*****
Basında duygusal yazılar .. yazılar.. Usta, gitme kal; Usta dön geri.. Usta sana doyamadık..
Bu, hoş bir yanımız.. Ama “Bizi anca sen toplarsın..” (Can Dündar, Cumhuriyet, 18.1.15; http://ahmetsaltik.net/2015/01/18/can-dundar-yasarin-yeri/) türünden serenatlar biraz amacını aşıyor galiba.. Haydi onu da kimi yazarların çok okunma (rating) kaygısına bağlayıp geçelim..
****
Yaşar Kemal genellikle “Türkiye halkları” deyimini kullanıyor..
Keşke bir tümcecik eklese öncesinde;
“Türk Ulusunu oluşturan / Türk Ulus Devletini kuran Türkiye halkları“ dese..
Büyük ATATÜRK tam da öyle tanımlamadı mı 3 yerde el yazısıyla :
– “Türkiye Cumhuriyetini kuran Türkiye halkına / ahalisine Türk milleti denir.”
Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı edebiyat devi Yaşar Kemal,
tam da Büyük Atatürk‘ün bu bireşim (sentez), Anadolu ahalisine (halklarına!)
tarihsel- sosyolojik uzlaşı çağrısının tipik – somut ürünü değil mi?
-
Çoook hem de çoook merak ediyoruz..
Yaşar Kemal’in “ana dili” Türkçe mi, Kürtçe mi?
Rüyalarını hangi dilde görüyor, torunlarına ninnilerini hangi dilde söyledi?
Dahası, küfrün okkalısını Türkçe mi ediyor Kürtçe mi??
Neden güzelim yapıtlarını Kürtçe yaz(a)madı yarım yüzyılı aşan yazarlık yaşamında.
Başlasaydı Kürtçe yazmaya, yetkin çabalarıyla, yerli yabancı peeek çok detsek çıkanıyla
50-60 yılda Kürtçe de epey geliş(tiril)miş olurdu değil mi?
Oysa Yaşar Kemal usta bu değerli katkısını Türkçe’ye sundu sağolsun..
Şimdilerde APO – PKK uğursuzları, Batı güdümünde böylesi tezler ileri sürüyorlar.. Ama Irak kuzeyindeki Özerk Bölgesel Kürt Yönetimi’nin Batı’nın kurduğu 5 üniversitedeki eğitim – öğretim dili Kürtçe değil, İngilizce!
Elli yıl kadar bir geçiş döneminde Kürtçe geliştirilecek (!?,
sonra Arapça’ya ek 2. resmi dil olacakmış??
Elli yıl boyunca kuşaklar Arapça hatta ağırlıklı olarak İngilizce kullanırken ve
kültür emperyalizmi vargücüyle yöre halkına abanırken; Kürtçe herhalde fanusta geliştirilecek ve 50 yıl sonra birden bire halkın okur-yazarlığı bir gecede,
–1928 Türk Harf Devrimi’nde olduğu gibi (!)– sıfırlanarak (??),
seralarda nedense “Batı’lı” Kürdologların dahiyane fikir ve eylemleriyle gübrelenerek serpilmiş Kürtçe, anadili aynı zamanda resmi dil yapılacak!
Bu masala inanmak için herhalde Kafdağı’nı aşmak, ardını görmek gerek..
Barzanistan aşireti şeyhliğinin kukla yönetim coğrafyasında durum böyle,
Türkiye’de ise “Kürtçe ikinci resmi dil olsun” dayatması yapılacak..
Nereye koyalım bu çifte standardı, Türkleri aptal sayışı ???
*****
Yaşar Kemal’e dönelim:
Ustanın “annesinin dili Kürtçe” dir. “Ana” yerine “anne” kullanırsak epey rahatlıyoruz.. Üstadın “ana dili” ise “Türkçe” dir.
Anne (native) : İngilizce “Mother”
Ana (asıl): İngilizce; “basic, essential, principal, main, primary..”
Türkçe’nin talihsizliği, “anne” (Mother) yerine “Ana” (basic, essential, principal, main, primary) sözcüğünün de eşanlamlı olarak kullanılabilmesinde..
Bu etimolojik anomali (kaza, kusur..??) başımıza çok iş açıyor ve çoğu kez bilerek,
ustaca, Batılı emperyalistlerce istismar ediliyor..
Görüldüğü gibi pek ala, bir insanın “ana dili” (native language), “anne dili” nden de
ağırlıklı ve işlevsel bir duruma gelebiliyor Yaşar Kemal örneğindeki gibi..
Ve daha milyonlarca olguda olduğu gibi..
Batı emperyalizmi güdümünde, üstelik en nazik noktalarda acımasız istismarla bir halkı bölmeye çalışmak;
ahlaki – etik – hukuksal – insani – dinsel – töresel – geleneksel- tarihsel – sosyoljik… nereye konabilir acaba?
Olsa olsa “postmodern uşaklık” (“puştluk” desek çok mu ağır olur??!) kaldırır bu haltı!
*****
Biz, ulusal edebiyat gururumuz Sayın Yaşar Kemal’e,
üstad Fazıl Hüsnü DAĞLARCA’dan[1] esinlenerek seslenmek istiyoruz:
– Yaşar Kemal, “iyileş de gelecek olsun!”…
Ve böylelikle “birbirimizi yaşayalım” (Empati’nin ta kendisi ve en derini belki de….)
Sevgi ve saygı ile.
18.01.2015, Ankara
Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
[1] Ozan F. H. Dağlarca, ölümünden (2008) 2 yıl önce hastalığı sırasında hastaneye ziyarete gelenlerin hep “geçmiş olsun” demesinden yakınır.. Söyleşiye giden Cumhuriyet gazetesi muhabiri şaşırır ve “Ne demeliydiler efendim?” diye haklı olarak sorar.
Dağlarca’nın yanıtı çok ama çok öğreticidir:
“Kimse, Fazıl Hüsnü iyileş de gelecek olsun!” demedi..
Kurtuluş Savaşımızdaki tarif edilmez ağır yokluklar karşısında şu dizeleri yazmıştır :
Atım acından hasta, çalmışlar kılıcımı
Üşürüm
İçimde silah sesleri,
Sabaha kadar, tövbe tövbe,
Gecelerle dövüşürüm.”
Dağlarca’nın Küreselleşme hakkında yazdığı bir şiirinde (Küreselleşme Madensel Bir Yürektir..) yer verdiği “Birbirimizi yaşamamız” sözleri ise, olabilecek en derin ve usta özdeşim = empati çağrısı ve de tanımı değil midir?
Not : Yazının pdf biçimi için lütfen tıklayınız..
YASAR_KEMAL’in_ANA_DILI_TURKCE_MI_KURTCE_Mİ