Etiket arşivi: Prof. Dr. Sina Akşin’

Atatürk Devrimi, Atatürkçülük Nedir?

Dostlar,

ADD Kurucularından çok değerli meslektaşımız Sayın Dr. Armağan Cengiz Büker
önemli bir yazı göndermiş. Sayın Prof. Dr. Sina AKŞİN‘in önenli ve özlü bir derlemesi..

Atatürk Devrimi, Atatürkçülük Nedir?

Arial 10 punto ile dolu dolu 8 sayfa..
Daha önce ADD Genel Merkezi web sitesinde yayımlanmış ama en altta verilen erişke (link) bizim de not koyduğumuz üzere, ne yazık ki çalışmıyor..

Bu katkısı için Sayın Dr. Büker’e ve yazı sahibi Prof. Akşin’e teşekkür ederek paylaşmak istiyoruz.. Makalenin tümüne pdf olarak erişmek için lütfen tıklar mısınız??

Ataturk_Devrimi_Ataturkculuk_Nedir_SINA_AKSIN

Türkiye’nin bu zor m zor günlerinde bir kez daha özenle okunalı..
O’nun, Yüce ATATÜRK‘ün yolundan ayrılmasaydık bugün bu ağır sorunları yaşamayacaktık

Sevgi ve saygı ile.
01.04.2015, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net
profsaltik@gmail.com

İskilipli Atıf Hoca ‘Şapka’ için mi idam edildi?


İskilipli Atıf Hoca ‘Şapka’ için mi idam edildi? 

Iskilipli_Atif_sapka_icin_mi_idam_edildi

 

Önceki gün Meclis Genel Kurulu’nda AKP ve CHP arasında İskilipli Atıf Hoca tartışması yaşandı.

 

AKP Çorum milletvekili Salim Uslu, “Hemşerim İskilipli Atıf Hoca ve arkadaşları 89 yıl önce Ankara’da idam edilerek kimsesizler mezarlığına defnedilmişlerdi. Bir hukuk cinayeti işlenmiştir.” dedi. CHP Grup Başkanvekili Gök de, “Meclis’te Atatürk’e hakaret eden kişilerin savunulmasını dehşetle karşıladım. Atatürk’e ‘hain, eşkıya’ demiş bir şahsiyetin burada konuşulması skandaldır. Böyle terbiyesizliğe müsaade edemeyiz.”
diye tepki gösterdi.

Hikmet Çiçek
AYDINLIK Gazetesi portalı, 06 Şubat 2015

İskilipli Atıf Hoca’nın torunu Ahmet Faruk İmal, AKP’nin 2013 yılında çıkardığı “Demokratikleşme paketi” ile Şapka Kanunu’nun kaldırılacak olmasını sevinçle karşılamış. Dedesi için “iade-i itibar” istemişti.
Tayyip Erdoğan başta olmak üzere AKP sözcüleri, Kemalist rejimin “terörüne” örnek olarak
sık sık Atıf Hoca öyküsü anlatırlar. İskilipli hocanın “şapka giymeyi reddettiği için”
idam edildiğini söylerler. Gerçek öyle mi?

31 MART’IN İSYANCISI

20 Aralık 1923 tarihli Vatan gazetesi, tramvaylarda haremlik- selamlık uygulamasının kalktığını, artık tüm toplu taşıma araçlarında kadın ve erkeğin birlikte seyahat edebileceğini yazdı. Daha ortada ne Şapka Kanunu vardır ne de öbür Devrimler. İlk tepki İskilipli
Atıf Hoca’dan geldi. Hoca’ya göre böyle yapılırsa gayri meşru istekler artacak,
fuhuşa kapı açılacaktır.

Hoca’nın tarih sahnesine ilk çıkışı değildir bu. 31 Mart gerici isyanına katılanlar arasındadır (1909). Mahmut Şevket Paşa suikastından sonra (1913) İstanbul’dan sürgün edilenler arasında
O da vardır. Daha sonra Mustafa Sabri ve Saidi Nursi ile Cemiyet-i Müderrisin’in kurucularından olacaktır. Cemiyet, mütareke yıllarında Teali-i İslam Cemiyeti adını alacaktır (1919). Başkanı Atıf Hoca’dır.

‘KATLİ VACİPTİR’

Teali-i İslam, bir siyasal parti gibi çalışacak İstanbul’da 8, Anadolu’da 17 şube açacaktır.
“Allah’a, peygambere ve Halife-i Müslimin”e bağlı Atıf Hoca, Yıldız Sarayı’nın müdavimlerinden ve işbirlikçilerinden biridir. Sonradan “150’likler” listesine girip Türkiye’den sürgün edilen Ref’i Cevat’ın (Ulunay) Alemdar gazetesi, İskilipli Atıf Hoca’nın açıklamalarına sıkça yer verir.

Prof. Dr. Sina Akşin bu cemiyeti, “Saray cephesinin ideolojik örgütü”,
Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk ise “molla-papaz işbirliğinin bir kurumu” olarak niteler.
Onlar için Kuvayı Milliye taraftarlarının katli vaciptir. İdam fetvaları bunun için çıkarılır.

Cemiyet’in yayınladığı bildirilerde milli mücadele yanlıları;

– “Mustafa Kemal ve Kuva-yı Milliye maskaraları”,
– “Selanik dönmeleri”,
– “Kuva-yı Milliye eşkıyası”

olarak nitelenir. “Anadolu’nun masum ve mazlum ahalisine” başlıklı beyannameler,
Eskişehir- Kütahya bölgelerinde askerlerin üzerine Yunan uçaklarıyla atılır.
Bunları okuyup Sakarya cephesinden kaçan askerler olur.

DEVRİMDEN SONRA

İskilipli Atıf Hoca, kurtuluştan sonra da boş durmaz. Bütün gerici eylemlere destek verir.
Şapka Kanunu’ndan sonra çıkan isyanları kışkırtır.

Ancak şapkaya karşı çıktığı için değil,
yukarıda saydığımız eylemlerinden dolayı yargılanır. Ankara İstiklal Mahkemesi O’nu
vatana ihanetten (Hıyanet-i Vataniye) suçlu buldu.
Ankara’da ilk Meclis binasının önünde 4 Şubat 1926’da idam edildi.

İskilipli Hoca için “şapkaya karşı çıktı, idam edildi” demek,
Erdoğan için “bir şiir okudu, hapse girdi..” demeye benzer!

ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ


ULUSAL EĞİTİM DERNEĞİ

Necatibey Cad. No: 13/13 Sıhhıye-Ankara
Tel: (0312)229 43 25 Belgeç: (0312) 229 45 26
e posta: ogdunyasi@gmail.com    web: ogretmendunyasi.org

Ankara, 19.11.2013

BASINA VE KAMUOYUNA…

2013 EĞİTİM ONUR ÖDÜLÜ PROF. DR. FATİH HİLMİOĞLU’NUN

       Ulusal Eğitim Derneğince oluşturulan seçici kurul tarafından her yıl Öğretmenler Günü etkinlikleri kapsamında verilen Eğitim Onur Ödülü, bu yıl, eski İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu’na veriliyor. Hilmioğlu’nun ödülü,

23 Kasım Cumartesi günü saat 14.30’da, Ankara’daki Türk Hukuk Kurumu Konferans Salonunda (Adakale Sokak, No: 28, Kızılay) yapılacak “Aydın, Yönetici ve
Bilim İnsanı Olarak Fatih Hilmioğlu” 
konulu bir açıkoturumun ardından eşi
Nurhan Hilmioğlu’na verilecektir. Av. Ayhan Sarıhan’ın yöneteceği açıkoturumda Prof. Dr. İsa Eşme, Prof. Dr. Mustafa Kılıç ile Av. Hayati Hilmioğlu, Prof. Dr. Hilmioğlu hakkında konuşacaklardır.

Eğitim Onur Ödülü için aday gösterilen 16 kişi arasından Hilmioğlu’nun seçilme nedeni;

  • “Yöneticiliği sırasında çalışmalarıyla Ulusal Eğitim Sisteminin felsefesine, tekniklerine önemli katkılarda bulunmuş olması, eğitimin Bağımsızlıkçı, Aydınlanmacı, Halkçı, Bilimsel bir nitelik kazanması için etkili sonuç yaratan çabalar göstermesi; eğitim kamuoyunda olumlu, unutulmaz izler bırakması”
    olarak açıklandı.

Bu yılki seçici kurul şu kişilerden oluştu:

Saim Açıkgöz, Prof. Dr. Mahmut Âdem, Dr. Alper Akçam, Prof. Dr. A. Gönül Akçamete, Prof. Dr. Sina Akşin, Mutahhar Aksarı, Dr. Niyazi Altunya, Mustafa Atasoy, Erdal Atıcı, Prof. Dr. İ. Ethem Başaran, Mehmet Budak, Mustafa Gazalcı, Prof. Dr. F. Dilek Gözütok, Hasan Güleryüz,  Veli Demir, Prof. Dr. Cahit Kavcar, Prof. Dr. Nizamettin Koç, Nazım Mutlu, Mustafa Pala, Osman Nuri Poyrazoğlu, Ahmet Özer, Remzi Özkaya, Refik Saydam, Ayhan Sarıhan, Zeki Sarıhan, Prof. Dr. Ahmet Saltık, Prof. Dr. Sedat Sever, Hüseyin Hüsnü Tekışık, Prof. Dr. Ali Uçan.

Ulusal Eğitim Derneği, bugüne dek Talip Apaydın, Prof. Dr. Doğan Kuban, Prof. Dr. İnci San, Pakize Türkoğlu, Prof. Dr. İlhan Başgöz, Mehmet Başaran gibi birçok eğitimciye benzer gerekçelerle ödül vermiş ve kendi yayın organı Öğretmen Dünyası dergisinde ödül sahibiyle ilgili tanıtıcı yayınlar yapmıştır.

Nazım Mutlu
Genel Başkan

===================================

Dostlar,

Biz de yukarıdaki ödül seçici kurul üyesi idik.

Kuşkusuz tüm aday gösterilenler yaraşır ve saygındırlar.
Seçici kurulllar bu bağlamda çook zorlanırlar genellikle.

Seçilenler de Latince çok uygun bir deyimle “primus inter pares” tirler bir bakıma…
Yani “eşitler arasında birinci..”

Sevgili dostumuz, meslekaşımız, dava arkadaşımız Prof. Fatih Hilmioğlu
bu ödülü hiç kuşku yok fazlasıyla hak etti..

Bir kez daha tutuksuz yargılanmasını diliyoruz.

Sağlık sorunları çok ciddi, ağır ve ölümcüldür.

  • Fatih hoca ve hiçbir tutuklu – hükümlü hapiste sağlık sorunları
    tedavi edilemediği için ölmemelidir. Bu çok ağır bir insanlık suçudur
    ve işleyenler lanetlenmelidir.

İlgili Ceza Yargılaması Yasası hükmü belki 10. kez anımsatılmaktadır..
Sitemizde, Fatih hocanın kişiliği üzerinde yaratıln insanlık dramı ve suçu hakkında
çok sayıda yazı yayımladık ama ilgililer – yetkililer sağır – kör ve dilsiz..

Fakat vebali çok ağır olur ve hiç kimse altından kalkamaz..

Ceza_Muhakemeleri_Yasasi_infazi_erteleme

Son bir kez daha anımsatalım ve uyaralım..

İane, acıma, lütuf. vb. lerini istemekten çoook uzağız..

Yasayı çiğnemeyin, yasaya uyun yeter..

  • Ceza Muhakemeleri Kanunu madde 16/2

Sevgi ve saygı ile.
23 Kasım 2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

==========================================

Ulısal_Egitim_Dernegi_Onur_Odulu_2013

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

yemek

Açılımın İçyüzü

“Açılım”ın İçyüzü..

portresi_sina_aksinProf.Dr. Sina AKŞİN

  • “Analar ağlamasın”, “barış” gibi çekici sözlerle sunulan “açılım”, aslında Batı emperyalizminin karşıdevrimcileri kullanarak Türkiye’yi parçalama ve şeriat diktatörlüğüne dönüştürme planıdır.

Batılılar hiçbir zaman Rumeli ve Anadolu’nun Türklerce fethini kabullenemediler.
Sabırlı ve kurnaz siyasalarla Anadolu kadar Türk yurdu olan Rumeli’de etnik temizlik yapılmasını sağladılar. Kanlı bir tasfiye oldu. Aynı işi Sevr ile Anadolu’da yapmaya kalkıştılar, başaramadılar. Dünya hegemonu olan Batılıların bu heveslerinden vazgeçtiklerini düşünmek gaflettir.

Kürtlere verilecek özerklik, Rumeli’de hep tanık olduğumuz süreçle
bağımsızlığa dönüşecek ve Sevr’e doğru bir adım atılmış olacaktır.

  • 1950’den bu yana Türkiye’de her seçimi Karşıdevrim partileri kazanmıştır (Meclis’teki koltukların çoğunluğuna sahip olmak anlamında).

Bu iktidarlar uluorta harcamalar yapıp borçlanarak maliyeyi iflas ettirmiş ve askeri darbelere yol açmışlardır. Dış borçlar Türkiye’nin bağımsızlığını gölgelemiştir. 24 Ocak 1980 kararları ile Türkiye kalkınmaktan, sanayileşmekten vazgeçmiş, binbir özveriyle oluşturulmuş kamu varlıklarını özelleştirme diye tasfiyeye başlamış, kapılarını Batı sermayesine açmıştır.

  • Artık Türkiye bağımlıdır, borca batıktır.
    2002’de 130 milyar dolar borçluyduk. 2012’de 336,8 milyar borçluyuz.
    Borçsuz yaşayamıyoruz, borçkoliğiz. (AS : Yalnız dış borçlar!)

1974’te Türkiye Batıyı çok kızdıran istisnai bir bağımsız davranışla
Kıbrıs Barış Harekatını yaptı. Ensemizde boza pişirmek için başımıza önce ASALA‘yı, 1984’ten başlayarak PKK‘yı musallat ettiler.

  • PKK ve Fetullah Batı emperyalizminin maşasıdırlar. 

– Karşı devrim hükümetleri ve muhalefet partileri de büyük ölçüde maşadırlar.
– Batılıların (özellikle ABD’nin) yönetiminde kanlı bir tiyatro oynanıyor.
Maşalar tiyatrosu.

Emperyalizmin planlarını gerçekleştirmek için ülkemizin yargısı maskara edilerek iktidarın emrine verildi.

Ordudan bir karşı çıkışı önlemek için eski Genelkurmay Başkanı dahil, 500’den fazla subay terörist diye ve hep orada kalmak üzere, hapse atıldı (birçok Atatürkçü aydınla birlikte).

Kürdistan’ı kurabilmek için Türk’ten ve Atatürk’ten arıldırılmış bir anayasa yapılmaktadır.

  • Karşı devrim iktidarı, Batının desteğinden yararlanarak
    Türkiye’yi İran’a benzetecek bir şeriat diktatörlüğü hazırlıyor.

Prof. Dr. Sina AKŞİN
05.10.13

25 Soruda Atatürk Devrimi

Dostlar,

ADD Genel Yönetim Kurulu ile Bilim-Danışma Kurulu Üyesi, Ankara Üniv. Siyasal Bilgiler Fak. emekli öğretim üyesi (Siyasal Tarih) Sn. Prof. Dr. Sina AKŞİN,
çok değerli bir derleme yazdı :

  • 25 Soruda Atatürk Devrimi

Şöyle başlıyor çalışma :

Soru 1 – Osmanlı Devleti neden çöktü? 

Bu soruyu yanıtlamak için Türk tarihinin derinliklerine uzanmak gerekir. Bir görüşe göre Türk Tarihi MÖ 220’de Türklerin ilk yurdu Çin’in kuzeyinde Hun’larla başlar. Fakat başka görüşlere göre Sümerler (Muazzez İlmiye Çığ, Ünal Mutlu), Etrüskler (Adile Ayda), mağara yazıtlarını yazanlar (Kazım Mirşan, Haluk Tarcan), Atlantis insanları (Veysel Batmaz), Mu Kıtası İnsanları (Sinan Meydan) da Türk’tür. Sümerlerin Türk olduğu kabul edilirse Türk tarihi MÖ 3500’e kadar geri gitmiş olur ve Türkler yazıyı icad etmiş (çivi yazısı) uygarlığı başlatan bir halk olur. Bu tür çalışmalar Atatürk zamanında özendiriliyordu. Fakat onun ölümüyle durduruldu. Şimdilerde kendiliğinden canlanmış bulunuyor. Büyük bir ilgi var. Bu görüşlerin tartışılarak sonuçlanmasını heyecanla bekliyoruz. 

Fakat şöyle bir sorun var:..

********************************

Ve Sina hoca 25 soru ile Atatürk Devrimi‘ni bütünsel olarak tanımlıyor.
Şöyle de bağlıyor :

  • “.. Ne hazindir ki, Atatürk’ün kurduğu ve sürekli iktidarda olan Karşıdevrim karşısında sürekli muhalefet konumunda kalmış olan CHP Karşıdevrimi getiren dört adım konusunda devrimci bir tutum alamamıştır. İktidara gelirsek
    4 adımı tersine çevireceğiz, Halkevlerini, Köy Enstitülerini yeniden açacağız, imam hatip okullarını imam gereksinimini karşılayacak bir düzeye indireceğiz, öğretmenliği yeniden birinci sınıf meslek yapacağız diye bir sorunu olmamıştır.”

20 sayfalık bu önemli metni pdf olarak sunuyoruz.

Okumak için aşağıdaki erişkeye (linke) tıklamalısınız.

Sayın Akşin’e teşekkür borçluyuz..

portresi_sina_aksin

 

 

 

 

25_Soruda_Ataturk_Devrimi_Sina_Aksin_18.6.13

Sevgi ve saygı ile.
19.6.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Atatürk Devrimi; Atatürkçülük Nedir?

Dostlar,

Sayın Prof. Dr. Sina Akşin‘in

portresi_sina_aksin

 

 

 

 

“Atatürk Devrimi; Atatürkçülük Nedir?” başlıklı kapsamlı makalesini
paylaşmak istiyoruz..

Tam da bir kez daha özenle okunmasının ve üzerinde düşünülmesinin zamanı..

Yazı 7 sayfa.. Uzun.. Bu yüzden pdf olarak sunacağız.

Şöyle başlıyor :

“..1. Atatürkçülüğün Yeniden Doğması                      :

Türkiye’ye gelen yabancılar çok kez Mustafa Kemal Atatürk’ün her yerde görünür olmasına şaşmaktadırlar. Her yerde O’nun heykelleri, büstleri, resimlerine rastlamaktadırlar. Sanırım bunu çoğunlukla bir kişi yüceltmesi olarak görüp olumsuz yönde yorumlamaktadırlar. Atatürk’ün böyle her yerde olmasının açıklaması şudur: O, Türk devrimini temsil eden kişidir. Çoğu devrimler birçok kişilerin yapıtıdır. Fransız Devrimi bir kişiyle özdeşleştirilemez. Sovyet Devriminde Lenin’in ağırlığını görüyoruz, fakat iktidar olduktan sonra Devrimi ancak 7 yıl yönlendirilebildi. Stalin olmadan Sovyet Devrimi anlaşılamaz. Belki Mao Zedong’un Çin Devrimindeki rolü Atatürk’ünkine benzetilebilir. 27 yıl Çin’i yönetti. Ne var ki ardılları onu neredeyse yadsımışlardır. Bir de değişik komünist önderlerin “tamamlayıcıları” sorunu var. Mao deyince Stalin, Lenin ve Marx’ın rol ve tamamlayıcılıkları görmezlikten gelinemez. Atatürk deyince böyle tamamlayıcı kişiler akla gelmiyor. Atatürk bağımsızlık mücadelesinin muzaffer önderidir, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusudur, Türk Devriminin önderdir. Buna dört başı mamur bir başarı öyküsü diyebiliriz. Onun içindir ki kişiliği Cumhuriyetin ve Devrimin simgesidir…”

Makale devamla :

“…2. Atatürkçülüğün Felsefi Niteliği                          :

Atatürkçülük bir aydınlanma hareketidir. Tek bir örnek vermek gerekirse Atatürk öğretmenlerden “fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür” kuşaklar yetiştirmelerini istemektedir.3 Böylece Atatürk şair Tevfik Fikret’in bir şiirinde kendini tanımlamak için söylemiş olduğu ünlü sözünü benimsemiş oluyordu. Suat Sinanoğlu Atatürkçülüğün felsefi görünümünü “zihnin sınırsız özgürlüğü” diye tanımlıyor.4

Felsefe profesörleri Bedia Akarsu ve Macit Gökberk de Atatürkçülüğü bir aydınlanma hareketi olarak betimlemişlerdir.5

Atatürk hümanisttir. Bağımsızlık savaşının en tehlikeli anlarında bile cihat ilan etmedi.
1922’de tutsak düşen Yunan komutanı Trikupis’le nazik görüşmesi, önüne serilen Yunan bayrağına basmayı reddetmesi, 1934’te Anzak ölüleri için söylediği sözler6 hümanizminin kanıtıdır.

Bir seferinde anayurdu savunmak için yapılmayan savaşı cinayet olarak betimlemiştir.7
Avrupa’nın çoğu yerlerinde bütüncül (totaliter) ve ırkçı diktatörlükler muzaffer olurken ve birçok Türkler bunların çekiciliğine kapılmışken Atatürk sıkı durdu. Yahudi ya da muhalif oldukları için Hitler düzenince 1933’te üniversitelerinden kovulan 142 Alman bilim adamını Türkiye’ye çağırıp onları yüksek eğitim kurumlarında çalıştırması bu yönde anlamlı bir göstergedir…”

Ve şöyle bağlanıyor :

“..Atatürk Devrimi donduruldu!

Bunu gizlemek için tören Atatürkçülüğü büyük önem kazandı. Devrimin yıldönümleri gittikçe artan bir heyecanla kutlanır oldu. Atatürk’ün resim ve büstleri kamusal alanları doldurdu.

Nasıl olduysa, CHP Atatürk Devrimine dönüşü isteyen bir muhalefet yürütemedi ya da bunu istemedi. Çok kez hayli sert olan muhalefeti daha çok siyasal özgürlük talebinde yoğunlaştı. Siyasal dizgeye yeni bir anayasa ve büyük ölçüde bir özgürlük getiren
27 Mayıs 1960 askeri müdahalesinden sonra, aydınlar Atatürkçülükten çok sosyalizm ve sosyal demokrasiyle ilgilenmeye başladılar. Fakat Sovyetlerde ve Doğu Avrupa’da komünizmin çökmesi, Türkiye’de köktendinciliğin çoğalması, Atatürkçülüğe yöneltilen sert eleştiriler yukarıda sözünü ettiğim Atatürkçülüğün yeniden doğmasına yol açtı. (1998)..”

********************

20._yuzyilin_4_buyuk_onderi

 

 

 

 

 

 

Bu değerli makalenin tümünü okumak için lütfen tıklar mısınız??

Ataturk_Devrimi_Ataturkculuk-Nedir

Sevgi ve saygı ile.
31.5.2013, Ankara

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net