Etiket arşivi: “Analar ağlamasın”

VATANI VE ÜLKESİ BÖLÜNEN BİR YURTTAŞIN MEŞRU DİRENİŞ ÇIĞLIĞIDIR!


VATANI VE ÜLKESİ BÖLÜNEN BİR YURTTAŞIN MEŞRU DİRENİŞ ÇIĞLIĞIDIR!

Siyasal İktidara ve Yurtsever Türk Halkına Açık Mektuptur!

TERSİNE İMPARATOR..

Sultanlar, ülke topraklarını büyüterek krallık – padişahlık boyutlarını aştığında
“İmparator” olurlar.. Devletleri de “İmparatorluk”..

Bizim imparator taslağımızsa tersinden..
Ülkesini parçalayarak, güneydoğusuna “Türkiye Kürdistanı” diyerek,
yabancılara dedirterek, denmesini hazırlayıp çanak tutarak..

Üstelik ülke halkını da birleştirip – kaynaştıracak yerde, etnik temelde ayrıştırarak..

*****

Apaçık bölücü eylem, satılık – kiralık – aşağılık medya tarafından

– “ülkeyi dönüştürme, demokrartik açılım, analar ağlamasın…”

gibisinden insan zihnini tuzaklayan duygu sömürüsü yüklü alçakça retorik sloganlarla
allanıp pullanarak algı yönetimi yapılıyor..

Ülkesi ve halkı bölünen bir ülkede en kahpe ve kalleşçe yürütülen bir psikolojk savaş!

Ve bizimki, benzersiz medyamızın sanal – kurgusal “Tersine İmparator”u!

BOP eşbaşkanlığının ülkeyi – halkı bölme ve 2. (Büyük) İsrail’i inşa etme misyonununun boynuna geçirildiği hırsına tutsak bir politikacının ego şişirmesine dönük “Tersine İmparator”u..

Imparator_Medya_medya_medya_Leman

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çok hazin…

Evet “Tersine İmparator”, artık korkulan aşama geldi..

“Savaş” bitti.. Napolyon’un ödünü patlatan “Sınav” aşamasına gelindi.

Apaçık ilan ettiniz bölücü muradınızı, ülkemizin kırmızı çizgisi diye birşey bırakmadınız..

BOP_haritasi

– TSK’yı teslim aldınız,
– Yargıyı felç, öncüleri tutsak ettiniz,
– Yoksul milyonları makarnaya – kömüre bağladınız..
– Şürekanızı türlü rantlarla müritleştirdiniz..
– Ülkede satılmadık kamu malı bırakmadınız,
– Karun kadar zengin oldunuz.. Milyarlarca dolar servetinizin olduğunu savlayanları hapse attırdınız; İsviçre bankalarına 2 satır yazı yazıp “varsa hesaplarımı açıklayın..” diyemediniz.. Kuru gürültü ile “ispatlamayan müfteridir..” diye harladınız.
– Halka çooook ama çoook yalan söylediniz; dinsel duygularını sömürdünüz..
…….

O denli çok suç işlediniz ki, artık sizi efendiniz küresel elit bile kurtaramaz..
Kendi ağlarınızı kendiniz ördünüz..

*****

Ama geride Cumhuriyetin asıl sahibi cefalı ve kahraman, kadim “Türk halkı” kaldı..
Türk’ü ile, Kürt’ü ile, Laz’ı ile, Çerkez’i ile… hani sayıp duruyordunuz ya ikide bir..
İşte onların hepsinin ortak tarihsel – kültürel – hukuksal – gönüllü ve de sevdalı  kimliği olan Türk halkı..

Binlerce yıldır bir arada kardeşçe yaşamı inşa etmiş, hiçbir sorunu olmayan halk..

Etnik ve inanç temelinde çifte hançerle kanlı boğazlaşmaya sürüklemek istediğiniz halk!

aydinlik19kasim-1

Çarığını – çizmesini giymesi yakındır..
Çünkü İzmir’in işgal edildiğini görmüş gibidir.

En sefil medya kuşatmanız da dahil olma küzere,
halkımızın iradesini daha ne denli körleştirebileceğinizi sanıyorsunuz??

Bu mümkün değildir..

Artık kral çıplaktır..

Andersen’in masalının büyüsü bozulmuş, kitlesel afsunlanma bitmiştir..

Türk halkı, AKP’ye oy veren milyonlarcası da dahil, güvenip oy verdikleri insanların maskelerinin düştüğünü görmektedirler..

Ayağa kalkmışlardır..

Süpüreceklerdir..

2002 – 2013 arası 11 yıllık “Türkiye’de AKP Fetret Dönemi” kapanacaktır,

Tek çaresi var “Tersine İmparator”un – ülkesini / halkını taşeronca bölenin!

Artık orada durmak ve 1 adım daha atmamak ve hızla siyasal arenadan çekilmek..

30 Mart 2014 yerel seçimi sendromu öylesine körleştirmiş ki..

“RTE’nin AKP’si – AKP’nin RTE’sidört dörtlük bir siyasal harakiri uyguluyor..
Meydanlarda “Allah belanı versin” çığlıklarını bile duymayacak denli sağır..
Ama mazlum milyonların ahı tutuyor görünen..

İlahi adalet (tarihsel diyalektik!) böyledir işte..

Çooook mazlum ahı aldınız, çoook kan döktünüz; elleriniz kanlıdır sizin..

Kendi ipinizi kendinize çektiriyor tarihsel diyalektik;
dilerseniz siz ona “ilahi adalet” de diyebilirsiniz!..

Tarihin çöplüğüne savrulacak ve çooook uzun zamanlar lanetle anılacaksınız.
Ağababanız, hep yaptığı gibi, sümüklü mendil gibi savuracak sizi de..
Ama üstünüze bir kürek toprağı bile çok görecek; bundan emin olabilirsiniz..

Sevgi ve saygı ile.
20 Kasım 2013, Ankara
Güncelleme : 09.12.13

Dr. Ahmet Saltık
www.ahmetsaltik.net

Açılımın İçyüzü

“Açılım”ın İçyüzü..

portresi_sina_aksinProf.Dr. Sina AKŞİN

  • “Analar ağlamasın”, “barış” gibi çekici sözlerle sunulan “açılım”, aslında Batı emperyalizminin karşıdevrimcileri kullanarak Türkiye’yi parçalama ve şeriat diktatörlüğüne dönüştürme planıdır.

Batılılar hiçbir zaman Rumeli ve Anadolu’nun Türklerce fethini kabullenemediler.
Sabırlı ve kurnaz siyasalarla Anadolu kadar Türk yurdu olan Rumeli’de etnik temizlik yapılmasını sağladılar. Kanlı bir tasfiye oldu. Aynı işi Sevr ile Anadolu’da yapmaya kalkıştılar, başaramadılar. Dünya hegemonu olan Batılıların bu heveslerinden vazgeçtiklerini düşünmek gaflettir.

Kürtlere verilecek özerklik, Rumeli’de hep tanık olduğumuz süreçle
bağımsızlığa dönüşecek ve Sevr’e doğru bir adım atılmış olacaktır.

  • 1950’den bu yana Türkiye’de her seçimi Karşıdevrim partileri kazanmıştır (Meclis’teki koltukların çoğunluğuna sahip olmak anlamında).

Bu iktidarlar uluorta harcamalar yapıp borçlanarak maliyeyi iflas ettirmiş ve askeri darbelere yol açmışlardır. Dış borçlar Türkiye’nin bağımsızlığını gölgelemiştir. 24 Ocak 1980 kararları ile Türkiye kalkınmaktan, sanayileşmekten vazgeçmiş, binbir özveriyle oluşturulmuş kamu varlıklarını özelleştirme diye tasfiyeye başlamış, kapılarını Batı sermayesine açmıştır.

  • Artık Türkiye bağımlıdır, borca batıktır.
    2002’de 130 milyar dolar borçluyduk. 2012’de 336,8 milyar borçluyuz.
    Borçsuz yaşayamıyoruz, borçkoliğiz. (AS : Yalnız dış borçlar!)

1974’te Türkiye Batıyı çok kızdıran istisnai bir bağımsız davranışla
Kıbrıs Barış Harekatını yaptı. Ensemizde boza pişirmek için başımıza önce ASALA‘yı, 1984’ten başlayarak PKK‘yı musallat ettiler.

  • PKK ve Fetullah Batı emperyalizminin maşasıdırlar. 

– Karşı devrim hükümetleri ve muhalefet partileri de büyük ölçüde maşadırlar.
– Batılıların (özellikle ABD’nin) yönetiminde kanlı bir tiyatro oynanıyor.
Maşalar tiyatrosu.

Emperyalizmin planlarını gerçekleştirmek için ülkemizin yargısı maskara edilerek iktidarın emrine verildi.

Ordudan bir karşı çıkışı önlemek için eski Genelkurmay Başkanı dahil, 500’den fazla subay terörist diye ve hep orada kalmak üzere, hapse atıldı (birçok Atatürkçü aydınla birlikte).

Kürdistan’ı kurabilmek için Türk’ten ve Atatürk’ten arıldırılmış bir anayasa yapılmaktadır.

  • Karşı devrim iktidarı, Batının desteğinden yararlanarak
    Türkiye’yi İran’a benzetecek bir şeriat diktatörlüğü hazırlıyor.

Prof. Dr. Sina AKŞİN
05.10.13

Barış (!) Süreci Dörtnala…

Dostlar,

ADD Çanakkale Şubesi Başkanı Sayın Yrd. Doç. Dr. Necmi AKYALÇIN‘dan,
çok net anlatımlar ve sorular eşliğinde çarpıcı saptamalar içeren bir değerlendirme aldık.
Düşüne düşüne okunmalı ve de yetkililerden yanıtları istenmeli, yetkilierin uygun adım atmaları kamuoyu baskısı ile gündemde tutulmalı.

Bu gelişmeler öyle yenilir yutulur türden değildir.

  • Türkiye, AKP – BDP eliyle dış güçler güdümünde ve muhalefetin aymazlığıyla BÖLÜNMEYE SÜRÜKLENMEKTEDİR!

Bu durum, Yüce Atatürk‘ün ünlü deyimiyle “behemehal” önlenmeklidir, önlenecektir.

Apaçık altını çizelim :

  • Gezi eylemleri ve ülkeye yayılan halk isyanı,
    gerçekte halkın bu vahim tehlikeyi görmüş olmasına dayalıdır

Sevgi ve saygı ile.
3.7.13, Ankara

Dr. Ahmet SALTIK
www.ahmetsaltik.net

========================================

Barış (!) Süreci Dörtnala…

Yrd. Doç. Dr. Necmi AKYALÇIN
ADD Çanakkale Başkanı

Ülkemizde bağımsızlığımızın simgesi şanlı Türk bayrağının kışkırtıcı unsur olarak gösterilmeye çalışıldığı, bölücülerin bayrağımızı hedef aldığı bir dönemde sayın başbakan R.T. Erdoğan çoğunluğu bindirilmiş kıtalar olan miting alanındaki insanlara evlerinize Türk bayrağı asınız diyor. Bunda şaşılacak bir durum yok; ancak önemli olan samimiyettir. Bu sözlerin söylenmesinden 24 saat sonra Şırnak Cizre’de

Terörist başı Ermeni Artin Agopyan’ın (Abdullah Öcalan) fotoğrafı

ve ülkemizde 60-70 bin kişinin yaşamına kastetmiş terör örgütü PKK’nin paçavraları açılıyor. Yüzleri maskeli teröristler yemin edip sözüm ona oluşturulmuş (Terör Örgütüne bağlı, Yurtsever Devrimci Gençlik Hareketi (YDG-H) asayiş birimleri) asayiş yapılanmasının diplomalarını alıyorlar. Aynı teröristler bir ellerinde silah diğer ellerinde diploma hemen mahallelerin caddelerine iniyor ve telsiz de kullanarak yol/kimlik kontrolü yapıyorlar. Terör örgütünün haber merkezi Fırat Haber Ajansına göre Türkiye Cumhuriyeti Polisi olaylara müdahale etmek istiyor; ama sonradan çekiliyor ve caddelerdeki kimlik kontrolleri gecenin geç saatlerine kadar devam ediyor. Bu sözde törende süreç ve barış sözcüklerinin sıkça kullanılması dikkat çekicidir. Bir terörist (yüzü kapalı) şöyle bir metin okuyor:

  • “Diyarbakır’da Nevruz kutlamalarında ilan edilen demokratik kurtuluş ve özgür yaşamı inşa hamlesiyle birlikte yılların özgürlük mücadelesi yeni bir sürece girdi. Kürt ve Kürdistan’ın varlığının kabul edilmeye başlandığı bu süreçle birlikte temel mücadele alanının yeni özgür yaşamı inşa etme olacağı kesindir. Bunun ilk ve temel ayağı şüphesiz öz savunmadır. YDG-H olarak öz savunma endeksli asayiş güçlerini oluşturmayı tarihsel bir sorumluluk olarak üstleniyoruz.”
Şimdi herkesin kendi kendisine sorması gerekir: Barış süreci dedikleri ve bunu
analar ağlamasın, barış olsun, süreç işlesin, yoksa siz barışa karşı mısınız?
Türünden söylemlerle süsleyerek sürdüren akil insanlar kapalı kapılar ardında ve halktan kaçarak neye hizmet etmişlerdir/etmektedirler. Hükümet sözcüsü Bülent Arınç bu sabah yaptığı açıklamalarla sürecin kesintisiz devam edeceğini üstüne basa basa dile getirmiştir. Yani biz ülkenin bölünme sürecine katkı sunacağız, Cizre’de yaşanılanlar bizi rahatsız etmiyor mu demek istemiştir acaba sayın Arınç?
Sayın başbakan R.T. Erdoğan bir yandan siz Atatürk ile terörist başının resimlerini
yan yana getirdiniz diyerek insanları suçlamakta diğer yandan da terörist başının resimleriyle ve paçavralarla Türkiye Cumhuriyeti Devletine meydan okuyanlara karşı sessiz kalmaktadır. Şunu herkes çok iyi bilmelidir ki, Taksim’e elinde terörist başının resimleriyle, yine terörist başının meydanları ulusalcılara bırakmayın talimatıyla gelen bölücüler halktan tepki görünce alanı terk etmek ve oradan uzaklaşmak zorunda kalmıştır. Sayın başbakan bu işe sessiz kalmayarak, terörist başının resmini taşıyanları alandan kovan halka; Atatürk resimleriyle terörist başının resimlerini yan yana taşıyorlar diyerek olayı çarpıtmaktadır. Halk böyle bir işe asla sessiz kalmaz kalamaz kalmadı da… Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının Şırnak Cizre’de gerçekleştirilen ve terör örgütünün devlete kafa tutmaktan öte, bağımsız Kürt devletinin yaşama geçirilmesi anlamına gelen olaylar karşısında Taksim’de terörist başı pankartlı bölücülere halkın gösterdiği duyarlığı gösterip göstermeyeceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz. Aynı şekilde ülkemizin birlik ve bütünlüğünü koruyacağı üzerine namus ve şeref yemini etmiş milletvekillerinin, Genel Kurmay Başkanı’nın, Cumhurbaşkanı’nın bu konuda takınacakları tutumları da büyük bir dikkatle izleyeceğiz. Taksim’de savunmasız kadınlara su ve biber gazı sıkan güç, böylesi çok ama çok ciddi bir konu veya kepazelik karşısında ne yapacak göreceğiz. Yoksa yine biz barış istiyoruz, biz barışa karşı değiliz, analar ağlamasın, süreci engelleyemeyiz palavralarının arkasına mı sığınılacak; gelecek günler bize bunu açık bir biçimde gösterecek. Ancak artık mızrak çuvala sığmıyor;
halk artık (başbakanın gö..nün kılıyım diyen meczuplar değil) ülkemizin ne denli ağır koşullar yaşadığını, bölünmenin eşiğinde olduğumuzu görüyor ve anlıyor. Zaten bölgede etkisizleştirilmiş veya tamamen o bölgeden çekilmiş olan askerlerimiz kastedilerek
bakın artık şehit cenazeleri gelmiyor, barış süreci başarıyla işliyor demeçleri de
artık halk tarafından inandırıcı bulunmuyor. Ha söylemeden geçemeyeceğim, adına muhalefet denen partilere de artık inanmıyor söz konusu halk.
Bahçeli de Kılıçdaroğlu da babalarının çiftlikleri sandıkları partilerini ne duruma getirdiler görmeliler; görmüyorlarsa anımsatması bizden; kendilerine artık birçok insan güvenmiyor, yaptırdıkları kamuoyu yoklamalarındaki oylarının yükseldiği haberlerine de bu halk artık ağzını bırakıp başka yeriyle gülüyor. Bu muhalefetin de Cizre ile ilgili
ne söyleyeceklerini, daha doğrusu gerçek anlamda ne yapacaklarını göreceğiz.
Yine Salı günü masallarına devam mı edilecek izleyeceğiz ….

  • Yoksa siz barışa karşı mısınız?
  • Yoksa siz sürece karşı mısınız?

Palavraları artık hiçbir önem ve anlam içermiyor.
Eğer ülkemizi bölüp parçalamaya hizmet edecekse, Cizre’deki rezaletlerin ve benzerlerinin önünü açacaksa, böyle barış da böyle süreç de olmaz olsun…..

Esenlikler dilerim..

ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan’ın Reyhanlı’daki Terörist Saldırısına İlişkin Açıklaması

ADD Genel Başkanı Tansel Çölaşan’ın
Reyhanlı’daki Terörist Saldırısına İlişkin Açıklaması

portresi

Anneler Gününde Analar Ağlamıştır

Emperyalist güçlerin Orta Doğuyu şekillendirme girişimleri sonucunda 11 Mayıs 2013’te
Hatay’ın Reyhanlı ilçesinde patlayan bombalar, şimdiye dek elli’ye yakın yurttaşımızın ölümüne ve yüz’ün üzerindeki yurttaşımızın yaralanmasına
neden olmuştur.

“Analar ağlamasın” diye emperyalizmin eli kanlı milis güçleriyle pazarlığa oturanlar, ne yazık ki Anneler Gününde bile anaların ağlamasını önleyememiş,
yurt genelinde insan yüreği taşıyan herkesin derin üzüntü duymasına neden olmuştur.

Kısaca Anneler Günü tüm Türkiye’ye zehir olmuştur.

İktidar Hemen Suçluyu Bulmuştur

Terörist saldırı gerçekleşir gerçekleşmez iktidarın sözcüleri ve yandaşları henüz ortada bir bulgu yokken sorumlu olarak Esad’ı ve rejim yanlısı örgütleri ilan etmişlerdir.
Hatta olayın ilk saatinde Dışişleri Bakanının Almanya’da olduğu sırada suçluyu
ilan etmesi, işin ciddiyetine yakışmamıştır.

Buna gerekçe olarak da Türkiye’de son günlerde yapay olarak oluşturulan “barış” havasını bozma eylemi olarak yansıtılmıştır. Halbuki Suriye’de çeşitli ülkeler tarafından farklı nedenlerle desteklenen El Kaide, El Nusra, Özgür Suriye Ordusu, PKK yanlısı PYD gibi çok sayıda silahlı grup olduğu, bunun yanı sıra bölgenin CIA, MOSSAD, KGB, İngiliz, Amerikan ve Fransız ajanlarından geçilmediği .. herkesin bilgisi içindedir.

Bu nedenle kimin ne amaçla eylem yaptığını saptamak kolay değildir.

Ancak kim yapmış olursa olsun, bu olay bir terör eylemidir. Bu olayın da gösterdiği gibi terörün insanlık duygusu yoktur, hoşgörüsü yoktur, acıma duygusu yoktur.
Hangi terör örgütü olursa olsun, teröre hoşgörü göstermek, görüşmek, terörle müzakere etmek son derece yanlıştır. Aynı şekilde komşu bir ülkenin
terör örgütlerine yardım ve yataklık etmek de doğru değildir. Senin teröristin iyi,
benimki kötü demek, yıllarca teröre binlerce şehit veren Türkiye gibi bir ülkeye yakışmaz.

Bu nedenle, orada gerçekten yardıma muhtaç masum insanlarla terör grupları birbirine karıştırılmamalı ve bir ülkenin ulusal bütünlüğüne saygı gösterilmeli,
kışkırtıcı (provokatif) eylemlerden kaçınılmalıdır.

Başbakanın ABD Ziyareti Öncesi Saldırının Gerçekleşmesi
Rastlantı Değildir

Reyhanlı olayı, 11 Eylül 2001’de ABD’nin ikiz kulelerine yapılan saldırıların
aslında bir benzeridir.

Bu tarihten sonra Dünya yeni bir gerçeğe uyanmış ve Emperyalizm ininden çıkarak
önce Afganistan ve daha sonra Irak’a, demokrasi getireceği bahanesiyle yayılmaya başlamış ve geçtiği her yerde ne yazık ki kan ve gözyaşı bırakmıştır.

Aynı biçimde Türkiye’nin Suriye’ye askeri müdahalede bulunmasını isteyenler olduğu için, bu türden kışkırtıcı eylemlerde bulunanlar olabilir.

Hesap, bölgedeki karşıt grupları ve örgütleri birbirine karşı kışkırtarak çatışmaları körükleyip müdahale nedenini güçlendirmek üzerine kurulmuştur.

Çünkü Türkiye ile Suriye arasında gergin duran ipin kopma noktasına gelmesi,
atmaca gibi bekleyen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı’nın eline iyi bir koz vermekle
eş anlamlıdır.

  • Türkiye’nin yapması gereken şey, bu olayın sanıklarını yakalayıp adalete
    teslim etmek, 
    siyasal açıdan ilkeli bir politika izlemek ve her an askeri bir müdahaleye hazır olduğu izlenimini verecek söylemlerden kaçınmaktır.

Sorumlu, İktidarın Yanlış Politikalarıdır

Reyhanlı ilçesindeki iki bombanın patlaması, aslında Su­riye’deki iç savaşa müdahil olmayı öngören yanlış politikaya karşı bir uyarıdır ve üzülerek de olsa devamını beklemek yanlış tahmin olmayabilir.

Mevcut iktidar, ülkeyi bölmek ve Türk ulusunun birliğine son vermek isteyen
kanlı terör örgütüyle pazarlık yaparken, ülkemiz için hiç tehdit oluşturmayan
bir ülkeye düşmanca davranarak, ülkenin ve ulusun geleceğini karanlık bir bataklığa sürüklemektedir.

“Dört aydır şehit gelmiyor” kandırmacasına sığınıp, binlerce şehit verilmesine
ve 
on binlerce ananın ağlamasına kapı aralanmaktadır.

Anaların ağlamasına neden olan da, sorumlu olan da, başka anaların geleceğini
karartan da aynı adrestir.

Körle yatan şaşı kalkar.

Terör satan, terör alır.

  • Türkiye’nin ulusal çıkarı emperyalistlerin piyonluğunda değil,
    komşuları ile iyi ilişkilerdedir.

Kamuoyuna duyurulur. 14.05.2013

Tansel ÇÖLAŞAN
Atatürkçü Düşünce Derneği
Genel Başkanı

http://add.org.tr/genel-baskanimiz-sayin-tansel-colasanin-reyhanlidaki-terorist-saldirisina-iliskin-aciklamasi.html, 14.5.13